• Sonuç bulunamadı

TÜRK-SLÂM MEDENYET AKADEMK ARATIRMALAR DERGS. Ylda iki kez yaymlanan uluslararas hakemli bir dergidir. Editör / Editor in Chief

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRK-SLÂM MEDENYET AKADEMK ARATIRMALAR DERGS. Ylda iki kez yaymlanan uluslararas hakemli bir dergidir. Editör / Editor in Chief"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRK- SLÂM MEDEN YET

AKADEM K ARA TIRMALAR DERG S

Y lda iki kez yay mlanan uluslararas hakemli bir dergidir.

Editör / Editor in Chief Prof. Dr. Mehmet AYDIN

Editör Yard mc lar / Associates Editor Doç. Dr. Dicle AYDIN

Yrd. Doç. Dr. Ahmet ARAS

Y l/Years: 6 Say /Number: 11 KONYA - 2011

(2)

K TLE LET M ARAÇLARININ ORTAYA ÇIKARDI I SÖZEL KÜLTÜR ORTAMINDA TÜRKÇEN N

ZENG NLE MES NE YÖNEL K OLARAK SINIRLARININ ZORLANMASI

Cafer en* Özet:

Kitle ileti im araçlar nda dilin kullan m nda kar la lan problemler dile ge- tirilirken, bunun sadece dil aya tart lmakta, kitle ileti im araçlar n n fonksi- yonu ve bunlar n dönemi, dili nas l dönü türdü ü gözden uzak tutulmaktad r.

Art k arac n bir mesaj oldu u, mesaj n içeri inin araca göre ekillendi inin yad- s namaz bir gerçek olarak kabul edildi i bir dönemde, kitle ileti im araçlar nda dili tart rken, bu araçlar n, dil üzerindeki etkilerini de göz önünde bulundur- man n zaman gelmi tir. ( te kitle ileti im araçlar nda dilin kullan lmas nokta- s nda kar la lan s k nt lar n alt nda yatan en önemli etken; zann m zca, bahsi geçen araçlar n kültürel ortam yaz l , görselden; sözel, i itsele çevirmesidir.

Evet, bizler art k elektronik kitle ileti im araçlar n n varetti i sözel ve i itsel bir kültürel devrede ya amaktay z. Bu sözel, kültürel dönemin enlikli dili; haz r sunulan, s n rlar belirlenen, neredeyse resmile tirilen, tamamlanm bir dilin aksine, egemen hakikatten ve kurulu olandan geçici bir özgürle meyi amaç edi- nir, tüm hiyerar ik yap lar , ayr cal klar , normlar ve yasaklar ask ya al r. De- i me ve yenile meyi kendine gaye edinen bu dil mevcut ya ayan dilin ölüm- süzle tirilen ve sabitlenen s n rlar n zorlamaya ba lar.

Anahtar Kelimeler: Sözel Kültürün enlikli Dili, Türkçe ve Kitle (leti im Araçlar , (leti im ve Dil,

IN THE VERBAL CULTURE ENVIRONMENT, WHICH EXPOSED BY MASS MEDIA TOOLS, COERCION OF BORDERS AIMED AT

ENRICHMET OF TURKISH Abstract:

When the problems of usage of language in mass media tools argued, only language section is debated. Function of mass media tools and how it convert term and language is ignored. Anyhow, tool is a message, content of the message acquires a shape according to tool. With these circumstances, when the language of mass media is discussed, effects of these tools on language should be considered. The most important factor which is met in usage of language in mass media tools is that these tools convert from visual and written to verbal

*Yrd. Doç. Dr., U ak Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyat Bölümü, Email: cafer.sen@usak.edu.tr

(3)

and auditory. We live in verbal and auditory cultural era which is created by electronic mass media tools. The festive language of verbal cultural era; ready served, borders set, nearly formalized, and different from completed language.

It aim at temporary liberation from dominant reality and established. It suspends all hierarchic structures, privileges, norms and taboos. This language aims at change and reform, started to coerce the fixed and immortal borders of present language.

Keywords: Verbal culture of festive language, Turkish and Mess Media Tools, Communication and Language.

Kelime sürekli bir anlam ileri sürerek adeta ba kalar n anlamam z ve ba - kalar yla anla mam z ister; çünkü anlaman n kökeninde anla ma vard r. (nsan daima bir di eriyle bir nesne, bir durum, bir konu üzerinde anla arak, ‘varolan anlamaya çal r. Bir eyi dille gösterge k lmakla, dili, varolanlar n yerine geçir- mekle, varl veya durumu oldu u eyden ç kar r, dili kullanarak ona sembolik de erler yükler. ( te bu sembolik de erler, biz ve di erlerini varolanlar üzerinde anla t r r ve onlar anlamam za yard m eder.

Dü ünceyi üreten kavram olan gösterilen (signifié) ile i itim imgesi göste- ren (signifiant) göstergeyi meydana getirir. (signe) ( te dil bu göstergelerden olu mu bir dizidir. (Saussure 1976, 61). Saussur’ün bu tan mlamas nda ilginç olan göstergenin keyfi (arbitrary) olma özelli idir. Keyfilikle kast edilen “belli bir ses (gösteren) ile onu kavram (gösterilen) aras nda hiçbir do al ba ” bu- lunmamas d r. (Altu 2001: 186) Saussure’den önce dildeki nedensizli e dikkati çeken John Locke’a göre sözcükler ile imledikleri ey aras nda do al bir ba n olmamas , nedensizlik ilkesinin bulunmas ve sözcüklerin uzla msal olarak ortaya ç kmas , daha önceden varsay lm olan sözcük- ey ba nt s n kopar r.

Böylelikle “anlam, dil ile birlikte do al olarak verilmi bir ey olmaktan ç karak, dil içerisinde insan n yapt , kurdu u bir eyi haline gelir.” (Altu 2001: 34) Böylece art k sözcüklerin uzla msal kullan m ndan ba ms z olabilecek anlam- lara sahip olunabilece i inanc ndan ku ku duyulur. Bu da bizi, söcüklerin an- lamlar n di er insanlarla birlikte var edip, onlar üzerinde dü ünerek anla maya vard m z sonucuna götürür.

Bu noktada bizim bu tür bilgileri aktarmaktaki amac m z dilin yap s n aç k- lamak de il, dildeki gösteren ile gösterilen aras ndaki ba nt n n nedensiz/keyfi oldu undan yola ç karak hem sözcü ün nedensiz olarak seçilmi uzla msal bir gösterge oldu unu ortaya koymak hem de dilin tehlikelere aç k oldu unu be- lirtmektir. öyleki gösteren ile gösterilen aras ndaki nedensizlik dilin elastiki olan üretim ve de i ebilirli ini gösterir ki bu noktada dil tehlikelere aç kt r. Yine ayn nedensizlik ilkesi dilin farkl la p zenginle ebilece ine i arettir. Dil bu diya- lekti i içerisinde ta yan bir yap dad r.

(4)

“(nsan teklerinin kökensel anla madan ç karak, sonsuzca süre giden bir an- la mamaya aç lmalar dilin bir ironisidir. Fakat ilginç olan, dildeki yarat c l ve insani dünyan n anlam zenginli ini tam da bu ironiye borçlu olmam zd r. Bir an durup dü ünelim: hepimiz kulland m z sözcüklerle ayn eyleri kastediyor olsayd k ne olurdu? En basitinden, anlam üretemezdik ve bildiri imimiz durur- du. (nsanlar n kökensel anla madan ç karak varolan eyler hakk ndaki kendi anlamlar n ortaya koymalar , böylece de bir bak ma nihai olarak her birinin di erinin anlayamayaca kendi dilini konu uyor hale gelmesi ve anla man n daima gerçekle tirilecek diyalog bir imkân olarak ya anmas ve nihayetinde her anlaman n bir yanl anlama olmas , bütün bunlar, sözcük/ göstergenin öz yap - s nda temel bulan olgulard r. Bu temele ili kin olarak unu söyleyebiliriz ilk elde: sözcü ün öz yap s o ekildedir ki, dildeki her söyleme, söyler göründü ü

eyden farkl bir ey söyler. (Bu, genelde, metafor ad alt nda dü ünülmü olan dilsel i leyi i belirtir.) (Altu 2001: 12)

Hiç ku kusuz dilin varolu undaki nedensizlik, onu, sürekli yapboz türünde tehlikelere aç k bir duruma getirirken ayn zamanda farkl dillerin ortaya ç kma- s , dillerin geli ip zenginle mesi gibi etkinlikleri de beraberinde getirir. ( te dil, bu diyalekti i içerisinde ta rken kitle ileti im araçlar nda dilin kullan m nda ba gösteren s k nt lar da bu diyalektikte gizlidir. Günümüzde bu tür s k nt lar üzerinde tart malar ise genelde nedenler üzerinde de il sonuçlar üzerinde yürü- tülmektedir.

Ayr ca kitle ileti im araçlar nda dilin kullan m nda kar la lan s k nt lar or- taya knulurkan, bunun sadece dil aya tart lmakta, kitle ileti im araçlar n n toplum ve dil ili kisini nas l de i tirdi i gözden uzak tutulmaktad r. Art k ara- c n mesaj oldu u, mesaj n içeri inin araca göre ekillendi inin kabul edildi i bir dönemde, kitle ileti im araçlar nda dili tart rken, bu araçlar n dil üzerindek etkilerini de göz önünde bulundurmam z gereklidir. ( te bu noktada bize göre, kitle ileti im araçlar nda dilin kullan lmas da kar la lan problemlerin alt nda kitle ileti im araçlar n n, kültürel ortam yaz l -görselden, duyusal-i itsele çe- virmesi yatmaktad r. Evet, bizler elektronik kitle ileti im araçlar n n varetti i sözel, duyusal ve i itsel bir kültürel devrede ya amaktay z. ( te içerisinde ya a- d m z sözel, kültürel döneminin bu dili, haz r sunulan, s n rlar belirlenen neredeyse resmile tirilen, tamamlanm dilin aksine, egemen hakikatten ve ku- rulu olandan geçici bir özgürle meyi amaç edinir, tüm hiyerar ik yap lar , ayr - cal klar , normlar ve yasaklar ask ya al r. De i imin ve yenile menin konu- mundaki bu dil, ölümsüzle tirilen ve sabitlenen her eyi reddetmeyi kandine amaç edinir.

(leti im kuramc s Marshall McLuhan bütün dü ünsel ya am boyunca ede- biyat ve dil üzerinde çal arak elektronik medyan n bunlar ve toplumlar üzerin- deki etkilerini kavramaya ve göstermeye çal m t r. O, herhangi bir toplumda kitle ileti im araçlar n n, sivil toplumsal kurulu lar ve sosyal organizasyonlar üzerinde önemli bir etkiye sahip oldu unu ve bunlar n yap lar nda önemli de i-

(5)

iklikler meydana getirdi i görü ündedir. McLuhan ileti imin toplumlar üze- rindeki etkilerini göz önünde bulundurarak insanl k tarihini; Kabile Ça , Ede- biyat Ça , Bas m Ça , Elektronik Ça olarak dört devreye ay rm t r. Kabile ça n sona erdiren bulu fonetik alfabedir. Bu ça da duyma insanlar için en önemli alg lama tarz olurken alfabenin bulunu uyla edebiyat ça na geçilmi tir.

Bu ça da duyman n yan na, görme duyusu eklenirken, insanlar kültürel akta- r mda kulaklar kadar gözlerini de kullanmaya ba lam lard r. Bu Edebiyat Ça da bas m teknolojisinin orta ç k yla nihayete ermi tir. (Altay 2005: 20) McLuhan, 1962 y l nda yay mlad “Gutenberg Galaksisi: Tipografik (nsan n Olu umu” adl eserinde, matbaan n bulunu uyla tipografik yaz n n, insan ya- am ndaki etkilerini detayl bir ekilde inceler. Matbaan n ileti timin içinde yer almas yla kula a, duyusal duyuya ba l olan insan göze, dolay s yla da görsel alana kayar. Böylelikle göz-görsel dünyas na yönelen insan, kulak-duyusal dün- yas ndan kopar. Bu asl nda bir nevi sözel kültürden kopup görsel kültüre geçi anlam na gelir.

Matbaan n bulunu undan önceki toplumlarda güzel konu maya ve hitabete büyük bir önem verilir. Eski Yunan’da hitabet bir edebi tür haline gelir. Bilgelik demek ayn zamanda iyi bir hatiplik demektir. Edebiyat n imgesel gücü ancak iyi konu ma sayesinde insanlar n zihninde uyanabilir ve duyular harekete geçi- rir. Bu dönemde ba ta iir olmak üzere bütün edebi türler sözel sunu için tasar- lanm t r. ( te bu sözel kültüre dayal edebiyat , kültürü tersyüz eden matbaan n bulunu udur. Bu noktada “matbaa insan daha ba lang çta kabile insan olmak- tan ya da kollektiflikten ç karan alfabe kültürünün en uç evresidir. Matbaa, alfa- benin görsel niteliklerini en yüksek tan mlama keskinli ine ula t r r. Dolay s yla matbaa, fonetik alfabenin bireyselle tirme gücünü el yazmas kültürünün yapa- bildi inden çok ötelere” ta maktad r. (Altay 2005: 59) Matbaan n bulunu uyla birlikte, insanlar kültürel alanda hem duyma duyusu olan kula terk edip göze yönelir, hem de toplumu terk ederek yaln zla man n girdab na girer. (nsanlar bireysel olarak sessizce kitaplar okumaya yönelir. Bunun sonucunda bireysellik ön plana ç kar ve insanlar birbirinden kopar ve insanlar n aras ndaki ileti im zay flar. Özellikle bu tav r her ne kadar el yazmas kültürüyle ba lasa da matba- an n bulunmas yla da iyice peki tirilir; çünkü el yazmas dönemin- de/kültüründe bile yazarla okuycusunun diyalogu henüz kopmam t r. El yaz- mas , her ne kadar duyusal dünyadan, görsel duyuya hitap ederse de yine de kültürün dilini sabitle tir(e)mez, sözel kültürel döneme ait olan dili ulusal çapta bir kitle ileti im araçlar arac l yla bir ana dile dönü tür(e)mez.

McLuhan büyük bir ço unlu un elyazmas yla bas l kitap aras ndaki fark görmemesinden ikâyet eder. Ona göre el yazmas ile kitab n hiçbir ortak yönü yoktur; çünkü el yazmas kültürü tamamen kendin yap kültürüdür. (McLuhan 2001:185) Bu noktada bas l kültür, yazarlarla ve onlar n gerçek kimli yle ilgile- nen tüketici e ilimli bir kültürdür. Oysa elyazmas kültürü üretici yönelimlidir, neredeyse bütünüyle bir “kendin yap” kültürüdür.

(6)

“Matbaayla birlikte piyasa toplumu kendisini tan mlarken, edebiyat tüketici mal rolüne kaym t r. Halk, hain haline gelmi tir. Alg lama k lavuzu olarak rolü tersine çevrilen sanat uygun görülen bir bo lu a ya da ambalaja dönü mü - tür. Ama üretici ya da sanatç , daha önce hiç olmad üzere, sanat n n etkisini ara t rmaya zorlanm t r. Bu da, sonuç olarak sanat n i levinin yeni boyutlar n insan n dikkatine getirmi tir. Kitle, piyasan n yönlendiricilen sanatç üstünde bask kurdukça, yal t lm durumdaki sanatç , bir insani düzen ve ba ar sanat n ve tasar m n ya amsal rolüyle ilgili yeni kehanetlerde bulunmay ba arm t r.”

(Altay 2005: 61)

Bas m n ve bas n n ilerlemesi Orta Ça kilisesinin zamansal tekelini de y p- ratarak milliyetçili in, imparatorluklar n ilerlemesine katk da bulunur. Bas n bütün kamu kurumlar na girerek laik toplumun meydana getirilmesinde en etkin, itici güç olur, ayr ca sözlü gelene in önde gelen ahlakî ve de er metaf zi ini d la t r r. (Rigel 1993 135) Böylelikle mevcut dönemin gerçekli i halk için daha bir ö renilebilir ve ula labilir hale gelir. Bu nedenle mevcut dö- nemde dini ve ibadeti anlatan kitaplar n akabinde, onlar kadar olmasa da onlar- dan az da say lmayacak romanslar ço almaya ba lar; çünkü halk matbaa arac - l yla kendini ilk kez görür. Yüksek görsel tan m haliyle resmi dil, kendi s n rlar yla toplumsal birli in bir görünü ünü sunar ve insanlar kendi dillerinin bu görsel birli ini kitap arac l yla ya ar. Bu durum ilerleyen tarihlerde daha bir belirgin hale gelecek ve daha sonra yazarlar, matbaay ölümsüzük makinesi olarak kabul etmeye ba layacak, art k bas l sözün, yapay bir sonsuzluk verebi- lece i dü üncesi kendini gösterecektir. Bu nedenlerle henüz genç ya ta olan

“matbaa hatal olarak bir ölümsüzlük makinesi gibi alg lanm ve insan edimle- rini ve tutkular n gelecek ça lar ad na ona emanet etmekte acale etmi lerdir.

Matbaa için ruhlar m z n an t n ölümsüzle tiren deyi i büyük bir gayret ve bu gayretin mekanik yinelenmesi arac l yla kazan lan bir ölümsüzlü e ili kin 16.

yüzy l dü üncesini mükemmel” vermi tir. (Altay 2005: 64)

Böylelikle sözel kültürden kopu h zlanm , yaz ya ba l olan görsellik, za- ferini on alt nc yüzy l ba lar nda kesinle tirmi tir. XVI. yüzy l sonlar nda ise matbaa sayesinde sözlü kültür ve sözün i itsel boyutu harflerin bask s ndan sonra edebi ürünlerde ayr lmak durumunda kalm t r. Gütenberg bulu uyla

“toplumu bas l ça a ta m ve böylece görsel ba ml l k daha yayg nla m t r.

(nsanlar kelimeleri ilk kez yaz l olarak görmü ler ve yaz l kelimelerin anlamlar tamamen de i mi tir. O dönemde dü üncelerin bas labilmesiyle dünya çap n- daki bütün görü ve fikirlere ekil” vermi tir. (Altay 2005: 20) Lakin bir duyu- nun di er duyuya kar zafer kazanma süresi uzun bir süreçten geçti inden göze hitap eden el yazmas eserleri uzun süre yüksek sesle okunmu tur.

Rönesansta matbaan n kullan lmaya ba lanmas ndan sonra da insanlar yüksek sesle okumaya devam etmi lerdir. Çünkü “esas olarak ileti ime hâkim olan dil ve dili duyuran tane tane seslerdir. Yaln z ileti im de il, dü ünce de sesle özel bir biçimde ba lant l d r.” (Ong 2007: 19) Bu noktada de i meyen tek kal c olgu dilin temelde sözlü olu udur.

(7)

Matbaan n bulunu uyla sözel ve duyusal kültürden kopup görsel yaz l kültüre yönünü çeviren insanl k, elektronik kitle ileti tim araçlar n n etkin rol oynad elektronik ça da tekrar sözel ve duyusal bir döneme girer. Evet, art k elektrik teknolojisi, Eski Yunan’da oldu u gibi dünyada duyular aras ndaki dengeyi i itsel duyunun lehine de i tirir. Elektrik teknolojisi dünyam z görsel bir yönelimden i itsel bir yönelime kayd r r. Elektronik kitle ileti im araçlar n n kullan lmas yla insanl k yeniden ve h zla i itsel dünyaya do ru ilerler. Buna ek olarak da bu araçlar, çok yüksek derecede kar l kl ba ml l k artlar varederek insanl daha bir topluma, toplumsall a yöneltir.

“Elektronik teknoloji, telefon, radyo, televizyon ve çe itli ses kay t araçlar y- la da bizi “ikincil sözlü kültür ça ”na sokmu bulunmaktad r. Kat l mc gizemi, topluluk duygusunu geli tirmesi, ya anan an odaklay , hatta sözün kal plar kullan yla, bu ikincil sözlü kültür, “birincil” sözlü kültüre a lacak derecede benzemektedir. Fakat yeni sözlü kültür, daha amaçl ve bilinçlidir; temelini, araçlar n üretimi, i leyi i ve kullan m için gerekli olan yaz ve matbaa olu tu- rur.” (Ong 2007: 161)

Marshall McLuhan ve Bruce R. Powers elektronik kitle ileti im araçlar yla birlikte ortaya ç kan sözel kültür ortam n “Global Köy” imgesiyle ortaya koya- rak bu imgeyi kaplar n n birinin ad olrak da tercih derler. McLuhan ve Powers çal malar nda kitle ileti im araçlar n n, bask makinesinden ba layarak radyo ve özellikle de televizyonun, toplum üzerine etkilerini incelemi ve elektronik ileti im araçlar n n kültürü yayg n la t rarak dünyay ‘küresel bir köy’e dönü - türdü ünü öne sürmü tür. (Usluata 1994: 24) McLuhan ve Powers’e göre telgra- f n icad yla insanlar elektronik ça a ad m atm t r. Haberle me teknolojilerinin geli imi ise insanlar n duyma edlerini ön plana ç kararak insanl k görsel yaz kültüründen ayr lm ve sözel kültüre yeniden yüzünü dönmü tür. (Altay 2005:

28) Bu noktada insanlar her gün cep telefonlar yla binlerce insan aramakta ve temasa geçmektedir. Yine televizyonla binlerce insanla diyaloga geçmekte ve olu turduklar toplumu sözel kültüre ta maktad r. McLuhan ve Powers, insan- l n art k bir ‘Global Köy’de ya ad n ve bu köyde de her eyin ayn anda olup bitti ini ve zaman ile yer kavram n n göreceli hale geldi ini iddia ederler.

(Altay 2005: 20) Onlar n iddia ettikleri yer ve zaman kavram ndaki görecelik bizim sözel kültür dönemimizin dilsel ürünlerinden olan masallardaki “bir varm bir yokmu . Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde…” (Boratav 1992:

96) ba layan bölümünde zaman n, “Az sürdüm, uz sürdüm. Dere, tepe düz sürdüm. Alt ay bir güz sürdüm. Geri döndüm bakt m ki arkadan ekin göver- mi , geçmi .” (Borotav 1969: 19) ifadelerinde de mekân n göreceli oldu u ilke- siyle örtü mektedir. Bu örtü me de sözel kültürel döneme geçildi inin en önem- li kan tl ndan biridir.

( te elektronik kitle ileti im araçlar n n hâkim oldu u bir ça da, matbaan n ön plana ç kard görsel duyu, yaz l kültürel ortam ikinci plana itilirken i itsel duyu yeniden ön plana ç kar. (nsanlar ise i itsel duyunun hâkimiyetinde art k

(8)

‘küresel bir köy’ ko ullar alt nda ya amaya ba lam t r. Bunun bir örne i olarak McLuhan; “elektrikli enformasyon yap lar n n e zamanl alan , bugün bütün toplumsal düzeyler, uzmanla ma ve ki isel inisiyatiften çok, diyalog ve kat lma ko ullar n ihtiyac n yeniden kuruyor.” (McLuhan 2001: 199) ifadeleriyle yeni elektrik kültürünün insanl k ya am na kabile karakteri verdi ini belirtmektedir.

Bu tür kabile ya amlarda ise insanlar aras ndaki diyalogun yeniden artt göz- lenmi tir.

McLuhan’a göre matbaa döneminde bilinçli ya am n tek düzeye indirgen- mesi, 17. yüzy l n yeni ‘bilinçd ’ dünyas n yaratm r. Bu dönemde ya am, bireysel zihnin duru lardan temizlenirken art k kolektif ‘bilinçd ’n n arketiple- ri için haz r duruma gelmi tir. Böylelikle elveri li bir ortam bulan bas m n ilk ça , paradoksal bir biçimde, ‘bilinçd ’n n ilk ça n da ba latm t r. Bu nokta- da ‘bilinçd ’, bas m teknolojisinin dolays z bir yarat s olarak, reddedilen bilin- cin günden güne büyüyen y n konumuna gelmi tir. (Altay 2005: 16) Bilinçd - n n bu ekilde ortaya ç kmas da toplumun yaz l kültürden kopup sözel kültüre yöneldi inin en bariz göstergelerinden biridir.

Günümüzde matbaa yaz l kültürünün son kal nt lar n n tekbencili i ve tek ba nal kitle ileti im araçlar n n ve onun ortaya ç kard sözel kültür ortam - n n a r bir tehdidi ve bask s alt ndad r. Elektronik ça n ürünleri olan sinema, televizyon, radyo ve cep telefonu, elimizdeki son kalan yaz l kültür olan kitap okuma kültürünü de olumsuz yönden etkilemektedir. Bu noktada Marshall McLuhan’ n “Araç Mesajd r” ifadesi en çok tart lan kuramlar ndan birisi hali- ne gelmi tir. Bu ifadeyle McLuhan ileti im araçlar n n iyi ya da kötü olarak alg - lanmalar n arac n hangi amaçla kullan ld n n belirlemedi ini iddia eder.

McLuhan’a göre arac n gerçek içeri i kendisidir ve araç insan n uzant s d r. Bu uzant konu ulan ve yaz lan sözcük, giysi, ev, para, bas n, yol, araba, tekerlek, uçak, foto raf, telgraf, daktilo, telefon, sinema, radyo, televizyon gibi akla gelen her eyi kapsamaktad r. Bu araçlar iletilen mesajdan daha çok insanlar üzerinde etkisini gösterir. Bu noktada “medya (araç) bizim alg m z ekillendirir ve yeni- den ekillendirir.” (Altay 2005: 15) Araç sadece mesaj n ta y c s de il, mesajdan daha çok insanlar n dü ünce ve alg lay n de i tiren temel etkendir.

“(çerik yerine biçime e ilmek gerek. (leti imin ekli belli iletiler için tercihe sahiptir. (çerik daima belli bir ekilde vard r ve bu biçimin dinami i taraf ndan bir dereceye kadar yöneltilir. E er araç bilinmezse mesaj da bilinmez. Bu an- lamda araç ortak iletidir. Araç kullanan ki ilerin alg sal al kanl klar n de i ti- rir. Araç yans z de ildir. Ki ilere oldu u kadar topluma da mesaj verir.” (Rigel 1993: 135)

Kitap, radyo, televizyon ve sinemada verilen mesajlar n hepsi al c da farkl etki b rak r. Örne in insanlar yaz l kültürün etkisiyle kitapta verilen mesaj daha zor, televizyonda verilen mesaj daha kolay unutur. Bu görü ler y llardan beri sürüp giden ileti im arac n n tarafs z, nötr ve yans z oldu una dair görü ü

(9)

yerle bir eder. Bu noktada bir kültürün iletilme biçimi ve tekni i kültürün içeri- ini ve bu kültürü üzerinde ta yan dili de etkiler.

Marshall McLuhan’ n bütün medyan n insan duygular n n ve güçlerinin uzant s oldu u kuram ndan hareketle telefonun sesin uzant s oldu unu dü ü- nür. ( te sesin uzant s olan telefon hem sözel-i tsel kültürel ortam n önemli bir haz rlay c s olmu hem de bir yaz l kültür deneyimi olan insanlar n mektup yazma al kanl klar n yok etmi tir. Yine u anda kalavye yerine geçen bilgisa- yar dikte program yaz l kültür olgusunu tamamen sözel kültür olgusuna çe- virmi tir. öyleki bu dikte program yüklenilen bilgisaraya yazd r lmak istenile- nin bilgisayara ba l bir mikrofona söylenmesi yeterli olmaktad r. Daha önceden sesi alg lam olan bilgisayar ifade edileni monitorda yaz olarak göstermektedir.

Hiç ku kusuz bu ekilde yaz lan bir metinle, klavye kullanarak yaz lan benzer metin aras nda dili kullanma bak m ndan oldukça fark vard r. Mikrofonla yaz- d r lan metin daha çok elastiki bir konu ma metnini and r rken klavye kullana- rak yaz lan metindeki sabitlenilmi lik daha belirgindir. ( te bu ve buna benzer tekolojik ürünler art k yaz l metinleri, yaz l kültürel ortam sözlü hale getirmi , sözsel bir kültür ortam n n olu mas na yol açm t r. Bu sözel kültür ortam ise telgraf n icad yla ba lam ve elektronik kitle ileti im araçlar yla da iyice bask n hale gelmi tir. Görsel olan bas l kültürün s ral yönetimini yerle bir eden elekt- ronik kitle ileti im araçlar , bilgisayar verileri ve televizyon yay nlar sözel kül- tür ortam ndaki veriler gibi ba lant s z ve düzensiz görülmektedir.

“Kendisini an nda enformasyon arenas nda bulmu olan elektronik insan, uzam ile nedenin tek örnek ba lant l ve kararl göründü ü çok daha geleneksel daha eski sistemden de giderek d lanm bulur. Günümüzdeki karma an n ço u, insanlar n i itsel bilgiden olu an yeni çevresinin bulunmas ndan kaynak- lan r. Art k insan, görsel ve i itsel kültürler ya da yap lar aras nda ikiye bölün- mü tür. Görsel kültür parçal d r; i itsel kültür bütünseldir. Art k tarih ve tarihi olan yoktur; dünyasal olan, önüne hiçbir engel ç kmaks z n mitsel alana dönü-

ürler, her eyi imdiki haldedir.” (Altay 2005: 28)

Bu sözel, i itsel kültür ortam , dü ünme tarz n de i tirdi i gibi sayfalardan ve dizilerden olu an s ral , bas l kültürel ortam da de i tirmi tir. McLuhan ve Powers’a göre görsele inanan insan ölçülebilir olguyu dikkate alarak onu kav- ramla t r r. Sözel insan ise gerçe i, yaln zca gözlem ve fiziksel fenomenin öl- çülmesiyle de il, sözel gelenekle, mistizmle, sezgiyle, dü ünce bütünlü üyle bulur. Bu nedenle McLuhan ve Powers elektrik ça nda yazma sisteminin de de i mesi gerekti ini üzerinde durmaktad r. Onlara göre e er okuryazarl k hayatta kalacaksa, yazma sistemnin k sa bir zaman içinde, beynin sa yar küre- sinin duyarl l klar na ve doyumlamas na uygun bir kal p içinde yeniden biçim- lendirilmelidir.

McLuhan ve Powers sözel, i itsel kültürü ortaya ç karan kitle ileti im araç- lar n n, yaz l kültürü varetmeye çabalayan okuma yazma al kanl n nas l olumsuz yönden etkiledi ini örnekler üzerinde durarak aç klamaya çal m lar-

(10)

d r. Onlar, 60 ‘l ve 70’li y llarda Birle mi Milletler E itim, Bilim ve Kültür Ör- gütü’nün Afrika ve Ortado u’da özgür radyo istasyonlar n n kurulmas n sa - lad nda, bunun söz konusu bölglerdeki okuma ve yazma al kanl klar n sars- t na dikkati çekmi lerdir. Yine onlar, sözel kültür ortam n n yaz l kültürü nas l kenara itti ini ise televizyonun sinema üzerindeki etkilerini incelemeye tabi tutarak göstermeye çal m lard r. Bu noktada 1931 ‘den l945’e kadar Hollywood stüdyolar , kap lar n kitlesel izleyiciye kilitlerken okuryazar ve e i- timli insanlar da dâhil olmak üzere herkesin sinemaya gitti i ve film senaryola- r n n da buna ba l olarak, orant l bir miktarda yüksek bir edebiyat içerdi i ve dili kulland görülmü tür. Ama kitlesele yönelen bir medyumun karakteristik özelliklerine ba l olarak kendini daha da geli tiren televizyon ortaya ç kar ç k- maz, filmler ve senoryalar izleyicinin okuryazar kültürünü geli tirecek yerde onlar n düzeyine inmi tir. (Altay 2005: 45)

Art k elektrikli kitle ileti im araçlar n n ortaya ç kard sözel kültür orta- m nda çok az da görülse bile insanlar, tepkilerini radyo, televizyon, cep telefonu gibi araçlara kar yönlendirmi durumdad r. Cep telefonu, radyo ve televizyon gibi yeni medyaya kar tepkide ise görsel ça n en önemli ögesi ise kitap kül- türdür. Bu noktada yeni elektronik ve sözel kültüre okuryazar oran geri kalm ülkeler daha kolay al maktad r. McLuhan’a göre “en üst sosyo.-ekonomik gru- bun çocuklar kitap okumay severken ve matbaan n sad k bir kullan c s yken en dü ük sosyo-ekonomik düzeydeki çocuklar televizyona ve yaln zca televizyona ba ml d rlar.” (Altay 2005: 69) Bu durumun en önemli nedeni ise elektri e da- yanan kitle ileti im araçlar n n sözel bir kültürel ortam olu turmas d r.

“Biz ayn zamanda, caz müzisyenlerinin sözlü iirin bütün tekniklerini kul- land bir elektrik ça nda ya da okuryazarl k sonras bir ça da ya yoruz. Her çe it sözel tarzla empati, özde le im kurmak, bizim yüzy l m zda art k hiç de zor de il. Geçti imiz be yüzy l n tipografik ve mekanik ça n n yerini alan bu elektronik durumun bile enleri sözlü olmad zaman bile, biçimi “sözel” olan ifadenin ve insanlar n kar l kl ba ml l n n yeni biçim ve yap tlar yla kar kar ya geliyoruz.” (Mc Luhan 2001: 11)

Marshall McLuhan, bütün medya ve teknolojilerin, dilsel (linguistik) bir yap ya sahip olduklar n n fark na varm oldu unu belirtir. Powers’e göre ise

“medya ve teknolojiler yaln zca dile benzemekle kalmaz, dahas , köklerini temel olarak insano lunun kendisinin duyulan vas tas yla çevreye do ru geni letme yetene inden ald klan için bizatihi dildirler.” (Altay 2005: 26) Hiç ku kusuz medyan n dilsel olan bu alan , dil ile kitle ileti im araçlar ili kilerini ortaya ko- yarken medyan n geli im çizgisini dil ile beraber izlemeyi gerektirir.

Sözel kültürel ortam n hem gerçek hem de ideal olan geçici bir ekilde as- k ya al , dilde ve hayatta mümkün olmayan özel bir tür ileti im, kendine öz- gün konu ma ve davran biçimlerinin yarat lmas na yol açar: bu aç k ve rahatça sürdürülen konu malarla davran lar, birbiriyle temasa geçenler aras nda her- hangi bir mesafeye izin vermez. (nsanlara, ba ka zamanlarda dayat lan haz r dil

(11)

normlar n n ba lay c l ndan uzakla t r r r. Bu zamanlarda sözel ve i itsel olan kültüre özgü bir ifade tarz ortaya ç kar.

Kitle ileti im araçlar teknolojisinin ortaya ç kard dilde, özel ifade biçim- leri olu mu tur; bu, kitlenin e siz ama kompleks ya ant s n ifade eden aray dilidir. Haz r verili ve tamamlanm olan, de i mez olmaya heves eden her e- yin aksine bu dil; kendine dinamik bir ifade arar; sürekli de i en, tarife gelme- yen, ifade biçimleri talep eder. Sözel kültürel ortam n bu dili, de i im ve yeni- den te ekküle duyulan sempatiyle, yerle ik dile ait geçerli olan hakikatlerin ve otoritelerin asl nda göreceli oldu u hissiyle doludur. Bu dilin özgül bir mant vard r: “Bir “tersyüz” olma mant , sürekli bir “ters yöne dönme,” sürekli bir yukar dan a a ya, önden arkaya kayma hali, mevcuttur.” (Bahtin 2005: 37)

Art k kitle ileti im araçlar nedeniyle yaz l dan sözel kültüre do ru tersyüz olmu bir dünya ve ters yüz olmu bir dilin varl yads namaz bir gerçektir.

Tersyüz olmu gündelik hayatta mümkün olmayan ideal, ayn zamanda gerçek bir tür ileti im kurar. Yeni bu tür bir ileti im, her zaman yeni konu ma biçimleri yarat r ya da eski biçimlere yeni anlamlar atfeder. Örne in, kitle ileti im araçlar sayesinde toplumsall a kaymada sosyal hayat içindeki ki ilerin sözlü ileti imle- rinin ekli de radikal bir ekilde de i ir. Bu ki iler birbirlerine gayri resmi bir tarzda hitap etmeye ba larlar; müstehçen sözler sevgi dolu bir tarzda söylenir ve kar l kl alaya izin verilir. Böyle konu malarda sözel görgü kurallar ve disiplin bir miktar gev er, müstehcen sözler ve ifadeler sarf edilir. Bu konu malarda kullan lan dil, her ne kadar eski yan anlamlar n tamamen kaybetmi , felsefi derinlikten uzakla m olsa da günlük yaz l dili zorlamaya ba lar.

Sözel kültürel ortam n enlikli ve teklifsiz diline ait kullanmlar günlük yaz dilinin, gramatik ve semantik ba lamdan neredeyse tamamen kopar lm t r;

bunlar, kendi içinde neredeyse bütünsel bir birim, atasözüne, kal p ifadeye ben- zer bir eye dönü mektedir. Bu ifadeler köken olarak homojen de ildir; bunlar n ileti imde farkl farkl i levleri vard r. Ancak bizi özel olarak ilgilendiren, bu dilin, resmi yaz l dilin kurallar n alaya almas , onlar küçümsemesidir. Bu dil, haz r sunulan, teklif edileni bir yandan küçük dü ürüp, itibars zla t r rken di er yandan da bir hayat ve tazelik vermektedir. Bu dile ait ibare ve ifadelerin ba - lamdan kopukluk ve içsel özelliklikler ta mak gibi yönleri vard r. Bunlar, resmi yaz ve konu ma alan n , bu alan n normlar n ihlal ettikleri için d lanm lard r.

Sözel kültürün teklifsiz ve enlikli dili, resmi ili kilerden d lanan çe itli ko- nu ma, kal plar n n özgürce dola t bir ‘bilinçd ’n n dili görünümündedir.

Sövgüler, hürmetsiz ve yak ks z sözler, konu man n gayri resmi ö eleri; bun- lar sözlü kültürün ö eleri oldu undan haz r sunulan, yerle mi , resmi dile uyum göstermeyi reddederler. Belli say da olduklar nda belirli bir niyetle söy- lendiklerinde bu özgürlük ö eleri, konunun tüm bir içeri i üzerinde güçlü bir etkide bulunur, onu geleneksel ve yerle mi konu man n ötesinde ba ka bir alana ta rlar. Normlar, hiyerar iler, oturmu dilin s n rlamalar ndan özgürle -

(12)

mi olan bu konu ma biçimleri kendilerine özgü kurallar yla kurulu dilin s n r- lar n ihlal ederek zorlar.

Kitle ileti im araçlar n n ortaya ç kard sözel kültür ortam nda herhangi bir akli s n rlama ve a r bir sözü hafifletme gibi önlemler olmad ndan ko- nu man n, akl na geldi i gibi dili kullanmaktan kaynaklanan sözel dönemin kendine özgü ifadeleri vard r. Bu tür dönemlerdeki konu ma dillerinin kullanm samimi bir atmosfer yaratm , belirli tutumlar, dünyaya dair belirli bir gayri resmi görü yaratm t r. Dilin kullan m na ait bu özgürlükler, enlikli alalarda insanlar aras ndaki bütün hiyerar ik bariyerler kalkt nda ve gerçekten dostane bir temas kuruldu unda, tamamen aç a ç km t r. ( te günümüzde dili bozan veya kirleten olarak dert yan lan kullan mlar dilin kullan lan bu gayri resmi ö eleridir. Bunlar n dili kirleten parazit konu ma biçimleri oldu u dü ünülür.

Hâlbuki kitle ileti im araçlar n n popüler enikli dilinde tarafs z s fatlar, biçimler ve tonlar yoktur.

“Konu ma ne kadar resmi olursa, bu tonlar da o kadar farkl la r, ula ko- nu ma, kurulu toplumsal hiyerar iyi, nesnelerle kavramlar de erlendirmede kullan lan resmi skalay ve bunlan birbirinden ay ran, resmi felsefe taraf ndan sabitlenilmi olan statik çizgileri yumu at r. Ancak konu ma ne kadar gayri resmi, ne kadar dostane olursa, tonlar da okadar çok ve zengin bir ekilde birle-

ir.” (Bahtin 2005: 452)

Kitle ileti im araçlar n n ortaya ç kard enlikli ve teklifsiz dili çok taze ke- lime, ifade ve ibarelerden olu ur. Bunlar, daha önce yaz l olarak pek kullan l mam , bas lmam , sistematik bir süreçten hiç geçrilmemi tir. Bunlar sözlü kültürün ortaya ç kar p dile katmaya çal t unsurlard r. Ama yine de bu dil yetersizli inden resmi gündelik dilden de büyük ölçüde kelime ödünç alm - t r.

Günümüzde kitle ileti im araçlar ndaki dilin kullan m eklinden kaynakla- nan ve sonuçta dili etkileyen sorunlar n önemli kayna , dile ait kurallar , gra- meri sabitleyen görsel, yaz nsal bir devreden ç k p, daha çok kula a hitabeden i itsel, duyusal ve sözsel bir devreye girmi olmam zdan kaynaklanmaktad r.

Pek tabii ki yukar da spatlamaya çal t m z gibi bu sözel ve i itsel kültür or- tam n vareden ise kitle ileti im araçlar d r. Bu noktada kitle ileti im araçlar nda kullan lan ve zamanla da topluma do ru yönelen dil, tipik sözel kültür ortam - n n ortaya ç karaca /ç kard bir dildir. Sözel kültür ortam na ait olan bu dil, güçlü hiyerar ik ba lar n varetti i ve kulland , grameri, yap s , telaffuzu belir- lenmi , s n rlar tespit edilmi , bir dil de ildir. Buna kar ki inin do umuyla birlikte ona haz r verilen, sunulan, dile kar ve bu dilin s n rlar n zorlayan bir aray dilidir. Çünkü hemen hemen bütün sözel ve i itsel duyular n ön plana ç kt devirlerde dil, benzer aray lara yönelir, s n rlar n n zorlanmas na izin verir.

Kitle ileti im araçlar n n ortaya ç kard sözel kültürel alan n bu gündelik popüler enlikli ve teklifsiz dili; bütün hayat alanlar n i gal ederek, haz r sunu-

(13)

lan, resmile tirilmeye çal lan dili kovmaya, yeni dü ünce biçimleri ve yeni de er yarg lar getirmeye çal maktad r. Bu dil, sözel kültürel ortam n dilidir, gündelik i lerin, a a da olan n dilidir. Bu dili, kitle ileti im araçlar , toplum ve bireyler üzerinde bask n oldu u sürece yok etmek mümkün olmad ndan biz- lere dü en, ya ad m z ça sözlü kültürel dönemdem yaz l kültürel döneme dönü türmektir.

Kaynakça:

Altay, Derya, (2005), Kadife Karanl k, (haz. Prof Dr Nurdo an Rigel, Doç. Dr.

Gül Batu , Yrd. Doç. Dr. Güleda Yücedo an, Bar Çoban), 2. Bsk. (stanbul, Su Yay nevi.

Altu , Taylan, (2001), Dile Gelen Felsefe, (stanbul, Yap Kredi Yay nlar . Bahtin, Mihail, (2005), Rabelais ve Dünyas , (Çev. Çiçek Öztek), (stanbul, Ay- r nt Yay nlar

Boratav, Pertev Naili, (1996), Zaman Zaman çinde, (stanbul, Adam Yay nlar . Borotav, Pertev Naili, (1969), Az Gittik Uz Gittik, Ankara, Bilgi Bas mevi McLuhan, Marshall, (2001), Gutenberg Galaksisi, (çev. Gül Ça al Güven), Yap Kredi Yay nlar .

McLuhan, Marshall-Powers, Bruce R., (2001-a), Global Köy, (çev. Bahar Öcal Düzgören), (stanbul, Scala Yay nlar .

Rigel, Nurdo an, (1993), Kâ% t Kaplanlar, (stanbul, Der Yay nlar

Saussure, Ferdinand de, (1976), Genel Dilbilim Dersleri, (çev. Berke Vardar), Ankara, TDK Yay nlar .

Ong, Walter J., (2007), Sözlü ve Yaz l Kültür-Sözün Teknolojile,mesi, (çev. Se- ma Postac o lu Banon), 4. Bsk. (stanbul, Metis Yay nlar .

Usluata, Ayseli, (1994), leti,im, (stanbul, (leti im Yay nlar .

Referanslar

Benzer Belgeler

16/07/2009-11/09/2009 tarihleri aras›nda kulak burun bo¤az, üroloji, ortopedi, kad›n do¤um ve genel cerrahi ameliyathaneri ile endoskopi ünitesinde kullan›lmakta olan

Journal: Last name(s) of the author(s) and initials, article title, publication title and its original abbreviation, publication date, volume, the inclusive page

Journal: Last name(s) of the author(s) and initials, article title, publication title and its original abbreviation, publication date, volume, the inclusive page

Uygun etkilesim, orgiit iiyelerine zaman (fiziksel ve dii- siinsel enerji ya da giic) kaybi yaratmadan orgirt amaclarim ger- ceklestiren bir etkilesirn diizeni olarak kabul

International Journal of Islamic Economics and Finance Studies (IJISEF) is an international, academic, periodical and peer reviewed journal published by Centre of

Kusuru suçun unsuru olarak gören klasik öğretinin terk edilmesinde dönüm noktası olarak görülen, kusurluluğun haksızlığın bünyesinden çıkarılması

ye kavuşturmaktadır. Tasfiyeden dönme, tasfiye haline giren bir şirket genel kurulunun, alacağı bir kararla, şirketi tasfiye amacı güden bir şirket olmaktan

Temel eğitim kademesindeki okullarda görev yapan öğretmenlerin okul kültürü algıları ‘yaş’ değişkeni açısından incelendiğinde 30 yaş ve altı öğretmenlerle 41-50