• Sonuç bulunamadı

Çevre ve Orman Bakan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çevre ve Orman Bakan"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Allianoi’yi biran önce suya gömme telaşıyla, “Allianoi diye bir yer yok” dedi, bununla da kalmadı, Allianoi’ye sahip çıkan Tarkan’ı da “böyle işlere burnunu sokma” diye azarladı.

Önce şunu belirtelim, yaşanan her olaya ilişkin herkesin görüş bildirme, yanlış gördüğü hükümet icraatlarını ve idari uygulamaları eleştirme ve protesto etme hakkı vardır. Demokratik toplumun gereği budur. bunu kabullenemeyen demokrasi kültüründen nasibini almamış demektir. Bu yüzden doğal ve kültürel mirasın korunmasından yana olan herkesin bu arada Tarkan’ın da Allianoi’yi yok etmeye yönelik hukuksuzluğa 'burnunu sokma' hakkı vardır. Bu tavır, aynı zamanda uygar insan olmanın gereğidir.

Çevre Bakanı nereye bakıyor?

Çevre ve Orman Bakanı, Allianoi’nin orası olup olmadığına karar verecek mercii değil, bu işin uzmanı da değildir. Uzmanların bilimsel verilere dayanarak ortaya koydukları bulgulara saygı göstermesi gerekiyor. Bir ören yerinin tarihte hangi adla anıldığı, işlevi ve tarihçesini saptamak, arkeologların, sanat tarihçilerin uzmanlık alanıdır. 1998 yılından sonra yapılan kazılar sonucunda, bu yerin I.S. 2.yy.dan 11.yy. sonuna dek "sağlık tanrısı Asklepieos'un yurdu" olarak tanımlanan sağlık merkezi "Asklepeion”lardan biri olarak kullanıldığını göstermiştir. Buluntular tarih kitaplarındaki Allianoi ile örtüşmektedir. Allianoi dünyanın ilk hidroterapi(suyla tedavi) merkezlerinden biridir. Allianoi'deki kazılarda çok sayıda tıbbi alet çıkması burada kaplıca tedavisi yanında başka tıbbi tedavilerin, cerrahi girişimlerin yapıldığını ve burasının çok yakınındaki Pergamon psikoterapi merkezi ile birlikte bir sağlık kompleksi olduğunu göstermektedir. Diğer yandan 2001 yılında Koruma Kurulu tarafından alınan "1.derece arkeolojik sit" kararında ve devamı kararların tamamında bu yerin adı hep Allianoi olarak anılmıştır. Artık tüm dünya burasını Allianoi olarak anmaktadır. Allianoi Girişim Grubu’nun kurulduğu 2004 yılından bu yana yürütülen çalışmalar sırasında AB Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Olli Rehn dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e yazdığı mektupta, Avrupa Parlamentosu Başkanı Başkanı Hans-Gert PÖTTERING Başbakan R.Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektupta hep Allianoi’nin korunması dileğini iletmişlerdir. Yine Europa Nostra tarafından defalarca yapılan açıklamalarda burası Allianoi olarak anılmış ve korunması gelecek kuşaklara aktarılması istenmiştir. Avrupa Parlamentosu, 27 Eylül 2006 tarihli Türkiye Raporu’nda “Allianoi’de Avrupa Birliği (AB) standartlarına uyulmasını” istedi.EXPO 2015 adaylığı sırasında “İzmir Sağlık Kentidir” başlığı altında “2000’li yıllarda keşfedilen Bergama Allianoi Antik Şifa Merkezi tarihte jeotermal tedavi yöntemlerinin uygulandığı ilk merkezlerden birisidir” sözleriyle Allianoi’den fayda umuldu.

Aslında Çevre ve Orman Bakanı bunun hep yapıyor, Aralık/2005’de DSİ Genel Müdürüyken de Allianoi’yi yutacak Yortanlı Barajının açılışına karşı yürütülen mücadeleyi ‘vatan hainliği’ ne benzettiğini, ‘buraya Allianoi ismini verenlere kızgın olduğunu’ söylemişti. Bu açıklamasına karşı biz de kendisine Nazım Hikmet’in Vatan Haini şiirini göndermiştik. Demek ki aradan geçen 5 yılda Bakan yönünden hiçbir şey değişmemiş. Aslında burasının Allianoi

olmadığı söylenerek, değersiz kılmaya çalışıyor. Asıl amaç, şimdiye kadar yapılan hukuksuzlukları ve işlenen suçu örtme çabasıdır, bu çaba beyhudedir, burası insanlığın ortak kültür mirası niteliğinde bir değerdir ve elbet

korunacaktır. Güneş balçıkla sıvanmaz, dünya burasının Allianoi olduğunu kabul etmiştir, bizim Çevre Bakanımız nereye bakıyor? Çevre Bakanı, şimdiye kadar uygulamalarıyla, 'Barajlar Bakanı', 'HES'ler Bakanı', 'Madenciler Bakanı" oldu ama bir türlü 'çevre Bakanı' olamadı, artık "çevre bakanı" olduğunu anımsamalıdır.

Allianoi’nin korunması uygarlık ölçütüdür

Allianoi’nin korunması gereken 1.derecede arkeolojik sit olduğunun saptanmasına karşın kültürel mirası sular altında bırakacak Yortanlı Barajı inşaatının sürdürülmesi ve tamamlanması tarihi ve kültürel değerlerin korunması konusunda imzalanan uluslararası sözleşmelerin, korumaya ilişkin anayasa ve yasaların yok sayılmasıdır. Diğer yandan baraj inşaatı nedeniyle kamu kaynakları hukuka aykırı biçimde boşa harcanmıştır.

Şimdiye kadar Allianoi’yi su altında bırakmaya yönelik alınmış tüm koruma kurulu kararları ve ilke kararları yargı tarafından durdurulmuş ya da iptal edilmiştir. Alınan yargı kararları Allianoi’nin korunması gereken bir kültür varlığı olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Bu aşamadan sonra, uluslararası sözleşmelerle doğal ve kültürel varlıkların korunması konusunda söz veren bir devletin yapması gereken, Allianoi’yi suya gömmek değil, “kazıların

(2)

almak”tır.

Defalarca verilen mahkeme kararına karşın, İzmir 2.Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu tarafından alınan 28 Mayıs 2010 tarihli kararla yeniden Allianoi’nin baraj suyu altında bırakılmasına karar verilmiştir. Karar, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 27 Mayıs 2010 tarihli yazısı üzerine alınmıştır. Kararın alınış süreci ve biçimi, Koruma Kurulunun özerkliğini ortadan kaldıran bir görüntüdür. Koruma Kurulu, bilimselliğini ve özerkliğini feda etmiş, varlık nedenine aykırı karar almıştır. Alınan kararın emrini veren Kültür ve Turizm Bakanlığı “Kültür” işlevi inkar etmiştir. Asıl sorumlu olan AKP Hükümeti de “kültürel ve tarihli değerleri korumak” gibi bir derdinin olmadığını göstermiştir. İnsanlığın ortak mirasını korumayan Hükümetin bölgedeki tarımsal sulama sorununu çözme becerisi de yoktur. Yanlışta ısrar edilmesi ve suçu örtmek için su bekleyen yöre çiftçisi “tarih düşmanı” haline getirilmeye çalışılmaktadır.

Başta Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay olmak üzere ilgilileri sesleniyor ve uyarıyoruz. “İnsanlığın ortak mirası olan tüm doğal ve kültürel varlıkların korunması” uygarlık ölçüsüdür. Allianoi’nin oldubittiyle sulara

gömülmesinin tarihsel ve hukuksal sorumluluğu büyük olacaktır. Geri dönüşü olmayacak bu yanlıştan dönülmelidir. Arif Ali Cangı

İzmir- Eylül/2010 cangi@cangi.av.tr haber ekspress 5.9.2010

Referanslar

Benzer Belgeler

Bölge Koruma Kurulu kararı gereği inşaat izni verilemeyen Sulukule’de kazı yapan inşaat şirketini engellemek için dozerin önüne geçen arkeolog Şeniz Atik, geçici

Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, 1988 yılından bu yana Karadeniz kıyıları için tehlike taşıyan zehirli atık varillerinin, imha edilmek üzere ekim ay ı sonuna

AK Parti'nin tarihi eserlere sayg ılı olduğunun altını çizen Eroğlu, "Bende zaten bir tarihçi olarak, nerede bir tarihi eser varsa oray ı kurtarmak, müzelere

Ülkemizde "orman" say ılan alanların ve bu kapsamda da orman ekosistemlerinin hangi amaçlarla yönetileceği, yersel olarak ayr ıntılı biçimde belirlenmemiştir. Böylesi

İzmir Barosu'nun bilgi edinmek için yaptığı başvuru sonrası ortaya çıkan ve İzmir 2 No'lu KTVKK'nın 8 Aralık'ta yapt ığı toplantıda alındığı belirtilen karar

Eroğlu, ‘Sera gazı yutak alanı olan orman alanlarını çoğaltmak için ellerinden geleni yaptıklarını, Dünyada orman alanı azalırken, Türkiye’de arttığını ileri

Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Serdaroğlu Özel Ormanı'ndaki projeye, firmanın sicili bozuk olduğu için karşı ç ıktıklarını belirterek, ''Acarkent ve Acaristanbul'da

“ İZAYDAŞ (depolama) 160 bin ton/yıl, İZAYDAŞ (yakma) 35 bin ton/yıl, PETKİM (yakma) 17 bin 500 ton/yıl, TÜPRA Ş (yakma) 7 bin 750 ton/yıl, ERDEMİR (depolama) 6 bin