• Sonuç bulunamadı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ KENTSEL AÇIK VE YEŞİL ALAN SİSTEMİ OLUŞTURULMASI: KAYSERİ KENT BÜTÜNÜ ÖRNEĞİ Banu ÖZTÜRK PEYZAJ MİMARLIĞI ANABİLİM DALI ANKARA 2004 Her hakkı saklıdır i

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ KENTSEL AÇIK VE YEŞİL ALAN SİSTEMİ OLUŞTURULMASI: KAYSERİ KENT BÜTÜNÜ ÖRNEĞİ Banu ÖZTÜRK PEYZAJ MİMARLIĞI ANABİLİM DALI ANKARA 2004 Her hakkı saklıdır i"

Copied!
206
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

DOKTORA TEZİ

KENTSEL AÇIK VE YEŞİL ALAN SİSTEMİ OLUŞTURULMASI: KAYSERİ KENT BÜTÜNÜ ÖRNEĞİ

Banu ÖZTÜRK

PEYZAJ MİMARLIĞI ANABİLİM DALI

ANKARA 2004

Her hakkı saklıdır

(2)

Prof. Dr. Murat E. YAZGAN danışmanlığında Banu ÖZTÜRK tarafından hazırlanan bu çalışma 10/05/2004 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı’nda doktora tezi olarak kabul edilmiştir.

Başkan : Prof. Dr. Murat E. YAZGAN

Üye : Prof. Dr. Mükerrem ARSLAN

Üye : Prof. Dr. S. Güven BİLSEL

Üye : Doç. Dr. Zuhal ÖZCAN

Üye : Doç. Dr. Elmas ERDOĞAN

Yukarıdaki sonucu onaylarım.

Prof. Dr. Metin OLGUN Enstitü Müdürü

(3)

ÖZET Doktora Tezi

KENTSEL AÇIK VE YEŞİL ALAN SİSTEMİ OLUŞTURULMASI: KAYSERİ KENT BÜTÜNÜ ÖRNEĞİ

Banu ÖZTÜRK Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı

Kentsel ortamlarda özellikle yeşil alanlar ekolojik, ekonomik, fiziksel, toplumsal, estetik işlevleri ile kaliteli yaşam çevrelerinin oluşumunda önemli rol oynamaktadırlar.

Açık ve yeşil alan sistemleri daha yaşanabilir çevreler oluşturarak “kentlileşme”ye katkıda bulunurlar.

Bu çalışmada açık ve yeşil alanlar kent planlama ile ilişkileri çerçevesinde ele alınmış,

“açık ve yeşil alan sistemi” yaklaşımı üzerine düşünceler geliştirilmiştir.

Çalışmada öncelikle sistem kavramı tanımlanmış, açık ve yeşil alan sistemi konusundaki fikir ve görüşlere de yer verilmiştir. Söz konusu sistem “mekansal”,

“zamansal” ve”toplumsal” olmak üzere üç bileşenden oluşmaktadır.

Araştırma alanı olan Kayseri kent bütünü öncelikle doğal (topografya, jeomorfoloji, toprak vb.) ve sosyo-kültürel (tarihi gelişim, nüfus, ulaşım vb.) açıdan ele alınarak bu veriler açısından analiz edilmiştir. Yapılan analizlere göre Kayseri Kenti yakın çevredeki belediyelerle mekansal olarak birleşme eğilimindedir. Kayseri Kenti’ndeki mevcut yeşil alanlar ve potansiyel doğal alanlar kentsel gelişimin baskısı ile tehdit altındadır.

Kayseri kent bütününde açık ve yeşil alanlara sistem yaklaşımı ile yakın çevredeki doğal (ve kültürel) değerler korunmalı, bu alanlar diğer kentsel açık ve yeşil alanlarla birlikte ele alınmalıdır. Bu anlayışla araştırmanın sonucunda kent halkına etkili bir kullanım sunmak üzere neler yapılabileceği konusunda öneriler geliştirilmiştir.

2004, 193 sayfa

ANAHTAR KELİMELER: Açık alan, yeşil alan, kentsel açık alan, kentsel yeşil alan, kentsel açık ve yeşil alan sistemi, kent planlama, kentsel peyzaj planlama, kentsel ekoloji.

(4)

ABSTRACT Ph. D. Thesis

CONSTITUTING URBAN OPEN AND GREEN AREA SYSTEM: MODEL OF KAYSERİ URBAN COMPLEX

Banu ÖZTÜRK Ankara University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Landscape Architecture

In urban environments especially green areas play an important part in forming good quality environments with their ecological, economical, physical, social and esthetic functions. Open and green area systems contribute the formation of urban communities by creating more livable environments.

In this reseearch open and green areas have been searched in the frame of urban planning. New ideas on “open and green area system” have been developed.

In the research firstly “system” concept has been exemined with literature review by placing a discussion on various ideas and opinions on open and green area system. An open and green area system is formed of three components as “space, time, sociality” . Kayseri urban complex which is chosen as the case area of this research has been analyzed in the frame of natural (topography, geomorphology, soil etc.) and socio- cultural factors (historical development, population, connection etc.). According to the analysis Kayseri City has a tendency to unite with the semi-rural settelments surrounding it. Existing green areas and potential natural areas of Kayseri city and its vicinity have been threatened by the pressures of developments.

With a system approach to open and green areas of Kayseri urban complex, open and green areas which are in city’s vicinity should be protected with its natural and cultural values and should be considered in relation with the other urban open and green areas.

In this context the results of the research present recommendations for an effective use of the Kayseri’s urban open and green areas for urban inhabitants.

2004, 193 pages

Key Words: Open space, green space, urban open space, urban green space, urban open and green area system, urban planning, urban landscape planning, urban ecology.

(5)

TEŞEKKÜR

“Kentsel Açık ve Yeşil Alan Sistemi Oluşturulması: Kayseri Kent Bütünü Örneği”

konulu tez çalışmamda beni yönlendiren ve desteğini esirgemeyen danışman hocam Prof. Dr. Murat E. YAZGAN’a teşekkürlerimi sunarım.

Çalışmamın çeşitli aşamalarında seçilen konunun özellikle kent planlama ile ilişkisinin kurulması ve Kayseri Kenti’ne ilişkin bilgiler konusunda desteğini gördüğüm tez izleme komitesi üyesi olan Prof. Dr. S. Güven BİLSEL’e (Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü), çalışma yöntemi konusundaki fikirleriyle yönlendiren yine tez izleme komitesi üyesi olan Prof. Dr. Mükerrem ARSLAN’a teşekkürlerimi sunarım.

Çalışmalarım sırasında zaman zaman görüşlerini aldığım Doç. Dr. Mehmet TUNÇER’e (Gazi Üniversitesi Müh. Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü), alana ilişkin verilerin sağlanmasında materyal ve bilgi açısından destek olan Mehmet SOMUNCU’ya, (Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Coğrafya Bölümü), Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nden Peyzaj Mimarı Mustafa ACIKAN’a, Kocasinan Belediyesi’nden Bülent YOZGAT’a, Kayseri çevre belediyelerinde görev yapmakta olan imar ve fen işlerinden sorumlu olan diğer görevlilere de ilgi ve katkıları için teşekkür ederim.

Tez çalışmalarım sırasındaki hoşgörü ve toleransı için bölüm başkanımız Halim PERÇİN’e, bölümdeki çalışmaların sırasında desteğini gördüğüm tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ederim.

Ayrıca çalışmalarım sırasında sabır, özveri ve destekleri ile yanımda olan annem Fatma ÖZTÜRK, babam Nurullah ÖZTÜRK, kardeşlerim Arzu BAKIREL ve Mine ÖZTÜRK’e teşekkürü borç bilirim.

Banu ÖZTÜRK Ankara, Mayıs 2004

(6)

İÇİNDEKİLER

ÖZET...i

ABSTRACT...ii

TEŞEKKÜR...iii

SİMGELER DİZİNİ...vii

ŞEKİLLER DİZİNİ...viii

ÇİZELGELER DİZİNİ...x

HARİTALAR DİZİNİ...xi

1.GİRİŞ...1

1.1. Kent, Kentleşme, Kentsel Yaşam Kalitesi...4

1.2. Açık ve Yeşil Alanların İşlevleri ve Önemi...9

1.3. Kaynak Özetleri...11

2. KURAMSAL TEMELLER...16

2.1. Açık ve Yeşil Alanların Kent Makroformu ile İlişkisi...16

2.1.1. Lineer kent formu...17

2.1.2. Grid plan...19

2.1.3. Merkezi kent...21

2.2. Açık ve Yeşil Alan Sistemi...25

2.2.1. Mekansal açıdan açık ve yeşil alan sistemi...26

2.2.1.1. Yeşil kuşak (greenbelt)...27

2.2.1.2. Yeşil kama (green wedge)...32

2.2.1.3. Yeşil örgü (green network/green web)...34

2.2.1.4. Yeşil kalp (green heart)...39

2.2.2. Toplumsal açıdan açık ve yeşil alan sistemi...40

2.2.3. Zamansal açıdan açık ve yeşil alan sistemi...42

2.3. Açık ve Yeşil Alan Sistemine Sahip Modern Kentlerden Örnekler...43

3. MATERYAL ve YÖNTEM...48

3.1. Materyal...48

3.2. Yöntem...48

4. ARAŞTIRMA BULGULARI...51

(7)

4.1. Araştırma Alanının Tanımı...51

4.2. Araştırma Alanının Doğal Özellikleri...51

4.2.1. Topografik yapı...52

4.2.2. Toprak özellikleri...58

4.2.2.1. Arazi kullanım yetenek sınıfları...58

4.2.2.2. Erozyon durumu...60

4.2.3. İklim...62

4.2.4. Hidrolojik yapı...65

4.2.5. Jeomorfolojik yapı...67

4.2.6. Jeolojik yapı...71

4.3. Araştırma Alanının Sosyo-Kültürel Özellikleri...74

4.3.1. Tarihçe...74

4.3.2. Nüfus...76

4.3.3. Sosyo-ekonomik ve kültürel yapı...79

4.3.4. Ulaşım...82

4.3.5. Turizm...83

4.3.6. Koruma kapsamındaki alanlar...87

4.3.7. Kayseri Kenti’nin etki alanı ve banliyöleri...90

4.3.8. Alan kullanımı...94

4.3.8.1. Kentsel alan kullanımı ve makroform...94

4.3.8.2. Yarı kırsal alan kullanımı...98

4.4. Araştırma Alanındaki Mevcut Açık ve Yeşil Alanların Envanteri ve Analizi...103

4.4.1. Aktif açık ve yeşil alanlar...103

4.4.1.1. Tarımsal kullanıma ayrılmış aktif yeşil alanlar...103

4.4.1.2.Koruma kapsamındaki aktif açık alanlar...104

4.4.1.3. Diğer aktif yeşil alanlar...105

4.4.2. Pasif açık ve yeşil alanlar...110

4.4.2.1. Tarımsal kullanıma ayrılmış pasif yeşil alanlar...110

4.4.2.2. Koruma kapsamındaki pasif açık alanlar...116

4.4.2.3. Diğer pasif yeşil alanlar...119

4.5. 2020 Yılı Kayseri Kent Bütünü Senaryosu ve Nüfus Projeksiyonları...123

(8)

5. TARTIŞMA ve SONUÇ...126

5.1. Araştırma Alanının Açık ve Yeşil Alanlarının Sistem Açısından Değerlendirilmesi...126

5.2. Araştırma Alanında Açık ve Yeşil Alan Sistemi Oluşumunu Etkileyen Sorunlar ve Çözüm Önerileri...133

KAYNAKLAR...151

EKLER...159

EK 1...160

EK 2...173

EK 3...174

EK 4...175

EK 5...178

EK 6...182

EK 7...183

EK 8...184

EK 9...190

EK 10...191

EK 11...192

ÖZGEÇMİŞ...193

(9)

SİMGELER DİZİNİ

CBS Coğrafi Bilgi Sistemleri DHKD Doğal Hayatı Koruma Derneği DİE Devlet İstatistik Enstitüsü

GIS Geographical Information Systems

IUCN International Union for Conservation of Nature and Natural Resources KHGM Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü

KTVKK Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu MARS Modern Architecture Research Group

(10)

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 2.1. Kent makroformunu oluşturan etmenler...16

Şekil 2.2. Le Corbusier’in radyal kenti...18

Şekil 2.3. A. Milliutin tarafından önerilen lineer kent modeli...18

Şekil 2.4. Geniş saha kenti ...20

Şekil 2.5. Christopher Alexander’ın planlamada önerdiği informal gridler...20

Şekil 2.6. Chandigarh Kenti’ndeki yeşil yollar...21

Şekil 2.7. Milton Keynes kenti açık ve yeşil alan sistemi...22

Şekil 2.8. Ortaçağ İslam dünyası içe dönük kent modeli...22

Şekil 2.9. Yıldız biçimli kent modeli...23

Şekil 2.10. Ebenezer Howard’ın bahçe kent modeli...24

Şekil 2.11. Londra Metropoliten yeşil kuşağında tarımsal ve rekreasyonel kullanımlar...31

Şekil 2.12. Washington Kenti radyal koridor planı...32

Şekil 2.13. Kopenhag Kenti yeşil kama sistemi...33

Şekil 2.14. Yeşil kuşak ve yeşil kama organizasyonu şeması...33

Şekil 2.15. Buffalo Kenti park sistemi...35

Şekil 2.16. New York Henry Hudson park yolu...36

Şekil 2.17. Ottawa metropoliten yeşil kuşağı...54

Şekil 2.18. 1929 Londra planı açık ve yeşil alan sistemi...56

Şekil 2.19. 1943-1944 Londra planı açık ve yeşil alan sistemi...56

Şekil 2.20. Londra Yeşil Zincir planı...56

Şekil 2.21. Londra Yeşil Strateji Planı...58

Şekil 4.1. Kayseri İli rüzgar diyagramı...65

Şekil 4.2. XX. yüzyıl başında Kayseri Kenti planı...75

Şekil 4.3. Kültepe Kaniş arkeolojik sit alanı...88

Şekil 4.5. Karasazlık Ovası’ndaki yılkı atları...101

Şekil 4.6. Karasazlık Ovası’nını genel görünümü...102

Şekil 4.7. Altınoluk Mevki’ndeki hobi bahçeleri...104

Şekil 4.8. Beştepeler Parkı...106

Şekil 4.9. İnönü Parkı...107

(11)

Şekil 4.10. Mimar Sinan Parkı...108

Şekil 4.11. Ali Dağı’nın eteklerinde yer alan bağ alanları...111

Şekil 4.12. Yılanlı Dağ’ın eteklerinde yer alan bağ alanları...112

Şekil 4.13. Araştırma alanındaki sulu tarım alanları ve Sarımsaklı Suyu ...113

Şekil 4.14. Erciyes Dağı’nın güney-kuzey doğrultulu profilinde bağ alanlarının yeri..115

Şekil 4.15. Engir Gölü’nün uydu fotoğrafı...117

Şekil 4.16. Derevek Vadisi’nin genel görünümü...117

Şekil 4.17. Derevek Vadisi içerisinde yer alan bahçelerden bir görünüm...118

Şekil 4.18. Kayseri Kalesi Surları...118

Şekil 4.19. Araştırma alanında arkeolojik sit kapsamındaki güvercinlikler...119

Şekil 4.20. Sivas Caddesi’nde refüj bitkilendirmesi...120

Şekil 4.21. Beştepeler Parkı’ndan Şehir Mezarlığı’nın görünümü...120

Şekil 4. 22. Hisarcık Kanyonu’ndaki kaya formasyonları...121

Şekil 5.1. Sivas Caddesi refüj ve servis yolu ayrımı bitkilendirilmesi...127

Şekil 5.2. Derevek Vadisi’nin güney bölümünün uydu fotoğrafı...134

Şekil 5.3. Talas’ta bisiklete binen kent sakinleri...135

Şekil 5.4. İnönü Parkı’nın kuzeyinde yer alan fuar alanına ait sulu tarım alanları...136

Şekil 5.5. Talas yerleşimindeki sağlıksız toplu konut gelişim alanları...139

(12)

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge 2.1. Mekansal süreklilik ve süreksizlik kavramlarının özelliklerinin

karşılaştırılması...26

Çizelge 2.2. Açık ve yeşil alanların yerleşim yeri hiyerarşisi açısından sınıflandırılması...40

Çizelge 4.1. Arazi kullanım yetenek sınıfları ve uygun kullanım biçimleri...60

Çizelge 4.2. Araştırma alanında yağışın mevsimlere göre dağılımı. ...62

Çizelge 4.3. Kayseri İli’nde sıcaklığın mevsimlere göre dağılımı...64

Çizelge 4.4. Kayseri İli iklim verileri...66

Çizelge 4.5. Kayseri kentsel ve ülke kentsel nüfuslarının karşılaştırması...76

Çizelge 4.6. Kayseri’de kentleşme oranı...77

Çizelge 4.7. Kayseri ili merkez ve ilçelerinin 1960 ve 2000 yılları arasındaki nüfus gelişimi...77

Çizelge 4.8. Kayseri çevre belediyeleri nüfus değişim grafiği...79

Çizelge 4.9. Araştırma alanında nüfus değişim grafiği ...79

Çizelge 4.10. Kayseri Kenti ve yakın çevresinde bulunan tescilli eski eserler ve adetleri...85

Çizelge 4.11. Kayseri Kenti çevre belediyelere ait aktif yeşil alan miktarları...109

Çizelge 4.12. Kayseri’de nüfus artış eğilimi...124

Çizelge 4.13. Araştırma alanı hedef yılı (2020) nüfusu...125

Çizelge 5.1. Yeşil Kuşak Projesi kapsamında yapılan çalışmalara ait bilgiler...130

(13)

HARİTALAR DİZİNİ

Harita 4.1. Kayseri kent bütünü topografik haritası...54

Harita 4.2. Kayseri kent bütünü yükseklik grupları haritası...55

Harita 4.3. Kayseri kent bütünü üç boyutlu arazi modeli...56

Harita 4.4. Kayseri kent bütünü eğim grupları haritası ...57

Harita 4.5. Kayseri kent bütünü arazi kullanım yetenek sınıfları haritası ...61

Harita 4.6. Kayseri kent bütünü erozyon durumu haritası ...63

Harita 4.7. Kayseri kent bütünü hidrolojik yapı haritası ...68

Harita 4.8. Kayseri kent bütünü jeomorfolojik yapı haritası ...70

Harita 4.9. Kayseri kent bütünü jeolojik yapı haritası ...73

Harita 4.10. Kayseri kent bütünü yol ağı kademelenmesi ...84

Harita 4.11. Kayseri kent bütünü koruma kapsamındaki alanlar...89

Harita 4.12. Kayseri kent bütünü kentsel alan kullanımı...97

Harita 4.13. Kayseri kent bütünü yarı kırsal alan kullanımı...99

Harita 5.1. Kayseri kent bütünü açık ve yeşil alan sistemi...129

Harita 5.2. Kayseri kent bütünü Çevre Düzeni Planı...132

Harita 5.3. Kayseri kentsel gelişim modeli...147

(14)

1. GİRİŞ

Kentsel yaşamda açık ve yeşil alanların gerekliliği yadsınamayacak bir gerçektir. Somut olarak tek tek algılanan açık ve yeşil alanlar kent içinde sürekli bir dizi halinde ve işlevsel bir yapı ortaya koyacak şekilde planlandıklarında kentin açık ve yeşil alan sistemini oluştururlar. Açık ve yeşil alanlar ancak çok amaçlı ve sistemli bir planlama ile kendilerinden beklenen işlevleri yerine getirebilirler. Başka bir deyişle, açık ve yeşil alan konusunda önemli olan, sadece onların kentlerdeki varlıkları değil, sistemli bir şekilde planlanmalarıdır. Aynı zamanda, oluşturulan sistemin mekan boyutunda olduğu kadar, zaman boyutunda da sürekliliği sağlanmalıdır.

Bu anlayışla kentlerde çağdaş yaşamın gerektirdiği sistemli planlama yaklaşımlarının olmayışı, özellikle Kayseri gibi yeni gelişmekte olan ve bu açıdan, açık ve yeşil alan sistemi oluşturulması konusunda potansiyeli olan kentlerde ne gibi çalışmalar yapılabileceğini görme isteği, böyle bir çalışmayı zorunlu kılmıştır.

Bu çalışmada Kayseri kentinin mevcut açık ve yeşil alanları, "sistem yaklaşımı" ile değerlendirilecek, kentin açık ve yeşil alanlarına olan yaklaşım ile bu alanlara ilişkin günümüze kadar alınmış olan plan kararları incelenecektir. Bu verilerle birlikte Kayseri kentine ilişkin fiziksel ve sosyo-kültürel veriler de değerlendirilerek; fizyografik, ekolojik, demografik, rekreasyonel, yasal-yönetsel bağlamda, sürdürülebilirlik gözetiminde, yeşil alan sistemine sahip olan günümüz kentlerinin ve geçmişteki genel sistem yaklaşımlarının incelenmesi ile, Kayseri kenti mevcut ve gelecekteki makroformuna en uygun sistemin oluşturulması hedeflenmektedir.

Tez sonucunda alınan kararlar, ölçeğin gerektirdiği makro düzeyde olup, daha alt ölçeklerdeki açık ve yeşil alan planlama çalışmaları için bir veri niteliği taşıyacaktır.

Hızla gelişmekte olan, doğal, tarihi, turistik ve geleneksel nitelikleriyle dikkat çeken Kayseri kentinin açık ve yeşil alanlarının dağılımları, birbirleriyle, kent ve kentli ile ilişkilerinin inceleneceği bu çalışma, günümüz ve geleceğin Kayseri Kenti için alınması

(15)

gereken önlemleri ortaya çıkaracak, daha yaşanabilir ve sürdürülebilir bir kent için anahtar niteliğinde olacaktır.

Planlamada kent, metropoliten ve bölgesel ölçeklerde önemli bir girdi olan açık ve yeşil alanlara ilişkin pek çok tanımlama mevcuttur. Keleş (1998)’e göre açık alan, insanın yaşantısını sürdürdüğü, üzerinde yapı yapılmış kapalı mekanların dışında kalan, ya doğal durumunda bırakılmış ya da tarımsal ve konut dışı dinlenme amaçlarına ayrılmış kent parçasıdır.

Gerek belirli bir arazi kullanma özelliğine sahip (orman, tarım, fundalık, göl vs.) gerekse belirli işlevlere cevap veren (park, bahçe, meydan, gezinti yeri vs.) kent içinde ya da dışındaki inşa edilmemiş boş alanlar açık alanlardır. Açık alan tanımı fiziki açıdan ele alındığında “devamlı ve belirlenmiş hiç bir kullanıma ayrılmamış fakat oyun, sergi, pazar yeri, meydan gibi geçici bir çok işlevi yerine getirebilen inşa edilmemiş boş alanlardır (Yıldızcı 1975).

Atabay (1980)’e göre barınma, çalışma, hizmetler ve ulaşım alanları dışında kalan; en küçük yeşil eleman olan ağaçtan ormana kadar, yeşil örtü ile ilgili bütün doğa elemanları yeşil alanları oluşturur (Bucaklı 1999).

Alman peyzaj mimarı Lendholt, 1960 yılında kabul edilen "Arazi Kullanım Kararnamesi" esaslarına göre kent içindeki açık alanları yapı ve trafik alanları dışında kalan açıklıklar olarak tanımlamıştır. Lendholt'a göre açık alanlar kent halkına kentsel yaşam bağlamında hizmet vermesi açısından önem taşımaktadırlar (Memlük 1994).

Gold (1980)’e göre açık alanlar, farklı karakterli çok sayıdaki kullanıma mekan sağlayan, alan kullanımlarını bütünleştiren ya da birbirinden ayıran, doğal ya da insan eliyle şekillenmiş arazilerin genel adıdır. Başka bir deyişle açık alanlar; kaynak kullanımı, çok yönlü koruma, rekreasyon halk sağlığı ve güvenliği, fiziksel gelişme kontrolü gibi konularda olanaklar sağlayan ve geniş bir potansiyel oluşturan alanlardır (Ayaşlıgil 1997).

(16)

Kentin kısmen içerisinde yer alan, daha ziyade yakın çevresinde büyük boyutlar gösteren mesire yerleri, kent parkı, milli park gibi farklı nitelikteki parklar, büyük ve küçük ağaç topluluklarının oluşturduğu korular olmak üzere; bünyelerinde ağaç, çalı, çiçek parteri, çim alan ve bunlarla uyumlu bulunması gereken yol, oyun yeri, havuz gibi yapay tesisleri içeren çeşitli tiplerdeki alanların tümü yeşil alan kapsamına girer (Karataş 1997).

Yeşil alanlar Trancik (1986) 'in sözünü ettiği “yumuşak mekanlar” grubuna girmektedir.

Bu mekanlar toprak, su, bitki gibi doğal elemanların oluşturduğu mekanlardır. İkinci gruba giren “sert mekanlar” ise döşeme malzemeleri, duvar gibi yapay öğelerin tanımladığı genellikle aktiviteler üretmeye olanak tanıyan ana mekanlardır.

Bugünün ve geleceğin kentsel mekanı ile doğrudan ilişkili olan açık ve yeşil alanların sayıları, kent merkezine yaklaştıkça azalan bir eğriyi izlemekte ve yüzölçümleri de küçülmektedir.

Coronio ve Muret'e göre açık alanlar farklı ölçütlere göre şöyle sınıflandırılabilirler:

Mülkiyete göre:

-Özel

-Kamusal (Kamusal mekanlar işlevlerine göre ikiye ayrılırlar):

-Özelleşmiş -Özelleşmemiş

(Plummer ve Shewan 1992).

Kent içerisindeki açık alanlar işlevlerine göre ise şöyle sınıflandırılabilirler:

-Yeşil alanlar

-Çeşitli kurumlara ait bahçeler -Ev bahçeleri

-Çatı bahçeleri -Sert alanlar -Avlular -Meydanlar

(17)

-Yollar ve meydanlar -Döşemeler

-Trafik adaları ve bölücüleri (Plummer ve Shewan 1992).

Kent plancısı Samuel Zisman ise açık alanları üç grupta incelemiştir:

-Faydalanılan açık alanlar: Baraj gölleri, drenaj ve sel kontrolü alanları, ulaşım alanları -Açık ve yeşil alanlar: Park ve rekreasyon alanları, yeşil kuşaklar, yeşil yollar, bina çevreleri, doğayı ve manzarayı koruma alanları

-Koridor açıklıklar: Hareket, ulaşım ve geçit alanları (Önder 1997).

Ülkemizde açık ve yeşil alanlar konusunda uygulanan imar yasalarının sınıflandırmasına göre açık ve yeşil alanlar aktif ve pasif alanlar olarak sınıflandırılırlar.

Aktif alanlar, eğlence, dinlenme sağlık gibi amaçlar için düzenlenen ticari de olabilen, halkın doğrudan kullanımına açık yeşil kullanım alanlarıdır. Bu alanlar çocuk bahçeleri, küçük oyun alanları, fuar alanları, hayvanat bahçesi, botanik bahçesi, açık çay bahçesi, ağaçlık, ormanlık, piknik ve gezinti alanları gibi alanlardır. Pasif yeşil alanlar ise halkın kullanımına açık olmayan, daha ziyade çevre sağlığı, koruma, estetik gibi amaçlarla düzenlenen yeşil alanlardır. Meyvelik, fidanlık, kavaklık gibi alanlar, mezarlıklar, topografik nedenlerle ağaçlandırılıp aktif kullanımı mümkün olmayan alanlar, iki kullanım arasında koruma bandı olarak düzenlenmiş ağaçlık alanlar, halkın kullanımına açık olmayan ormanlar, koruluklar, büyük bahçeler, kültür varlıkları ve kültürel amaçla düzenlenmiş (Anıtkabir, müze vb.) kullanımlar çevresindeki yeşil alanlardır (Tazebay 1991).

1.1. Kent, Kentleşme, Kentsel Yaşam Kalitesi

Kentsel alanın tanınması ile, birey ve toplum yaşamının konforu için sistemli bir şekilde düzenlenmesi sürecinde, öncelikle kent kavramının tanımlanması gerekmektedir.

(18)

Kent, zamansal ve aynı zamanda mekansal sürekliliğe sahip, belli bir birikim ve yığılmanın sonucu olan bir yapıdır. Kent; büyüklük, yoğunluk ve heterojenlik özellikleri taşıyan bir yerleşme türüdür (Kahraman 1998).

Keleş (1998)’e göre ise kent, “sürekli toplumsal gelişme içinde bulunan bir toplumun yerleşme, barınma, gidiş-geliş, çalışma, dinlenme, eğlenme gibi gereksinimlerinin karşılandığı, pek az kişinin tarımsal uğraşılarda bulunduğu, köylere kıyasla nüfus yönünden daha yoğun olan ve küçük komşuluk birimlerinden oluşan yerleşme birimi”dir.

Bu tanımların yanı sıra kentler pek çok farklı ölçüte göre de tanımlanabilmektedirler.

Örneğin nüfus ölçütüne göre, nüfusu yirmi bin’den fazla olan yerleşimler kent olarak adlandırılırlar (Keleş 1990). Fiziki ölçütlere göre ise; mekanda yerleşme nüfus yoğunluklarının ve bina yüksekliklerinin arttığı, sokak ve caddelerin genişlediği, belediye hizmetlerinin bulunduğu, genellikle iş ve iskan alanlarının yer aldığı, kentsel peyzaj veren alanlardır (Çetiner 1972).

İsbir (1986) ise kentleri siyasi, fiziki ve işlevsel açılardan da inceleyerek şöyle tanımlamıştır: “Siyasi açıdan kentler belli idari sınırlar içerisinde görev yapan yönetimlere sahip birimlerdir. Fiziki açıdan; farklı amaçlar için kullanılan çok sayıdaki binalar ile ulaşımı sağlayan yollardan oluşurlar. İşlevsel açıdan; ekonomik, sosyal ve kültürel eylemlerin gerçekleştiği yerleşme alanlarıdır” (Değirmencioğlu 1986).

Ekonomik açıdan kent, mal ve hizmetlerin üretimi, tüketimi dağıtımı sürecinde toplumun sürekli olarak değişen gereksinimlerini karşılamak için ortaya çıkan bir ekonomik mekanizmadır (Keleş 1990).

Tekeli (1991)’e göre kenti ekonomik bir yaklaşımla tanımlamıştır: “Kent bir üretim alanıdır. Var olan toplumsal formasyonun ya da üretim biçiminin yeniden üretildiği alan; altyapısıyla, üretim-hizmet işlevli binalarıyla bir kapital birikimi ve kentsel alanın yarattığı rantla oluşan artı ürününün bulunduğu bir mekandır”.

(19)

Yukarıdaki tanımlardan da anlaşılabileceği gibi ilk bakışta sadece fiziksel bir organizasyon olarak algılanan kent; temelinde sosyal, ekonomik, politik ve kültürel dinamikler ve bunların etkileşimlerini barındıran karmaşık bir yapıdır.

Bu aşamada kentleşme kavramından da söz etmek faydalı olacaktır. Kent tanımlarından yola çıkılarak bir tanımlama yapılacak olursa, kentleşme fiziksel ve toplumsal bir değişim sürecidir denilebilir. Kentleşme sürecinde nüfusun kent yerleşmelerinde yoğunlaşması, tarımdan endüstri ve hizmetlere kayması gibi toplumsal değişimler fiziksel çevreye de yansıyan değişimler olarak ortaya çıkmaktadır.

Keleş (1990)’a göre kentleşme; "kent sayısının artması ve bugünkü kentlerin büyümesi sonucunu doğuran, toplum yapısında artan oranda örgütleşme, işbölümü ve uzmanlaşma yaratan, insan davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü değişikliklere yol açan bir nüfus birikim sürecidir". Bu değişimler sanayileşme ve ekonomik gelişmeye bağlıdır.

Kentsel karakteristikler ise;

Nüfus büyüklüğü Nüfus yoğunluğu Yerel örgütlenme Sosyal tabakalaşma Kurumlaşma Örgütleşme

Üretimde farklılaşma ve uzmanlaşma

ile belirir ve kentin fiziksel mekanına yansır. Kentleşme ise işte bu karakteristiklere sahip olma ve kentli kılınma sürecidir.

Burada sözü edilen “kentli kılınma hali” “kentlileşme” olarak da adlandırılabilir.

Kentlileşme, çoğu kez kentleşme ile karıştırılmakla birlikte ondan ayrı olan ve kentleşme akımı sonucunda toplumsal değişmenin insanların davranış ve ilişkilerinde, değer yargılarında, yaşam biçimlerinde değişiklikler yaratması sürecidir. Kentlileşen insan ya da kentli insan, kente özgü yaşam biçimi ve davranış kalıplarını “benimsemiş”

(20)

olan insandır. Kentli insan kentsel çevre ile bütünleşen, kent yaşamına uyumlu bir katılımı olan insandır.

Önce açlık, susuzluk gibi temel gereksinimlerini karşılayan, daha sonra emniyet, düzen, güven ve değişmezliğe, üçüncü aşamada ise değer kazanmaya ve başarı elde etmeye gereksinim duyan, ve bu gereksinimleri karşıladığında kendine saygı duyacak olan insan, en son aşamada da kendini gerçekleştirecektir. Kentlileşme için izlenen bu dört aşama sağlıklı ve kaliteli bir kentsel çevrede mümkündür. Bu ise sağlıklı ve kaliteli bir kentsel yaşam için ön koşuldur.

Yerel ölçek, kent, bölge, ülke ve uluslararası ölçekler olmak üzere farklı coğrafi ölçeklerde değerlendirilebilecek olan yaşam kalitesi, öznel ve nesnel boyutlarda ölçütleri olan bir kavramdır. Bu kavram iki temel göstergeyi içermelidir:

- Hoşnutluk duygusu uyandıran psikolojik/fizyolojik mekanizma - Bu mekanizma ile bağlantılı dışsal olgular

1930’larda Amerika Birleşik Devletleri’nde eyalet ölçeğinde ilk kez denenen yaşam kalitesinin nesnel ölçümü; bireyin statüsü, eşitlik, demokratik süreçler, sağlık ve refah bileşenleri açısından değerlendirilmiştir. Öznel ölçütler ise arkadaşlık, iş, evlilik gibi bileşenlerden oluşmaktadır (Erkut1994).

Boyer ve Savageau yaşam kalitesine ilişkin değişkenleri şu kategorilere ayırmıştır:

İklim, konut, sağlık, çevre, suç, ulaşım, eğitim, sanat, rekreasyon ve ekonomi (vergiler, yaşam maliyetleri gibi)dir (Erkut 1994).

Yaşam kalitesi konumuz açısından büyük ölçüde fiziksel çevrenin kalitesi ile ilişkilidir.

Nitekim Ebenezer Howard’ın bahçe şehirler modeli doğa ile uyumlu, nitelikli, ruhsal açıdan da zengin bir yaşam çevresi oluşturmak üzere gerçekleştirilmiştir.

Yaşam kalitesi insanların birincil gereksinimlerini karşılamalarının da ötesinde, onların biyolojik yapıları ile fiziksel çevrenin uyum içerisinde olmasıyla ilgilidir. Avrupa

(21)

Komisyonu “Green Paper On the Urban Environment (1990)” raporunda, bölgeleme (zoning)den uzaklaşmaya işaret etmiş, çeşitliliğe sahip olan ve yaşam kalitesinin bir lüks değil gereklilik olduğu, çok işlevli kentler hakkında tartışmalara yer vermiştir (Montgomery 1998).

Kaliteli bir kentsel mekan “başarılı” kentsel mekandır. Başarılı kentsel mekanda ise aktivite, duyum zenginliği, estetik ve canlılık vardır. Orada yayalar için sonsuz hareket olanağı vardır ve mevsimlerin değişimi gözlemlenebilir.

Alexander ve Lynch’e göre kentsel mekansal kaliteyi oluşturan elemanlar; mimari form, ölçek, özgün belirleyiciler (landmark), vistalar, açık alanlar ve yeşil alanlardır.

Relph ve Canter’a göre başarılı kentsel mekanlar üç gerekli elementi kombine etmelidirler:

- Fiziksel yapı (oluşum): Kent görünümü (townscape), geçirgenlik, peyzaj (lansdcape), kent mobilyası vb.

- Algılanan deneyim: Okunabilirlik, algılanan işlevler, cazibe öğeleri vb.

- Aktivite: Yaya akışı, trafik akışı, davranış örüntüsü vb.

Canlılığı (vitality) sağlamak için sokaklarda ve diğer kentsel mekanlardaki olay ve aktiviteler programlanmalıdır. Başarılı kentsel mekanlar aktif bir sokak yaşamına sahip ve kendilerine özgü ritmleri olan mekanlardır (Montgomery 1998).

Mekanın algılanması ve kimliğini oluşturan kombinasyonu o mekanın imajını meydana getirir. İmaj; değer ve fikir temeline dayanan kentin karakterine ilişkin bir zihinsel haritadır. İmaj kentin formunun ve okunabilirliğinin algı süzgecinden geçirilmesi ile oluşur. Bir kentin zihinsel haritası sorulduğunda çoğu insan kamusal bir meydan veya bir bahçeyi tarif etmekle işe başlar. Bunu ardışık görüntüler ve çeşitli büyüklüklerdeki mekan sistemleri izler.

Form ise mekanda anlam oluşturmada imaj ve aktivite ile ilişkilendirildiğinde başarılı olacaktır. Form, kamu temasını, sokak yaşamını ve ticari iş yapmayı teşvik edici olmalı,

(22)

bunun yanında göreceli olarak yüksek yoğunluklu insan gruplarını barındıran konutlara yer vermelidir (Montgomery 1998).

Kentsel ortamda ekolojik özellikleri dikkate alan tasarımlar da yaşam kalitesinin artırılması açısından önem taşımaktadır. Ekolojik kentsel tasarım toplumun ekolojik gereksinimlerini karşılamak üzere kent yaşamı içinde kaynakları koruyan döngüler üretilmesi sürecidir (Erkut 1994). Ekolojik açıdan kaliteli bir yaşam çevresi, kaynakların korunduğu, bütüncül planlamaların yapıldığı ortamlarda mümkündür.

1.2. Açık ve Yeşil Alanların İşlevleri ve Önemi

Açık ve yeşil alanlar kentlerde yüzyıllardır insan ve toplumların hizmetinde olmuşlardır.

Antik çağlarda halkına hoş görünmek, gücünü ve zenginliğini sergilemek amacında olan hükümdarların isteklerine uyularak, başkentler ve metropoller yeşil alanlarla süslenmişlerdir. Ayrıca bu dönemlerde açık alanlar dinsel amaçlı törenler için de oluşturulmuşlardır. Daha sonraları iklim verileri, kent planlaması ve sağlık yönündeki yaklaşımlar; yeşil alanların, park ve promenadların kent içinde ya da çevrelerinde yer almaları sonucunu doğurmuştur.

Örneğin eski Mısır metropollerinde merkezi oluşturan toprakların çevrelerinde özel olarak bitki yetiştirilen yerler, kanallar, göletler ve saray tesisleri yer almıştır. Bunların yanı sıra kentlerde konut ve köşk bahçelerinde de farklı amaçlı düzenlemelere rastlanmaktadır. Asur-Babil, Antik Yunan ve Roma dönemlerinde de sütunlu avlular şeklinde toplanma alanları yer almakta idi; kent içerisinde ise alleler, kutsal korular, meydanlar, spor alanları, parklar, açık hava dershanesi olarak kullanılan bahçeler, hayvanat bahçeleri gibi açık alanlar yerlerini almışlardır. Ortaçağda ise bu açık alan geleneği devam etmiş, özellikle kamuya açık, kırsal gezilere olanak tanıyan kent ormanları önem kazanmış, kent duvarları önünde tarla ve bahçelerin yanı sıra halka açık yeşil alanlar da oluşturulmuştur. Özellikle bahçeler gittikçe daha uygun düzenlemelerle toplumun serbest zaman yaşamı için kullanılmaya başlamıştır (Hannebo 1983). XVII.

ve XVIII. yüzyıllarda İngiltere'de ayrı ayrı parklar oluşturulmaya başlanmış, Avrupa'da pek çok kentte ise kamusal binalar boyunca devam eden; anıtlara ve açık alanlara

(23)

uzanan çok geniş aksiyal caddeler oluşmuştur. XIX. yüzyılda kolay ulaşılabilir parkların sayısı artmış, botanik ve zooloji bahçeleri, ticari amaçlı eğlence alanları (commercial pleasure grounds) oluşturulmuştur. Yirminci yüzyılda ise her dönemde olduğu gibi kamusal sağlık amacıyla ve bunun yanı sıra öncelikli olarak rekreasyon amacıyla açık ve yeşil alan sistemleri oluşturulmaya başlanmıştır (Whitehand 1992).

Görüldüğü gibi, bugüne kadar pek çok farklı işlev üstlenen açık ve yeşil alanlar bu işlevleri ölçüsünde önem kazanırlar. Kentlileşme için mutlak gereklilik olan sağlıklı ve kaliteli kentsel çevrelerin oluşumunda açık ve yeşil alanların işlevlerinin büyük önemi vardır. Özellikle günümüz kentsel yaşamında açık ve yeşil alanlar; kentlinin ruhsal ve fiziksel gereksinimlerini karşılamaktan doğal zenginliklerin korunmasına, turizmin gelişmesinden konut alanları ile ticaret ve sanayi alanları arasında tampon bölgeler oluşturmaya, yaya ve taşıt dolaşımını kolaylaştırmaya varıncaya kadar pek çok işlev üstlenmiştir. Bu işlevler kentsel yaşamda fiziksel, estetik, toplumsal, psikolojik, ekonomik ve ekolojik işlevler olarak ortaya çıkmaktadırlar (EK 1).

Kentleşmede, kentlileşmede ve kentsel yaşam kalitesinin oluşumunda önemli roller üstlenmiş olan açık ve yeşil alanların sistemli bir şekilde planlanması Kayseri Kenti için oldukça kritik bir konudur. Çünkü Kayseri kenti ülke kentleşme oranının üzerinde, yüksek bir kentleşme oranına sahiptir. Böyle bir ortamda kentlileşmenin ve kentsel yaşam kalitesinin oluşumu açısından önem taşıyan açık ve yeşil alanların sistemli bir şekilde planlanması aynı zamanda kentin gelecekteki makroformunun oluşumu anlamını taşımaktadır. Bu düşünce ile tez çalışmasının amacı, kentsel açık ve yeşil alan sisteminin tanımlanması ve sağlıksız gelişmelerin görüldüğü Kayseri Kenti’nde bu sistemin uygulanabilmesi için üst ölçekte öneriler geliştirmesi, daha alt ölçeklerde ayrıntıda yapılacak olan çalışmalara bir veri oluşturulmasıdır. Böylece sistemli bir planlama yaklaşımı ile bugün ve gelecekte daha sağlıklı ve yaşanabilir çevrelerin oluşumu için önemli bir adım atılmış olacaktır.

(24)

1.3. Kaynak Özetleri

Öztan (1968), insan ve çevre ilişkilerinden yola çıkarak açık alanların kentlerde içeriği, önemi ve miktarı üzerine araştırmalar yapmış, bu kapsamda açık alanların kentin fiziksel yapısı içerisindeki organizasyonunu incelemiştir. Buna göre açık alanlar bahçe kent, uydu kent, yarının kenti ve yeşil kuşak kentlerinde olduğu gibi kentlerde yoğunlaşmanın kontrol altına alınması için organize edilmişlerdir. Ayrıca yeşil alanlar kentli insanın gereksinimleri yönünden ele alınarak belli standartlar önerilmiştir. Ankara Kenti’nin gelecekteki yeşil alan sistemini belirlenmesi konusunda; kentin fiziksel planlama yönünden geçirdiği gelişmeler araştırılmış, kentin doğal ve sosyal yapısı ile kentteki çeşitli iskan alanlarının bugünkü durumu incelenmiştir. Sonuç bölümünde Ankara Kenti’nin mevcut yeşil alanları yeterlilikleri açısından değerlendirilmiş, bir yeşil alan sistemi önerilmiştir.

Yıldızcı (1981), çalışmasında kent ölçeğinden bölge ölçeğine kadar entegre bir yeşil sistemin yaratılması amacını gütmektedir. Bu çalışma kapsamında öncelikle İstanbul kenti tarihsel gelişiminde yeşil alan kavramı ve planlama çalışmaları açıklanmıştır.

Daha sonra İstanbul Kenti yeşil alanlarının nitelik ve nicelik yönünden analizleri yapılmıştır. Sosyal anket verilerine dayanarak saptanan İstanbul halkının hafta sonu rekreasyon dağılımı ve yeşil alan kullanımı açıklandıktan sonra kentin yeşil alan durumu her ilçe için düzenlenen yeşil fişlerde gösterilerek kişi başına düşen yeşil alan miktarları belirlenmiştir. Sonuç bölümünde İstanbul metropolü yeşil alan sistemini etkileyen doğal ve sosyal etmenler incelendikten sonra bir yeşil alan sistemi önerisinde bulunulmuştur.

Kıstır (1981), ülkemiz kentlerinin sağlıksız bir şekilde yayılma sürecinde olduğu düşüncesinden hareketle, kentsel gelişimi ekolojik yaklaşımla birlikte değerlendirmiştir.

“Doğal yapı ve kentsel gelişme dengesi” adı verilen yöntemde öncelikle bazı faktörler belirlenmiş, bu faktörlerin kentsel alan kullanımlarına uygunlukları açısından belirli bir sistem içerisinde sınıflandırılır ve değerlendirilirler (iyi, orta, kötü vb.). Yöntemin ikinci aşamasında her bir faktör grid sistemindeki haritalarda ele alınarak, faktör dağılımlarının bir grid içerisindeki oranları önce % olarak daha sonra ağırlıklı puan

(25)

olarak hesaplanır. Sentez aşamasında bütün faktör yüzeyleri kentsel gelişim potansiyeli açısından değerlendirilmiştir. Sonuç bölümünde Akçaabat-Trabzon-Yomra kıyı bölgesi için 2000 yılında olası gelişmeler harita ile ifade edilmiştir.

Flink ve Searns (1993), yeşil yolları bütün yönleriyle ele aldıkları çalışmalarında yeşil yolların farklı alan kullanımları arasında tampon görevi üstlenebildiklerini, yerel değerler, koşullar ve gereksinimler göre farklı kombinasyonlarla planlanabileceklerini belirtmişlerdir. Yeşil yolların oluşumunda gönüllülerin katılımı ve arazi sahipleri ile işbirliği içinde olmanın büyük önemi vardır. Ekolojik ve rekreasyonel yeşil yollar, görsel ve tarihi rotalar, nehir boyu yeşil yollar ile kapsamlı yeşil yollar olarak sınıflandırılabilecek olan yeşil yolların planlanmaları ve bu planların uygulanabilmeleri için öncelikle bir yasal temelin var olması gerekmektedir. Amerika’dan pek çok yeşil yol örneğinin verildiği bu çalışmada planlama, uygulama ve yönetimde izlenecek aşamalar ayrıntılı olarak belirlenmiştir. Yeşil yol planlarının alanda uygulanması sırasında yardımcı olabilecek, daha alt ölçeklerdeki detaylar çizimler ile desteklenerek açıklanmıştır.

Somuncu (1993), Kayseri Kenti’nin yerleşmiş olduğu Sarımsaklı Ovası ve çevresini beşeri ve iktisadi coğrafyası açısından değerlendirmiştir. Araştırmada alandaki doğal ve beşeri kaynakların rasyonel olarak kullanımı amacıyla büyük bir dinamizme sahip olduğu vurgulanan coğrafi kaynakların oldukça kapsamlı ve ayrıntılı bir irdelemesi yapılmıştır. Araştırma elde edilen bütün veriler harita, tablo ve grafiklere dönüştürülerek değerlendirilmiştir. Araştırma alanında tarım ve yerleşmeyi etkileyen faktörler karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiş, sonuç bölümünde ise yapılan sentezlerden yola çıkılarak alandaki kentsel gelişimin yönlendirilmesi ile birlikte kaynakların rasyonel kullanımı üzerine önerilerde bulunulmuştur.

Karataş (1995), İstanbul metropolünde yeşil alan sistemi oluşturulmasına yönelik olan çalışmasında uygunluk modeli yöntemini kullanmıştır. Uygunluk modelinin göreceli yargılamaların sonucu olduğunu vurgulayan Karataş, çalışmasında AutoCAD, LANDCADD yazılımlarını kullanmıştır. Bu yazılımlar yardımıyla bilgisayar ortamına aktarılan veriler üzerinden eğim, bakı, yükseklik, yüzey alanı, yakınlık, gibi analizler

(26)

yapılmış, üç boyutlu arazi modeli elde edilmiştir. Çalışmada eğim yüzdeleri, erozyon sınıfları, alan kullanım sınıfları sınırlama bölgeleri, işlevler gibi ölçütlerle haritalar çakıştırılmış; tarım, rekreasyon, koruma, kentsel yerleşim gibi kullanımlara uygun olan alanlar belirlenmiştir. Sonuç bölümünde İstanbul metropolünde yeşil alan sisteminin belirlenmesi açısından bir takım esaslar ortaya konmuştur.

Moughtin (1996), kent formunu “lineer, grid ve merkezi” olmak üzere üç ana biçimde ele almış, bu formların temsilcisi olan plancıları, ortaya çıkış nedenlerini, tarih boyunca sergilediği örnekleri ele alarak değerlendirmiştir. Kentin formunun ortaya çıkışı süreci açık ve yeşil alanlarla ilişkisi çerçevesinde incelenmiştir. Moughtin’e göre kamusal ulaşım stratejisi ve ekolojik strateji kent formunu belirleyen en önemli bileşenlerdir.

Akay (2002), Yalova Kenti’nde ekolojik tabanlı sürdürülebilir alan kullanım kararları için plan stratejileri geliştirilmesi amaçlı çalışmasında çalıştığı alan için stratejiler geliştirmiştir. Bu doğrultuda koruma, tarımsal, turizm ve rekreasyon ile yerleşim konularında stratejiler geliştirmiştir. Geliştirilen stratejiler için maksimum puan tabloları hazırlanmış, daha sonra uzmanlara ilgili sorular yöneltilerek her bir alt faktör için uygunluk belirlenmiştir. Daha sonra çalışma alanı bölgelerinin ekolojik özelliklerine göre hangi stratejilere ne derece uygun olduğu belirlenmiştir. Bu aşamalarda her bir strateji için SWOT (güçlü yönler, zayıf yönler, fırsatlar, tehditler) analizi de yapılmıştır (Uzun 2003).

Ayaşlıgil (1997), Çanakkale Kenti gelişimi örneğinde açık ve yeşil alan gereksinimini incelediği çalışmasında açık ve yeşil alanları çocuk oyun alanlarından başlayarak daha üst ölçeklere doğru sınıflandırmış ve her bir sınıftaki aktif yeşil alanın standardını (m²/kişi) araştırmıştır. Açık ve yeşil alanların İmar Kanunu hükümlerindeki durumuna da değinen Ayaşlıgil, açık ve yeşil alanların planlanmasına ilişkin ölçütler belirlemiştir.

Buna göre, doğal mekanla ilgili özellikler, mekanın konum değeri (erişilebilirliği), yeşil mekanların çekiciliği ve donanımı, kullanıcıları boş zaman miktarı ve boş zamanı değerlendirme eğilimleri gibi ölçütler planlamada etkili olmaktadır. Gerekli olan açık ve yeşil alan miktarının belirlenmesinde ise kabul gören bir takım minimum standartlar dikkate alınmalı, fakat planlamada miktardan çok açık ve yeşil alanların dağılımı ve birbirleriyle olan ilişkileri göz önünde bulundurulmalıdır.

(27)

Çulcuoğlu (1997), yabancı ülkelerde günümüze değin gerçekleştirilmiş olan yeşil kuşak çalışmalarını ele alarak değerlendirmiş, Ankara Kenti’nde yürütülmekte olan yeşil kuşak çalışmalarını bu örneklerle karşılaştırmıştır.Çalışmada yeşil kuşak kavramının oluşumu ve tarihi gelişimi ortaya konmuş, bu süreçte önemli bir yere sahip olan yeşil yol kavramını irdelemiştir. İngiltere, Frankfurt, Ottawa gibi ülkelerin açık ve yeşil alan sistemleri olumlu ve olumsuz yönleriyle tartışılmıştır. Bu kentlere ilişkin sistemler, bulundukları yerdeki yönetim çözümleri ile araştırılmıştır. Ankara Kenti’nin farklı plan dönemlerindeki açık ve yeşil alan kararları araştırılmış, kentin yeşil kuşak sistemi açısından doğal ve kültürel potansiyeli belirlenmiş, sonuçta yeşil kuşak sisteminin oluşumuna ilişkin olanak ve engeller ortaya konarak makro ölçekte bir yeşil kuşak sistemi önerilmiştir.

İsbir ve Açma (1997), T.C. Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi İktisat Fakültesi’nde ders olarak verilmek üzere hazırladıkları kitapta, kentleşme ve çevre kavramlarını ele alarak, ülkemizdeki var olan yasal ve yönetsel çerçeve üzerinde değerlendirmeler yapmıştır. Ele alınan konular, kentleşme ve nedenleri, konut ve gecekondu politikası, büyükşehir kavramı, planlaması ve yönetimi, çevrekentleşme ve sonuçları, çevre sorunları ve ülkemizdeki çözüm önerileridir.

Turner (1998), genel bir yaklaşımla peyzaj planlama kavramını değerlendirmiş, yeşil alan planlamasını da bu başlık altında ele almıştır. Çalışmasının “kamusal açık alan”

bölümünde yeşil alanları kamusal parklar, kamu bahçeleri, milli parklar, festival parkları vb. olarak sınıflandırmış, başlangıç noktası olarak bulvarları ele alarak yeşil yolların tarihini ve tipolojisini araştırmıştır. Turner kentsel tasarımla ilişkisi bağlamında irdelediği bu çalışmasının diğer bölümlerinde ise tarım, ormanlar, nehirler ve diğer su yüzeyleri, mineral çalışmaları, ulaşım ve kentleşme üzerine araştırmalar yapmıştır.

Karaman (1999), peyzaj planlama kapsamında Kayseri kentsel gelişme alanını değerlendirdiği çalışmasında sürdürülebilir kent ve ekolojik unsurlarla dengeli kullanım planlaması doğrultusunda Kayseri kentsel gelişme alanında mevcut alan kullanımını, çevresel verileri ve doğal yapıyı incelemiş, beş farklı kullanım tipi için fiziksel planlama ölçütleri oluşturmuş, bu ölçütler veri haritalarıyla çakıştırılmış, alanın genelinde alan

(28)

kullanım öncelik değerlendirilmesi yapılmıştır. Elde edilen sonuç mevcut alan kullanımı ve Kayseri Kenti için alınmış olan plan kararlarıyla karşılaştırılarak çelişen kullanımlar ortaya çıkarılmıştır.

Ter (2002), Konya Kenti’nin tarihi kent merkezinin kentsel tasarımı konusunu, tarihi alanların açık ve yeşil alanlarla olan ilişkisi çerçevesinde ele almıştır. Araştırmada kentin bugünkü fiziksel yapısını ortaya koymak amacıyla ilk yerleşiminden bugüne değin geçirdiği mekansal ve işlevsel dönüşümler tarihi gelişim süreci içerisinde irdelenmiştir. Bu süreçte geçmişte hazırlanmış olan yerleşim plan şemaları, gravür, fotoğraf ve plan kararlarından yararlanılmıştır. Araştırma alanına ilişkin yerinde yapılan arazi etüt çalışmaları ile arazi kullanımı, taşıt-yaya ulaşımı, tescilli yapılar ile açık ve yeşil alan dokusu halihazır haritalar üzerinde ortaya konmuştur. Çalışma kapsamında oluşturulan anket çalışması ile de halkın açık ve yeşil alanlar ile tarihi kent merkezlerine ilişkin fikir, talep ve eğilimleri belirlenmiştir. Sonuç bölümünde ise söz konusu alanların yönetimine ilişkin öneriler getirilmiştir.

Çalık Sancaktar (2003), Ankara Kenti’nin açık ve yeşil alanlarının özelliklerinin belirlenmesi sürecinde kent için daha önce yapılmış olan imar planları ve raporlarından yararlanmış, bu dönemlerde alınmış olan açık ve yeşil alan kararlarını irdelemiştir. Plan verileriyle birlikte araştırma alanına ilişkin jeomorfoloji, jeoloji, su kaynakları gibi doğal veriler de analiz edilmiştir. Ankara Kenti 2025 yılı plan stratejileri de incelenerek plan notlarında yer alan açık ve yeşil alanlara ilişkin kabuller tartışılmıştır. Araştırmanın sonuç bölümünde ise açık ve yeşil alan sistemi konusunda ülkemizde var olan ve araştırma alanına özgü olan sorunlara değinilmiş, öncelikli olarak jeomorfolojik veriler ışığında araştırma alanına ilişkin koruma ve geliştirme bağlamında öneriler getirilmiştir.

(29)

2. KURAMSAL TEMELLER

2. 1. Açık ve Yeşil Alanların Kent Makroformu İle İlişkisi

Açık ve yeşil alanların kent makroformuyla olan ilişkisini irdelemeden önce kent makroformunun tanımının yapılması faydalı olacaktır. Kent makroformu, kentin yapılaşma biçimi ve izlenen gelişme eğilimlerini içeren arazi kullanım kararlarından oluşan, bir bakıma kentsel, sosyal ve ekonomik yaşantının gereksinim duyduğu yerleşik alanın kapsadığı fizik mekandır (Keleş 1984).

Kent makroformunun oluşumunu etkileyen faktörler Şekil 2.1’de gösterilmiştir.

Kent Makroformunu Oluşturan Etmenler

Doğal Etmenler Toplumsal Etmenler

Abiyotik Etmenler Biyotik Etmenler Sosyo-kültürel yapı Jeolojik etmenler Flora Arazi kullanımı Jeomorfolojik etmenler Fauna Mülkiyet

Hidrolojik etmenler

Toprak İklim

Şekil 2.1. Kent makroformunu oluşturan etmenler (Yaşlıca 1986).

Lynch (1981)’e göre kent formu, sadece binalar, caddeler, tepeler, nehirler, ağaçlar gibi kalıcı fiziksel objelerle ilgili değildir. Asıl problem formu oluşturan unsurlara karar vermektir. Bu unsurlar ise yaşayan organizmalar, insanların meşgul oldukları aktiviteler, sosyal yapı, ekonomik sistem, ekolojik sistem, mekan ve onun sahip olduğu anlamın korunması, mekandaki günlük ve mevsimsel ritmler, değişimlerdir.

Moughtin (1996)’e göre üç ana kent formu vardır: Lineer kent, grid formlu kent, merkezi ya da içe dönük kent.

(30)

2.1.1. Lineer kent formu

Ortaçağın plansız gelişen pek çok kentinde lineer kentsel forma rastlanabilir. Bununla birlikte lineer kentler daha çok endüstriyel devrimin ürünü olmuşlardır (Moughtin 1996). Bu kent formu sürekli bir ulaşım hattı (ya da bunların paralel serileri) temeline dayanmaktadır. Dominant merkezler yoktur, her kentli servislere, iş yerlerine ve açık alanlara eşit ulaşım imkanlarına sahiptir. Lineer yol kenarı köyler ya da sahil ve su yolları boyunca uzanan yerleşimler eski örneklerdir. Fakat nadir de olsa daha yeni örnekler de vardır. Örneğin Madrid için 1882’de Arturo Soria y Mata tarafından önerilen ve deneysel olarak uygulanan plan. Soria’nın bu fikirleri daha sonra Amerika’nın Roadtown kentinde Edgar Chambless, Fransa’da Le Corbusier, Londra’da MARS Grubu tarafından uygulamaya dönüşme olanağı bulmuştur. MARS’ın “lineer ulaşım hatları” esasına dayanan savaş sonrası Londra kent planında nüfus için yeterli açık alanların ve mümkün olan maksimum aktivite olanaklarının oluşturulması üzerinde durulmuş, Londra’nın periferisinden kent merkezine kadar uzanan yeşil kamalar rekreasyon alanları olarak tasarlanmıştır. Plana göre bütün kent sakinleri merkeze ve kırsal alanlara (landscaped areas) yürüme mesafesinde yer alan konutlarda ikamet ediyorlardı. Ayrıca MARS grubu yine kırsal alanlarla kent merkezini birbirine bağlayan ve geleceğin sürdürülebilir kenti için yararlı bir bileşen olabilecek “peyzaj parmaklarını (landscape fingers)” önermişlerdir (Moughtin 1996). XX. yüzyıl mimarlarından Frank Lloyd Wrigt’ın “Broadacre City (geniş saha kenti)” fikri de temel olarak lineer bir organizasyondur (Lynch 1981).

Le Corbusier’in kent planı üç milyon kent sakini için hazırlanmıştır. Merkezde gökdelen ofisler ve en yüksek apartman blokları yer almaktadır. Kentin daha dış kısımlarında altı katlı ve lineer yerleşimli konutlar yer alırken, endüstri işçileri için kentin dışındaki yeşil kuşağın ötesinde bahçe kent karakterinde tek katlı konutlar yer almaktadır. Merkezin bir köşesinde kamu kuruluşları ve romantik bir park yer almaktadır. Merkezde çok yüksek olan binalar çok geniş park alanları içerisinde yer almaktadır. 250 m ara ile 24 m yüksekliğindeki ofis binaları 10 000-15 000 kişiyi barındıracak şekilde düşünülmüş, merkez ise toplam 400 000 – 600 000 kişi için tasarlanmıştır. Kent sakinlerine geniş görüş olanakları sunan bu kentte çatılar ve

(31)

balkonlar da açık alan olarak kullanılmaktadır. Bu modelde amaç, kent merkezinde çok katlı yapıları artırarak yeşil alanları çoğaltmak, aynı zamanda kent yakın çevresinde de daha yaşanabilir alanlar yaratarak endüstrinin olumsuz etkilerini azaltmaktır (Şekil 2.2) (Lynch 1981).

Şekil 2.2. Le Corbusier’in radyal kenti (Lynch 1981).

1930’lu yıllarda Stalingrad Kenti’nde Rus kent plancısı Alexander Milliutin tarafından planlanan ve uygulanan lineer kent modeli, kentin bir makine olduğu metaforundan yola çıkılarak geliştirilmiştir. Bu modelde farklı alan kullanımlarına ait özerk parçalar oluşturulmuş ve rasyonel bir ulaşım ağıyla bu parçalar birbirlerine bağlanmıştır (Şekil 2.3) (Moughtin 1999).

Şekil 2.3. A. Milliutin tarafından önerilen lineer kent modeli (Moughtin 1999).

(32)

Burada geniş bir ana yol ve buna paralel olarak yerleşmiş kullanımlar mevcuttur. Konut alanlarının hemen kuzeyinde yer alan park ve yeşil alanlarda da resmi binalar serpiştirilmiş bir halde yer almaktadır. Yolun güneyinde yer alan yeşil alanlarda ise spor alanları ve diğer rekreasyonel alanlar yer alır. Ayrıca burada yer alan yeşil alanlar endüstrinin olumsuz etkilerine karşı tampon görevi üstlenmişlerdir (Ergen 1981) (Moughtin 1999).

Böyle bir kurguda başta trafik olmak üzere, kent ne kadar gelişirse gelişsin, ileride planlamayı güçleştirecek bir karışıklığın en az düzeyde olacağı şüphesizdir. Diğer yandan şerit formundaki bu prensip şemasının her bölge ve topografyada kullanılamayacağı açıktır.

2.1.2. Grid plan

Grid plan düzenindeki kentler antik çağlardan beri uygulama alanı bulmuşlardır. Çin, Japonya ve Yunanistan kentleri ile Ortaçağ Avrupa kentlerinde grid planlara yer verilmiştir. “Grid kent” kentsel alanı özdeş parçalara bölen yol sistemi ve her yönde genişleyebilme özelliği ile karakterize edilmektedir. Grid kentler; tüm caddelerin aynı standarda sahip olmaları, yolların araziyi ve doğal elemanları dikkatsizce parçalamaları, görsel monotonluk ve fakirlikleri ile odak noktalarının yokluğu konularında sıklıkla eleştirilmişlerdir (Lynch 1981).

Frank Lloyd Wright’ın, bölgesel peyzajın ötesine uzanan geniş kapasiteli yolların oluşturduğu, grid sisteme sahip olan “Broadacre City” modelinde her aile kendi evini yapabileceği 1 acre (0,404 ha) alana sahiptir. Wright bu önerisinde yüksek yoğunluklu bina fikrine karşıt olarak, geniş açık alanların yer aldığı kentlerle “doğaya dönüş” ve

“organik kent” fikirlerini öne sürmüştür (Moughtin 1996). Burada organik mimarinin oluşturduğu kent dokusu peyzaja adanmıştır (Şekil 2.4) (Moughtin 1999).

(33)

Şekil 2.4. Geniş saha kenti (Moughtin 1999).

Bu kent modelinde gridler informal özellikte de olabilir. Nitekim Christopher Alexander’ın 1975’te önerdiği kent modelinde geniş caddeler informal gridler oluşturacak şekilde yerleşmiş, bu caddelerin tanımladığı alanlarda ise tarlaları, bahçeleri, ağaçlandırılmış alanları, yaban yaşamı alanlarını kapsayan geniş açık alanlarla düşük yoğunluklu konut alanları yer almaktaydı (Şekil 2.5) (Lynch 1981).

Şekil 2.5. Christopher Alexander’ın planlamada önerdiği informal gridler (Lynch 1981).

Le Corbusier’in hazırladığı Chandigarh kenti gelişim planı da grid düzenindedir. Kent ana yollarla çevrilidir ve gridleri oluşturan yollar ikinci derece yollardır. İkinci derece

(34)

yollar yaya ve bisikletliler için oluşturulan “yeşil yollara (greenways)” alternatif teşkil ederler (Şekil 2.6) (Moughtin 1996).

Şekil 2.6. Chandigarh Kenti’ndeki yeşil yollar (Moughtin 1996)

1967 yılında Washington kentinin plancıları olan Llewellyn ve Davies’in, Milton Keynes kenti için önerdikleri planda her biri yaklaşık 5000 kişiye hitap eden “çevresel alan (environmental area)” olarak da adlandırılan 100-120 ha büyüklüğündeki konut alanları mevcuttur. Yine grid şeklinde bir yapılanmaya sahip olan bu kentte seyahat gereksinimini azaltmak, yürüme ve bisiklete binme aktivitelerini teşvik etmek ilkeleri ile açık ve yeşil alanlar birbirleri ile bağlantılı olarak yerleştirilmişlerdir. Nüfusu 12 000 ile 20 000 arasında değişen, yoğunluğu 30-50 kişi/ha olan bu kentte yerleşmelerin periferisinde yer alacak olan açık alanlar rekreasyonel amaçla ve “yoğun ticari amaçlı bahçeler (intensive market gardening)” amacıyla kullanılmıştır (Şekil 2.7) (Moughtin 1996).

2.1.3. Merkezi kent

Üçüncü kent formu örneği olan merkezi kent, “içe dönük kent (inward looking city)”

olarak da adlandırılır. İslam dünyasının ortaçağ kenti en ekstrem merkezi kenttir (Şekil 2.8) (Moughtin 1996).

(35)

Şekil 2.7. Milton Keynes kenti açık ve yeşil alan sistemi (Moughtin 1996)

Şekil 2.8. Ortaçağ İslam dünyası içe dönük kent modeli (Moughtin 1996).

Etrafı duvarlarla çevrili olan İslam kentinde; cami, saray çevresi ve pazar yerinin dışında açık alanlar, dükkan ve diğer ticari yapılarla belirlenen açık alanlarla sınırlıdır.

Benzer olarak ortaçağ Avrupa kentleri de ekonomik kontrol ve koruma gibi amaçlarla duvarlarla çevrilmiştir. Bu kentlerde kamusal açık alanlar yerleşimleri biçimlendiren katı “solid (katı)” bloklardan oyularak çıkarılmış alanlar gibidir. Gordon Cullen’ın (1961) da belirttiği gibi bu kentler, seri vistaların yönlendirdiği mekansal kompozisyonun verdiği doğallık hissi ile doğanın bir parçası görünümüne kavuşmuşlardır.

(36)

“Yıldız” ya da “asterisk” biçimli kent olarak tanımlanabilecek kent modeli de içe dönük kent modeline örnektir. Bu modelde yüksek yoğunluk ve karma kullanımla karakterize edilen dominant bir merkez ve bu merkezden dışa doğru ışınsal olarak yayılan 4-8 adet ana ulaşım aksı mevcuttur. Bu aksların belirlediği kent gelişim “parmaklarının”

aralarında ise kamalar şeklinde yeşil alanlar uzanmaktadır. Bu kamalar ve ana yollar, merkez etrafındaki konsantrik otoyollarla birbirlerine bağlanmaktadırlar (Şekil 2.9) (Lynch 1981).

Şekil 2.9. Yıldız biçimli kent modeli (Lynch 1981).

İngiltere’de XIX. yüzyılda Ebenezer Howard tarafından ortaya atılan “bahçe kent (garden city)” düşüncesi de merkezi kent fikri ile şekillenmiştir. Howard’ın bahçe kenti, kent ve kırın uyumlu bir kombinasyonudur. Bu modelde açık ve yeşil alanlar ciddi olarak ele alınması gereken bir konu olarak ortaya çıkmıştır. Bahçe kentte geleneksel endüstri kenti coğrafyası tersyüz edilmiş, açık alanlara merkezde, endüstriyel yapılara ise periferide yer verilmiştir (Freestone 1990). Ana kentin özünde kamusal yapılar ve merkezi bir park yer almaktadır. Bu parkı çevreleyen caddenin ardında kendi geniş açık alanlarına sahip olan ve yüksek sosyo-ekonomik grupların barındığı konut kuşakları yer almaktadır. Bunun hemen bitişiğinde yer alan “Grand Avenue” ise kenti tamamen kuşatan, içerisinde okulların yer aldığı bir parktır. Bahçe kentler ana kentten uygun bir uzaklıkta yer alan yeşil kuşaklarla çevrili kentlerdir. Howard’ın önerisinde bu bahçe kentler 30 000 kişilik nüfus için tasarlanmıştır. Konut yoğunluğu ise yaklaşık 200 kişi/ha’dır (80-90 kişi/acre). Ana kent ile bahçe kentler arasındaki açık alanlar temiz hava sağlanması, rekreasyon, tarımsal üretim, doğayla temas kurma gibi amaçlara hizmet ediyordu. Böylece kent, belli büyüklükteki bir kırsal alan zonunu kendi içerisinde barındırıyordu (Şekil 2.10) (Moughtin 1996).

(37)

Şekil 2.10. Ebenezer Howard’ın bahçe kent modeli (Moughtin 1996).

Howard, sürdürülebilir kentsel form düşüncesi ile yaya hareketlerini kolaylaştıracak ve dolayısıyla yenilenemeyen enerji kullanımını azaltacak büyüklükte bir kent tasarlamıştı.

Kentte en uzak yürüme mesafesi 30 dakika idi. Bu süre bisikletle daha da kısaltılabilirdi (Moughtin 1996). Böylece halk küçük ve daha yaşanabilir kentlerde yaşayacak, kırsal alanlara yakın olacaktı (Freestone 1990).

(38)

Bahçe kent fikrinin dayandığı esaslar şu şekilde özetlenebilir:

- Kent arazisinin toplumun ortak alanı olması, yani şahıs mülkiyeti tanımaması, - Toplumun, üzerinde yaşadığı araziyi kontrol etme yetkisine sahip olması,

- Sanayileşmeden dolayı arazi fiyatlarındaki yükselmeye yönelik spekülatif düşüncelerin önlenmesi (Değirmencioğlu 1997).

Lynch (1981)’e göre bahçe kenti karakterize eden ifadeler; dengeli çeşitlilik, sağlık, durağanlık, bağımsızlık ve doğal dünyaya dönüştür. Demokratik anlayışın yer aldığı, kendi kendini sürdürebilen bahçe kent modeli İngiltere’de Welwyn ve Letchworth kentlerinde, Amerika’da ise Maryland ve New Jersey’de uygulanmıştır. Daha sonraları kent ve doğanın entegrasyonu sıklıkla yeni kentsel yerleşimlerin amacı olmuştur. Pek çok yeni kent ve banliyö yerleşimi bu amaçla doğayı ve doğal elemanları içerisinde barındırmıştır (Spirn 1984).

Raymond Unwin 1923’te Robert Whitten tarafından öncülüğü yapılan “uydu kent”

düşüncesi de “merkezi kent” esasına dayanmaktadır. Uydu kent modelinde mevcut kentin 15 km uzağında 3000-10 000 nüfuslu yeni yerleşimler önerilmiştir. Yönetim, ticaret ve endüstri ile diğer büyük tesisler ana kentte yer alırken, ana kent ile uydu kentler arasında da yapı yasağı olan yeşil yüzeyler yer almaktadır. Bahçe kentlerde olduğu gibi, kamusal arazi mülkiyetine dayanmakta olan uydu kentlerde; az yoğun konut alanları, oyun alanları, park, bahçe ve diğer açık-yeşil alanlara da fazlaca yer verilmiştir.

2.2. Açık ve Yeşil Alan Sistemi

Sistem kelimesi belli bir sonuca varmak veya bir bütün elde etmek için bir araya gelmiş parçalar anlamına gelmektedir. Araştırma konusu açısından kent ölçeğinde ele alınacak olan açık ve yeşil alan sistemi ise, “mekansal”, “toplumsal” ve “zamansal” açıdan irdelenecektir. Sözü edilen her üç açıdan da bir sistem oluşturulduğunda “kentsel açık ve yeşil alan sistemi”nden söz edilebilmektedir.

(39)

2.2.1. Mekansal açıdan açık ve yeşil alan sistemi

Açık ve yeşil alanların mekansal açıdan bir sistem oluşturması, onların mekansal süreklilikleriyle ilgilidir. Mekansal süreklilik “kesintisiz bağlantı, birbirini izleme, ardışıklık veya birleşme” anlamlarına gelir. Mekansal süreksizlik ise, herhangi bir düzeni ya da ritmi içerisinde barındırmayan mekanların birlikteliği olarak tanımlanabilir.

Aşağıdaki çizelgede mekansal süreklilik ve süreksizlik kavramları karşılaştırmalı olarak bir arada görülmektedir (Çizelge 2.1).

Çizelge 2.1. Mekansal süreklilik ve süreksizlik kavramlarının özelliklerinin karşılaştırılması (Kahraman 1998)

Mekansal Süreklilik Mekansal Süreksizlik

birbirini izleme kesiklik

dizi/zincir oluşturma kırılma

birleşme dağılma

çizgisel gelişme sıçramalı gelişme bağlantılılık bağlantısızlık

düzen kaos/karmaşa

İşte Lynch’in sözünü ettiği açık ve yeşil alanların dağılımıyla ilgili olan iki temel birincisi olan “bağlantılı açık ve yeşil alanlar”, sözü edilen alanların birbirleriyle bağlantılı ve bir dizi oluşturacak şekilde planlanmaları gerektiğini savunmaktadır. Fakat bu yaklaşım, örneğin bir deniz ya da gölün veya topografyanın yönlendirmesi ile anlam kazanmaktadır (Lynch 1981).

Wright et al. (1976) da açık ve yeşil alanların mümkün olduğu kadar birbirleriyle bağlantıları sağlanarak, bir sistem oluşturacak şekilde planlanmaları gerektiğini savunmaktadır. Plancılara göre bu devamlılık görsel ve fiziksel yönden açık ve yeşil alan sisteminin kolay ve güvenilir bir şekilde kullanımı ve rahat algılanabilmesini sağlar. Kullanıcının bir mekandan diğerine kolaylıkla ve güven içinde geçişine olanak

(40)

verir. Mekanlar arasındaki geçişlerin oturacağı koridorlar; yürüyüş, bisikletle gezi, koşu gibi aktiviteler için mükemmel birer alan oluştururlar (Değirmencioğlu 1997).

Whyte (1968) ise bu görüşü olumsuz biçimde eleştirerek “dağınık açık ve yeşil alanlar”

görüşünü savunmuştur: “Açık alanları birbirine bağlamakla parçaların matematiksel toplamından daha iyi bir bütüne ulaşılmış olur. Ancak parçaların kendi bünyelerindeki işlevleri açısından daima önde geldiğini de unutmamak gerekir. Fiziksel anlamda devamlılığın kesinliği çok kritik bir konu değildir. Çoğu insan açık alanları bu anlamda kullanmaz. Eksiksiz anlamda bir açık alan sistemi var olsa dahi bunun tamamını kullanma zorunluluğu yoktur. O halde devamlı bir yeşil sisteme gerek dahi yoktur”

(Değirmencioğlu 1997).

Fakat “bağlantılı açık ve yeşil alanlar” görüşünde yeşil alanlar kentin makroformunun ortaya çıkışında, kent gelişiminin yönlendirilmesinde etkilidir. Bununla birlikte bağlantılı yeşil alanların erişilebilirliği alternatifli ve dolayısıyla daha yüksektir. Bu sistem, insanlara birbirleriyle bağlantılı ve çeşitli rekreatif faaliyet olanaklarını sunmada, yaban yaşamı ve hava koridorları oluşturmada ve kent ekolojisine sunulan diğer olumlu katkılar konusunda (hava kirliliğini önleme, hava nemi ve sıcaklığının düzenleme gibi) daha üstündür. Bu açıdan, kentsel açık ve yeşil alan sistemi oluşumunda mekansal açıdan sistem oluşturulması bir gerekliliktir.

Açık ve yeşil alanlar haritadaki konumlarına göre, başka bir deyişle "fiziksel" ya da

"mekansal" ilişkileri açısından yeşil kuşak, yeşil kama, yeşil örgü ve yeşil kalp olmak üzere dört başlıkta ele alınmıştır.

2.2.1.1. Yeşil kuşak (greenbelt)

Yeşil kuşak kısaca yerleşimleri çevreleyen açık alan sürekliliği olarak tanımlanabilir.

Tarihi süreç içerisinde XVI. yüzyıldan itibaren ilk izlerine rastlanan yeşil kuşak; tarım, hayvancılık, sosyal aktiviteler, spor, düşman saldırıları ile bulaşıcı hastalıklardan korunma gibi amaçlarla uygulama alanı bulmuştur. Ebenezer Howard'ın bahçe kenti ile yeşil kuşak kavramına olan güncel yaklaşımlarının temelleri atılmıştır.

(41)

Lewis Mumfard'a göre bahçe kent kavramından öte, kentsel alanların çevresinde sürekli yeşil kuşakların oluşturulması düşüncesi planlama disiplinine önemli bir katkı sağlamıştır. Howard'ın bahçe kentinde yeşil kuşak, kenti çepeçevre kuşatarak sıkıca kavrayan bir yeşil halka olarak ele alınmıştır. Buradaki asıl amaç, kentin plansız gelişimini kontrol etmek, böylece komşu yerleşimler ile birleşmesini önlemektir.

Günümüzdeki yaklaşımında yeşil kuşak, sınırları politik kaygılardan daha çok ekolojik ve sosyal niteliklere göre belirlenen, kentsel alandan kırsal alana geçişi çözümleyen daha esnek bir yapıdır. Günümüze değin pek çok değişim ve gelişim evresi geçiren yeşil kuşak, bu süreçte bir takım plancı ve tasarımcının çalışmaları ile şekillenmiştir. Örneğin 1876 yılında Frederick Law Olmsted'in Boston Metropoliten Planı için önerdiği, kentsel parkları birbirine bağlayan ve yerleşim alanlarını sınırlayarak kullanıcıların rekreasyonel ve estetik deneyimlerini zenginleştiren çizgisel açık alanlar, "manzara yolları (parkway)" olarak adlandırılmış, "yeşil yol (greenway)" kavramının gelişimine öncülük yapmıştır. Bunun gibi, 1928 yılında Amerikalı bölge plancısı Benton Mc Kaye'in; ekolojik ve rekreasyonel amaçlarla planlanmış, yürüme izleriyle desteklenmiş, yeşil kuşakla bütünleşen çizgisel kentsel açık alan dizileri ve doğal koridorları erişilebilirliği artırmıştır (Çulcuoğlu 2000).

Bu gelişimler doğrultusunda yeşil kuşak "ekolojik ve rekreasyonel amaçlarla planlanan, uygulanan ve yönetilen şebekelenmiş açık alanlar bütünlüğüdür" şeklinde tanımlanabilir. Yeşil kuşak planlama çalışmalarının ana ilkeleri ise:

- Yeşil kuşağın formunu ve sınırlarını doğal sistemlerin biçimlendirmesi, - Ekolojik/bütüncül planlama yaklaşımı,

- Kentten kıra açık alanlar sürekliliğinin oluşturulması,

- Kaynaklar ile alan kullanımları arasındaki ilişkinin koruma-kullanma dengesi içerisinde ele alınması

olarak sınıflandırılabilir (Çulcuoğlu 1997). Yeşil kuşağı oluşturan açık alan dizisinde doğa koruma alanları, su yüzeyleri, tarım alanları, ağaçlandırma alanları, rekreasyon alanları ve kültürel yapılar birlikte yer alabilirler. Ölçek ve kapsam dikkate alındığında,

Referanslar

Benzer Belgeler

Örneğin Tam yalıtımlı yaz kış içinde güvenle yaşayabileceğiniz bir kış bahçesi için tarafınıza önerilecek sistem çelik konstrüksiyon ihtiva eden, tamamı

Ana Taşıyıcı Karkas : Çelik Kutu Profil Gövde Yan Kaplamalar : Su kontroplağı Ahşap Aksam : Kayın ve Çam Masif Tekerlekler : Dış Budak, El Yapımı Teker Tas ve

Kabin kullanılan alanlardan bazıları; satış üniteleri ve satış kabin , otopark gişelerinde kullanılan şehir mobilyaları ve polyester kabin sistemleri, güvenlik ve

Athena Tapınağı: Antik kentin en yüksek noktasında Athena

Bizans sanatının çizgisine, ahengine ve şekil güzelliğine önem vermiş olduğu eserler daha çok başkentte yer aldığı için bunlara hâkim üsluba Başkent Üslûbu,

yapı tekniğine bağlı olarak, yatay olarak düzenlenen kütük gibi ahşap elemanlar, düşey olarak düzenlenen dikmeler, eğik olarak düzenlenen elemanlar (payandalar,

6 TEMEL TÜRLERİ TEMELLER YÜZEYSEL TEMELLER DERİN TEMELLER TEKİL (MÜNFERİT) TEMELLER SÜREKLİ (ŞERİT VEYA MÜTEMADİ) TEMELLER8. RADYE TEMELLER AYAK TEMELLER KAZIK

Soğuk Çatı: Eğimli veya az eğimli çatılarda, örtü konstrüksiyonu ile taşıyıcı konstrüksiyon arasındaki havalandırmayı sağlayan bir hava yastığının bulunduğu