• Sonuç bulunamadı

SİRKADYEN SİSTEM VE TEDAVİ ETKİLEŞİMİ SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARINDA TEDAVİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "SİRKADYEN SİSTEM VE TEDAVİ ETKİLEŞİMİ SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARINDA TEDAVİ"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

20. Ulusal Uyku Tıbbı Kongresi

52

SİRKADYEN SİSTEM VE TEDAVİ ETKİLEŞİMİ SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARINDA TEDAVİ Dr. Ahmet Uğur Demir

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları AD, Ankara

Sirkadyen değişikliklerin solunum fizyolojisi üzerine iki düzeyde etkili olduğu bilinmektedir. Bunlardan birisi solunum yolu direnci diğeri ise solunum merkezinin kemoreseptör yanıtındaki duyarlılıktır. Bu değişiklikler metabolizmadaki değişikliklerle benzer şekildedir. Solunum işini yansıtan arteryel kan gazındaki karbon dioksit düzeyinde gün içinde önemli değişiklik olmamaktadır. Havayolu direncinde alt havayolunda hafif bir değişim, üst havayolu direncinde ise uyku ile artış olduğu saptanmıştır.

Sirkadyen değişimin kemoduyarlılık veya solunum uyarış eşik değerindeki değişimle ilişkisi olduğunu bildiren araştırmalar vardır. İkindi saatlerinde hipoksemi ve hiperkapniye olan solunumsal kemoduyarlılığın maksimum düzeye ulaştığı, sabah erken saatte minimuma indiği gösterilmiştir.

Normal uyum sağlanan koşullarda solunum ve solunum kontrolü üzerindeki uyku uyanıklık etkisinin endojen sirkadyen ritim ile pekiştirildiği düşünülmektedir. Sirkadyen bozulma ile kötü sağlık sonuçları ilişkisi sepsis, obstrüktif akciğer hastalığı, obstrüktif uyku apnesi ve malignansi için incelenmiştir.

Sirkadyen bozulma hastalık gelişiminde önemli rol oynar, hastalık ciddiyetini, tedavi yanıtı ve sağkalımı etkileyebilir. Akut infeksiyona inflamatuar yanıt, havayolu direnci, üst havayolu kapanması, mitoz düzenlenmesi sirkadyen ritim izler. Sirkadyen ritimde moleküler düzeydeki bozulma sepsisteki inflamasyonun şiddetini, obstrüktif akciğer hastalıklarındaki inflamatuar yanıta katkıda bulunur, obstrüktif uyku apnesinin süresini etkiler ve kanser riskini arttırır. Koronoterapi etkinliği arttırmak ve toksisiteyi azaltmak için tedavinin uygulandığı saatlerde sirkadyen ritme göre yapılan bir düzenlemedir. Astım ve kanserde kronoterapinin yararı gösterilmiştir. Kronik obstrüktif akciğer hastalarında sirkadyen ritmin bozulduğu, dispnenin ağırlığı ile ilişkili şekilde uyku sırasında aktivite artış olduğu, aktivite ve dinlenme zamanları daha bölünmüş bir sirkadyen ritim olduğu gösterilmiştir.

Aktivitelerin gün içideki dağılımı ile kronik hastalıkların ilişkisini inceleyen bir araştırmaya göre akşam vakti gündüz aktivitelerinin tercih edilmesi kronik obstrüktif akciğer hastalığıyla ilişkili bulunmuştur.

Astımda solunum fonksiyon testinde tepe akım hızı değişkenliği ile ölçülen havayolu tonusunun (akım hızı gece saatlerinde minimum, gündüz saatlerinde maksimum) gün içinde farklılık gösterdiği bilinmektedir. Sabah yorgunluğu astımla ilişkili bulunmuştur.

Referanslar

Benzer Belgeler

Stabil KOAH hastalarının uyku kalitesi ve uyku apne riskini değerlendirmek için gerçekleştirdiğimiz çalışmamızda, hastaların %37,8’inin uyku kalitesinin kötü olduğu ve %44

Çalışmamızda retrospektif olarak uyku kliniğimizde yatarak polisomnografik tetkik yapılmış ve OUAS tanısı almış hastalarda astım ve kronik obstrüktif akciğer

Bu başlık altında, obezite hipoventilasyon sendromunun (OHS) yanı sıra konjenital santral alveoler hipoventilasyon sendromu, hipotalamik disfonksiyon ile birlikte geç

KOAH hastalarında; kötü uyku kalitesi, uykuya dalmada güçlük, toplam uyku zamanında azalma, uykuyu sürdürmede zorluk, uyku etkinliğinde azalma ve uyku sırasında

Amaç: Çalışmamızda Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) olan hastalarda hastalığın ağırlı- ğı ile C-reaktif protein (CRP) düzeyi arasında ilişki

Tütün ve alkol kullanımı gibi risk faktörlerinin yanında, yüksek riskli HPV infeksiyonlarının da lokalizasyona bağlı olarak baş ve boyun kanserlerinde % 20- 50 oranında

Bulgular: Kronik obstrüktif akciğer hastalarının zirve kalp hızı, kronotropik indeks ve zirve oksijen tüketimi değerleri sağlıklı kişilerden anlamlı olarak daha

Sonuç: Erken dönemde tanı alan EG’ de, SAT’ a göre gebelik haftası küçük olan hastaların daha çok izlem ve medikal tedavi ile, daha geç dönemde tespit edilen