• Sonuç bulunamadı

6102 SAYILI MERİ TTK'YA GÖRE A N O N İM ŞİRKETLERDE SONA ERME ve TASFİYE*1

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "6102 SAYILI MERİ TTK'YA GÖRE A N O N İM ŞİRKETLERDE SONA ERME ve TASFİYE*1"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

6102 SAYILI MERİ TTK'YA GÖRE

A N O N İM ŞİRKETLERDE SO N A ERME ve TASFİYE* 1

Yavuz AKBULAK(*)

1 - GİRİŞ

Bilindiği üzere 01.07.2012 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olan 6102 sayılı meri Türk Ticaret Ka­

nunu (meri TTK), anonim şirketler (AŞ) bakımından sona erme (infisah) ve tasfiye konusunu 529-548 maddeleri arasında düzenlemiş ve 6762 sayılı mülga TTK'dan2 farklı yeni birçok düzenleme getirmiş­

tir. İşbu yazıda, söz konusu hususlarda meri TTK ile getirilen düzenlemeler zaman zaman 6762 sayılı mülga TTK3 hükümlerine atıflar yapılarak verilmeye çalışılacaktır.

2- KONUNUN ESASI 2.1- AŞ'lerde Sona Erme 2.1.1- Sona Erme Nedenleri

AŞ'ler; a) sürenin sona ermesine karşın işlere fiilen devam etmek suretiyle belirsiz süreli hale gel­

memişse, esas sözleşmede öngörülen sürenin sona ermesiyle, b) işletme konusunun gerçekleşmesiyle veya gerçekleşmesinin olanaksız hale gelmesiyle, c) esas sözleşmede öngörülmüş herhangi bir sona erme sebebinin gerçekleşmesiyle, ç) Meri TTK m.421/f.3-44 hükümlerine uygun olarak alınan genel

° SPK Başkanlık Danışmanı

1 Bu yazıda yer alan görüşler yazarına ait olup çalıştığı kurumu bağlamaz, yazarın çalıştığı kurum veya göreviyle ilişki kurulmak suretiyle kullanılamaz.

2 6762 sayılı mülga TTK, A.Ş.'lerde infisah ve tasfiye konusunu 434-454 maddelerini içeren 7. kısımda düzenlemiştir.

3 6762 sayılı TTK, 6102 sayılı meri TTK'nın 1533'üncü maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.

4 Meri TTK m.421/f.3-4 uyarınca, a) şirketin işletme konusunun tamamen değiştirilmesi, b) imtiyazlı pay oluşturulması, c) nama yazılı payların devrinin sınırlandırılmasına ilişkin esas sözleşme değişikliği kararları, sermayenin en az %75'ini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oylarıyla alınır. Bu nisaplara ilk toplantıda ulaşılamadığı takdirde izleyen toplantılarda da aynı nisap aranır.

(2)

kurul kararıyla, d) iflasına karar verilmesiyle, e) kanunlarda öngörülen diğer hallerde, sona erer (Meri TTK m.529).

Bu düzenleme, 6762 sayılı mülga TTK m.434'e göre birçok değişikliği ve ek hükmü içermekte olup, bunları şöyle sıralamak olasıdır:

a) Süresi sona eren AŞ'lerin, işlere fiilen devam etmeleri durumunda süresiz hale geleceklerine ilişkin bir kural getirilerek, mülga TTK'daki tartışmalar sona erdirilmiştir. Gerçekten, Yargıtay kararla­

rında en çok tartışılan konulardan biri, süresi sona eren AŞ'lerin, işlerine fiilen devam ettiklerinde, adi şirketlerde olduğu gibi, süresiz hale gelip gelmeyecekleri olmuştur. Yüksek mahkeme, uzun süre bu soruyu olumsuz yanıtlamış ve süresi sona eren bir AŞ'nin işlere fiilen devam etmesiyle süresiz hale gelmeyeceğini; aksine şirketin tasfiye haline gireceğini ve ehliyetinin tasfiye gayesiyle sınırlanacağını hükme bağlamıştır. Ancak 1987 tarihli bir Hukuk Genel Kurulu Kararı ile bu içtihattan dönülmüş ve işlere fiilen devam eden şirketlerin süresiz hale gelecekleri kabul edilmiştir (Meri TTK m.529 Gerekçe­

si). Öte yandan, yeni hükümle getirilen düzenleme, bir noktada Hukuk Genel Kurulu kararıyla kabul edilen çözümden farklı bulunmaktadır: Mezkur maddede işlere devamla şirket esas sözleşmesindeki süre maddesinin kendiliğinden değiştiği kabul olunarak, esas sözleşme değişikliğine gerek görülme­

miş, yeni düzenlemeyle, mülga TTK'da ancak yargı içtihadıyla benimsenebilen ve genel kabul görmüş olan çözüm, koşulları biraz daha iyileştirilerek, yasal dayanağa kavuşturulmuştur.

b) AŞ'nin işletme konusunun gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin olanaksız hale gelmesinin sona erme sebebi oluşturacağı kabul edilerek, şirket "maksadı"nın elde edilmesi veya elde edilmesinin olanaksız hale gelmesini öngören mülga TTK m.434 hükmünden ayrılınmıştır. Getirilen bu yenilik, kavram farklılığının ötesinde olup, bu değişiklik, "maksat", "gaye" ve "konu" kavramlarına öğreti ile yüksek mahkeme kararlarında yüklenen anlam dikkate alınarak yapılmıştır. Bu açıdan değerlendiril­

diğinde bir AŞ'nin kazanç elde etme ve paylaşma amacına ulaşması veya ulaşmasının olanaksız hale gelmesi nesnel olarak belirlenemeyecek ve gerçekte gerçekleşmesi de mümkün olmayan bir olgudur.

Kanun koyucu, genel amaca ulaşmak için icra edilen faaliyetlerin gerçekleşmiş olmasını veya gerçek­

leşmesinin imkansız hale gelmesini bir sona erme sebebi olarak öngörmektedir.

c) Yeni düzenlemede, AŞ'nin genel kurul kararıyla sona ermesine ilişkin mülga TTK hükmü korun­

muş, ancak nisap için meri TTK m.421/f.4'e gönderme yapılmıştır.

d) Kanunlarda öngörülen diğer hallerde şirketin sona ereceğine ilişkin hüküm tamamen yeni olup,

"Kanunlar" ibaresiyle hem TTK, hem de diğer kanunlar kastedilmektedir.

2.1.2- Özel Sona Erme Halleri

a) Şirket organlarının eksik olması: Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, pay sahipleri, şirket alacaklıları veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının5 istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmesi için bir süre belirler.

Bu süre içinde durum düzeltilmezse, mahkeme şirketin feshine karar verir. Dava açıldığında mahke­

me, taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir (Meri TTK m.530).

5 Sanayi ve Ticaret Bakanlığının adı, 6223 sayılı Kanun'un verdiği yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulu'nca 03.06.2011 tarihinde kararlaştırılan ve 08.06.2011 tarihli ve 27958 sayılı Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan 640 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı biçiminde değiştirilmiştir.

(3)

Bu düzenleme de mülga TTK m.435'den esinlenerek kaleme alınmış olmakla birlikte, önceki dü­

zenlemeye göre bazı değişiklikleri içermektedir. Mülga TTK'da, sona erme sebebi olarak öngörülmüş bulunan "hakiki" pay sahiplerinin sayısının 5'ten aşağıya düşmesi hali sona erme sebebi olmaktan çıkarılmıştır. Bunun sebebi, artık meri TTK ile tek kişiyle bile AŞ6 kurulmasına izin verilmesidir. Diğer taraftan, gerekli organın mevcut olmamasıyla kastedilen bu organın gerçekten bulunmamasıdır. Yöne­

tim kurulunun süresi sona ermiş olmasına karşın, yeni bir yönetim kurulunun seçilmemiş veya seçile- memiş olması veya yönetim kurulu üyelerinin istifası sonucu kurulun boşaldığı ve yerlerini doldurma olanağı bulunmadığında yönetim organının mevcut olmadığı kabul edilmelidir. Yönetim kurulunun varlığına rağmen, hiç veya gereği gibi toplanamaması somut olayın özelliklerine göre maddenin kap­

samında kabul olunabilir. Düzenlemeyle getirilen bir diğer yenilik de, AŞ'nn kanunen gerekli organ­

larından birinin varolmamasının veya genel kurulun toplanamamasının devamlılık göstermesidir. Bu husus, "uzun süreden beri" ibaresiyle ifade edilmiştir. Fesih talebi üzerine ticaret mahkemesinin he­

men sona erme kararı vermeyip, uygun bir süre vererek durumun düzeltilmesi için imkan tanınmasına ilişkin düzenleme ise mülga TTK'dan aynen alınmıştır. Ancak burada bir yenilik olarak mahkemeye, bu hususta yönetim kurulunu dinleme görevi yüklenmiştir (Meri TTK m.530 Gerekçesi). Bununla bir­

likte, mülga TTK'da yeralan "taraflardan birinin talebi üzerine" hükmü, yeni maddede çıkarılmıştır.

Bunun nedeni, alınacak önlemler hususunda mahkemenin takdir hakkının genişletilmesini sağlayarak, tarafların talebine gerek kalmaksızın, hakimin gerekli görmesi halinde kayyım tayini gibi önlemleri almasına olanak sağlamaktır.

b) Haklı sebeplerle fesih: Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az %10'unu ve halka açık AŞ'lerde %5'ini temsil eden payların sahipleri (yani azınlık paylar), şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir (Meri TTK m.531). Bu düzenleme mülga TTK'da öngörülmemiş bir kurumu hukukumuza kazandırmakta olup, maddenin özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür: 1) Bu hakkın kullanılabilmesi için esas sermayenin %10'una sahip olmak gerekli ve yeterlidir. Bu oranda paya bir paysahibinin sahip olması şart değildir. Birden fazla paysahibi de bir araya gelerek söz konusu hakkı kullanabilir. 2) Feshin talep edileceği mahkeme, şirket merkezinin bulunduğu yer ticaret mah­

kemesidir. 3) Haklı sebep tanımlanmamış, haklı sebepler örnek olarak da gösterilmemiş, bu kavramın niteliklerinin gösterilmesi ve tanımlanması yargı kararlarına ve öğretiye bırakılmıştır. 4) Maddenin son tümcesindeki "veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözümü karar bağlama" inisiya­

tifi tamamıyla mahkemeye aittir.

6 Meri TTK m.338'e göre; AŞ'nin kurulabilmesi için pay sahibi olan bir veya daha fazla kurucunun varlığı yeterlidir. Pay sahibi sayısı bire düştüğünde, bu durum, işlem tarihinden itibaren 7 gün içinde yönetim kuruluna yazılı olarak bildirilir.

Yönetim kurulu bildirim tarihinden itibaren 7 gün içinde, şirketin tek pay sahipli bir AŞ olduğunu tescil ve ilan ettirir.

Yine, hem şirketin tek pay sahipli olarak kurulması hem de payların tek kişide toplanması durumunda tek pay sahibinin adı, yerleşim yeri ve yurttaşlığı da tescil ve ilan edilir. Aksi halde doğacak zarardan, bildirimde bulunmayan pay sahibi ve tescil ve ilanı yaptırmayan yönetim kurulu sorumludur. Ayrıca, anonim şirket, tek pay sahibi olacak şekilde kendi payını iktisap edemez ve ettiremez.

(4)

2.1.3- Sona Ermenin Doğurduğu Hükümler

Sona erme, iflastan ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse, yönetim kurulunca ticaret siciline tescil ve ilan ettirilir. Sona eren şirket tasfiye haline girer, ancak TTK'daki istisnalar sak­

lıdır. Tasfiye halindeki şirket, pay sahipleriyle olan ilişkileri de dahil, tasfiye sonuna kadar tüzel kişili­

ğini korur ve ticaret unvanını "tasfiye halinde" ibaresi eklenmiş olarak kullanır. Bu halde organlarının yetkileri tasfiye amacıyla sınırlıdır. İflas halinde tasfiye, iflas idaresince 2004 sayılı İcra ve İflas Kanu­

nu7 hükümlerine göre yapılır. Şirket organları temsil yetkilerini, ancak şirketin iflas idaresince temsil edilmediği hususlar için korurlar. Şirket tasfiye haline girince, organların görev ve yetkileri, tasfiyenin yapılabilmesi için zorunlu olan, ancak nitelikleri gereği tasfiye memurlarınca yapılamayan işlemlere özgülenir. Tasfiye işlerinin gereklerinden olan hususlar hakkında karar vermek üzere genel kurul tasfi­

ye memurlarınca toplantıya çağrılır (Meri TTK m.532-535).

Söz konusu düzenlemeler, bazı değişikliklerle mülga TTK m.438 hükmünün devamı niteliğindedir.

Sona erme, kural olarak yönetim kurulunca ticaret siciline tescil ve ilan ettirilir. Ancak bunun 2 istisna­

sı olup, bunlar şirketin iflas nedeniyle ve mahkeme kararıyla sona ermesidir. Mülga TTK'da sadece iflas hali istisna olarak düzenlenmiştir. İflas istisnasına mahkeme kararının da eklenilmesinin sebebi, resen tescili sağlayarak bu işlemin sürüncemede kalmasına engel olmaktır. Madde, sona ermenin tesciline ilişkin ilanın bir kez yapılmasını gerekli ve yeterli görmüştür. İlan Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde (TTSG) yapılacaktır. Bunun dışında şirket esas sözleşmesinde başkaca ilan şekilleri öngörülmüşse bu yollarla da ilan yapılmalıdır. İlan sadece şirketin sona erdiğine yönelik açıklamaları içermeli, ilan­

da alacaklıları alacaklarını bildirmeye yönelten açıklamalar bulunmamalıdır. Yeni düzenlemeler sona eren AŞ'nin tasfiye haline gireceğini aynı şekilde ifade etmekle birlikte, tasfiyeye gerek bulunmayan halleri sınırlı sayı olarak sıralamamış. kısaca "kanundaki istisnalar saklıdır" hükmüyle kanundaki tüm istisnaları kapsamına almıştır. Ayrıca, hüküm uyarınca tasfiye haline girilmesiyle birlikte değişikliğe uğrayan ve sınırlanan şirketin ehliyeti değil, organların yetkileridir. Tüzel kişiliğin tasfiye sonuna kadar devam etmesi ve unvana "tasfiye halinde" ibaresinin eklenmesi gereğine ilişkin mülga TTK hükmü, tasfiyenin gereği olduklarından meri TTK'da da aynen korunmuştur.

2.2- AŞ'lerde Tasfiye 2.2.1- Genel Olarak

Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrıca tasfiye memuru (TM) atanmadığı takdirde, tasfiye, yönetim kurulunca yapılır. TM'ler pay sahiplerinden veya üçüncü kişilerden olabilir. Tasfiyeyle gö­

revlendirilenler esas sözleşmede veya atama kararında aksi öngörülmemişse olağan ücrete hak kaza­

nırlar. Yönetim kurulu, TM'leri ticaret siciline tescil ve ilan ettirir. Tasfiye işlerinin yönetim kurulunca yapılması halinde de bu hüküm uygulanır. Şirketin feshine mahkemenin karar verdiği hallerde TM mahkemece atanır. Temsile yetkili TM'lerden en az birinin Türk yurttaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye'de bulunması şarttır (Meri TTK m.536). Düzenlemenin ilk 2 fıkrası, mülga TTK'nın tekrarı ni- teliğindeyken, diğer fıkralar tamamıyla yeni olup, esasa yönelik düzenlemeler getirmektedir: Şirketin feshine mahkemece karar verilmesi durumunda TM'nin mahkemece atanacağı hükmü yenidir.

7 19.06.1032 tarihli ve 2128 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

(5)

Yeni düzenleme uyarınca, mahkemenin feshe karar verebildiği 3 durumda, yani; kuruluş sırasında menfaatler ihlal edilmişse, organ yokluğu söz konusuysa ve haklı sebeplerin varlığı halinde, mahkeme fesih kararı verirken TM'yi de atayacaktır. Çünkü bu 3 durumun olduğu varsayımlarda artık paysahip- lerinin anlaşarak TM tayin etmelerini beklemenin gereksiz sayılması gerektiği, söz konusu yetkinin mahkemeye bırakılmasının şart olduğu düşünülmüştür. Bu hükmün uygulanması için hiçbir koşul öngörülmemiştir. Dolayısıyla, AŞ'nin feshine karar veren mahkeme, TM atayabilmek için kendisinden bu yönde bir talepte bulunulmasını beklemek zorunda olmadan TM atayabilir. Diğer taraftan, tasfiye işlerinin sağlıklı yürüyebilmesi için TM'lerden enaz birinin Türk yurttaşı olması, bu kişinin Türkiye'de yerleşim yerinin bulunması ve şirketi temsile yetkili olması önemli bir gerekliliktir. Düzenlemeye göre TM için aranan kanuni şartların tümünün aynı kişide gerçekleşmesi gerekir. Yani, Türk vatandaşı olan TM'nin Türkiye'de yerleşim yeri bulunmalı ve ona şirketi temsil yetkisi verilmelidir (Meri TTK m.536 Gerekçesi).

Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla atanmış TM'ler ve bu görevi yerine getiren yönetim kurulu üyeleri, genel kurulca her zaman görevden alınabilir ve yerlerine yenileri atanabilir. Pay sahiplerinden birinin istemiyle ve haklı sebeplerin varlığında, mahkeme de tasfiyeye memur kişileri görevden alabilir ve yerlerine yenilerini atayabilir. Bu yolla atanan TM'ler, mahkeme kararına dayanılarak tescil ve ilan olunurlar. Şirketi temsile yetkili TM'lerden hiçbiri Türk yurttaşı değilse ve hiçbirinin Türkiye'de yerle­

şim yeri bulunmuyorsa, mahkeme pay sahiplerinden veya alacaklılardan birinin veya Gümrük ve Ti­

caret Bakanlığının istemiyle, anılan koşula uygun birini tasfiye memuru olarak atar (Meri TTK m.537).

Düzenlemenin birinci fıkrası, mülga TTK m.442/f.1'in tekrarı olup, ikinci fıkra yenidir. Yeni metin, mahkemece atanan TM'lerin tescil edilmeleri için, buna ilişkin mahkeme kararının ibrazını yeterli görmüştür. Bu değişiklikle, mahkemece atanan TM'lerin tescil ve ilanını yaptırabilecek kişilerin sayısı artırılmıştır. Mahkeme ilamının ibrazı suretiyle başka kişiler de (örneğin yönetim kurulunun) TM'lerin tescil ve ilanını sağlayabileceği hükme bağlanmıştır. Her bir paysahibi mahkemeye başvurarak böyle bir talepte bulunabilir.

Genel kurul aksini kararlaştırmamışsa, TM'ler şirketin aktiflerini pazarlık yoluyla da satabilirler.

Önemli tutarda aktiflerin toptan satılabilmesi için genel kurulun kararı gereklidir. Bu karar hakkında meri TTK m.421/f.3-4 uygulanır (Meri TTK m.538). TM'lere TTK ile tanınmış yetkiler devredilemez, an­

cak belirli uygulama işlemlerinin yapılabilmesi için, tasfiye memurlarından biri diğerine veya üçüncü bir kişiye temsil yetkisi verebilir. TM'lerin üçüncü kişilerle tasfiye amacı dışında yaptığı işlemler şirketi bağlar. Tasfiyenin sadece tescil ve ilan edilmesi, bu hususun ispatı için yeterli delil değildir. TM'ler birden çoksa, aksi genel kurul kararında veya esas sözleşmede öngörülmemişse, şirketin bağlanabil­

mesi için imzaya yetkili 2 TM'nin şirket unvanı altında imza atması gereklidir. Tasfiye halindeki şirketi tasfiyeyle ilgili konularda mahkemelerde ve dış ilişkide tasfiye memurları temsil eder. TM'nin görevini yerine getirdiği sırada işlediği haksız fiilden şirket de sorumludur (Meri TTK m.539).

TM'lere kanunla verilen yetkiler, bu kişilerin özenli bir seçimle atanan güvenilir bir kişi olduğu varsayımına dayanır. Verilen yetkiler ve görev, bir anlamda onların kişiliğine bağlı sayılır. Bu nedenle kanunen tanınan yetkilerin başkasına, hatta bir diğer TM'ye devredilmemesi gerekir. Devir, devreden TM'nin o işten elini çekmesi sonucunu doğurur ve seçim konusuz kalır. Burada münferit olay için özel bir vekalet verilmesi söz konusudur. TM'ler kural olarak tasfiye amacıyla sınırlı olarak işlem yaparlar.

(6)

Aksine hareket halinde de işlem geçerli olup, TM'ler şirketi temsil ettikleri için şirket bu işlemle bağlı­

dır. TM'lerin birden fazla olmaları halinde, şirketin bağlanabilmesi için kural, bunların birlikte hareket etmeleri ve kural olarak birlikte imza atmaladır. Ancak, bu düzenleme emredici değildir. Aksi, genel kurul kararıyla veya esas sözleşme hükmü ile kararlaştırılabilir ve tek başına imza ilkesi benimsenebilir veya daha ağır bir temsil sistemi getirilebilir. Tasfiyeyle ilgili konularda şirketi mahkemelerde ve diğer dış ilişkiye ilişkin işlerde temsil yetkisi TM'lere aittir. TM'ler icra ettikleri tüm fiil ve işlerden ve haksız fiillerden sorumludurlar.

2.2.2- Tasfiye İşleri

a) İlk envanter ve bilanço çıkarılması: TM'ler görevlerine başlar başlamaz, şirketin tasfiyenin baş­

langıcındaki durumunu inceler; gerekirse şirket mallarına değer biçmek için uzmanlara başvurarak, şirketin malvarlığına ilişkin durumu ile mali durumunu gösteren bir envanter ile bilanço düzenler ve genel kurulun onayına sunarlar. Envanter ve bilançonun onaylanmasından sonra, tasfiye memurları şirketin envanterde yazılı bütün mallarıyla belgelerine ve defterlerine el koyarlar (Meri TTK m.540).

Yeni düzenlemede, envanter ve bilançonun düzenlenmesinde şirket mallarına değer biçmek için TM'lerin gerekirse uzmanlara başvurabileceği hükmüne yer verilmiştir. Tasfiye bilançosu yıllık bilanço esaslarına göre çıkarılmaz. Bu, bir malvarlığı bilançosu olup, olası satış değerleri esasına göre çıkarılır.

Hazırlanan envanter ve bilançonun şirketin herşeyden önce malvarlıksal ve mali durumunu gösterme­

si gerektiği ibaresi hükme açıkça konulmuştur. Ayrıca, TM'lerin şirketin envanterde yazılı bütün mal­

ları ile evrak ve defterlerine el koyabilmesi için, envanter ve bilançonun onaylanması da aranmıştır.

Bunun nedeni, ilk bilançonun tek işlevinin, tasfiye memurlarının tasfiyeye ve görevlerine devam edip etmeyeceklerini belirlemektir.

b) Alacaklıların çağrılması ve korunması: Alacaklı oldukları şirket defterlerinden veya diğer bel­

gelerden anlaşılan ve yerleşim yerleri bilinen kişiler taahhütlü mektupla, diğer alacaklılar TTSG'de ve şirketin internet sitesinde ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, birer hafta arayla yapılacak 3 ilanla şirketin sona ermiş bulunduğu konusunda bilgilendirilir ve alacaklarını TM'lere bil­

dirmeye çağrılırlar. Alacaklı oldukları bilinenler, bildirimde bulunmazlarsa alacaklarının tutarı Güm­

rük ve Ticaret Bakanlığınca belirlenecek bir bankaya depo edilir. Şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir (meğer ki, bu gibi borçlar yeterli bir şekilde teminat altına alınmış veya şirket varlığının pay sahipleri arasında paylaşımı bu borçların ödenmesi şartına bağlanmış olsun). Bu hükümlere aykırı hareket eden TM'ler haksız olarak ödedikleri paralardan dolayı meri TTK m.5538 uyarınca sorumludur (Meri TTK m.541).

Bu hüküm, mülga TTK m.445'in tekrarından ibaret olup, yalnızca 2 değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklik

8 Meri TTK m.553 hükmü şöyledir: "Kurucular, yö n e tim k u ru lu üyeleri, y ö n e tic ile r ve tasfiye m em u rla rı, k a n u nd a n ve esas sözleşm eden doğan y ü k ü m lü lü k le rin i ih la l e ttik le ri ta kd ird e , kusurlarının b u lu n m a d ığ ını ispatlam adıkça, he m şirkete hem p a y sahiplerine he m d e şirke t alacaklılarına karşı v e rd ik le ri zarardan sorum ludurlar. Kanundan veya esas sözleşm eden doğan b ir g ö re v i veya ye tkiyi, kanuna dayanarak, başkasına d e vreden o rg a n la r veya kişiler, b u g ö re v ve y e tk ile ri devralan kişilerin seçim inde m a k u l d e recede özen g ö sterm e dikle rin in ispat e d ilm e s i h â li hariç, b u kişilerin fiil ve kararlarından so ru m lu olm azlar. H iç kim se k o n tro lü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşm eye a ykırılıklar veya yo ls u z lu k la r sebebiyle so ru m lu tu tu la m a z ; b u so ru m lu olm am a d u ru m u g ö ze tim ve özen y ü k ü m ü gerekçe gösterilerek geçersiz k ılın a m a z ."

(7)

ilanın yapılış şekline yöneliktir. Alacaklıları haberdar etmeye yönelik ilan TTSG ve esas sözleşmede öngörülen biçimde birer hafta arayla 3 kez yapılacaktır. İlanın sayısı ve asgari tekrarlanma süresine ilişkin zorunluluk, sadece TTSG'de yapılacak ilan hakkında olup, esas sözleşmede öngörülen ilan şekli, sayısı ve tekrarlanma süresi hakkında benzer bir yükümlülük öngörülmemiştir. Dolayısıyla, bu konuda sadece esas sözleşmeyle getirilmiş hüküm dikkate alınacaktır. Yine, tevdi yeri olarak noter ye­

rine, niteliği ve görevleri itibarıyla daha uygun görülen, Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca belirlenecek bir bankaya depo edilmesi esası getirilmiştir.

c) Diğer tasfiye işleri: TM'ler; a) Şirketin süregelen işlemlerini tamamlamak, gereğinde pay bedel­

lerinin henüz ödenmemiş olan kısımlarını tahsil etmek, aktifleri paraya çevirmek ve şirket borçlarının, ilk tasfiye bilançosundan ve alacaklılara yapılan çağrı sonucunda anlaşılan duruma göre, şirket varlı­

ğından fazla olmadığı saptanmışsa, bu borçları ödemekle yükümlüdürler. b) Tasfiyenin gerektirmediği yeni bir işlem yapamazlar. c) Şirket borçları şirket varlığından fazla olduğu takdirde durumu derhal şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine bildirirler; mahkeme iflasın açılma­

sına karar verir. ç) Tasfiyenin uzun sürmesi halinde, her yılsonu için tasfiyeye ilişkin finansal tabloları ve tasfiye sonunda da kesin bilançoyu düzenleyerek genel kurula sunarlar. d) Şirketin bütün mal ve haklarının korunması için düzenli ve görevinin bilincinde bir yönetici gibi gereken önlemleri alır ve tasfiyeyi mümkün olan en kısa sürede bitirirler. e) Tasfiye işlemlerinin düzenli yürütülmesi ve güvenliği için gereken defterleri tutarlar. f) Tasfiye sırasında elde edilen paralardan şirketin süregelen harcama­

ları için gerekli olan para dışında kalan paraları, bir bankaya şirket adına yatırırlar. g) Vadesi gelme­

miş borçları, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca kısa vadeli kredilere uygulanan oran üzerinden iskonto ederek derhal öderler. Alacaklılar bu ödemeyi kabul etmek zorundadır. TTK gereği iskonto edilmesi mümkün olmayan alacaklar bu hükümden müstesnadır. h) Pay sahiplerine tasfiye işlerinin durumu hakkında bilgi ve istedikleri takdirde bu konuda imzalı belge verirler (Meri TTK m.542).

Bu düzenleme mülga TTK m.446'ya göre değişiklikler içermektedir: 1) Mülga TTK'nın aksine AŞ'lerin tasfiyesi kollektif şirkete yapılan göndermelerle değil özgün olarak düzenlenmiştir. 2) Şirketin elektrik, su, telefon gibi cari harcamaları için gerekli olan belirli bir paranın şirket kasasında bulundu­

rulması gerektiği düşünülmüş, bunun dışındaki paraların bir bankaya şirket adına yatırılması zorunlu­

luğu getirilmiştir. 3) Paranın mevduat toplama yetkisini haiz herhangi bir bankaya yatırılması gerekli görülmüştür. 4) Tasfiye sürecini tevdi ve teminat yükümlülüklerinden arındırmıştır.

ç) Tasfiye sonucu dağıtma: Tasfiye halinde bulunan şirketin borçları ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten sonra kalan varlığı, esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa pay sahipleri arasında, ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları oranında dağıtılır. Tasfiye payında imtiyazın varlığı hâlinde esas sözleşmedeki düzenleme uygulanır. Alacaklılara üçüncü kez yapılan çağrı tarihinden itibaren 1 yıl geçmedikçe kalan varlık dağıtılamaz. Şu kadar ki, hal ve duruma göre alacaklılar için bir tehlike mevcut olmadığı takdirde mahkeme 1 yıl geçmeden de dağıtmaya izin verebilir. Esas sözleşme ve genel kurul kararında aksine hüküm bulunmadıkça, dağıtma para olarak yapılır (Meri TTK m.543).

Mezkur hüküm, bir noktada değişiklik içerir: Mülga TTK m.447'de şirket borçları ödendikten sonra kalan varlığın, esas sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, pay sahipleri arasında ödedikleri sermayeler ve paylara bağlı olan imtiyaz hakları nisbetinde dağıtılacağı düzenlenmişken; yeni düzen­

leme borçlar ödendikten sonra, önce ödenen pay bedellerinin iadesini, daha sonra kalan mevcudun,

(8)

esas sözleşmede aksi öngörülmemişse pay sahipleri arasında ödedikleri sermaye ve imtiyaz hakları oranında dağıtılacağına hükmetmektedir.

d) Defterlerin saklanması: Tasfiyenin sonunda defterler ve tasfiyeye ilişkin olanlar da dahil, belge­

ler meri TTK m.829 uyarınca saklanır (Meri TTK m.544). Söz konusu madde önemli bir değişiklik içer­

memektedir. Mülga TTK'da saklamanın yapılacağı açıkça belirtilmişken, yeni metinde ilgili maddeler uyarınca saklanır biçiminde bir ibareye yer verilerek, ticari defter ve belgelerin saklanmasına yönelik hükümlere yapılan genel bir yollamayla yetinilmiştir.

e) Şirket unvanının ticaret sicilinden silinmesi: Tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden silinmesi tasfiye memurlarınca sicil müdürlüğünden istenir. İstem üzerine silinme tescil ve ilan edilir (Meri TTK m.545). Pay sahipleri ile TM veya TM'ler arasındaki uyuşmazlıkların çözümü basit yargılama usulüne tabidir. Mahkeme, gerekli görürse TM'lerle ilgili pay sahiplerini dinle­

yerek, kararını 30 gün içinde verir. TM'lerin sorumluluğu hakkında meri TTK m.553 hükmü uygulanır.

Tasfiyeye ilişkin genel kurul kararları meri TTK m.41810 uyarınca alınır (Meri TTK m.546). Bu madde ile TM'ler ve pay sahipleri arasında çıkabilecek ihtilaflarda da basit muhakeme usulünün uygulanma­

sına olanak sağlanmıştır. Tasfiye sürecinin sağlıklı işleyebilmesi ve TM'ler ile pay sahipleri arasındaki ihtilafların ivedilikle halledilebilmesi için mahkemenin kararını 30 gün içerisinde vermesi ve kararını verirken tarafları da dinlemesi gerekli görülmüştür. TM'lerin sorumluluğuna ilişkin olarak, kollektif şir­

ketlerle ilgili hükme yapılan atıf kaldırılmış ve bunun yerine AŞ'lerle ilgili bir iç atıf yapılmıştır. Ayrıca tasfiyeye ilişkin genel kurul kararları ağırlaştırılmış nisaplara tabi kılınmamıştır.

9 Meri TTK m.82 hükmü şöyledir: "H e r ta c ir; a) Ticari d e fterle rin i, envanterleri, açılış b ila n ço la rın ı, ara bila n ço la rın ı, finansal tablolarını, y ıllık fa a liye t raporlarını, to p lu lu k finansal ta b lo la rın ı ve y ıllık fa a liye t rap o rla rın ı ve b u belgelerin a n la ş ıla b ilirliğ in i kolaylaştıracak çalışma ta lim atla rı ile d iğ e r organizasyon b elgelerini, b) A lın a n tic a ri m ektu p la rı, c) G ö n de rile n tic a ri m e k tu p la rın suretlerini, d) yapılan kayıtların dayandığı belgeleri, sınıflandırılm ış b ir şekilde saklam akla yü kü m lü d ü r. Ticari m ektuplar, b ir tic a ri işe ilişkin tüm yazışmalardır. Açılış ve ara b ila n ço la rı, finansal ta b lo la r ve to p lu lu k finansal ta b lo la rı h a riç o lm a k üzere, b irin c i fıkrada sayılan belgeler, Türkiye M uhasebe S tandartlarına da uygun o lm a k kaydıyla, g ö rü n tü veya veri taşıyıcılarda s a kla n a bilirle r; şu şartla k i; a) O k u n u r hale g e tirild ik le rin d e , alınm ış b u lu n a n tic a ri m e k tu p la r ve d e fte r dayanaklarıyla görsel ve d iğ e r belgelerle iç e rik o la ra k örtüşsünler; b) Saklam a süresi b o yu nca kayıtlara h e r an ulaşılabilsin ve uygun b ir süre iç in d e kayıtlar o k u n a b ilir h ale g e tirile b iliy o r olsun. Kayıtlar e le k tro n ik o rtam a a lın ıyor ise, b ilg ile r; bilgisayar yerine basılı o la ra k da saklanabilir. Bu tü r yazdırılm ış b ilg ile r b irin c i c ü m leye göre d e saklanabilir. B irin c i fıkranın (a) ilâ (d) b e n tle rin d e ö n g örü le n belgeler 10 y ıl saklanır. Saklam a süresi, tic a ri defterlere son kaydın yapıldığı, envanterin çıkarıldığı, ara b ila n ç o n u n d ü ze nlen d iğ i, yılsonu finansal ta b lo la rın ın hazırlandığı ve ko n so lid e finansal ta b lo la rın hazırlandığı, tic a ri yazışm aların yapıldığı veya m uhasebe b e lg e le rin in o lu ştu ğu ta kvim yılının b itiş iy le başlar. B ir ta cirin saklam akla y ü k ü m lü o ld u ğ u d e fte rle r ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı g ib i b ir afet veya hırsızlık sebebiyle ve k a n u n i saklama süresi iç in d e zıyaa uğrarsa ta cir zıyaı ö ğ re n d iğ i ta rih te n itib a re n onbeş gün iç in d e tic a ri işletm esinin b u lu n d u ğ u yer y e tk ili m ahkem esinden ke ndisine b ir belge ve rilm e sin i isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. M ah ke m e g e re kli g ö rd ü ğ ü d e lille rin toplanm asını da em redebilir. G e rçek kişi olan ta cirin ö lü m ü h a lin d e m irasçıları ve tic a re ti te rk etm esi h a lin d e ke n d is i d e fte r ve kağıtları saklam akla y ü kü m lü d ü r. M irasın resm i tasfiyesi h a lin d e veya tü z e l kişi sona ermişse d e fte r ve kağıtlar 10 y ıl süreyle sulh m ahkem esince saklanır."

10 Meri TTK m.418 hükmü şu şekildedir: "G e n e l kurullar, TTK'da veya esas sözleşmede, aksine daha ağır nisap öng örü lm ü ş b u lu n a n h a lle r hariç, serm ayenin en az % 2 5 'in i karşılayan payların sa h ip le rin in veya te m silcile rin in varlığıyla toplanır.

Bu nisabın to p la n tı süresince korunm ası şarttır. ilk to p la n tıd a anılan nisaba ulaşılam adığı ta kd ird e , ik in c i to p lantının ya p ıla bilm e si için nisap aranm az. Kararlar to p la n tıd a h a z ır b u lu n an oyların ç o ğ u n lu ğ u ile ve rilir."

(9)

f) Ek tasfiye konusu: Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son TM'ler, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son TM'leri veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir (Meri TTK m.547).

Ek tasfiye, tasfiye işlemleri tamamlanıp tasfiyenin bitirilmiş olmasına karşın, daha sonra başkaca tasfiye önlemleri alınmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde başvurulan geçici bir önlemdir.

Hukukumuzda tamamen yeni olan bu düzenlemenin esasları şöyledir: Ek tasfiye kararı geçici bir ted­

bir kararı olup, ek tasfiyeyle alınması ihmal edilmiş önlemler alınmaya çalışılmaktadır. Yapılması ihmal edilmiş tasfiye işlemlerinin yapılmasını müteakip, şirket yine sona erdirilecektir11:

1) Ek tasfiye sadece tasfiyenin kapanmış olmasına rağmen halen alınması zorunlu ek tedbirlere gereksinim duyulduğunda söz konusu olabilir, ancak zorunluluk yoksa ek tasfiyeye gidilemez. Bu hüküm bağlamında AŞ'nin yeniden sicile kaydedilmesini ve ek tasfiye yapılmasını zorunlu kılabilecek durumlar; a) şirkete ait bazı aktifler, dağıtım sırasında dikkate alınmamaları nedeniyle, dağıtım dışında kalmışlarsa, b) anlaşmazlık konusu olan ve bu nedenle tasfiyeye ilişkin özel hüküm gereği tevdi edil­

miş veya güvenceye bağlanmış bir borç, şirket lehine çözülmüşse ve söz konusu borçların karşılıkları boşta kalmışsa, c) malvarlığının dağıtımı esnasında ilgili yasal hükümlere uyulmamışsa, ç) pay sahip­

lerince haksız olarak alınmış olan tasfiye payları için geri verme davasının açılması gerekiyorsa, d) organlara karşı sorumluluk davası açılacaksa, e) şirketçe yapılması ve web sitesine konulması gerekli olan açıklamalar ve şirket tarafından kabul edilmesi zorunluluğu bulunan işlemler varsa, f) şirketin yararına sonuç doğuracak bir davanın açılması, şirketin bir davada davalı olarak bulunması veya aley­

hine icra takibi yapılması söz konusuysa, olabilir.

2) Yeniden tescil isteğinde bulunulabilmesi ve ek tasfiye yapılabilmesi, 3 ana koşulun gerçekleşme­

sine bağlıdır: Bunlar yukarıda örnek olarak verilen hallerde aranır, şöyle sıralamak olasıdır: a) Yeniden tescil isteği korunmaya değer bir menfaate dayanmalıdır (menfaat şartı). Korunmaya değer menfaatin varlığı inandırıcı delillerle açıklanmalıdır. İstemin ve ilgili delillerin inandırıcı olmaları yeterlidir. İspat şart değildir. b) Yeniden tescil isteği amaca ulaşmada kullanılabilecek tek yol olmalıdır (amaca ulaşma şartı). Bu nedenle amacın gerçekleştirilmesinin bir başka yolu varsa ve örneğin alacağın bir başka şekilde elde edilmesi imkanı bulunuyorsa yeniden tescil isteğinde bulunulamaz. c) Sicil memurunun şirketi sicilden silme kararına karşı; bir alacağın veya aktifin varlığı kanaat doğuracak bir şekilde bel­

gelendirilerek, silme kararının iptali dava olunmalıdır.

3) Ek tasfiye, tasfiyenin gayesinde herhangi bir değişikliğe yol açmaz. Şirket yine tasfiye şirketi olup, şirket organları tasfiye gayesi çerçevesinde işlem yapmak zorundadır.

4) Ek tasfiyeyi talep edebilecek kişiler sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar, TM'ler, son yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri ve şirket alacaklıları olup, ticaret sicil memurunun talepte bulunma yetkisi yoktur.

5) Ek tasfiye, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeden talep edilir.

6) Ek tasfiye, şirketin sicile yeniden tescilini talep etmeye yöneliktir.

11 Meri TTK m.547 Gerekçesi

(10)

Diğer yandan, mahkeme davada, talebin doğruluğunu inceledikten sonra, olumlu sonuca varırsa şirketin yeniden tesciline karar verir. Mahkeme gösterilen delilleri inandırıcı bulmazsa, yeniden tescil talebini reddeder. Davanın reddine karşı temyiz yoluna başvurulabilir:

1) Ek tasfiye kararının tescili bildirici niteliktedir. Zira, eksik kalan işlemler nedeniyle gerçekte tasfiye sona ermemiştir. Tescil üzerine şirket, tüzel kişiliğini yeniden kazanır ve organlar yeniden çalış­

maya başlarlar. Ancak, bu durum şirketin sona ermiş olduğu gerçeğini değiştirmez. Şirket yine tasfiye şirketidir.

2) Ek tasfiye halinde yeniden alacaklılara çağrı yapılmasına ve bloke yılına gerek yoktur.

3) Ek tasfiye tamamlandıktan sonra, yeni bir kapanış bildirimi, tescil ve defterlerin korumaya alın­

ması işlemlerine gereksinim vardır.

4) Ek tasfiye başlatıldığında TM'ler yeniden atanmalıdır. Çünkü önceki TM'lerin görevi sona ermiş­

tir. Bu nedenle, mahkeme şirketin tescilini müteakip, tekrar son TM'leri veya yeni kişi veya kişileri TM olarak atar. Davacı amaca uygun şekilde önceden kişisel bir öneri de sunabilir. Mahkemenin belirle­

diği TM'ye karşı temyiz yoluna başvurulabilir.

5) Atanan kişi ticaret siciline tescil ve ilan ettirilmelidir. Tescil, yeniden atanan TM'lerce gerçekleş­

tirilir.

6) Ek tasfiyeye ilişkin süreç emredicidir. Bu yöntemden sözleşme hükümleri ve genel kurul karar­

larıyla ayrılmak caiz değildir.

g) Tasfiyeden dönülmesi: Şirket sürenin dolmasıyla veya genel kurul kararıyla sona ermiş ise, pay sahipleri arasında şirket malvarlığının dağıtımına başlanılmış olmadıkça, genel kurul şirketin devam etmesini kararlaştırabilir. Devam kararının sermayenin en az %60'ının oyuyla alınması gerekir. Bu oran, esas sözleşmeyle ağırlaştırılabilir ve başkaca önlemler öngörülebilir. Tasfiyeden dönülmesine ilişkin genel kurul kararını TM tescil ve ilan ettirir. Şirket, iflasın açılmasıyla sona ermiş olmasına rağmen iflas kaldırılmışsa veya iflas, konkordatonun uygulanmasıyla sona ermişse şirket devam eder.

Tasfiye memuru iflasın kaldırıldığına ilişkin kararı ticaret siciline tescil ettirir. Tescil istemine, pay be­

dellerinin ve tasfiye paylarının pay sahipleri arasında dağıtılmasına başlanmadığına ilişkin belge de eklenir (Meri TTK m.548).

Bu hüküm, mülga TTK'da bulunmayan, ancak yargı tarafından uygulanan bir kurumu düzenleme­

ye kavuşturmaktadır. Tasfiyeden dönme, tasfiye haline giren bir şirket genel kurulunun, alacağı bir kararla, şirketi tasfiye amacı güden bir şirket olmaktan çıkartabilip, tekrar kar elde etme amacı güden ve varlığını devam ettiren bir şirket haline döndürmesidir. Tasfiyeden dönme, şirketin sadece sürenin dolmasıyla veya genel kurul kararıyla sona ermesinde söz konusu olabilir. Diğer sona erme hallerinin gerçekleşmesi nedeniyle şirketin sona ermiş olması halinde tasfiyeden dönme kararı alınarak şirkete hayatiyet kazandırılamaz:

1) Tasfiyeden dönme, nihai bir karardır. Bu kararla yeni bir hukuki durum meydana gelerek, şirket normal ticari seyrine dönmektedir.

2) Tasfiyeden dönme kararı, şirket gayesinde değişikliğe yol açar ve tasfiye esnasında tasfiye ga­

yesini benimsemiş olup tasfiye şirketi olarak adlandırılan şirket, bu pasif gayeden dönerek gelir elde etmeye ve ticari faaliyetler icra etmeye yönelik aktif bir gayeye yönelir.

(11)

3) Pay bedellerinin veya tasfiye paylarının pay sahipleri arasında dağıtımına başlanıncaya kadar tasfiyeden dönme kararı alınabilir. Bu andan sonra tasfiyeden dönme kararı alınamaz. Zira, bu andan sonra alınacak bir karar, anonim şirketler hukukunda hakim olan, hakim malvarlığının korunması ilke­

sine aykırılık nedeniyle üçüncü kişilerin haklarını ihlal edici nitelik taşır.

4) Pay sahipleri arasında yapılan cüz'i ve anlamsız bir pay bedeli veya tasfiye payı iadesi bile tas­

fiyeden dönmeyi imkansızlaştırır. İfa edilmiş edimlerin geriye verilmesi de geriye dönüşü mümkün kılamaz. Buna rağmen alınan bir tasfiyeden dönme kararı batıldır. Bu takdirde, tasfiye paylarını alan pay sahiplerinin aldıklarını iade etmeleri veya etmemeleri bir şey değiştirmez.

5) Tasfiye esnasında kar dağıtımı yapılmış olması halinde, kar dağıtım kararı, şirketin sona ermesin­

den önce alınmış olmak şartıyla tasfiyeden dönme kararı alınmasını engellemez.

6) Tasfiyeden dönme kararı alacak genel kurul, toplantıya yönetim kurulu, denetçiler veya TM'lerce davet edilir. Bu gündem maddesi olağan genel kurul toplantısına davetin içinde yer alabileceği gibi, bunun için olağanüstü bir toplantı da yapılabilir.

7) Genel kurul tasfiyeden dönme kararını nitelikli çoğunlukla almalıdır. Bunun için esas sermaye­

nin en az %60'ının oyu lazımdır. Ancak, esas sözleşmeyle daha ağır yetersayı öngörülebilir.

8) Tasfiyeden dönme kararı bir esas sözleşme değişikliği kararı değildir. Bu nedenle esas sözleşme­

de değişiklik yapılması gerekmez.

Öte yandan, AŞ, iflasın açılması suretiyle sona ermiş olmasına karşın iflas kaldırılmış veya konkor­

datonun uygulanmasıyla sona ermişse, şirket yine varlığını devam ettirir. Diğer bir deyişle, bu durum­

lar zımni birer tasfiyeden dönme hali sayılır. Tasfiyeden dönme kararı, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret siciline tescille etki yapar. Bu tescil kurucu niteliktedir. Ticaret siciline bildirim TM'lerce yerine getirilir (Meri TTK m.548 Gerekçesi).

2.3- Meri TTK'nın Yürürlüğe Girdiği Tarihten İtibaren 2 Yıl İçinde Durumları Saptanan Anonim ve Limited Şirketlerin Tasfiyeleri

Yukarıda yer alan düzenlemeler AŞ'lerin olağan tasfiye süreçlerine ilişkin hükümleri içermektedir.

Bununla birlikte, 6102 sayılı meri TTK'ya, 26.06.2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanun'un12 38'inci mad­

desi ile "geçici madde 7" eklenerek, münfesih olmasına veya sayılmasına karşın tasfiye edilmeyerek ticaret sicili kayıtlarından terkin edilmeyen anonim ve limited şirketler (AŞ ve LŞ) ile kooperatiflerin13 tasfiyelerine ve sicilden terkinine ilişkin düzenlemeler yapılmış olup, geçici 7'nci madde uyarınca getirilen esaslar aşağıda verilmektedir:

1) 6102 sayılı meri TTK'nın yürürlüğe girdiği 01 Temmuz 2012 tarihinden itibaren 2 yıl içinde a) 24.06.1995 tarihli ve 559 sayılı TTK'nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hük­

münde Kararname (KHK) gereğince, sermayelerini anılan KHK ile öngörülen tutarlara çıkarmamış AŞ ve LŞ'ler, b) 6102 sayılı meri TTK'nın yürürlük tarihinden önce veya yürürlük tarihinden itibaren 2 yıl içinde münfesih olan AŞ ve LŞ'ler, c) Sebebi ne olursa olsun aralıksız son 5 yıla ait olağan genel kurul (GK) toplantıları yapılamayan AŞ'ler, d) 6102 sayılı meri TTK'nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tari­

hinden önce tasfiye işlemlerine başlanılmış, ancak GK'nın toplanamaması nedeniyle ara bilançoları

12 30.06.2012 tarihli ve 28339 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

13 Geçici 7'inci maddede yer alan "kooperatifler" işbu yazı konusu dışında tutulmuştur.

(12)

veya son ve kati bilançosu GK'ya tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin işlemi yapılamayan AŞ ve LŞ'lerin, tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın geçici 7'nci madde uyarınca yapılır.

2) Bu madde hükümleri, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan AŞ ve LŞ'lere uygulanmaz.

3) Bu madde kapsamındaki şirketler; ilgili ticaret sicili müdürlüğünce resen veya herhangi bir kişi, kurum veya kuruluş tarafından kanıtlarıyla birlikte yapılacak bildirimleri de kapsayacak biçimde, tica­

ret sicili kayıtları üzerinden yapılacak incelemeyle saptanır.

4) Ticaret sicili müdürlüklerince; a) Kapsam içerisindeki şirketlerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirketi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır.

Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere TTSG Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı du­

rumlarda, ilan tarihinden itibaren 30'uncu günün akşamı itibarıyla, 11.02.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu (TebK) hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz ticaret odasının internet sitesinde aynen yayımlanır. b) 559 sayılı KHK gereğince sermaye artırımında bulunmayarak münfe­

sih olan şirketlere yapılacak ihtarda; ortaklarından, yönetici veya denetçilerden ya da müdürlerinden tebliğ tarihinden itibaren 2 ay içinde TM'nin bildirilmesi, aksi takdirde, bu madde hükümlerine göre ticaret sicili kayıtlarından unvanın silineceği, şirkete ait malvarlığının unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren 10 yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu açıkça yazılır. c) Bu fıkranın (b) bendinde belirtilen şirketler dışında kalan kapsam içerisindeki diğer münfesih şirketlerden ayrıca, faaliyetlerine devam etme isteğinde bulunmaları halinde münfesih olma nedenini ortadan kal­

dıran işlemlerin yapılarak ispat edici belgelerin bildirilmesi istenir.

5) a) TM olarak; şirketin ortaklarından herhangi biri, ticaret siciline kayıtlı en son yetkilileri ya da bunların belirleyecekleri üçüncü şahıslar bildirilebilir. TM olarak başka ortak veya yönetici tarafından bildirilen ortak veya yöneticiler ile üçüncü şahısların bu görevi kabul ettiklerine ilişkin yazılı beyan da bildirime eklenir. Üçüncü şahısların TM olarak tescil edilebilmeleri ortakların veya yöneticilerin hiçbirinin TM olarak bildirilmemiş olmasına bağlıdır. b) Dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilan üzerine süresi içinde TM'lerini bildiren şirketlerin, TM'ler ve tasfiye adresi, ilgili ticaret sicili müdürlü­

ğünce tescil ve TTSG'de ve ilgili odanın internet sitesinde ilan edilir. c) Bu ilanda; şirketin alacaklıları, alacaklarını kanıtlarıyla birlikte ilan tarihinden itibaren 2 ay içinde TM'lere bildirmeye davet edilir.

Ayrıca ilanda, şirketin mevcut malvarlığı ile alacak ve borçlarını gösterir listenin; belgeleriyle birlikte ilan tarihinden itibaren 1 ay içinde, AŞ'nin yönetim kurulu, kurulun bir veya birkaç üyesi, denetçileri, LŞ'lerde ise müdür veya müdürlerce ilgili tasfiye memuruna verilmesi ihtar edilir. d) Bu fıkra gereğince yapılacak ilan, TebK hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer.

6) a) TM'ler, alacaklıların alacaklarını bildirmeleri için öngörülen sürenin sonunda şirketin duru­

munu gösteren bir bilanço hazırlar ve tasfiyeyi 6 ay içinde sonuçlandırır. Gerekli hallerde bu süreyi aşmamak üzere, Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca (Bakanlık) bir kereye mahsus olmak üzere ek süre verilebilir. b) TM'lerce hazırlanan bilançoya göre şirketin borçlarının varlığından çok olması halinde TM'ler durumu derhal alacaklılara bildirerek şirketin iflasına karar verilmesi için mahkemeye başvu­

ruda bulunmalarını ister. Bildirimde ayrıca, bildirim tarihinden itibaren 3 ay içinde şirketin iflası için

(13)

mahkemeye müracaat edildiğinin bildirilmemesi halinde kaydın silineceği ihtar olunur. Alacaklıların başvurusu üzerine mahkeme iflasın açılmasına karar verir ve tasfiye İcra ve İflas Kanunu (İİK) hüküm­

lerine göre yürütülür. Süresi içinde şirketin iflası için mahkemeye başvurulduğunun bildirilmemesi halinde TM'lerin başvurusu üzerine ilgili şirketin unvanı ticaret sicilinden silinir ve bu durum TTSG'de ilan edilir.

7) Bu madde hükümlerine göre yapılacak tasfiye işlemlerinde, ilgili kanunların veya esas sözleşme­

lerin GK kararı alınmasını zorunlu kılan hükümleri uygulanmaz.

8) Bu madde kapsamında TM'lerce düzenlenecek son ve kati bilançonun ticaret sicili müdürlüğüne verilmesi ile tasfiye sona ermiş kabul edilir ve şirketin unvanı ticaret sicilinden silinerek TTSG'de ilan edilir. İflasına karar verilen şirketin ise iflas işlemlerinin tamamlandığının bildirilmesi üzerine şirketin unvanı ticaret sicilinden silinir ve bu durum TTSG'de ilan edilir.

9) TM'lere beşinci fıkranın (c) bendinde belirtilen bilgi ve belgelerin verilmemesi veya TM'lerce de bu bilgi ve belgelere erişilememesi halinde durum ticaret sicili müdürlüğüne bildirilerek, başka bir işleme gerek kalmaksızın unvan silinir ve TTSG'de ilan edilir.

10) 6102 sayılı meri TTK'nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış şirketle­

rin GK'larının, kanunun öngördüğü asgari süre ve koşullara uygun olarak toplantıya çağrılmış olması­

na karşın 2 kez üst üste toplanamaması ve bu durumun tevsik edilmesi kaydıyla TM tarafından son ve kati bilançonun ticaret sicili müdürlüğüne tevdi edilmesi ile tasfiye sona ermiş kabul edilir ve unvan ticaret sicilinden silinerek TTSG'de ilan edilir.

11) Dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen, süresi içinde yanıt vermeyen veya TM'yi bildirmeyen yahut durumunu kanuna uygun hale getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtlarıyla birlikte bildirmeyen şirketlerin unvanı ticaret sicilinden resen silinir. Resen unvanı silinen şirketler, TTSG ile ilgili odanın internet sitesinde ilan edilir.

12) Altıncı fıkranın (b) bendi, dokuzuncu fıkra ve onbirinci fıkra uyarınca ticaret sicilinden unvan­

ları silinecek şirketlerin borçları, unvanlarının silinmesine engel oluşturmaz. Ancak, ticaret sicilinden kaydı silinen AŞ'lerin kanuni temsilcileri ile LŞ ortaklarının, silinme tarihinden önceki kamu borç­

larından doğan sorumlulukları, 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında devam eder.

13) Bu madde uyarınca yapılacak tescil ve kayıt silme işlemleri her türlü harçtan, bu işlemler için düzenlenecek kağıtlar damga vergisinden müstesna olup, bu madde kapsamında TTSG'de yayımlana­

cak olan ilanlardan ücret alınmaz.

14) Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usul­

lere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirketlerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren 10 yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirketlerin borçlarından sorumlu tutulmaz. TM'lerin sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla 6102 sayılı meri TTK hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirketin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını (yeniden canlandırılmasını veya diriltilmesini) isteyebilir.

15) Bakanlık bu maddenin uygulanmasına ilişkin düzenlemeleri yapmaya yetkili kılınmıştır.

(14)

3- SONUÇ

6102 sayılı meri TTK ile yukarıda ayrıntılı olarak verilen AŞ'lerin sona ermesi ve tasfiyesi konusun­

da, süresi sona eren şirketlerin, işlerine fiilen devam etmeleri durumunda süresiz hale geleceklerine ilişkin kural getirilmesi, şirket organlarının eksik olmasının infisah nedeni sayılması, haklı sebeplerin varlığında şirketin sona ermesi ve alacaklıların çağrılması ve korunmasında güçlendirici nitelikte dü­

zenlemeler getirilmesi gibi çok önemli yenilikler getirilmiş, ayrıca ek tasfiye ve tasfiyeden dönülmesi gibi Türk hukukuna yeni bazı kurumlar da kazandırılmıştır.

KAYNAKÇA

• 6102 sayılı (meri) Türk Ticaret Kanunu (http://www.resmigazete.gov.tr/)

• 6102 sayılı (meri) Türk Ticaret Kanunu Gerekçesi (http://www.tbmm.gov.tr)

• 6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hak­

kında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (http://www.resmigazete.gov.tr/)

• 6762 sayılı (mülga) Türk Ticaret Kanunu (http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/)

Referanslar

Benzer Belgeler

maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında işlem aracılığı faaliyeti, emir iletimine aracılık faaliyetine ek olarak, müşterilerin sermaye piyasası

“4.3.6- Aşağıdaki kriterlerin tamamını taşıyan yönetim kurulu üyesi “bağımsız üye” olarak nitelendirilir. a) Şirket, şirketin yönetim kontrolü ya da önemli

İfade edilir. 4 Kanunda “raporun esas bölümünde” ifadesi yer almakla birlikte söz konusu bilgilerin niteliğinden anlaşıldığı üzere bu bölümün

Selanik ve Drama’dan gelip Trakya mıntıkasında iskân edilen mübadilleri gösteren cetveller incelendiğinde, Demirhisar, Kılkış, Langaza ve Yenice-i Vardar

304 hükmü uyarınca, ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla kurulan, şirket alacaklılarına karşı ortaklardan bir veya

Şirketimiz Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenen kriterlere göre kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanması bakımından üçüncü grup şirketler arasında yer

Tasfiye Halinde şirketimizin Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) Seri XI, No: 29 “Sermaye Piyasasında Finansal Raporlamaya İlişkin Esaslar Tebliği”, uyarınca

“4.3.6- Aşağıdaki kriterlerin tamamını taşıyan yönetim kurulu üyesi “bağımsız üye” olarak nitelendirilir. a) Şirket, şirketin yönetim kontrolü ya da önemli