2 TEHLİKELİ YER
Öyle bir dünyadayız ki şu an
Gizli fırsat kollayan Hiç durmadan çoğalan Nice akrep ve çıyan
Göremeyen her göze Birer büyüteç gerek Gafil avlar avını O zehirli engerek
3 BAŞKA NE DEMELİ
Geri vitesle gitmek
Edinimi yok etmek İnsanlara ihanet
Koyun görüp de gütmek
Yazıklar olsun derim Taşıyan kaptanlara Ona müşteri olan Bir dolu aptallara
4 DÜNYA HALİ
Farkındasız katılır
Dünya canlıları bir çok yarışa Kuşlar uçaraktan
İnsan koşaraktan
At eşek rahvanlaşaraktan Sürüngenler sürünerek yol alır Balıklar yüzere bir yere varır Ellerinde olmadan o sona doğru Doğası gereği aynı yollarda İstemsiz olarak aynı kurlarda Gözümüz önünde hazin sonlarda Sıra sıra geri gider her gelen
5 ÇEŞNİLERİMİZ
Yaşamanın doğası
Türlü türlü mayası Bizi sever havası Dolar hep içimize
Mis kokulu gülleri Lalesi sümbülleri Hele fesleğenleri Büyüler kokusuyla
Sebze meyve ayrı tat Hem çokça ye hem de sat Gittiğin yerde anlat Damağın lezzetini
Çeşit çeşit yemekler Süt gönderir inekler O sofra sizi bekler Her günün üç vaktinde
6 ZAMANDAKİ SON
Düş görürüz yoramayız
Yol ararız bulamayız Kimselere soramayız Gelecekte neler olur
Zaman bizi sürür gider Hiç şaşmadan yürür gider İleriyi görür gider
Gerilerde gözü olmaz
Umutlarla avutulur Çoğu yerde uyutulur Bir gün olur unutulur Adımız sanımız kalmaz
Zaman öyle sollar bizi Gelinmeze yollar bizi Teneşirde ölümüzü Yutup koydurur mezara
7 TOPRAK ANA
Tüm analar kutsal bana
Gerçek ana toprak ana Dirilere nimet verir Ölenleri de basar bağrına
Bitki hayvan insan demez Hiçbirini ötelemez
Dikeni hor görüp güle yüz vermez Her birini eşit tutar üstünde
Bu evrende gerçek ana Rızık verir sonsuz cana Bir o yana bir bu yana Bizleri toplar dağıtır
8 KAYIP ZAMAN
Görevli bizlerle gidiş gelişte
Hem düzde yokuşta / hem de inişte Yapacağı her bir işte
Düşünür kalır öylece Saatlerce günlerce Hep evirir devirir Çoğu yerde de derler ki
“Akıllı düşünene kadar Deli oğlunu evlendirir”
9 CANLILIĞIN EVRELERİ
Dallarda çiçekler
Su kenarlarında kelebekler Beşiklerde bebekler Her biri farkındasız Düşünmeden bilmeden Kendi geleceklerini bekler
Onlarda yol alacaklar
Gelişimlerini tamamlayacaklar Baba anne olacaklar
Yeryüzünde çoğalacaklar
Yaşamadaki tüm bu güzelliklerin Hep farkına varacaklar
10 SORGULU YOL
Bir belirsizlik her şey her yerde
Yerin göğün üzerinde bir dolu anlam Bir kara sevda belki de
Bir türlü sonuçlanmayan Elleri böğründe kalan Nice çırpınış...
Onca aylar yıllar gelip geçtikçe Haklı bir duruş / var olmak adına Her öteleniş...
Bin bir sıkıntı
Başına çorap örer gibi Olmaz olaydım der gibi Her sorun çözümden uzak Nice gaflet nice tuzak Şöylece bir çevrene bak Kördüğüm olmuş yaşamak
11 SİLİNMEYEN İZLER
O güzel gözler bir yana
Gülücüklerin bir yana Durmadan essen de bana Yanan ateş benim sana
Sürer gider bu hallerim Kimse bilmez ne çekerim Desem de hep Allah kerim O da unutur hep beni
Bir durur bir koşarım hep Kah susar kah coşarım hep Seni sensiz yaşarım hep Nice zamanlardan beri
12 ÖZGÜRLEŞMEK
Beni avutma gayrı
Beni uyutma gayrı Boş yere tutma gayrı Gideyim otağıma
Sonsuzluğu solurum Kendime yer bulurum Belki rüya olurum Uçarım uzaklara
13 TAVSİYE
Hüznünüzü saklarsınız
Çevrenizden
Sevincinizi saklarsınız Kimseler bilmesin diye Yasaklarsınız
Sonra depreşir bunlar içinizde Taşıyamazsınız
Ne güzel olurdu oysa
Deneye deneye sır arkadaşları Tutsaydınız
Sevincinizi üzüntünüzü
Onlarla paylaşsaydınız Daha dik dururdunuz Daha mutlu olurdunuz Tüm zamanlarda...
14 YAŞANILANI YAŞAMAK
Farklı zamanlarda farklı yerlerde
Onca yaşanmışlık onca anılar Çıkar gelir aklımıza hep onlar Batan sona kadar bizi oyalar
Kimi çocuklukta kimi gençlikte Sevinçli acılı anılarımız
Bırakmazlar bir gün bile yalnız Bizler de onlarsız hiç duramayız
Anımsarız ömür boyu durmadan O aklı karalı geçen her anı Bin bir türlü yaşanılan zamanı Şimdi gibi yakın bize tamamı
15 GÖRÜNTÜNÜN RESMİ
Çok sakin bir ortamda
Karşılıklı oturan İki tane sessiz adam Eşleri de yanlarında Neşe dolu sürekli İki tatlı kahkaha
Beyler sustu oturdu Hanımları konuştu Hem de öyle mutlular Konuştukça coştular
16 KISA TANIM
İnsanı insan yapan
Beyin denilen o et Güzellik yüzde bir süs Kol bacak birer alet
Düşünmeyen taş toprak Ağaç çiçek dal yaprak Bizler daha şanslıyız Hep onlara bakarak
17 SESLENİŞ
Can içinde canım ol gel
Hep şöhretim şanım ol gel Dizimde dermanım ol gel Sensiz be yok hükmündeyim
Sağa sola bakınırım Türlü tavır takınırım Kem gözlerden sakınırım Ben o senin gül yüzünü
Gül yüzünde güller açsın Her tarafa neşe saçsın Sevgin benle kucaklaşsın Hasretliğim bitsin artık
18 KAPSANIŞ
Önce sen ben ay güneş
Sonra uçsuz bucaksız evren En başında ulu Tanrı Her şeylerin odur ilki Nice araştırılsa dursa da Yok ki daha ötesi
Öyle derinlerde ki Tüm akıllar birleşse Yine gücü yetmez ki Sonsuzluğun önüne Hiçlik dikilemez ki
19 SEVGİDEKİ IZDIRAP
O güzel yüzleri göremeyince
Nerede olduğunu bilemeyince Sevdayı akıldan silemeyince Eritiyor azar azar gün be gün
Hayaller akıldan hiç çıkmıyor ki Gönüller sevmekten hiç bıkmıyor ki Zaman yüze gülüp bir bakmıyor ki Görmezlikten gelip geçiyor bizi
Geçen yıllar hesabını vermez ki Eskiden görmeyen şimdi görmez ki Olmayan bahçeden gül derilmez ki Elde kalmayanlar gönülde kalır
20 UNUTULANLAR ÖLÜR
10 KASIM 2017
Sirenler çalar her yıl
Her 10 Kasım sabahı Saat dokuzu beş geçe Atatürk’üm öldü diye Oysa o ölmedi ki
Ne Ankara’da ne de Anıtkabir’de Bu vatanın her yerinde
Yaşıyor o yaşayacak hem de Nice geleceklerde
Bu halkının kalbinde
21 GÜZELLİĞE VARMAK
Işık olup aydınlatsak ne olur
Karanlıkta kalan bütün yerleri Sevgi olup kucaklasak durmadan Yaşamaya hasret tüm gönülleri
Mutluluğa erse canlar cananlar Aç susuz kalmasa o kimsecikler Çiçek açsa toprağında fidanlar Yüzlerden fışkırsa o gülücükler
22 BAKIŞ
Yeryüzünün gökyüzünün
İşiten kulağım Gören gözüm Sizlersiniz hep Yaşayıp geldiğim Mevsimler yıllar Gökteki bulutlar Yerdeki sular
İrili ufaklı nice canlılar Bu alemin taşı toprağı Gülü yaprağı
Görüneni görünmeyeni Bilineni bilinmeyeni Hücreden deveye Zerreden küreye Sizlersiniz hep...
Canlı cansız cümle varlığın sesi Bu evrende sonsuz gizem Oluşumun ifadesi
23 KENDİNİ DIŞLAMAK
Karşıdan karşıya bakan o gözler
Birini mi arar bir yer mi izler Belki de içinde bir hasret gizler Bilemeyiz nedenini kimsenin
Geçmişin içinde gelecek arar Kendi gibi bulur onlara sorar Olmayan aklını boşuna yorar O da öyle harcar zamanlarını
Dününe gününe hep sitem eder Ne ederse akıl kendine eder
Duymuş oradan buradan değişmez kader Kendini devreden çıkarmış gider
24 ZAMAN
31.12.2017
Zaman bizi süzer geçer Çoğu kez de üzer geçer Derya deniz yüzer geçer Geri dönüşü yok onun
Milyonlarca yıl devinir Nere gider nerden gelir Başına geldikçe bilir Yaşanılan her şeyleri
Deli dolu akar gider Sağa sola bakar gider Bir yerleri yıkar gider Hesapta vermez kimseye
İpi güneşin elinde
Yılda bir kez döner hem de Gecesinde gündüzünde Ne sırlar var belli etmez
Bir yerde alır içine Bir yerde atar dışına Bağımsızdır tek başına Ne isterse yapar onu...
25 KAN EMİCİLER
01.01.2018
Bu sülükler keneler
Ne biçim kan emiciler Doymadılar bir türlü Hiç durmadan emdiler
Diyelim ki onlar yine hayvanlar İnsanları emenler de insanlar Köşe başı tutmuş her birileri Vampirden de beter onlar
26 ZORUNLULUK
Ne bu dünya için daha önceden
İstek yapıp gelen var Gelip gördükten sonra
Ne gönüllü geri dönüp ölen var
Yaşam için burada destek yok da köstek var Uzun süre kalmak için burada
Herkeslerde bir aşırı istek var
27 KAYIP OLMAYAN NESNE
Bu dünyada her taraf
Canlı cansız fotoğraf
Öylece durur yatar Ne güneş doğar onlar için Ne de kıyamet kopar Zamansa bu arada Her gerekeni yapar Kimini havaya kaldırır Kimini yere atar
Canlılığı var eder yok eder Hep böyle gider
28 ZAMANA TAŞ ATMAK
Adı var sanı var
Şöhreti var şanı var Her zaman her yerde Bulunur durur Hiç de ses çıkarmaz Susar oturur
İsmini bilmeyen yok Cismini de bilen yok Tanıyan yok gören yok Tekelinde bu evren Bir masal havasında Gizemi us ötesi
Sonsuzlukta bir sonsuz Dönen bir çark hepsi Ya akıl tutulması Ya her şeyin ötesi
29 ÖZLEMSEL SIKINTI
Bu gönlün penceresi
Ne gündüzü gözükür / gözüme sensiz Ne de gecesi
Eli kolu bağlı sanki zamanda Viranedir bulunduğu her anda O canı cananı yoksa yanında Başına çalsın her şeyini alsın da dünya
30 KARIŞIK
05.01.2018
Gelinilen yer bu dünya
Gidilecek yer bu dünya Yaşanılan her geçmişse Yoruma açık bir rüya
İstersen sus ister anlat İster cambazlık yap Birinden al birine sat Boşuna yorulursun burada
Bu devran hep böle döner Güneş ateş ay da fener Sonsuzluğa yolcu her şey Farkında bile olmadan
Gökyüzü tüm yıldız dolu Sonsuzluğa varır yolu Ne başı var ne de sonu Bu erenden her şeylerin
31 OLUŞUMDAKİ DERİNLİK
Kışı olsun karı olsun
Yoku olsun varı olsun
Alsın turşusunu kursun Bu gökyüzü yeryüzünün
İyi kötüyü taşırsın
Her türlü hastalığa aşısın Nice yeryüzü başısın Bilmiyor sanma bizleri
Saman yolu söner yanar Milyarlarca güneşi var
Galaksiler kara delikler mağaralar Aklımızın ermediği
Akıl ötesi sonsuzda her iş Birbirini yiyen gidiş Hem ölüm hem de diriliş Sırtı dönük yakın gibi
32 ZAMAN HIRSIZLIĞI
06.01.2018
Zindanlara sokmayın o insanları
Düşüncelerinden ötürü Özgürlük asıl onların hakkı Niye olsun düşünceler yasaklı
Kuşları da kafeslere koymayın Onların da serbest yaşam haklarını Doğanın verdiği uçma özgürlüklerini Sevgi bencilliği ile ellerinden almayın
Bırakın uçsunlar mavi göklere Giden zaman tekrar geri gelmez ki Böyle düşüncesiz gaddar olmayın
O kuşların mahpusların zamanını çalmayın
33 YEİS
Şimşek çaktı yağmur yağdı
Yeşil ördek suya daldı Pişmanlıklar birer birer Şimdi hayallerde kaldı
Düşündükçe üzülürüm Onca sensiz yıllarıma Vermezler ki senin ile O yılları geri bana
Duvar gibi duran yıllar Sensiz sana varan yıllar İçimde uhde kaldılar Sıra sıra gerilerde
34 ŞAŞIRTICILAR
Kimileri hep zorlara alışık
Kimileri kolaylara alışık Çoğunda da akıl karmakarışık Kendisinden haberi yok bir türlü
Nice beklentiler tüm varsayımlar Yalan yanlış o yapılan yayınlar İçimize fırlatılan mayınlar Kırar döker hep bizleri sürekli
Umut edip durur ağlayan gülen Yalana dolana kanıp güvenen Karşısında gizli işler çeviren Saflıklara tuzak o kurnazlıklar
Taşıyamaz ise yuvarlar gider Sulu sözü verir kıraçta güder Yakın uzak demez herkese eder Şeytanlıkta ön sırada hep onlar
35 MAZİDEKİ GÜZELLİK
Bir hasretlik çöker her gün içime
Sayamam ki sırasıyla kimlere Bellekte yer eden binlercesine Hayalimde gider gider gelirim
Yüzleri gözümün önünden geçer Belleğim içinden hepsini seçer Gruplar kurarız hep üçer beşer Yaşarım onları o günkü gibi
Yaşanılan yerler gözüm önünde Hep dururlar bugünümde dünümde Herkeste farklılık kendi yönünde Hoşgörüyle hep severim onları
36 VAROLUŞTA SINIRSIZLIK
Gökyüzü evreni içine sığdıran
Alemi tekelinde bulunduran Koskocaman sınırsızca bir ayna Bu yeryüzü
Gökyüzünün bir zerresi sayılan Güneşin güdümünde bir dünya
Kucak kucağa durur burada Dağ taş toprak
Ağaç kök yaprak
İnsanda baş gövde kol bacak Kucak kucağalar her gündüz gece Bir canlı olarak tadarlar yaşamayı Var oldukları sürece
El ele kol kola
Bütünlenir parçalanır durmadan Nice geçmişlerden gelip gider hep Geleceğin içindeki o sonsuz zaman
37 TOPRAK ANA
Güzelleşirken bitki gövdesinde
Her çiçek yaprak
Bir daha güzelleşirdi gözlerimizde Hareketi bereket doğuran toprak Her bir canlılığı kucaklayarak Kurar sofrasını bu yeryüzüne Üzerine su dökerek
Atmosferden hava ekerek
Taşır yaşamayı geçmişten geleceğe Yaşamanın bayrağını dikerek
38 BİR KISA YOL
Dünya kocaman
Hayat küçücük
Hem tavuk hem cücük Hepsi içinde
Her bir canlı aynı halde Pamuk ipliği ile
Tutunmuş geleceğe Yel üfürür
Su götürür hemence
Baka kalır yakınları ardından Kurtuluş yok bu hayatın
Peşimizde gezip duran derdinden
39 İKİ İYİLİKSİZ DÜNYA
Yemek güzel
İçmek güzel
Sevdiklerinle olmak Gönlünce yaşamak Daha da güzel
Bunların ucunda para olmasa Ya da paranın saklandığı yer Kolay da olsa
Hiçbir emek karşılıksız kalmasa Bir de bu insanlar dolandırılmasa Kandırılmasa / sevgi saygı olsa Gül bahçesi gibi güzelleşir bu dünya
40 BU ÇARKIN İÇİNDE
Gökyüzü uçsuz bucaksız bir çadır
Yeryüzü altından döşeli taban
Nerde emmin dayın eben deden şu an Göçüp giden annen baban
Onlar da çocuktular genç oldular Anne baba ebe dede aynı soydular Yıllarca koştular koşuşturdular Uğraşlarla yoruldular
Vakit bitti yok oldular
Bir yalan dünya bu gelip geçilen Bir hazin yaşamdır konup göçülen Bir ekin misali ekip biçilen
Habersizce faturası kesile Nice doğum nice ölüm zamanda
41 FARKLI TUTKU
Beni benden alan dilber
Kendisine kalan dilber Sana varan bütün yollar Neden böyle çapraz gider
Senin gibi bulunmaz ki Senden uzak durulmaz ki Dik yokuşta olsa yolun Sana giden yorulmaz ki
42 ZAMANDA YOLCUK
Kapalı bir kutu
Gelecek zaman İçinde ne olduğu Ne olmadığı Anlaşılamayan
Nice beklenti iken Önünüzdeki yarınlar Nice gelecek mevsim Nice gelecek yıllar Ne çiçekler açacak Ne güzellik saçacak Kim nereden bilsin ki Ne coşkular yaşatacak Akılda fikirde olmayan Neler sunacak
Bir takmışın sonra da O koskocaman bir ömür Düşte görmüşün gibi olacak
43 ŞEYTANIN GÜCÜ
Nice yıllar geçse de
Birçok sevda bitse de İçerde kalır izi
Şeytan onu fark eder İlla aldatır sizi
44 YANILMANIN ACISI
Şu anda buradaysak da bizler
Tanık değil miyiz her birine Göremediklerimize
Sesini duyamadıklarımıza
İnanmayalım mı yapılanlara Yalanlara dolandıranlara Çarpanlara çalanlara Tüm oynanan oyunlara
Oturup alkış mı tutalım onlara
Aç gözünü bire soydaş Aç gözünü sen arkadaş İyilerle beraber ol Kötülerden de uzaklaş
45 FARKINDASIZ YOLCULUK
Bir sınav önümüzde hep
Gelecek günler Mevsimler aylar yıllar Bilinmezlikler...
Yolumuz üstünde dikenler güller Aniden çakıveren o şimşekler Yağmurlar seller
Önüne çıkanı sürükler gider Bakakalır oracıkta arkasından O hüzün keder
Ağlamaklı gözler O vahlar tühler
Yeniden hazırlar kendisini zaman Olan olmuş kalan kalmış dercesine Yeni baştan bir yol çizercesine Milat edip yürür tekrar ısrarla Önüne çıkacak tüm engellere
46 ÇINAR VE ÇEVRESİ
Bir Ulu çınar durur yolun üstünde
Yanından geçerim çoğu kez onun İnsanlar oturur hep gölgesinde Arkadaş olur gibi çocukları orada Çimler üzerindeki papatyalarla Bir de yakınlarına konan serçelerle Dostluk kurmaya çalışırlar
Her biriyle sıcacık gülücükleriyle Yanlarına sokulurlar
Çocuklar yaklaştıkça onlar Korkup kaçarlar
Sonra da o çocuklar Şaşkın ve üzgün bir halde Minik serçelerle bakakalırlar
47 GÖREBİLMEK
Geçip giden süreçte
Hesapsızlık hep zarar Boşa harcanan emek Nice koşturmacalar Sömürünün selinde Arkalardan nal toplar
48 DİLEK
İnsanlarda bu bencillik olmasa
Her konuda bir orta yol bulunsa Dolulardan alıp boşa da koysa Bütün yüzler gülümsese ne olur...
49 BAKIŞ
Yaşamanın içinde
Her girinti çıkıntı Denk gelirse zevk neşe Denk gelmezse sıkıntı
50 BİLMECE
Toprak ondan etkilenir
Tohum onunla çimlenir Ara sıra gider gelir Bil bakalım bu nedir
51 ŞİRİN GÖRÜNTÜ
Nice ağaç orman
Göklere uzanan Yere kök salan Rüzgarda sallanan O keyifli zaman
Bir de o yaprak meyve İçindeki tohum
Hazırlanmakla meşgul Geleceklere...
Üzerlerinde ebruli renkler Güzel sesli kuşlar
Yuva kurmaktalar
Yumurta yapıp kuluçka yatmaktalar Yavru çıkarmaktalar
Üzerlerinde mavi gök Sarı güneş
Bir de gelip geçen Aklı karalı görüntüler
Güneşe göğüs geren bulutlar Nice oyunların oyuncuları O sahnelerde sürekli onlar
52
YOL BOYU Bir dağ bir bayır öyle
Hep rastgele önümüz Alır gider bizleri Yarınımız dünümüz
53 BİR GARİP DURUM
İrademiz dışında Dünyaya gelmekteyiz İrademiz dışında Geriye dönmekteyiz Nasıl bir çark içindeyiz Bilmemekteyiz
Akıl şaşıp kalıyor Sonra da düşünerek
O cennete cehenneme varıyor
54
55 ÖĞRETMENİM
24 KASIM 2017
Geleceğin mimarısın
Yaşamanın ilacısın İnsanlığın baş tacısın Açtırdığın çiçeklerle
Ufuklara uzanırsın Doğru yanlış hep tanırsın Gelecekte de sen varsın Geçmişte olduğu gibi
Yetiştirir eğitirsin İnsanlığa yön verirsin Yeryüzünde mücevhersin Değerin ölçülmez senin
56 ZAMANDA AKIŞ
Canlılar içinde insan en seçkin varlık
Bir ucu genişlik bir ucu darlık Bitmez gibi gözükürken bu yaşam Çıkıverir önümüze mezarlık Kaçışı yok dönüşü yok bu yolun
Freni yok bu zamanın durmaz ki Gider misin kalır mısın sormaz ki Ezelden ebede yol alır öyle İndisi bindisi eksik olmaz ki Başına buyruktur öteden beri
57 ONUR
Öyle içsel bir güdü o
Varlığı da hiçe sayar Yokluğu da hiçe sayar Açlık bile fark etmez hiç Tokluğu da hiçe sayar
Ağlamayı kabullenmez Gülmeyi de hiçe sayar Eş evlat vatan sevgisi Ölmeyi de hiçe sayar
58 ATATÜRK SEVGİSİ
10.11.2017
Tekrar geldi o on kasım
Sirenler çalıyor yine Atatürk’üm öldü diye O ses hüzün taşıyor da Haberi yok sirenlerin Atam bizde yaşıyor da
59 KARIŞIK
Öyle böyle yaşıyoruz
Birçok zorluk aşıyoruz Kocaman bir bilinmezlik Bakıp bakıp şaşıyoruz
Diken biziz çiçek biziz Sanal biziz gerçek biziz Gök kubbe altında evimiz Gözümüzü yumsak bile
60 UNUTULMAYAN UZAK
Akıl almaz bir hevesti belki de
Mekan tuttu senelerce Kapamadım her nedense Mayalandı yüreğimde Gündüz hayalimde Gece düşümde Gezdi durdu aralıksız Onca zaman peşimde Ne kaldırıp atabildim Ne yaklaşıp tutabildim Öyle bir hüzünlü bela
Geçse de üstünden mevsimler yıllar Yakar benim yüreğimi o hala...
61 SIR
Gözlerin gördüğü gözler
Yüzlerin sevdiği yüzler Zamandaki birçok gizler Kimselerle paylaşılmaz
62 YANILTICI
Güzellerin giysisi
Göze hoş görünse de Hüner giyside değil yine de O giysinin içinde
63 ARADAKİ UZAKLIK
Az ötesi hasretken
Yolunda dağ taş ne ki Erişmek için yâre Dışarda kar kış ne ki Dillere destan olmuş O Şirin’in uğruna Ferhat’ın çektikleri
64 DUA
Başın pınar ayakların göl olsun
İki yanın gül bahçesi yol olsun Tüm çevrende sevenlerin bol olsun Bir ömür her şeyin gönlünce olsun
65 ZORDA YAŞAMAK
Bir garip yolcudur yolu bilmeyen
Başka ortamlarda dili bilmeyen Sıkıntılar çekip yüzü gülmeyen Neylesin güneşi neylesin ayı Neylesin onca zorluklar içinde O uçsuz bucaksız yalan dünyayı
66 EZİCİ ÇOKLUK
İçimizde bir şeytan
Dışımızda bin şeytan Nasıl başa çıksın ki Bin şeytanla bir şeytan
67 ANNE SEVGİSİ
Güneş doğmadan önce yatağımıza
Annemiz gelirdi başucumuza Öpücükleri konardı yanağımıza Hep öyle uyanırdık biz sabahlara
Nasıl da mutlu olurduk sorma Sevincimiz taşardı her bir yana Annemizin gülücüklü bakışlarında Ufacıktım biraz hatırlarım da
Bize dünyaları sunardı candan davranışıyla Usanmadan yorulmadan durmadan Günlerce mevsimlerce yıllarca Hep gözlerim yaşarıyor şu anda O günleri hatırlayıp andıkça
68 UĞRAK YERİ
Gökyüzünün çatısı yok
Yeryüzünün kapısı yok Süreklilik tapusu yok Herkes göçebe halinde
Hayal meyal geçer gider Bir gün olur göçer gider İstemez de naçar gider Kuralı böyle dünyanın
Burası bir uğrak yeri Başka yerde yok benzeri Ne ileri ne de geri
Böyle konumlanmış her şey
Gençler hayallerle dolu Yaşlılar tüketmiş yolu Belli olmaz sağı solu Yine de yalan dünyanın
Yaşlıyım diye yerinme Ben gencim diye sevinme Kesin değil hiçbiri de
Şaşırtıcı önümüzde her süreç...
69 BELİRLİ GÜNLER
Anneler Günü Babalar Günü
Öğretmenler Günü Sevgililer Günü Nasıl sığdırırlar hep birer güne Hiç mi yok bunların yarını dünü Su gibi ekmek gibi önemli oysa Olmalı tüm günler onların günü
70 İRDELEYİŞ
Elimdi ayağımdı
Taş toprak
Belki de bendim bir daha Sonsuzluğun ortasında Kendini arayan ahmak
71 DOYUMSUZLAR
Yiyin beyler yiyin
Yime zamanıdır şimdi Dünlerde olduğu gibi Bugünlerde de yiyin Yarınlarda da yiyin Bir kez doyduk demeyin Ta ki ölene kadar
Tüm bu dünya nimetleri Hep altında elinizin
Karnınız doysa da her daim Gözünüz doymaz ki sizin...
72 FARKINDA OLMAK
Bir aydınlık penceredir korkusuzluk
Görebilmek için Yaşamada engelleri Tatmak için özgürlükleri Ölümü öne alan
Ölümü hiçe sayan En etkin silahtır o Düşünceyi ayaklandıran İnkarı mümkün olmayan
Bir evrensel güçtür o tarih boyu Haksızlığın karşısında
Dağ gibi duran
Gerçeğin içinde kendisini arayan Bir tükenmezlik bu insan
73 ZAMANDAKİ İZLER
Neresi gittiğimiz yer
Geldiğimiz yer
Ne kadar geride saymadık ki hiç O geçen zamanlar
O geçen günler
Acısıyla tatlısıyla bir dolu anı Hep konup göçtüğümüz
Uzaklara öte kanatlanıp uçtuğumuz İçimizde bir karmaşık özlem
Depreşip dururlar hep arada bir Bizlere her zaman yakın görünen Nice sevgilerdir onlar
Yüreklere mühürlenen
74 SUSKUN
Sürekli çekingen biriydi sanki
Onca güzelliğin içinde Özgürlüğünü yitirmişçesine Hep susup duran
Kendisine sataşıldığında bile Konuşamayan...
Kocaman tabu oluşturulmuş içinde Yıkılamayan
Adı sorulsa da söylemez, adın Eli kolu dili bağlı bir tutsak sanki Selvi boyla ak benizli o kadın
75 YEŞEREN ANILAR
Özlemin çoğaldı durmadan bende
Bir zerre dahi azalmaz hem de Renk renk çiçekler gibi
Hep açarlar gönülde
76 ARADAKİ FARK
Gülen yüzler ne güzel
Gülmeyen yüze göre Gülen yüzler hoş bakar Gülemeyen boş bakar Yanlış yapmış seçimini Oluru olmazı kafaya takar
77 NAFİLE
Ekin eksen bitmez ki
Sevda baştan gitmez ki Gönül versen yetmez ki O seni sevmedikçe Koşturma boştan yere
78 UNUTULMAYAN GÜNLER
Ne güzeldi çocukluk
Su göletlerinde oynamalı Kenarlarında papatya toplamak Uçuşan kelebeklerin peşinden koşmak Öyle güzeldi oralarda onlarla yaşamak
Yanı başımızda hoplayan zıplayan
Koyunların kuzuları
İneklerin danaları Ne güzellerdi her biri Öyle özlüyorum ki onları
Biraz ötemizdeki Yeşil ekinlerin içinde
Boy gösteren kırmızı gelincikleri Şu an kulağımda gibi sanki
Ekinlerin arasında o çekirge sesleri Bir gün olsun yaşadığım o günleri Unutamam ki... unutamam ki...
79 ÇİLE
Diz boyuydu her yanda
Kör olası yoksulluk Eşeğimiz yoksa bir de
Sen taşırsın omuzunda bir heybe Azıkları o suları tarlaya
Bitip tükenmez ki gidip gelmezler
O tozlu yollarda Günlerce haftalarca Gerisini sen anla Benim güzel okurum Nasıl bir kader bu O karanlıkta
80 DERS VERMEK
İncele araştır
Her şeyi dene Aldanma onlara Böyle her sene Tepende taşıma Tekrar boş yere
Sürekli indir bir dönem sonra
Bak nasıl anlarlar hemence İş verilmediğini bir daha Yiyip içip yatanlara
81 UZAYAN YOL
Mavi bir ırmaktır her iki sevda
Akar gider fırsatını buldukça İki gönül arasında bu yolda Yakınlarda uzaklarda olsa da Hep zor koşullarda ayrı kalsa da Gelir gider mevsimlerce yıllarca
Buluşsa da buluşmasa da Yine de çalar kapısını o esintiler O kalplerin sevgisiyle mutlaka
82 İKİ TARAF
Bir var gibi bir yok gibi
Bir az gibi bir çok gibi Ölürken hiç yok gibi Bizler için yalan dünya
83 MUCİZE ŞEY
Akıl ermez bu dünyanın işine
Takmış bütün canlılığı peşine Anaları olmuş bütün canların Kuluçka oturmuş sanki üstüne
Yaşatıyor türlü türlü her canı Bitkileri hayvanları insanı Toprak su havadır öteden beri Canlılığa pompalayan o kanı
Var eder yok eder süreç içinde Değiştirir gider türlü biçimde Kendi bulur formülünü yolunu Bilinmeyen nice sırlar içinde
84 CAN ORGANLARIMIZ
Bizleri biz yapan bütün organlar
Hele el ayak ve kollar bacaklar Nasıl sürdürebilirdik biz bu yaşamı Onlar bizde olmasalar
Uzak yakın giden onlar Her işleri eden onlar Yüksünmezler bir kez bile Hep gönüllü neden onlar
Toprakları el kol kazar Kalem tutup yazı yazar Bileklerde o sağlam güç Düşman ordusunu bozar
Göz kulak us yönlendirir Doğruyu yanlışı bildirir Yol gösterir ömür boyu Hep sevindirir güldürür
Biz onlarsız olamayız Hiçbir rahat bulamayız
Eksik olmaya görsün bir organ Dünyadan zevk alamayız
85 ACI ÖYKÜ
Aynı mahallenin sakinleriydi
İki kavgacı adam Önce sözlü sataştılar Sonra yumruklaştılar Peşinden silah çıkardılar Bıçak çıkardılar
Vurdular vuruldular Bir ölü bir yaralı oldular Sanırım alacakları Verecekleri varmış Böyle hesaplaştılar Bir kahvenin önünde Bir ilkbahar gününde Sonra yaralı da öldü Alacakları verecekleri Öylece kaldı
Ne borçlu verdi Ne de alacaklı aldı Arkalarında bir yığın Dulları yetimleri kaldı
86 ZAMANDA PAZARLIK YOK
Çiçekler açar has güller açar
Yanağında ilkbaharların Bizden alacakları var Bize verecekleri var Bir sonraki yarınların
Bir imrenme bir hevestir hep Zamanlardan beklentiler Bazen düşeş gelseler de Bazen alıp götürürler
Ne ararlar bu yanlışlar içinde Ne bulurlar gerçeklerin dışında Bu cehalet bir musallat herkese Bir sıkıntı insanların başında
87 ZOR YOLCULUK
Tüm bu yollar yol değil
Hem badal var hem meyil Ne biçim yol bilmezlik Bu kaptan kaptan değil
Arabası çok esi Neden alır bu riski Direksiyon tam laçka Bir yere toslar bizi
Yenince taşıt alınsa Uygunca kaptan bulunsa O beklenen umutlara Daha çabuk varılsa
Baskılara dur denilse Özgürlüğe yol verilse Çiçek açsa her bir taraf Yepyeni baharlar gelse
88 GÜZELLİKLER
Sabah kalktım
Kahvaltımı yaptım Şöyle bir baktım İçeri güzel dışarı güzel
Çiçeklerle süslü ağaçlar güzel Üzerindeki ötüşen kuşları güzel Sokaktaki çocuklar güzel
Bir köşede yavrusunu emziren kedi güzel Her şeyleri gören gözlerimiz
Ruhumuzu okşayan sözlerimiz güzel Kısacası kısacası yaşamak güzel
89 UZAKLARIN ÖZLEMİ
Bir ayrı zamandı dünya
Çocukluğumda
O nice mevsimler yazlar baharlar Her biri bir yerde bahçeler bağlar Nisan ayında çıkan renk renk nevruzlar Kırmızı başlıklı gelincikler ak papatyalar Her gün otlattığım o kuzucuklar
Hala hayalimde hep yaşar onlar
Küçükken azık taşıdığım Büyüyünce çift sürdüğüm Ekin biçtiğim tarlalar Kağnılarla sap taşıyıp
Döven sürdüğümüz harmanlar Unutamam hiç birini dün gibi Hayalimden çıkmaz onlar Boz eşeğimiz sarı öküzümüz Her gün birlikte yürüdüğümüz Yakınlarımdı benim onlar Aynı güneşin altında kalırdık Aynı yağmurlarda ıslanırdık
İstesek de birbirimizden ayrılamazdık Yıllarca yıllarca öyle yaşadık
O günler çiçekti sonra soldular
Bir varmış bir yokmuş gibi masal oldular
90 ZAMANI İRDELEMEK
Belli olmaz zamanın
Gelişi gidişi gizi
Bazı günü düğün bayram Bazı günü sıkar bizi
Durmaz alır gider zaman Ne ederse eder zaman Çoban gibi güder zaman Her yerlerde hepimizi
İki ucu iki sonsuz Kedisi bacaksız kolsuz Taşır gider yeri göğü Bir başına onsuz bunsuz
Zaman deyip geçilmez ki Ona yoldaş seçilmez ki Kılıf bulup biçilmez ki Dört bir yanı da sonsuzda
Şekli yok şemalı yok Görünürde cemali yok Resmini çekelim desek Poz verecek bir hali yok
Akıl almaz bir nesne o Uzar gider yolu pek çok Yaşayana vardır da hep Ölen için sanki hiç yok
91 DEĞİŞİK TİPLER
Dilsiz gibi konuşmazlar sessizler
Aslında dilleri var da Eleştiremezler yanlışlıkları Boş martavalları hep atarlar da Akıl sır ermez ki asla onlara
Bir şeyleri taklit yaparcasına Sanırım imreniyorlar kukla olmaya
92 MUSALLATIMIZ
Yer değiştirsek de
Yurt değiştirsek de Köşe bucak sinsek de Alır götürür bizi
Biz onu sevmesek de...
Doktorlara varsak da Bir çok ilaç alsak da Yine de bulur ölüm Kapanıp saklansak da
93 TANRIM
Özel mülkün her bir carlık her bir yer
Bir sonsuzdan bir sonsuza Var edersin yok edersin her teni Neden var ettiğin göremez seni
Bir kez çıksan bir gözüksen ortaya Secde eder canlı cansız hep sana Sarsılır bu uçsuz bucaksız evren Çöker haşmetinden bu koca dünya
Sonsuzluğun hem başında da Hem sonunda da sen varsın Seni anlatmaya yetmez ki diller Bu evreni gökleri tek kapsayansın
94 ZAMANDAKİ SIKINTI
Göz göze gelmişken
Elimiz elimizdeyken Dilimiz dilimizdeyken İkimiz birbirimizdeyken Zaman dursa biraz Beklese bizi
Acelemiz varken Bir yere koşarken Fırsatlar elden kaçarken
Zaman biraz durup beklese bizi
95 YÜREĞE SIĞMAYAN SEVGİLER
Kısa bir süre geçmeden hemen
Mesafeler arası özlemler başlar Kulaklar o sesleri duyamasalar Gözler o yüzleri göremeseler Yıkılıp perişan olurlar
Böyle bu sevgiler bu ahbaplıklar Çeker birbiri mıknatıs gibi Aşağıdan yukarıdan
Köyler arasından şehirler arasında Çıkar gelir iki gönül arasından Türlü yollardan
Denizden havadan karadan Öyle yaratmış bunu yaratan
Suyun eğimine aktığı kadar doğal Gönlün gönle akması
Gözlerin gözlere bakması Arada bir kıvılcım atması
Selam olsun bu alemde Sevilene sevene
Selam olsun benden yana Kucak kucak her birine Aslı’sına Kerem’ine Ferhat’ına Şirin’ine
96 MAZİDEN İZLER
At eşek öküz harman
Ekin orak sap saman Hep o gerilerde kalan Yaşanan ilkel zaman
97 VARLIĞA ÖZEL
İster gerçekçi ol
İster hava at
Bu yaşam içinde her şey Alabildiğine bir teferruat
98 DOST VE DÜŞMAN
Sevgidir sarıp sarmalayan
Koruyup kollayan illa ki bizi Nerede bir dostluk güzellik varsa Onlardır mutlaka sevginin izi
99 ZAVALLI
Hastadır da çoktan beri
Neden niçin bilmiyoruz Hiç olmayan aklı ile
Herkeslere her gün akıl veriyor
100 UZAKLARA TAKILMAK
Ne sesleri kaldı
Kulağımızda o kimselerin Ne izleri kaldı bu topraklarda O emeklerin
Hayal edip bakınca da
Anılardan bin bir resim uzaklarda Tarlalarda çift sürenler
Sarı sıcakta ekin biçenler Oraktan harmana göçenler Kağnılarla dövenlerle O ömrünü geçirenler Peş peşe göçüp gittiler
Belleğimden çıkmaz hala o günler
101 GELECEKLE SÖYLEŞİ
Sana bağlanmışız güzel gelecek
Bizim halimizi sensin bilecek Kimi gül açacak kimi derecek Bizler bu ortamın her bir yerinde
Yükseğe engine boyun eğmişiz Nerelerden çıkıp nere gelmişiz Nerede ağlayıp nerde gülmüşüz Farkında değiliz geçen zamanın
Karmakarışığız şu an gelecek
Yok mu hiç yarınında bir şey verecek Bu insanlar böyle hayal görecek At git omuzundan istemiyorsan
102 BAKILDIĞINDA
Hayal ne ki
Umut ne ki
Mutluluğa ermek her ikisinde Hedeflerdeki
Gönül koşsa da Hep peşlerinden Tutamazsa Gözden kaçar Elleri havada öylece Hep kalır naçar
103 DÜNLERİN BUGÜNÜ
Bu yurdun her yanında
Doğrular da yanlışlar da bizimdir Döner dolaşır hep orda burada Bize çıkar faturası sonunda
Ortağız bu yurdun her bir yanına Ve de akına karasına
Taşına toprağına borcuna parasına Varsa varlığına
Yoksa yokluğuna
Hem de öyle bir ortağız ki Uğrunda ölmek pahasına
104 SEVDALARIN ACISI
Mutluluk verir gönüllere
O sıcacık her sevda Sonları Ferhat gibi Mecnun gibi olmasa Nesimi gibi soyulmasa Mansur gibi yanmasa Bu aşkların sonları Bir kör düğüm olmasa Benimse dileklerim Bu sevdalar bundan sonra Hep özgür yol alsa
Hep özgürce yaşasa
105 BAKIŞ
Doğru yanlış her ortamda yaşıyor
İnsanlar da durmaksızın koşuyor Kimi sürünüyor kimi coşuyor Tepenin tabana cezası gibi
Acı zulüm bugünleri aşmalı Az da olsa hep ileri koşmalı Yalan yanlış önümüzden kaçmalı Hedef koymalıyız gelecek için
Adaletin aslı yok ki hep kayıp İnsanın insana yaptığı ayıp Doğruyu yanlışı araştırmayıp Koyun olur isen güderler böyle
Böyle adalete akıl şaşıyor Azınlık tok çoğunluk aç yaşıyor Demesinler İzzet yara kaşıyor Yaralar kansere dönüşmüş çoktan
106 SEVGİ ÇEKİCİLİĞİ
Bir sevda kanatlanıp uçan
Gördüğü yerlere türlü esintilere Mavi gökyüzünden yeryüzüne inen Ölçüsü tartısı hiç bilinmeyen
Tüm o sarmal sevgiler de O bir avuç yüreklerde Olanca esnekliği ile Uçuk uçuk gönüllerde Yol bilmese yöntem bilmese Akar eğimine sular gibi
Kendi kendine Nice zamanlardan türküler gibi Nice ötelerden öyküler gibi Geçmişlerden geleceğe Hep taşır bizi
107 KARANLIĞIN ÜRÜNLERİ
Yaratır ortamını karanlık
O gözler bizleri görmesin diye İrdeleyip düşünmesin
Kimselerin aklı ermesin diye
Vuran vurana Kıran kırana Çalan çalana
Kısacası gücü gücü yetene olsun da Böyle yaşansın diye
Bu sistemler çağlar boyu Hep yaşanıp gelmekte Bu oynanan oyunlar da
Kan emicilerine hizmet etmekte
108 KIYAS
Geçmiş zamanlara ait
Yer altında yer üstünde Birçok kalıntılar var Onca yazılar resimler İrili ufaklı heykeller Kullanılan eşyalar
Akıl durdurucu öbür yanda
O dikili taşlar o kemerler onca yapılar Geçmişe ait o belgeler
Gelecek içinse elimizde Yarın bile yok...
109 GENELLEME
Bir tutkudur insanlarda
Aydınlıklar gibi Karanlıklar da
Piyasada kurtlu baklaların da Kör alıcıları hep bulunur mutlaka
Bu yaşam içinde nice oyunlar Bir bakış değil ki sıradan bunlar Açlar toklar varlar yoklar Bir korku karanlığı şu an
Yaşanılmakta olan tüm tuhaflıklar
110 AH BU SEVDALAR
Susuzluğa su gibi
Açlığa ekmek gibi Demire mıknatıs gibi Çeker gider hep bizleri Elimizde olmadan Akılı da çevreyi de Hep devreden çıkarır Alay edeni de görmez Kınayanı da görmez Şartlandığı yere varır
111 AT GÖZLÜKLERİ
Gözlerine at gözlüğü takarlar
Sağı solu göremeden bakanlar Olandan bitenden habersiz onlar Dizginleri sahibinin elinde
Ster arabalarına koşarlar Arabadan çözüp çifte koşarlar İster binek yapıp dağlar aşarlar Bir ömür onların emrindedirler
Ne güzel fırsattır bu cambazlara Yazık o gözlüğü hep takanlara Her günü dününden beter olsa da Of! Demezler nasıl bir huy bilmem ki
112 TEMKİNLİ GİTMEK
Umuttur ilerde hedefe varış
Yeryüzü üstünde bitmez bu yarış İstersen yaz olsun istersen tam kış Aklın yolu bir doğruya varmaktır
İklimler zamanlar ona vız gelir Süre daraldıkça daha hız gelir Ördeğe çıkmışken belki kaz gelir Aklın yolu pişmanlıktan kaçınmak
Önce hedefleri seçerek gider O yer uzaktaysa uçarak gider Tesadüfse hemencecik belli eder Varacağı yerin ne olduğunu
113 ÖLÇÜLER FARKLI
Herkesi canından bezdirmektedir
Kara kaderleri yazdırmaktadır Ayak altlarında ezdirmektedir Bundan daha kötü ne olabilir
Bileni sormayı akıl etmedi Ben bilirim dedi aklı yetmedi Zaman zaman hiç durmadı kükredi Bulunmaz bir nimet sandı kendini
Yalan yanlış yuvarladı Hiç de kimseye sormadı Kendinden akıllılar yok sandı Kendisinin de suçu yok aslında Olan aklı o kadardı
114 TÜRK ASKERİ
Cesur yürek Türk askeri
Kucak kucak selam size Cihan bilir de diyemez Dünyayı getirirsiniz dize
Vatan size minnettardır Sizinle çarpar kalbimiz
En büyük armağan Türk Ulusuna Her cephede zaferiniz
Sonsuza dek var olun hep Başımızın üzerinde Sizin gerçek yerleriniz Bu ulusun yüreğinde
Göğsümüz kabarır bunca zamandır Tarih boyu biz sizleri andıkça Kuşaktan kuşağa aktarırız hep O büyük zaferler sıralandıkça
115 ZAVALLILIK
İlerde bir yol var bilmediğimiz
İstemeye istemeye o çukura girdiğimiz Ötesinde bir şaşkınlık bir hiçlik
Hissedip de göremediğimiz
İster kabullenme ister kabullen Budur görünen budur bilinen Karşı çıkılsa da acizlik sonu
Kimsenin elinden bir şey gelmeyen
Bir sonsuzdan bir sonsuza Bir kanatsız uçuş zaman Bu sistemin kanununda Ömürden öteye varılamayan
116 KARANLIĞIN MİMARLARI
Koyu karanlığı sever hırsızlar
Bıkıp usanmadan çalar çarparlar Hele bir de ay buluta girerse Akla gelmeyecek işler yaparlar
Karanlık onların yuvalarıdır Her türlü kötülük mayalarıdır Doğrulukla işi olmaz bir zerre Palavra onların havalarıdır
Doğru görünürler eğri yürürler Kötülüğün her yolunu bilirler Hilesine akıl yetmez bir türlü Ağlatmadan önce az güldürürler
117 ŞEYTANCA
Hacda şeytan taşlarız
Oysa bizde yuvası Sırtımızı dönsek de Gelir bize havası
Şeytanı göremeyiz Ne kendi var ne izi Kanmayalım desek de Yine kandırır bizi
Şeytanın adı kötü Kendisi adından kötü Mazbutu da yanıltır Her gün şeytanca dürtü
118 ZAMANDAKİ HALLER
Ateş düşer köz düşer
Kalp kırılır yüz düşer Hepsi de yakar geçer Farkında olunmazsa
Eğri doğru yarışır Yalan yanlış karışır Tartışanlar barışır Orta yolu bulunursa
Karşıtların birliği var Yaşamanın dirliği var Akıl eğitilmezse Aklında körlüğü var
119 ARAYIŞ
Bir rüyasın inan her gün gördüğüm
Hayalimde sefasını sürdüğüm Sanki içerimde tam bir kördüğüm Yetmez mi ki çektiğimiz haydi de bana
Özlemin çoğalır arar dururum Sana yakınlara sorar dururum Susuz ağaç gibi bir gün kururum Sen benim halimi bilene kadar
Doğruyu yanlışı çok geç sezerim Akıl başta değil mecnun gezerim Çoğu zaman bu canımdan bezerim Sensizlik başıma vurduğu zaman
120 UÇUŞ
Uçardı kanatlar her gün peş peşe
Ya bir sevgiye doğru Ya bir güçlüğe doğru
Düşerdi kanat kuyruk zamanla Ağırdan ağırdan
Kocaman bir hiçliğe doğru
Hep ısrarla sürer gider bu durum Geçmişten geleceğe öte
Taşır yol boyu her şeyi Kadırgalı bir yel gibi Boz bulanık bir sel gibi Yuvarlayıp götürür hep Her önüne geleni
Dönüşü olmayan sihirli yere Taşır durur hep ezelden ebede
121 BAKIŞ
Keyfi yerindedir herkesin şu an
Cemre toprağa düşmüşken Ağaçlar çiçekleri açmışken Güneş kocaman doğmuşken
Daha ne istenebilir ki bu sunumlardan başka Onca can canan bir aradayken
Bu denli güzellikler varken Dünya bize kucağını açmışken Tadını çıkarmak gerekmez mi Bu yaşamanın...
Hal böyleyken
122 GÜDÜMLENİŞ
Bir sevgi kalplerde devinip duran
Aklını fikrini bu yönde yoran Hayaller içinde yol bulamayan Bir adım öteye geçemedi ki
Sen gidersin o da gelir peşine Bazen olur gece girer düşüne Hep şaşarsın bu feleğin işine Doğruyu yanlışı bilemedin ki
Nice zamanlara ferman okudun Gönülün içinde sevgi dokudun Sınırının ötesinde yokudun Hukuk çiğnemedin bugüne kadar
123 BELİRLİ GÜNLER
Kadınlar Günü ne ki
Kadını anmak için Bir tek sekiz Marttaki Üç yüz atmış beş günü İnce ince doğrasak Bir tek güne sığmaz ki
Bütün günlerin günü Para harcatmak için Sermayenin ürünü Tüm sevgiler kalplerde Ömrümüzün her günü
124 GÖNÜL KOŞUSU
Gönül istemleri baskıda kaldı
Onca güzellikler askıda kaldı Yaşanmadı onlar sanki masaldı Uzaklardan bakılınca her biri
Nice hayal nice duygu oynaştı Zaman geldi birbiriyle kaynaştı Çoğu yerde nice engeller aştı Geçen zamanlarda o gönülcükler
Her birinin hikayesi bir başka Her bir gönül düşer illa bir aşka Arada bir hayal çıksa da saçma Yine geleceğe yol bulur gider
125 YORUMSUZ YORUM
Bu evrenin her yerinde
Yaşayan bütün canlılar İlla bir gün sonlanırlar Erirler toprak olurlar Sonra yeniden doğarlar
Zamansa sonsuza taşır onları Yarı cansız yarı canlı
Aklın yetmediği yerlere
Nice geçmişlerden nice geleceklere
Bir yığın yanıtsız soru Suali verilemeyen
Bilimle fenle de çözülemeyen Bir dolu külfet o akılları çeldiren
126 DÜNYA KADINLARINA
8 Mart 2018
Bir şahane baştan sona her kadın
Yeryüzü çiçeklerince hoş duran Bize yaşamayı sunan o anaların Varlığından var olmuşuz onların
Ha toprak ana ha kadın ana Var etmekte canlılığı beraber Tarih boyu adım adım yan yana Hep sürecek sonsuza dek daha da...
Canlılığı üretendir sürekli
Bu görevi sürdüren ak göğsünden sütler veren O fedakar analara
Sevgiler saygılar bizden onlara
Onlar bizim saygıdeğer eşimiz Hayat veren güneşimiz
Kimileri anamız kimileri bacımız Her birisi tepemizde baş tacımız
Sizler kutsal meleksiniz Nice güzel dileksiniz Dağlar gibi yüreksiniz Bizi içinde taşıyan
127 ÇAĞRIŞIM
Bir güneş doğdu üstüme
Kış ortasında Tam yazdan kalma
Bir de sen gelmiştin yanıma Üzeri çiçekli giysilerinle Mis gibi güzel kokularınla
İlkbaharı yaşıyorum sanmıştım O kışın ortasında
I sıcacık havanla
Geçmiş yıllarımızdaki gibi Kuzu otlattığımız çayırlarda Her ilkbaharda
O günleri hatırlarım yeniden Bizleri buluşturan o anılarda
O kış soğuğu bile sıcacık gelirdi bana
128 EN YAKIN
Sen onu göklerde yerde arama
Senden daha yakın her zaman sana Darda zorda kaldığından bir ara Her insan sığınır illa ki ona
Nere gider nerden gelir bunca can Önü sonunu anlaşılamayan
Bir dönüşüm evren gibi kocaman Akılları karıştırıp şaşırtan
Bunları var eden bir güç aranır O güç dediğimi işte Tanrıdır Tüm akıllar o bir güce bağlıdır Yanıtsız kaldığı bilinmezlikte...
129 SINIRSIZLIK
Kimileri el ele gezer
Kimileri kol kola gezer İnsanların erişemedikleri Eriştiklerinden daha da güzel
Zaman akar su akar Yol akar yolcu akar İnsanların gözleri Önce güzele bakar
Her akıl önde gider Yolunu belli eder Bir çıkmaza girerse Kendine yazık eder
130 SIYRIK
Öyle peşin hükümlüyüz ki
Dağ taş kar kış sökmez bize Yürürüz azıcık bildiğimize Kafada akıl da yok zaten Kalbur suda ne getirirse...
İnce eleyip sık dokumayız Akrep var sanırız içinde Kitap açıp okumayız
Yalanları essah sanıp dinleriz yine Yıllar yılı aynı ağızlardan
Aklımız basmaz ki araştırmaya Onlar varır asıl olan hedefe Biz tozlu yollarda kalırız yaya
131 KORKUNÇ BİR DRAM
Birbirinden beter yaşanan her yıl
İster komaya gir istersen bayıl İster mezarlıkta bir ölü sayıl Yine de gelirler oy istemeye
Utanma arlanma bilmez ki bunlar Burunları hep yalanla uzarlar Ölmeden insana mezar kazarlar Hemen cehenneme girsinler diye Orda da belasını bulsunlar diye
Çıkarları için hep insan sever Seviyor gösterip aslında döver Bunların işine akıl mı erer
Şeytan bile destur ister geçerken
132 ŞAŞKINLIK
Yorgun bedenler gibiyiz
Tam iki arada bir deredeyiz Bilmiyoruz ne haldeyiz neredeyiz Farkında olmadan geldik hepimiz Yemek içmek için mi
Konup göçmek için mi Saklı gibi ilerisi gerisi Sadece beşikte mezar arası Önü sonu belirsiz
Akıl almaz bir yolculuk burası
133 BU KADAR
Nerde kaldı bilinmez
Yaşanan ömürler Yaşanan günler
Geçmişin içine hep gömüldüler Ebe dede emmi dayı
Ne dizleri kaldı Ne ayakları Ne elleri kaldı Ne parmakları
Ne de edindikleri malları
Askerlik yapıyor gibi görev aldılar Daha sonra hep yorulup kaldılar Yaşamak uğruna şehit oldular Başlarına geleceklerin farkındaydılar Böyle bile bile lades oldular
134 DURAĞANLIK
Bir rüya gibi yer gök
Varlık yokluk Sessizliğin içinde
Susup kalmış gibi sanki her şey Bu durağanlık karanlığın gölgesinde Kendi halinde
Yarı uykuda yarı uyanık
Rüzgarın hafiften sesi Bir ninni gibi
Alır gider uykunun derinliğine Daha da sizi
135 GİZEMLİ SERGİ
Nedir bizi çeken birbirimize
Sevgi saygı özlemler mi Tatlı dilde o sözler mi Uçuk uçuk hey heyler mi Yoksa başka bir şeyler mi
Uzayıp giden o nice yollarda Sarılmaya hazır duran kollarda Nöbet mi tutacak tüm bu gönüller Tükenip giderken bir bir ömürler Özlemle yaşanan son demlerde Bir de hasret mi ölsünler
136 KÖR TUTKU
Üzerlerden ırak olsun
O kara sevda
Zamanla yer yapa yapa Girmeye görsün beyine Bir vida gibi
Ne şimdisi belli Ne akıbeti
Süründürür gider Ölene kadar
Örnek dolu bu hususta Leyla ile Mecnun Tahir ile Zühre Ferhat ile Şirin
Dillere düşenler diyelim bunlar Tarih boyu bunlar gibi daha Niceleri niceleri var
Anlatmakla bitmez Türlü sevdalar
137 YANSIMA
Sevgiler sel olur akar gönülden
Azar azar gider her gün ömürden Sürmeler çekmişsin sanki kömürden Ela gözlerinin hemen üstüne
Seni gören bakmalar kıyamaz Seni seven sevmelere doyamaz Özense de kimse sana uyamaz Çok farklı yaratmış seni yaratan
Zor bulunur senin gibi bir güzel Tepeden tırnağa her yanın özel Adın o çevrede söylenir gezer Destan olmuş güzelliğin dillere
138 KENDİNİ DEĞİŞTİRMEK
Hep soğuk bir güne benzer
Yalnız geçen tüm zamanlar Kar üstünde bocalayan Bir korkak tavşan misali Kendini dinlerken yürek Belki çevresini görür düşünde Karlar eriyince bahar gelince Belki özgüveni kamçılanır bir daha İlk uyanışta
Katılır doğadaki sevince
Atar korkusunu ötelere Çekirgeler türkü söylerken Bozkırlarda gecelere
Yıldızlarla sevişirken o gözler Bütün doğayı kucaklamak üzere Ne yalnızlık kalır duygularında Ne korku kalır belleğinde
Sevgi dolu bir dünya kurar kendine Korkuyu sevgiyle yenen yüreğinde
139 BEBEK
Yeni doğdun bebek aç gözlerini
Burası alabildiğine farklıca bir yer Bir kurtlar sofrası kocaman dünya Ağlamayanlara meme yok burada
Yaşadıkça göreceksin önünü Büyüyeceksin yürüyeceksin Düşüneceksin öğreneceksin Kendi işini kendin göreceksin
Türlü türlü halleri var dünyanın Yemeğini kendin yiyeceksin Suyunu kendin içeceksin Çişine kendin gideceksin
Daha sonra okulun başlayacak Kalem tutacaksın yazı yazacaksın Gerektiğinde toprak kazacaksın
Büyüdükçe her şeyleri daha iyi anlayacaksın
Çeker kendisine uğraşlar seni Öyle hızlı geçiverir ki zaman Onu boşa harcamayın aman Pişmanlık duyarsınız sonradan Yazık edersiniz kendinize Üzülürüm ben de kıyamam size
140 SEVGİLER CANLI KALIR
Bütün yakınlarım
Uzak yakın nice tanıdıklarım Belleğimde güzel güzel Yerleri var onların
Bana bakar gibiler Bana güler gibiler Benimle ara ara Sessizce söyleşirler
Hayallerde buluşuruz Rüyalarda görüşürüz Zaman silemez ki eski izleri Gerçek seviyorsak bizler bizleri
141 YAŞAMAK BİR HİKAYE Mİ
Güçlüyken gençken
Bir dev gibi durdular Nağralar attılar Coştular coşturdular
Kısa bir süre sonra ise
Hiçliklerinin farkında vardılar Bir tuhaf oldular
Yaşlar ilerledikçe Hemen durgunlaştılar Ve de susup oturdular
Hesap kitap yapıp dediler ki Aha işte koca dünya bu kadar Canlı cansız kabul eden Bir sığınak bir hangar...
142 HAWKİNG
14.03.2018
ÖLÜM GÜNÜ
Hawking’in vücudu sanki Esnek bir yaymış
Beden bir tarafa dönmüş Boyun bir yana kaymış
Dudak geriye çekilmiş
Dişler sırasıyla bir yana çıkmış Adamın aklı fırlamış yerinden Dünyada en öne çıkmış
143 KORKULU YOL
İçimizde yola çıkmış
Özgürce ve de hürce bir sevda Bizleri sollayıp giden tam bir canavar Karanlık bir ortamda
Zorlanıyoruz durdurmaya Suspus olmuş her taraf
Önümüzde uzun yüksek bir duvar Zindan gibi bir engel var
Bilmiyoruz daha nereye kadar Yakın mı uzak mı varılacak yer
144 ÇARESİZLİK
Çiçek olsam açardım
Kanat olsam uçardım Çaresizdim naçardım Sana varacak yollarda
Kimi görür görmez kanar Hemen ateşine yanar Bu acı faturaların her biri Karşılık görmeyen sevene çıkar
145 ÇİLE DAMI
Mahpushane içinde
Önün duvar çepeçevre Ne vadi görürsün Ne dağ görürsün Ne bahçe görürsün Ne bağ görürsün
Kasvetli bir alanda Kendin içeride Hayallerin dışarıda Belki arada bir Rüya görürsün Özgürlüğe hasret Her gün ölürsün
146 ZAMAN İÇİNDE DEVİNİM
Kendini arıyor herkes şu anda
Ülke ülke şehir şehir
Gezip dolaşıyor nice zamanda Kimileri bahçede
Kimileri tarlada
Kimileri çarşıda pazarda Cadde boyu dükkanlarda Kimileri vardiyalı fabrikalarda Kimileri tarım işçisi
Sıra sıra tarlalarda
Kimileri kolaylarda Kimileri zorlarda Öyleyken yine de
Herkes memnun halinden Vur patlasın çal oynasın Bu dünya...
147 TUTKUDAKİ DERİNLİK
Açan çiçek sensin orda
Yanan ateş benim burada Seven sevdiğini arar durur da Sevilen farkında varmaz bir türlü
Kaşı güzel gözü güzel Yüzü güzel özü güzel Dilindeki sözü güzel
Nasıl anlatayım bilmiyorum ki
Hangi yandan baksam o yarıdan güzel
148 İÇİMDEKİ ÜÇ SEVGİLİ
Sevgi dolu yüreğimde sürekli
Atatürk’e bu ulusa bu yurda
Ölürüm ben hiç gözümü kırpmadan Gerekirse her an onlar uğruna
Onlar olmasaydı nasıl olurduk Bu güzel günleri nerden bulurduk Başka ülkelere tutsak olurduk Çıkmasaydı o Samsun’a Atatürk
Çıkış yolu buldu en karanlıkta Akılların tutulduğu bir anda
Seymenlerle karşılandı o Ankara’da
Koca bir ulusu tek bir yürek yapıverdi bir anda
Ferman okudu yedi ulusa birden Böyle uyandırıldı Türk Ulusu yerinden Destan yazdı dünyaya Afyon cephesinden
Seslen M. Kemal: “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri!”
Bir daha kazındı orada belleklere o Kurtuluş Savaşıyla Çanakkale zaferi
149 İÇ İÇELİK
Onca ağaçlar bitkiler
Çiçeklerini saklar gözlere Güzelliklerini saklar bizlere Türlü renklere bürünüp
Devamını sürdürürler durmadan Sayısız ilkbaharlarda
Tohumlarını hemence attılar toprağa Yeşil yaprak arasında
Meyveye dönüştürür her yazda Rahatladılar sonra da
Yıllarca asırlarca
Bu serüven sürer gider onlarda Bir evrensel yöneltme var zamanda
150 SAPKINLIK
Durmaksızın bu yaşamın içinde
Yol bir yana yön bir yana gidiyor Akıllar direksiyonda yeterli değil Nerelere gittiğini bilmiyor
İpin ucu onun bunun elinde İşçi çalışıyor karın doymuyor Emek hırsızları köşe başında Ölmeyecek kadar lokma veriyor
Neler çektik bu gidişten onlardan Eğri büğrü yalan yanlış yollardan Bıktık gerilerde nal toplamaktan Bu halkımın günahı ne bu kadar
Hüzün dolu bu yüreğim hep böyle Ben kendimi nerelerde eğleyim Şaşıp kalıyorum tüm bu hallere
Alan memnun satan memnun neyleyim...
151 YÜREĞİMİN SESİ
Sitemdeki can arkadaşlarım
Dünlerim yarınlarım Canım gibi sevdiğim Nice güzel canlarım
Yaşanacak ömrünüze Acı hüzün gelmesin O güzel yüzünüzde
Gülücükleriniz hiç eksilmesin
152 ARSIZ DUYGU
Nice haftalar aylar
Nice mevsimler yıllar
Küllenmeye yüz tutsalar yine de Ölmez eski sevdalar
Unutuldu sanılsa da Akıl bir an yanılsa da Sevda durur derinlerde Tüm kapılar kapansa da
153 ÖN VE SON
Bugünleri yaşarız
Yarın onlar dün olur Hep toplanır birikir Sonra bir ömür olur
Hiç farkında olmadan O ömür de tükenir Nerde nasıl bilinmez Ayrılık günü gelir
Can gider beden kalır Sonra musalla taşı Peşi sıra bir dolu Arkasından göz yaşı
Sistem böyle kurulmuş Neler görüp ne etmek Acı tatlı yaşayıp Sonra sonsuza gitmek