• Sonuç bulunamadı

Ziya Gökalp'ın iktisadcı cephesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ziya Gökalp'ın iktisadcı cephesi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

cumhuriyet

Meseleler ve kitablar

Ziya Gökalp’m iktisada cephesi

r

Büyük

adamları?

yıldönümlerinde

gelişi güzel yazılmış

m akaleler içindeki hasret nidalarile yadetm ekten ziyade?

onlara

aid

tahlilî

eserler

neşretm ek

suretile

millî

kültür hâzinesini zenginleştirm ek

lâzımdır_________

J

Bu sene Ziya G ök- alpm ölüm yıldönü­ müne matbuatımızın hususî bir ehemmi­ yet verdiği görüldü. On yedi sene evvel

Yazan:

i azan ; ************

Ziyaeddin Fahri

aramızdan çekilen mütefekkir için 1941 de gösterilen alâkaları bir başka vesile ile tanıtmağa çalışacağım için bu musa­ habemde yalnız bir nokta üzerinde du­ racağım: Ziya Gökalpm iktısadcılığı.

Son seneler içinde biri sosyalist zavi­ yeden, diğeri İktisadî sosyoloji istikame­ tinden hareket eden iki muharrire göre Ziya Gökalp, İktisadî meselelere karşı ya alâka göstermemiş, yahud bazı İk­ tisadî görüşleri yanlış anlamıştır. Sos­ yalist zaviyeden düşünen muharrire ba­ kılırsa Marxizme temas eden Ziya, ta­ rihî maddeciliği kavrıyamadı ve Marxa sadece ekonomicilik atfeyledi (1). D i­ ğer muharrir ise Fransız sosyolojisinin müessisi olan Durkheim’jn «İktisadî» ye icab eden ehemmiyeti vermediğini iddia ederek dolayısile Z. Gökalpm çok nok­ san, eksikli bir sosyoloji görüşüne sahib olduğunu düşünmektedir (2).

Ziya Gökalp, İçtimaî hâdiseler arasın­ da «İktisadî», daha doğrusu «İktisadî - teknik» olanlara ehemmiyet veren Kari Marxi gerçekten anlamamış mıdır? Bu sual etrafında garbda sarfedilen fikrî faaliyet bir gazete sütununda işaret bile edilemiyecek kadar çok ve dağınıktır. Kaldı ki mesele, sosyoloji davası olmak­ tan ziyade ideolojilerle alâkalı bulun­ maktadır. Marxi sevenler, ona belki dü­ şünmediği, akimdan geçirmediği tefsir­ leri atfederek «İktisadî» yanında diğer İçtimaî amillere de ayni derecede ehem­ miyet verdiğini, bu suretle İlmî sosyo­ lojinin görüşüne yabancı bulunmadığını izaha çalışıılar. Hakikatte Gökalp, m e­ seleyi dogmatik Marxçı olmıyan bütün mütefekkirler gibi kavramıştır. Marxi almancasmdan, yani aslmdan değil, Fransız müfessirlerinden öğrenmiş bu ­ lunması, kavrayışında herhangi bir ek ­ sikliğe meydan vermiş değildir. Zaten Karl M arxi lüzumundan fazla bir sevgile ele alarak onun içtimaiyat m etodoloji­ sinde «üstyapı» yı teşkil eden din, hu­ kuk, san’at ilâh... müesseselerine sırası düştükçe ayni zamanda birer illet ve amil olmak rolünü tanıdığım Zıya G ök - alpm kat’î surette inkâr ettiği de iddia edilemez. Yalnız, İktisadî illetin anlaşıl­ masında başkalıklar olabilir. Yoksa Durkheim gibi Ziyanın «İktisadî» yi in­ kâr eylediği nasıl iddia edilsin ki şim­ diye kadar kenarda kalmış, unutulmuş bir makale serisinde adeta geniş ma­ nada anlaşılan Marxist bir zihniyetle Türk iktısad tarihinde takib edilecek usulü aydınlatmış bulunuyor.

Filhakika Z. Gökalp, «İktisadî» yi ih­ mal eden, ve tam manasile spritüalist olan bir mütefekkir değildir. 1941 de Ziya Gökalp ile alâkadar olmak üzere memleket içinde ve dışında yapılan neş­

riyat arasında gördüğümüz bir eser, adeta Ziyanın iktısadla alâkasızlığı hu­ susunda ortaya atılan iddialara da ce- vab vermek istiyor. Eserin müellifi olan ve 1939 cihan fırtınasının koptuğu bir devrede Almanyada tahsilini yapan Dr. Nebioğlu, sanki 1939-41 sıralarında Z. Gökalpm iktısadcı cephesi etrafında ileri sürülen iddialara karşı çıkmaktadır (3).

Eserin türkçeye tercüme edilen ismi «Kapitülasyonların Türk iktisadiyatına Tesirleri» dir. Uç fasıldan ibaret olan eserde sırasile kapitülasyonların tarih­ çesinden, tesirlerinden ve yeni Türki- yeden bahsedilmektedir. Tarihçe kısmı, zannedildiği gibi kapitülasyonların «Pa­ dişah lûtfu» olmadığını, Bizans ile İtal­ ya arasındaki İktisadî münasebetlerin, İstanbulun fethinden sonra da devam ettiğini anlatıyor. Son kısım, Cumhuri­ yet Türkiyesinin iktısad politikasına g

e-niş bir yer ayırmış, zengin istatistiklere dayanılarak İktisadî serpilmemizin tab­ losu çizilmiştir.

Dr. Nebioğiu Osman, eserinin iki y e ­ rinde Ziya Gökalpm iktısadcı cephesine ve bu cephe ile alâkadar neşriyatına te­ mas ediyor. Türk iktısad tarihinin mer­ halelere bölünmesi ve her merhalenin seciyelendiriimesi işinde müellif, Türk sosyologundan mülhem görünmekte, ve onun tarihî maddecilikle değil, doğru­ dan doğruya «İktisadî» ile, bilhassa iş­ bölümü ile alâkadar ve şimdiye kadar tecrübesi yapılmamış İktisadî izahına işa­ ret etmektedir (4). Yazık ki bu dikka­ te şayan izah, bugüne kadar Gökalptan bahsedenlerce meçhul kalmıştır. Bu »zah, ayni zamanda kendisinden sonra yeti­ şecek Türk iktısadcıları için bir reh­ ber olabilirdi ve gene de olabilir. Nite­ kim İktısad Fakültesinin gene eleman­ larından Prof. Ömer Lûtfi, bu sahada Gökalpm «Türk iktısad tarihi» davası­ nı toprak meselelerine ilişen veçhesin­ den çok iyi kavramış ve neşrey1 ediği araştırmalarla şimdiden temayüz etmiş­ tir.

Türkiyede İktisadî devletçilik fikri ne zaman ve hangi tesirlerle başladı? Dr. Nebioğlu, her türlü gelip geçici siyasi telâkkilerden uzak kalan bir ilim adamı sıfatile meselenin başlangıcını, Gökalpa bağlamaktadır. Bu hususta Almanyada yapılan neşriyattan da istifade ettiği görülüyor. Gene iktısadcınm eseri, bu itibarla, bütün Ziya Gökalp münkir­ lerine verilmiş bir cevab addedilebi­ lir (5). Hatta İçtimaî meselelerm doğu­ şunda olduğu gibi devamında da m o­ dern içtimaiyatın gösterdiği «devamlı­ lık - continuité» için parlak bir nüm u- ne teşkü eden b u noktayı Türk sosyo­ loguna karşı beslenen fazla sempati te­ shile Gökalpla başlatmak bile doğru olamaz. Bizzat Z . Gökalpm, Dr. N ebi- oğlunun işaret ve istifade eylediği İk­ tisadî yazılarında da görüldüğü gibi, geçen asırla» m Türkiyesini İktisadî göz­ lükle araştırmak suretile Yirminci asra yaklaştığımız zaman bir takım İktisadî siyaset endişelerinin^ kendiliğinden or­ taya çıktığı anlaşılıyor. Gökalp. 1915

Türkiyesinde bu endişelere kâh şiir di­ kle, kâh ilim lisanile tercüman olm ak­ tan başka bir şey yapmadığı gibi, 1925 Türkiyesi de ayni endişeleri, şu veya

bu şahsın tesiri ol­ maksızın, yakından tatmin etmeğe çalış­ mıştır. Dr. Nebioğlu bu noktaya işaret etmek suretile ilimle politikayı hem de beceriksiz surette bir­

birine karıştıranlara güzel bir ders ver­ mektedir (6).

Büyük adamları, ölümlerinin yıldö­ nümlerinde bir takım hasret nidalarile, teessüf avazelerile gelişigüzel yâdetmek kâfi değildir. Böyle bir yâdediş, ayni zamanda o büyük adamların da ruhla­

rını şadetmez. Müstesna ölüleri memnun etmek için onların fikrî ve harsî izle­ rinde yürümek, yıldönümlerinde bu y ü ­ rümenin mahsulü olan eserleri neşret­ mek, bu suretle Dr. Nebioğlunun eseri gibi teliflerle millî kültür hâzinesini zen­ ginleştirmek lâzımdır. Keza bu gibi neş­ riyatı yaparken daima ölmüş mütefek­ kirler için kalemlerimizden mutlaka tak­ riz ve takdirlerin çıkması da icab et­ mez. Elimizden geliyorsa ve fikrî kabi­ liyetlerimiz elverişliyse onları tenkid ve red dahi edebiliriz. Bilfarz Z. Gökalp- lan bahseden her muharririn mutlaka sistem ve iman mevzuu itibarile bir Gökalpçı olmasına hiç lüzum yoktur. Şu kadar ki büyüklerden bahseden m ü - nekkidlerin kendi bitaraflıkları ve İlmî kabiliyetleri, bilhassa ilim ahlâkları hak­ kında bize şüphe telkin etmemeleri lâ­

zımdır.

(1) Bk. K. Sadi: Ekonomicilik Efsa­ nesi, 1938 İstanbul. Bu risale hakkında Dr. Halidin yazdığı etraflı bir kitabiyat «İş» in 19 uncu sayısında intişar etmiştir.

(2) Bk. H. Nahid: Varlık mecmuası, 1940, sayı 176-177.

(31 Bk. Dr. Nebioğlu Osman: Die A us­ wirkungen der Kapitulationen auf die Türkische Wirtschaft, Jena, 1941. Bu eser hakkında son ay içinde iki kita­ biyat intişar etti. Bk. İktısad Fakültesi

Mecmuası, sayı 7 ve İş mecmuası, sa­ yı 28.

(4) Bk. Ayni eser, sf. 37. Müellifin bahsettiği bu neşriyat fransızca hulâ- salarile birlikte 1917 de İstanbulda neş­ redilen «İktisadiyat Mecmuası» nda çık ­ mıştır. Bir kısmının tarafımızdan yapı­ lan fransızca tercümesi için «Ziya Gök­ alp et sa sociologie, 1936 Paris» isimli eserin lahikalarına bakılabilir.

(5) Dr. Nebioğlu, bu hususta müsteş­ rik A . Fischerin 1922 de neşrettiği «Aus der religiöse Reformbewegung in der Türkei» den istifade etmiştir.

(6) Bk. Dr. Nebioğlu Osman, ayni eser, sf. 82, not 4. I

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

The invitation for the conference on Schuman Plan came to the agenda of British Parliament on 26 June as a motion by Conservative Party demanding Labour Party

15g/tube 百多邦黴素軟膏 ] - [Mupirocin ] 藥師 藥劑部藥師 發佈日期 2011/10/10 <藥物效用> 治療膿痂或燒傷細菌感染 <服藥指示>

In this study, a collocation method based on Laguerre polynomials has been developed for solving the fractional linear Volterra integro-differential equations.. For this purpose,

2000 – 2004 yıllarını kapsayan araştırmasında panel veri analizini kullanan yazar, finansal veri piyasa değeri açısından Alman yerel mevzuatının UFRS ‘ye

第九條 本辦法限於總館使用,不及於附屬醫院分館。

Within this context, Lawrence and Joyce manage to step out of traditional lines in terms of the concept of hero in their works Women in Love and A Portrait of

Genel Kurul’un açılışını ya­ pan Holding Kurucu ve Şeref Başkanı Vehbi Koç, ‘özel sek­ tör olarak Türkiye ekonomisini kuvvetlendirmek için bütün gayreti

Malzeme- yi küçük miktarlarda ve yavafl yavafl elde etmenin bir di¤er yolu, uranyum izotoplar›n› iyonlaflt›r›p bir manyetik alan›n üzerinden geçirmek.. Ayn›