• Sonuç bulunamadı

ve Coğrafya II Bilim Gelenekleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ve Coğrafya II Bilim Gelenekleri"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Coğrafya Bölümü, COG 245 Coğrafyada Temel Kavramlar

Bilim Gelenekleri

ve Coğrafya II

Ders Notları (Hafta 3)

(2)

Bilim Gelenekleri ve Coğrafya II

Oldukça eski bir bilim geleneğine sahip olan coğrafyanın modern döneminin başlangıcı 19. yüzyılın son çeyreğine dek uzanır. Bu dönemde, coğrafya, bir üniversite disiplini olarak dönemin önde gelen ülkelerinde teşkilatlanmaya başlamıştır. Coğrafya, bir üniversite disiplini olarak ilk önce, 1874’te Almanya’da, kısa bir süre sonra da İngiliz ve Amerikan üniversitelerinde kurumsallaşmış ve disiplindeki temel gelişmeler büyük oranda bu tarihten sonra, 20. yüzyılda yaşanmıştır. Coğrafyadaki modern dönemden önceki periyod klasik coğrafya olarak bilinir. Klasik dönemde coğrafya, çoğunlukla amatörler ve başka bilim alanında eğitim görmüş kişiler tarafından pratik edilen bir entelektüel ilgi alanıyken, disiplinin üniversitelerde kurumsallaşmasıyla coğrafya artık profesyonel coğrafyacılar tarafından pratik edilen bir bilim haline gelmiştir. Coğrafyadaki modern dönem, yaklaşık olarak üç çeyrek asır sürmüş ve II. Dünya Savaşı’nın bitimiyle disiplinde yaşanan nicel devrimle, yani 1950’lerde son bulmuştur. 20. yüzyılın ikinci yarısından günümüze dek olan dönem ise, coğrafyanın çağdaş dönemidir. Yarım yüzyıldan biraz daha uzun bir geçmişe sahip olan çağdaş coğrafyayı modern coğrafyadan ayıran en önemli özellik, disiplinin 1950’lerden itibaren gelişiminde kendisini gösteren gelenek ve yaklaşımların, eşit olmayan derecelerde olsa da, halen kullanılıyor olmasıdır. Bu bakımdan, modern coğrafya dönemindeki gelenek ve yaklaşımlar ya terk edilmiş ya da çağdaş versiyonlarına dönüşmüştür. Dolayısıyla, bir bilim olarak coğrafya, başlangıcından günümüze temel olarak 3 döneme ayrılır:

Dönem Kapsadığı zaman dilimi

Klasik Coğrafya MÖ. 500 – 1875 Modern Coğrafya 1875 – 1950 Çağdaş Coğrafya 1950 – günümüz

Coğrafyanın modern dönemi, oldukça köklü bir geleneğe sahip olan coğrafyanın güçlü bir karakter kazanmasını sağlayan bir periyottur. Bu dönemdeki coğrafya literatürü incelendiğinde disiplinde 6 temel eğilimin var olduğu ayırt edilmektedir:

1- Ansiklopedik bilgi toplama, 2- Eğitimde kurumsallaşma, 3- Kolonyal genişleme, 4- Genelleştirme çabası, 5- Politik eğilim, 6- Uzmanlaşma.

(3)

Bunlardan birincisi gezi-araştırma yaklaşımıdır. Bu yaklaşım, coğrafyanın klasik döneminden modern dönemine transfer olmuş olan bir yaklaşımdır ve büyük ölçüde 19. yüzyıl coğrafya pratiğini yansıtmaktadır. Gezi-araştırma yaklaşımının hakim olduğu coğrafya pratiğinin en temel özelliği, Yer’in bilinmeyen kısımlarına ait bilgilerin toplanması ve sınıflandırılmasıdır. Bu pratik, 19. yüzyılın ikinci yarısında kurumsallaşan coğrafya toplulukları tarafından desteklenmiş ve ayrıca finanse edilmiştir. Özellikle Avrupalı coğrafyacılar tarafından düzenlenen geniş ölçekli geziler ve yapılan araştırmalarla haritalama çalışmaları başta olmak üzere; yerşekillerinin, iklimin, vejetasyonun ve yeryüzündeki diğer fenomenlerin tanımlanması ve sınıflandırması gerçekleştirilmiştir. Burada özellikle Alexander von Humboldt tarafından 1849’da yayımlanan Cosmos: A Sketch of the Physical Description of the Universe adlı eser örnek olarak verilebilir. Bu ve buna benzer çalışmalarında Humboldt, Dünya’nın birçok kesimine yaptığı seyahatlerdeki sıcaklık, basınç, vejetasyon, Yer’in manyetik alanı, volkanların dağılışı ve okyanus akıntılarının rotası gibi birçok sistematik gözleme yer vermiştir. Bitki topluluklarının, iklim kuşaklarının, yer şekli topluluklarının karakteristikleri ve çeşitliliklerinin kataloglandığı bu evredeki çalışmalarla yeryüzü üzerindeki bilgiler genişlemiş ve organize hale gelmiştir. 20. yüzyılın başında zayıflamaya başlayan bu yaklaşım yakından incelendiğinde, yaklaşımın gözlemleri önceleyen teorik bir bakış açısından yoksun olduğu, empirik bir metodolojiye sahip olduğu ve de ansiklopedik bilgi toplama ile kolonyal genişleme eğilimleriyle karakterize olduğu ortaya çıkmaktadır.

(4)

ise, toplumların yaşayışı, özellikleri, başarıları, gelişmişlikleri, tarihsellikleri gibi pek çok toplumsal olgu ve olay, fiziksel ortamdaki farklılaşmanın neticesi olarak yorumlanmıştır. Davis’in sözleriyle, fiziksel ortam kontrol edici bir etki, insan yaşayışı ise uyum sağlayıcı bir tepkidir.

Çevresel determinizme bir tepki olarak ortaya çıkan olanakçılıkta ise, insan, fiziksel ortama pasif bir şekilde tepki veren bir unsur değil, seçim yapabilen aktif bir aktör olarak görülür. Fransız tarihçi Lucien Febvre’in düşüncelerinden esinlenen Fransız coğrafyacıların öne sürdükleri olanakçı açıklama modeli, fiziksel ortamın sınırlayıcı etkisi altında insanın kendi sosyo-kültürel pozisyonuna en iyi uyan alternatifi seçebildiğini önermektedir.

Modern coğrafyayı karakterize eden üçüncü ve son yaklaşım ise bölgeselciliktir. 20. yüzyılın ilk yarısına kadar çok güçlü bir biçimde coğrafyayı etkileyen ve hatta onu yönlendiren bir yaklaşım olan bölgeselcilik, coğrafyadaki genelleştirmenin ikinci şeklidir. Coğrafyadaki ilk teorik çerçeve olan çevresel determinizm, bölgeselci yaklaşımın içerisinde de yer bulmuştur; ancak, çevresel determinizm nomotetik bir anlayışa (yasalara koyucu) dayanırken, bölgeselcilik idiografik (yerele/bireye dayalı) bir anlayışa dayanmaktadır. Bu yüzden, bölgeselci anlayışın çevresel belirlenimciliği yerele ilişkin olayların ilişkiselliğinde kendisini göstermektedir. Empirik bir metodolojiye dayanan bu yaklaşımda, belirli fenomenlerin yeryüzündeki dağılışının üst üste bindiği/çakıştığı ve böylelikle de bu çakışma alanlarının (bölgelerinin) belirli, ayırt edici, kendine has bir karakter oluşturduğu düşünülmektedir. Bu nedenle, bölgeselci yaklaşıma sahip coğrafya, fiziksel ve sosyal olgu-olayların alansal olarak farklılaşmasını tespit eden; mekanı bölgelere ayıran ve her bölgenin karakteristiğine ilişkin idiografik bilgi üreten bir bilim olarak kendisini konumlandırmış; hatta bu özelliğinin, kendisini diğer tüm bilimlerden ayırt edici kıldığını önermiştir. Dolayısıyla, bölgeselci yaklaşımın temel amacı, bölgelerin sınırlarını çizmek ve her bölgeyi karakterize eden fiziksel ve sosyal fenomenleri birbirine entegre ederek bir senteze ulaşmaktır. Bölgeselci yaklaşım, bu türlü bir senteze ulaşmak için yerele ilişkin çok detay bilgilerin varlığına gereksinim duyduğundan, coğrafya disiplini, bu yaklaşımın hakim olduğu zamanlarda iki ana kısımdan oluşuyordu: Sistematik ve bölgesel. Burada, sistematik coğrafya, belirli bir konunun mekansal olarak incelenmesi olarak tanımlanabilir. Modern coğrafya eğilimlerinde uzmanlaşmayla örtüşen sistematik coğrafya çalışmaları, nihai sentez için bölgesel coğrafyaya gerekli bilgiyi sağlayan bir fonksiyona sahipti.

(5)

boyuttur ve tam karşılığını sistematik ya da tematik (konusal) uzmanlaşma alanlarında (jeomorfoloji, nüfus coğrafyası vb.) bulmaktadır. Burada da, yeryüzünün belirli fenomenleri mekansal olarak incelenir. Yani, dikey boyutta aynı mekandaki farklı fenomenler arasındaki bağlantı; yatay boyutta ise, aynı fenomenlerin farklı mekanlardaki ilişkiselliği öne çıkmaktadır.

Çağdaş coğrafya periyodunun başlangıcı olarak alınan II. Dünya Savaşı sonrasında (savaş-sonrası) coğrafya disiplini bir dönüşüm geçirmiştir. Bu dönüşümün başlangıcı her ne kadar Schaefer’ın 1953 tarihli idiografik coğrafya anlayışını eleştirdiği makalesiyle sembolleşse de, coğrafyanın pozitivist paradigma etkisinde nomotetik bir bilim haline gelişi aslolarak 1960’lı yıllarda tekamül etmiştir. Bu dönemde, diğer disiplinlerden teorik modeller (fiziksel modeller, ekonomi-sosyoloji teorileri vb.) ve yöntemler (matematiksel modeller, istatistiksel metodlar, bilgisayar teknolojileri vb.) coğrafyaya ithal edilerek mekansal süreçlerin incelenmesinde kullanılmıştır. Böylelikle pozitivist bir karakter kazanan coğrafya pratiği, temel olarak, 1970’li yıllarda küresel ölçekte yaşanan toplumsal değişim (yoksulluk, insan hakları, çevresel problemler, cinsiyet ve ırklar arası eşitlik arayışı, savaş vb.) nedeniyle sosyo-mekansal süreçleri açıklama bakımından itiraz ve eleştirilere uğramıştır. Tarihsel olarak değerlendirildiğinde, bu eleştiriler coğrafya disiplinin çok-yaklaşımlı (ya da “paradigmalı”) bir tabiata sahip olmasının miladını oluşturmaktadır. Nitekim, 1970’ler itibariyle coğrafyaya insan-merkezli (sosyal-psikoloji kökenli davranışsal coğrafya ve varoluşçuluk-fenomenoloji kaynaklı hümanist coğrafya) ve yapısalcı (Marksist ve feminist) yaklaşımlar nüfuz etmeye başlamıştır. Bu nedenle, pozitivist coğrafyayı sonralayan çağdaş coğrafya pratikleri post-pozitivist coğrafya yaklaşımları olarak ele alınmaktadır. Çağdaş coğrafyayı karakterize eden coğrafya pratikleri temel olarak Anglo-Amerikan coğrafya okullarından doğmuş ve gelişmiştir. Bu bakımdan, modern coğrafyayı domine eden Kıta Avrupası hakimiyeti, çağdaş dönemde yerini Anglo-Amerikan coğrafyasına bırakmıştır. Bu, çağdaş coğrafyanın en öne çıkan özelliklerinden biridir. Dönemin öne çıkan ikinci önemli özelliği, çağdaş coğrafyanın çok-yaklaşımlı bir pratik haline gelmesidir. Yani, disiplinin sosyo-mekansal süreçlere yönelimi birbirinden oldukça farklı teorik çerçevelere ve bunlara ilişkin metodolojik uzantılara sahiptir. Üçüncü önemli özellik ise, çağdaş coğrafya döneminde, tarihsel olarak ikili (dual) bir yapıda olan coğrafyanın fiziki coğrafya ve beşeri coğrafya ayaklarının birbiriyle neredeyse temasını kesmesi; fiziki coğrafyanın disiplinde yaşanan nicel devrimle birlikte doğa bilimlerine yaklaşması, beşeri coğrafyanın ise sosyal bilimlere entegre olmasıdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Analiz birimi: Benzer tüm birimlerin özet tanımlarını oluşturmak ve aralarındaki farkları açıklamak için üzerinde gözlem yapılan bireyler, gruplar, örgütler, nesneler

Amaçlı/Yargısal Örnekleme : Araştırmacı evreni temsil ettiğine inandığı ve çalışma amacı için uygun olduğunu düşündüğü birimleri örnekleme alır.. Bu örnekleme

DEĞİŞKEN TÜRÜ KATEGO- RİLER BİRBİRİN- DEN AYRILA- BİLİR KATEGORİLER BİRBİRİNDEN KESİNLİKLE AYRILABİLİR VAKALAR KATEGORİYE AYRILABİLİR KATEGORİLER

• Bir kavramın farklı göstergelerini ölçmek için birden fazla “gözlem” yapılır • Her gözlem farklı ağırlıklıdır. • Ölçekler göstergeler arasında yapı

• Soruların sıralanışı-dizilişi: (girişte genel sorular, belirli sorular bir kategoride toplanmalı, sorular arası yumuşak geçiş, gelişme-orta kısımda kapalı uçlu

• Ülkelerin ulusal veri tabanlarına tek tek girme yerine, tek bir yerden veri setine erişebilme imkanı sağlamakta. • Ülkeler arası karşılaştırma yapma

Önceden belirlenmiş ve ciddi bir amaç için yapılan, soru sorma ve yanıtlama tarzına dayalı karşılıklı ve etkileşimli bir iletişim sürecidir. Amaç, bireyin içi

Yapılandırılmamış gözlem: Doğal ortamda (sahada doğrudan katılım) ya da yapay ortamda (laboratuarda dışarıdan gözlemci) yapılır?. Yapılandırılmış gözlem: