• Sonuç bulunamadı

ÞÝRÝN KELEBEK. Yazan. Mehmet ERDOÐAN

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÞÝRÝN KELEBEK. Yazan. Mehmet ERDOÐAN"

Copied!
41
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

Yazan

Mehmet ERDOÐAN

ÞÝRÝN

KELEBEK

(3)

ÞÝRÝN KELEBEK Altýn Kuþ Masal Serisi -9- Copyright © Muþtu Yayýnlarý, 2005

Bu kitaptaki metin ve resimlerin, tamamýnýn ya da bir kýsmýnýn, kitabý yayýmlayan þirketin önceden yazýlý izni olmaksýzýn elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayýt sistemi ile çoðaltýlmasý, yayýmlanmasý ve depolanmasý yasaktýr.

Editör Osman KAPLAN Görsel Yönetmen Engin ÇÝFTÇÝ Akademik Ýnceleme

Muhittin KÜÇÜK, Dr. F. Muharrem YILDIZ Çizimler

Murat BÝNGÖL Mizanpaj Hasan AYDIN

Kapak Mernuþ KALKAN

975-6031-11-5ISBN

Basým Yeri ve Yýlý

Çaðlayan Matbaasý / ÝZMÝR Tel:(0232) 252 20 96 Aralýk2005

Genel Daðýtým Gökkuþaðý Pazarlama ve Daðýtým Alayköþkü Cad. No:12Caðaloðlu/ÝSTANBUL Tel:(0212) 519 39 33 Faks:(0212) 519 39 01

Muþtu Yayýnlarý

Emniyet Mahallesi Huzur Sokak No:5 34676 Üsküdar/ÝSTANBUL Tel:(0216) 318 42 88 Faks:(0216) 318 52 20

(4)

Ý Ç Ý N D E K Ý L E R

1

KELEBEKÞÝRÝN

20

YAVRUTORÝK

(5)

ÞÝRÝN KELEBEK

(6)

Bahar mevsimiydi. Kozasýndan yeni çýk- mýþtý. Güzelliðini suda gördü. Aman Al- lah’ým o ne renklerdi öyle. Kanatlarý bir açýlýp

(7)

bir kapanýyor, her seferinde etrafa renkler saçýyordu.

Bahçelerin, kýrlarýn üzerinde dolaþýrken aðaçlar, çiçekler ona hayranlýkla bakýyorlardý.

(8)

O ise antenlerini titreþtirerek sürekli yol alýyordu. Ara sýra gördüðü güzel çiçeklere ko- nuyor ve onlarla sohbet ediyordu.

(9)

Bu ne güzellikti ya Rabbi. Ona bakýp hay- ran kalmayan kim olabilirdi.

Sudaki güzelliðini ilk gördüðü zaman þaþýrmýþtý. “Bu ben miyim?” demiþti.

(10)

Ama bir derdi vardý onun. Kanatlarýnýn üstündeki desenler ile altýndakilerin uyumsuz- luðu. Buna çok üzülüyordu. Keþke her ikisi de ayný olsaydý. Çünkü o, kanatlarýnýn üstündeki

(11)

desenleri ve renkleri çok seviyordu. Kanadýnýn altýný nereden mi gördü? Elbette onu da suda gördü. Uzun uzun inceledi. Bir kanadýnýn üstünü, bir altýný çevirdi baktý, ayný deðildi. O zaman üzüntüsü baþlamýþtý iþte. Oysa ki o za- mana kadar ne kadar da neþeli uçuyordu. O andan itibaren kanatlarýnda uçma gücü kal- madý. Kalbinden kanatlarýna sanki bir üzüntü dalgasý yayýlýyordu. Antenleri büzüþtü.

Buna raðmen ormanlarýn, kýrlarýn en neþe- li hayvaný oydu. Bazen arslan ve kaplan gibi hayvanlarla karþýlaþýyordu çayýrlarda. Ona bakmadan, hatta umursamadan geçiyorlardý.

Onlarýn homurdana homurdana gidiþi onu korkutuyordu. Ne öfkeli þeylerdi bunlar böyle?

(12)

Hele kurt denilen bir hayvan vardý. Her gördüðü þeye saldýrýrdý. Bir kere kendisine de dik dik bakmýþtý. Ödü koptu kendisini yiyecek diye. Kanatlarýný açtý öyle bir kaçtý ki oradan.

(13)

Bir baþka gün bukalemun adýnda, durma- dan renk deðiþtiren biriyle karþýlaþýnca ne ka- dar þaþýrmýþtý. Az kalsýn kürek gibi uzun diline yapýþýp gidecekti onun midesine. Birkaç kanat hareketi ve biraz hýzlý davranmasý kurtuluþuna vesile olmuþtu.

(14)

Hele hele þu yabanî kedi denilen, gözleri kor gibi parlak hayvan yok mu? Ondan çok korkuyordu. Oldukça çevik bir hayvandý. Bir

(15)

yakalasa herhâlde bir lokmada yutardý onu.

Bunlarý düþünerek yol alýyordu. Fakat kanat- larýnýn uyumsuzluðu neþesini kaçýrmýþtý.

Bir ara uzakta bir çiçek gördü. Baktý, çok alýmlý bir rengi vardý. Gün batýmý ufuklar nasýl kýzarýrsa iþte öyleydi rengi. Ona doðru uçtu. Yanýna varýnca selâm verdi. Gün kýzýlý rengi olan çiçek onun selâmýný aldý. Þirin kele- bek, hayretle onun güzelliðini seyrediyordu.

Mis gibi bir koku yayýyordu çevresine.

Selâmdan sonra ona:

– Seninle tanýþabilir miyiz, dedi.

Kýrmýzý renkli çiçek:

– Elbette, diye cevap verdi.

– Benim ismim þirin kelebek. Ya sizinki?

– Benim adým da yaban gülü.

Þirin kelebek bu ismi pek beðenmiþti.

(16)

– Ýsminiz de kendiniz kadar güzel! Yaban gülü bu rengârenk böceðe bakýp:

– Sen de pek güzelsin dostum, dedi. Ben

(17)

þimdiye kadar senin gibi þirinini görmedim.

– Ýltifatýnýza teþekkür ederim, deyip ona gülümsedi.

Sonra da:

– Bu güzellikte olan birinin hiç bir derdi yoktur, dedi.

Yaban gülü ona baktý ve:

– Var dostum var!

– Neymiþ o ?

– Þu dallarýmdaki dikenler!

– Nasýl olur? Onlar senin güzelliðini boz- muyor ki. Hem bu dikenler senin bazý böcek- lerden korunman için sana verilmiþ bir silâh deðil mi?

Gül ona baktý þaþkýn þaþkýn:

– Nasýl olur? Þimdiye kadar ben bunu hiç düþünmemiþtim.

(18)

– Ben ise düþünmek zorundayým. Çünkü bizler böyle dikenli çiçeklere yaklaþýrken dik- kat ederiz. Hele onlara zarar vermekten çeki- niriz!

(19)

– Ah dostum, sen daha önce neredeydin?

Ben de günlerdir bu çirkin þeylerden kurtul- maya çalýþýyordum. Bak þimdi anladým asýl sýrrý. Bunlarý dallarýmdan sýyýrmak için neler vermezdim hâlbuki. Þimdi ise onlarý sevmeye baþladým. Beni böyle bir üzüntüden kur- tardýðýn için sana teþekkür ederim.

– Bir þey deðil, dedi Þirin Kelebek. Sonra da bir ah çekti.

– Ne o, dedi Yaban Gülü. Yoksa senin de mi derdin var?

– Elbette! Hem de çok büyük.

– Neymiþ o?

– Benim derdim kanatlarým!

– Kanatlarýndan memnun deðil misin?

(20)

– Memnunum memnun olmasýna ama, ya þu uyumsuzluk! Bak, dedi. Sonra kanatlarýný açýp gösterdi. Altýndaki desenler ile üstündeki

(21)

desenler arasýnda birliktelik yok. Bunun için o kadar üzülüyorum ki anlatamam.

Yaban Gülü ona baktý ve çok üzüldü.

– Keþke ikisi de ayný olsaydý, dedi.

Tam o sýrada karþý yamaçtan bir sýðýrcýk kuþu uçarak geldi ve kelebeði kapmak istedi.

Kelebek kanat çýrpýp oradan uzaklaþtý.

Sýðýrcýk kuþu o kadar hýzlý olmasýna raðmen onu yakalayamadý.

Sonra da:

“Hâlbuki uzaktan iyice bellemiþtim. Ka- natlarýnýn rengini, desenini iyice hafýzama kaydetmiþtim. Ama birden zihnim karýþtý, bu nasýl iþ diye!” homurdandý. Gül bu sözleri duymuþtu.

Sýðýrcýk kuþu oradan uzaklaþtýktan sonra kelebek geri döndü ve ona:

(22)

– Sana hoþçakal demeden gitmek isteme- dim, dedi. Hadi Allah’a ýsmarladýk. Seninle tanýþtýðýma memnun oldum.

(23)

– Ben de seninle tanýþtýðýma memnun ol- dum. Ama sana gitmeden bir þey söyleyece- ðim.

– Neymiþ o?

– Bu iki desenli kanatlarýndan dolayý sen Yaradan’a þükret. Çünkü onlarda büyük sýrlar gizli. Bu öðüdümü asla unutma, tamam mý!

Þirin kelebek ona baktý ve:

– Yaradan’ýma þükretmem gerektiðini an- ladým da bu kanatlarýn farklý oluþunun hikme- tini anlayamadým, dedi.

Yaban gülü gülümseyerek cevap verdi:

– Onun sýrrý, seni avlamaya gelen kuþlarýn kafasýný karýþtýrmandýr, dedi. Kanatlarýnýn de- senine bakarak seni uzaktan keþfeden kuþlar altýndaki desenler ile þok oluyorlar. Yani ez- berledikleri çizgiler birden kafalarýndan uçup gidiyor. Böylece yeni bir tespit yapmak zorun- da kalýyorlar. Bunu yaparlarken sen kaçýp gi-

(24)

diyorsun. Az önceki kuþtan böyle kurtuldun.

Bunu bizzat o kuþtan iþittim.

Þirin kelebek bu bilgi ile bütün üzüntü- sünü yenmiþti. Yaban gülü:

– Biraz evvel sen beni üzüntüden kur- tardýn, þimdi de ben seni! Þimdi kýrlarda güzel kanatlarýný çýrparak uç uçabildiðin kadar, uç ve neþelen, dedi.

Her ikisi de lüzumsuz sýkýntý ve üzüntüle- rinden kurtulmuþlardý. Kelebek oradan uzak- laþýrken Yaban gülüne bir veda öpücüðü kon- durdu. O da kelebeðin kanatlarýný ipek yap- raklarýyla okþadý. Ýki dost böylece ayrýldýlar.

Ama birbirine verdikleri öðütler ve bilgiler her zaman akýllarýnda kaldý. Bir de kalple- rinde birbirine olan sevgileri.

(25)

YAVRU TORÝK

(26)

Yavru torik, anne toriðe sordu:

– Anneciðim bu denizler nasýl temiz kala- biliyor?

Anne torik ona bakýp gülümsedi ve:

(27)

– Niçin sordun, dedi.

– Kafama takýldý da, dedi. Sonra da:

– Bir sürü hayvan ölüsü, bir sürü pislik

(28)

karýþtýðý için bu denizlerin çok kötü kokmasý gerekir. Ama görüyorum ki denizimizin koku- su, rengi çok güzel. Suyumuz tertemiz ve pýrýl pýrýl. Bu nasýl oluyor, bunu bir türlü anla- yamýyorum?

Anne torik, tekrar gülümsedi ve yüzgeciy- le yavrusunun baþýný okþadý. Sonra da:

– Bunu sana anlatmam mümkün olabile- cek mi bilmiyorum, dedi.

– Niçin anlatmak mümkün deðilmiþ anne?

– Pek küçüksün de ondan.

– Olsun, seni iyice dinlersem herhâlde an- larým.

Sonra da güzel gözlerini annesine çevirdi, pürdikkat onu dinlemeye baþladý.

Anne torik, þeffaf yüzgeçlerini hýzlý hýzlý oynattý ve sonra yavrusuna dönüp anlatmaya baþladý:

(29)

– Yavrum bu denizlerde temizlik iþçileri var. Nasýl ki bizim vücudumuzda iþe yaramaz maddeleri alýp, dýþarý atan organlar bulunu- yor. Ýþte bu denizlerde de hayvan ölülerinin

(30)

parçacýklarý ve baþka pislikleri temizleyen can- lýlar mevcut. Ýstersen seni onlardan birkaçýyla tanýþtýrayým.

(31)

Yavru torik sevinçle:

– Elbette, elbette! Çok sevinirim!

Bunun üzerine anne torik ona:

(32)

– Gel benimle, seni denizlerin en birinci ve önemli temizlik görevlisiyle tanýþtýracaðým.

Yavru torik, sevincinden kuyruðunu oyna- ta oynata annesinin peþine takýldý. Anne-evlât uzun süre yüzdüler. Mavi sular güneþin içeriye yaydýðý aydýnlýk ile yer yer zümrüt yeþili bir renge bürünüyordu. Beraberce bu mavi, yeþil, sarý renk cümbüþünün içinde yüze yüze en son bir yere geldiler.

Geldikleri yerde sarý, kýrmýzý, yeþil, mor, kurþunî renkte bir sürü canlý vardý. Bunlarýn bazýlarý çok iri, bazýlarý orta büyüklükte, bazýlarý da oldukça küçüktü. Yavru torik bu rengârenk canlýlarý görünce çok þaþýrdý. Annesi:

– Ýþte bu dostlarýmýz denizleri temizleyen maharetli temizlik ustalarý, dedi.

Bu sözler üzerine süngerler:

(33)

– Estaðfirullah, dediler. Biz sadece temizlik iþçileriyiz. Asýl usta bizlere bu iþi öðretendir, dediler.

(34)

Yavru torik annesinin yüzüne bakýp:

– Kimden bahsediyorlar anne, dedi.

Anne torik önce süngerlere baktý. Sonra

(35)

gülümseyerek bakýþlarýný yavrusuna çevirdi:

– Tabi ki Yüce Yaradan’ýmýzdan. Yani Al- lah’tan. Þimdi anladýn mý? Bu iþleri O’ndan aldýklarý ilhamla yaptýklarýný söylüyor sünger kardeþler.

Yavru torik:

– Ooo, onu anlamayacak ne var! Bizim de sahibimiz deðil mi Yüce Allah. Onu kim bil- mez ki?

– Bak iþte denizin pýrýl pýrýl kalmasýna vesile olan bu güzel canlýlar. Haydi onlara selâm ver, dedi.

Yavru torik onlara baktý ve gülümsedi.

Sonra utangaç bir þekilde:

– Merhaba, dedi.

Süngerler hep beraber:

– Merhaba, dediler.

(36)

Anne torik:

– Benim küçük yavrum, “Bu koca deniz nasýl temiz kalabiliyor?” diye sordu bugün.

Onu alýp sizlere getirdim. Bu iþin ustalarýný, bizzat yakýndan görsün diye.

Süngerlerden sarý renkte olan:

– Gel bakayým, dedi ve onu yanýna çaðýrdý.

Onun önce sýrtýný okþadý, ardýndan baþladý anlatmaya:

– Bak, dedi. Þu delikleri görüyor musun?

Yavru torik onun üstüne baktý. Derisinde bir sürü delik vardý.

– Evet görüyorum, dedi.

– Ýþte bunlarla bizler suyu alýp emeriz.

Sonra onlarý içimizdeki binlerce borucuða göndeririz. Borucuklardan geçirerek tekrar denize boþalttýðýmýz su tertemiz olur. Ýçindeki

(37)

yabancý maddeler bizlere kalýr. Biz onlardan besinlerimizi elde ederiz.Tamam mý?

Yavru torik:

–Tamam, dedi titrek ve utangaç sesiyle.

(38)

Sonra da:

– Peki temizlenmiþ sular nereden çýkýyor, diye sordu.

Sarý sünger ona borucuklarýn çýkýþ delikle- rini gösterdi:

– Ýþte þuralardan, dedi.

Bunlarý söylerken bir taraftan da açýlýp ka- panan gözeneklerine su alýyor, onlarý borucuk- lara gönderiyordu. Yani bir makine gibi çalýþýyordu. Yavru torik, onun açýlýp kapanan gözeneklerine hayretle bakýyordu. Suyun emi- liþini hayranlýkla seyrediyordu. Yavru torik en son:

– Peki, sizlerden baþka bu denizlerde suyu temizleyen canlý yok mu?

Bunun üzerine gri sünger söze karýþtý:

(39)

– Olmaz mý evlâdým! Bu denizlerde bizim gibi yüzlerce varlýk, bu temizlik iþiyle ilgileni- yor. Yoksa bu büyük denizleri bizler tek baþýmýza nasýl temizleriz?

Yavru torik annesine dönüp:

– Anneciðim ne güzel ve fedakâr canlýlar deðil mi? Bizim için bir sürü sýkýntýya kat- lanýyorlar. Ýstersen bizler de onlara yardým edelim, ne dersin?

Annesi gülümseyerek:

– Evlâdým bizlerin vücudunda onlarýnki gibi temizleyici organlar yok ki! Bu sebeple biz onlarýn yaptýðý þeyleri yapamayýz.

Yavru torik buna çok üzüldü. Hâlbuki on- lara yardým etmeyi ne kadar isterdi.

Tam oradan ayrýlacakken yavru toriðin

(40)

üzgün olduðunu gören yeþil sünger söze karýþtý ve:

– Sizler de süzgeç yok, ama yüzgeç var.

Onunla denizlerde yüzerken bize zaten yardým ediyorsunuz.

– Nasýl, dedi yavru torik.

– Nasýl mý, dedi yeþil sünger. Sizin yüzgeç- lerinizin keskin uçlarý var ya hani?

– Evet, bizim keskin uçlu yüzgeçlerimiz var.

– Ýþte siz suyun içinde yüzerken farkýnda olmadan yüzgeçlerinizle denizdeki büyük par- çalarý ufaltýyorsunuz. Bizler de bu ufalmýþ par- çacýklarý kolayca yutabiliyoruz. Anladýn mý þimdi?

Yavru torik buna çok sevindi. Bu temizlik

(41)

iþinde kendilerinin de bir payý bulunduðu için Allah’a þükretti.

Annesiyle beraber süngerlere iyi günler di- leyip oradan ayrýlýrken deniz süngerleri hâlâ harýl harýl temizlik yapýyorlardý.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yüce ALLAH (cc)’ ın bize verdiği bu dünyayı korumalı, paydaşımız olan diğer canlıların hayat haklarına saygı göstermeli, hem onların hem de kendi türümüzün

TECNIS ® Torik IOL Hesaplayıcı, post-operatif korneal astigmatizmanın düzeltilmesi için ihtiyaç duyulacak optimal torik IOL gücünün belirlenmesinde, hem operasyon öncesi

Satandart oda ile aynı özelliklere sahip olup biraz daha küçüktür.. Çocuk havuzu ve su kaydırağı mevcuttur. Plaj havluları girişte ücretsiz , değişimlerde 1€.

Bunun üzerine leylek, yaban kazý, kýr- langýç ve ördek turna balýðýný serbest býrak- mýþlar.. Sonra

Belki en iþe yaramaz gibi görünen en güzel tada sahiptir, kim bilir, diye cevapladý onlarýn sorusunu.. Meyveler bu cevabý

Bu örneklemeden yola çıkarak, Yüce ALLAH (cc)’ın bize yol gösterici olarak gönderdiği kitabı anlamadan okuyup, içindeki öğütleri hayatımıza uygulamadığımız sürece

Getir, dedi Peygamber, Sonra bir leðen geldi.. Dök suyu azar azar, Dedi ve

karıştırırken aradığı kitabı bulduğuna sevindi. Ama kitabın fiyatını görünce yüzü asıldı. Çünkü kitap alamayacağı kadar pahalıydı. Her gün buraya gelip