Kuş gribine yol açan H5N1 daha da öldürücü bir mutasyonun eşiğinde. New Left Review yazarlarından Mike Davis
"Kuş Gribi: Kapımızdaki Canavar" kitabında Asya'yı kasıp kavuran salgını anlatıyor ve pazarlarının genişlemesini ellerini ovuşturarak bekleyen Avrupa ve Amerika'yı eleştiriyor.
Bulaştığı her üç insandan ikisinin ölümüne yol açan bir salgın olduğu tespit edilen kuş gribi, Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre önümüzdeki yıllarda en az 100 milyona yakın insanı öldürecek, daha da bulaşıcı bir salgına yol
açabilecek yeni bir mutasyon geçirmenin eşiğinde. çünkü bu salgın 1918 yılında henüz bu kadar mutasyona
uğramamış haliyle bile Asya'da yaklaşık 100 milyon insanı öldürdü. Günümüzde de 100 milyon insanın ölmemesi için kolları sıvayan Mike Davis tüm yönleriyle salgını irdeledi.
Araştırmalarını "Kuş Gribi: Kapımızdaki Canavar" başlığıyla kitaplaştıran New Left Review yazarlarından Davis, ölümcül H5N1 virüsünü yaratan ekolojik koşulları, küresel kapitalizmin tarımsal üretim üzerindeki tahribatını ve açgözlü ilaç şirketlerinin halk sağlığını asla dikkate almayan üretim ve pazarlama politikalarını eleştirel bir üslupla anlatıyor ve giderek yakınlaşan bir kıyamete de dikkat çekiyor. Türkçesi Agora Kitaplığı tarafından yayımlanan araştırmasında salgının 100 yıllık seyrini ele alırken, özellikle savaş yıllarında, dünya ölçeğinde ekonomik krizlerin yaşandığı zamanlara denk gelişini de kapitalist sistemin adaletsiz gelişimine bağlıyor.
Kuş gribi, SARS gibi hayvanlardan insana geçen salgın hastalıkların Güneydoğu Asya'da yayılması bir rastlantı gibi görünse de gelişmiş ülkelerin gerekli yardımlarda bulunmaması, Dünya Sağlık Örgütü'nün etkin olamaması, salgın hastalıkları gelişmiş ülkeler için yeni pazarlara dönüştürüyor. Salgına önlem olarak ilk elden kümes hayvanlarının itlaf edilmesinin, özellikle Amerikan menşeli ve tavuk hamburgerleriyle ünlü fast-food restoranlarının Asya'da hızla
büyüyüp kârlarına kâr kattığı da Davis'in ortaya çıkardığı, ölümüne kâr payı gerçeğinin diğer yüzü.
ÖNLEM ALMAK MÜMKÜN, AMA...
Kuş gribinin önüne geçilemeyecek bir salgın olmadığını Dünya Sağlık Örgütü'nün verileriyle destekleyen Davis, göçmen kuşların göç yollarının ve uğrak yerlerinin bilindiğini, kümes hayvanlarına bulaştığı bilinen bölgelerde önceden önlem almanın mümkün olabileceğini vurguluyor, ilaç devlerinin yüksek kâr hadleriyle ürettikleri aşıların Avrupa ve Amerika'da olası salgın tehlikesine karşı stoklandığını, satacak olsalar da Asya'nın yoksul ülkelerinin yüksek fiyatlarla aşı giderlerini karşılayamayacaklarını, Dünya Bankası'nın raporlarına göre tespit ediyor ve şirketlerin risk almaktan kaçındıklarını gösteriyor. Asya'daki durum tam da Davis'in kaleminden dökülüğü gibi: "Bu salgın
Avrupa'nın yoksul ülkelerinden birinde görülseydi, muazzam miktarlarda para ve ilaç yardımı akardı. Oysa bu ülke Asya'da olunca, uluslararası topluluk, halk sağlığı, veterinerlik hizmetleri ve aşı araştırmaları için ihtiyaç duyulan para nedense toplanamaz".
Bu salgın 1918 yılında 1. Dünya Savaşı'nda ölenlerden çok daha fazla sayıda insanı öldürdü; 1957'de Asya, 1968'de Hong Kong ve 1977'de Rus gribi olarak görüldü. Yaklaşık her 10 yılda bir antijenik yapısını değiştirerek yayılan gribin, insanı da etkilediği ilk kez 1997'de çin'deki salgını sırasında saptandı. H5N1 virüsü insanda da hastalık yapacak bir nitelik kazanmıştı ve insanlar da kuş gribi nedeniyle ölüyordu. çin, Vietnam, Tayland gibi Güneydoğu Asya ülkelerinde de görülen salgın, diğer Asya ülkelerinde de yayılma riski oluşturuyor ve hem halk sağlığı hem de ekonomik alanda büyük bir tehdit oluşturuyor.
Kenan Mendekli
Cumhuriyet Dergi 8.4.2007
', 'Kuş gribine yol açan H5N1 daha da öldürücü bir mutasyonun eşiğinde. New Left Review yazarlarından Mike Davis
"Kuş Gribi: Kapımızdaki Canavar" kitabında Asya'yı kasıp kavuran salgını anlatıyor ve pazarlarının genişlemesini ellerini ovuşturarak bekleyen Avrupa ve Amerika'yı eleştiriyor.', 'filtered_html')