• Sonuç bulunamadı

“Keşke” diyoruz, “keşke bir şeyler yapabilsem

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "“Keşke” diyoruz, “keşke bir şeyler yapabilsem"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ACI VE HÜZÜN DĐNGĐNLĐĞĐ

Şefik DOĞAN Metalurji Mühendisi

Dünyamızda, şöyle bir seyredip geçiverdiğimiz pek çok olay oluyor. O anda beklide hüzünlenip, kızıp içimizden bir şeyler söylüyor veya küfrediyoruz ve aciz kaldığımız, bir şey yapamadığımız için kendi kendimize kızıyoruz. “Keşke” diyoruz, “keşke bir şeyler yapabilsem. Elimde olsaydı da bu olaya müdahale edebilsem” ama bir şey yapamıyoruz tabi.

Sonra ? Sonra, günlük hayatın yuvarlanıp giden ve bizi önüne katan temposu içerisinde, biraz önce, akşam, dün, geçen hafta veya geçen ay çok kızdığımız ve “keşke…. “ dediğimiz olay belleğimizin karanlıklarına doğru büyük bir hızla itiliveriyor. Tekrar benzer bir olayın görüntüleri önümüze gelene kadar.

Sonra kendi kendimizi, bilinçli veya bilinçaltında teselli ediyoruz. “zaten o kadar çok olay var ki ! hangi birine yetişeceğiz. Hem ben tek başıma ne yapabilirim ki?”

Oh ne güzel, kurtulduk değil mi, vicdanımızı sızlatan, insanlığımızdan utandıran o karelerin karşılığında bir şey yapmamış olmanın verdiği ağırlıktan.

Đşte bugün bu dingin acı ve hüznü bize yansıtan kareleri çeken ve bu kareler üzerinden “hangi birine müdahale edebilirim ki?” sorusunu “hiçbiri” olarak cevaplamayıp, içinden bir tanesini seçip (amazon ormanlarındaki çalışması ) kendi çapında dünyada, iyiye, güzele, insanca yaşam olgusuna katkıda bulunmaya adamış biri; Sebastiao Ribero Saldago’ nın kısa öyküsü ve bize ulaştırdığı birkaç “dingin acı ve hüzün” resmi.

Sebastiao Riberio Salgado; Ünlü fotoğrafçı. Ekonomist. Legion D’Honeur ile ödüllendirilen gazeteci. 1944 yılında sekiz çocuklu bir ailenin altıncı çocuğu olarak dünyaya gelen ve muhalefet kendisine Brezilya Cumhurbaşkanlığını önerdiğinde, “Politikacı olursam, yalan söylemeyi öğrenirim” diyerek nazikçe reddeden aydın…

Kazandığı para ile çılgıncasına Amazon Ormanı satın alan, Amazon’da kesilen yağmur ormanlarının yerine 5 milyon ağaç diken kişi. Brezilyalılar içinse sadece “Salgado”.

Brezilya’da içlerinde üç yıl yaşayarak fotoğraflarını çektiği topraksız köylülerin işgal ettiği araziyi, o fotoğrafları satarak satın aldı. Ve o insanlara dağıttı…

Su kaynakları çoğunlukla toplama kamplarının uzağında olur. Đnsanlar uzun yollar yürüyüp kuyruklarda saatlerce beklemek zorundadırlar.

(2)

Fotoğraf 1 : Zaire’den kamyon ile gelen suyu almaya çalışanlar,1994.

”ön plandaki kadının gözlerinde taşıdığı acı, korku ve geleceği kavrayamamanın verdiği panik” şd

Fotoğraf 2 : 31 Temmuz 1983’de Iraklı askerler bir çok köylere girip yetişkin erkekleri topladılar. Onları bir daha hiç gören olmadı. Bugün dönmelerini ya da ölülerini görmek isteyen çocuklar ve kadınlar hala beklemektedirler. Beharke, Irak. 1997.

”annenin yenik bakışlarına karşın genç kızın meydan okuyan, sorgulayan hüzün dolu delici bakışları” şd

(3)

Fotoğraf 3 : Kuzey Kenya’da aileleri tarafından ülkeyi savaştan korumak için kuzeye gönderilen gençler. Birlemiş Milletlerin kampına girmeye çalışıyorlar. Sudan. 1993.

”aslında hastalık ve ölümün kol gezdiği kampa, biran önce kurtulmak istenilen dış dünyadan bakış” şd

Fotoğraf 4 : Kömür üretimi tarımsal alanları kullanılmaz hale getirmiş. Fakirleşmiş köylüler satmak için kömür topluyorlar. Bihar Eyaleti, Hindistan. 1997.

”çoluk çocuk, ailece olumsuz koşulların getirdiği şartlara birlikte karşı koyma çabası” şd

(4)

Fotoğraf 5 : Natinga kamp. Güney Sudan. 1995.

”yoksulluk, eksik bir kol, acı bir gülüş….” Şd

(5)

Fotoğraf 6 : Tajikistan. Kuzey Afganistan. 1996.

” bu yaşta ağır dinsel baskının ruhsal durumunu gözlere yansımış hali….” şd

Fotoğraf 7 : Shamak Kampnda yurdundan surulmus bir cocuk. Kuzey Afganistan. 1996.

”ağaya karşı, ulemaya karşı ve son olarak usa’ya karşı eğilmiş bir boyun ama gard almayı ihmal etmemiş” şd

(6)

Fotoğraf 8 : Evsiz göçmenler, Rio Bonito Do Iguacu. Parana State, Brazilya. 1996.

”heran nereden nasıl geleceği belli olmayan belaların verdiği korku dolu gözler. Uzun süredir suya hasret saçların isyanı…” şd

Fotoğraf 9 : Lafakabuco mezras, Surucucus.Yanomami genci, Roraima State. Brazilya. 1998.

(7)

”karanlık içerisinde bir süliet olarak kadraja girivermiş ne gam. O avlayacağı hayvanlara odaklanmış galiba.” Şd

Fotoğraf 10 : Sürgüne gönderilmiş köylüler. Polho Chiapas, Meksika. 1998

” sürgünde olsa çocuk çocuktur ve oynamanın ne yeri ne zamanı vardır.” Şd

Fotoğraf 11 : Bihaclı sığınmacılar, geride bıraktıkları sevdiklerinden mektup bekliyorlar;

posta haftada bir Kızılhaç tarafından dağıtılıyor. Batnoga-Krajina (Sırpların kontrolündeki bölge).1994.

”özgürlükleri kısan en önemli simge dikenli tel. ne kadar da çok ve karmaşıklar. Özgürlüğü kısıtlananlarda öyle….” Şd

(8)

Fotoğraf 12 : Refugees from Kabul in the Shamak camp in Pul-i-Kumri. Afghanistan 1996.

“bir adam ve ailesi. Ama adam yok, sadece resmi kalmış. Küçük kız (soldaki) boşluğa mı, hayatının geleceğine mi dalmış acaba?” şd

Diğer fotoğrafları için; http://www.fotograf ya.gen.tr/ cnd/salgado/ menu.html

Şu anda, içinizin burkulduğunu, hayıflandığınız ve içinizin hafiften öfke ile kabardığını görür gibiyim. Öfkelenmeyin diyemem. Çünkü ben de çok öfkeleniyorum. Ufak ufakta olsa bir şeyler yapmaya başlamanın ilk can suyu olmasını diliyorum.

Bugün hayata, farklı binlerce penceresinden birinden baktık. Umarım daha farklı pencerelerden de bakma ve yorumlama gücünü daima bulursunuz.

Hoş kalın, hoşça kalın, hoşluk verin, hoşluk bulun….

Referanslar

Benzer Belgeler

ELİF NACİ'YLE SANAYİ-1 NEFİSE'DE — Mahmut Cüda (solda), geçen yıl Elif Naci'yle birlikte Sanayi-i Nefise'nin şimdi Kız Meslek Lisesi olarak kullanılan binasını

Çalışmalarını 1985 yılından bu tarafa Şeref Çakar yönetiminde sür­ düren Üsküdar Musiki Cemiyeti Ulus­ lararası İstanbul Festivali'nin de sürekli konukları

Pi lo mat rik so ma lar as lın da der ma to log lar ve pa to - log lar için na dir gö rü len ol gu lar de ğil dir. Mar ro gi ve ark. Der mal ya da sub kü tan yer le şim li dir. Pi

Nursi’nin eserlerinde ve Osmanlı dilbilim, edebiyat ve ilahiyyat terminolojisinde kul- lanılan; delâlet, işaret, mecaz, teşbih, kinâye, istiare, telmih, ima, remz ve şeair gibi

Bu sıra- da katılımcıların yalnızca bir kısmından, kaydı dinlerken kâğıt üzerine belli şekiller çizmeleri, ardından da kayıtta geçen kişi ve mekân

Elli katlı bir binadan düşen adam kendini rahatlatmak için düşerken sürekli şöyle diyormuş: Buraya kadar her şey yolunda…Bu adama şunu söyleyebilseydik keşke: Önemli

Ben anlattıkça tutuştu dudaklarım güzel bir akşam hiç yaşanmamıştı sanki demek ki böyle olacaktı insanın sonu keşke daha çok yaşasaydık

Manzara güzel: sabah, deniz, martılar, gemiler… Keşke de demeyece- ğim.. Benim gibi aymaz insanların kelimesi