• Sonuç bulunamadı

ve Coğrafya I Bilim Gelenekleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ve Coğrafya I Bilim Gelenekleri"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Coğrafya Bölümü, COG 245 Coğrafyada Temel Kavramlar

Bilim Gelenekleri

ve Coğrafya I

Ders Notları (Hafta 2)

(2)

Bilim Gelenekleri ve Coğrafya I

Ontolojik (varlık bilimsel) ve epistemolojik (bilgi bilimsel) olarak iki tür bilim pratiğinden bahsedilebilir. Bunlardan birincisi doğa (fizik, fen, pozitif) bilimleri, ikincisi ise sosyal-beşeri (kültür, tin, tarih) bilimlerdir.

Bilimin ama özellikle doğa bilimlerinin temel özellikleri genellikle şu şekilde sıralanır: 1- Olgusallık, 2- Mantıksallık, 3- Nesnellik; 4- Eleştirel, 5- Genelleyici, 6- Seçici olmak ve 7- Metafiziksel kabullere dayanmak. Bilim pratiği, sürekli olarak olgulara yöneliktir ve bu durum, bilimi diğer bilgi türlerinden ayırt eden en önde gelen parametredir. Ancak, olgulara yöneliş, doğa bilimleri çerçevesinde, bilimin ilgi alanına giren konulara ilişkin olgulardan hareket etmesiyle başlar; incelenen konuyu/sorunu açıklama iddiasında bir hipotez oluşturmasıyla devam eder ve hipotezi yine olgulara giderek test etme (sınama) aşamasıyla son bulur (bilimsel yöntem). Hem hipoteze giderken hem de hipotezi sınarken kullanılan yöntemler gözlem, deney ve ölçümdür. Oysa, sosyal-beşeri bilimlerin ilgi alanına giren konulara ilişkin (örn. Osmanlı İmparatorluğu’nun gerilemesinin sebebi nedir?) gözlem, deney ve ölçüm yapmak çoğu zaman mümkün değildir.

Bilimin en ayırt edici yönü olan olgusal olma özelliğinde bile tam olarak uzlaşamayan bu iki bilim pratiği, bilimin temel özellikleri olduğu düşünülen diğer parametreler üzerinde de her zaman uzlaşamazlar. Örneğin, doğa bilimlerinin genelleyici olma özelliği varken, aynı özelliği sosyal bilimler için varsayamayız (Aynı sosyal olayların ortaya çıkmasına sebep olduğu düşünülen nedenler, bir başka zaman ve mekanda tekrar oluştuğunda söz konusu sosyal olayın oluşması olumsaldır; zorunlu değildir).

(3)

ilkel komünal sosyal organizasyonundan sonra gelen kölelik dönemi, feodal ve kapitalist dönemler boyunca devam eden bir süreçtir. Dolayısıyla, üretim ilişkilerinde yaşanacak bir devrimsel dönüşüm, üretici güçlerin toplumsallaştırılması sonrasında toplumu daha adil bir tabiata kavuşturacaktır (sosyalist rejim). Klasik bir burjuva toplumu, kapitalist üretim ilişkilerine dayandığı için, üretici güçleri elinde barındıran bir azınlık (burjuva sınıfı) ile emeğini satan bir çoğunluk (proletarya) arasındaki sınıf mücadelesi, kaçınılmaz olarak çoğunluk durumundaki sınıfın mücadeleyi kazanarak sosyalist toplum rejimini kurmasıyla sonuçlanacaktır. Dikkat edilirse, Marksist tarih yorumu deterministik bir anlayıştadır ve aşağıda görüleceği gibi kapalı bir sisteme sahiptir.

Sosyal bilimlerin pozitivist bir anlayışa ve yönteme bağlı olarak yapılması çok geçmeden özellikle Kıta Avrupası’nda (özellikle Almanya’da) itirazlar doğurmuştur. Alman tarih okulu ve Yeni-Kantçıların bu itirazları, temel olarak, sosyal bilimlerin ontolojik ve epistemolojik farklılığına ilişkindir. Bu argümanlar ışığında, sosyal-beşeri bilimler ile doğa bilimleri arasındaki farklılıklar şu şekilde özetlenebilir:

Doğa bilimleri Sosyal-Beşeri Bilimler

1- Nesne, doğal bir durum içindedir. 1- Sosyal-beşeri olan belli bir tarihsel/mekansal boyut içerisindedir.

2- Bir doğal durum içindeki nesne, daima doğa yasalarının belirlenimi altındadır.

2- Sosyal-beşeri olan, belli bir zaman/mekanda eylemini yönlendirmesi gereken bir kuralın/imkanın geçerliliğine inanır.

3- Nesne, kendisini belirleyen doğa yasalarına göre konum kazanır.

3- Sosyal-beşeri olan, sözü edilen kural/imkan ve biyo-psikolojik koşullar altında eyleyecektir/eylemeyecektir.

Yukarıdaki tabloda da açıkça görüldüğü gibi, doğa bilimleri çerçevesinde fiziksel olgu ve olaylar kendilerini yöneten yasaların öngördüğü biçimde davranırken, sosyal-beşeri bilimler çerçevesinde sosyal olgu ve olaylar olumsal bir tabiatta gerçekleşmektedir. Bu bağlamda, olumsallık zorunluluğun karşıtı olarak ele alındığında, sosyal-beşeri olanın önceden belirli belli yasalara-kuvvetlere göre davrandığını söylemek mümkün değildir.

(4)

(Nesnelerin çekim yasasına uygun olarak davranması ve bunun düzenliliği – kapalı sistem). Buna karşın, sosyal-beşeri bilimlerde durum farklıdır. Sosyal-beşeri alanda olgu ve olaylar, olumsal olmaları dışında, sosyal olan diğer unsurlarla dinamik bir ilişki içerisindedir. Bu nedenle de, açık sistem davranışı gösterirler. Yani, düzenlilikten her zaman bahsedilemez. Bu nosyon, yaşanan savaş, kıtlık, ekonomik kriz, siyasi seçim gibi türlü olgu ve olaylar düşünüldüğünde, bunlara ilişkin belirli başlangıç koşullarının ortaya çıkmasına rağmen beklenilen sonucun gerçekleşmediği durumlar göz önüne alındığında daha iyi anlaşılabilir.

Doğa bilimleri, fiziksel olgu ve olaylara ilişkin açıklamalarını genel geçer açıklama formları içerisinde yapmaktadır. Bu, doğa bilimlerinin genelleyici olma özelliğinden kaynaklanan bir durumdur. Bu genellik ise, yasa formunda dile getirilmektedir. Dolayısıyla, fiziksel olgu ve olayların tabi oldukları yasalar nomotetik bir karaktere sahiptir. Bu bağlamda, nomotetik doğa bilimleri yasaya tabi, genel-geçer, zaman ve mekan üstü olana ilişkin bir pratiktir. Beşeri bilimler ise idiografiktir. Olumsal bir tabiatta olan ve açık sistemde işleyen beşeri olgu ve olaylar, bu bağlamda, biricik olma özelliği gösterir. Tek tek olaylar, kendilerini oluşturan sosyal nedenlerin söz konusu zaman ve mekandaki birlikteliğinin bir ürünüdür. Bu yüzden, aynı nedenler, başka zaman ve mekanda aynı neticeyi her zaman doğurmamaktadır. Bu durum, beşeri bilimlerin araştırma yönelimini idiografik; yani, yasaya ilişkin olmayan, bireysel, biricik yapmaktadır.

Doğa bilimlerinin nomotetik karakteri, bu bilim pratiğinin inceleme nesnesine ilişkin araştırma yöneliminin açıklayıcı bir formda olmasını sağlamaktadır. Burada, fiziksel olgu ve olayların ortaya çıkış ve gelişimine ilişkin nedensellik açıklanır. Beşeri bilimlerin idiografik karakteri ise, sosyal olgu ve olaylar belirli önceden belirlenmiş yasalar tarafından yönlendirilmediğinden, sosyal olana ilişkin araştırma yöneliminin anlamaya dönük bir formda olmasını sağlamaktadır. Yani, sosyal olgu ve olayların ortaya çıkışı, gelişmesi, yarattığı sonuçlar vb. anlaşılmaya çalışılır.

Burada, çok kısa bir şekilde özetlenmeye çalışılan bu iki bilim pratiğine ilişkin farklar, şu şekilde sistematize edilebilir:

Sosyal Bilimler

Sosyal olgu ve olaylar

Anlama Yorumlama İdiografik Olumsal Nitel

Teknikler Açık Sistem Zamana ve mekana bağımlı Doğa Bilimleri Fiziksel olgu ve olaylar Açıklama Deney ve Gözlem

Nomotetik Zorunlu Nicel

Teknikler

Kapalı Sistem

Zaman ve mekan üstü

Referanslar

Benzer Belgeler

Gerçel sayılar için, işareti > olan daha büyük olma bağıntısı sık sık kullanılıyor.. İsimli iki

 Hesabın Borç Kalanı Vermesi: Borç yerine kaydedilen tutarlar toplamı alacak yönüne kaydedilen tutar yada tutarlar toplamından büyük olmasıdır...  Hesabın

içerisinde gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığı anlaşılan bu düşüncenin peşinde doğa bilimleri ile sosyal bilimler arasındaki farklara odaklanacağız.. • Bu

• Sosyal bilimler ve doğa bilimleri arasındaki temel farklılıkları bir hafta önce ortaya

Roma döneminden bu yana kesintisiz yaşamın sürdüğü ve Osmanlı Devleti'nin ilk başkenti olma ayrıcalığını taşıyan bir kentin buna yak ışır şekilde gelişmesi;

 etiketli prob DNA, daha sonra konumunun tespiti için naylon membran üzerinde bulunan.. tamamlayıcı dizilerle

7. Mete Han, ordusunu Onluk Sistem adı veriler sisteme göre düzenlemiştir. Bu sistemle orduyu onluk, yüzlük, binlik, on binlik bölümlere ayırmış ve her bölüme

Bu çalışma yüksek teknoloji ürünü ve markası kavramını ortaya koymak ve yüksek teknoloji markaların pazarlama stratejisini hibrit / elektrikli otomobil sektöründe bir