Çevrecilere sözü var Çevre bakanının. “Sözünün özü ne” , “ne istiyor” diye baktık:
Hidro Elektrik Santrallerine karşı çıkanların “aklını başına alması”nı istiyor, Çevre bakanı. Başka?
Bakanın icraatına itiraz etmeyin, eleştirmeyin, dilekçe yazmayın, karşı rapor yazmayın. Yani konuşmayın! Diyor. Eee.. Başka isteğiniz var mı sayın bakan? Diyesi geliyor insanın.
İtiraz etmeyeceksek, sizin gibi düşüneceksek, eleştirmeyeceksek, fikir söylemeyeceksek, dilekçe yazmayacaksak… ölelim bari. Ölelim mi?
Sizin gibi düşünürsek, biat edersek, sorgulamazsak çok tatsız olurdu hayat, size benzerdik, o zaman herkes birbirine benzerdi. Demokrasi de olmazdı.
Sizin durduğunuz yerden –makam olarak değil, düşünüş şekliniz- su, ağaç, toprak, hava, tohum, çiçek, böcek vb para. Hepsi ticari maldır size ve temsil ettiğiniz şirketlere göre. Fakat bizim için öyle değil. Ü;zerine bastığımız, ekip biçtiğimiz toprak; doğduğumuz günden beri nefes aldığımız hava; içtiğimiz ve yunup yıkandığımız su; tohum, çiçek, böcek ve orman; bizim için yaşamdır.
Yaşam haktır, hak! Sayın bakan. Alıp satamazsanız, birilerinin kazanç sağlayacağı meta değil yaşam. Su da, hava da, toprak da, orman da bütün canlıların hakkıdır.
İstiyorsunuz ki; bunları söylemeyelim, bu temelde dilekçe yazmayalım, bu zeminden eleştirmeyelim, ekosistemi düşünerek rapor yazmayalım… “Yağma yok” sayın bakan, itiraz ederiz biz, itiraz etmezsek ölürüz, yaşayan ölü sayılırız.
Ha bir de, okuyunca çok utandığım(ız) bir şey söylemişsiniz: İtirazlarımızın altında art niyet arıyorsunuz. “Doğalgaz satanların, doğalgazla elektrik üretenlerin bir planı mı diye düşünüyoruz” diyorsunuz. Bu lâf da lâf mı yani? çok hafif değil mi bu lâf? Kim bize doğalgaz satanlar? İran mı, Rusya mı? Doğalgazla elektrik üretenler kim? Açık açık
konuşsanıza. Daha yakın zamanda “altın madenlerine karşı çıkanları, başka ülkelerin ajanı” olarak karalamıştınız, pardon karalamışlardı. Ve bu karaçalma, yaşam savunucularına hiç yapışmamıştı. Ama iz bırakmayı becermişlerdi. Zaten iz bıraksın diye, bir psikolojik savaş gereğince yapılmıştı o kulp takma, o iğrenç iftira! Şimdi de siz benzer bir şeyi düşünüyor muşsunuz. Düşüncenizle bin yaşayın ama, eğer amaçlı olarak bu sözü söylemiyorsanız, çok basit düşünüyorsunuz ve topu taça atıyorsunuz. Hani fikir özgürlüğü çerçevesinde tartışacaktık?
Sahi siz çevrecileri tehdit mi ediyorsunuz? Siz Çevre bakanısınız, işiniz ÇUŞların vb kazancını düşünmek ve işini kolaylaştırmak olmamalı, yaşam alanımızın korunması olmalı. çünkü bu ülke ve yer küre sizin de içinde olduğunuz bir gemi, başka gemi var mı? Yaşam savunucuları nı hizaya getirmek gibi bir görevi yok çevre bakanının. Bakanların muhalifleri hizaya getirme görevlerinin olduğu rejimlerin adı demokrasi değil. Öyle değil mi?
Siz en iyisi istifa edin ve dinlenin sayın bakan. Yaşamı savunanlara saygılar sunarım.