• Sonuç bulunamadı

Antandros örneğinde podyumlu mezarlar ve mezarlık yapıları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Antandros örneğinde podyumlu mezarlar ve mezarlık yapıları"

Copied!
129
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ARKEOLOJİ ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ

ANTANDROS ÖRNEĞİNDE

PODYUMLU MEZARLAR VE MEZARLIK YAPILARI

Aytekin ÜNEY

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Akın ERSOY

(2)

Yemin Metni

Yüksek Lisans Tezi olarak sunduğum “Antandros Örneğinde Podyumlu Mezarlar ve Mezarlık Yapıları” adlı çalışmanın, tarafımdan, bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın yazıldığını ve yararlandığım eserlerin bibliyografyada gösterilenlerden oluştuğunu, bunlara atıf yapılarak yararlanılmış olduğunu belirtir ve bunu onurumla doğrularım.

19 Şubat 2009

Aytekin ÜNEY

(3)

YÜKSEK LİSANS TEZ SINAV TUTANAĞI

Öğrencinin

Adı ve Soyadı :Aytekin ÜNEY Anabilim Dalı :Klasik Arkeoloji

Programı :Yüksek Lisans

Tez Konusu :Antandros Örneğinde Podyumlu Mezarlar ve Mezarlık Yapıları

Sınav Tarihi ve Saati :

Yukarıda kimlik bilgileri belirtilen öğrenci Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün ……….. tarih ve ………. Sayılı toplantısında oluşturulan jürimiz tarafından Lisansüstü Yönetmeliğinin 18.maddesi gereğince yüksek lisans tez sınavına alınmıştır.

Adayın kişisel çalışmaya dayanan tezini ………. dakikalık süre içinde savunmasından sonra jüri üyelerince gerek tez konusu gerekse tezin dayanağı olan Anabilim dallarından sorulan sorulara verdiği cevaplar değerlendirilerek tezin,

BAŞARILI Ο OY BİRLİĞİİ ile Ο

DÜZELTME Ο* OY ÇOKLUĞU Ο

RED edilmesine Ο** ile karar verilmiştir.

Jüri teşkil edilmediği için sınav yapılamamıştır. Ο***

Öğrenci sınava gelmemiştir. Ο**

* Bu halde adaya 3 ay süre verilir. ** Bu halde adayın kaydı silinir.

*** Bu halde sınav için yeni bir tarih belirlenir.

Evet Tez burs, ödül veya teşvik programlarına (Tüba, Fullbright vb.) aday olabilir. Ο

Tez mevcut hali ile basılabilir. Ο

Tez gözden geçirildikten sonra basılabilir. Ο

Tezin basımı gerekliliği yoktur. Ο

JÜRİ ÜYELERİ İMZA

……… □ Başarılı □ Düzeltme □ Red ……….. ……… □ Başarılı □ Düzeltme □ Red ………... ……… □ Başarılı □ Düzeltme □ Red …. …………

(4)

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

Antandros Melis Nekropolisi’ndeki Mezar yapıları Aytekin ÜNEY

Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensitüsü

Klasik Arkeoloji

Antandros Nekropolisi’nin son çalışmalar ışığında MÖ. 8. yüzyılın sonundan MÖ. 1. yüzyıla kadar kesintisiz olarak kullanıldığı belirlenmiştir. Bu yüzyıllar içerinde ele geçen mezarlar arasında hemen hemen her mezar tipi görülmektedir. Bu mezar tipleri dönemsel farklılıklar içermektedir.

Yoğun gömünün olduğu nekropolis alanında bazı mezar yapıları ile karşılaşılmıştır. Bu çalışmanın konusu olan yapılar, piramidal ve sunak biçiminde inşa edilmiş mezar yapıları olmak üzere iki grup halinde incelenmiştir

Piramidal mezarlar, MÖ. 5. yüzyılda üretilen beyaz lekythoslar üzerinde yer alan sahnelerde oldukça sık işlenmiştir. Bu kapların yardımıyla piramidal mezarların işlevleri hakkında bilgi edinmek mümkün olmuştur. Lahit mezarlar için inşa edilmiş yapılar, mezarların üstüne oturtulmuştur. Düzgün bloklar bir sıra geriye çekilerek üst üste yerleştirilmiş, basamaklı piramidal bir yapı elde edilmiştir. Diğer merkezlerden ele geçen benzer örnekler, bu yapıların MÖ. 5. yüzyılda batı Anadolu ve Kıta Yunanistan’da popüler olduğunu göstermektedir.

Hellenistik dönem içerisinde yapılan sunak biçimindeki mezar yapılarının merkezinde genellikle iki adet merdivenle çıkılan bir platform bulunur. Bu platformun etrafında sekilendirilmiş duvarlar yer almaktadır. Yumruk büyüklüğünde taşlarla inşa edilen bu yapılar tamamen sıva ile kaplanmıştır. Mezarların üstüne inşa edilen yapıların bir ya da daha fazla kremasyon için yapılmış olduğu görülmektedir. Yapıların üst seviyelerinde ele

(5)

geçen stel parçaları bu yapıların orijinalinde stel olduğunu düşündürür. Benzer tipte mezar yapıları diğer merkezlerde oldukça nadir görülen bir mimari gelenektir. Bu tip yapıların Hellenistik dönemde Antandros Nekropolisi’nde kremasyon geleneğindeki artışla birlikte ortaya çıktığı gözlenmiştir.

Antandros Nekropolisi’nde açığa çıkarılan mezar yapılarının dönemleri ve mimari anlayışları farklı olsa da kullanım amaçları açısından benzerlik gösterdikleri söylenebilir. Piramidal yapılardaki basamaklar ve sunak yapılarındaki sekiler, yılın belli günlerinde yapılan mezar seremonilerinde hediyelerin bırakıldıkları yerler olmalıdır.

Anahtar kelimler: 1) Antandros 2) Nekropolis 3) Mezar yapısı

(6)

ABSTRACT

Master’s Dissertation

Podium Tombs and Necropolis Structures in Antandros Aytekin ÜNEY

Dokuz Eylül University Institute of Social Sciences

Classical Archaeology

As a result of the recent researches carried out in the Necropolis of Antandros, it has been determined that this area had been used uninterruptedly from the 8th century BC until the 1st century BC. Almost all the different burial types can be encountered among the tombs dating to this period. These burial types vary according to their period.

In this necropolis where burial is dense, some tomb structures were brought to light. These structures that constitute the subject of this paper have been divided into two groups, namely, pyramidal and altar shaped tomb structures.

Pyramidal tombs were frequently represented on the scenes on white lekythoi produced in the 5th century BC. With the help of these vases, it has been possible to gather information about the function of these pyramidal tombs. These structures that had been built for sarcophagi, were placed on top of the tombs. Neatly cut stone blocks were placed on top of each other, going back one row on each step, creating a stepped pyramidal structure. Similar examples found in other locations show that these structures were popular in Western Anatolia and in Mainland Greece in the 5th century BC.

In the center of the altar shaped tomb structures built in the Hellenistic period, there is a usually a platform reached by two steps and the walls were formed around this platform. These structures were built with fist-sized stones

(7)

and were completely coated with plaster. It can be seen that these structures built on top of tombs were built for one or more cremation. The stelai fragments found on the upper strata of these structures give the idea that these structures may have been built as stelai. Similar tomb structures are a very scarce architectural tradition in other locations. It has been observed that these structures came into use during the Hellenistic Period when there was an increase in cremation in the Necropolis of Antandros.

Although the periods and the architecture of the tomb structures uncovered in the Necropolis of Antandros are different, it may be said that they had similar functions. The steps of the pyramidal structures and the platforms of the altar structures must have been places where gifts were left after burial ceremonies held on certain days of the year.

Key Words: 1) Antandros 2) Necropolis 3) Tomb

(8)

ANTANDROS ÖRNEĞİNDE

PODYUMLU MEZARLAR VE MEZARLIK YAPILARI

YEMİN METNİ II TUTANAK III ÖZET IV ABSTRACT VI İÇİNDEKİLER VIII KISALTMALAR X LEVHA LİSTESİ XI GİRİŞ 1 BİRİNCİ BÖLÜM ANTANDROS 1.1 ANTADROS’UN TARİHÇESİ 3

1.2 ANTANDROS ARAŞTIRMA TARİHÇESİ 9

1.3 ANTANDROS MELİS NEKROPOLİSİ 12

İKİNCİ BÖLÜM MEZAR YAPILARI

2. MEZAR YAPILARI 19

2.1. PİRAMİDAL BİÇİMDE İNŞA EDİLMİŞ MEZAR YAPILARI (Piramidal Mezarlar) 21

2.1.1 49 No. lu Mezar Yapısı 21

2.1.2. 2 No. lu Mezar Yapısı 24

2.1.3 Değerlendirme ve benzer örnekler 26 2.2 SUNAK BİÇİMİNDE İNŞA EDİLMİŞ MEZAR YAPILARI (Sunak Mezarlar) 30

2.2.1. DCF Kodlu Sunak Mezar 30

2.2.2. DMK Kodlu Sunak Mezar 31

(9)

2.2.4. EHZ Kodlu Sunak Mezar 38

2.2.5. ELS Kodlu Sunak Mezar 40

2.2.6. Değerlendirme ve benzer örnekler 41

SONUÇ 45 KATALOG 50 KAYNAKLAR 72 HARİTA PLANLAR ÇİZİMLER FİGÜRLER LEVHALAR

(10)

KISALTMALAR

Kat. No. Katalog numarası

Lev. Levha Numarası

MÖ. Milattan önce cm. Santimetre m. Metre s. Sayfa numarası pl. Plate (levha) fig. Figür

(11)

HARİTA listesi

Harita 1: Edremit yarım adası

PLAN Listesi

Plan 1: Antandros Melis Nekropolisi Genel planı Plan 2: Antandros topografik planı

ÇİZİM Listesi

Çizim 1: 49 No. lu mezar yapısı

Çizim 2: 49 No. lu mezar yapısına ait öneri Çizim 3: 2 No. lu mezar yapısı

Çizim 4: 2 No. lu mezar yapısına ait öneri Çizim 5: DCF ve DMK yapısı

Çizim 6: DMK kodlu mezar yapısına ait öneri Çizim 7: DCF kodlu mezar yapısına ait öneri Çizim 8: EAH, EHZ ve ELS kodlu mezar yapıları

FİGÜR Listesi

Figür 1: 2 No. lu mezar malzemesi Figür 2: 2 No. lu mezar malzemesi Figür 3: 2 No. lu mezar malzemesi Figür 4: 2 No. lu mezar malzemesi Figür 5: 49 No. lu mezar malzemesi Figür 6: 102 No. lu mezar malzemesi Figür 7: 212 No. lu mezar malzemesi Figür 8: 210 No. lu mezar malzemesi Figür 9: 210A No. lu mezar malzemesi Figür 10: 226A No. lu mezar malzemesi Figür 11: 226B No. lu mezar malzemesi

(12)

LEVHA listesi

Levha 1: Nekropol ayrıntılar Levha 2: Antik yol tabakası Levha 3: 49 No. lu mezar yapısı Levha 4: 49 No. lu mezar yapısı Levha 5: 2 No. lu mezar yapısı Levha 6: Sunak yapıları (genel)

Levha 7: DCF ve DMK sunakları, stel parçası (DGF 312) Levha 8: DMK Kodlu sunak yapısı

Levha 9: 210 No. lu mezar

Levha 10: 210, 211, 213, No. lu mezarlar

Levha 11: EAH kodlu sunak yapısı, 226, 226A, 226B No. lu mezarlar Levha 12: EHZ kodlu sunak yapısı

(13)

GİRİŞ

Antik dönemde Yunan dininde ölü gömme adetleri her zaman önemli bir yer tutmuştur. Mezar gelenekleri coğrafi koşullara, dönemine ve ekonomik dinamiklere bağlı olarak gelişmiştir. Siyasi tutumlar da bu çeşitlilikte önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle mezar çeşitleri ve mimarisi ölü gömme adetlerine bağlı olarak dönemsel farklılıklar içermektedir.

Troas Bölgesi yerleşimlerinden biri olan Antandros kentinin nekropolisi üzerine yapılan bu çalışma, Antandros Melis Nekropolisi’nde 2001 yılından itibaren açığa çıkarılan mezar yapılarının mimari özelliklerini, yapılış amaçlarını ve dönemsel farklarını incelemeye yöneliktir.

Çalışmanın ilk bölümünde Antandros Nekropolisi’nde açığa çıkarılan mezarlar tiplerine ve dönemlerine göre kısaca açıklanmıştır. Daha sonra Nekropolis alanında ele geçen mezar yapılarından genel hatlarıyla söz edilmiştir. Mezarların ve mezar yapılarının Antandros nekropolisinde yola göre lokalizasyonlarına da değinilmiştir.

Ele geçen yapılar, piramidal biçimde inşa edilmiş mezar yapıları ve sunak biçiminde inşa edilmiş mezar yapıları olarak iki bölüm halinde incelenmiştir. İlk sırada incelenen MÖ. 5. yüzyılda inşa edilmiş piramidal biçimdeki iki adet mezar yapısı mimari açıdan açıklanmış ve yapılara ait mezarlara değinilmiştir. Değerlendirme bölümünde yapıların kullanım ve yapılış amaçları ile diğer merkezlerdeki benzer örnekleri ele alınmıştır. İkinci bölümde ise Hellenistik döneme ait sunak biçiminde inşa edilmiş 5 adet mezar yapısı da aynı yöntemle incelenmiştir. Yapılara ait mezarlar her yapı için oluşturulan başlıkta tanımlanmıştır. Değerlendirme bölümünde ise yapıların kullanım ve yapılış amaçları konusuna değinilmiş ve diğer merkezlerde ele geçen benzer örnekler kısaca açıklanmıştır. Bunun yanında yapıların mezar malzemeleri, bulundukları tabaka, diğer yapı ve mezarlar ile konum olarak ilişkileri göz önünde bulundurularak yapıların tarihleri hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır .

Sonuç bölümünde, incelenen yapıların mimari özellikleri genel olarak ele alınarak; nekropolis alanı içindeki konumlarıyla ilgili değerlendirilmiştir. Ele geçen

(14)

her iki tip mezar yapısının kullanım amaçları doğrultusunda genel saptamalar yapılmaya çalışılmıştır. Ayrıca Antandros mezar mimarisi geleneğinin oluşma şartları ve yapılara ait mezarların genel özelliklerine değinilmiştir.

Çalışmanın katalog bilgileri sonuç bölümünden sonra verilmiştir. Yapılara ait mezar hediyelerinin ve urne kaplarının kil rengi ve yine kapların dış yüzeyinde, yanmadan dolayı oluşan renk farklılıkları, astar ve firnis rengi bu bölümde tanımlanmış ve renkleri belirlemek için Munsell “ Soil Color Charts” kataloğundan yararlanılmıştır. Mezar malzemelerinin katalog sıralaması metin içerisindeki sıra ile paralel olacak şekilde oluşturulmuştur. Ayrıca malzemelerin diğer merkezlerdeki benzer örnekleri katalogda belirtilmiştir.

İncelenen mezarlar ve mezar yapıları ile ilişkili harita, planlar, mimari çizimler, malzeme çizimleri, arazi fotoğrafları, sırasıyla, çalışmanın son bölümünde verilmiştir.

(15)

1. ANTANDROS 1.1. ANTANDROS TARİHÇESİ

İda Dağı güney eteklerinde yer alan Antandros (Harita 1), antik kaynaklara göre çok farklı kökenlere dayandırılır. Herodotos, Pers kralı Kserkses'in MÖ. 483 yılında Yunanistan'a yapacağı seferin hazırlıklarına ve ordunun izlediği güzergaha değinir. Herodotos’un anlatımına göre: Ordu, Lydia'dan Kaikos ırmağına ve Mysia'ya yöneldi;

Kaikos'u geçtikten Sonra Kane dağını soluna alarak Aternaos içinden Karene kentine doğru yürüdü. Bu kentten sonra Adramytteion kenti ve Pelasg sitesi Antandros'u geçerek Thebe ovasına indi. Ve orada gece İda eteklerinde konaklamışken bora patladı, zigzag gezinen yıldırımlar düştü ve oldukça önemli sayıda kayıp verildi1.

Herodotos'un bir Pelasg yerleşimi olarak söz ettiği Antandros’dan Vergilius, Phryg yerleşimi olarak bahseder. Vergilius'un Aeneis adlı eserinde MÖ. 1200'lü yıllarda Akhalar ile Troialılar arasında çıkan savaş sonrasında yıkılan Troia kentinden kaçan Aeneas ve yanındakilerin bir Phryg yerleşimi olan ve İda Dağı eteklerinde bulunan Antandros’da donanmalarını kurduklarından bahsedilir2. Antandros hakkında bilgi veren antik yazarlardan biri olan Strabon, Geographika adlı kitabında Antandros hakkında bilgi verirken, antik yazarlardan Alkaios'un Antandros'un bir Leleg yerleşimi olduğu, Skepsisli Demetrios'un ise bir Kilikia kuruluşu olduğu şeklindeki sözlerini aktarır. Strabon ayrıca Antandros kentinin bulunduğu coğrafya hakkında bilgi verir. Buna göre; Lekton'dan Kanaia'ya kadar olan kıyıya Adramytteion körfezi denmektedir. Bu körfezin başlangıç noktasını oluşturan burun üzerinde Gargara yer alır. Gargaradan sonra iç kısımda Antandros, bununda yukarısında Paris'in hakemlik yaptığı söylenen Aleksandreia Dağı bulunur. Ayrıca İda Dağı'ndan gelen kerestelerin pazarlandığı Aspaneus da burada yer alır. Daha sonra içinde Astyrene Artemis'i için kutsal bir alan bulunan Astyra köyüne gelinir. Astyra'nın yakınında Atinalılar tarafından kolonize edilmiş ve hem bir limanı hem de bir deniz üssüne sahip olan Adramytteion kenti yer alır3. Strabon'un coğrafi referanslarının yanı sıra Stephanos Byzantion, kentin Edonis ve Kimmeris gibi yan adlara sahip olduğunu belirtir4. Aristoteles, Antandros şehrine Trakialı olan Hedones adlı kişinin yerleşmesinden

1 Herodotos, 7, 42. 2 Vergilius, III, 7. 3 Strabon, XIII, I, 51. 4 Kaletsch, s. 38.

(16)

dolayı Hedonis, yüzyıl boyunca süren Kimmer yerleşiminden dolayı da Kimmeris adını aldığını söyler5. Kafkas halklarından olan Kimmerler, İskit baskısı sonucu Kafkasya geçidini aşarak MÖ. 8.yüzyıl sonunda Doğu Anadolu'ya ulaşmışlardır. Kimmerler ilk olarak Urartularla karşılaşmış daha sonra Asurlularla savaşmışlardır. Urartu kralı Rusa II, Kimmerler ile bir antlaşmaya vararak onları Orta Anadolu'ya yönlendirmiştir. Kappadokia’yı ele geçirip, Paphlagonia’ya saldırmış ve Sinope'yi ele geçiren Kimmerler, MÖ. 696/695 yıllında Phryg devletine saldırmış ve bunun sonucunda yenilen Phryg kralı Midas'ın ölümüne neden olmuşlardır. Daha sonrasında Lydia devletine saldıran Kimmerler, MÖ. 663 yılında Gyges tarafından yenilgiye uğratılmalarına karşın, MÖ. 652 yılında İkinci kez Lydia'ya saldırırlar. Bu saldırıda başarılı olan Kimmerler Gyges'i öldürürler. Bu tarihten sonra Kimmerler’in bir bölümü kuzeye ilerler ve Antandros'a yerleşirler. Kimmerler’in Antandros’daki işgaline MÖ. 570’li yıllarda Lydia kralı Alyattes’in oğlu Kroisos son vermiştir. MÖ. 508 yılında Pers kralı Dareios’un komutanlarından Otanes tarafından ele geçirilen kent, tüm Anadolu gibi Pers egemenliğine girmiştir.

Antik kaynaklarda Antandros kenti ile ilgili bilgilere çok sık rastlanmamasına karşın, kentin adı Atina ile Sparta arasında MÖ. 431 yılında başlayan ve MÖ. 404 yılında sona eren Peloponnesos Savaşlarında sıkça geçer. Savaşın ilk evresinde Antandros ile ilgili bilgiyi Thukydides'ten almaktayız. Lesbos adasını ve burada yer alan Mytilene kentini ele geçiren Atinalılar, kent halkının bir kısmını sürgüne göndermiştir. Mytilene ve Lesbos adasının diğer bölgelerinden sürgün edilen bu insanlar, yanlarına Peloponnesos'tan paralı askerler alarak Antandros'u ele geçirirler. Bu insanlar Antandros'un, İda Dağına yakın olması ve gemi yapımında kullanılacak diğer gereçlerin de bol olmasından faydalanarak gemi yapacak, böylece Lesbos'a saldırıp geri aldıktan sonra karşı kıyıda yer alan diğer Aiol kentlerini de ele geçireceklerdir6. Ancak Antandros'un, Lesboslu sürgünlerin eline geçmesinden kısa süre sonra Demodokos ve Aristides komutası altındaki Atina donanması yanlarına müttefiklerini de alarak Antandros'u geri alırlar.7 Bu olayın gerçekleştiği tarih ile ilgili bilgiyi Thukydides'in "Peloponnesos Savaşı" adlı kitabındaki şu cümlelerden almaktayız; Aynı kış, Khios'lular, onların ayaklanmasından korkan Atinalıların- oysa

Atinalılara rehine vermiş yasalarında hiç bir değişiklik yapmayacaklarını

5 Byzantion, s. 97.

6 Thukydides, IV, 52. 7 Thukydides, IV, 75.

(17)

söylemişlerdi- isteğiyle, yeni surlarını yıktılar. Kış ve Thukydides'in anlattığı savaşın yedi yılı sona erdi8. Görüldüğü gibi MÖ. 431 yılında başlayan savaşın üzerinden yedi

yıl geçtiğine göre, bu olaylar da MÖ. 425/424 yıllarında meydana gelmiş olmalıdır. Bu kronolojiyi destekleyen diğer bir olay Antandros'un Attika-Delos Deniz Birliğine girmesidir. Birliğe üye kentlerin ödedikleri vergilerin yılı ve miktarının kayıt edildiği vergi listelerinde, Antandros ismine ilk olarak MÖ. 425 yılında ve ödediği 15 talentlik vergiyle rastlamaktayız. Listede Antandros isminin ikinci kez MÖ. 421 yılında ve 8 talentle kayıt edildiği görülür9. Antandros'un birliğe girişi, Atina’nın Lesbos ve Mytilene ile birlikte Antandros'u da denetim altına alması sonucunda gerçekleşmiş olmalıdır. Zira savaşın ilk evresi içinde Antandros, 425 yılından sonra Atina denetimine girer, 425 ve 421 yıllarında olmak üzere birliğe iki defa vergi verir. Bu tarihten itibaren kayıtlarda Antandros ismine bir daha rastlanmaz. Antandros'un vergi listelerinde MÖ. 421 yılından sonra ismine rastlanmaması, savaşın İ.Ö 415 yılından sonra Atina aleyhine değişmesi ile ilgili olabilir. Çünkü bu tarihten sonra Spartalılar’a sığınan Alkibiades, 414/413 yıllarında Spartalılar adına Batı Anadolu'ya sefer yapar ve bunun sonucunda Khios, Miletos ve Mytilene'yi birlikten çıkartır. Antandros'un da bu tarihten itibaren birlikten çıkmış olma ihtimali vardır. Şayet Antandros bu tarihte birlikten çıkmamış olsa bile, MÖ. 410 yılında kentin Perslerin denetimi altına girmesi- Persler, MÖ. 410-408’de Antandros’da Arsekes komutası altında bir garnizon bulundurmaktadırlar- ve Sparta yandaşı olması bu süreci kendiliğinden ortaya çıkaracaktır.

Lesboslu sürgünlerin Antandros'u ele geçirdikleri bu olay hakkında Diodoros'tan da bilgi edinmekteyiz. Diodoros'un bu olayla ilgili; Lesbos'ta Atinalıların Mytilene'yi

işgalinden sonra, işgalden kaçan çok sayıdaki sürgün bir süredir Lesbos'a dönmeye çalışmaktaydı ve bu sefer Antandros'u ele geçirmeyi başardılar. Burayı üs aldıktan sonra Mytilene'yi elinde tutan Atinalılar ile savaşa devam ettiler,10 şeklinde bir ibaresi vardır. Görüldüğü gibi Antandros, Peloponnesos Savaşının ilk evresinde, özellikle de MÖ. 425 yılından sonra Atina'nın denetiminde ya da onunla işbirliği içinde olduğu anlaşılmaktadır. Yine bu zaman diliminde (MÖ.425-420) Antandros'un Attika-Delos Deniz Birliği'ne girdiği ve vergi ödemeye başladığı görülür.

8 Thukydides, IV, 51.

9 Merit-WadeGery- Mcgregor, s. 348. 10 Diodoros XII, 72, II.

(18)

Savaşın ikinci evresi ile ilgili Xenophon’un aktardığı bilgiye göre; Alkibiades komutası altındaki Atina birlikleri, Mindaros komutasındaki Peloponnesos birliklerini MÖ. 410 yılında Kyzikos'ta yenilgiye uğratırlar. Bunun üzerine Pers satrabı Pharnabazos, Peloponnesoslular’ın bütün birliklerine ve onların müttefiklerine savaşta kaybettikleri gemilerinin yerine yenilerini yapmaları için para verip Antandros'a gönderir. Antandros’da gemilerin yapımı sırasında Syrakusailılar Antandros halkı ile işbirliği yapıp yıkılan surlarının onarılmasında onlara yardımda bulunurlar. Ayrıca Syrakusailılar nöbet tutmalarındaki gayretleri ile Antandroslular’ın takdirlerini kazanmayı başarırlar. Syrakusailılar’ın sergiledikleri bu davranışları sonucunda Antandroslular, onlara vatandaşlık hakkı tanırlar11. Yine Xenephon'un anlattıklarından; Alkibiades komutasındaki Atina birlikleri MÖ. 409 yılında Byzantion'u kuşatır. Burada Sparta Harmostu Klearkhos ile Megaralı ve Boiotialı müttefikleri bulunmaktadır. Klearkhos, kentin savunması için gerekli önlemleri aldıktan sonra, karşı kıyıya geçip Pharnabazos ile buluşur. Amacı Pharnabazos'tan askerlerin maaşlarını almak, Hellespontos Denizinde dağınık durumda bulunan gemileri ile Trakia'da bulunan gemilerini bir araya toplamak ve Antandros’da yeni gemiler yaptırdıktan sonra oluşturacağı filo ile Byzantion'daki Atina kuşatmasını kaldırmaktır. Ancak Atinalılar, işbirlikçileri sayesinde kenti ele geçirmeyi başarırlar12. Yine bu tarihlerde Thukydides ve Diodoros'tan Antandros’da meydana gelen farklı bir olay hakkında bilgi edinmekteyiz. Her iki yazarın da söz ettiği bu olay, MÖ. 410-408 yıllarında Arsakes komutasında Antandros’da bulunan Pers garnizonu ile ilgilidir. Arsakes, Antandroslular’dan ağır vergiler almakta ve bu durum Antandroslular’ı rahatsız etmektedir. Bu garnizondan kurtulmak için Antandroslular, Lakedaimonlular’dan asker göndermelerini talep ederler. Bunun sonucunda Abydos'dan gelen hoplitler Pers garnizonunu kentten kovarlar13.

Bu tarihten sonra Peloponnesos Savaşının sonucunu belirleyecek olan bir dizi olay içerisinde Antandros’dan da bahsedilmektedir. Bu olaylarla ilgili Xenophon’un anlattığı bilgilere göre; Sparta kralı Lysandros, MÖ. 407 'de Ephesos'a gelir. Dağınık durumdaki birliklerinin toplanması için haber gönderen Lysandros’un kendisi de

11 Xenophon 1999, I, I, 25-26. 12 Xenophon 1999, I, III, 17.

(19)

Antandros’da yeni gemiler yapmaya başlar14. Daha sonrasında Atinalılar ile yaptıkları savaşları kazanan Spartalılar, Peloponnesos Savaşı’nda da galip ayrılan taraf olur.

Peloponnesos Savaşı içinde, Atinalılar MÖ.425 yılında Lesbos ve Mytilene'yi denetimleri altına aldıkları zaman büyük olasılıkla Antandros'u da denetimleri altına almış, ya da kenti müttefikleri haline getirmişlerdir. Zira Antandros'un Attika Delos Deniz Birliğine girmesi de bu döneme denk gelmektedir. Birliğin vergi kayıtlarında Antandros 425 ve 421 yıllarında olmak üzere iki defa ödeme yapmıştır. Bu tarihten sonra Antandros ismine vergi listelerinde rastlanmamıştır. Yine bu tarihte Antandros, Lesbos'tan sürgün edilmiş olanlar tarafından ele geçirilmiş olsa da Atinalılar, kısa bir süre sonra kenti geri alırlar. Savaşta MÖ.415 yılında Sicilya bozgunu ile değişen dengeler sonrasında Antandros kenti de el değiştirir. Özellikle MÖ. 410 yılından sonra Pers denetimine girer ve Sparta yandaşı bir tutum sergiledikleri görülür. Zira bu dönemde tüm Batı Anadolu Pers kralı adına Sardeis satrapı Tisaphernes ile Daskyleion satrapı Pharnabazos'un denetimleri altındadır. Kentin, İda Dağının eteklerinde olması ve gemi yapımı için gerekli malzemenin bol miktarda bulunan bir yer olmasından dolayı stratejik bir öneme sahip olduğu anlaşılıyor. Antandros, donanması hasar gören ya da yeni donanma yapmak isteyenlerin başvurdukları bir merkez olarak karşımıza çıkar. Peloponnesos Savaşı'nın büyük oranda deniz muharebeleri şeklinde geçtiğini göz önünde bulundurursa kentin ne derece önemli olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

Bunların dışında Xenophon, Anabasis adlı eserinde de Antandros’dan söz eder. Tibron’un ordusuna katılmak için gidenlerden biri olan Xenophon, geçtikleri yerleri tanımlarken Antandros'tan şu şekilde söz eder: Oradan Troas'ın içinden ilerlediler ve

İda Dağı'nın üzerinden Antandros'a vardılar ve sonra, kıyı boyunca ilerleyerek Thebes ovasına ulaştılar15.

MÖ. 4.yüzyıla gelindiğinde Büyük İskender’in Anadolu’yu ele geçirmesiyle beraber, Pers Satraplık merkezi Daskyleion kontrolündeki Antandros, özgürlüğüne kavuşmuştur. MÖ. 4. yüzyılın ikinci yarısından itibaren özgür bir kent olarak sikke basmaya başlamıştır. Pergamon Kralı Eumenes II zamanında Suriye kralı Antiokhos III ile MÖ.189 yılında yapılan Magnesia Savaşı ve sonrasında MÖ. 188 yılında

14 Xenophon 1999, II, I, 10. 15 Xenophon, 1998, VII, VIII, 7.

(20)

imzalanan Apameia Barışı ile Antiokhos III’ün boşalttığı Batı Anadolu toprakları Romalılar tarafından Pergamon ve Rhodos arasında paylaştırılır. Buna göre Maiandros’un kuzeyinde kalan tüm Batı Anadolu toprakları Pergamon krallığına verilir16. Bir dönem Pergamon krallığının denetimi altına giren Antandros olasılıkla bu tarihten sonra Pergamon krallığına bağlanmıştır17. Zira Roma’nın Anadolu’ya girmesinden sonra tüm Anadolu gibi Roma egemenliğine giren Antandros, Hıristiyanlık döneminde bir piskoposluk merkezine dönüşmüştür. Daha sonra Orta çağdaki Arap akınlarından rahatsız olan halkın, korunmak amacıyla bugünkü adı Şahin kale olan surla çevrili, sarp kayalık üzerine taşındığı anlaşılmıştır. Yerleşim alanı, kurtuluş savaşı öncesinde bugünkü Altınoluk beldesinin eski köy yerleşiminin bulunduğu alana taşınmış ve piskoposluk merkezi olan yerleşme, Papazlık adını almıştır.

16 Malay, s. 61.

(21)

1.2. ANTANDROS ARAŞTIRMA TARİHÇESİ

Antandros antik kentinin saptanmasına ilişkin araştırmalar, 1842 yılında H. Kiepert'in, Avcılar Köyü camisinin duvarında Antandros isminin (ANTANDROS) geçtiği yazıtı keşfetmesiyle başlar. Kiepert, bu yazıta dayanarak elinde bulunan 1:100.000 ölçekli haritaya Antandros kentini lokalize etmeyi başarmıştır18. Kiepert, 1888 yılında Fabricius ile birlikte, geri dönüşü sırasında Antandros isminin geçtiği ikinci bir yazıtı ve üzerinde ANT harflerinin bulunduğu Antandros sikkelerini görmesi, daha önceki saptamasının doğru olduğunu ortaya koymuştur19. Kiepert, Antandros olarak saptadığı Dervent Tepe'ye, Fabricius ile birlikte tırmanmış ve orada bir şehir yerleşmesini doğrulayacak miktarda mermer ve seramik parçası bulmuştur. Burada yapmış olduğu barometrik ölçüm sonrasında tepenin 215 metre yükseklikte olduğunu belirlemiştir. Tepenin zirvesinin 200 metreden fazla bir yüksekliğe sahip olduğu, yükselti eğrilerinin gösterildiği haritadan anlaşılmaktadır. Bu arada H. Schliemann, 1881 yılında aynı güzergahtan geçmiş ve yalnızca Kiepert'in ilk bulduğu yazıtı görmekle kalmamış, aynı zamanda Dervent Tepe'de (bugünkü adı Kaletaşı Tepesi), eni ve boyunun 1000 metre olduğunu tahmin ettiği, bir antik kentin varlığını da saptamıştır. Köylülerin bu antik şehirde birçok gümüş Antandros sikkesi bulması Schliemann'ın dikkatini çekmiş ve Dervent isminin antik Antandros isminden geldiği yolunda bir görüş ortaya atmıştır. Ancak şehri, 1959 ve 1968 yıllarında iki kez ziyaret eden J.M.Cook, Dervent isminin, Kiepert'in de fark ettiği gibi, genellikle geçitler için kullanılan bir isim olduğunu belirleyerek, ismin burada bir geçide işaret etmekte olduğuna dikkat çekmiştir. Gerçekten de şehrin üzerinde bulunduğu Kaletaşı Tepesi, denize doğru dik bir eğim ile sona erer. Modern asfalt, tepenin eteğinin kesilmesi sonucunda tepenin eteğinden geçirilmiştir. Modern asfaltın yapılmasından önce ulaşım, deniz ile tepe arasındaki dar, çakıldan oluşan deniz kıyısından gerçekleşiyordu. Cook, 1959 ve 1968 yıllarında yapmış olduğu inceleme sonunda tepenin doğu yamacında herhangi bir buluntunun olmadığı, asıl yerleşimin tepenin batı yamacında olması gerektiğine değinmiştir20.

18 Judeich, 904.

19 Judeich, 904. 20 Cook, 269.

(22)

Kiepert'ten sekiz yıl sonra Judeich, tepe üzerinde incelemeler yapmıştır. Bu inceleme sonucunda şehri, aşağı ve yukarı kent olarak ikiye ayırmış ve Antandros’u fazla büyük olmayan bir şehir olarak nitelendirmiştir.

1911 yılında şehri ziyaret eden Leaf, tepenin batı bölümünün sahibi olan Altınoluklu zengin Türklere ait firmanın burada bir mezar açtığını ve buradan orijinalde bir rahibenin onurlandırılması için dikilmiş, ama sonradan ikinci kez kullanılmış olan bir heykel altlığının çıkarılmış olduğunu saptamıştır. Buna dayanarak, şehrin nekropolisinin tepenin batı yamacında, citadelin tepenin zirvesinde, ticaret merkezi ve limanların da tepenin doğusunda olduğuna kanaat getirmiştir21.

Antandros yerleşmesinin bulunduğu Kaletaşı Tepesinin batısında uzanan sahil şeridinin imara açılması sonucunda 1989 yılında başlayan yapılanma çalışmalarında, bazı mezarlara rastlanmış ve bunun sonucunda 1989-1995 yılları arasında aralıklarla devam eden Müze Kurtarma Kazıları başlatılmıştır. Bu kazılar sırasında yüzlerce mezar kaldırılmış ve nekropolis alanında yapılaşma sürdürülmüştür. Nekropolis alanındaki yapılaşma sürdürülmüştür.22 1995 yılında nekropolis alanı 2. Derece Sit Alanına dönüştürülmüş ve bu kültür katliamına son verilmiştir23.

2000 yılında Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Klasik Arkeoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden Doç.Dr. Gürcan Polat başkanlığında bir ekip tarafından yüzey araştırması gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma sonucunda Kaletaşı Tepesinde sur ile çevrili bir yerleşimin varlığı saptanmıştır. Çam ağaçları ile kaplı olan tepe üzerinde yapılan incelemelerde elde edilen malzemelerden, bu yerleşmenin MÖ. geç 5. yüzyıldan başlayıp 4. yüzyıl boyunca kullanıldığı anlaşılmıştır. Tepenin batı yamacında yapılan yüzey araştırmasında elde edilen veriler, bu alanın en azından MÖ. 6. yüzyıldan başlayıp Bizans dönemini de içeren uzun bir zaman dilimi boyunca iskan gördüğünü ortaya koymuştur. Tepenin batısından denize dökülmekte olan Karakazan Deresinin batısında ve Kaletaşı Tepesinin doğu yamaçlarında yapılan araştırmalarda, yerleşmeye ait veriler elde edilememiştir.

21 Leaf, s. 263.

22 Yalman, s. 449-487; Özeren-Ünal-Öner, s. 169-178. Müze kazıları sırasında ele geçen eserler Bursa Arkeoloji Müzesi’nde teşhir edilmektedir.

(23)

2000 yılında yapılan yüzey araştırmasından sonra 2001 yılında Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Klasik Arkeoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden Doç. Dr. Gürcan Polat başkanlığında bir ekip ile başlayan kazılar halen devam etmektedir.

(24)

1.3 ANTANDROS MELİS NEKROPOLİSİ ( Plan. 1)

Antandros Nekropolisi kentin yerleşiminin bulunduğu kale taşı tepesinin yaklaşık 400 m batındadır. 50- 60 lik yamaç ve düzlükte olduğu belirlenen nekropolisin güneyinde Edremit Körfezi, kuzeyinde ona paralel olarak uzanan tepe bulunmaktadır ( Plan 2 ). Günümüzde Nekropolis alanının büyük bir bölümü ne yazık ki Melis Sitesi’ne ait yapıların altında kalmıştır.

Nekropolis kuzeyindeki tepeden akan toprak nedeniyle tabakalı bir yapıya sahiptir.24 Yamaçta bulunan ana kaya ile deniz arasındaki alanın dar olması da bu tabaklanmayı arttıran diğer bir unsurdur. Bu dar alanda farklı dönemlere ait hemen hemen her tipte mezar üst üste gelecek şekilde yoğun olarak karşımıza çıkmaktadır. (Lev. 1a-b)

Bu mezarların en erken örneği MÖ. Geç 8. - erken 7. yüzyıla ait kremasyon mezarın (171 No. lu Mezar) alt seviyesinden gelen 192 No. lu mezarıdır. Bu mezar 3.5 yaşındaki bir çocuğun bir çukur açılarak içine gömülmesi daha sonra da mezarın etrafının taşlarla sınırlandırılması şeklinde oluşturulmuştur.

Arkaik döneme ait toplam 98 mezar ele geçmiştir. Bunun 45 tanesi kremasyon 53 tanesi inhumasyon gömüdür. Bu kremasyon mezarların tamamının yetişkinlere ait olduğu anlaşılmış olup bunların bir kısmının birincil bir kısmının da ikincil kremasyonlar olduğu görülmüştür.25 Bu dönemde bebek ve çocuklar için oluşturulan mezarlarda çocukların yaşlarının da göz önünde bulundurulduğu kullanılan kapların boyutlarından anlaşılmakta, buna göre cenin ve bebekler için amphora, hydria ve kaba hamurlu mutfak kaplarının, daha büyük çocuklar için ise pithos ya da pithoid amphoralar kullanıldığı görülmüştür. Ayrıca sayıları çok fazla olmamakla birlikte yine bu dönemde direkt toprağa yapılmış çocuk gömüleri de bulunmaktadır. Bebekler için kullanıldığı düşünülen küçük boyutlu kapların (amphora, hydria ve mutfak kapları) genellikle ağız ve boyun bölümlerinde eksikler bulunmaktadır. Kapların bu durumu, ilk kullanımları sırasında meydana gelen kırılmalardan kaynaklanabileceğini ya da mezar olarak ikinci kullanım aşamasında ağız bölümünden geçmeyen bebekler için bilinçli olarak kırılmış olabileceğini akla getirmektedir. Genelde kaplar toprağa yatay

24 Polat ve Polat 2007, s. 1 25 Polat ve Polat 2007, s. 2

(25)

olarak yerleştirilmiş, ağızları bir taş parçası ile kapatılmıştır. Bu dönem mezarlarda herhangi bir yön birliği yoktur. Bunun yanında buluntu olarak pek de zengin olmayan mezarlardan küçük boyutlu olan amphora, hydria ve mutfak kaplarında hediyeler kabın içine, pithos ve pithoid amphoralar da ise, hem kabın içine hem de dışına bırakılmıştır26.

Aynı dönemde görülen bir diğer gömü tipi de kremasyondur. Antandros nekropolisindeki kremasyon gömülerde iki farklı uygulama ile karşılaşılmaktadır. Bazı durumlarda kremasyon işlemi gerçekleştirildikten sonra geriye kalan kül ve kemikler toplanarak urne kabına konulmuş ve daha sonra urne açılan sığ bir çukur içine yerleştirilerek gömülmüştür (ikincil kremasyon). Urneler, yön birliği gözetmeksizin toprağa yan yatırılıp, ağız bölümleri bir taş ile kapatılmıştır. Bu uygulama, genellikle MÖ. 7. yüzyılın ikinci yarısına tarihlendirilmiş urneler için geçerlidir. Bunun yanında mezarın yer alacağı noktada gerçekleştirilen çok sayıda kremasyon da ortaya çıkarılmıştır. Bu tür kremasyonlarda kemiklerin ellenmeden bırakılıp üzerinin toprak ile örtüldüğü görülmüştür.

Arkaik dönemde inhumasyon gömülerin bebek ve çocuklar için yapıldığı anlaşılmıştır.27 Bu dönemde kremasyon gömüler yetişkinler için tercih edilen gömü şekli olarak karşımıza çıkmaktadır.

MÖ. 6. yüzyıl içinde kremasyon gömüler ağırlıklı olarak devam etmesine karşın, kremasyon işleminin yapıldığı alan ve urnelerin toprağa yerleştirilme şekillerinde bazı farklılıklar görülmektedir. Nekropolis içinde yapılan kremasyonlarda önce taş ve yoğun çakıldan bir taban oluşturulmuş ve oluşturulan bu yüzey üzerinde yoğun bir ateş yakılmıştır. Bu ateş, olasılıkla ölen bireyin yakıldığı ateş olmalıdır. Daha sonra geri kalan kemikleri toplanarak urne kaplarına konulmuştur. Bu işlemden sonra alanın üstünün tabanda olduğu gibi taş ve çakıllarla doldurulduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu dolgu üzerinde yanık izine rastlanmamıştır. Bu alana yerleştirilen urnelerin ağızlarının bir taş ile kapatıldığı, etrafının taşlarla çevrildiği ve üzerinin çakıl taşları ile örtüldüğü görülmüştür.

26 Yağız 2003, s. 39-43, resim 28-31

27 Antik dönemin hiçbir evresinde altı yaşına kadar olan bireyler için kremasyon uygulaması ile karşılaşılmamıştır. Bu durum Antandros Nekropolisi’nde de görülmektedir. Bkz. Yıldız-Erdal, s. 41

(26)

MÖ. 6. yüzyılın ikinci yarından itibaren kremasyon geleneğinin yanında inhumasyon mezarlar da karşımıza çıkmaktadır. Bu dönemde Antandros Nekropolisi’nde inhumasyon gömü şeklini Pişmiş toprak lahitler, pithos ve amphora mezarlar oluşturmaktadır. Bu mezarlar içerisinde yer alan yaklaşık 1.5 m yüksekliğindeki pithos mezarda iki kadın birey bulunmaktadır(183 No. lu mezar).28

Bu dönemle birlikte ilk kez lahit mezarlar görülmeye başlamıştır. Pişmiş topraktan yapılmış olan bu lahitlerden 2001 yılından itibaren iki adet ele geçmiştir.29 Antandros Nekropolisi’nde daha önce yapılan müze kazılarında da, biri 1991 yılında 30, üçü 1995 yılında31 olmak üzere 4 adet pişmiş toprak lahit açığa çıkarılmıştır. Pişmiş toprak lahitlerin yalnızca biri trapezoidal formda olup, diğer beşi dikdörtgen formludur. Pişmiş toprak lahitler toprağa doğu-batı doğrultulu yerleştirilirken, lahit içindeki bireyler de başları doğuya, ayakları batıya gelecek şekilde sırt üstü yatırılmışlardır. Bu lahitler arasından yalnızca trapezoidal formlu olan 30 No. lu lahit yumuşak semerdamlı kapağa sahiptir32. Bu mezarın hediyesi olan 1 adet gri hamurlu amphora lahdin dışına ayakucu bölümünün üstüne bırakılmıştır.33 Diğer örnek ise basit sanduka tipindeki örnektir. Bu örneğin Klazomenai Monastirakia sınıf lahitlerine benzediği belirtilmektedir.34 Üst üste iki bireyin yer aldığı lahdin kapağı yoktur. İkinci kez kullanıldığı anlaşılan mezarda ikinci birey yerleştirilirken mezarın orijinal sahibine zarar verilmemiştir.35

Arkaik dönem içerisinde kremasyon ve küçük yaştaki çocuklar için uygulanan inhumasyon gömüler neredeyse aynı oranda ele geçmiştir. Klasik döneme gelindiğinde ise, yetişkinler için de inhumasyon gömünün kullanılması ile, ağırlıklı gömü şeklini inhumasyonlar oluşturmaktadır. Bu dönemde sıklıkla karşımıza çıkan mezar türü ise lahit mezarların diğer grubunu oluşturan taş lahit mezarlardır. MÖ. 28 Polat ve Polat 2007, s.3 29 Polat 2008, s. 274 30 Yalman, s. 454, resim 4 31 Özeren-Ünal-Öner, s. 164 32 Polat 2008, s.274

33 MÖ. 6. yüzyılın başından itibaren, kanonik Klazomenai lahitlerinin kullanılmasıyla eş zamanlı olarak, Akpınar ve Yıldıztepe nekropolislerinde ölü hediyeleri lahitin dışına bırakılmaya başlamıştır. Bu hediyeler genellikle oinokhoe, lekythos, içki kapları ya da mutfak kaplarından ibarettir. Bkz. Hürmüzlü 2003, s. 247. Antandros örneği form ve bezeme açısından Klazomenai lahitlerine benzemektedir. Bu benzerlik, hediyelerin mezarın dışına konulmasında da kendini gösterir. Bkz Polat 2008, s. 274

34 Polat 2008, s.274

35 Bu lahdin içinde orijinal sahibine ait 1 adet gri lekythos ve ikinci kullanıma ait 1 adet gri masa amphorası bulunmuştur.

(27)

erken 5. yüzyıldan MÖ. 4. yüzyılın üçüncü çeyreğini kapsayan zaman dilimi içinde görülmektedir. Ele geçen taş lahitlerin çevresinde genellikle moloz taşları ile yapılmış istinat duvarları yer almaktadır.(Lev. 4a) Bu istinat duvarlarının dış kısımlarının sıva ile kaplanmış olduğu görülmektedir. İstinat duvarlarının iç kısımlarında ise çakıl taşları bulunmaktadır. Lahit kapaklarının üst seviyesini aşan bu istinat duvarlarının sıvalı olması bir kısmının toprak üstünde olduğunu göstermektedir. Bu durum daha sonra aynı aileye ait bireylerin aynı mezara konulmasını sağlamak için olmalıdır. Nitekim lahitlerin çoklu gömüye sahip olması ve bu gömüler yapılırken diğer iskeletlerin tahrip edilmemsi için harcanan çaba bu görüşü destekler niteliktedir.36 Bunun dışında bu çalışmanın konusu olan piramidal tipte inşa edilmiş yapılar içinde yer alan taş lahitler de diğer örneklerdir.37 Lahit mezarların tümü doğu-batı yönünde toprağa yerleştirilmiş, yine mezar içinde bulunan bireyler de bu yön birliği içinde baş doğuya, ayak batıya gelecek şekilde sırtüstü yatırılmıştır. Genelde lahdin batı bölümünde, ayakucu kısmına konulan hediyeler içinde içki kapları; cup-kantharos, cup skyphos, stemless, bolsal, skyphos, saklama kabı olarak amphora, parfüm şişeleri; pişmiş topraktan ve alabaster taşından yapılmış alabastron, terracotta figürin ve özel eşyaları; erkekler için strigilis ve kadınlar için ise ayna konulmuştur. Taş lahitlerin etrafındaki mimari düzenlemeye bakıldığında, toprağa yerleştirilen lahdin etrafının duvar ile çevrildiği, lahdin üstüne çakıl taşlarının yerleştirildiği ve seremoni yapıldıktan sonra toprakla kapatıldığı anlaşılmaktadır. Bazı örneklerde lahitlerin üzerini örten çakıl taşları üzerinde yapılan seremoniye ait yanık izleri ve bu seremoni sırasında kırılarak atılan kapların ele geçmesi bu görüşü desteklemektedir.

MÖ. 4. yüzyıl içerisinde pithos mezar ile birlikte amphora mezarların da kullanıldığı görülür. Bu tip mezarlar bebek ve cenin gömüler için oluşturulmuştur.38 Genel olarak kapların ağız kısmı doğuya, dip bölümü batıya gelecek şekilde toprağa yatay olarak yerleştirilmiş ve ağızları yassı bir taş ile kapatılmıştır.39 Mezarlarda herhangi bir buluntuya rastlanmamış, tarihleyici unsur olarak amphoraların kendi formları göz önünde tutulmuştur.40 İnhumasyon gömüler arasında yetişkinler için kullanılan büyük boyutlu bir pithos yer almaktadır (29 No. lu mezar). Pithosun ağzı

36 Polat 2008, s.276

37 Bu tipteki lahitler “piramidal biçimde inşa edilmiş mezarlar” bölümünde ayrıntılı olarak tanımlanmıştır.

38 Polat 2008, s.276

39 Yağız 2003, s. 39-43, resim 32-33 40 Doğer, s.99, resim 101

(28)

iki adet düz stroterle kapatılıp, etrafı orta boy moloz taşlardan oluşan bir duvarla çevrilmiştir. Pithosun üstü yoğun bir şekilde taşla kapatıldıktan sonra, yerinin toprak üzerinden belirlenebilmesi için, ikinci bir taş sırası ile çevrilmiştir. Bu dönem içerisindeki diğer mezar çeşidi de stroterlerin birbirlerine çatılmasıyla elde edilmiş çatı kiremidi mezarlardır. Bu dönemde inhumasyon gömü şekli tercih edilirken, kremasyon gömü sayısı ise oldukça azalmıştır. Arkaik dönemde yetişkinler için tercih edilen kremasyon mezarlar bu dönemde neredeyse yok denecek kadar azalmıştır.

Hellenistik dönemle birlikte kremasyon mezarların sayısında ani bir artış görülürken inhumasyon gömü sayısı azalmıştır. Kremasyon geleneğindeki bu ani artış Antandros sakinlerinin değişerek yeni inanış özelliklerine sahip farklı bir topluluğun kente yerleşmiş olabileceğini akla getirmektedir.41 Arkaik dönem kremasyonlarında olduğu gibi, farklı kremasyon uygulamalarını bu dönemde de görmekteyiz. Bazı örneklerde kremasyon işlemi nekropolis dışında gerçekleştirildikten sonra kül ve kemikler toplanarak urne içine koyulurken, bazılarında birey mezarın yer alacağı noktada yakılır, daha sonra geriye kalan kül ve kemikleri bir araya getirilerek bir yığın oluşturulup üzeri stroterle kapatılmaktadır. Bu uygulama içinde bazı mezarlarda kül ve kemiklerin etrafı taşlarla sınırlanarak bir mekan oluşturulmuş ve daha sonra üzeri stroterle kapatıldıktan sonra tekrar taşlarla örtülmüştür. Yine bu uygulama içerisinde etrafı taşlarla çevrilen kremasyonun üzeri sadece stroterle kapatılan örnekler de vardır42. Hellenistik dönemin kremasyon gömüleri arasında karşımıza çıkan ender bir örnekte ise, ne urne ne de stroter kullanılmıştır. Kremasyon, mezarın yer alacağı noktada gerçekleştirildikten sonra geriye kalan kemiklerin etrafı orta boy moloz taşlarla çevrilmiş ve üzeri toprakla örtülmüştür. Daha sonra mezarın yerinin toprak üzerinden belirlenebilmesi için büyük boy moloz taşlardan oluşan ikinci bir taş sırası ile çevrilmiştir. Hellenistik Dönem urneleri genelde toprağa dik olarak yerleştirilmiş, urnelerin ağzı bir stroter parçası ile kapatılmıştır. Bazı örneklerde urnelerin etrafının taşlarla çevrili olduğu görülmüştür Hellenistik dönemde kremasyon sayısında artış görülmesine karşın inhumasyon gömü geleneğinden de vazgeçilmemiştir. Bu dönemin ağırlıklı inhumasyon gömü şeklini stroter mezarlar oluşturmaktadır. Stroter mezarlar; kendi içinde oval stroterlerle yapılanlar, düz stroterlerle yapılanlar ve hem düz hem oval stroterlerin birlikte kullanılmasıyla yapılanlar olarak üç alt gruba ayrılır. Buluntu

41 Yıldız – Erdal s.47; Polat 2008, s.277; Polat ve Polat 2007, s. 42 Yağız 2003, s.23-24, resim 9

(29)

yönünden fakir olan bu mezarlar MÖ. geç 4. yüzyıl ile 2. yüzyıl arasına tarihlendirilir.43

Antandros Nekropolisi’nde en geç mezar olarak görülen (11 No. lu mezar) ise Roma dönemine (İ.S. 2. yüzyıl) ait sanduka mezardır.44 Tuğlaların üst üste konulması ile oluşturulan sanduka mezara yapılan son gömüde, bireyin baş kısmı batıya, ayak kısmı doğuya gelecek şekilde yatırılmış olması, doğu-batı doğrultulu yön birliğinin son bulduğunu ve bununla birlikte bir inanç değişiminin de yaşandığını göstermektedir.45 Bizans dönemine gelindiğinde ise Nekropol alanında sadece bir örnek ele geçmiştir(25 No. lu mezar). Moloz taş ve kireç taşı ile oluşturulan sanduka mezarın üstü, birbirine çatılmış taban tuğlaları ile kapatılmıştır.

Antandros nekropolisinin MÖ. geç 8. yüzyıl ile MÖ. 1. yüzyıl arasında kesintisiz olarak yoğun bir şekilde kullanıldığını farklı türlerde ve farklı dönemlere ait dört, beş ve yer yer altı mezarın üst üste gelecek şekilde yerleştirilmesinden anlamaktayız. Bu yoğun kullanım içinde özellikle üst bölümde yer alan mezarlarda bir tahribat oluşmuş ve aynı zamanda ikinci kullanımların arttığı görülmüştür.

Melis Nekropolisi’nde görülen bu yoğun gömüye karşın 4. yüzyıla ait lahitlerin, sunak tipinde yapılmış mezar yapılarının (DCF ve DMK yapıları) ve 2 No. lu mezara ait piramidal tipteki yapının güneyinde yapılan çalışmalarda herhangi bir buluntu ele geçmemiştir ( Lev. 2a-b) . Sunak yapılarının güney sınırları ile daha batıda yer alan mezarların güney sınırı düz bir hat oluşturmaktadır. Bununla birlikte bu alanın toprak yapısının oldukça sert ve tabakalardan oluştuğu gözlenmiştir. Bu boş alan kuzeyinde yer alan mezarlar ve mezar yapıları boyunca devam etmektedir. 2 No. lu mezar yapısının güney sınırından itibaren 4 metre güneyde yer alan istinat duvarları ise yukarıda bahsedilen, MÖ. 6. yüzyıla ait pithos mezarına aittir. Bu mezarın hemen güneyinde ise Hellenistik döneme ait bir adet çatı kiremidi mezar bulunmaktadır. DMK kodlu sunak tipindeki mezar yapısının güney sınırından ortalama 6 metre güneyde bir başka mezar oluşumu yer almaktadır. bütün bunlar göz önüne alındığında bu alanın, nekropolün içinden geçen antik yol olduğunu söyleyebiliriz. Nekropolis alanının yer aldığı topografik plan göz önüne alındığında (Plan 2) bu görüş

43 Yağız 2005, s.15

44 Polat ve Polat 2003, s.456- 457, Resim 9 45 Polat ve Polat 2003, s. 457, resim 8

(30)

desteklenmiş olur. Daha öncede söz edildiği gibi; antik yerleşimin batısında yer alan Nekropolis, kuzeyinde tepe, güneyinde deniz ile sınırlanan 60 m lik sahil şeridine konumlanmıştır. Antandros’dan Gargara antik kentine gidilebilecek en iyi ve tek güzergah, bu sahil şerididir. Bununla birlikte günümüzde Edremit-Çanakkale arasındaki karayolu bu sahilden geçmektedir. Bu kara yolu, antik yol olarak sözü edilen alanın 40 m güneyinden geçmektedir.

(31)

2. MEZAR YAPILARI

Batı Anadolu’da açığa çıkartılan nekropolis alanları, yerleşim alanlarının dışında yer alır46. Nekropolislere ulaşımın kolaylığı açısından kente ulasan yollar üzerinde olmaları önemlidir.

Antandros Nekropolisi daha önce de belirtildiği üzere çok yoğun gömünün yapıldığı bir nekropoldür. Antandros Nekropolisi’nde yaklaşık 4 m. genişliğindeki bir alanda hiçbir mezarın ele geçmemiş olması ve toprak yapısının çok sert ve tabakalardan oluşması, bu alanın nekropolis içerisinden geçen antik bir yolun olduğunu düşündürmektedir (Lev. 2) . Bu görüş nekropolisin yer aldığı topografyadan da destek bulmaktadır. Nekropolis, Antik kentin batısında yer almaktadır. Dik bir yamacın güney eteğinde deniz kıyısında yer alan nekropolis yaklaşık 60 metre genişliğindeki sahil şeridine konumlanmıştır. Bu sahil şeridi, Antandros’u batıdaki Gargara antik kentine bağlayan yolun geçmesi için neredeyse tek güzergah olarak dikkat çekmektedir. Bugün bile Edremit- Çanakkale yolu aynı güzergahtan, antik yol olarak düşünülen alandan yaklaşık 40 m. güneyden geçmektedir.47 (Plan 2)

Hellenistik döneme kadar kullanıldığı düşünülen yolla aynı doğrultuda ve onun gibi sert toprak zemine sahip Roma yolu, erken döneme ait olduğu düşünülen yoldan yaklaşık 2 metre daha güneye kaymıştır.48

Antandros Nekropolisi’nde 2001–2007 yılları arasında yapılan kazı çalışmalarında toplam 7 adet mezar yapısı ele geçmiştir. Bunlardan 5 tanesi .(DCF, DMK, EAH, EHZ, ELS kodundaki mezar yapıları) Helenistik dönemde yerel malzeme kullanılarak sunak biçiminde inşa edilmişlerdir. Moloz taşlarla yapılmış kare planlı ve sıvalı yapılardır. İç ve dış yüzleri sıvalı olan yapılar at nalı biçimindeki plana sahiptirler. Basamaklı olarak inşa edilmiş bu yapılar “sunak yapıları” adı altında incelenmiştir. Diğer iki mezar yapısı ise nekropol alanlarında ve beyaz lekythoslar üzerindeki betimlerde de sık olarak karşılaştığımız, kesme blok taşlardan yapılmış, kurşun kenetlerle sağlamlaştırılmış piramidal planlı yapılardır. Bu tip yapıların inşası genel olarak MÖ. 5. yüzyıl boyunca devam etmiştir.

46 Hürmüzlü 2003, s. 8

47 Polat ve Polat 2007 s. 6 48 Polat ve Polat 2007 s. 7

(32)

Antandros Nekropolisi’nde ele geçen mezarların tamamına yakını nekropolisin içinden geçen doğu-batı doğrultulu yola paralel olarak inşa edilmişlerdir. At nalı biçiminde plana sahip sunak tipindeki mezar yapıları ve piramidal mezarlar genel olarak aynı özelliği taşımaktadırlar. 2005 ve 2006 yıllarında ortaya çıkarılan sunak biçimindeki iki adet yapı, belirlenen yolun hemen kuzeyinde yer almaktadır. DCF ve DMK sunaklarının güney sınırı, daha batıda yer alan diğer mezarların güney sınırı ile doğu-batı doğrultulu düz bir hat oluşturmaktadır. Bu hat yolun kuzey sınırını oluşturmaktadır. Ortaya çıkarılan yapıların tamamı; Antik dönemde yoldan geçen insanların rahatlıkla görebileceği şekilde konumlandırılmıştır. Bu durum yapıların ortak özelliklerinden biridir. Nekropolis daha önce bahsedilen antik yolun kuzeyinde yoğunlaşmıştır. Kuzeye doğru arazinin eğimi artmaktadır. 2007 yılında ele geçen diğer üç sunağın birbirine uzaklığı ortalama 2 m dir. Bahsedilen antik yolun ise yaklaşık 11-13 m. kuzeyinde yer almaktadırlar.

(33)

2.1 PİRAMİDAL BİÇİMDE İNŞA EDİLMİŞ MEZAR YAPILARI (Piramidal Mezarlar)

Antandros Melis Nekropolisinde 2001 ve 2002 yılı kazı sezonlarında ele geçen 49 No. lu ve 2 No. lu mezar yapıları “piramidal mezar” adı altında incelenmiştir. Düzgün yontulmuş kesme blok taşlar mezarların çevresine yerleştirilerek piramidal biçimli mezar yapıları oluşturulmuştur. İki örnekte de blok taşların iç kısmına birer adet taş lahit yerleştirilmiştir. Lahitler yerleştirilirken kuzeyden gelen toprağın baskısını önlemek amacıyla çeşitli önlemler alınmıştır. Her iki yapının da üst kısmındaki bloklar antik dönemde tahrip edilmiştir. Batı Anadoluda’ki diğer nekropol alanlarında benzer örnekler ve yapıların planları incelendiğinde Antandros örneklerinin de piramidal biçimli yapılar olduğunu söylemek mümkün olmuştur.

2.1.1 49 No. lu Mezar Yapısı (Çizim 1, 2 Lev. 3a-b, 4a-b)

2002 yılı kazı sezonunda Nekropolis açmasının kuzeydoğu köşesinde piramidal biçimde inşa edilmiş bir mezar yapısı açığa çıkarılmıştır. 49 No. lu mezar olarak adlandırılan, bu mezar yapısı 3,10 x 3,17 m. ölçülerinde kare planlı bir podyuma sahiptir. Yapı nekropol içinden geçen antik yolun yaklaşık 6 metre kuzeyinde yer almaktadır. Arazinin eğiminin kuzeye doğru artması yapının antik yola hakim bir konumda olmasını sağlamıştır. Böylelikle antik dönemde yoldan geçen insanların yapıyı rahatlıkla görebilmesi mümkün olmuştur.

Mezar yapısının euthynteria bölümünü oluşturan blokların dış yüzü özenli işçiliğe sahip değildir. Ancak, birbirlerine kurşun kenet ile tutturulmuş ikinci blok sırası, oldukça iyi bir işçiliğe sahiptir. Podyumun güney duvarı üzerinde bir basamak geriye çekilerek yerleştirilmiştir. Basamak şeklinde iki blok korunmuş durumdadır. Birinci sıra bloklar üzerindeki izlerden ikinci sıra blokların, güneyde korunmuş olan ikinci sıra gibi, diğer yönlerde de bir basamak geriye çekilerek yerleştirildiği anlaşılmaktadır. Blokların iç yüzlerinin işlenmeden bırakılması ve güneyde korunmuş ikinci sıra bloklar üzerindeki izler, korunmamış olan üçüncü sıra blokların da, bir basamak geriye çekilerek yerleştirilmiş olduklarını göstermektedir. Elde edilen bu

(34)

veriler, kare planlı bu podyumun orijinalde basamaklı bir piramit görünümünde olduğunu kanıtlamaktadır.49

Yapının kuzeyinde yer alan blok taşın üzerinde doğu batı doğrultulu yerleştirilmiş MÖ. 4. yüzyıla tarihlenen 58 No. lu kiremit mezar yer alır. Mezarın, üç adet kuzeyde üç adet güneyde olmak üzere kiremitlerin birbirine çatılarak oluşturulduğu görülmüştür. Mezarın doğu ve batı ucunu kapatmak için taş kullanılmıştır. Bu kiremit mezarın yerleştirilmesi sırasında 49 No. lu mezara ait piramidal yapının podyum taşları tahrip edilmiştir.50 Bu mezar dışında yapıyı tahrip eden diğer mezar ise Antandros Melis Nekropolisinde Bizans dönemine tarihlenen tek mezardır. 25 No. lu mezar olarak adlandırılan Bizans dönemine ait mezarın batı kısmı yaklaşık 1 metre Piramidal yapının güney batı kısmında üst seviyesinde yer almaktadır. Doğu-batı doğrultulu olan mezar, iki kullanım görmüştür. 4 bireyin yer aldığı bu mezarda, ilk evresine ait 22-23 yaşlarında bir kadın ve bir çocuğa ait iskeletler mezarın doğu ucuna itilmiş, ikinci kullanım için yer açılmıştır. İkinci kullanım ise yaşı belirlenemeyen erişkin bir erkek ve 24 yaşında bir kadına aittir. Bu mezarda bireyler nekropoldeki diğer mezarlardan farklı olarak baş batıya, ayak doğuya gelecek şekilde yatırılmıştır.51

Piramidal yapının açığa çıkarılması sırasında oturma düzlemi seviyesinde yapının blok taşlarıyla aynı özellikte ve yontulmuş irili ufaklı taş parçalarının ele geçmesi, blokların belki de en azından son rötuşlarının burada yapıldığını göstermektedir.

Piramidal biçimde inşa edilmiş bu anıtsal mezar yapısının iç kısmında yapılan çalışma sonucunda bir adet taş lahit açığa çıkmıştır. 49 No. lu mezar olarak adlandırılan lahit, yapının iç kısmında kuzey bölüme doğu – batı uzantılı olarak yerleştirilmiştir. Lahdin güney bölümünde bir başka lahdin yerleştirilmesine olanak tanıyacak kadar boşluk olmasına rağmen, bu alan büyük boyutlu moloz taşlarla

49 Polat ve Polat 2007, s.4

50Antandros Melis Nekropolisinde Hellenistik dönem içerisinde oldukça sıkça görülen çatı kiremidi mezarlar genellikle karşılıklı üç adet kiremidin çatılması baş ve ayak kısmının da yine çatı kiremidi veya taş ile kapatılmasıyla oluşturulmuşlardır. Mezar hediyesinin bu tip mezarlarda az olması da gelir düzeyi düşük kişiler tarafından yapıldıklarını göstermektedir. Bkz. Polat ve Polat 2007, s. 5

51 Bu mezarda bireylerin başı batıya gelecek şekilde yatırılması; 2001 Yılında Antandros Yol altı sektöründe açığa çıkarılan Bizans nekropolünde açılan mezarlarda bireylerin yatırılış şekilleri ile paralellik gösterir.

(35)

doldurulmuştur.52 Yapının orijinalinde kesme taşlardan yapılmış basamak şeklindeki bloklar oluşturulan bu zemin üzerinde daralarak yükselmiştir. Böylelikle yapı piramidal bir görünüme kavuşmuştur.53

2003 yılı kazı sezonunda yapının iç kısmında kuzey bölüme yerleştirilen 49 No. lu lahdin güneyindeki 200x100 cm lik alanda yer alan büyük boyutlu taşlar kaldırılmış; lahdin oturma seviyesine kadar (4,15 m) inilmiştir. Yapının oturma seviyesinde bir kremasyon mezar ile karşılaşılmıştır. 102 No. lu mezar olarak adlandırılan kremasyon mezarda (Lev. 4b) cinsiyeti ve yaşı belirlenemeyen bir birey yer almaktadır. Küçük taşlarla sınırlandırılan, yoğun çakıllı ve küçük taşlı bir alanda bir ateş yakılmış ve birey , kaplar ve aşık kemikleri ile birlikte yerinde yakılmıştır. Mezar hediyeleri arasında 160 adet aşık kemiği, 2 adet İonia füze tipi alabastron (BRU 1-2) (Kat. No. 20-21) ve 1 adet Korinth üretimi kothon (BRU 9) (Kat. No. 22) yer almaktadır. Mezar hediyelerinin benzer örnekleri, erken Korinth (MÖ. 625-600) ve orta Korinth (MÖ. 600-575) evreleri içerisine tarihlenmektedir.54

Yapının kuzey kısmına yerleştirilen 49 No. lu lahit içerisinde ise birey, baş doğuya gelecek şekilde yatırılmıştır. Yaşı belirlenemeyen erkek bireye ait olan kemikler, oldukça kötü korunmuştur. Korunan uzunluğu 166 cm genişliği ise 38 cm dir. Mezar hediyesi olarak perdahlanmış bir adet gri hamurlu amphora (BDH 1) (Kat. No.. 17 ), 2 adet iyi korunmuş bronz strigilis (BDH 2 ve 3), (Kat. No.. 18, 19 ) bir adet alabaster taşından alabastron (BDH 4)55 bırakılmıştır. Amphora ve strigilisler sağ ayakucuna (mezarın kuzeybatı köşesinde), alabastron ise iskeletin sağ dirseğinin yanına bırakılmıştır.

Antandros Nekropolisi’nde ele geçen tüm gri amphoralar bir dizin içerisinde değerlendirilmiş ve bunların form gelişimi saptanmıştır. Amphoraların bir bölümü kesin tarih veren buluntularla ele geçmiş, bunlarında yardımıyla oluşturulan dizine

52 Antandros Melis Nekropolisi Kuzeyden güneye doğru oldukça dik inen bir eğime sahiptir. 49 nolu pramidal yapının içinde yer alan taş lahtin kuzey bölüme yerleştirilerek ardından güney bölümünün büyük boyutlu taşlar ile doldurulması, olasılıkla eğim nedeniyle kuzeyden gelen toprak baskısından lahdi korumak amacını gütmektedir.

53 Yapının önerisi için bkz. Çizim 2

54 Mezar hediyeleri arasında ele geçen Korinth üretimi kothon için bkz. Somersan, s.61-63 Kat. No. 133; mezarın ve diğer malzemelerin tarihlenmesi için bkz. Üney, s. 38-41

55 Oldukça kötü korunan alabastronun restorasyon işlemi henüz tamamlanmadığı için kataloğa alınmamıştır.

(36)

göre 49 No. lu lahit mezardan ele geçen bu gri hamurlu amphoranın MÖ. erken 5. yüzyıla ait olduğunu söylemek mümkündür.

49 No. lu piramidal mezar yapısı yukarıda bahsedilen MÖ. 625 -600 yılları arasına tarihlenen kremasyon mezar üzerine oturmaktadır. Ayrıca üst seviyesine ise MÖ. 4. yüzyıla ait çatı kiremidi mezar, yapıyı tahrip ederek yerleştirilmiştir. Yapıya ait lahdin içerisinden gelen malzemeler ise gri amphora yardımıyla MÖ. 5. yüzyılın başlarına ait tarihlenmektedir. Bu veriler göz önüne alındığında yapının MÖ. 5. yüzyılın ilk yarısına ait olduğu söylenebilir.

2.1.2. 2 No. lu Mezar Yapısı (Çizim 3,4 Lev.. 5)

2001 yılı kazı sezonunda düzgün kesilmiş blok taşlardan yapılmış bir mezar yapısı ortaya çıkarılmıştır. Yukarıda açıklanmış olan 49 No. lu mezar yapısı ile plan ve ölçüler açısından oldukça benzer yapıda olmaları; ayrıca blokların yapısı ve kullanılan malzeme açısından da benzerlik göstermeleri bu yapıyı da piramidal yapılar içinde değerlendirmemizi sağlamıştır.

Antik dönemde nekropolün içinden geçen yolun kuzey sınırında yer alan yapı, doğu batı uzantılı yol ile paralel olarak inşa edilmiştir. 2 no. lu mezar olarak adlandırılan mezar yapısı 3 m x 2.80 m ölçülerinde kare sayılabilecek bir podyuma sahiptir.

Mezar yapısının euthynteria bölümünü oluşturan blokların dış yüzü, yapının kuzeyinde korunmuş blok sırası kadar özenli işçiliğe sahip değildir. Buna karşın, birbirlerine kurşun kenet ile tutturulmuş ve euthynteria bölümünü oluşturan blokların üstüne yerleştirilmiş kuzeydeki bu taş sırası oldukça iyi bir işçiliğe sahiptir. Bu taş sırası doğu ve batı kısımlarda güneye doğru köşe yaparak devam etmektedirler. Ancak güney kısımda olması gereken blokların devamı antik dönemde tahrip edilmiştir. Bu taş sıralarının üst kısmında 49 No. lu mezar yapısındaki gibi bir sıra geriye çekilerek yerleştirilmiş ve üst üste gelerek oluşturulmuş olması gereken bloklar da antik dönemde yerinden sökülmüş olmalıdır. Sonuç olarak 2 No. lu mezar yapısının da 49

(37)

No. lu mezar yapısı ve aşağıda incelenmiş olan Batı Anadolu’daki diğer benzer örnekler gibi piramidal biçimli bir mezar yapısı olduğunu söylemek mümkündür.56

Yapının iç kısmında kuzey bölümde 49 No. lu mezar yapısında olduğu gibi bir adet taş lahit yer almaktadır. 2 No. lu mezar olarak adlandırılan lahit, yapının iç kısmında kuzey bölüme doğu – batı uzantılı olarak yerleştirilmiştir. Lahdin güney bölümünde bir başka lahdin yerleştirilmesine olanak tanıyacak kadar boşluk olmasına rağmen bu alana lahdin güney duvarına bitişik olarak, yapının euthynteria bölümünü oluşturan bloklar ile aynı seviyede üç adet blok taş yerleştirilmiştir. Kuzeyden gelen toprak baskısına karşı lahdi sıkıştırmak için yapılan bu uygulama; 49 No. lu mezar yapısındaki gibi yapının güney kısmındaki boş alana büyük boyutlu taşların düzensiz biçimde atılması yerine blok taşların kuzey yüzleri düzeltilerek düzenli olarak yerleştirilmesi şeklinde yapılmıştır. Ayrıca bu sıranın güneye bakan yüzleri yapının iç kısmında kalmasından dolayı; işlenmeden, oldukça özensiz bırakılmıştır (Çizim 3).

Yapının güney doğu köşesi üst kısmında yer alan blok taşlar gibi antik dönemde tahrip edilmiştir. İç kısmında yer alan lahdin kapağı ise zamanla toprağın baskısından dolayı lahdin içine doğru çökmüştür. Lahit teknesinin güney duvarı da alttan içeri doğru kayarak iç kısma doğru kırılmıştır.

Lahdin içindeki toprağın tamamen kaldırılması ile birlikte mezar hediyeleri olarak 1 adet alabaster taşından alabastron (ANU 1) (Kat. No. 1 ), 7 adet Attika stemless (ANU 2, 3, 4, 5, 6, 8, 12) (Kat. No.. 2, 3, 4, 5, 6, 8, 12 ) 1 adet Attika skyphos (ANU 13) (Kat. No.. 13), 4 adet bolsal ANU 7, 9, 10, 11) (Kat. No.. 7, 9, 10, 11), 1 adet amphora (ANU 14) (Kat. No.. 14 ), 1 adet bronz fibula, 1 adet demir strigilis, 2 adet terracotta kadın figürini (ANU 17, 18) (Kat. No. 15, 16) ele geçmiştir. Ancak lahit içerisinde kemiklerin erimesinden dolayı olasılıkla başı doğuya gelecek şekilde yatırılan erişkin bir bireye ait kaval kemiğinden başka herhangi bir iskelet bulgusuna rastlanmamıştır. Bununla beraber buluntu sayısı dikkate alındığında mezarın çoklu gömüye sahip olduğunu söylenebilir.57 Mezar hediyeleri yoğun olarak lahdin batısına yerleştirilmiştir.

56 Yapının önerisi için bkz. Çizim 4 57 Polat ve Polat 2007, s.4

(38)

Mezar hediyelerinin benzer örnekleri dikkate alındığında 2 No. lu mezar yapısı MÖ. 5. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenmektedir.

2.1.3 Değerlendirme ve benzer örnekler

Atina’da MÖ. 487- 480 yılları arasındaki bir tarihte mezarların yerlerini ve sahibini belirlemek amacıyla dikilen mezar stelleri, Solon tarafından yasaklanmış ve bu yasak 60 yıl kadar sürmüştür.58 Pahalı harcamaların başında gelen mermerin daha sınırlı kullanılması için uygulanan yasak, alternatif ölü gömme adetlerini de beraberinde getirmiştir. N. Şahin’in belirttiği gibi; mezar geleneğine bağlılık, sadece Atina'ya özgü bir davranış olmayıp; tüm toplumlarda görülen bir özelliktir.59 Atina vatandaşları bu dönem içerisinde Beyaz Lekythos’ları oluşturarak lekythosların üzerine ölü gömme sahnelerini işlemiş ve bu seramikleri genellikle stel olarak kullanmıştır. Yoğun olarak Atina’da üretilen beyaz lekythoslar, Euboia adasındaki Atina kolonisi olan Eretria'da da oldukça popüler olmuştur.60 Beyaz lekythosların üzerinde genellikle prothesis (ölünün sergilenmesi) ve ekphora (cenazenin mezara götürülüşü) sahneleri işlenmiştir. İşlenen konuların içerisinde mezarlık sahnelerinde, piramidal biçimde inşa edilmiş mezar anıtları resmedilmiştir.61 MÖ. 5. yüzyılın ilk üç çeyreği arasında tarihlenen lekythosların üzerinde piramidal mezar yapılarının plan olarak orijinallerinden daha dar betimlenmesi; lekythosların formundan kaynaklanan sahnenin dar olması ve bu sahnelere yapıların sığdırılma kaygısından olmalıdır. Piramidal yapıların mezarlık alanında nasıl kullanıldığına dair ip uçları bu örneklerde karşımıza çıkmaktadır. Basamaklar üzerine sunu olarak bırakılan çeşitli kapların betimlendiği figürler,62 yine basamaklara bırakılan taç,63 tütsü kapları64 ve basamaklar üzerinde yer alan stele bağlanan kurdeleler65 betimlenmiştir.

Bu örnekler, piramidal mezar yapılarının anıtsal görünüşünün yanında, ölen kişi ya da nekropol alanındaki diğer mezarlar için yılın belli günlerinde seremonilerin

58 Şahin 1996, s.143 59 Şahin 1996, s.144

60 Kurtz 1975, s. 137 Beyaz lekythosların üretim yerleri ve yayılım alanları için bkz. Kurtz 1975, 136-143

61 Kurtz 1975, s.202, Pl. 18 no. 1,3; s.202-203 Pl. 19 no. 1,3; s.203-204, Pl. 20 no. 1,2,4; s.205, Pl. 22 no. 1,3; s. 210, Pl. 31 no. 1,2; s.211-212, Pl. 33 no. 1,2; s. 214, Pl. 36 no. 2; s.214 Pl.37 no. 1; s.215, Pl. 38 no. 1

62 Kurtz 1975, s.202, Pl. 18 no. 3; s.202 Pl. 19 no. 1; s.203, Pl. 20 no. 1,2 63 Kurtz 1975, s.205, Pl. 22 no. 1

64 Kurtz 1975, s.212, Pl. 33 no. 2; s.214, Pl. 36 no. 2 65 Kurtz 1975, s.203, Pl. 19 no. 3; s.203, Pl. 20 no. 1

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu konuda yapılan araştırmalar genel olarak incelendiğinde, biyodinamik ürünlerin, organik tarımda olduğu gibi, konvansiyonel tarım ürünlerine nazaran daha uzun

Aniden sıcaklığa geçilmesi sağlık açısından olumsuz sonuçlar doğuracağı için geleneksel Türk Hamamlarında sıcaklık bölümüne geçmeden önce daha az

Monte Carlo metodu ile, yönlendirilmemiş ve yönlendirilmiş sürekli dalga lazer koşulları için soğurulan fotonların hedef doku içerisindeki ağırlık dağılımları

Bu çalışmada; zeytin posasının aktifleştirilmesiyle elde edilen aktifleştirilmiş pirina ile akü geri dönüşüm tesisi atıksuyundaki ağır metallerin giderimi

Richard Wright’ın Yeraltında Yaşayan Adam ve Bilge Karasu’nun Dehlizde Giden Adam Adlı Öykülerinde ‘Yeraltı’nın Anlamı The Meaning of Underground in the Story by

In the study it was aimed to identify some disease and quality traits by allele specific markers to determine genotypes related with those gluten strength, high

[r]

Ev- renin Büyük Patlama’dan hemen sonra ›fl›k h›z›- n› geçen bir h›zla k›sa bir fliflme süreci geçirdi¤i görüflüne karfl› ç›kan Magueijo, kendi