• Sonuç bulunamadı

Anne-Babası Boşanmış ve Boşanmamış Olan Ergenlerde Yalnızlık ve Yaşam Doyumu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Anne-Babası Boşanmış ve Boşanmamış Olan Ergenlerde Yalnızlık ve Yaşam Doyumu"

Copied!
34
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Anne-Babası Boşanmış ve Boşanmamış Olan Ergenlerde Yalnızlık ve Yaşam

Doyumu

Nazmiye ÇİVİTCİ*, Asım ÇİVİTCİ*, N. Ceren FİYAKALI**

Öz

Bu araştırmada, anne-babası boşanmış ve boşanmamış olan liseli ergenlerin yalnızlık ve genel yaşam doyumu düzeyleri incelenmiştir. Araştırma, Denizli il merkezinde bulunan 383’ü anne-babası boşanmış ve 453’ü anne-babası boşanmamış olan toplam 836 lise öğ- rencisi üzerinde yürütülmüştür. Veriler Yaşam Doyumu Ölçeği, UCLA Yalnızlık Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formu kullanılarak elde edilmiştir. Verilerin analizinde hiyerarşik çoklu regresyon analizi, MANOVA ve tek yönlü ANOVA uygulanmıştır. Araştırma bulgularına göre, yalnızlığın yaşam doyumu üzerindeki olumsuz etkisi, anne-babası boşanmış olan ergenlerde daha fazladır. Anne-babası boşanmış olan ergenler yalnızlık ve genel yaşam doyumu açısından anne-babası birlikte olanlara göre daha dezavantajlıdır. Anne-babası boşanmış olan ergenlerin yalnızlık ve genel yaşam doyumu düzeylerinde sadece kardeş sayısına göre anlamlı fark bulunmuş; gerek yalnızlık ve gerekse genel yaşam doyumu dü- zeyleri cinsiyet, sınıf, birlikte kaldığı ebeveyn, diğer ebeveyni görme sıklığı ve ergenin anne-babası boşandığında bulunduğu yaşa göre anlamlı olarak farklılaşmamıştır.

Anahtar Kelimeler

Boşanma, Yalnızlık, Yaşam Doyumu, Ergenler.

* Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.

** Denizli Mustafa Kaynak Anadolu Lisesi Rehber Öğretmeni.

Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri / Educational Sciences: Th eory & Practice 9 (2) • Bahar / Spring 2009 • 493-525

© 2009 Eğitim Danışmanlığı ve Araştırmaları İletişim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.

(2)

Yrd. Doç. Dr. Nazmiye ÇİVİTCİ

Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı, Kınıklı Kampusu / Denizli

Elektronik Posta: ncivitci@pau.edu.tr

Yayın ve Diğer Çalışmalarından Seçmeler

Çivitci, N. (2003). Grupla sosyal beceri eğitiminin üniversite öğrencilerinin yalnızlık düzeylerine etkisi. İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 4(6), 1-16.

Çivitci, N. (2007). Çok boyutlu okul öfke ölçeğinin Türkçe’ye uyarlanması: Geçerlik ve güvenirlik çalışmaları. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 22, 99-109.

Çivitci, A. ve Çivitci, N. (2009). İlköğretim öğrencilerinde algılanan sosyal beceri ve mantıkdışı inançlar.

İlköğretim Online, 8(2), 415-424. [Online]: http://ilkogretim-online.org.tr/vol8say2/v8s2m12.pdf

Yrd. Doç. Dr. Asım ÇİVİTCİ

Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı, Kınıklı Kampusu / Denizli

Elektronik Posta: acivitci@pau.edu.tr

Yayın ve Diğer Çalışmalarından Seçmeler

Çivitci, A. (2005). Akılcı duygusal eğitimin ilköğretim öğrencilerinin mantıkdışı inanç, sürekli kaygı ve mantıklı karar verme düzeylerine etkisi. Ege Eğitim Dergisi, 6(2), 59-80.

Çivitci, A. (2006). Ergenler için mantıkdışı inançlar ölçeğinin geliştirilmesi: Geçerlik ve güvenirlik çalışmaları. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 3(25), 69-77.

Çivitci, A. (2007). Erken ergenlik döneminde içsel-dışsal denetim odağı boyutları ve cinsiyete göre mantıkdışı inançlar. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 14(1), 3-12.

Çivitci, A. (2007). Çokboyutlu öğrenci yaşam doyumu ölçeğinin Türkçe’ye uyarlanması: Geçerlik ve güvenirlik çalışmaları. Eğitim Araştırmaları, 26, 51-60.

N. Ceren FİYAKALI Mustafa Kaynak Anadolu Lisesi, Denizli Elektronik Posta: nuranceren@hotmail.com

Yayın ve Diğer Çalışmalarından Seçmeler

Fiyakalı, N.C. (2008). Anne-babası boşanmış ve boşanmamış lise öğrencilerinin sürekli öfke düzeyleri ve öfke ifade tarzlarının bazı değişkenler açısından karşılaştırılması. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi,

Pamukkale Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Denizli.

(3)

Anne-Babası Boşanmış ve Boşanmamış Olan Ergenlerde Yalnızlık ve Yaşam

Doyumu

Nazmiye ÇİVİTCİ, Asım ÇİVİTCİ, N. Ceren FİYAKALI

Çocukların ve ergenlerin ruh sağlığı açısından kritik sayılabilecek ya- şantılardan birisi de anne-babanın boşanmasıdır. Ailede çocuklar için duygusal destek, koruma, yardım, rehberlik, gözetim vb. rolleri yerine getiren ebeveynlerden birisinin -ki genellikle babadır- evden ayrılmış ol- ması, çocukların psikolojik gelişimleri ve uyumlarını güçleştiren önemli bir yaşam olayı olarak görülmektedir (Amato, 1994). Yapılan karşılaş- tırmalı araştırmalar, anne-babası boşanmış ya da ayrı olan çocukların anne-babası birlikte olanlara göre, ebeveyne karşı güvensiz bağlanma tarzı geliştirdiklerini (Sardoğan, Karahan, Dicle ve Menteş, 2007); kaygı (Garnefski ve Diekstra, 1997; Öztürk, 2006), durumluk öfke (Mahon, Yarcheski ve Yarcheski, 2003), sürekli öfke (Fiyakalı, 2008), kendini suç- lama (Goodman ve Pickens, 2001), umutsuzluk (Shek, 2007), depres- yon ve intihar eğilimlerinin (Garnefski ve Diekstra, 1997) daha yüksek olduğunu göstermektedir. Anne-babası boşanmış olanların duygusal ve sosyal uyum (Demo ve Acock, 1996; Guttmann ve Rosenberg, 2003), benlik saygısı (Garnefski ve Diekstra, 1997; Goodman ve Pickens, 2001;

Kuyucu, 2007; Öztürk, 2006; Shek, 2007) ve psikolojik dayanıklılık (re- silience) (Özcan, 2005) düzeyleri de daha düşük bulunmuştur. Metaa- nalitik bir çalışma da (Amato ve Keith, 1991), anne-babası boşanmış olan çocukların okul başarısı, psikolojik uyum, sosyal uyum, benlik kav- ramı gibi değişkenler açısından tam aileden gelen çocuklara göre daha dezavantajlı olduklarını göstermektedir. Anne-babası boşanmış ve bo- şanmamış olan çocuklar arasında durumluk kaygı, depresyon gibi bazı

(4)

psikolojik değişkenler açısından farklılık olmadığını ortaya koyan bazı araştırmalar (Örn. Mahon et al., 2003) bulunmakla birlikte, parçalanmış ailelerden gelen çocuklar üzerinde yapılan araştırmalara genel olarak bakıldığında, anne-babanın boşanmış ya da ayrı olmasının çocukların psikolojik gelişimleri açısından bir risk faktörü olduğu söylenebilir.

Anne-babanın boşanmış olmasının risk oluşturabileceği psikolojik değişkenlerden birisi de yaşam doyumudur. Yaşam doyumu (life satis- faction), pozitif psikoloji alanında mutluluk ile eş anlamlı olarak kul- lanılan öznel iyi oluş (subjective well-being) kavramının bilişsel yönü- nü oluşturmaktadır. Buna göre, öznel iyi oluşun, olumlu ve olumsuz duygulardan oluşan duyuşsal boyutu ve yaşam doyumu olarak bilinen bilişsel boyutu bulunmaktadır. Yaşam doyumu da, bireyin kendi yaşamı- na ilişkin yaptığı bilişsel yargı ve değerlendirmelerdir (Diener ve Suh, 1997). Yapılan çalışmalar, ergenlerde ebeveynle olumlu ilişkiler (Chang, Chang, Stewart ve Au, 2003; Gilman ve Huebner, 2006), olumlu anne- baba tutumları (Çivitci, baskıda; Suldo ve Huebner, 2006), ebeveyne bağlılık (Nickerson ve Nagle, 2004) ve ailenin sosyoekonomik düzeyi (Huebner, Valois, Paxton ve Drane, 2005; Seligson, Huebner ve Valois, 2003) arttıkça yaşam doyumunun arttığını ortaya koymaktadır. Dolayı- sıyla ailesel değişkenler ergen yaşam doyumunun önemli bir belirleyicisi durumundadır ve aile yapısındaki değişimler (boşanma gibi) tüm aile bireylerinin olduğu gibi çocukların da yaşam kalitesini ve yaşamlarını algılayış biçimlerini etkileyebilmektedir.

Anne babanın boşanması, çocuğun öznel iyi oluşunu tehdit edebilecek pek çok stresli olayı içermektedir (Sandler, Tein, Mehta, Wolchik ve Ayers, 2000). Ebeveynlerden birinin evden ayrılması, anne-baba arasın- da devam eden çatışma ve anlaşmazlıklara maruz kalma, anne-babanın stresli olması, anne-babanın yeniden evlenmesi, yeni bir eve hatta başka bir şehre taşınma, okulun değişmesi, ekonomik güçlüklerin artması gibi boşanma sonrası değişimler, bu stresli olaylara örnek olarak verilebilir (Amato, 2000; Sandler et al., 2000). Boşanmanın çocuğun yaşamında yol açtığı değişimler göz önüne alındığında, boşanma sadece ebeveyn- lerden birinin kaybı olmaktan çok, bir yaşam biçimi kaybı olarak de- ğerlendirilebilir. Dolayısıyla yaşam biçimi ve koşullarının değişmesinin çocuğun yaşam doyumunu da olumsuz etkilemesi beklenebilir. Nitekim, anne-babası boşanmış ve boşanmamış çocukların yaşam doyumlarını inceleyen sınırlı sayıdaki araştırmalar göstermektedir ki parçalanmış aileden gelen çocukların genel yaşam doyumu (Pardeck et al., 1991;

(5)

Shek, 2007; Zullig, Valois, Huebner ve Drane, 2005) ve genel iyi oluş düzeyleri (Demo ve Acock, 1996) tam aileden gelenlere göre daha dü- şük olmaktadır. Özetle denilebilir ki anne-babanın ayrı ya da boşanmış olması, çocukların yaşamına getirdiği yeni zorlayıcı yaşantılar nedeniyle gerek psikolojik gelişimleri gerekse yaşam doyumları açısından dikkat çekici bir dezavantajlılığa yol açmaktadır.

Anne-babanın boşanmasının, çocuklarda olumsuz etkileyebileceği duygu durumlarından birisi de yalnızlıktır. Bireyin sosyal ilişkilerinde niceliksel ve niteliksel olarak yetersizlik algıladığında ortaya çıkan rahatsız edici bir yaşantı olarak tanımlanan yalnızlık, diğer bir deyişle sosyal ilişkilerde ulaşılan düzey ile istenen düzey arasındaki öznel uyuşmazlıktır (Peplau ve Perlman, 1982). Görüldüğü gibi yalnızlık, kişiler arası etkileşim sis- temlerindeki yetersizlik sonucunda ortaya çıkmaktadır (Cristina, Minzi ve Sacchi, 2004). Ailenin kişiler arası etkileşim sisteminin önemli bir un- suru olduğu dikkate alındığında, anne-baba ilişkilerindeki yetersizliğin bireyin yalnızlık duygusu yaşamasında olumsuz bir rol oynayabileceği düşünülebilir. Brage ve Meredith (1993) tarafından ergenler üzerinde yapılan bir çalışmada, ailenin etkililiğinin ve anne-ergen iletişiminin yal- nızlık ile olumsuz yönde ilişkili olduğu bulunmuştur. Boşanma, aile ya- pısında ve aile üyeleri arasındaki ilişki örüntülerinde birçok değişime yol açtığından aile ilişkilerinin etkililiğini azaltması beklenebilir. Daha önce yapılmış bazı çalışmalar, anne-babası boşanmış çocukların anne-babası boşanmamış çocuklarla karşılaştırıldıklarında kendilerini babalarına daha az yakın hissettiklerini (Guttmann ve Rosenberg, 2003), babala- rından daha az destek algıladıklarını, kardeşleri ile daha fazla çatışmalar yaşadıklarını ve daha az aile birliği (family cohesion) algıladıklarını or- taya koymaktadır (Amato, 1987). Bu araştırmaların da işaret ettiği gibi boşanma, aile sisteminde ve anne-baba çocuk ilişkisinin niteliğinde de- ğişimlere neden olmakta, anne-baba çocuk arasındaki duygusal bağla- rın çözülme riskini artırmaktadır (Guttmann ve Rosenberg, 2003). Bu durumda anne-babası boşanmış çocuklar, anne-babaları ile aralarındaki duygusal uzaklık nedeni ile artan biçimde reddedilmişlik duygularını yaşayabilirler ( Johnson, Joseph, LaVoie ve Mahoney, 2001) ve bunun bir sonucu olarak kendilerini yalnız hissedebilirler. Parçalanmış aileden (tek ebeveynli ya da üvey ebeveynli) gelen ergenlerin, yalnızlık düzeyinin tam aileden olanlara göre daha fazla olduğunu gösteren bir araştırma da (Garnefski ve Diekstra, 1997) bu görüşü desteklemektedir.

Ülkemizde anne-babası ayrı/boşanmış ve boşanmamış olan çocuk ve ergenlerde kaygı (Öztürk, 2006), öfke (Fiyakalı, 2008), benlik saygısı (Kuyucu, 2007; Öztürk, 2006), psikolojik dayanıklılık (Özcan, 2005)

(6)

gibi değişkenlerin karşılaştırmalı olarak incelendiği araştırmalar bu- lunmakla birlikte, gerek yalnızlık gerekse yaşam doyumunu ele alan bir çalışmaya rastlanmamıştır. Anne-babanın boşanmasının çocuklar üze- rindeki olumsuz yansımalarını ortaya koyan çalışmalar gözönüne alı- narak, bu araştırmada boşanmanın liseli ergenlerin yaşam doyumu ve yalnızlık düzeyleri açısından bir risk faktörü olabileceği öngörülmüştür.

Ayrıca, ergenlerde yaşam doyumunun önemli yordayıcılarından birisi- nin de yalnızlık olması (Chipuer, Bramston ve Pretty, 2003; Neto, 1993) nedeniyle yalnızlık ve yaşam doyumu ilişkisinde anne-babanın boşanma durumunun bir ara değişken olarak rol oynayıp oynamadığı da bu araş- tırmanın inceleme konularından birisi olmuştur.

Daha önce de belirtildiği gibi, anne-babanın boşanması çocuklar için zorlu bir yaşantıdır ve psikolojik gelişimleri açısından pek çok olumsuz- luğu beraberinde getirmektedir. Ancak, boşanmanın etkileri her çocuk için aynı düzeyde olmamakta ve bu etkiler kişisel ve ailesel özelliklere göre farklılaşabilmektedir. Örneğin, ilköğretim dördüncü ve beşinci sınıf öğrencileri üzerinde yapılan bir çalışmada (Aral ve Başar, 1998), anne- babası boşanmış olan çocukların anneden ayrılma yaşına ve diğer ebe- veyni görme sıklığına göre durumluk kaygı düzeylerinin değiştiği göz- lenmiştir. Anne-babası boşanmış olan ilköğretim 4.-8. sınıf öğrencileri üzerinde yapılan bir çalışmada (Öztürk, 2006) ise öğrencilerin kaygı ve benlik saygısı düzeyleri anne ve babalarını görme sıklığına, birlikte kal- dığı ebeveyne, yaşa ve cinsiyete göre farklılaşmamıştır. Lise öğrencileri üzerinde yapılan bir çalışmada da (Kuyucu, 2007), anne-babası boşan- mış olan öğrencilerin benlik saygısı düzeylerinde cinsiyet ve yaşlarına göre bir fark gözlenmemiştir. Benzer bir araştırma olmaması nedeniyle anne-babası boşanmış olan ergenlerin yalnızlık ve yaşam doyumu dü- zeylerinin bazı kişisel ve ailesel özelliklerine göre nasıl bir değişim gös- terebileceği konusu da, bu çalışmada incelenmeye değer bulunmuştur.

Özetle, bu araştırmada şu sorulara yanıt aranmıştır:

1. Ergenlerde yalnızlık ve yaşam doyumu ilişkisinde, anne-babanın bo- şanmış olup olmamasının bir rolü var mıdır?

2. Ergenlerin yalnızlık ve yaşam doyumu düzeyleri anne-babalarının boşanmış ve boşanmamış olmalarına göre farklılaşmakta mıdır?

3. Anne-babası boşanmış olan ergenlerin yalnızlık ve yaşam doyumu düzeyleri; cinsiyet, sınıf, kardeş sayısı, birlikte kaldığı ebeveyn, diğer ebeveyni görme sıklığı ve anne-babası boşandığında bulunduğu yaşa göre değişmekte midir?

(7)

Yöntem Araştırma Grubu

Araştırma grubunu, Denizli il merkezinde bulunan farklı türdeki on do- kuz lisede öğrenim gören toplam 836 öğrenci oluşturmuştur. Öğrencile- rin 383’ünün anne-babası boşanmıştır, 453’ünün ise anne-babası birlik- tedir. Araştırma grubunu oluşturan öğrencilerin bağımsız değişkenlere göre sayısal dağılımı Tablo 1’de sunulmuştur.

Tablo 1.

Anne-Babası Boşanmış ve Boşanmamış Olan Öğrencilerin Araştırmanın Bağımsız De- ğişkenlerine Göre Sayısal Dağılımı

Çalışma

Grubu Bağımsız Değişken Bağımsız Değişken Kategorisi n

Tüm grup Boşanma durumu Anne-babası boşanmış 383

Anne-babası birlikte 453

Anne-babası boşanmış grup

Cinsiyet Kız 205

Erkek 178

Sınıf

9 131

10 147

11 105

Kardeş sayısı

Tek çocuk 88

Bir 142

İki 82

Üç 40

Dört ve daha fazla 31

Birlikte kaldığı ebeveyn

Anne 256

Baba 45

Bazen anne bazen baba 51

Diğer 31

Diğer ebeveyni görme sıklığı

Hiç görmüyor 116

Haftada birkaç kez 77

Ayda birkaç kez 77

Yılda birkaç kez 76

Anne-babası boşandığında bulunduğu yaş

1-6 yaş (Okul öncesi) 131

7-11 yaş (İlköğ. 1. kademe) 113 12-14 yaş (İlköğ. 2. kademe) 80

15-17 yaş (Lise) 59

(8)

Veri Toplama Araçları

Yaşam Doyumu Ölçeği: Öğrencilerin yaşam doyumları Diener, Em- mons, Larsen ve Griff in (1985) tarafından geliştirilmiş olan ve Türkçeye uyarlaması Köker (1991) tarafından yapılan Yaşam Doyumu Ölçeği (Th e Satisfaction with Life Scale-SWLS) ile belirlenmiştir. Bireyin kendi ya- şamına ilişkin öznel değerlendirmesini yansıtan ölçek, algılanan genel yaşam doyumunu ölçmektedir. Ölçeğin beş olumlu maddesi bulunmak- tadır ve maddeler yedili Likert tipine dayalı olarak yanıtlanmaktadır. Öl- çek puanlarının artması, algılanan genel yaşam doyumunun da arttığını göstermektedir. Ölçeğin Türkçe formunun madde test korelasyonları 0.71 ve 0.80 arasında değişmektedir. Test tekrar test kat sayısı ise 0.85 bulunmuştur (Köker, 1991). Ölçeğin bu araştırma kapsamında elde edi- len iç tutarlık (Cronbach alfa) kat sayısı 0.79’dur. Örnek maddeler: “Ya- şamım birçok yönüyle ideallerime yakın.”, “Yaşamımdan hoşnutum.”

UCLA Yalnızlık Ölçeği: Öğrencilerin yalnızlık düzeyleri, Russell, Peplau ve Cutrona (1980) tarafından geliştirilen UCLA Yalnızlık Ölçeği (UCLA-R Loneliness Scale) ile ölçülmüştür. Ölçek, onu olumsuz toplam yirmi mad- deden oluşmaktadır. Ölçek maddeleri “Tamamen Katılıyorum” (1) ile “Ta- mamen Katılmıyorum” (4) arasında değişen dörtlü Likert tipi dereceleme üzerinde yanıtlanmaktadır. Ölçek puanlarının artması, bireyin daha fazla yalnızlık yaşadığını göstermektedir. UCLA Yalnızlık Ölçeği’nin Türkçeye uyarlanması çalışmaları Demir (1989) tarafından gerçekleştirilmiştir. Ayırt edici geçerlik çalışmasında, ölçeğin yalnızlıktan yakınan ve yakınmayanları ayırt etmede yeterli olduğu görülmüştür. Ölçeğin beş hafta ara ile iki kez uygulanması ile elde edilen test tekrar test güvenirlik kat sayısı 0.94 bulun- muştur. İç tutarlık (Cronbach alfa) kat sayısı da 0.96 olarak hesaplanmıştır (Demir, 1989). Bu araştırma grubundan elde edilen iç tutarlık kat sayısı ise 0.87’dir. Örnek maddeler: “Kendimi grup dışına itilmiş hissediyorum.”;

“Derdimi anlatabileceğim insanlar var.”

Kişisel Bilgi Formu: Araştırmada incelenen anne-baba boşanma/bir- likte yaşama, cinsiyet, sınıf, kardeş sayısı, birlikte kaldığı ebeveyn, diğer ebeveyni görme sıklığı ve anne-babası boşandığında bulunduğu yaş gibi bağımsız değişkenlere ilişkin bilgiler, kişisel bilgi formu kullanılarak elde edilmiştir.

İşlem

Araştırma verileri, anne-babası boşanmış ve boşanmamış lise öğrenci- leri üzerinde yapılan bir yüksek lisans tezi (Fiyakalı, 2008) için 2006-

(9)

2007 öğretim yılında toplanan verilere ek olarak, bu araştırma ile ilgili veri toplama araçlarının üçüncü araştırmacı tarafından uygulanması yo- luyla elde edilmiştir. Verilerin toplanması yönünde öncelikle Millî Eği- tim Bakanlığı ve İl Millî Eğitim Müdürlüğünden resmî izin alınmıştır.

Okul yöneticileri, okul rehber öğretmenleri ve sınıf öğretmenlerinin yardımıyla on dokuz lisedeki anne-babası boşanmış olan ya da boşan- madan ayrı yaşayan öğrenciler tespit edilmiştir. Ayrıca, bu öğrencilerle aynı okulda öğrenim gören ve sınıf ve cinsiyet açısından sayıca yakın olan anne-babası ayrı ya da boşanmış olmayan öğrenciler de karşılaş- tırma grubu olarak belirlenmiştir. Okul yönetimleriyle birlikte önceden belirlenen tarihlerde okullarda anne-babası boşanmış ya da boşanmadan ayrı yaşayan öğrenciler ile anne-babası boşanmamış öğrenciler bir ara- ya getirilerek, okul rehber öğretmenlerinin de yardımıyla veri toplama araçları uygulanmıştır. Uygulama öncesinde öğrencilere verdikleri bil- gilerin araştırma kapsamı dışında kullanılmayacağı belirtilmiş ve araş- tırmaya katılmada gönüllülük esas alınmıştır. Veri toplama araçlarının uygulanması yaklaşık 30 dakika sürmüştür. Anne-babası boşanmamış olan ancak ayrı yaşayan öğrenciler (n=56) başlangıçta araştırmaya dahil edilmekle birlikte, analizlere katıldıklarında varyansların homojen ol- maması nedeniyle araştırma kapsamından çıkarılmıştır.

Yalnızlık ve yaşam doyumu ilişkisinde anne-babanın boşanma durumu- nun bir ara değişken (moderator) olarak etkisini test etmek için, Baron ve Kenny (1986) tarafından önerilen basamaklara dayalı hiyerarşik çok- lu regresyon analizi uygulanmıştır. Bu modele göre, regresyon analizine sırasıyla yordayıcı değişken (yalnızlık), ara (moderator) değişken (aile yapısı) ile yordayıcı ve ara değişkenin etkileşimi (yalnızlık x aile yapısı) girilmektedir. Etkileşimin yordanan değişkeni (yaşam doyumu) anlamlı olarak yordaması durumunda, ara değişken iki değişken arasındaki iliş- kide bir etkiye sahip olmaktadır.

Araştırmada, anne-babası boşanmış ve boşanmamış olan öğrencilerin yalnızlık ve yaşam doyumu düzeylerinin bazı bağımsız değişkenlere göre değişip değişmediğini test etmek için çok değişkenli varyans analizi (multivariate analysis of variance-MANOVA) uygulanmıştır.

Farkın anlamlı olduğu durumlarda çoklu karşılaştırmalar için Bon- ferroni Testi kullanılmıştır. Anne-babası boşanmış olan öğrencilerin yalnızlık ve yaşam doyumu düzeylerinde bağımsız değişkenlere göre farklılık olup olmadığı da tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ile test edilmiştir.

(10)

Bulgular

Araştırma grubunu oluşturan anne-babası boşanmış ve boşanmamış olan öğrencilerin yalnızlık ve yaşam doyumu düzeyleri arasındaki kore- lasyonlar ve değişkenlerin tanımlayıcı istatistikleri Tablo 2’de verilmiştir.

Tablo 2’de görüldüğü gibi, gerek anne-babası boşanmış ve boşanmamış gruplarda gerekse tüm grupta, yalnızlık ve yaşam doyumu düzeyleri ara- sında orta düzeyde negatif ilişki bulunmaktadır. İki değişken arasındaki ilişki anne-babası boşanmış öğrencilerde göreceli olarak daha yüksektir.

Ayrıca, anne-babası boşanmış ve boşanmamış grup ile tüm grupta öğ- rencilerin yalnızlık ve yaşam doyumu düzeyleri için hesaplanan çarpık- lık ve basıklık değerlerinin -1 ve 1 aralığında olduğu görülmektedir. Bu değerler kabul edilebilir sınırlar içindedir ve verilerin normal dağıldığı- nın bir göstergesidir.

Tablo 2.

Anne-Babası Boşanmış ve Boşanmamış Olan Ergenlerde Yalnızlık ve Yaşam Doyumu Düzeyi Arasındaki Korelasyonlar ve Değişkenlerin Tanımlayıcı İstatistik Değerleri

n

Yaşam Doyumu

(r)

x Ss

Çarpıklık Basıklık

Anne- babası boşanmış

383

Yalnızlık -.52 37.84 11.39 .72 -.06

Yaşam

doyumu - 22.45 7.00 -.40 -.50

Anne- babası boşanmamış

453

Yalnızlık -.37 35.91 9.90 .59 -.34

Yaşam

doyumu - 24.88 5.89 -.61 .02

Tüm Grup 836

Yalnızlık -.46 36.79 10.64 .69 -.04

Yaşam

doyumu - 23.76 6.53 -.56 -.19

Yalnızlık ve yaşam doyumu ilişkisinde anne-babanın boşanma durumu- nun bir ara değişken (moderator) olarak etkisini test etmek için, Baron ve Kenny (1986)’nin önerdiği hiyerarşik regresyon analizine dayalı basa- maklar kullanılmıştır. Regresyon analizinde, yüksek korelasyonların yol açabileceği çoklu doğrusallık sorununu azaltabilmek amacıyla (Frazier, Tix ve Barron, 2004), yalnızlık ve aile yapısı değişkenleri için standart z puanları hesaplanmış ve analizde standardize edilmiş puanlar kullanıl- mıştır. Hiyerarşik regresyon modelinde olası etkilerini kontrol edebil- mek için analize ilk olarak yaş ve cinsiyet alınmıştır (R²=.003, p>.05).

İkinci aşamada, yaşam doyumunun yordayıcısı olarak yalnızlık giril-

(11)

miştir (R²=.22, p<.001). Üçüncü aşamada, ara değişken durumundaki aile yapısı analize alınmıştır (R²=.24, p<.001). Son aşamada ise yalnızlık ve aile yapısı etkileşimi analize eklenmiştir (R²=.24, p<.05). Baron ve Kenny (1986)’nin regresyon modeline göre, yordayıcı (yalnızlık) ve ara değişken (aile yapısı) etkileşiminin yordanan değişkeni (yaşam doyumu) anlamlı olarak yordaması, ara değişkenin (aile yapısı) etkisinin varlığına işaret etmektedir. Bu araştırmada, anne-babanın boşanmış olup olma- ması (aile yapısı) yalnızlık ve yaşam doyumu ilişkisinde bir ara değişken olarak etkili olmuştur (bk. Tablo 3). Diğer bir deyişle, yalnızlığın yaşam doyumu üzerindeki olumsuz etkisi, anne-babası babası boşanmış olan ergenlerde daha fazladır.

Tablo 3.

Ergenlerde Yalnızlık ve Yaşam Doyumu İlişkisi Üzerinde Anne-Babanın Boşanmış Olup Olmamasının Etkisini Gösteren Hiyerarjik Regresyon Analizi Sonuçları

Değişkenler B SEB β R²Δ

Bağımlı değişken: Genel yaşam doyumu 1. Blok

Yaş .61 .46 .05

.00 .00

Cinsiyet -.20 .23 -.03

2. Blok

Yalnızlık -3.04 .20 -.47** .22** .22

3. Blok

Aile yapısı (Anne-baba boşanmış/

birlikte) -.95 .20 -.15** .24** .02

4. Blok

Yalnızlık X Aile yapısı -.51 .20 -.08* .24* .00

* p<0.05, ** p<0.001, R²Δ: R² değişimi

Tablo 4.

Anne-Babası Boşanmış ve Boşanmamış Olan Ergenlerin Cinsiyet, Sınıf ve Kardeş Sayı- larına Göre Yalnızlık ve Yaşam Doyumu Düzeylerindeki Değişimi Gösteren MANOVA Sonuçları

Bağımsız Değişken Bağımlı Değişken F p Wilks’λ p Aile yapısı

(Anne-babası boşanmış / birlikte)

Yalnızlık 8.56 .004

.97 .000

Genel yaşam doyumu 22.12 .000 Aile yapısı X

Cinsiyet

Yalnızlık 1.19 .277

.99 .477

Genel yaşam doyumu .95 .330

Aile yapısı X Sınıf Yalnızlık 1.24 .289

.99 .347

Genel yaşam doyumu 1.03 .359 Aile yapısı X

Kardeş sayısı

Yalnızlık 1.64 .161

.98 .137

Genel yaşam doyumu 1.60 .172

(12)

Anne-babası boşanmış ve boşanmamış olan ergenlerin yalnızlık ve ya- şam doyumu düzeylerinin cinsiyet, sınıf ve kardeş sayılarına göre fark- lılığını test eden MANOVA sonuçları Tablo 4’te sunulmuştur. Tab- lo 4’te görüldüğü gibi, ergenlerin anne-babalarının boşanma durumla- rının hem yalnızlık [F(2, 819)= 8.56, p<.01] hem de yaşam doyumu [F(2, 819)= 22.12, p<.001] düzeyleri üzerindeki temel etkisi anlamlı- dır (Wilks’ λ=.97, p<.001). Ortalamalar, anne-babası boşanmış olan er- genlerin yalnızlık düzeylerinin (x=37.84) anne-babası birlikte yaşayan- lara (x=35.92) göre daha yüksek olduğunu göstermektedir. Anne-babası boşanmış olan ergenlerin genel yaşam doyumu düzeyleri de (x=22.45) anne-babası birlikte yaşayanlara (x=24.88) göre daha düşüktür. Anne- babanın boşanma durumu ile cinsiyet (Wilks’ λ =.99; p>.05), sınıf (Wilks’ λ =.99; p>.05) ve kardeş sayısı (Wilks’ λ =.98; p>.05) etkileşimi- nin ergenlerin yalnızlık ve yaşam doyumu üzerindeki ortak etkisi ise an- lamlı bulunmamıştır.

Tablo 5.

Anne-Babası Boşanmış Olan Ergenlerin Cinsiyet, Sınıf, Kardeş Sayısı, Birlikte Kaldığı Ebeveyn ve Diğer Ebeveyni Görme Sıklığına Göre Yalnızlık ve Genel Yaşam Doyumu Düzeylerindeki Değişimi Gösteren ANOVA Sonuçları

Bağımsız Değişken

Bağımlı Değişken

Bağımsız Değişken Kategorisi

x Ss F p

Cinsiyet

Yalnızlık

Kız 37.77 12.02

.01 .908

Erkek 37.91 10.65

Yaşam doyumu

Kız 21.93 7.38

2.36 .125

Erkek 23.03 6.51

Sınıf

Yalnızlık

9 39.60 10.97

3.00 .051

10 36.26 11.07

11 37.83 12.11

Yaşam doyumu

9 22.62 6.55

.45 .636

10 22.68 7.21

11 21.89 7.29

(13)

Kardeş sayısı

Yalnızlık

Tek çocuk 36.22 11.67

4.56 .001

Bir 37.26 11.29

İki 36.47 9.40

Üç 40.80 12.70

Dört ve üstü 44.80 11.53

Yaşam doyumu

Tek çocuk 23.45 7.16

2.88 .023

Bir 22.01 7.22

İki 23.84 6.52

Üç 20.55 6.22

Dört ve üstü 20.35 6.84

Birlikte kaldığı ebeveyn

Yalnızlık

Anne 38.01 11.56

1.58 .192

Baba 35.46 9.42

Bazen anne

bazen baba 40.09 13.10

Diğer 36.09 8.92

Yaşam doyumu

Anne 22.53 7.23

.21 .888

Baba 22.86 5.91

Bazen anne

bazen baba 21.98 6.86

Diğer 21.87 7.09

Diğer ebeveyni görme sıklığı

Yalnızlık Hiç

görmüyor 37.41 10.97

.16 .922 Haftada

birkaç kez 37.54 11.60 Ayda birkaç

kez 38.50 12.15

Yılda birkaç

kez 38.03 11.79

Yaşam doyumu

Hiç

görmüyor 23.39 6.60

1.15 .328 Haftada

birkaç kez 22.62 7.46 Ayda birkaç

kez 21.66 7.37

Yılda birkaç

kez 21.89 7.34

(14)

Anne-babası boşandığında bulunduğu yaş

Yalnızlık

1-6 yaş (Okul öncesi)

37.54 11.41

1.28 .280 7-11 yaş

(İlköğ. 1) 36.68 11.35 12-14 yaş

(İlköğ. 2) 38.21 10.92 15-17 yaş

(Lise) 40.18 11.94

Yaşam doyumu

1-6 yaş (Okul öncesi)

22.71 6.95

.87 .454 7-11 yaş

(İlköğ. 1) 23.00 6.69 12-14 yaş

(İlköğ. 2) 22.05 7.00 15-17 yaş

(Lise) 21.33 7.72

Anne-babası boşanmış olan ergenlerin yalnızlık ve yaşam doyumu dü- zeylerinin cinsiyet, sınıf, kardeş sayısı, birlikte kaldığı ebeveyn, diğer ebeveyni görme sıklığı ve anne-babası boşandığında bulunduğu yaşa göre değişip değişmediğini test eden ANOVA sonuçları Tablo 5’te verilmiştir. ANOVA sonuçlarına göre, anne-babası boşanmış olan er- genlerin yalnızlık [F(4, 378)=4.56, p<.01] ve genel yaşam doyumu [F(4, 378)=2.88, p<.05] düzeylerinde sadece kardeş sayısına göre anlamlı fark bulunmuştur. Anne-babası boşanmış olan ergenlerin gerek yalnızlık ve gerekse genel yaşam doyumu düzeyleri cinsiyet, sınıf, birlikte kaldığı ebeveyn, diğer ebeveyni görme sıklığı ve ergenin anne-babası boşandı- ğında bulunduğu yaşa göre anlamlı olarak farklılaşmamıştır.

Gruplar arasındaki farklılıkları test eden Tukey HSD Testi sonuçlarına göre, kardeş sayısı dört ve üstü olanların yalnızlık düzeyleri (x=44.80), hiç kardeşi olmayanlar (x=36.22) ile bir kardeşi (x=37.26) ve iki kar- deşi (x=36.47) olanlardan anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur.

Tek çocuk olanların genel yaşam doyumları (x= 23.45) ise üç kardeş- li (x=20.55) ve kardeş sayısı dört ve daha fazla (x=20.35) olanlardan daha yüksektir.

(15)

Tartışma

Bu araştırmanın temel bir bulgusu, anne-babası boşanmış olan ergen- lerde yalnızlığın yaşam doyumu üzerindeki olumsuz rolünün, anne- babası birlikte yaşayanlara göre daha fazla olduğunu göstermektedir.

Gerek ergenlerde yalnızlığın yaşam doyumunun önemli bir yordayıcısı olması (Chipuer et al., 2003; Neto, 1993), gerekse boşanmanın çocuk- ların psikolojik gelişimlerindeki olumsuz etkisi (Amato ve Keith, 1991) göz önüne alındığında, anne-babası boşanmış olan ergenlerde yalnızlık ve yaşam doyumu ilişkisinin daha güçlü olması beklenen bir sonuçtur.

Ayrıca, anne-babası boşanmış olanların yalnızlık düzeyleri anne-babası birlikte yaşayanlara göre daha yüksek ve yaşam doyumu düzeyleri daha düşük bulunmuştur. Bu sonuçlar, anne-babası boşanmış olan çocukla- rın gerek yalnızlık (Garnefski ve Diekstra, 1997) ve yaşam doyumları (Pardeck et al., 1991; Zullig et al., 2005) açısından gerekse kaygı, öfke, benlik saygısı, uyum gibi diğer pek çok psikolojik değişken bakımın- dan daha dezavantajlı olduklarını ortaya koyan araştırmalarla (Örn., Fiyakalı, 2008; Goodman ve Pickens, 2001; Guttmann ve Rosenberg, 2003; Öztürk, 2006) tutarlıdır. Anne-babası boşanmış olan ergenler, anne-babaları ve kardeşleri ile ilişkilerinin niteliğinde olumsuz deği- şimler yaşadıkları ve daha az aile birliği (family cohesion) algıladıkları (Amato, 1987) için, kendilerini daha yalnız hissetmeleri beklenebilir ve bu yalnızlık duygusu yaşamlarını daha olumsuz değerlendirmelerine yol açabilir. Ayrıca, boşanma sonrasında çocukların yaşam biçimi ve ko- şullarındaki değişmeler, yalnızlıktan bağımsız olarak yaşamlarını daha olumsuz algılamalarında bir etmen olarak görülebilir.

Bu araştırmada, anne-babası boşanmış olan ergenlerde kardeş sayısı dört ve üstü olanların yalnızlık düzeyleri hiç kardeşi olmayanlar ile bir kardeşi ve iki kardeşi olanlardan anlamlı olarak daha yüksek bulunmuş- tur. Boşanma sürecinde önemli bir destek kaynağı olarak görülebile- cek kardeşlerin varlığının yalnızlık düzeyini azaltmak yerine arttırması ilginç bir bulgudur. Amato (1987)’nun yapmış olduğu çalışmada, bo- şanmış aileden gelen ergenler, kardeşleriyle olan ilişkilerini tam aileden gelenlere göre daha olumsuz olarak değerlendirmişlerdir. Polit (1984) tarafından yapılan çalışmada da, boşanma sürecinin güçlükleri ile ba- şaçıkmada kardeşlerin birbirlerine pek yardımcı olmadıkları, aksine an- nenin ilgisi için rekabetçi bir tutum sergiledikleri bulunmuştur (aktaran Amato, 1987). Bu bulgular kardeş sayısı daha fazla olan boşanmış aile çocuklarının daha yalnız olmalarına açıklık getirmektedir. Kardeş sayı-

(16)

sı arttıkça ebeveynlerin ilgilerinin bölünerek azalması ve ebeveynlerin azalan ilgisi için rekabetin artması beklenebilir. Dolayısıyla önemli bir destek kaynağı olarak görülen kardeşlerin boşanma sürecinde bu desteği birbirlerine sağlayamamaları, daha fazla yalnızlık yaşamalarının bir ge- rekçesi olarak düşünülebilir.

Bu araştırmada, tek çocuk olanların genel yaşam doyumları, üç kardeşli ve kardeş sayısı dört ve daha fazla olanlardan daha yüksek bulunmuştur.

Ergenler üzerinde yapılan bir çalışma (Çivitci, baskıda), tek çocuk olan ve bir kardeşe sahip olan öğrencilerdeki aile doyumunun dört ve daha fazla kardeşi olan öğrencilere göre daha fazla olduğunu göstermektedir.

Anne-babası boşanmış olan ergenlerde de, kardeşi olmayanlar tek ço- cuk oldukları için ebeveynlerinin ilgi ve desteğini kardeşi olanlara göre daha yoğun görüyor olabilirler. Bu durum, tek çocuk olan ergenlerin yaşamlarını genel olarak daha olumlu algılamalarının bir nedeni olarak düşünülebilir.

Anne-babası boşanmış olan ergenlerin yaşam doyumu ve yalnızlık dü- zeyleri ayrı yaşadığı ebeveyni görme sıklığına göre anlamlı olarak fark- lılaşmamıştır. Boşanma sonrası sürece uyumda, çocuğun ayrı yaşadığı ebeveyni görme sıklığı ile ilgili yapılan çalışmalarda farklı bulgular elde edilmiştir. Örneğin bu araştırmanın bulgusuna paralel olarak, bazı çalış- malarda çocuğun uyum (Trinder, Kellet ve Swift, 2008), kaygı ve benlik saygısı (Öztürk, 2006) düzeyleri ile ayrı yaşadığı ebeveyniyle görüşme sıklığı arasında ilişki bulunmamıştır. Bir başka çalışmada (Healy, Malley ve Stewart, 1990) ise babaları ile düzenli ve sık görüşenlerin (daha kü- çük çocuklarda ve erkeklerde) benlik saygısı düzeylerinin daha yüksek ve davranış problemlerinin daha az olduğu görülmüştür. Bununla birlikte, ayrı yaşadığı ebeveyni ile birlikte geçirilen süreden çok ebeveyn-çocuk ilişkisinin niteliğinin daha önemli olduğunu gösteren bazı çalışmalar da (Örn. Stewart, 2003) bulunmaktadır. Dolayısıyla, ergenlerde yalnız- lığın azalması ve yaşam doyumunun artmasında diğer ebeveyni görme sıklığından çok, anne-baba çocuk ilişkisinin niteliği daha güçlü bir rol oynuyor olabilir.

Bu araştırmanın birlikte değerlendirilebilecek iki bulgusuna göre, anne- babası boşanmış olan ergenlerin yalnızlık ve genel yaşam doyumları sınıf düzeyine ve anne-babaları boşandığında bulundukları yaşa göre anlamlı olarak farklılaşmamıştır. Anne-babası boşanmış çocuk ve ergen- lerde kaygı (Öztürk, 2006) ve benlik saygısının (Kuyucu, 2007; Öztürk, 2006) yaşa göre ve sürekli öfkenin (Fiyakalı, 2008) sınıf düzeyine göre

(17)

değişmediğini gösteren bazı çalışmalar, benzer değişkenler olmamakla birlikte bu araştırmanın bulguları ile tutarlıdır. Boşanmadan sonraki en güçlü etkiler boşanma sonrasındaki ilk iki yılda ortaya çıkmakta ve daha sonraki yıllarda bu etkiler azalmaktadır (Clarke-Stewart ve Brentano, 2006). Boşanmayı takip eden iki yılda boşanmanın kısa süreli etkileri açısından okul öncesi dönem en dezavantajlı dönem gibi görünmektedir.

Ergenler ise daha çok akranlarına odaklı olup ailelerine daha az bağımlı olduklarından boşanmanın etkilerini daha hafif düzeyde yaşamaktadır- lar (Amato, 1994). Bu araştırmaya katılanların çoğunluğu (yaklaşık % 85; bk. Tablo 1), anne-babalarının boşanmalarının ardından iki yıldan fazla bir süre geçtiği için, boşanmanın kısa süreli yoğun etkilerinin azal- dığı ve boşanmanın uzun süreli etkilerini yaşadıkları bir dönemdedirler.

Bu araştırmadaki katılımcıların büyük bir kısmının boşanmanın uzun süreli etkilerini yaşadıkları daha durağan bir dönemde olmaları, yalnız- lık ve genel yaşam doyumlarının sınıf düzeyine ve anne-babaları bo- şandığında bulundukları yaşa göre farklılaşmamasının bir nedeni olarak düşünülebilir.

Anne-babası boşanmış olan ergenlerin gerek yalnızlık ve gerekse genel yaşam doyumu düzeyleri birlikte kaldığı ebeveyne göre anlamlı olarak farklılaşmamıştır. Anne-babası boşanmış olan çocuk ve ergenlerde kaygı (Aral ve Başar, 1998; Öztürk, 2006) ve benlik saygısının (Öztürk, 2006) birlikte kaldıkları ebeveyne göre değişmediğini gösteren bazı araştırma- lar da bu araştırmanın bulgusu ile tutarlılık göstermektedir. Boşanmış aile çocukları ile ilgili araştırmaların değerlendirildiği bazı çalışmalar (Amato, 1994; Lowery ve Setle, 1985), çok sayıdaki araştırmanın boşan- ma sonrasında erkeklerin kızlardan daha çok uyum problemleri yaşa- dıklarını, sınırlı sayıdaki araştırmanın da kızların daha çok uyum prob- lemleri yaşadıklarını gösterdiğine işaret etmektedir. Dolayısıyla çocuğun anne ya da babası ile birlikte yaşamasının tek başına etkili olmaktan çok, birlikte yaşadığı ebeveynin psikolojik uyumunun ve çocuk yetiştirme tu- tumlarının da rol oynayabileceği söylenebilir. Nitekim Peterson ve Zill (1986) tarafından yapılan çalışma, ebeveyni ile olumlu ilişkiler içinde olan çocukların boşanmanın olumsuz etkilerini daha az yaşadıklarını göstermektedir.

Anne-babası boşanmış olan ergenlerin yalnızlık ve genel yaşam doyu- mu düzeylerinde cinsiyete göre anlamlı bir fark bulunmamıştır. Anne- babası boşanmış çocuk ve ergenlerde kaygı (Öztürk, 2006), öfke (Fi- yakalı, 2008) benlik saygısı (Kuyucu, 2007; Öztürk, 2006) ve boşan-

(18)

maya uyum sağlamanın (Kurdek, Blisk ve Siesky, 1981) cinsiyete göre değişmediğini ortaya koyan bazı çalışmalar bu araştırmanın bulguları ile kısmen uyumludur. Bunun yanı sıra, boşanmanın etkilerinin cinsiye- te göre farklılaştığını gösteren çalışmalar da bulunmaktadır. Boşanmış aile çocukları ile ilgili araştırmaların değerlendirildiği metaanalitik bir çalışma (Amato, 1994), çok sayıdaki araştırmanın boşanma sonrasında erkeklerin kızlardan daha çok uyum problemleri yaşadıklarını, sınırlı sayıdaki araştırmanın da kızların daha çok uyum problemleri yaşadık- larını gösterdiğine işaret etmektedir. Boşanma sonrası uyum sürecinin cinsiyete bağlı etkilerini inceleyen çalışmaların bulgularının birbiri ile uyumlu olmadığı görülmektedir. Ayrıca, boşanmanın kısa süreli etkileri cinsiyete göre farklılaşsa da uzun dönemde bu farklılıkların azalarak kız ve erkeklerde belli bir dengeye ulaştığı ancak erkeklerde kızlara göre bu sürecin daha zaman alıcı olduğu rapor edilmiştir (Kurdek et al., 1981).

Bu çalışmadaki katılımcıların tamamına yakın bir kısmının boşanmanın uzun süreli etkilerini yaşadıkları dönemde oldukları göz önüne alındı- ğında, kız ve erkeklerin yaşam doyumu ve yalnızlık düzeyleri açısından da daha denk düzeye gelmiş olabilecekleri düşünülebilir. Boşanmanın benzer psikolojik değişkenler üzerindeki kısa ve uzun süreli etkilerinin incelenebileceği boylamsal araştırmalar, cinsiyete bağlı değişimlere daha çok açıklık getirebilir.

Sonuç olarak bu araştırma, anne-babası boşanmış olan ergenlerde yal- nızlığın yaşam doyumu üzerindeki olumsuz rolünün, anne-babası birlik- te yaşayanlara göre daha fazla olduğunu ve boşanmanın liseli ergenlerin yalnızlık ve genel yaşam doyumları açısından bir dezavantajlılık oluştur- duğunu göstermektedir. Ayrıca, anne-babası boşanmış olan ergenlerin yalnızlık ve yaşam doyumu düzeyleri kardeş sayısına göre farklılaşırken;

cinsiyet, sınıf, birlikte kaldığı ebeveyn, diğer ebeveyni görme sıklığı ve anne-babası boşandığında bulunduğu yaşa göre bir değişim gözlenme- miştir. Anne-babası boşanmış liseli ergenlerin yalnızlık ve yaşam do- yumu açısından da bir risk grubu olduklarını ortaya koyan bu çalışma, okul rehberlik servislerinin bu yönde yapabilecekleri çalışmalar için bazı önerileri de akla getirmektedir. Buna göre, okul psikolojik danışmanla- rının anne-babası ayrı ya da boşanmış olan öğrencilerin ebeveynlerini, boşanma sonrasında çocukların yaşayabilecekleri olası duygu durum- ları (yalnızlık gibi) konusunda bilgilendirmeleri önemlidir. Özellikle, boşanma sonrasında her iki ebeveynin çocuklarıyla kurdukları ilişkinin destekleyici ve güven verici nitelikte olması, çocukların kendilerini daha

(19)

az yalnız hissetmeleri ve yaşamlarını daha az olumsuz algılamalarını ko- laylaştırabilir. Ayrıca, bu öğrenciler duygularını ve yaşantılarını paylaşa- bilecekleri bireysel ya da grupla psikolojik danışma uygulamalarına ka- tılmaları yönünde cesaretlendirilebilir. Yapılacak izleme çalışmaları da, çocukların boşanmanın kısa ve uzun süreli etkilerini nasıl yaşadıklarına ilişkin değerlendirme yapmayı kolaylaştırabilecektir.

Bu araştırmanın bazı sınırlılıkları bulunmaktadır. Boşanma sonrası ekonomik durum, yaşanılan ev ya da şehrin değiştirilmesi, anne-baba tutumları, anne-babanın boşanmadan sonraki ilişkilerinin niteliği gibi çocukların psikolojik gelişimleri üzerinde etkili olabilecek pek çok değişken bulunmaktadır. Bu araştırmada anne-babası boşanmış olan ergenlerin yalnızlık ve yaşam doyumları bazı kişisel ve ailesel özellik- lerine göre incelenmekle birlikte, araştırma kapsamında yer almayan çok sayıdaki değişkenin varlığı da, bu araştırmanın sınırlılığı içerisinde sayılabilir. Ayrıca, katılımcıların bir il merkezindeki lise öğrencilerinden oluşması, bulguların genellenebilirliğini sınırlamaktadır. Benzer konu- lu araştırmaların, farklı bölgelerdeki ve şehirlerdeki ergenler üzerinde gerçekleştirilmesi, bulguların genellenebilmesine yardımcı olabilir. Son olarak bu araştırmada kendini ifade etmeye dayalı (self-report) ölçekler kullanılmıştır. Dolayısıyla ergenlerin yalnızlık ve yaşam doyumu düzey- leri kendi algı ve değerlendirmeleri ile sınırlıdır.

(20)
(21)

Loneliness and Life Satisfaction in Adolescents with Divorced and Non-

Divorced Parents

Nazmiye ÇİVİTCİ*, Asım ÇİVİTCİ**, N. Ceren FİYAKALI***

Abstract

In this study, loneliness and global life satisfaction levels among high school students with divorced and non-divorced parents were examined. Th e study was conducted on a total of 836 high school students, 383 of whom comprised children with divorced parents and 453 comprised children with non-divorced parents in Denizli, Turkey. Th e data were obtained using the Satisfaction with Life Scale-SWLS, UCLA Loneliness Scale and a Personal In- formation Form. In the analysis of the data, hierarchical regression analyses, MANOVA, and one-way ANOVA were performed. Th e fi ndings of the study showed that loneliness has higher negative eff ects on life satisfaction among adolescents with divorced parents.

Adolescents with divorced parents are more susceptible to loneliness and global life sat- isfaction than are adolescents with non-divorced parents. A signifi cant diff erence was found in loneliness and global life satisfaction levels among adolescents with divorced parents with respect to only number of siblings. Neither loneliness nor global life satisfac- tion levels signifi cantly diff ered with respect to gender, grade, residential parent, contact frequency with the non-residential parent, and the age at the time of divorce.

Key Words

Divorce, Loneliness, Life Satisfaction, Adolescents.

* Correspondence: Assist. Prof. Dr., Pamukkale University, Faculty of Education, Department of Counseling and Guidance, Denizli / Turkey

E-mail: ncivitci@pau.edu.tr, acivitci@pau.edu.tr

** Assist. Prof. Dr., Pamukkale University, Faculty of Education, Department of Counseling and Guidance, Denizli / Turkey

*** Mustafa Kaynak Anatolian High School, Denizli /Turkey.

Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri / Educational Sciences: Th eory & Practice 9 (2) • Spring 2009 • 513-525

© 2009 Eğitim Danışmanlığı ve Araştırmaları İletişim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.

(22)

One of the experiences that can be considered as critical regarding mental health among children and adolescents is parental divorce. As a result of divorce, one of the parents departs from home, typically the father who provides emotional support, protection, assistance, guid- ance, and supervision to children. Th us, divorce is seen as a signifi cant life experience which creates diffi culty in psychological development and adjustment (Amato, 1994). A meta-analytical shows that children with divorced parents experience more problems in such variables as academic achievement, psychological adjustment, social adjustment and self-concept compared to children of continuously intact two-parent families (Amoto, & Keith, 1991).

Life satisfaction is one of the psychological variables that may be nega- tively aff ected by parental divorce. Life satisfaction forms the cogni- tive component of the concept of subjective well-being, which is also used as synonymous with happiness in the fi eld of positive psychology.

Accordingly, subjective well-being has an emotional dimension, which constitutes positive and negative feelings, and a cognitive dimension which is also known as life satisfaction. Life satisfaction is cognitive judgments and evaluations that an individual makes about his or her life (Diener, & Suh, 1997). Numerous studies on adolescents have shown that the level of positive parental attitudes (Çivitci, in press; Suldo &

Huebner, 2006), parental attachment (Nickerson & Nagle, 2004), fam- ily’s socioeconomic status (Huebner, Valois, Paxton, & Drane, 2005;

Seligson, Huebner, & Valois, 2003), and positive relationships with par- ents (Chang, Chang, Stewart, & Au, 2003; Gilman & Huebner, 2006) increase as life satisfaction increases. Limited number of existing stud- ies conducted on life satisfaction among children with divorced and non-divorced parents show that global life satisfaction (Pardeck et al., 1991; Shek, 2007; Zullig, Valois, Huebner, & Drane, 2005) and global well-being (Demo, & Acock, 1996) levels among children from sepa- rated families are lower than those from continuously intact two-parent families. Parental divorce often causes stressful events that threaten the psychological wellbeing of children. Th ese events include one parent leaving the home, exposure to continuing interparental confl ict and dis- cord, parental distress, remarried parents, moving to a new home even in another city, changing school, a decline in economic resources, and etc.

(Amato, 2000; Sandler, Tein, Mehta, Wolchik, & Ayers, 2000). It can be stated that marital dissolution has a detrimental impact on children

(23)

with regard to both psychological development and life satisfaction due to new challenging experiences brought onto children’s lives.

One of the emotional states that may occur as a consequence of parental divorce among children is loneliness. Loneliness is defi ned as the dis- turbing experience which emerges when insuffi ciencies in quality and quantity are perceived in an individual’s social relationships. In other words, loneliness is the subjective discrepancy between the level that is attained and the level that one aspires to attain in social relationships (Peplau, & Perlman, 1982). Loneliness may be considered as defi cien- cies in the systems of interpersonal interactions (e.g., family; Cristina, Minzi, & Sacchi, 2004). In a study conducted by Brage and Meredith (1993) on adolescents, it was found that family eff ectiveness and com- munication between mothers and adolescents are negatively related to loneliness. Because divorce leads to many changes in the family struc- ture and relationship patterns between family members, it can be ex- pected that it decreases the eff ectiveness of family relationships. Some studies conducted earlier show that children with divorced parents feel less closeness to their fathers (Guttmann, & Rosenberg, 2003), per- ceive less support from the father, experience more confl icts with their siblings and perceive poorer family cohesion (Amato, 1987) than do children with non-divorced parents. As these studies indicate, divorce causes changes in the family system and quality of parent-children re- lationships and increases the risk of straining emotional ties between parents and children (Guttmann, & Rosenberg, 2003). In this situation, children with divorced parents may experience increasing feelings of rejection due to the emotional distance between parents and themselves ( Johnson, Joseph, LaVoie, & Mahoney, 2001), which may result in feel- ing lonely.

Although comparative studies have been conducted to examine such variables as anxiety (Öztürk, 2006), anger (Fiyakalı, 2008), self esteem (Kuyucu, 2007; Öztürk, 2006), and resilience (Özcan, 2005) in children and adolescents with divorced and non-divorced parents in Turkey, no study has been encountered which focuses on loneliness or life satisfac- tion. Considering the studies which have shown the detrimental impact of parental divorce on children, it is predicted in this study that divorce may be a risk factor with regard to life satisfaction and loneliness lev- els among high school adolescents. Moreover, since one of the impor- tant predictors of life satisfaction in adolescents is loneliness (Chipuer,

(24)

Bramston, & Pretty, 2003; Neto, 1993), whether parental divorce plays a moderator role in the relationship between loneliness and life satisfac- tion is one of the focus areas of this research.

As mentioned before, parental divorce is a diffi cult experience and has many consequences in children’s psychological development. However, the eff ects of divorce are not the same on every child and may diff er ac- cording to personal and familial characteristics. For example, in a study conducted on 4th and 5th grade students (Aral, & Başar, 1998), it was observed that the state anxiety levels among children with divorced par- ents changed according to age of the child’s separation from the mother and the contact frequency with the other parent. In another study con- ducted on 4th-8th grade students with divorced parents (Öztürk, 2006);

students’ anxiety and self-esteem levels did not diff er according to con- tact frequency with parents, the residential parent, age, and gender. In a study on high school students (Kuyucu, 2007), no diff erence was ob- served in the level of self-esteem among children of divorce with respect to gender and age. Since there is no similar study, it was found worth to examine the possible changes in loneliness and life satisfaction levels among adolescents with divorced parents with respect to some personal and familial characteristics.

Briefl y, this study sought answers to the following questions:

1. Does parental divorce play a role in the relationship between loneli- ness and life satisfaction among adolescents?

2. Do loneliness and life satisfaction levels among adolescents change based on whether the parents are divorced or non-divorced?

3. Do loneliness and life satisfaction levels among adolescents with di- vorced parents change according to gender, grade, number of siblings, residential parent, contact frequency with non-residential parent and the age at the time of divorce?

Method Participants

Th e study group was comprised of a total of 836 students, who attended 19 high schools of diff erent types in Denizli, Turkey. Th ree hundred eighty-three of the students had divorced parents and 453 had intact

(25)

families. Th e distribution of students who formed the study group is presented in Table 1.

Measures

Life satisfaction levels of the students were determined by the Satis- faction with Life Scale-SWLS developed by Diener, Emmons, Larsen, and Griffi n (1985) and adapted to Turkish by Köker (1991). Th e scale refl ects an individual’s subjective evaluation of his or her own life and measures perceived global life satisfaction. Loneliness levels were meas- ured by the UCLA-R Loneliness Scale developed by Russell, Peplau, and Cutrona (1980). Th e UCLA Loneliness Scale was adapted to Turk- ish by Demir (1989). Th e information regarding independent variables, which were parental divorce/living together, gender, grade, number of siblings, residential parent, contact frequency with non-residential par- ent, and the age at the time of divorce were obtained using a personal information form.

Procedure

Offi cial permission was obtained to collect the data primarily from the Ministry of National Education and local authorities. With the help of school administrators, schools’ counselors, and classroom teachers, high school students with divorced parents and intact two-parent families at similar grades and gender were determined. With the school adminis- trators, the students with divorced and non-divorced parents were gath- ered on previously determined dates and the data collection instruments were administered with the help of school counselors.

In order to test the moderator eff ect of parental divorce/non-divorce in the relationship between loneliness and life satisfaction, hierarchi- cal regression analysis was employed as suggested by Baron and Kenny (1986). In the study, in order to test diff erences between the levels of loneliness and life satisfaction among students with divorced and non- divorced parents based on the independent variables, multivariate analy- sis of variance (MANOVA) was used. In order to test whether there was a signifi cant diff erence in loneliness and life satisfaction levels among children of divorced parents with respect to independent variables, one way analysis of variance (ANOVA) was used.

(26)

Results

In order to test the moderator eff ect of parental divorce/non-divorce in the relationship between loneliness and life satisfaction, the steps were used based on the hierarchical regression analysis as suggested by Baron and Kenny (1986). In order to reduce problems associated with mul- ticollinearity between the interaction term and the main eff ects when testing for moderator eff ects, the two predictor variables (loneliness and family structure) were standardized (Frazier, Tix, & Barron, 2004). To perform this procedure, z-scores were calculated for loneliness and fam- ily structure. According to Baron and Kenny’s (1986) regression model, when the interaction between the predictor (loneliness) and the mod- erator (family structure) predicts the predicted variable (life satisfaction) at a signifi cant level, the moderator (family structure) is eff ective. In this study, parental divorce/non-divorce (family structure) had an eff ect on the relationship between loneliness and life satisfaction (see Table 3).

In other words, the negative eff ect of loneliness on life satisfaction is higher on adolescents with divorced parents.

Diff erences between the levels of loneliness and life satisfaction among adolescents with divorced and non-divorced parents with respect to gender, grade, and the number of siblings were tested using MANOVA (see Table 4). Th e results show that the main eff ect of parental divorce/

non-divorce among adolescents on both loneliness [F (2, 819) = 8.56, p<.01] and life satisfaction [F (2, 819) = 22.12, p<.001] are signifi cant (Wilks’ λ=.97, p<.001). Th e means indicate that loneliness levels (x=

37.84) among adolescents with divorced parents is higher than those with non-divorced parents (x= 35.92). Global life satisfaction levels among adolescents of divorce is also lower (x= 22.45) than those with intact families (x= 24.88). Th e eff ect of the interaction between paren- tal divorce/non-divorce and gender (Wilks’ λ = 1.00; p > .05), grade (Wilks’ λ =1.00; p>.05) and number of siblings (Wilks’ λ = .99; p > .05) on adolescents’ loneliness and life satisfaction was not found signifi cant.

According to ANOVA results (see Table 5), a signifi cant diff erence was found in the levels of loneliness [F (4, 378) =4.56, p<.01] and global life satisfaction [F (4, 378) =2.88, p<.05] among adolescents with divorced parents only with respect to number of siblings. Th ere were no signifi - cant diff erences in either loneliness or global life satisfaction levels with respect to gender, grade, residential parent, contact frequency with non- residential parent and the age at the time of divorce.

(27)

According to Tukey HSD test, which tests between groups diff erences, loneliness levels of adolescents with four and more siblings (x= 44.80) were found to be signifi cantly higher than those with no siblings (x=

36.22), those with one sibling (x= 37.26), and those with two siblings (x= 36.47). Global life satisfaction levels of the only-children (x= 23.45) are higher than adolescents with three siblings (x= 20.55), and those with four or more siblings (x= 20.35).

Discussion

One fundamental fi nding of this study indicates that the negative role of loneliness on life satisfaction among adolescents with divorced par- ents is higher compared to those with continuously intact two-parent families. Considering that loneliness is an important predictor of life satisfaction among adolescents (Chipuer et al., 2003; Neto, 1993) and that divorce has negative eff ects on children’s psychological develop- ment (Amoto, & Keith, 1991), a stronger relationship between loneli- ness and life satisfaction among adolescents with divorced parents is an expected result. In addition, adolescents with divorced parents were found to have higher levels of loneliness and lower levels of life satisfac- tion than do adolescents with intact two-parent families. Th ese results are consistent with previous studies which found that children with di- vorced parents are more at a disadvantage regarding not only loneliness (Garnefski, & Diekstra, 1997) and life satisfaction (Pardeck et al., 1991;

Zullig et al., 2005), but also numerous other psychological variables such as anxiety, anger, self-esteem and adjustment (e.g., Fiyakalı, 2008;

Goodman, & Pickens, 2001; Guttmann, & Rosenberg, 2003; Mahon, Yarcheski, & Yarcheski, 2003; Öztürk, 2006; Sardoğan, Karahan, Dicle,

& Menteş, 2007).

In this study, loneliness levels among adolescents with divorced parents who had four or more siblings were found to be signifi cantly diff erent from the loneliness levels among adolescents with no siblings and those with one or two siblings. In the study conducted by Amato (1987), the adolescents from divorce families made more negative evaluation of their relationships with their siblings compared to those from intact families. In the study conducted by Polit (1984), it was found that sib- lings do not help each other in coping with the diffi culties of divorce process; on the contrary, they exhibit competitive attitudes to attract

(28)

their mothers’ attention (cited in Amato, 1987). As the number of sib- lings increases, it can be expected that parents’ attention decreases as it is divided across siblings and competition for the attention from parents increases. Th erefore, the lack of support from siblings, who are thought to be an important source of support in the process of divorce, can be considered to cause experiences of higher levels of loneliness.

In this study, global life satisfaction levels of single-child were found higher compared to adolescents with three siblings and those with four and more siblings. A study conducted on adolescents (Çivitci, in press) indicated that family satisfaction among students who are the single child and those with one sibling is higher compared to those with four and more siblings. Th e single-child adolescents with divorced parents may be receiving more intense attention and support from their parents because they have no siblings. Th is may be thought to be one reason why single-child adolescents perceive their lives generally more positively.

No signifi cant diff erence was found in the loneliness and life satisfac- tion levels of adolescents with divorced parents according to contact frequency with the nonresidential parent. In studies consistent with these fi ndings, no relationship between the child’s adjustment (Trinder, Kellet, & Swift, 2008), anxiety, self-esteem levels (Öztürk, 2006) and contact frequency with the non-residential parent was found. On the other hand, Healy, Malley, and Stewart (1990) found that children who met with their fathers regularly and frequently (younger children and males) had higher self-esteem levels and fewer behavioral prob- lems. Considering some studies which show that the quality of parent- children relationship is more important than the length of time spent with non-residential parent (e.g., Stewart, 2003), it can be stated that the quality of parent-children relationship may play a stronger role in decreasing loneliness and increasing life satisfaction levels among ado- lescents, rather than the frequency of contact with the non-residential parent.

According to two of the fi ndings of this study, which can be evaluated together, loneliness and global life satisfaction levels among adolescents with divorced parents do not show signifi cant diff erences with respect to grade levels and the age at the time of divorce. Some of the studies which showed that anxiety (Öztürk, 2006) and self-esteem (Kuyucu, 2007; Öztürk, 2006) did not diff er according to age, and that trait anger (Fiyakalı, 2008) did not diff er according to grade level among children

Referanslar

Benzer Belgeler

However, in human primary chondrocyte, 0.1 nM estrogen could effectively reduce MMP-1 production that stimulation by IL-1 beta??, but 10 nM estrogen could reverse the

需手術矯正。乾眼症則需給予人工淚液或施行淚小點封閉術。

Gayrimüslimlerin mirasla ilgili ihtilaflarında ruhanî liderlerin sa- hip olduğu sınırlı yetkiler de an- cak devletin tanıdığı birer yetki olarak göze

7- Match the definitions with the correct expressions.. 8- Write a typical day of you shortly. Use times and “First-Second-Then-Later-After that-Finally” etc.) (10 pts.) (Sıradan

Evaluation of acne quality of life, loneliness and life satisfaction levels in adolescents with acne vulgaris Akneli ergenlerin yaşam kalitesi, yalnızlık ve yaşam.. doyumu

Ulus kavramını dine dayandırmayan Mustafa Kemal'in çağdaşlaşmak için laiklik yolunda da hızlı davranması kaçınılmazdır. Saltanatın kaldırılmasının ardından

“Kaynaklarını verimli kullanan, tam anlamıyla şeffaf, her konuda halkın katı- lımına ve erişimine açık, hizmetlerinde aksama olmayan, demokratik yapısı güçlü

c. it was that the man wanted e. did wait for you d.. that you saw it last week b. if you saw last week c. last week you saw it d. you did see it last week e. two months camping in