• Sonuç bulunamadı

Bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık ile stresle başa çıkma arasındaki ilişkinin incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık ile stresle başa çıkma arasındaki ilişkinin incelenmesi"

Copied!
95
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİLİM DALI

BİLİŞSEL ESNEKLİK VE PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK İLE STRESLE BAŞA ÇIKMA ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

GÜLŞAH GEYİK KOÇ

DANIŞMAN

PROF. DR. MURAT İSKENDER

MAYIS 2020

(2)
(3)

T.C.

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİLİM DALI

BİLİŞSEL ESNEKLİK VE PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK İLE STRESLE BAŞA ÇIKMA ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

GÜLŞAH GEYİK KOÇ

DANIŞMAN

PROF. DR. MURAT İSKENDER

MAYIS 2020

(4)

BİLDİRİM

Sakarya Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Tez-Proje Yazım Kılavuzu’na uygun olarak hazırladığım bu çalışmada:

 Çalışmada yer alan tüm bilgi ve belgeleri akademik ve etik ilkeler bağlamında ele aldığımı,

 Kaynak olarak kullandığım çalışmaları refere ederek kaynak gösterdiğimi,

 Bu araştırmada kullanılan bütün ölçme araçları ile elde edilen verilerde herhangi bir değişiklik yapmadığımı,

 Bu çalışmanın ne tamamen ne de kısmi olarak herhangi bir yerde ayrı bir çalışma olarak sunulmadığını

beyan ederim.

GÜLŞAH GEYİK KOÇ

(5)

ÖN SÖZ

Son yıllarda, stresle başa çıkma ile ilgili araştırmaların arttığı görülmektedir. Söz konusu araştırmalarda; stresle başa çıkmanın cinsiyet, yaş ve sınıf düzeyi gibi çeşitli demografik değişkenler ve farklı bireysel değişkenler açısından da incelendiği göze çarpmaktadır. Bu araştırmada, bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık ile stresle başa çıkma arasındaki ilişki incelenmiş ve ayrıca bu üç değişken bazı demografik değişkenler (cinsiyet, yaş, sınıf düzeyi, barınma şekli, doğum sırası, algılanan sosyoekonomik düzey, algılanan akademik başarı düzeyi) açısından üniversite öğrencileri üzerinde ilk kez araştırılmıştır.

Çalışmam süresince desteğini esirgemeyen çok değerli tez danışmanım Prof. Dr. Murat İSKENDER’e teşekkürlerimi sunarım.

Beni daima destekleyen ve sahip olduğum başarımda etkisi büyük olan, bilgi, tecrübe ve manevi yardımlarını esirgemeyen Prof. Dr. Mustafa KOÇ’a teşekkürlerimi sunarım.

Hayatımın her anında sevgilerini ve desteklerini hep hissettiren sevgili annem Ayşe GEYİK, sevgili babam Seyfettin Geyik ve kardeşlerim Kürşat GEYİK ve Emir Refaeddin GEYİK’e teşekkür ederim.

Son olarak, her zaman varlığıyla bana güç veren sevgili eşim Muhammet Fatih KOÇ’a çok teşekkür ederim.

(6)

ÖZET

BİLİŞSEL ESNEKLİK VE PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK İLE STRESLE BAŞA ÇIKMA ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

Gülşah GEYİK KOÇ, Yüksek Lisans Tezi Danışman: Prof. Dr. Murat İSKENDER

Sakarya Üniversitesi, 2020

Araştırmanın temel amacı, bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık ile stresle başa çıkma arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Ayrıca araştırmada bilişsel esneklik, psikolojik dayanıklılık ve stresle başa çıkmanın bazı demografik değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığı araştırılmıştır. Çalışmada bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık bağımsız değişken, stresle başa çıkma bağımlı değişken olarak ele alınmıştır.

Araştırma yöntemi olarak ilişkisel tarama kullanılmıştır. İlişkisel taramadaki ana amaç durumu olduğu gibi ortaya koyması ve bağımsız değişken ile bağımlı değişken arasındaki ilişkinin belirlenmesidir. Araştırmada öncelikle bilişsel esneklik, psikolojik dayanıklılık ve stresle başa çıkma tutumlarının düzeyi belirlenmiş daha sonra da değişkenler arasındaki ilişkinin yönü, şiddeti ve anlamlı olup olmadığını belirlemek amaçlandığından bu yöntem kullanılmıştır.

Araştırma 584 kadın, 124 erkek olmak üzere toplam 708 kişi ile gerçekleştirilmiştir.

Araştırmanın evreni Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ne 2018-2019 eğitim öğretim yılında kayıtlı öğrencilerden oluşmaktadır. Araştırma evreninden uygun örnekleme yöntemi ile gönüllülük esas alınarak örneklem belirlenmiştir. Uygun örnekleme, çalışma için uygun olan, ulaşılabilen ve hazır insan gruplarını içermektedir.

Araştırmada veriler Bilişsel Esneklik Envanteri, Yetişkinler için Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği ve Stresle Başa Çıkma Tutumları Envanteri ile toplanmıştır. Ayrıca katılımcılara ilişkin demografik değişkenlere ilişkin bilgilere ulaşmak amacıyla araştırmacı tarafından geliştirilen Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır.

Veriler hazır İstatistik Paket Programı yardımıyla analiz edilmiştir. Veri analizi için betimsel istatistik, korelasyon katsayısı, bağımsız gruplarda t testi ve varyans analizi yöntemleri kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda;

 Öğrencilerin ağırlıklı olarak aktif planlama, dine sığınma ve dış yardım arama stresle

(7)

başa çıkma yöntemlerini kullandıkları,

 Katılımcıların bilişsel esneklik düzeylerinin orta üstü olduğu,

 Katılımcıların psikolojik dayanıklılık düzeylerinin ağırlıklı düşük olduğu,

 Psikolojik dayanıklılık arttıkça bilişsel esnekliğin de arttığı,

 Bilişsel esneklik düzeyi arttıkça stresle başa çıkma tutumlarının da farklılaştığı,

 Kadın ve erkek katılımcıların stresle başa çıkma tutumları arasında fark olduğu,

 Yaş değişkenine göre stresle başa çıkmanın farklılaştığı,

 Barınma şeklinin stresle başa çıkmayı farklılaştırdığı,

 Doğum sırasının stresle başa çıkmada faktör olduğu,

 Erkek katılımcıların bilişsel esneklik düzeylerinin, kadın katılımcılara göre daha yüksek olduğu fakat kadın katılımcıların psikolojik dayanıklılık düzeylerinin erkeklerden daha yüksek olduğu,

 Yaş arttıkça hem bilişsel esneklik hem de psikolojik dayanıklılık düzeyinin arttığı,

 Barınma şekli değişkeni açısından incelendiğinde aileyle kalan katılımcılarda bilişsel esnekliğin en düşük düzeyde olduğu,

 Doğum sırasına göre tek çocuklarda bilişsel esnekliğin en düşük düzeyde olduğu bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler: Bilişsel esneklik, Psikolojik dayanıklılık, Stres, Stresle başa çıkma.

(8)

ABSTRACT

ANALYSIS OF THE CORRELATION BETWEEN COGNITIVE FLEXIBILITY AND PSYCHOLOGICAL RESILIENCE IN COPING WITH

STRESS

Gülşah GEYİK KOÇ, Master’s Thesis Supervisor: Prof. Dr. Murat İSKENDER Sakarya University, 2020

The main aim of the study is to analyse the correlation between cognitive flexibility and psychological resilience in coping with stress. Furthermore, it was analyzed whether cognitive flexibility, psychological resilience and coping with stress differed depending on demographic variables. In the study, cognitive flexibility and psychological resilience were considered as independent variables whereas coping with stress was considered as a dependent variable.

The research was conducted with relational screening method. The main purpose of this method is to reveal the existing as its own and determining the correlation between independent and dependent variables. In the research, firstly, the level of cognitive flexibility, psychological resilience and coping strategies were determined and then this method was benefited to define the direction and severity of correlation between the variables and whether they are meaningful or not.

The research was conducted with a total of 708 people, including 584 women and 124 men.

The universe of the research consists of students enrolled in Sakarya University Faculty of Education in the academic year 2018-2019. The paradigm was specified on the basis of volunteering with the appropriate sampling method from the research population. Convenient paradigm includes groups of people that are appropriate for the study, accessible for education and available.

In the study, the data were collected with the Cognitive Flexibility Inventory, Psychological Resilience Scale for Adults and Coping with Stress Attitudes Inventory. In addition, Personal Information Form, developed by the researcher, was used to attain data about demographic variables related to the participants.

The data were analyzed with the help of the Statistical Package Program. Descriptive statistical techniques, correlation coefficient, t test in independent groups and variance analysis methods were used for data analyses. As a result of these analyses;

(9)

 Students mainly use methods as active planning, taking refuge in religion and foreign aid seeking to cope with stress,

 The cognitive flexibility levels of the participants were above the average,

 The level of psychological resilience of the participants was predominantly low,

 Cognitive flexibility rises as psychological resilience develops,

 Attitudes to cope with stress varies as cognitive flexibility level increases,

 The attitudes of male and female participants to cope with stress differs,

 Coping with stress varies depending on the age variables,

 Accommodation type has an impact on coping with stress,

 Birth order is a factor in dealing with stress,

 Male participants are superior to female participants in cognitive flexibility whereas female participants surpass male participants in psychological resilience,

 As the age rises, both cognitive flexibility and psychological resilience level increase,

 Assessing upon the type of accommodation variable, cognitive flexibility was the lowest in the participants staying with the family,

 Depending on birth order, cognitive flexibility was found to be the lowest for the kids without siblings.

Keywords: Cognitive flexibility, Psychological resilience, Stress, Coping with stress.

(10)

İÇİNDEKİLER

BİLDİRİM ... i

ÖN SÖZ ... ii

ÖZET ... iii

ABSTRACT ... v

İÇİNDEKİLER ... vii

TABLOLAR LİSTESİ ... xii

ŞEKİLLER LİSTESİ ... xiv

BÖLÜM I ... 1

GİRİŞ ... 1

1.1. Problem Durumu ... 1

1.2. Araştırmanın Amacı Ve Önemi ... 1

1.3. Problem Cümlesi ... 2

1.4. Alt Problemler ... 2

1.5. Varsayımlar ... 3

1.6. Sınırlılıklar ... 4

1.7. Tanımlar ... 4

BÖLÜM II ... 5

ARAŞTIRMANIN KURAMSAL ÇERÇEVESİ VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ... 5

2.1. Araştırmanın Kuramsal Çerçevesi ... 5

2.1.1. Bilişsel Esneklik ... 5

2.1.2. Bilişsel Esnekliği Açıklayan Kuramlar ... 6

2.1.2.1. Bilişsel Davranışçı Model ... 6

2.1.2.2. Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi Modeli ... 7

2.2.1. Psikolojik Dayanıklılık ... 7

(11)

2.2.2. Psikolojik Dayanıklılığı Etkileyen Faktörler ... 9

2.2.2.1. Risk Faktörleri ... 9

2.2.2.2. Koruyucu Faktörleri ... 9

2.2.2.3. Olumlu Sonuçlar ... 10

2.3.1. Stres ... 10

2.3.2. Stres Belirtileri ... 11

2.3.3. Stres Kaynakları ... 12

2.3.4. Stres Türleri ... 14

2.3.5. Stres Modelleri ... 15

2.3.5.1. Walter Cannon’un “Savaş Ya Da Kaç” Modeli ... 15

2.3.5.2. Selye’nin Genel Uyum Sendromu ... 15

2.3.5.3. Etkileşimsel Kuram ... 16

2.3.6. Stresle Başa Çıkma ... 16

2.4. İlgili Araştırmalar ... 17

2.4.1 Bilişsel Esneklik İle İlgili Araştırmalar ... 17

2.4.2. Psikolojik Dayanıklılık İle İlgili Araştırmalar ... 19

2.4.3 Stresle Başa Çıkma İle İlgili Araştırmalar ... 20

BÖLÜM III ... 22

YÖNTEM ... 22

3.1. Araştırmanın Yöntemi ... 22

3.2. Araştırmanın Evreni Ve Örneklemi ... 22

3.3. Veri Toplama Araçları Ve Veri Toplama Süreçleri ... 23

3.3.1. Bilişsel Esneklik Envanteri ... 23

3.3.2. Yetişkinler İçin Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği ... 24

3.3.3. Stresle Başa Çıkma Tutumları Envanteri ... 24

3.4. Verilerin Analizi ... 24

(12)

BÖLÜM IV ... 25

BULGULAR ... 25

4.1. Problem Cümlesine İlişkin Bulgular... 25

4.1.1. Bilişsel Esneklik Ve Psikolojik Dayanıklılık İle Stresle Başa Çıkma Arasında Anlamlı Bir İlişki Var Mıdır? ... 25

4.2. Alt Problemlere İlişkin Bulgular ... 26

4.2.1. Katılımcıların Stresle Başa Çıkma Tutumları Nasıldır? ... 26

4.2.2. Katılımcıların Bilişsel Esneklik Düzeyleri Nasıldır? ... 28

4.2.3. Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Düzeyleri Nasıldır? ... 29

4.2.4. Stresle Başa Çıkma Tutumları; Cinsiyet, Yaş, Sınıf Düzeyi, Barınma Şekli, Doğum Sırası, Algılanan Sosyoekonomik Düzey Ve Algılanan Akademik Başarı Düzeyi Değişkenlerine Göre Anlamlı Bir Fark Göstermekte Midir? ... 30

4.2.5. Bilişsel Esneklik Ve Psikolojik Dayanıklılık Düzeyleri; Cinsiyet, Yaş, Sınıf Düzeyi, Barınma Şekli, Doğum Sırası, Algılanan Sosyoekonomik Düzey Ve Algılanan Akademik Başarı Düzeyi Değişkenlerine Göre Farklılaşmakta Mıdır? ... 43

BÖLÜM V ... 53

SONUÇ, TARTIŞMA VE ÖNERİLER ... 53

5.1. Sonuç Ve Tartışma ... 53

5.1.1. Bilişsel Esneklik Ve Psikolojik Dayanıklılık İle Stresle Başa Çıkma Arasındaki İlişkilere Yönelik Sonuçların Tartışılması ... 53

5.1.2. Katılımcıların Stresle Başa Çıkma Tutumlarına İlişkin Sonuçların Tartışılması .. 54

5.1.3. Katılımcıların Bilişsel Esneklik Düzeylerine İlişkin Sonuçların Tartışılması ... 54

5.1.4. Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Düzeylerine İlişkin Sonuçların Tartışılması ... 54

5.1.5. Cinsiyet Değişkeni Açısından Stresle Başa Çıkma Tutumlarına İlişkin Sonuçların Tartışılması ... 55

5.1.6. Yaş Değişkeni Açısından Stresle Başa Çıkma Tutumlarına İlişkin Sonuçların Tartışılması ... 55

(13)

5.1.7. Sınıf Düzeyi Değişkeni Açısından Stresle Başa Çıkma Tutumlarına İlişkin

Sonuçların Tartışılması ... 56

5.1.8. Barınma Şekli Değişkeni Açısından Stresle Başa Çıkma Tutumlarına İlişkin Sonuçların Tartışılması ... 56

5.1.9. Doğum Sırası Değişkeni Açısından Stresle Başa Çıkma Tutumlarına İlişkin Sonuçların Tartışılması ... 57

5.1.10. Algılanan Sosyoekonomik Düzey Değişkeni Açısından Stresle Başa Çıkma Tutumlarına İlişkin Sonuçların Tartışılması ... 58

5.1.11. Algılanan Akademik Başarı Düzeyi Değişkeni Açısından Stresle Başa Çıkma Tutumlarına İlişkin Sonuçların Tartışılması ... 58

5.1.12. Cinsiyet Değişkenine Göre Bilişsel Esneklik Ve Psikolojik Dayanıklılık Düzeylerine İlişkin Sonuçların Tartışılması ... 59

5.1.13. Yaş Değişkenine Göre Bilişsel Esneklik Ve Psikolojik Dayanıklılık Düzeylerine İlişkin Sonuçların Tartışılması ... 60

5.1.14. Sınıf Düzeyi Değişkenine Göre Bilişsel Esneklik Ve Psikolojik Dayanıklılık Düzeylerine İlişkin Sonuçların Tartışılması ... 60

5.1.15. Barınma Şekli Değişkenine Göre Bilişsel Esneklik Ve Psikolojik Dayanıklılık Düzeylerine İlişkin Sonuçların Tartışılması ... 61

5.1.16. Doğum Sırası Değişkenine Göre Bilişsel Esneklik Ve Psikolojik Dayanıklılık Düzeylerine İlişkin Sonuçların Tartışılması ... 61

5.1.17. Algılanan Sosyoekonomik Düzey Değişkenine Göre Bilişsel Esneklik Ve Psikolojik Dayanıklılık Düzeylerine İlişkin Sonuçların Tartışılması ... 61

5.1.18. Algılanan Akademik Başarı Düzeyi Değişkenine Göre Bilişsel Esneklik Ve Psikolojik Dayanıklılık Düzeylerine İlişkin Sonuçların Tartışılması ... 62

5.2. Öneriler ... 63

5.2.1. Araştırma Sonuçlarına Dayalı Öneriler ... 63

5.2.2. Gelecek Araştırmalara Yönelik Öneriler ... 64

KAYNAKLAR ... 66

EKLER ... 74

(14)

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ... 78

(15)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık ile stresle başa çıkma arasındaki ilişkiye ait korelasyon sonuçları ... 25 Tablo 2. Katılımcıların stresle başa çıkma tutum puan ortalamaları ve standart sapmaları ...

... 26 Tablo 3. Katılımcıların bilişsel esneklik düzeyine ilişkin frekans ve yüzdelikler ... 28 Tablo 4. Katılımcıların psikolojik dayanıklılık düzeylerine ilişkin frekans ve yüzdelikler ...

... 30 Tablo 5. Cinsiyet değişkenine göre katılımcıların stresle başa çıkma tutum puan ortalamaları ve standart sapmaları ... 31 Tablo 6. Cinsiyet değişkenine göre katılımcıların stresle başa çıkma tutumları t değerleri ....

... 32 Tablo 7. Yaş değişkenine göre katılımcıların stresle başa çıkma tutum puan ortalamaları ve standart sapmaları ... 32 Tablo 8. Yaş değişkenine göre katılımcıların stresle başa çıkma tutumları f değerleri ... 33 Tablo 9. Sınıf düzeyi değişkenine göre katılımcıların stresle başa çıkma tutum puan ortalamaları standart sapmaları ... 33 Tablo 10. Barınma şekli değişkenine göre katılımcıların stresle başa çıkma tutum puan ortalamaları standart sapmaları ... 35 Tablo 11. Doğum sırası değişkenine göre katılımcıların stresle başa çıkma tutum puan ortalamaları standart sapmaları ... 37 Tablo 12. Algılanan sosyoekonomik düzey değişkenine göre katılımcıların stresle başa çıkma tutum puan ortalamaları standart sapmaları... 38 Tablo 13. Algılanan sosyoekonomik düzey değişkenine göre katılımcıların stresle başa çıkma tutum puan ortalamalarına ilişkin f değerleri ... 40 Tablo 14. Algılanan akademik başarı düzeyi değişkenine göre katılımcıların stresle başa çıkma tutum puan ortalamaları standart sapmaları ... 40 Tablo 15. Algılanan akademik başarı düzeyi değişkenine göre katılımcıların stresle başa

(16)

çıkma tutum puan ortalamalarına ilişkin f değerleri ... 41 Tablo 16. Cinsiyet değişkenine göre katılımcıların bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık puan ortalamaları ve standart sapmaları ... 43 Tablo 17. Cinsiyet değişkenine göre katılımcıların bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık t değerleri ... 43 Tablo 18. Yaş değişkenine göre katılımcıların bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık puan ortalamaları ve standart sapmaları ... 44 Tablo 19. Yaş değişkenine göre katılımcıların bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık t değerleri ... 44 Tablo 20. Sınıf düzeyi değişkenine göre katılımcıların bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık puan ortalamaları standart sapmaları ve f değerleri ... 45 Tablo 21. Barınma şekli değişkenine göre katılımcıların bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık puan ortalamaları ve standart sapmaları ... 46 Tablo 22. Barınma şekli değişkenine göre katılımcıların bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık f değerleri... 47 Tablo 23. Doğum sırası değişkenine göre katılımcıların bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık puan ortalamaları ve standart sapmaları ... 48 Tablo 24. Doğum sırası değişkenine göre katılımcıların bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık f değerleri... 48 Tablo 25. Algılanan sosyoekonomik düzey değişkenine göre katılımcıların bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık puan ortalamaları ve standart sapmaları ... 50 Tablo 26. Algılanan sosyoekonomik düzey değişkenine göre katılımcıların bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık f değerleri ... 51 Tablo 27. Algılanan akademik başarı düzeyi değişkenine göre katılımcıların bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık puan ortalamaları ve standart sapmaları ... 52 Tablo 28. Algılanan akademik başarı düzeyi değişkenine göre katılımcıların bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık f değerleri ... 52

(17)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1. Katılımcıların stresle başa çıkma düzeyleri ... 27 Şekil 2. Katılımcıların bilişsel esneklik düzeyleri ... 28 Şekil 3. Katılımcıların psikolojik dayanıklılık düzeyleri... 29

(18)

BÖLÜM I

GİRİŞ

1.1. Problem durumu

İnsan biyo-psikososyal bir canlıdır ve bu sebeple iç ve dış etkenlerle sürekli iletişim içinde olmaktadır. Bu etkenler bireyin mevcut düzenini bozucu bir etkiye sahip olduğunda bireyde stres meydana getirdiği söylenebilir. Yaşamda stresle karşılaşmamak mümkün değildir ancak stresin birey üzerindeki etkisini kontrol etmek mümkün görünmektedir. Bu noktada bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık kavramları önem kazanmaktadır. Bilişsel esneklik bireyin düzenli olarak değişen veya karmaşık anlarda stresle baş edebilmesini mümkün kılan ve işlevselliğini arttıran önemli bir özelliktir (Shawn Burke, Pierce ve Salas, 2006). Bu durumun bireylerin zorlu anlarda alternatif oluşturabildiğini ve diğer seçenekleri fark eden bireylerin stresini düşürdüğü söylenebilir. Psikolojik dayanıklılığın da stresle başa çıkmada yardımcı olan bir kişilik özelliği olduğu ifade edilmektedir (Terzi, 2005).

Bu araştırmanın amacı; bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık ile stresle başa çıkma arasındaki ilişkinin araştırılması ve ayrıca bu üç değişkeni bazı demografik değişkenlere göre incelemektir. Literatürde bilişsel esneklik, psikolojik dayanıklılık ve stresle başa çıkma kavramlarını inceleyen araştırmalar olmasına rağmen, bu üç değişkenin birlikte incelendiği bir araştırmaya ulaşılamamıştır. Bireyin sahip olduğu bilişsel esneklik düzeyi ve psikolojik dayanıklılık düzeyi ile stresle başa çıkma tutumlarının oluşturacağı yapının etkisi araştırılmaya değerdir. Sonuç olarak hazırlanan bu tezin ilgili alanyazına katkı sağlayacağı söylenebilir.

1.2. Araştırmanın amacı ve önemi

Bilişsel esneklik, psikolojik dayanıklılık ve stresle başa çıkma tutumları arasında nasıl bir korelasyon olduğu, bu ilişkinin yönü ve ilişkinin anlamlı olup olmadığına ilişkin literatürde bir çalışma olmadığı gözlenmiştir. Bu bağlamda çalışmanın “orijinal” olduğu söylenebilir.

Bilişsel esneklik, psikolojik dayanıklılık ve stresle başa çıkma tutumları arasında bir ilişkinin

(19)

olup olmadığını belirlemek ve bu ilişkinin yönü ve şiddetine göre baş etme eylem planları oluşturmak mümkün olacaktır. Aynı zamanda bu değişkenler arasında belirlenen ilişkinin psikolojik iyi olma sürecinde hem koruyucu hem önleyici hem de iyileştirici özelliğe sahip olacağı düşünülmektedir. Bu bağlamda çalışmanın “gerekli” olduğu söylenebilir.

Bilişsel esneklik, psikolojik dayanıklılık ve stresle başa çıkma değişkenleri ruh sağlığı açısından olmakla birlikte bireylerin eğitsel ve sosyal yaşantıları için de önemli birer faktördür. Bilişsel esneklik bireyin doğru seçimler yapabilmesini sağlarken, psikolojik dayanıklılık bu süreçte kalmasını, stresle başa çıkma ise beklenmeyen durumlarla doğru baş etme yöntemlerini kullanma becerisi sağlar. Üniversite öğrencilerinin yaşadıkları eğitsel, sosyal ve psikolojik problemler düşünüldüğünde araştırmanın “güncel” olduğunu söylemek mümkündür. Araştırma sonucunda elde edilecek bulgulardan öğrencilerin, öğretim elemanlarının ve alandaki psikolojik danışmanların yararlanacağı düşünüldüğünde çalışmanın “işlevsel” olduğu söylenebilir.

1.3. Problem cümlesi

Bilişsel esneklik ve psikolojik dayanıklılık ile stresle başa çıkma arasında anlamlı bir ilişki var mıdır?

1.4. Alt problemler

 Katılımcıların;

a. Bilişsel esneklik,

b. Psikolojik dayanıklılık ve

c. Stresle başa çıkma düzeyleri nasıldır?

 Katılımcıların bilişsel esneklik düzeyleri;

a. cinsiyet b. yaş

c. sınıf düzeyi d. barınma şekli

(20)

e. doğum sırası

f. algılanan sosyoekonomik düzey

g. algılanan akademik başarı düzeyi değişkenlerine göre anlamlı bir fark göstermekte midir?

 Katılımcıların psikolojik dayanıklılık düzeyleri;

a. cinsiyet b. yaş

c. sınıf düzeyi d. barınma şekli e. doğum sırası

f. algılanan sosyoekonomik düzey

g. algılanan akademik başarı düzeyi değişkenlerine göre anlamlı bir fark göstermekte midir?

 Katılımcıların stresle başa çıkma tutumları;

a. cinsiyet b. yaş

c. sınıf düzeyi d. barınma şekli e. doğum sırası

f. algılanan sosyoekonomik düzey

g. algılanan akademik başarı düzeyi değişkenlerine göre anlamlı bir fark göstermekte midir?

1.5. Varsayımlar

 Çalışma grubunda yer alan bireyler Kişisel Bilgi Formunun, Stresle Başa Çıkma Tutumları Envanterinin, Yetişkinler için Psikolojik Dayanıklılık Ölçeğinin ve Bilişsel Esneklik Envanterinin maddelerini objektif bir şekilde yanıtlamışlardır.

(21)

 Araştırmanın örnekleminin evreni temsil ettiği varsayılmaktadır.

1.6. Sınırlılıklar

 Çalışmanın hipotezlerinin sınanmasına ilişkin toplanan veriler Stresle Başa Çıkma Tutumları Envanteri’nden, Yetişkinler için Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği’nden, Bilişsel Esneklik Envanteri’nden ve Kişisel Bilgi Formu’ndan elde edilen verilerle sınırlıdır.

 Üniversite öğrencileriyle sınırlıdır.

1.7. Tanımlar

Stres: Stres, bireyin fiziksel ve sosyal çevreden kaynaklanan uyumu bozan şartların sonucunda hem bedensel hem de ruhsal sınırlarını aşarak göstermiş olduğu tepkilerdir (Cüceloğlu, 2002).

Stresle başa çıkma: Duygusal ya da davranışsal olarak, stres oluşturan durum, olgu ve olaylar sonucunda bireydeki gerginliği azaltan ya da ortadan kaldıran tepkilerdir (Gündüz ve Gökçakan, 2003).

Psikolojik dayanıklılık: Bireyin gelişim süreci içerisinde yüksek risk faktörlerine maruz kalmasına rağmen başarılı bir biçimde uyum sağlamasını olanaklı kılan koruyucu mekanizmalara ve özelliklere sahip olmasıdır (Benard, 1991).

Bilişsel esneklik: Bilişsel esneklik; insanların alternatif seçenekleri bilmesi, yeni durumlara uyum aşamasında esnek olabilmeleri, esnek olabildikleri hallerde kendilerini yetkin olarak addetmesi şeklinde tanımlanmaktadır (Martin ve Rubin 1995; Martin ve Anderson 1998;

Martin, Anderson ve Thewett, 1998).

(22)

BÖLÜM II

ARAŞTIRMANIN KURAMSAL ÇERÇEVESİ VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Araştırmanın kuramsal çerçevesi

Bu bölümde; bilişsel esneklik, psikolojik dayanıklılık, stres ve stresle başa çıkma kavramları ile ilgili kuramsal açıklamalar bulunmaktadır.

2.1.1. Bilişsel esneklik

Bilişsel esneklik, insanın iletişim seçeneklerindeki farkındalığını, bir duruma uyum sağlayabilme becerisini ve esnek davranma hususundaki özgüvenini kapsamaktadır (Martin ve Anderson, 1998)

Çuhadaroğlu (2011) bilişsel esnekliği, bireyin umulmadık bir olayla karşı karşıya kaldığında bu duruma uyum sağlayabilmesi, yeni ve alternatif çözümler üretebilmesi olarak tanımlamaktadır.

Bilişsel esneklik komplike bir bilginin basit hale getirilmesi biçiminde tanımlanmıştır (Spiro ve Jacobson, 1993). Spiro ve Jeng'e göre bilişsel esneklik, kişinin değişen durumlara uygun tepki verebilmek adına mevcut bilgilerini spontane bir şekilde yeniden yapılandırması olarak tanımlanmıştır (Akt. Çelikkaleli, 2014a).

Denis ve Vander Wal'a (2010) göre, bilişsel esneklik; zor durumları denetim altına alınabilir olarak algılama eğilimi; hayatı sürdürürken meydana gelen olayları ve insan davranışlarının birçok alternatif açıklamaları olabileceğinin farkına varma yeteneği; zor durumlar karşısında alternatif çözümler üretme yeteneği olmak üzere bu üç yönü kapsamaktadır.

Bilişsel esneklik kurallar ve kavramlar değişse de bunlar arasındaki geçişi yapma ve duruma uydurma yeteneğidir. Bilişsel olarak esnek olmak sorunlar karşısında yeni durumlara tam olarak uygun tepkiler verebilmek için gereklidir (Hurtubise ve Howland, 2016).

Canas ve arkadaşlarına (2006)’a göre bilişsel esneklik sahip olunan bilgi işleme stratejilerini

(23)

ani gelişen durumlara ve yeni oluşan çevreye karşı uyum sağlamaya yönelik gösterilen davranışlar bütünüdür.

2.1.2. Bilişsel esnekliği açıklayan kuramlar 2.1.2.1. Bilişsel davranışçı model

Bilişsel davranış terapisi insanların duygu, davranış ve fizyolojisinin yaşanan olaylar karşısında öznel algılardan etkilendiğini söyleyen bilişsel modele dayanmaktadır. Bilişsel model; durum/olay, otomatik düşünceler (bilişsel çarpıtmalar) ve tepki (duygusal, davranışsal, fizyolojik) içermektedir.

Bilişsel modele göre, insanların duygusal açıdan nasıl hissettikleri ve ne şekilde davrandıkları, bir durum hakkında düşünme ve yorumlama şekli ile ilişkilidir. Yaşanan durum kişinin hissetme tarzını veya durum karşısında yaptıklarını doğrudan belirlemez;

verilen duygusal tepkilere kişinin algısı aracılık eder. Bilişsel davranışçılar kişinin açık şekilde belirttiği yüzeysel düşünme seviyesi ile beraber çalışan daha derin düşünme seviyesiyle ilgilenirler (Beck, 2018).

Bilişsel davranışçı terapi açısından bakıldığında ise bireylerin bilişleri, şemalar ve otomatik düşünceler olmak üzere iki düzeyde incelenir. Şemalar uyaranları eleyen, kodlayan ve değerlendiren bilişsel yapılardır. Şemaların esnek, açık ve geçirgen olması istenir bir durumken, tam tersi özellikteki şemalar da bireyin psikolojik sağlığını tehlikeye atmaktadır.

Bochner ve Kelly’e (1974) göre bilişsel davranışçı terapide bilişsel esneklik bireylerin durumları çeşitli açılardan görmesi ardından da problemin ihtiyaç duyduklarına adapte olması şeklinde tanımlanmaktadır. Bilişsel esneklik, sert ve uyumsuz tutumların tersi bir yapıyı ifade eder.

Bilişsel davranışçı terapi depresyonda olan bireylerin düşüncelerinin katı olduğunu ve çeşitli bilişsel çarpıtmalarının olduğunu savunur. Özellikle “ya hep ya hiç” biçimindeki düşünme tarzlarının katı düşünceler olduğu belirtilmektedir (Moore, 1996). Bilişsel terapi bireylerin istikrarlı düşünce haline ulaşmasını amaç edinmektedir. Bilişsel esnekliğin geliştirilmesinde bilişsel terapiler kullanışlı ve yararlıdır (Dennis ve Vander, 2010). Ayrıca bilişsel davranışçı terapideki olumsuz otomatik düşünceler ve bilişsel çarpıtmalar da katı ve ısrarcı bir yapıya sahiptir ve uyumu zorlaştıran bu düşünme şekillerinin yıkılıp uyumlu yaklaşımlarla

(24)

değiştirilmesi hedeflenir (Beck, Rush, Shaw ve Emery, 1979).

2.1.2.2. Akılcı duygusal davranışçı terapi modeli

Ellis’in geliştirdiği akılcı duygusal davranışçı terapi, duygu ve davranış değişimi için mevcut inanç sisteminin değiştirilmesi gerektiği fikrini savunmaktadır. Akılcı duygusal davranışçı terapi, katı bir düşünce yapısına sahip olmanın fonksiyonel olmayan bilişsel yapılara sebep olabileceğini belirtmektedir. Akılcı duygusal davranışçı terapi’ye göre, bireyin ruhsal sağlığını olumsuz etkileyen ve uyumunu güçleştiren ekstrem inançlar, katı bilişlerden kaynaklanmaktadır. Düşünce, duygu ve davranışların bir çark gibi sürekli etkileşim halinde olduğunu ve yaşanan duygusal rahatsızlıkların nedeninin irrasyonel düşünceler olduğunu savunur (Ellis, 1975). Bu yaklaşım ruhsal hastalıkların zemininde katılık, ruhsal sağlığın zemininde ise esneklik olduğunu kabul eder. Akılcı duygusal davranışçı terapi, daha fazla doyum alma, yapıcı ilişkiler kurulabilme ve kendi benliğine daha gerçekçi bakabilmede bilişsel esnekliğin önemli bir rolü olduğunu belirtir (Ellis ve Dryden, 2007).

2.2.1. Psikolojik dayanıklılık

Gerek ülkemizde gerekse başka birçok ülkede araştırmalara konu olan “resilience”

kavramının dilimize çevrilmesinde bir fikir birliği sağlanamasa da literatürde kavramın

“kendini toparlama gücü” (Çetinkaya, 2018), “yılmazlık” (Çalışkan, 2017), “psikolojik dayanıklılık” (Basım ve Çetin, 2011) ve “psikolojik sağlamlık” (Akar, 2018) biçiminde kullanıldığı görülmektedir. Bu çalışmada ilgili alanyazını içinden “psikolojik dayanıklılık”

terimi tercih edilmiştir.

Emmy Werner’ın 1950’de başlattığı boylamsal araştırma, psikolojik dayanıklılık kavramının oluşmasına ve geliştirilmesine öncülük eden çalışmalardan biridir. Bu araştırmada doğum öncesi travma, yoksulluk ve psikolojik sağlığı iyi olmayan ebeveyn gibi çeşitli risk faktörlerine maruz kalan çocukların gelişim ve uyumları izlenmiştir. Belli aralıklarla tekrarlanarak 40 yıl süren bu araştırmada, bazı çocukların maruz kalmış olduğu olumsuzlukların etkisinden kurtulmayı başarıp normal bir gelişim ve uyum gösterebildiği, fiziksel açıdan sağlıklı, sorumluluk sahibi ve benlik saygısı yüksek yetişkin bireyler haline geldiği gözlenmiş ve bu bireyler “dayanıklı” (resilient) olarak nitelendirilmişlerdir (Werner,

(25)

1993).

Psikolojik dayanıklılık bireyin stres yaşadığı durumdan galip çıkmasıdır. Hunter (2001), psikolojik dayanıklılığı başarı ve uyum sağlama süreci olarak ifade ederken, Luthans ve diğerleri (2007), bireyin pek çok negatif olguyla baş edebilme ve nihayetinde bu mücadele sürecinden galibiyetle çıkabilme becerisi olarak tanımlamışlardır. Masten (2001) ise psikolojik dayanıklılığı, kişinin ağır riske maruz kaldığında bu süreçten galip biçimde çıkabilmesi ve bu risk durumundan kurtulup en az etkilenme ile kısa sürede eski işlevselliğini kazanması olarak tanımlamıştır.

Dayanıklılık, bilişsel seviyede iyi niyetli bakış açısı ve kararlı biçimde başa çıkma eylemleri vasıtasıyla strese neden olan gündelik olayların etkilerini en aza indirgemeye yönelik kişilik temelli yönelimdir (Crowley ve diğ., 2003).

Masten, Morison, Pellegrini ve Teliegen (1990) psikolojik dayanıklılık kavramını tanımlarken; stres yaratıcı ve tehditkâr durumlara karşın başarılı bir adapte olabilme becerisine sahip olmak, bunu gerçekleştirebilmek için çaba sarf etmek ve nihayetinde başarıya ulaşmak ifadelerini kullanmıştır.

Ramirez (2007), psikolojik dayanıklılık kavramını; depresif ruh hali, hastalık, istenmeyen durumlar ve farklı geçişlere karşın süratle iyilik haline ulaşma becerisi ile birlikte; kendini toparlama, önceki iyi haline erişme, sıkıntılarını profesyonel biçimde arkasında bırakabilme biçiminde ifade etmiştir (Akt: Terzi, 2008). Psikolojik dayanıklılık, yaşanılan zor olaylar ve talihsizlikler karşısında başarılı olabilme becerisi olarak da ifade edilmiştir (Wagnild ve Young, 1993).

Block ve Kremen (1996)’e göre ise; olumsuz durumlar, engeller ve belirli olmayan durumlar karşısında adapte olma, başa çıkma ve başarı gösterme becerisidir.

Psikolojik dayanıklılık, stresin negatif tesirlerini minimuma indirgeyen ve hastalığa sebep olan gerginliği elimine eden bir özelliktir. (Klag ve Bradley, 2004).

Amerikan Psikoloji Derneği, psikolojik dayanıklılığı; yaşamsal zorluklar, travmatik durumlar, trajedi, tehdit, ailesel ya da sosyal ilişkilerde sorunlar gibi ciddi stres nedenleri, önemli sağlık sorunları, çalışma ortamından veya finansal sıkıntılardan kaynaklı stres durumlarına maruz kalındığında iyi uyum sağlama süreci biçiminde tanımlamaktadır (APA, 2019; Newman, 2005).

(26)

2.2.2. Psikolojik dayanıklılığı etkileyen faktörler

Risk faktörleri, koruyucu faktörler ve olumlu sonuçlar olarak üç başlıkta incelenebilir.

2.2.2.1. Risk faktörleri

Risk, canlının bir hasar alma durumuyla karşı karşıya olduğunu düşünme ya da zarar görme ihtimali bulunması anlamlarına gelmektedir. Genel itibarı ile risk faktörleri herhangi bir problemin devam etmesine neden olacak etkiler ya da olumsuz bir neticenin meydana gelme ihtimalini arttıracak unsurlar olarak tanımlanmaktadır (Gürgan, 2006, s.33).

Risk, mümkün görünen olumsuz neticeleri tahmin etme yeteneğine sahip bir değişken olmasıyla olumsuz yaşam şartlarını belirtmek amacıyla kullanılan bir terimdir. Bazı bilim insanları, çevrenin ve kişinin niteliklerine göre risk ile ilgili ayrıma gitmişlerdir. Risk unsurlarının miktarı ve yoğunluğu, risk unsurlarının doğası dışında psikolojik dayanıklılık tanımları bakımından yönlendiricidir. Söz konusu unsurlar; bireye ilişkin risk unsurları (zekâ düzeyinin yüksek olmaması, kaygılı kişilik yapısı, sağlık problemleri ile karşı karşıya olma, bireyin özgüveninin yeterli düzeyde olmaması, etkili baş etme yöntemlerini yeterince kullanamaması, kendini gerektiği gibi anlatamaması, saldırgan ve sinirli kişiliğin bulunması), ailevi risk unsurları (ailedeki bireylerin hastalıkları, anne-babanın boşanması, tek ebeveynle yaşama, ebeveyn-çocuk arasında sağlıklı ilişkinin oluşturulamaması, katı veya değişken disiplin anlayışı, kardeşlerin iyi anlaşamaması, ebeveynler arası anlaşmazlık ve kavga, ailenin önem vermemesi ve suistimal gibi) ve toplumla alakalı risk unsurları (düşük gelir durumu, evin ve eğitim kurumunun yeterli düzeyde olmaması, örnek alınacak kişilerin bulunmaması, uyuşturucu ve alkol tüketimi ve iş bulamama gibi) şeklinde üç grupta toplanmıştır.

2.2.2.2. Koruyucu faktörler

Riskin etkilerini en aza indirgeyen veya yok eden, adaptasyonu ve kişinin uygun olma durumunu artıran halleri belirtmektedir (Masten, 1994). Kişide ve kişinin içinde yaşadığı

(27)

çevrede koruyucu unsurların bulunması, bir yandan sorunu oluşmadan önlemeyi ve bir sorun davranışın meydana gelme ihtimalini minimuma indirmeyi sağlarken; öte yandan mevcut problemin etkilerini indirgeyerek kişinin ruhsal ve fiziksel iyi olma haline destek olacak davranış, tutum ve bilgileri geliştirmesine katkı sağlaması suretiyle, problemlere karşı koymasına yardımcı olur. Psikolojik dayanıklılık bağlamında yapılan araştırmalar koruyucu faktörleri, içsel faktörler (sosyal yeterlilik, sorunun üstesinden gelme kabiliyeti, öz benlik, amaç ve fark etme hissi) ve dışsal faktörler (ebeveynlerle iletişimin düzgün bir şekilde işlemesi, güven duyacağı anne ve babaların bulunması, ev ortamında var olan güzel bir iklim, düzenli bir ev ortamı, ebeveynlerin yüksek eğitim düzeyleri, aile içinde eğitimin desteklenen bir olgu olması, sosyoekonomik açıdan avantajlı konumda bulunulması, sorumluluk duygusuna sahip ve kurallara riayet eden arkadaşların olması, okulun iyi olması, sosyal etkinlikler ile iyi ve sürekli bağlantılar, bulunulan çevredeki insanların birbirine duyduğu güvenin yüksek olması) şeklinde incelemektedir.

2.2.2.3. Olumlu sonuçlar

Kişiye ait olan iç ve dış koruyucu etkenlerle, risk etkenlerinin üstesinden gelmesi neticesinde elde ettiği sonuçlardır. Bu yeterlilikler; kişinin gelişimini gerçekleştirmesi, eğitim sürecinde başarı sağlanması, çevresiyle pozitif etkileşim kurması, suç işleme olasılığının düşük olması, ruhsal sorunların veya belirtilerinin düzeyinin düşük olması, mutlu olması, eğitim hayatını sürdürmesi, sosyal sorumluluk ile ilgili etkinliklere dahil olması, ders dışı etkinliklere gönüllü katılması, kurallara uyması, arkadaşlar çevresinde onaylanması, psikopatolojinin bulunmaması, kendini sevmesi ve benimsemesi, uyumlu bir birey olması, kötü düşüncelerden uzak kalması, hayattan keyif alma şeklinde pozitif neticelerdir. Bu sebeple olumlu bir netice olarak yaşamdan zevk alma, kişinin risk faktörlerini yok edip kendisinde ve çevresinde var olan koruyucu unsurları dikkate alması ile sahip olduğu bir yeterlilik olarak düşünülebilir.

2.3.1. Stres

İnsanoğlu var olduğundan bu yana stres kavramının varlığını sürdürdüğü ve zaman içerisinde stres kavramının birçok araştırmaya konu olduğu görülmektedir.

(28)

Stres sözcüğünü bilimsel olarak açıklayan ilk kişi, 1600’lü yıllarda yaşamış fizik düşünürü Robert Hooke'dur. Hooke'a göre stres, elastik olan nesneye uygulanan dış gücün ağırlığının etkilediği alandır. Fizikteki stresin bu anlamda kullanımından sonra başka bilim dallarında anlamı değişse de 20. yüzyılda fizyoloji, psikoloji ve sosyoloji gibi bilim dallarında derin etkisi olmuştur (Lazarus, 1993).

Stres, canlının fiziksel ve zihinsel sınırları açısından tehdit altında olduğunu düşünmesi, zorlanması ile meydana gelen bir duygu durumudur (Baltaş ve Baltaş 2008).

Bir başka tanıma göre stres, bireyin kendisinden veya çevresinden kaynaklanan değişimleri aşamadığı, zorlandığı ve bu durumu tehdit edici algıladığında, fiziksel ve psikolojik açıdan su yüzüne çıkan aşırı uyarılma durumudur (Lazarus ve Folkman, 1984).

Stres, canlıyı etkileyen durum karşısında, canlının bedensel ve ruhsal sınırlarının zorlanması ya da tehdit öğesi olarak algılanması neticesinde ortaya çıkan tepki halidir (Yıldırım, 1991).

Ertekin (1993, s. 5), stresin başlangıç durumunda ruhsal tabanlı bir kavram olmasına karşın, bir müddet sonra bu durumun devam etmesi halinde bedensel neticelerinin de ortaya çıkabileceğini belirtmektedir. Strese sebep olan faktörler aynı olmasa da biyolojik açıdan tepkisi her zaman aynıdır (Yates, 1986, s.29).

Lazarus ve Folkman (1984) stresi, kişinin karakter özelliklerini içeren, kişi ile çevre arasındaki ilişki ve çevresel etmenlerin kişi üzerinde yarattığı etki olarak tanımlamaktadır.

Farklı bir tanıma göre ise stres, kişinin yaşadığı reel dünya ile var olmasını umut ettiği dünya arasındaki farklılıklara karşı gösterdiği tepkidir (Magnuson, 1990).

Stres; gerginlik, tahakküm, kaygı, tutarsızlık, sıkıntı ve kısıtlanma gibi kavramlarla bütünleşmektedir (Kaya ve Keskin, 2008). Fizik ve biyoloji kökeninde yüzyıllar öncesine kadar giden bu kavram en genel anlamıyla zorluk veya zorlanmadır (Graham, 1994; Lazarus, 1993). Benzer biçimde gerilim olarak da tanımlanmıştır (Koeske ve Kirk, 1993).

Selye (1956) stresi, bedene yüklenen her türlü değişmeye karşı, vücudun göstermiş olduğu genel tepkisi olarak tanımlamıştır (Akt. Güçlü, 2001).

2.3.2. Stres belirtileri

Kişi stresli olduğu anlarda bazı belirtiler göstermektedir. Bu belirtilerin; uyku problemleri, sürekli endişe duyma hali, yetersizlik duygusu, sindirim sisteminde sorunlar, aşırı alkol

(29)

tüketimi ve sigara kullanımı, yüksek tansiyon, sosyal hayatta iletişim kurmada zorlanması ve ruhsal denge bozukluğu hali olduğu belirtilmiştir (Güçlü, 2001). Kişi strese kısa süreliğine maruz kalsa dahi sonuçların kalıcı olmasına sebep olacak gerginlik, kalp atımı sayısında artış, aşırı alkol ve sigara kullanımı ile aşırı yeme gibi durumlara yol açabilir (Güçlü, 2001). Stresin belirtileri dört grupta toplanmıştır.

1. Fiziksel Belirtileri: Fiziksel düzeyde stres tepkisi, stres vericinin türüne bakılmaksızın sabit şekilde ortaya çıkar. Otonom sinir sistemi devreye girmesi neticesinde "savaş veya kaç”

tepkisi oluşur. Bu tepkinin sonucunda bireyde; baş ağrısı, yorgunluk ve enerji kaybı, düzensiz uyku, diyet yapma, diş gıcırdatma, enfeksiyon, kas ağrıları, sırt ağrıları, kabızlık, ishal, ülser, aşırı terleme ve yüksek tansiyon veya kalp krizi belirtileri görülür (Aydın, 2017;

Baltaş ve Baltaş, 2016; Güçlü, 2001).

2. Sosyal Belirtiler: Stres kişinin sosyal hayatında da birçok alanda kendini göstererek problemlere yol açmaktadır. Bu problemler; insanlara karşı güvensizlik, insanların hatalarını aramak ve sözlü olarak rencide etmek, başkalarını suçlamak, birçok kişiye küsmek veya konuşmamak, telaş içinde olmak, randevulara gitmemek veya yaklaşan randevuları iptal etmek ve sosyal aktiviteleri azaltmak şeklinde sıralanmıştır (Güçlü, 2001).

3. Duygusal ve Ruhsal Belirtileri: Duygusal ve ruhsal yönden kişide stres kaynaklı olarak;

duygudurumun çabuk ve devamlı değişmesi, özgüven kaybı, kaygı ya da kuşku hali, depresif davranma ya da birden ağlama, fazla hassas olma ve aşırı kırılganlık gösterme, sinirli gergin bir halde olma, düşmanca hisler, öfke kontrolünde zorlanma ve öfke patlamaları ve duygusal olarak tükenme hissi oluşabilmektedir (Baltaş ve Baltaş, 2016; Güçlü, 2001).

4. Zihinsel Belirtileri: Zihinsel yönden stres; karar vermede güçlüğe, konsantrasyon kaybına, iş hayatında performansın düşmesine, sık sık düşüncelere dalmalara ve aşırı hayal kurmalara, kişisel başarısızlıkları sürekli düşünmelere, unutkanlık ve yanlış anımsamalara, tek bir düşünceyle ilgilenmeye, muhakeme yeteneğinde zayıflama ve mizah anlayışında kayıplara yol açmaktadır (Güçlü, 2001).

2.3.3. Stres kaynakları

Antonovsky (1991), stres oluşumunda rol oynayan faktörleri yaşamsal olaylar çerçevesinde değerlendirmiş ve üç grupta toplamıştır. Bunlar; ani gelişen olaylar (kaza, deprem vs.), hayat boyunca yaşanılan önemli olaylar (anne olmak, baba olmak, evlenmek, mezun olmak vb.)

(30)

ve günlük hayattaki aksaklıklardır (Akt. Tekeli, 2010).

Pehlivan (1995) ise; kişinin kendisiyle ilgili olan stres kaynakları, kişinin çalışma çevresinin etkisiyle oluşan stres kaynakları ve kişinin yaşamış olduğu sosyal çevresinin oluşturduğu stres kaynakları olarak gruplamıştır (Akt. Güçlü, 2001).

Baltaş ve Baltaş (2016), bireyde stres tepkisinin oluşmasına neden olan durumları üç grupta toplamıştır;

1. Fiziki çevrenin yaşattığı stres kaynakları: Hava kirliliği, gürültü, insan yoğunluğu, teknolojinin gelişimiyle oluşan radyasyon, ısı dengesizliği, toz vb.

2. İş veya meşgul olunan durumdan kaynaklanan stres: İş şartlarının ağır olması, çalışma saatlerinden kaynaklı problemler, kısıtlı zamanda belirli sayıda üretim yapılan işler, aşırı yüklenilmiş ya da çok az iş, zaman baskısı, aşırı sorumluluk isteyen işler, katkı yapmanın zor olduğu veya yapılamadığı işler vb.

3. Psikososyal özelliklerden kaynaklanan stresler: Sosyal stresler kendi içerisinde üç gruba ayrılmaktadır:

a) Günlük stres: Günlük hayatta sürekli karşılaştığımız basit gerilimlerdir. İnsanların etkileşimleri sonucu ortaya çıkan ihtiyaçların karşılanmaması veya girişimlerin engellenmesi durumunda ortaya çıkar. Sıkışmış bir trafik, evde ağlayan bir çocuk, yanan akşam yemeği örnek verilebilir.

b) Gelişimsel stresler: Kişinin kronolojik durumuyla ortaya çıkan gelişmelerdir. Gelişim sürecindeki bir çocuğun bulunduğu dönemi sağlıksız ve başarısız şekilde yaşaması olumsuz stres verici etkilere yol açar. Sağlıklı ve başarılı bir biçimde atlatması ise özgüven ve stresle mücadele etme yeteneğinin gelişmesine destek sağlar.

c) Ani gelişen hayat krizlerinin oluşturduğu stresler: Kişinin hayatına biçim verebilen olayların, krizlerin, travmaların yarattığı stresler. Ağır hastalıklar, doğum, yakının ölümü, işine son verilmesi vb. (Baltaş ve Baltaş, 2016).

Kanner ve Lazarus, kişilerin hem günlük yaşamlarında başa çıkmayı zorlaştıran hem de sağlığı olumsuz yönde etkileyen stres kaynaklarını şöyle sıralamıştır;

1.Sorumluluk yükünün ağır gelmesi 2. Dış görünüşle ilgili endişeler 3. Kısıtlı bireysel enerji

(31)

4. Kariyer hakkında endişeler

5. Çalışılan işten yeterince tatmin olmamak

6. Yeterince dinlenememe ve eğlenceye zaman ayıramama 7. Yapılacak işlerin fazlalığı

8. Yalnızlık

9. Reddedilmeye dair korku

10. Yaşamın anlamı ile ilgili endişeler (Baltaş ve Baltaş, 2016).

2.3.4. Stres türleri

Stres kavramı akıllara gelince genellikle olumsuz ve zararlı gibi düşünülmektedir. Fakat stresin kişi için yıkıcı yönleri olacağı gibi yapıcı yönleri de vardır. Tehlike anlarında kişinin hayatta kalmasını sağlayan bilişsel ve fizyolojik tepkilerin yapıcı (eustress) stres olduğu belirtilmiştir. Yıkıcı (distress) stres ise yaşanılan stres yoğunluğunun ardından kişinin bu durumla baş edememesi sonucunda bedensel ve ruhsal problemlerle karşılaşması olarak tanımlanmıştır (Wong ve ark., 2006; akt. Bektaş, 2015).

Stres durumunda yaşanan zorlanmaların insanı yeni arayışlara yöneltme, daha fazla çalışma, fikir üreterek yeni bir yol keşfetme gibi süreçlere zorladığı bilinmektedir. Bu zorlanmalar sayesinde bedensel koşulların ve zihinsel kapasitesini gören kişi en uygun çözüm yollarını belirlemesiyle birlikte sürecin kendisini ileriye götürdüğünü fark edecektir. Bu durum bizlere stresin bireyi geliştiren ve ilerleten bir gücünün olduğunu göstermektedir (Baltaş ve Baltaş, 2016). Okulda sınav döneminde yaşanan stres veya yetişkinlikte kariyer yaparken yaşadığımız stres hep kazandırıcı ve yarınlara yönelik vaat edicidir. Bu zorlanmalar kişiyi psikososyal açıdan geliştirici niteliktedir (Baltaş ve Baltaş, 2016).

Psikososyal açıdan bizi geliştiren stres faktörleri olduğu kadar biyolojik gelişim ve değişimi sağlayan streslerin yaşanması da gereklidir. Çocuklarda 18-24. aylar arasında gerçekleşmesi beklenen konuşma becerisi o dönemde zorlayıcı ama bir o kadar zorunludur. Erinlik dönemi herkesin geçeceği bir hayat dilimidir. Fakat bu dönemde fiziksel, bilişsel, psikolojik, duygusal ve sosyal olarak birçok stresli durum içerir. Bunların aşılması insanlarda bir gelişim göstergesidir (Baltaş ve Baltaş, 2016). Sonuç olarak stresin olumlu ve olumsuz olarak ikiye ayrıldığı, olumlu stresin gelişim için faydalı ve gerekli olduğu, olumsuz stresin

(32)

ise kişide fiziksel ve psikolojik sorunlara yol açtığı söylenebilir.

2.3.5. Stres modelleri

2.3.5.1. Walter Cannon'un “savaş ya da kaç” modeli

Stres konusunda yapılan ilk çalışmalar Walter Cannon'un stres vericilere karşı canlının vermiş olduğu fizyolojik tepkileri araştırması, stres karşısında gösterilen tepkilerin betimlenmesi açısından önemli bir yer tutar (Baltaş ve Baltaş, 2016).

Walter Canon’a göre stres, canlının içsel dengesinin çevre kaynaklı uyarıcılar nedeniyle denge halinden çıkması durumunda oluşur. Walter bu durumu homeostatis ve “savaş ya da kaç tepkisi” terimleriyle açıklamaktadır. Walter, savaş ya da kaç tepkisinin bir taraftan canlının tehdit algısına yönelik hızlı reaksiyon göstermesini muhtemel gördüğü için uyumlu olduğunu, öte yandan da stresin ruhsal ve bedensel işlevleri bozucu etkileri ve sonrasında meydana gelebilecek sağlık problemlerini dikkate alarak problem oluşturabileceğini belirtmiştir (Taylor, 2003). Savaş ya da kaç tepkisi, canlının kendisini tehdit altında hissettiği durumlarda kaçmak veya kalıp savaşmak için gereken enerjiyi süratli bir biçimde üretmesini sağlayan biyokimyasal bir tepkidir. Bu tepki bireylerde ya da hayvanlarda oluşmaktadır.

Herhangi bir zaman diliminde, kişinin karşı karşıya kaldığı bir olay neticesinde stres birden kendini gösterebilir. Stres karşısında gösterilen tavır, düşünce ve beklenti bireyin stresi ele alma şeklini ortaya koyar. Stres karşısında gösterilen reaksiyon “savaş ya da kaç”

biçimindedir. Bu reaksiyon neticesinde oluşan durum, stresin sonuçlarını meydana getirir (Rowshan, 2003, s. 21).

2.3.5.2. Selye'nin genel uyum sendromu

Stresle ilgili ilk araştırmaları yapan Hans Selye, insan bedeninin stres karşısında verdiği üç kademeli reaksiyonu “Genel Uyum Sendromu” (General Adaptation Syndrome) olarak adlandırmıştır. Bu bağlamda canlının stresli durumlar karşısında reaksiyonu üç kademede gerçekleşir. Bunlar; “alarm tepkisi, direnme tepkisi ve tükenme”dir. (Balcı, 2000, s. 21-23).

Alarm tepkisi, çevresel faktörlü uyaranın canlı tarafından stres biçiminde algılamasıyla ortaya çıkar. Direnç tepkisi, stresi var eden şartlar karşısında uyuma uygun bir vaziyet olarak ifade edilebilir. Söz konusu zaman diliminde bedensel direnç normal sınırın üzerine

(33)

çıkmıştır ve direnç kesilmezse bedenin savunma mekanizması zayıflamaktadır. Nihayetinde, bedensel anlamda tükenme süreci başlar ve bu durum yaşamın son bulmasına kadar gidebilir.

Bu durum ise tükenme kademesi şeklinde adlandırılmaktadır (Baltaş ve Baltaş, 1998).

Stresörler vücudun değişik bölgelerini uyardığından dolayı Selye savunma tepkisini “genel”

olarak tanımlamıştır. Bunlar; uyum gösterme, stresle mücadele etme veya stres karşısında uyum göstermesi amacıyla tertiplenen savunma mekanizmalarıdır.

2.3.5.3. Etkileşimsel kuram

Lazarus’a göre (1966), stres bireyin çevresi ile etkileşimini içermektedir ve stresin meydana gelmesi yalnızca bireyin stresli bir olayı stres verici olarak ifade etmesiyle mümkündür.

Kişilerin algıladığı stres derecesi, onların olaylara yükledikleri mana ile ilişkilidir. Bu süreç, birincil ve ikincil değerlendirme aşamalarını kapsamaktadır. Birincil değerlendirme aşamasında birey, duruma atfettiği değeri zihninde analiz eder ve durumu tehditkâr, kayba yol açıcı ya da zararlı olarak nitelendirebilir. Örneğin, işsiz konumuna düşen biri bunu, kendisi ve ailesi için ekonomik açıdan zor durumda kalma olarak algılarsa, işsiz kalma hali, stres oluşturan bir etken haline gelebilir. Ancak söz konusu bireyin, işinden ayrılmasını farklı işler bulabilmesi şeklinde algılaması durumu söz konusu ise, bu durum stres meydana getirmez (Lazarus, 1966). Canlının olayı tehdit şeklinde benimsemesi halinde, bir sonraki yorumlama aşamasına geçilmiş olur. Bu nokta, canlının strese neden olan olguyla baş etme gücü ve yöntemlerini zihinsel olarak değerlendirme aşamasının başlangıcını teşkil eder, diğer bir deyişle bu canlının “zihinsel muhasebe” sürecidir (Baltaş ve Baltaş, 2008).

2.3.6. Stresle başa çıkma

Stresle başa çıkma, kişinin mevcut referanslarını tüketme ve hatta aşma noktasına geldiğini düşündüğü zamanlarda belirli içsel ya da dışsal faktörlü isteklerin üstesinden gelebilmek adına gösterdiği; devamlı olarak değişim halinde bulunan bilişsel, ruhsal ve davranışsal tepkilerinin tümüdür (Lazarus ve Folkman, 1984; s.141).

Pearlin ve Schooler (1978), insanların hayatlarındaki gerginliklerinden zarar görmelerini önlemek için yaptığı şeyler olarak tanımlamıştır. Başa çıkma, bireyin ve çevrenin birbirini etkilediği, bilişsel ve davranışsal bir dizi stresli olay veya durumun olumsuz etkilerini

(34)

kontrol etmek için karşılıklı tepkide bulunulan dinamik bir süreçtir (Monteiro, Santos, Kimura, Baptista ve Dourado, 2018).

Başa çıkma stres tepkilerini iki şekilde etkilemektedir. Bunlardan birincisi bireyin, çevre ile etkileşimine farklı bir yön vererek psikolojik stresini azalttığı sorun odaklı başa çıkmadır.

İkincisi ise bireylerin sadece olaya karşı bakış açılarını veya yorumlamalarını değiştirme yolu aracılığı ile baş etme tarzı olan duygusal odaklı başa çıkmadır (Altunkol, 2017).

Sorun odaklı başa çıkmada çevresel koşulların etkilerini kontrol altında tutmaya çalışma ve bunun için çaba sarf etme söz konusu iken, duygu odaklı başa çıkmada bireyin içsel değişimi bulunmaktadır. Stres kaynağına müdahale edebilen bir durumda sorun odaklı, müdahale edilemediği hallerde ise duygu odaklı baş etme tarzı kullanılarak uyum sağlamaya çalışılır (Mitchell, 2004; akt. Altunkol, 2017).

Sorun odaklı ve duygu odaklı baş etme biçimlerinin yaşanan stres yaratıcı olguyla uyumlu bir biçimde kullanılması gerekmektedir. Her iki baş etme biçiminin de avantaj ve dezavantajları mevcuttur. Bireylerin yaşanan stres verici durum ve olay karşısında başa çıkma yollarını kullanırken esnek davranması uyumu arttıran bir etmen olacaktır. Esnek olunmaması durumunda uyum zorlaşacak ve stres istenir düzeye indirgenemeyecektir (Folkman ve Lazarus, 1984; Compas 1987; akt. Altunkol, 2017).

2.4. İlgili araştırmalar

Bu bölümde bilişsel esneklik, psikolojik dayanıklılık ve stresle başa çıkma ile ilgili araştırma sonuçları bulunmaktadır.

2.4.1. Bilişsel esneklik ile ilgili araştırmalar

Tutuş (2019), 11-14 yaşlarındaki bireylerin stresle baş etme yöntemleri ve bilişsel esneklik seviyeleri arasındaki ilişki ve bu iki değişkeni cinsiyet, yaş ve sosyoekonomik seviyelerine göre incelemiştir. Sonuç olarak; bilişsel esneklik düzeyi ile stresle baş etme tarzları alt basamağı olan özgüvenli yaklaşım arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki bulunmuştur.

Bozkurt (2019), ergenlerde psikolojik sağlamlık ve bilişsel esneklik düzeylerinin sınav kaygısı ile ilişkisini incelemiştir. Araştırmanın sonucunda öğrencilerin psikolojik sağlamlık

(35)

düzeyi ile bilişsel esneklik düzeyi arasında pozitif yönlü ve anlamlı ilişki bulunmuştur. Öte yandan bilişsel esneklik ile sınav kaygısı arasında anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir.

Yavuz (2019), bedensel engelli sporcuların psikolojik sağlamlık ve bilişsel esneklik düzeylerini araştırmıştır. Araştırma bulguları, katılımcıların cinsiyetlerinin bilişsel esneklik düzeylerinde anlamlı farklılığa yol açtığını gösterirken psikolojik sağlamlık düzeylerinde bu farkın tespit edilemediği görülmüştür.

Kömür (2018), üniversitede öğrenim gören bireylerde bilişsel esneklik ile stresle baş etme becerileri arasındaki ilişkiyi analiz etmiştir. Analiz neticesinde üniversite eğitimi gören bireylerin özgüvenli ve iyimser yaklaşımları ve aynı zamanda sosyal destek arama ile alternatif ve kontrol alt basamakları arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki belirlenmiştir.

Çaresiz ve boyun eğici yaklaşım ile alternatif ve kontrol alt boyutları negatif ve anlamlı bir şekilde bağlantılıdır. Kardeş sayısı değişkenine göre ölçeklerden alınan ortalama puanlarda anlamlı farklılığın olmadığı belirlenmiştir. Son olarak, demografik bilgilere, cinsiyete, annenin ve babanın eğitim düzeylerine, algılanan gelir düzeyine ve not ortalamalarına, daha önce psikolojik destek alınma durumuna göre öğrencilerin bilişsel esneklik ve stresle baş etme becerileri arasındaki ilişkinin farklılık gösterdiği belirlenmiştir.

Doğan Laçin ve Yalçın (2019), üniversitede öğrenim gören bireylerin bilişsel esneklik seviyelerinin; öz-yeterlilik ve stres ile baş etme stratejileri tarafından anlamlı seviyede yordanıp yordanmadığını araştırmıştır ve inceleme neticesinde; üniversitede öğrenim gören bireylerin bilişsel esneklik seviyelerinin cinsiyet açısından anlamlı bir fark oluşturmadığı bulunmuştur.

Yapılan bir araştırmada bilişsel esneklik yönelimli eğitim programının ortaöğretim ikinci kademe öğrencilerinde, bilişsel esneklik ile algılanan stres seviyelerine ve stresle baş etme biçimlerine etkisi araştırılmıştır. Araştırmanın neticesinde, öğrencilerin bilişsel esneklik seviyelerinin ve olumlu baş etme stratejilerini kullanım oranlarının yükselmesinde, algılanan stres seviyelerinin ve bazı olumsuz baş etme tekniklerini kullanım oranlarının düşmesinde bir ölçüde faydalı olduğunu belirtmiştir (Altunkol, 2017).

Muyan Yılık (2017), sürekli umut, bilişsel esneklik, durumluk umut ve başa çıkma stratejilerinden oluşan bir modelin üniversite öğrencilerinin öznel iyi oluşlarını ne ölçüde açıkladığını incelemiştir. Elde edilen bulgulara göre, sürekli umut, bilişsel esneklik ve kaçınma ile öznel iyilik hali arasında anlamlı doğrudan bir ilişki bulunmazken; durumluk umut, sorunların üstesinden gelme ve sosyal destek temin etme ile öznel iyilik hali arasında

(36)

anlamlı doğrudan ilişkiler bulunmuştur. Daha yüksek seviyede durumluk umuda sahip olan, stresle başa çıkarken daha az sorun odaklı baş etme ve daha çok sosyal destek arama stratejilerini kullanan üniversite öğrencilerinin daha yüksek öznel iyi oluş seviyelerine sahip oldukları bulunmuştur.

2.4.2. Psikolojik dayanıklılık ile ilgili araştırmalar

Öğretmen adaylarında psikolojik dayanıklılık ve bilinçli farkındalık arasındaki ilişkide manevi iyilik halinin rolünü incelendiği bir araştırmanın sonucunda öğretmen adaylarında psikolojik dayanıklılığı etkileyen en önemli bağımsız değişkenin bilinçli farkındalık değişkeni olduğu tespit edilmiştir. Bilinçli farkındalık seviyeleri ve psikolojik dayanıklılık seviyeleri arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki bulunmuştur. Ayrıca manevi iyilik hali ile psikolojik dayanıklılık ve bilinçli farkındalık arasındaki pozitif yönlü doğrusal bir ilişki saptandığı belirtilmiştir (Yavuz, 2019).

Demir (2018), üniversite çalışanlarının psikolojik dayanıklılık seviyeleri ve baş etme tarzları ile cinsiyet, yaş, evlilik durumu, çocuk sayısı, eğitim düzeyi, üniversitedeki görevi, akademik unvanı, çalışma süresi ve algılanan gelir seviyesi değişkenlerine göre istatistiksel bir farklılık durumunu tespit etmeye çalışmıştır. Araştırmada ulaşılan sonuçlara göre üniversite çalışanlarında psikolojik dayanıklılık seviyelerinin cinsiyet, yaş ve çalışma süresi;

başa çıkma tarzlarıyla cinsiyet, yaş, evlilik durum, üniversitedeki görevi, unvan ve çalışma süreleri açısından anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Analiz sonucu ulaşılan bir diğer netice ise üniversitede çalışanların psikolojik dayanıklılık seviyeleri ile baş etme stratejileri arasında orta seviyede pozitif yönlü anlamlı bir ilişki olduğudur.

Vergili (2018), üniversitede öğrenim gören bireylerde bağlanma şekilleri ile psikolojik dayanıklılık arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Analiz sonucu ulaşılan verilere göre bireylerin cinsiyetleri ile psikolojik dayanıklılık ölçeği alt boyutu sosyal kaynaklar arasında anlamlı fark bulunmuştur. Bireylerin 0-1 yaş arasında bakıcılarının kimler olduğu ile psikolojik dayanıklılık ölçeği alt basamağı olan aile uyumu arasında anlamlı fark bulunmuştur.

Bireylerin algıladıkları aile ilgi düzeyleri ile psikolojik dayanıklılık ve psikolojik dayanıklılık ölçeği alt basamakları olan gelecek algısı ve sosyal kaynaklar arasında anlamlı fark bulunmuştur. Bireylerin algıladıkları aile disiplini ile psikolojik dayanıklılık ölçeği alt boyutu gelecek algısı ve kaygılı bağlanma biçimi arasında anlamlı fark bulunmuştur.

(37)

Kındıroğlu (2018), ebeveynlerin psikolojik iyilik hali ve psikolojik dayanıklılık seviyeleri ile çocuklarının sosyal beceri ve tutumları arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Araştırmanın sonucuna göre anne-babanın psikolojik iyilik durumu seviyeleri ve psikolojik dayanıklılık seviyeleri ile çocuklarının sosyal yetkinlik ve tutumları arasında anlamlı ilişki tespit edilmiştir. Ek olarak; anne-babaların psikolojik iyilik halleri ve psikolojik dayanıklılık seviyelerinin çocuk durumlarına, çalışıp çalışmamaya, çalıştığı kurumun neresi olduğuna, evlilik süresine, bedensel veya ruhsal hastalıklarının olup olmadığına göre anlamlı seviyede farklılaşmadığı tespit edilmiştir. Ancak, eğitim ve gelir düzeyine göre anne-babaların psikolojik iyilik seviyelerinin farklılaşmamasına rağmen psikolojik dayanıklılık seviyelerinin anlamlı düzeyde fark olduğu tespit edilmiştir.

Yağbasanlar (2018), üniversite öğrencilerinin psikolojik dayanıklılıkları ile dini eğilimleri ve öz-şefkatleri arasındaki ilişkileri araştırmıştır. Araştırmada dini yönelimlerin ve öz- şefkatin psikolojik dayanıklılık ile pozitif yönlü anlamlı ilişkilere sahip olduğu saptanmıştır.

Yüksek dini yönelim değerlerine sahip olan öğrencilerin dayanıklılığını yüksek olarak tespit etmiştir. Ayrıca kişilerin öz-şefkat düzeyleri arttıkça psikolojik dayanıklılık seviyelerinin de yükseldiği bulunmuştur. Araştırma grubuna dahil olan öğrencilerin psikolojik dayanıklılık düzeylerinde cinsiyetine göre farklılaşma bulunmamıştır. Sınıf düzeyine ve travmatik yaşantı durumuna göre anlamlı bir farklılaşma oluşmamıştır. Ancak araştırma grubunda psikolojik dayanıklılık düzeylerinin anabilim dallarına göre farklılık gösterdiğine ulaşılmıştır.

Karataş (2016), özel eğitim öğretmenlerinin ruhsal dayanıklılık seviyeleri ve baş etme stratejilerini araştırmıştır. Sonuç olarak; özel eğitim öğretmenlerinin ruhsal dayanıklılık seviyelerinin cinsiyete göre değişiklik oluşturmadığı saptanmıştır. Araştırmada bulunan diğer bir netice ise öğretmenlerin psikolojik dayanıklılık seviyeleri ile baş etme yöntemleri arasında anlamlı bir ilişki bulunduğudur.

2.4.3. Stresle başa çıkma ile ilgili araştırmalar

Coşkun (2019), duygusal zeka ve belirsizliğe tahammülsüzlüğün, stresle baş etme tarzlarına etkisini araştırmıştır. Araştırmanın sonucunda, duygusal zeka, belirsizliğe tahammülsüzlük ve stresle başa çıkma tarzları arasında istatistiksel açıdan anlamlı ilişkiler bulunmuş ve duygusal zekanın problem odaklı baş etme yöntemlerini olumlu yönde etkilediği, belirsizliğe tahammülsüzlüğün ise duygu odaklı başa çıkma yöntemlerini etkilediği görülmüştür.

(38)

Düğenci (2018), beden eğitimi ve spor öğrencilerinin stresle baş etme yöntemlerinin ve yaşam tatmin düzeylerini incelemiştir. Araştırmanın sonucunda cinsiyet ile stresle baş etmenin alt aşamaları olan kaçma-soyutlama (duygusal eylemsel) ve kaçma-soyutlanma (biyokimyasal) arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklılık belirlenmiştir. Yaş ve stresle baş etmenin alt aşaması olan kaçma-soyutlanma (biyokimyasal) alt boyutunda istatistiksel açıdan anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Ek olarak araştırmanın ana problemi olan, stresle başa çıkma ve yaşam tatmini arasında pozitif düzeyde ilişki bulunduğu belirlenmiştir. Buna göre, katılımcıların stresle başa çıkma ortalama puanları artarken yaşam tatmini düzeyleri de artış göstermektedir.

Doğru (2018), üniversite öğrencilerinin ruhsal iyilik hali seviyelerini algılanan stres, stresle baş etme yöntemleri ve sosyal destek değişkenleri açısından analiz etmiştir. Analiz neticesinde ulaşılan bulgulara göre öğrencilerin ruhsal iyilik hali, stres, stresle baş etme biçimleri ve sosyal destek düzeylerinin sınıf seviyesi değişkenine göre anlamlı olarak değişmediği bulunmuştur. Bulgular ayrıca erkek ve kadınların stres düzeyleri arasında anlamlı bir farkın bulunmadığını ortaya koymuştur. Kadınların psikolojik iyilik hali ve aileden algılanan sosyal destek düzeylerinin erkeklerden daha fazla olduğu; kadınların ve erkeklerin problem ve duygu odaklı baş etme tarzlarını kullandıkları gözlenmiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu olgu sunumunda nadir görülen bir vaka olarak böbrekte komplike kist içinde solid nodüler renal hücreli karsinom olgusu literatür eşliğinde sunulmuş- tur.. Anahtar

Çizelge 3.20’deki tablonun satır kısmında %0 CNT içeren dört adet eğme test numunesine ait sırasıyla kalınlığı, genişliği, eğme numunesi kesit alanı,

Dicle Nehri’nde kaydedilen toplam azot değerlerinin (mg/L) istasyonlara göre aylık değişimi.. istasyon) mg/L arasında değişim göstermiştir. Dicle Nehri’nde

Karnopp sürtünme model parametreleri ile ters sarkacın kontrolünde kullanılan sanal elemanların parametreleri Yanıt Yüzeyi Yöntemi diye bilinen deney tasarım

8 Ters osmoz sistemiyle arsenitin uzaklaştırılması üzerine konsantrasyon etkisi çalışmalarında kullanılan SWHR membranına ait sonuçların gösterimi.. Basınç (bar)

In this context the 1997 Lisbon Recognition Convention and pan- European transparency tools like the European Credit Transfer and Accumulation System (ECTS) and the Diploma

Bunun yanında yöneticilerin eğitim durumlarına bağlı olarak, yöneticilerin dış kaynak kullanımı görüşlerine yönelik oluşan faktörler ile dış kaynak kullanım

Reduction of energy spent for heating and cooling, improving the building insulation to improve the indoor thermal comfort level, selection of proper materials