• Sonuç bulunamadı

D Deli: Cumhuriyet Modernleşmesinin Övgüsü mü Yergisi mi?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "D Deli: Cumhuriyet Modernleşmesinin Övgüsü mü Yergisi mi?"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Türk Dili 91

D

elidir; ne yapsa yeridir atasözü, ilk planda toplumun akıl dışı gördüğünü, sorumluluk yüklemediğini mazur görmesi anlamını taşır. Fakat söz anlam genişlemesine uğrayarak bu çerçevede başka işlevler de kazanır. Akıllılar, birbirlerinin işlerini ve davranışlarını beğenmediklerinde de çatışmayı yumuşatmak için bu söze başvururlar. Söz, delilerin aklına geleni yapma hürriyetleri olduğunu da ima ettiği için akıllıların çizdiği sınırların geçerlilik alanlarını da belirler. Delinin hesapsızlığını, patavatsızlığını vurgular. Ama bize kalırsa söz, geleneğin “akıllı de- liler” algısı içinde, delinin yaptığının ve söylediğinin mutlaka bir gereği ve anlamı olduğunu da işaret eder.

Refik Halid Karay’ın Deli adlı oyunu bu çerçevede değerlendirilebilecek bir metindir. Maruf Bey, Hürriyetin ilanından iki gün evvel umumi felç geçirmiş; konu- şamaz, hatırlayamaz, bilemez, “ya errahimülrahmin” levhasına bakıp du- rur hâle gelmiştir. Dolayısıyla İkinci Meşrutiyet dev- rinden Cumhuriyet’in ilk on yılına kadar yaşanan süreyi ve bu süre içindeki siyasal, sosyal ve kültürel değişme ve dönüşmeleri bilmemektedir. Bu yüzden çevresinde olup biteni anlamamakta, yadırgamakta ve eleştirmektedir. Dili Koruma Encümeni, Kadınla- rı Dansa Alıştırma Derneği, Gebe Kadınlar Cemiyeti, Şapka Kanunu, Özdemir, Kaya gibi tuhaf şeylerin ve isimlerin ne olduğunu anlayamamaktadır. Gelen dok- torlar hem onun hafızasını hem de aklını tedavi etmeye çalışmaktadırlar. Maruf Bey de etrafındakilerin deliliğin- den kuşkulanmaktadır; yoksa bu kadar abuk sabuk şeyi nereden bulacaklardır. Belki de çevresindeki herkes onu delirtmek için tuhaf harfleri, yeni harfler; bıyıksızlığı ve

Deli: Cumhuriyet Modernleşmesinin Övgüsü mü Yergisi mi?

Mehmet NARLI

ÖZEL BÖLÜMRefik Halid KarayÖlümünün 50. yılında

(2)

Deli: Cumhuriyet Modernleşmesinin Övgüsü mü Yergisi mi?

92 Türk Dili

şapkayı yeni kılık kıyafet; türbeleri kapatmayı ve güzellik yarışmalarını yeni âdetler diye göstermektedirler. En iyisi Merkez Efendi’ye gidip bir kurban kesmek, bir nefes ettirmektir. Fakat oralar da kapanmıştır. İhtimal bu hâller fena bir rüyada görülmek- tedir. Belki de rüyadan uyanmış ve tımarhaneye yatırılmıştır. Ankara, payitahtmış, hükûmet laikmiş, gramofon eşliğinde dans edeceklermiş, Kars, bizdeymiş; Suriye Hükûmeti, Arnavut Kralı varmış; yok efendim müftü efendi Ayten’i denizden çıkınca alnından öpmüş… Bunlar deli saçması değildirler de nedirler! Maruf Bey’in sıkıldı- ğını düşünerek aile efradı Çarliston eşliğinde dans ederler: “Bacaklar eğri sakat/ Bel yampuri iki kat/ Felekten Yemiş tokat/ Gibi beşeriyet/ Garip Gülünç vaziyet/ Miyav Miyav/ Hav hav”. Birdenbire Maruf Bey de ayağa fırlar ve dansa benzemez bir şekil- de tepinir ve sadece “miyav miyav, hav hav” sesleri çıkarır. Herkes birden ürkmüş ve kenara çekilmiştir. Doktorun kararı Maruf Bey’in evvel sakin, şimdi zır deli olduğu- dur (Karay, 2009: 7-36).

Refik Halid’in deli ile Cumhuriyet modernleşmesini yerdiği mi, övdüğü mü tartışılagelmiştir. Yergi olduğunu düşünenlerin dayanak noktasını, Meşrutiyet’ten de Cumhuriyet’ten de sürgün yiyen bir yazar olan Refik Halid’in, deliliğin diline yas- lanarak Türkçü, inkılapçı ve modernleşmeci yeni siyasal yapıyı mizahi bir yergiyle karşılamış olması gerekliliğidir. Bu bakış açısıyla oyuna bakıldığında, ıslahatçı ye- nilenmeyi tümüyle ortadan kaldıran inkılapçı bir yaklaşımla iptal ve inşa faaliyetine girişen Cumhuriyet kadrolarının on on beş sene içinde Türkiye’de gerçekleştirdik- lerini makul ve makbul bulmayan bir anlatım dili bulmak mümkündür. Bu çıkarsa- mayı doğru kabul edersek, yazarın, hayli riskli olan siyasal bir eleştiriye girişmek için delinin ve delilik söyleminin masuniyetine sığındığını söylemiş oluruz. Muhalif olabilecek tavırlara müsamaha göstermeyecek bir otorite, “delidir ne yapsa yeridir”

şeklindeki kabul ve hoşgörünün şu veya bu oranda vârisi olduğu için müsamahalı davranabilecek; böylece yazar hem eleştirererek entelektüel sorumluluğun ağırlığını hafifletmiş olacak hem de kendini korumuş olacaktır. Fakat ilginç olan Deli oyunu- nu Ankara yazar/bürokrasisine duyuran ve eseri beğendiğini söyleyenin de Mustafa Kemal Atatürk olmasıdır. Deli oyununun, yeni devletin ve sosyetenin bir övgüsü olduğunu beyan edenlerin dayanak noktası da budur. Yakup Kadri’nin hatıralarına göre bir akşam Mustafa Kemal sofrasında bulunanlara, o ana kadar hiç kimsenin haberdar olmadığı bu eserden söz etmiş ve bu eserde yirmi yıl önce aklını kaybe- den birinin bilincine kavuşunca ve kendini baştan başa değişmiş Türkiye içinde bu- lunca yeniden dirildiğini söylemiştir (Karaosmanoğlu, 1990: 71-72.) Refik Halid’in de bu akşam sofrasında söylenenleri doğrulayan bir ifadesi kitaba alınmıştır. Yazar, Deli için “inkılâbımızı hicvetmiyor, tebarüz ettiriyor” dediği için Mustafa Kemal’e minnettar olduğunu söylemektedir (Karay, 2009: 6). Yakup Kadri, 1938 affına Re- fik Halid’in de dâhil edilmesinde onun son yıllarda Ankara’yı ve Mustafa Kemal inkılaplarını doğrulayan yazılarının etkili olduğunu, Atatürk’ün bu içli yazıları oku-

(3)

Mehmet NARLI

Türk Dili 93 yup etkilendiğine şahit olduğunu söyler (Karaosmanoğlu, 1990 71-72). Atatürk bu duygular içindeyken Deli’yi okumuş ve oyundaki kişinin tuhaflıkla, çıldırmışlıkla karşıladığı inkılapları, neredeyse tek tek sayıp dökerek aslında “tebarüz” ettirdiğini düşünmüştür. Oyuna bu dayanak noktasından yaklaşılırsa, Maruf Bey’in deliliğinin anlamı şu olur: Ancak bir deli, bütün bu yeniliklerin, modernleşmelerin, yeni sosye- tenin kıymetini anlamayabilir. Öyleyse Refik Halid, deliliği, hem bu anlamda hem de

“muhalif kalmakla delilik etmişim” anlamında kurmuştur.

Roman ve öykümüzde, deli tipler ve delilik söylemi, 1950’lerde başlayan mo- dernist harekete (düşünsel ayrışmanın/aykırılaşmanın deliliği de içerebileceği yak- laşımına) kadar ve nicel açıdan bakarsak bu tarihlerden sonra da çoğunlukla daima mizahla birlikte kurulmuştur. Bunun sebebi, geleneğin deliler karşısındaki hoşgörülü tavrında aranabilir. Bunun sebebini, eser-okur arasındaki özdeşleşmeyi sakıncalı bu- labilecek olan siyasal/toplumsal otoriteye karşı gelişmiş bir taktik/teknik içinde de aramak gerekir. Okur, deliyle özdeşleşmeyeceğine göre, kendini deli karşısında akıllı sayıp delinin davranışlarına ve sözlerine güleceğine ve böylece bir bakıma kendini arındıracağına göre eleştiriyi, delinin diline yerleştirmek doğabilecek risklerden ko- runmak anlamına gelecektir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Cumhuriyet dönemi Türk modernleşmesinin din ve gelenek sistemine bakış açısı, yerli sermaye birikimine öncelik tanıyan toplumsal kesimlerin, eski feodal sınıfların

tün ölümler gibi erken olan ölümüyle bizi öksüz bırakan Cemal Süreya’yı, Hatay öksüz bırakmaz.. Biraz sonra Bostancı1 da vapur iskelesinin arkasında, Bağdat

İstanbul'da sakin bir köşede, ıssız bir gece­ de, güzel çeşnilerle tarihe doğru yola çıktığım­ da, uzun adam ile kısa, ama görkemli göğüslü kadın birbirlerine

Bey­ ru t’un Hıristiyan kesiminde Lübnan Ermenilerinin ezici ço­ ğunluğunun yaşadığı semt.. Aynı gece Lübnan'ın en nü­ fuzlu gazetesi An

Böyle bir sorun karşısında alkol bağımlısı bireyle birlikte uzun yıllar yaşayan ve bireye yakın olan eş, anne-baba, çocuk gibi aile bireylerinin yaşamlarının

Kaya Bcy’den sonra konuyu baş­ ka yetkililerle de konuşmaya başladım. Bir süre sonra gördüm ki, topladığım malzeme bir yazı dizisine sığmayacak kadar fazla

Derken, bir den bir lodos rüzgârı çıkıyor, İtalyan gemilerinin yelkenleri­ ni dolduruyor, ve gemiler kuv­ vetle ileriye yürüyor, Türk ge- miler’ııe cenğe

Abstract: Social entrepreneurship now has different opportunities for growth and development worldwide. In many cases, there are very creative solutions for reaching the best