• Sonuç bulunamadı

HABER BÜLTENİ. Haber Özetleri. Irak. 24 Haziran 2008

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "HABER BÜLTENİ. Haber Özetleri. Irak. 24 Haziran 2008"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HABER BÜLTENİ

24 Haziran 2008

Haber Özetleri

Irak

 Sadr Grubu Sözcüsü Salih El-Ubeydi başkanlığındaki bir heyetin Kerkük konusunu görüşmek üzere Türkiye‟ye geldiği bildirildi. Sadr Grubuna yakın kaynaklar, heyetin Kerkük konusundaki belirlenecek tutumla ilgili görüşmeler yapmak üzere Türkiye‟ye geldiklerini belirtiyor. (www.yakindoguhaber.com)

 Avrupa Parlamentosu (AP) Irak Raportörü Ana Maria Gomez, Kerkük'te referandumun, ''sorunu çözmek yerine büyüteceği'' uyarısında bulundu. AP'de, Irak Türkmen İnsan Hakları Araştırma Vakfı ve Temsil Edilmeyen Uluslar ve Halklar Örgütü'nce ortaklaşa düzenlenen ''Kerkük Sorunu ve 140. madde:

Alternatifleri Tanımlamak'' konulu panelde konuşan Ana Maria Gomez, son dönemde Irak'ın kuzeyindeki yönetimden pragmatist yaklaşımlar gözlemlediğini belirterek, Kerkük sorununun da aynı yaklaşımla ele alınmasını istedi. Gomez, ''Kerkük'te referandum, sorunu çözmek yerine büyütür. Kürtler, akıllı ve yararlı hareket etmeli. Zaten 2007 yılı sonunda referandum isteğinden vazgeçerek bunu gösterdiler'', dedi. BM Irak Özel Temsilcisi Stefan De Mistura'nın hazırladığı önerilerin Irak'ın kuzeyindeki tüm etnik gruplarca kabul edilmesini isteyen Gomez, ''(Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin üst düzey yetkilisi) Neçirvan Barzani'nin 'Kürtler olarak Kerkük'te iktidar paylaşımına hazırız. Bir çözüm istiyoruz. Referandum olması gerekmiyor. Durum karmaşık olduğu için BM'den teknik olarak müdahil olmasını istedik' biçimindeki sözleri, yeni bir uzlaşma isteğini gösteriyor. Barzani'nin olası Türkiye ziyareti Kerkük sorununa çözüm bulunmasından bağımsız olamaz. Irak'ın kuzeyinde yaşayanlar Saddam döneminden ders almalılar, sorunlarına barış içinde çözüm aramalılar'', ifadesinde bulundu. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin Türkmen Danışmanı Muzaffer Arslan ise Saddam döneminin sona ermesiyle Kürtler'in, Irak'ın kuzeyindeki diğer gruplara baskı ve yıldırma politikası uygulamaya başladıklarını ve haklarını gasp ettiğini belirterek, bunun sona ermesi için AB'nin Irak merkezi hükümetine ve kuzeydeki yönetime baskı yapması çağrısında bulundu. ''Irak‟ın kuzeyinde Kürt, Türkmen ve Arap eşit ortaklığı tanınmalıdır'' diyen Arslan, ''Irak‟ın kuzeyindeki bölge, çok toplumlu, çok kültürlü ve çok dinli bir bölge. Hiçbir grup mutlak çoğunluğu oluşturmuyor.

Kürtler'in nüfusu fazla olabilir; ama diğerlerinin toplamından fazla değil'', diye konuştu. ''Saddam döneminde Arap olmayanlara yapılanların Saddam sonrası Kürt olmayanlara uygulandığını'' anlatan Arslan, kendi kendini yönetme hakkı yalnızca Kürtlere değil, diğer etnik gruplara da tanınmalı'', dedi. (AA)

(2)

 Irak Başbakanı Nuri El Maliki, ülkenin iradesine karşı gelen Iraklılara karşı güç kullanmayı sürdüreceklerini söyledi. El Maliki, ABD ordusunun desteğiyle Şii milislere karşı operasyonların yapıldığı, Irak'ın güneyindeki Amara kentinde aşiret reislerine yaptığı konuşmada, yerel güvenlik görevlilerinin "zayıf" olduğu herhangi bir bölgeye asker göndereceğini belirtirken, komutanlardan, insan haklarını ihlal eden askerlere karşı "demir yumruk" kullanmalarını istedi. Irak Başbakanı, Irak devlet televizyonunda yayınlanan konuşmasında, Amara'da asayişi sağlama sözü vererek, suçlular ve katillerin bir daha bu bölgeye girmemesi garanti edilinceye kadar askerlerin Amara'dan çekilmeyeceklerini kaydetti. Nuri El Maliki'nin Amara'da güvenlik yetkilileriyle de görüşmesi bekleniyor. (AA)(AP)(REUTERS)

 Irak'ın başkenti Bağdat'taki Sadr semtindeki belediye binasına yönelik bombalı saldırıda 2 kişi öldü. Adının açıklanmasını istemeyen bir polis yetkilisi, belediye binasının içinde yerel saatle 09.00'da düzenlenen saldırıda 8 kişinin de yaralandığını kaydetti. Bir görgü tanığı da, Şii lider Mukteda El-Sadr'ın kalesi durumundaki Sadr semtinin belediye binası içindeki patlama sırasında binada Amerikan askerlerinin bulunduğunu ileri sürdü. Amerikan ordusunun sözcüsü Yarbay Steve Stover, sadece binada patlama olduğunu doğrulayabileceklerini kaydetti. Patlama, Irak İçişleri Bakanlığı kaynaklarınca da doğrulandı. (AA)(AFP)

 Irak'ta dün bir Amerikan askeri öldü, beşi yaralandı. Bağdat'ta Amerikan ordusunca yapılan açıklamaya göre, Bağdat'ın 25 km güneyindeki Selman Pak bölgesinde devriye gezen askerlere öğle saatlerinde silahlı saldırı düzenlendi. Saldırıda bir asker hayatını kaybetti. Çatışmada saldırganlardan biri öldürüldü. Irak'ta 2003 Martından bu yana ölen Amerikan askerlerinin sayısı, AFP'ye göre 4103'e yükseldi. (AA)(AFP)

Ortadoğu

 İsrail'e resmi ziyarette bulunan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, ülkesinin, "varlığına yöneltilecek her tehdit karşısında İsrail'i savunacağını"

belirtti. İsrail Parlamentosunun (Knesset) özel oturumunda konuşan Sarkozy,

"Nükleer İran kabul edilemez. İsrail'i yok etmek isteyen herkes, karşısında Fransa'yı bulacaktır. İsrail yalnız olmadığını bilmelidir", dedi. Fransa Cumhurbaşkanı, ülkesinin Yahudilerle ilişkilerinin "Fransız kültürünü zenginleştirdiğini" kaydetti. Konuşmasında İsrail-Filistin sorununa değinirken İsrail'i eleştirmekten kaçınmayan Sarkozy, İsrail ve Filistinlilerin geleceğinin intikama değil, affetmeye dayalı olarak kurulması gerektiğini kaydetti. Sarkozy, İsrail'in güvenliğinin de yanı başında kurulacak Filistin devletiyle sağlanabileceğini, Filistinlilerin de devlet kurma haklarının bulunduğunu kaydetti. Sarkozy, Filistinli mülteciler sorunu çözümlenmeden, İsrail Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimleriyle ilgili faaliyetlerine derhal son vermeden barışın mümkün olmayacağının da altını çizdi. Fransa Cumhurbaşkanı,

"Kudüs'ü iki devletin başkenti olarak tanımak, barışın bir koşuludur", dedi.

Kaçırılan İsrailli asker Gilad Şalit ile ilgili olarak Sarkozy, Fransa'nın askerin serbest bırakılması çabalarına yardım etmeye hazır olduğunu söyledi. (AA)

 ABD, Tahran'da "Amerikan menfaatleri bürosu" açmayı tasarlıyor. Kimliğini açıklamayan bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, Küba'da 1977 yılından beri çalışan

(3)

büronun benzerinin Tahran'da da açılması konusunun tartışılmakta olduğunu söyledi. Washington Post gazetesi de İran'da Amerikan çıkarlarını temsil edecek bir büronun açılmasının yöneticiler arasında tartışma konusu olduğunu ve birkaç aya kadar bu konuda karar çıkabileceğini yazdı. Tahran'daki Amerikan büyükelçiliği, İslam devriminden sonra bir grup öğrenci tarafından 4 Kasım 1979'da işgal edilmiş, 52 diplomat 444 gün boyunca rehin tutulmuştu.

ABD-İran ilişkileri bu yüzden kopmuştu. (AA)(AFP)

 Nükleer faaliyetleri nedeniyle İran'a yeni yaptırım kararları alan AB, İran'ın en büyük bankası Melli'nin (İran Ulusal Bankası) Paris, Londra ve Hamburg şubelerini kapatarak, 15 İran kurumunun Avrupa'daki varlıklarını dondurdu.

Lüksemburg'da toplanan AB Tarım ve Balıkçılık Konseyi'nde tartışmadan alınan yaptırım kararlarıyla ayrıca nükleer çalışmaları gerekçe gösterilerek 20 İranlı yetkiliye daha AB'de seyahat yasağı getirildi. Diplomatik kaynaklar, AB'nin yaptırımlarının kapsadığı kurum ve kişilerin isimlerinin, kararın yürürlüğe girmesiyle eş zamanlı olarak açıklanacağını bildirdi. İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Muhammed Ali Hüseyni de İran'ın sürdürdüğü nükleer faaliyetler yüzünden AB'nin yeni yaptırım kararı almasının "anlamsız"

olduğunu ve yaptırımların İran'ın teknolojik ilerlemesine engel olamayacağını söyledi. (AA)

 Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile Hamas'ın Şam'da bulunan Siyasi Büro Şefi Halid Meşal'ın, El Fetih ile Hamas arasında diyalog çabaları çerçevesinde muhtemelen önümüzdeki ay bir araya gelecekleri bildirildi.

Abbas'ın danışmanı Ahmed Abdürrahman, Hamas'ın Gazze Şeridi'nde geçen yıl kontrolü ele geçirmesinden sonra, iki lider arasında bir ilk olacak görüşmenin Abbas'ın önümüzdeki ay başında Suriye'ye yapacağı ziyaret sırasında gerçekleşebileceğini söyledi. Filistin lideri Abbas'ın Hamas'a ay başında yaptığı diyalog çağrısının ardından yapılacak görüşmede, özellikle bir Filistin ulusal birlik hükümetinin kurulması yolları üzerinde durulması bekleniyor. (AA)

 İsrail ordusunun, Nablus kentindeki bir üniversite yurduna düzenlediği baskında, 2 Filistinli'nin öldüğü belirtildi. Filistinli görgü tanıkları, cesetlerden birinin yurttaki yatağın altında diğerinin de patlama ile oluşan enkazın altına bulunduğunu kaydetti. İsrail ordusu ise yaptığı açıklamada, askerlerin tutuklama amacıyla Batı Şeria'ya düzenlediği baskında, İslami Cihad örgütüne üye üst düzey bir militanın öldürüldüğünü kaydetti. Açıklamada, Tarık Cuma adlı militanın İsrail'e saldırı planladığı ve askerlerle karşılıklı ateş sonucu öldüğü belirtildi. Tarık Cuma'nın yurtta kaldığı yerde patlayıcılar ve mühimmat bulunduğu ifade edilen açıklamada, ikinci kişinin öldürüldüğünden haberdar olunmadığı belirtildi. (AA)(AP)

 İsrail Başbakanı Ehud Olmert'in, İsrail ile Batı Şeria'daki Filistin Yönetimi arasında, Kasım 2007'den bu yana çabaları sürdürülen barış anlaşmasının ana ilkelerini ortaya koyan geçici bir metnin bu yıl sonuna hazır olabileceğini umduğu bildirildi. İsrail radyosunun haberine göre, Olmert bu sözleri, dün İsrail'e giden Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'ye, rezidansında verdiği yemek sırasında söyledi. Üst düzey bir Fransız yetkiliye dayanılarak verilen haberde, Sarkozy onuruna verilen yemekte Olmert'in, kendisinin ve Filistin

(4)

Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ın gerçek güvene dayalı bir ilişki kurduğunu söylediği belirtildi. Hamas'la ilgili olarak da Olmert, Gazze Şeridi'nde geçen perşembe sabahı yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının uygulanmasının devam etmesi yolundaki umudunu dile getirdi. Olmert'in, Hamas'ın uluslararası toplumun koyduğu şartları kabul etmesi halinde, İsrail'in örgütle doğrudan görüşmeler yapabileceğini de söylediği öne sürülüyor. Uluslararası toplum, şiddetin tümüyle durmasını, Oslo ve İsrail'le imzalanan anlaşmaların kabul edilmesini ve Hamas'ın İsrail'i tanımasını istiyor. İsrail radyosu, Suriye ile başlatılan dolaylı görüşmelerle ilgili olarak, Başbakanın görüşmelerin uzmanlar arasında yürütüldüğünü belirttiği, ancak kendisi ile Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad arasında bir zirve toplantısı yapılması yolundaki önerileri geçiştirdiğini ifade etti. (AA)

 İsrail ile Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimi arasında ateşkesin sağlanmasından sonra, kaçırılan İsrail askeri Gilad Şalit'in serbest bırakılması yönelik görüşmelerin yakında başlayacağı bildirildi. İsrail radyosu, bir Filistinli kaynağın Şark-ül Evsat gazetesine yaptığı açıklamaya dayanarak, iki taraftan heyetlerin Kahire'de Mısırlı arabulucular vasıtasıyla görüşmelerde bulunacaklarını bildirdi. Görüşmelerin muhtemelen bugün başlaması ve iki hafta kadar sürmesi bekleniyor. İsrail Başbakanı Ehud Olmert de Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ile görüşmek üzere bugün günübirlik ziyaret için Kahire'ye gidecek. İsrail Başbakanlığı, görüşmenin birkaç hafta önce kararlaştırdığını bildirirken, iki liderin görüşmesinin Şalit'in serbest bırakılması üzerinde yoğunlaşması bekleniyor. (AA)

 Lübnan'ın kuzeyindeki ikinci büyük kent Trablus'a, 2 gündür süren çatışmaları durdurmak amacıyla askerlerin gönderildiği bildirildi. Görgü tanıkları, zırhlı araçlar içindeki askerlerin ve polisin, kentin dış mahallelerine girdiğini kaydetti.

Birliklerin gelmesiyle çatışmaların hafiflediği de belirtildi. Lübnan ordu sözcülüğünden yapılan açıklamada, kentte sükûnetin sağlanması için önlemlerin alınacağı belirtildi ve gerekli görüldüğü takdirde çatışmaları sona erdirmek için güç kullanılabileceği ifade edildi. Sünniler ile Aleviler arasındaki çatışmalarda en az 9 kişinin hayatını kaybettiği, 50 kişinin de yaralandığı bildirilmişti. (AA)(REUTERS)

Kafkasya ve Orta Asya

 Rusya'nın orduyu, daha etkili ve daha hareketli olabilmesi için 2013 yılına dek yüzde 10 oranında küçültmeyi planladığı bildirildi. Rusya Savunma Bakanı Anatoliy Serdyukov, Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev ile görüşmesinin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, ''Biz 4 yıl içinde, yani 2013'e dek 1 milyonluk bir ordu düzeyine gelmeyi planlıyoruz'', dedi.

Serdyukov, Rus subaylara gelecek yıl için 1,06 milyar, 2009'da 1,40 milyar ve 2010'da da 1,78 milyar dolar civarında maddi teşvik primi vermeyi öngördüklerini belirterek, ''Bu teşvik primleri, her yıl düzenlenecek askeri tatbikatlarda en iyi performansı sergileyen 30 bin subaya verilecek'', diye konuştu. Analistler, Serdyukov'un, Rus ordusunun büyüklüğü konusunda verdiği sayıların ''gülünç'' olduğunu belirterek, Rus ordusundaki gerçek asker sayısı konusunda net bir bilginin olmadığını savunuyorlar. (AA)

(5)

 Cenova‟da yapılan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ile Rusya arasındaki görüşmelerin ardından bir açıklama yapan Rus delegasyon temsilcisi, Rusya‟nın sonbaharda DTÖ‟ye gireceğini düşündüğünü belirtti. Daha önceden yapılan açıklamada Rusya‟nın yaz sonuna kadar örgüte kabul edileceğinin düşünüldüğü belirtilmişti. AB Komisyonu‟nun Ticaretten Sorumlu üyesi Peter Mendelson ise açıklamasında Kasım 2009‟da Rusya‟nın üyeliğinin gerçekleşebileceğinin altını çizdi. (RIA NOVOSTI)

 Ukrayna‟da Turuncu Devrim sonrası büyük siyasi çalkantılara sahne olan ortam durulmuyor. Başbakan Yulia Timoşenko liderliğinde kurulan “Demokratik Koalisyon”, Bölgeler Partisi‟nin başbakan ve iktidarla ilgili yeniden güven oylaması isteğiyle zor günler geçiriyor. Mecliste sandalye sayısı 228 olan Demokratik Koalisyonun 3 vekilinin istifa dilekçesi vermesi sonucu, hükümet kurmak için gerekli olan 226 sayısına ulaşamayacak olması da siyasi krizi tırmandırıyor. (CHA)

 Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Başkanı Luis Maria de Puig, Strazburg‟da yaptığı açıklamada Azerbaycan, Ermenistan ve Moldova‟yı ziyaret edeceğini açıkladı. Ziyaretlerin içeriği hakkında detay vermeyen Puig‟in, 23 Haziran‟da başlayan ve 5 gün süreceği tahmin edilen AKPM toplantısının ardından bu ziyaretleri gerçekleştireceği belirtildi. (TRENDNEWS)

 Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yuşçenko, Portekiz‟e yaptığı ziyarette Ukrayna‟nın AB ve NATO‟ya üyelik arzusunun ana başlıklardan biri olduğunu açıkladı. Portekiz Cumhurbaşkanı Anibal Cavaco Silva ile yaptığı görüşmenin ardından bir açıklama yapan Yuşçenko‟nun, ülkesinin bu amaçlar yolunda ilerlerken Portekiz‟in desteğini hissettiğini belirtti. Silva da Ukrayna‟nın açılımını desteklediklerini ve Yuşçenko‟nun, ülkesinde demokrasi için harcadığı çabanın farkında olduklarını belirtti. İki liderin AB enerji güvenliği üzerine de görüş alışverişinde bulunduğu belirtildi. (ITAR TASS)

Avrupa Birliği

 Fransa Senatosu Genel Kurulu, Türkiye'nin AB üyeliği için Fransa'da doğrudan referandum öngören anayasa değişikliğini reddetti. Meclis Genel Kurulunda daha önce kabul edilen anayasa paketinde yer alan bir maddede, ''AB'nin nüfusunun yüzde 5'inden fazla nüfusa sahip ülkelerin tam üyeliği için referandum şartının devam etmesi'' istenmişti. Senato'nun karşı çıkmasından sonra anayasa değişikliği paketi tekrar meclise iade edilecek. (AA)

Kıbrıs

 Moldova‟daki Gagavuz Özerk (Türk) Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mikhail Makrovich Formuzal, Yakın Doğu Üniversitesi'nin (YDÜ) mezuniyet törenine katılmak için dün akşam KKTC'ye gitti. YDÜ Kurucu Rektörü Dr. Suat Günsel'in çağrısı üzerine KKTC'ye gelen Formuzal'ı, Ercan Havaalanı'nda KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Turgay Avcı, YDÜ Kurucu Rektörü Günsel ve diğer ilgililer karşıladı. Gagavuz Cumhurbaşkanı, bugün saat 17.30'da KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ı ziyaret edecek. 27

(6)

Haziran Cuma akşamı yapılacak YDÜ'nün mezuniyet törenine katılacak olan Formuzal, KKTC'de bulunduğu süre içinde, Türk dünyasının gündeminde olan konular ve kültürel projelerle ilgili temaslarda da bulunacak. (AA)

Diğer Haberler

 Afganistan'da koalisyon güçlerinin, hava saldırısında 16 Taliban militanını öldürdüğü bildirildi. Afganistan'ın doğusundaki Paktia vilayetinin Emniyet Müdürü Haşmutullah Alizai, Taliban militanlarının gece Seyid Kerem kasabasına saldırdığını, koalisyon güçlerinin de saldırıya hava saldırısıyla yanıt verdiğini söyledi. Hava saldırısında çoğu yabancı 15 militanın öldüğünü ifade eden Alizai, yaralı halde tutuklanan militanlardan birinin de daha sonra hastanede hayatını kaybettiğini bildirdi. NATO öncülüğündeki Uluslararası Güvenlik ve Destek Gücü'nden (ISAF) yapılan açıklamada da Paktia'daki olay doğrulandı, ancak kesin ölü sayısı hakkında bilgi verilmedi. (AA)(REUTERS)

 Pakistan'ın kuzeybatısında mezhep çatışmalarında 8 Şii'nin kurşunlanarak öldürüldüğü bildirildi. Yerel kaynaklar, öldürülenlerin çoğunun, geçen hafta Afganistan sınırı yakınındaki Kurram bölgesinde bulunan Paraçınar kentine gıda maddesi götüren bir konvoya saldırı sırasında kaçırılan ağır vasıta sürücüleri olduğunu belirtti. Ataur Rehman adlı bir yetkili, cesetlerin sabah saatlerinde yol kenarına atılmış halde bulunduğunu kaydetti. (AA)(AFP)

 Rusya'nın Kosova'daki BM gücünün AB misyonuyla değiştirilmesine BM Güvenlik Konseyi ve Sırbistan'ın resmi onayı olması halinde karşı çıkmayacağı bildirildi. Rusya'nın AB özel temsilcisi Vladimir Çizov, Rus haber ajansı RİA Novosti'ye yaptığı açıklamada, "Biz AB'nin Kosova'da olanlar konusunda sorumluluğun bir kısmını almasına karşı değiliz. Ancak böylesi bir AB misyonu BM Güvenlik Konseyi kararıyla olmalı ve Sırbistan tarafından da onaylanmalı", dedi. Çizov, BM'nin Kosova'daki misyonu UNMIK'in ve NATO yönetiminde KFOR güçlerinin gönderilmesine olanak tanıyan Kosova'daki uluslararası güç mevcudiyeti için şu anda tek yasal dayanağın BM Güvenlik Konseyi'nin 1244 sayılı kararı olduğunu vurguladı. Güvenlik Konseyi Daimi üyesi olan Rusya, Kosova'daki bulundurulacak uluslararası güç için Belgrad'ın da onayının alınması gerektiği konusunda ısrar ediyor. (AA)

Dünya Basını

İngiltere gazetelerinin hemen hemen tümünün birinci sayfalarındaki haber Zimbabve'de muhalefet lideri Morgan Tsvangirai'in bu hafta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminden çekildiğini açıklaması. Habere manşetinden yer veren Independent gazetesi, Tsvangirai'ın "Mugabe bir savaş ilan etti ve biz bu savaşın bir parçası olmayacağız" sözlerini başlığına taşımış ve Tsvangirai'ın çekilmesi doğru muydu diye sormuş. Gazetenin sorusunu "Evet, Tsvangirai çekilmekte haklıydı" diye yanıtlayan Gugulethu Moyo yazısında, muhalefet liderinin çekilmesinin sürpriz olmadığını söylüyor. "86 destekçisi öldürülen Tsvangirai'ı bu karara iten daha fazla kan dökülmesini engelleme dürtüsüydü" diyen Moyo, "Zaten Cumhurbaşkanı Mugabe'nin, muhalefetteki Demokratik Değişim Hareketi seçimleri kazansa bile iktidarını bırakmayacağını

(7)

söylemişti" diye ekliyor. "Tsvangirai çekilmekle hata etti" diyen Basildon Peta ise yazısında, Mugabe yaptığı tüm hilelere rağmen seçimleri kazanamazdı fikrini işlemiş. Peta, Robert Mugabe'nin rejiminin kurbanlarından konuştuklarının, gördükleri baskı karşısında yılmadıklarını ve muhalefeti destekleme azmine sahip olduklarını söylüyor ve ekliyor, eğer muhalefet seçime girseydi sonuç, Mugabe için şimdi olacağından daha kötü olurdu.

Times gazetesi de Zimbabve muhalefetinin kararına baş sayfasında geniş yer ayırmış. Mugabe seçimlere rakipsiz girmeye hazırlanırken, ülke içinden dünyaya "durdurun onu" çağrıları yapıldığını söyleyen gazete, Tsvangirai'nın geri çekilme kararını, Mugabe'nin Zanu PF partisinden milislerin, muhalefetin miting düzenleyeceği mekânı basmasının ardından aldığını aktarıyor. Gazete İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband'in, muhalefetin seçimlerden çekilmesinin ardından "Zimbabve artık bir meşruiyet krizi ile karşı karşıya kalmıştır" dediğini yazıyor.

Financial Times gazetesi Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde düzenlenen ve rekor düzeyde seyreden petrol fiyatlarını dengeye oturtmayı amaçlayan zirvede elde edilebilecek sonuçların önemli petrol üreticilerinden Nijerya'daki kriz nedeniyle etkisiz kalacağını yazıyor. "Suudi Arabistan'ın, son 30 yılda ürettiğinden daha fazla petrol üretme taahhüdü, Nijerya'da petrol sahalarına düzenlenen saldırıların yarattığı kriz nedeniyle hissedilmeye bilir. Hatta bundan daha kötüsü de olabilir. "Aceleyle toplanan ve petrol üreticileriyle tüketicilerini bir araya getiren zirve, beklenenin pek de ötesinde bir sonuç vermediği için, bir hayal kırıklığı olarak algılanmaya aday. "Militanların saldırıları nedeniyle, Nijerya, Afrika'nın en büyük petrol ihraç eden ülkesi konumunu halihazırda kaybetti ve uzmanlar Suudi Arabistan'ın pompalama sözü verdiği fazladan petrolün rekor seviyelere çıkan fiyatını düşürmeye yetmeyeceğinden endişe ediyor."

Guardian gazetesi, İngiltere'de yayımlanan Prospect ve Amerika Birleşik Devletleri merkezli Foreign Policy dergilerinin yaptığı, dünyanın önde gelen 100 düşünürü anketinde en çok oyu Fethullah Gülen'in almasını haber haline getirmiş. Gazete, 500 binden fazla oyun kullanıldığı ankette, dünyanın en önemli ilk on düşünürü olarak en çok oy alanların Müslüman adaylar olduğuna dikkati çekiyor. Sonuçların, anketi organize edenleri şaşırttığını söyleyen Guardian, organizatörlerin sonucu, Gülen'in takipçilerinin yürüttükleri kampanyaya bağladıklarını belirtiyor. Today's Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş'in görüşlerine de başvuran Guardian, Keneş'in anket sonuçlarının, bir grubun kampanyası sonucu belirlendiğini reddettiğini aktarıyor. Bülent Keneş, Dünya'da Gülen'in fikirlerini destekleyen birçok kişi olduğunu ve bu fikirlerin uluslararası diyalog ve hoşgörü çağrısı yaparak, dünya barışına katkıda bulunduğunu söylediğini de aktarıyor.

Haftanın Yorumu

Ufuk Turu

(8)

Bu haftaki Ufuk Turunda Ortadoğu ve Orta Asya-Kafkasya‟daki gelişmeler ele alınmıştır. Bu çerçevede, Irak ile ABD arasında yapılması planlanan uzun vadeli stratejik anlaşma, Irak‟ta yaklaşan yerel seçimler, Irak‟taki Halkın Mücahitleri Örgütü‟nün durumu, Rusya‟nın yakın çevre politikası ve Rusya‟da yükselen milliyetçilik değerlendirilmiştir.

Uzun Vadeli Stratejik Anlaşma

Washington‟da temaslarda bulunan Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, ABD stratejileriyle ulaşılan başarının sürdürülebilmesi için Amerikan askeri varlığına ihtiyaç duyduklarını açıklamıştır. ABD‟nin Irak‟tan çekilme olasılığı az olmakla birlikte, bu olasılık dahi Kürt yetkilileri fazlasıyla endişelendirmektedir.

Obama‟nın dış politika danışmanı Lawrance Korb ile görüşen Kubat Talabani, Obama‟nın seçilmesi halinde 16 aylık bir çekilme planı yürütülürse, silahların bir kısmının kuzeyde bırakılıp bırakılamayacağını sormuştur. Bu talep çekilme olasılığına ilişkin Kürtlerin endişelerinin bir kısmını ortaya koyarken, talebin medyada açık biçimde yer alması, ABD kamuoyunu etkileme çabası olarak değerlendirilmektedir.

Irak‟ta ABD askeri varlığının devamı, Kürtler için hayati bir önem taşırken, Sünni Araplar da ABD‟nin çekilmesinin, üzerlerinde bir Şii baskısına yol açacağı endişesiyle, anlaşmanın imzalanması fikrine daha olumlu yaklaşmaktadırlar. Şii grupları içinde de anlaşmanın kabul edilebilir şartlarla imzalanmasını isteyenler bulunmakta, anlaşmaya kesinlikle karşı çıkanlar ise azınlıkta kalmaktadırlar.

Müzakerelerde taşeron güvenlik firmaları için dokunulmazlık talebi ABD tarafından geri çekilirken, verilecek üslerin sayısı, askerlerin hangi ülke yasalarına tabi olacağı ve Iraklıları yakalama ve tutuklama yetkileri konusunda hala bir anlaşmaya varılamamıştır.

Anlaşma şartları kabul edilmezse, Irak hükümetinin elinde Güvenlik Konseyi‟ne başvurarak mevcut askeri varlığın görev süresinin uzatılmasını talep etme ya da tüm yabancı güçlerin ülkeyi derhal terk etmesini isteme imkanı da bulunmaktadır. Bu durumda tüm Koalisyon güçlerine bağlı birlikler işgalci statüsüne düşecektir. Irak hükümeti‟nin elinde bulunan bu yetkiler nedeniyle, ABD‟nin uzun vadeli stratejik anlaşmayı Iraklılar için daha makul şartlarda imzalanmasına razı olacağı değerlendirilmektedir.

Anlaşmanın ABD - Irak arasında imzalanması yalnızca ABD askeri varlığının meşruiyetini sağlayacaktır. Çevre ülkelerin Irak‟ın istikrarında son derece etkili olduğu bu konjonktürde, meşruiyetin yanında istikrar gibi kaygılar da söz konusu ise bu anlaşmada Irak‟a komşu ülkelerin görüş ve kaygılarının dikkate alınmasının faydalı ve gerekli olduğu düşünülmektedir.

Irak’ta Yerel Seçimler Yaklaşırken

Irak‟ta son siyasi gelişmelere kadar Kürt yetkililer Kerkük‟te yerel seçimlerin usulüne uygun ve ülke geneliyle birlikte yapılmasını isterlerken, Türkmenler Kerkük‟ü seçim kanununun dışına çıkarmak için çaba sarf etmişlerdir. Kerkük seçimlerinin farklı bir statüde yapılmasının Irak Parlamentosu‟nda destek bulması ve bu statü ile ilgili tartışmaların %32 formülü çevresinde devam etmesi, Kürtlerin seçimlerin yapılmasındansa ertelenmesini tercih etmeleri sonucunu doğurmaktadır. Ancak bu erteleme isteği, seçimlerin 140 maddenin uygulanmasının ardından yapılması şeklinde dile getirilmektedir. Bu noktada Kerkük seçimlerinin %32 formülüyle yapılmasının, bunun mümkün olmaması

(9)

durumunda ertelenmesinin ve bunun yasal statüsünün daha sonra belirlenmesinin Kerkük‟te daha adil bir yönetimin ilk adımı olacağı düşünülmektedir. Zira bu denli yoğun Kürt göçüne zorlanan şehirde, seçimlerin yine peşmerge silahlarının gölgesinde yapılacak olması, Kerkük İl Meclisinde sayısal tablonun yine Kürtler lehine oluşacağının en belirgin göstergesidir.

Halkın Mücahitleri Örgütü’ne ABD Koruması

Amerikan yönetimi, İranlı rejim muhalifi Halkın Mücahitleri Örgütü'nün Irak'ta sürgünde bulunan 4000 üyesine özel statü vererek koruma altına aldığını açıklamıştır. Irak'ın işgali sonrasında silahsızlandırılan bu kişiler, geçen yıl Haziran ayından bu yana ülkenin kuzeydoğusundaki Eşref adlı kampta tutulmaktadırlar. Halkın Mücahitleri Örgütü 4 yıldır AB‟nin, 7 yıldır ise ABD‟nin terör örgütleri listesinde yer almaktadır. Amerikan Dışişleri Bakanlığı‟ndan yapılan açıklamada “Cenevre Sözleşmesi uyarınca verilen statüye rağmen, Amerikan yönetiminin Halkın Mücahitleri'ni terör örgütü olarak görmeye devam edeceği” belirtilmiştir. Ancak, İran hükümeti bu durumun Washington'un teröre karşı savaş açtığı tezini yıktığını belirterek bunların kendisine teslim edilmesini istemiştir. Cenevre Sözleşmesi gereğince verilen statüyle söz konusu 4000 örgüt üyesine Kızılhaç ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ile temas hakkı verilmektedir. ABD‟nin terörist ilan ettiği örgütün üyelerini, Cenevre Sözleşmesi kapsamına alarak yargılanmadan koruma altına alınmasının, Irak‟ta faaliyette bulunan PKK ve diğer terör örgütleri için de emsal oluşturabileceği riski taşıdığı değerlendirilmektedir.

Rusya’nın Yakın Çevre Doktrininde Üçüncü Aşamaya Geçilmesi

Rusya, dağılmayı izleyen dönemde post-Sovyet coğrafyasından çekilmiş ve ortaya çıkan güç boşluğu nedeniyle bölge ülkeleri nüfuz mücadelesine girmişlerdir. Ancak, 1993 yılında Rusya, „Yakın Çevre‟ doktrinini ilan ederek Sovyet coğrafyasını arka bahçesi olarak tanımlamıştır. Bu tarihten itibaren Rusya bölge ile ilişkilerini yeniden tanımlamaya ve ilk aşamada siyasi ilişkilerini geliştirmeye başlamıştır. Daha sonra özellikle 2000‟lerin başından itibaren ikinci aşama olarak bölge ülkeleriyle ekonomik, ticari ve enerji ilişkilerini yoğunlaştırma politikası izleyen Rusya, üçüncü aşama olarak da halen bugün uluslararası politikanın güç eksenli eğilimi nedeniyle, bölgedeki ABD askeri varlığına karşı kendi askeri varlığını artırma politikası izlemeye başlamıştır.

Bölge ülkelerinin, özellikle de Özbekistan‟ın Rusya ile askeri işbirliğine dünden hevesli olduğu, hatta can attığı anlaşılmaktadır. Burada en önemli sebebin, gelişen Rus-Kazak ilişkileri olduğu söylenebilir. Rusya, başta Kazakistan olmak üzere bölge ülkelerini askeri ve güvenlik boyutunda da kendisine bağlamak için Orta Asya ülkeleriyle askeri-güvenlik işbirliği anlaşmaları imzalamaktadır. Nazarbayev‟in „Orta Asya Birliği‟ açılımı gibi bölgeselleşme eğilimlerinin artması, Rusya‟yı harekete geçirmede tetikleyici olmuştur. Rusya, bir yandan Kollektif Güvenlik Anlaşması Örgütünü (KGAÖ, CSTO) güvenlikten sorumlu NATO benzeri bölgesel bir örgüt yapmaya çalışırken, öte yandan ikili askeri-güvenlik işbirliğini geliştirme politikaları izlemeye başlamıştır. Kısaca, 2001 yılında bölge ülkeleri ABD‟ye yanaşırken bugün bu eğilim tersine dönmüş ve Rusya, bölgede çekim merkezi olmuştur. Bu gelişmede, ABD‟den bekledikleri yardımı göremeyen Orta Asya ülkelerinin hayal kırıklıkları kadar,

(10)

artan petrol fiyatları nedeniyle kısa sürede toparlanarak ekonomisini güçlendiren Rusya‟nın şansının da etkisi olmuştur.

Rusya’da Yükselen Milliyetçilik Sorunları

Putin yönetimiyle birlikte devlet otoritesinin güçlendirilmesi yönünde merkezileşmeye gidilmesi ve bu çerçevede yapılan yasal düzenlemeler ülkede milliyetçiliğin yükselmesine neden olan önemli faktörlerden biridir. Rus milliyetçiliğinin yükselmesini tek bir nedenle açıklamak mümkün olmadığı gibi, bazı başat etkenlerin ülkedeki milliyetçiliğin yükselmesinde önemli rol oynadığı söylenebilir. Rusya‟nın yeniden güçlenmesi, demokratik özgürlükleri kısıtlayan aşırı merkezileşme, özel sektörü sınırlayan kamulaştırma politikaları, yasal sistemde azınlıkları giderek dışlayan değişiklikler yapılması bu etkenler arasında sayılabilir. Aşırı milliyetçi hareketlerin giderek yayılması, basın-yayın organlarında yabancıların öldürülmesi haberlerinin sıklıkla yer alması ve bunların olağan görülmesi, milliyetçi ideolojinin ülkede giderek güçlendiğini göstermektedir.

Yükselen Rus milliyetçiliği birtakım sorunları da beraberinde getirmiştir.

Bunlardan birisi de Yeltsin döneminde geniş yetkiler verilmiş özerk cumhuriyetlerin seçimle gelen devlet başkanlarının Putin‟in merkeziyetçi politikaları sonucu Moskova‟dan atanarak yetkilerinin kısıtlanmasıdır. Bunun sonucunda, Kremlin ile özerk cumhuriyetler arasındaki gerilim artmıştır.

Nitekim yavaş yavaş özerk cumhuriyetlerden merkezi otoriteye karşı tepkiler gelmeye başlamış, 12 Haziran 2008 tarihinde yapılan 10. Dünya Rus Basın Kongresinde, Tataristan devlet başkanı Şeymiyev, özerk cumhuriyet devlet başkanlarının tekrar seçimle göreve gelmesi yönünde Moskova‟dan talepte bulunmuştur. Şemiyev‟in tepkisinin, görevinden alınacağı nedeniyle kişisel olduğu düşünülse de, özerk cumhuriyetlerin yetkilerinin kısıtlandığı bilinen bir gerçektir. Putin‟in merkeziyetçi politikalarına karşı Medvedev‟in yeni dönemde başkanlık demeçlerinde özgürlüklere vurgu yapması, yeni liderin Putin‟den farklı olarak özerk cumhuriyetlerle ilişkileri geliştirmek için daha toleranslı davranacağına işaret etmektedir. Özerk cumhuriyetlerin de yeni dönemle birlikte, yetkilerini tekrar kazanmak için ortaklaşa hareket etmelerinin gerektiği söylenebilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Irak'taki tüm grupların temsil edildiği bir hükümet yapısının bu ülke için önemli olduğunu söyleyen Babacan, Türkiye'nin tüm gruplarla diyalogu olduğunu,

 Irak Parlamentosundaki Fazilet Partisinin önemli isimlerinden Basim Şerif yaptığı açıklamada, Kerkük sorununun seçim yasasının çıkarılması konusunda siyasi

Suriye'yi ziyaret eden Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad tarafından kabul edildikten sonra yaptığı açıklamada, iki

 İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in resmi konuğu olarak, 3 günlük resmi bir ziyaret için Kudüs'e gelen Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy, kendisini İsrail'in dostu

 Irak Parlamentosundaki Bölgeler Meclisi Başkanı ve Irak Uzlaşma Cephesi üyesi Haşim El-Tayi yaptığı açıklamada, Irak Ulusal Güvenlik Siyasi

Solana, İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri ve Nükleer Başmüzakereci Said Celili ile yapılan görüşmeden sonraki açıklamasında, tarafların

 Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Irak'ın kuzeyindeki yerel yönetimle Türkiye arasındaki temasların bundan sonra da devam edebileceğini, ancak önemli olanın

Görüşmede eski Başbakan İyad Allavi'nin başkanlığındaki heyete konuşan Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ülkesinin her zaman Irak'ın barış ve