• Sonuç bulunamadı

Sincap 2018-4

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sincap 2018-4"

Copied!
36
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

O R M A N Ç O C U K D E R G İ S İ

FİYATI: 3 TL (KD V DAHİL) • YIL: 2018 • SAYI:4

(2)

Merhaba Sevgili Çocuklar,

Evimizde, sokakta, parklarda ve yeşilliğin olduğu her yerde onları görürüz. Miniciktirler. Bazen onların vızıltı sesinden ürkerek savunmaya geçeriz. Ancak, onlar bizim dostumuz ve hayat kaynağımızdır. Kimden mi bahsediyorum? Tabii ki arılardan…

Arıların, dünyamıza ve bize katkılarını saymaya kalksak kalınca bir kitap olur. Biz insanlar, varlığımızı sürdürebilmemizi önemli ölçüde arılara borçluyuz.

Nasıl mı? Kısaca anlatayım.

Biliyorsunuz, arılar çiçekten çiçeğe dolaşarak bal yapmak için çiçek tozu (nektar ve polen) toplar. Bunu yaparken çiçeğin içindeki diğer yararlı tozlar da arının vücudu ve ayaklarına bulaşır. Başka bir çiçeğe konduklarında ise vücuduna yapışmış olan tozları bırakır. Bıraktıkları bu tozlar sayesinde çiçekler üremeye ve çoğalmaya başlar.

Şimdi düşünün bakalım, milyonlarca arının milyonlarca çiçeğe tozlaşma yaptığını. Ve milyonlarca çiçekten milyonlarca üreme olduğunu. Ve tabii ki bu bitkilerin soylarının devamını ve çoğalmalarını sağladığını…Ormanlarımız ve yeşil alanlarımız ne kadar da artar değil mi? Unutmayalım ki arıların, tozlaşma yoluyla ekosistemin gelişmesine katkısı, yaptıkları balın değerinden çok daha fazladır.

Sevgili çocuklar, şimdi anladınız mı arıların faydasını? Ormanlarımıza ve çevremize katkı sağlayan arıları sevelim, koruyalım ve onlardan korkmayalım. Onlar bizim dostumuz ve hayatımızın bir parçası…

Derslerinizde başarılar diliyor, gözlerinizden öpüyorum.

Genel Müdürümüz’den...

Bekir KARACABEY

(3)

Yazan ve Çizen: Sait Kıran

“ARILARIN ORMAN EKOSİSTEMİNDEKİ(*) YERİ”

GEYİK SAYFASI

Tomurcuklar açıldıkça çiçekler şekilleniyordu.

Tabiat ana hiçbir rengi esirgemiyor hepsinden

bolca veriyordu. Ressam tablosunu

sabırla ve inatla oluşturuyordu sanki.

Orman, pırıl pırıl güneş altında gerçeküstü rengarenk bir tablo gibiydi. Cıvıl cıvıl kuş sesleri ile yapraklar arasından çıkan rüzgârın ıslığı, bir müzik Ahengiyle doğaya yayılıyordu. Böceklerin vızıltısı da bu müziğe eşlik ediyordu.

(*) EKOSİSTEM: Belirli bir alanda bulunan canlılar ile bunları saran çevrenin karşılıklı ilişkileri ile meydana gelen ve süreklilik gösteren ekolojik sistem. (TDK)

(4)

PAPATYA SAYFASI

Çiçeklerin içindeki çiçek tozları rüzgârın esintisiyle başka yerlere

uçuşmaktaydı.

Bu arada Bıdık ile Bızdık telaşla ve koşarak ormanda Bilge Sincap’ı arıyordu.

Biraz koştuktan sonra

Kelebekler, arılar ve diğer kanatlı böcekler çiçekten çiçeğe konarak besleniyordu.

Dere kenarında da yok. Nereye gitti acaba?

Şuradan sesler geliyor.

Bu Bilge Sincap’ın sesi. Bilge Sincap kiminle konuşuyor acaba?

(5)

PALAMUT SAYFASI

Dokunma yavrum. Deminden beri ben onlarla sohbet ediyordum.

Arılar bizim dostlarımız.

Kendi kendine mi konuşuyordun

Bilge Sincap? Seni çok aradık Bilge

Sincap. Nereye kayboldun?

Kendi kendine konuşana deli derler çocuklar.

Buradayım yavrularım, ormanda dolaşıyordum.

Eyvaah! Dikkaat! Kafanda bir arı var Bilge Sincap! O sırada Bilge Sincap’ın

başına bir arı konar.

Ben şimdi onları kovalarım. Kıışşt! Kııışşşt!

(6)

NİLÜFER SAYFASI Ya sokarsa?

Arı kardeş, size bir şey sorabilir miyim? Çok doğru dedin

Bilge Sincap. Bizler de öyle değil miyiz yavrularım?

Ya kaçarız ya da kendimizi savunuruz.

Bizlere kötülük yapılmadıkça veya zarar verilmeye kalkışılmadıkça iğnelerimizi

hiçbir zaman kullanmayız kardeşim.

Sor kardeşim. Bütün gün çiçekten çiçeğe dolaşıp çiçek tozu (*) topluyorsunuz. Bu tozları kovanınıza götürüp

bal yapıyorsunuz. Yorulmuyor musunuz?

(*) Çiçek Tozu / Nektar-Polen: Çiçeklerin erkek organlarında bulunan keseciklerin içerisinde yer alan, erkek hücre taşıyan balın ham maddesi olan çiçek özleridir. (Kaynak: TDK)

(7)

KARDELEN SAYFASI

İlginç. Bütün hayatınız boyunca çiçek çiçek dolaşıyorsunuz.

Ve de yorulmuyorsunuz!

Onların görevi bu yavrularım. Yalnız bilmediğiniz bir şey var.

Nedir o Bilge Sincap?

Arılar çiçeklerden kendileri için bal nektarı toplarken dişi çiçeklere yarayan diğer tozlar da vücutlarının her yerine yapışıyor.

Başka bir çiçeğe konduklarında vücutlarına yapışmış çiçek tozları diğer çiçeğe geçiyor. Böylece tozlaşma oluyor.

Bu işlem sonunda üreme başlıyor.

Yeni çiçekler oluşuyor. Ağaçların, meyvelerin, sebzelerin ve bitkilerin çoğunun nesillerinin devamı

sağlanıyor. Doğanın ekosistemi gelişiyor. Biz 5-6 haftalık ömrümüz boyunca kraliçe arıya hizmet

ederiz. Ailede herkesin bir görevi vardır. Biz toplayıcı arı olarak görevlendirildik. Bu nedenle faydalı bir iş yaparken

(8)

PENGUEN SAYFASI

P

Sağ ol arı kardeş. İnsanlara faydalı

bir gıda maddesi üretirken ekosistemin devamını ve gelişmesini sağlıyorsunuz.

Şunu da unutmayın çocuklar: Arıların ekosisteme katkısı, diğer böceklerden 10 kat daha fazladır.

Sizlere saygı duymamak elde değil

arı kardeşler.

Teşekkür ederiz Bıdık. Yalnız insanlardan bir isteğimiz olacak.

Nedir isteğiniz

kardeşim? Bizler; çölleşmiş, kurak, yeşilliksiz alanlarda yaşayamayız.

Bu nedenle, sadece bizim için değil, kendileri

için de bolca fidan diksinler. Çevrelerini

yeşillendirsinler. Biz de, bize verdiklerinin

daha fazlasını insanlara verelim.

(9)

KAPLUMBAĞA SAYFASI BİTTİ. Sağ olsun ormancılar bizim için fedakârca çalışıyor.

Ağaçlandırma yapıyorlar. Ormanları koruyorlar. Bize yeni yaşam alanı olarak bal ormanları kuruyorlar.

Ormancılara minnettarız!

Asıl biz ve insanlar sizlere minnettarız. Dünyamızdaki ağaçlar, bitkiler, hayvanlar ve insanlar

sizler sayesinde nesillerini sürdürüyorlar.

Biz oyalanmayalım. Daha çok işimiz var. Görüşmek üzere.

Güle güle arı kardeşler.

Çiçeğiniz bol olsun! “Arı gibi çalışkan olmak” sözü Demek ki : boş değilmiş çocuklar. Ne kadar çalışkanlar

(10)

Doğada her canlının önemli bir yeri var. Ama arıların yeri

bambaşka. Bu eşsiz canlılar pek çok bitkinin çoğalmasına, yani

meyve ve tohum vermesine yardım ediyor.

Arılar, günlerinin önemli bir bölümünü bal özü ve çiçek tozu

toplayarak geçirir. Bu arada üzerlerine bulaşan çiçek tozlarını

da çiçekten çiçeğe taşırlar. Bu sayede de bitkilerin

tozlaşmasına önemli bir katkıda bulunurlar. Tozlaşma

bitkilerin meyve vermesini sağlayan bir olaydır.

Meyvelerin içinde bulunan tohumlardan da yeni

bitkiler gelişir. Böylece

bitkiler çoğalmış olur.

Uzun sözün kısası

arılar kendileri için

bal özü ve çiçek tozu

toplarken bir yandan da

bitkilerin çoğalmasına

katkıda bulunurlar.

Çi ze n : H asan Ulaş Ü NV ER D İ

Kaynak: Bilim Çocuk Dergisi

Tesekkürler

Bal Arısı

.

Doğadaki bitkilerin çoğalmasına yardım ettiğin,

Yediğimiz meyve ve sebzelerin bir çoğunun oluşmasına

katkıda bulunduğun,

ve tadına doyulmaz bal için sana sonsuz teşekkürler...

AYI SAYFASI

Bal Arıları için çiçeklerden elde ettikleri ba

l özü

ve çiçek tozu çok önemlidir.

(11)

Bal arılarının

sevdiği daha pek

çok çiçek vardır.

Bunlardan birisi de

Çiğdem Çiçeği’

dir.

Bal Arıları

Çiçekleri Çok Seviyor!

Lavanta,

bal arılar

ının en

çok ziyar

et ettiği

çiçeklerden

biridir.

Bal arıları,

meyve

ağaçlarının

çiçeklerini de

çok sever.

Bu bal arısı da

bir Karahindiba’nın

üzerinde uçuyor.

Bak, üzerine bir sürü

çiçek tozu bulaşmış!

ÇİLEK SAYFASI

Bal Arıları için çiçeklerden elde ettikleri ba

l özü

ve çiçek tozu çok önemlidir.

(12)

G E Z E L İ M TA N I YA L I M

Çi ze n : H asan Ulaş Ü NV ER D İ TAVŞAN SAYFASI

Hayvan V

arlığı

Tavşan, tilki, çakal, kaplumbağa, keklik, yılan, sincap

ve kertenkele yaşamaktadır.

(13)

Çevreye Katkısı

Bu Şehir Ormanı ile yaklaşık olarak 421,5 ton karbon depolanmaktadır , bu da atmosf erdeki 1.545,5 ton karbondioksite karşılık gelmektedir .

Suni Kaynaklar

Tanıtım ve uyarı levhaları,

seyir terası, yağmur barınakları, masalar

, yürüyüş patikaları ve yolları,

tuvalet, çocuk oyun alanı bulunmaktadır

.

Bitki Örtüsü

Şehir ormanının ana ağaç türü kızılçamdır. İran çamı, fıstıkçamı, kirpi dikeni, buğday

otu, hatmi, peygamber çiçeği, deve dikeni ve gelincik de

yetişmektedir.

Yer

Şanlıurfa’ya 6.5 kilometre mesafededir. Atatürk Ormanı Piknik ve Mesire Yeri’nin güneydoğusunda bulunmaktadır. Şehir ormanının girişi

Karaköprü Beldesi’ne bağlı Anzel Mahallesi’nin içindedir. Yaklaşık alanı 280 hektardır.

(14)

Kaynak: www.tubitak.gov.tr Çize n : Levent Kıra n

KorKular

GenetiK Yolla

aKtarılabilir mi?

Korku koşullamasının genetik yollarla türün diğer bireylerine aktarılıp aktarılamadığını asetofenon adlı, parfümeride kullanılan hoş kokulu

bir madde üzerinden test ettiler. Erkek laboratuvar farelerine asetofenon koklatıldığı sırada patilerine orta şiddette elektrik

sinyali verildi. Bu işlem birçok kez tekrar edildi. Fareler bir süre sonra, patilerine elektrik sinyali uygulanmayıp sadece asetofenon koklatıldığında dahi elektrik sinyali verilmiş gibi korktular. Yani asetofenon kokusundan korkmayı öğrendiler.

Böylece korku koşullaması oluştu. İki hafta sonra, aynı

fareler daha önce karşılaşmadıkları dişi farelerle çiftleştirildi. Doğan yavrulara asetofenon ile birlikte çeşitli kokular verildi.

Yavrular sadece, baba fareler gibi, asetofenon kokusundan korktular. Bu deney farklı farelerde de test edildi. Her

seferinde aynı sonuca ulaşıldı. Araştırmacılar, tehlikelere karşı hayatta kalmaya yardımcı olduğu için korkuların genetik yolla aktarılabileceğini belirtiyor.

Kalıtımın insanların fiziksel performansı üzerinde önemli etkileri olduğu biliniyor. Bugüne kadar yapılan araştırmalar 200’den fazla genin fiziksel performansla ilişkili olduğunu gösteriyor. Ancak genlerin fiziksel performans üzerindeki etkisinin ne kadar olduğunu belirlemek, performansı etkileyen pek çok farklı faktör olması nedeniyle çok kolay değil. Vücut yapısı, dayanıklılık ve güç sporcuların performansını belirleyen temel etkenler. Genetik faktörlerin bu özellikler

üzerindeki etkisi ise aynı düzeyde değil. Aynı zamanda her spor dalının kendine has özellikleri olduğu için, farklı spor dallarıyla uğraşan sporcuların sahip olması gereken fiziksel özellikler birbirinden farklı. Örneğin, basketbolda boy önemli bir özellik ve genetik faktörlerin boy üzerindeki etkisi hayli yüksek (%60-%80).

DAL SAYFASI

Genler Sporcuların

(15)

FİL SAYFASI

E

Çam balı arıların çiçek poleninden değil, bazı çam ağacı türlerinin gövdesinde yaşayan bir böceğin salgısını kullanarak ürettiği bir baldır. Dünyada sadece Türkiye ve Yunanistan’da bulunur.

Çam balının üretilmesi için çam pamuklu böceğine veya basra böceği (veya balsıra böceği) denilen böceğe ihtiyaç vardır. Bu böcek sadece kızılçam, karaçam ve Halep çamında yaşar.

Basra (balsıra) böceği çamın özsuyunu emerek beslenir. Artan öz suyunu da tatlı bir madde halinde dışkılar. Basra böceğinin Temmuz ve Ekim ayları arasında salgıladığı bu sıvı arılar tarafından çok sevilmektedir. Böceğin bu şekerli artığını arılar toplar. Bu şekerli maddeyi bulunduran ağaçlara halk arasında balsıra ağaçları denilir. Böcekler, balsıra ağaçlarının toprak seviyesindeki kısımlarına yumurtlar. Doğan yavrular ağaca ağır ağır ve çamın öz suyunu emerek tırmanır. Kışın sert geçtiği yıllarda böcekler ölür. Arıcılar, böceğin biriktiği mumu toplayarak kendi bölgelerine götürürler.

Soğuktan korumak için üzerini çalı çırpı ile örterler. Bu işlem en geç kış mumunun sağlam kaldığı Nisan ayında yapılmalıdır. Aksi takdirde, böcekler yolculuğa dayanamaz ve Mayıs ayındaki üreme mevsimi tehlikeye atılmış olur. Arıcıların arıların çam balı üretmesi için bıraktıkları kovanları bölgede fazla tutmamaları gerekir. Zira balı böcek salgısından üreten arılar, çamda çok uzun süre kalırsa (en fazla 20 gün), ana arı zamanla yumurtlamayı azaltır. Bu nedenle kovan zayıflar. Ana arının üretkenliğini muhafaza etmek için hazır polen kekleri verme uygulaması da yaygınlaşmaktadır. Öte yandan, çam balı üretilmek isteniyorsa, arının çamı terk edip çiçek polenlerine yönelmemesi için, çevrede fazla çiçek olmaması da önemlidir. Basra böceği Türkiye’de, Muğla, Aydın, İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Antalya illerinin sahil şeridi boyunca bulunur. Ayrıca iç bölgelerin ılıman kısımlarına biraz girecek şekilde (Menderes ovasının tamamı ve Denizli’de) yaşamaktadır.

(16)

YÖRELERİMİZ

Kaynak: www.kultur.gov.tr Çize

n : Levent Kıra

n

GÜNEŞ SAYFASI

b

Palandöken, 70 km. uzunluğunda ve 25 km. genişliğin

de bir alanı kapsar. 1993

yılında Kış Turizm Merkezi ilan edilmiştir. Bu merkez

içerisinde; Erzurum (Hınıs)

Boğazı, Konaklı ve Gez Yaylası’ndan oluşan 3 adet ka

yak merkezi bulunmaktadır.

Erzurum Boğazı, aynı zamanda Palandöken Kayak Me

Palandöken Kayak Merkezi’ne slalom ve büyük

rkezi adıyla anılmaktadır.

slalom yarışmaları için

Uluslararası Kayak Federasyonu (FIS) tarafından

tescilli iki pist yapılmıştır.

Erzurum’un güneyinde yer alan 3 bin 176 metre

yüksekliğindeki Palandöken,

5 ay boyunca kayak yapmaya elverişlidir. Kar kalitesi

ve uzun pistleri ile dünyanın

en önemli kayak merkezlerinden biridir. 2011 yılın

da 25. Dünya Üniversiteler Kış

Oyunları’na ev sahipliği yapmıştır. Palandöken’deki

pistler dünyanın en uzun ve

en dik pistleri arasında yer almaktadır. Kış olimpiy

atları standartlarına uygundur.

Palandöken, New York Times Gazetesi tarafından

belirlenen dünyadaki

41 kayak merkezi arasında 18. sırada gösterilmişt

ir.

(17)

KARTAL SAYFASI

f

Erzurum’da, kayak mevsimi Kasım ayından itibaren başlar. Nisan ayının sonuna

kadar sürer. Palandöken, kaymaya olanak sağlayan “toz kar” özelliğini, ikliminden

dolayı, bütün kayak sezonu boyunca sürdürmektedir. 2000-3176 metreler arasında

bulunan Palandöken Kayak Merkezi’ndeki pistlerde 10 telesiyej, 1 teleski, 2 baby lift,

1 gondol lift hizmet vermektedir. Gondol lift ile 1000 metrelik bir tırmanışla

Ejder Tepesi’ne ulaşılır. Palandöken’de; 7 kolay, 8 orta, 1 zor ve 4 doğal pist yer

almaktadır. Tüm pistlerde aynı anda yaklaşık 12 bin kişiye kayak yapma imkânı

sunulmaktadır. Palandöken Kayak Merkezi; Alp disiplini ve snowboard için son

derece uygun pistler sunar. Kayak dışında, yamaç paraşütü, dağcılık, snowtube,

paintball gibi alternatif sporlar için imkân sunar.

Palandöken Dağı’nın çevresi doğal park görünümüyle, gezi, piknik

ve seyir alanı olarak dört mevsim ayrı güzelliktedir. Palandöken, aynı

zamanda bir kongre turizm merkezidir. Kayak merkezinde çığ önleme ve

suni kar sistemleri bulunur. Erzurum’un en modern hastanelerine yalnızca

5 km. uzakta bulunan kayak merkezi her seviyedeki kayakçıya hizmet vermektedir.

Palandöken Kayak Merkezi’nde, 2 adet 5 yıldızlı, 1 adet 4 yıldızlı, 1 adet

3 yıldızlı ve bir adet de 2 yıldızlı otel bulunmaktadır. Şehir merkezinde de 3 ve

2 yıldızlı çok sayıda otel yer almaktadır. Havaalanına 15 kilometre mesafede bulunan

kayak merkezi şehir merkezine 4 kilometre uzaklıktadır. Kayak merkezine ulaşım

tatil günlerinde belediye otobüsleri ile, diğer günler ise özel araç ve taksilerle

sağlanmaktadır.

Al bakalım

(18)

KESTANE SAYFASI

Dünyada bilinen 25.000 arı türü vardır. Farklı çiçek türlerinden nektar

toplayan arılar olduğu gibi, sadece sebze ve meyve çiçeklerinden

nektar toplayan türler de vardır. Arılar yaşadıkları bölge veya nektar topladıkları bitkinin adıyla da anılırlar.

(Örnek; Kafkas Arısı, Anadolu Arısı, İtalyan Arısı,

Kıbrıs Arısı, Kabak Arısı, Orkide Arısı vb. gibi) Dünyada her yıl

böcek ilaçlamaları ve ekosistemin bozulmasından dolayı arı sayısı %30 azalmaktadır.

Arılar çevre ve iklim şartlarına çok çabuk uyum sağlar. Kurak ve çölleşmiş

bölgelerde yaşama şansları azdır. Kış şartlarında nektar ve polen

toplayamazlar.

arıların

(19)

ASLAN SAYFASI

t

Kovandaki her arının

ayrı görevi vardır:

Bazıları petek yapar, bazıları da ölen arılarla ilgilenir. Polen arayan ile

nektar arayan arılar farklıdır. Sadece kovandaki yavrulara bakmakla

yükümlü arılar vardır. Bu arada her türlü saldırıya karşı

kovanı savunmakla görevli asker arılar mevcuttur.

Arıların her bir anteninde 60.000 adet koku alma hücresi vardır. Ayaklarında da tat almaya yarayan tüyleri bulunur. Arıların ömrü ortalama 4-5 haftadır.

Kraliçe arı ise 4-5 yıl yaşar. Kolonisi olmayan arı tek başına yaşayamaz.

“Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa

insanın sadece 4 yıl ömrü kalır.

Arı olmazsa, döllenme, bitki, hayvan

ve insan olmaz.”

Albert Einstein

Arıların

dünyadaki bütün

tozlayıcılar arasındaki

payı %85 dolayındadır.

Arılar ürettikleri bal

değerinin 20 katı kadar

tozlaşma yoluyla bitkisel

üretim artışına katkı

sağlamaktadır.

(20)

Çi ze n : H asan Ulaş Ü NV ER D İ TİMSAH SAYFASI

A

Görülecek Yerler

Mercan Vadisi’nin yukar› kesimlerinde buzul gölleri ve bu göllerin oluşturdu¤u peyzaj görüntüleri vardır. Ovac›k düzlü¤üne inildi¤inde ise kaynayan gözeler ve küçük şelale

görülmeye de¤er kaynak de¤erleridir. Konaklama

Ziyaretçiler kendi imkânlar›yla kamp yapabilirler.

Konumu: Do¤u Anadolu

Bölgesi’nde, Tunceli ili s›n›rlar›

içerisinde yer almaktad›r. Kuruluşu: 1971 Alan›: 42000 ha. Ulaş›m: Tunceli’ye 8 km uzakl›ktad›r.

(21)

GERGEDAN SAYFASI

U

Karasu ve Murat çöküntü alanlar›

aras›nda yükselen Munzur Da¤lar›’n›n jeolojik yap›s›, volkanik kayaçlardan meydana gelir. Kuzey’de 3300 m’ye kadar yükselen bu da¤l›k alan, Mercan ve Munzur suyu vadileri ile büyük ölçüde bölünmüştür.

Mercan Vadisi’nin 1600 m’den yukar› kesimlerinde buzul gölleri, da¤lardan Ovac›k düzlü¤üne gelindi¤inde kaynayan gözeler bulunur. Vadi boyunca dökülen küçük şelaleler milli park›n peyzaj›na renk katar. Milli parkta tepeler ve yamaçlar meşe ormanlar› ile kapl›d›r.

Vadi taban›nda ise ceviz, k›z›la¤aç, dişbudak, karaa¤aç, ç›nar, kavak, sö¤üt ve çal› türlerinden meydana gelen zengin bir bitki

örtüsü vardır. Sarp ve dik yamaçlar ise ç›plakt›r.

Yaban hayat›; kurt, tilki, ay›, k›nal› keklik gibi türlerin yan›nda da¤ keçisi, çengel boynuzlu da¤ keçisi, vaşak, su samuru,

çil keklik, keklik, kaya kartal› gibi nadir türlerin de bar›nmas›na imkân sa¤lamaktad›r.

Munzur Vadisi ve Mercan Suyu’nda bol miktarda alabal›k bulunmaktad›r.

(22)

.

-Yaza n: Hülya ŞİMŞEK Ç ize n : Zeynep Seymen AĞAÇKAKAN SAYFASI

Çiçekler açıyor, dereler coşuyor, yer gök tüm gücüy-le baharın geldiğini muştuluyordu. Dağlardan kopup gegücüy-len kar suları coşkuyla akıyor, sürüklüyordu önüne ne gelirse. Toprak mutluydu, direnmiyordu derinlerden fışkıran gizemli tohumlara. Ağaçlar şarkı söylüyor, yapraklar dans ediyordu, gelecek güzel ve bereketli günler için. Doğa Ana, yüzünü güneşe dönmüştü; gözleri, elleri sıcacık, içi kıpır kıpırdı. Gülümsüyordu, mutluydu.

Toprağın derinlerinden ani bir gürültü koptu. Çimenler korkuyla başlarını o tarafa doğru eğdiler. Yer altında kavga var gibiydi. Çatlayan tohum başını kaldırmış, meraklı gözler-le etrafı izliyor, üstündeki örtüden kurtulmaya çalışıyordu.

Doğa Ana iş başındaydı, resim yapıyordu yine. Fırçayı eli-ne almış, her yeri yeşile boyamıştı. Öyle bir uyum, öylesieli-ne bir orantı vardı ki bütünle parçalar ve zıt renkler arasında, anlatılır gibi değildi.

Bir tarafta coşkulu bir ritim, çılgıncasına dans ediyor, di-ğer tarafta kusursuz bir geometri kabına sığamıyordu. O meşhur ressamlar, Cezanne, Picasso tablolarını yaparken Doğa Ana’dan mı kopya çekmişlerdi? Her zamanki gibi ça-lımlıydı yine Doğa Ana. Nasıl olmasın, nasıl özen

(23)

gösterme-sin ki evine? Yine beyaz halı-ları kaldırmış yeşilleri sermişti yerlere. Kırmızı gelinciklerle beyaz papatyalar kendiliğinden yakışmıştı yeşilin içine. Bulutlar, sonsuz maviliklerde dalgalanı-yor, gece olunca yıldızlardan avizeler ışıl ışıl yanıyordu la-civert göğün altında. Doğrusu işini iyi biliyordu Doğa Ana. Her bahar olduğu gibi keyfine diye-cek yoktu bu bahar da.

Binlerce kalbi vardı Doğa Ana’nın, toprakta, suda, havada ve ateşte. Binlerce kalbiyle coş-kusunu haykırıyor, o coşkuyla binlerce kez çarpıyordu Doğa Ana’nın binlerce kalbi. Doyasıya yaşıyor ve yaşatıyordu mutlu-luğunu onu sevenlere. Sevgisi, dalları saran çiçeklerde, balık-ların pulbalık-larında, ağaçbalık-ların kök-lerinde, kar tanekök-lerinde, kele-beklerin, kuşların kanadında, karıncaların, arıların süresiz emeğinde büyüyordu durmaksı-zın. Aynı anda nefes alıyor, aynı anda çarpıyordu Doğa Ana’nın şefkatle bezenmiş binlerce kal-bi sonsuza değin.

İnsanlar görmüyor, anlamı-yor, bilmiyordu, Doğa Ana’nın onlar için çarpan binlerce kalbi olduğunu. Kör müydüler, sağır mı? Kendileri ve çıkarlarından başka hiçbir şeyi önemsemiyor-lardı ki! Çevrelerindeki her şeyi kendileri gibi çıkarcı, bencil, duyarsız, kör ve sağır sanıyor-lardı.

Zavallıydı insanoğlu, zavallı bir kandırmacanın içinde sürük-leniyordu bilmeden. Asıl varlı-ğın, zenginliğin, servetin Doğa Ana’nın göğsünde gizli, binlerce kalbinde olduğunu bilmiyordu. Hiçbir zaman da öğrenemeye-cekti, o binlerce kalbin aslında kendi kalbi olduğunu.

(24)

Yaza n: Hatice AR DIÇ Çizen : Levent KIRA N

Heybetli dağların ardından doğan güneşi arkasına alarak havalanan Kartal, bir yandan bulutlara erişmek istermişçesine kanat çırparken bir yandan da erişmeye çalıştığı bulutların ardındaki gökyüzüne baktı hayranlıkla. Bir süre sonra hayranlığı kedere dönüşmüştü. Gökyüzünde süzülürken, uzaklardan ona göz kırpan yıldızlara bakıp iç geçirdi;

- “Benim yükselebileceğim nokta da uçabileceğim mesafe de belli. Oysa şu gökyüzünde parlayan yıldızlar öyle mi? Keşke ben de yıldızlar gibi uçsuz bucaksız evrende özgürce dolaşabilsem.”

Ardından avlanmak için alçalıp ilerideki tepelerden birinin ardında gözden kayboldu.

Onlarca metre aşağıda nefes nefese kalmış bir kumru, kendisi, eşi ve ileride dünyaya gelecek yavrularına yuva yapmak için uygun malzeme arayışı içerisindeydi. Çevreyi daha iyi görebilmek amacıyla büyük bir ağacın en yüksek dalına konup etrafına bakınmaya başladı. Tam o sırada ileriden havalanan bir kartala gözü takıldı. Upuzun kanatlarıyla o kadar hızlı yükseliyor, rüzgârlara kafa tutarcasına büyük bir güç ve zarafetle gökyüzünde öylesine süzülüyordu ki Kumru tüm yorgunluğunu unutmuş hayranlıkla Kartal’ı izliyordu. Kumru, ilerideki tepelerden birinin ardında gözden kaybolan Kartal’ın ardından bakıp iç geçirdi;

- “Keşke ben de şu Kartal gibi güçlü ve cesur olsaydım. Gökyüzündeki tüm bulutları yırtarcasına yükselip av olma korkusu yaşamadan özgürce kanat çırpsaydım.”

Ardından inşa edeceği yuva için uygun malzeme bulma umuduyla uzaklaştığı şehre doğru uçmaya başladı.

Şehrin girişindeki parkta, ağaçların arasında yiyecek arayan Sincap, biraz yemiş toplamak için ağaca tırmanmaya karar verdiği esnada, birkaç kanat çırpışta ağaçtan ağaca kolaylıkla geçiveren Kumru’yu görüp bir süre hayranlıkla onu izledi. Ağaçtan ağaca öyle zahmetsizce geçiyor, sık dalların ve yaprakların arasından ufak manevralar yaparak öyle bir uçuyordu ki bunu gören Sincap, Kumru’nun ağzındaki kuru bir dal parçasıyla uzaklaşmasını izleyip iç geçirdi;

- “Karnımı doyurmak için tırmanmak, bir tehditle karşılaştığımda ise koşmak zorundayım. Oysa Kumru öyle mi? Onun tek yapması

gereken birkaç kez kanat çırpıp havada süzülmek o kadar… Keşke benim de şu Kumru gibi kanatlarım olsaydı da ben de tıpkı onun gibi uçabilmenin verdiği özgürlüğün tadını çıkarsaydım.”

Ardından ilerideki ağacın en tepedeki dallarında gözüne kestirdiği yemişleri mideye indirmek için hızla ağaca tırmandı.

Yaza n: Hatice AR DIÇ Çizen : Levent KIRA N

Keşke

ÇAM SAYFASI

i

(25)

Parkın diğer ucunda oyun oynayan çocuklardan biri elindeki topu arkadaşına doğru fırlattı. Fakat top, rüzgârın da etkisiyle öyle hızlı havalanmıştı ki sonunda ağaçlardan birinin yüksek dallarına takıldı. Arkadaşları, topu atan çocuğa çok kızmışlardı. Hep beraber harçlıklarını birleştirip aldıkları top, onun yüzünden ağaçta kalmıştı.

- “Topu nasıl o kadar yükseğe attıysan öyle de indir bakalım ağaçtan. Yoksa bir daha oyun oynarken seni aramıza almayız.” dediler.

Çocuk, ağaca tırmanabilmek için tutunacak bir dal aradı fakat en yakınındaki dallar bile ulaşamayacağı kadar yüksekteydi. Dizlerini hafifçe büküp zıplayabileceği kadar yükseğe zıpladı ama nafile… O sırada koşarak önünden geçen Sincap’ın biraz ilerideki yüksekçe bir başka ağaca nasıl ustalıkla ve çevik hareketlerle tırmandığını gördü. Sincap, cüssesinden beklenmeyecek bir hızla ağacın en tepesine tırmanıvermişti bir anda. Sincap’ın seri hareketlerle ağaca tırmanıp dalların arasında hiç düşmeden

hareket edebildiğini gören çocuk iç geçirdi;

- “Ne kadar da hızlı ve çevik şu Sincap. Üstelik çok da becerikli… Keşke ben de onun gibi en yüksek ağaçlara bile büyük bir ustalıkla tırmanabilseydim. Böylelikle ağaç tepesinde tutsak olan topumu kurtarabilir, özgürce top oynayabilirdim.”

Ardından, arkadaşlarını saklambaç ya da körebe oynamaya ikna edebilme umuduyla onlara doğru koştu.

Parkın hemen karşısındaki evin ikinci katında oturan bir başka çocuk, annesinin gelip onu parka götürmesini bekliyordu. Annesi; - “Mutfaktaki işlerim biter bitmez gelip seni alacağım ve parka götüreceğim.” demişti ama saatler geçmesine rağmen gelmemişti. Aslında parka gitmeyi istemiyordu. Odasının parkı gören penceresi de aynı işi görüyordu nihayetinde. Çünkü parka gitse bile koşup oynayan çocukları izlemekten öteye gidemeyeceğini biliyordu.

Tekerlekli sandalyesiyle pencerenin önüne kadar ilerledi. Bir grup çocuk parkta top oynuyorlardı. İçlerinden biri topu o kadar yükseğe attı ki, top havada belli bir kavis çizdikten sonra kocaman ağaçlardan birinin en tepedeki dallarına takıldı. Bir süre topu atan çocuğun nafile ağaca tırmanma çabalarını seyretti yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeyle. Toptan umudu kesen çocuklar belli ki başka bir oyun oynamaya karar vermişlerdi. Çocuk, tekerlekli sandalyesinin izin verdiği ölçüde iyice pencereye

yaklaşarak hangi oyunu oynayacaklarını tahmin etmeye çalıştı. Topun ağaç dallarına takılmasına sebep olan çocuk boynundaki atkıyı çıkarıp gözlerini bağlayınca

“Körebe!” diye bağırdı heyecanla. Demek ki arkadaşları, topu o kadar

yükseğe atıp oyunlarını yarıda bıraktırmanın cezası olarak ilkin onu ebe olarak seçmişlerdi. Gözleri bağlı çocuğun ellerini öne doğru uzatıp arkadaşlarından birini ebeleyebilme umuduyla kendi etrafında dönmesini izlerken içini çekti;

- “Keşke…” diyebildi sadece “Keşke…” ve boğazında düğümlenen bu bir tek sözcüğün ağırlığıyla yutkundu.

(26)

ÖRDEK SAYFASI

Q

La Fontaine Masalları

Çizen

: Levent KIRA

N

Şehir faresi arkadaşı

tarla faresini her

zaman tarlaya

giderek ziyaret

edermiş. Ona konuk

olup her gün beraber

ce yemeklerini

yerlermiş. Bir

gün şehir faresi,

arkadaşı tarla far

esini yaşadığı şehr

e davet etmiş.

Şehir

faresi o kadar

çok ısrar etmiş

ki sonunda şehir

hayatını pek sevmeyen

yoksul tarla far

esi;

- “Davete karşılık

vermek gerekir

, gidip şu arkadaşımın

evini ziyaret

edeyim bari” diyer

ek yola koyulmuş.

Tarla faresi yolculuğunu

tamamlayıp da

şehir faresinin

yaşadığı eve

ulaşınca gözlerine inanamamış.

- “Aman tanrım

bu ne büyük bir

zenginlik böyle.”

diyerek hayretini

gizlememiş.

İçeri girince daha

bir etkilenmiş gör

düklerinden, hele

o ziyafet sofrasını

görünce dili tutulmuş.

Bir tek kuş sütü

eksikmiş sofrada.

Güzel yemekler

(27)

MANTAR SAYFASI

Şehir faresi bu aziz

misafirini başköşeye

oturtmuş. Tam yemeğe

başlayacaklarmış

ki, bir gürültüdür

kopmuş. Az sonra

bu büyük evin,

büyük kedisi girmiş

içeri. Şehir faresi hemen

kaçıp saklanmış.

Bunu

gören tarla faresi de saklanmış.

Salına salına ortalığı

kolaçan eden kedi

bir süre sonra gitmiş.

Masaya oturmuşlar

tekrar bir gürültü

kopmuş. Bu

defa eve gelen evin

hanımı imiş. Neyse

ki hemen saklanan

farecikleri

görmemiş ama far

ecikler çok korkmuş. Şehir far

esi;

- ”Tehlike geçti şimdi

yemeğimizi yiyebiliriz.“

diyerek arkadaşı

tarla

faresini sofraya davet

etmiş ama, tarla faresi

sofraya oturmadan

kapının

yolunu tutmuş.

- ”Bu kadar korku

yeter” demiş. “Benim

evim zengin değil ama

korkusuzca ve özgür

ce yaşıyorum

orada. Her an korku

içinde zengin

yaşamaktansa, kendi evimde özgür yaşamayı ter

cih ederim.”

Böylece tarla faresi

geldiği gibi yaşadığı

yoksul topraklara

geri

dönmüş, mutlu mesut

yaşamaya devam

etmiş. Bir daha da kente

hiç

(28)

BALIK SAYFASI

w

Sümeyya PANKAL İMKB Yatılı Bölge Orta Okulu 7/B AKKUŞ/ORDU Suna TORUNOĞLU İMKB Yatılı Bölge Orta Okulu 8/B AKKUŞ/ORDU

(29)

EŞEK SAYFASI

z

Serap KONAŞ İMKB Yatılı Bölge Orta Okulu 8/B AKKUŞ/ORDU Uğur KIRTIL İMKB Yatılı Bölge Orta

Okulu 8/B AKKUŞ/ORDU

(30)

KURT SAYFASI

V

Edanur VARİLCİ İMKB Yatılı Bölge Orta Okulu 7/B AKKUŞ/ORDU Sefa EFİLOĞLU İMKB Yatılı Bölge Orta Okulu 7/A

(31)

AT SAYFASI

H

Buğlem ATASEVEN Şehit Muhammed Yalçın Anaokulu: ANKARA / ETİMESGUT Kayra KIRAN

Kılıçali Paşa İlkokulu 1/A ÇANKAYA / ANKARA

(32)

FOK SAYFASI

S

Zeynep Deniz AKBAŞ Yahya Kaptan İlkokulu

(33)

OGM

Çocuklar dünyayı güzelleştirir...

Balıkesir’de bulunan Atatürk İlkokulu,

Mehmet Akif Ersoy İlkokulu ve Alişuuri İlkokulu öğretmen, öğrenci ve velilerini Yangın Yönetim Merkezi’mizde ağırladık. Merkezimizde, misafirlerimize ormancı-lık faaliyetlerimizi anlattık. Çocukları-mıza, orman ve doğa sevgisi konularını içeren filmler ile görsel olarak bilgiler verdik. Orman Tanıtım Tır’ımızda gös-terdiğimiz 3 boyutlu 5D büyük ekran sinemada orman yangınlarına karşı dik-katli ve duyarlı olunması gerektiğinin önemini anlatan slaytlar ile çizgi filmler öğrencilerimiz tarafından çok beğenildi. Bölge Müdürlüğümüzce, öğrencilerimi-ze çeşitli hediyeler dağıtıldı. Öğrenci-lerimiz ve öğretmenÖğrenci-lerimiz, programın son derece faydalı olduğunu ifade ede-rek merkezimizden memnun bir şekilde ayrıldılar.

Bilecik “Birlikte

Büyüyoruz Ormanı”

İçin Fidan Dikti

KUŞ SAYFASI

ı

Milli Eğitim Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı arasında imzalanan Ağaçlandırma İşbirliği Protokolü gereğince yurt genelinde ilkokul ve ortaokul öğrencileriyle eş zamanlı olarak yapılan “FİDANLAR, FİDANLARLA BÜYÜYOR” programı kapsamında ağaç dikme etkinliği düzenlendi. Bu etkinlik çerçevesinde, Bilecik Kızıldamlar Köyü’nde de fidan dikim etkinliği yapıldı.

Fidan dikim etkinliğine; Vali Tahir Büyükakın, Vali Yardımcısı Akın Yılmaz, Milli Eğitim Şube Müdürü Metin Sarıfakıoğlu, Orman İşletme Müdürü Erkan Yurt, öğretmenler ve öğrenciler katıldı.

Bilecik’te öğrenim gören 21.902 öğrenci adına Birlikte Büyüyoruz Ormanı’na 21.902 adet fidan dikildi.

(34)

OGM

Geçmişin Öğreticisi, Geleceğin Kurucusu

Öğretmenlerimizi Unutmadık

Sakarya Orman Bölge Müdürlüğümüz, çocuklarımızı emanet ettiğimiz fedakâr ve değerli öğretmenlerimizi 24 Kasım Öğretmenler Gününde hatırlayarak fidan dikim etkinliği düzenledi.

Adapazarı Orman İşletme Müdürlüğü Yeniköy Orman İşletme Şefliği, Adliye Mahallesi, “24 Kasım Öğretmenler Günü” kutlama etkinliği kapsamında fidanlar toprakla buluştu.

Yetiştirdiği nesillerle geleceğimize yön veren kıymetli öğretmenlerimiz için düzenlenen fidan dikim etkinliğine; Bölge Müdür Yardımcısı Adil Şencan, Arifiye İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Atalay Gürbüz, Adapazarı Orman İşletme Müdür Yardımcısı Murat Çatalbaş, Ağaçlandırma ve Toprak Muhafaza Şefi Kerem Özdemir, Arifiye Muhammed Fatih Safitürk Anadolu Lisesi ile Arifiye Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğretmenleri ve öğrencileri katıldı.

Bölge Müdürümüz Okan Kurşun “24 Kasım Öğretmenler Günü” ile ilgili yaptığı açıklamada; “Geleceğimizi emanet ettiğimiz fedakâr öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutluyorum. Günün anısına dikilen fidanların, eğittikleri nesillerle birlikte geleceğe sağlıklı taşınmasını temenni ediyorum.” dedi. Bizi aydınlık yarınlara hazırlayan tüm öğretmenlerimizin “Öğretmenler Günü” kutlu olsun.

(35)

Bu sayımızda

birbirinin aynı gibi görünen

16 kare var. Ancak arasından

3’ü farklı. Hadi bulalım.

GEÇEN SAYIDAKİ

BULMACANIN CEVABI

(36)

İnternet adresimiz: www.ogm.gov.tr SİNCAP DERGİSİNİ OKUYUN, OKUTUN. DERGİYE ABONE OLUN. SAHİP ÇIKIN...

ABONE OLMAK İÇİN:

Orman Genel Müdürlüğünün Vakıflar Bankası Ankara Şubesindeki IBAN: TR04 0001 5001 5800 7302 3113 84 No’lu hesabına “Sincap Orman Çocuk Dergisi yıllık abonelik bedeli” notu ilave edilerek 7,5 TL yatırılır, yatırılan banka dekontu ile abonenin açık adresi aşağıdaki iletişim adreslerinden birine gönderilir ve abonelik başlar. ADRES:

Orman Genel Müdürlüğü

Beştepe Mah. Söğütözü Cad. No: 8/1 Yenimahalle 06560 ANKARA Tel: (0 312) 296 40 35 Faks: (0 312) 296 40 36

E-POSTA: sincap@ogm.gov.tr

SİNCAP ORMAN ÇOCUK DERGİSİ’nin OGM adına sahibi: İsa SERTKAYA Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Sezgin KARA

Yayının İdare Merkezi Adresi: Orman Genel Müdürlüğü Dış İlişkiler Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanlığı Yayın Tanıtım Şube Müdürlüğü Beştepe Mahallesi

Söğütözü Cad. No: 8/1 Yenimahalle 06560 ANKARA Tel: (0312)296 40 35 Faks: (0312)296 40 36 Yayın Türü ve Aralığı: 3 ayda bir yaygın süreli

Dili: Türkçe e-mail adresi: sincap@ogm.gov.tr

Derginin içeriği: Çocukların orman bilinci ve sevgisini artırıcı bilgiler Basım yeri ve tirajı: CTA Tanıtım Reklam Hizmetleri Organizasyon Basın Yayın

Bilişim San. ve Tic. Ltd. Şti. Bahçelievler Mah. 35. Cad. 24/A, 30.000 Adet

Kurum sorumluları: Şenay ÇELİK, Ceren ÖZMEN, Orhan YAKAR, Dinçer TURAN, Burcu TIN Yazar-Çizer Ekibi: Sait KIRAN, M. Levent KIRAN, Hülya

ŞİMŞEK, Hasan Ulaş ÜNVERDİ, Dr. Ahmet BIYIK, Suat KARABIYIK, Hatice ARDIÇ Grafik Organizasyon ve Baskı: CTA Tanıtım Reklam

Hizmetleri Organizasyon Basın Yayın Bilişim San. ve Tic. Ltd. Şti.

Bu dergi üç ayda bir Orman Genel Müdürlüğü’nce Basın ve Ahlak Yasasına uygun olarak yayınlanmaktadır.

Orman Genel Müdürlüğü mobil uygulaması, Apple Store ve Google Play’de yayınlandı. Uygulama ile haber, duyuru, ihale ilanları, yangın durumu, fidan sorgulama, yakınımdaki türler, şehir ormanları, Sincap Çocuk ve iletişim bilgileri artık cebinizde. Kamuoyunun ihtiyaçları doğrultusunda, verilecek hizmetin kalitesi ve çeşitliliği artırılmaya devam edecektir.

Referanslar

Benzer Belgeler

100 gram bal alınmış. Bu balın içerisinde; polen veya nektar miktarı >= 45 gram ise nektar veya poelen potansiyeli Dominant alınmış. 100 gram bal alınmış. Bu

ÜLKEMİZDEKİ BAZI BALLI BİTKİLERİN ÇİÇEKLENME DÖNEMİ, POLEN, ÇİÇEK NEKTARI VE BÖCEK NEKTARI ÜRETİM KAPASİTELERİ İLE BULUNDUĞU İLLER.. 100 gram

“A aaaaa!” dedi bir diğer ses; “Burada adı Neşe olan bir Meşe ağacı varmış arkadaşlar!”. Neşe, bir yandan “Ben Meşe ağacı değilim diyorum size!” diye bağırırken

etkilidir.Aynı zamanda organize edilmiş frikik golle neticelenirse o ana kadar kötü oynayan takıma psikolojik motivasyon olur ve oyunun kalitesi bir anda yükselir....

Buna göre, ekim ayında Türkiye'ye 2.936 milyon ABD dolar ı doğrudan yabancı sermaye girişi oldu.. Böylece 2006 yılında mayıs ve ağustostan sonra en çok giri ş ekim

§ Symphyta alttakımında baş belirgin; ağız ısırıcı-çiğneyici; bitkilerde dıştan beslenen larvalar eruciform; galeri içinde bulunan larvalarda thorax bacakları küçülmüş

içinde zamanın unutulduğu bir uykudan çıkagelen melisa hafif bir kuş musun bir dokunuş mu şaşırmam ellerin omzuma konsa kim yazdı güfteni kim besteledi nihavent

1) Arılar için yeterli miktarda doğal nektar (bal özü) ve polen kaynağı bulunmalı ve suya erişim imkanı olmalıdır. 2) Kovan bölgesinin 3 km çapı