Yahya Akyüz _ Türk Eğitim Tarihi TÜRK EĞİTİM TARİHİ
M.Ö. 1000 - M.S. 2008 Prof. Dr. Yahya AKYÜZ Ankara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi
Gözden Geçirilmiş 13. Baskı
¦ŞjPEGEM İMİ AKADEMİ Ki PEGEM Mil AKADEMİ
Prof. Dr. Yahya AKYÜZ
TÜRK EĞİTİM TARİHİ M.Ö. I000-M.S.2008 ISBN 975-8792-39-3
© 2008, Pegem Akademi
Bu kitabın basım, yayın ve satış hakları
Pegem Akademi Yay. Eğt. Dan. Hizm. Tic. Ltd. Şti'ye aittir.
Anılan kuruluşun ve yazarın yazılı izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri, kapak tasarımı, mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik, kayıt
ya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz, dağıtılamaz.
Bu kitap T.C. Kültür Bakanlığı bandrolü ile satılmaktadır.
Okuyucularımızın bandrolü olmayan kitaplar hakkında yayınevimize bilgi vermesini ve bandrolsüz yayınları satın almamasını diliyoruz.
Gözden geçirilmiş 13. Baskı: Ekim 2008
Yazım ve düzenleme: Ahmet Oğuz Akyüz - Gürsel Avcı Kapak Tasarımı: Hakkı Uslu
Dizgi-Grafik Tasarım: Gürsel Avcı Baskı: Baran Ofset
(Ankara-0312-3944560) YAYINEVİ
adakale sokak 4/1 yenişehir-ankara tel: +90 312 4306750-51 (pbx) belgeç: +90 312 4354460
gsm: 0506 3451936 - 05419104545 - 0533 2055230 e-ileti: pegem@pegem.net
DAĞITIM
sağlık sokak 17/a yenişehir-ankara tel: +90 312 4345408 - +90 312 4345424 belgeç:+90 312 4313738
gsm: 0506 3451937 - 05414345424 - 0533 2055231 e-ileti: siparis@pegem.net
YAZIŞMA
p.k.175 06442 yenişehir-ankara 'SraAför
Yahya AKYÜZ, Çanakkale'nin Yenice ilçesi, Hamdibey kasabasında
doğdu (1941). Biga Sakarya ilkokulunu (1953), Biga Orta Okulunu (1956) ve İstanbul Erkek Lisesini (1959) bitirdi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun oldu (1963). Fransa'da Yüksek Lisans ve Doktora
yaptı (1967).
Ocak iğfâ'de Ankara üniversitesi Eği*im (Bilimleri) Fakültesine Asistan olarak girdi. 1972'de Doçent oldu. Askerlik görevini 1973-1975 tarihleri arasında Balıkesir'de ve Bursa Işıklar Askerî Lisesinde yaptı.
Nisan 1980'de Profesör oldu. Yahya AKYÜZ'ün Türk eğitim tarihi ile ilgili ilk kitabı 1966'da Fransa'da yayınlanmıştır. O zamandan beri esas olarak Türk eğitim tarihi ve inkılâp tarihi alanında araştırma yapıyor ve Ocak 1968'den beri de Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinde öğretim üyesi olarak
bulunuyor.
Yahya AKYÜZ, 2004-2005 öğretim yılında kendi olanakları ile ABD'de University of Central Florida Eğitim Fakültesinde "Misafir Profesör" olarak bulunmuş,
araştırmalar ve yayınlar yapmıştır. 2005 Kasım ve Aralık aylarında Tokyo University of Foreign Studies'in daveti üzerine Türkçe Bölümünde Japon
öğrencilere Türk eğitim ve inkılâp tarihi konularında dersler ve konferanslar vermiştir.
Kitapları ve önemli yayınları bu kitabın Kaynaklar bölümünde gösterilmiştir.
Saygı duyduğum M. Sadullah ÖZTÜRK Beyefendiye
Tarayan: Mustafa Karaca ÖNSÖZ
KİTABA VE TÜRK EĞİTİM TARİHİNE İLİŞKİN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR
Bu kitap, ilk kez 1982'de basılmıştır. Bu alanda çeşitli ve değerli araştırmalar var ve yapılmakta ise de, halen, kitabımızın temel özelliği olan, eğitimimizi zaman ve konu bütünlüğü içinde ele alıp analiz ve sentezlere gitme, geçmişle günümüz arasında bağlantılar kurma ve dersler çıkarma niteliğine sahip, kapsamlı ve aynı adı taşıyan bir başka kitap bulunmamaktadır. Ayrıca bu yalnızca Türk Eğitim Tarihi alanında bir ders kitabı değil, Türk milletinin üç bin yıllık insan yetiştirme düzenini ve bundaki dönüşümleri eleştirel bir gözle araştırıp değerlendiren, her düzeydeki araştırmacı ve okuyuculara da hitap eden bir fikir eseridir.
Okuyuculara kitabımızı ve Türk Eğitim Tarihine yaptığı özgün katkıları değerlendirmelerinde ışık tutabilmek için onun temel özelliklerini maddeler halinde kısaca belirtmeyi gerekli görüyoruz:
1. Kitabın Türk Eğitim Tarihi ile ilgili temel bilgilerin tümünü kapsaması amaçlanmış, böylece, zaman bakımından, Tarihimizin en eski dönemlerinden
günümüze, başka deyişle M.Ö. 1000'den M.S. 2008e kadar geçen üç bin yıllık bir süre içinde muhteva bakımından en geniş anlamda eğitimle ilgili kurum, olay, düşünce, deneyim ve bunların gelişmeleri incelenmiştir. Böylece kitabın temel özelliği, eğitimimizi zaman ve konu bütünlüğü içinde ele alıp, birçok yerde fikir ve olayların günümüzle bağlantılarını ve sonuçlarını ortaya koymasıdır.
Başka deyişle, ilk kez, Türk Eğitim Tarihinin konularının tarihî süreklilik ve bütünlük içinde belirlenmesine, bunların açıklanıp yorumlanmasına ve günümüzle ilişkilerinin kurulmasına gidilmiştir.
Kitabımızın bu temel özelliğini başka ifadelerle şöyle açıklayabiliriz:
Kitabımız yalnızca, geçmişten günümüze eğitimdeki olayları ve gelişmeleri vermekle yetinmemekte, bir Anadolu kiliminin örgüsü gibi, olayların ve gelişmelerin hem dönemleriyle, hem birbiriyle, hem de sonraki dönemlerle ilişkilerini, etkileşimi ve yorumunu, önemini... eleştirel bir gözle ortaya koymaya çalışmaktadır.
Kitabımızın bu özelliğine en güzel örneklerden biri, soru 150'de incelediğimiz şu güncel konuda görülebilir: "Türkiye'nin Avrupa Birliğine girme çabaları ve küreselleşme Türk eğitim tarihi açısından nasıl değerlendirilebilir? Bunların Türk eğitimine etkileri nelerdir?"
Bu konu, Osmanlının Avrupa'ya yönelişinden 2006'da Türkiye Cumhuriyeti'nin AB'ne girme çabalarına kadar eğitim-siyaset-ekonomi-
v
yenileşme... boyutları açısından ve tarihî gelişim süreci içinde işlenmiş, geçmişle bugün arasında benzerlikler ve bugün ortaya çıkan dersler
açıklanmıştır. Okuyucu, böyle bir konunun Türk eğitim tarihi açısından ilk kez dile getirildiğini ve incelememizin bir fikir yazısı niteliği taşıdığını da görecektir.
2. Konular sorular halinde belirlenerek işlenmiştir. Kısmen Sokrat'ın öğretim yöntemine benzeyen ve öğrenciye bir konuyu öğretme bakımından geçerli olan bu yöntem, çok geniş ve dağınık alanların incelenmesinde de işe yarar
görünmektedir.
3. Yararlanılan kaynakların tümü, ayrıntılı olarak verilerek hem okuyucunun kaynaklara ilişkin geniş ölçüde bilgilendirilmesi sağlanmış, hem de bilimsel araştırma yönteminin gereği titizlikle yapılmıştır.
4. Bir devlet ya da dönemdeki eğitim ele alınmadan önce, kısaca tarihî ve siyasî açıklamalar yapılmış, sonra, eğitimin temel özellikleri maddeler halinde gösterilmiş, böylece konuya önce kuşbakışı bir yaklaşıma gidilmiştir. Daha sonra da devlet ya da dönemin özelliklerine göre çeşitli eğitim konularına geçilmiş, bunlar da mantıkî bir düzen içinde, önce örgün, sonra yaygın eğitimle ilgili olarak sıralanıp ele alınmıştır.
5. Kitaba, bizim hazırladığımız ve Akif Ergin'in klişesini çizdiği Asya'da eski Türk devlet ve toplumlarını, bölgeleri, kentlerini gösteren özgün bir harita konmuştur.
6. Eğitim tarihimizin bazı önemli ve özgün belgelerinin metin içinde klişeleri verilerek okuyucunun bunlarla doğrudan ve görsel teması sağlanmıştır.
7. Atatürk'ün 1930'da Samsun Orta Okulunda girdiği bir derse ilişkin çok anlamlı bir fotoğraf verilmiştir.
8. Dilin ve anlatımın açık, sade ve akıcı olmasına, mümkün oldukça yabancı kelime kullanılmamasına özen gösterilmiştir. Ülkemizde bazen rastlanan "bir eser anlaşılmıyorsa bilimsel olduğu içindir" gibi bir görüş çok yanlıştır. Bizim inancımıza göre, en karmaşık konular bile iyi incelenirse, Türkçeyi özenle kullanma sorumluluğu taşınırsa ve açık yazmak için çaba harcanırsa berrak ve sade yazılabilir. Asıl zor olan budur ve böyle bir anlatıma ulaşmak
amaçlanmalıdır. Eskiden buna "başarılması çok zor olan kolaylık" (sehl-i mümteni) denirdi.
9. Bir bilim dalının gelişmesinde, ilgili terimlerin belirlenmesi, açıklanması çok önem taşır. Bu düşünceden hareketle, eski eğitim terimlerimiz, ilk kez, Türk Eğitim Tarihi Terim^ri Sözlüğü başlığı altında kitabın sonunda toplanıp
açıklanmıştır. Bu sözlük, gerek kitabımızın, gerek eski eğitim metinlerinin anlaşılmasında okuyucuya çok yardımcı
vı
olacaktır.
10. Eğitim Tarihimizdeki gelişmeler, bazı önemli siyasî gelişmelerle ilişkili olarak Zaman Çizgisi başlığı altında tablo halinde verilmiştir. Bu tablo da bu haliyle ilk kez yapılmaktadır.
11. Eğitim Tarihimizde fikir, düşünce, kurumsal gelişme, uygulama alanında çok önemli bir tecrübe birikimi vardır. Bu birikimin olumlu, olumsuz, dikkate değer ya da pek değer taşımayan yönleri bulunmaktadır. Kitabımızda bu zengin birikimi eleştirel bir gözle değerlendirip tartışarak öğrenci ve okuyuculara tanıtmak, onlara Eğitim Tarihimizin değerini göstererek bu alanda ve millî eğitimimizi geliştirme yolunda araştırma zevki vermek, bağımsız yaşama özelliğimizle ilgili geçmişten gelen dersleri göstermek de amaçlanmıştır.
12. Her baskıda kitabın güncelleştirilip yeni araştırmalarla zenginleştirilmesi onun bir başka özelliğidir. Böyle olunca da kitabın hacmi giderek artmaktadır.
Ancak bu doğaldır: En eski tarihlerden günümüze kadar eğitimsel fikir, düşünce, kurum ve tecrübelerimizi ve bunlardan çıkan dersleri konu alması, bugünkü eğitim sorunlarını çözmekte bize ışık tutması gereken Türk Eğitim Tarihi gibi geniş kapsamlı ve çok önemli bir ders, Üniversite düzeyinde, basit bir kitap veya teksir, kısa notlar ve birkaç fotokopi ile okutulup öğretilemez. Bu asla doğru ve yararlı olmaz. Böylesine önemli bir konu, ciddî, sistemli, bilimsel olarak ele alınırsa yararlı olabilir. Kitabımızda bu amaçlanmaktadır. Öğrencilerin ayrıca, bir kitapla yetinmemeleri de gereklidir.
13. Her baskıda, kitabın tümü tekrar tekrar gözden geçirilmektedir. Az yukarıda, kitabın "sürekli güncelleştirilip yeni araştırmalarla
zenginleştirildiği" şeklinde belirtilen özelliğine gelince: Bir baskıdan ötekine gidilirken, bu arada yapılan ciddî yayınlar, doktora tezleri vs. ve kendi
yayınlarımız özetle değerlendirilmektedir.
14. Eğitim Bilimleri ile Eğitim Fakültelerinin amacı, öğrencilere çeşitli
eğitim bilgileri kazandırmakla sınırlı kalamaz. Öğrencilere, Türkiye'nin ve Türk dünyasının eğitim sorunlarını tarihî derinlik ve bütünlük içinde kavratmaya çalışmak ve onları, geçmiş tecrübelerden ders alarak çözüm arayışlarına
yöneltmek de gerekir. Oysa, eğitimimiz, zaman ve konu bütünlüğü içinde en geniş
biçimde incelenmez, öğrenilmez ve algılanmazsa, eğitimimizi bugün geliştirmek için yeni fikirler üretilemez. Bu da ancak Türk Eğitim Tarihi dersinin yardımı ile sağlanabilir. Kitabımızın temel amacı budur. Bu nedenle, sözü geçen
Fakültelerde ve onların tüm Bölümlerinde böyle bir dersin okutulması gereklidir.
Biz, her geçen gün Türk Eğitim Tarihinin öneminin daha çok anlaşılması gerektiğine inanıyor, kitabımızın ve çalışmalarımızın bunda payı olacağını düşünüyoruz.
vii
Ancak YOK, 4 Kasım 1997 tarihli Eğitim Fakültelerinin "yeniden yapılandırılması"
programlarında Türk Eğitim Tarihi dersine yer vermemiştir (Bu konunun
değerlendirilmesi kitabımızın SONUÇ kısmında yapılmıştır). O tarihten beri, gerek bilimsel sempozyumlarda, gerek makalelerimizde Türk Eğitim Tarihi dersinin mutlaka ve zorunlu olarak okutulması gerektiği gerekçeleriyle tarafımızdan
birçok kez açıklanmış ve savunulmuştur. Nihayet YÖK'ün Mart 2006'da başlattığı Eğitim Fakültelerindeki programların "güncelleştirilmesi" çalışmalarında bu ders bazı programlara tekrar alınmıştır (Temmuz 2006). Ayrıca seçimlik dersler içinde de daha yaygın bir açılma imkânına kavuşmuştur.
15. Kitabımızın, Türk Eğitim Tarihi dersi yanında, Türk Tarihi ve Kültürü, İnkılâp Tarihi, Türk Eğitim Sistemi, Eğitim Bilimine Giriş, Eğitim
Hukuku v© yönetimi, Türk Eğitim Düşünür/eri... atai dersler m& kcuMilscda. oa
&gıtim Fakülteleri öğrencilerine, ayrıca tüm öğrenci, öğretmen, aydın, yazar, araştırmacı ve devlet adamlarına da yararlı olacağına inanıyoruz.
Kitabımızın 13. Baskısını gerçekleştiren Pegem Akademi yöneticileri Servet SARIKAYA ve Gürsel AVCI'ya, ayrıca Baran Ofset çalışanlarına içten teşekkür ederim.
Mm, EM 2008 Prof. Dr. Vahya AKYÜZ Ankara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi
Eğitim Bilimleri Fakültesi Yay.
İstanbul Kültür Koleji Yay.
istanbul Kültür Üniversitesi Yay. ALFA Basım Yayım Dağıtım. San.
Pegem A Yayıncılık
Pegem Akademi Yayıncılık viii
1. Baskı 1982
2. Baskı 1985 (Genişletilmiş) 3. Baskı 1989 (Genişletilmiş)
4. Baskı 1993 (Genişletilmiş ve yeniden yazılmış)
5. Baskı 1994 (Gözden geçirilmiş) 6. Baskı 1997 (Genişletilmiş) 7. Baskı 1999 (Genişletilmiş) 8. Baskı 2001 (Genişletilmiş) 9. Baskı 2004 (Gözden geçirilmiş)
9. Baskı 2005 (Bazı eklerle tıpkı basım)
10. Baskı 2006 (Genişletilmiş ve yeniden yazılmış) 11. Baskı 2007 (Gözden geçirilmiş)
12. Baskı Mart 2008 (Gözden geçirilmiş) 13. Baskı Ekim 2008 (Gözden geçirilmiş) İÇİNDEKİLER
Sayfa ÖNSÖZ: KİTABA ve TÜRK EĞİTİM TARİHİNE İLİŞKİN ÖNEMLİ
AÇIKLAMALAR...
...V GİRİŞ
1. Türk eğitim tarihinin amacı nedir? Türk eğitim tarihi ne zaman başlar, hangi dönemlere ayrılır, hangi konuları
kapsar?...1 I. KISIM TÜRKLERİN MÜSLÜMAN OLMALARINDAN ÖNCE
* Dönemin eğitiminin temel
özellikleri...5
HUNLAR
2. Hunlarda eğitim hakkında neler
biliyoruz?...6 GÖKTÜRKLER
3. Göktürklerde eğitim hakkında neler biliyoruz? Orhun Anıtlarının Türk eğitim tarihindeki yeri
nedir?...
.11 UYGURLAR
4. Uygurlarda eğitim hakkında neler
biliyoruz?...14 5. Eski Türklerin eğitimi başka kültürlerden etkilenmiş midir?...15
6. Eski Türklerde öğretim araç gereçleri nelerdi? Matbaa biliniyor muydu?...16
II. KISIM TÜRKLERİN MÜSLÜMAN OLMALARINDAN SONRA
* Dönemin eğitiminin genel
özellikleri...19 I. BÖLÜM İÇ ASYA MÜSLÜMAN TÜRKLERİ, KARAHANLILAR
* Dönemin eğitiminin temel
özellikleri...21 7. Karahanlılarda eğitim, medreseler ve öğretimleri hakkında neler biliyoruz?..21
8. Farabi'nin Türk eğitim tarihindeki yeri
nedir?...23 9. Ibni Sina'nın Türk eğitim tarihindeki yeri
nedir?...25 10. Balasagunlu Yusuf'un Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...31
11. Kaşgarlı Mahmut'un Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...35
12. Ahmet Yesevî ve Edip Ahmet bin Mahmut Yüknekî'nin Türk eğitim tarihindeki yeri
nedir?...
...38 ix
II. BOLUM SELÇUKLULAR, ANADOLU BEYLİKLERİ
* Dönemin eğitiminin temel
özellikleri...42 13. Selçuklularda eğitim hakkında neler
biliyoruz?...43 14. Anadolu Selçukluları ve Beyliklerindeki başlıca medreseler hangileridir?...48
15. Selçuklularla çağdaş Avrupa'da eğitimin durumu nedir?...49
16. Ahilik ve Türk eğitim tarihindeki yeri
nedir?...52 17. Nizamülmülk'ün Türk eğitim tarihindeki yeri
nedir?...53
18. Mevlâna Celâlettin'in Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...54
19. Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli, Âşık Paşa'nın Türk eğitim tarihindeki yeri
nedir?...
...56
20. Nasrettin Hocanın Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...57
III. BÖLÜM OSMANLILAR
* Dönemin eğitiminin genel
özellikleri...59 A) KURULUŞTAN EĞİTİMDE İLK YENİLEŞME HAREKETLERİNE KADAR
(1299-1776)
* Dönemin eğitiminin temel
özellikleri...61 21. Osmanlıların ilk dönemleri ile, onlarla çağdaş beyliklerde ve
Türk Devletlerinde eğitim hakkında neler
biliyoruz?...61
22. Fatih ve Süleymaniye medreselerinin kuruluş ve öğretim düzeni nasıldır?.... 65
23. Klâsik Osmanlı medrese düzeni nasıldır? Okutulan bilimler nelerdir?...67
24. Avrupa'da 15.-17. yüzyıllarda üniversiteler ve bilim, Osmanlılara göre neden ve nasıl farklı bir gelişme
göstermiştir?...71 25. Meslek ve ihtisas medreseleri
nelerdir?...73 26. Medreselerin toplumdaki etkinliği nasıl ortaya
çıkıyordu?...75
27. Medreselerin bozulma nedenleri ve bozulma biçimleri nelerdir?
Medreselerin ıslahına çalışılmış
mıdır?...81
28. Medrese sisteminin 20. yüzyıl eğitim düşüncesi ile karşılaştırılabilecek yönleri var
mıdır?...
...87
29. Osmanlılarda ilköğretim
nasıldı?...88 30. Osmanlılarda sıbyan mektebi öğretmenleri nasıl yetişiyor ve toplumu nasıl
etkiliyorlardı?...
...92 x
31. Osmanlılarda saray eğitim ve öğretim kurumları nelerdir?...94
32. Osmanlı hükümdarları nasıl
yetişiyordu?...98 33. Osmanlılarda askerî eğitim ve öğretim kurumları
nelerdir?...102
34. Osmanlılarda azınlık ve yabancı okulları nelerdir?...103 35. Osmanlılarda memur yetiştiren kurumlar
nelerdir?...106 36. Osmanlılarda halk eğitimi çalışmaları
nelerdir?...107 37. Osmanlılarda eğitimin idarî teşkilâtlanması
nasıldı?...111 38. Vakıfların Türk eğitim tarihindeki yeri
nedir?...112 39. Kabusname'ri\n Türk eğitim tarihindeki yeri
nedir?...114
40. Gülistan ve Bostan'ın Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...115
41. Amasyalı Hüseyinoğlu Ali'nin Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...119
42. Hacı Bayram Velî, Yazıcıoğlu Mehmet ve Ahmet'in Türk eğitim tarihindeki yeri
nedir?...
...122
43. Kınalızade Ali'nin Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...124
44. Kâtip Çelebi'nin Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...125
45. Mustafa Âli ve Koçi Beyin Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...129
46. Lütfi Paşa, Naimâ, Sarı Mehmet Paşa'nın Türk eğitim tarihindeki yeri
nedir?...
...131
47. Nabi'nin Türk eğitim tarihindeki yeri
nedir?...131 48. Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...134
49. Osmanlılarda matbaanın kuruluşu nasıl gerçekleşmiştir?
Matbaanın ve ibrahim Müteferrika'nın Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?... 135 B) EĞİTİMDE İLK YENİLEŞME HAREKETLERİ DÖNEMİ (1776-1839)
* Dönemin eğitiminin temel
özellikleri...143 50. Yenileşme döneminde açılan askerî okullar
nelerdir?...143 51. Yenileşme döneminde açılan sivil okullar nelerdir?...148 52. Beşiktaş Cemiyet-i ilmiyesi
nedir?...149 53. İlköğretim zorunluluğu nasıl
getirilmiştir?...151 54. Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa'nın eğitim ıslahatı nedir?
Bunun Osmanlı hükümeti üzerinde etkisi olmuş mudur?...152
55. Avrupa'ya öğrenci gönderilmesi ve bunun toplumdaki etkileri nelerdir?...152
56. Sümbülzade Vehbi'nin Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...153
xi
C) TANZİMAT DÖNEMİ (1839-1876)
* Dönemin eğitiminin temel
özellikleri...157 57. Tanzimat döneminde eğitimde yenileşmenin dayanakları
nelerdir?...159
58. Tanzimat döneminde ilköğretimde yenilik ve gelişmeler nelerdir?...160
59. Tanzimat döneminde orta öğretimde yenilik ve gelişmeler nelerdir?...164
60. Tanzimat döneminde yüksek öğretimde yenilik ve gelişmeler nelerdir?...168
61. Tanzimat döneminde meslekî ve teknik eğitimde yenilik ve gelişmeler
nelerdir?...
...171
62. Tanzimat döneminde özel öğretim, azınlık ve yabancı okulların durumu
nedir?...
...173
63. Tanzimat döneminde öğretmen yetiştirme politikası ve çabaları
nelerdir?...
...177
64. Tanzimattan sonra okullara giren müsbet bilim dersleri ile geleneksel dinî derslerde öğrenciler çelişkili biçimde etkilenmiş midir?...189
65. Tanzimat döneminde eğitimin idarî teşkilâtlanması nasıldır?...191
66. Tanzimat döneminde bazı devlet adamlarının eğitimin gelişmesine
katkıları
nelerdir?...
...193
67. Tanzimat döneminde halk eğitimi çalışmaları nelerdir?...195
68. Ziya Paşa ve Ebüzziya Tevfik'in Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...197
69. Namık Kemal'in Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...199 70. Ali Suavî'nin Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...201 71. Selim Sabit Efendi'nin Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...203
72. Usûl-i cedîd hareketi
nedir?...
207
73. Yeni eğitim görüşleri ve öğretim yöntemleri ile ilgili ilk kitaplar nelerdir?...210
74. Türk eğitim tarihinde okul binaları ve başlıca öğretim araç gereçlerinin gelişimi nasıl
olmuştur?...
...215
D) I.MEŞRUTİYET DÖNEMİ (1876-1878)
* Dönemin eğitiminin temel
özellikleri...224 75. Kanun-i Esasî'de eğitimle ilgili hükümler
nelerdir?...224 E) MUTLAKIYET DÖNEMİ (1878-1908)
* Dönemin eğitiminin temel
özellikleri...225 76. Mutlakıyet döneminde ilköğretimde yenilik ve gelişmeler
nelerdir?...226
77. Mutlakıyet döneminde orta öğretimde yenilik ve gelişmeler nelerdir?...232
XII
78. Mutlakıyet döneminde yüksek öğretimde yenilik ve gelişmeler nelerdir?...237
79. Mutlakıyet döneminde meslekî ve teknik eğitimde yenilik ve gelişmeler
nelerdir?...
...238
80. Mutlakıyet döneminde özel öğretim, azınlık ve yabancı okulların durumu
nedir?...
...240
81. Mutlakıyet döneminde özel eğitimde yenilik ve gelişmeler nelerdir?...247
82. Mutlakıyet döneminde öğretmen yetiştirme politikası ve çabaları nelerdir?.... 248
83. Mutlakıyet döneminde eğitimin idarî teşk\\ât\ar\mas\ nas\\ö\v?
Yönetimin okullara, programlara, öğretmenlere müdahaleleri nelerdir?...252 84. Mutlakıyet döneminde Maarif Nezaretinin kitap yasaklanmasına
ilişkin girişimleri
nelerdir?...
...257
85. Gizli hürriyet hareketlerine katılan ve çevrelerine yeni fikirler aşılayan öğretmenler
kimlerdir?...25 7
86. Atatürk Mutlakıyet dönemi öğretmenleri için ne demiştir ve
O'nu yetiştiren başlıca öğretmenler
kimlerdir?...258 87. Münif Paşa'nın Türk eğitim tarihindeki yeri
nedir?...260 88. Sait Paşa'nın Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...260
89. Ahmet Mithat Efendi'nin Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...261
90. Ahmet Rıza Bey'in Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...262
F) ».MEŞRUTİYET DÖNEMİ (1908-1918)
* Dönemin eğitiminin temel
özellikleri...265
91. Meşrutiyet döneminde okul öncesi eğitimde yenilik ve gelişmeler nelerdir?
267
92. Meşrutiyet döneminde ilköğretimde yenilik ve gelişmeler nelerdir?...268
93. Meşrutiyet döneminde orta öğretimde yenilik ve gelişmeler nelerdir?...270
94. Meşrutiyet döneminde yüksek öğretimde yenilik ve gelişmeler
nelerdir?...
...273
95. Meşrutiyet döneminde meslekî ve teknik eğitimde yenilik ve gelişmeler
nelerdir?...
...275
96. Meşrutiyet döneminde özel öğretim, azınlık ve yabancı okulların durumu
nedir?...
...277
97. Meşrutiyet döneminde özel eğitimde yenilik ve gelişmeler nelerdir?...279
98. Meşrutiyet döneminde öğretmen yetiştirme politikası ve çabalan nelerdir?.
279
99. Meşrutiyet döneminde medreselerin ıslahı çalışmaları nelerdir?...284
100. Meşrutiyet döneminde eğitimin idarî teşkilâtlanması nasıldır?...286
xiii
101. Öğretmenler ilk kez ne zaman meslek örgütleri kurmuşlardır ve bunların etkinliği
nedir?...
...287
102. Meşrutiyet döneminde öğretmenlerin çıkardığı başlıca meslekî dergiler
nelerdir?...
...289
103. Balkan ve I.Dünya Savaşlarının Türk eğitim tarihindeki etkileri ne
olmuştur?...
...290
104. Meşrutiyet döneminde köy eğitimi için ileri sürülen fikirler nelerdir?...296
105. Meşrutiyet döneminde halk eğitimi çalışmaları nelerdir?...298
106. Emrullah Efendi'nin Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...300
107. Satı Beyin Türk eğitim tarihindeki yeri
nedir?...301 108. Tevfik Fikret'in Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...304
109. Ethem Nejat'ın Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...305 110. Mehmet Âkifin Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...306 111. Ziya Gökalp'in Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...309 112. Ömer Seyfettin'in Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...311
113. Prens Sabahattin'in Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...313
114. İsmail Hakkı Baltacıoğlu'nun Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...314
IV. BÖLÜM KURTULUŞ SAVAŞI DÖNEMİ (1919-1922) * Dönemin eğitiminin temel özellikleri...317 115. Millî uyanış ve örgütlenmeye öğretmenlerin katkısı ne
olmuştur?...317
116. Cephede öğretmenlerin etkisi ne
olmuştur?...318 117. işgal altındaki bölgelerde okul ve öğretmenlerin durumu nedir?...318
118. Kurtuluş Savaşı döneminde eğitimde kurtuluş bilinci nasıl görülür?...319
119. Kurtuluş Savaşı döneminde eğitimin idarî teşkilâtlanması nasıldır?
...320
120. 1921 Maarif Kongresi ve önemi
nedir?...320 121. Kurtuluş Savaşı döneminde azınlık ve yabancı okulların durumu nedir?...321
122. Kurtuluş Savaşı döneminde halk eğitimi çalışmaları nelerdir?...323
123. Kâzım Karabekir'in Türk eğitim tarihindeki yeri nedir?...324
XIV
V. BÖLÜM TÜRKİYE CUMHURİYETİ (1923'ten sonraki dönem)
* Dönemin eğitiminin temel
özellikleri...327 124. Tevhid-i Tedrisat
nedir?...
...329
125. Cumhuriyet döneminde eğitimin resmî temel amaçları ve ilkeleri
nelerdir?...
...331
126. Atatürk'ün Türk eğitim tarihindeki yeri
nedir?...335
127. Yazı, dil, tarih ve kültür inkılâplarının eğitimimizdeki yeri nedir?...344
128. Cumhuriyet döneminde okul öncesi eğitiminde yenilik ve gelişmeler
nelerdir?...
...345
129. Cumhuriyet döneminde ilköğretimde yenilik ve gelişmeler nelerdir?...346
130. Cumhuriyet döneminde orta öğretimde yenilik ve gelişmeler nelerdir?...352
131. Cumhuriyet döneminde yüksek öğretimde yenilik ve gelişmeler
nelerdir?...
...358
132. Cumhuriyet döneminde meslekî ve teknik eğitimde yenilik ve gelişmeler
nelerdir?...
...371
133. Cumhuriyet döneminde özel öğretim, azınlık ve yabancı okulların durumu
nedir?...
...374
134. özel dersanelerin eğitimimizdeki yeri
nedir?...377 135. Cumhuriyet döneminde özel eğitimde yenilik ve gelişmeler nelerdir?...379
136. Cumhuriyet döneminde öğretmen yetiştirme politikası ve çabaları nelerdir?...380
137. Köy Enstitülerinin kuruluşu, programları ve çalışmaları nasıldır?...392
138. Köy Enstitülerinin ve yetiştirdiği öğretmenlerin etkileri ne olmuştur?...396
139. Karma eğitim ne zaman ve nasıl
gerçekleşmiştir?...397 140. Cumhuriyet döneminde eğitimin idarî teşkilâtlanması nasıldır?...399
141. Cumhuriyet döneminde heyet-i ilmiyeler, eğitim şûraları ve ele aldıkları temel konular
nelerdir?...401 142. Cumhuriyet döneminde halk eğitimi çalışmaları
nelerdir?...404
143. Cumhuriyet döneminde yabancı uzmanların Türk eğitimi ile ilgili raporları nelerdir ve bunların etkisi ne
olmuştur?...409
144. Cumhuriyet dönemindeki başlıca eğitimciler kimlerdir? Eğitim bilimi ve akımlarındaki gelişmeler
nelerdir?...411 145. Mustafa Necati'nin Türk eğitim tarihindeki yeri
nedir?...411 XV
146. Hasan Âli Yücel ve ismail Hakkı Tonguç'un Türk eğitim tarihindeki yeri
nedir?...
...413
147. 12 Eylül 1980 rejiminin eğitim ve öğretmenler konusundaki görüşleri ve istekleri
nelerdi?...
...413
148. Cumhuriyet döneminin gelişim çizgisi içinde ve bugün başlıca eğitim ve öğretmen sorunları
nelerdir?...414 149. Öğretimde ezbercilik ve kaynakları
nelerdir?...425
150. Türkiye'nin Avrupa Birliğine girme çabaları ve küreselleşme Türk eğitim tarihi açısından nasıl değerlendirilebilir? Bunların Türk eğitimine
etkileri
nelerdir?...
...427 VI. BÖLÜM
GÜNÜMÜZÜN ÇEŞİTLİ TÜRK TOPLUMLARI VE DEVLETLERİNDE EĞİTİMİN TARİHİNE BİR BAKIŞ
151. Çeşitli Türk Toplumları ve yeni Türk Devletlerinin eğitim tarihleri nasıl bir gelişme
göstermiştir?...
...431 SONUÇ
152. Türk eğitim tarihinin genel bir değerlendirilmesi nasıl yapılabilir ve bu tarihten bugün için ne gibi temel dersler
çıkarılabilir?...437
ABSTRACT
THE HISTORY OF TURKISH EDUCATION (1000 B.C.-A.D.2006)...449 ZAMAN ÇİZGİSİ
153. Türk eğitim tarihindeki başlıca olaylar, gelişmeler zaman çizgisi üzerinde nasıl
gösterilebilir?...
...451
KAYNAKLAR...
...463 TÜRK EĞİTİM TARİHİ TERİMLERİ
SÖZLÜĞÜ...485 KONU
DİZİNİ...
...509 KİŞİ ADLARI
DİZİNİ...
...519 XVI
BELGELER Belge No Sayfa
1. Asya'da eski Türk
Devletleri...
...9
2. Atatürk Samsun Orta Mektebinde bir Tarih dersinde (1930)...17
3. 1528 tarihli bir Avrupa gravüründe Hipokrat, Galenos ve ibni Sina...27
4. Edirne'de II. Bayezid Darüşşifası (Suluboya, Yahya Akyüz, 2004) (Metin dışı)...74
5. Bursa medreselerinde disiplin alanında bozulma ve bazı kişilerin cezalandırılmaları ile ilgili bir belge (1794)...86
6. Padişah II.Mahmut'un İstanbul sıbyan mektepleri öğrencilerine bahşiş verilmesi ile ilgili fermanı
(1809)...90 7. Tarîku'l Edebten bir sayfa
(1453)...121 8. Darülmuallimîn Nizamnamesi
(1851)...179 9. Darülmuallimîn Nizamnamesi ile ilgili açıklayıcı yazı
(1851)...180
10. 1877'de Darülmuallimîn-i Rüşdîve Mülkiye Mektebinin dersleri...184
11. Darülmuallimîn öğrencilerinin Sadarete verdikleri şikâyet dilekçesi...188
12. Kamış kalemi açma ve yazarken tutma yöntemini açıklayan bir belge (1879- 1880)...
...219
13. II. Meşrutiyet döneminde Edremit fdadîsinde verilmiş bir Aferin ödül kâğıdı
(1917)...
...'...235
14. Maarif Nazırı Zühtü Paşanın Protestan okulları hakkında Abdülhamit'e sunduğu tezkere'den bir kısım
(1893)...244
15. Maarif Nazırı Haşim Paşanın imzasını taşıyan, ders programları konusunda Saraya yazılmış bir belge
(1906)...255 16. II. Meşrutiyet dönemi başında Manisa Idadîsinde verilmiş
bir Şehadetname
(1910)...
...271
17. Kasım 1914'te, İstanbul'da bir azınlık okulu hakkında ilân...278
18. 1944'te bir kahvehane ve Üniversiteye giremeyen öğrenciler...408
19. Asya'da bağımsızlıklarına kavuşan yeni Türk Devletleri...432 20. Bir öğrenci
mektubu...
...527 xvii
TABLOLAR Tablo No Savfa
1. Bağdat Nizamiye medreselerinin
dersleri...44 2. Anadolu Selçuklularında ve Beyliklerindeki başlıca
medreseler...48
3. Klâsik Osmanlı medreselerinin dereceleri, ders kitapları, bilim dalları...69
4. Enderun Mektebi'nde odalar ve
hizmetleri...97 5. Mühendishane-i Berri-i Hümayûn'un kuruluşundaki ders
programı...145
6. Mekteb-i Harbiye'nin kuruluşunda 1. ve 2. kısım dersleri...147
7. 1869 Maarif-i Umumiye Nizamnamesine göre Darülfünunun şubeleri ve
dersleri...
...169
8. 1874'te İstanbul Darülmuallimîni şubeleri ve dersleri...182 9. 1892'de istanbul ve kasaba ilkokulları
dersleri...227 10. 1892'de köy ilkokulları
dersleri...2 27
11. 1904'te ilkokul
programları...
...228
12. 1892-1893 öğretim yılında ülkede yeni ve eski tip ilkokulların sayısal
durumu...
...231
13. 1890-1900 yıllarında vilâyetlerde mektep talebelerinin sayısının vilâyet nüfusuna
oranı...
...232
14. 1898-1899'da Rüşdiye ve idadîlerin
dersleri...233 15. 1900'de Darülfünunun şubeleri ve
dersleri...237
16. 1898'de İstanbul Darülmuallimîni İptidaiye Şubesinin programı ve haftalık ders
saatleri...
...248
17. 1898'de İstanbul Darülmuallimatının programı ve haftalık ders saatleri...249
18. 1900'de taşrada bulunan Darülmuallimînler, öğretmen ve öğrenci sayıları...250
19. Erkek Sultanîleri ve İstanbul Kız Sultanîsinin 1915'lerde ders programları ...273
20. 1915'te Darülmuallimîn-i İptidaînin ders programları...281
21. Balkan Savaşları sırasında ya da az sonra yayınlanan önemli kitaplar...290
22. Cumhuriyet döneminde resmî ve özel ana okullarında sayısal gelişmeler....
345 xviii
23. 1981-1982 öğretim yılı ilkokul haftalık ders dağıtım cetveli...350
24. Cumhuriyet döneminde resmî ve özel ilköğretimde sayısal gelişmeler...350
25. 1937-1938'de genel orta okul ve Liselerin haftalık ders dağıtım çizelgesi ....354
26. 1981-1982'de genel orta okul ve Liselerin haftalık ders dağıtım çizelgesi ....355
27. Cumhuriyet döneminde resmî ve özel orta okullarda sayısal gelişmeler...357
28. Cumhuriyet döneminde resmî ve özel Liselerde sayısal gelişmeler...357
29. Haziran 1982'de yüksek öğretim kurumlarının sayısal durumu...367
30. 20 Temmuz 1982'deki düzenlemeye göre Üniversiteler ve bunlara bağlı Eğitim Fakülteleri ile Eğitim Yüksek Okullarının
sayıları...368
31. 2005-2006 öğretim yılında başlıca örgün meslekî ve teknik orta öğretim
kurumları...
...372
32. 2003-2004 öğretim yılında özel öğretim
okulları...376 33. 2003-2004 öğretim yılında özel eğitimin
durumu...379
34. 1924'te ilk Darülmuallimînler ve ilk Darülmuallimatların programı ve haftalık ders
saatleri...
...381
35. 1937-1938 ders yılında ilköğretmen okullarının programı ve haftalık ders
saatleri...
...382
36. 1930-1932'lerde ilkokul öğretmenlerinin bazı illere göre dağılımı...383
37. 1979-1980'de sınıf öğretmeni yetiştiren 2 yıllık Eğitim Enstitülerinin programı ye haftalık ders
saatleri...385 38. Açılış tarihlerine göre Köy Enstitülerinin
yerleri...393
39. Köy Enstitülerinin 1943 tarihli programına göre ders grupları ve dersleri...394
40. Millî Eğitim Bakanlığı merkez teşkilâtı
şeması...400
41. Heyet-i İlmiyeler, Millî Eğitim Şûraları ve ele aldıkları temel konular...402
42. T.C. eğitimi hakkında rapor veren başlıca yabancı uzmanlar ve ele aldıkları temel
konular...
...409
XIX GİRİŞ
1. Türk eğitim tarihinin amacı nedir? Türk eğitim tarihi ne zaman başlar, hangi dönemlere ayrılır, hangi konuları kapsar?
Türk eğitim tarihinin amacı, en eski tarihlerden günümüze kadar Türk milletinin ürettiği, benimsediği, geliştirdiği eğitim ve öğretimle ilgili düşünceleri, kurumları, uygulamaları ortaya koymak, insan yetiştirme düzenini ve nasıl bir insan tipi yetiştirilmeye çalışıldığını araştırmak, Türk toplumlarının mutluluğu ve mutsuzluğu ile eğitim ve öğretimlerinin ilişkisini araştırmak, bugünkü eğitim sorunlarımızı en iyi biçimde çözebilmek için geçmişten bir takım dersler
çıkarılıp çıkarılamayacağını tartışmaktır. Kuşkusuz, geçmiş tecrübelerden ders çıkarılıp onlardan günümüzde yararlanılması kolay değildir. Bu, uzun ve ciddî araştırmaları gerektirir.
Türk eğitim tarihi, genel Türk tarihi içinde yer alan, eğitim ile ilgili bir Tarih bilimidir.
Türk eğitim tarihi, tarihi bilinen ilk Türk toplumları ile başlar.
Türkler için şöyle denmiştir: "Oğuz toplumunun göçüp yürümediği yol var mı?
Evini tutup oturmadığı yurt var mı?"1 Gerçekten Türkler çok geniş bir yayılma göstermiştir ve çeşitli devletler kurmuşlardır. Fakat, bu kadar dağınıklık ve çeşitlilik i-çinde bir takım temel devletler vardır ki onların bağımsız yaşama geleneğinde kesintisiz bir çizgi oluşturur ve Türk tarihinin en önemli kısmını teşkil ederler. Bu devletler, sıra ile şunlardır: Hun, Göktürk, Uygur,
Karahanlı, Selçuklu, Osmanlı Devletleri ve Atatürk'ün kurduğu, ebediyen
yaşayacak olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Kitabımızda bu devletlerdeki eğitimi ele alacağız. T.C. Devletindeki eğitimi de günümüze kadar inceleyeceğiz.
Günümüzün çeşitli Türk toplumları ve devletlerinde eğitimin tarihî gelişimine de değineceğiz.
Türk eğitim tarihi hangi konuları kapsar? Bir milletin eğitim tarihi, öğretim ve eğitiminin tarihidir. Şu halde bu konuların belirlenmesi, öğretim ve eğitim terimlerinin açıklanması ile kolaylaşabilir. Bazan birbirine karıştırılan bu terimler aşağıdaki gibi tanımlanabilir:
Öğretim (Osm.: tedris, tâlim/Fr.-Ing.: enseignenıent, instruction): Teşkilâtlı ve düzenli olarak genellikle bir öğretim kurumunda (okul vs.) öğretmenler tarafından, öğrencilere, araç gereç kullanılarak bilgi aktarılması ve öğretilmesi çalışmalarının tümüdür. Başka deyişle öğretim, öğrenmenin
gerçekleşmesi için girişilen düzenli, teşkilâtlı, plânlı çabaların tümüdür ve bazan örgün eğitim olarak da adlandırılır. Öğ-
Ebülgazi Bahadır Han, Şecere-i Terâkime, s. 62.
2 TÜRK EĞİTİM TARİHİ
retim, eğitimin bir parçasıdır ve ancak öğretilen şeyler kişinin davranışlarında olumlu yönde değişiklikler meydana getirmişse eğitim haline dönüşür.
Böytece öğretim boyutu açısından, Türk eğitim tarihi başlıca şu konuları
kapsamalıdır: Okullar, okul binaları, ders programları ve kitapları/Öğrencilerin ödüllendirilmesi ve disiplini/Öğrenci karne ve diplomaları/Okul, öğrenci ve öğretmenlerle ilgili her çeşit bilgi, belge, defterler, fotoğraflar/Devletlerin, rejim ve hükümetlerin eğitim amaçları, eğitim felsefeleri/Eğitim ve öğretmen sorunları/Okul, öğretmen ve öğrencilere ilişkin sayısal bilgiler/Eğitimle ilgili yasal belgeler/Devlet adamlarının söylev ve demeçleri/Eğitim sisteminin yapısı, işlevi/Eğitimi düzenleme ve ıslah çalışmaları/Eğitimci ve öğretmenlerin anıları, görüş ve düşünceleri/Eğitimcilerin ve aydınların tartıştığı, geliştirdiği eğitim düşüncesi/Okul ve öğretmenlerin toplumdaki yeri, önemi ve etkileri, vb.
Eğitim (Osm.: terbiye/Fr.-ing: education, pedagogie): Kişinin zihnî, bedenî, duygusal, toplumsal yeteneklerinin, davranışlarının en uygun şekilde ya da istenilen bir doğrultuda geliştirilmesi, ona bir takım amaçlara dönük yeni
yetenekler, davranışlar, bilgiler kazandırılması yolundaki çalışmaların tümüdür.
Eğitim, hayat boyu sürer; plânlı ya da tesadüfî olabilir. Okul, okuma-yazma, ders araç gereçleri ile ve bunların dışında aile veya bir çevre içinde, kişisel yetişme vs. yollarıyla yapılan öğretme, öğrenme, bilgi aktarma, beceri
kazandırma çalışmalarının tümünü kapsayan bu çabalara yaygın eğitim de denmektedir. Kısaca, eğitim, öğretimi de içine alan çok geniş bir terimdir.
Böylece eğitim boyutu açısından, Türk eğitim tarihinin, yukarıda belirtilen öğretimle ilgili konulardan başka şunları da kapsaması gerekir: Halk ve yetişkinler eğitimi/Yaygın eğitim kurumları/Kitle iletişim araçları ve
etkileri/Toplumun çocuk yetiştirme yöntemleri ve çocuk oyunları/Toplumda yaygın biçimde ortaya çıkan eğitim düşüncesi ve uygulamaları/Toplumun eğitim, bilim anlayışı, eğitim değerleri/Atasözleri, destanlar, masallar, ninniler/Büyük edipler, ahlâkçılar/ Siyasetname-ler, vb.
Burada özellikle son iki hususu açıklayalım:
Büyük edipler, ahlâkçılar: Kitapta önemli yazar, şair, düşünür ve
ahlâkçılarımıza genişçe bir yer ayrılmıştır. Çünkü, geçmişe gidildikçe, plânsız, örgütsüz, genel ve yaygın bir eğitim, aynı zamanda bireysel yetişme yolları, örgün eğitime göre, ağır basar. O zamanlar, eğitim, edebiyat, din, ahlâk günümüzdekinden çok daha fazla içice girmişti. Ahlâkçı ve ediplerimiz
eserleriyle, davranışlarıyla insanları daha iyi, daha olgun (insan-ı kâmil) bir hale getirmeyi, onların duygularını yüceltmeyi, bilgi ve fikir düzeyini
yükseltmeyi amaçlıyorlardı. Bu bir eğitim çabasıdır. Bu nedenle onları yaygın eğitimciler olarak da değerlendirmek gerekir.
Siyasetnameler: Bunlar, devlet yönetimine ve yöneticilerin davranışlarına ilişkin hükümdarlara, vezirlere... öğüt vermek için eski devlet adamları vs.
tarafından yazılan ve tarihimizde sık rastlanan kitaplardır.2 Siyasetnameler, yöneticileri yönetim bilgi ve davranışlarında aydınlatmayı, etkilemeyi
amaçladıkları için siyasî eğitim kitapları olarak değerlendirilebilir ve konumuza girerler.
Görülüyor ki, Türk eğitim tarihinin konuları çok geniştir. Bu eğitimin -yukarıda a-
Mehmet Tahir, Siyasete Müteallik Âsar-ı Islâmiye; A.S. Levend, Siyasetnameler;
Ahmet Uğur, Siyasetnameler...
GİRİŞ 3 çıklandığı gibi- geniş kapsamlı olmasından ve konuların geçmiş ve uzun bir zaman boyutu içinde ele alınması gereğinden ileri gelmektedir. Ayrıca, kitapta, yer yer, çeşitli siyasal, sosyal, hukukî, askerî olaylara da yer vermemiz
gerekecektir. Çünkü, eğitim olayı bunlardan soyutlanarak ortaya çıkmadığından, eğitim tarihi araştırmaları onlara yabancı kalamaz.
Ayrıca, kanımızca bazı önemli dönemlerde ve konularda Türk eğitim tarihindeki gelişmelerin yabancı ülkelerle de karşılaştırılması gereklidir. Kitabımızda bu açıdan Avrupa ile bazı ilginç karşılaştırmalara da gidilmiştir.
//
I. KISIM
TÜRKLERİN MÜSLÜMAN OLMALARINDAN ÖNCE
Türklerin 10. yüzyılda Müslüman olmalarından önce tarih sahnesine çıkmış en önemli devletleri, Hun, Göktürk ve Uygur devletleridir1. Bu devletlerin
toplumları için bazan "eski Türkler" de denilmektedir. Bunların eğitim görüş ve uygulamaları benzerlikler gösterirse de herbirinin temel özellikleri de vardır.
Türklerin Müslüman olmalarından önceki dönemlerde eğitimlerinin temel özellikleri şunlardır:
1. Türk toplumlarının eğitim anlayış ve uygulamaları, yaşama biçimlerinin etkisiyle şekillenmiştir.
2. Çocukların ve gençlerin toplumsallaştırılıp eğitilmesinde toplumun töresi ö- nemli bir rol oynamaktadır.
3. Bu devirlerdeki Türklerin eriştikleri uygarlık ve kültür düzeyi, onlarda örgün eğitim kurumlarının bulunduğuna kesin bir delil ise de bu kurumlar hakkında henüz bilgimiz yoktur.
4. Bu dönemin edebî eserlerinde yaygın olarak bir tâlimi yani öğretici amaç bulunduğu görülür. Bunlar, insanlara hayatta yol gösterebilecek ilkeler, ahlâkî esaslar, felsefe kırıntıları taşır. Şiir ve kısmen atasözü niteliğindeki bu parçalar, o dönemlerin ahlâk ve terbiye anlayışını gösterir. Bunlar, iyiliğin, cömertliğin, bilgeliğin, cesaretin önemi ve değeri, büyüklere itaat vs. gibi bugün de yaşayan değerlerdir2.
5. Eski Türklerde alp insan tipine önem verilmektedir. Oğuz Kağan destanında Oğuz Kağan kendisine tüm dünya halklarının itaat etmesini ister ve kendisini dünyanın hükümdarı, yöneticisi olarak görür. O, dışa dönük, mekânda genişlemek
isteyen, göçebe, akıncı, düşmanlar ve hayvanlarla mertçe çarpışan, üstün Türk'ü temsil eder.3
6. Eski Türklerde köklü bir bilim sevgisi vardır. Alp insan tipinin temel özelliklerinden biri, onun cesur olduğu kadar bilge bir kişi oluşudur.
7. Eski Türklerde meslekî eğitim de önemli bir yer tutar.
8. Türklerin tarihi bilinen en eski yazılı belgeleri de Müslüman olmalarından önceki döneme aittir.
9. Eski Türklerde, genellikle cinsiyet farkı gözetmeden, büyük bir çocuk sevgisi
vardır.
Z. V. Togan, Umumî Türk Tarihine Çiriş 2Fuad Köprülü, Türk Edebiyatı Tarihi, y.
76-77 3 Mehmet Kaplan, Türk Edebiyatı Üzerinde Araştırmalar, s. 22
6 TÜRK EĞİTİM TARİHİ
HUNLAR
M.Ö. Bin yıllarında Orta Asya'da Altay dağları ve bunların kuzey ve doğu bölgelerinde Büyük Hun Devleti kurulmuştu. Bu devletin en ünlü iki hükümdarı Teoman ve oğlu Mete (yön. M.Ö. 209-174) dir. Büyük Hun Devleti M.S. 50
yıllarında Çin'in baskıları sonucu parçalandı ve Hunların önemli bir kısmı
Batıya göçerek Ural dağlarından Batı Avrupa'ya kadar uzanan Avrupa Hun Devletini kurdular. Bu devletin en önemli hükümdarı Atilla'dır (yön. M.S. 437-453). Roma ve Bizans'ı vergiye bağlayan Atilla'nın ölümünden bir süre sonra Hunlar
bağımsızlıklarını kaybettiler.4
2. Hunlarda eğitim hakkında neler biliyoruz?
Hunların eğitimini yaşayış biçimleri şekillendirmiştir.
Hunlar, sürü besleyen atlı göçebe kabilelerden meydana gelmişti. Özellikle komşuları Çin'e karşı korunmalarını kolaylaştırdığı için, Hunlar yerleşik değil göçebe bir yaşantıyı benimsemişlerdir. Bunun doğal sonucu olarak da savaşçılık, yöneticilik, bazı el zanaatları ile dinî inanışlar ve çocuk yetiştirmeye ilişkin değerler eğitime damgasını vurmuştu. Bunlar özellikle Göktürkler için de geçerli sayılmalıdır.
Hunlarda eğitim ve özellikleri Savaş eğitimi:
Bir toplum yüzyıllarca atlı göçebe hayatı yaşar ve sürekli savaş tehlikeleri ile karşı karşıya kalırsa kuşkusuz savaşçı bir teşkilât ve eğitim geliştirmek
zorunda kalır. "Atlı toplumların çok az bir zamanda hazırlanması lâzımdır. Eli silâh tutan ve düşmana karşı koyabilecek kimseler, nerede ve nasıl göreve başlayacaklarını çok önceden bilmeliydiler. Kadınları ve çocukları kimlerin nasıl ve nerede koruyacakları kesin kurallarla belirtilmiş olmalıydı. Bütün bunları topluma kim öğretirdi? Hiç kimse. Yalnızca asırlardan beri devam eden ve olgunlaşan töre ve toplumun köklü an'anesi bu askerlik hazırlığını düzenlerdi."5 Hunlar büyük ordular kurmuş, Çin gibi geniş ve kalabalık bir ülkeye akınlar düzenleyip savaşlar kazanmıştı. Çin Şeddi onları durdurmak için yapılmıştır.
Hunlar, orta ve batı Avrupa'da da çok geniş bölgeleri ele geçirdiler, Roma ve Bizans'a baş eğdirdiler. Bunlar bize Hunların çok iyi bir askerlik ve savaş eğitimi gördüklerini kanıtlamaktadır. Bu eğitim töre içinde gerçekleşiyordu.
Bu töre gereğince, çocukların güçlü ve iyi bir asker olarak yetişmelerine çok ö- nem verilirdi. Doğum, ad verme günleri törenlerle kutlanırdı. Çocuklar daha küçükken at niyetiyle koyunlara biner, kuş ve fareleri okla vurmaya çalışır, ava götürülürlerdi. Onların biraz büyüyünce ata binmeleri de yine törenlerle
kutlanır, o gün çocuğa at teslim edilir, at yarışları yapılırdı. Erkek çocuğun yetişmesinde ve savaş sanatını öğrenmesinde babasının çok önemli öğretici ve eğitici görevi vardı. Kızlardan da erkeklerle boy ölçüşen, düşmanları, vahşi hayvanları altedenler çıkardı.6
Hunlarda ve genellikle öteki Türklerde Müslüman oldukları zamanlara kadar ço- G. Nemeth, Atilla ve Hunları Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, s. 273
Bahaeddin Ögel, Türk Kültürünün Gelişme Çağlan, s. 130; Saffet Bilhan, Orta Asya Türk Devletlerinde Eğitim, Bilim ve Sanat Hareketleri, s. 104
TÜRKLERİN MÜSLÜMAN OLMALARINDAN ÖNCE 7 cuğa ad koymanın bile bir mücadele, kahramanlık, güç gösterisi ile ilgisi vardı.
Doğduğunda çocuğa verilen ad onun gerçek ve sürekli adı değildi; o, ilk gençlik yıllarında dikkati çeken bir başarı ile adını kendi kazanırdı. Bu, Dede Korkut
Ki-faö/'nda çok güzel bir örnekle anlatılır. Her ne kadar bu ölümsüz Türk destanı 14. yüzyılda yazıya geçirilmiş ve olaylar o sırada daha yeni Müslüman olmuş Oğuz Türkleri ile ilgili ise de onun özü çok eski zamanlardan beri Türkler arasında sözlü olarak yaşayagelmiştir. Sözü edilen bir çocuğa ad koyma olayı bu destanda şöyle anlatılır:
"Bir gün dört çocuk meydanda aşık oynuyorlardı. Azgın bir boğa ahırdan dışarı salınmıştı. Ol boğa katı taşa boynuz vursa un gibi öğütürdü. Oğlancıklara
'kaçın' dediler. Üçü kaçtı. Dirse Han'ın on beş yaşındaki oğlancığı kaçmadı. Ak meydanın ortasında baktı durdu. Boğa, oğlana sürdü geldi. Diledi ki onu helak ede. Oğlan, boğanın alnına yumruğuyla katı çaldı. Boğa götün götün gitti. Boğa oğlana sürdü geri geldi. Oğlan gene boğanın alnına katı vurdu, alnına yumruğunu dayadı, sürdü meydanın başına çıkardı. Boğayla oğlan bir hamle çekiştiler. Boğa iki arka bacağının üstünde durdu. Ne oğlan yener, ne boğa yener. Oğlan düşündü, dedi: 'Bir dama (çatıya) direk vururlar ol dama dayak (destek) olur. Ben bunun alnına niye dayak olur dururum?' Boğanın alnından yumruğunu çekti, yolundan savuldu. Boğa düşüp tepesinin üstüne yıkıldı. Oğlan bıçağına el vurdu, boğanın başını kesti. Oğuz beyleri oğlanın üstüne toplandılar, övdüler, ona güzel bir ad verdiler ve 'Boğaç' dediler."7
Burada, çocukların "aşık" oynadıkları görülüyor. "Aşık" ve öteki çocuk oyunları hakkında, ileride, Kaşgarlı Mahmut'tan bahsederken bilgi verilecektir (Soru 11).
Eski Türkler, savaşta ve sürülerin idaresinde kendilerine gerekli olan at, köpek gibi hayvanları eğitmeye de çok önem verirlerdi. Kaşgarlı Mahmut, "at Türkün kanadıdır" der.8
Bağımsız yaşama azmi:
Hunlar ve tüm eski Türklerin en belirgin özelliklerinden biri siyasî anlamda bağımsız devletler halinde yaşama azimleridir. Bu fikir, töre içinde insanların ruhuna işlenirdi. Hatta bir dünya devleti kurma isteğindeydiler. Onlara göre tüm insanlar Türk devletinin halkı, Türk hakanı ise dünyanın hükümdarı idi. Atilla kendisini Tan-n'nın kırbacı sayıyordu.9
Dünyaya egemen olma düşüncesi nereden kaynaklanıyordu? Bunun kaynağı yine töre ve yaşama biçimidir. Etnologlara göre atlı-göçebe Altay-Ural toplumlarının belirgin özelliklerinden biri üstün devletler kurma ve örgütlenme yeteneğidir.
Büyük hayvan sürüleri besledikleri ve çok geniş alanlarda dolaştıkları için onlarda sürülerin idaresi, mera çatışmaları, yabancılarla temas gibi konularda bilgi ve tecrübe birikimi meydana gelir. Bu toplumların fertleri son derece cesaret sahibi olmaya da mecburdurlar.
Mete'nin devlet yönetimi ile ilgili çok anlamlı bir olay vardır. Bunu Atatürk de çok
Dede Korkut Kitabı, s. 30-31 8 Divan, I, s.48-49 9
Türk devlet geleneğinde çağlar boyu bağımsızlık, bilgi, cdalet vb. ilkelerin yeri için bkz. Bahaeddin Ögel, Türklerde Devlet Anlayışı, İsmet Parmaksızoğlu, Türklerde Devlet Anlayışı
8 TÜRK EĞİTİM TARİHİ
sevmiş olmalı ki 1933'de Balıkesir Lisesinde bir Tarih dersi sonunda
öğretmenlere anlatmıştır.10 Çin tarihlerinde yer alan bu olay özetle şöyledir:
Mete, babasının yerine geçince, komşu devlet reislerinden biri elçi göndererek ondan çok sevdiği ve çok hızlı koşan atını ister. Kurultay toplanır; üyeler bu onur kırıcı isteğin reddedilmesini, gerekirse savaşılmasını önerirler. Fakat Mete, "nasıl olur da bir atı komşu bir devletten daha değerli tutabiliriz"
diyerek atını verir.
Bir süre sonra elçi yine gelir ve Mete'nin karısını ister. Derhal savaşmayı öneren Kurultay üyelerine Mete, "nasıl olur da bir kadını komşu devletten üstün tutabilirim" diyerek karısını da verir.
Mete'nin korktuğunu ve her istediğini ele geçireceğini sanan komşu hükümdar bu kez, sınırda kimsenin oturmadığı çorak bir araziyi ister. Kurultay üyeleri, at ve hatun gittikten sonra, küçük, önemsiz, yararsız bir parça toprağın
verilmesinde sakınca görmezler. Ama Mete bu kez de onlar gibi düşünmez. "Toprak devletin temeli, milletin malıdır" diyerek, üyelerin başını kestirir ve komşu devletle savaşır, büyük bir zafer kazanır...
Bu olayda Mete'nin tutumundan çıkarılması gereken esas sonuç, onun devlet yönetiminde son derece akılcı davrandığı, savaştan ve kan dökülmesinden mümkün olduğu ölçüde kaçındığı, savaşa ancak gerçek millî davalar için ve başka yol kalmadığı zaman başvurduğudur. Atatürk de devlet yönetiminde aynı anlayışa sahipti ve O'nun bu olayı öğretmenlere anlatmasının anlamı büyüktür.
Meslekî eğitim:
Sürü besleyen atlı-göçebe ve savaşçı bir toplumda hayvan ürünlerinin (et, süt, deri, yün...) değerlendirilmesi, çeşitli araç gereç yapımı ile ilgili, usta- çırak ilişkisi içinde bazı becerilerin gelişmesi doğaldır. Hunlar böylece kürk, halı, madenî eşya ve silah yapımında ileri idiler. Madenlerden altını, demiri başarı ile işlerlerdi. Eski Türklerde demir ve demircilik kutsaldı, onlar kılıç üzerine and içerlerdi. Hayvan ü-rünleri ve madenlerin toplumda geniş çapta işlenip değerlendirilmesi bir ihtiyaçtı. Bu, yalnızca aile içinde kalmayan bir uğraşı olsa gerek. Bu işlerin en iyi biçimde yapılabilmesi için devletin yaygın bir meslekî eğitimle ilgilenmiş olması muhtemeldir.
Hunlar, el zanaatları içinde güzel eserler yapmışlardır ve bunlar "step sanatı"
olarak adlandırılmaktadır.
Dinî inanışlar:
Hunlarda ve eski Türklerde din de kısmen bir eğitim aracı idi. Onlarda "halk dini" ile "devlet dini" ayrı şeylerdi. "Halk dini daha ziyade hastalık, fal, sihirbazlık gibi insanların günlük ihtiyaçlarına cevap veren ve onları manevî bakımdan tatmin eden prensiplerdi: Şamanizm. Devlet dini ise devletin varlık sebebini izah eden ve hükümdarın iradesine meşruiyet veren bir inanışlar sistemi idi. Halk dininde halkla karşı karşıya olan ve Tanrı ile ilişki kurduğunu iddia eden tek aracı şaman'ti\. Devlet dininde ise baş rahip, hükümdarın bizzat
kendisiydi."12
Kâmil Su, Atatürk Bir Tarih Dersinde 11
Bahaeddin Ögel, Islâmiyetten önce Türk Kültür Tarihi Ögel, Türk Mitolojisi, s.
552.
TÜRKLERİN MÜSLÜMAN OLMALARINDAN ÖNCE Q Asya'daki eski Türk Devletleri ve toplumlarının tarihî haritalarına büyük ihtiyaç varsa da bunları ayrıntılı ve doğru olarak yapabilmek kolay değildir.
Biz tek bir harita üzerinde farklı zamanlarda yaşayan Devletlerin ve toplumların yerlerini göstermekle yetiniyoruz. Bu haritada bazı önemli kentler, nehirler, dağlar vs. doğru gösterilmekle beraber, Devletlerin sınırları sürekli
değiştiğinden ve toplumlar da birçok yerde birbirleriyle karıştığından bu konudaki bilgiler kesin değil, genel niteliktedir.
10
TÜRK EĞİTİM TARİHİ
Fakat, bazı tarihçiler, Atilla'nın, samanların kehâneti dışında bir adım bile atmadığını, bundan da kendisinin ve toplumunun çok zarar gördüğünü ileri sürerler.13
Şaman ya da kam, kâhin, sihirbaz, saz şairi, yazı yazan kâtip, öğretmen anlamlarına da gelmekte ve o, beden ve ruh doktorluğu dahil çok çeşitli
konularda halka önderlik yapmakta, onun sorunlarını çözmeye çalışmakta idi. 4 Onu bir çeşit yaygın eğitimci olarak görmek gerekir.
Eski Türkler hakkında Bizanslı bir yazar der ki: "Türkler ateşe, havaya ve suya büyük saygı gösterirler, fakat yalnızca, yeri ve göğü yaratmış olan Tanrı'ya ibadet ederler." Orhun Anıtları da şöyle başlar: "Yukarıda mavi gök ve aşağıda yağız yer yaratıldıktan sonra, bu ikisi arasında kişi oğlu yaratılmıştır." Bu bize, Türklerin göğü ve yeri "yaratılmış" olarak gördüklerini ve onlara
tapmadıklarını göstermektedir.15 Çocuk sevgisi
Hunlarda ve eski Türklerde çocuk sahibi olmak çok arzulanırdı. Erkek ve kızlar arasında genellikle fark gözetilmez, hatta bazan kızlara daha fazla değer verilirdi. Çocuksuz ailelerin itibarı düşüktü. Dede Korkut Kitabı'nda Bayındır Han'ın yılda bir kez ziyafet verip Oğuz beylerini konuklarken şöyle denir: "Gene ziyafet verip aygır, deve, koç kırdırdı. Bir yere ak otağ (çadır), bir yere kızıl otağ, bir yere kara otağ kurdurdu. - Kimin ki oğlu, kızı yok, kara otağa
kondurun, kara keçeyi altına döşe-yin, kara koyun yahnisinden getirin, yerse yesin, yemezse kalksın gitsin. Oğlu olanı ak otağa, kızı olanı kızıl otağa kondurun. Oğlu kızı olmayanı Allah lânetlemiştir, biz dahi lanetleriz" demişti.
Eski Türklere göre oğul babasına, kız anasına çekmeli idi. iyi oğlana "ataç", iyi kıza da "anaç" denirdi. İnanışa göre, "ata oğlu ataç doğar" yani oğul babasına benzerdi.16 Oğlanı yetiştirmek babanın, kızı yetiştirmek de ananın görevi idi.17
GÖKTÜRKLER
M.S. 50 yıllarında parçalanan Hunların bir kısmı Kuzey Hun Devletini
oluşturmuştu. Bu devlet de M.S. 150 yıllarında yıkılınca hâkimiyeti Avar (Cücen) Türkleri ele geçirdiler. Onlara karşı savaşan bazı Türk boyları M.S. 552'de Bumin Kağan'ın önderliğinde Göktürk Devletini kurdular. Onun az sonra ölmesi üzerine ülkenin batısını kardeşi İstemi Kağan (552-576), doğusunu da torunu Bukan (553-572) yönetti. Fakat Uygurlar ve Çinlilerin baskıları sonucu Doğu Göktürkler 630'da, Batı Göktürkler de 659'da Çin egemenliğine girdiler. Doğu Göktürkler 50 yıllık bir aradan sonra Kutluk (ilteriş) adında bir önderin yönetiminde istiklâl savaşı vererek tekrar bağımsızlıklarına kavuştular (681).
Kutluk Kağan'ın ölümünden (691) sonra kardeşi Kapağan, sonra da Kutluk Kağan'ın çocukları Bilge Kağan ve Kültegin yönetimi aldı (716). Vezirleri, Tonyukuk idi.
O yıllarda Göktürkler en parlak dönemlerini yaşadılar. Kültegin 731, Bilge Kağan 734'de öldü.
Nemeth, age, s. 105
Abdülkadir İnan, Tarihte Şamanizm, s. 72 vd.
15
S.M. Arsal, Türk Tarihi ve Hukuk, s.48-54. 16 Divan, II, s.80.
Ögel, Türk Kültürünün Gelişme Çağları, s.168-171.
TÜRKLERİN MÜSLÜMAN OLMALARINDAN ÖNCE 11 iç siyasî çekişmeler, Uygurlar ve başka toplumların isyanı, Çin'in izlediği bölücü politika sonunda, Göktürkler 745'te bağımsızlıklarını kaybettiler.
Göktürk Devleti, en parlak döneminde Hazar denizi - Kingan dağları ve Sibirya tundraları-Amuderya arasında uzanan federal yapılı bir imparatorluktu, ilk kez Türk adını bu devlet taşımış ve tarihi bilinen en eski Türkçe yazılı belgeleri Göktürkler bırakmıştır.
3. Göktürklerde eğitim hakkında neler biliyoruz ? Orhun Anıtlarının Türk eğitim tarihindeki yeri nedir ?
Göktürklerde eğitim Hunlardakine kuşkusuz çok benzemekteydi: Eğitim töre i-çinde ve töre kanalıyla veriliyor, benzer özellikleri taşıyordu. Çünkü Göktürklerin yaşam biçimi de Hunlardan çok farklı değildi. Ancak Göktürklerin 38 harfli gelişmiş bir alfabe ile işlenmiş bir dile sahip olmaları, yazılı eserler bırakmış olmaları, yazı ve dil konusunda örgün, plânlı bir eğitim yapmış
olduklarını düşündürüyor. Gerçekten ileri düzeyde bir dil ve yazı eğitimsiz var olabilir miydi? Bu nedenle, Göktürklerde sözlü töre bilgisi yazı ile de
genişlemiş, bilgiler artmış ve yaygınlaşmıştır.
Ünlü vezir Tonyukuk'un Göktürk töresinin korunmasında yeri büyüktür. Belki de Çin propagandasının etkisiyle, Budizmin Türklerce benimsenmesi şeklinde bir düşünceye o karşı çıkmış, bu dinin Türkleri uyuşturacağını ileri sürmüş, eski gelenek ve inanışların devamını sağlamıştır. Böylece onu, toplumun sosyal düzenini ayakta tutan eğitimci bir devlet adamı olarak görmek gerekir.
Uzun ve zor mücadeleler ve savaşlar sonucu bağımsızlıklarını kazanan
Göktürklerde alp insan tipine büyük değer verilirdi. Bu, Hunlar ve Uygurlarda da böyledir.
Günümüz Avrupa uluslarının hemen hiç birinin millî dil ve yazısı bulunmadığı bir dönemde* Göktürkler ileri bir dil ve yazı ile taş üzerine yazı yazarak bize çok değerli belgeler bırakmışlardır. Orhun Anıtları denen bu belgeler 732'de dikilen Kültegin, 735'te dikilen Bilge Kağan ve yine o yıllarda dikilen Tonyukuk
anıtlarıdır. Bu anıtlarda 6000 kadar kelime vardır. Aslında Göktürk
hükümdarlarının, 6. yüzyılda Çin imparatorlarına Türkçe olarak mektuplar yazdığı biliniyor. Bunların ancak Çince çevirileri günümüze ulaşabilmiştir.18 Yenisey mezar taşları ise daha da eski tarihlere çıkar. Şu halde, Türkçenin ilk yazılı belgeleri Orhun Anıtlarından önce meydana getirilmiştir. Fakat, kesin olarak tarihlendikleri, binlerce kelimeden oluştuğu ve konuları çok önemli olduğu için,
Türkçenin, tarihi bilinen en eski yazılı belgeleri, Orhun A-nıtları kabul edilmektedir."
Orhun Anıtları ilk kez, 1893'te, Danimarkalı bilgin Thomsen tarafından
okunmuştur. Anıtlar "On İki Hayvanlı Takvim"e göre tarihlenmiştir. Bu takvimde, on iki
Almancanın en eski yazılı metinleri Merseburg büyü tekerlemeleri denen ve M.S.
750'lerden sonraya ait iki küçük metindir.
ingilizcenin ilk yazılı belgeleri de M.S.750'ler den sonraya ait küçük şiir parçalarıdır. Fransızcanın en eski yazılı belgesi, M.S. 842 tarihli Les Serments de Strasbourg (Strasbourg andları) dir ve küçük bir siyasî antlaşmadır. Osman Turan, On İki Hayvanlı Türk Takvimi, s. 48.
I Yaz-kış ısı farkının 70-80 derece değiştiği bir bölgede bulunan ve dış şartların etkisine açık olan bu eserlerin koruma altına alınma çalışmalarına girişilmiştir: Moğolistan'daki Türk Anıtları... (Hakkı Acun)
12 TÜRK EĞİTİM TARİHİ yıllık zaman kesitlerinin her yılı bir hayvanın adını taşır.19 Kültegin
Anıtında, onun "Koyun Yılının on yedisinde" öldüğü belirtilmiştir ki, bu tarih 27 Şubat 731'e rastlar. Anıtların üzerindeki bazı Çince yazılar, kesin tarihleri bulmakta yardımcı olmuştur. Böylece, Kültegin Anıtındaki yazıların 21 Ağustos 732'de tamamlandığı belirlenmiştir/0
Orhun Anıtlarında, konumuzu ilgilendiren başlıca kısımlar şunlardır:21 "Çin halkının sözleri tatlı, ipekli kumaşları yumuşak imiş. Tatlı sözlerle, yumuşak ipekli kumaşlarla kandırıp, uzaklarda yaşayan halkları kendilerine
yaklaştırırlar imiş. Onlar yaklaşıp yerleştikten sonra, Çinliler fesatlıklarını düşünürler imiş(...) Çin halkının tatlı sözlerine, yumuşak ipekli kumaşlarına kanıp, Türk halkı, çok sayıda öldün (...) Ey cahil kişiler, Çinlilerin sözlerine kanıp onlara yakın gidip, çok sayıda öldünüz!
"Ey Türk halkı, Ötüken topraklarında oturursan, sonsuza kadar devlet sahibi o- lup hükmedeceksin!
"Ey Türk halkı, sen tok gözlü ve aksisin: Açlığı tokluğu düşünmezsin; bir de doyarsan açlığı hiç düşünmezsin (...) Hakanlarının sözlerini dinlemedin (...)
"Tanrı lûtufkâr olduğu için, benim de talihim olduğu için hakan oldum, yoksul halkı derleyip toparladım, fakir halkı zengin yaptım, az halkı çok yaptım.
"Ey Türk beyleri ve halkı, bunu işitin! Türk halkının yaşayıp devlet sahibi olduğunu bu taşa yazdırdım, yanılıp öleceğini de buraya yazdırdım. Söyleyecek her ne sözüm var ise, ebedî taşa (bengü taş) yazdırdım. Ona bakarak bu sözleri öğrenin!"
Bumin ve İstemi Kağanlardan şöyle söz edilir:
"Türk halkının devletini ve yasalarını yönetivermiş ve düzenleyivermişler. Dört bucak hep düşman imiş. Ordular gönderip dört bucaktaki halkları kendilerine bağımlı kılmışlar. Başlılara baş eğdirmiş, dizlilere diz çöktürmüşler. Bilge ve alp (yiğit) hakanlar imiş. Beyleri de halkları da barış ve uyum içinde imişler.
Onun için devleti yönetip yasaları düzenlemişler."
Sonraki yöneticilerin durumu ve esaret dönemi (630-681) özetle şöyle anlatılıyor:
Bunlar bilgisizdi. Beyler ve halk isyan etti. Çinliler de hile ve kurnazlıkla durumdan yararlandılar. Türk milleti Çin egemenliğini kabul etti ve "bey olmaya lâyık erkek çocukları köle, temiz kız çocukları da cariye oldu ". Türk beyleri Çince adlar aldılar, 50 yıl Çin'i genişletmeye çalıştılar.
Esaretten kurtuluş ve istiklâl savaşı da özetle şöyle dile getiriliyor:
Türk halkı eski bağımsızlığını ve ülkesini hatırlayarak Çinlilerle savaşa girişti. Tanrı da Türk milletinin var olmasını diliyordu, ilteriş Kağan ve eşi ilbilge İHatun 17 kişi ile işe başladılar, sonunda Çinlileri yendiler. "Ellileri elsiz, hakanlıları hakansız kodular, dizlilere diz çöktürüp başlılara baş
eğdirdiler..."
Orhun Anıtlarının Türk eğitim tarihinde büyük önemi vardır:
Anıtlarda, bilgelik, alplık, iyi ve başarılı hükümdarların özellikleri olarak belirtili-
Aynı eser.
20
Talât Tekin, Orhon Yazıtları; Dimitriy Vasiliev, Orhun (Atlas).
21
Talât Tekin, age; Muharrem Ergin, Orhun Abideleri; H.N. Orl.jn, Eski Türk Yazıtları.
TÜRKLERİN MÜSLÜMAN OLMALARINDAN ÖNCE 13
yor. Böyle hükümdarlar, halkın bağımsız ve güven içinde yaşamasını sağlamak kadar, onun nüfus ve ekonomik gücünü artırmayı ve onu mutlu etmeyi asıl
görevleri bilmektedir. Bilgisiz, yani iyi bir yönetim bilgisine sahip olmayan, toplumun gerçek çıkarlarının nerede bulunduğunu ve bunun nasıl sağlanacağını bilmeyen hükümdarlar ise toplumsal çözülmeye ve bağımsızlığın kaybedilmesine neden olurlar. Böyle hükümdarlar döneminde, dış düşmanlar da "propaganda"
yoluyla ülkeyi içerden kolaylıkla çökertip ele geçirirler...
Anıtlarda, Türk milletinin, geçmişteki felâket ve yıkımlarından ders alması, bağımsız yaşamanın değerini bilmesi, bazı olumsuz davranış ve alışkanlıklarını bırakması gerektiği üzerinde durularak bir özeleştiri de yapılıyor.
Özetle, Anıtlarda, daha sonra gelecek Türk hükümdarlarına ve sonsuza kadar Türk milletine bağımsız ve mutlu yaşama ile ilgili bir tarih dersi veriliyor.
Milletin bunları öğrenip "bilmesi" isteniyor. Bu bilgilerin kalıcı olmaları için taş üzerine yazıldığı belirtiliyor. Böylece, Bilge Kağan'ın, Türk milletinin ilk siyasal eğitimcilerinden biri olarak değerlendirilmesi gerekir.
Göktürklerin, esaret döneminden sonra llteriş'in yönetiminde tekrar
bağımsızlıklarına kavuşmaları, Atatürk'ün 1919'da son derece güç şartlar altında istiklâl mücadelesine atılarak milleti kurtarmasına benzemektedir: llteriş 17 kişi ile başlamıştı. Atatürk de, "ya istiklâl ya ölüm" ilkesini bayrak yaparak tek başına ortaya atılmıştır. "Her ikisi de, üstün yeteneklerinden gelen
özellikleri dolayısıyle ortaya atılmak için içinde bulundukları şartları ikinci plâna itmeyi bilmişlerdir. İkisinde de eşsiz bir yurt ve ulus sevgisi vardır;
ikisi de o kaynaktan güç almışlardır. Bu sebepledir ki, uluslarının kötü alınyazısını silerek gelecek kuşakların yollarını aydınlatıcı başarılar elde etmişlerdir."22
Milletlerini kurtaran, devlet kuran önderlerin, bu kazançlarının sürekli olması, gelecek kuşakların onların ne güç şartlar altında mücadele verdiklerini
bilmelerine, onların ilkelerini benimsemelerine bağlıdır. Bu nedenle onlar, yazılı belgeler bırakarak gelecek kuşaklara seslenmeyi, onları eğitmeyi görev bilirler. Orhun Anıtlarıyla bu amaçlandığı gibi, Atatürk'ün Nutuk ve Türk Gençliğine Hitabesini yazmasının amacı da budur.
*
Son yıllarda yapılan araştırmalar, Göktürklerin, Orhun Anıtları dışında, mezar taşları, dağlardaki sabit kayalar, ağaç ve kemikler, madenî ve toprak ev araç gereçleri, silâhlar, süs eşyaları vs. üzerine pek çok yazı yazdıklarını ortaya koymuştur. Örneğin, Altay dağlarında kayalarda, yolları gösterici, sosyal ve günlük yaşayışa ait bir çok yazı bulunmuştur. Küp, tabak gibi ev eşyaları üzerinde sihirsel yazılar, ya da bunların hangi amaçla kullanıldıkları ve kime ait olduklarını gösteren yazılar görülmektedir. Bunlardan biri, bir küpün, nişanlanan bir kız için armağan olarak alındığını bildirir. Bunlar bize, Göktürklerin yazıyı toplum hayatının her alanında kullandıklarını,
okuryazarlığın yaygın olduğunu göstermektedir.23
Çin kaynaklarında kayıtlı şu olay da çok önemlidir: 574 tarihinde Kuzey Tszi Hanedanı İmparatoru, bir Budist keşişe Budizmin temel ilkelerini Türkçeye çevirtip,
Zeynep Korkmaz, Cumhuriyetin 50. Yıldönümü Dolayısıyla Göktürk Yazıtlarından Atatürk'ün Gençliğe Hitabesine. Dimitriy Vasilyev, Köktürklerin Okuma Yazma Bilmeleri Sorunu.
14 TÜRK EĞİTİM TARİHİ bu metni Türkler arasında dağıtarak onları Budizme çekmeyi emretmişti. Göçebe Göktürkler arasında böyle bir propagandanın misyonerlerdin adamları) tarafındar sözle değil de yazılı metinlerle yapılmak istenmesi, GöktürH^rde okur yazarlığır yaygın olduğuna bir başka kanıttır.24
UYGURLAR
745'te Göktürk Devleti yıkılınca, Uygurlar hâkimiyeti ele geçirdi. Onlar zaten Göktürk Devleti içinde daha eski tarihlerden beri güçlenmekte idiler.