• Sonuç bulunamadı

Biyokimyasal Yapıları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Biyokimyasal Yapıları"

Copied!
62
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HORMONLAR

(2)

Organizmanın yaşamsal işlevleri sürdürebilmeleri için dokular arası haberleşmeyi belli bir düzenle sürdürmesi gerekmektedir.

Bu haberleşmeyi sağlayan başlıca iki sistem bulunmaktadır: Endokrin ve sinir sistemleri. Sinir sisteminde hem elektriksel hem de kimyasal uyarılar, endokrin sistemde sadece kimyasal uyarılar bulunmaktadır. Dolayısıyla her iki sistemde de uyarıları hücre dışı ortamda taşıyan kimyasal haberciler vardır. Sinir sisteminde bu işlevi nörotransmiterler, endokrin sistemde ise hormonlar üstlenmiştir.

(3)

Hormonlar genelde sentezlendikleri dokudan

dolaşım yoluyla taşınarak hedef hücrelerde

etkilerini göstermektedirler

(4)

Biyokimyasal Yapıları

1. Kolesterolden sentezlenenler 2. Tirozinden sentezlenenler

3. Peptid-protein yapılı olanlar

4. Glikoprotein yapılılar

(5)

Kolesterolden sentezlenenler

Glukokortikoidler

Minerolokortikoidler Östrojenler

Progestinler

Vit D

3

(6)

Tirozinden sentezlenenler

• Katekolaminlar (Epinefrin, Norepinefrin)

• Tiroid hormonları (Tetraiodotiroksin T

4

,

Triiodotironin T

3

)

(7)

Polipeptid veya glikoprotein yapıda olanlar:

TRH ACTH PTH GH İnsülin

Glikoprotein Yapılılar FSH

LH TSH

Koryonik Gonadotropin

(8)

Genel özelliklerine göre hormon sınıfları

Grup I Grup II

Tip Steroid, tiroid,

retinoid, kalsitriol

Polipeptid, protein, glikoprotein,

katekolaminler

Çözünürlük Lipofilik Hidrofilik

Transport proteini Var Yok

Plazma yarı ömrü Uzun (saat-gün) Kısa (dk.lar)

Reseptör İntrasellüler Hücre membranı

Medyatör Res-Hormon

kompleksi

cAMP, cGMP, Ca, inositolfosfat, kinaz kaskadları

(9)

I. Hücre içi reseptörlerine bağlanan hormonlar

• Androjenler

• Kalsitriol

• Estrojenler

• Glukokortikoidler

• Mineralokortikoidler

• Progestinler

• Retinoik asid

• Tiroid hormonları

(10)

Grup I hormonlar hücre içi reseptörlere sahiptir ve genleri etkilerler:

(

HRE: Hormon yanıt elemanı)

(11)
(12)

II. Hücre yüzey reseptörlerine bağlanan hormonlar:

A. İkincil habercisi cAMP olanlar:

2-Adrenerjik katekolaminler

-Adrenerjik katekolaminler

Adrenokortikotropik hormon (ACTH)

Antidiüretik hormon (ADH) (V2 reseptörleri böbrek epitel hücrelerinde) Kalsitonin

İnsan koryonik gonadotropik hormonu (hCG) Kortikotropin salıcı hormon (CRH)

Folikül uyarıcı hormon (FSH) Glukagon

Lipotropin (LPH)

Luteinleştirici hormon (LH)

Melanosit uyarıcı hormon (MSH) Paratiroid hormon (PTH)

Somatostatin

Tiroid uyarıcı hormon (TSH)

(13)

B. İkincil habercisi cGMP olanlar:

Atrial natriüretik faktör

Nitrik Oksit (NO)

(14)

C.İkincil habercisi Ca ve/veya fosfatidilinositol olanlar:

Asetilkolin (Muskarinik)

1-Adrenerjik katekolaminler Anjiyotensin II

Antidiüretik hormon (ADH, Böb dışı res V1=Vasopressin, ) Kolesistokinin

Gastirin

Gonadotropin salıcı hormon (GRH) Oksitosin

Plateletden türeyen büyüme faktörü (PDGF) P maddesi (Substance P)

Tirotropin salıcı hormon (TRH)

(15)

D. İkincil habercisi kinaz ya da fosfataz kaskadı olanlar:

Adiponektin

Koriyonik somatomammotropin Epidermal büyüme faktörü

Eritropoetin

Fibroblast büyüme faktörü (FGF) Büyüme hormonu (GH)

İnsülin

İnsülin benzeri büyüme faktörleri I ve II (IGF-I ve IGF-II) Leptin

Sinir büyüme faktörü (NGF)

Plateletden türeyen büyüme faktörü (PDGF) Prolaktin

(16)

Hormon salgılanmasının sinir sistemi ile

düzenlenmesi

(17)

Tiroit hormonları, kanda serum proteinlerine bağlanarak taşınırlar. Taşıyıcıların en önemlisi glikoprotein

yapısındaki tiroksin bağlayıcı globulin (TBG)dir. Diğer taşıyıcılar transtiretin ve albümindir

Serbest şekilleri aktiftir. T

3

proteine gevşek bağlı ve

hücrelere daha hızlı girdiğinden temel aktif hormondur,

fakat plazma düzeyi düşüktür ve yarı ömrü kısadır

(18)

Tiroit hormonları

Folliküler hücrelerden sentezlenen hormonlar

•Tiroksin (T4, tetraiyodotironin)

•T3 (triiyodotironin)

Tiroglobulindeki tirozin kalıntılarının

iyodinasyonu sonucu oluşan, amino asit türevi hormonlardır.

T4 kantitatif olarak önemlidir

T3 temel aktif hormon olarak önemlidir Tiroidin parafolliküler C hücrelerinden salgılanan kalsitonin hormonu, kalsiyum ve fosfor metabolizmasını düzenleyen hormonlardandır

(19)

Tiroit

hormonlarının sentez ve salınımı, hipofizden

salgılanan TSH tarafından

düzenlenir

İyot yetmezliğinde tiroksin sentezi

baskılandığı için

iyot da düzenleyici

bir faktör olarak

kabul edilir

(20)

Tiroit hormonlarının etkileri

•Genel metabolik etkileri: Organ ve dokularda hücresel tepkimeleri hızlandırırlar

•Karbonhidrat metabolizmasına etkileri: Glukoz emilimini hızlandırırlar, glikolizi uyarırlar, hepatositlerde epinefrinin glokojenolitik ve glukoneojenik etkilerine duyarlılığı artırırlar

•Yağ metabolizmasına etkileri: Yağ dokusunda lipolizi uyarırlar, yağ asitlerinin oksidayonunu artırırlar, kolesterolün emilimini

azaltırlar

•Protein metabolizmasına etkileri: Protein sentez hızını artırırlar.

Ancak düşük dozlarda katabolik etkilidirler

•Büyümeye etkileri: Normal büyüme ve gelişmede rolleri vardır

(21)

Tiroit işlevleri ile ilgili bozukluklar

Genelde otoimmün kökenlidir. Tiroit hormon üretiminin baskılanmasıyla hipotiroidi, tiroid hormon üretiminin uyarılmasıyla hipertiroidi ortaya çıkar

Hipotiroidide bazal metabolizma yavaşlar. Plazma TSH düzeyi artmış, serbest T

4

azalmıştır. Neonatal tiroit

yetmezliğinde (kretenizm) büyüme geri kalır ve beyin olgunlaşamaz

Hipertiroidide bazal metabolizma hızlanır. Plazma TSH düzeyi düşük, tiroit hormon düzeyleri yüksektir.

Hipertiroidide Graves hastalığı ve tirotoksikoz gelişebilir

(22)

Kalsiyum ve fosfor

metabolizmasını düzenleyen hormonlar

• Parat hormon

• Kalsitonin

• Kalsitriol (1

α

,25-dihidroksikolekalsiferol)

(23)

Parat hormon

Paratiroit esas hücrelerinden salgılanır Polipeptit yapısındadır

Böbrekler ve kemik üzerine doğrudan, gastrointestinal sistem üzerine dolaylı yoldan etki ederek serum iyonize kalsiyum düzeyini artırır

Parat hormon salınımı, serum iyonize kalsiyum düzeyi tarafından düzenlenir. Serum iyonize kalsiyum düzeyi azaldığında parat hormon sentezi uyarılır, serum iyonize kalsiyum düzeyi arttığında ise parat hormon sentezi

baskılanır

(24)

Kalsitonin

Tiroit bezinin parafolliküler C hücrelerinden salgılanır Polipeptit yapısındadır

Temel hedef organ olan kemiklerde rezorpsiyonu

kısıtlayarak kalsiyum ve fosfor kaybını önlemekte, serum kalsiyum ve fosfor düzeylerini azaltmaktadır. Ayrıca

böbreklerde kalsiyum ve fosforun tübüler geri emilimini azaltarak renal klirenslerini artırır

Kalsitonin salınması, serum iyonize kalsiyum

konsantrasyonu tarafından düzenlenir

(25)

Kalsitriol (1

α

,25-dihidroksikolekalsiferol)

Cildin malpigi tabakasında UV ışın etkisiyle oluşan

kolekalsiferol (D

3

vitamini)den sentezlenir

(26)

Kalsitriolün temel etkisi kemik mineralizasyonunun oluşması ve devamlılığı için gereken serum kalsiyum ve fosfor düzeylerini

düzenlemektir. Bağırsaklar, böbrekler ve kemik üzerinde birleşik etkileri bulunmaktadır

Bağırsaklarda kalsiyum ve fosforun emilimini uyarır

Kemik dokusundan mineral ve matriks mobilizasyonuna yol açar Kalsiyum mobilizasyonu için parat hormona gereksinim vardır Böbreklerde kalsiyum ve fosforun renal atılımlarını kısıtlar

(27)

Pankreas hormonları

Langerhans adacıklarının hücrelerinden

• Glukagon: A (α) hücrelerinden

• İnsülin: B () hücrelerinden

• Somatostadin: D () hücrelerinden

• Pankreatik polipeptit: F hücrelerinden salgılanır Somatostadin ve pankreatik

polipeptit, beyin-

gastrointestinal sistem hormonları olarak incelenirler

(28)

İnsülin

21 AA’lik A ve 30 AA’lik B polipeptit zincirlerini içeren küçük

globüler bir proteindir. Oluşumu sırasında bulunan bağlayıcı peptit olan C zinciri olgun insülinde bulunmaz

(29)

İnsülin salgılanmasını glukoz, arjinin ve lösin gibi amino asitler, çeşitli hormonlar, farmakolojik etkili bileşikler düzenlemektedir Glukozun plazma konsantrasyonunun artması insülin salınımını artırmakta, plazma glukoz konsantrasyonunun azalması ise insülin salınımını azaltmaktadır

Aşırı miktarda salgılanan büyüme hormonu, kortizol, östrojenler ve progesteron da insülin salınımını artırmaktadır. Gastrointestinal

hormonlar da insülin salınımını düzenlemektedir

İnsülin salıverilmesini sulfanilüre grubu ilaçlar uyarır

(30)

İnsülinin etkileri

•Karbonhidrat metabolizmasına etkileri: Kan glukoz düzeyini azaltmaya yöneliktir (hipoglisemik etki). Glukozun hücre içine alınmasını sağlar, glukozun hücre içinde kullanımını etkiler (karaciğerde glikolizi hızlandırır, glikojen yapımını uyarır, glukoneogenezi inhibe eder)

•Lipit metabolizmasına etkisi: Karaciğer ve yağ dokuda lipolizi engeller, lipogenezi uyarır

•Protein ve nükleik asit metabolizması ile büyüme üzerine etkileri: Protein sentezini uyarır (anabolik etki) yıkımını ise baskılar. RNA ve DNA sentezini artırır. Büyümeyi uyarır

•Diğer etkileri: Kas ve karaciğer tarafından K+ alınımını uyarır

(31)

İnsülinin yetersiz veya kusurlu salıverilişi veya insülin

antagonistlerinin aktivitelerinin artması halinde diabetes mellitus denen klinik durum ortaya çıkar Diyabetes mellitusun başlıca

belirtileri, hiperglisemi (kan glukoz düzeyi yüksekliği), glukozüri (idrarla glukoz atılımı), ketonemi (kanda

keton cisimlerinin artışı), ketonüri (idrarda keton cisimlerinin çıkışı), asidoz, amino asitlerden glukoz oluşumu artışına bağlı negatif azot dengesidir; ağır olgularda koma gelişebilir

(32)

Glukagon

Polipeptit yapıdadır

Salıverilmesi değişik faktörlerin kontrolü altındadır.

Glukoz ve yağ asitleri, insülin salınımı üzerine olan etkilerinin tersi bir mekanizma ile glukagon

salıverilmesini baskılarlar

Proteinden zengin bir diyet ile alınan amino asitler ise glukagon ve insülin salıverilmesini uyarırlar. İnsülin amino asitlerin proteinlere dönüşümünü sağlarken

glukagon insülin etkisiyle oluşabilecek hipoglisemiyi

(kan glukozunun normalden düşük olması) önler

(33)

Glukagon, insüline antagonist

etkilidir. Karaciğerde glikojenolizi ve glukoneojenezi hızlandırarak kan şekerini yükseltici etki gösterir

(hiperglisemik glikojenolitik faktör) Yağ dokudan gliserol ve yağ

asitlerinin açığa çıkışını uyarır.

Karaciğerde yağ asitleri ve

kolesterolün sentezinde asetil-CoA kullanılmasını kısıtlar, artan yağ asitleri keton cisimlerine dönüşür (ketojenik etki)

Glukagon,  hücrelerinden insülin salınımını artırır

İnsülin ile birlikte kan glukoz düzeyini ayarlarlar

(34)

Adrenal medülla hormonları

Katekolaminler

• Epinefrin (adrenalin)

• Norepinefrin (noradrenalin)

Böbrek üstü bezi medüllasının komaffin hücrelerinde tirozin amino asidinden, dopa ve dopamin üzerinden sentezlenirler ve gerektiğinde salıverilmek üzere

depolanırlar (%80 kadarı epinefrindir). Salgılanmaları,

-adrenerjik etkenlerle uyarılır, α-adrenerjik etkenlerle ise baskılanır

(35)

Katekolaminlerin etkileri birleştikleri reseptörün tipine göre farklılık gösterir

Katekolaminlere özgü dopaminerjik, α-adrenerjik ve -adrenerjik reseptörleri vardır. Bu reseptörlerin her biri iki alt gruba ayrılır Epinefrin, α- ve -adrenerjik reseptörlerin her ikisini de aktive edebilmektedir. Norepinefrin ise fizyolojik dozlarda sadece α- adrenerjik reseptörlere bağlanmaktadır

•Biyolojik etkiler

•Metabolik etkiler

•Kardiyovasküler etkiler

(36)

Katekolaminlerin biyolojik etkileri

Aşırı fiziksel aktivite, aşırı soğuk, hipoglisemi, korku ve heyacan gibi stress durumlarında sempatorenal sistem adı verilen sempatik sinir sistemi ve adrenal medülla birlikte çalışır ve ortaya çıkan anormal durumlara karşı

organizmanın uyumu sağlanır

(37)

Katekolaminlerin metabolik etkileri

Kateolaminler, 

2

-adrenerjik reseptörler üzerinden etki göstererek glikojen ve trigliseridlerin yıkımını uyarırlar, glukoz ve yağ asitlerinin kana geçişini artırırlar

2

-adrenerjik reseptörler üzerinden glukagon salınımını

uyarırken α

2

-adrenerjik reseptörler üzerinden insülin

salınımını baskılarlar ve glukozun sinir sistemi için

saklanmasını sağlarlar

(38)

Kateolaminlerin kardiyovasküler etkileri

Epinefrin, α1-adrenerjik reseptörler üzerinden vazokonstriksiyon oluşturarak sindirim sistemi ve böbreklerde kan akımının

azalmasına , 2-adrenerjik reseptörler üzerinden vazodilatasyon

oluşturarak koroner ve serebral damarlarda kan akımının artmasına neden olur

Norepinefrin, tümü ile vazokonstriktör etki gösterir, sistolik ve diyastolik kan basınçlarını artırır

Epinefrin, kalp kasının kasılmasını ve kalp debisinin artmasını sağlayan güçlü bir etkendir. Düz kaslarda çeşitli etkileri vardır

(sindirim sistemi, uterus ve mesanede gevşemeye, mide ve mesane sfinkterlerinde kasılmaya yol açar)

(39)

Epinefrin ve norepinefrin, O-metilasyon, oksidatif deaminasyon ve konjugasyon gibi üç ayrı

metabolizma ile karaciğerde metabolize edilir O-metilasyonda katekolamin-O-metil transferaz (COMT), oksidatif deaminasyonda

monoaminooksidaz (MAO) görev alır

Katekolaminlerin çeşitli metabolitleri arasında klinik tanı açısından metanefrinler ile vanilmandelik asit (VMA) önemlidir

Katekolaminlerin metabolizmaları

(40)

Adrenal korteks hormonları

• Glukokortikoidler Kortizol

• Mineralokortikoidler Aldosteron

• Adrenal korteks androjenleri

Dehidroepiandro steron sülfat (DHEAS) Adrenal korteksin farklı

bölgelerinde kolesterolden sentezlenirler

(41)

Kortizolün sentez ve

salgılanması, hipotalamik

kortikotropin salıverici hormon (CRH) kontrolü altındaki

adrenokortikotropin (ACTH) tarafından düzenlenmektedir.

Kortizol de bunların

salıverilişini feedback olarak inhibe eder

ACTH, kortizol ile birlikte

adrenal korteks androjenlerinin sentez ve salınımında etkilidir, fakat aldrosteron sentezinde etkili olmamaktadır

(42)

Aldrosteron salgılanması, fizyolojik koşullarda,

ekstrasellüler sıvıdaki

potasyum konsantrasyonu ve rernin-anjiotensin

sistemi tarafından düzenlenir

(43)

Adrenal steroidlerin taşınmaları

Steroid hormonlar, sentez edildikleri organlarda depolanmadan plazmaya salıverilirler

Kortizol, kanda serbest (biyolojik olarak aktif) veya proteine bağlı olarak bulunur. Plazma proteinlerinden α

1

-globulinler arsaında bulunan ve transkortin veya kortikosteroid bağlayıcı globulin (CBG) olarak

adlandırılan proteinin kortizole ilgisi fazladır

Aldosteronun yaklaşık %50’si albümine, %10’u CBG’ne

bağlı, %40’ı serbesttir

(44)

Glukokortikoidlerin etkileri

Kortizol, spesifik olarak kan glukozunu artırmaktadır. Bu etki, insülin

salıverilmesinin baskılanması, periferik dokular tarafından glukoz ve amino asitlerin alınıp tutulmasının inhibisyonu, karaciğerde glukoneojenez ile glukoz sentezinin artırılması ile ilgilidir

Kortizolün hipersekresyonu veya farmakolojik dozları kas, bağ doku, kemik ve deri gibi periferal dokularda protein katabolizmasını artırır, protein

sentezini azaltır

Kortizol, karaciğerde protein sentezini artırır

Kortizol, birçok dokuda nükleik asit sentezini inhibe eder, karaciğerde RNA sentezini uyarır

Kortizolün hipersekresyonu veya farmakolojik dozları, ekstremitelerde lipolize, yüz ve beden ile boynun arka kısmında lipogeneze yol açar Kortizol, antiinflamatuvar ve immünosupressif etki göstererek hücresel immüniteyi bozar

Kortizol, vücutta suyun dağılımını ve vücuttan suyun atılımını, ADH salıverilmesini uyararak ve glomerüler filtrasyon hızını artırarak etkiler

(45)

Mineralokortikoidlerin etkileri

Aldosteron, Na

+

ve K

+

dağılımını etkileyen en önemli hormondur

Aldosteron, distal kıvrımlı tüplerde Na

+

geri emilimini ve K

+

atılımını artırmaktadır

Aldosteron, tükürük kanalları, ter bezleri ile

gastrointestinal sistemde de Na

+

tutulmasına ve K

+

atılmasına yol açmaktadır

(46)

Adrenal androjenlerin etkileri

Nicel açıdan temel olan adrenal androjenler arasında dehidroepiandrosteron (DHEA) ve

dehidroepiandrosteron sülfat (DHEA-SO

4

) ile androstenedion bulunmaktadır

Dehidroepiandrosteron (DHEA) ve androstenedion, zayıf androjenlerdir, testosterona çevrilerek etkilerini gösterirler

Androjenler, erkeklerde kıllanma ve ses kalınlaşması gibi ikincil seks karekteristiklerini düzenlerler,

kadınlarda virilizme neden olurlar

(47)

Adrenal steroidlerin metabolizmaları

Steroidlerin inaktivasyonunda temel organ karaciğerdir Kortizolün temel metaboliti, tetrahidrokortizol-3-

glukuroniddir. Kortizol, oksidatif bir tepkime ile 11- dehidrojenaz sistemi kullanılarak inaktif kortizona da çevrilmektedir

Aldosteronun temel metaboliti tetrahidroaldosteron-3- glukuroniddir

Adrenal androjenlerin temel metaboliti 17-

ketosteroidlerdir (17-KS)

(48)

Adrenal korteks hormonları patolojisi ile ilgili klinik durumlar

Glukokortikoid azlığında Addison hastalığı,

fazlalığında Cushing sendromu (adrenal korteks

adenomu varlığında) veya Cushing hastalığı (hipofzi adenomu varlığında) ortaya çıkar

Mineralokortikoid fazlalığı primer aldosteronizm (Conn sendromu) veya sekonder aldosteronizmde (renal kan akımı azalmasına bağlı) görülür

Adrenal korteks androjenleri fazlalığında adrenogenital

sendrom ortaya çıkar

(49)

Gonad Hormonları

• Erkek cinste Androjenler

Testosteron

• Dişi cinste

Östrojenler

Östradiol Progestinler

Progesteron

(50)

Hipofiz hormonlarından follikül stimüle edici hormon (FSH) ve lüteinize edici hormon (LH), erkek ve dişilerde internal seks organlarındaki farklı işlevleri ve gonad hormonlarının sentez ve salınımlarını etkilerler

FSH, erkekte Sertoli hücrelerinde spermatogenezi uyarır, kadında ise folliküllerin büyümesine neden olur

LH, erkekte Leydig hücrelerinde testosteron oluşumunu uyarır, kadında ise folliküler evrenin son basamağında

ovumun follikülden ayrılışını ve ovulasyondan sonra korpus luteumda progesteron oluşumunu uyarır

Gonadları etkileyen faktörler

(51)
(52)
(53)

Androjenler

Testiste Leydig hücrelerinde kolesterolden

sentezlenirler, nicel açıdan en önemlisi testosterondur

(54)

Plazmada bulunan testosteronun yaklaşı %98 kadarı

albümin ve seks hormonunu bağlayıcı globuline (SHBG) bağlı olarak taşınır

Testosteron, hedef hücrelerde aktif intrasellüler androjen olan ve kendisinden daha güçlü etkiye sahip

dihidrotestosterona (DHT) çevrilerek etkisini göstermektedir

(55)

Serbest testosteron, karaciğer hücreleri tarafından tutularak bir dizi tepkime sonucunda 17-ketosteroidlere (androsteron, epiandrosteron, etiokolanolon) dönüştürülür

Dihidrotestosteron, biyolojik etkinliğini tamamladıktan sonra 17-hidroksisteroidlere (3α-androstenediol, 3-androstenediol) dönüştürülür

17-ketosteroidler (17-KS) ve 17-hidroksi steroidler (17-OHS), glukuronat ve sülfat ile konjuge edilerek idrarla atılırlar

(56)

Testosteron başta olmak üzere androjenler, cinsel farklılaşmada, erkek tipi davranışlarda, ikincil seks karakterleri ve aksesuar yapıların gelişimi ve

fonksiyonlarında, anabolik metabolizma ve gen düzenlenmesinde etkilidirler

(57)

Östrojenler

Östrojenlerin temel üretim yeri hamilelik dışında overlerdir, hamilelikte fetoplasental birimde sentez edilmektedir

(58)

Östrojenler içinde en etkili olanı 17-östradiol (E

2

)dir

Hamilelikte östradiol (E

2

), östron (E

1

) ve östriol (E

3

) kan

düzeyleri artmaktadır. Fetoplasental işlev göstergesi olarak

en fazla östriol (E

3

) sentez edilmektedir

(59)

Overlerde sentezlenen ve dolaşımdaki miktarları

overlerdeki sentez hızı ile ilişkili olan steroidlerin salgılanma

hızları menstrüel döngü süresince değişir

(60)

Östrojenlerin etkileri

Östrojenler, kadında iç ve dış genital organların gelişimini, olgunlaşmasını ve devamlılığını sağlarlar

Meme kanallarında proliferasyon oluştururlar

İkincil seks karakteristiklerinin sürdürülmesinde etkilidirler Kemik ve kıkırdak dokuları üzerinde anabolik etkileri vardır Pıhtılaşma faktörlerinden Faktör II, VII, IX ve X düzeylerini dolaşımda artırırlar

HDL artışına LDL azalmasına yol açarlar

(61)

Progesteron

Korpus luteumun temel hormonudur. Gebelikte başlıca plasentadan sentez edilir

(62)

Progesteron, östrojenlerin vajinal epitel üzerindeki proliferatif aktivitelerini azaltarak sekretuvar fazın oluşumunu sağlamakta, uterusu embriyoyu kabul etmeye ve beslemeye hazırlamaktadır Progesteron, gebeliğin sürmesini sağlar

Progesteron, meme bezlerinin asiner kısımlarının gelişimini artırır Hamileliğin son dönemlerinde süt üretimini ve salgılanmasını

baskılar. Doğumda hızla azalmasıyla laktasyon da başlar

Periferik kan akımını azaltarak ısı kaybını azaltır (vücut ısısında artış)

Referanslar

Benzer Belgeler

Kalsiyumun katyon-anyon dengesi ve ozmotik regülasyondaki etkisi Ca vakuolde anyonlara (inorg + org) bağlanarak katyon-anyon dengesini sağlar Kimi bitkilerde NO 3 indirgenmesinin

Sonuç olarak serum visfatin düzeylerinin BH’de sağlıklı kontrollere göre yüksek olması, aktif hastalıkta inaktif hastalığı olanlara oranla yüksek görülmesi ve BH için

OSDT (-) ve (+) olan hastalar kontrol grubu ile kıyaslandığında serum prolaktin, total T, P, FSH, LH ve E2 düzeyleri arasında anlamlı fark saptanmazken (p>0,05),

Bir iyon çiftini radyasyon ile üretmek için gereken ortalama enerji, birinci iyonizasyon enerjisinden daha yüksektir?. Örneğin, bazı tanıdık medyalarda iyon çifti üretimi

Ancak primer HPT’de parat hormon seviyeleri yükselmifltir veya en az›ndan serum kalsiyum seviyeleri ile uyumsuzdur 7.. Primer HPT’nin sekonder ve tersiyer

Bu çalışmada yoğun bakımda bakteriyal ve viral menenjitli hastalarda serum iyonize kalsiyum (iKAL) düzeyinin, yoğun bakıma geldiklerindeki ve süperenfeksiyon

Cinsiyete bağlı olarak kan serum lipid düzeyleri radyoloji çalışanlarının kontrol grubuna göre her iki cinsiyette de total kolesterol, trigliserid ve LDL-kolesterol

Biz çalışmamızda, 300 mg/ml dozunda iyot içeren ioheksolun 10 rol'sinin intratekal verilmesini takiben, myelografi öncesi ve sonrası serum T3, T4 ve TSH