• Sonuç bulunamadı

B Niyet Tavşanı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "B Niyet Tavşanı"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Türk Dili 25

B

u akşam da böyle olacak belli ki, zaman durmadan akıp giderken biz nasıl onun gerisinde kalabiliriz?” dedi ve sonra eğdi başını bir sarı papatya gibi, sustu bir süre; sonra bir şey diyecek gibi oldu; diyemedi.

Yutkundu, tekrar bir şeyler demeye niyetlendi ama yine diyemedi; öylece kaldı, kararsız. Sonra aniden arkasını döndü, Arnavut taşı döşeli sokakta yavaş adımlarla ilerlemeye başladı lambaların sokağa düşen ışıklarına basa basa.

İlerledi. Ardından baktım sadece. Seslenmek istedim ama seslenemedim. Dili- min ucundayken kanatları kırılıverdi kelimelerin. Uçamadılar.

Yalnız ilerliyordu şimdi ve biliyorum ki yalnız ilerlemeliydi.

Bir ok yaydan çıktıktan sonra nasıl yalnız gidiyorsa hedefe, o da öyle yalnız gitmeliydi topuklarını yere vura vura.

Yalnız kalmalıydı. Yalnız bıraktım onu.

Baktım ardından uzun uzun.

Hiçbir şey demedim. Sustum uzun uzun.

Yetişmek için yekinmedim. Durdum uzun uzun.

O, sakin adımlarla ilerledi ve bir kez olsun geriye dönüp bakmadan sokağın köşesinden kıvrılıp gözlerden yitti. Gözlerden yitti, gözüm yitip gitti.

***

Uzağımdayken daha sık hatırlıyorum onu. Her hatırlayışımda da, buluştuğu- muzda neler konuşup neler yapacağımızı kuruyorum kafamda sürekli.

Kırmızıya çalan pembe renkli narçiçeğiyle konuşur gibi konuşuyorum onunla hayalimde. Söyleyeceğim sözleri, onun bu sözlere vereceği yanıtları, tepkilerini bi- rer birer gözümün önünde canlandırıyorum.

Niyet Tavşanı

Fikri ÖZÇELİKÇİ

ÖY KÜ

(2)

Niyet Tavşanı

26 Türk Dili

Çalıştığı iş yeri yolumun üzerinde değil. O yüzden her gün görmüyorum onu.

Onu her gün görmemek zoruma gitse de, bu görmeyişler, bazı sorunların zamana yayılıp kendiliğinden aşılmasına da yaradığı için çok da üzülmüyordum.

***

Saklamak neye yarar ki, ben ona karşı ilgi doluyum, o ise beni pek de umursa- mıyor. Bu umursamazlığını saklama gereği de duymuyor. Ama yine de görüşüyoruz.

Ne yapacağını kestirememek birinin…

Vazgeçilemeyen bir bilinmezlikle sürekli yaşamak nasıl bir şeyse, bu da öyle bir şey.

Her an yoruluyorum.

***

Geçenlerde, sevineceğini umarak bir ada gezintisine çıkmayı teklif ettim ona.

Nedense bu teklifi itirazsız kabul etti. Ne kaş çattı ne de yüzü gölgelendi.

Onu böyle görmek ümidimi artırdı.

Gezimizin güzel geçmesi için ne lazımsa planladım, hiçbir ayrıntıyı ihmal et- medim. Ama bende gelişen bir refleksi de bu geziyi düşünürken fark ettim. Gezide ne yapacağımızı planlarken onu sevindirmekten çok kızdırmayacak şeylere odak- lanıyordum.

Anladım ki onu sevindirmekten çok, kızdırmamak önemli hâle gelmişti benim için.

Bunu keşfedişim şaşırttı beni.

Ama çok da umursamadım bunu. Ona her şeyden daha çok değer veriyordum çünkü.

***

Sonunda adaya gitme günü geldi. İskelede buluştuk. Her zaman olduğu gibi, bu buluşmaya da gecikerek gelmişti ama olsun, bunu çok da dert etmedim. Ayrıca bu, programı aksatacak bir gecikme de sayılmazdı. Birlikte olduğumuz bugünün iyi geçmesini istediğim için bunu sorun etmedim.

Günün iyi geçmesi için birçok can sıkıcı şeyi görmezden gelmeye hazırdım.

Zaten her buluşmamızda, nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde bir sürü aksilik çıkar; o, kırgın ve küskün ayrılırdı benden. Bu kez olmamalıydı böyle bir şey.

Ay gölgelenmemeliydi.

Artık bu ilişkiden yorgundum, bir ölü kadar yorgun.

***

Bizi adaya götüren vapurun güvertesinde saçlarımızı rüzgâra vererek kah denizi kah ufku seyrettik. Arada gözlerimiz beyaz köpüklere de kaydı. Dalgındık ikimiz de.

(3)

Fikri ÖZÇELİKÇİ

Türk Dili 27 Ben onu düşünüyordum; o ne düşünüyordu, bilmiyordum.

***

Çok geçmeden vapur iskeleye yanaştı. Kalabalıkla beraber biz de inmek için hareketlendik. Kalabalık bizi birbirimizden ayırdı vapurdan inerken. İlk inenlerden biri bendim. Aşağıya indikten sonra inenleri görebilecek hâkim bir yer bulup orada onu beklemeye başladım. Gözlerim onu arıyordu. Onu gördüm sonunda. Kalabalı- ğın arasında, bir nehrin üstündeki tahta parçası gibi dalgalara kapılmış, kalabalıkla birlikte çıkışa sürükleniyordu.

Uzun sürmedi sürükleniş, kısa süre sonra o da aşağıya indi diğer yolcularla birlikte. Beni görüp bana doğru gelmesi için elimi kaldırıp salladım. Sağa sola kısa bir bakınmadan sonra beni gördü ve bana doğru ilerlemeye başladı. Ben de onu karşılamak için ona doğru ilerledim.

Buluştuk. Yüzü ifadesizdi.

Sonra yavaşça ama yan yana ilerledik adanın yokuş sokağına doğru.

Ada, ne yalan söylemeli, sakin ve güzeldi. Beyaz yalılarıyla, romanlarda kal- dığını sandığımız ahşap konaklarıyla bir film dekoru gibiydi. Hem sakindi hem de sakinlik veriyordu. Yürüdükçe huzur hücum ediyordu içime.

Hiç konuşmadan ilerledik bir süre böyle. Adımlarımız yavaş, kalbimiz yavaştı.

Bir kalabalık gördük böyle yürürken. Ne olduğunu anlamaya çalışır gözle baktık ve anladık. Fayton kuyruğuydu bu kalabalık. Yüzüme baktı bunu anlayınca.

Neden baktığını anlayıp onayladım başımla ve faytona binme sırasına girip adımı yazdırdım.

Sıramızın gelmesini beklerken bir banka oturduk, ada hakkında konuşmaya başladık. Adanın ilgi çekici ve güzel olduğu konusunda hemfikirdik. Neşeliydik.

Rahattık. Birlikte olmak anlamlı geliyordu şimdi bize ve birbirimize hiç olmadığı kadar sevgiyle bakıyorduk.

Sonra faytoncunun çağırmasıyla kalktık yerimizden. Ücretini ödeyip rengârenk faytona bindik. Yaylanarak gidiyordu araba. Adada pek motorlu taşıt olmadığı için araçlardan kaynaklanan gürültü ve trafik karmaşası da yoktu. Huzur veren bir yol- culuktu bu. Adayı seyrede seyrede ilerliyorduk.

Sonunda adanın yüksek noktalarından birine geldik. Faytoncu, yolculuğun burada sona erdiğini, buraya gelenlerin çoğunun bundan sonra yokuş aşağı inerek sahile yakın ormanlık alanda gezindiğini söyledi.

İndik faytondan ve yokuş aşağı ilerlemeye başladık yavaşça. Faytoncunun önerdiği gibi, ağaçlara doğru gibi ilerlemeye başladık.

Yavaşça ilerlerken, bir ağacın altında bir niyet tavşanı gördük. O, tavşanı gö- rünce durdu ve tavşanı seyretmeye başladı. Bembeyazdı tavşanın rengi. Güzeldi.

(4)

Niyet Tavşanı

28 Türk Dili

Niyet sandığının üstünde, kendine ayrılan bölümde pinekleyip duruyordu. Niyetçi, ak sakallı, hayat yorgunu biriydi. Müşteri çağıracak dermanı bile yoktu.

Yanımdan ayrılıp tavşana doğru ilerledi ve tavşanın başını okşadı. Sonra cüzda- nından para çıkarıp niyetçiye verdi parayı. Niyetçi parayı aldıktan sonra tavşanı ni- yet kâğıtlarına yaklaştırdı. Tavşanın ayakları kâğıtların üzerinde dolaştı bir süre ve sonra bir kâğıdın üzerinde sabit kaldı. Niyetçi, tavşanın belirlediği kâğıdı alarak ona uzattı. Çocukça bir neşeyle aldı kâğıdı ve okumaya başladı. Okurken yüzü gölgele- niyordu ilginç bir şekilde. Kâğıdı okumayı bitirdikten sonra kâğıdı niyet tablasının üstüne bıraktı ve bana dönerek burcumun ne olduğunu sordu. Sorusunu yanıtladım.

Bir süre kıpırdamadan durdu burcumu duyunca. Sonra “Uyumsuzuz, burçlarımız- dan belli.” dedi ve ardından da “Bu kadar yeter, geri dönelim artık.” diye ekledi.

İtiraza niyetlendim ama bana bakışlarını görünce itirazdan vazgeçtim.

***

Bizi adadan getiren vapurda az sayıda insan vardı. Adaya gidenler geri dönmü- yordu daha. Adaya giderken nasıl sessizsek, yine öyle sessizdik ama bu, kırık bir sessizlikti.

Yolculuk bitti ve vapur kıyıya yanaştı. Yolcular kalabalık olmadığından bir- birimizden kopmadan vapurdan indik. Yan yana ilerledik bir süre. Sonra o durdu.

O durunca ben de durdum. Bana döndü ve kararlı bir sesle “Burçlarımız farklı…”

dedi. Sonra onu evine götürmemi teklif edecek fırsat bile vermeden arkasını dönüp ilerlemeye başladı.

Baktım ardından uzun uzun.

Sustum ardından uzun uzun.

Referanslar

Benzer Belgeler

Eğer sistem ile ortam arasında sürtünme varsa bir süre sonra titreşim hareketi sonlanır.. Bu harekete sönümlü salnım (titreşim)

Bunun için, birinci yere herhangi bir rakam (5 tanesinden biri) yazılır. Yani, birinci yer 5 farklı şekilde doldurulur... İkinci yer geri kalan 4 tanesinden biri ile, üçüncü

Çok sayıda kısa sarı çizgili lekeler meydana gaelir ve bu lekeler daha sonra gelişen yapraklarda daha belirgindir.. Belirtilerinden dolayı etmenin diğer bir adı da

da ters giyilmiş bir beyzbol şapkası, kasten yer yer yırtılmış kot pan- tolonu, sırtında ön tarafında koca koca harflerle “NY” yazılı masmavi

BDP Lice Başkanı Harun Erkuş ile yaptığımız görüşmede de, olayla ilgili uyuşturucu iddiaları dile getirilirken, kendisinin uyu şturucu ile ilgili yapılan bir

sınıftan sonraki okul hayatı ile ilgili kayıt süreci hakkında veli olarak karar vermeniz gerekecek.. Kolay olması açısından sizleri bu broşürle

ALICI, Sözleşme konusu ürünün ALICI veya ALICI’nın gösterdiği adresteki kişi ve/veya kuruluşa tesliminden sonra ALICI'ya ait kredi kartının yetkisiz kişilerce

Günlerden bir gün bir köpek dağa tırmandı. Dağda bir tapınak vardı. Tapınağın içinde bin ayna vardı. Köpek içeri girince bin tane köpek gördü. Korkarak