• Sonuç bulunamadı

:'.-«i : £{• No. 298

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share ":'.-«i : £{• No. 298"

Copied!
49
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

>k. • a; ^

' • 1 . r 1

m t g

V Y «V»

' ** vv: ^

: £{•

ı

•'l •• V t V ::

:'.-«i

N o . 2 9 8

1 — 1960

XXIX ncu YIL İ S T A N B U L FİATI : 10 T.L

ÎVa&j

sj$r

(2)
(3)

A R K İ T E K T

M İ M A R L I K . Ş E H İ R C İ L İ K V E B E L E D İ Y E C İ L İ K » E R G İ S İ

S E R İ ; VI

C İ L T : 2 9

1 9 6 0

Nurgök M,ıtb:ı:ısı İ S T A N B U L

(4)

L ' A R C H I T E C T E : T H E A R C H I T E C T

P E R I O D I Q U E D ' A R C H I T E C T U K E PERİODİCAL PUBLICATION ON ARCHITECTURE, D ' U R B A N I S M E e l û c D E C O R A T I O N T O W N P L A N N I N G A N D [1 E C O R A T I O N

Sayı 298 — I9fi() İ Ç İ N D E K İ L E R :

Hakikî turizme doğru, Y. Mimar Sayar 3 Konak Sineması, Mimar R Güney 4. I Türk Ticaret Bankası v e İşham Binası (Gaziantep), Mi- marlar: E. Bİgat, İ, Bilgesü 10. I R e ssa m Şeref Akdık v e Talebelerî Resim Sergisi, Ressam Âli Karsan 15. Caddebostan'da «Muammer Arıtan» villâsı, Mimarlar: U, İzgî, M. Bir 17. I Hoca Ali Riza'mn San'atı, Prof. Ressam N, Berk 22.

r

" İstanbul Vilâyet Konağı karsısıııdaki mo- zaikler, Arkeolog R. Duyuran 24. Başka Memleketlerde mimarlık ha- reketleri, L'Architecture Françaıse dergisinden 28. Sheffield Üniver-

site Kütüphanesi, The Arehitects'Journa) Dergisinden 30. Üsküpte restore edilen bir Türk mimarî eseri 34. Hollanda'da şehircilik, Yazan, Dr. Linborst Homan tercüme eden: Mimar H, Togay 35. Bibliografya 38.

H Okul Binaları ana nizamnamesi, Mimar E, Menteşe 40. Rotterdam şehrinin Ticaret merkezinin yeniden inşası, Guadernos d e Arquitectnra dergisinden 44, Haberler 45. Piyasa fiyat cetveli 47,

S O M M A t R E

t

T Vers un vrai tourisme, Areh. Z. Sayar 3. Le Çinerna Konak â Har- biye istanbul, Areh. R. Güney 4. La Baııoue de Commerce et immeuble des buraux â Gaziantep, Areh. E, Bigat, S. Bilgesii 10. Expositions des travaux du peintre Şeref Akdik et ses eleves, Âli Karsan 15. U n e villâ â Caddebostan, Areh. U. Izgi, M. Bir 17. f L'art du Prof. Peintre Ali Rıza. Prof. Nuru ilah Berk 22. j Les nıosaiques deterres aupres d e la prefeeture d'istanbul, R. Duyuran 24. H L^s mouvements d'arehitec- ture dans d'autres pay s. De la revue L'Architecture Française 28. [ ! La bibliotheque d e l'Universite Sheffield, De la revue Architects'Journal 30,

ı La restauration d'un oeuvre Turc a Ü s k ü o fYougoslaviel 34. i L'Ur- banisme â Hollande 34, • Biblîographie 38. Les reglements princi pales dans les bâtiments scolaires. De la revue d e U.İ.A, 40, I" La re- construction du c e n l r e commereial de la ville Rotterdam, De la revue Guadernos de Arauitectura 44. Les nouvelles 45, Liste d e orix des materiaux d e conslruction 47.

C O N T E N T S :

r~ Facts about the tourıst business. Areh, Zeki Sayar 3. ~ The «Konak*

Citıema at istanbul. Aıch, R. Güney 4 | The Building of the Türk Ti- caret Bank and Commereial Cenlre at Gaziantep, Areh. E, Bigat, t. Bil- gesü 10, r Exhibition of paintings by Şeref Akdik and his pupiis. Â h Karsan 15. | The Villa of Mr. Muammer Arıtan at Caddebostan, İstan- bul, Areh, U, İzgi, M. Bir 17. ] The Art of Prof. Ali Riza. Prof. N, Berk 22.

The Mosaics found near the İstanbul Government Building. R, Duyu- ran 24. Architeetural Movements in Other Countries 28, The S h e f f i e l d Universîty Librarv, 30. A Turkısh Architeetural masterpieee vvhich has been restored at Üsküp, Yugoslavia 34. Town Pianning in Holand 35

• Bibliography 38 Regulations concerning school buüdings 4 0 "

!

The re-building of t h e commereial centre of Rotterdam 44. " N e w s 45.

f Market priees 47,

(5)

ARKİTEKT

M İ M A R L I K , Ş E H İ R C İ L İ K V £ B E L E D İ Y E C İ L İ K D E R G İ S İ

Revue triıııestriele D'arclutecture-

D'urban.sme et des arts decoratifs Qııarterly publicatioıı on Architec- [~j D r e i m o n a t s z e i t s c h r i f t fttr ture oity plaııniaı; aııd rteco.atioıı baukunsl, staedte!)au und dekoration

İ M T İ Y A Z S A H İ B İ VE BAŞ YAZARI : Z E K İ SA YAR. U. N E Ş R İ Y A T M Ü D Ü R Ü A B İ D İ N M O R T A Ş A D R E S • A R K İ T E K T A N A D O L U H A N No. 33 E M İ N Ö N Ü . İ S T A N B U L T E L E F O N : 2 2 1 3 0 7

KURULUŞU: 1931

Cild : 29 No. 298

A b o n e ş a r t l a r ı :

Yıllığı 30— T.L.

Altı aylığı 17.50 T.L.

Bu sayı 10.— T.L.

Yabancı memleketler için: 35.— T.L.

ARKİTEKT'in KOLLEKSİYONLARI : beher cildi

1931 — 1935 1936— 1940 1941 — 1945 1946 — 1949

İlân tarifemiz t a l e p ü z e r i n e

25— T.L.

25— T.L.

25— T.L.

25— T.L.

gönderilir.

Yazı; foto; resim ve abone bedelleri ARKİTEKT'in adresine posta ile gönderil- melidir. Basılmıyan yazılar iade edilir.

Adreslerini değiştiren abonelerin en geç iki ay içinde idarehanemizi haberdar etme- leri lâzımdır. Aksi takdirde kaybolan der- slilerden Müdürlüğümüz mes'uliyet kabul

etmez.

Pour tout payement et demande des ren- seignements; ainsi que pour tout envoi des documents, tels que photos, articles, annon- ces bibliographie â inserer, s'adresser â la

Direction.

Adresse: A R K İ T E K T No. 33 Anadolu Han, Eminönü

İstanbul 1 urcjuie İTALYA MUHABİRİMİZ :

Baran ÇAĞA Ankara Mümessili Y. Mimar

Muzaffer VANLI

MESLEK POLİTİKASI

HAKİKÎ TURİZME DOĞRU!

Mimar ZEKİ SAYAR (G.S.A)

Dr. Baade'nm memleketemizin iktisâdi ve ticarî durumu hakkında hazırladığı son raporda turizm endüstrisine geniş yer ayırdığa gazetelere sızan, parça, parça küçük haberlerden anlaşılmakta- dır. Raporun bundan böyle, tamamının neşredileceğini ümit ederiz.

Dr. Baade Türkiye'de turizmin ge- lişmesi ve memleketimizin bu endüstri- den sağlayabileceği menfaatlerin bazı ziraat "e endüstri kollarından temin ettiğimiz döviz miktarından daha büyük olabileceği kanaatindedir. Durum böyle iken, biz bu madeni, yani t u r i z m ' i, zamanında keşfedemedik ve seneleri he- ba ettik. Bilhassa İkinci Dünya Harbin- den sonra bu vadide pek çok şeyler ya- bilirdik. Turiznrden her memleketin para kazandığını işitiyor, fakat bu işin nasıl başarılacağını bilemiyorduk.

Senelerce, Basın Yayın Umum Mü- dürlüğü başlığının yanında. Turizm is- mi bir süs! gibi kaldı. Memleket turiz- mine hizmet olarak, yapılan faaliyet ya- yınlanan bir kaç kitap ve broşüre inhisar etti. Sonra da, turizmi geliştirmek için bir banka kurduk. Bu teşekkül isminin büyük iddiasına r a j m e n hiç bir iş gö- remedi. Bankanın statüsünde yapacağı işlerin çok ideali olmasına mukabil, altı yedi senelik faaliyeti, bir kaç küçük iş- letmeye inhisar etti. bazı l ü k s te- sisleri kendisinin işletmeğe teşebbüs et-

mesi çok garipti. Gazetelerdeki ilân- larına bakıp da bu bankanın uğraşdığı küçük işlere hayret etmemek kabil de- ğildir. Turizm Bankası falanca tesisin- de sanatkârı halka takdim edi- yor, falanca yerdeki otel ve gazinosu- nu açtığını ilân ediyordu. Bu küçük iş- ler memleket turizmini geliştirecek «Tu- rizm Bankası» nın uğraşacağı konular değildi. Fakat amatör! idâreciler turiz- mi geliştirme işini böyle anlıyorlar, böy- le tatbik ediyorlardı. Bu müddet içinde Balkan komşularımız, bizden çok daha realist hareket ettiler. Yugoslavya, Yu- nanistan turizmde çok ileri gittiler, hat- tâ İtalya ile rekabete bile başladılar.

Yine Dr. Baade'nin raporundan öğ- rendiğimize göre turist, artık Avrupanın belli başlı yerlerinden bıkmıştır. Fran- sız ve İtalyan rivveraları onu tatmin et- miyor. Yeni bölgelere gitmek istiyor. Bi- zim Ege ve güney sahillerimiz bugünün turistini kolaylıkla çekebilecek yeni sa- halardır.

Bu tesisleri yaparken lükse lüzum yoktur. Pahalı yerlerin meraklısı olan zengin turistlerin adedi ise çok sayılı- dır. Bugün daha ziyade orta tabaka Av- rupalılar seyahat etmektedir. Bu kala- balık turist kütlesine kolaylık, konfor temin edecek basit tesislere ihtiyaç var- dır.

(Devamı 28 inci sahifede)

(6)

Balkondan Ekranın görünüşü

K O N A K S İ N E M A S I (Harbiye) Proje, Kontrol ve Dekorasyon:

Rükneddin GÜNEY Mimar : D.P.L.G.

Harbiyede Çocuk Bahçesi karşısın- daki Başaran Apartmanının arkasında kalan boş sahadan istifade edilerek, o civarın çok ihtiyacı olan bir sinema ya- pılması düşünülmüştür.

Hakkı Başaran'a ait olan bu arsa- da, etrafındaki apartmanların havasını kesmemek maksadı ile, sinemanın çatı hariç diğer kısımları toprak içinde kal- mak şartı ile sinema inşaasma müsaade

edilmiştik.

Bu sebeple sert kis tabakaları ve kaya- lardan müteşekkil zeminin, etrafındaki apartman temellerine nazaran yedi se- kiz metre aşağıya inilmesi inşaatın par-

ça parça çok dikkatli olarak yapılmasını icap ettirmiştir.

İnşaat betonarme karkas; dolgular, ara duvarları delikli tuğla, toprak için- de kalan dış duvarlar betonarme perde olarak yapılmış, demir çatı kiremitle örtülmüştür.

Sinemanın girişi: Başaran Apartma- nının büyük bir sinema girişi için dar olan cephesine rağmen, caddenin geniş- liği ve ehemmiyeti nazarı itibare alına- rak Vali Konağı Caddesinden, çıkışı Za- fer sokağından düşünülmüştür.

Sinema salonu balkon 360, parter 640 olmak üzere bin kişiliktir. Apart-

man altına gelen sinema giriş kısmında gişe holü ve sinema müdüriyeti vardır.

Başaran apartımamnm sömellerinin derinde olmaması ve mevcut apartman bodrum tavanında bir çok kirişlerin bu- lunması yüzünden bu giriş holüne iste- nilen yükseklik verilememiş ise de bu alçak vaziyet, fuavyenin lehine olmuş- tur.

Vali Konağı caddesine nazaran 5,50 m., Zafer sokağına nazaran 10,25 m. top- rak içine inilmiştir. Bu inişi seyirciye hissettirmemek için, merdivenler holler- le kesilmiştir. Bu hollerdeki vitrinler halkı dinlendirmekte ve oyalamaktadır.

(7)

Salona inen Merdiven

Bu gişe holünden, kontrol kapıla- rından geçilerek iki katlı bir fuayyeye girilmektedir. Bu fuayvede, arsanın, in- tizamsız Vaziyetini çok hissettirmemek maksadı ile; uzun geniş satıhlar ve ce- saretli renklerle güzel perspektifler el- de etmeğe çalışılmıştır.

Endirekt ziyalı, yüksek tavanlı bu fuayyede, parter ve balkon müşterileri- nin birbirlerini görmek imkânı veril- miştir.

Bu fuayyenin, her taraftan görülen en mutena yerine 17,00 m. uzunluğunda millî rakslarımızı temsileden bir barö- lief yerleştirilmiştir.

Kıymetli heykeltraşımız Sadi Çalık tarafından yapılan ve tavandan gizli ışık- la aydınlatılan bu tezyini duvar fuayye-

nin kıymetini arttırmaktadır.

Bu sebeple, binalarımızın; kıymet- li hevkeltraş ve ressamlarımızın eser- leri ile değerlendirilmek fırsatını veren mal sahiplerinin çoğalmasını temenni ettiğimizi kayd etmek isteriz.

Fuayyenin duvarlarında (Teko L.T.D) nin yapmış olduğu renkli sıvalar ayrı neş'e vermektedir.

Fuayye zemini parter katında siyah mermerlerle, balkon katında beyaz Mar-

mara, Afyon ve bej mermerlerle palla- diana yapılmış, aralarında zıt renkli mermer pirinçleri bronz parçalan ile döşenmiş ve silinmiştir.

Fuayyenin her iki katındaki, bar bankoları ile salon koltukları dekora- tör Reşat Sevinçsoy tarafından çizilmiş- tir. Bu bar bankolarında renkli formi- kalardan istifade edilmiştir.

Parter ve balkon müşterilerinin bu fuayyeden gardroplara verdikleri şapka ve paltoları, seansların hitamında, fuay- yeye uğramadan salon kısmından alma- ları temin edilmiştir.

(Devamı 1-3 üncü sayfada)

(8)

Fuayyer Konak Sineması

(9)

r ^ v ^ " -- ^ ^ f J T i r * ' T * . .

^ ı . . ;

j ^ ^ r r

,

r

,

:

w ^ (f T • r - r r - (^««S /PS^v /SS^v f S K

^^ ^ ^ ^ ^ '<•- -

* ~ I., " H K - f f » ! ^ ^

ff""-- ff»> fif* fit;-» "*T-

18

r/r-

Balkonun görünüşü

(10)

Millî dans baröliyefleri Heykeltraş Şadi ÇALIK

Sinema salonunun, parter lüks kıs- mına iki arka kapudan, parter ön kıs- mına bir yan koridordan girilmektedir.

Balkon kısmına geniş bir kapıdan giri- lerek, yeknazarda balkonun heyeti umu- miyesi görülmektedir.

Salon tavanı, sesi sevkedici, açık gri-blö renkte geniş satıhlı alçı motif- lerle tanzim edilmiştir. İki satıhdan mü- teşekkil bu motiflerin bir sathının ışık- landırılması ile, bu motiflerin yan pa-

nolarla birleştiği kısımların prizmatik şekilleriyle yekvücut, sade, âhenktar bir tavan dekorasyonu elde edilmiştir.

İki yan ve arkanın, halkın temas ettiği kısımları, maun cilâli gürgen çıta- larla örtülmüş, üst kısımlar sesi emen bej renkte Celoteks levhalarivle gayet sade hatlı satıhlarla tanzim edilmiştir.

Salon tenviratı, noktalı sömi-direkt olan balkon arka kısmı hariç, endirekt ziya ile yapılmıştır.

Halkın istirahati ön plâna alındığın- dan, koltuk genişlikleri 0.53 Koltuk ara- ları 0.&0 olarak yapılmıştır.

Koltuklar maun cilâlı olup, oturma yerleri avrupa yayları, dünlop ile dö- şenip üzerleri kırmızı vinylexle örtül- müştür. Bu koltuklar, bir çok ahşap iş- leri bay Semai atölyesi tarafından ya- pılmıştır.

(11)
(12)

TÜRK TİCARET BANKASI VE İSHANI BİNASI

ı G A Z I A N T E P : Proje ve Kontrol:

Eril mimarlık ve dekorasyon bürosu Tesisat:

Y. Müh. Zühtü Kestek

Mimarlar :

Ercümend Bigat - İlhan Bilgesü Şantiye Ş e f i :

Y. Müh. Mimar Tekin Dai

Betonarme ve Statik :

Y. Müh. Orhan Ünsaç - Doğan Şahin

Gaziantep vilâyetinin iş merkezin- de bulunan arsada inşa edilen bu bina- nın günümüzün teknik ve mimari an- layışında yapılmasına dikkat edilmiştir.

Arsanın çok dar olmasına rağmen azamî istifade yoluna gidilmiştir. Bodrum ka-

tında kalorifer dairesi, arşiv ve kasa dairesi mevcuttur. Zemin katında ban- ka holü mevcut olup iş hanının girişi daha asude olan arka sokağa alınmış- tır. Kiralık kasa dairesi banka holün- den kullanılarak ayrıca buranın kontro-

lü için lüzumlu elemandan tasarruf edilmiştir. Asma katta muhasebe ve di- ğer aktif servisler düşünülmüş olup W.C., gardrop gibi servisler keza asma kata alınarak zemin katından azamî is- tifade yoluna gidilmiştir.

(13)

Banka holünde sadelik tercih edile- rek mahallin ciddiyetine halel getiril- memeye çalışılmıştır. İnşaatın hitamın- da Gaziantep yerlilerinin bu hususu bü- yük bir hüsnüniyetle kabul ettikleri mü- şahede edilmiştir.

Diğer katlarda ofis odaları vardır.

Her odada azamî dıvar sathı temin edi- lerek dolap ve rafların tertibi düşünül- müştür. En üst katta banka memurları için iki lojman düşünülmüştür. Çatı arasında bir çamaşırlık mevcuttur.

Binanin Maliyeti:

1. İnşaat 707.305,26

2. Elektrik tesisatı ve Asansör . . 75.272,90

3. Kalorifer 99.905,30

4. Sıhhi Tesisat 19.980,32

Umumî yekûn . . . 902.463.51 T.L. dır.

5. Dekorasyon 105.037,93

Umumî Maliyet 1.007.532,44 T.L. dır.

İnşaatın mesahi sathiyesi 1500.00 M- dir Bu duruma göre M- si 600.00 T.L. etmektedir. İnşaat birbuçuk sene- de tamamlanmış olup tekmil işçi İstan- buldan temin edilmiştir.

Cepheden bir görünüş

(14)
(15)

KONAK SİNEMASI

(Baştarafı 5 inci sayfada) Salon zemini koyu mavi renkte Vi- nylsx'tir.

Halkın rahat çıkabilmesi için, dört ayrı kapıdan bir hole, bu holden de 7.50 m. genişliğinde merdivenlerle Zafer so- kağına çıkılmaktadır. Bu çıkışta halkı

! yormamak için sık sık geniş palyeler I konmuştur. Bu çıkış koridorlariyle, mer-

diven ve hollerinin zeminleri Merbalit İİ3 döşenmiş, duvarları Teko tarafından piasiik boya ile boyanmıştır.

Si'.ısma sahne kısmının etrafına

; hiç çerçeve yapılmamış, yalnız tavan- i dan acılı, biri ipekli, biri kadife iki per-

d3 ile salondan ayrılmıştır.

Sesli sinemanın ruhu olan ekrana ehemmiyet verilmiş, Paris'te mütehas- sıslar tarafından, Albert Capetta firma- sının hazırlamış olduğu, filmi müces- sem gösteren, (5.80 x 13.50) m. büyük- lükte PANOPTİK ekran getirtilmiştir.

Bu firmadan alman malûmatla, ka- vi:!i olarak hazırlanarak arka duvara raptedilen, müteharrik demir çerçeve üzerine nanoptik ekran kroşelerle tut- turulmuştur.

Sinema makine dairesi, istirahat ve film sarma odaları, üç makine alabilen geniş makine kısmı ile bütün teferruatı ile yapılmıştır.

Elektrik projelerini Y. mühendis Ziya Suder ve Cem Samanlı hazırlamış ise de sonradan yapılan tadilât dolayı- siyle, Y. mühendis İbrahim Erkson ta- rafından tadil edilerek tatbik edilmiş- miştir.

Sinema salonu ve holleri sıcak ha- va ile ısıtılmış olup havalandırma tesi- satı yapılmıştır. Bu tesisatlar ile sıhhî tesisatı Alarko tesisat kollektif şirketi yapmıştır.

Bilûmum mermer işleri Necdet Ben- gti firması tarafından yapılmıştır. Sine- manın Betonarme ve demir çatı hesap ve projeleri Y. Mühendis Yetvart Kürk- ciyan tarafından hazırlanmış ve tatbik edilmiştir.

Demir çatısı Y. Mühendis Sergis Kürkciyan firması tarafından tatbik edilmiştir. Sinemanın dekorasyonunun tatbikatında Y. Mimar Ercüment Tarcan yardım etmiştir. Sinemanın Kaba inşa- atında Osman kalfa çalışmıştır.

Bu güzel eseri İstanbula kazandıran mal sahibi Hakkı Başaran ile mimarı Rükneddin Güneyi tebrik ederiz.

(16)
(17)

RESSAM ŞEREF AKDİK VE TALEBELERİ

RESİM SERGİSİ

Yazan : Âli KARSAN

Amerikan Haberler Servisi salon- larında ressam Şeref Akdik, Türkân Başpmar, Feridun Ertaş ve Necdet Ka- layın müştereken açtıkları 67 tablodan müteşekkil sergi, gerek tanzim ve ge- rekse tenevvüu bakımından san'at se- venleri tatmin eder mahiyettedir.

İstanbulda 1899 senesinde doğan Şeref Akdik, meşhur hattatlarımızdan, üstad Reisülhattatin Hacı Kâmil Efen- dinin oğludur. Resim tahsilini o zaman- lar Sanayii Nefise mektebi âlisi olan bu günkü G.S. Akademisinde yapmıştır.

1925 senesinde Cumhuriyet Hükümeti tarafından Avrup-aya gönderilen ilk ta- lebe grubuna dahil olarak Parise gitmiş orada Paul Albert Laurens atölyesinde çalışmıştır.

Tatillerde fırsat buldukça, Alman- ya'ya, İngiltere'ye, İspanya ve İtalya'ya giderek resim kültür ve anlayışlarını yakından tetkik etmiştir.

Babasından fevz alan Şeref, gayet güzel talik ve sülüs tarzlarına da, resmi kadar kuvvetli vazı yazmaktadır. Profe-

Portre

sör Sara Akdik ile evli bulunan Şerefe, hanımı çok büyük destek olmuş, san'at ve kültür muhiti içinde büyük bir in- şirah ve sükûnla çalışabilmesini temin etmiştir.

31 senedenberi memleketimizin muıı-

telif mekteplerinde resim hocalığı yap- maktadır. San'at tarzına gelince: Tabiata sadık olarak ve natiirün kendisinde bı- raktığı empresyon üzerinde çalışmakta- dır. Günün durmadan değişen san'at te-

(Devamı 24 üncü sayfada)

(18)

CADDEBOSTANDA «MUAMMER ARITAN» VİLLÂSI

Mimarlar : Utarit İZGİ G.S.A 'Mahmut BİR G.S.A Mühendis Orhan GÜNSOY İ.T.Ü.

Arsanın küçüklüğü ve binanın say- fiye evi karakterinde oluşu, projenin hazırlanmasında ön plânda rol oynamış ve alt kata bir bahçe temini gayesiyle

bina kısmen sütunlar üzerine alınmıştır.

Üst katta tertiplenen merkezî bir avlu hem bahçenin havasını yukarıya doğru devam ettirmekte hem de etra-

fında bulunan oturma ve yemek kısım- larına 2 istikameten ışıklanma ve ha- valanma imkânı sağlamaktadır.

İnşaat: Betonarme Karkas., Tuğla ve ahşap dolgudur.

(19)
(20)
(21)
(22)
(23)

BİR CEPHE DETAYI ve KAT PLÂNLARI

(24)

HOCA ALİ RIZA'NIN SANATI

Nurullah BERK

Ressam Hoca Ali Rıza'nın kızı Ba- yan Nimet Ener, üstadın, kendi kolek- siyonundan seçtiği yağlı boya, sulu bo- ya, füzen ve karakalemlerinden mürek- kep bir sergiyi bu .kış Şehir Galerisin- de açtı. Ali Rıza'yı çok eskiden okullar için bastırılan taş basmalarından, bir de

«kompoze» resimlerinden tanıyanlar için bu sergi bir sürpriz oldu. Eski ressam, bu sergide görülen etütlerinde, manzara- larında bambaşka bir sanatkâr karakteri- nin izlerini belirtiyordu. Hoca Ali Rıza'- nın resimlerini «basmakalıp», fazlası ile akademik bulanlar — hele modernler — bu resimleri görünce düşünüşlerini de- ğiştirdiler her halde.

Tabiatın, Fransızların deyimiyle

«motif» in karşısında Hoca Ali Rıza. çok duygulu, duygulu olduğu kadar da bilgili bir sanatçı olarak kendini empoze edi- yordu; bu hiç görülmemiş etütlerde.

E"/ içleıi, çamlı, servili manzaralar, İstanbulun eski mahalleleri, tahta ev- ler, mezarlıklar, deniz kenarında kaya- lıklar, Ali Rıza'nın sevdiği, ustası oldu- ğu konular bunlardı. Nimet Ener'in top- 'ladığı sergide ressamın bu konuları işle- yişi, tekniği iyice belli oluyordu. Türk resminin empresvonist çağına yetişmiş olduğu halde XIX uncu yüzyıl klâsik Fransız peyzajcılarmm «lokal» renkleri gözeten tekniğine sadık kalmıştı. Renkli resimleri hiç bir zaman karalığa kaç- mamakla beraber Ali Rıza, «röfle» de- diğimiz akisli, gelip geçici, gün ışığının cilvelerine bağlı bir renk sistemini ka- bullenmemişti.

Öyle sanıyorum ki Ali Rıza'nın asıl ustalığı, manzara karşısında ve elinde kalemle kendini gösteriyor. Renk âhenk- leri falsosuz, olgun olmakla beraber bsllenmiş bir sistem içinde kalmasına

karşılık, desen ve krokilerinde kendini kuvvetle hissettiren bir kişiliğe bürü- nebiliyor. Ali Rıza, bir kaç .kalem vu- ruşu ile, konuyu teşkil eden çeşitli ele- manların her birini, strükttir ve karak- terleri içinde canlandırır. Bu ustalık, İstanbulun tahta evli eski mahallelerini, inişli yokuşlu, ttimsekli sokaklarını gös- teren konularda kendini belli ediyor.

Ali Rıza'nın görüşü yüzde yüz ob- jektiftir. Formları değiştirmez, «defor- masyon» a yanaşmaz. Nisbet ve ölçüler normal biçimleri, görünüşleri içindedir.

Bu fazla objektif görgüyü kurtaran, ko- nun genel karakterini hemen kavra- yan, kâğıda tesbit eden kalemin sinirli, ama son derece titiz işleyişidir.

Cezanne'm Claude Monet için söy- lediği «O yalnız bir gözdür, ama ne göz!» yargısı belki Ali Rıza için de doğru olabilir.

(25)

Kayalar

Belli bir estetiği, bir metafiziği ol- mıyan bu ressam mizacı, fotoğraf ade- sesinin şaşmaz kesinliği ile tesbit ettiği biçimleri, olanca canlılık ve «pitoresk»

tarafları ile tuvale, kâğıda geçiriver- mektedir. Ali Rıza'nm kendine has üslû- bunu — ekol yaratacak kadar kendini kuvvetle empoze eden üslubunu — gö- rüş ve ifade edişdeki tereddütsüz kesin- liği, öte yandan da tekniğinin, işçiliği- nin kudretidir.

Ali Rıza, Avni Lifiiin, Namık İs- mailin, Nazmi Ziyanın, Çallı İbrahimin

empresyonist tekniğine yetiştiği halde ne tabiat görüşünden, ne sistem ve tek- niğinden şaşmadı. Belki hayatının son- larına doğru renklerinde bir tazelik, bir şeffaflık belirdi ama değişmez desen, biçim anlayışı empresyonist tekniğin akis oyunlarına yer veremedi.

Ali Rızanın kızı tarafından dikkatle tertiplenen son sergisinde gençler için alınacak hayli dersler vardı. Ne paha- sına olursa olsun yalnız kişilik peşinde koşup sanat yolunun gerektirdiği uzun çalışma devresini lüzumsuz bulanlar, Ali

Rız'amn hayatı devamınca etüdü bırak- mayışı, işçilik bakımından en küçük krokisinde bile gösterdiği titizlik bu- günün aceleci .kuşaklarına örnek ola- cak bir sanatkâr durumudur. Bir de kendi imkânlarını, kendi kudret çerçe- vesinin sınırlarını bilme.k de var ki, Ali Rıza bu alanda da çok sanat adamı- na örnek olacak bir dürüstlük gösterir.

Onu, duygusunun, teknik imkânlarının ötesine atacak maceralardan kaçındığını görüyoruz. Sevdiği, kalem ve fırçasının en has şekilde ifade edebildiği konular- dan ayrılmayışı, en büyük sanatçılarda gördüğümüz samimiliğin, öz duyguya saygının temiz bir örneğidir.

XIX uncu yüzyıl realist resmimizin temsicileri üstüne bugüne kadar esaslı bir etüdün yayımlanmamış olması sanat bibliyografyamız için büyük bir eksik- likdir. En ünlü temsilcileri Osman Ham- di, Süleyman Seyyit, Halil paşa, Hüse- yin Ze.kâvi paşa, Ahmet Ziya ve Hoca Ali Rıza olan realist ekolümüz, resim ve heykel müzesinde görüldüğü gibi, çok olgun, sağlam eserler vermiştir. Bu res- samlar grupu arasında Ali Rıza, Süley- man Seyyit'le Ahmet Ziya'ya yaklaştırı- labilecek mizacivle, özel bir yer tutar.

Ali Rıza, resim ve heykel müzemiz- de asıl karakterini gösterecek şekilde temsil edilmiş değildir. Türk modern sanatının bu piyonyesinin en aşağı on, onbeş resminin müzede yer alması ge- rektir.

(26)

Eski Hisar Ressam Ali Rıza Koca

(Baş tarafı 15 inci sayfada) lâkilerinin tesiri altında kalmadan, ken- disine çizdiği yolda yürümektedir. Mem- leketimizin en eski san'at teşekkülü olan

Güzel San'atlar Birliği İdare heyeti âzasmdandır. Muntazaman devlet resim ve heykel sergilerine, İstanbul ve Anka- ra Güzel San'atlar Birliği resim sergi- lerinde eser teşhir etmektedir. 1945 se- nesinde, resim ve heykel sergisinde bi- rinci mükâfatı kazanmıştır. Talebelerine karşı daima hayrhah olan Şeref çok genç istidadın yetişmesine sebep olmuştur.

Esasen bu sergiyi gezenler üzerinde çok iyi bir intiba talebeleri Türkân Baş- pınar, Feridun Ertaş, Necdet Kalay ar- tık kendi başlarına birer varlık olmuş- lardır. Onların da yaptıkları resimler ve çalışma tarzları tıpkı hocalarmınki gibi nature sadık ve empresyon üzerindedir.

Sergide dört ayrı ressam olduğu halde, serginin umumî havası tam bir âhenk içindedir. İnsan bu sergiyi gezdikten son- ra ve bu gençlerin de işlerini gördükten sonra, resim san'atınm da bizim memle- ketimizde çok sağlam kökler salmakta ol- duğu kanaati ile sergiden tatmin edilmiş olarak ayrılmaktadır.

Sergide Şeref Akdik'in Umulev kö- yü, Söğüt ağaçları, Suadi.ye'de ağaçları, Türkân Başpmar'ın Üsküdar'dan bir kö- şe, buğday tarlası, Feridun Ertaş'm Ka- yalıklar ve Kurbağalıdere'si, Necdet Ka- lay'm Pevsaj ve Portakallar isimli natur mort'u, bilhassa dikkati çekmektedir.

H a b e r l e r :

PROF DR. ÂFET İNAN'IN SİNAN'LA ALÂKALI TEKLİFİ

(Teknik - Haber) den r ] Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği VII. Umumî Hevet Toplantısın- da, Tarih Profesörü Dr. Âfet İnan ta- rafından dâhi Mimar Sinan'ın ölüm yıl- dönümü ile alâkalı bir teklif yapılmış- tır.

Prensip olarak, kabul edilmesi ha- linde, bir komisyonca talimatnamenin tesbiti talep edilen teklif şu hususları ihtiva etmektedir:

I. Büyük anma törenleri her beş ssnede bir yapılmalıdır.

II. Her yıl, (9 Nisan) Türk Mimar ve Mühendislerinin bir eser tanıti'.ıa günü olabilir.

1. Meselâ (30) yılını bitirmiş mi- mar ve mühendislerden bir veya birkaçı muayyen esaslara göre yılın şahısları olarak seçilir.

2. Müsabaka kazanmış eserlerinin, maket, plân ve resimleri teşhir edilir.

3. Müşterek başarılan işler, eser- ler izah edilir ve tanıtması yapılır.

4. Bu yıldönümü muayyen esasla- ra göre muvaffak olmuş mimar ve mü- hendislerin jübileleri mahiyetinde ef- kârı umumiyeve bu vesile ile tanıtılmış olur.

BEEGAMA'DA TARİHÎ BİR MEZAR BULUNDU

Bergama ilçesinde yapılan kazılarda eski Cimnas'm bulunduğu kısımda ta- rihi bir mezar meydana çıkarılmıştır.

Mezar içinde tesbit edilen bazı kıymetli tarihî eserlerin, Bergama krallığına ait olduğu tahmin edilmektedir. Eserler Bergama Müzesine teslim edilmiştir.

(27)

İSTANBUL VİLAYET KONAĞI KARŞISINDAKİ MOZAYİKLER

Yazan : Rüstem DUYURAN İst. Arkeologi müzeleri Müdürü

İstanbul Vilâyet konağı ile Defter- darlık binasının güneyindeki terasın mühim bir kısmı, Ankara caddesinden Ayasofya'ya doğru uzayan yolun tesvi- ye ve genişletilmesi maksadiyle, kazıl- mağa başlandığında, eski İstanbulun mer-

kezî kısımlarından birisini teşkil eden bu sahada bazı kıymetli eski eserlere rastlanması kuvvetle muhtemeldi. Fil- hakika kazı sahası modern bilginler ta- fmdan eski İstanbulun beşinci regio- nunda bulundukları kabul edilen Ta

Sphorakiu mahalesi ile Strategion'un birleştikleri mahalle rastlamaktadır (I) ki, buralarda da bir çok önemli yapıla- rın bulundukları bilinmektedir (2).

Terası kuzeyde sınırlayan duvarla- rın yıkılmasını müteakip kazı aşağıya

(28)

doğru ilerlediğinde bazı bizanten duvar kalmtılariyle sütun kaide ve gövdesi gi- bi mimarî parçalar bulunmağa başladı ise de muayyen bir plân verme bakı- mından pek kifayetsizdirler. Nihayet Teras seviyesinden 3,5 - 4 metre sağda ve Vilâyet Konağının karşısına rastlıyan kısımda bulunan künklerle birbirine pa- ralel olarak inşa edilmiş ve su geçmez harçla sıvanmış üç duvar kalıntısı bu- rada bir sarnıç veya hamamın mevcu- diyetini meydana çıkardı. Üçüncü duva- rın hemen bitişiğinde de- söz konusu olan mozayiklere rastlandı.

Gerekli çalışmaları müteakip mey- dana çıkarılan mozayik döşemenin me- saha itibariyle halen Mozayik Müzesi olarak ziyaretçilerin istifadesine açılmış bulunan İmparator Sarayı ve Saraçhane başında yeni Belediye Sarayı inşaat sa- hasında bulunan mozayik döşemelerin- den sonra üçüncü mevkii işgal edecek

vüs'atta olduğu anlaşılmıştır. Filha- kika yukarıda sözü geçen tuğla duvar- larla bunlara dikine bağlanan moloz bir diğer duvar döşemenin ve dolayısiyle ait olduğu yapının mühim bir kısmını tahrip etmiş olmalarına rağmen 4x10,25 M- çapında bir kısım hemen tam ola- rak ele geçmiş 5.20x17.7 M- yüz ölçü- münde diğer bir kısmın da mühim par- çaları kurtarılabilmiştir.

Mozayik döşeme, doğu-batı istika- metinde uzayan bir yapının zeminini süslemekte idi. Yapının güney duvarla- rından bazı kısımlar muhafaza edil- miştir ki, bunların adî moloz taşından işlenmiş oldukları görülmektedir. Top- rak hafriyatı hemen kenarında sona er- miş olduğundan halen bu kısımda vasa- ti 3 m. yükseklikte bir yığıntı mevcut- tur. Bu sebeple yapımızın güneye doğru uzayıp uzamadığını kesin olarak tespit etmek mümkün olamadı. İlerde bu is-

kamette yapılacak bir kazı durumu ay- dınlatabilecektir. Güney duvarından iki metre mesafede in situ vaziyette olmak üzere dikdörtgen bir sütun kaidesi (50x 58 sm-) ve bununla aynı istikamette ol- mak üzere diğer iki kaidenin (220 m.

aralıkla) yerleri tespit edildi ki, böylece güney duvarına iki metre mesafede ve ona paralel bir sütun sırasının ve dola- yısiyle, bir yan nef'in mevcudiyeti an- laşılıyordu. Esasen sütun sırası ile du- var arasındaki döşemenin desenleri de bu hususu teyit etmektedir. Yapının tam ortasına isabet eden köşeleri kan- taros'larla süslü büyük panonun ölçü- lerinden anlaşıldığına göre orta nef'in genişliği takriben 8 m. idi. Bunun kuze- yinde, güneyde olduğu gibi dar bir nef'in mevcudiyetini göz önünde tuttuğumuz takdirde yapının iç genişliğinin 14 m. ol- duğunu söyliyebilriz. Yapının batı tara- fını sınırlayan duvarlarının izlerine rast-

(29)
(30)

Ianmadı ise de giriş mahallinin başlan- gıcını tespite imkân verecek bazı mozayik döşeme parçaları bulundu. Bunların bu- lunduğu noktadan Kantaros'lu panonun ortasına kadar 13 m. mesafe vardır. Ve yine bu panonun ortasından doğuya doğru uzayan mozayikli zeminden 11.5 m. lik bir parça muhafaza edilmiştir.

Böylece yapının vasati uzunluğunu 26 m.

olarak kabul edebiliriz. Ancak doğu ucu tamamiyle tahrip edilmiş olduğun- dan mimarî durumunu tespit etmek maalesef mümkün olamadı.

Mozayik döşemenin zemini beyazdır.

Şekilleri teşkil etmek için, kırmızı pem- be, yeşil, sarı, vişne, koyu mavi ve siyah renkli tabiî taşlar kullanılmıştır. Güney- deki dar nef'in zemini balık pulu ve elips şeklinde jeometrik motiflerle süs- lüdür. Bu çeşitli zeminler örgü motif- leriyle süslü bandlarla dar ve uzun pa- nolar halinde birbirinden ayrılmışlardır.

Orta nef'in kenarları geniş bir bant- la çevrelenmiş olup tam ortada köşeleri kantaros'larla ve ortası dairevî bir çe- lenk ve zikzak hatlarla süslü büyük bir pano bulunmaktadır. Kantaros'lu pano-

nun batı tarafında daire, varım daire, sekiz köşe, main, kare ve üçgen gibi jeometrik şekiller görülmekte olup bun- ların iç kısımları çelenkler, çeşitli örgü motifleri, zikzak veya birbirine paralel çok renkli şeritler ve nihayet tavus ku- şu, keklik ve çeşitli balıklarla doldurul- muştur. Kantaros'lu panonun doğu kıs- mı kare veya dikdörtkenlere bölünmüş ve bunların iç kısımları da jeometrik motiflerle süslenmiştir.

Yeni bulduğumuz mozayik döşeme- nin yeteri kadar arkeolojik veya tarihî vesikaların yardımı olmadan yalnız tek- nik, kompozisyon ve stile dayanarak benzerleri ile yapılacak mukayese ne- ticesinde tarihlenmesi hususundaki müş- külât aşikârdır. Nitekim imparator sa- rayları mozayiklerinin tarihlenmesinde

de hafirler aynı müşkülâtla karşılaş- mışlardır (3). Bununla beraber döşeme- mizi Belediye Sarayı inşaat sahasında bulunan ve halen müzemizde muhafaza edilen mozayiklerle mukayese ettiği- mizde, mevcut benzerlik ve ayrılıkları göz önünde bulundurmak suretiyle her iki döşemenin zaman itibariyle birbirin-

den çok uzak olmadıklarından (4) ve son bulunan mozaviklerin 5 inci asrın birinci yarısında yapılmış olduklarını kabul edebiliriz.

Rüstem DUYURAN

1) A. M. Schııeider: Byzans, Berlin 1935, Sah. 85, plân: F6 ve F7 2) R. Janin: Constantinople Byzantine,

Paris 1950, sah. 393 ve 396

3) D.T. Rice'in verdiği izahata göre (D.T. Rice: The Great Palace of the Byz. Emperors, second report, Edin- burg 1958. Sah. 152 ve devamı):

İlk defa hafirlerce M.S.410 yıllarına tarihlenmiş olan bu mozayikler çe- şitli ilim adamları tarafından 3 ün- cü, 4 üncü, 5 inci ve 6 mcı asırlara vazedilmiş ve nihayet yine hafirler tarafından en son olarak 450 - 550 yılları arasında mütalâa edilmiş- lerdir.

4) R. Duyuran: Belediye Sarayı Mo- zayikleri, Arkitekt dergisi, İst. 1955, -% No. 9 -12, sah. 166 ve devamı.

(Baştarafı 3 üncü sayfada)

Geçen sene Balkanlarda seyahat edeıı bir iş adamımız şunları söyledi :

Her yaz Yugoslavya'ya binlerce Al- man turisti gelmektedir. Bu memleketin Adriyatik sahillerindeki turistik bölge- lerde yaptığı basit tesisler, yollar, tamir ve restore ettiği eski eserler Almanları buralara çekmektedir.

Bu hususta, Yunanistan da, Yugos- lavya'dan geri kalmamıştır. Son sene- lerde Rodos ve civarında meydana geti- rilen tesisler, işletilen küçük deniz va- sıtaları ve uçaklar sayesinde, Almanya-

dan ve Avrupanın başka yerlerinden binlerca kimiyi Yunan adalarına çekmek- tedir. Biz ise, sahillerimize kadar gelen bu fırsattan faydalanamıyoruz. Çünkü, ci'an bu endüstrinin cahiliyiz.

Dr. Baade, raporunda turizm tesis- lerinin lüks olmaması icap ettiğini de kaydetmiştir. Fakat biz konfor ile ltiks'ü el'an karıştırmaktayız. Meselâ, Emekli Sandığı tarafından inşa ettirilmekte olan T a r a b y a oteli buna bir misaldir.

Buraya sarfedilen milyonlar ile, Akde- niz sahilinde bir turistik bölgenin tan- zim ve tesis edilebileceği muhakkaktır.

Hakikat budur. Turizm Um. Müdür- lüğü, Turizm Bankası vesaire, memle- ket turizmine istikamet verecek müesse- selerimiz artık, bu endüstrinin yeni icap- larına ayak uydurmalıdırlar. Bu işin ana prensiplerini .kavramalıdırlar. Turizme elverişli bölgelerimiz bellidir. Bu blöge- leri bir bütün olarak mütalâa etmek ve yapılacak işleri programlamak lâzımdır.

Şimdiye kadar her hangi bir turistik bölge bir bütün halinde ele alınıp in- celenmemiştir.

Teşebbüsler hep münferit hareket- lere inhisar etmiştir.

(31)

B A Ş K A M E M L E K E T L E R D

FRANSADA UCUZ MESKEN İNŞAATI

COURTİLİERES MAHALLESİ

Mimar. Emile AİLLAUD (LArchitecture Française) den Fransa'da FANTİN şehrin mezar- lığından sonra gelen bir sahada inşa edilen bu mahalle, yekdiğerine paralel gibi konmuş esasında kavisler teşkil eden iki bandtan ibarettir.

Bandlara verilen bu inhinalı şekil, uzunlukları oldukça fazla olmasına rağ- men kitleyi monotoniden kurtarmak ga- yesile yapılmıştır. Courtilieres mahallesi- nin bandlarında 3 ve 5 üniteli apartman- lar yer almış, top'lulğun çarşı, okul, kreş gibi kısımlarına diğer bloklara da yer verilmiştir.

(32)

M İ M A R L I K H A R K

T L R î

17 hektarlık bir sahayı işgal eden mahallenin 3 hektarı okul gruplarına, geri kalan 14 hektarı da mesken blok- larına tahsis edilmiştir. Mahallenin 432 ünitelik kısmını H.L.M. teşekkülü 791 ünitelik kısmı (Seine) vilâyeti, ekono- mik mesken idaresi inşa etmiştir. Her iki inşaatı da, aynı mirnar bir bütün olarak inşa etmiştir.

Park - mahalle prensibine göre plân- lanmış olan mahallede, hâkim olan fi- kir bloklarının yeşil sahalara iyi bir şe- kilde serpiştirilmesi ile peysaj'in muha- fazası olmuştur. 791 ünite olan bu ikti- sadî apartman daireleri iki tip üzerine plânlanmıştır.

Nokta binalar

1 — E hektarlık bir parkı çerçevc- liyen apartıman şeridi yalnız üç geçitle sirkülâsyon ana yoluna bağlıdır. Apart- manlara yayaların girmelerini kolaylaş- tıran bir çok yaya yolu yapılmıştır. Par- kın ortasına bir kreş binası, çocuk bah- çesi konmuştur. Zemhı katlarda küçük atölyeler ve tek arabalık garajlar var- dır.

2 — Müstatilî blokların alt katların- da dükkânlar bulunmaktadır, araların- daki ağaçlandırılmış meydanlarda, açık hava pazarları kurulmasına tahsis edil- miştir. Bütün mahallenin ısıtılması mer- kezî bir sistemle yapılmış ve kömür yakan kazan dairesi yapılmıştır. Mut- faklarda çöp bacaları ve su ısıtıcıları kon- muştur.

Mahallenin Pantin Belediyesi ofisi tarafından inşa edilen 432 dairelik kıs-

1) Yüksek nokta yapılar. Üç kollu yıldız plânlı, her katta 3 odalı 3 apart- man dairesi, vardır. Bunlar 13 katlı olup, 9 blok teşkil etmektedir. Blokları plân şekli iç aydmlıksız olup, dairelerin pen- cereleri doğrudan doğruya ışık almakta-

Zemin katlarda bisiklet ve çocuk arabaları garajları vardır.

2) Alçak irtifalı binalar: 5 katlı 2 blokdan ibarettir. Bu bloklar oyun bah- çelerini çerçevelemektedir.

Bu mahallenin şehircilik bakımın- dın gösterdiği özellikleri Fransız eleş- tirmecileri beğenmekte hisli bir buluş diye adlandırmaktadırlar.

r.r.ndu, el işçiliğinden tasarruf sağlamak için prefabrike inşaî elemanlara fazla yer verilmiştir. Bu kısmın binaları da

;lci tiptir.

(33)

Kütüphr.nenin dış joranüşü

SHEFFIELD ÜNİVERSİTE KÜTÜPHANESİ

Çeviren :

Asistan Y. Müh. - Mim. Sina BERKÖZ

Bu kütüphane, bir milyon kitabı muhafaza etmek üzere inşa edilmiş olup, İngilteredeki en büyük Üniversite kü- tüphanelerindendir. Bu meyanda Ox- ford ve Cambridge Üniversitelerinin kü- tüphanelerinin 1.500.000 kitap istiab et- mekte olduklarını zikredebiliriz.

Tarihçe :

Bundan elli sene kadar evvel, Shef- field Ü n i v e r s i t e s i n i meydana

1— Kütüphane 2— Edebiyat Fakültesi 3— Kalorifer binası 4— Kimya Fak.

Blokları 5— Lojmanlar 6— Tabiî ilim- ler bloku 7— Tiyatro 8— Toplantı sa-

lonu.

Mimarları: Gollins, Melvin, Ward ve or- takları.

getirmek üzere birleşmiş bulunan ma- halli enstitülerin kitap kolleksiyonları bu Üniversite .kütüphanesinin nüvesini teş- kil etti. 1909 senesinde, kütüphane, 100 kişilik oturma yeri olan ve 100.000 cilt- lik kitabı istiab edebilen, kendisine ait müstakil bir binaya kavuşmuştu. 200 ta- lebesi ve ancak 22.000 kitabı bulunan bir Üniversite için bu vapı, ihtiyaca kâ- fi bir cevap teşkil etmekteydi.

Kırk sene sonra ise, Üniversite, 2000'e yükselmiş bir talebe miktarı ve her sene 5000 adet artmak suretiyle 200.000 adede baliğ olmuş bir kitap sto- ku ile karşı karşıya kalıyordu. Bu müş- kül ve âcilen halledilmesi gereken prob- lem, 1953 yılında yeni bir kütüphane binasının inşa edilmesi ve aynı zaman- da Üniversitenin genişlemesine cevap verecek bir inkişaf plânının hazırlanma- sını en başda halledilmesi gereken bir mesele haline getirmişti. Bu maksatla bir konkur açılarak, problemler mimar- ların gözleri önüne serildi. Verilen şart- name muvacehesinde en uygun hal tarzını teklif eden GOLLİNS, MELVİN,

Yardımcı Mimarlar: M. Litchfield, B.J.

Mayes, H. Prime.

The Architects Journal - 1959» dan WARD ve ortakları, bu konkuru kazan- dılar.

Mezkûr büro, projesinde, kütüpha- neyi kampüs sahasından daha yüksekte bulunan bir plâtformda inşa etmeyi tek- lif ediyordu. Okuma salonu, Kampüs'- den 6 m. daha yüksekte bulunan park ile aynı kotda tutmuşdu. Kitap depo- ları ise zemine gömülüyordu.

Kütüphanenin diğer hususiyetleri ise şu şekilde ifade edilebilir:

Kütüphane 1.000.000 kitabı istiab ede- bilecek hacimdedir. Bunların 130.000 i salonlarda, 870.000i ise muhtelif depolar- muhafaza edilmektedirler. Ayrıca 484 kişilik oturma yeri bulunmakta ve bun- lar aşağıdaki şekilde tevzi edilmektedir.

Bulunuğu yer Kişi Alan Beher ki- M- şiye düşen

alan. M2

Esas okuma salonu 280 775 2.76 Mezunlar » » 48 154 3.65 Periodikler 40 146 3.40 Tıbbi kitaplar 16

Kataloğ Hol'ü. 16

(34)

Kütüphane'nin giriş kotu, binanın güııey-doğu köşesindeki arazi kot'u ile aynı seviyede tutulmuştur. Binaya da- olan bir okuyucu evvelâ bir Lobbv kar- şılamaktadır. Bu Lobby'den giriş holü- ne geçilmektedir. Muhtelif servis ve gardroplar bu kısımla irtibatlandırılmış- tır. Geniş ve nisbetli bir merdivenle gi- riş holünden, bu hole nazır bulunan bir asma kata çıkılmaktadır. Burası, muh- telif teşhir panolarını sergilemeğe im- kân verdiği gibi, kütüphane memuru- nun masası da burada bulunmaktadır.

Böylece, kontrolden geçmeden hiçbir kitabın kütüphaneyi terketmesine im- kân verilmediği gibi, bu iş de tek bir elden idare olunabilmektedir.

Bu kat seviyesinde, binanın güney cephesinde yükseltilmiş bir platformdan ikinci bir giriş imkânı da temin edilmiş- tir. Gerçi bu giriş, mevcut diğer Üniver- site binaları ile irtibatı .kolaylaştırmak- ta ise de vestiyer ve sair servislerin bir alt seviyede bulunması bir bakıma bu kot'dan binaya dahil olan okuyucuya ba- zı zorluklar tahmil etmektedir.

En üst katta esas okuma salonu bu- lunmakta, bunun altındaki dört kat ise kitap depolarına ayrılmış bulunmakta- dır. Kitaplar, bu depolarda dört esas

Yeni tanzim şekli maketinin güney - doğu görünüşü

A

M - M - : - k h

I

ıA

i

FOLNC

1

J A C C E S S -

rH»0rH

C A T A ı O G U E PERıODLCALS'L R E A D ı N G 6

R O O M |

I

U

İ Ü J

B O O K STACKı

TıERS

1

|

n

n—nl 1

PERıODLCALS'L R E A D ı N G 6

R O O M |

iI...

< L O S E D !

I ' .lJ— .

EXHıBıTTOFJJ SPAÇF | j — I

1-J

B ( lc

K S T |

|c|

K E N « , C E !

H A U

i i .

T ı E R S Ü

t u

A - A kesil i

ı

:J .: •Nİ - fc^L"

^ 1 ' '

-—r

14

u

!

m

f f t M

E K D

1 c *

m M t i

MİfrJj

i l I ! İ t ıı U h t

{: | o s

E

o||

A C C . E S ı B C J O ^ >, S IJFF C K

1 J

T , M

|

Secuon 3-B Bota A" - »"1

C - C kesiti Zemin kat plânı

(35)

Doğu cephesi

blokta toplanmış bulunan dolaplara yer- leştirilmişlerdir. Bunların her biri 217.000 kitap alabilmekte ve 1520 Si- yer kaplamaktadır. Kitap deposu katla- rından temiz hacim yüksekliği 2.20 m.

dir. Bütün katlar arasında, merdivenler, asansörler ve kitap mont-charge'ları ile Şakîıli sirkülasyonlar sağlanmıştır.

Binanın strüktürü, çelik ve beto- narmenin beraber kollanılmış olduğu bir

sisteme dayanmaktadır (1). Profil de- mirleri ile teşkil edilmiş bulunan kolon- lar, betonarme kirişsiz döşemeleri taşı-, maktadırlar.

(36)

USKUP'DE (Yugoslavya) TAMİR VE İHYA EDİLEN BİR TÜRK

MİMARÎ ESERİ Arhitektura - Urbanizam'dan 16 ıncı yüzyıl Türk sivil mimarîsi- nin Balkanlardaki örneklerinden «Üs- küp» deki Kurşunlu han Yugoslav hükü- meti tarafından restore edilmek sure- tiyle tamir edilmiştir. I-Ian ayni devirde Türkiyenin başka bölgelerinde inşa edil- miş; hanların inşaî karakterini taşımak- tadır. Eskiden kervansaray olarak kulla- nılmıştır.

Handan Üsküp'ün Yugoslavya'ya geçmesinden sonra Müze olarak istifa- de edilmiştir. Aslında kubbeleri kurşun kaplı iken tamirde bunlar kiremite tah- vil edilmiştir. Restorasyonun ihtimamla yapılmış olduğu, yek nazarda görülmek- tedir.

Hanın plânı bir dörtgen olup orta- sında reva.klı bir avlusu vardır. Yanın- da Kervansaray olarak kullanıldığı dev- re ait ahırlar ve ikinci bir avlu vardır.

Balkanlarda bırakmış olduğumuz si- vil mimarimize ait pek çok eserin yıkı- lıp kaybolduğu düşünülürse, bu eserin Yugoslav hükümeti tarafından restore edilerek korunmuş olmasını takdirle karşılamak lâzımdır. Esasen son sene- lerde, Yugoslavyada her devre ait eski eserlerin tamir ve ihyası bir programla yapılmaktadır. Bu meyanda, Bizans dev- rine ait bir çok kilise ve baziliğin de tamir ve ihya edildiği malûmdur. Tarihî Türk mimarisinin bir örneğini teşkil eden bu hanın ihyası, şayanı takdirdir.

Restore edilen Kurşunlu hanın plânı iç ve dış görünüşleri

(37)

HOLLANDADA ŞEHİRCİLİK

Yazan :

Dr. Linthoıst HOMAN Tercüme eden :

Mimar Halûk TOGAY G.SA

Hcllandada şehircilik üzerinde mer- kezî mahiyette iki hükümet servisi çalı- şır: (Merkez Plân Bürosu) ile millî arazî ve arsaların kullanılışı ve tevziî mevzuunda hükümete mütalealarım bil- dirmekle vazifelendirilmiş (Millî Plân servisi).

Bu servislerin millî koordinasyona ait tahrkkıık ettirecekleri çok ağır va- zife ve mes'ulivetleri vardır. Bugünler- de hakikaten halk selâhivetleri sahasın- da ihtisaslaşma çok ilerlemektedir.

Merkez plân bürosu iktisadî, içtimaî malî koordinasyonla alâkadar olur; Mil- lî plân servisi ise avnı çalışmayı arazi- nin tanzim ve tertibinde yapar.

— Prof. Tinbergen, iktisadî hayat- ta halk selâhivetlerini* ciddî kontrolü ve ileri müdahalesi anlayışının, yavaş yavaş «kullanma siyaseti» anlayışı lehi- ne terk edildiğini: doğrudan doğruya müdahalelerin umumî iktisat siyasetin- de umumî direktiflerin .kurulmasına, yeni «free planning» fikrine doğru in- kişaf ettiğini, ortaya koymuştur. Bu çe- şit plânlama İki safhada gerçekleştiri- lir: evvelâ umumî durum ile yatırımlar, ithalât ve ihracat, fiat ve yevmiyelerin umumî seviyesi, millî iradenin masraf- ları v.s... ifadesi olan topyekûn millî gelirin tahmini tetkik edilir. Ondan son- ra heyeti umumiyenin kısımlarına ge- çilir, misâl olarak sanayi, ziraat, tica- ret için bir esas veren neticeler istihsal

olunur. Bu şekilde, aynı ufuklar ve ümitler bütün sektörlere bir esas olmı- ya yarar ve birbirlerine muvazî olarak inkişaf edebilir. Böylece takip edilen direktif içinde bilhassa vazedilmiş kul- lanma politikasına karşılık bir istikrar temiıı edilebilir. Hükümet programın hususî teşebbüsler tarafından da tahak- kuk ettirilebilen ve hâdiselerin mecbu

riyetlerine göre tâdil edilebilen müm- kün olduğu kadar elâstikî bir plânlaş- mayı gerçekleştirmeğe gayret etmekte- dir. Fazla olarak Belçika ve Lüksenburg- la yapılan görüşmelerden beri, Benelux çerçevesi içinde Hollandanm iktisadî hayatında hürriyete doğru sabit bir dö- nüş kaydedilmektedir. Hollandanm her- hangi bir cgüdüm» tatbik ettiği söyle- nemez. Bununla beraber, millî imkân- lara olduğu kadar beynelmilel imkânla- ra da intibak eden bir program olma- dıkça çalışılamıyacağını da kabul et- mek lâzımdır.

Arazinin plânlaşması sahasında da müşabih bir inkişafı müşahede etmekte- yiz. Mutlak hareket serbestiyetisi hiç- bir zaman mevcut olmamıştır — bilhassa topluluklar içindeki inşaatlar mevzuuba- his olunca — fakat tam serbestiyet öyle bir memnuniyetsizlik havası yaratmış- tır ki, muayyen bir inkişafa erişmiş hiç- bir memleket henüz bu serbestiyeti ver- mek riskine girmemektedir. Keza, ne yapılacağından giderek ne yapılması ge- rektiğinin kat'î olarak tespiti, plânlama düşüncesinin ağır bastığı devrenin ba- şında mümkün ve arzu edilir bir husus olarak kabul edilmişti. Ayniyle, millî arazinin kullanılmasında, daima dinamik kalacak, belirsiz ve devamlı inkişaf ha- linde bulunan diğer faktörlerin mevcut oluşu ile mülâyemeti bulunan küçük bir program zaruretini icap ettirmektedir.

Bu tertip ve tanzim ile iktisadî plânla- ma arasında zaten üç esas fark mevcut- tur :

A. —Mıntıkaların tahdit edilmemesi ile arazinin tertip ve tanzimi işi selâhi- yetinin kime verileceğinin bilinememe- si sebebiyle, serbest teşebbüse bırakıla- maz. Her nekadar sanayi ve ziraî etüd, hususî sanayi ve ziraî teşkilâtlara tev-

di edilebilirse de, arazinin tanzim ve tertibi çalışmaları gayrimütecanis bir topluluk teşkil eden ve karşılıklı men- faatleri zıd olan alâkalılara tevdi edile- mez.

B. — Hazırlanan plânlar ve yayınla- nan faaliyetler, birçok nesilleri alâka- dar ettiği cihetle, uzun bir hazırlık dev- resine ihtiyaç gösterir. Bir hata bazan mühim zararlar pahasına tamir edile- bilir, bazan da tamir edilemez.

C. — Aynı şekilde, arazinin, top- rağın, suların ve havanın tertip ve tan- ziminin de nihaî tesiri veren sentezin elde edilmesinde estetik unsurların cins- leri mütenevvî ve değişik olmakla bera- ber, bu senteze millî hassasiyete yabancı karakterler girmemelidir.

Ekonomik plân, sosyal plân ve ara- zinin planlanması arasında mevcut müna- sebet de avnı şekilde mühimdir.

Arazinin tertip ve tanziminde de- mografik (beşerî istatistik) problem tabiatiyle mesaimizin temelini teşkil kil eder. Bütün tertip ve tanzim plân- lama ve program çalışmalarımızın «umu- mî görünüş», «temel tuali» sadece ikâ- met edecek ve çalışacak toplulukların sâbit esaslarından neş'et etmemekte- dir.

Hollanda Avrupada nufus kesafeti- nin en çok olduğu memlekettir. Kilo- metre kareye düşen nufus kesafeti 1800 de 64, 1900 de 158, halifazırda ise 300 dür. Bu rakkamm 1970 de 350 civarın- da olacağı tahmin edilmektedir.

Arazinin teşkilâtlandırılması mev- zuunu ele alan çalışmalarımız noktai nazarından bu unsurlar bizi açık ver- miş bir durumda bırakmaktadır; eğer arazimizin kıymetlerindirilmesi güzel fa- kat güç bir vazife teşkil ederse bu hâ- dise bizim millî plânlamamızın geçici

(38)

muhaliflerimizi düşünceye sevk edecek- tir. Umumî olarak yayılmış kanaate gö- re bu mevzuu dış dünya ile münasebet peyda edemeden hal edemiyeceğimiz- dir ve hükümetin yeniden dikkatini muhacerete doğru yöneltmesi de bunu ispat etmektedir. Mahaza Benelux de bir sureti hal teşkil etmemektedir. Zi- ra Benelux'ün kilometre kare nufus ke- safeti yakın bir tarihte 266 ya baliğ ol- muştur ki bu rakkam Garbî Avrupa va- tîsinin çok fevkindedir.

Hollanda, asırdide an'anesine uygun olarak, sulhçu imkânlarla, kullanılabi- bilir arazî sathını büyültmek için müs- takar bir gayret sarfetmektedir.

Millî sahiller içinde ve dışında ya- pılan kurutmalar sayesinde yeni arazi- lerin fethi muvaffakiyetle gelişmekte- dir. Her sene takriben 2400 hektarlık arazi inşaatların genişlemesi ve seyrü- sefer ihtiyaçlarına ayrılmaktadır.

Toprağın muhtelif gayeler için kul- lanılma imkânı mevzuunda toprak etüdü bize, mahdut arazimizin hangi sahalara tahsis edilmesi gerektiği hakkında kıy- metli bilgiler vermektedir; istikbalde böyle jeolojik bir harita olmadan ara- zinin tanzim ve tertibi yapılmaması hakkında da bir karar verilebilir.

Bu tahlilin mahallî, bölge ve millî plânlar üzerinde yapılmış olduğu şekil- de kısımlara ayrılması faydalı olabilir.

Mahallî plân üzerinde çalışma bir asra teallûk eder. Büyük veya küçük Hollanda şehir ve kasabalarını tanıyan herkes, bunların ekserisinin muayyen bir plâna göre inşa edilmiş olduklarını bilir; güzelliklerini ileriyi gören ecdad- larımıza medyun olduğumuz bu mahal- lerin sokak ve yollarında aşkla geziyo- ruz. 1901 de Hollanda ilk iskân kanu- nunu (Woningwet) çıkardığı zaman, he- nüz ilerde «sokak ve meydanlar» plânı diye tesmi',ve edeceğimiz husus mev- zuubahis olmadan tertip ve tanzim plân- larında nazarı itibara alınacak itibarî tedbirler istikbal gözetilerek alınmıştır.

Tıpkı başka memleketlerde mahallî plâ- nın, mahallî içtimaî bünye ve bunun perspektiflerinin daha önce yapılmış bulunan ciddî etüdü üzerine istinad et- mesine temayül etmesi gibi. Tahsis fik- ri daha sonra çıkmıştır.

O zaman bu plân sadece o mıntaka- da yerleşmiş komünlerin, basit olarak birleşimi üzerine kurulmuş, komünler arası teşrikimesainin bir muhassalası olarak kabul ediliyordu. Bununla bera- ber bir mıntıkanın menfaatlerinin, doğ- rudan doğruya, komünlerden bile hare- ket edilse, komünlerin topyekûn men-

faatlerinin daha mühim olduğunun an- latılmasında gecikilmemiştir. Diğer ta- raftan mıntıka işlerinin daha ziyade vi- lâyetleri alâkadar ettiği de nazarı iti- bare alınmıştır.

İmar kanununu revizyondan geçir- mekle mükellef ve 1938 de teşkil edil- miş bir Devlet Komisyonu mahallî plân- lar mevzuunda komünlerin ihtisasının vi- lâyetlere transferini teklif etmiştir. Ra- por 1940 da neşredilmiş bulunduğundan, efkârıumumiye buna lâyık olduğu ehem- miyeti vermemiştir.

Bu Devlet Komisyonu, millî plânın ilk fikrini ortaya atmıştır. Bazı cephe- lerden çalışmalar meselâ yollar plânın- da olduğu gibi zaten millî ölçüde olmuş- tur. Bu cins çalışmaların ehemmiyeti bakımından artması için, millî bir koor- dinasyon zarurî olacaktır. Komisyon müşahedelerini şu neticeye bağlamış- tır: «Millî plânın ihzari çalışmaları ola- rak, memleketimizin şehircilik çalışma- ları için daha umumî olan esasların etüd ve koordinasyonu ile mahallî plânları yapan muhtelif komisyon çalışmaları- nın koordinasyonunu, anlamak lâzımdır.

Bu esaslar merkezîleştirilirse, ma- hallî ve komünal veya şehircilik yönün- den ısrarlar neticeye bağlanabilir ve t e k t a s n i f yapmakla, kuvvetle- rin boşuna sarfı önlenmiş olur.»

1938 senesinin Millî Komisyonu bu teklifleriyle Komünal plân, Bölge plânı ve Millî plân üçlemini tamamlıyordu.

1940 hâdiseleri bu Millî Komisyo- nun vermiş olduğu raporun tahakku- nu durdurmuştur. Bununla beraber Millî arazinin tanzim ve tertibi ile uğraş- mak için Harbin sonunu beklemenin icap etmediği takdir edilmiştir. 1941 de millî plân fikri gündemde olduğundan, Krallık arazisinin merkezî organizas- yonu ve plânoloji mevzuundaki koordi- nasyon olan Millî Plân Servisinin ihdası için Nezaretlerin kâtibi umumîlerini tavzif eden bir kararname çıkmıştır.

Bu servisin kendisi ile meriyette olan ahkâmları 1944 - 45 de Hükümet tarafından lâğvedilmistir. 1947 de, baş- ka sebeplerden lüzumu gereken yeni bir Millî Komisyon, mesken kanunu, re- vizyonu için kurulmuştur.

Millî plân servisi bir Reis, bir dai- mî Komisyon ve bir müdürün emrinde çalışan bir Bürodan müteşekkildir. Bu büro çalışmaları merkezîleştirir. Etüd- lerin şevki idaresi Reis'e tevdi edilmiş- tir. Reis aynı zamanda Daimî Komisyo- nun başkanıdır. 1941 tarihli nizamname gereğince Millî plân Servisinin Daimî Komisyonu, İmâr ve İskân Nezâretinin

mes'uliyeti altında birinci derecede şev- ki idare makamıdır.

Bu Daimî Komisyon alâkalı bütün Nezaretlerin temsilcilerinden ve ilmî otoriteye sahip bir mütehassıstan te- şekkül eder. Komisyo.na sevk edilen bütün alâkalı işler, aylık toplantılarda görüşülür.

Hazırlanmakta olan veya hazır mil- lî, bölge veya komünal plânların mü- dafaasında daha ziyade acaip bir metod takip edilmektedir. Eğer bu plânlara bazı çalışmalar sekte verecek bir du- rum gösterirse, Reis —eskiden doğru- dan doğruya şahsî selâhiyeti, şimdi ise imâr ve İskân Nazırının müsaadesiyle — projelendirilmiş çalışmaları durdurabi- lir. Alâkalının bundan sonraki kanunî hakkı Kralın nezdinde teşebbüste bu- lunmaktır.

Nihayet O'nbir Vilâyette de «Vilâ- yet plânolojik servisleri» mevcuttur, Vi- lâyet teşkilâtları muhtelif alâkalı ve servislerin geniş bir temsilci grubu ile bir müdürün idaresindeki, müstakil bir bürodan teşekkül eder.

Millî ve mahallî plânların tanzimin- de ise arazinin tertip ve tanzimi saha- sında umumî koordinasyonun teminin- de alınacak tedbirler için elimizde mev- cut bulunan teşkilât bundan ibarettir.

Bu koordinasyon iki cihetten olur, biri millî fizyonominin muhtelif cephe- lerinin koordinasyonu, diğeri mahallî ara- ziye ait muhtelif plânların koordinasyonu.

Umumî olarak bu çalışma herhangi bir çatışma olmadan inkişaf etmektedir. Bu- nunla beraber çok müşkül bir devir içinde ve kısa bir zamanda, yalnız bazı hususiyetleri muhafaza etmekle bera- ber tamamiyle Hollanda tarzında olma- yan yeni servisin çok eski bir idarî me- kanizmaya intibak ettirilmesinin çok müşkül olduğu aşikârdır. Millî plân servisi, Hükümet gibi, normal olarak gelişmiş bir nizamnamenin gerçekleş- mesini görmek istemektedir.

Bu arzuya cevap vermek için «Van den Bergh» Devlet Komisyonu 15-4-1950 de mufassal teklifler yapmıştır. Mese- lenin heyeti umumiyesi üzerinde evvelâ gayrıresmî sonradan parlâmenter olmak üzere herkesin iştirâk edebileceği umu- mî ve dürüst münakaşaların yapılacağı bir devreye doğru yürümekteyiz. Böyle bir durumdan da sadece memnun oluruz.

1947 Millî Komisyonun raporu 15-4-1950 de Kraliyet makamına verilmiş- tir.

Bu raporda mevcut İskân Kanunun- daki arazinin tertip ve tanzimine müte- dair meselelerin ayrılmasını ve bunların

(39)

müstakil bir arazî tanzim ve tertibi (amenajman) kanununda tekrar ele alın- ması tavsiye edilmektedir. Bu mesele- leri, Mesken Kanununa bağlıyan tarihî bağlar zaten 1941 den beri kopmuş- tur. 1947 raporu şu şeraiti tayin etmek- tedir: «Arazî tanzim ve tertibinin gayesi, mevcut bütün menfaatlerin koordinasyo- nundan sonra Hollanda toprağının kul- lanılması ve tahsisin ayarlanmasıdır. Bu- rada bilhassa ziraî, sanayi, ikâmetgâh ve seyrüsefer gibi nazarı itibare alınması gereken birçok cephelerin menfaatleri mevzuubahistir. Bunun için kendisine has gayede arazi tanzim ve tertibinin prensibini ortaya çıkarmak tahsise bağlı bütün menfaatleri sağlıyabilmek ve top- rağı müsavî noktayı nazarlara göre kul- lanmak için, Komisyon mümtaz bir ka- nun lâyihasında bu meselelerin nizam- namesini tespit etmiştir. Bununla bera- ber rapor aksi kanaati de tebarüz ettire- rek, bunun da müdafileri olduğunu be- lirtmiştir.

Hollandada başlangıçta (ruimtelijke ordening) den yani arazî organizasyonu veya arazide organizasyondan bahsedi- liyordu. Aynı anlamda plânoloji kelime- si de kullanılmıştır. Komisyon kısmen Lâtin ve kısmen grek anlamlı ve kibar olmıyan (plânoloji) terkibini terketmiş- tir; (ruimtelijke ordening) tâbiri (ruim- tekundige ordening) tâbiriyle değişti- rilmiş ve bu son şekildeki (kunding) kelimesinin ilâvesi, mütehassıs çalışma- sının zaruretini tebarüz ettirmiştir.

Komisyon plânları aşağıdaki gibi tavsif etmektedir: «Aidiyeti millî olan plân», «Aidiyeti mahallî olan plân» ve

«Aidiyeti komünal olan plân». Arazinin tanzim ve tertibi (amenajmanı) için Millî Servis'in (Rijks Ruimtekundige Dienst) ihdasını ve servisin konseyi ola- rak da (Ruimtekundige Raade) in, Vilâ- yetlerdeki arazî tertip ve tanzimi komis- yonları içinse (provinciale Ruimtekun- dige Commissies) in kurulmasını teklif etmektedir.

Arazi tertip ve tanzimi (amenaj- manı) Millî servisinin vazifesi:

a) Arazî tanzim ve tertip işinin nerede olduğunu tetkik etmek ve tekemmül et- tirmek için imkânları göstermek.

b) Millî tanzim ve tertip plânları-

• nın hazırlanması ile alâkalı bütün faali- yetleri takip etmek.

c) Bu kanun ve bunun selâhiye- tine dayanarak yazılmış bulunan tali- matnamelerin umumî kontrolünü yap- mak.

Sizin için halihazırda mühim olan üç prensibi inceliyelim :

1. — Üstünlük prensibi (priorite) 2. — Tertip ve tanzim (amenajman) müsaadesi.

3. — Zararlara müdahale

«Üstünlük prensibi» 1938 Millî Ko- misyonu raporunun belkemiğini teşkil ediyordu; buna göre inşaat ve tatbikat veya diğer yapıların tanzim ve tertibi müsaadesi ancak binalar veya diğer iş- ler için .kullanılacak toprağın evvelemir- de tahsisinin ayarlanmış olması ile mümkündü. 1947 Komisyonun artık bu imkâna ihtiyacı yoktur, zira rapor Ko- münal idarelere kurulmuş merkezlere şamil olmamak üzere bütün arazilerinin hey'eti umumiyesi için bir komünal tahsis plânı hazırlanmasını teklif etmek- tedir. Bu hususa riayet içinde muayyen intikâl devresi de tanınmaktadır.

1938 Millî Komisyonu bütün tat- bik edilecek çalışmalar için tertip ve tanzim yetkisini talep ederek çalışma- larına koruyucu kontrolü de ithal eder- ken, 1941 talimatı (durdurma) sistemi- ni yani müdahil kontrolü kabul etmiş- tir. Hakikatte 1941 Mayısı ile 1950 Martı arasındaki devre zarfında Komisyon 437 durum tetkik etmiş ve Vilâyet servisle- ri de bu devre zarfında talî derecede 2000 durumu tasfiye etmiş olmalarına rağmen, Reis durdurma yetkisini ancak 33 vak'ada tatbik etmiştir. Bununla be- raber iyi niyetle binalarını inşa edebi- leceklerini düşünen alâkalıları bu sis- tem ekseriya gafil yakalamaktadır. Bu- nun için 1947 Komisyonun talimata mu- vakkat müsaade sistemini ithal etmeyi istemesinden dolayı şahsen memnunum.

Bu sistemin idarî makamlara munzam işler tahmil ettiği hakikatse de adlî em- niyeti de arttırdığı muhakkaktır.

Bu çalışmaların güç meselelerinden birisi de, işlerin malî cephesine teallûk etmektedir. Bulunduğumuz devrede ol- duğu gibi bir devrede, Medenî Kanun ile medenî hukukun bahşettiği dokunul- mazlığa dayanan mülkiyet anlamının mutlak kıymeti muhafaza edilemezse de, otoriteler birçokların bu prensibe bağ- lı olduklarını bilmeli ve bilhassa ma- kamların fazla müdahaleleriyle ferdin mühim bir sosyal mânası olan bu çok kıymetli hakkının mühim bir kısmının kaybolmasını küçümsememelidir. Bu- günkü yaşayış tarzımız hukukun en ufak bir inhirafına müsaade etmemektedir.

Mukaddes ve tecavüzden masun olarak şöhret bulmuş hukukun inhirafına te- allûk eden zarar yaratılmamak ve para ile ifade edilmelidir. Bu imkânsızlık bazan arazî tanzim ve tertibinde alın- ması hakikaten zarurî olan tedbirlere

mâni olacak kadar tesir etmiştir. Bu mahzur bazan istimlâk yolu ile tedavi edilmiştir; fakat bu ekseriya çok uzağa gitmektedir.

Yeni proje, gayrimenkul sahipleri ile mülkte hak sahibi olanların tatbikat projelerinin hazırlanmasından veya tat- bikatından doğacak zararlarına müdaha- le (demek sadece zararı tam olarak öde- me değil) hakkı fikrinden hareket et- mekledir. Zarar olarak mevcut gayrimen- kulün kullanılışını tahdit eden ciddî za- rarlar anlaşılmaktadır. Mevcut durum kelimesini de biraz geniş mânada anla- şılmalıdır, zira bazı ahvalde istikbalde- ki kullanılışının da melhuz hakları na- zarı itibare alınabilir ve bu gerçekleş- me plân yapılmamış olsa kısa bir müddet içinde tahakkuk etmiş olabilir. Bu ba- kımdan kazançtan zarar hakkı seraha- ten çıkarılmamıştır. Diğer birçok mem- leketlerde de mevzuubahis olan bu me- sele, tatminkâr bir şekilde halledile- cektir.

«Millî tahsis plânı» tâbirinden ne anlıyoruz? Halihazırda tanzim ve tertip (amenajman) anlamı mazide olduğun- dan, daha az serttir. Bu aynı zamanda arazî amenajmanı için de varittir. 1938 Millî Komisyonu bir hamlede yapılmış ve daha sonra kat'î Bölge plânlarının kurulmasına yarıyacak bir millî plân düşünmüşse de, halihazırda meseleler daha munis şekilde ele alınmaktadır.

1947 Millî Komisyonu dosyalara başlangıcında su usulün tatbikini tek- lif etmektedir: Projeler, sonradan bir kanun ilâvesi lâyihası ile birlikte umu- mî idarî ölçülere uygun şekilde elden geçirilmek üzere herkes tarafından kon- sülte edilebilir. Eğer bu kanun lâyihası bir sene içinde red edilmez veya yeni- den ele alınmazsa, umumî idarî ölçüler otomatik olarak mer'iyete girer.

Heyeti umumiyesi tamam olarak düşünülmüş bir Millî tahsis plânının hazırlanmasına kısa bir zamanda vasıl olmamız mümkün değildir. Sarih olarak beliren muhtelif cihetlerde çalışılaca- ğını tebellüğ ettirmek lâzımdır: yön- ler plânı diyebileceğimiz plânların yaratılması arazi tertip ve tanzimi- nin muhtelif yönleri olan yol plânı, istirahat mahalleri plânı vs... ye bağ- lıdır. Halen Nezaretlerini alâkadar eden plânları bulunan muhtelif Nezaretlerin bu planlarında az değişiklik olacaktır, fakat halihazırda muhtelif sebeplerden dolayı şimdi millî koordinasyon çalışma- sına ithali zarurîdir. Plân servisi için, halen her cihetten menfaatlerin hangi ölçüde çatıştıkları ve millî hayatın bü-

Referanslar

Benzer Belgeler

Ulaşım ve mal- zeme getirme zorluğu gözönünde tutula- rak, inşaat tamamen yerel malzeme ve işçilikle yapılmış, bu suretle ahşap çatı aksamı kirişler, yonma kereste

• Spesifik bir sürveyans metodu seçmeden önce olguların saptanmasına ait şu 3 soruya yanıt verilmelidir?. – İnfeksiyonlar pasif yöntemle mi aktif yöntemle mi – Hasta

Böylece, yük- sek gümüş, nıispetile % 20 den fazla nikel ihtiva eden nikelli gümüş te grenin incelmesi için bakır ve ayni zamanda çinko ye alüminium eserleri de mevcuttur

[r]

Amaç 1 : Kaliteli bir eğitim öğretim ortamı için okul fiziki yapısını ve araç- gereç donanımını güçlendirip başarılı bir okul olmak.. Amaç 2 : Okulumuzun

• Silivri Akören Köyü Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi. • Silivri Beyciler Köyü Atıksu

31 ARALIK 2020 TARİHİNDE SONA EREN HESAP DÖNEMİNE AİT KONSOLİDE FİNANSAL TABLOLARA İLİŞKİN DİPNOTLAR (Tüm tutarlar aksi belirtilmedikçe Türk Lirası (“TL”) olarak

Bağımsızlıktır onun en temel kaynağı, Cumhuriyet yoktan var etti bu vatanı, Takip edeceğiz biz Türk gençleri Ata’mı, Yaşasın yüreklerimizde yüceldi cumhuriyet. Kardelen