• Sonuç bulunamadı

(1)Ulusalcılık ve liberalizm arasında sıkıştırılmış bir politik alanda, sosyalistlerin siyasal bağımsızlığına yapılmış vurgu, Yarınlar’ı karakterize eden birinci özelliktir

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "(1)Ulusalcılık ve liberalizm arasında sıkıştırılmış bir politik alanda, sosyalistlerin siyasal bağımsızlığına yapılmış vurgu, Yarınlar’ı karakterize eden birinci özelliktir"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ulusalcılık ve liberalizm arasında sıkıştırılmış bir politik alanda, sosyalistlerin siyasal bağımsızlığına yapılmış vurgu, Yarınlar’ı karakterize eden birinci özelliktir. Politikaya evet, ama eğer bundan anlaşılan devlet katındaki kayıkçı kavgalarına eklemlenmek ise bir düzeltme yapmak zorundayız. O bahsedilen şeyin devrimci politika ile ilgisi yoktur.

Yarınlar, gericilikler arasındaki kavgada, kutuplardan herhangi birinde ilericilik zerresi keşfederek ‘ehven-i şer’e meyletmenin peşinen reddedilmesinden yola çıkıyor.

Yarınlar Dergisi Temmuz-Ağustos Sayısı çıktı!

"Seçimin Tek Galibi Olacak: KRİZ!

KRİZİN GALİBİ...?"

Çözme yetenekleri kalmamış, sadece erteliyorlar

...Bir de madalyonun diğer yüzü var. 22 Temmuz bir “an”. Bu “an”ı sürecin içine oturttuğumuzda, 22 Temmuz’un aslında tek bir galibinin olduğunu görüyoruz: KRİZ: Bu seçimler, ülkenin ve halkın gerçek sorunlarından hiçbirini çözmeyecek. Sadece durumu idare edecek. Fakat durumu idare etmek, içinde bulunduğumuz yapısal krizin daha da derinleşmesi anlamına gelir. Hakim sistem çözme yeteneğini kaybetmiş, sadece erteleme yeteneği var. Erteleme yeteneği henüz tükenmemiş. Zaten seçimler de bu nedenle yapılıyor. Emekçi kitleler içinde biriken öfkeyi zararsız bir platformda biraz olsun boşaltmak, orasından burasından patlayan sistemi yamamaya çalışmak, balans ayarları yapmak, göz boyamak, sorunları ertelemek için. Küresel burjuvazi ve onun taşeronu haline gelen Türkiye büyük burjuvazisi, krizi böyle yönetiyor. Çarkını, laik-dinci ve Türk-Kürt çelişkilerini kullanarak işletiyor ve keskinleşen sınıfsal çelişkileri örtmeye çalışıyor. Fakat zorlanmıyor da değil; neredeyse her dört yılda bir yeni bir model üretmek zorunda!

Parti başkanlarına bedava mazot

Siyasal partilerin başkanları arasında tersinden bir açık arttırma gibi işleyen mazot fiyatı ile ilgili pazarlık, seçim rekabetinin niteliği ile ilgili de önemli ipuçları sunuyor. Şimdi ‘sallayın efendiler’ aşamasındayız. Seçimler böyle paldır küldür gelmeseydi gündeme, belki oy verme günü yaklaştıkça, mazot alan köylüye üzerine para vereceğini vaat edecekler de çıkacaktı meydana. Dar zamanda bu kadarı oluyor. İdare ediverin.

Mazotçular arasındaki birbirinden belirgin bir biçimde ayrılmış iki kesimi görmek gerekir önce. Bunlardan birincisi, zaten ‘hani ne oldu mazot fiyatını indirecektiniz’ sorusuyla karşılaşma olanağı bulunmayan kesimdir. Sözgelimi Haydar Baş’ı bu kesimin en önemli temsilcisi olarak ele alabiliriz. Bunu Haydar Baş’ın kendisi de ona oy verecek takribi 150.000 (eğer Kadirilerin nüfusu son 5 yılda bir patlama yaşamadıysa) seçmen de bilmektedir. Diğer kesim, sözgelimi CHP, DYP gibi iktidar ortağı olabileceği düşünülenler, onlarsa bu vaatlerin laf olsun diye dile getirildiğini bilmektedir. Ne seçimden sonra onların yakasına yapışacak olan vardır ne de kendi içlerinden verdiğimiz sözü tutmalıyız diyecek birileri... Tam tersine bizzat bu siyasal mekanizmalar içinde bir yer alabilmek, bir siyaset tarzı olarak bu tür vaatleri dile getirme kapasitesine sahip olmayı gerektirir. Memleketin her yanında Küçük Baykal’lar küçük Ağar’lar aynı rüzeneği kullanmıyor mu? Artık üniversite açılmamış il kalmadığı için bir ikincisini, üçüncüsünü vaat ederek hemşehrilerinden oy istemeyen milletvekili adayı mı var? Biliyorsunuz üniversitenin, ev kiralarını yukarı yönde hareket ettirmekten başka bir işlevi olmadığını bebekliğinde öğrenmiş kadrolar tarafından dolduruluyor TBMM sıraları.

Siyasal partiler arasındaki mazot rekabetinin Genç Parti başkanı Cem Uzan tarafından başlatıldığını hatırlayınca daha da komik oluyor sahne. Çünkü bu zat-ı muhterem, çalıp çırpma ve yağmalama üzerine oturmuş bir işadamlığı tıkanma noktasına geldiğinde çareyi, bir parti alıp döner ekmek eşliğinde pazarlamakta görmüştü de, memlekete gülücükler

saçılmıştı. Şimdi tek tek dolaşıp sorsak siyaset erbabını, aralarından Cem Uzan’ı dikkate alıp onunla tartışmaya tenezzül edecek bir tanesini bulamayız. Peki Cem Uzan üslubunun bu kadar geniş bir çevre tarafından edinilmiş olmasını nasıl değerlendirmeliyiz o zaman? Tümü bir Genç Parti halini aldıkça bu siyasi partilerin, kadroları da Genç Parti kadroları haline gelmektedir. Mazot verecekler ya ucuzdan köylüye, çok geçmeyecek, her mahalleye birer de Cem Uzan verecekler. Artık ucuz mazotla Cem Uzan’ı bir arada bulunca millet, bu ikisini nasıl değerlendirebileceğine kendisi karar versin.

(2)

Tayyip Erdoğan aradan sıyrılıyor. çünkü seçime iktidar partisi olarak giriyor. Son 5 yılda önüne konan IMF

programlarını yürürlüğe koymaya memur edilen oydu. “Nerden bulacaksınız?” diyor “sanki bizim kendi petrolümüz var”. E doğruya doğru, Erdoğan gerçeği söylüyor. Köylüye ucuz mazot bulmanın, onu topraktan bizzat çıkarmaktan başka yolunu akıl edemezseniz, bunu bir bölüşüm sorunu olarak ortaya koyamazsınız, kimseye ucuz mazot

veremezsiniz. Şimdi Cem Uzan’a ‘bölüşüm’ desek babasıyla arasındaki meseleyi anlar ya, diğerleri de başka bir şey anlamaz. O yüzden dergi olarak bu soruna el atıyoruz, eğer abone olurlarsa parti başkanlarına bedava mazot vereceğiz.

Bu sayıda öne çıkan diğer başlıklar:

Yarınlar...Bir Adım Daha...

Ulusalcılık ve liberalizm arasında sıkıştırılmış bir politik alanda, sosyalistlerin siyasal bağımsızlığına yapılmış vurgu, Yarınlar’ı karakterize eden birinci özelliktir. Politikaya evet, ama eğer bundan anlaşılan devlet katındaki kayıkçı kavgalarına eklemlenmek ise bir düzeltme yapmak zorundayız. O bahsedilen şeyin devrimci politika ile ilgisi yoktur.

Yarınlar, gericilikler arasındaki kavgada, kutuplardan herhangi birinde ilericilik zerresi keşfederek ‘ehven-i şer’e meyletmenin peşinen reddedilmesinden yola çıkıyor. Emekli generallerden anti-emperyalizm, AB bürokratlarından demokrasi bekleyenlerle; TSK’yı eleştireni ‘vatan haini’, AB’ye karşı çıkanı ‘aptal’ ilan edenlerle arasına kalın bir çizgi çiziyor. Bu çizgi Yarınlar’ın en önemli varlık nedenidir, o çizgi daha da kalınlaşsın diye Yarınlar çıkıyor.

Birleşme budalası değiliz, hiçbir zaman olmadık. Önüne arkasına bakılmadan ilan edilen birleşmelerden, birleşme öncesinden daha parçalı yapıların çıktığını unutmadık. “Farklılıkların bir arada bulunacağı” platformlara heves etmiyoruz. Başarı, farklılıkları bir arada tutmak değil, farklılıkların daha ileri bir adımı ortaya çıkarmak için yeni bir bileşim içinde erimesidir. Yeni dönemde Yarınlar bir ‘birleşme’ değil ‘ayrışma’ projesi olmaya devam edecektir.

Gericiliğin her biçiminden kesin bir biçimde kopmak için, ‘reel politikçilik’ adına sakatlanmış ‘solculuk’ biçimleriyle karıştırılmamak için, biçimsel bir radikalizm uğruna emekçilerden ve ülke toprağından kopan marjinalizmle kavgaya tutuşabilmek için önce ayrışmak gereklidir. Ondan sonra “biz, celalîler, birleşiriz.”

Temel Yönelimlerimiz

Okuyacağınız metin bir Manifesto değil. Bir Program ise hiç değil. Yarınlar dergisini yeni bir düzlemde ve daha gelişmiş bir içerikle çıkarmaya karar veren ekibin, temel konulardaki ortak ideolojik-politik konumunu açıklayan bir çerçeve metin. Bazı saptamalar net bulunmayabilir veya bazıları derinleştirmeye ihtiyaç duyabilir. Biz bu metinle çerçevemizi çizmeye çalıştık; ortak kalkış noktalarımızı belirledik. Bu çerçeve dahilinde çeşitli konularda fikir ayrılıklarımız, farklı bakış açılarımız da olabilir; bunlar dergi sayfalarına da yansıyabilir. Fakat bugün önemli olan olgunlaşmış bir çerçeve metin üzerinde anlaşmak ve ortak bir pratik yürütmek noktasında irade göstermektir. Yarınlar dergisinin pratiği içinde, içerik netleşecek, derinleşecek ve zamanla bu metin bir manifestoya ve bir programa

evrilecektir.

İdeolojik miras ve 21. yüzyıl sosyalizmi

Emekçilerin ve onların öncülerinin, 19. yüzyılda Avrupa’da ve 20. yüzyılda tüm dünyada giriştikleri kapitalizmi aşma ve sosyalizm yolunda ilerleme pratikleri, hataları ve sevaplarıyla mirasımızdır. Bu pratiklerden dersler çıkaracağız,

ama geçmişe takılıp kalmayacağız. Geçmişten bugüne kalan sorunların ve tartışmaların çözümü de, yüzümüzü geleceğe dönmekle, bugünü ve geleceği somut olarak analiz ederek yeni ve daha kapsamlı bir politikalar bütünü ve kuramlar üretmekle olanaklıdır. Kendimizi geçmişteki tartışmalardan kaynaklanan saflarla tanımlamıyoruz.

Geçmişimizi miras kabul ediyoruz ve geleceğin, 21. yüzyıl sosyalizminin pratiğine ve analizine yöneliyoruz.

devamı yarınlar dergisi nin yeni sayısında.

Referanslar

Benzer Belgeler

Radyolojik tetkiklerde diz ve krurise yönelik alınan AP grafide femur ve tibiada ekzositoz (osteokondrom) ile uyumlu lezyonlar izlenmekteydi (Şekil 4).. Her iki

Beşinci alt probleme yönelik bulgulara göre; Eğitimciler başlangıç düzeyi korno eğitiminde fiziksel yapının önemi konusunda; fiziksel yapının önemli olduğu,

Çünkü bu meydan, Eski Mısır, Yunan, Doğu Roma; Osmanlı Türk ve Alman medeniyeti gibi tam beş medeniyet eserinin bir arada teş­ hir edildiği bir «Sanat

Sonuç olarak, siyasal alanda dilsel değişimin izlerini -bizatihi siyasal ge- lişmeler üzerinden- sürmeyi amaçlayan bu çalışma, farklı bilimsel alanların birlikteliğinden

Hükümet programında, Koalisyon Protokolüne de işaret edilerek, milli, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkesine yürekten inanan; hukukun üstünlüğüne,

B u büyük çalkantı içinde, o FKF K urulta­ yı, benim gibi, sosyalist harekete 1968 öğren­ ci boykotları içinde katılm ış olanlar için, her­ kes için olduğundan

The current thesis specifically investigated the perceived credibility and trust assessments of two sponsored contents, in other words, in-feed units as one of the types of

ideolojilerin gelişmesine ve yayılmasına izin verilmez. Tek Partili Siyasal Sistemler.. 2) Otoriter tek parti sistemi: Belirgin bir ideolojisi yoktur. Korku, baskı ve kuvvete