İstanbul Teknik Üniversitesi Vakfı Yayını
TEMMUZ - EYLÜL 2015 SAYI 69
Prof. Dr. Gülsün Sağlamer Y. Müh. Tuğrul Erkin Prof. Dr. Güven Önal Kerim Tuncer Sarıkavak Besim Şişman Prof. Dr. Şebnem Düzgün Dr. Fatih Birol Ali Kâhyaoğlu Prof. Dr. Sezai Kırıkoğlu Dr. Caner Zanbak Y. Müh. Necati Yıldız Prof. Dr. Fatma Arslan Y. Müh. Ayduk Koray Prof. Dr. Mete Tapan Prof. Dr. Tuncay Zorlu/Prof. Dr. Aydan Turanlı Doç. Dr. Deniz Mazlum
MADENCİLİK
TEMMUZ-EYLÜL 2015 | SAYI 69
13 16 18 22 28 32 37
43 47 39
55 59 62 66 72 76 82 84 110 114 118
İmtiyaz Sahibi:
İTÜ Vakfı adına Prof. Dr. Mehmet Karaca
Yayın Kurulu:
Prof. Dr. Yıldız Sey Y. Müh. Naci Endem
Dr. Y. Müh. (Mimar) Doğan Hasol Prof. Dr. Mete Tapan
Kenan Çolpan Hatice Yazıcı Şahinli Kenan Mete
Yazı İşleri Müdürü:
Hatice Yazıcı Şahinli Yayın Koordinatörü:
Kenan Mete
Reklam ve Halkla İlişkiler:
Fahri Sarrafoğlu Grafik Uygulama:
Murat Beşiktaş Katkıda Bulunanlar:
Zeynep Şahin Tutuk, Gülşah Seyhan, Osman Keskin, Altan Bal, Arzu Eryılmaz, Gözde Çalışır, Yavuz Dürüst, Engin Yıldırım Gizem Çinik
Yönetim Yeri:
İTÜ Vakfı Merkezi
İTÜ Maçka Yerleşkesi 80394 Teşvikiye / İSTANBUL
Tel: 0212 291 34 75 – 230 73 71 Faks: 0212 231 46 33
Baskı:
Azra Matbaacılık
Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi E Blok 1. Bodrum No.11 Topkapı Zeytinburnu / İSTANBUL
Tel: 0212 674 10 51 – 612 79 27 Yayın Türü:
Yaygın, Süreli
E-posta: basin@ituvakif.org.tr www.ituvakif.org.tr
Bu dergide yayımlanan imzalı yazılar yazarlarının görüşünü yansıtmaktadır.
Dergiyi ve Yayın Kurulu'nu bağlayıcı nitelik taşımaz.
İTÜ Vakıf Dergisi’nde yayımlanan yazı ve fotoğraflardan kaynak belirtilmek koşulu ile alıntı yapılabilir.
VAKFI DERGİSİ
Sayın Süleyman Demirel’in Anısına Prof. Dr. Gülsün SağlamerDeğerli Mezunumuz 9. Cumhurbaşkanımız
Kazma ve Kürekten Uzay Madenciliğine Y. Müh. Tuğrul Erkin
Türkiye’nin Maden Kaynakları ve Ekonomiye Katkısı Prof. Dr. Güven Önal
Türkiye’de Maden Aramaları, Maden Rezervleri ve Ekonomik Değeri Kerim Tuncer Sarıkavak
Türkiye’de Petrolün Bugünü ve Geleceği Besim Şişman
Türkiye Madencilik Politikaları Değerlendirmesi Prof. Dr. H. Şebnem Düzgün
Türkiye İçin Enerji Stratejisi Önerileri Dr. Fatih Birol
Türkiye’de Mermer Madenciliği: Rezerv, İşletme, Ekonomiye Katkısı, Çevre Etkileri
Ali Kâhyaoğlu
Türkiye’nin Kıymetli Taşları Prof. Dr. M. Sezai Kırıkoğlu
“Altın Madenciliği ve Çevre” Üzerine Dr. Caner Zanbak
Cumhuriyet Döneminde Madencilikte Mevzuat Maden Y. Müh. Necati Yıldız
İTÜ’de Maden Mühendisliği Eğitimi Prof.Dr. Fatma Arslan
İTÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Prof. Dr. Tuncay Zorlu
Prof. Dr. Aydan Turanlı
'Ailemi mutlu edeyim diye inşaat mühendisi oldum' Ayduk Koray
İstanbul’da Şiddetli Depremler Yılı: 1766 Doç. Dr. Deniz Mazlum
Aydınlanma Felsefesi ve Mimarlıkta Bilinçli Değerlendirme Prof. Dr. Mete Tapan
Teknokent Dosyası İTÜ'den Haberler İTÜ Vakfı’ndan Haberler Spor
Yayınlar
...
İTÜ Vakfı Yayınları Genel Dağıtım: İTÜ Vakfı Yayınları
İtuyayinlari.com.tr Online Sipariş: www.1773itu.com Satış:0212 230 73 71 – 246 64 05
ituvakif@ituvakif.org.tr
“Yunus 2005
Nadi Sosyal Bilimler Araştırması
Ödülü ”
Sedat Çetintaş
Yazar: Prof. Dr. Ayla Ödekan ISBN: 975-561-252-1 Basım Yılı: 2004 Boyutlar: 27 x 39 cm
Cilbent kutu içinde 79 sayfa metin + 108 sayfa rölöve föyleri.
Sedat Çetintaş, mimarlık tarihimizde sanatsal ve mimari değeri güçlü rölöve ve restitüsyonların yaratıcısı, 19. yüzyıl kültürü ile beslenmiş 20. yüzyılın ilk yarısında yaşayan bir Cumhuriyet aydını. O, Selçuklu dönemi ile Erken ve Klasik Dönem
Osmanlı mimarlığı tutkunu bir ‘Ülkügüder’. Sedat Çetintaş, anıtsal yapıtları çizimleriyle günümüze taşımakla kalmamış, yazılarıyla da mimar olarak toplumsal duyarlılığı sürekli diri tutmuş bir aydın. Ülküsü bir ‘Corpus’ oluşturmak. Amacı doğrultusunda yaklaşık 200 adet rölöve ve restitüsyon üretmiş.
Bu ürünlerden 108’i İTÜ Mimarlık Fakültesi Arşivi’nde bulunmaktadır. Bu kitap da, Sedat Çetintaş’ın bu arşivde yer alan yapıtlarını toplu olarak okuyucuya ulaştırmayı ve araştırmaya açmayı hedefliyor. Buna ek olarak, çizimleriyle tanıdığımız Sedat Çetintaş’ı yazılarından da okuyarak
‘ülkügider’liğinin insancıl boyutlarına da erişme olanağı veriyor. Bu nedenle, kitapta yazar sık sık Çetintaş’ın kendi anlatımlarına yer veriyor. Böylece kendi sözcük ve anlatım dilini okuyucuyla paylaşarak Çetintaş’ın özellikle eski yapıları koruma konusundaki savaşçı kişiliğini açığa çıkarıyor. ‘Sedat Çetintaş’ın inanılmaz rölöveleri karşısısnda insan şaşırıyor.
Şaşırmamız rölövelerin insan emeğinin ürünleri oluşundan.
Hele bilgisayara dayalı bir tasarım kuşağı içinde olduğumuz günümüzde, bu çizimler doğal olarak inanılmaz geliyor’ diyor, Prof. Dr. Ayla Ödekan.
Oil, Gas & Power Plants Infrastructure Civil
MAIN BUSINESS LINES
please visit www.enka.comFor More Information Oil and Gas Facilities, Petrochemical Plants, Power Plants Motorways, Bridges, Tunnels, New Towns&Housing Complexes Business and Cultural Centers, Administrative Centers
Airports, Harbors, Industrial Plants, Offshore Construction Shopping Malls, Hotels, Hospitals and Health Centers.
OUR FIELDS OF ACTIVITY
engıneerıng procurement constructıon
ENKA is a global operating and construction company that is concentrating on engineering and project management activities, comprising general contracting, civil works, power plants, industrial plants, infrastructural projects, real estate investment, manufacturing and trading.
ENKA took 52nd place on the "Top 250 International Contractors" list of Engineering News-Record (ENR) Magazine, published in August 26, 2014. Additionally, ENKA took the first place among the 42 Turkish Contractors involved on the list.
ENKA
ENKA has been in the forefront of the engineering and contracting world for 58 years. With its hundreds of accomplished signature projects around the world, ENKA has been improving the quality of life of communities and contributing to Turkey's economy.
Website:
www.enka.com
Tengiz Oilfield Development, Kazakhstan Industry:
Construction Company Size:
10,001+employees Founded:
1957 Type:
Privately Held Headquarters:
Balmumcu Mah., Zincirlikuyu Yolu No:10 Beşiktaş Istanbul, 34349 Turkey
Engineering for a better future
İTÜ Vakfı Yayınları Genel Dağıtım: İTÜ Vakfı Yayınları
İtuyayinlari.com.tr Online Sipariş: www.1773itu.com Satış:0212 230 73 71 – 246 64 05
ituvakif@ituvakif.org.tr Lansman Fiyatı: 35 TL
YENİ BASKI
Cisimlerin Mukavemeti
Yenilenmiş 9. Baskı Çıktı...
Prof. Dr. Mustafa İnan
İTÜ Vakfı Yayınları ISBN: 978-975-7463-05-4 618 sayfa, 16.5x23.5 cm Şubat 2015
İTÜ Vakfı, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin efsane hocalarından Prof.
Dr. Mustafa İnan’ın İTÜ’ye ve Türkiye’de mühendislik dünyasına son armağanı olan CİSİMLERİN MUKAVEMETİ kitabının 9. Baskısını yayımlamaktan dolayı onur duymaktadır.
İlk baskısı 1967 yılında yapılan ve tüm mühendislik dallarının temel dersleri arasında yer alan “mukavemet” konusundaki bu eserin, gerek öğrencilerin ve gerekse mühendislerin göstermiş olduğu ilgi ile aranılırlığı gün geçtikçe artmıştır. Konuları ele alışı ve işleyişi açısından alanındaki yeri tartışılmaz olan bu eserin, öğrenci açısından tek kullanım zorluğu yazım dili idi. Doğal olarak 1960’ların “Türkçesi” ile günümüz Türkçesi arasındaki farklar öğrenciyi zorlamaya başladığı için bu baskıda kitabın bütünlüğü bozulmadan diline günümüz Türkçesi uyarlandı ve buna ek olarak birim sistemi bugün uluslararası birim sistemi olarak kabul edilen (SI) sistemine çevrildi. Bundan sonraki baskılarında son yıllarda “mukavemet” dersi kapsamına alınan birkaç konuyu daha katarak ve uygulamaları çoğaltarak bu eseri iki cilt halinde basmayı tasarlıyoruz. Dileğimiz Mustafa Hoca’nın dileği olan, bu kitabın tüm mühendislere ve mühendislik öğrencilerine ışık tutması ve yol gösterici olmasıdır.
Mustafa İnan, akademik hayatı boyunca yayınlamış olduğu makale, bildiri ve kitaplar ile birlikte İTÜ’de mühendislik alanında doktora çalışmalarını başlatmış ve çok sayıda doktora öğrencisi yetiştirmiştir.
Bugün mekanik dalındaki çalışmaları ile tüm bilim dünyasında tanınan bilim insanları yetiştiren Mustafa İnan’a bu çalışmaları nedeniyle vefatının ardında TÜBİTAK tarafından “HİZMET ÖDÜLÜ” verilmiştir.
Bilimsel yaşamının yanı sıra, edebiyattan sanat ve müziğe, tarihten dilbilgisine kadar geniş bir alanı kapsayan genel kültürü ve bu konuda verdiği çeşitli konferanslarla Prof.Dr. Mustafa İnan’ın ünü bilim alanının dışına da taşmıştır. Tüm yaşamı ve başarıları ile gençlere yüreklendirici örnek olması için TÜBİTAK, Mustafa İnan’ın vefatının ardından yaşamının roman şeklinde yazılması için bir proje önermiştir. Bu proje Prof. Dr. Mustafa İnan’ın eşi Prof.Dr Jale İnan’ın yürütücülüğünde, usta yazarımız Oğuz Atay’ın kalemi ile gerçekleştirilmiş ve “Bir Bilim Adamının Romanı, Mustafa İnan” adı altında basılarak yıllar boyu gençlere yol gösteren bir eser olmuştur.
Merkez : Ayazağa Kampüsü İTÜ Merkezi Derslik Binası giriş katı Maslak 212 276 58 92 İTÜ Vakfı kuruluşu olan
Sevgili Okurlar,
Dergimiz 69. Sayısı ile sizlere ulaşıyor. Daha önce de duyurduğu- muz gibi bu sayımızda Madencilik konusu kapak dosyası olarak ele alındı. Hazırlık çalışmalarımız sürerken, Türkiye’yi sarsan ve günde- mi değiştiren bir olay, 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in vefatı haberi üzerine önümüzdeki Sayımızı Sayın Demirel’e ithaf edilmek üzere ‘Su Mühendisliği’ konusuna ayırmaya karar verdik.
Ancak, bu sayımızın girişini de onu anmak üzere kısa bir hayat hika- yesi ve rektörlük dönemlerindeki çalışmaları ile kendisini yakından tanıma fırsatına bulan Prof. Dr. Gülsün Sağlamer’in anılarıyla sun- mayı düşündük. İTÜ’lü olmakla onur duyan, Üniversitemizin gelişimi için çok önemli katkılarda bulunan değerli mezunumuz Sayın Sü- leyman Demirel'i gelecek sayımızda daha geniş bir şekilde anma yapmayı planlıyoruz.
Bu sayımızda madenciliği, çeşitli açılardan anlatan geniş bir dosya ile sunmaya çalıştık. Öğretim üyeleri , İTÜ mezunları, madencilik alanındaki kurumların üst düzey yöneticileri açıklayıcı, tanımlayıcı yazılarıyla bizlere ışık tuttular. Böylece maden olarak adlandırılan, bu tükenen kaynakların nasıl arandığı, nasıl kazanıldığı, ekonomi- ye katkısı, çevre ile ilişkisi konularında değerli yazıları dergimizde toplamış olduk. Farklı görüşlerin bir araya getirilmesinin güzelliğini gördük.
Maden Y. Müh. Tuğrul Erkin “Kazma Kürekten Uzay Madenciliğine”
başlıklı yazısında bilinen rezervlerin tükenmekte olduğunu, yeni rezervlerin ise daha derinlerde olduğunu ve giderek daha ince ya- taklara inmeyi gerektirdiğini bunun için de çok büyük bilimsel ve teknolojik yeniliklerin geliştirildiğine işaret ederek deniz altı ve uzay madenciliğini örnek olarak gösteriyor.
Teknolojik araştırmaların hızla ilerlediği bu ortamda Türkiye’de madenciliğin durumunu Prof. Dr. Güven Önal “Türkiye’de Maden Kaynakları ve Ekonomiye Katkısı” başlıklı yazısında anlatarak, Tür- kiye’de madenciliğin olması gereken yerden oldukça uzakta bu- lunduğunu, ancak iyi bir stratejik planlama ve özendirme ile çok ileri noktalara taşınabileceğini belirtiyor. Yazı, Türkiye’nin maden potansiyeli maden üretimi ve tüketimi, ülke ekonomisi içindeki yeri gibi konularda bilgilerle devam ediyor.
Türkiye’de madencilik alanında önemli iki kurumun üst düzey yöne- ticilerinin yazıları konuyla ilgili bilgileri içeriyor.
MTA Genel Müdür Yardımcısı Kerim Tuncer Sarıkavak “Türkiye’de Maden Aramaları, Maden Rezervleri ve Ekonomik Değeri” yazısı ile maden rezervleri , maden arama faaliyetleri ve ekonomi açısından önemli bazı madenlere ilişkin verilerle konuyu tanıtıyor.
TPAO Genel Müdürü Besim Şişman, “Türkiye’de Petrolün Bugü- nü ve Geleceği” konulu yazısında petrol ve doğal gaz konusunda halen büyük oranda dışa bağımlı bir ülke olduğumuzu belirtiyor.
Ancak 2004-2011 yılları arasında yürütülen yoğun sismik program sayesinde %40’ı Türkiye’ye ait olan Karadeniz’de ciddi bir potansi- yelin bulunduğunun anlaşıldığını ve bu durumun umut verici oldu- ğunu vurguluyor.
Madencilik çalışmalarının çevreye yaptığı etkiler yazarların çoğu tarafından üstünde durulan bir konu olarak ortaya çıkmakta. Tuğrul Erkin, konuya “Şüphesiz madenler ülkemizin önemli bir değeridir.
Ancak ormanlar da akarsular da öyle” diyerek yaklaşmakta; Caner Zanbak, “tüm dünya toplumlarında artan çevre duyarlığı gerekli ve yeterli çevresel önlemler alınmadan işletilmekte olan maden işlet- melerini çevre hareketlerinin kolay hedefi haline getirmiştir” demek- te; Şebnem Düzgün de görüşünüW, “benimsenen doğal kaynak yönetimi sürdürülebilirlik açısından uygulanabilir görünmemekte- dir” şeklinde belirtmekte.
Prof. Dr. Şebnem Düzgün “Sürdürülebilir Doğal Kaynak Yönetimi Çerçevesinde Türkiye Madencilik Politikaları Değerlendirmesi“
başlıklı yazısıyla, devletin doğal kaynak yönetimi politikalarını sürdürülebilirlik esaslarına göre gözden geçirmesi ve uygun bir mevzuatın geliştirilmesi konusunu örnekler üzerinden açıklıyor.
Uluslararası Enerji Ajansı direktörü Fatih Birol “Türkiye İçin Enerji Stratejisi Önerileri” başlıklı yazısında enerji kaynaklarının verimli kullanımı, yerli kaynak kullanımına önem verilmesi ve enerji diplo- masisi konusunda ciddi adımlar atılmasının önemine dikkat çeki- yor. Ayrıca iş güvenliğinin birinci koşul olması gerektiğini vurgulu- yor; çevre bilinci ve küresel ısınmanın enerji politikalarına etkisinin önemi üzerinde duruyor.
Türkiye’de madenciliğin üç önemli alanı mermer, altın ve kıymetli doğal taşlardır. Prof. Dr. Sezai Kırıkoğlu “Türkiye’nin Kıymetli Taş- ları” adlı yazısında kıymetli taşların Türkiye’nin dünya mücevherat ticaretinde ilk sıralarda yer aldığını , pek çok kıymetli taşın önemli potansiyeline sahip olunduğunu açıklayarak bu sektörün yeni bir bakış açısıyla ele alınması gerektiğini belirtiyor.
İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kahyaoğlu tarafından hazırlanan “Türkiye’de Mermer Madenci- liği: Rezerv , işletme, Ekonomiye Katkısı, Çevre Etkileri” başlıklı yazı Anadolu’da binlerce yıldır kullanılan mermerin çıkarılması ve kullanımı ile ilgili tüm bilgileri içeriyor.
“Altın Madenciliği son yıllarda en çok üzerinde durulan ve çev- reye olan etkileri tartışılan bir alan. Dr. Caner Zanbak “Altın Ma- denciliği ve Çevre Üzerine” adlı yazısında, önce konunun teknik yönlerini anlatıyor ve daha sonra çevre duyarlılığı ve çevrecilik hareketlerini değerlendirerek bilgi kirliliğinin olumsuz etkilerinin oluşumuna yer veriyor.
Maden Y. Müh. Necati Yıldız “ Cumhuriyet Döneminde Madenci- likte Mevzuat” adlı yazısı ile, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana çıkarılan madencilikle ilgili kanunları ve uygulamaları ayrıntılı bir şekilde ve bazı örnekler üzerinden anlattıktan sonra, sorunların çözümünün tarafların katılımının sağlandığı, görüşlerinin dikkate alındığı yeni bir maden kanunu olduğunu vurguluyor; bu kanunun temel ilkelerini tanımlıyor.
Kapak dosyası Prof. Dr. Fatma Arslan’ın “İTÜ’de Maden Mühen- disliği Eğitimi”ni anlatan yazısı ile son buluyor. 1 Mart 1953 tarihin- de eğitime başlayan Maden Fakültesi’nin kuruluşundan bu yana gelişmesi etraflıca sunuluyor.
69. sayımızda, İTÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü’nü tanıtan bir yazıya yer veriyoruz. 1997 yılında Fen-Edebiyat Fakültesi için- de kurulan ve İTÜ’nün tüm öğrencilerine sosyal bilimler alanında eğitim vermekte olan Bölüm, ayrıntılı şekilde tanıtılıyor.
68. sayımızda başlattığımız mezunlarla söyleşiye bu sayımızda İnşaat Fakültesi 1950 mezunu Ayduk Koray ile devam ediyoruz.
Mimarlık dosyasında Prof. Dr. Mete Tapan’ın “Aydınlanma Felse- fesi ve Mimarlıkta Bilinçli Değerlendirme” konulu yazısı yer alıyor.
Tapan, mimarlıkla ilgili sorunların akılla ve rasyonel yöntemlerle çözümlenmesi ve bilinçli değerlendirmelerin yapılması konusunu aydınlanma felsefesi üzerinden tartışıyor.
Deprem dosyasında Doç. Dr. Deniz Mazlum “İstanbul’da Şiddetli Depremler Yılı: 1766” konulu yazısında 2.5 ay arayla yaşanan iki büyük depremin yarattığı hasarları ve bu hasarların nasıl onarıldı- ğını arşivlerde yaptığı araştırmalara dayanarak anlatıyor.
İTÜ’den Haberler dosyamız İTÜ’lülerin yaptığı çalışmalar ve ba- şarılarla giderek daha büyüyor. Öğrencilerin ve öğretim üyelerinin çok çeşitli alanlardaki etkinliklerini bu sayımızda da mutlulukla sunuyoruz.
Saygılarımızla, Prof. Dr. Yıldız Sey
D O S YA
MADENCİLİK
İ
TÜ İnşaat Fakültesi’den 1949 yılında İnşaat Yüksek Mühendisi unvanı ile mezun olan Süleyman Demirel, 1962 yılına kadar mühendislik mesleğini sür- dürdü. Ardından, Türk siyasetinin son 50 yılına Başbakan olarak, ana muhalefet partisi lideri olarak, yasaklı dönemde “Bir bilen” olarak ve 1993’te Cumhurbaşkanı olarak damga vurdu. İTÜ Vakfı Mütevelli Heyeti Onur Üyesi, İTÜ Fahri Doktorası ve İTÜ Üstün Hizmet Madalyası sahibi olan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demi- rel, üniversitemize büyük katkılar sağla- mıştır.Süleyman Demirel kimdir?
Isparta'nın Atabey ilçesine bağlı İslam- köy'de doğdu. İlköğrenimini doğduğu köyde, ortaokul ve liseyi Isparta ve Af- yon'da bitirdi. Şubat 1949'da İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Su Bölümü’nden İnşaat Yüksek Mühen- disi unvanı ile mezun oldu. Aynı yıl Elekt- rik İşleri Etüd İdaresi' nde göreve baş- ladı. Devlet tarafından Amerika Birleşik Devletleri’nin “Bureau of Reclamation”
kuruluşuna gönderildi ve orada 1949- 1950 yılları arasında görev yaptı. 1954- 1955 yıllarında yine ABD’de “Eisenhower Exchange Fellow Ship” bursiyeri olarak barajlar, sulama ve elektrifikasyon ko- nularında ihtisas yaptı. 1954 yılında Ba- rajlar Dairesi Başkanı, 1955 yılında da Devlet Su İşleri Genel Müdürü oldu ve bu görevi 1960 yılına kadar sürdürdü.
1960-61 yıllarında Devlet Planlama Teşkilatı’nda yaptığı askerlik hizmetinin ardından, 1962-1964 yılları arasında ser- best müşavir-mühendis olarak çalıştı.
Aynı yıllarda Orta Doğu Teknik Üniver- sitesi'nde su mühendisliği konusunda dersler verdi.
Siyasî yaşamına, 1962 yılında, Adalet Partisi Genel İdare Kurulu üyeliği ile baş- ladı. 28 Kasım 1964 tarihinde bu partiye
sonra, parti içi bir kriz dolayısı ile, 32.
T.C. Hükümeti’ni kurmak durumunda kal- dı. 12 Mart 1971 muhtırası üzerine, baş- bakanlık görevini bıraktı. 1971 ile 1980 arasında, 1975, 1977 ve 1979'da 3 defa daha hükümet kurdu.
12 Eylül 1980 müdahalesi üzerine görevi bıraktı ve 7 sene yasaklı olarak si- yaset dışı kaldı. 6 Eylül 1987'de yapılan halk oylaması ile yasaklar kaldırıldı ve 24 Eylül 1987 tarihinde, Doğru Yol Partisi Genel Başkanlığı'na seçildi.
40 Yaşında Başbakan Oldu
29 Kasım 1987'de yapılan genel seçim- genel başkan seçilmesinin ardından, ku-
rulmasını sağladığı ve Şubat-Ekim 1965 tarihleri arasında görev yapan koalisyon hükümetinde Başbakan Yardımcısı ola- rak görev aldı.
10 Ekim 1965'de yapılan genel se- çimlerde başında bulunduğu AP, yüzde 53 oy alarak tek başına iktidar oldu. Bu seçimlerde Isparta Milletvekili olarak Parlamento'ya girdi ve Türkiye'nin 12.
Başbakanı olarak hükümeti kurdu.
Bu hükümet 4 yıl sürdü. 10 Ekim 1969 tarihindeki genel seçimlerde de Adalet Partisi yine tek başına iktidar oldu. Böy- lece, 31. T.C. Hükümeti’ni kurdu. Daha
İTÜ Çok Değerli Bir Mezununu Kaybetti
Türkiye’de demokrasinin önemli ismi 9. Cumhurbaşkanı,
İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu Yüksek Mühendis
Süleyman Demirel, 17 Haziran 2015 tarihinde 91 yaşında
hayata veda etti.
lerde Isparta Milletvekili olarak tekrar TBMM'ne girdi. 20 Ekim 1991 tarihinde yapılan genel seçimler sonrasında, DYP ile Sosyal demokrat Halkçı Parti'nin bir araya gelerek kurduğu 49. T.C. Hüküme- ti’nde Başbakan olarak görev aldı. 30 yaşında genel müdür, 40 yaşında önce parti genel başkanı, sonra başbakan ol- muş; 12 seneye yaklaşan başbakanlık görevinde, Türkiye'nin kalkınması ve ge- lişmesine büyük hizmetlerde bulunmuş- tur. Türkiye'nin en genç genel müdürü, en genç başbakanı ve İsmet İnönü'den sonra en uzun başbakanlık yapmış kişi- sidir. 6 dönem I 6 dönem Isparta Millet- vekilliği yapmış, 7 sene yasaklı kalmış, 6 defa hükümetten gitmiş, 7 defa hükü- met kurmuştur. 16 Mayıs 1993 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin 9. Cumhurbaşkanı olarak se- çilen Demirel bu görevi 16 Mayıs 2000 tarihine kadar sürdürmüştür.
Not: Dergimizin, Su İşleri-Su Yapıları teması ile yayımlayacağımız gelecek sa- yımızı Süleyman Demirel’e ithaf ederek, 9. Cumhurbaşkanı Demirel’in, mühen- dislikten siyasete uzanan serüvenini de geniş bir dosya olarak okurlarımıza su- nacağız.
Sayın Demirel, her zaman Cumhu- riyet’in kendilerine sunduğu olanakları anlatmayı, İslamköy’den Cumhurbaş- kanlığına uzanan yaşamında İstanbul Teknik Üniversitesi’nin rolünü ve devletin İTÜ’ de mühendislik öğrenimini görürken öğrencilere sağladığı yatılı ve parasız okuma olanaklarının önemini vurgular ve üniversitesine olan sevgisini ve şükran hislerini bizlerle paylaşırdı. İkinci Dünya Savaşı sırasında Beyoğlu’nda yürürken burunlarına gelen taze ekmek kokusunu, o günü yaşarmışcasına bize anlatan Sa- yın Demirel, Gümüşsuyu’na geri geldik- lerinde yemekhanede hazır olan yemek ve ekmeğin onlar için ne ifade ettiğini ve kendilerini nasıl güvende hissettiklerini gözleri buğulanarak anlatırdı ve “ işte Türkiye Cumhuriyeti ve Teknik Üniversite bize bu imkânları cömertce sağlamıştır”
derdi.
Sayın Demirel’in İTÜ’ye duyduğu sevgi ve şükran hislerini mezunlarımıza inanılmaz bir pozitif enerji ile nasıl aktar- dığını ve herkesi İTÜ’ye daha fazla emek ve destek vermeye nasıl yönlendirdiğini gördüm ve yaşadım.
B
ir yere, bir kuruma, bir ülkeye, bir topluma ait olmak ve ona güçlü bir aidiyet duygusu ile bağlan- mak, hizmet etmek ve onu yüceltmek için çaba harcamak… İstanbul Teknik Üniversitesi’nin biz mezunları üzerinde yarattığı en güçlü duygu bu olsa gerek.Bu duygunun özellikle 1940’lı yıllardan başlayarak üniversite yıllarını Gümüşsu- yu Erkek Öğrenci Yurdu’nda geçirenler- de inanılmaz boyutlara ulaştığını gördüm ve yaşadım. Hiç tanımadığım, ilk defa karşılaştığım birçok İTÜ mezunu ile ilk andan itibaren sanki kendilerini yıllardır tanıyormuşum hissine kapılmamın nede- ni de bence yüreğimize yerleşmiş, bizi birleştiren aidiyet duygusudur. İşte bu aidiyet duygusunu en üst düzeyde yaşa- mış olan değerli 9. Cumhurbaşkanımızı, yakasından İTÜ rozetini eksik etmeyen değerli mezunumuzu kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşamaktayız.
Değerli Mezunumuz 9. Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman
Demirel’in Anısına
İstanbul Teknik Üniversitesi’ne kol kanat geren, ilk Başbakanlığı döneminde Maslak Kampüs arazisinin kamulaştırılarak İTÜ’ye verilmesini, son Başbakanlığı döneminde ise 1990’ların başında tahsisleri kaldırılan İTÜ Taşkışla, Gümüşsuyu ve Maçka Kampüsleri’nin tekrar İTÜ’ye tahsislerini sağlayan; Cumhurbaşkanlığı döneminde ise yalnız İstanbul Teknik Üniversitesi’nin tarihinde değil Türkiye üniversiteler tarihinde gerçekleştirilen en büyük bağış
projelerinden birini başlatan ve sonuna kadar izleyen Sayın Süleyman Demirel’i biz İstanbul Teknik Üniversiteliler nasıl unutabiliriz ki?..
Prof. Dr. Gülsün Sağlamer
İTÜ, 1996-2000/2000-2004 Dönemleri Rektörü
İstanbul Teknik Üniversitesi’ne kol kanat geren, ilk başbakanlığı döneminde Maslak Kampüs arazisinin kamulaştırılarak İTÜ’ye verilmesini, son başbakanlığı döneminde ise 1990’ların başında tahsisleri kaldırılan İTÜ Taşkışla, Gümüşsuyu ve Maçka Kam- püsleri’nin tekrar İTÜ’ye tahsislerini sağla- yan; Cumhurbaşkanlığı döneminde ise yal- nız İstanbul Teknik Üniversitesi’nin tarihinde değil Türkiye üniversiteler tarihinde gerçek- leştirilen en büyük bağış projelerinden biri- ni başlatan ve sonuna kadar izleyen Sayın Süleyman Demirel’i biz İstanbul Teknik Üni- versiteliler nasıl unutabiliriz ki?.. İTÜ Maslak Kampüsü’nü Cumhurbaşkanlığı döneminde ve sonrasında açılış törenleri ve Mezunlar Günü’nde her yıl onurlandıran Sayın Demi- rel’in yaşadığı mutluluğa o törenlere katılan mezunlarımız şahittir.
Beni rektörlüğe atadığı 6 Ağustos 1996
jesini başlattığımız 1997 yılında bütün me- zunları İTÜ’ye yardıma davet ederken aynen şunları söylemişti;
“Değerli Mezunlar, İstanbul Teknik Üni- versitesi’ni yeniden en başta tercih edilen üniversite yapabilmemiz için önemli reform- lara ve bu reformları da gerçekleştirebilmek için yeni finans kaynaklarına ihtiyacımız var.
Rektörümüz Gülsün Hanım’ın başlattığı ba- ğış programı sizin için büyük fırsattır, bu fır- satı kaçırmayıp değerlendirmelisiniz.”
Bağışın mezunlar için bir fırsat olarak algılanabileceğini ilk defa o zaman duymuş ve biraz da hayret etmiştim. Ne kastettiğini daha sonra olayları yaşadıkça anlayacaktım.
Bir kuruma, bir insana yardım etme olasılı- ğını fırsat olarak gören Sayın Demirel’in bu cümlesi benim hayata bakış açıma da yeni bir boyut kazandırmıştı. Karşılıklı güvenin ne kadar önemli olduğunu ve bu güvenin nasıl aşılamaz zorlukları aşmamızı sağladı- ğını gördüm ve yaşadım. Bu bağış projesi sürecinde, Üniversitelerine gönülden bağlı değerli İTÜ mezunlarının, tüm İTÜ akademik ve idari kadrolarının ve öğrencilerinin katkı- ları ile hayallerimiz gerçek oldu. Bu sürecin başından sonuna kadar Ankara’daki çalışmaları yapılandıran Sayın Necdet Seçkinöz, Sayın Ek- rem Göksu, Sayın Mustafa Babür ve Sayın Yel- man Gazimihal’i rahmetle anıyorum.
Gümüşsuyu Yurdu’nun restorasyonunu başlatmak için 1998 yılında Gümüşsuyu Kampüsümüzde Orhan Öcalgiray Konfe- rans Salonu’nda yapılan toplantıda başta Sayın Demirel olmak üzere katılan tüm me- zunların nasıl duygulandıklarını, gözlerinin dolduğunu hatta bir süre önce kaybettiğimiz Sayın Uğurhan Tunçata’nın nasıl ağladığını hatırlıyorum. Sayın Demirel’in teşvikleri ile, tarihinde Sayın Demirel’in kendisi bizzat te-
lefonla aramış, kutlamış ve üniversiteyi iki hafta içinde ziyaret etmek ve projelerimizi dinlemek istediğini söylemişti. Gerçekten de, verdiği tarihte İTÜ Maslak Kampüsü’nü onurlandırmış ve projelerimiz hakkında bilgi almış ve sormuştu: “Bu projeleri gerçekleş- tirmek için ne kadar kaynak lazım?” Ben de en az 20 Milyon USD demiştim. O zaman ufkumuz daha dar, cesaretimiz daha azdı;
ancak 20 Milyon USD diyebilmiştim. Ortak projemiz işte böyle başlamış ve 2004 yılını bitirdiğimizde ayni ve nakdi bağış projemiz 80 Milyon USD’ı aşmıştı. Bu bağışlar altya- pı, yurt, burs, laboratuvar, öğrenci merkezi, derslik, kitap, ekipman, akademik ödül, yurt- dışı görevlendirme ödeneği, yabancı öğre- tim elemanlarının daveti için kaynak olmuş ve reformlar bu sayede hayata geçirilebil- miştir. Sayın Demirel, İTÜ 2001 Atılım Pro-
Süleyman Demirel’in İTÜ’yü ziyareti, Ağustos 1996.
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i ziyaret, 1996.
Sayın Demirel, İTÜ 2001 Atılım Projesini başlattığımız 1997 yılında tüm mezunları İTÜ’ye yardıma davet
ederken aynen şunları söylemişti;
“Değerli Mezunlar, İstanbul Teknik Üniversitesi’ni yeniden en başta tercih edilen üniversite
yapabilmemiz için önemli reformlara ve bu reformları da
gerçekleştirebilmek için yeni finans kaynaklarına ihtiyacımız var. Rektörümüz Gülsün Hanım’ın başlattığı bağış programı sizin için büyük fırsattır bu fırsatı kaçırmayıp
değerlendirmelisiniz.”
kullanılamaz duruma gelmiş olan yurdun hiç vakit kaybetmeden yenilenmesi için başta Sayın Erol Üçer olmak üzere,değerli mezun- larımız Atilla Doğan, Mehmet Aydıner, Bülent Kuyumcu, Cevdet Kösemen, Atilla Şenol, Atilla Önen ve Zeynep Bodur’un katkıları ile restorasyon kısa sürede tamamlandı. İTÜ Gümüşsuyu Öğrenci Yurdu İstanbul Teknik Üniversitesi’nin ilk defa kız ve erkek öğren- cileri aynı binada üst düzeyde mekân stan- dartlarında misafir ettiği öğrenci yurdu oldu.
Sayın Demirel’i Ankara’da son ziyaret ettiğimde yine üniversitede neler olup bit- tiğini öğrenmek istedi. Yapılan reformların devam edip etmediğini, yaptığımız yatırımlar ve kurduğumuz vakıf şirketlerinin üniversi- teye yeterli destek sağlayıp sağlamadığını, üniversite sıralamalarındaki yerimizi sordu.
İTÜ’nün eski güzel günlerdeki gibi başta olması için harcadığımız çabaların ve ba- şarıların sürdürülebilirliğini her zaman ya- kından izledi. Görüşmemiz bittiğinde ayağa kalkıp beni yola koymak istedi. Ben “Sayın Cumhurbaşkanım lütfen rahatsız olmayın”
dediğimde “İstanbul Teknik Üniversitesi’nin değerli Rektörü gelmiş nasıl kendisini uğur- lamam” dedi ve sağlık sorunları olmasına rağmen beni oturduğumuz odanın kapısına kadar gelerek uğurladı.
Sayın Demirel’in en sevdiği İTÜ toplantı- ları şüphesiz ki Mezunlar Günü toplantılarıy- dı. Keyifle gelir, arakadaşları ve mezunlarla buluşmaktan büyük mutluluk duyardı. Biz 40 ve 50 yıllarını kutlayan mezunlarımıza plaket verirken bize “Neden 60.yıl -70.yıl yok” dedi.
Biz de hemen uygulamaya geçtik. 1998 yı- lında kendisinin 50. yıl plaketini özel olarak tasarlamıştık. 60.Yılını kutlayan değerli Cum- hurbaşkanımızın 70.yılına da ulaşacağını
dinleyen ve çözen, üstün zekâ ve belleği ile bizleri her zaman kendisine hayran bırakan, kendilerini dinleme fırsatı bulduğumuzda, bizi geleceğin parlak olduğuna inandıran ve mücadele gücü veren büyük insan Sayın Demirel’i İTÜ camiası her zaman büyük bir sevgi ve saygı ile anacak ve anıları İTÜ Kam- püsleri’nde yaşayacaktır. Sayın Süleyman Demirel’i rahmetle anıyor, kederli ailesine ve İTÜ camiasına başsağlığı diliyorum.
ümit ediyorduk ama maalesef bu olamadı.
Bu yazıyı Sayın Demirel’in vefatı dola- yısıyla verdiğim ilandaki sözlerle bitirmek istiyorum: “Kurulduğu 1773 yılından beri İstanbul Teknik Üniversitesi’ne 1996 yılında ilk defa kadın rektör atayan, İTÜ’ye verdiği büyük destek, gösterdiği güven ve sevgi ile çağ atlatan, Cumhurbaşkanımız olarak Cumhuriyetimizin ‘Üniversiteler Projesi’ne öncelik veren, Türk üniversitelerinin dertlerini
1997-98 Öğretim Yılı Açılışı, İTÜ Maçka Kampüsü.
Sayın Demirel’i Ankara’da son ziyaret ettiğimde yine üniversitede neler olup bittiğini
öğrenmek istedi. Yapılan reformların devam edip etmediğini, yaptığımız yatırımlar ve kurduğumuz vakıf şirketlerinin
üniversiteye yeterli destek sağlayıp sağlamadığını, üniversite
sıralamalarındaki yerimizi sordu. İTÜ’nün eski güzel günlerdeki gibi başta olması için harcadığımız çabaların ve başarıların sürdürülebilirliğini her
zaman yakından izledi.
basınçlı su, kazı amacıyla kullanılıyor.
Suyla kazılan kömür güçlü pompa- larla yeryüzüne çıkarılıyor, öğütülüyor ve pipelınelarla 400-500 km uzaklıktaki enerji santrallerine taşınıyor. Bugün bu metot Çin’de sıkça kullanılıyor. Nitekim yılda 4 milyar ton üretim yapmak nasıl mümkün olurdu.
Bu olağanüstü üretim değerlerine erişmek için başta jeoloji makine, elekt- rik mühendisliklerinin ciddi desteğine ihtiyaç var.
Bütün bu çabalar daha çok, daha te- miz daha ucuz hammadde üretimi içindir.
Aksi taktirde, oluşagelen sanayiyi beslemek, doyurmak mümkün olmaz.
İnsanlığın geleceği bu çabalara bağlıdır.
Kaldı ki; madencilik mesleğini diğer meslek dallarından ayıran bariz fark, maden (yataklarının) rezervlerinin tüke- nir olmasındandır.
Pompaladığınız petrol veya kazdığı- nız kömür, bilinen rezervlerinizi tüketmek
İ
nsanlık tarihinin en eski mesleği olan madencilik, son yarım yüzyıl içinde çok büyük bilimsel ve teknolojik yeni- likler geçiriyor.Artık maden yataklarının varlığı dağ- da hayvan otlatan çobanlar tarafından saptanmıyor.
Bu hizmet satelitler tarafından yapı- lıyor.
Artık deniz dibi madenciliği bir yeni- lik olmaktan çıktı. Uzay madenciliği gün- deme geldi. Uzay seyahatlerinin önde gelen amaçlarından birisi de budur.
Nitekim aya inen uzay aracı aydan ilk numuneyi kazmasıyla aldı, daha sonra numuneyi öğüterek analiz etti ve sonra uzay üstüne bildirdi. İste bu tam tama- mına bir madencilik faaliyetidir.
Aynı şaşırtıcı değişiklikler, yenilikler dünyamızda da hayret verici, sınır dışı uygulamalar olarak sürüyor. Deniz dibi madenciliği deniz seviyesinin 2000m altında robotlarla sürdürülüyor. Yüksek
MADENCİLİK DOSY
Maden Y. Müh. Tuğrul Erkin
İTÜ Maden Fakültesi’61
Madencilik mesleğini diğer meslek dallarından ayıran bariz fark, maden (yataklarının) rezervlerinin tükenir
olmasındandır.
Pompaladığınız petrol veya kazdığınız kömür, bilinen rezervlerinizi tüketmek
pahasınadır. Yeni rezervler ise daha derinde ve çokça daha fakir damarlar içindedir.
Böyle bir oluşum da, önümüzdeki yıllar daha derinlere, daha ince yataklara inmenizi gerekli kılar…
Kazma ve Kürekten
Uzay Madenciliğine
pahasınadır. Yeni rezervler ise daha de- rinde ve çokça daha fakir damarlar için- dedir. Böyle bir oluşum da, önümüzdeki yıllar daha derinlere, daha ince yatakla- ra inmenizi gerekli kılar.
Bu da daha fazla havalandırma, ta- şıma, tahkimat gibi masrafları karşınıza çıkartır. Bu yeni şartlar üretim maliyet- lerinizi etkiler. Değişen maliyetleri kont- rol altında tutarak olumlu sonuçlar elde etmek mümkündür. Bir kere daha tekrar etmek isteriz ki burada hüner tamamen mühendise aittir.
Ancak elemanlarınız yeterli değilse önerdikleri çözüm yolları çok kez:
- Üretim maliyetlerini düşürmez arttırır.
- Ocak kazalarını düşürmez arttırır.
Öte yandan tükenen ve fakirleşen maden yataklarınızı cevher zenginleş- tirme ve metalürji gibi teknolojilerle zen- ginleştirerek, atıklardan arındırılarak sa- nayinin kullanacağı değerlere erişilmesi
Elbistan linyitlerinden yeni kazan tekno- lojileri vasıtasıyla ülke elektriğinin %25’i karşılanmaktadır.
Son olarak maden çevre ilişkisine değinmek istiyorum.
Şüphesiz ki madenler ülkemizin önemli bir değeridir. Ancak ormanlar da akarsular da öyle.
Maden işleme projeleri her ne şekil- de olursa olsun, çevre zenginlikleri ile beraber değerlendirilmelidir.
Sonsöz: Maden Mühendisliği en ge- lişmiş teknolojilerle ve bilgisayar deste- ğiyle hizmet veren ve diğer mühendislik dallarıyla yakın ilişki içinde yürütülmeli- dir.
Ancak çok iyi yetişmiş mühendislerle başarılı sonuçlara ulaşılabilir.
İTÜ, kalitatif (seçkin) bir eğitim ile ül- keye örnek olabilir.
Bu konuda yöneticileriniz kadar me- murlarınız da görevli ve sorumludur.
de mümkündür.
Rakipleriniz ile rekabet edebilmeniz gerekir. Bunun için de pazarlama tek- niklerini ve ürün çeşitlerini geliştirmeniz şarttır.
Rakiplerinizle sürdürebileceğiniz zo- runlu rekabet için iki yol vardır.
1- Maliyeti artıracak her türlü masra- fı kesmek, maden yatağınızın en düşük maliyetli bölgelerine program-plan dışı girmekteki bu yol sizi “MADEN KAZALA- RINA” götürür. Bizdeki durum budur.
2- Maliyeti düşürecek yeni teknoloji- ler ve daha önemlisi bilgi, görgü ve be- cerinizi kullanmak. Bu ciddi bir mühen- dislik altyapısı gerektirir, daha çok da eğitim kurumlarını ilgilendirir.
Nitekim Bergama’daki altın içeren kumlardan yıllardır Altın Cevheri üretil- mektedir; tıpkı Nevada’daki gibi.
Ülkemizin büyük enerji talebini kar- şılamak için yaklaşık 1000-1200 kalorili
Artık deniz dibi madenciliği
bir yenilik olmaktan çıktı.
Uzay madenciliği gündeme geldi. Uzay seyahatlerinin
önde gelen amaçlarından
birisi de budur.
şiminde önemli yeri olan madencilik ve entegre üretim sanayii, en büyük katma değeri yaratmaktadır. Gelişmiş ülkeler- de halen, GSMH’da madenciliğin payı;
ABD’de % 4.5, Federal Almanya’da % 4.0, Kanada’da % 7.6, Avustralya’da
% 8.7, BDT’da % 14, Çin’de % 15, Hin- distan’da % 15, Türkiye’de hammadde olarak % 1,5, entegre ürünlerle birlik- te % 3.5 düzeyindedir. Görüldüğü gibi, Türkiye`de madencilik, olması gereken yerden oldukça uzaktadır. Iyi bir stratejik planlama ve özendirme ile bugünkün- den çok ileri noktalara taşınabilir. Ülke- mizin gerçekten kalkınması, cari açığın ortadan kaldırılması ve refahın tüm ülke düzeyine yayılması, ülke madenlerinin işletilmesi ve metal üretim endüstrinin kurulmasına bağlıdır.
Türkiye’nin Maden Potansiyeli
Türkiye bor, zeolit, pomza, selestit gibi madenlerde dünyanın en büyük rezervle- rine sahip bulunmakta, krom, manyezit, toryum, nadir topraklar, barit, kil, kömür, feldspat ve bazı endüstriyel hammadde- ler ile doğal taş rezerv varlığında, dün- Giriş
D
oğal kaynakların insan ve toplum yaşamındaki önemi bilinmektedir.Yaşamı fonksiyonel hale getiren araç ve gereçlerin % 90’ı doğal kaynak- lardan, özellikle de madenlerden sağlan- maktadır. Toplumların refah ve gelişmişlik düzeyleri ile madencilik faaliyetleri ara- sında çok yakın bir ilişki bulunmaktadır.
İnsanlar ilk çağlardan itibaren maden- cilik faaliyetlerine ve madenlerden ya- rarlanmaya başlamışlar, bu faaliyetlerin sonucunda da medeniyetin doğuşunu sağlamışlardır. Günümüzün gelişmiş ül- keleri, madenlerini, 16. yüzyıldan itibaren etkin şekilde üretmişler ve sonucunda 18. yüzyılda endüstri devrimini gerçek- leştirmişlerdir. Türkiye gibi madenlerini yeterince üretemeyip, endüstrisini ge- liştiremeyen ülkeler ise, gelişmiş ülkele- rin pazarı konumunda kalmışlardır. Uzay çağı ve sanayi ötesi bilgi toplumunun do- ğuşu da, maden ürünlerinden sağlanan özel metal, alaşım ve malzemeler saye- sinde gerçekleşmiştir.
Ülkelerin kalkınma ve ekonomik geli-
Türkiye’nin Maden Kaynakları ve Ekonomiye Katkısı
Prof. Dr. Güven Önal
İTÜ Maden Fakültesi
Türkiye'de madencilik, olması gereken yerden oldukça uzaktadır. Iyi bir stratejik
planlama ve özendirme ile
bugünkünden çok ileri noktalara
taşınabilir. Ülkemizin gerçekten
kalkınması, cari açığın ortadan
kaldırılması ve refahın tüm
ülke düzeyine yayılması,
ülke madenlerinin işletilmesi
ve metal üretim endüstrinin
kurulmasına bağlıdır…
yanın söz sahibi ülkeleri arasında yer almaktadır. Ülkemizde 70’in üzerinde maden çeşidi bulunmaktadır.
Anadolu’ya Küçük Asya isminin ve- rilmesi ve çok sayıda medeniyetin bu topraklar üzerinde kurulması, doğal kaynaklarla yakından ilgilidir. Türkiye’nin bugünkü verilerle, 4 trilyon doların üze- rinde maden varlığına sahip olduğu he- saplanmaktadır. 2014 yılında, ülkemizde madenciliğin GSMH’daki payı, %1,5 dü- zeyindedir. Türkiye’de 2014 yılı sonu iti- barı ile, 7.500 civarı arama, 13.500 civarı işletme olmak üzere, 21.000 civarında maden ruhsatı, 8.400 civarında üretim yapan maden işletmesi bulunmaktadır.
Türkiye’nin Maden Üretim ve Tüketimi Türkiye’nin 2014 yılı toplam maden üre- timi, kırmataş ve çimento hammaddele- ri dahil 500.000.000 ton civarında olup, değeri, 17 milyar dolar düzeyindedir. Bu- nun 4.647 milyar doları dış satım olarak gerçekleşmiştir.
Kırmataş, çimento hammaddeleri ve kömürün tamamı, mermer ve doğaltaş’ın yarısı yurt içinde tüketilmektedir.
Maden Rezerv (Ton)
Mermer ve Yapı Taşları 25.000.000.000 Linyit
Taş Kömürü
14.500.000.000 1.100.000.000
Bor 3.066.300.000
Kuvars Kumu ve Kuvarsit 5.000.000.000
Trona 800.000.000
Feldspat 836.000.000
Aluminyum 240.000.000
Kromit 300.000.000
Demir (ton metal) 85.000.000
Kil 575.000.000
Barit 35.000.000
Manyezit 110.000.000
Çinko (Zn ton metal) 5.149.600 Kurşun (Pb ton metal) 3.252.000 Bakır (Cu ton metal) 1.800.000
Selestit 300.000
Tungsten (ton metal) 60.000
Gümüş (Ag metal) 6.800
Antimuan (Sb metal) 125.000
Altın (Au metal) 700
Tablo 1:
Türkiye’nin Bilinen Başlıca Maden Rezervleri
Kömür
Kaynak: MTA ve Diğer Envanter Yayınları
Yıllar İhracat Miktarı, Ton
İhracat Değeri,
ABD $ 2010 18.987.557 3.468.890.334 2011 19.719.723 3.876.465.022
2012 20.556.303 4.181.381
2013 22.314.245 5.034.905
2014 21.236.853 4.646.933
Tablo 2:
Türkiye’nin Son 5 Yıllık Maden İhracat Miktarı ve Değerleri
Kaynak: İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (2015)
Entegre Üretim İhracat Değeri, ABD $
Demir Çelik 8.000.000.000
Kömürden Enerji 8.000.000.000
Çimento 6.000.000.000
Seramik+Cam 1.200.000.000
Bor 950.000.000
Bakır 350.000.000
Alüminyum 200.000.000
Ferro Krom 150.000.000
Tabii Soda 200.000.000
TOPLAM 25.050.000.000
Tablo 3:
2014 Yılı Türkiye Entegre Maden Üretim Değerleri
Kaynak: Muhtelif
Diğer madenler ise, büyük ölçüde ih- raç edilmektedir. İç tüketimin toplam de- ğeri 12 milyar dolar civarındadır.
Entegre demir çelik, bakır, alüminyum, seramik, şişecam, çimento, ferrokrom, krom kimyasalları, bor kimyasalları, do- ğal soda tamamen maden ürünlerinden üretilmektedir. Bu ürünler maden ihracatı ve üretimi içinde yer almamakta, başka sanayi dallarında gösterilmektedir. En- tegre ürünlerle birlikte, 2014 yılı maden ürünleri değeri, 25 milyar dolar civarında olmuştur.
İthal Edilen Maden Ürünleri ve Enerjinin Cari Açıktaki Payı
Büyük bir bölümünün ülkemizde üretimi mümkün iken, ithal edilerek karşılanan
Yeterli aramalar yapıldığında bu rezerv daha da artacaktır. Buna karşın ülkenin bilinen doğalgaz ve petrol rezervleri çok küçük boyutlardadır. Enerjide dışa ba- ğımlılığın azaltılması, cari açığın da azal- masına neden olacaktır.
Madenciliğin Ülke Ekonomisine Daha Fazla Katkı Sağlaması İçin Alınması Gereken Önlemler
• Maden Bakanlığı’nın kurulması,
• Mevzuattaki boşlukların doldurulma- maden ürünleri ve enerji hammaddeleri
için, 2013 yılında toplam olarak yaklaşık 100 milyar dolar ödenmiştir. Bu meblağ, cari açığın tamamından fazla olup, itha- lattaki payı ise % 40 civarındadır.
Bilindiği gibi, ülkemizin enerjide- ki dışa bağımlılığı %75 civarında olup, 2013 yılındaki enerji ithalatı cari açıkta,
%86 gibi önemli bir yer tutmaktadır. Tür- kiye’nin bilinen kömür rezervleri 14.5 mil- yar tonu linyit, 1 milyar tonu taşkömürü olmak üzere, 15.5 milyar ton civarındadır.
Maden Adı İthalat, ABD $
Demir-Çelik 20.282.470.075
Bakır 3.709.973.179
Alüminyum 3.236.691.108
Kurşun 221.661.507
Çinko 520.796.571
Nikel 172.925.827
Kalay 58.165.959
Altın 15.127.241.246
Gümüş 208.637.663
Diğer Metal Cevherleri 128.952.078
Taşkömürü 3.512.030.885
Diğer Ham Mineraller 428.160.901
ARA TOPLAM 47.607.706.999
Kok-Semikok, Rafine Edilmiş
Petrol Ürünleri 18.896.090.030 Ham Petrol, Doğalgaz 33.220.046.980
GENEL TOPLAM 99.723.844.009
Tablo 4:
2013 Yılı Türkiye Maden ve Yarı Mamul Ürünleri İle Enerji Hammaddeleri İthalatı
Kaynak: TUİK
Türkiye bor, zeolit, ponza, selestit gibi madenlerde dünyanın en büyük
rezervlerine sahip bulunmakta, krom, manyezit, toryum, nadir topraklar, barit, kil, kömür, feldspat
ve bazı endüstriyel hammaddeler ile doğaltaş rezerv varlığında,
dünyanın söz sahibi ülkeleri
arasında yer almaktadır.
sı ve tıkanıklıkların giderilmesi, 2012 yılında yayımlanan Başbakanlık ge- nelgesinin madencilik faaliyetlerine uygulanmaması,
• Entegre maden endüstrisinin özendi- rilmesi ve ithal yolu ile sağlanan ham, yarımamul ve mamul maddelerin yerli olarak üretilmesi,
• Her türlü maden arama faaliyetinin teşvik edilmesi, sondaj metre maliye- tinin yarısının devletçe karşılanması,
• Yerli kömür yakan termik santralle- re ve kömür üretimine özel teşvikler sağlanması, elektrik alım garantisinin 100 MW’a kadar verilmesi,
• Kömürden gaz ve akaryakıt üretimi
dencilik kaynak yaratmada birinci sırada gelen bir sektördür. Uç ürün- lere gidildikçe katma değeri büyük oranlarda artma gösterir. Örneğin:
hurdadan üretilen demir-çeliğin kat- ma değeri % 30’lar civarında iken, demir cevherinden entegre tesislerde üretilen demir-çelik’in katma değeri
% 150 düzeyine yükselmektedir.
• Madencilik, genellikle kırsal alanlar- da sürdürülen bir faaliyettir. Ülkemiz- de yaşanan çeşitli olumsuzlukların temel nedenlerinden biri, bölgeler arasındaki gelişmişlik farkıdır. Geri kalmış yörelerde yapılacak maden- cilik yatırımları, arama döneminden başlayarak bölgeye dinamizm getire- cek, aramaların olumlu sonuçlanma- sı halinde açılacak işletmeler, yeni çekim alanlarının çekirdeğini oluş- turacaktır. Üretilecek ham veya yarı- mamül maddeler, yine bu bölgelerde, ilgili sanayinin kurulmasına katkıda bulunacaktır. Böylece, oluşturulan istihdam alanları, iç göçü engelleye- cektir.
• Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’n- ca, yapılan stratejik çalışmaya göre, madenciliğin GSMH içindeki payının, 10 yılda % 4’e yükselmesi ve kalkın- ma hızının % 5 olması varsayıldığın- da, on yılda 30 milyar dolar yatırım yapılarak, madencilik geliri 10 milyar dolar/yıl dış satım olmak üzere, 40 milyar dolar/yıl düzeyine yükselecektir.
• Madencilikte yukarıda özetlenen stratejik önlemler alındığı taktirde Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlı- lığı 2023 yılına kadar yarıya inecek, sanayinin ihtiyacı maden girdilerinin yerli üretimi ile de cari açıkta büyük bir azalma görülecektir.
yatırımlarının özel olarak teşvik edil- mesi. 10 milyon ton/yıl 2000 kalorilik kömür kullanılarak, 12.250.000 varil/
yıl petrol, petrokimya ürünleri, ayrıca, 500 Megawatt elektrik üretimi müm- kündür. Böyle bir tesisin yatırım ma- liyeti 3 milyar dolar, 1 varil petrolün maliyeti ise 65 $ civarında olmaktadır.
• Yıllık kömür üretiminin en az 200 mil- yon ton/yıl düzeyine yükseltilmesi.
• Şehirlerin ısıtılmasında kömür yakan mer- kezi buhar santrallerine teşvik verilmesi.
Sonuç
• Maden ürünleri katma değeri en yük- sek olan ürünlerdir. Bu nedenle ma- Kaynaklar 1998
% 2002
% 2006
% 2010
% 2011
% 2012
% 2013
%
Yerli Kömür 39.7 23.3 20.0 17.1 18.1 14.9 17.1
İthal Kömür 0 1.5 6.3 9.0 10.0 8.1 11.6
Doğal gaz +LPG 14.9 40.8 44.0 46.5 44.7 35.8 42.0
Hidrolik 38.3 26.0 25.1 24.5 23.2 34.3 24.2
Petrol 7.0 8.3 4.2 1.0 1.6 2.4 2.4
Diğer
(Jeotermal+Rüzgar Güneş v.s)
0.1 0.1 0.4 1.9 2.4 4.5 2.7
TOPLAM 100.0 100.0 100.0 100.0 100.0 100.0 100.0
Tablo 5:
Türkiye’de, Yıllara Göre Elektrik Üretiminde Kaynak Payları
Kaynak: ETKB
Ülkemizin enerjideki dışa bağımlılığı %75 civarında olup, 2013 yılındaki enerji ithalatı cari açıkta, %86 gibi
önemli bir yer tutmaktadır.
Türkiye’nin bilinen kömür rezervleri 14.5 milyar tonu linyit, 1 milyar tonu taşkömürü olmak üzere, 15.5 milyar ton civarındadır.
Yeterli aramalar yapıldığında
bu rezerv daha da artacaktır.
Yapılan araştırmalarda Türkiye’de ma- dencilik tarihinin M.Ö. 7000 yıllarına dayan- dığı tespit edilmiştir. Ülkemizde madencilik faaliyetleri 1810'lu yıllarda başlamış olup, Cumhuriyet döneminin ilk yılların kadar maden yataklarımız batılı şirketler tarafın- dan işletilmiştir.
1935 yılında 2804 sayılı kanunla kuru- lan Maden Tetkik ve Arama Genel Müdür- lüğü (MTA), kurulduğu tarihten günümüze kadar ülkemizde maden arama çalışma- larının çok önemli sayılabilecek bir kısmını yürütmüştür.
MTA’nın Türkiye’deki Maden Arama Çalışmalarındaki Önemli Rolü
Bu yıl kuruluşunun 80. yılını kutlayan MTA, kuruluş kanunu gereği, ülkenin jeolojik hari- talarını yapmak, her türlü maden yataklarını aramak, halen üretimde olan maden yatak- larında mevcut jeoloji ve rezerv problem- Giriş
M
adencilik tarımla birlikte, toplumla- rın çeşitli alanlardaki hammadde ihtiyaçlarını karşılanmasını sağla- yarak, tarih boyunca medeniyetlerin geliş- mesinde ve teknolojinin bugünkü düzeyine ulaşmasında rol oynayan önemli bir faktör olmuştur.Maden kaynakları ve çeşitliliği bakımından kendi kendine kısmen yeterli olan ülkeler arasında bulunan Türkiye’nin zengin olduğu madenler arasında ilk sırayı dünya rezervlerinin
% 72 sini oluşturan bor mineralleri almaktadır. Trona (doğal soda), kayatuzu, sodyum sülfat, perlit, ponza, feldspat, bentonit, barit, manyezit, alçıtaşı, stronsiyum tuzları, zeolit, sepiyolit, mermer ve doğal taşlar, kuvars, kuvarsit, zımpara taşı gibi endüstriyel hammaddeler ile boksit ve krom gibi metalik madenler ve linyit gibi enerji hammaddeleri ise önemli rezervlere sahip olduğumuz başlıca madenlerdir.
Kerim Tuncer Sarıkavak
MTA Genel Müdür Yardımcısı
Türkiye’de Maden Aramaları,
Maden Rezervleri ve Ekonomik Değeri
lerine çözüm bulmak, maden yatakları ile ilgili ön fizibilite ve/veya fizibilite etüdlerini gerçekleştirmek ve madencilik sektöründe ihtiyaç duyulan teknik elemanlar ile diğer kalifiye elemanları yetiştirmekle görevlendi- rilmiştir.
Genel Müdürlüğümüz, madencilik sek- törünün gereksinim duyduğu jeolojik alt yapı bilgilerini yaptığ arazi çalışmaları ile üretmek, bu bilgilere dayanarak çeşitli öl- çekli jeolojik harita ve dokümanları hazırla- mak işlevi yanında, cevherleşme içermesi umutlu olan bölgelerde ve bilinen maden yataklarına sahip havzalarda çoğunlukla endüktif, kısmen de dedüktif prospeksiyon çalışmaları yapmaktadır.
Bu ön arama çalışmalarının sonucun- da saptanan cevher oluşumu yönünden müspet sahalar için ruhsat başvurusunda bulunulmakta ve maden hakkı elde edi- len sahalarda detay etütlere geçilmekte- dir. Gerektiğinde jeofizik ve jeokimyasal arama metotlarının eşlik ettiği söz konusu detay etütlerin ve yapılacak yeterli sayıda ve derinlikte keşif sondajlarının madencilik yönünden olumlu bulunması sonucu bu sa- halar, MTA’nın maden işletme hakkı olma- dığından, Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM)’ne devredilmektedir.
Günümüzde maden arama faaliyetleri büyük oranda bir kamu kurumu olan MTA tarafından yürütülmekteyse de, yerli ve ya- bancı özel madencilik şirketleri de sektör- de arama faaliyetleri yürütmektedirler.
Ancak, madencilik sektörü, aramalar sonucunda ortaya çıkarılacak varlığın ni- celik ve niteliklerinin tahmin edilmesindeki zorluklar ve yatırım maliyetinin yüksek ol- ması nedeniyle risk taşıyan bir sektördür.
Bu riskin azaltılması, aramaların her aşa- masında ve aramalardan sonra yapılacak bilimsel ve teknolojik çalışmalara bağlıdır.
Bu kapsamda, MTA’nın 80 yıllık bilgi bi- rikimi ve tecrübesiyle yürüttüğü projeler ve ürettiği alt yapı bilgileriyle bu riskin azaltıl- ması yönünde faaliyetlerin sürdürülmesinin ve desteklenmesinin, ülkemiz madenciliği açısından gittikçe artan bir öneme sahip olduğu çok açıktır.
Türkiye'nin Maden Rezervleri
Alp- Himalaya tektonik kuşağında yer alan ülkemizin sahip olduğu karmaşık jeolojik ve tektonik yapı, mevcut maden yataklarının çok çeşitli olmasının yanında, bu maden yataklarının küçük boyutlu ve parçalı olma- sının da ana nedenidir.
kayatuzu, sodyum sülfat, perlit, pomza, feldspat, bentonit, barit, manyezit, alçıtaşı, stronsiyum tuzları, zeolit, sepiyolit, mermer ve doğal taşlar, kuvars, kuvarsit, zımpara taşı gibi endüstriyel hammaddeler ile bok- sit ve krom gibi metalik madenler ve linyit gibi enerji hammaddeleri ise önemli rezerv- lere sahip olduğumuz başlıca madenlerdir.
Diğer yandan, sahip olduğumuz ba- kır, kurşun, çinko, demir, nikel, manganez, arsenik, kükürt, fosfat, grafit, talk, asbest, mika, boya toprakları ve maden kömürü kaynaklarımız yetersiz miktarda ve/veya düşük kalitelidir. Ülkemizde, ekonomik ola- rak işletilebilir nitelik ve nicelikte elmas, platin grubu metaller, kalay, zirkon, potas- yum tuzları, lityum mineralleri, magnezyum tuzları, bromin ve iyodin kaynakları bulun- mamaktadır.
Dünya maden üretiminde miktar ve değer itibariyle en önemli grubu; petrol, doğalgaz ve kömür gibi enerji hammadde- leri, demir, manganez, nikel gibi demir-çe- lik sanayi hammaddeleri bakır, kurşun, çin- ko, kalay, alüminyum gibi baz metaller ve fosfat, potas, kükürt gibi endüstriyel mine- raller oluşturmaktadır. Değer itibariyle altın da bu gruba zaman zaman katılmaktadır.
Ülkemizin bu grupta yer alan maden- lerde, petrol ve doğalgaz hariç, dünyada- ki payı rezerv itibariyle % 0,5 civarındadır.
Dolayısıyla üretim maliyetleri yüksek olup, demir cevherlerinde olduğu gibi dünya fi- yatlarıyla rekabette zorlanmaktadır.
Türkiye’nin maden potansiyeli genel olarak “çeşitlilik açısından zengin, ancak birkaç örnek dışında dünya ölçeğinde sı- nırlı” olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde dünyada üretimi yapılan yaklaşık 90 çeşit maden türünden 60 tanesinin ülkemizde üretimi yapılmakla birlikte, 13 tanesinin ekonomik anlamda varlığı tespit edileme- miştir. Maden üretim değeri itibariyle Dün- ya’da 132 ülke içerisinde 28’ci sırada yer alan ülkemiz, maden çeşitliliği açısından ise 10. sırada bulunmaktadır. Türkiye, baş- ta endüstriyel hammaddeler olmak üzere, bazı metalik madenler, linyit ve jeotermal kaynaklar gibi enerji hammaddeleri açı- sından zengindir. Ülkemiz 50 çeşit maden- de kısmen yeterli kaynaklara sahipken 27 maden ve mineralin günümüzde bilinen rezervleri ve kaliteleri ekonomik madencilik için yetersizdir.
Maden kaynakları ve çeşitliliği bakımın- dan kendi kendine kısmen yeterli olan ül- keler arasında bulunan Türkiye’nin zengin olduğu madenler arasında ilk sırayı dünya rezervlerinin % 72'sini oluşturan bor mi- neralleri almaktadır. Trona (doğal soda),
Günümüzde maden arama faaliyetleri büyük oranda bir kamu
kurumu olan MTA tarafından yürütülmekteyse de, yerli ve yabancı özel madencilik şirketleri
de sektörde arama faaliyetleri
yürütmektedirler.
Gelişmiş ülkelerde GSMH'da madenci- liğin payı % 4, dünya ortalaması % 2 ci- varında olup, Türkiye’de bu oran % 1.45 civarındadır.
Türkiye’de hammadde girdisi yoğun sanayi dallarında gelişmiş ve büyük ölçü- de dışa açılmıştır. Seramik, çimento, alü- minyum, demir-çelik, gübre, yapı malze- meleri bunların başında gelmektedir. Linyit, bor, manyezit, barit, sölestin, bakır, kurşun, çinko, krom, kaolin, feldispat, bentonit, mermer, perlit, pomza, tuz, sodyum sülfat, zımpara ve lületaşı madenciliğimiz ile Dün- ya’da söz sahibi olup, bu kaynakların ras- yonel bir şekilde değerlendirilmesi gerekir.
İlgili sanayi dallarının yurt içinde kurulması ve geliştirilmesinin desteklenmesinin yanı sıra, maden ürünlerinin tüketim alanlarının geliştirilmesine yönelik AR-GE çalışmaları- nın teşvik ve desteklenmesi sektör için bü- yük önem taşımaktadır.
Diğer yandan, ülkemizde madencilik sektörü yeniden yapılandırılarak, mevcut işletmelerde iyileştirmelerle kapasite ar- tımına gidilmesi, bazı önemli yataklarda teknolojik problemlerin çözülerek ve ge- rekli arama araştırma ve hazırlık yatırımları için kaynak ayrılarak üretime geçirilmesi ilk planda uygulanması gereken tedbirler ola- rak görülmektedir.
Türkiye’nin bilinen maden rezervleri miktar ve ortalama tenör değerleri itibariyle Tablo.1’de sunulmaktadır.
Türkiye Ekonomisi Açısından Önemli Olan Bazı Madenler
Demir
MTA kayıtlarına göre ülkemizde bugün- kü durumda işletilen ya da işletilebilir nite- likte toplam 140 milyon ton civarında demir Maden Cinsi Rezerv (Gör+Muh)
(Ton) Açıklamalar
Alçıtaşı 46.297.000 1. ve 2. Sınıf Alçı kalitesi
Altın 700 Au İçeriği
Alünit 3.974.860 %7.54 K2O
Antimuan 99.306 Sb içeriği
Asfaltit 82.000.000 AİD.2896-5536 Kcal/kg
Asbest 29.646.379 Değişik lif boylarında, lif yüzdesi %4 ' un üzerinde
Bakır 3.066.810 Metal Cu
Barit 34.222.792 %71-99 BaSO4 içerikli
Bitümlü Şist 1.641.381.000 OrAID.541-1390 Kcal/kg
Bentonit 241.519.504 Sondaj+Döküm+Ağartma
Boksit 68.910.000 %55Al2O3 (25 667 000 ton metal Al)
Bor 3.066.300.000 % 24.4-35B2O3 içeriği
Civa 3.820 Metal Hg
Çinko 1.962.235 Metal Zn
Demir 124.686.080 %55Fe ( 84 008 750 ton metal demir)
Diatomit 44.001.040 İyi kalite
Disten 3.840.000 % 21-52 Al2O3
Dolomit 19.817.124.196 % 15 MgO ve üzeri
Feldspat 428.981.991 Albit ve Ortoklaz
Fosfat 70.500.000 % 19 P2O5
Fluorit 2.530.694 % 40-80 CaF2 İçeriği
Grafit 86.736 % 2-17 Sabit karbon içerikli, zenginleşebilir
Gümüş 5.740 Metal Ag
Kaya Tuzu 5.157.036.177 % 88,5 üzeri NaCl ( 200 000 000 tonu göl rezervi)
Kil (Ser+Ref) 420.647.806 Seramik+Refrakter
Kireçtaşı 1.006.275.743 %90-95 CaCO3
Krom 26.637.873 % 20 üzeri Cr2O3
Kurşun 995.079 Pb İçeriği
Kuvars Kumu 1.884.208.585 % 90 Üzerinde SiO2
Kuvarsit 7.673.726.934 % 90 Üzerinde SiO2
Kükürt 625.700 % 32 S içeriği
Linyit 13.300.000.000 AID.868-5000 Kcal/kg
Lületaşı 1.483.670 (sandık) İyi, orta kalite karışık
Manganez 3.200.000 % 34.54 Mn (Metal Mn içeriği 1 576 000 )
Manyezit 106.673.833 % 41-48 MgO içeriği
Mermer 5.137.342.751 m3 Toplam Potansiyel Rezerv
Nikel-Kobalt 39.500.000 %1,34 Ni, %4,2-6 Co
NTE 30.360.000 %39,23 CaF2, %28,92 BaSO4, %3,67 NTE
Olivin 190.000.000 İyi Kalite
Perlit 5.688.021.716 Değişik genleşme oranlarında
Pomza 1.397.786.725 m3 İyi Kalite
Profillit 6.644.000 Seramik+refrakter+ çimento
Selestit 347.101 %72 Üzeri SrSO4
Sepiolit 13.535.374 % 50 üzeri Sepiolit
Sodyum Sülfat 11.050.467 % 81 NaSO4 (13.040.000 ton göl suyu rezervi)
Stronsiyum 347.101 % 72 Üzeri SrSO4 içerikli
Talk 427.574 İyi kalite
Taşkömürü 1.126.548.000 İyi kalite
Titan 161.348.413 %0,87-0,98 Tio2
Toryum 380.000 % 0.24 ThO2
Trona 836.283.891 % 56 ve üzeri Trona
Tungsten 36.719 Metal W
Uranyum 9.129 % 0.05-0.1 U3O8
Wolfram 36.719 Metal W
Zeolit 344.217.073 Klinopitilolit+ Höylandit
Zımpara 3.607.564 İyi kalite
Tablo 1:
Türkiye Maden Rezervleri (2015).
Kaynak: MTA Genel Müdürlüğü, Mart 2015. (MTA Genel Müdürlüğü aramaları sonucu bulunan rezervler eklenmiştir. Ancak özel sektöre ait bilgiler eklenmemiş olup üretimler düşülmemiştir. Özel ve kamu kuruluşlarının rezerv bilgileri yasa gereği her yılın Nisan ayı sonu itibarıyla MİGEM’e rapor olarak sunulmakta olup güncelleme kurumumuzca yapılamamaktadır.)
cevheri rezervi vardır. Mevcut rezervler, ülke talebini uzun süre karşılayamayacak düzeydedir.
2009-2013 yılları arasında MTA tarafından bulunan % 14 Fe ortalama tenörlü 1,320 mil- yar ton görünür-muhtemel re- zervli Malatya-Kuluncak-Sofular sahası düşük tenör ve dekapaj sorunuyla sorunlu yataklarımız içerisinde en büyüğüdür.
Bakır
Türkiye toplam metal bakır rezervi 1.546.532 ton’dur. Dü- şük tenörlu bakır yataklarının da rezervi eklendiğinde metal bakır rezervi 3.5 milyon tona
ulaşır. Ülkemizin blister bakır ihtiyacı orta- lama 250 bin ton/yıl’dır. Bakır üretimi 35 bin ton/yıl civarındadır. Yılda toplam 60 bin ton metal bakır eşdeğeri, 350 bin ton cevher
konsantresi üretilmektedir.
Yıllık bakır üretiminin 35 bin ton kada- rı kurulu izabe tesislerimizde yerli cevher konsantrelerinden üretilmektedir. Ülkemizin ihtiyacını karşılamak için yılda 300-350 bin ton metal bakır ithal etmek gerekmektedir.
Kurşun-Çinko
Türkiye toplam metal kurşun rezervi 795.201 tondur. 2012 yılı tüvenan kurşun cevheri üretimi 1.086.288 ton’dur. 2013 yılında kurşun cevheri ihracatımız 130 bin ton karşılığı 200,4 milyon dolar olarak ger- çekleştirilmiştir.
Türkiye toplam çinko rezervi ise 1.666.792 ton olup, Türkiye’nin yıllık toplam çinko tüketimi ise 60 bin ton civarındadır.
Toplam tüketimin bir bölümü hurdadan,
2015). Türkiye’nin işletilebilir ve potansiyel altın yatakları ile yan ürün olarak metal yataklarından elde edilen altın sahalarının top- lam metal altın rezervi yaklaşık 700 tondur. Altın tüketimi ortala- ma yılda 150 ton dolayındadır.
Petrol ve doğalgazdan sonra en büyük ithal kalemi olan altın ithalatı için her yıl önemli miktar- larda döviz ödenmektedir. 2013 yılı itibariyle işlenmiş ve işlen- memiş olarak altın ihracatımız 10.907 milyon dolar karşılığı 219 ton olup, ithalatımız ise aynı şekilde işlenmiş ve işlenmemiş olarak 6.542 milyon dolar kar-
şılığı 126 ton olarak gerçekleşmiştir. Genel Müdürlüğümüzün son yıllarda keşfettiği altın cevherleşmelerinin rezerv belirleme çalışmalarının tamamlanması ile ülkemiz altın rezervlerinde önemli bir artış olacaktır.
Krom
Ülkemiz kalitesiyle dünyada önde ge- len kromit üreticisi ülkelerden birisi olmanın yanında, ofiyolitik kayaçların daha sonraki yaklaşık 10 bin tonu ise geçici ihraç edi-
len cevherden karşılanmaktadır. Ülkemizde farklı kökenlerde ve farklı bölgelerde yak- laşık 600’den fazla kurşun-çinko cevher- leşmesi bilinmektedir. Bu cevherleşmelere çoğunlukla bakır ve gümüş eşlik etmekte- dir. Fakat, ülkemizdeki kurşun-çinko-bakır yataklarının genellikle küçük-orta ölçekli yataklar olması nedeniyle, yurtiçi sanayi tüketimi yurtiçi üretimden karşılanamamak-
tadır. Bu nedenle, sanayisi hızlı bir şekilde büyüyen ülkemizin kurşun-çinko ihtiyacına paralel olarak yeni yatakların aranması-bu- lunması, mevcut cevherleşmelerin tekrar değerlendirilmesi oldukça önemlidir.
Altın-Gümüş
Türkiye’de bilinen altın kaynaklarından işletilebilirliği fizibilite veya ön fizibilite ça- lışmalarıyla ortaya konan 11 ayrı yatakta- ki toplam rezerv yaklaşık 700 ton, gümüş rezervi ise 5.740 tondur (MTA Gen.Müd.