Finlandiya’nın güney batısındaki Olkiluoto yarımadası sanki dünyanın tamamını içine alıvermiş: Çinli ve Güney Afrikalı mühendisler, Amerikan elektrik şirketi yöneticileri, İngiliz nükleer güvenlik uzmanları, dünyanın dört bir kösesinden gazeteciler.
Sebep: Yapımına başlanan ilk EPR (Avrupa Basınçlı su Reaktörü), yani Areva-Siemens, başka bir deyişle Fransız- Alman konsorsiyumunun üçüncü nesil reaktörü. EPR başlı başına, 1986 yılı çernobil felaketinden sonra ilk kez Avrupa'da nükleere geri dönüsü simgeliyor.
Bu garip " nesne ", 2 Mayıs çarşamba günü [Fransa] Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin iki adayını bir canlı yayın oturumunda karşı karşıya getirdi. Ségolène Royal [Sosyalist Parti] bu yeni reaktörün inşasına ilişkin " durdurma
" kararı alacağını ve konuya ilişkin bir halk müzakeresi gerçekleştireceğini açıkladı. Nicolas Sarkozy ise Fransız elektrik şirketi EDF'nin Flamanville (Mans Denizi)'de yapımına başladığı EPR reaktörünün inşasına devam edileceğini yeniden teyit etti.
Finlandiya'da EPR'ye yönelik karar 2002'de alınmıştı. Yerel halkla yapılan katılımcı müzakerelerin ve Parlamento’da ve hükümet içerisinde (ki bazı bakanlar projeye karşı oy kullandı) yapılan tartışmaların ardından besinci bir nükleer reaktörün EPR teknolojisiyle yapılmasına karar verildi. Yeni bir reaktör yapımı kararını etkileyen nedenler elektrik enerjisi talebinin hızla artması (2006'da %5,6), enerji bağımlılığının azaltılması gereği (elektrik enerjisi ithal edilen enerjinin %44'ünu teşkil ediyor) ve iklim değişikliği sorunuyla mücadele idi.
ERP şantiyesinde su anda bine yakin personel, gece gündüz ve haftada altı gün olmak üzere çalışıyor. Pek çok alanda, daha pahalıya gelen Finlandiyalı isçilere nazaran Polonyalı isçiler tercih ediliyor. İnşaat islerinin sona ereceği ve elektronik ve mekanik montaj işlemlerinin başlayacağı 2008 yılında yaklaşık 3000 kişi sahada görev yapıyor olacak.
EN AZ 18 AYLIK RÖTAR
Finlandiya'yla nükleer santral yapım sözleşmesini Amerikan ve Rus şirketlerine kaptırmamak için, Areva-Siemens konsorsiyumu, santrali 4 yıl gibi rekor bir sürede tamamlayıp Finlandiyalı elektrik şirketi TVO'ya teslim etmeyi vaat etmişti.
Yeni nesil " yeni EPR reaktörü 3. nesil reaktör olarak nitelendiriliyor " bir üretim birimi için bu süre imkansız bir hedef. Ayrıca pek çok ariza bas göstermeye başladı bile: reaktörü destekleyen duvarın betonun kalite kontrolü yetersiz olarak değerlendirildi, " nükleer adacığa " ait parçaların yeniden elden geçirilmesi gerekiyor, reaktörün metal koruma duvarı bir fırtına esnasında zarar gördü, Alman ekipler arasında sorunlar yaşanıyor, Finlandiyalı taşeron şirketler bazen ise ayak uyduramıyor...
Şantiyede şimdiden en az 18 aylık bir rötar var ve santral ancak 2011'de devreye girebilecek. Söz konusu rötar, ekolojistlerin 1600 megawatt gibi çok yüksek bir güce sahip bu reaktörün " tehlikeleri " ne ilişkin eleştirilerini güçlendiriyor. Her ariza ve aksaklık, Greenpeace'in ve Fransız Nükleere Hayır Federasyonu'nun yürüttüğü,
Finlandiya'daki projede karşılaşılan güçlüklerden dem vurarak Flamanville'de başlatılan şantiyenin durdurulmasını talep eden EPR karşıtı kampanyanın elinde yeni bir koz.
Çernobil sonrası travma ortadan kalktı ama nükleer reaktörlerin güvenliğine ilişkin kaygılar halen mevcut. 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından EPR'ye ilişkin güvenlik önlemleri artırıldı. Yetkililere göre, santrali çevreleyen 1.2 metre kalınlığındaki duvara, metal bir yüzeyle pekiştirilmiş ikinci bir duvar eklenerek, EPR, uçaklı saldırılara, yüksek basınca veya nükleer tepkimenin gerçekleştiği havuzdaki olası ergimelere karsı dayanıklı hale getirildi.
Areva'yi (analistlere göre) 500 ile 700 milyon Avro civarında bir hasar giderme masrafına maruz bırakan bu rötar, ayrıca, Finlandiya hükümetinin saydamlığa ilişkin koştuğu şartlardan ve her şeyi en küçük ayrıntısına kadar inceleyen nükleer güvenlikten sorumlu yetkililerin tatbik ettiği kontrol işlemlerinden kaynaklanıyor.
Fransız ve Alman ekipleri arasındaki ilişkileri geliştirmek ve " OL3 "ü tekrar yola sokmak için 2006 yılının sonunda EPR proje yöneticiliğine getirilen Philippe Knoche'a göre, h er ariza veya başlangıçtaki plandan herhangi bir sapma durumu " rapor ediliyor, yayımlanıyor ve elbette düzeltiliyor ".
Areva yeni rötarları önlemek için her üç ayda bir sıkı eylem planları belirlese de, Philippe Knoche ve TVO şirketinin başkan yardımcısı Martin Landtman'a göre, altmış yıl boyunca elektrik üretecek bir santralin yapım aşamasında öncelikli olan, inşaata ilişkin belirlenen takvim değil: "Önceliğimiz, güvenli ve güvenilir bir santrale sahip olmak."
Yine de bu iki şirket için öncelikler farklı gibi görünüyor. Finlandiya, elektrik tüketimi yüksek olan pek çok sanayi dalına sahip olduğundan (kağıt, inşaat) bugün itibariyle elektriğinin %12'sini ithal ediyor. Ülkede 2020 yılında, 7000 megawatt'lik - yani dört adet EPR'ye eşdeğer- bir ek kapasiteye ihtiyaç duyulacak. Yani, ortaklarının çoğu büyük oranda enerjiye bağımlı olan TVO için bir acili yet söz konusu. Bu çerçevede Finlandiya hükümeti - TVO, bir başka büyük Finlandiyalı elektrik şirketi olan Fortum ve Alman EON şirketinin adının geçtiği- altıncı bir nükleer reaktör projesine ilişkin çevre etüt çalışmalarına başladı bile.
Olkiluoto reaktörü Areva için hayati bir önem taşıyor çünkü bu reaktör şirketin Çin'e, İngiltere’ye ve Güney Afrika'ya satmayı amaçladığı ürünün küresel satış numunesini teşkil ediyor. Nicolas Sarkozy'nin Ségolène Royal'la
televizyondaki buluşmasında söylediği gibi, Flamanville projesi de ayni şekilde bir numune.
Sarkozy, geçtiğimiz çarşamba günü canlı yayındaki konuşmasında, Fransa'da EPR reaktörüne karşı çıkılırsa, bu durumun Fransa (Areva), Amerika (General Eletric), Japonya (Toshiba-Westinghouse, Mitsubishi, Hitachi) ve Rusya (Atomenergoprom) arasında başlayan nükleer reaktör satışına ilişkin savaşta Areva'nin aleyhine olacağını iddia etmişti.
Le Monde – 5 Mayıs 2007 - Jean-Michel Bezat Fransizca'dan çeviren: Sezin Topçu