• Sonuç bulunamadı

HABER BÜLTENİ. Haber Özetleri. Irak. 17 Haziran 2008

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "HABER BÜLTENİ. Haber Özetleri. Irak. 17 Haziran 2008"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HABER BÜLTENİ

17 Haziran 2008

Haber Özetleri

Irak

 Resmi bir ziyaret için Türkiye'ye gelen Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El-Haşimi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi. Görüşmede Haşimi, Türkiye'nin Irak politikasındaki değişiklikleri olumlu bulduğunu belirtti.

Konuya ilişkin Tarık El Haşimi'nin Bağdat'taki bürosundan yayınlanan bildiride, Türkiye'nin Irak politikasının eskiden olduğu gibi sadece Kerkük‟le sınırlı kalmadığı, artık tüm Irak‟ı kapsadığı ifade edildi. Irak‟ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin terör örgütü PKK konusuna bakış açısının değiştiği belirtilen açıklamada, bugün Kürt yetkililerinin bu konuya daha mantıklı ve objektif baktıkları ve bu dosyayı kapatma niyetiyle hareket ettikleri dile getirildi.

Bildiride, Irak'ın her zaman Türkiye ile iyi ilişkilerde bulunması gerektiği ifade edildi. Erdoğan ve Haşimi görüşmesinde, Erdoğan‟ın Irak‟la daha iyi ilişkiler geliştirme temennisinde bulunduğu ve Türkiye‟nin Irak‟a her türlü yardımı yapmaya hazır olduğunu söylediği açıklandı. (TÜRKMENELİ TV)

 Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin üst düzey yetkilisi Neçirvan Barzani, Türkiye ile ilişkilerinin iyi olduğunu söyledi. Barzani, Irak'ın Erbil kentinde düzenlenen Medeniyet Ödülü Festivalinde yaptığı konuşmada, sivil toplum örgütlerinin önemine değinerek, halka yardım amaçlı sivil toplum örgütlerini desteklediklerini belirtti. Irak'ın başkenti Bağdat'ı ziyaret edecek olan Başbakan Recep Tayip Erdoğan ile görüşürlerse mutlu olacaklarını ifade eden Barzani, "Ben gelecek hafta merkezi hükümetle bazı sorunlarımız hakkında görüşme yapmak için Bağdat'a gidiyorum. Erdoğan'ın programında kendisiyle görüşmemiz yok. Programda olmasını isteriz. Görüşme olursa çok iyi olur, seviniriz. Türkiye ile hiçbir sorunumuz yok, ilişkilerimiz iyi", diye konuştu. (AA)

 Irak Parlamentosundaki Fazilet Partisinin önemli isimlerinden Basim Şerif yaptığı açıklamada, Kerkük sorununun seçim yasasının çıkarılması konusunda siyasi taraflar arasındaki en büyük tartışma konusu olduğunu belirtti. Basim Şerif açıklamasının devamında, Kerkük yönetiminin Türkmen, Arap ve Kürtler arasında %32‟şer oranda paylaşılmasına parlamentodaki tüm grupların olumlu baktığını ifade ederek, bu projeye sadece Kürt Listesi‟nin karşı çıktığını söyledi. (TÜRKMENELİ TV)

 ABD'de Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti'nin adayı olan Barack Obama, seçimlerden önce Irak ve Afganistan'ı ziyaret edeceğini söyledi ve Amerikan askerlerinin Irak'tan çekilmesini desteklediğini

(2)

yineledi. Obama, gazetecilere açıklamasında, telefon görüşmesi yaptığı Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ile bu ülkedeki durum hakkında konuştuklarını ve kendisiyle Bağdat'ta görüşmeyi ümit ettiğini söylediğini bildirdi. Irak ve Afganistan'ı ziyaret etmeyi düşündüğünü daha önce de söyleyen Obama, ilk kez kesin olarak bu ülkelere gideceğini açıkladı ve ziyaretiyle ilgili ayrıntıların kısa sürede duyurulacağını kaydetti. Obama, Zebari'ye Irak'ta şiddetin azalmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdiğini ve başkan seçilmesi durumunda ABD'nin muharebe faaliyetlerinin sona erdirilmesi konusunda dikkatli hareket edeceğini söylediğini anlattı. Zebari'ye, Irak'ta şiddetin azalmasından nasıl cesaretlendiğini aktardığını; ancak Amerikan askerlerinin çekilmesi sürecinin başlamasının da kendileri için önemli olduğunda ısrar ettiğini belirten Obama, böylece Irak'ta kalıcı üsler kurulmasında bir çıkarları olmadığına açıklık getirdiğini söyledi. Hoşyar Zebari, önceki gün de Obama'nın seçimlerdeki rakibi Cumhuriyetçi Partinin adayı John McCain ile Washington'da görüşmüştü. Seçim kampanyasını dış politika ve ulusal güvenlik konuları üzerine yoğunlaştıran McCain, Irak'ta Amerikan askeri yığınağının artırılmasını destekliyor. Obama ise göreve gelmesinden sonra Amerikan askerlerini Irak'ta çekmeye başlayacağını söylüyor. (AA)(AP)(REUTERS)

 23 Haziran‟da Brüksel‟de Avrupa Birliği (AB) toplantı salonunda “Kerkük sorunu ve 140. madde ile ilgili Türkmen ve Arapların görüşü” adı altında bir konferans düzenleneceği bildirildi. Düzenlenecek olan konferansta, Irak Cumhurbaşkanı‟nın Türkmenlerden Sorumlu Müsteşarı, Irak Parlamentosu üyesi Muhammed Mehdi El-Beyati ve Kerkük İl Meclisindeki Türkmen ve Arap Gruplarının katılımıyla gerçekleşeceği açıklandı. (www.turkmentimes.net)

 Irak Başbakanı Nuri El-Maliki makamında Avustralya‟nın Bağdat Büyükelçisi Mark Brown ile görüştüğü bildirildi. Görüşmede iki ülke arasındaki ekonomi, ticari ve tarım alanlarındaki ilişkilerin geliştirilmesi konuşulurken, El-Maliki‟nin Avustralya şirketlerine Irak‟ın yeniden yapılandırılması konusunda yatırım yapmaları çağrısında bulunduğu açıklandı. Görüşme sırasında konuşma yapan Brown, bu görüşmeden çok mutlu olduğu belirtirken, Maliki‟nin kısa süre zarfında Avustralya‟yı ziyaret edeceğini söyledi. (www.aswataliraq.info)

 Irak içişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bildiride, Perşembe gününden itibaren Irak‟ın güneyindeki Meysan kentine güvenlik operasyonu başlatılacağı açıklandı. Yayınlanan bildirinin devamında, Irak Başbakanı Nuri El-Maliki‟nin aldığı af kararı doğrultusunda, yasa dışı silahlı grupların birçoğunun Irak güvenlik güçlerine teslim olduğu bildirildi. (www.alsabaah.com)

 Irak‟ın kuzeyindeki bölgesel yönetiminin Parlamento Başkanı Adnan El-Müfti yaptığı açıklamada, Irak ile ABD arasındaki uzun vadeli stratejik anlaşmanın bir an önce imzalanması gerektiğini söyledi. El-Müfti, bu anlaşmanın Irak‟ın güvenliği ve istikrarı açısından çok önemli olduğunu belirterek, anlaşmaya karşı çıkan siyasi gruplara olumlu düşünme çağrısında bulundu. (www.hewarat.dk)

 Irak‟ta yasadışı ilan edilen Baas Partisi‟nin Yemen‟de düzenlediği toplantıyla yeniden yapılanmaya çalıştığı bildiriliyor. Ürdün‟de yayınlanan El-Arabu‟l- Yevm gazetesinin haberine göre Baas Partisi‟nin Suriye kolu ile Saddamcılar kolunun liderleri Yemen‟in başkenti Sana‟da gizli bir toplantı düzenledi. El-

(3)

Arabu‟l- Yevm gazetesi toplantıya katılan kaynakların Yemen‟deki toplantıda Baas Partisi‟nin 1966 yılında ayrılan Suriye kolu ile Saddamcılar kolunun birleştirilmesi yönünde karar alındığını söylediklerini yazdı. Habere göre Sudan‟da bulunan Baas Partisi Ulusal Komuta Üyesi Ali Er-Rayh, Suriye‟deki müzakereci heyetin başkanlığını üstlendi ve Yemen‟de yapılan toplantıdan sonra Saddamcı Baasçılardan oluşan bir heyetle birlikte Suriye‟ye gitti.

(www.yakindoguhaber.com)

 AB, Ortadoğu bölgesinde bulunan Filistinli ve Iraklı mültecilere 68 milyon dolarlık insani yardım tahsis etti. AB açıklamasında, yardımın 37 milyon dolarının, Batı Şeria, Gazze, Lübnan, Ürdün ve Suriye'deki 1,5 milyon Filistinli için BM Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşuna (UNRWA) aktarılacağı belirtildi. Kalan yardımın da ülkesinde ve komşu ülkelerde mülteci durumunda bulunan Iraklılara gideceği kaydedildi. (AA)(AP)

 Irak'ın Samarra kentinde polis adaylığı kayıtları sırasındaki izdihamı önlemek isteyen polisin havaya ateş açması sonucu bir sivilin öldüğü bildirildi. ABD ordusu adına yapılan açıklamada, Irak polisinin, Bağdat'ın kuzeyindeki Samarra'daki polis adaylık başvurusunda, giderek artan kalabalığı kontrol altına almak için havaya birkaç el ateş açtığı ve yerel halktan bir kişinin bu ateş nedeniyle öldüğü kaydedildi. (AA)(AP)

 Irak'ın başkenti Bağdat'ın güneyinde yola yerleştirilen bombayla düzenlenen saldırıda, 1 Amerikan askerinin öldüğü bildirildi. ABD ordusu adına yapılan açıklamaya göre, Bağdat'ın yaklaşık 60 kilometre güneyindeki nüfusun çoğunluğunu Şiilerin oluşturduğu Hille kenti yakınında meydana gelen patlamada bir Amerikan askeri öldü. Son saldırıyla Irak savaşının başladığı mart 2003'ten bu yana ölen Amerikan askeri sayısı 4 bin 99'a yükseldi. (AA)(AP)

Ortadoğu

 İsrail ile Suriye arasında sürdürülen görüşmelerin ikinci turunun "yapıcı ve olumlu bir ortamda" geçtiği, bundan sonraki iki turun tarihlerinin de belirlendiği bildirildi. Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Suriye ve İsrail'in Türkiye'nin nezaretinde sürdürdükleri aracılı barış görüşmelerinin ikinci turunun Pazar ve Pazartesi günü Türkiye'de yapıldığı kaydedildi. "Görüşmeler yapıcı ve olumlu bir ortamda cereyan etmiştir" denilen açıklamada, tarafların görüşmelerin sürdürülmesi ve düzenli olarak bir araya gelmeye devam edilmesi yolundaki ortak iradelerini teyit ettikleri belirtildi. Açıklamada,

"Müteakip iki tur görüşmenin tarihleri de belirlenmiştir", denildi. (AA)

 AB, ar-ge ve teknoloji programlarına dahil olmak isteyen İsrail'e, Ortadoğu barış sürecinde ilerleme karşılığında yeşil ışık yaktı. AB dışişleri bakanlarını buluşturan Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyine katılan AB Komisyonunun Dış İlişkilerden ve Komşuluk Politikasından Sorumlu üyesi Benita Ferrero- Waldner, İsrail'le ilişkilerde "bölgedeki (Ortadoğu) durumu dikkate alacaklarını"

söyledi. AB üyesi ülkelerin İsrail'le ilişkilerin geliştirilmesine sıcak baktığını, fakat bunun "iki devletli çözümün uygulanmasına dayanmasını" istediklerini anlatan Ferrero-Waldner, İsrail'in işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında yasa dışı yerleşim yerlerini genişletme çalışmalarının, "barış sürecine ve

(4)

gelecekte Filistin devletinin kurulması ihtimaline büyük risk oluşturduğu"

uyarısında bulundu. (AA)

 ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Ortadoğu gezisinin son gününde İsrail ve Filistinli yetkililerle güvenlik ve ekonomi konularında görüştü. Rice, bölgedeki İsrail Filistin barışı çabaları çerçevesindeki temaslarını, Filistin Başbakanı Salem Feyyad ve İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak ile ortak gerçekleştirilen kapalı toplantıyla tamamladı. Yaklaşık bir saat süren ve tarafların fazla ayrıntı vermediği görüşmenin ardından Rice, Lübnan'a geçti.

Rice, yolda gazetecilere yaptığı açıklamada, Beyrut'ta, ABD'nin Lübnan'ın demokrasisi ve egemenliğine desteğini dile getireceği belirtti. Rice, ziyaretinde aynı zamanda ülkesinin, özgür Lübnan kurumlarını nasıl destekleyebileceği konusunu ele alacağını kaydetti. Rice, Feyyad ve Barak görüşmesinin ardından İsrail Savunma Bakanlığı tarafından yapılan kısa açıklamada, üç yetkilinin Filistin polisinin Batı Şeria'daki operasyonlarının ve İsrail'in Filistin ekonomi projelerine desteğinin ele alındığı kaydedildi. Açıklamada, Barak'ın Rice ile yaptığı ayrı görüşmede de ''bölgesel diplomatik ve güvenlik konularının'' ele alındığı ifade edildi. İsrail Savunma Bakanlığı açıklamasında, Barak'ın, İsrail'in Batı Şeria'da güvenlik kontrolünü sürdüreceğini vurguladığı da belirtilirken, İsrail'in Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki yeni Yahudi yerleşim birimi inşası planlarından söz edilmedi. Ziyaretinin başında İsrail'in yerleşim birimleri inşasını sürdürmesini eleştiren Rice, görüşmeler öncesinde gündemlerinde Filistin'in militanları dizginleme çabalarının da olacağını belirterek, Batı'nın desteklediği Feyyad Başbakanlığındaki Hükümeti aldığı tedbirler nedeniyle de övdü. (AA)(REUTERS)

 AB Yüksek Temsilcisi Javier Solana'nın sözcüsü, AB'nin, İran'a daha katı mali yaptırımlar uygulamaya hazır olduğunu söyledi. Solana'nın sözcüsü Cristina Gallach, Lüksemburg'da toplanan AB dışişleri bakanlarının, İran'a daha katı yaptırımlar uygulanmasına ihtiyaç duyulduğu konusunda ilke olarak anlaştıklarını ve resmi eylem için hazır olduklarını bildirdi. Gallach, konuyla ilgili nihai anlaşmanın zamanı konusunda ise açıklama yapmadı. (AA)(AP)

 İran, nükleer programına ilişkin olarak BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi ve Almanya'nın sunduğu teşvik paketine yanıt verecek. Meclis Başkanı Ali Laricani, 5 artı 1 ülkelerinin İran'ın nükleer sorununun çözümüne yönelik sundukları paketi mecliste "dikkatlice inceleyeceklerini" söyledi. İran'ın nükleer enerji programıyla ilgili sorunun diyalog yoluyla çözülmesine yönelik bütün girişimleri memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Laricani, "İran'ın oyalama taktiği yürüterek zaman kazanmaya çalıştığı" yönündeki iddiaları kabul etmedi.

İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki de dün başkent Tahran'da

"Uluslararası Basra Körfezi Konferansı"nda yaptığı açıklamada, 5 artı 1 ülkelerinin teşvik paketine yanıt vereceklerini bildirdi. AB Yüksek Temsilcisi Javier Solana'nın iki gün önce paketi kendilerine teslim ettiğini anımsatan Mutteki, "Paketi inceleyip uygun zamanda görüşlerimizi açıklayacağız", dedi.

AB Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Solana, Cumartesi günü Tahran'da İran'ın nükleer faaliyetleri yüzünden yaşanan krizin çözümüne ilişkin 5 artı 1 ülkelerinin öneri paketini sunmuştu. Solana, İran'a "uranyum zenginleştirmeyi durdurması karşılığında, yeniden müzakerelere başlama, nükleer enerjiden yararlanma garantisi, birçok alanda ticari ve politik işbirliği

(5)

önerilerinin yer aldığı paketin, sorunun çözümü için yeni bir diplomatik yol açtığını" söylemişti. İran Adalet Bakanı ve hükümet sözcüsü Gulam Hüseyin İlham ise uranyum zenginleştirmenin askıya alınmasını talep eden hiçbir öneriyi kabul etmeyeceklerini belirtmişti. (AA)

 Gazze Şeridi'ndeki fiili Hamas hükümetinin Başbakanı İsmail Haniye, Mısırlı arabulucuların İsrail ile muhtemel ateşkes anlaşması önerisiyle ilgili son görüşmelerde, kaçırılan İsrail askeri konusunu ayrı tutmada başarı sağladıklarını söyledi. Haniye'nin bu açıklamasının doğrulanması halinde, İsrail'in en fazla üzerinde durduğu ve ısrarla ateşkes anlaşması kapsamında yer almasını istediği kaçırılan İsrail askeri Gilad Şalit konusunun ayrı tutulması, Hamas'ın önemli bir kazancı olarak değerlendirilebilecek. İsrail tarafından bu konuyla ilgili henüz bir doğrulama gelmedi. Hamas, Şalit karşılığında İsrail cezaevlerinde bulunan Filistinli tutuklulardan bazılarının serbest bırakılması anlaşmasının ateşkes görüşmelerinden ayrı düzenlenmesini istiyordu. İsrail cezaevlerinde, 10 binden fazla Filistinli tutuklu bulunuyor. İsrail Başbakanı Ehud Olmert ise geçen Pazar günü yaptığı açıklamada, Şalit konusunun ateşkes anlaşmasının ayrılmaz bir parçası olduğunu söylemişti. Gazze'deki Adalet Bakanlığının yeni binasının açılışında düzenlenen törende konuşan Haniye, Mısır arabuluculuğunda yürütülen ateşkes görüşmelerinin başarıya ulaşması, İsrail saldırılarının durdurulması ve Gazze Şeridi'ne uygulanan kuşatmanın kaldırılarak geçiş noktalarının açılması konularında ümitli olduğunu söyledi. (AA)

 Lübnan'daki Hizbullah örgütünün, yaklaşık iki yıl önce Lübnan'a kaçırdığı iki İsrail askerini, taraflar arasındaki değiş tokuş anlaşmasının bir parçası olarak önümüzdeki hafta iade edeceği öne sürüldü. Lübnan'da yayınlanan Es Sefir gazetesinin Lübnan askeri kaynaklarına dayanarak verdiği, İsrail basınında da geniş şekilde yer alan habere göre, Hizbullah ile İsrail arasındaki değiş tokuş anlaşması, 20-25 Haziran tarihleri arasında geçerli olacak. İsrail Silahlı Kuvvetlerinin Ehud Goldwasser ve Eldad Regev adlı iki askeri, 2006 yılı Temmuz ayında İsrail'in kuzey sınırındaki dağlık bölgede kaçırılmış, bu eylem, taraflar arasında yaklaşık bir ay süren ve İsrail'de "İkinci Lübnan Savaşı"

olarak adlandırılan savaşa neden olmuştu. Es Sefir'in haberine paralel olarak, BM yetkilileri de yine Lübnan'da yayımlanan El Ahbar gazetesine benzer bir açıklama yaptılar ve değiş tokuşun bu hafta sonu gerçekleşmesinin mümkün olabileceğini söylediler. (AA)

 Lübnan'da hükümet yanlıları ile muhalifleri arasında dün gece çıkan çatışmalarda 3 kişi öldü, 4 kişi yaralandı. Polis yetkilileri, Bekaa Vadisi'ndeki Taalabaya ve Saadnayel köylerinde çıkan çatışmalarda makineli tüfekler ve roketler kullanıldığını belirtti. Çatışmaların ordunun bölgeye takviye kuvvet göndermesinden sonra bu sabah kesildiği bildirildi. Hükümetle muhalefet arasında geçen ay Katar'da varılan anlaşmadan sonra en şiddetli çatışmaların dün çıktığı belirtildi. (AA)(AP)

Kafkasya ve Orta Asya

 NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer, Ukrayna'nın, ittifaka üyeliği konusunda yardımcı olma sözü verdi. De Hoop Scheffer, temaslarda

(6)

bulunmak için gittiği Kiev'de Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yuşçenko ile görüşmesinden sonra düzenlenen basın toplantısında, NATO üyeliğinin üye ülke için yabancı devletlere üs açma veya savaşa asker gönderme gibi bir zorunluluk getirmediğini söyledi. NATO üyeliğinin ittifakla ilgili ''mitlerden'' arınmak anlamına geleceğini kaydeden de Hoop Scheffer, ''Bu (üyelik), Ukrayna topraklarında NATO üsleri anlamına gelmiyor. Bu, Ukrayna askerlerinin herhangi bir NATO operasyonunda veya misyonunda görev almak zorunda olduğu anlamına da gelmiyor. Bu, bir mit ve büyük bir mit'', dedi. De Hoop Scheffer, Ukrayna'nın NATO üyeliğinin Rusya'ya karşı da olmadığını ifade ederek, ''Söylediklerimde, müttefiklerimizin yaptıklarında veya bundan sonra yapacaklarında partnerimiz Rusya'ya karşı olan hiçbir şey yoktur'', diye konuştu. Yuşçenko da yaptığı açıklamada, NATO'nun aralık ayında yapacağı Dışişleri Bakanları toplantısında Kiev'e üyelik yol haritası vermesini umduğunu belirterek, ''Üyelik konusunda NATO içinde olmayan üçüncü tarafların, üyelik konusunda itiraz hakları olmaması gerektiğine inanıyorum'', ifadesini kullandı.

(AA)

 Rusya Tarım Ürünleri Denetleme Kurumu (Rosselhoznadzor), Özbekistan'dan meyve ve sebze ithalatına uygulanan sınırlamayı tamamen kaldırdı.

Rosselhoznadzor Basın Sözcüsü Aleksey Alekseyenko‟nun Özbek basınında yer alan açıklamasında, Rusya Tarım Ürünleri Denetleme Kurumu‟nun söz konusu kararının, Özbek tarafının, meyve-sebze ithalatında uluslararası ve Rusya‟nın uyguladığı talepleri ihlal etmemesiyle ilgili garantisi üzerine alındığı kaydedilirken, açıklamada ayrıca, Rosselhoznadzor uzmanlarının Özbekistan‟da meyve-sebze üretme, ambalaj ve işleme sistemi ile tarım ürünlerini denetleme sistemini araştırması sonucunun da dikkate alındığı belirtildi. (AA)

 Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick‟i kabul etti. Görüşmede Zoellick‟in, ulaşılan ekonomik büyüme sebebiyle Rusya‟yı ve Medvedev‟i kutladığı öğrenildi. Zoellick, Rusya‟nın gelecekle ilgili planlarını ve nasıl yardımcı olabileceklerini öğrenmek istediklerini belirtti. Medvedev de Zoellick döneminde Dünya Bankası‟nda olumlu yönde gelişmeler olduğunu belirtti. (AA)

 Rusya Dışişleri Bakanlığı, yaptığı açıklamada, Kosova‟nın yeni anayasasının BM Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı olduğunu ve uluslararası hukuk ihlali olarak görüldüğünü belirtti. Sırbistan Devlet Başkanı Boris Tadiç de yeni anayasanın Sırbistan için yasal geçerliliği olmadığını ve Sırbistan‟ın, Kosova‟yı ülkenin güney bölgesi olarak gördüklerini, bağımsızlık ve egemenliklerini barışçıl yollarla korumaya devam edeceklerini açıkladı. (RIA NOVOSTI)

 Rus enerji devi Gazprom, Afrika‟daki ilk doğal gaz ihraç ofisini Cezayir‟de açtı.

Gazprom‟dan yapılan açıklamada Cezayir‟deki Sonatrach enerji şirketiyle ortak çalışmalar çerçevesinde üçüncü ülkelerle enerji ticareti yapılmasının amaçlandığı belirtildi. Ofisin, Gazprom‟un kıtadaki çalışmalarından sorumlu olacağı belirtildi. Geçtiğimiz haftalarda Nijerya ile de enerji işbirliği anlaşmasına varan Gazprom‟un Afrika‟daki çalışmalarının süreceği düşünülüyor. (REUTERS)

(7)

Avrupa Birliği

 Benelüks ülkeleri (Belçika, Hollanda, Lüksemburg) yarın yeni bir işbirliği antlaşması imzalıyor. Söz konusu üç ülkenin başbakanları, Benelüks'ü oluşturan ilk antlaşmadan 50 yıl sonra Lahey'de bir araya gelerek işbirliğini geliştirecek belgeleri imzalayacaklar. Belçika Başbakanı Yves Leterme, Hollanda Başbakanı Jan Peter Balkenende ve Lüksemburg Başbakanı Jean- Claude Juncker tarafından, dışişleri bakanlarının da hazır bulunacağı törende imzalanacak antlaşma çerçevesinde, 3 kraliyet arasında iç pazar, ekonomi, sınır kontrolü, adalet ve polis işbirliğinin kapsamı genişletilecek. Antlaşmanın imzalanmasından sonra, bugüne kadar geçerli olan "Benelüks Ekonomik Birliği" yerine "Benelüks Birliği" ismi kullanılacak. (AA)

 Bosna-Hersek, AB ile tam üyelik yolunda ilk adım sayılan bir anlaşma imzaladı. Bosna'daki AB Özel Temsilcisi Miroslav Lajçak, AB ile imzalanan İstikrar ve Birlik Anlaşması'nın gerçek bir dönüm noktası olduğunu belirterek,

"Bugün Bosna-Hersek için önemli bir gün" açıklamasını yaptı. Lajçak, AB'nin söz konusu anlaşmayla Bosna'ya birliğin perspektifini sunduğunu belirterek,

"Sürece girdik, ancak bu sürecin ne kadar süreceği ve Bosna-Hersek'in ne zaman AB üyeliğiyle ödüllendirilebileceği Bosna-Hersek'e kalmış", dedi. AB Özel Temsilcisi Miroslav Lajçak, başta ülkenin karmaşık anayasal yapısı olmak üzere aşılması gereken büyük mücadeleler bulunduğunu vurgularken, son dönemde yapılan kamuoyu yoklamalarının, Bosnalıların büyük bölümünün AB üyeliğine destek verdiğini ortaya koyduğunu söyledi. (AA)(REUTERS)

Diğer Haberler

 Afganistan'da görev yapan ABD liderliğindeki koalisyon askerleri ve Afgan güçlerinin 35 militanı öldürdüğü bildirildi. Koalisyon güçlerinden yapılan açıklamada, Afgan güçleri ile koalisyon askerlerinin ülkenin güneyinde girdiği iki ayrı çatışmada 35 militanın öldürüldüğü kaydedildi. Kabil'deki bir karakola roket ve havan toplarıyla saldıran 20 militanın çıkan çatışmada öldürüldüğü, ayrıca Helmand eyaletindeki Sanguine bölgesinde saldırıya geçen militan grupla girilen çatışmanın iki saat sürdüğü bildirildi. Koalisyon askerleri ve Afgan güçlerinin hava yardımı aldıkları bu çatışmada da 15 militanın öldürüldüğü belirtildi. (AA)(AP)

 ABD Başkanı George W. Bush, Avrupa'ya veda turu çerçevesinde geldiği İngiltere'de Başbakan Gordon Brown ile görüştü. İki liderin görüşmesinin ardından düzenlenen basın toplantısında İngiltere Başbakanı Brown, İran nükleer kriziyle ilgili olarak, "Diyaloğu sağlamak için elimizden gelen her şeyi yapacağız, ancak İran'ın çözüm ve ortaklık önerilerini görmezden gelmeyi sürdürmesi halinde ambargoları yoğunlaştırmaktan başka seçeneğimiz kalmadığı noktasında da açık bir tutum içindeyiz", dedi. Brown, İngiltere'nin Avrupa'ya bu yönde çağrıda bulunacağını ve Avrupa'nın da İran'a karşı yaptırımları kabul edeceğini söyledi. İngiltere'nin Afganistan'a ek güç göndermeye hazırlandığını da belirten Brown, böylece İngiltere'nin Afganistan'daki asker sayısının en yüksek düzeye ulaştırılacağını kaydetti.

Brown ayrıca, Zimbabve'ye, insan hakları temsilcisi ve uluslararası seçim

(8)

gözlemcisinin ülkeye girişine izin vermesi çağrısında bulundu. Devlet Başkanı Robert Mugabe'den BM insan hakları temsilcisinin ülkeye girişine izin vermesini isteyen Brown, Zimbabve'deki durumun giderek bozulduğunu da vurguladı. Toplantıda Bush da Afganistan ile Pakistan arasındaki gergin durumun sakinleşmesine yardımcı olabileceklerini söyleyerek, Taliban'a karşı mücadele eden Afganistan ve Pakistan liderlerine görüşmelerde bulunarak, istihbarat paylaşımı yapmaları çağrısında bulundu. Bush, Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai'nin, "Taliban militanlarıyla savaşmak için sınır ötesine Pakistan'a asker gönderme" tehdidini destekleyip desteklemediği sorusunu ise yanıtsız bıraktı, buna karşın Karzai'nin endişelerini anladığını belirtti. (AA)

 Pakistan, Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai'nin Taliban militanlarını yakalamaları için birliklerini Pakistan'a göndereceği tehdidinin ardından Afganistan'daki büyükelçisini geri çağırdı. Pakistan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Muhammed Sadık, Karzai'nin sözlerini protesto etmek amacıyla Kabil'deki Büyükelçi'nin Pakistan'a çağrıldığını belirtti. Bu arada Karzai'ye destek vermek amacıyla Afganistan'ın doğusunda 2 binden fazla kişi gösteri yaptı. Pakistan sınırındaki Paktika vilayeti yerel idaresi sözcüsü Gamay Muhammedyar, aralarında aşiret liderleri ve dini yetkililerin de bulunduğu 1500 kişinin vilayetin başkenti Şaran'da toplandığını belirtti. (AA)(AFP)

 NATO ve Afgan ordusu, aralarında 400 Taliban militanının bulunduğu bin kadar mahkumun cezaevinden kaçmasının ardından, her türlü potansiyel tehdide karşı Afganistan'ın güneyindeki Kandahar'a takviye kuvvet gönderildiğini açıkladı. Afgan yetkililer, yüzlerce Taliban militanının Kandahar'ın hemen dışındaki birkaç köyün kontrolünü ele geçirdiğini bildirdi.

NATO'nun sivil sözcüsü Mark Laity, düzenlediği basın toplantısında, daha önce parmaklıklar arkasında bulunan 400 kadar Taliban militanının serbest olduğunu belirterek, her türlü potansiyel tehdide karşı Kandahar bölgesine takviye kuvvet gönderildiğini kaydetti. Afganistan Savunma Bakanlığı sözcüsü Muhammed Zahir Azimi de Afgan Ulusal Ordusu'nun bugün Kandahar'a takviye asker gönderdiğini bildirdi. NATO ve Afgan Savunma Bakanlığı sözcüleri, bölgeye gönderilen asker sayısını açıklamadılar. Kandahar vilayetinin Arghandab bölgesindeki hükümet yetkilisi Muhammed Faruk, bölgeye yaklaşık 500 Taliban militanının girdiğini belirterek, militanların birkaç köyü ele geçirdiğini kaydetti. Arghandab, Taliban'ın eski karargahı Kandahar kentinin hemen kuzeyinde yer alıyor. (AA)(AP)(AFP)

Dünya Basını

Avrupa Birliği; İrlanda referandumunda reform anlaşmasının reddedilmesinin ardından bu hafta boyunca yeni strateji arayışında olacak. Dün dışişleri bakanları bir araya gelerek, 2 gün sonra yapılacak liderler zirvesi öncesi, birliğin seçeneklerini masaya yatırdı. Financial Times'a göre, Avrupa Birliği, anlaşmayı kurtarabilmek için İrlandalı seçmenlerin 'kaygılarını gidermeye çalışacak.'' ''Plan daha tartışılma aşamasında, ancak Avrupa Birliği, İrlanda'ya özellikle egemenlik, askeri konular, vergilendirme ve aile hukuku konusunda garantiler verecek.'' ''Ama bu garantilerin anlaşma belgesinde yer alması neredeyse imkansız. Çünkü, halihazırda anlaşmayı onaylamış olan ülkelerin, değiştirilmesi durumunda yeni belgeyi de onaylamaları gerekecek. Başarı

(9)

şansı az bir girişim bu.'' ''Tartışılan seçenek, bu garantilerin ek bir protokolle, Lizbon Anlaşmasının, İrlanda'nın kendi vergi oranlarını belirlemesini ya da savunma alanında bağlantısızlığını veya kürtaj politikasını belirleme yetkisini etkilemediğinin altını çizmek.'' Reform anlaşmasını referanduma götüren tek üye olan İrlanda, çıkan hayır kararı ardından Avrupa Birliği'nin baskısı altında.

Almanya İçişleri Bakanı Wolfgang Schauble bir kaç milyon İrlandalının 495 milyon Avrupalı adına karar veremeyeceğini söyledi. Bu sözler ve Avrupa Birliği'nin baskısı, İngiltere'de anlaşmanın referanduma götürülmesini savunan gazetelerde sert şekilde eleştiriliyor.

Times gazetesi, Avrupa'da, ''eğer derhal anlaşmayı onaylamazsa İrlanda'nın geçici olarak da olsa dışlanmasını'' önerenlerin bulunduğuna dikkat çekerek, ''Bunun altında yatan, kibir ve gerçeklikten kopuk olmanın karışımıdır'', diyor.

Times'a göre, Alman Bakan haksız. Bir kaç milyon İrlandalı Avrupalılar adına karar verebilir. Çünkü kalan 495 milyon kişiden görüşü sorulanlar, yalnızca İrlandalılar.

Daily Telegraph gazetesi de, İrlanda'ya yönelik baskıları; bundan iki yıl önce yine bir başka Avrupa Birliği belgesine hayır diyen iki ülke halklarının kararına gösterilen tepkilerle karşılaştırıyor. ''Hollanda ve Fransa'nın seçmenleri, 2005 yılında Avrupa Birliği Anayasasını reddettiklerinde bu tür tehditkar saçmalıklar yaşanmadı. Ve anayasanın öldüğü derhal kabul edildi.'' ''Bu son yaşananlardan çıkan tatsız mesaj ise şu: Büyük ülkeler hoşa gitmeyen demokratik karar aldıklarında kabul edilecek, ama aynı şeyi daha küçük ülkeler yaparsa o zaman bu karar göz ardı edilecek, etrafından dolaşılmaya çalışılacak ve hatta baltalanacak. Bu ise, Avrupa Birliği'nin demokrasi karşıtı olduğunu ortaya koyuyor. Hükümetin bu konudaki işbirliği ise utanç verici.'' Daily Telegraph, Lizbon Anlaşması olarak adlandırılan reform belgesinin yarın Lordlar Kamarası'nda onaylanması için oylama yapılacağını anımsatarak, Lordlar'a, İrlanda'nın yalnız olmadığını göstermeleri çağrısında bulundu.

Gazete, Avrupa Birliği liderlerine de, insanlarda bir başkaldırı havası olduğunu, bunu da insanların demokratik söz haklarını engelleyerek bastıramayacaklarını bilmeleri gerektiğini anımsatıyor.

Independent gazetesi, Suudi Arabistan'da, Kral Abdullah'ın yerini kim alacak sorusuna yanıt arıyor. ''Suudi Kralı Abdullah 84 yaşında. Kendisinden sonra yerini alacak ismi belirlemek üzere bir konsey oluşturdu. Bununla bir amacı geçiş döneminin kan davasına dönüşmesini önlemek.'' ''Aslında Kral Abdullah'ın ardından ülkenin başına 80 yaşındaki üvey kardeşi, savunma bakanı veliaht Prens Sultan'ın geçmesi gerekiyor. Ama Prens Sultan'ın Mayıs ayı başında tedavi için gittiği Cenevre'den dönüşünden bu yana kanser hastalığı nedeniyle günlerinin sayılı olduğu söylentileri var.'' ''Prens Sultan'ın Kral Abdullah'dan önce hayatını kaybetmesi ihtimali, Suud ailesini oluşturan iki grup El Faysal ve El Sudayri aileleri arasında iktidar mücadelesini alevlendirebileceği kaygılarına yol açtı.''

Haftanın Yorumu

Ufuk Turu

(10)

Bu haftaki Ufuk Turunda Ortadoğu ve Orta Asya-Kafkasya‟daki gelişmeler ele alınmıştır. Bu çerçevede, Uzun Vadeli Stratejik Anlaşma‟nın Yeni Taslağı, De Mistura planına tepkiler, nüfus sayımı, Rusya-Türkiye ilişkilerinin gelişmekte olan seyri, Rusya‟nın Gürcistan, Azerbaycan ve Özbekistan politikası değerlendirilmiştir.

Uzun Vadeli Stratejik Anlaşma’nın Yeni Taslağı

ABD ile Irak arasında bu yaz son şeklinin verileceği açıklanan Uzun Vadeli Stratejik Anlaşma‟nın taslağına Irak içinden ve Irak‟a komşu ülkelerden büyük tepkiler gelmiştir. Irak Başbakanı Nuri el-Maliki‟nin İran‟ın dini lideri Ayetullah Ali Hameney ile Tahran‟da bir araya geldiği görüşmede Hameney, Irak‟taki en büyük sorunun Amerikan askeri varlığı olduğunu vurgulamıştır. Sistani anlaşma taslağının Irak‟ın çıkarlarına ters düştüğünü söyleyerek ve referanduma gidilmesini önermiş, Sadr Grubu ise Cuma namazlarından sonra düzenlediği protesto gösterileriyle tepkisini göstermiştir. Anlaşma taslağına gelen tepkiler sonuç vermiş, söz konusu anlaşma konusunda yeni bir tasarının gündeme geldiği iddia edilmiştir. Irak Parlamentosu‟ndaki Kürt Listesi üyesi Mahmud Osman Irak‟a sunulan ilk tasarının Irak‟ın egemenliğini ihlal ettiği, bu nedenle ABD yönetiminin yeni bir taslak sunduğu yönünde açıklamalarda bulunmuştur. ABD kuvvetlerince ülkede tutuklanan Irak vatandaşlarının Iraklı yetkililere teslim edilmesi, Irak‟taki özel güvenlik şirketlerinin dokunulmazlığının kaldırılması, ABD askerlerinin dokunulmazlıklarının sonraya bırakılması, ABD birliklerinin Irak içerisinde yer değiştirmesinin Irak‟ın onayına bağlı olması ve Irak‟taki ABD askerlerinin komşu ülkelere yönelik bir harekâta katılmaması;

yeni taslakta yer alan hususlardır. Bahsi geçen iki taslak karşılaştırıldığında yeni taslağın eskisine göre içerik olarak yumuşatılmış olduğu anlaşılmaktadır.

Ancak yeni taslağın Irak‟ta ABD‟nin askeri varlığından rahatsızlık duyan muhalefet tarafından onaylanmayacağı düşünülmektedir. Bu gelişmeler ışığında önümüzdeki süreçte anlaşma konusunda ilgili olarak Irak yönetiminin ABD‟ye tamamen teslim olmayacağı söylenebilir.

De Mistura Planına Tepkiler

BM Irak Özel Temsilcisi Staffan de Mistura tarafından geçen hafta Irak Hükümeti‟ne Kerkük ve ihtilaflı bölgelere dair planın ilk bölümü sunulmuştur.

Üç bölümden oluşan planın ilk bölümünde Musul yakınlarındaki Mahmur ilçesinin Erbil‟e, Mahmur‟a bağlı Karaç kasabasının Musul‟a, Akra‟nın Duhok vilayetine, bağlanması, Mendeli‟nin Diyala‟ya ve Hamdaniye kazasının da Musul‟a bağlı kalması önerilmiştir. Planın İkinci bölümünün Hanekin, Sincar, Telkeyf, Telafer‟i; üçüncü bölümünün ise özellikle Kerkük ve çevresindeki bölgeleri kapsaması öngörülmektedir. Mistura‟nın Kerkük ve ihtilaflı bölgelere ilişkin açıkladığı ilk planına karşı Arap, Türkmen ve Kürt siyasi gruplarının tepkileri gecikmemiştir. Kerkük İl Meclisinin Türkmen üyesi Hasan Turan, BM‟nin ihtilaflı bölgelerle ilgili öneriler sunmaya hakkının olmadığını ve önerinin 2005 seçimlerinin sonucuna dayanarak sunulduğunu dile getirmiştir.

Kerkük İl Meclisinin Arap Grubu üyesi Abdullah Sami El-Asi „bu önerinin Arap Grubunun isteklerini karşılamadığını ve grubun Kerkük idaresinin etnik gruplar arasında eşit bir şekilde yürütülmesi gerektiğini tercih ettiğini‟ açıklamıştır. Kürt tarafı ise tepkisini Irak‟ın kuzeyindeki yerel parlamentonun yaptığı konuyla ilgili değerlendirme toplantısının ardından göstermiştir. Söz konusu rapor içeriğinin ''negatif'' ve “kaygı verici” olarak değerlendirildiği ve kesin olarak yerel Kürt

(11)

yönetimi tarafından kabul edilmeyeceği bildirilmiştir. Sonuç olarak 3 taraf da bu öneri planından beklediklerini bulamamıştır. Tarafların plana verdiği tepkiler önümüzdeki süreçte Kerkük ve ihtilaflı bölgeler konusunda sıkıntılı dönemlerin yaşanacağının bir göstergesidir.

Nüfus Sayımı

Irak hükümeti, ülkedeki etnik ve mezhepsel grupların gerçek sayılarını belirlemek amacıyla Ekim 2009‟da nüfus sayımı yapılacağını açıklamıştır.

Bilindiği gibi Irak'ta son nüfus sayımı 1997'de yapılmış, ancak kuzeyde Kürt nüfusunun bulunduğu üç vilayet sayıma dâhil edilmemiştir. Irak‟taki vilayetlerin hangi gruba verileceği o vilayetteki nüfus yoğunluğuna bağlı olduğu gerçeği göz önüne alındığında yapılması planlanan nüfus sayımının Irak açısından ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır. Sağlıklı bir seçimin yapılabilmesi için gerekli olan seçmen kütüklerinin ancak düzgün bir nüfus sayımıyla gerçekleşeceği düşünülmekte, sayımın Ekim 2008 yerel ve Aralık 2009 genel seçimlerinin öncesinde yapılmasının daha uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Rusya-Türkiye İlişkilerinin Gelişmekte Olan Seyri: Dengesizlik

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov‟un Temmuz ayında Ankara‟ya resmi bir ziyarette bulunacak olması, iki ülke arasındaki ilişkilerin tekrar değerlendirilmesini gerektirmektedir. Rusya-Türkiye ilişkilerinin Medvedev döneminde nasıl bir gelişme göstereceği merak edilmektedir. Temmuz ayında gerçekleşecek görüşmede Rus petrolünün Samsun-Ceyhan boru hattına verilmesi, bölgesel gelişmeler (Ortadoğu‟daki gelişmeler ve Gürcistan-Rusya arasındaki gerginlik gibi) küresel düzeydeki gelişmeler (NATO‟nun genişlemesi gibi) ve ikili ekonomik ilişkilerde ( gıda ticaretinde) ortaya çıkan sorunların ele alıncağı tahmin edilmektedir.

Ekonomi ve enerji ticareti temelinde gelişen Rusya-Türkiye ilişkileri, 2000‟lerden itibaren artış ve gelişme eğilimi göstermektedir. Ekonomi alanında gelişen ilişkiler, iki ülke siyasi ilişkilerinin gelişmesine de zemin hazırlamakta ve işbirliği imkânlarını artırmaktadır. Bu bağlamda, ekonomik ilişkilerin siyasi ilişkilerin önüne geçmesi ve siyasi ilişkilerde işbirliğine sevk etmesi, aynen işlevselcilikteki sektörel yayılmanın siyasi alana da yayılacağı teorisini (spillover) akla getirmektedir. Ancak iki ülke ekonomik ilişkilerinin dengesiz gelişimi, siyasi ilişkilerin de sağlıklı gelişmesine engel olabilir. İki ülke ekonomik ilişkilerinde artan dış ticaret açığı ve artan enerji fiyatları, Türkiye aleyhine gelişme göstermektedir. Bu durum Rusya‟nın Türkiye üzerinde önce ekonomik ve sonra siyasi etkinliğinin artmasına neden olabilecek önemli bir gelişmedir. Bu nedenle, Türkiye‟nin Rusya ile ekonomik ilişkilerinde denge yaratması gerekmektedir. Bunun için, iki ülke enerji ticaretinde doğalgaz bedelinin mal ve hizmet karşılığı ödenmesi yönünde enerji anlaşmalarının karşılıklı çıkar bağlamında düzenlenmesi önerilebilir. Ayrıca, Rus sermayesi ve yatırımlarının ülkeye yönlendirilmesi de dış ticaret açığını kapatmada ve karşılıklı bağımlılık ilişkilerinin geliştirilmesine önemli katkı sağlayabilecek bir unsur olarak değerlendirilebilir. Türkiye‟nin, Almanya‟dan sonra Rusya‟nın en büyük ikinci doğalgaz pazarı olması, iki ülke arasında karşılıklı bağımlılık yaratılmasını sağlayacak bir zemin sunmaktadır. Örneğin üçüncü ülkeleri de

(12)

kapsayacak ortak yatırım ve projelerin geliştirilmesi ile iki ülke ticari ilişkilerinin sağlıklı ve dengeli gelişmesi sağlanabilir.

Kısaca, Türkiye, Rusya ile ekonomik ilişkilerinde dengeleyici mekanizmalara ihtiyaç duymaktadır. Aksi halde, dış ticaret açığının büyümesi, sadece ekonomik açıdan değil aynı zamanda siyasi açıdan da Rusya‟ya bağımlılık problemine yol açabilir. İki ülke arası ekonomik ilişkilerinin dengeli gelişiminin siyasi ilişkilerin de sağlıklı ve istikrarlı gelişmesini sağlayacağı söylenebilir.

Rusya Özbekistan’a Desteğini Sürdürüyor

Geçtiğimiz hafta Saint Petersburg‟da yapılan gayri resmi BDT Zirvesi‟nde Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov Rusya Devlet Başkanı Dmitry Medvedev ile bir görüşme gerçekleştirmiştir. Bu görüşme sonrasında Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov Rusya‟dan Avrasya Ekonomik İşbirliği Örgütü ile Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü‟nün birleştirilmesi çağrısında bulunmuştur. Kerimov ayrıca Orta Asya bölgesinde Şangay İşbirliği Örgütü ve BDT‟nin önemine vurgu yaparak Rusya‟nın etkisi ve liderliğinin devamlılığına vurgu yapmıştır. Henüz 1 ay önce Kazakistan‟ın başkenti Astana‟da Nazarbayev ile bir görüşme gerçekleştiren Kerimov, Nazarbayev‟in Orta Asya Birliği çağrısına tepki göstermiş, hâlihazırda bölgede bulunan örgütlerin güçlendirilmesi gerekliliğine işaret etmiştir. Bu noktada, Kerimov‟un Medvedev‟e yaptığı çağrının, Rusya inisiyatifi ve rızası ile Orta Asya liderliğine soyunan Kazakistan ile Kazakların bu yükselişinden endişe duyan Özbekistan Devlet Başkanı arasındaki gerginlikten kaynaklandığı öne sürülebilir.

Özbekistan, Rusya‟nın Kazakistan‟a verdiği destekten rahatsızlık duymakta ve Rusya ile daha yoğun ilişkiler geliştirmek istemektedir. İslam Kerimov‟a göre eğer Rusya bölgede bir tercih yapacaksa bu, stratejik konumu, zengin enerji kaynakları ve tarihsel rolü ile Orta Asya‟nın en önemli devletlerinden biri olarak Batılı devletlerin ilgisine mazhar olan Özbekistan olmalıdır. Bu açıklama, Özbekistan Devlet Başkanı‟nın hem iç politikada hem de dış ilişkilerinde yaşadığı baskının bir sonucu olarak değerlendirilmelidir. Özbek Devlet Başkanı bir yandan Batılı devletler ile üsler ve enerji konusunda pazarlıklar yaparken bir yandan da Rusya‟yı karşısına almak gayreti içersinde hareket etmektedir.

Rusya, Abhazya’yı Gürcistan’la Anlaşmaya mı yönlendiriyor?

Mayıs ayında Devlet Başkanlığı görevini Dmitry Medvedev‟e devreden Vladimir Putin Başbakan olur olmaz Gürcistan Devlet Başkanı Mikheil Saakaşvili‟nin Abhazya‟ya otonomi verilmesine dair önerisine destek verdiğini açıklamıştır. Batı basınında şaşkınlık yaratan bu gelişme Rusya‟nın Abhazya konusunda farklı bir politika izlemeye başladığının bir işareti olarak yorumlanabilir. Ancak, Putin bu açıklaması ile Abhazya‟yı masaya getirme koşullarına dikkat çekmiştir ki, bu Abhazya hükümetinin Batıya kabul ettirmeye çalıştığı Kodor Vadisi‟ndeki Gürcü askerlerinin geri çekilmesini de içermektedir. Rusya, bu şekilde hareket ederek taviz vermemekte, aksine, Gürcistan‟ın yaptığı hamleye karşı bir hamle ile Gürcü tarafının Kodor Vadisi‟ni boşaltma koşulunun Batılılar tarafından da kabulü ve bu konuda Gürcistan üzerinde bir baskı oluşturulmasını sağlanmaya çalışmaktadır. Gürcistan, Abhazya‟nın masaya oturmasını otonomisini tartışma anlamına geldiğini düşünecektir. Abhazya ise Kodor Vadisi‟ndeki askeri tehditten kurtulmuş,

(13)

kendi dayattığı koşullar altında ve Batılı devletlerin gözetiminde bağımsızlık iddialarını dile getirme imkânı bulmuş bir devlet olarak masaya oturacaktır. Bu durum Rusya‟nın lehinedir. Kafkasya‟daki çatışmaların -otonomi veya bağımsızlık- ne şekilde olursa olsun çözümlenmesi Rusya‟nın aleyhine olacaktır, halen devam eden çatışma durumu Rusya‟nın Kafkasya‟daki etkinliğini sürdürmesinin tek yoludur. Abhaz tarafı eğer görüşmelere yanaşırsa bu otonomiyi tartışmak için değil, Gürcü tarafı karşısında daha sağlam bir konuma sahip olmak ve taleplerine Batılıların desteğini almak için olacaktır.

Putin‟in açıklaması bu şekilde değerlendirilmelidir.

Rusya'nın Azerbaycan İlgisi

2006 yılında Rusya'nın doğal gazda yapmış olduğu fiyat artışı, Bakü ve Moskova arasında gerginliğe neden olmuş ve Azerbaycan'ın Rus doğal gazından vazgeçmesiyle sonuçlanmıştı. Nabucco projesinin sıkca gündeme geldiği bugünlerde Rusya'nın, Azerbaycan doğalgazına talip olduğu GAZPROM başkanı Aleksei Miller tarafından Bakü ziyareti sırasında gündeme getirilmiş ve Avrupa fiyatları üzerinden uzun vadeli doğal gaz anlaşması niyetlerinin olduğu açıklanmıştır. Nabucco projesiyle ilgili tartışmaların sürdüğü bir dönemde Rusya'nın var olan hatlar üzerinden Azerbaycan gazını yüksek fiyatla Avrupa'ya ulaştırma teklifi son derece cazip olup, Bakü'nün vereceği cevap merak konusudur. Temmuz ayının ilk günlerinde Türkmenistan ziyareti öncesi Azerbaycan'a gelecek olan Rusya devlet başkanı Dimitri Medvedev'in Bakü ve Aşkabat temaslarının ana gündem maddesini doğalgazın oluşturacağını söylemek mümkündür.

2003 yılında Rusya'nın gündeme getirdiği ve Hazar'ın güvenliğini öngören CASFOR (Hazar Gücü) askeri-deniz birliğinin oluşturulmasıyla ilgili plan, Medvedev'in Bakü ziyareti sırasında görüşülecek önemli başlıklar arasındadır.

CASFOR birliğine Azerbaycan'ın katılımını sağlamaya çalışan Moskova, 2006 yılından beri Rusya-Azerbaycan arasındaki görüşme trafiğinde bu konuyu ön plana çıkarmaya çalışmıştır. Enerji kaynakları ve boru hatları güvenliğinin sağlanması konusunda ABD ile işbirliği yapan Azerbaycan, Rusya'nın Hazar'ın enerji kaynakları üzerindeki etkinliğini sürdürme açısından önemli bir ülke konumundadır. Rusya'nın Azerbaycan'a teklif ettiği yüksek fiyatlı doğal gaz alımı ve CASFOR'a katılım konusunda Bakü'yü ikna etme çabaları ABD'nin Hazar'la ilgili planlarına darbe niteliğindedir. Azerbaycan, Rusya'nın bu teklifini hem ABD hem de Rusya ile ilişkileri tanzim konusunda bir araç olarak kullanabilir. Cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanan Azerbaycan böylelikle seçim sonrasında anti demokratik uygulamalar nedeniyle ABD'den gelebilecek eleştirileri yumuşatmayı başarabilir. Öte yandan, Azerbaycan'ın Rusya ile yapacağı ortaklık Azerbaycan'a Karabağ konusunda avantaj sağlayabilir.

Sonuç olarak Azerbaycan, karşısına çıkan bu fırsatı doğru kullanabilirse her durumda kazançlı çıkacaktır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Irak'taki tüm grupların temsil edildiği bir hükümet yapısının bu ülke için önemli olduğunu söyleyen Babacan, Türkiye'nin tüm gruplarla diyalogu olduğunu,

Suriye'yi ziyaret eden Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad tarafından kabul edildikten sonra yaptığı açıklamada, iki

 İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in resmi konuğu olarak, 3 günlük resmi bir ziyaret için Kudüs'e gelen Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy, kendisini İsrail'in dostu

Daha sonra özellikle 2000‟lerin başından itibaren ikinci aşama olarak bölge ülkeleriyle ekonomik, ticari ve enerji ilişkilerini yoğunlaştırma politikası

 Irak Parlamentosundaki Bölgeler Meclisi Başkanı ve Irak Uzlaşma Cephesi üyesi Haşim El-Tayi yaptığı açıklamada, Irak Ulusal Güvenlik Siyasi

Solana, İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri ve Nükleer Başmüzakereci Said Celili ile yapılan görüşmeden sonraki açıklamasında, tarafların

 Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Irak'ın kuzeyindeki yerel yönetimle Türkiye arasındaki temasların bundan sonra da devam edebileceğini, ancak önemli olanın

Görüşmede eski Başbakan İyad Allavi'nin başkanlığındaki heyete konuşan Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ülkesinin her zaman Irak'ın barış ve