Halkla İlişkiler ve Etik
Halkla İlişkiler uzmanları kendi mesleklerini savunurken, düşmanca bir tutumla karşılaşmaktadır. Halkla İlişkiler mesleğinin etik olmadığını düşünenler etik ve halkla ilişkilerin oxymoron olduğunu savunmaktadır. Önreğin Joyce Nelson, halkla ilişkileri mesleğinin gücünün görünmez bir güç olmasından
kaynaklandığını söylemektedir.
Halkla İlişkiler ve Etik Bir Oxymoron mu ?
Halkla ilişkileri eleştirenler, halkla ilişkilerin etik olmadığını söylerken Barnum’u örnek olarak göstermektedir. Halkla ilişkiler uzmanları ise, Barnum’un bir halkla ilişkiler uzmanı değil,
«publicist» olarak çalıştığını savunmaktadır. Halkla ilişkiler de her meslek gibi gelişmiştir. Ancak 20.yüzyılda dahi modern halkla ilişkilerin, «dürüst» bir meslek olarak algılanmadığı
görülmektedir.
Halkla İlişkilerin Geçmişiyle Bir İlgisi Var Mı?
Modern Halkla İlişkiler ABD’de kurulmuştır. İlk teorisyenler ise Lee ve Bernays’tır. Freud’un
yeğeni olan Bernays, kitelerin organize alışkanlıklarını ve fikirlerinin bilinçli ve rasyonel bir şekilde manipüle edilmesinin, demokratik toplumlar için önemli bir özellik olduğunu belirtmektedir.
Halkla İlişkilerin düşünceleri şekillendirme konusundaki gücü, topluma karşı görevlerinin yeniden düşünülmesini zorunlu kılmaktadır.
Halkla İlişkilerin Geçmişiyle Bir İlgisi Var Mı?
Halkla İlişkiler ve Etik
- Doğruyu Söylemek
«Doğruyu söylemek», en önemli etik maddelerinin başında gelmektedir. Ancak asıl sorun
«doğru»nun nasıl tanımlandığıdır. Thomas Bivins halkla ilişkiler çerçevesinde doğruyu
söylemenin önemini şöyle ifade etmektedir: «Birine yalan söylemek, onlara doğru söylediğiniz zamandan farklı bir şekilde davranmalarına yol açmaktadır. Halkla ilişkilerin temel amaçlarından birinin ‘kamuların davranışını değiştirmek için ikna etme’ olduğu düşünüldüğünde, doğruyu söylemenin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.
Halkla İlişkiler ve Etik
- Güven
Halkla ilişkiler kamularına doğruyu söylemezse, güven ilişkisi kuramaz.
- Sadakat
Halkla ilişkiler ve etik tartışmalarının en önemli konularından biri halkla ilişkiler uzmanlarının kim sadık
olacağıdır. En önemli tartışma soruları şunlardır: Sadık olunması gereken tek taraf müşteri midir? Halkla ilişkiler uzmanları yaptıkları iş için işverenden para almaktadır. O zaman her koşulda işverene sadık olmak zorundalar mıdır? Halkla İlişkiler uzmanları başkaları ve kendisi için sonuçlarını düşünmeden işverenin her söylediğini yapmalı mıdır? Müşterinin düşündükleriyle, halkla ilişkiler uzmanının düşündükleri çatışırsa ne yapmalıdır?
Medya ve Halkla İlişkiler
Halkla İlişkiler işinin önemli bir bölümü medyayla ilişki kurmak üzerinedir.
Halkla ilişkilerin gazetecilere, gazetecilerin de halkla ilişkiler uzmanlarına ihtiyacı olduğu bir gerçektir. Haberlerin önemli bir bölümü halkla ilişkiler uzmanlarından gelen basın bültenlerinden oluşmaktadır. Ancak bu ilişkinin doğasında etik sorunlar bulunmaktadır. En önemli iki sorun alanı dürüstlük ve medyaya ulaşımdaki eşitlik ilkesidir.
İkna, Propaganda ve Halkla İlişkiler
Bazı yazarlara göre halkla ilişkiler aslında savunuculuk işidir. Başka bir ifadeyle, halkla ilişkiler «bir örgüt, kişi ya da fikir için avukatlık yapmak ve belirli bir görüşe ikna etmek» ile ilgilidir. Aynı zamanda «rıza
üretimi» amacı da taşımaktadır. Örgütle ilgili farkındalık oluşturmak için insanların davranışlarını örgütün görüşüne göre değiştirmeyi hedeflemektedir. Bazı yazarlar ise, halkla ilişkilerin avukatlık rolünün yanlış anlaşıldığını söylemektedir. Onlara göre avukatlık, manipülasyon anlamına gelememektedir. Halkla ilişkiler uzmanı bir örgütün/konunun/sorunun savunulması için konuşmakta ve hareket etmektedir.
Halkla ilişkiler uzmanları,kamunun gözünde savundukları kurumla özdeşleştirilmektedir. Bu nedenle halkla ilişkiler uzmanının inanmadığı bir neden için müşterisini temsil etmesi etik olmamaktadır.
Halkla İlişkiler – Etik Modelleri
1- Avukatlık Modeli
Bu modele göre halkla ilişkiler, savunma ve ikna iletişimi üzerine kurulmaktadır. Bu açıdan müvekkilini haklı olduğu noktaları öne çıkartarak savunan, bunun için ikna iletişiminden yararlanan avukatlık mesleği ile aynı temellere dayandığını ileri sürmektedir.
Edgett’a göre (2002: 14-16) halkla ilişkilerde avukatlık rolü ile ilgili üç görüş vardır. İlkine göre avukatlık halkla ilişkilerin temel işlevlerinden birisidir, o halde halkla ilişkiler uzmanları mesleğin ayrılmaz öğeleri olan ikna ve savunma işini açıkça kabul etmelidirler. İkincisi; halkla ilişkiler uzmanları avukatlık rollerinden rahatsızlık
duymaktadırlar, çünkü onlara göre temelini gazetecilik mesleğinden alan halkla ilişkilerde, gazeteciliğin açıklık ve nesnellik olgusu, ikna iletişiminden daha üstün tutulmalıdır. Üçüncü görüşe göre iletişimin temel amaçlarından birisi olan ikna ve savunma, mesleği tarihin kendisi kadar eskidir. Ayrıca retorik geleneği demokratik toplumun özgür
tartışma ortamına önemli bir katkı sağlamaktadır
Kaynak: İdil Sayımer, Halkla İlişkiler Etiğinde Öne Çıkan Modellerin Etik Sistemler Açısından İncelenmesi
Halkla İlişkiler – Etik Modelleri
2- Genişletilmiş Çıkarlar Modeli
Genişletilmiş çıkarlar, bireyin kendi kişisel çıkarları ile toplumsal yaşamın paylaşılan değerleri ve diğer insanların çıkarları arasında bir denge oluşturması esasına dayanmaktadır. Hiçbir insan, yaşamını bu üç temel çıkarlardan sadece bir tanesini benimsediği tek boyutlu bir sistem üzerine kurmamalıdır. Yaşamın kalitesi bu üçünün dengesi ve uyumunun bir sonucudur. Herkes, yaşamını daha iyi bir noktaya taşıyabilme ideali için öncelikle kendi kişisel çıkarlarını düşünmelidir.
Kaynak: İdil Sayımer, Halkla İlişkiler Etiğinde Öne Çıkan Modellerin Etik Sistemler Açısından İncelenmesi
Halkla İlişkiler – Etik Modelleri
3- İki Yönlü Simetrik İletişim Modeli
İlk olarak James Grunig tarafından ortaya atılan iki yönlü simetrik modele göre halkla ilişkilerin rolü, çeşitli kişi, görüş ve değerlerin bir araya geldiği ve farklı sonuçların elde edildiği bir tartışma forumu oluşturmaktır. Grunig, halkla ilişkiler mesleğinde etik kararların alınmasında en iyi yolun tartışma forumunun esas alındığı iki yönlü simetrik iletişim modeli olduğunu önermektedir.
Kaynak: İdil Sayımer, Halkla İlişkiler Etiğinde Öne Çıkan Modellerin Etik Sistemler Açısından İncelenmesi
Halkla İlişkiler – Etik Modelleri
4- Toplumsal Sorumluluk Modeli
Bu model, halkla ilişkiler uygulamacılarının temel işlevinin topluma ve halka hizmet etmek olduğunu
varsaymaktadır. Toplumsal sorumluluk, toplumun uygun yer ve zamanda bir kurumdan ekonomik, hukuki, etik ve isteğe bağlı beklentilerini kapsamaktadır. Kurumların toplumsal sorumluluk dahil, dört temel sorumluluğu vardır.
Ekonomik sorumluluk kâr etmeyi; hukuki sorumluluk yasalara uygun davranmayı öngörürken; etik sorumluluk doğru ve adil olanı yapmayı, haksızlığın ve adaletsizliğin önüne geçmeyi; hayırseverlik sorumluluğu ise iyi yurttaş olmayı, topluma kaynak aktarmayı ve bu şekilde toplumsal yaşam kalitesini yükseltmeyi gerektirmektedir.
Kaynak: İdil Sayımer, Halkla İlişkiler Etiğinde Öne Çıkan Modellerin Etik Sistemler Açısından İncelenmesi
Halkla İlişkiler – Etik Modelleri
5- Profesyonel Sorumluluk Modeli
Profesyonelliği temel alan model, halkla ilişkiler uygulamacısını, yaptığı etkinliklerde sosyal ve toplumsal zorunluluklardan arındırarak, mesleği profesyonel anlamda yerine getirmek için gerekli olan sorumluluklara uymakla yükümlü kılmaktadır. Ancak bu, sosyal sorumlulukların dikkate alınmaması gerektiği anlamına
gelmemektedir.
Kaynak: İdil Sayımer, Halkla İlişkiler Etiğinde Öne Çıkan Modellerin Etik Sistemler Açısından İncelenmesi