• Sonuç bulunamadı

İKTİSAT TARİHİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İKTİSAT TARİHİ"

Copied!
19
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İKTİSAT TARİHİ

İKTİSAT TARİHİ / (HISTORY OF ECONOMICS)

İKTİSADİ TARİH / (ECONOMIC HISTORY)

1

(2)

İKTİSAT TARİHİ

İKTİSAT (ın) TARİHİ / (HISTORY OF ECONOMICS)

Modern anlamdaki İktisat (Economics) disiplininin tarihi. Adam Smith’in 1776 tarihli Milletlerin Zenginliğinin Doğası ve Niteliği Hakkında Bir İnceleme adlı eseri ile başladığı kabul edilen İktisat biliminin ilgisindeki

“iktisadi” olayları inceler. Bunun için günümüzdeki iktisat teorisinin önerdiği alet kümesi işe yarar niteliktedir.

Bu bilim dalı, hayatın “iktisadi” yönünün diğer yönlerden ayrı şekilde ele alınabilmesi ile mümkündür. Örneğin, günümüzdeki ekonomileri ele alırken üretici, tüketici, arz, talep, piyasa, denge, kâr, zarar, maliyet, tercih, faktör, kriz, tahvil, döviz, kur, faiz… gibi kavramlar kullanışlıdır. Oysa geçmişteki ekonomileri inceleyebilmek için bu kavramlar kullanışsız/ yetersizdir.

(3)

İKTİSADî TARİH

İKTİSADİ TARİH / (ECONOMIC HISTORY): İnsan tarihi boyunca

“iktisadi” olduğu düşünülen şeylerin/olguların tarihi. Tarihöncesinden günümüze kadar “iktisadi” olarak nitelendirilen bütün konular inceleme alanına girmektedir.

Örneğin “takas/mübadele” olgusu çok eski zamanlardan beri mevcuttur.

Daha sonraları para kullanılarak yapılmaya başlanmıştır. Vergi, ticaret gibi “iktisadi” olan olguların tarihi de epey eskidir.

Çok yakın zamanlara kadar hayatın “iktisadi” olduğu düşünülebilecek yönü hayatın diğer yönlerinden “ayrı değildi”. Örneğin arazi kullanımı ise askerlik kurumu ya da vergi ile arazi kullanımı sistemleri iç içe geçmiş durumdaydı.

3

(4)

İKTİSADî TARİH

İKTİSADİ TARİH / (ECONOMIC HISTORY)

Geçmişte neyin iktisadi olduğunun belirlenebilmesi için bugün kullanılanlardan farklı araçlar/kavramlar kullanılması gerekmektedir.

Çünkü her şeyden önce geçmişteki “hayat tarzları” bugünden farklıdır.

Avcılık, göçebelik, fiyat oluşturucu olmayan piyasaların olduğu yerleşik toplumlar “bugünden bakılarak ve bugünün iktisadi kavramları kullanılarak” doğru şekilde ele alınamayacaktır.

Dolayısıyla “iktisadi tarih” geçmişte neyin iktisadi olduğunun belirlenebilmesi için özel bir alet kümesine ihtiyaç duyar.

(5)

İKTİSADî TARİH

İKTİSADİ TARİH / (ECONOMIC HISTORY): İhtiyaç duyduğu aletler/temel kavramlar esasen Karl Polanyi’nin önerdiği üç kategoridir.

Geçmişteki toplumlara bu üç kategori ile bakıldığında, en azından bir tanesi o toplumda neyin/nelerin iktisadi olduğunu anlamamızı sağlayacaktır. Üç kategori şunlardır:

1) Karşılıklılık (reciprocity) (birbirine simetrik toplumsal grupların varlığını gerektirir)

2) Yeniden dağıtım (redistribution) (genellikle bir merkezi otoritenin varlığını gerektirir; töre, yasa ya da merkez tarafından malların tahsisi gerçekleşir)

3) Mübadele (fiyat oluşturucu piyasaların varlığını gerektirir) (ancak

“piyasada” fiyat oluşumu günümüzde ve geçmişte farklıdır)

5

(6)

İKTİSADî TARİH

İKTİSADİ TARİH / (ECONOMIC HISTORY)

Daha çok günümüze ve yakın geçmişe odaklı çalışmalar görmek ve modern piyasalar ile iç içe yaşamak, günümüz insanı için geçmişi tasarlamayı ve dolayısıyla anlamayı güçleştirmektedir. Örneğin iktisattaki

“kıtlık” kavramı evrensel olarak geçerli yani her zaman ve her yerde, bütün kültürlerde geçerli olan/olmuş bir kavram değildir. Kıtlık kategorisi ile bakarak günümüzün iktisadi davranışlarını anlamlandırabilmek mümkündür ancak avcı-toplayıcıların ya da göçebe kültürlerin anlam dünyalarında kıtlık kategorisinin bulunduğu şüphelidir. İhtiyaçları “sınırlı”

olan kültürlerin “kıtlık” içinde olduklarını düşünmek pek anlamlı olmayacaktır.

(7)

İKTİSADî TARİH

- İktisadi gelişmenin boyutları

- Bazı sorular:

- Günümüzde niçin bazı ülkeler “zengin” bazıları “fakirdir”?

- Fakir olan ülkeler zenginlerin metodlarını/politikalarını uygulayarak niçin başarılı olamıyorlar?

- Bu temel sorular iktisat tarihinin açıklamaya niyetlendiği temel sorular olarak düşünülebilir.

(8)

İKTİSADî TARİH

- Zengin ülkelerin başarısından hangi unsurların sorumlu olduğu konusunda bir genel anlaşma/ açıklama bulunmamaktadır.

- Bu konuda bir anlaşma olsa bile belirli bir yol/tarz/patika farklı coğrafya, kültür ve tarihsel ortamlarda aynı sonucu (başarıyı) ortaya çıkarmayabilir.

-Dolayısıyla tarihçiler henüz iktisadi gelişmenin tam bir açıklamasını/teorisini yapabilmiş değildir.

(9)

İKTİSADî TARİH

- Günümüzde iktisadi gelişmeyi ölçmek için kullanılan temel ölçüt ülkeler arasında kişi başına gelir karşılaştırması yapmaktır. Kişi başına gelir düzeyi bakımından ABD, Kanada, Batı Avrupa Ülkeleri, Japonya, Avustralya gibi ülkelerin önde olduğu ve gelişmiş ülkeler/ekonomiler olarak adlandırıldığı görülmektedir.

- Gelişmişlik düzeyi sadece kişi başı gelir ile değil ortalama hayat süresi, okur-yazarlık oranı, ulaşım ve iletişim kolaylıkları, kişi başına doktor/sağlık imkanları gibi başka bazı göstergeler yardımıyla da ölçülebilir ve bu göstergelerde yine yukarıda sayılan ülkeler dünyanın geri kalanından önde bulunmaktadır.

9

(10)

İKTİSADî TARİH

- Büyüme ve Gelişme

- İktisadi büyüme (economic growth), bir ekonomide toplam mal ve hizmet üretimindeki sürekli artışı ifade etmektedir. Toplam çıktı/üretim/output Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) [Gross Domestic Product (GDP)] kavramı ile ölçülür.

- İktisadi gelişme (economic development) ise ekonomide iktisadi büyümeye eşlik eden yapısal veya organizasyonel değişikliklerdir.

Örneğin yerel/geçimlik pazarlardan piyasalara ve ticarete geçiş gibi.

Ya da tarıma kıyasla imalat ve hizmetler sektörlerinde daha fazla büyüme gerçekleşmesi gibi.

(11)

İKTİSADî TARİH

Hem temel okumamız olan Neal - Cameron’da hem de bazen iktisat tarihi ile ilgili metinlerde büyüme/gelişme (hatta ilerleme) kavramları, aralarındaki farklar ihmal edilerek, aynı anlamı ifade edecek şekilde kullanılmaktadır. Ancak büyüme ve gelişme kavramlarının ayrı içeriklere sahip olduğunu unutmamak gerekmektedir.

Büyüme ve gelişme (ve ilerleme) kavramları “iyi/olumlu/pozitif” unsurlar olarak algılansa da büyüme ve gelişme değer yargılarından bağımsız kavramlar olduklarının unutulmaması objektif tarih okumaları yapılabilmesi için gereklidir.

11

(12)

İKTİSADî TARİH

- İktisat teorisine göre iktisadi büyümeyi belirleyen şey üretimde kullanılan faktörlerin* miktarıdır. Tercihler/zevkler, teknoloji, sosyal kurumlar (ekonomik/sosyal/siyasi organizasyon, hukuk sistemi, din) gibi unsurların bir etkisi olmadığı düşünülür. Oysa gerçek hayatta bunlar iktisadi büyüme ve gelişme üzerinde etkilidir.

*: üretim faktörleri: toprak, emek, sermaye, girişimci

(13)

İKTİSADî TARİH

- Azalan marjinal verimlilik: üretim sürecinde sabit bir faktörle birlikte kullanılan bir değişken faktörün miktarı artırıldıkça marjinal ürünü (verimliliği) azalır.

Örneğin: bir ekonomide üretimde kullanılan toprak miktarı sabit iken nüfus, dolayısıyla toprak üzerinde kullanılabilecek işgücü giderek artar ise ortaya emeğin verimliliği bakımından bir sorun ortaya çıkacaktır. Toprak üzerinde çalışacak her ilave birim emeğin toplam üretime katkısı yani verimliliği giderek azalacaktır. Bu mesele nasıl çözülebilir?

Çözüm verimlilik artırıcı bir yöntem/yenilik/teknoloji ortaya çıkmasıdır.

Bu nedenle teknoloji konusu (ve hatta günümüzde human capital - beşeri sermaye/nitelikli insan gücü konusu) önemlidir. Teknoloji, azalan marjinal verimlilik ilkesini hep ötelemiş ve Malthus’un nüfusa ilişkin öngörüleri gerçekleşmemiştir.

13

(14)

İKTİSADî TARİH

- Bir toplum için: veri bir teknoloji düzeyi, mevcut kaynaklar ve nüfus o toplumun iktisadi başarısının üst sınırını belirleyen faktörlerdir.

Teknolojik değişme üretkenliği artırıp yeni kaynakları kullanıma açınca bu üst sınırı daha ileri götürmekte ve nüfusta daha fazla artışa imkan vermektedir.

- Ancak, nüfus arttıkça daha fazla teknolojik ilerleme olmaz ise azalan getiriler kanunu devreye girmekte ve üretimin üst sınırına ulaşılmakta sonrasında da nüfus azalmaya başlamaktadır. Yeni bir teknolojik ilerleme gerçekleştiğinde üretim üst sınırı ve akabinde nüfus yine yükselmektedir.

- Dolayısıyla teknolojik ilerleme sayesinde insan nüfusu günümüzdeki düzeyine ulaşmış ve temel ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamayı

(15)

İKTİSADî TARİH

- Ekonomik Yapı ve Yapısal Değişiklik

- Ekonomik yapı ekonominin sektörleri ile ilgili bir kavramdır.

Birincil sektör: tarım, ormancılık, balıkçılık gibi doğrudan doğadan ürün elde edilen faaliyetleri içerir. (günümüzde tarım sektörü)

İkincil sektör: doğadan elde edilen ürünlerin dönüştürüldüğü faaliyetleri içerir: imalat ve inşaat faaliyetleri gibi. (günümüzde sanayi sektörü)

Üçüncül sektör: maddi ürünlerle değil hizmetlerle ilgilenir. Ev içi ve kişisel hizmetlerden ticari ve finansal hizmetlere, tacirlere, profesyonel mesleklere, devlet memurlarının hizmetlerine kadar geniş bir aralığı içerir.

(günümüzde hizmet sektörü)

15

(16)

İKTİSADî TARİH

Ekonomik Yapı ve Yapısal Değişiklik

Tarihte uzunca bir süre tarım insanlığın asıl/ana iktisadi faaliyeti olmuştur.

Birkaç yüzyıl önce tarımsal verimlilik önce yavaşça sonra da hızlıca yükselmeye başladı. Tarımsal verimlilik/üretkenlik yükseldikçe geçimlik tarımsal ürünleri üretmek için giderek daha az işgücü yeterli oldu ve diğer üretken faaliyetler için kullanılabilecek işgücü ortaya çıktı. Böylece sanayileşme süreci başladı (bu süreç geç Ortaçağlardan 20.yy ortalarına kadar sürdü ve dünyanın çoğu bölgesinde bugün de sürmektedir).

(17)

İKTİSADî TARİH

Ekonomik Yapı ve Yapısal Değişiklik

- Günümüzün gelişmiş ülkelerinde, tarımda çalışan işgücü %80-90’lardan ondokuzuncu yüzyılın sonlarında %50’lere ve günümüzde %10’un altına düşmüştür. Tarımsal üretim kat be kat arttığı halde tarım sektöründe yaratılan gelir ya da tarımın GDP içindeki payı düşmüştür.

- Tarımsal işgücü azaldıkça ikincil sektör yani imalat (sanayi sektörü) yükselmiştir. Gelişmiş ülkelerde bugün işgücünün %30-50 kadarı sanayidedir.

- Bu iki sektörde yaşanan süreç ekonomide yapısal değişikliğe bir örnektir. 1950’lerden itibaren gelişmiş ülkeler daha ileri bir yapısal değişiklik içindedir: imalattan hizmetlere geçiş.

17

(18)

İKTİSADî TARİH

Ekonomik Yapı ve Yapısal Değişiklik

Bu yapısal değişiklikler nasıl açıklanabilir?

Tarımdan sanayiye geçişin iki yönü söz konusudur:

1) Arz yönü: üretim faktörünün artan verimliliği aynı miktar ürünün daha az emekle üretilmesini mümkün kılar. Böylece başka işler/faaliyetler için işgücü ortaya çıkmış olur.

2) Talep yönü: bir tüketicinin geliri arttıkça (ücretlerin yükseldiği anlamına gelir) bütçesinde yiyeceğe/gıda mallarına ayırdığı pay azalır.

Böylece başka mallar (başka sektörlerin ürettiği mallar) için talep ortaya çıkmış olur.

(19)

İKTİSADî TARİH

Ekonomik Yapı ve Yapısal Değişiklik

Sanayiden hizmetlere geçişte de benzer bir durum söz konusudur:

Tüketicinin geliri arttıkça başka mallara olduğu kadar hizmetlere ve hatta boş zamana olan talebi görece daha fazla artacaktır.

Bu yapısal değişikliklerde teknoloji ve tercihler önemlidir ama asıl önemli olan göreli fiyatlar ve ücretlerdir. Genel bir kural olarak: üretim faktörleri, fiyatlarının (yani kendilerine ödenen gelirlerinin) en yüksek olduğu sektörlere yönelirler. Böylece tarımdan sanayiye ya da sanayiden hizmetlere geçiş, üretim faktörlerinin (örneğin emeğin) elde ettiği gelirin daha yüksek olduğu sektöre yönelmesiyle de açıklanabilir.

19

Referanslar

Benzer Belgeler

1990’lı yıllarla birlikte, küreselleşmenin güçlenmesini, ayrıca kent içerisinde sermayenin ve buna bağlı yaşam tarzının yaygınlaştırılmasını mümkün hale

Mustafa Necip Çeiebi’ııin yalısın- daki taşlar — Kaba taşın eski ismi: Karayalı bahçeleri — Kaba­ taş çeşmesini kim yaptırmıştır.. — İlk araba

Haftada iki ya da daha az d›flk›lama, d›fl- k›lama s›ras›nda ›k›nma, parça parça veya sert d›flk› yapma, tam boflalamama hissi, d›fl- k›lama s›ras›nda

Memle­ ketimiz için çok yem olan bu tek­ nik sayesinde okuyucular her hafta birer tablo kıymetinde olan renkli ve zengin levhalara sahip olacaklar­ dır.. içindeki

Kronik a¤r›, altta yatan fizyopatolojik mekanizmalar›n tan›nmaya bafllad›¤› Fibromiyalji Sendromu (FMS) veya Nöropatik A¤r› (NA) sonucu geliflebilece¤i gibi,

• Bir faaliyet yılı içerisinde, İmalat Sanayi Sektörü Yönetim Danışmanlığı Teknik Destek Programı bütçesinin faaliyet yılı bitmeden tüken- mesi durumunda,

 Metal ark kaynağı yapan veya sinterlenmiş metal karbürlerin sıcak olarak püskürtülmesine özgü makine ve cihazlar, ultrasonik kaynak makineleri.. 

Çünkü son on yıllık süreçte sektörler kapasite kullanım oranı, toplam üretim içindeki pay ve çalışan sayısına göre incelendiğinde, öne çıkan