• Sonuç bulunamadı

TEHLİKELİ YER. Öyle bir dünyadayız ki şu an Gizli fırsat kollayan Hiç durmadan çoğalan Nice akrep ve çıyan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TEHLİKELİ YER. Öyle bir dünyadayız ki şu an Gizli fırsat kollayan Hiç durmadan çoğalan Nice akrep ve çıyan"

Copied!
173
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

(2)

2 TEHLİKELİ YER

Öyle bir dünyadayız ki şu an

Gizli fırsat kollayan Hiç durmadan çoğalan Nice akrep ve çıyan

Göremeyen her göze Birer büyüteç gerek Gafil avlar avını O zehirli engerek

(3)

3 BAŞKA NE DEMELİ

Geri vitesle gitmek

Edinimi yok etmek İnsanlara ihanet

Koyun görüp de gütmek

Yazıklar olsun derim Taşıyan kaptanlara Ona müşteri olan Bir dolu aptallara

(4)

4 DÜNYA HALİ

Farkındasız katılır

Dünya canlıları bir çok yarışa Kuşlar uçaraktan

İnsan koşaraktan

At eşek rahvanlaşaraktan Sürüngenler sürünerek yol alır Balıklar yüzere bir yere varır Ellerinde olmadan o sona doğru Doğası gereği aynı yollarda İstemsiz olarak aynı kurlarda Gözümüz önünde hazin sonlarda Sıra sıra geri gider her gelen

(5)

5 ÇEŞNİLERİMİZ

Yaşamanın doğası

Türlü türlü mayası Bizi sever havası Dolar hep içimize

Mis kokulu gülleri Lalesi sümbülleri Hele fesleğenleri Büyüler kokusuyla

Sebze meyve ayrı tat Hem çokça ye hem de sat Gittiğin yerde anlat Damağın lezzetini

Çeşit çeşit yemekler Süt gönderir inekler O sofra sizi bekler Her günün üç vaktinde

(6)

6 ZAMANDAKİ SON

Düş görürüz yoramayız

Yol ararız bulamayız Kimselere soramayız Gelecekte neler olur

Zaman bizi sürür gider Hiç şaşmadan yürür gider İleriyi görür gider

Gerilerde gözü olmaz

Umutlarla avutulur Çoğu yerde uyutulur Bir gün olur unutulur Adımız sanımız kalmaz

Zaman öyle sollar bizi Gelinmeze yollar bizi Teneşirde ölümüzü Yutup koydurur mezara

(7)

7 TOPRAK ANA

Tüm analar kutsal bana

Gerçek ana toprak ana Dirilere nimet verir Ölenleri de basar bağrına

Bitki hayvan insan demez Hiçbirini ötelemez

Dikeni hor görüp güle yüz vermez Her birini eşit tutar üstünde

Bu evrende gerçek ana Rızık verir sonsuz cana Bir o yana bir bu yana Bizleri toplar dağıtır

(8)

8 KAYIP ZAMAN

Görevli bizlerle gidiş gelişte

Hem düzde yokuşta / hem de inişte Yapacağı her bir işte

Düşünür kalır öylece Saatlerce günlerce Hep evirir devirir Çoğu yerde de derler ki

“Akıllı düşünene kadar Deli oğlunu evlendirir”

(9)

9 CANLILIĞIN EVRELERİ

Dallarda çiçekler

Su kenarlarında kelebekler Beşiklerde bebekler Her biri farkındasız Düşünmeden bilmeden Kendi geleceklerini bekler

Onlarda yol alacaklar

Gelişimlerini tamamlayacaklar Baba anne olacaklar

Yeryüzünde çoğalacaklar

Yaşamadaki tüm bu güzelliklerin Hep farkına varacaklar

(10)

10 SORGULU YOL

Bir belirsizlik her şey her yerde

Yerin göğün üzerinde bir dolu anlam Bir kara sevda belki de

Bir türlü sonuçlanmayan Elleri böğründe kalan Nice çırpınış...

Onca aylar yıllar gelip geçtikçe Haklı bir duruş / var olmak adına Her öteleniş...

Bin bir sıkıntı

Başına çorap örer gibi Olmaz olaydım der gibi Her sorun çözümden uzak Nice gaflet nice tuzak Şöylece bir çevrene bak Kördüğüm olmuş yaşamak

(11)

11 SİLİNMEYEN İZLER

O güzel gözler bir yana

Gülücüklerin bir yana Durmadan essen de bana Yanan ateş benim sana

Sürer gider bu hallerim Kimse bilmez ne çekerim Desem de hep Allah kerim O da unutur hep beni

Bir durur bir koşarım hep Kah susar kah coşarım hep Seni sensiz yaşarım hep Nice zamanlardan beri

(12)

12 ÖZGÜRLEŞMEK

Beni avutma gayrı

Beni uyutma gayrı Boş yere tutma gayrı Gideyim otağıma

Sonsuzluğu solurum Kendime yer bulurum Belki rüya olurum Uçarım uzaklara

(13)

13 TAVSİYE

Hüznünüzü saklarsınız

Çevrenizden

Sevincinizi saklarsınız Kimseler bilmesin diye Yasaklarsınız

Sonra depreşir bunlar içinizde Taşıyamazsınız

Ne güzel olurdu oysa

Deneye deneye sır arkadaşları Tutsaydınız

Sevincinizi üzüntünüzü

Onlarla paylaşsaydınız Daha dik dururdunuz Daha mutlu olurdunuz Tüm zamanlarda...

(14)

14 YAŞANILANI YAŞAMAK

Farklı zamanlarda farklı yerlerde

Onca yaşanmışlık onca anılar Çıkar gelir aklımıza hep onlar Batan sona kadar bizi oyalar

Kimi çocuklukta kimi gençlikte Sevinçli acılı anılarımız

Bırakmazlar bir gün bile yalnız Bizler de onlarsız hiç duramayız

Anımsarız ömür boyu durmadan O aklı karalı geçen her anı Bin bir türlü yaşanılan zamanı Şimdi gibi yakın bize tamamı

(15)

15 GÖRÜNTÜNÜN RESMİ

Çok sakin bir ortamda

Karşılıklı oturan İki tane sessiz adam Eşleri de yanlarında Neşe dolu sürekli İki tatlı kahkaha

Beyler sustu oturdu Hanımları konuştu Hem de öyle mutlular Konuştukça coştular

(16)

16 KISA TANIM

İnsanı insan yapan

Beyin denilen o et Güzellik yüzde bir süs Kol bacak birer alet

Düşünmeyen taş toprak Ağaç çiçek dal yaprak Bizler daha şanslıyız Hep onlara bakarak

(17)

17 SESLENİŞ

Can içinde canım ol gel

Hep şöhretim şanım ol gel Dizimde dermanım ol gel Sensiz be yok hükmündeyim

Sağa sola bakınırım Türlü tavır takınırım Kem gözlerden sakınırım Ben o senin gül yüzünü

Gül yüzünde güller açsın Her tarafa neşe saçsın Sevgin benle kucaklaşsın Hasretliğim bitsin artık

(18)

18 KAPSANIŞ

Önce sen ben ay güneş

Sonra uçsuz bucaksız evren En başında ulu Tanrı Her şeylerin odur ilki Nice araştırılsa dursa da Yok ki daha ötesi

Öyle derinlerde ki Tüm akıllar birleşse Yine gücü yetmez ki Sonsuzluğun önüne Hiçlik dikilemez ki

(19)

19 SEVGİDEKİ IZDIRAP

O güzel yüzleri göremeyince

Nerede olduğunu bilemeyince Sevdayı akıldan silemeyince Eritiyor azar azar gün be gün

Hayaller akıldan hiç çıkmıyor ki Gönüller sevmekten hiç bıkmıyor ki Zaman yüze gülüp bir bakmıyor ki Görmezlikten gelip geçiyor bizi

Geçen yıllar hesabını vermez ki Eskiden görmeyen şimdi görmez ki Olmayan bahçeden gül derilmez ki Elde kalmayanlar gönülde kalır

(20)

20 UNUTULANLAR ÖLÜR

10 KASIM 2017

Sirenler çalar her yıl

Her 10 Kasım sabahı Saat dokuzu beş geçe Atatürk’üm öldü diye Oysa o ölmedi ki

Ne Ankara’da ne de Anıtkabir’de Bu vatanın her yerinde

Yaşıyor o yaşayacak hem de Nice geleceklerde

Bu halkının kalbinde

(21)

21 GÜZELLİĞE VARMAK

Işık olup aydınlatsak ne olur

Karanlıkta kalan bütün yerleri Sevgi olup kucaklasak durmadan Yaşamaya hasret tüm gönülleri

Mutluluğa erse canlar cananlar Aç susuz kalmasa o kimsecikler Çiçek açsa toprağında fidanlar Yüzlerden fışkırsa o gülücükler

(22)

22 BAKIŞ

Yeryüzünün gökyüzünün

İşiten kulağım Gören gözüm Sizlersiniz hep Yaşayıp geldiğim Mevsimler yıllar Gökteki bulutlar Yerdeki sular

İrili ufaklı nice canlılar Bu alemin taşı toprağı Gülü yaprağı

Görüneni görünmeyeni Bilineni bilinmeyeni Hücreden deveye Zerreden küreye Sizlersiniz hep...

Canlı cansız cümle varlığın sesi Bu evrende sonsuz gizem Oluşumun ifadesi

(23)

23 KENDİNİ DIŞLAMAK

Karşıdan karşıya bakan o gözler

Birini mi arar bir yer mi izler Belki de içinde bir hasret gizler Bilemeyiz nedenini kimsenin

Geçmişin içinde gelecek arar Kendi gibi bulur onlara sorar Olmayan aklını boşuna yorar O da öyle harcar zamanlarını

Dününe gününe hep sitem eder Ne ederse akıl kendine eder

Duymuş oradan buradan değişmez kader Kendini devreden çıkarmış gider

(24)

24 ZAMAN

31.12.2017

Zaman bizi süzer geçer Çoğu kez de üzer geçer Derya deniz yüzer geçer Geri dönüşü yok onun

Milyonlarca yıl devinir Nere gider nerden gelir Başına geldikçe bilir Yaşanılan her şeyleri

Deli dolu akar gider Sağa sola bakar gider Bir yerleri yıkar gider Hesapta vermez kimseye

İpi güneşin elinde

Yılda bir kez döner hem de Gecesinde gündüzünde Ne sırlar var belli etmez

Bir yerde alır içine Bir yerde atar dışına Bağımsızdır tek başına Ne isterse yapar onu...

(25)

25 KAN EMİCİLER

01.01.2018

Bu sülükler keneler

Ne biçim kan emiciler Doymadılar bir türlü Hiç durmadan emdiler

Diyelim ki onlar yine hayvanlar İnsanları emenler de insanlar Köşe başı tutmuş her birileri Vampirden de beter onlar

(26)

26 ZORUNLULUK

Ne bu dünya için daha önceden

İstek yapıp gelen var Gelip gördükten sonra

Ne gönüllü geri dönüp ölen var

Yaşam için burada destek yok da köstek var Uzun süre kalmak için burada

Herkeslerde bir aşırı istek var

(27)

27 KAYIP OLMAYAN NESNE

Bu dünyada her taraf

Canlı cansız fotoğraf

Öylece durur yatar Ne güneş doğar onlar için Ne de kıyamet kopar Zamansa bu arada Her gerekeni yapar Kimini havaya kaldırır Kimini yere atar

Canlılığı var eder yok eder Hep böyle gider

(28)

28 ZAMANA TAŞ ATMAK

Adı var sanı var

Şöhreti var şanı var Her zaman her yerde Bulunur durur Hiç de ses çıkarmaz Susar oturur

İsmini bilmeyen yok Cismini de bilen yok Tanıyan yok gören yok Tekelinde bu evren Bir masal havasında Gizemi us ötesi

Sonsuzlukta bir sonsuz Dönen bir çark hepsi Ya akıl tutulması Ya her şeyin ötesi

(29)

29 ÖZLEMSEL SIKINTI

Bu gönlün penceresi

Ne gündüzü gözükür / gözüme sensiz Ne de gecesi

Eli kolu bağlı sanki zamanda Viranedir bulunduğu her anda O canı cananı yoksa yanında Başına çalsın her şeyini alsın da dünya

(30)

30 KARIŞIK

05.01.2018

Gelinilen yer bu dünya

Gidilecek yer bu dünya Yaşanılan her geçmişse Yoruma açık bir rüya

İstersen sus ister anlat İster cambazlık yap Birinden al birine sat Boşuna yorulursun burada

Bu devran hep böle döner Güneş ateş ay da fener Sonsuzluğa yolcu her şey Farkında bile olmadan

Gökyüzü tüm yıldız dolu Sonsuzluğa varır yolu Ne başı var ne de sonu Bu erenden her şeylerin

(31)

31 OLUŞUMDAKİ DERİNLİK

Kışı olsun karı olsun

Yoku olsun varı olsun

Alsın turşusunu kursun Bu gökyüzü yeryüzünün

İyi kötüyü taşırsın

Her türlü hastalığa aşısın Nice yeryüzü başısın Bilmiyor sanma bizleri

Saman yolu söner yanar Milyarlarca güneşi var

Galaksiler kara delikler mağaralar Aklımızın ermediği

Akıl ötesi sonsuzda her iş Birbirini yiyen gidiş Hem ölüm hem de diriliş Sırtı dönük yakın gibi

(32)

32 ZAMAN HIRSIZLIĞI

06.01.2018

Zindanlara sokmayın o insanları

Düşüncelerinden ötürü Özgürlük asıl onların hakkı Niye olsun düşünceler yasaklı

Kuşları da kafeslere koymayın Onların da serbest yaşam haklarını Doğanın verdiği uçma özgürlüklerini Sevgi bencilliği ile ellerinden almayın

Bırakın uçsunlar mavi göklere Giden zaman tekrar geri gelmez ki Böyle düşüncesiz gaddar olmayın

O kuşların mahpusların zamanını çalmayın

(33)

33 YEİS

Şimşek çaktı yağmur yağdı

Yeşil ördek suya daldı Pişmanlıklar birer birer Şimdi hayallerde kaldı

Düşündükçe üzülürüm Onca sensiz yıllarıma Vermezler ki senin ile O yılları geri bana

Duvar gibi duran yıllar Sensiz sana varan yıllar İçimde uhde kaldılar Sıra sıra gerilerde

(34)

34 ŞAŞIRTICILAR

Kimileri hep zorlara alışık

Kimileri kolaylara alışık Çoğunda da akıl karmakarışık Kendisinden haberi yok bir türlü

Nice beklentiler tüm varsayımlar Yalan yanlış o yapılan yayınlar İçimize fırlatılan mayınlar Kırar döker hep bizleri sürekli

Umut edip durur ağlayan gülen Yalana dolana kanıp güvenen Karşısında gizli işler çeviren Saflıklara tuzak o kurnazlıklar

Taşıyamaz ise yuvarlar gider Sulu sözü verir kıraçta güder Yakın uzak demez herkese eder Şeytanlıkta ön sırada hep onlar

(35)

35 MAZİDEKİ GÜZELLİK

Bir hasretlik çöker her gün içime

Sayamam ki sırasıyla kimlere Bellekte yer eden binlercesine Hayalimde gider gider gelirim

Yüzleri gözümün önünden geçer Belleğim içinden hepsini seçer Gruplar kurarız hep üçer beşer Yaşarım onları o günkü gibi

Yaşanılan yerler gözüm önünde Hep dururlar bugünümde dünümde Herkeste farklılık kendi yönünde Hoşgörüyle hep severim onları

(36)

36 VAROLUŞTA SINIRSIZLIK

Gökyüzü evreni içine sığdıran

Alemi tekelinde bulunduran Koskocaman sınırsızca bir ayna Bu yeryüzü

Gökyüzünün bir zerresi sayılan Güneşin güdümünde bir dünya

Kucak kucağa durur burada Dağ taş toprak

Ağaç kök yaprak

İnsanda baş gövde kol bacak Kucak kucağalar her gündüz gece Bir canlı olarak tadarlar yaşamayı Var oldukları sürece

El ele kol kola

Bütünlenir parçalanır durmadan Nice geçmişlerden gelip gider hep Geleceğin içindeki o sonsuz zaman

(37)

37 TOPRAK ANA

Güzelleşirken bitki gövdesinde

Her çiçek yaprak

Bir daha güzelleşirdi gözlerimizde Hareketi bereket doğuran toprak Her bir canlılığı kucaklayarak Kurar sofrasını bu yeryüzüne Üzerine su dökerek

Atmosferden hava ekerek

Taşır yaşamayı geçmişten geleceğe Yaşamanın bayrağını dikerek

(38)

38 BİR KISA YOL

Dünya kocaman

Hayat küçücük

Hem tavuk hem cücük Hepsi içinde

Her bir canlı aynı halde Pamuk ipliği ile

Tutunmuş geleceğe Yel üfürür

Su götürür hemence

Baka kalır yakınları ardından Kurtuluş yok bu hayatın

Peşimizde gezip duran derdinden

(39)

39 İKİ İYİLİKSİZ DÜNYA

Yemek güzel

İçmek güzel

Sevdiklerinle olmak Gönlünce yaşamak Daha da güzel

Bunların ucunda para olmasa Ya da paranın saklandığı yer Kolay da olsa

Hiçbir emek karşılıksız kalmasa Bir de bu insanlar dolandırılmasa Kandırılmasa / sevgi saygı olsa Gül bahçesi gibi güzelleşir bu dünya

(40)

40 BU ÇARKIN İÇİNDE

Gökyüzü uçsuz bucaksız bir çadır

Yeryüzü altından döşeli taban

Nerde emmin dayın eben deden şu an Göçüp giden annen baban

Onlar da çocuktular genç oldular Anne baba ebe dede aynı soydular Yıllarca koştular koşuşturdular Uğraşlarla yoruldular

Vakit bitti yok oldular

Bir yalan dünya bu gelip geçilen Bir hazin yaşamdır konup göçülen Bir ekin misali ekip biçilen

Habersizce faturası kesile Nice doğum nice ölüm zamanda

(41)

41 FARKLI TUTKU

Beni benden alan dilber

Kendisine kalan dilber Sana varan bütün yollar Neden böyle çapraz gider

Senin gibi bulunmaz ki Senden uzak durulmaz ki Dik yokuşta olsa yolun Sana giden yorulmaz ki

(42)

42 ZAMANDA YOLCUK

Kapalı bir kutu

Gelecek zaman İçinde ne olduğu Ne olmadığı Anlaşılamayan

Nice beklenti iken Önünüzdeki yarınlar Nice gelecek mevsim Nice gelecek yıllar Ne çiçekler açacak Ne güzellik saçacak Kim nereden bilsin ki Ne coşkular yaşatacak Akılda fikirde olmayan Neler sunacak

Bir takmışın sonra da O koskocaman bir ömür Düşte görmüşün gibi olacak

(43)

43 ŞEYTANIN GÜCÜ

Nice yıllar geçse de

Birçok sevda bitse de İçerde kalır izi

Şeytan onu fark eder İlla aldatır sizi

(44)

44 YANILMANIN ACISI

Şu anda buradaysak da bizler

Tanık değil miyiz her birine Göremediklerimize

Sesini duyamadıklarımıza

İnanmayalım mı yapılanlara Yalanlara dolandıranlara Çarpanlara çalanlara Tüm oynanan oyunlara

Oturup alkış mı tutalım onlara

Aç gözünü bire soydaş Aç gözünü sen arkadaş İyilerle beraber ol Kötülerden de uzaklaş

(45)

45 FARKINDASIZ YOLCULUK

Bir sınav önümüzde hep

Gelecek günler Mevsimler aylar yıllar Bilinmezlikler...

Yolumuz üstünde dikenler güller Aniden çakıveren o şimşekler Yağmurlar seller

Önüne çıkanı sürükler gider Bakakalır oracıkta arkasından O hüzün keder

Ağlamaklı gözler O vahlar tühler

Yeniden hazırlar kendisini zaman Olan olmuş kalan kalmış dercesine Yeni baştan bir yol çizercesine Milat edip yürür tekrar ısrarla Önüne çıkacak tüm engellere

(46)

46 ÇINAR VE ÇEVRESİ

Bir Ulu çınar durur yolun üstünde

Yanından geçerim çoğu kez onun İnsanlar oturur hep gölgesinde Arkadaş olur gibi çocukları orada Çimler üzerindeki papatyalarla Bir de yakınlarına konan serçelerle Dostluk kurmaya çalışırlar

Her biriyle sıcacık gülücükleriyle Yanlarına sokulurlar

Çocuklar yaklaştıkça onlar Korkup kaçarlar

Sonra da o çocuklar Şaşkın ve üzgün bir halde Minik serçelerle bakakalırlar

(47)

47 GÖREBİLMEK

Geçip giden süreçte

Hesapsızlık hep zarar Boşa harcanan emek Nice koşturmacalar Sömürünün selinde Arkalardan nal toplar

(48)

48 DİLEK

İnsanlarda bu bencillik olmasa

Her konuda bir orta yol bulunsa Dolulardan alıp boşa da koysa Bütün yüzler gülümsese ne olur...

(49)

49 BAKIŞ

Yaşamanın içinde

Her girinti çıkıntı Denk gelirse zevk neşe Denk gelmezse sıkıntı

(50)

50 BİLMECE

Toprak ondan etkilenir

Tohum onunla çimlenir Ara sıra gider gelir Bil bakalım bu nedir

(51)

51 ŞİRİN GÖRÜNTÜ

Nice ağaç orman

Göklere uzanan Yere kök salan Rüzgarda sallanan O keyifli zaman

Bir de o yaprak meyve İçindeki tohum

Hazırlanmakla meşgul Geleceklere...

Üzerlerinde ebruli renkler Güzel sesli kuşlar

Yuva kurmaktalar

Yumurta yapıp kuluçka yatmaktalar Yavru çıkarmaktalar

Üzerlerinde mavi gök Sarı güneş

Bir de gelip geçen Aklı karalı görüntüler

Güneşe göğüs geren bulutlar Nice oyunların oyuncuları O sahnelerde sürekli onlar

(52)

52

YOL BOYU Bir dağ bir bayır öyle

Hep rastgele önümüz Alır gider bizleri Yarınımız dünümüz

(53)

53 BİR GARİP DURUM

İrademiz dışında Dünyaya gelmekteyiz İrademiz dışında Geriye dönmekteyiz Nasıl bir çark içindeyiz Bilmemekteyiz

Akıl şaşıp kalıyor Sonra da düşünerek

O cennete cehenneme varıyor

(54)

54

(55)

55 ÖĞRETMENİM

24 KASIM 2017

Geleceğin mimarısın

Yaşamanın ilacısın İnsanlığın baş tacısın Açtırdığın çiçeklerle

Ufuklara uzanırsın Doğru yanlış hep tanırsın Gelecekte de sen varsın Geçmişte olduğu gibi

Yetiştirir eğitirsin İnsanlığa yön verirsin Yeryüzünde mücevhersin Değerin ölçülmez senin

(56)

56 ZAMANDA AKIŞ

Canlılar içinde insan en seçkin varlık

Bir ucu genişlik bir ucu darlık Bitmez gibi gözükürken bu yaşam Çıkıverir önümüze mezarlık Kaçışı yok dönüşü yok bu yolun

Freni yok bu zamanın durmaz ki Gider misin kalır mısın sormaz ki Ezelden ebede yol alır öyle İndisi bindisi eksik olmaz ki Başına buyruktur öteden beri

(57)

57 ONUR

Öyle içsel bir güdü o

Varlığı da hiçe sayar Yokluğu da hiçe sayar Açlık bile fark etmez hiç Tokluğu da hiçe sayar

Ağlamayı kabullenmez Gülmeyi de hiçe sayar Eş evlat vatan sevgisi Ölmeyi de hiçe sayar

(58)

58 ATATÜRK SEVGİSİ

10.11.2017

Tekrar geldi o on kasım

Sirenler çalıyor yine Atatürk’üm öldü diye O ses hüzün taşıyor da Haberi yok sirenlerin Atam bizde yaşıyor da

(59)

59 KARIŞIK

Öyle böyle yaşıyoruz

Birçok zorluk aşıyoruz Kocaman bir bilinmezlik Bakıp bakıp şaşıyoruz

Diken biziz çiçek biziz Sanal biziz gerçek biziz Gök kubbe altında evimiz Gözümüzü yumsak bile

(60)

60 UNUTULMAYAN UZAK

Akıl almaz bir hevesti belki de

Mekan tuttu senelerce Kapamadım her nedense Mayalandı yüreğimde Gündüz hayalimde Gece düşümde Gezdi durdu aralıksız Onca zaman peşimde Ne kaldırıp atabildim Ne yaklaşıp tutabildim Öyle bir hüzünlü bela

Geçse de üstünden mevsimler yıllar Yakar benim yüreğimi o hala...

(61)

61 SIR

Gözlerin gördüğü gözler

Yüzlerin sevdiği yüzler Zamandaki birçok gizler Kimselerle paylaşılmaz

(62)

62 YANILTICI

Güzellerin giysisi

Göze hoş görünse de Hüner giyside değil yine de O giysinin içinde

(63)

63 ARADAKİ UZAKLIK

Az ötesi hasretken

Yolunda dağ taş ne ki Erişmek için yâre Dışarda kar kış ne ki Dillere destan olmuş O Şirin’in uğruna Ferhat’ın çektikleri

(64)

64 DUA

Başın pınar ayakların göl olsun

İki yanın gül bahçesi yol olsun Tüm çevrende sevenlerin bol olsun Bir ömür her şeyin gönlünce olsun

(65)

65 ZORDA YAŞAMAK

Bir garip yolcudur yolu bilmeyen

Başka ortamlarda dili bilmeyen Sıkıntılar çekip yüzü gülmeyen Neylesin güneşi neylesin ayı Neylesin onca zorluklar içinde O uçsuz bucaksız yalan dünyayı

(66)

66 EZİCİ ÇOKLUK

İçimizde bir şeytan

Dışımızda bin şeytan Nasıl başa çıksın ki Bin şeytanla bir şeytan

(67)

67 ANNE SEVGİSİ

Güneş doğmadan önce yatağımıza

Annemiz gelirdi başucumuza Öpücükleri konardı yanağımıza Hep öyle uyanırdık biz sabahlara

Nasıl da mutlu olurduk sorma Sevincimiz taşardı her bir yana Annemizin gülücüklü bakışlarında Ufacıktım biraz hatırlarım da

Bize dünyaları sunardı candan davranışıyla Usanmadan yorulmadan durmadan Günlerce mevsimlerce yıllarca Hep gözlerim yaşarıyor şu anda O günleri hatırlayıp andıkça

(68)

68 UĞRAK YERİ

Gökyüzünün çatısı yok

Yeryüzünün kapısı yok Süreklilik tapusu yok Herkes göçebe halinde

Hayal meyal geçer gider Bir gün olur göçer gider İstemez de naçar gider Kuralı böyle dünyanın

Burası bir uğrak yeri Başka yerde yok benzeri Ne ileri ne de geri

Böyle konumlanmış her şey

Gençler hayallerle dolu Yaşlılar tüketmiş yolu Belli olmaz sağı solu Yine de yalan dünyanın

Yaşlıyım diye yerinme Ben gencim diye sevinme Kesin değil hiçbiri de

Şaşırtıcı önümüzde her süreç...

(69)

69 BELİRLİ GÜNLER

Anneler Günü Babalar Günü

Öğretmenler Günü Sevgililer Günü Nasıl sığdırırlar hep birer güne Hiç mi yok bunların yarını dünü Su gibi ekmek gibi önemli oysa Olmalı tüm günler onların günü

(70)

70 İRDELEYİŞ

Elimdi ayağımdı

Taş toprak

Belki de bendim bir daha Sonsuzluğun ortasında Kendini arayan ahmak

(71)

71 DOYUMSUZLAR

Yiyin beyler yiyin

Yime zamanıdır şimdi Dünlerde olduğu gibi Bugünlerde de yiyin Yarınlarda da yiyin Bir kez doyduk demeyin Ta ki ölene kadar

Tüm bu dünya nimetleri Hep altında elinizin

Karnınız doysa da her daim Gözünüz doymaz ki sizin...

(72)

72 FARKINDA OLMAK

Bir aydınlık penceredir korkusuzluk

Görebilmek için Yaşamada engelleri Tatmak için özgürlükleri Ölümü öne alan

Ölümü hiçe sayan En etkin silahtır o Düşünceyi ayaklandıran İnkarı mümkün olmayan

Bir evrensel güçtür o tarih boyu Haksızlığın karşısında

Dağ gibi duran

Gerçeğin içinde kendisini arayan Bir tükenmezlik bu insan

(73)

73 ZAMANDAKİ İZLER

Neresi gittiğimiz yer

Geldiğimiz yer

Ne kadar geride saymadık ki hiç O geçen zamanlar

O geçen günler

Acısıyla tatlısıyla bir dolu anı Hep konup göçtüğümüz

Uzaklara öte kanatlanıp uçtuğumuz İçimizde bir karmaşık özlem

Depreşip dururlar hep arada bir Bizlere her zaman yakın görünen Nice sevgilerdir onlar

Yüreklere mühürlenen

(74)

74 SUSKUN

Sürekli çekingen biriydi sanki

Onca güzelliğin içinde Özgürlüğünü yitirmişçesine Hep susup duran

Kendisine sataşıldığında bile Konuşamayan...

Kocaman tabu oluşturulmuş içinde Yıkılamayan

Adı sorulsa da söylemez, adın Eli kolu dili bağlı bir tutsak sanki Selvi boyla ak benizli o kadın

(75)

75 YEŞEREN ANILAR

Özlemin çoğaldı durmadan bende

Bir zerre dahi azalmaz hem de Renk renk çiçekler gibi

Hep açarlar gönülde

(76)

76 ARADAKİ FARK

Gülen yüzler ne güzel

Gülmeyen yüze göre Gülen yüzler hoş bakar Gülemeyen boş bakar Yanlış yapmış seçimini Oluru olmazı kafaya takar

(77)

77 NAFİLE

Ekin eksen bitmez ki

Sevda baştan gitmez ki Gönül versen yetmez ki O seni sevmedikçe Koşturma boştan yere

(78)

78 UNUTULMAYAN GÜNLER

Ne güzeldi çocukluk

Su göletlerinde oynamalı Kenarlarında papatya toplamak Uçuşan kelebeklerin peşinden koşmak Öyle güzeldi oralarda onlarla yaşamak

Yanı başımızda hoplayan zıplayan

Koyunların kuzuları

İneklerin danaları Ne güzellerdi her biri Öyle özlüyorum ki onları

Biraz ötemizdeki Yeşil ekinlerin içinde

Boy gösteren kırmızı gelincikleri Şu an kulağımda gibi sanki

Ekinlerin arasında o çekirge sesleri Bir gün olsun yaşadığım o günleri Unutamam ki... unutamam ki...

(79)

79 ÇİLE

Diz boyuydu her yanda

Kör olası yoksulluk Eşeğimiz yoksa bir de

Sen taşırsın omuzunda bir heybe Azıkları o suları tarlaya

Bitip tükenmez ki gidip gelmezler

O tozlu yollarda Günlerce haftalarca Gerisini sen anla Benim güzel okurum Nasıl bir kader bu O karanlıkta

(80)

80 DERS VERMEK

İncele araştır

Her şeyi dene Aldanma onlara Böyle her sene Tepende taşıma Tekrar boş yere

Sürekli indir bir dönem sonra

Bak nasıl anlarlar hemence İş verilmediğini bir daha Yiyip içip yatanlara

(81)

81 UZAYAN YOL

Mavi bir ırmaktır her iki sevda

Akar gider fırsatını buldukça İki gönül arasında bu yolda Yakınlarda uzaklarda olsa da Hep zor koşullarda ayrı kalsa da Gelir gider mevsimlerce yıllarca

Buluşsa da buluşmasa da Yine de çalar kapısını o esintiler O kalplerin sevgisiyle mutlaka

(82)

82 İKİ TARAF

Bir var gibi bir yok gibi

Bir az gibi bir çok gibi Ölürken hiç yok gibi Bizler için yalan dünya

(83)

83 MUCİZE ŞEY

Akıl ermez bu dünyanın işine

Takmış bütün canlılığı peşine Anaları olmuş bütün canların Kuluçka oturmuş sanki üstüne

Yaşatıyor türlü türlü her canı Bitkileri hayvanları insanı Toprak su havadır öteden beri Canlılığa pompalayan o kanı

Var eder yok eder süreç içinde Değiştirir gider türlü biçimde Kendi bulur formülünü yolunu Bilinmeyen nice sırlar içinde

(84)

84 CAN ORGANLARIMIZ

Bizleri biz yapan bütün organlar

Hele el ayak ve kollar bacaklar Nasıl sürdürebilirdik biz bu yaşamı Onlar bizde olmasalar

Uzak yakın giden onlar Her işleri eden onlar Yüksünmezler bir kez bile Hep gönüllü neden onlar

Toprakları el kol kazar Kalem tutup yazı yazar Bileklerde o sağlam güç Düşman ordusunu bozar

Göz kulak us yönlendirir Doğruyu yanlışı bildirir Yol gösterir ömür boyu Hep sevindirir güldürür

Biz onlarsız olamayız Hiçbir rahat bulamayız

Eksik olmaya görsün bir organ Dünyadan zevk alamayız

(85)

85 ACI ÖYKÜ

Aynı mahallenin sakinleriydi

İki kavgacı adam Önce sözlü sataştılar Sonra yumruklaştılar Peşinden silah çıkardılar Bıçak çıkardılar

Vurdular vuruldular Bir ölü bir yaralı oldular Sanırım alacakları Verecekleri varmış Böyle hesaplaştılar Bir kahvenin önünde Bir ilkbahar gününde Sonra yaralı da öldü Alacakları verecekleri Öylece kaldı

Ne borçlu verdi Ne de alacaklı aldı Arkalarında bir yığın Dulları yetimleri kaldı

(86)

86 ZAMANDA PAZARLIK YOK

Çiçekler açar has güller açar

Yanağında ilkbaharların Bizden alacakları var Bize verecekleri var Bir sonraki yarınların

Bir imrenme bir hevestir hep Zamanlardan beklentiler Bazen düşeş gelseler de Bazen alıp götürürler

Ne ararlar bu yanlışlar içinde Ne bulurlar gerçeklerin dışında Bu cehalet bir musallat herkese Bir sıkıntı insanların başında

(87)

87 ZOR YOLCULUK

Tüm bu yollar yol değil

Hem badal var hem meyil Ne biçim yol bilmezlik Bu kaptan kaptan değil

Arabası çok esi Neden alır bu riski Direksiyon tam laçka Bir yere toslar bizi

Yenince taşıt alınsa Uygunca kaptan bulunsa O beklenen umutlara Daha çabuk varılsa

Baskılara dur denilse Özgürlüğe yol verilse Çiçek açsa her bir taraf Yepyeni baharlar gelse

(88)

88 GÜZELLİKLER

Sabah kalktım

Kahvaltımı yaptım Şöyle bir baktım İçeri güzel dışarı güzel

Çiçeklerle süslü ağaçlar güzel Üzerindeki ötüşen kuşları güzel Sokaktaki çocuklar güzel

Bir köşede yavrusunu emziren kedi güzel Her şeyleri gören gözlerimiz

Ruhumuzu okşayan sözlerimiz güzel Kısacası kısacası yaşamak güzel

(89)

89 UZAKLARIN ÖZLEMİ

Bir ayrı zamandı dünya

Çocukluğumda

O nice mevsimler yazlar baharlar Her biri bir yerde bahçeler bağlar Nisan ayında çıkan renk renk nevruzlar Kırmızı başlıklı gelincikler ak papatyalar Her gün otlattığım o kuzucuklar

Hala hayalimde hep yaşar onlar

Küçükken azık taşıdığım Büyüyünce çift sürdüğüm Ekin biçtiğim tarlalar Kağnılarla sap taşıyıp

Döven sürdüğümüz harmanlar Unutamam hiç birini dün gibi Hayalimden çıkmaz onlar Boz eşeğimiz sarı öküzümüz Her gün birlikte yürüdüğümüz Yakınlarımdı benim onlar Aynı güneşin altında kalırdık Aynı yağmurlarda ıslanırdık

İstesek de birbirimizden ayrılamazdık Yıllarca yıllarca öyle yaşadık

O günler çiçekti sonra soldular

Bir varmış bir yokmuş gibi masal oldular

(90)

90 ZAMANI İRDELEMEK

Belli olmaz zamanın

Gelişi gidişi gizi

Bazı günü düğün bayram Bazı günü sıkar bizi

Durmaz alır gider zaman Ne ederse eder zaman Çoban gibi güder zaman Her yerlerde hepimizi

İki ucu iki sonsuz Kedisi bacaksız kolsuz Taşır gider yeri göğü Bir başına onsuz bunsuz

Zaman deyip geçilmez ki Ona yoldaş seçilmez ki Kılıf bulup biçilmez ki Dört bir yanı da sonsuzda

Şekli yok şemalı yok Görünürde cemali yok Resmini çekelim desek Poz verecek bir hali yok

Akıl almaz bir nesne o Uzar gider yolu pek çok Yaşayana vardır da hep Ölen için sanki hiç yok

(91)

91 DEĞİŞİK TİPLER

Dilsiz gibi konuşmazlar sessizler

Aslında dilleri var da Eleştiremezler yanlışlıkları Boş martavalları hep atarlar da Akıl sır ermez ki asla onlara

Bir şeyleri taklit yaparcasına Sanırım imreniyorlar kukla olmaya

(92)

92 MUSALLATIMIZ

Yer değiştirsek de

Yurt değiştirsek de Köşe bucak sinsek de Alır götürür bizi

Biz onu sevmesek de...

Doktorlara varsak da Bir çok ilaç alsak da Yine de bulur ölüm Kapanıp saklansak da

(93)

93 TANRIM

Özel mülkün her bir carlık her bir yer

Bir sonsuzdan bir sonsuza Var edersin yok edersin her teni Neden var ettiğin göremez seni

Bir kez çıksan bir gözüksen ortaya Secde eder canlı cansız hep sana Sarsılır bu uçsuz bucaksız evren Çöker haşmetinden bu koca dünya

Sonsuzluğun hem başında da Hem sonunda da sen varsın Seni anlatmaya yetmez ki diller Bu evreni gökleri tek kapsayansın

(94)

94 ZAMANDAKİ SIKINTI

Göz göze gelmişken

Elimiz elimizdeyken Dilimiz dilimizdeyken İkimiz birbirimizdeyken Zaman dursa biraz Beklese bizi

Acelemiz varken Bir yere koşarken Fırsatlar elden kaçarken

Zaman biraz durup beklese bizi

(95)

95 YÜREĞE SIĞMAYAN SEVGİLER

Kısa bir süre geçmeden hemen

Mesafeler arası özlemler başlar Kulaklar o sesleri duyamasalar Gözler o yüzleri göremeseler Yıkılıp perişan olurlar

Böyle bu sevgiler bu ahbaplıklar Çeker birbiri mıknatıs gibi Aşağıdan yukarıdan

Köyler arasından şehirler arasında Çıkar gelir iki gönül arasından Türlü yollardan

Denizden havadan karadan Öyle yaratmış bunu yaratan

Suyun eğimine aktığı kadar doğal Gönlün gönle akması

Gözlerin gözlere bakması Arada bir kıvılcım atması

Selam olsun bu alemde Sevilene sevene

Selam olsun benden yana Kucak kucak her birine Aslı’sına Kerem’ine Ferhat’ına Şirin’ine

(96)

96 MAZİDEN İZLER

At eşek öküz harman

Ekin orak sap saman Hep o gerilerde kalan Yaşanan ilkel zaman

(97)

97 VARLIĞA ÖZEL

İster gerçekçi ol

İster hava at

Bu yaşam içinde her şey Alabildiğine bir teferruat

(98)

98 DOST VE DÜŞMAN

Sevgidir sarıp sarmalayan

Koruyup kollayan illa ki bizi Nerede bir dostluk güzellik varsa Onlardır mutlaka sevginin izi

(99)

99 ZAVALLI

Hastadır da çoktan beri

Neden niçin bilmiyoruz Hiç olmayan aklı ile

Herkeslere her gün akıl veriyor

(100)

100 UZAKLARA TAKILMAK

Ne sesleri kaldı

Kulağımızda o kimselerin Ne izleri kaldı bu topraklarda O emeklerin

Hayal edip bakınca da

Anılardan bin bir resim uzaklarda Tarlalarda çift sürenler

Sarı sıcakta ekin biçenler Oraktan harmana göçenler Kağnılarla dövenlerle O ömrünü geçirenler Peş peşe göçüp gittiler

Belleğimden çıkmaz hala o günler

(101)

101 GELECEKLE SÖYLEŞİ

Sana bağlanmışız güzel gelecek

Bizim halimizi sensin bilecek Kimi gül açacak kimi derecek Bizler bu ortamın her bir yerinde

Yükseğe engine boyun eğmişiz Nerelerden çıkıp nere gelmişiz Nerede ağlayıp nerde gülmüşüz Farkında değiliz geçen zamanın

Karmakarışığız şu an gelecek

Yok mu hiç yarınında bir şey verecek Bu insanlar böyle hayal görecek At git omuzundan istemiyorsan

(102)

102 BAKILDIĞINDA

Hayal ne ki

Umut ne ki

Mutluluğa ermek her ikisinde Hedeflerdeki

Gönül koşsa da Hep peşlerinden Tutamazsa Gözden kaçar Elleri havada öylece Hep kalır naçar

(103)

103 DÜNLERİN BUGÜNÜ

Bu yurdun her yanında

Doğrular da yanlışlar da bizimdir Döner dolaşır hep orda burada Bize çıkar faturası sonunda

Ortağız bu yurdun her bir yanına Ve de akına karasına

Taşına toprağına borcuna parasına Varsa varlığına

Yoksa yokluğuna

Hem de öyle bir ortağız ki Uğrunda ölmek pahasına

(104)

104 SEVDALARIN ACISI

Mutluluk verir gönüllere

O sıcacık her sevda Sonları Ferhat gibi Mecnun gibi olmasa Nesimi gibi soyulmasa Mansur gibi yanmasa Bu aşkların sonları Bir kör düğüm olmasa Benimse dileklerim Bu sevdalar bundan sonra Hep özgür yol alsa

Hep özgürce yaşasa

(105)

105 BAKIŞ

Doğru yanlış her ortamda yaşıyor

İnsanlar da durmaksızın koşuyor Kimi sürünüyor kimi coşuyor Tepenin tabana cezası gibi

Acı zulüm bugünleri aşmalı Az da olsa hep ileri koşmalı Yalan yanlış önümüzden kaçmalı Hedef koymalıyız gelecek için

Adaletin aslı yok ki hep kayıp İnsanın insana yaptığı ayıp Doğruyu yanlışı araştırmayıp Koyun olur isen güderler böyle

Böyle adalete akıl şaşıyor Azınlık tok çoğunluk aç yaşıyor Demesinler İzzet yara kaşıyor Yaralar kansere dönüşmüş çoktan

(106)

106 SEVGİ ÇEKİCİLİĞİ

Bir sevda kanatlanıp uçan

Gördüğü yerlere türlü esintilere Mavi gökyüzünden yeryüzüne inen Ölçüsü tartısı hiç bilinmeyen

Tüm o sarmal sevgiler de O bir avuç yüreklerde Olanca esnekliği ile Uçuk uçuk gönüllerde Yol bilmese yöntem bilmese Akar eğimine sular gibi

Kendi kendine Nice zamanlardan türküler gibi Nice ötelerden öyküler gibi Geçmişlerden geleceğe Hep taşır bizi

(107)

107 KARANLIĞIN ÜRÜNLERİ

Yaratır ortamını karanlık

O gözler bizleri görmesin diye İrdeleyip düşünmesin

Kimselerin aklı ermesin diye

Vuran vurana Kıran kırana Çalan çalana

Kısacası gücü gücü yetene olsun da Böyle yaşansın diye

Bu sistemler çağlar boyu Hep yaşanıp gelmekte Bu oynanan oyunlar da

Kan emicilerine hizmet etmekte

(108)

108 KIYAS

Geçmiş zamanlara ait

Yer altında yer üstünde Birçok kalıntılar var Onca yazılar resimler İrili ufaklı heykeller Kullanılan eşyalar

Akıl durdurucu öbür yanda

O dikili taşlar o kemerler onca yapılar Geçmişe ait o belgeler

Gelecek içinse elimizde Yarın bile yok...

(109)

109 GENELLEME

Bir tutkudur insanlarda

Aydınlıklar gibi Karanlıklar da

Piyasada kurtlu baklaların da Kör alıcıları hep bulunur mutlaka

Bu yaşam içinde nice oyunlar Bir bakış değil ki sıradan bunlar Açlar toklar varlar yoklar Bir korku karanlığı şu an

Yaşanılmakta olan tüm tuhaflıklar

(110)

110 AH BU SEVDALAR

Susuzluğa su gibi

Açlığa ekmek gibi Demire mıknatıs gibi Çeker gider hep bizleri Elimizde olmadan Akılı da çevreyi de Hep devreden çıkarır Alay edeni de görmez Kınayanı da görmez Şartlandığı yere varır

(111)

111 AT GÖZLÜKLERİ

Gözlerine at gözlüğü takarlar

Sağı solu göremeden bakanlar Olandan bitenden habersiz onlar Dizginleri sahibinin elinde

Ster arabalarına koşarlar Arabadan çözüp çifte koşarlar İster binek yapıp dağlar aşarlar Bir ömür onların emrindedirler

Ne güzel fırsattır bu cambazlara Yazık o gözlüğü hep takanlara Her günü dününden beter olsa da Of! Demezler nasıl bir huy bilmem ki

(112)

112 TEMKİNLİ GİTMEK

Umuttur ilerde hedefe varış

Yeryüzü üstünde bitmez bu yarış İstersen yaz olsun istersen tam kış Aklın yolu bir doğruya varmaktır

İklimler zamanlar ona vız gelir Süre daraldıkça daha hız gelir Ördeğe çıkmışken belki kaz gelir Aklın yolu pişmanlıktan kaçınmak

Önce hedefleri seçerek gider O yer uzaktaysa uçarak gider Tesadüfse hemencecik belli eder Varacağı yerin ne olduğunu

(113)

113 ÖLÇÜLER FARKLI

Herkesi canından bezdirmektedir

Kara kaderleri yazdırmaktadır Ayak altlarında ezdirmektedir Bundan daha kötü ne olabilir

Bileni sormayı akıl etmedi Ben bilirim dedi aklı yetmedi Zaman zaman hiç durmadı kükredi Bulunmaz bir nimet sandı kendini

Yalan yanlış yuvarladı Hiç de kimseye sormadı Kendinden akıllılar yok sandı Kendisinin de suçu yok aslında Olan aklı o kadardı

(114)

114 TÜRK ASKERİ

Cesur yürek Türk askeri

Kucak kucak selam size Cihan bilir de diyemez Dünyayı getirirsiniz dize

Vatan size minnettardır Sizinle çarpar kalbimiz

En büyük armağan Türk Ulusuna Her cephede zaferiniz

Sonsuza dek var olun hep Başımızın üzerinde Sizin gerçek yerleriniz Bu ulusun yüreğinde

Göğsümüz kabarır bunca zamandır Tarih boyu biz sizleri andıkça Kuşaktan kuşağa aktarırız hep O büyük zaferler sıralandıkça

(115)

115 ZAVALLILIK

İlerde bir yol var bilmediğimiz

İstemeye istemeye o çukura girdiğimiz Ötesinde bir şaşkınlık bir hiçlik

Hissedip de göremediğimiz

İster kabullenme ister kabullen Budur görünen budur bilinen Karşı çıkılsa da acizlik sonu

Kimsenin elinden bir şey gelmeyen

Bir sonsuzdan bir sonsuza Bir kanatsız uçuş zaman Bu sistemin kanununda Ömürden öteye varılamayan

(116)

116 KARANLIĞIN MİMARLARI

Koyu karanlığı sever hırsızlar

Bıkıp usanmadan çalar çarparlar Hele bir de ay buluta girerse Akla gelmeyecek işler yaparlar

Karanlık onların yuvalarıdır Her türlü kötülük mayalarıdır Doğrulukla işi olmaz bir zerre Palavra onların havalarıdır

Doğru görünürler eğri yürürler Kötülüğün her yolunu bilirler Hilesine akıl yetmez bir türlü Ağlatmadan önce az güldürürler

(117)

117 ŞEYTANCA

Hacda şeytan taşlarız

Oysa bizde yuvası Sırtımızı dönsek de Gelir bize havası

Şeytanı göremeyiz Ne kendi var ne izi Kanmayalım desek de Yine kandırır bizi

Şeytanın adı kötü Kendisi adından kötü Mazbutu da yanıltır Her gün şeytanca dürtü

(118)

118 ZAMANDAKİ HALLER

Ateş düşer köz düşer

Kalp kırılır yüz düşer Hepsi de yakar geçer Farkında olunmazsa

Eğri doğru yarışır Yalan yanlış karışır Tartışanlar barışır Orta yolu bulunursa

Karşıtların birliği var Yaşamanın dirliği var Akıl eğitilmezse Aklında körlüğü var

(119)

119 ARAYIŞ

Bir rüyasın inan her gün gördüğüm

Hayalimde sefasını sürdüğüm Sanki içerimde tam bir kördüğüm Yetmez mi ki çektiğimiz haydi de bana

Özlemin çoğalır arar dururum Sana yakınlara sorar dururum Susuz ağaç gibi bir gün kururum Sen benim halimi bilene kadar

Doğruyu yanlışı çok geç sezerim Akıl başta değil mecnun gezerim Çoğu zaman bu canımdan bezerim Sensizlik başıma vurduğu zaman

(120)

120 UÇUŞ

Uçardı kanatlar her gün peş peşe

Ya bir sevgiye doğru Ya bir güçlüğe doğru

Düşerdi kanat kuyruk zamanla Ağırdan ağırdan

Kocaman bir hiçliğe doğru

Hep ısrarla sürer gider bu durum Geçmişten geleceğe öte

Taşır yol boyu her şeyi Kadırgalı bir yel gibi Boz bulanık bir sel gibi Yuvarlayıp götürür hep Her önüne geleni

Dönüşü olmayan sihirli yere Taşır durur hep ezelden ebede

(121)

121 BAKIŞ

Keyfi yerindedir herkesin şu an

Cemre toprağa düşmüşken Ağaçlar çiçekleri açmışken Güneş kocaman doğmuşken

Daha ne istenebilir ki bu sunumlardan başka Onca can canan bir aradayken

Bu denli güzellikler varken Dünya bize kucağını açmışken Tadını çıkarmak gerekmez mi Bu yaşamanın...

Hal böyleyken

(122)

122 GÜDÜMLENİŞ

Bir sevgi kalplerde devinip duran

Aklını fikrini bu yönde yoran Hayaller içinde yol bulamayan Bir adım öteye geçemedi ki

Sen gidersin o da gelir peşine Bazen olur gece girer düşüne Hep şaşarsın bu feleğin işine Doğruyu yanlışı bilemedin ki

Nice zamanlara ferman okudun Gönülün içinde sevgi dokudun Sınırının ötesinde yokudun Hukuk çiğnemedin bugüne kadar

(123)

123 BELİRLİ GÜNLER

Kadınlar Günü ne ki

Kadını anmak için Bir tek sekiz Marttaki Üç yüz atmış beş günü İnce ince doğrasak Bir tek güne sığmaz ki

Bütün günlerin günü Para harcatmak için Sermayenin ürünü Tüm sevgiler kalplerde Ömrümüzün her günü

(124)

124 GÖNÜL KOŞUSU

Gönül istemleri baskıda kaldı

Onca güzellikler askıda kaldı Yaşanmadı onlar sanki masaldı Uzaklardan bakılınca her biri

Nice hayal nice duygu oynaştı Zaman geldi birbiriyle kaynaştı Çoğu yerde nice engeller aştı Geçen zamanlarda o gönülcükler

Her birinin hikayesi bir başka Her bir gönül düşer illa bir aşka Arada bir hayal çıksa da saçma Yine geleceğe yol bulur gider

(125)

125 YORUMSUZ YORUM

Bu evrenin her yerinde

Yaşayan bütün canlılar İlla bir gün sonlanırlar Erirler toprak olurlar Sonra yeniden doğarlar

Zamansa sonsuza taşır onları Yarı cansız yarı canlı

Aklın yetmediği yerlere

Nice geçmişlerden nice geleceklere

Bir yığın yanıtsız soru Suali verilemeyen

Bilimle fenle de çözülemeyen Bir dolu külfet o akılları çeldiren

(126)

126 DÜNYA KADINLARINA

8 Mart 2018

Bir şahane baştan sona her kadın

Yeryüzü çiçeklerince hoş duran Bize yaşamayı sunan o anaların Varlığından var olmuşuz onların

Ha toprak ana ha kadın ana Var etmekte canlılığı beraber Tarih boyu adım adım yan yana Hep sürecek sonsuza dek daha da...

Canlılığı üretendir sürekli

Bu görevi sürdüren ak göğsünden sütler veren O fedakar analara

Sevgiler saygılar bizden onlara

Onlar bizim saygıdeğer eşimiz Hayat veren güneşimiz

Kimileri anamız kimileri bacımız Her birisi tepemizde baş tacımız

Sizler kutsal meleksiniz Nice güzel dileksiniz Dağlar gibi yüreksiniz Bizi içinde taşıyan

(127)

127 ÇAĞRIŞIM

Bir güneş doğdu üstüme

Kış ortasında Tam yazdan kalma

Bir de sen gelmiştin yanıma Üzeri çiçekli giysilerinle Mis gibi güzel kokularınla

İlkbaharı yaşıyorum sanmıştım O kışın ortasında

I sıcacık havanla

Geçmiş yıllarımızdaki gibi Kuzu otlattığımız çayırlarda Her ilkbaharda

O günleri hatırlarım yeniden Bizleri buluşturan o anılarda

O kış soğuğu bile sıcacık gelirdi bana

(128)

128 EN YAKIN

Sen onu göklerde yerde arama

Senden daha yakın her zaman sana Darda zorda kaldığından bir ara Her insan sığınır illa ki ona

Nere gider nerden gelir bunca can Önü sonunu anlaşılamayan

Bir dönüşüm evren gibi kocaman Akılları karıştırıp şaşırtan

Bunları var eden bir güç aranır O güç dediğimi işte Tanrıdır Tüm akıllar o bir güce bağlıdır Yanıtsız kaldığı bilinmezlikte...

(129)

129 SINIRSIZLIK

Kimileri el ele gezer

Kimileri kol kola gezer İnsanların erişemedikleri Eriştiklerinden daha da güzel

Zaman akar su akar Yol akar yolcu akar İnsanların gözleri Önce güzele bakar

Her akıl önde gider Yolunu belli eder Bir çıkmaza girerse Kendine yazık eder

(130)

130 SIYRIK

Öyle peşin hükümlüyüz ki

Dağ taş kar kış sökmez bize Yürürüz azıcık bildiğimize Kafada akıl da yok zaten Kalbur suda ne getirirse...

İnce eleyip sık dokumayız Akrep var sanırız içinde Kitap açıp okumayız

Yalanları essah sanıp dinleriz yine Yıllar yılı aynı ağızlardan

Aklımız basmaz ki araştırmaya Onlar varır asıl olan hedefe Biz tozlu yollarda kalırız yaya

(131)

131 KORKUNÇ BİR DRAM

Birbirinden beter yaşanan her yıl

İster komaya gir istersen bayıl İster mezarlıkta bir ölü sayıl Yine de gelirler oy istemeye

Utanma arlanma bilmez ki bunlar Burunları hep yalanla uzarlar Ölmeden insana mezar kazarlar Hemen cehenneme girsinler diye Orda da belasını bulsunlar diye

Çıkarları için hep insan sever Seviyor gösterip aslında döver Bunların işine akıl mı erer

Şeytan bile destur ister geçerken

(132)

132 ŞAŞKINLIK

Yorgun bedenler gibiyiz

Tam iki arada bir deredeyiz Bilmiyoruz ne haldeyiz neredeyiz Farkında olmadan geldik hepimiz Yemek içmek için mi

Konup göçmek için mi Saklı gibi ilerisi gerisi Sadece beşikte mezar arası Önü sonu belirsiz

Akıl almaz bir yolculuk burası

(133)

133 BU KADAR

Nerde kaldı bilinmez

Yaşanan ömürler Yaşanan günler

Geçmişin içine hep gömüldüler Ebe dede emmi dayı

Ne dizleri kaldı Ne ayakları Ne elleri kaldı Ne parmakları

Ne de edindikleri malları

Askerlik yapıyor gibi görev aldılar Daha sonra hep yorulup kaldılar Yaşamak uğruna şehit oldular Başlarına geleceklerin farkındaydılar Böyle bile bile lades oldular

(134)

134 DURAĞANLIK

Bir rüya gibi yer gök

Varlık yokluk Sessizliğin içinde

Susup kalmış gibi sanki her şey Bu durağanlık karanlığın gölgesinde Kendi halinde

Yarı uykuda yarı uyanık

Rüzgarın hafiften sesi Bir ninni gibi

Alır gider uykunun derinliğine Daha da sizi

(135)

135 GİZEMLİ SERGİ

Nedir bizi çeken birbirimize

Sevgi saygı özlemler mi Tatlı dilde o sözler mi Uçuk uçuk hey heyler mi Yoksa başka bir şeyler mi

Uzayıp giden o nice yollarda Sarılmaya hazır duran kollarda Nöbet mi tutacak tüm bu gönüller Tükenip giderken bir bir ömürler Özlemle yaşanan son demlerde Bir de hasret mi ölsünler

(136)

136 KÖR TUTKU

Üzerlerden ırak olsun

O kara sevda

Zamanla yer yapa yapa Girmeye görsün beyine Bir vida gibi

Ne şimdisi belli Ne akıbeti

Süründürür gider Ölene kadar

Örnek dolu bu hususta Leyla ile Mecnun Tahir ile Zühre Ferhat ile Şirin

Dillere düşenler diyelim bunlar Tarih boyu bunlar gibi daha Niceleri niceleri var

Anlatmakla bitmez Türlü sevdalar

(137)

137 YANSIMA

Sevgiler sel olur akar gönülden

Azar azar gider her gün ömürden Sürmeler çekmişsin sanki kömürden Ela gözlerinin hemen üstüne

Seni gören bakmalar kıyamaz Seni seven sevmelere doyamaz Özense de kimse sana uyamaz Çok farklı yaratmış seni yaratan

Zor bulunur senin gibi bir güzel Tepeden tırnağa her yanın özel Adın o çevrede söylenir gezer Destan olmuş güzelliğin dillere

(138)

138 KENDİNİ DEĞİŞTİRMEK

Hep soğuk bir güne benzer

Yalnız geçen tüm zamanlar Kar üstünde bocalayan Bir korkak tavşan misali Kendini dinlerken yürek Belki çevresini görür düşünde Karlar eriyince bahar gelince Belki özgüveni kamçılanır bir daha İlk uyanışta

Katılır doğadaki sevince

Atar korkusunu ötelere Çekirgeler türkü söylerken Bozkırlarda gecelere

Yıldızlarla sevişirken o gözler Bütün doğayı kucaklamak üzere Ne yalnızlık kalır duygularında Ne korku kalır belleğinde

Sevgi dolu bir dünya kurar kendine Korkuyu sevgiyle yenen yüreğinde

(139)

139 BEBEK

Yeni doğdun bebek aç gözlerini

Burası alabildiğine farklıca bir yer Bir kurtlar sofrası kocaman dünya Ağlamayanlara meme yok burada

Yaşadıkça göreceksin önünü Büyüyeceksin yürüyeceksin Düşüneceksin öğreneceksin Kendi işini kendin göreceksin

Türlü türlü halleri var dünyanın Yemeğini kendin yiyeceksin Suyunu kendin içeceksin Çişine kendin gideceksin

Daha sonra okulun başlayacak Kalem tutacaksın yazı yazacaksın Gerektiğinde toprak kazacaksın

Büyüdükçe her şeyleri daha iyi anlayacaksın

Çeker kendisine uğraşlar seni Öyle hızlı geçiverir ki zaman Onu boşa harcamayın aman Pişmanlık duyarsınız sonradan Yazık edersiniz kendinize Üzülürüm ben de kıyamam size

(140)

140 SEVGİLER CANLI KALIR

Bütün yakınlarım

Uzak yakın nice tanıdıklarım Belleğimde güzel güzel Yerleri var onların

Bana bakar gibiler Bana güler gibiler Benimle ara ara Sessizce söyleşirler

Hayallerde buluşuruz Rüyalarda görüşürüz Zaman silemez ki eski izleri Gerçek seviyorsak bizler bizleri

(141)

141 YAŞAMAK BİR HİKAYE Mİ

Güçlüyken gençken

Bir dev gibi durdular Nağralar attılar Coştular coşturdular

Kısa bir süre sonra ise

Hiçliklerinin farkında vardılar Bir tuhaf oldular

Yaşlar ilerledikçe Hemen durgunlaştılar Ve de susup oturdular

Hesap kitap yapıp dediler ki Aha işte koca dünya bu kadar Canlı cansız kabul eden Bir sığınak bir hangar...

(142)

142 HAWKİNG

14.03.2018

ÖLÜM GÜNÜ

Hawking’in vücudu sanki Esnek bir yaymış

Beden bir tarafa dönmüş Boyun bir yana kaymış

Dudak geriye çekilmiş

Dişler sırasıyla bir yana çıkmış Adamın aklı fırlamış yerinden Dünyada en öne çıkmış

(143)

143 KORKULU YOL

İçimizde yola çıkmış

Özgürce ve de hürce bir sevda Bizleri sollayıp giden tam bir canavar Karanlık bir ortamda

Zorlanıyoruz durdurmaya Suspus olmuş her taraf

Önümüzde uzun yüksek bir duvar Zindan gibi bir engel var

Bilmiyoruz daha nereye kadar Yakın mı uzak mı varılacak yer

(144)

144 ÇARESİZLİK

Çiçek olsam açardım

Kanat olsam uçardım Çaresizdim naçardım Sana varacak yollarda

Kimi görür görmez kanar Hemen ateşine yanar Bu acı faturaların her biri Karşılık görmeyen sevene çıkar

(145)

145 ÇİLE DAMI

Mahpushane içinde

Önün duvar çepeçevre Ne vadi görürsün Ne dağ görürsün Ne bahçe görürsün Ne bağ görürsün

Kasvetli bir alanda Kendin içeride Hayallerin dışarıda Belki arada bir Rüya görürsün Özgürlüğe hasret Her gün ölürsün

(146)

146 ZAMAN İÇİNDE DEVİNİM

Kendini arıyor herkes şu anda

Ülke ülke şehir şehir

Gezip dolaşıyor nice zamanda Kimileri bahçede

Kimileri tarlada

Kimileri çarşıda pazarda Cadde boyu dükkanlarda Kimileri vardiyalı fabrikalarda Kimileri tarım işçisi

Sıra sıra tarlalarda

Kimileri kolaylarda Kimileri zorlarda Öyleyken yine de

Herkes memnun halinden Vur patlasın çal oynasın Bu dünya...

(147)

147 TUTKUDAKİ DERİNLİK

Açan çiçek sensin orda

Yanan ateş benim burada Seven sevdiğini arar durur da Sevilen farkında varmaz bir türlü

Kaşı güzel gözü güzel Yüzü güzel özü güzel Dilindeki sözü güzel

Nasıl anlatayım bilmiyorum ki

Hangi yandan baksam o yarıdan güzel

(148)

148 İÇİMDEKİ ÜÇ SEVGİLİ

Sevgi dolu yüreğimde sürekli

Atatürk’e bu ulusa bu yurda

Ölürüm ben hiç gözümü kırpmadan Gerekirse her an onlar uğruna

Onlar olmasaydı nasıl olurduk Bu güzel günleri nerden bulurduk Başka ülkelere tutsak olurduk Çıkmasaydı o Samsun’a Atatürk

Çıkış yolu buldu en karanlıkta Akılların tutulduğu bir anda

Seymenlerle karşılandı o Ankara’da

Koca bir ulusu tek bir yürek yapıverdi bir anda

Ferman okudu yedi ulusa birden Böyle uyandırıldı Türk Ulusu yerinden Destan yazdı dünyaya Afyon cephesinden

Seslen M. Kemal: “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri!”

Bir daha kazındı orada belleklere o Kurtuluş Savaşıyla Çanakkale zaferi

(149)

149 İÇ İÇELİK

Onca ağaçlar bitkiler

Çiçeklerini saklar gözlere Güzelliklerini saklar bizlere Türlü renklere bürünüp

Devamını sürdürürler durmadan Sayısız ilkbaharlarda

Tohumlarını hemence attılar toprağa Yeşil yaprak arasında

Meyveye dönüştürür her yazda Rahatladılar sonra da

Yıllarca asırlarca

Bu serüven sürer gider onlarda Bir evrensel yöneltme var zamanda

(150)

150 SAPKINLIK

Durmaksızın bu yaşamın içinde

Yol bir yana yön bir yana gidiyor Akıllar direksiyonda yeterli değil Nerelere gittiğini bilmiyor

İpin ucu onun bunun elinde İşçi çalışıyor karın doymuyor Emek hırsızları köşe başında Ölmeyecek kadar lokma veriyor

Neler çektik bu gidişten onlardan Eğri büğrü yalan yanlış yollardan Bıktık gerilerde nal toplamaktan Bu halkımın günahı ne bu kadar

Hüzün dolu bu yüreğim hep böyle Ben kendimi nerelerde eğleyim Şaşıp kalıyorum tüm bu hallere

Alan memnun satan memnun neyleyim...

(151)

151 YÜREĞİMİN SESİ

Sitemdeki can arkadaşlarım

Dünlerim yarınlarım Canım gibi sevdiğim Nice güzel canlarım

Yaşanacak ömrünüze Acı hüzün gelmesin O güzel yüzünüzde

Gülücükleriniz hiç eksilmesin

(152)

152 ARSIZ DUYGU

Nice haftalar aylar

Nice mevsimler yıllar

Küllenmeye yüz tutsalar yine de Ölmez eski sevdalar

Unutuldu sanılsa da Akıl bir an yanılsa da Sevda durur derinlerde Tüm kapılar kapansa da

(153)

153 ÖN VE SON

Bugünleri yaşarız

Yarın onlar dün olur Hep toplanır birikir Sonra bir ömür olur

Hiç farkında olmadan O ömür de tükenir Nerde nasıl bilinmez Ayrılık günü gelir

Can gider beden kalır Sonra musalla taşı Peşi sıra bir dolu Arkasından göz yaşı

Sistem böyle kurulmuş Neler görüp ne etmek Acı tatlı yaşayıp Sonra sonsuza gitmek

Referanslar

Benzer Belgeler

Sosyal fobisi olan kişi, aşırı endişe duyduğu için toplumsal ortamlardan kaçar, kaça- madığı durumlarda da bu şiddetli kaygı ve sıkıntıya katlanır.. Sosyal fobi

Türkiye’nin Paris Büyükelçi­ si Adnan Bulak, Orly Katliamı Davası sonunda Fransız adaleti­ nin vermiş olduğu kararı bu se­ fer tatmin edici bulduklarını ve

Ku­ lis’i geçtikten hemen sonra bir zamanların Ye­ ni Melek Sineması’na giden pasajda, içkisiz olan, ama Türk mutfağının en güzel örnek­ lerini sunan Hacı

 Özellikle ana karakterlerden biri olan Kee’nin siyahi olması ve uzun yıllar sonra dünyada ilk defa bir çocuğu doğuran kadın olması filmin politik altyapısında

Bruselloz; tüm dünyada yaygın olarak görülen, özellikle Ortadoğu ve Akdeniz ülkelerinin çoğunda olduğu gibi ülkemizde de ende- mik olan, hayvanlardan insanlara

Diyabetik ayak infeksiyonlarında genel olarak en sık karşılaşılan mikroorganizmalar S.aureus, streptokoklar, Gram negatif çomaklar ve anaeroblar olup bunların

• 7- Zehirli yılanlarda üst çenenin ön ucunda iki tane zehir dişi vardır,.. zehirsiz

Yani, kısa vade talep daha esnek değildir ve kısa vadede uzun vadeden çok vergi yükü tüketicinin üzerindedir.. BELİRSİZLİĞİ de Kabul edebiliriz eğer cevap verginin