Toplumsal Cinsiyet ve Ayrımcılık
Toplumsal Cinsiyet
Cinsiyet ve Toplumsal Cinsiyet
Biyolojik farkla ve üreme yeteneği ile belirlenen cinsiyet, ona yüklenen toplumsal ve kültürel anlamlar ve beklentilerle biyolojik temelinin çok ötesine taşınır.
“Cinsiyetin toplumsal anlamda nasıl kurgulandığını” konu edinen bir alan (toplumsal cinsiyet) ortaya çıktı.
İnşa edilen toplumsal cinsiyetin aynı zamanda kadın-erkek arasındaki eşitsizliğin de temeli olduğu yönündeki görüşler feminist antropolojiyi ortaya çıkardı.
1970’lerde feminist antropologların yaptığı çalışmalar önemli.
Toplumsal Cinsiyet
Cinsellik
Biyolojik bir güdü olmakla birlikte, insanlar tarafından denetlenen ve koşullanan bir dürtüdür.
Cinsel ilişkilerde kişisel tercihler rol oynasa da bu güdünün yol açabileceği düzensizlik, rekabet ve çatışmayı önlemek için toplum tarafından kurallara bağlanmıştır.
Pek çok toplumda cinsellik evlilikle sınırlandırılmıştır. Bir de kadın, soyun devamı açısından oynadığı stratejik rol nedeniyle kısıtlanmıştır.
Cinsellik kısıtlamalarına ilişkin evrensel tutumlardan biri ensest tabusudur.
“Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık”
Aksu Bora
Toplumsal Cinsiyet
“Kadın doğulmaz, kadın olunur” Simon de Beauvoir. Demek ki sonradan?
Kadınlar ve erkekler birbirinden farklı iki cins.
Erkekler biraz daha üstün. “Erkek gibi kadın” olmak ile “kadın gibi erkek”
olmak arasındaki fark
Halbuki farklılık neden kötü olsun? –Eşitsizlik ve ayrımcılık-
Ayrımcılık, cinsiyet rollerinin doğal, “doğal” ve değişmez, biyolojik
varlığımıza dayalı olduğunu varsayar. Oysa zamanla ve kültürden kültürel değişir.
Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık
Kadınlara Karşı Ayrımcılık:
“kadınların, medeni durumlarına bakılmaksızın ve kadın ile erkek eşitliğine dayalı olarak politik, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni veya diğer sahalardaki insan hakları ve temel özgürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve bunlardan
yararlanılmasını engelleyen veya ortadan kaldıran veya bunu amaçlayan ve cinsiyete bağlı olarak yapılan herhangi bir ayrım, mahrumiyet veya kısıtlama”
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi Yani kadınlar farklı oldukları gerekçesiyle herhangi bir haktan mahrum
bırakılmayacak ama gizli ayrımcılık var.
Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık
Cinsiyete Dayalı İşbölümü
Cinsiyete dayalı işbölümünün tarihi avci-toplayıcılık döneme kadar gidiyor.
Tarım icat edildikten sonra modern toplum öncesine kadar ev ile iş ayrışması yoktu. Hatta avci-toplayıcı dönemde bile??
Modern toplumla birlikte kadınlar üretimin dışına itildiler, onların işi evi idi.
Modern dönemde “ev hanımı” tipi doğdu. Ev kadını bir kadınlık formu haline geldi. “Doğru Kadın”
Gerekçesi; kadınların narin varlıklar oluşu- ortaçağ soylularının fikri
Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık
Cinsiyete Dayalı İşbölümü;
Erkek evi geçindirir, kadın yuva bekler.
Cinsiyete dayalı işbölümünün kadınları kapama ve engelleme riski var ama erkekler içini de “ailesini geçindirememek” sorun, öte yandan erkeğin seçme şansı var.
Cinsiyete dayalı işbölümü, hayatın yükünün eşit olarak paylaşılması anlamına gelmez.
Kadının bütün zamanını “mesleğine” vermesi hoş karşılanmaz.
Çocukların okuması için yeterli para yoksa, erkek çocuk okutulur.
Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık
Ayrımcılığın Maddi Sonuçları:
Eğitim: UNESCO verilerin göre Türkiye 2015 yılına kadar ilk ve ortaöğretimde cinsiyet eşitliğini gerçekleştirememe riskine sahip ülkelerden
Gelir: Bu konuda veri eksikliği var ama kadın istihdam oranı düşük ve kadınlar büyük oranda eşlerine bağımlı. UNDP İnsanı Gelişmişlik Raporuna göre
Türkiye’de kadınların elde ettiği gelirin erkeklerin elde ettiği gelire oranı % 26
İstihdam: Kadınların işgücüne kadılım oranı % 24 ile dünyanın en düşük oranlarından biri ve gittikçe de düşüyor. (BM ülkeleri arasında en düşük 10)
Siyasal Katılım: Parlamentoya katılım % 9.1, Bakanlar Kurulu’nun 25 üyesinden sadece 2’si kadın
Şiddet: Kadına aile içi şiddetin oranı % 39
Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık
Cinsel Yönelim Ayrımcılığı;
Heteroseksüellikten başka yönelimleri olan bireylerin yaşam hakkı olmak üzere temel insan hakları ihlallerine uğramaları
Bedensel cinsiyetimiz doğuştan. Eşcinsel, heteroseksüel, biseksüel.
Hiçbiri de psikiyatride hastalık olarak kabul edilmiyor.
Cinsel yönelim ayrımcılığı kadın ve erkek gibi davranmayı zorunlu kılan cinsiyet kalıplarının bireylere dayatılmasının en şiddetli aracıdır.
Toplumsal Cinsiyet Ayrımcılığı
Ayrımcılık Araçları:
- Şiddet ve Şiddet Tehdidi
- Psikolojik, cinsel, ekonomik.. Olarak bireyi denetler.
- Kalıpyargılar.
- En yaygını namuslu, namussuz kadın ayrımıdır. Ve bu ayrımın belirsizliği.
Sonuç
Eğitimi;
toplumsal cinsiyet ayrımcılığının yeniden üretildiği bir yer değil,
aksine ayrımcılık karşıtı düşünce ve tutumların geliştirildiği bir yer haline getirirsek,
dünya hepimiz için daha güzel olacak.
Kaynak
Bora, Aksu, 2011, “Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık”, Ayrımcılık: Çok Boyutlu Yaklaşımlar, İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim
Çalışmaları Birimi (Seçbir), İstanbul.
http://www.secbir.org/wp-content/uploads/2011/01/15-AKSU-BORA.pdf