• Sonuç bulunamadı

ZAMAHŞERİ VE TEFSİRİ Prof. Dr. İsmilil CERRAHOGLU İslam İlim aleminde büyük bir şöhrete erişmiş olan Mahmud b. Omer ez-Zamahşeri, 467

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ZAMAHŞERİ VE TEFSİRİ Prof. Dr. İsmilil CERRAHOGLU İslam İlim aleminde büyük bir şöhrete erişmiş olan Mahmud b. Omer ez-Zamahşeri, 467"

Copied!
38
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ZAMAHŞERİ VE TEFSİRİ Prof. Dr. İsmilil CERRAHOGLU

İslam İlim aleminde büyük bir şöhrete erişmiş olan Mahmud b.

Omer ez-Zamahşeri, 46711075 senesi Rceeb ayının 27. çarşamba günü Harizm'in büyük bir kasabası olan Zamahşer'de, Mclikşahın hükümdar- lığı devresinde dünyaya geldi.

Eski tarihçilerin, müslüman seyyah ve eoğrafyacıların, hakkında verdikleri gösterişli bilgilerden anlaşıldığı na göre, Harizm, Orta As- yanın medeni gelişmesinde büyük tesiri olan ehemmiyetli bölgelerden biridir. Müellifimiz ez-Zamahşeri, böyle bir bölgede, ilim ve alimleri seven, çeşitli şehirlerde ilim müesseseleri inşa ettiren, cemiyet hayatını sükun ve emniyete kavuşturan, ferdi hayat yaşayışım en yüksek seviy- yeye ulaştıran, Nizamu'I-Mü1k gibi bir vezirin hüküm sürdüğü bir de- virde ortaya çıkmıştı. O devirde alimler, zamanın gailelerinden uzak olarak, iHmle meşguloluyorlar, geçimIeri için başka iş sahalarında ça- lışmak meeburiyetini hissetmiyorlardı.

ez-Zamahşerinin ailesi hakkında fazla bir bilgiye sahip değiliz.

Kendi ifadelerinden anlaşıldığına göre, dini emirlere riayet eden bir aileden gelmektedir. Annesinin, duaları kabulolunan saliha, ince ve atıfet sahibi bir kadın olduğuhU. söyler. Çocukluğunda yakaladığı bir kuşun ayağının kırılmasına sebeb oluşu neticesinde, Annesi de onun ayağının kırılmasını AUahtan istemiş ve daha sonraları bu istek tahak- kuk etmekle, annesini duaları kabulolunan bir kadın olarak tanıtmak ister. Bahası da, sebebi pek iyi bilinmeyen bir hadise neticesinde hapse- dilmiş ve hapisde iken 494/1101 senesinde vefat etmiştir. Diviinu'l-Edeb adlı eserindeki şiirlerinden anlaşıldığına göre, babası, kendini dine ver- miş, gecelerini iba~et, gündüzlerini oruçla geçiren, ibadetlerini aksat- mıyan, alim, edib, malı az ve ona ehemmiyet vermiyen zühd ve takva sahibi bir insandı.

Her zaman ve her devirde olduğu gibi, o zamanda da ilim elde et- mek için alim namzedleri şehir şehir dolaşırıar, gittikleri yerlerdeki

(2)

60 ıSMAiL CERRAHOGLU

£ılimlerden fp.y7.alırlarılı. ez-Zamah!;eri tlc, höyle hir nam7.l'ıl olma ya- şına gelince, Sam[ın oğullarının elinde Imluııan, ilim ve edejJ yönünden ylldı7.ların doğduğu hir yer oları Buh£ıraya ilim almak İçin gitti. Babası vefat ettiğinde, 0, ilim talehi için. memleketinden n7.aklarda hUIllImyor- Ju. Fakir fakat niı.ttaki hir aile i~'i!llle yetişen ez-Zamahşeri, ileride ha- yatına tesir e<leeek ilk ilmi ve edebi bilgileri hu £ıile mnhiti içcri~inden almıştı. Onun ilmı ve fikri gel ii.'mcsi!l.~cn fazla tesir eden, MahmıuI h.

Cerir ed-Dahbi cl-Isfalulnı (Ü. 507 11113) olmuştur. Bu zat dil hilgileıiıı- de, nahivde Vf' eıleh'te zamanının yeganesi 'olarak biliııir. Bir müddet Harizm'de ikamf'L ctmi~, onun ilminden ve ahlakından imanlar istifafle f'tmişlel'di. °ilisanlardan biri hdki de ı'n ınühimmi cz-Zamahşt'rl itli.

el-1Wııfassal ve Estısu'l-Belfiga adlı eserlerinde bu hocasının Lt~siri açık olarak görülür. ed-D£ıhhi, ez-Z;ımahşeriye sadece dil ve nahiv yönündnı tesir etmemiş, ayııı zamanda' ona itiz£ıli fkirlerini ıle aşılaını:'1tı. Çünkü hu zat, mantık, felsefe ve iti7.a/ yöniinde tlı' kuvvetli ve mf~zhehini yay- makta hnsh hir kimse id;. Hiirizm'de iLiz[ı1i fikirleri öyle sağlam hir şekilde yaymış olacak ki, artık IIarizm kelimesi, ımıtezilc kelimesi ilc eş anlamlı hir manayn gelmeye Iıairlamıştı. Hocası ilc talehesi arasmdaki hu münasehet sadece ilim çf'r~'ı~yeı;iiçerisinde kalmamı'l, O, e7-Zamah.

şerıyc maıi yönden olduğu gibi, Onun devlet rieilli yanında şöhrete ulaş- masına da yardımı ü1mll:;tur. Nizamu'I-Mülk yanında mevkii olan ını z£ıt, f~n iyi talebesi oiarak ez-Zamahşeriyi, ilim aşıkı olan hıı me~hfı]' vezirc tanıt.mıştı. O, Şiirlerinde Im Hziri medhedcr ve över. Mclikşiıh zamanında dey!et riciili ile o!aıı münasehetlerinin artmasına rağm(~n, . m,ll ve hırs yönünden hiiyük ı~meııerine ula~amadığı anlaşılan ez-Za- mahşeri, Horasaııa gitti ve orada, Ehfı'I.Feth Ali h. et-Has:~yn e1-Er- distanı ve lJbeyduHah h. l\izami'I-Mülk'ü medh etti. Daha sonra, Sel- çuklulann merkezi olan Isfahan'a geldi. İslama yaptığı hüyük hizmet- IcrdeJl dolayı :iVldikşah'l öv(~n şiirler söyledi.

512 scnesind(~ ya..kal an ılığı bir hastalık, kendisindeki mansab Ye mala karşı olan aşırı hırsılan onu knrtardı. Bu gihi tamahlardan kUl.tu- luşun, melik Ye hiikümdarların. civarından uzaklaşmakla mümkün ola- bileceğini anladı \oe hu maniahnlan kurtulmak için l\Iekkeye giLmeye karar verdi. Bu arada (La Bağdada uğradı. Bağdatta Ehu'I-Hattab h.

d-Batar, Ebfı Said cş-Şakani, Ehu Mansur cl-Hiırisi'd(~n hadis işitti.

ed-Diımegani ve eş-Şerif cş-Şccerl gihi fakihlerlc giiriiştü. Daha sonra Mekkeye giderek, fazilet sahibi !~l-Em.irn'l-Alcvi, L1eyy h. İsa h. Hamza b. Vahhas'ın büyük yardımlarını giirdü. ez-Zamahşt'rl, ilim almak için çeşitli beldeleri dolaşmış Ye şöhreLi ııfukları aşlJllş olmasına rağını~n, bu çeşitli hölgelerdeki hocaları kaynaklarda birer birer zikredilmeıııiştir.

(3)

ZAMAHŞERİ VE TEFSiRİ 61

Yukarıda saydığımı? hocalarmdan başka, Ebu'l-Hasen Ali b. Muz.

affer en-Neysühuri, Ehu'n-Nasr d-Isbahiinı, Ehu Mansur el-Ceviilik)' den de ilim almıştı. Mekkede, 518 senesinden önce Sibeveyh'in meşhur

"Kitab"ını Abdullah b. Talha IJ. Muhammed h. Abdillah el-Yaburi (ö. SI8/1124) den okuduğu bilinmektedir. Mekkede biraz kaldıktan sonra eski dilcilerin yaptıkları gibi, arab beldelerini dolaşmaya başladı.

Esriirıı'l-Beliiğu'du (T-R-B) maddesinde arap topraklarmdaki bütün türbelere girdiğini ve onları gördüğünü söyler. Yemende Hemedam ziyaret etti ve oradaki "Ali Ze~iri" övdü.

Mekkede eserlcr tdif(~ yönelmiş, tcdrise başlamış olmasına rağmen, ez-Zamahşeriyi, vatan hasreti ile dolu olarakHftrizme dönmeye kararlı olduğunu görüyoruz. 0, Hürizm'e döndükten sonra, Harzemşah laka- hmı alan ~1:ulıammed h. Anııştekin (Ü. 52l/112?) ona orada bir ev tahsis etmiş ve Ez-Zamahşerı hu zatm yanında iyi bir mevki elde et- mişti. Bu zat ülünce yerine geçen oğlu Atsı? (Ö.551/1156) zamanmda, miiellifimizin durumu daha da sağlamlaşmıştı. NIllhuddimetu'I-Edeb adlı eserini bu ?ata ithaf etmiştir. '

ez-Zamahşeri bir ara Şam'a da uğramış, İslama büyük hizmeti dokunan, Biltmiler vı~ Hristiyanlarla mücadele eden Tftcu'l-Mclik (O.

526/1132)i medhü sena etmişti. Tekrar Mekke-ye döndüğünde İbn Yah.

iıas'ın yardımı ile yerleşmiş ve tefsirindeki mııkaddimesinden anlaşıla- cağı üzere, Ha?reti Ebı) Bekrin hilafı~t müddeti kadar hir ?aman siireein.

de Kur'an Tefsiri "1+Keşşaf" mı tamamlamıştı. Bu bereketli yer saye- sinde hir çok esl~r1eri telif etmiş olmasma rağmen, yine vatan hasreti galehc çalmış ve Mekkeden ayrılmaya karar vermişti. Memleketine dönerken 533 senesinde Bağdat'a tekrar uğradı ve hu arada bazı dile iiit kitalıları Ebü Mansfır c1-Cevi\liki'ye okudu. Sonra vatanma döndü.

Atsız'dan hürmP,t vl~itihar gördiL 538 (1l44 senesi arefesinde, Harizm'in Cüreaniyye kasahasında vefat etti. İbn Batuta, onun türhesini gördü- ğiirıii söyler.

e:ı-Z:ımah~eri, hayatınm büyiik IJir bölümünü ilme ve eser telifine vl'rmİş, (~vlftdı ıyal mesuliyetinden u?ak kalmış nadir şahsiyyetlcrden hiridir. Böyle kıymetli eser verişinin, veltHI oluşunun sebehini, Divu- tııı'l-Edf!b adlı eserindt~ki hir şiirinde, ana babanın, aile ve evlat terhi.

yesindeki güçlükleri dile getirerek "hu sehchten evlenip nesil üretmekten vazgeçtim, en gü:ıcl yololan mesihilik;(ruhbanlık) yolunu seçtim" demek suretiyle, i..:ah etmektedir. Kısaçası o, nefsini tamamen ilmI' adamıştı.

Talebderi ve eserleri Onun indinde, sulbünden gelecek nesilden daha ha- yırlı idi. Hakikaten müellifimiz, kendisi hakkında söylenenlere bihakkın

(4)

62 İSMAİL CERRAHOGLU

layık olmakla beraber, Mutezile mezhebinin görüşlerini benimsemiş ve o fikirleI'in yayıcısı olması yönünden ağır tenkidlere uğramıştır. Fıkıhda Hanefi mezhebine mensubdu. Bir ayağı topal ve takma idi. Ayağının kırılması hususunda kaynaklar üç rivayet zik.rediyorlarsa da, şüphe yok ki bu üç rivayet bir birinin mütemmimi kabilindendir. Bu rivayetlerden birincisi, çocukluğunda yakaladığı bir kuşun ayağının kırılmasına sebeb oluşu neticesinde Annesinin de onun ayağının kırılması için dua etmesi;

İkincisi, ilim almak için şehirden şehire dolaşırken, çok soğuk bir günde ayağının donması neticesinde kopması; Üçüncüsü ise, ilim almak için yaptığı seyalıatlerin birinde bindiği hayvandan düşmesi neticesinde aya~rının kırılmasıdır. Bu üç haber genellikle kaynak eserlerde ayrı ayrı geçer. Bazen beraberce bulunur, bazende bunlardan biri diğerlerine ter- cih edilir. Halbuki her üç haber de aynı hadise içerisinde vaıid olması mümkündür. Zira coğrafyaeılar, Harizm bölgesinin soğuğunu anlatmak- la bitirememektedirler. O bölgede seyahatlerde donan insanlar pek çok- tur. ez-Zamahşerı de ilim için yaptığı seyahatlerin birinde ayağı don- muş' ve bu halde iken bindiği hayvandan düşmüş olabilir. Tıbben sabit- tir ki, donan bir uzuv sert bir ,yere çarpınca kırılıp kopabilir. Çocuklu- ğunda bir kuşun ayağını kırmış olması ve annesinin bedduası bu hadise- den sonra çağırışım yapılmak suretiyle hadisenin içerisine girmiş ola-, bilir. Kısacası bu üç rivayet, kanaatunızca aynı hadisenin çeşitli yön lerinin ifadelerinden başka bir şey değildir.

ez-Zamahşeri, şüphesiz asrniın imiinn, edeb ve nahiv ilimlerinde meseller darbeden faziletli bir nahivci idi. Tefsirde, nahivde" dilde,' edeb- de ve diğer ilimIerde deliei bir zekiiya malikti. Böyle bir zatın etrafında pek çok taleb e toplanmış, onlara, edeb, dil, tefsır, hadıs, nahiv konu- larını öğrettiği gibi, mensub bulunduğu mutezile akide sistemini de öğ- retmekten ve onları kendi mezhebine davetten geri kalmamıştır. Meş- hur talebderinden bir kaçını zikredclim:

Tabaristiinda, Ebu'l.Mahasın İsmail b. Abdillah et-Tavili, Abyurt'da, Ebu'l-Mahiisın Abdurrahim b. Abdillah el-Bezzii'r, Zamahşer'de, Ebu Amr Amir b. el-Hascn cs-Simsar,

Semerkant'da, Ebu Sa'd Ahmed b. Mahmud eş-Şatı, Harizm'de, Ebu Tahir Samiin b. Abdilmclik cl-Fakih, .

Burnardan başka, Muhammed b. Ebi'l-Kiisım Baycuk Ebu'l-Fadl el-BukiiH el-Harizm'i Zeynu'I.Meşayih, Ya'kub b. Ali b. Muhammed b.

Ca'fer Ebu Yusuf el-Belhi, Ali b. Muhammed b. Ali b. Ahmed b.

(5)

ZAMAHŞERİ VE TEFSİRİ 63

Mervan el-Kumranİ el-Harızmİ Abu'l-Hasen., el.Muvaffak b. Ahmed b. Ebi Sa'id İshak Ebu'l-Müeyyed, Uleyy b. Hamza b. Vahhas Ebil't -Tayyib, onun meşhur talebc1erinden birkaçıdır.

Geniş ilim sahibi ve çeşitli ilimIerde şöhrete ulaşmış olan eZ.Zamah.

şerinin, gerek hayatını ve gerekse eserlerinin tahkiklerini yapanların ver.

dikleri bilgilerden istifade ederek, eserlerini basılmış olanlar ve basıl.

mamış olanlar olarak iki gurubda sıralamamı2' mümkündür.

Basıİmfş olanlar:

_ el-Keşşaf an Hakiiiki't-Tenzil ve Uyuni'l-Ekiivil fi VücuTıi't.

Te'vil.

- el-Faik fi Garibi'l-Hadis.

_ Kitabu'l-Cibıil ve'l-Emkine ve'l-Miyah.

_ Nevabiğu'I.Kelim veya (el-Kelim en-Nevabiğ).

- Etvaklı'z.Zeheb (en-Nesaihu's-Sıgaı).

- Makamilt (en.Nesaihu'I-Kibıir).

- Şerhu Makamat.

- Rebiu'l-Ebriir ve Nıisusu'I-AJıbıir.

- el- Unmuzec.

- el.Mufassal fi Sin'ati'l.l'rab.

- el. M ufred ve'l- M ueUeI.

- el-Muhaccat ve'l-Miitemmem - Esasu'l-Belilga.

- Mukaddimetu'I.Edeb.

- el-Kustasu'l-Müstakim fi llmi'l-Aı uz.

- el-Mustaksô. fi Emsilli'l-Arab.

- A'cebu'I-Aceb fi Şerhi Lamiyeti'l-Arab.

- ed.Durr ed-Da' ir el-MuntaTıab fi Kinıiyat ve'stiilrat ve Teşbihiiti'l.

Arab.

- H asô.isu'i.Aşereti'l- K inimi'i.Berere.

- Mesıle fi Kelimeti'ş.Şelııide.

Çeşitl.i kütüphanelerde yazma halinde bulunan veya kaybolması muhtemelolan diğer eserleri:

(6)

İSMAİL CERRAHOGLU

Niiketu'l-A'mb fi Garibi'l-I'mb.

- Şerhu'l-Mufassal.

- Şerhu Kit~bı Sibcveyh.

- Jfu"tasa.ru'l-Muvafaka Bcyanu Ehli'l-Beyti ve's-Salıdbe.

- J.finhric .ri Usuli'd.Din.

- Nuzmtıı'l-Mütemıis ve Nahzate'l-Muktcbis (cz-Zamalışeriyc ait olmadığı da söylenir).'

- Ruusu'I.Jllesail.

- cr-Rfiid fi'l~Ferrıid.

- Kitabu Miiteşfibihi Esmai'r.Ruvfit.

- Kitabu Şakfiiku'n-Nu'man.

- Tesliyetu'd-Dllrir.

- Diviinu Hutab.

- Divanu Rcsiiil.

- el-Em iili fi Kulli fenn.

- Hiişiye ale'I-,"v1ufassal.

- el-Mufred ve'l-Murekkeb.

- Samimu'l.Arabiyye.

- Ceva"iru'l-Luga.

- Kitabu'l.Ecnas.

- el-Esma ve'l-Luga.

- SeVlıiru'l-Emsfil.

- Risiiletu'l-Meselc.

- 1\lu'cemu'I-Hudud.

- Diilletu'n-Niişid.

- Kitabu Akli'l-Kulli.

- Risaletu'l.Esrur.

- Divunu't- Temsil (TcmessiiI).

- er-Risuletu'n~Nasiha.

- Divanu Şi'ir.

- Kitubu'ş.Şufi.

(7)

ZAMAHŞERi VE TEFSİRi

Ruhu'l.Mesai!.

el-Jluhfidar6t.

Marsiyye.

Esraru't. Takdis.

Esriiru'l-Alevôdi' . er- Risuletu'l.!\tl ubkiyye.

Ziyiidetu'Il'JV iisus.

Şerlıu Ebyôti'l.Keşş(~f:

Şahu JIuhtasari'!./( '.lduri.

Ta!ebetu'l. Ufat fi Şerhi't. Tasarrufa!.

Fususu'l.Ahbar.

Fususu'n.Nuslıs.

Kelimetu' l. Ulema.

Nlenôsiku'l.Hacc.

JVesiiilıu'l-2H iilıık.

65

Bu ~scrlcr, ez.Zamahşerinin hereketli ilim hayatının delilleridir.

ez.Zaınahşerinin Im çnlışrııaları genellikle hidayettc edeb, dil ve nahiv yönlerinde ağırlığını gösteriı. Bunlardan başka tefsir, hadis, ve fıkıh sah~.sında da eserler yazmışLır. ez.Zarııahşerıuin hu eserlerin'n herbiri, nefislcrde ve asnnın sosyal .Jozukluklarında birer ~htilal meydana ge.

tirecek mahiyettedir. Bu esederde felek ve nücllma dair bilg;lcr, sultan ve ~mjrlcre nasihatler, ilim adamlarının izzeti nefis sahibi, mütevazi ve sahırİı olmalarına diiir tavsiyeler, halka öğütler ve taklitten sakın- ınalarına dair vaazlar, mukaljidlerc ,rüşvet alan kadılara ve mala perestij edenlere, dinlerini dünya ile deği~enlere hüeü.mlar ve tarizler vardır'.

1 ez-Zaıııahşerinin hayatı ve eseıleri lwkkmdn bilgi için aşağıdaki kaynaklara bkz: Yıikut cr.Rfıuıi, Mu'ccm"'l-Ud,,bli (D.S. lIIarroliouth neşri) VII. 147-151.; ıW"'cen,,,'l-Buldarı, Beyrut 1376/1957, llL. 1-17.; cl.Enlı"ri, Nüz],eıu'l-Elibbri ii Tabakiiıi'l-Udebli, Kahire, 1386/1967. s.

391-393; es-Suyuti, Bııgyeilı'l- Vııaı, Beyrnt, Daru'I-Ma'rife, s. 388.; İbn Halikan, V_jeyaıu'l.

A ':ylin, Kahire, 19.ı8, IV. 254-260.; e"ScDl',ini, el-Erısab, Haydarabiid, 1966/1386, VI. 315-316.;

Heşiduddin Vatviıt, Nilmchli.n lhşidıııdirı, Tahran 1960,s. 188-190.; Mirza Mnhanımed Hansari.

Ravziiw'l.Cerıııaıfi Ahvali'l.Ulmlıilive's.Slidiit, Tahran, 1390, VU!.. 118-127.; İbn Kesir, el-Bi.

dti)'e ve'rı.Nihaye, Beyrnt, i966, XII. n9.; ez.Zehebi; Mizlinlt'l, I'ıidlil, Mısır 1382/1963, IV.

78.; Tczkiretııl'llıılftiz, Haydarabat 1"77 /1958, IV. 1383.; İbnu'I-Haeer, Lisarııı'l-Mi.an, Hay- ,Iarabat, 1331, Vı. 4.; İIJuu'I-Esir, d-Frimilfi'ı-Tilrih, Matbaat.ıı'I-İstik"me, iX. 8.; İbn Tangn.

berdi, clı-Niiciimlı':.Zlihi,.e fi Miiliiki Mıs,. ril.Kilhi,.c, Kılhire, 1353/1935.; İIJlıu'I-Cevzi, el.

(8)

66 İSMAİL CERRAHOGLU

Biz bu yazımızda müelJifin bütün eserlerini tetkik etmiyeceğimiz ve sadece tefsirindeki metodunu incelemeye çalışacağımız içoin, Tefsir tar\hinde mühim hir yer işgal eden el-Keşşaf, müellifimizİn son eserlerin- den biri olması dolayısiyle, muhteviyatı adeta onun kemal ve ilmi ol- gunluğunun bir nişanesi mesabcsindedir.

Genellikle müfessirler, tefsirde nasıl hir metod takip ettiklerini, esas görü~lerini, yazdıkları tefsirin mukaddimesinde göstermeye çalışu- lar. Bu bakımdan tefsirlerin mukaddimeleri, tefsir tarihini inceleyenler ve tefsir metodlarını ara~tıranlar için mühim bir kaynak olur. Bir mü- fessirin tefsirdeki metodu hakkındaki görüşleri başkalarının naklettik- lerİnden dinlemektense, bizzat müfessir;n. kendi ifadelerinden istifade etmede, İlmi objektiflik bakımından büyük faydalar vardır. İşte biz de, islam ilim aleminde büyük bir şöhıete sahip olan ez-Zamahşerinin td- siri ve ~todu hakkında başkalarının göıüşlerine dalmadan, hİzzat kendisinin tefsir hakkındaki görüşleriDj, tefsir metodunu, Tefs;r mu- kaddİmesini tereeme ve tefsirindeki orijinal noktalara temas ederek göstermeye çalışacağız:

Keşşiifm Mukadmmesi:

Rahman, Rahim Allah Adıyle,

Övme, Ramd-ü Seni!, Kur'anı Kerİmi düzenli bir kelam halinde toplamış .olarak İndiren, Allah.a mahsusdur. O, Kur'ı1nı Kerimi ihtiyaca göre (tüm olarakdeğil df) zaman zaman (parça parça) indirdi~ Onu (Kur'anı) hamd ile başlattı, iltica ve sığınma ile sona erdirdi. Muhkem ve müteşabih olmak üzere iki kısım halinde vahyetli. Onu slireltre,

Munıazam, Haydarabfıt, 1358. X. 112.; es.Suyilti, Tabakalu'I.Müfessirin, Leiden 1839, S. 41..;

ed-Dfıvudi, Tabalrotıı'l-Müfessirin, Mısır 1392/1972, II. 314-316.; EbuI-Fida, Kilabu'l-Mulı- tasar fiAlıMri'I.Beşer, Mısır 1325, III. 16.; cI-Kureşi, el-Ceviilıiru'l-Mııdiyyefi Tabakati'l-Hanefiy- ye, Haydarabat 1332, IL. 160-161.; Izzuddin b. I-Esir, el-Lübab fi telızibi'l-Ensab, Kfıhire 1356, 1.506-507.; Şihfıbuddin Ahmed b. Muhammed el-Mak.kari et-Tilimsfıni, Ezharu'r-Riyiid fi Ah.

Mri IYGz, Kahire 1361 11942, III. 282-283.; el.Loknavi, el-FlWuidu'I-Behiyye fi Tereaeimi'l-Ha.

nefiyye, Mısır 1324, s. 209-210; Kfıtib Çelebi, Keşfıızzunun, İstanbul 1943, II. 1475-1484.; İsmfıil Paşa eı-nuğdfıdi, Esmau'l-lI1üellifiiı, İstanbul 1951, II. 402-403.; Serkis, Mu'eemu'l-Maıbııati'l.

Arabiyve, Mısır 1346/1928, i. 973-976.; İbnu'I-Imfıd el-HanheIi, Şezerutu'z-Zeheb, Beyrut, Mekte- b.etu't-Tietıri, LV. 118-121.; ez-Zirikli, e/.A'llim, Beyrut 1389/1969 (Üçüncü tulıı). VIII. 55.;

Omer Riza Kahhiile, Mu'cemu'I.Müc!lifin, neyrut, 1376/1957, XII. 186-187.; Eneyclopedie de l'Isliim, IV. 1273-1275.; C. Brockelmann, CAL. ı.289, Suppl. 507-513.; Mustafa Sfıvi el-Cüvcynı, Menhecü'z-ZaT1Ulhşeri fi Tefsiri'I.KurGn ve Beyanu I'eazihi, Mısır 1~59.; Dr. Selim en-KaIniJ, (ez-Zamahşerinin, Rebi'u'l-Ebrar ım tahkikliolarak neşretmiştir) Hağdat 1976 (Mukaddime);

Dr. Derviş el-Cundi, en-Nazmu'l-Xur'lin keşşlifi'z.Zamahşeri, el-Kahİre: 1969.; er.Zürkfıni, Menlihi lu'l-Irfan, Mısır 1372, r.538; ez-Zehebi, et-Tefsir ve'l-Müfessirün, el-Kfıhire 1381/1961, 1.429-482.

(9)

ZAMAHŞERİ VE TEFSİRt 67

süreleri ayetlere, ayetleri ıle gayelerine göre duraklada ayırdı. Bütiin bunlar, zamanla başlayan en mükemmel şekilde yoktan meydana ge- tirilen hirer sıfat, sonradan ihdas Ye icad edilen birer alamet ve işaret- lerden ibarettir. Evveliyyeti ve kıdemı kendine has, kendisinin gayrın- daki her şeye, yoktan van,dilmişlik damgasını vuranı (Allahı), bu gibi noksan sıfatlardan teıızih ederim. O, Kur'anı, heyaılI açık, dcIili kesin, mueize ve dcIiIleri dile getiren bir vahiy, eğriliği olmayan arapça bir Kur'an, dünyaya ve fıhirııte ait menfeatiarın bir anahtarı, nezdinde bulunan semavı kitabIarı ;:asdik eden diğer bütün mueizelerin dışlılda her zaman (kıyamete kadar) mu'ciz, diğer kitablar arasır.da her yerde ve her dilde dolaşan bir kitab ~larak indirdi (yarattı). Halis araplardan oııa karşı muarız olmak isteyenleri, onunla susturdu. Ona meydan okuyan belağat sahihi hatiplerin dillerini, onunla tuttu. Fesahat sahibi olanlar- dan hiçbiri onun gibi veya ona benzer bil' şey meydana getirmeye teşeh- büs edemediler. Belagolt sııhiplerinin sayıları, el-Batha2 daki ince çakıl- dan daha çok, ed-Dehna3 daki kum sayısıadan daha fazla olmalarına rağmen, Onun en kısa bir ~;uresi kadar bir sure, meydana getiremedilcr.

Düşmanlıkta, zarar vermeite, galil' gelm:,k için bütün güçlerini ortaya koymaya, kendileri ve atalarının yaptıkları büyük işleri, en ufak bir . şeyden dolayı savunmay,} kalkışmalarına, her istediklerinde haddi tecavüz etmede, aşırı dav:anışlarıyle meşhur olmalarına, kısacası, biri

kendilerine karşı bir övünnıede bulununca, ona kar~ı kat kat övünmeleri- ne, hiri onlara hir ikram:la hulununca daha fazlası ile mukabclede bulunmalarına rağm-en, K ur'ana karşı koyma hususunda en ufak bir savunma dahi gösteremediler. Allah onlara ilk önee delil (hüccet);, son- rada kılıeı yöneltti. Fakat ontar delili hir tarafa bnakarak, delille değil de, kılıçla karşı koydular. Kabaran deniz dalgalarının küçük göl birikin- tilerini içine aldığı, güneş doğunca, diğer yıldızların ziyasını boğduğu gibi - Kur'anın fesahat v ~ belagatı, insanı hayrete düşüren mueize ve açık delilleri karşısında-kendi varlıkIaıınm söneceğini, övünmele.in;n değersiz kalacağını ve eriyip gideeeğini bildikleri için, hüccete karşı koyamamışlar ve çekinmişlerdir.

Dua (salat ve selam), kendilerine vahyedilenlerin en hayırlısı, Al- lahın sevgilisi, nesli Ahdı'I-MenM b. Kusayy olan Benlı Luey kabile- sinde sözü geçen Haşim sülalesinden gelen,ismeti sabit hulunan, hikmet ile teyid edilen, şeref ve kı'mal sahibi olan, ismi Tevrat ve İncilde geçen

2 ( .~1) çinde inee çakılı boL olan geniş alanın adıdır.

3 (.l:.A ..01) Arabistan yarıın adasının güneyinde geniş Iıir çölün adıdır. Güneyinde Haıl- rerneyt ve Yemen, doğusunda Um:nana kadar ulaşan 130.000 km' bulan geniş hir ahilıda yayıl- mıştır. Temim ülkesi toprakları bu çöl eivannda bulunurdu .

(10)

6B İSMAİL CERRAHOGLU

Ümıııı Peygamlwr, Ehü'l-Kilmn MlIhaınmell lı. Abdillalı h. Ahdilıııut- talih'e, pak ehli heytinc, damat YI' kayın petleri olan rlört halifeye, bü- tün muhiıeir Ye eıısara olsun.

Ey :Mııhatah ~urası hir gerçektir ki (hil ki) her ilmin Cs[.sın.tla, ilim adamlarının den~eeleri hirihirine yaklaşıktlI'. Her önemli sanaatta da sanatkarların seviyeleri hirihirine yakın veya eı;;ittir. Bir ilim adamı diğerini ancak hirkaı;~adım geçehilir. -Kısacası, hP!' ilınin aslında ve hcl' sanaatm esasında kaydedilen yarış farkı mühimseneeek kadar değildir.

-Aneak önemli faı klar, kendisinde, rüthderin farklı olduğu, müsabaka ve mücadelenin hızlandığı, fark ve üstünlüklerin hüyüdüğü, hatta hu üstünlük ve farkm hini hir sayacak sonsuz bir dereceye ulaı;;tığı, ilim ve sanaatlarda mevelid olan sırların giizellikleri, manalaıın iJJ.cclikleıi, fikir konuları olan manaların letafeti ve perdelcI' ardında gizli kalan sır- ların kapalı oluşudııl'. Bu sır ve gizlilikleri ancak toplumun seçkinlcrinin (havassın) en cnder, cn hüs, cn üstün, ve en seçkin olanları keşfcdphilir.

Bunların hüyük hir çoğunluğu sır ve kapalılıklann gerçeklerini kendi maharetleriyle idrak etmek imkaııma sahip değildirler. Onlar taklidiıı esiridirler ve oııdan asla kurtulamazlar.

Sonra, gönüıı(~ri en çok dolduran, isahetli fikirleıle kendisine ulaşıo lan. gm'i1) nüktclerle gönülleri cn çok olgıınlaştıran, ardı ardına sakla- laıı<ın gizliliklerin telafi si ancak keskin hasiret ile idrak edilehilen ilim, tefsir ilmidir. Bu ilim, cl-Cühİz (Ö. 255/369) in "Nazmu'l-Kuı'ô,n" adlı ı~serinde dediği gihi, üzerinde durup hakkında görüş heyan etmek her ilim sahihi için mümkün değildir. Mesela, bir fıkıh Çı fetva ve ahklim konularında emsalini geçse, bir kdarncı keliim sanaatında dünya ehliHi mağlup etse, hikaye ve haber ezbcrleyen, İbnu'I.Kırriyye4 den daha çok eZIJerlemiş ulsa, bİr yaiz el-Hasen. cı-Basri (Ö. HO /728) den daha tesirli va[ızda hulunsa, hir nahivci Siheveyh (Ö. 180/796) den daha çok uahiv l,ilst~ ve hir dilci dil ilminin zirvesine çıksa hile, Kur'ana ait olan meani . vc heyan ilimIerinde üstünlill( sağlayamadıkç<i, IJlJuların hiç hii.i Kur' an

ilmine giden yola sülfı.k edemez ve gizli kalan sırları araştırmada ehil duruma gelemezler. Bu iki ilirnde üSMılük elde etmek için zaman zaman hu ilimler üzerinde durulması ve incelcmelerde huhınması gerekir, Al- lahın kitabında hulunan iiıcelikleri keşfctmede, Allahm Rasulünün IDU-

eizelerini izah etmede, Im ilimkri tatbik etme gayretinde hulunulmalı- dır. Bütün buular, diğer ilimIerden hazzalındıktan tahkik ve lııfz ger-

4. (Kaf)m kesri ve (ni)ııııı kesri H şedde,İyle (ibııu'I-Kırriyye) şeklin de uknııur. Emevi Devleti zaıııamııda yaşaıııış olan fasih kiımelerdeıı biridir. Haccıic oııu kat!eııııişlir. Adı Eyyıip- tur.

(11)

ZAMAHŞERİ VE TEFSiRt 69

çeklll~tiriIJikten, çok (;ok nıüracaat ve ll;i;un mmn mütalaada hulunul- duktan, zaman zaman (onıı okumaya ve okutınaya) rücu ~dildikten, başkalarıyla münazara yapı [dıktan vı~ i'rah ilınjnde gelişme sağlandık- tan sonra olacaktır. Bu kontlarda üstünliik sağlayan kimse, fikri davra- nışlarda yumuşak tahiatlı, sırları ortaya koymak için gönlü açık ,en kapalı hir işarete karşı ayık ve cn ufak kaş-güz hareketlerine karşı uya- nık hulunmalı, ne sert Vl~ nt: ılt, duııuk. ;11' kaba ve ne de eziyet verici olmalıdır. Bu kimse, nesir ve şiir sanaatlarına [ışjna, neticeye götüren fikirlerin tı:rtih ve IJideştiri1ıııe:-inde usta olmalı, mechill' kahlığmda cüm- le terkilıi Vt:telifinin nasıl ta:17,im edileceğini ve sıralanacağını bilmelidir.

Arapça ve din usulü ilminc vakıf olan Adliyyı~ Naciye fırkası5 men- . suLu fa;r,iletli nin kardeşlerimiz, hir [ıp;tin t('fsiri hakkında, hana her müraeaatlarmda kendilerine kupalı olan bazı gerçekleı:i izah ettim. Bıı durumdan çok memnun okular ve hana kurşı hayırlıahıık (luydular.

Bu konuları içine alan bir kitClhın telifi için can atıyorlardı. Hatta IJana gelerek "Kıir'an gerçekleri "iC te'vil vccihleri hakkında söylenenlerin"

en hayırlı olanlarını kendile'inc imla dmemi tııktif ettiler. Fakut, beni bağışlamalarını ist:t~dirn. Anı~ak tekliflerinde israr edıırek, din ulnlarını ve tevlıid ve adalet ulemasıııı ~cfaatçı olarak aracı koydular. Bu koı!' da ilmimin hağışlanmasını istememdeki seheb-halbuki isteklerine icabet etmem gerekli idi. çünkü Im konunun içine ginnck bana farz gibiydi.- zaman ahvalinin kötü oluşu, insanların ilmi zayıflığı, mcilni Vt~beyan ilimIerinde ilerlemek şöyle d,USUll, hu iki ilimle ilgili ilimIerin en <J7.llıda hile himmetde bulunmamalHıdır. Beıı onlara sure başları ilc ilgili hazı Jllesdderi ve Bakara surcsinin kapalı yönleri hakkmda bir takım hilgi- ler yazdırdım. Verilen bu biigiler oldukça genil? ve uwu, ı;:ok sorulu ve cevaplı olmuştu. Bu konuda genİş bilgi vermekten gayem, bu ilmin ge- Iliş ölçüde sırları hulunduğu oa i~aret etmek, onlara hedef edinııbilecek- leri hir meşale dikmek ve uyabilecekleri bir ölçü vermekti. BeytuIlaha gitmek ve Harcmi Şerifte konaklamak için olan azmim kesinlqincc, Mekkeyc doğru hareket etti m. Geçtiğim her ülkede göze çarpacak ka- "

dar ilim ve güç sahihi olanlara rastladım. Bunların pek azı, inıltı edilen o ilmi elde etmek, onunla iinsiyet kurmak için bağrı yanmakta ve onu iktihas etme hırsına si'ıh:p bulunmakta idi. Gördüğüm bu durum bana biraz memnunluk verdi ve cesaretimi artırdı. Göçü, Mekkeye attığımda birde nc göreyim, kendimi i: üyük hir ağacın yüksek dalmı teınsil eden Rasullulah ailesinin şerefi el.Emir eş-Şerif cl-İmam Ehu'l-Hasen Dleyy h. Hamza b. Vahhas'ın yanında buldum. Allah onun şanını daim kılsın.

5 Bu tilbiri tefsirinde sık sık kullaıılr. Mutezile fırkasıııı.kasteder.

(12)

70 İSMAIL CERRAHOGLU

Hasan oğulları iyilikleri çok ve öğünmeye ueğer işleri hulunmakla be- raber, O (Ebu'l-Hasen) onlar arasında dikili bir sancaktı. Onu, insanlar arasında Hme karşı en çok susamı~, en çok içi yanmış, ve ona karşı rağ- hctte en vefekar olarak buldum. O, daha Hieaza gelmeden önce, bu gayı>,yeulaşmak için, haşındaki işler kalabalık olmasına rağmen çıplak çölleri aşınayı, uzun mesafeleri geçmeyi ve bize Harizme elçi gönder- me yi düşündüğünü anlattı, Bağışıanmasını isteyenin (kendini kastedi- yor) çareleri daraldı, tutacak dalı kalmadı. Görüyorsun yaşım ilerledi, cildim buruştu arapların "Dekkaketu'r-Rikiib"6 adını verdiği cl-aşre yaklaştıın. Bjr çok faideleri, sırları ve gizli tarafıarı dikkate almak kay- dıyle daha önce takip ettiğimyoldan daha kısa bir yol ittihaz ettim.

Aııah ınuvaffak etsin ve atılan adımları isabetli kılsın. Bütün kıymeti otuz senden daha fazla bir zaman değeri taşıyan Hz. Ebu Bekr (R.A) in hilafette bulunduğu müddet? kadar bir zaman içerisinde eserini ta- mamladı. Bu işi böyle kısa hir zamanda tamamlamak Beytullahın mu- cizelerinden bir mucize, Haremi Şerifin bereketlerinden bir bereket ve üzerime akıtılan fcyizden başka bir şey değildir. Üzerinde çalışıp yorul- duğum şeyi, beni kurtaran bir sebeb ve sırat köprüsünde her tatafımı aydınlatan bir ışık (nur) kılmasını Allah Taaladan isterim. O, ne güzel isteği yerine getirendir.

Tefsir ilmi hakkındaki görüşlerini ve gayesini kendi ağzından dinlediğimiz ez-Zamahşed "el-Keşşiif an Hakiiiki't- Tenzfl ve 'Uyani:l- Akiivil fı vücCıhi't-Te'vil" adlı eserini 526/1132 senesinde Mekkede yaz- mağa başıamış vc yine müedifin elyazısı ile yazdığı eserinin sonunda Ka'be civarında 528/1134 scnesi Rebiu'l-ahirinin 23. Pazartesi günü hitirdiğini kaydetmiştir8• Kaynak escrler, kendisinin mutezileye mensub olduğunu göstermek için, tefsir mukaddimesinin başlangıcında ..s.iJI.:iı\ .l..~I) (.:ıTJAlI J1:. veya (.:ıT.;4}1 ~) lafızlarını kullandığım, fakat dostlan bunu (.:ıT.;4}IJ;, i) şeklinde tashih ettiklerini, fakat bu tashih müellifin tasbibi ol- madığını beyan etmektedirler9• Zaten böyle bir zorlamaya lüzum yoktur.

Zira ez-Zamahşed, ayetleri tefsir edeıken, muteziIi görüşlerini tamamen ortaya koymuştur. Yinc mukaddimesinde, tefsiıle meşgulolacak kişinin hilhassa meanı ve beyan ilimIerine' geıcken ehemmiyeti vermcsini is- temiş' adeta bütün gayesini bu nokta üzerinde temerküz ettirmiştir.

Keşşaf adlı tefsirinin telifine ait tarihi bilgileri mücllifinin kendi ağzın- dan dinledikten sonra, bu mübim eserin kaynaklarına' temas edelim.

6 Altmış ileyetmiş' arasındaki yaşa verilen addır.

7 Hilafet müddeıi iki sene üç ay dokuz gündür veya iki sene dört aydır.

8 el-Keşşôf, el-Kahire 1373/1953, LV. 659.

9 Vefeyat, IV. 255-256, Şezerat, IV. 120, Tarihu Ebi'l.Fidô, III. 16.

(13)

ZAMAHŞERİ VE TEFSiRİ

Keşşafın Kaynakları:

71

,

Tefsir tarihinde, hilhas~a aldi tefsir yönünde çok mühim bir şah- siyyet olan ez-Zamahşeri, hu kıymetli eserinde kullandığı hadisler, fılilli meseleler, şiirler, lügat, eedı,ı, Kur'ilııın nassının güzelliğini ortaya ko- bilmek için işlediği meani vı~ beyana ait bilgiler onun geniş hir kültüre sahip olduğunu bize aksewrmektedir. Tahiidir ki bu geniş kültürün, ona çeşitli kaynal.dardan geldiği ~üphesizdjr.

Tefsir Kaynakları: Tersirinin muhtevasından elde edebildiğimiz hilgilere göre .tefsir kaynak an şunlardır:

a) Mücahid (Ö. 104/72.J.) in tefsirilO,

b) Amr h. Ubeyd el-Mu'tezili (O. 144/761)nin tcfsiri, Ondan kı- kıraat ve tefsh rivayetlerinde bulunurlı.

c) Ebu Bekr b. el-Asanı (Ö. 235/849)ın tefsirİ. Bazen ondan nakil.

lerde bulunurl2, bazen de enu reddederl3.

d) ez-Zcceac (O. 311 /923)ın "Meani'l-Kur'{in" adlı tefsirinden, eı.Zamahşed genellikle Kuı'anın lugavi tefsiri ve ~akli tefsirin milcrnel

olan yönlerini aldl14• '

e) er-Rumınani (O. 38,t /994) nin tcfsiri. İbn Tangrıherdi, ez-Za- mahşer! tefs:rde, er-Rumm.ininin yolunu takip ettiğini söylerıs.

f) Ali b. Ebi Talibl6 (O. 40/660) ve Ca'feri Sadık (Ö. 143/765)17 gibi şahıslardan nakledilen şii tefsirler.

g) ez-Zamahşerinin bid'a diye isimJendirdiği, Müşebbihe \'e Ceb- riyye18, Hiiricil9, Riifızi20, Mutasavvıfa21 gibi çe?itli fırka tefsideri.

Hadis Kaynakları: ez-Zamahşerlnin tefsirinde, Müslimin SaM.

hindcn başka açık olarak hadis kaynakları zikredilmeınektedir22• M:üs-

10 el-Keşşiif, IV. 136.

II Aynı eser, III. 276, III. 161.

12 Aynı eser, II. 71.

13 Ayıu eser, II. 536.

14 Bu konuda. mukayeseli bilg: için bkz. Menheeu'z.Zamahşerifi'I-Tefsır s. 80-85.

15 en-Nücı.mu'z-Ziihire, IV. 168, bkz. Keza, lIfcnhecü'z-Zam"lışeri, s. 85-89.

16 el-Keşş(ıf, i. 223, 296, 305, llL. 200.

17 Aynı eser, III. 203, 205, 1".137.

18 Aynı eser, II. 268.

19 Aynı eser, i. 306-307.

20 Aynı eser, II. 482.

21 Aynı eser, II. 404.

22 el.Keşşli!. i. 87.

(14)

72 İSMAiL CERRAHO(;LU

Jimin Sahılıi ılı~ıııılaki hadii' kaynaklarından aldığı lıaıli.dı~ri ('1".Zamah.

şer! "ve fi'l.hadjp" formülü ilı: göstermektpdil".

KıraıU Kaynakları: (~z-Zamahşeri, Kurnı ve ınushaflara, mul.telif

~elıjı kıraat!,:rİlle vtıkıfu. G(~nelliklı~ ('serindı, i:'mi g('I,~I'nler ~uıılarılır.

a) Ahd::IJah h. Mı~s'lIll'ul\ :VfuslıafI23,

h) Abllt,lIalıılı dostu el.Hilris h. 8ii"eyd'in mlıslıafl24•

e) l)))('y)' Il. Ka'h'm ITIlıshafl2S, ıl) Ehli lTic,lz \"i~ dıli ştıın Mııshafları26•

e) Ehli K l'ıfı~ ınuslıaf1arı27•

f) Irak ı:hli mıı~hafl2R, g) \,e ıliğ(~r hal"ı mııshaflar-:').

Dil \'I~~ahi\- kaynakları:

a) Siı)(~veyhin "('[-Kitabı". l'z.Znmah!;'l~ri \ıııııu ı;ok k,ıllaııır30 H~

oTllı yiicelı:ir.

h) İ\ınn's-Sikkit (Ü. 241laSS)in, "Js[iihlı'[-l1(ıntık"lıu '"nkid edl'r3!.

e) d.MiiLerred (O. 28S /898) in "1'1-Kiimil"'i32.

d) Ahdullah Il. Direst~v"yh (Ü. :~47(958) in "Kitablı'[.lGtubi'[- ,Hütemm('m"j33,

i~) Ehl'ı Ali d-F;ırisi (Ö. :n7/987) nin" Kitiibu'I-JIlIcce"3,1 ve "Kit(,.

bıı' 1-J-lalabi)yatı35",

f) İbnlı'.Cinlıl (OJ. :-392/1001) nın "Kitablı't.1'emum36 ve Kitabu'l.

Al ıılıteseb" i3 7,

nel-Ke,~,~<if T. 99, ı09. 450.

24 Ayrıı c"cr, IV. 273.

25 :\\'ııı c,cr, T. J 90.

26 Ayııı c,er, T. H.3, lll. ](.2.

2i Ayııı e"er. rıı. 162.

28 :\yııı c,cr, IV . .Iii.

29 Ayıııc"cr, ll. 3'li. 399.. 13i. III. i.

301\\ןil (,"Cr.L. 16. 19.20.50. ıı.115.

31 Avııı (,"('r, iiı.2iH.

32 AVlll c-cr, IL :l(,'J.

:n Ayın c"cr, L. 22.

3,1 :\yııı e,er. I. 1i.

3.) Avııı e,er, T. 1il),

:l6A\Jll eser. lll. i.

:li Ayııı c"cr, IIi. 31.

(15)

ZA MAHŞERi VE TEFSIRİ 73

g) Miidlifi hilinmiy~n dile ait "1'I-IkUd" adlı ('ser's,

lı) Ebn'I-Feth c1-Henıedilııi'nilı (Ö. 376/986) "et-Tıbyan"ı39•

Edehl kaynakları:

a) Cı-Cilhiz'in (Ö. 25~, /8(9) "el-Hayavfin"1'10, .b) Ebu Tt~mmiım (Ö. 2~1 /846) "Hamas(."si41,

c) Ehu'I-AHi I'I-Ma'arıİ (Ö. 449/10.~1) nin "Estağfiru Estağfiri"si42, ıl) Bizzat müellifin kı ndisinin "JVr.vabiğu'I-Kelim"43, "ŞôJi'I-Illiyyi min kl'lrimi'ş-Şafi"i44, ve "1'n-Nesfiilıu's-Sigar"4S adlı eserleri.

Vaiı.z ve esiıtir kaynakları:

a) Şehr b. Havşeb46 ıÖ. 112/730), Rabia cl-Basriyye, Tavfıs47 ((i.

106/724), Malik b. Dilı:tr4B (Ö. 130 jl.ı8) gibi ilk tasavvuf erbabındaıı m.kledilen bazı \,a'z ve tasavvııf kitahları49•

h) Bazı ı~fsaııevi kıss;ılar ıwkledcn kitabıarsa.

Tefsiı',leki Metotlu:

Escr sahilıinin şahsiyı:tini aksettiren cn güzd ayııa, muhakkak ki kendi eseridir. Kişinin ese:ini tetkik etmeden, başkalarının o kişi hak- kındaki i)vmclı~ri veya yermderi nazarı dikkate alınıp kişinin şahsiye- tini çizmek, insanı muhakl;ak IHltaya götürür. Onun için biz de, bıı ça- lışmamızıla tefsir ve arap ılili sahaelTllIa şöhrete ulaşmış olan ez-Zamalı- şerinin cl-Keşş5fıııl tarıya:ak, onun. şalısiyydini ortaya koymaya çalı-.

~acağJz. Şunu unutmamak gerekir ki, bir ~ahsııı eserindeki metoılunu tetkik (>tmf~k dı~mek, Onuıı o es('riıı.d«'Il aksl'dl'.ll ilmi şahsiyyetiııi or- taya koymak dl~lllektir. Bu eseriıli ııi<-,iııtelifetmeye çall~lJğırıı YI~ bıı eseri için kaynak olan, kenJinden evvdki, ('serıeri t('fsirindcıı ı;ıkarıııaya

38 cl-Keşş"f. IV. 5.19.

39 Avııı eser. llL. 425. IV. 71.

40 Aym «,"cr, llL. Z8.1.

41 Aynı eser. llL. 2S4.

42 Ayııı eser, i. 502.

4:~ Aynı eser. i. 238.

44 "yııı eser. i. %1.

45 Aynı eser, r. 348.

46 Ayııı eser, r.32 i.

47 Aynı eser, IL. 78.

48 Aynı eser. II. 77.

,ı9 Aynı eser, i. 269.

50 Aynı eser, III. 470.

Referanslar

Benzer Belgeler

yüzyıllarda Osmanlı Saray sanatına ait küçük eser­ lerde moda olan bitkisel süslemelerle bezenmiş bu kilimlerin dokuma teknikleride farklı olup daha çok geometrik motiflerin

karşımızda Ahmet Agaoğiu vai l Büyük M ille t Meclisinde de Recep Pekerin bu hayret verici değişmesine işaret edildiğini ga­ zetelerde gördük Şahısdan

Özellikle kad›nlarda meydana gelen aspirasyonlar›n büyük bölümüne türban i¤nesi rol ald›¤›n- dan, hastalar difllerinin veya dudaklar›n›n aras›na i¤ne

through the formation of joint employer/employee boards on health and safety. The second is the right to know about occupational health and safety issues impacting

C grubu mantarlar (Amanita verna) yenilmelerini takiben en az 8 saat sonra belirtileri ortaya çıkar. Şiddetli kusma, ishal ve

Büyük Cihad'dan Frenk Fodulluğuna isimli eserin sahibi Ekmeleddin İhsanoğlu bey yetiştiği çevre ve aldığı eğitimin kendisine sunduğu fırsatlan sonuna kadar

1) Kadir Albayrak , (1991) Eski Türk Dini Tarihi Açısından Ziya Gökalp'in Eserlerinin Tedkiki, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 2) Abdulbaki

Medeniyet yarışını çöl yolculuğuna benzettiği Dıımıayalım adlı şiirinde Meh- met Akif Ersoy, medeniyet yarışında geri kalanın, ilerlemeyenin öldüğü ve sonsuza