• Sonuç bulunamadı

İL ÖZEL İDARELERİNİN DEĞİŞİMİ VE DÖNÜŞÜMÜ: İSTANBUL İL ÖZEL İDARE ÖRNEĞİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "İL ÖZEL İDARELERİNİN DEĞİŞİMİ VE DÖNÜŞÜMÜ: İSTANBUL İL ÖZEL İDARE ÖRNEĞİ"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GİRİŞ

Türkiye’nin yerel yönetim sisteminin önemli bir par- çası olan il özel idarelerinin geçmişi Osmanlı Devletinin son dönemlerine kadar dayanmaktadır. Kurulduğu dö- nemin zor şartlarına rağmen o dönem itibariyle oldukça reformist bir anlayışla kurulan il özel idareleri; daha son- raki dönemlerde görev ve yetkileri daraltılmış, teşkilat yapısı, hizmet kapasitesi, mali ve insan kaynağı yeter- sizliği gibi sebeplerle kendisine verilen görevleri yerine getiremeyen bir kuruluş haline gelmiş, aradan geçen zaman içinde sürekli eleştiri konusu olmuş, hatta bir ye- rel yönetim birimi olup olmadığı tartışılır hale gelmiş ve kapatılmaları dahi gündeme gelmiştir.

Türkiye’de yarım asırdır kamu yönetimi alanında reform çalışmaları daima gündemde kalmış, bu kap- samda birçok denemeler yapılmışsa da bu çalışmala-

rın birçoğu sonuçsuz kalmıştır. Ancak, özellikle 2000’li yıllardan itibaren kamunun yeniden yapılandırılması kapsamında başlatılan reform çalışmaları kapsamında il özel idarelerinin de yeniden yapılandırılması ele alına- rak bu kurumların çağdaş ve yerinden yönetim anlayışı- na uygun bir yerel yönetim teşkilatı haline gelmesi için önemli adımlar atılmıştır.

Makale dört bölümden oluşmaktadır. Makalenin bi- rinci bölümünde il özel idarelerinin tanımı, özellikleri, Osmanlı döneminde ortaya çıkışı ve tarihsel gelişimi yer almaktadır.

Makalenin ikinci bölümünde, il özel idarelerinin cumhuriyet dönemindeki gelişimi ele alınarak, kamu yönetimi reformu alanında yapılan çalışmalar değer- lendirilmiştir.

İL ÖZEL İDARELERİNİN DEĞİŞİMİ VE DÖNÜŞÜMÜ:

İSTANBUL İL ÖZEL İDARE ÖRNEĞİ

Sabri KAYA

İstanbul İl Özel İdaresi Genel Sekreteri

(2)

Makalenin üçüncü bölümünde ise il özel idarelerini 2000’li yıllara kadar taşıyan 3360 sayılı eski İl Özel İdare- si Kanunu ile 2005 yılında çıkarılan reform niteliğindeki 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun1 karşılaştırmalı analizi yapılarak yeni kanunun getirdiği köklü değişik- liklere yer verilmiştir.

Dördüncü ve son bölümde 5302 sayılı kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte teşkilatlanmasını çok kısa bir zaman diliminde tamamlayarak ülkemizde iyi uygu- lama örneği olarak diğer il özel idarelerine örnek teşkil ettiğini düşündüğümüz İstanbul İl Özel İdaresi’ne yansı- maları, organları ve teşkilat yapısı hakkında bilgiler yer almaktadır.

Çalışmanın sonuç bölümünde ise 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun genel bir değerlendirmesi yapılarak, reform çalışmalarının il özel idarelerinin teşkilat ve karar organlarına etkisi ile bu kurumların daha etkin ve ve- rimli hizmet sunabilmeleri için bazı tespit ve öneriler bulunmaktadır.

1. İl özel idarelerinin tanımı, özellikleri, Osmanlı döneminde ortaya çıkışı ve tarihsel gelişimi.

Türk Kamu yönetimi, yürürlükteki 1982 Anayasası’nın 123.maddesine göre merkezden yönetim ve yerinden yönetim (mahalli idare) esasına dayanmaktadır. Anaya- sanın 127. maddesinde ise “Mahalli idareler, il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşıla- mak üzere kuruluş esasları kanunla belirlenen ve karar organları, gene kanunda gösterilen seçmenler tarafın-

1 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, Resmi Gazete, 25745, 4 Mart 2005.

dan oluşturulan kamu tüzel kişileridir.” şeklinde tanım- lanmış olup, il özel idareleri de Anayasa’da yer alan üç tür yerel yönetim modelinden biridir. Köy halkının ih- tiyaçları köy idaresi, kent ve kasaba halkının ihtiyaçları belediyeler tarafından karşılanmakta olup, il özel idare- leri ise hem kırsal ve hem de kentsel alanlarda hizmet veren kuruluşlardır.

5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 3.maddesinde;

“İl özel idaresi, il halkının mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idari ve mali özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi” olarak tanımlanmaktadır.

Osmanlı Devleti’nin modernleşme ve merkezileşme çabalarının hızla arttığı bir dönemde Osmanlı’nın taş- ra teşkilat bölgelerinde birçok ayaklanma, karışıklık ve hoşnutsuzluklar çıkmaya başlamış, yabancı devletlerin etkisi ve müdahalelerinin etkisi ile de Osmanlı teşkila- tının iyileştirilmesi ve yeni bir taşra yönetim sistemi ku- rulması ihtiyacı doğmuştur. Bu dönemde, Osmanlı’da il özel idarelerinin ilk örnekleri Fransız idare sisteminden esinlenerek 7 Kasım 1864 tarihli Vilayet Nizamnamesi ile kurulmuştur. Bu Nizamname, ülkenin tümünde uy- gulamaya konulmadan önce denenmek üzere ayak- lanma ve dış devletlerin müdahalelerinin yoğun olarak yaşandığı Balkanlarda uygulamaya konulmuş, Rusçuk, Vidin ve Niş Eyaletleri birleştirilerek oluşturulan Tuna Vilayeti için Vilayet Nizamnamesi hazırlanmıştır. Bu Ni- zamname ile Osmanlı idare sistemi daha küçük birimle- re ayrılmış olup, yapılan bu düzenlemeyle eyalet sistemi kaldırılarak yerine vilayet sistemi getirilmiş, ülke vilayet,

(3)

il, sancak, kaza ve köylere ayrılmış; vilayet yönetimi vali- ye, sancak yönetimi mutasarrıfa, kaza yönetimi ise kay- makama verilmiştir. Vilayetler için biri genel, diğeri de mahalli olmak üzere iki yönetim biçimi kabul edilmiştir.

Bu düzenleme ile mülki idarenin her kademesinde ida- re meclisleri ortaya çıkmıştır ve bu meclisleri oluşturan üyelerin bir kısmı seçimle işbaşına gelmişlerdir.

Osmanlı tarafından yürürlüğe konulan vilayet uy- gulamasının aksayan yönlerini iyileştirmek, birimler arasında görev ve yetki dağılımını daha açık ve düzenli hale getirmek amacıyla 1871 yılında “İdare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesi” adıyla yeni bir düzenleme yü- rürlüğe konulmuştur.2 Bu Nizamname ile ülke yöneti- minde birçok değişiklikler yapılmaya başlanmış olup, bunların en önemlisi “Nahiye” adı altında yeni bir birim kurulması ve vilayet umumi meclislerinin teşkili idi. Bu meclislerin görev, yetki ve sorumlulukları günümüzde il özel idarelerine kanunla verilen görevlerden pek de farklı olmayıp, o günün şartlarında ülke kalkınmasında çok önemli görevler üstlenmişlerdir.

İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra ülke genelinde taşra yönetiminin yeniden yapılandırılması amacıyla yapılan çalışmalar sonucunda 13 Mart 1913 tarihinde

“İdare-i Umumiye-i Vilayet Kanunu Muvakkatı” adıyla bir geçici kanun yürürlüğe konulmuştur. Bu geçici ka- nun il özel idarelerinin kuruluş ve görevlerine ilişkin ilk esaslı düzenleme niteliğinde olup, iki bölümden oluş- maktaydı. 1-74. Maddeler arasındaki birinci bölüm ille- rin genel idaresini düzenlemekteydi. İkinci kısım ise 75.

2 Oktay, Tarkan, Yerel Yönetim Reformu Sonrasında İl Özel İdareleri, 1.Baskı, İstanbul: Hayat,2010, s.30.

Maddeden sonra il özel idarelerini düzenlemekteydi. Bu geçici kanunun 75. Maddesi il özel idaresini, taşınır ve taşınmaz malları kullanma hak ve yetkisine sahip ve bu yasa ile belirli ve sınırlı özel görevlerle yükümlü bir tüzel kişilik olarak tanımlanmaktaydı.3 Osmanlı’da belediye- lerde olduğu gibi bir yerel yönetim birimi olarak il özel idarelerinin de 1913 yılından itibaren tüzel kişiliğe, mali kaynaklara, karar organlarına sahip olduğu ve gerçek manada il özel idarelerinin bu tarihten itibaren kurul- duğunu söylemek mümkündür.

Bu Kanunun yürürlükte kaldığı yaklaşık 74 yıllık bir aradan sonra 16 Mayıs 1987 tarih ve 3360 sayılı “13 Mart 1913 Tarihli İdare-i Umumiye-i Vilayet Kanun-u Muvakkatı’nın Adının ve Bazı Maddelerinin Değiştiril- mesine, Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesine Dair Ka- nun” la il özel idarelerinin görev, yetki, sorumluluk, gelir ve giderleri ile yetkili organlarının oluşumu konuların- da önemli değişiklikler gerçekleştirilmiştir.4 Yapılan bu düzenlemeler; 2000’li yıllarda başlatılan kamu yönetim alanındaki reform çalışmalarının bir sonucu olan ve 22 Şubat 2005 yılında yürürlüğe konulan reform niteliğin- deki 5302 sayılı yeni İl Özel İdaresi Kanunu’nun yasalaş- masına kadar uygulanmıştır.

2. İl özel idarelerinin Cumhuriyet dönemindeki gelişimi ve kamu yönetimi reformu alanında yapı- lan çalışmalar.

İl özel idareleri, Cumhuriyetin ilanından sonra

3 Toprak, Zerrin, Yerel Yönetimler ve Kamu Hizmeti, 6. Baskı, Ankara, Nobel Yayın Dağıtım, 2006, s.32.

4 İl Özel İdaresi Kanunu (3360 sayılı Kanun), Resmi Gazete, 19741, 26 Mayıs 1987.

(4)

yürürlüğe konulan hem 1921, 1924 Anayasalarında hem de 1961 ve 1982 Anayasalarında yerini almıştır.

Ancak, 1961 Anayasası’nda il özel idarelerinin görevle- rinin birçoğunun zaman içinde devredileceği, birden fazla ili içine alan bölge müdürlüklerinin kurulmasına ilişkin düzenlemelere yer verilmiş ve böylece il özel ida- relerinin bir kısım görevleri bu kurumlara devredilmiş- tir. Bunun sonucunda da il özel idareleri teşkilat yapısı, hizmet kapasitesi, mali ve insan kaynağı yetersizliği gibi sebeplerle kendisine verilen görevleri etkin ve verimli bir şekilde yerine getiremeyen bir kuruluş haline gelmiş ve yeniden yapılandırma ve iyileştirme ihtiyacı hasıl ol- muştur.

Türkiye’de planlı dönem olarak kabul edilen 1960’lı yıllardan itibaren Devlet Planlama Teşkilatı’nın da kurul- masıyla birlikte kamunun yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışmaların hızlandırıldığı görülmektedir. Bu dönemden itibaren Devlet Planlama Teşkilatı tarafın- dan ilki 1963-1967 dönemini kapsayan ve günümüze kadar beşer yıllık dönemi kapsayan dokuz adet kal- kınma planı hazırlanmış ve kamuoyuna açıklanmıştır.

Bu planlarda kamu yönetiminin ve mahalli idarelerin

yeniden düzenlenmesi ve geliştirilmesi konuları geniş olarak ele alınarak tespit ve önerilerde bulunulmuştur.

Yine planlı dönemde kamu yönetiminin geliştiril- mesi yönünde teklif ve tavsiyelerde bulunmak üzere 13.02.1962 gün ve 6/209 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile görevlendirilen Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü ve Devlet Planlama Teşkilatı tarafından 1966 yılında kısa adı MEHTAP olan Merkezi Hükümet Teşkilatı Araştırma Projesi hazırlanarak ilgili kişi ve kurumlara da- ğıtılmış ve kamuoyu ile de paylaşılmıştır.

1971 yılında Bakanlar Kurulu ile İdari Reform Danış- ma Kurulu kurulmuş ve bu kurul tarafından dönemin hükümet programına göre devletin yeniden yapılandı- rılmasının genel yönünü ve stratejisini ortaya koymak amacıyla hazırlanan “İdarenin yeniden düzenlenmesi, ilkeler ve öneriler” başlıklı raporda; il özel idareleri ile ilgili olarak mevcut yapının sağlıklı bir hizmet yürütme imkanından uzak olduğu tespiti yapılarak, bu durumun taşrada özellikle kırsal alanlarda bayındırlık, eğitim, sağ- lık ve tarım hizmetlerinin yürütülmesinde aksaklıklara yol açtığı belirtilmiştir.

(5)

Yine kamunun yeniden yapılandırılmasına ışık tut- mak amacıyla İçişleri Bakanlığı tarafından 1971 yılında

“İçişleri Bakanlığı hizmet teşkilatını yeniden düzenleme projesi (İç Düzen Raporu) hazırlanmış olup, bu raporda il özel idareleri ile ilgili belirtilen hususların birçoğu ra- porun yayınlandığı tarihten yaklaşık 33 yıl sonra 2005 yılında 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ile yürürlüğe konulmuştur.

Sonraki yıllarda kamu yönetimi alanında yapılması düşünülen değişiklikleri ortaya koymak ve yerel yöne- timlerin geliştirilmesi ve güçlendirilmesine yönelik tes- pit ve önerilerde bulunmak amacıyla 1991 yılında Tür- kiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü tarafından Kamu Yönetimi Araştırma Projesi (KAYA Raporu) hazır- lanmış olup, bu raporda kamunun teşkilat, mali yapı, personel sistemi vs. birçok alanda kapsamlı çalışmalar yapılarak mevcut sistemin aksaklık, bozukluk ve eksik- likleri tespit edilerek hükümete teklifte bulunulması hedeflenmiştir.

Türkiye’de kamunun yeniden yapılandırılması kap- samında yapılan en önemli ve en köklü değişim çalış-

malarından biri de hiç kuşkusuz 15.07.2004 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce kabul edilen 5227 sayılı Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandı- rılması Hakkında Kanun’dur. Bu kanun ile kamu yöneti- minin temel amaç ve görevleri, kamu yönetiminin kuru- luş ve işleyişinin temel ilkeleri, merkezi idare ile mahalli idarelerin görev, yetki ve sorumlulukları, bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kuruluşların teşkilatlanmasına ilişkin esas ve usuller yeniden düzenlenmiş, başta Sağlık, Kültür ve Turizm, Çevre ve Orman, Tarım ve Köyişleri, Sanayi ve Ticaret ile Bayındırlık ve İskan Bakanlıklarının, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdür- lüğü ile Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatının görev, yetki ve sorumluluklarının illerde il özel idarelerine devredilmeleri öngörülmüş ancak, 10.

Cumhurbaşkanı tarafından kanunun birçok maddesi Anayasaya aykırı bulunarak bir daha görüşülmek üzere T.B.M.M.ne iade edilmiş ve kanun tasarısı kanunlaşma imkanı bulamamıştır. Bu Kanunun dönemin Cumhur- başkanı tarafından veto edilmesi sebebiyle il özel ida- relerine yönelik olarak yapılması düşünülen kapsamlı reform çalışmalarının bir kısmının ayrı ayrı ele alınması

(6)

sonucunda 22.02.2005 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen 5302 sayılı İl Özel İdaresi Ka- nunu Cumhurbaşkanı tarafından onaylandıktan sonra 04 Mart 2005 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

3. 3360 sayılı eski İl Özel İdaresi Kanunu ile 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun Karşılaştırmalı Ana- lizi, Getirilen Yenilikler.

Osmanlı’nın son dönemlerinde yürürlüğe konulan 13 Mart 1913 tarihli İdare-i Umumiye-i Vilayet Kanunu Muvakkatı’nın yürürlükte kaldığı yaklaşık 74 yıllık bir aradan sonra 16 Mayıs 1987 tarihinde çıkarılan 3360 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu kaldırılarak yerine 22 Şu- bat 2005 yılında çıkarılan yeni ve reform niteliğindeki 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ile şimdiye kadar olan mevzuat ve pratik bilgi birikimini değiştirildiği ve siste- min yeni baştan kurgulandığı görülmektedir. Tortop’a göre 5302 sayılı Kanun en başta ruhu ve zihniyet dünya- sı bakımından 3360 sayılı Kanun’dan tamamen farklıdır.

Yeni düzenlemeyle il özel idarelerinin görev ve sorum- lulukları artmıştır5 Şimdi bu getirilen yenilikleri ana hat- ları ile inceleyelim:

a) 3360 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nda il özel ida- relerinin görevleri “Vilayete Ait Hidematı Mahalliye”

başlığı altında 78. Maddede tek tek sayılmıştı. Bu gö- revler bayındırlık, tarım ve hayvancılık görevleri, eğitim görevleri, sağlık ve sosyal yardım görevleri, ekonomi ve ticaret görevleri ana başlıkları altında toplanmaktaydı.

5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nda ise yetki ve görevlerin belirlenmesinde geleneksel yöntem olan liste halinde ayrıntılı “sayma” (tadadi) usulünden vazge- çilmiş, ana konular itibariyle belirtilmek suretiyle “yetki”

(ultra vires) ilkesine geçilmiştir.6 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 6.maddesine göre bu kurumların görev ve sorumlulukları önceki kanundan farklı olarak “il sınırları içinde” ve “belediye sınırları dışında” olmak üzere ayrı ayrı düzenlenmiştir. Yeni kanun ile belediye sınırları il sı- nırı olan büyükşehir belediyeleri hariç ilin çevre düzeni planı, bayındırlık ve iskan, toprağın korunması, erozyo- nun önlenmesi, kültür, sanat, turizm, sosyal hizmet ve

5 Tortop, Nuri ve Diğerleri, Mahalli İdareler, 1. Basım, Ankara:Nobel Yayınları, 2006, s.129.

6 Eryılmaz, Bilal, Kamu Yönetimi, İstanbul, Erkam Matbaası. 2006, s. 128.

yardımlar, yoksullara mikro kredi verilmesi, çocuk yu- vaları ve yetiştirme yurtları; ilk ve orta öğretim kurum- larına arsa temini, binalarının yapım, bakım ve onarımı ile diğer ihtiyaçlarının karşılanmasına ilişkin hizmetleri il sınırları içinde; imar, yol, su, kanalizasyon, katı atık, çevre, acil yardım ve kurtarma, orman köylerinin des- teklenmesi, ağaçlandırma, park ve bahçe tesisine ilişkin hizmetleri belediye sınırları dışında yapmakla görevli ve yetkili kılınmışlardır. 5302 sayılı Kanuna 2006 yılında eklenen bir ek fıkra gereğince de il özel idaresi bütçesin- den emniyet hizmetlerinin gerektirdiği teçhizat alımıyla ilgili harcama yapabilme imkanı getirilmiştir.

b) 3360 sayılı Kanunun uygulama döneminde il ge- nel meclisi, seçim sonuçlarının ilanından itibaren 15 gün içinde Vali tarafından toplantıya çağırılırdı. Toplan- tıya vali başkanlık eder, valinin bulunmadığı durumlar- da meclis birinci başkan vekili, o da yoksa ikinci başkan vekili meclise başkanlık yapardı. İl genel meclisi her yıl Mayıs ve Kasım aylarının ilk haftalarında en çok 30’ar gün süre ile toplanırdı. Kasım ayı toplantısı dönem başı toplantısı idi. Ayrıca il genel meclisi vali veya İçişleri Ba- kanı tarafından gerekli görülmesi halinde, zamanı ve süresi belirtilerek olağanüstü toplantıya çağırılabilir.

Ayrıca, meclis üyelerinin 2/3’ünün isteği ve İçişleri Ba- kanlığının uygun görmesi halinde de il genel meclisi olağanüstü toplanabilirdi.

5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu gereğince ise; il ge- nel meclisinin seçim sonuçlarının ilanını izleyen beşinci gün kendiliğinden toplanmakta, bu toplantıda meclise en yaşlı üye başkanlık etmektedir. Bu toplantıda meclis, kendi üyeleri arasından ve gizli oyla meclis başkanını, meclis birinci ve ikinci başkan vekillerini, ikisi asıl ve iki- si de yedek olmak üzere dört üyeyi katip üye olarak ilk iki yıllık sürede görev yapmak üzere seçmektedir. Ön- ceki kanun döneminde yılda sadece iki defa toplanan il genel meclisi her ayın ilk haftası önceden belirlenen günde ve mutat toplantı yerinde toplanmaktadır. Yeni yasanın 12. Maddesine göre bütçe görüşmelerine rast- layan toplantı süresi en çok yirmi gün, diğer toplantı- ların süresi ise en çok beş gün olarak sınırlandırılmıştır.

5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun yürürlüğe gir- diği yıllarda Kanunun meclis toplantısını düzenleyen 12. Maddesinde olağanüstü toplantısı hususları yer al- mamaktaydı. 30.05.2007 tarih ve 5675 sayılı Kanun’un

(7)

2.maddesiyle yapılan değişiklikle il genel meclisi baş- kanına acil durumlarda lüzum görmesi halinde il genel meclisini bir yılda üç defadan fazla olmamak ve her toplantı da bir birleşimi geçmemek üzere olağanüstü toplantıya çağırabilme imkanı getirilmiştir.

c) 3360 sayılı Kanun döneminde il genel meclisi- nin ve il özel idaresinin başı sıfatıyla il genel meclisinin gündemi vali tarafından belirlenmekteydi. Vali tarafın- dan havale edilmeyen konular mecliste görüşülemezdi.

Ayrıca meclis üyelerinden her birinin il özel idaresini il- gilendiren konularda öneride bulunma yetkileri bulun- makla birlikte, bu öneriler mecliste mutlak çoğunlukla kabul edilmesi halinde gündeme alınırdı.

5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ile getirilen yeni düzenleme ile meclis gündemi meclisin kendi içinden seçtiği meclis başkanı tarafından belirlenmekte ve üye- lere en az üç gün önceden bildirilmekte, ayrıca gündem çeşitli yollarla da halka duyurulmaktadır. Valinin öner- diği hususlar da meclis başkanı tarafından gündeme alınmaktadır.

d) 3360 sayılı Kanun ile 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nda il genel meclisince il özel idaresinin görev ve yetki alanına giren konularda ön incelemeye ihtiyaç duyulan hallerde ihtisas komisyonları kurabilme imkanı bulunmaktadır. 3360 sayılı Kanun’da komisyonların üye sayısı 3’den az 7’den çok olamaz iken, 5302 sayılı yeni Kanunda ise bir yıl süre ile görev yapmak üzere kendi üyeleri arasından en az üç, en fazla beş kişiden oluşan ihtisas komisyonları kurabilmekte, plan ve bütçe ko- misyonu ile imar ve bayındırlık komisyonları ise en fazla yedi kişiden oluşmaktadır.

İhtisas komisyonları, her siyasi parti grubunun ve bağımsız üyelerin il genel meclisindeki üye sayısının meclis üye tam sayısına oranlanması suretiyle oluşturulmakta, eğitim- kültür ve sosyal hizmetler komisyonu, imar ve bayındırlık komisyonu, çevre ve sağlık komisyonu ile plan ve bütçe komisyonunun kurulması zorunlu hale getirilmiştir. Komisyon üyele- rine katıldıkları her gün için 2200 gösterge rakamının devlet memurlarının aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucunda bulunacak tutar kadar komisyon ücreti ödenmektedir.

e) 3360 sayılı Kanunda bulunmayan, 5302 sayılı Ka- nunla getirilen önemli yeniliklerden biri de il özel idare- lerinin bir önceki yıl gelir ve giderleri ile hesap ve işlem- lerinin denetimini yapmak üzere her yılın Ocak ayında yapılacak toplantısında meclisin kendi üyeleri arasın- dan gizli oyla ve üye sayısı üçten az, beşten çok olma- mak üzere denetim komisyonu kurulmasıdır. Böylece il genel meclis üyelerinin idarenin işleriyle ilgili olarak daha iyi bilgi edinmeleri ve bunun sonucunda elde edi- len verilerle meclisin bilgi edinme ve denetim yollarının daha etkili bir şekilde işletilmesi amaçlanmıştır.

f) 3360 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun uygulama döneminde il genel meclisince alınan kararlar valinin onayı ile kesinleşmekteydi. Ayrıca vali, meclisçe alınan kararlar aleyhine toplantı tutanağının düzenlenmesin- den itibaren 20 gün içinde Danıştay’a itiraz etme ve ka- rarların iptalini isteme hakkına sahipti.

5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ile valinin vesayet makamı olarak meclis kararlarındaki onay yetkisinin kaldırılması hususu da getirilen önemli yeniliklerden biridir. Uygulamada il genel meclisi tarafından alınan kararların tam metni, en geç beş gün içinde valiye gön- derilmekte, vali ise hukuka aykırı gördüğü kararları ge- rekçesini de belirterek yeniden görüşülmek üzere yedi gün içinde il genel meclisine iade edebilmekte, valiye gönderilmeyen meclis kararları ise yürürlüğe girme- mektedir. Yeni kanunla getirilen bu düzenleme ile il ge- nel meclisi kararlarına karşı vali bir onay makamı olmak- tan çıkarılmıştır. İl genel meclisinde alınan kararlar vali- nin onayına değil, görüşüne sunulmaktadır. Kesinleşen il genel meclis karar özetleri toplantıyı izleyen en geç yedi gün içinde çeşitli yollarla halka duyurulmaktadır.

g) 5302 sayılı Kanunla getirilen en önemli düzenle- melerden biri de encümenin oluşumu ile ilgilidir. 3360 sayılı Kanun gereğince karar organı olma özelliğine sa- hip olan il daimi encümenine vali veya valinin yerine görevlendireceği vali yardımcısı başkanlık etmekteydi. İl daimi encümeninin diğer üyeleri ise meclisin her yıl dö- nem başında kendi üyeleri arasından gizli oyla seçeceği beş üyeden oluşmaktaydı. Ayrıca aynı toplantıda beş de yedek üye seçimi yapılmaktaydı. Asıl üyeliğin herhangi bir sebeple boşalması halinde en çok oyu alan yedek üye Vali tarafından İl Daimi Encümenine çağrılırdı.

(8)

5302 sayılı Kanunla getirilen düzenleme ile “İl Daimi Encümeni” nin adı “İl Encümeni” olarak değiştirilerek, valinin başkanlığında, il genel meclisinin her yıl kendi üyeleri arasından bir yıl için gizli oyla seçeceği beş üye ile biri mali hizmetler birim amiri olmak üzere valinin her yıl birim amirleri arasından seçeceği beş üyeden oluşmaktadır. Böylece il encümenini oluşturan üyelerin sayısı eski kanuna göre iki katına çıkarılarak 1 başkan, 5 seçilmiş ve 5 de atanmış üye olmak üzere toplam 11 üyeden oluşmaktadır. Ayrıca yeni kanunda il encümeni- ne seçilecek üyelerin ayrı ayrı ilçeden olma zorunluluğu ve yedek üye seçimi zorunluluğu ortadan kaldırılmıştır.

Bu durumda il encümeninin yeni düzenlemeyle ida- ri bir organ olarak yapılandırılmış; encümen üyelerinin uzmanlık niteliği güçlendirilerek yürütmeye ilişkin daha dinamik bir karar alma mekanizması öngörülmüş, ay- rıca il genel meclisince seçilecek beş üyenin de encü- mene katılımı sağlanarak katılım ilkesinin güçlenmesi amaçlanmıştır.7 Ayrıca il encümeninin görev ve yetkile- ri yeniden düzenlenerek yürütme organı olma niteliği

7 İçişleri Bakanlığı, İl Özel İdareleri Kanun Tasarısı ve Gerekçeleri, 2005.

daha netleştirilmiş olup, meclis yerine karar alma yetkisi bu kanunla tümüyle kaldırılmıştır. 3360 sayılı Kanunda valinin katılmadığı il daimi encümen toplantılarına vali yardımcısının başkanlık edeceği öngörülmüşken, 5302 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile bu temsil göre- vi ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan il özel idaresinin bir mensubu ve özel idare hizmetlerini “vali adına ve onun emirleri yönünde, mevzuat hükümlerine, il genel mec- lisi ve il encümeni kararlarına, il özel idaresinin amaç ve politikalarına, stratejik plan ve yıllık çalışma programına göre düzenlemek ve yürütmekle” görevli olan genel sekre- terin il encümenine başkanlık yapması sağlanmıştır.8

h) Geçmişte il özel idareleri, seçimle gelen bir karar organına sahip özerk bir mahalli idare birimi olarak ku- rulmuş olmasına rağmen, teşkilat ve görevler açısından merkezi idare organlarıyla tamamen iç içe bulunmuş- tur. Bu nedenle il özel idareleri, halkın benimsediği ve yakından tanıdığı bir yerel yönetim niteliğine kavuşa-

8 Bozlağan Recep ve Aynur Can, “İl Özel İdaresinde Valinin Yürütme Organı Olması Sorunu ve Bir Çözüm Önerisi”, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enst. Cilt.8, Sayı 32, Yıl 16, Temmuz 2009, s. 217-232.

(9)

mamıştır.9 3360 sayılı Kanun’un 98. Maddesinde “Valinin maiyetinde, maaş ve diğer giderleri ilin özel gelirle- rinden karşılanmak üzere sorumlu ve yükümlü bir müdürün yönetiminde bir özel idare bürosu bulunur.”

hükmü yer almaktaydı. Ayrıca anılan Kanun’un 87.

Maddesinde de “Vali, il özel idaresinin görevlerini, özel idare müdürlüğü ve merkezi idarenin ildeki teşkilatları aracılığıyla yürütür.” denilerek özel idarelerin kendile- rine özgü hizmet birimlerini kurma yetkisi ellerinden alınmış bulunmaktaydı. Böylece bu kurumlar saymanlık dışında hizmet birimlerine sahip olamayan kurumlar durumuna gelmişlerdi.

5302 sayılı Kanunla birlikte il özel idarelerinde teş- kilat yapısı, örgütlenme ve insan kaynakları yönetimi alanlarında birçok yeni düzenlemeler yapılmıştır. Kanu- nun 35.maddesi ile hizmet gereklerine uygun bir örgüt yapısının oluşturulması hedeflenmiş, il özel idaresinin genel sekreterlik, mali işler, sağlık, tarım, imar, insan kaynakları, hukuk işleri birimlerinden oluşmasına; ayrı-

9 Coşkun, Bayram ve Turgay Uzun, İl Özel İdaresi Reformuna İlişkin Bazı Değerlendirmeler, Yerel Yönetimler Kongresi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Biga Belediyesi Ortak Yayını, Çanakkale, 3-4 Aralık 2004, s.68.

ca ilin nüfusu, fiziki ve coğrafi yapısı, ekonomik, sosyal, kültürel özellikleri ile gelişme potansiyeli dikkate alına- rak norm kadro sistemine ve ihtiyaca göre oluşturula- cak diğer birimlerin kurulması, kaldırılması veya birleş- tirilmesinin il genel meclisinin kararıyla gerçekleştirile- bilmesine imkan verilmiştir.

Böylece il özel idarelerinde örgüt yapısı büyükşehir belediyesinin bulunduğu illerde genel sekreterlik, ge- nel sekreter yardımcılığı, daire başkanlığı ve müdürlük şeklinde, diğer illerde ise genel sekreterlik, genel sek- reter yardımcılığı ve müdürlük şeklinde kurulmaktadır.

İl özel idarelerinin hizmet gereklerine uygun bir ör- güt yapısının oluşturulmasına imkan tanıyan 5302 sayılı yeni Kanun ile il özel idare müdürü ünvanı genel sekre- ter ünvanına dönüştürülmüş ve genel sekretere özel bir konum kazandırılmış, ayrıca özlük hakları da yasal temi- nat altına alınmıştır. Genel sekreter, il özel idaresi hiz- metlerini vali adına ve onun emirleri yönünde mevzuat hükümlerine, il genel meclis ve il encümen kararlarına, il özel idaresinin amaç ve politikalarına, stratejik plan ve yıllık çalışma programına göre düzenler ve yürütmekle

(10)

görevlidir. Bu amaçla il özel idaresi kuruluşlarına gere- ken emirleri verir ve bunların uygulanmasını gözetir ve sağlar. İçişleri Bakanı tarafından atanan genel sekreter yukarıda belirtilen hizmetlerin yürütülmesinden valiye karşı sorumludur.

I) 3360 sayılı Kanun’dan farklı olarak 5302 sayılı ka- nun ile il özel idarelerinde yapılacak denetimin türü ve şeklinde de önemli değişikliklere gidilerek denetim, iç denetim ve dış denetim olarak ikiye ayrılmıştır. 5302 sa- yılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 38.maddesinde iç ve dış denetimin 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümlerine göre yapılacağı, denetimin iş ve işlemlerin hukuka uygunluk, mali ve performans dene- timini kapsadığı belirtilmiştir.

4. Bir Uygulama Örneği: İstanbul İl Özel İdaresi.

İstanbul İl Özel İdaresi ve İl Genel Meclisi, 13 Mart 1329 (1913) tarihli “İdare-i Umumiye-i Vilayet Kanunu”

ile vücut bulmuş ve İstanbul Meclis-i Umumiye-i Vilayeti de 1930 yılına kadar bu kanuna göre çalışmalarını sürdürmüştür. 10.04.1930 tarih ve 1580 sayılı Belediye Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile İstanbul’a özgü ol- mak üzere Belediye Başkanlığı Valilerin uhdesine veril- miş, belediye meclisi ile il genel meclisi “Şehir Meclisi”

adı altında birleştirilerek tek mahalli idare meclisi ile

idare edilmeye başlanmıştır.10 25 yıl devam eden “Bir- leşik İdare” ve Şehir Meclisi sistemine 10.03.1954 tarih ve 6349 sayılı Yasa ile son verilerek vilayet ile belediye meclislerinin ayrı ayrı olarak yeniden kurulmasına ola- nak sağlanmıştır. İstanbul İl Genel Meclisi bu aşamadan sonra 11 dönemdir faaliyetini sürdürmektedir.

5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 2005 yılında yürürlüğe girmesiyle yürürlüğe konulan norm kadro usul ve esasları çerçevesinde İstanbul İl Özel İdaresi 1 genel sekreter, 3 genel sekreter yardımcısı, 10 daire baş- kanı, 4 iç denetçi, 1 hukuk müşaviri ve 24 müdürlükten oluşan teşkilatlanmasını hızla tamamlamıştır. İstanbul İl Özel İdaresi, teşkilat yapısını hızla şekillendirmesiyle ve yeni kanunla birlikte başlattığı yatırım atağı ile diğer il özel idarelerine örnek teşkil etmiş ve etmeye de devam etmektedir. 5302 sayılı kanunun yürürlüğe girmesin- den sonra İstanbul İl Özel İdaresi tarafından başta eği- tim, sağlık, kültür, spor ve sosyal hizmetler olmak üzere İstanbul halkına sunulan hizmetlere ait bilgiler kısaca aşağıda belirtilmektedir.

2005 yılından günümüze kadar İstanbul İl Özel İda- resi tarafından gerçekleştirilen hizmetler arasında ön

10 İstanbul İl Özel İdaresi, 11.Dönem İl Genel Meclisi Üyeleri Albümü, İstanbul, 2009, s.17.

(11)

büyük önceliği eğitim yatırımları almıştır. Aradan geçen yedi yıllık bir zaman dilimi içerisinde İstanbul’a 15.450 derslikli 611 ilköğretim okulu, 3.316 derslikli 144 orta- öğretim okulu, 204 derslikli 43 anaokulunun yapımı gerçekleştirilmiştir. Ayrıca İstanbul’daki okulların 2752 adet onarım işi yapılmıştır. Eğitimdeki sorunları çöz- mek amacıyla son yıllarda yapılan yatırımlar için ayrılan ödenek miktarı toplam 2 milyar 800 milyon TL.yi aşmış durumda olup, bu alanda kırılması zor bir rekora imza atıldığı görülmektedir.Bu sürede eğitim alanında ya- pılan yatırımlar Cumhuriyetin ilanından itibaren 2005 yılına kadar yapılan yatırımlardan daha fazla olduğu görülmektedir.

İl Özel İdaresi bütçesinden eğitimden sonra en bü- yük pay sağlık alanındaki yatırımlara ayrılmıştır. Bu 7 yıllık dönem içerisinde modern ve çağdaş bir tarzda 28 adet hastane, 27 adet sağlık ocağının yapım bakım ve onarımı gerçekleştirilmiştir. Sağlık yatırımları amacıyla bugüne kadar ayrılan ödenek 1 milyar 575 milyon TL›yi aşmış bulunmaktadır.

Geçmişte üç imparatorluğa başkentlik yapmış İs- tanbul’daki taşınmaz kültür varlıklarının korunması amacıyla 2005 yılından bugüne kadar ayrılan ödenek

250 milyon TL›yi aşmıştır. Ayrıca 2863 sayılı kanun ge- reğince «Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasına Ait Katkı Payı» fonundan da 775’den fazla projeye kaynak aktarılmıştır.

Bu dönem içerisinde gençleri spora teşvik etmek amacıyla spor salonları, kapalı yüzme havuzları ve stad- yum olmak üzere toplam 72 adet spor tesisi yapılmış ve İstanbul halkının kullanımına sunulmuştur.

Bilgi toplumu ve çağdaş kentlilik bilincinin ve sosyal sorumluluk anlayışının bir gereği olarak insana yatırım yapılmasını, çağın gerektirdiği değişime uygun bir anla- yışla nitelikli ve donanımlı ara eleman yetiştirilmesini ve onlara mesleki formasyon kazandırılması amacıyla İs- tanbul İl Özel İdaresi, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İstanbul Ticaret Odası, İş-Kur İl Müdürlüğü ile 126 ayrı branşta

“Mesleki ve Teknik Eğitim Kursları” düzenlenerek top- lam 30 bin kursiyere eğitim verilmiştir.

Tarım ve hayvancılığı teşvik etmek amacıyla İstanbul’un köylerinde yaşayanlara yönelik olarak arı- cılık, seracılık ve küçükbaş hayvancılık yapmak isteyen veya bu işini geliştirmek için krediye ihtiyaç duyan çift- çiler için “mikro kredi” uygulaması başlatılarak çiftçilere katkı sağlanmıştır.

(12)

Ayrıca sosyal hizmetler, emniyet, çevre ve or- man, sanayi ve ticaret, sivil savunma hizmetlerinin yürütülmesinden sorumlu İl Müdürlüklerine gerekli malzeme, personel, araç-gereç ve sarf malzemesi desteği sağlanmaktadır.

SONUÇ

Ülkemizde son yıllarda yerel yönetim alanında gerçekleştirilen reformlardan biri olan 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ile, yürürlüğe konulduğu dönemin şartları itibariyle iyi bir kanun olarak değerlendirilebilecek 3360 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu kaldırılarak bu alanda yerel yönetim ilkesine uygun olarak köklü ve yerinde birçok değişikliklerin yapıldığı görülmektedir.

Ancak, yukarıda sıraladığımız ve reform olarak ni- telendirdiğimiz bu değişikliklere paralel olarak il özel

idarelerinin gelirlerinin artırılmasına yönelik çok fazla bir gelişme olmamıştır. Yeni düzenleme ile son yıllarda yapılan bu yapısal değişikliğin gelir artışları ile de des- teklenmesi, il özel idarelerinin görev, yetki ve sorumlu- lukları kapsamında hem genel bütçe gelirlerinden elde edilen gelirlerin ve hem de kendi öz kaynakları ile sağla- nan gelirlerinin artırılması ile mümkün olacaktır.

Ayrıca, geçmiş dönemde kamunun yeniden yapı- landırılması kapsamında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çıkarılan ancak, dönemin Cumhurbaşkanı tarafından veto edilen ve 5227 sayılı Kamu Yönetimi- nin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun’la il özel idarelerine verilmesi öngörülen ve ha- len Bakanlıkların taşradaki temsilcisi durumunda olan il müdürlükleri tarafından yürütülen bir kısım hizmetlerin yerellik ve yerinden yönetim ilkesine uygun olarak il özel idarelerine devredilmeleri sağlanmalıdır.

KAYNAKÇA

• 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, Resmi Gazete, 25745, 4 Mart 2005.

• Oktay, Tarkan, Yerel Yönetim Reformu Sonrasında İl Özel İdareleri, 1.Baskı, İstanbul: Hayat,2010.

• Toprak, Zerrin, Yerel Yönetimler ve Kamu Hizmeti, 6. Baskı, Ankara, Nobel Yayın Dağıtım, 2006.

• İl Özel İdaresi Kanunu (3360 sayılı Kanun), Resmi Gazete, 19741, 26 Mayıs 1987.

• Tortop, Nuri ve Diğerleri, Mahalli İdareler, 1. Basım, Ankara:Nobel Yayınları, 2006.

• Eryılmaz, Bilal, Kamu Yönetimi, İstanbul, Erkam Matbaası. 2006.

• İçişleri Bakanlığı, İl Özel İdareleri Kanun Tasarısı ve Gerekçeleri, 2005.

• Bozlağan Recep ve Aynur Can, “İl Özel İdaresinde Valinin Yürütme Organı Olması Sorunu ve Bir Çözüm Önerisi”, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enst. Cilt.8, Sayı 32, Yıl 16, Temmuz 2009.

• Coşkun, Bayram ve Turgay Uzun, İl Özel İdaresi Reformuna İlişkin Bazı Değerlendirmeler, Yerel Yönetimler Kongresi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Biga Belediyesi Ortak Yayını, Çanakkale, 3-4 Aralık 2004.

• İstanbul İl Özel İdaresi, 11.Dönem İl Genel Meclisi Üyeleri Albümü, İstanbul, 2009.

Referanslar

Benzer Belgeler

İç Anadolu Bölgesi Güneydoğu Anadolu Bölgesinden daha az yağış almasına rağmen Güneydoğu Anadolu'da tarımda sulamaya daha çok ihtiyaç duyulmaktasının nedeni.

Kongrede özellikle ekonomi, zirai ve bayındırlık üzerine müzakereleri yapılıp daha sonra kaza idare heyeti ve vilayet kongreleri için delege seçimleri yapılıp

Bağlama köyünde yaĢayan Yahya DemirtaĢ, Ġzzet Adıgüzeli tarlasından koyunlarını geçirdiği sebebiyle tabanca ile silah ederek yaralamıĢ daha sonra

5 Mart 1967 yılında CumhurbaĢkanı Cevdet Sunay'ın maiyeti ile birlikte Ankara'dan otomobille NevĢehir'e geleceği, CumhurbaĢkanını Vali Enver Kazanoğlu

Hamidiye Kazāsıʹna tâbi‘ Danişmend Karyesi sâkinlerinden Akçaoğlu Ömer ibn Mehmed nâm kimesne mahkeme-i şerʻiyyeye mahsūs odada maʻkūd-ı meclis-i şerʻ-i

Diğer yandan, 1996 yılında faaliyete geçen iki serbest bölge (Doğu Anadolu ve Mardin) karşılaştırıldığında, ilk yıllarında Doğu Anadolu Serbest Bölgesi’nin

19 Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Coğrafya Eğitimi 1. 20 Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi

10) Türkiye Selçuklu Devletinin ilk yıllarında Büyük Selçuklu, Abbasi, Bizans, Mısır ve Halep paraları kullanılmıştır. Sultan Mesut döneminde bastırılan bakır sikke