• Sonuç bulunamadı

TÜRKÜN DİNÎ HOŞGÖRÜSÜ VE SIRP KİLİSESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRKÜN DİNÎ HOŞGÖRÜSÜ VE SIRP KİLİSESİ"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRKÜN DİNÎ HOŞGÖRÜSÜ VE SIRP KİLİSESİ

İSKEND ER M UZBEĞ*

Türkler tarih boyunca birçok parlak çağlara kendi hoşgörü dam gasını vurm uş bir m illettir. Hun Türklerinden Selçuklulara ve O sm anlılara kadar bu dam ga belirgin çizgileriyle sevgi, saygı ve hoşgörüye dayanan bir Türk varlığını belgelem ektedir. Çünkü Türk, ayak bastığı yere erini de şiirini de, bilimini de, eğitim ini de, zanaatını da sanatını da getirm iş ya da götürm üş­

tür. Böylece yerli halklara, fetihleri dar çıkarlar yüzünden gerçekleştirm edi­

ğini, göç dolu bir yaşam a geleneğinin sonucu olarak ayak bastığı yerlerde yurtlanm ak istediğini ve yurtlandığını gösterm iştir.1 İçten, tem elli bir yerleşm e süreciyle birlikte sanatın da yerleşmesini zorla değil gönülle, hoşgörüyle sağlayan bu O rta Asya'lı topluluk geniş bir coğrafyada kendi varlığını sezdirdi, sanatını, dilini, gelenek ve göreneklerini yerli halkların dil, sanat, gelenek ve görenekleriyle kaynaştırdı, yerli halkların dinlerini büyük bir hoşgörüyle karşıladı. Bu hoşgörü imi bugünkü Atatürk Türkiye'sinde de belirgindir.

B alkanlar'da yaşayanların tarih boyunca kendi ulusal ve dinsel benlikle­

rini koruyabilm e gerçeği Türk'ün dini hoşgörüsünün tipik bir örneğidir.

Hoşgörü nedir aslında? TDK'nın Türkçe Sözliik'ünde: her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiği kadar hoş görm e durum u, Felsefe S özlü ğü n de

* Obiliçka 11, Prizren/Yugoslavya.

1 İskender M uzbeğ, "Çağdaş Y ugoslavya Türk Edebiyatı Elli Yaşında," B AY D e rg isi, yıl 1-2. sayı 4-5. Aralık 1994/Ocak 1995, Prizren, s. 4.

Tiirkçe Sözliik, TDK Yayınları, 6. baskı, Ankara, s. 385.

Felsefe Sözlüğü, TDK Yayınları, 2. baskı, Ankara 1971, 93.

(2)

858 İSKENDER MUZBEĞ

a) B aşkalarının düşünce ve kavram larını hoşgörm e, onların da geçerlilikle­

rine karşı tepki gösterm em e, b) Başkalarının düşünce ve kavram larını özgür­

ce dile getirm esini ve düşüncelerine göre yaşam asını hoşgörm e tutum u diye belirtilm ektedir. Recnik strarıih reci i izrazcı'da4 hoşgörü, aslı Lâtince olan tolerantia olarak belirtilm iş, anlamı ise, insan uzlaşm adığı bir yabancı düşünceyi, özellikle din m eselelerini anlayışla karşılam ak, sabretm ek olarak verilm iştir. Sinonimi i srodne reci u srpskohrvatskonı jeziku' da5 hoşgörü söz­

cüğü yirm iden çok eşanlam lı kelim eyle anlatılm aya çalışılm ıştır. Fjalor shgip-serbokroatisht'ie6 ise hoşgörü için tolerance kelim esi kullanılm ıştır ki bunun anlam ı V uyakliya'nın sözcüğündeki biçim leri çok benzer bir şekilde verilmiştir. Hoşgörü, değer verm em e, değersiz saym a anlam ına gelen horgörünün karşıtı m ıdır yoksa?...

...Türk milleti A nadolu'da yarattığı dirlik, birlik, düzenlik ve esenlik dünyasını zam anla B alkanlar'da da yaratm ıştır. Bilindiği gibi M eriç Savaşı'ndan (1371) sonra T üıkler Balkanlar'ı fethetm eye başlam ışlardır.

B öylelikle birçok etnik topluluklar Türk kültürü ve İslâm diniyle karşı karşıya gelm işlerdir. İşte bu karşılaşm ada dile gelen Türk hoşgörüsünün olum lu etkisiyle Osm anlIların B alkanlar'a kolayca yayılm ası ve beşyüz yıl bu topraklarda hüküm sürmesi sağlanmıştır. Tarihten anlıyoruz ki, Osm anlı beyliklerinin birleşerek güçlü bir devlet kurm a, giderek büyüyüp im parator­

luk özelliğini kazanm a sürecine B alkanlar'da birçok tepkilere rağm en, sıcak bakan güçler de vardı. Çünkü Osmanlı Türk toplum unda ilişkiler Türk gele­

neği ve İslâm din kurallarına göre düzenleniyordu. Din kurallarında ise engin bir hoşgörü vardı. Bu hoşgörüye dayanarak B alkanlar'da tüm din örgütleri kendi özerkliğini koruyabilm iştir.

Dr. M irko M irkoviç Tiirk Yönetimi Altında (1459-1766) Sırp K ilisesinin Hukukî Durumu ve Karakteri1 adlı (Sırp dilinde yayınlanm ış)

4

Vıtjaklija, R ecnik strarıih reci i izraza, Prosveta, Belgrad 1975. 957.

? Sinonimi i srodne reci srpskohrvatskog jezik a , Leksikoıı Sveznanje, 1. baskı, Belgrad 1974. 566-567.

6 F jalor sh cip-serbokroatisht, îııstitu ti albaııologjik i Prishtines, Priştine 1981, 942.

7

Mirko M irkoviç, P ravn i p o lo za j i karakter Srpske erk ve p o d turskom vlascu (1459- 1766), Zavod za izdavanje udzbenika SRS. Belgrad 1965.

(3)

TÜR KÜ N DİNÎ H OŞGÖ RÜ SÜ VE SIRP KİLİSESİ 859

kitabında Osm anlı yönetim i altında Sırp Kilisesi'nin hukukî durum unu ince­

lerken çok ilginç savlar ileri sürmektedir: Osm anlı devleti kuruluşundan 50 yıl sonra, yani XIV. yüzyılın ortalarında uzun süreli fetih savaşlarına girişti.

B ir yandan Osm anlı devletinin içindeki gelişm eler, diğer yandan da B alkanlar'daki toplum sal siyasal gelişm eler onun bu yönde ilerlem esi için uygun koşulları yaratıyordu".8 Toplum sal güçlerin kim i bölüm leri en önem li dönüm noktası sayılan olaylarda Osm anlIların gelişini kabul edilem ez bir işgal saym adıklarını belirtiyorlardı. (...). Öyle kî XIV. yüzyılda Osm anlı devleti, Türk ve M üslüm an olm ayan m üttefikleriyle tem el işbirliği biçim lerini gerçekleştirm eye başladı".9 "Türkler B alkanlar'a gelince, burada karşılaştıkları topluluklara yanaştılar, ekonom ik ve politik önlem lerle, im ti­

yazlarla onların davranış biçim lerinin işbirliği yönünde değişm esini sağladılar".111

B alkanlar'da beliren polarizasyon sürecinde, Dr. M irko M irkoviç'e göre, Sırp Kilisesi de, öyle denilen A vrupa Umumi H ristiyan D ayanışm ası'na katılmadı. Ç ünkü bu A vrupa Hristiyan birliğinin ardında "Katolik kilisesinin tuzak ve çıkarları gizliydi".Bu yüzden Sırp Kilisesi Türklerin yönetim i altında kendi başına dirim ve dirlik yollarını araştırm aya başladı.11

Türk'ün dinî hoşgörüsünü çeşitli yönleriyle araştıran Dr. M irko M irkoviç adı geçen kitabının birinci bölüm ünde D espotluğun ortadan kaldırılm asından İpek Patrikliği'nin yeniden çalışm aya başlam asına kadar Sırp Kilisesinin durum unu, ikinci bölüm ünde ise 1557-1766 yılları arasında İpek Patrikliği'nin çalışm alarını incelemektedir. Bu kitapta konu şu başlıklar altında incelenm iştir: Birinci Bölüm de: I. Osm anlı İm paratorluğu H ukuk D üzeninde Kimi Hristiyan Elem anların İm tiyazları, İm tiyazlar Siyaseti İçin Osm anlı H ukukî ve Toplum sal Önkoşulları, Osm anlı İm paratorluğu ve O nun İm tiyazlar Rejimi, II. Osm anlı Hukuk D üzeninde H ristiyan Kiliseleri,

A .g.e., s. 7.

} A .g.e., s. 8.

10 A .g.e., s. 11.

11 A .g.e., s. 15.

(4)

860 İSKENDER M UZBEĞ

İslâm 'ın D iğer Dinlere Karşı H ukukî Tutum u, H ıristiyanlığın B ölünm esi ve Osm anlIlardan Ö nce Bizans ve Sırp Kilisesinin Tem el Rejim i, O sm anlı İm partorluğu'nda Hristiyan K iliselerinin H ukukî Tanınm a M eselesi, III.

Despotluğun Son On Yılından İtibaren İpek Patrikliği'nin Y eniden Ç alışm a­

ya B aşlam asına Kadar Sırp Kilisesi'nin Hukukî Durum u ve A yakta K alm ası, Sırp Kilisesi'nin Ohri Arhiepiskopluğu'nun A yakta K alm ası, 1459-1557 Yılları A rasında Kilise Kuruluşlarının Ekonom ik-H ukukî D urum u, İkinci Bölüm de: I. Sırp Kilisesi Patriği'nin H ukukî Durum u ve Rolü, II. Türk Hukuk Düzeni ve Kilisenin M erkez Y önetim Organları, III. Sırp Kilisesi'nin Ekonom ik, Hukukî, M ali Durum u, IV. Sırp Kilisesi'nin H ukukî Durum u.

Kitapta ilginç bir sonuç, N otlar bölüm ünde 916 dipnot ve 9 sayfalık kaynakça yer alm aktadır.

Türk, yüzyıllar boyunca tem asta bulunduğu diğer topluluklara kendi m illî ve dinî hoşgörüsünü aşılam aya çalıştı. O, A nadolu'da olsun, R um eli'de olsun, hep hoşgörüye dayanarak insanlar arasında ilişkiler yarattı, hatta devlet yönetim ini de genelde bu anlayışla uyguladı. Bu yüzdendir ki Türk varlığı bugün üç kıtada yüzlerce etnik topluluğun yaşayış biçim inde belirgin­

dir. B irçok dillerde Türkçe kelim eler bugün bile kullanılm aktadır, atasözlerim iz diğer m illetlerin folkloruna girm iştir, Türk m utfağıyla birçok m utfaklar zenginleşm iştir.

Türklerdeki dinî hoşgörünün kaynağını bir yandan Türk geleneklerinde, diğer yandan da O sm anlı'nın B alkanlar'a yaydığı din kurallarında aram ak gerekir. Bilindiği gibi, bu dinin tem elleri 600'lü yıllara rastlar. 623 yılında Hazret-i M uham m ed (S.A .V.) Sinay'daki A ya Katarina M anastırı'na, sekiz yıl sonra ise N ecran'daki H ristiyanlara özyönetim li im tiyazlar tanım ıştır.12 Bu dinî hoşgörü geleneğini sürdüren Türkler O sm anlı'nın A vrupa'ya gelişi sırasında da uyguladılar ve önce Ohri A rhiepiskopluğu'nu,13 sonra İstanbul

M. B egoviç, Tragovi naseg sredn jovekovııog p ra v a u turskim pravn im spom etıici- m a , 1952, 67.

13 İ. Snjegarov, Istorija ııa ohridskata arhiepiskopija-pcıtrijarşija, Sofija 1932, 3-9.

(5)

TÜR KÜ N DİNÎ H OŞGÖ RÜ SÜ VE SIRP KİLİSESİ 861

P atrikliği'ni,14 Sırp K ilisesi'ni15 ve B osna Franyevaç örgütünü16 legal- leştirdiler. H atta İstanbul Patrikliği Türkler tarafından en kısa bir zam anda, 1453 yılında legalize edildi.

Türk'ün dinî hoşgörüsü dinler arasında ayrılık gayrılık yapm ıyordu.

Bâb-ı Ali ile R om a Katolik Kilisesi arasında hukuk ilişkileri olm am asına, R om a Katolik Kilisesi ile Türk yönetim i arasında ikili hiçbir anlaşm aya varılm am asına rağmen B osna Franyevaç örgütü dindarları bu ilişkilerin II.

M ehm ed'in bir ahidnam esine göre düzenlendiğini ileri sürüyordu.17 Franyevaçlar Türk yönetim inin her türlü hukuk düzenlem elerini kabul edi­

yor, böylece bu yönetim tarafından onların güvenliği sağlanıyordu. Öyle ki, bu ahidnam e olduğu gibi, vezir buyurulduları ve sultan ferm anları da Türkiye sınırları içerisinde Rom a Katolik din örgütlerinin çalışm asını olum ­ lu yönde etkiliyordu.

Türk yönetim inin Sırp Kilisesi ile ilişkileri daha som uttu. Bu som utluğa dayanarak Sırp Kilisesi'nin Türk'ün dini hoşgörüsünden yararlandığı, böylece kendi özerkliğine kavuştuğu ileri sürülebilir. Doğal ki Türkler, kili­

seye özerklik tanım anın toplum sal-siyasal hesabını da yapm ışlardı: Türkler bir yeri fethedince, oradaki kilise örgütünün çalışm asını yasaklam ıyor, başlangıçta E. Golubinski'nin dediği gibi, status quo'ya saygı gösteriyor,18 daha sonra kiliseye çeşitli im tiyazlar tanıyor, böylece geniş bir coğrafyada hoşgörülü çok dinli bir yaşam m ozayiğine kendi olum lu dam gasını vuruyor­

du. Örneğin: XVI. yüzyıl ortalarında Osm anlı Türkleri kendi devlet yönetim ini sekiz m ilyon kilom etrekarelik bir yüzeyde gerçekleştirirken artık Türkiye birkaç dinin özgürce geliştiği bir ülke olm uştu, o Asya, A vrupa ve A frika etnik grupları ve dinlerinin birliği özelliğini kazanm ıştı. Bu özellik

14 A.P. L ebedov, Îsîorija grcko-istocn e crkve, İ, 29-30.

15 I. Ruvarac, O katalozim a p ecsk ih patrijarcıha, Glasnik srpskog ucenog drustva, knji- ga VI, sv. XXIII, 243.

16 J. M atasovic, Fojnicki regesta, Spom enik SK A, LXVII, 1930, 1-3.

17 A .g.e., s. 1-3.

18 S. Golubinski, K ıa tk i ocerk, s. 141.

(6)

862 İSKENDER M UZBEĞ

sayesinde Osm anlı devleti ve bu devletin yerel yönetim organları yerli halk kitlelerinin sem patisini kazanıyor, m üslim lerin olduğu gibi gayr-i m üslim - lerin de yaşadığı bölgelerde insanlar devlet ile işbirliğine hazır olduklarını belli ediyor ve işbirliği yapıyorlardı.

B alkanlara O sm anlılar iyice hazırlanm ış bir im tiyazlar politikası ve gelir kayıt sistem iyle geldiler: Sokullu M ehm ed Paşa Sırplara Sırp dilinde yazı gönderiyor, onlara im tiyazlar vereceğini söylüyordu. Türkler bu hoşgörüye dayanarak kilisenin ekonom ik ve hukukî gelişm esini m üm kün kılıyordu. Sırp Kilisesi de bu politikayı kabul ediyor, bunu her yerde belirti­

yor, her zaman devletle bir nıodus vivendi'yi bulm ak taraftan olduğunu gösteriyordu.19 Kilise kendi yönetim örgütlenm esini devlet yönetim ine uygun bir biçim de belirlem eyi üstleniyordu ki, bu işte devletin siyasal yönetim düzeni geçerli sayılıyordu.

D inî hoşgörüye dayanarak Sırp Kilisesi'ne verilen im tiyazlar nelerdi?

Bu im tiyazların başında Sırp Kilisesi'nin özerkliği geliyordu.

a) Kilisenin yargı alanındaki özerkliği: Türk egem enliği altında bile kilise kendi dinine mensup insanların birçok davalarına bakıyor, gayr-i m üslim lerin kendi aralarındaki m edenî hukuk, aile, m iras mal ve borç ilişkilerinden çıkan anlaşm azlıkları çözüm e bağlıyordu. Ç ünkü Türk hukuku M üslüm an olm ayanların hukuk açısından korunm alarına, onların özellikle kendi adet, gelenek ve kendi hukuk kurallarına göre birçok ilişkiler kurm a­

larına izin veriyordu. Y .Radoniç'e göre II. M ehm ed kiliseye geniş bir özellik tanıyordu çünkü "çeşitli dinlere m ensup insanlara aynı hukuk kuralları geçerli değildir".'0 Dem ek oluyor ki, Osm anlı îm paratorluğu'nun Sırp K ilisesi'ne tanıdığı im tiyazlar sayesinde, Hristiyan m illetlerin hukuk bakım ından belli bir özelliği vardı.

b) Kilisenin İktisadî özerkliği: Türk hoşgörüsüne dayanarak dirim ve dirliğini sürdüren Sırp Kilisesi'nin taşınm az malları vardı. B öylece bu kilise bir m addi-m alî bütünlük özelliğine sahipti. M anastırlar kendi taşınm az m allarının m iktarını da artırabiliyorlardı. B una karşılık olarak onların Türk

19 Mirko M irkoviç, a.g.e., s. 51.

J. Radoniç, Rinıska kurija, s. 154-155.

2()

(7)

TÜ R K Ü N DİNÎ HOŞGÖ RÜ SÜ VE SIRP KİLİSESİ 863

yönetim ine vergi verme görevi vardı. Vergi ilişkisinden başka, Türk yönetim iyle Sırp Kilisesi arasında daha birçok alanlarda ekonom ik ilişkiler kuruluyordu. Örneğin: Deçan M anastırı arazilerinde sultan için özel şahinler yetiştiriliyordu. R ahipler şahin yetiştirdikleri için birçok im tiyazlara sahiptir­

ler.21

c) Sırp Kilisesi'nin lıukıık ve ailevî işler alanında özerkliği: Kilise görgü kurallarını, adetleri ve kendi hukuk kurallarını uyguluyor, hatta, gerektiğinde yeni hukuk kuralları da çıkarabiliyordu.K ilisenin bu özelliği her şeyden önce yönetim tarafından Kilise Kurulu'nun kurulm asına, Kiliseye bağlı özyönetim li belediyelerin kurulm asına izin verildiğinde görülüyordu.

Kilise bu özerkliğini gerçekleştirirken her zaman Türk devlet hukukuna saygılı davranıyor, zaman zaman ise bu devletten yardım istiyordu. A ncak böyle onun özerkliğinin anlam ı vardı. Bu özerklik sultanın kararı ile verili- yordu.Ö rneğin: İpek Patrikliği 1557 yılında sultanın kararına göre çalışm aya başladı. Patrikin ve diğer kilise büyüklerinin seçimi yine sultanın beratıyla belgeleniyordu.22 O nlar berata dayanarak ve berat ile verilen yetki sınırları içerisinde din, medeni hukuk hatta ceza m eselelerini de çözüm e bağlıyor­

lardı. Patrik din örgütlerine karşı bile yetkisini sultanın beratinden elde edi­

yordu. Berat ile Patrik'in hukukî durum u güçlendiriliyor, hatta daha yüksek bir düzeye çıkarılıyordu. Patrik ve diğer kilise büyükleri böylece bir yandan Türk devletinin hukuk m ekanizm asına katkıda bulunuyor, diğer yandan da m illetin önüne sadece kilise büyükleri olarak değil, yargı yetkisine sahip kişiler olarak da çıkıyorlar, milletbaşı (yani M üslüm an olm ayan m illetin başı) oluyorlardı.23 Beratlar, onları veren sultanın tahtta kaldığı m üddetçe geçerli idi. Tahtta değişiklikler olunca yeni berata ihtiyaç duyuluyordu.

F erm anlar Türk yönetim i altında Sırp Kilisesi'nin ayakta durduğunun birer belgesidir, Türk'ün dinî hoşgörüsünün birer belirtisidir. Türk yönetim i bu hukuk kurallarıyla m anastırların m addî güvenliğini sağlıyor,24 oysa ki onla­

rın iç özerkliğine dokunm uyordu.

I. Jastrebov, Poclcıtci, s. 43-44.

L. Hadrovics, L'Eglise serbe sous la dom ination turque, Paris 1947, s. 55.

" A. F. Miller, M ustafa P asa..., s. 57.

~4 G. Ostrogorski, P ronija, Beograd 1951, s. 118.

(8)

864 İSKENDER M UZBEĞ

Türk yönetim i altında Sırp Kilisesi'nin (Türk'ün dinî hoşgörüsüne daya­

narak) m em nun durum unu dile getiren birkaç düşünceyi yine Dr. M irko M irkoviç'in "Türk Yönetim i A ltında (1459-1766) Sırp K ilisesi'nin H ukukî Durum u ve Karakteri" adlı kitabından alıntılam ak istiyoruz.25 M. Gruyiç.

Sırp Kilisesi Türk yönetim i altında kendi ulusal çizgisini daha da güçlendirm iştir (sf. 113); M. M irkoviç: Türk yönetim i Sırp K ilisesi'nin poli­

tik alanda afirm asyonu için büyük bir yardım da bulunm uştur (sf. 162); Y.

Radoniç: Türk İm paratorluğu sınırları içerisinde Sırp Kilisesi özerk bir dînî- m illî bütünlüğü teşkil ediyordu (sf. 153); Y. Kabırda: Sırp Kilisesi Türk fetihlerinden önce gerçekleştirdiği özyönetim i O sm anlılar dönem inde de koruyabilm iştir (sf. 153); P. Popoviç: İpek Patrikliği Türkiye'de eski Sırp Ç arlığının devamı idi (sf. 151); L. Hadrovics: Sırp Patrikliği, daha yüksek bir düzey sayılan Osm anlı devleti çerçevesinde teokratik bir devlet idi (sf.

152).

Sonuç olarak, Türk yönetim inde Sırp Kilisesi'nin durum u hakkında şu özellikler vurgulanm alıdır:

1. Sııp Kilisesi Türk'ün dinî hoşgörüsüne dayanarak hat-ı şerifle legal- leşmiş, kilise büyüklerine verilen beratlara dayanarak yasal faaliyetler yapm ıştır.

2. Kilise hukuk işlerini din kurallarına göre gerçekleştirm iştir.

3. Din örgütü m ensuplarının kiliseyi ilgilendirm eyen tüm diğer m eşele­

ri, devlet hukuk kurallarına göre çözüm e bağlanm ıştır.

4. H ukuk işlerini gerçekleştirirken kilise gerektiğinde devletin güç m ekanizm asına da baş vurmuştur.

')5 Dr. Mirko Mirkoviç'in bu çok değerli eserinden esinlenerek ve bu eseri temel kaynak sayarak bu yazıyı hazırladık. Mirko M irkoviç bu konuda Türk kaynaklarını hiç kullanmamasına rağmen çok değerli bir araştırma yapmıştır. Dr. Mirko M irkoviç'in değerli bir çalışm ayı başarıyla bütüıılediğini vurgulamak amacıyla bu yazım ızda onun kullandığı kaynakların kimilerini doğrudan doğruya belirtmeyi uygun gördük.

(9)

T ÜR KÜ N DİNÎ HOŞGÖ RÜ SÜ VE SIRP KİLİSESİ 865

5. B eratlarla öngörülm üş ve belirtilm iş bir biçim de kilise, hem kendi yetkisinde olan hukuk kurallarının uygulanm asını sağlam ış hem de, gerek­

tiği sırada yeni kurallar çıkarm a hakkına sahip olmuştur.

6. D evletin hoşgörüsünden yararlanarak Sırp Kilisesi Sırpların din ve m illî varlığını yüzyıllar boyunca koruyabilm iş, daha geçlerde ise, toplum sal siyasal koşullar değişince m illî kurtuluş savaşının örgütlenm esine yardım etm iştir.

Tüm bu ileri sürülenler Türk yönetim inde Sırp Kilisesinin özel bir özerkliğe sahip olduğunu, bu hoşgörü ve bu özerklik sayesinde Sırpların yüzyıllar süren dirliğe nail olduğunu belgelem ektedir.

(10)

Referanslar

Benzer Belgeler

Temmuz ayında toplam 11,2 milyar TL’lik iç borç servisine karşılık toplam 15,1 milyar TL’lik iç borçlanma yapılması programlanmaktadır. Ağustos ayında toplam 6,0 milyar

Temmuz ayında toplam 11,2 milyar TL’lik iç borç servisine karşılık toplam 15,1 milyar TL’lik iç borçlanma yapılması programlanmaktadır.. Ağustos ayında toplam 6,0

ban~!ıi Direktörü Bay ~iiderris H azmi Tura tarafından yapılan tam tercemesini neşrediyoruz. İbni Sirıa>nıo bu risalesi yolda ittihaz olunacak vakY tedbirlere

Ancak, Çınarlı Kilisede naosun kuzeyindeki mekan narteks ile bir bütün olarak düşünüldüğünde ''L" şekilli

Aslında doğanın sermaye birikiminin gerekleri ve siyasal ikbal için yağmalanması, doğanın sınırsız ve maliyetsiz bir “kaynak” olarak görülmesi kapitalist

11.)4483 sayılı memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yargılanması hakkında kanuna göre memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında soruşturma izni vermeye yetkili

Radyoaktif bozunma sonucu oluşan çekirdek yavru ürün olarak tanımlanır ve bunlar radyo- jenik izotoplar olarak adlandırılır'1’..

Bina iki kattan ibaret olup zemin katı şömineli bir ka- bul salonu, oturma köşesi ve çalışma odasile yemek salonu ve servisi ihtiva etmekte, birinci katta ise yatak odaları