DSİ’nin Bergama’daki Yortanlı Sulama Barajı için gözden çıkardığı “Allianoi”ye önerdiği, “mille örtülerek gölün altında kalma”sı projesi, Danıştay’ın “yürütmeyi durdurma” kararına rağmen “yürütülüyor”!
İzmir 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, 25 Eylül 2009 tarihli kararında, yüksek yargının “Durun! Tarihi, suya gömemezsiniz...” uyarısını dikkate almayarak demiş ki; “Allianoi’de çıkarılan kültür varlıklarını korumak için en uygun yöntemin mille kaplamak olduğu; bu yöntemle Yortanlı Barajı’nda su tutulmasında bir sakınca olmayacağı...”
Oysa Ekim 2007’de alınan “benzer” karar hakkında Danıştay 6. Dairesi’nin 23 Haziran 2009 tarih ve 2009/6810 esas sayılı “Yürütmeyi Durdurma Kararı” var. Buna rağmen “kültürü yok sayan” bir sulama barajının “binlerce yıllık tarihsel mirastan daha değerli” görülmesi, Türkiye’deki koruma bilincinin günümüzde ulaştığı düzeyle bağdaşmıyor.
“Hukuk devleti”mizde artık yapılması gereken, bilimsel kazıların tekrar başlatılması için gereken izinlerin verilmesi;
antik zenginliğimizin dar ekonomik çıkarlara karşı korunmasının sağlanmasıdır.
‘Saygınlığa’ Saygı
İzmir’deki kurulun kararı, sadece Allianoi’nin değil, korumadaki ulusal birikimlerimizin de “önemsenmedi”ğini gösteriyor!
“Ören yerinin kurtarılması için baraj projesinde değişiklik yapılması ya da aks yerinin değiştirilmesi” istemiyle süren davada, yargının “bilim dışı” sayarak durdurduğu “çamura gömme”nin tekrar uygun görülmesi; koruma kurullarının yılların özverili emeklerine ve bilimsel birikimlerine dayalı “saygın”lığı açısından da “talihsiz” bir tutum..
Şehir Plancısı Buğra Gökce’nin “karşı” oyuna aldırmaksızın; hatta “arkeolog”ların bile “evet”leriyle alınan karar, eminim ki üniversitelerde “etik” derslerin konusu da olacaktır… çünkü hiçbir kurulun ve hiçbir kurul üyesinin, ömürlerini kültür ve doğa mirasımıza adamış bilge hocalarımızdan bizlere “cumhuriyet mirası” olan o tarihsel onuru ve “60 yıllık saygınlığı” zedeleyebilecek bilim dışı “ödün”ler vermeye hakları olmasa gerek.
Üstelik bu ödün, “tartışmalı” bir baraj projesindeki “şaibeli” ısrarlar uğruna veriliyor. Yortanlı’daki gelişmeleri yakından izleyenler hayli zamandır soruyorlar; “200 metre yakınındaki çaltıkoru Barajı neden yapılamıyor? DSİ’nin onaysız ve yasadışı baraj inşaatlarından kimlerin ne çıkarı var? Neden aynı yerde iki baraj?”
Bu sorular yanıtlanmazken, ‘antik kentin sular altında çamurla kaplanması dayatması’nı yargıya rağmen onaylayan sözde “koruma”! kararına yine dava açacaklarını belirten “Allianoi Girişim Grubu” basın açıklamalarında bakın ne diyor;
“DSİ inatlaşma yerine, baraj aksını yukarıya çekseydi, hem tarih kurtulmuş, hem de ihtiyacı karşılayabilecek bir baraj çoktan su tutarak hizmete başlamış olacaktı... Bu nedenle, yöre köylüsünü, Allianoi’yi kurtarmak isteyen duyarlı çevrelerle karşı karşıya getirmeye çalışanları şiddetle kınıyoruz”...
Açıklamada “Allianoi Antik Sağlık Yurdu”nu yok edecek her türlü işlemi yapan kamu görevlilerinin “hukuksal ve cezai sorumluluğu olacağı” da anımsatılarak ş unlar da söyleniyor: “tarihle inatlaşmayı bırakın; köylünün su
gereksinimi için başka çözümler üretin. Kazının tamamlanması için gereken izinleri verin”.
Allianoi’nin gün ışığına çıkmasını sağlayan kazıların -belli ki artık “sakıncalı” sayılan- başkanı Doç. Dr. Ahmet Yaraş da diyor ki; “tüm malzemeler müzedeki depolara kaldırıldı; ulaşmak bir yana, bilimsel yayın için inceleme izni bile verilmiyor...”
Bakalım, asıl yapılması gerekenin “tarihimizi gizlemek” yerine, hukuka aykırı ilkel bir baraj projesinde “geçmişe saygılı çağdaş değişiklik”leri gerçekleştirmek olduğu, kültür mirasımızdan sorumlu kişi ve kurumlarca da ne zaman savunulacak?
Oktay EKİNCİ
ekinci@cumhuriyet.com.tr Cumhuriyet 18.10.2009