• Sonuç bulunamadı

AYASULUK TEPESİ VE ST. JEAN ANITI KAZISI 2017 YILI ARKEOZOOLOJİK SONUÇLARI. Vedat ONAR *

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "AYASULUK TEPESİ VE ST. JEAN ANITI KAZISI 2017 YILI ARKEOZOOLOJİK SONUÇLARI. Vedat ONAR *"

Copied!
17
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1 AYASULUK TEPESİ VE ST. JEAN ANITI KAZISI 2017 YILI ARKEOZOOLOJİK

SONUÇLARI

Vedat ONAR*

2017 yılı arkeozoolojik verileri, kazı alanındaki iki farklı periyod (Bizans ve Türk) ile stratigrafisi olmayan akıntı toprağı malzemelerinden elde edilmiştir. Bizans periyodu malzemeler, 49R, 49S, 50R, 50S, 49-50R, 50-51R, 50-51RS, 51S ve TU8 plankarelerinden ortaya çıkarılmıştır. Türk periyodu malzemelerine ise 48T, 49R, 49S, 50R ve 50S plankalerelerinde ulaşılmıştır. Bu iki periyod dışında stratigrafisi olamayan akıntı toprağı malzemeler de incelenmiştir. Bunlar ise 51R plankaresinde tespit edilmiştir.

2017 kazı sezonunda toplam 2224 (NISP=2224) adet arkeozoolojik malzeme incelenmiştir (şekil 1). Bunların %51.70’i Bizans, %35.60’ı ise Türk periyodu tabakalardan elde edilmiştir. Stratigrafisi olmayan akıntı toprağı malzeme ise tüm malzemelerin %12.70’ini oluşturmaktadır.

Şekil 1. 2017 kazı sezonu arkeozoolojik malzemelerin dağılımı

*Prof.Dr. Vedat ONAR, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Osteoarkeoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi, Avcılar Kampüsü, 34320, Avcılar/İstanbul. E-mail: onar@istanbul.edu.tr

(2)

2 BİZANS PERİYODU HAYVAN KALITILARI:

Bu periyoda ait arkeozoolojik malzemeler, tüm incelenen kalıntıların %51.70’ini oluşturmaktadır. Bu periyod kalıntılar içerisinde koyun (Ovis aries), keçi (Capra hircus), domuz (Sus sp.), sığır (Bos taurus), kuş (Aves sp.), at (Equus caballus), eşek (Equus asinus), kedi (Felis catus), yaban tavşanı (Lepus sp.) , balık (pisces sp.) ve yumuşakça (mollusc sp.) türleri tespit edildi (şekil 2).

Şekil 2. Bizans periyodu hayvan türleri dağılımı (%)

Koyun/Keçi (Ovicaprine)

Bu periyod hayvan kalıntıları içerisinde koyun ve keçiler (ovicaprine) %66.67’i teşkil etmektedir. Bu kalıntılar, yaygın kasaplık izlere sahip olup alanda tüketim artığı malzeme olarak yer almaktaydılar. Koyun ve keçilerin %96.34’ü 3 yaş altı hayvanlardan oluşmaktaydı (şekil 3). Et tüketimi ağırlıklı bir yetiştiricilik söz konusuydu. Erişkin koyun keçilerin oran nispeten azdı (%3.66). Bu da ikincil ürün (yapağı, deri, süt vs) elde etmeden ziyade sürünün devam için erişkin bireylere ihtiyaçtan kaynaklanmaktaydı. Çok yaşlı bireylere ait kalıntılara ise ulaşılmadı.

(3)

3 Şekil 3. Bizans periyodu koyun ve keçileri gelişim düzeyi dağılımı (%)

50S plankaresinde bir tanesi buradaki küp içinden temin edilen 2 adet koyun astragalinin işlenmiş olduğu görüldü. Bir tanesinin dorsal yüzeyden merkezi olarak delindiği, diğerinin ise lateral, medial ve dorsal yüzeylerden birden fazla delişmiş olduğu gözlendi. Muhtemelen oyun taşı olarak kullanılmış olduğu düşünülen bu astragallerin üzerinde başka her hangi bir ize rastlanılmadı.

Şekil 4. Bizans periyodu koyun astragallerinde delme izleri

(4)

4 Bir adet keçi boynuzun ise işleme artığı olarak alanda bulunduğu düşünülmektedir.

Çünkü bu boynuz üzerinde özenle yapılmış testere kesim bulunmaktadır (şekil 5). Muhtemelen bir alet yapılı için kullanılması düşünülmekteydi.

Şekil 5. Bizans periyodu keçi boynuzunda testere kesim izleri

Domuz (Sus sp.)

Koyun ve keçilerden sonra en fazla (%12.01) karşılaşılan tür domuzlar (sus sp.) olmuştur. Yaygın kasaplık izlere sahip bu hayvan kalıntılarının %84.10’unun 3 yaş altı bireylere ait olduğu görülmüştür. Çok yaşlı bireylere rastlanılmamıştır. Özellikle erkek domuzların varlığı ve bunlara ait mandibular (alt çene) canin (köpek) dişlerin alınmış olduğu gözlenmiştir. Genç bireylerin tüketimi ve özelliklede Bizans döneminde ızgara domuz butu tüketimi dikkate alındığında, et kalitesi açısından genç ve yavru bireylerin tercihi söz konusuydu.

(5)

5 Şekil 6. Bizans periyodu domuzların gelişim düzeyi dağılımı (%)

Sığır (Bos taurus)

Sığır kalıntıları incelenen Bizans tabakası malzemelerin %9.49’unu oluşturmaktadır.

Sığırların arkeolojik konsept içinde zaman zaman sembolik anlamlarının bulunması dışında, bu hayvanların beslenmede yeri büyüktür. Önemli bir et deposu olan sığırların eti dışında ikincil ürünlerinden de yararlanılması amacıyla yetiştiriciliği her zaman söz konusudur. Ayasuluk kazısı Bizans tabakalarında erişkin sığılar diğer türlerin erişkin bireylerine göre daha fazla sayıdadır. Etinden, sütünden, iş gücünden, gübresinden ve derisinden faydalanılması onu ekonomik açıdan diğer hayvanlardan ayıran özelik olmaktadır. Ayasuluk’ta et ağırlıklı bir yetiştiricilik yanında ikincil ürünleri içinde bir bu hayvanların bulundurulmaları söz konusudur. Ancak bununla birlikte çok yaşlı ya da kastre edilmiş bireylerin varlığı söz konusu değildi. Kemikler üzerinde yaygın kasaplık izlerin varlığı buna karşılık patolojik kemiklerin olmayışı ve yapılan yaşlandırma değerlendirmesine göre 4 yaş altındaki bireyler oldukça fazla sayıdadır (şekil 7). Bazı boynuz ve leğen kemiği (coxae) kalıntılarında erkek hayvanların varlığı daha fazladır. Sığır kalıntıları içerisinde işlenmiş ya da işleme artığı kemik malzemeye rastlanılmamıştır.

(6)

6 Şekil 7. Bizans periyodu sığırların gelişim düzeyi dağılımı (%)

Kuş (Aves sp.)

Kuş kalıntıları Bizans tabakası arkeozoolojik malzemenin %8.44 oluşturmaktadır. Bu kalıntıların %90.70’ini evcil tavuk (Gallus sp.) kalıntıları oluşturuken %6.20’sini kaz (Anser sp.) ve %2.10’unu da kuğu (Cygnus sp.) kalıntılarından meydana gelmektedir (şekil 8). Bir kalıntını ise türü belirlenememiştir. Ayasuluğun jeomorfolojik yapısı dikkate alındığında bu alan içerisinde sulak alanların bulunması nedeniyle kuğu kalıntılarına ulaşılması da ihtimal dahilindedir. Ancak bu kemikler üzerinde her hangi bir kasaplık iz bulunmamaktadır. Tavuk ve kaz kalıntılarında bıçak izleri mevcut olup tüketim artığı malzeme olarak alanda yer almaktadırlar.

50S plankaresi içindeki küp içinde 7 adet tavuk kemiği kalıntısı elde edilmiştir. Bu kemikler üzerinde bıçak izleri mevcuttur. Muhtemelen tüketim artığı olarak malzeme olarak yer almaktaydılar.

(7)

7 Şekil 8. Bizans periyodu kuş kalıntılarının dağılımı (%)

Yumuşakça (Mollusc sp.)

Arkeozoolojik malzemenin %0.96’sını yumuşakça kavkıları oluşturmaktadır (şekil 9).

Yumuşakça kavkıları, 50R, 50S ve 49R plankarelerinden elde edilmiş olup 4 tür tarafından oluşturulmaktadır. En fazla patella sp. kavkıları elde edilirken, bunu kum midyesi (cerastoderma glaucum) ve istridye (ostrea edulis) izlemektedir. Bir adet ise Gibbula albida olduğu tahmin edilen yumuşakça kalıntısı elde edilmiştir. Ayasuluğun jeomorfolojik yapısı dikkate alındığında denize yakınlığı ve bu alan içerisinde sulak alanların bulunması nedeniyle istridye ve kum midyesi tüketiminin belenmede yer aldığı açıkça görülebilmektedir.

(8)

8 Şekil 9. Bizans periyodu yumuşakça kavkıları dağılımı (%)

Balık (Pisces sp.)

Balık kalıntıları malzemnin %0.87’sini oluşturmakta olup, bu kalıntılara 49R, 50R, 50S, 51S ve TU8 plankarelerinde ulaşılmıştır. Bunlar içerisinde henüz tür tespiti tamamlanmış olan levrek (Dicentrarchus labrax), çipua (Sparus aurata) ve köpekbalığı (Carcharhinidae sp.) kalıntıları bulunmaktadır (şekil 10). Diğer kalıntıların tür tespiti halen sürmektedir.

(9)

9 Şekil 10. Bizans periyodu tespiti yapılan balık türleri dağılımı (%)

Yaban tavşanı (Lepus sp.)

Av hayvanı olarak Bizans dönemi malzemeler içerisinde yaban tavşanı kalıntılarına 50S ve 51S plankarelerinde (%0.44) tespit edildi. Yaygın bıçak izlerine sahip bu kalıntıların av hayvanı olarak yaban tavşanının tüketildiğini göstermektedir.

Equid (At-Equus caballus ve eşek-Equus asinus)

2017 yılı kazı sezonunda equid kalıntısı olarak 50S plankaresinden elde edilen bir adet ata ait sağ maxillar azı dişi ile eşeğe ait sağ arka tarak kemiği (metatarsus) kemiği kalıntısı elde edilmiştir. Bu kemiğin mid-distal’inden testere kesimi yapıldığı ve bu kesim izlerini görmek mümkün olmuştur (şekil 11). Muhtemelen işleme artığı bir malzeme olduğu düşünülen bu kemik kalıntısı, ruminant dışındaki ilk tek tırnaklı hayvana ait malzemeyi oluşturmaktadır.

(10)

10 Şekil 11. Bizans periyodu işleme artığı eşek arka tarak kemiği (metatarsus). Testere kesim izleri mevcut.

Büyük/Orta ebat hayvan kalıntıları

Bazı kemik kalıntıların aşırı parçalı kırık olması nedeniyle genel grup altında değerlendirmeleri yapıldı. Bu amaçla Orta ebat (koyun, keçi, ceylan, domuz, köpek) ve büyük ebat (sığır, at, eşek, deve, kızıl geyik) olmak üzere iki grup altında değerlendirmeler yapıldı. Bu kemikler, incelenen malzemenin 0.87’sini oluşturmakta olup üzerlerinde yaygın kasaplık izlerin varlığı tüketim artığı malzeme olmasını düşündürmekteydi.

Kedi (Felis catus)

Kedi kemiği kalıntısı olarak 51S plankerasinden elde edilen bir adet proximal humerus (kol kemiği) parçası bulundu. Erişkin bir hayvana ait olan bu kemik kalıntısı üzerinde her hangi bir modifikasyona rastlanılmadı.

TÜRK PERİYODU HAYVAN KALITILARI:

Bu periyoda ait arkeozoolojik malzemeler, tüm incelenen kalıntıların %35.60’ını oluşturmaktadır. Bu periyod kalıntılar içerisinde koyun (Ovis aries), keçi (Capra hircus), sığır (Bos taurus), domuz (Sus sp.), kuş (Aves sp.), at (Equus caballus), eşek (Equus asinus), balık (pisces sp.) ve yumuşakça (mollusc sp.) türleri tespit edildi (şekil 12).

(11)

11 Şekil 12. Türk periyodu hayvan türleri dağılımı (%)

Koyun/Keçi (Ovicaprine)

Bu periyod hayvan kalıntıları içerisinde koyun ve keçiler (ovicaprine) %75.50’sini teşkil etmektedir. Bu kalıntılar, yaygın kasaplık izlere sahip olup alanda tüketim artığı malzeme olarak yer almaktaydılar. Koyun ve keçilerin %95.50’si 3 yaş altı hayvanlardan oluşmaktaydı (şekil 13). Et tüketimi ağırlıklı bir yetiştiricilik söz konusuydu. Erişkin koyun keçilerin oran nispeten azdı (%4.50). Bu da ikincil ürün (yapağı, deri, süt vs) elde etmeden ziyade sürünün devam için erişkin bireylere ihtiyaçtan kaynaklanmaktaydı. Çok yaşlı bireylere ait kalıntılara ise ulaşılmadı. Bu dönem koyun keçi kalıntıları içinde oğlak olduğu düşünülen bir adet yenidoğan kalıntısına da ulaşıldı. Bunun dışında koyun ve keçi dağılımı Bizans dönemi ovicaprine popülasyonu dağılımına benzerlik göstermekteydi.

(12)

12 Şekil 13. Türk periyodu koyun ve keçileri gelişim düzeyi dağılımı (%)

48T plankaresi içinden 10 adet (5 koyun, 5 keçi) işlenme artığı boynuz kalıntısı tespit edildi. Muhtemelen alet yapımında kullanılan bu boynuzlar üzerinde beliregin testere kesim izleri bulunmaktaydı (şekil 14). Bir adet de koyun ön tarak kemiğinin (metacarpus) proksimal eklem yüzünün delişmiş olduğu tespit edildi.

Şekil 14. İşlenme artığı keçi boynuzu ve testere kesim izi

(13)

13 Sığır (Bos taurus)

Sığır kalıntıları incelenen Türk tabakası malzemelerin %13.50’sini oluşturmaktadır.

Bizans tabakası malzemelerin aksine koyun ve keçilerden sonra en fazla hayvansal kalıntıyı sığırlar oluşturmaktaydı. Gelişim düzeyi dağılımı nispeten Bizans tabakasına benzemekteydi.

Önemli bir et deposu olan sığırların eti dışında ikincil ürünlerinden de yararlanılması amacıyla yetiştiriciliği her zaman söz konusudur. Ayasuluk kazısı Türk tabakalarında erişkin sığırlar, Bizans tabakalarındakine benzer olarak diğer türlerin erişkin bireylerine göre daha fazla sayıdadır. Etinden, sütünden, iş gücünden, gübresinden ve derisinden faydalanılması onu ekonomik açıdan diğer hayvanlardan ayıran özelik olmaktadır. Ayasuluk’ta Türk döneminde et ağırlıklı bir yetiştiricilik yanında ikincil ürünleri içinde bir bu hayvanların bulundurulmaları söz konusudur. Ancak bununla birlikte çok yaşlı ya da kastre edilmiş bireylerin varlığı söz konusu değildi. Özellikle iş gücü amaçlı öküz kullanımını gösteren kemiksel bulgulara henüz rastlanılmadı. Kemikler üzerinde yaygın kasaplık izlerin varlığı buna karşılık patolojik kemiklerin olmayışı ve yapılan yaşlandırma değerlendirmesine göre 4 yaş altındaki bireyler oldukça fazla sayıdadır (şekil 15). Türk dönemi sığır kalıntıları içerisinde işlenmiş ya da işleme artığı kemik malzemeye rastlanılmamıştır.

Şekil 13. Türk periyodu sığırların gelişim düzeyi dağılımı (%)

(14)

14 Domuz (Sus sp.)

Ayasuluk Türk tabakaları içinde domuz kalıntılarına 48T, 49S, 50R ve 50S plankarelerinde rastlanıldı. Bu kalıntılar incelenen tabakaya ait malzemenin %6.30’unu oluşturmaktaydı. Yaygın kasaplık izlere sahip ve tüketim artığı olan bu kemik kalıntılarının büyük çoğunluğu (%86) 3 yaş altı genç ve yavru bireylere aitti. Muhtemelen bu plankarelerde Bizans tabakası ile geçiş dönemine ait karışık malzemeyi oluşturmaktaydılar. Bu nedenle bu malzemenin tam dönemi geçiş dönemi olması nedeniyle belirsizlik göstermekteydi. Domuz kemikleri üzerinde kasaplık izler dışında her hangi bir modifikasyona rastlanılmadı.

Şekil 13. Türk periyodu domuzların gelişim düzeyi dağılımı (%)

Kuş (Aves sp.)

Kuş kalıntıları Bizans tabakası arkeozoolojik malzemenin %2.10’unu oluşturmaktadır. Bu kalıntıların %88.24’ünü evcil tavuk (Gallus sp.) kalıntıları oluştururken %11.76’sı da kaz (Anser sp.) kalıntılarından meydana gelmektedir (şekil 14). Tavuk ve kaz kalıntılarında bıçak izleri mevcut olup tüketim artığı malzeme olarak alanda yer almaktadırlar.

(15)

15 Şekil 14. Türk periyodu kuşların dağılım düzeyi (%)

Balık (Pisces sp.)

Balık kalıntıları, 48T, 50R ve 50S plankarelerinden eld edilen Türk tabakası malzemenin %1.30’unu oluşturmaktadır. Bu kalıntılar içinde bir adet levrek ve köpek balığı omuru tespit edilirken diğerlerinin tür ayrımı halen devam etmektedir.

Yumuşakça (Mollusc sp.)

Yumuşakça kavkı kalıntıları Türk tabakası (48T ve 50R plankarelerinde) arkeozoolojik malzemesinin %0.90’nını oluşturmaktadır. Bu kalıntılar içerisinde 5 türün tanımlaması yapılmıştır (şekil 15). Bizans tabakasından farklı olarak Murex ve hexaplex türleri elde edilmiştir. Mor renkli boyanın elde edilmesi yanında tedavi amaçlıda kullanımı söz konusu olan müreks salyangozu (Murex brandaris) Türk tabakası yumuşakça türleri içinde dikkati çekmektedir. Elde edilen yumuşakça kavkaları, Ege Denizi faunası içinde halen mevcut olan türler olarak yer almaktadır.

(16)

16 Şekil 15. Türk periyodu yumuşakça kavkı kalıntıları dağılım düzeyi (%)

Equid (At-Equus caballus ve eşek-Equus asinus)

2017 yılı kazı sezonunda Türk dönemi equid kalıntısı olarak 49R plankaresinden bir adet ata ait maxillar (üst) azı dişi ile 49S plankaresinden eşeğe ait 2 adet maxillar (üst) azı dişi elde edilmiştir. Bu dişlerden bu hayvanların erişkin birer birey oldukları anlaşılmaktadır.

STRATİGRAFİSİ OLMAYAN AKINTI TOPRAK MALZEMESİ

Bu malzeme içerisinde muhtemelen diğer tabakalardan karışmış olduğu düşünülen koyun (Ovis aries), keçi (Capra hircus), domuz (Sus sp.), sığır (Bos taurus), kuş (Aves sp.), türleri tespit edildi (şekil 16). Yaygın kasaplık izlere sahip bu malzemelerin alanda tüketim artığı malzeme olarak yer aldığı düşünülmektedir.

(17)

17 Şekil 16. Stratigrafisi olmayan akıntı toprak hayvan kalıntıları dağılım düzeyi (%)

Teşekkür

Bilgi ve tecrübesiyle her olanağı bana sunan ve desteğini benden esirgemeyen kazı başkanı hocamız sayın Dr. Öğretim Üyesi Mustafa BÜYÜKKOLANCI

başta olmak üzere

sayın Doç.Dr. Gülün YILMAZ ve Doç.Dr. Fuat YILMAZ hocalarıma ve kazı ekibinin değerli öğrenci arkadaşlarıma

Teşekkürü bir borç bilirim.

Referanslar

Benzer Belgeler

İzmir Civarındaki Evcil Atların (Equus caballus Linnaeus, 1758) Arka Bağırsağında Tespit Edilen Siliyatlardan Blepharocorys curvigula.. (Ciliophora:

The differences in the makeup of the essential oils from the same plant species depending on the phonological state and origin of the fennel, also the method of

Bu çalýþmanýn amacý sigara kullanýmýnýn Bath AS Metroloji Ýndeksi (BASMI), Bath AS Fonksiyonel Ýndek- si (BASFI), Bath AS Hastalýk Aktivitesi Ýndeksi (BAS- DAI) ve AS

• Tenia dorsalis (apex ceci’ye uzanır) üzerinde plica iliocecalis. • Tenia medialis üzerinde

KEÇİ ALT FAMİLYASI (Caprinae) CİNS (Genus) AT (Equus L.) SIĞIR (Bos I) KOYUN (Ovis) KEÇİ (Capra L.) TAVUK (Gallus) TÜR (Species) EVCİL AT (Equus caballus) EVCİL SIĞIR

1930'larda ortaya çıkan ve birbirlerine rakip olan çağdaşlık modellerinin yanı sıra ulusların devletler tarafından nasıl şekillendirildiğini de inceliyor.

Bunun gibi, ille yeni olmak için çırpınma da genç ozanlığın koşulu değil­ dir.. Yahya Kemal, Divan Şiiri’ndeki Türk­ çe sesi yakalamak istediği için,

OMAN ve öyküleriyle tanı­ nan, kimi inceleme yazılany- la da dikkati çeken Selim İleri, bu kez okunın karşısına şair kimliğiyle çıkmaya ve bu kimliğiy­ le