• Sonuç bulunamadı

DOĞU AKDENİZ VE MANAVGAT ÇAYI SU TEMİN PROJESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "DOĞU AKDENİZ VE MANAVGAT ÇAYI SU TEMİN PROJESİ"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DOĞU AKDENİZ VE MANAVGAT ÇAYI SU TEMİN PROJESİ

Dursun Yıldız DSİ Genel Müdürlüğü Etüd ve Plan Dairesi Başkanlığı

dy02-k@tr.net

ÖZET

Dünya haritasını önünüze açıp haritanın ortasında yer alan bölgeye baktığınızda Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’yu birlikte göreceksiniz.Dünyanın anakarasının merkezi olarak ortaya çıkan Mediterranean’ın bazı literatürlerde dünyanın merkezi anlamına geldiği de ileri sürülür.Bu merkezin doğusu halen dünya deniz ticaretinin yaklaşık altıda birini barındıran çok önemli bir kesişme noktasıdır.Petrol yollarının da kavşak noktası olan bu bölge su kaynakları açısından ise fakir bir bölgedir.

Dünyanın su kaynağı kıt bölgelerinden olan Doğu Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde hızla artan nüfus sonucunda,kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı giderek azalmaktadır.Bu soruna su kaynaklarının hızla kirlenmesi de eklenince sorunun çözümü daha da güç hale gelmektedir.

Bölge ülkelerinin büyük bir bölümü hızla artan bir su sıkıntısı yaşamaktadır. Türkiye bölgede bu durumu da göz önüne alıp iç ve dış talepleri de karşılamak üzere Manavgat Çayı su temin Projesini geliştirmiştir.

Manavgat Su Temin Projesi; günde 250 000 m³ ü arıtılmış, 250 000 m³ ü de ham su olmak üzere toplam 500 000 m³ suyu, denizde tankerlere yüklemek suretiyle yurt içinde veya dışındaki ihtiyaçları karşılayabilecek şekilde planlanmış ve yapımı tamamlanmıştır.

Ekonomik olmaktan daha çok ülkemize stratejik ve hidropolitik açıdan yararlar sağlayacağı düşünülerek inşa edilen Manavgat İçme Suyu Tesisleri 08.09.2003 tarihinde Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile özelleştirme kapsamına alınmıştır.Ancak Doğu Akdeniz’deki gelişmeler ışığında projeden beklenen faydaların sağlanabilmesi için kapsamlı ve stratejik analizlere ihtiyaç vardır.Bu bildiride bu analizlerde yararlı olabilecek teknik ekonomik ve hidropolitik açılımlar getirilmeye çalışılmıştır.

1. Giriş

Akdeniz tarihinin başlarında kültürlerin ,dinlerin ve medeniyetin batıya doğru ilk çıkış noktasını oluşturan Doğu Akdeniz daha sonra Akdeniz su yolunun okyanuslara açılan iki bağlantı noktasından birisi olan Süveyş Kanalı ile daha stratejik bir önem kazanmıştır.Son

(2)

dönemde bu öneme bölgenin petrol ve doğal gaz boru hatlarının ticari kavşak noktası olması da eklenmiştir.Tüm bu koşullar bölgeyi dünyanın diğer bölgelerinden farklı kılmaktadır.

Bölgeyi bugün farklı kılan bir diğer özelliği de bölgedeki ülkelerin büyük bir bölümünün halen yaşadığı ve artarak süren su sorunudur.Mevcut durum ve projeksiyonlar temiz suyun ,Akdeniz’in bu stratejik bölgesinde önemi giderek artan stratejik bir doğal kaynak olacağını ortaya koymuştur.

Ülkemizin Akdeniz sahil kesiminin ve diğer bazı Akdeniz ve Ortadoğu ülkelerinin ilave içme ve kullanma suyu ihtiyaçlarının karşılanmasını amaçlayan Manavgat Çayı Su Temin Projesi 1990 yılında alınan Bakanlar Kuru kararı ile yürütülmüştür. Proje günde 500 000 m3 suyun Manavgat Çayından alınmasını ve 250 000 m3’ü arıtılmış halde 250 000 m3’ü de ham su olarak denizden tankerlere yüklenerek taşımaya hazır hale getirilmesini kapsamaktadır.1992 yılında ihaleye çıkartılan tesis 148 Milyon ABD$ ‘ına tamamlanmış ve 22.01.2001 tarihi itibariyle kesin kabulü yapılmıştır.

2. Doğu Akdeniz’in Artan Önemi ve Su Potansiyeli

Aslında dünyanın ortası tanımına uygun bir şekilde tarihi boyunca bir kavşak noktası olarak ve öne çıkan bu bölgenin önemi son zamanlarda daha da artmıştır.20 Yüzyılın başlarında Doğu Akdeniz’i önemli kılan konular arasına bu kez Petrol yollarının ulaşım kavşağı oluşu girmiştir.

21’nci Yüzyılın başında ise aynı öneme Doğal gaz dahil olmuştur.Hattın güzergahı konusundaki büyük tartışmalardan sonra Hazar petrolü de dünyanın en büyük denizcilik koridorunun doğusuna , Doğu Akdeniz’e boşalmaya başlamıştır.

Bu gelişmelerle önemi artan Akdeniz’de bir günde her an seyir halinde olan yük ve ticaret gemilerinin sayısı 3000-4000 civarındadır.Son 20 yıldır boğazlardan bir yıl içinde sadece Rusya’ya ait 35 000-40 000 civarında ticaret gemisi Akdeniz’e geçiş yapmıştır.

Tarih boyunca insanlığın bitmeyen jeopolitik güç ve egemenlik mücadelesinin hayati öneme sahip deniz yolları etrafında yoğunlaştığı görülmektedir.Bu deniz yollarından birisi olan Akdeniz’de tarih boyunca kesintiye uğramadan süren mücadele ve hegemonya savaşlarının sadece aktörleri değişmektedir.

Tarihin her döneminde büyük güçler tarafından rekabet alanı olarak algılanan ve ciddi çatışmalara sahne olan Doğu Akdeniz yakın gelecekte yine birçok açıdan dünyanın gündemine gelecek ve 21. yüzyılın en keskin hesaplaşmasının yaşanacağı bölge olacaktır.

Gerek 21 yüzyılın en az yarısı boyunca hakim enerji kaynağı olarak etkili olmaya devam edecek olan doğal gaz ve petrol kaynaklarının ulaşım kavşağı oluşu , gerekse kıt su kaynakları ile gündemdeki yeri daha ön plana çıkacak olan bir bölgedir Doğu Akdeniz…

Çağdaş yaşamın hayati öneme sahip enerji kaynağı olan petrolün dünyaya dağıldığı bu bölgede su kaynakları açısından ise sıkıntı yaşanmaktadır.Örneğin Doğu Akdeniz’in en stratejik merkezi Kıbrıs adasında su sorunu artmakta,İsrail su sıkıntısına çözüm aramakta,Filistin Gazze şeridi ise yıllardır dünyada en az su kullanılan bölgelerden biri olma özelliğini taşımaktadır.

Bu durum Doğu Akdeniz’de alternatif su kaynakları oluşturulması ve sürdürülebilir su yönetimi konusu bölgenin geleceğini doğrudan etkileyecek iki temel konu olarak ortaya çıkartmaktadır.

(3)

2.1. Doğu Akdeniz Ülkelerinde Su Potansiyeli ve Su Kullanımı

Bu incelemede Doğu Akdeniz ülkeleri olarak Türkiye ,Suriye,Lübnan,Ürdün,İsrail Filistin Gazze Şeridi,Batı Yakası,Mısır, Kıbrıs Adası ele alınmıştır.Bu ülkelerin toplam yıllık su kullanımları incelendiğinde Doğu Akdeniz ülkelerinde suyun ortalama % 80 inin tarımsal sulamada kullanıldığı ortaya çıkmaktadır.Diğer taraftan Doğu Akdeniz’de 2005 yılı itibariyle kişi başına düşen yenilenebilir su kaynakları en az olan ülkeler ise Filistin Gazze(46 m³), , Ürdün (293 m³), İsrail (352 m³),Kıbrıs (947 m³) olarak görülmektedir (Tablo 2.1).

Tablo.2.1 Doğu Akdeniz ülkelerinin yenilenebilir su kaynakları ve kişi başına düşen su miktarları

2005 Toplam yılık

yenilenebilir su potansiyeli

(*) Nüfus

Kişi başına düşen su miktarı

Yurt dışından gelen suların toplam yıllık akım içindeki oranı Ülkeler

(km³) Milyon (m³/kişi/yıl) %

Türkiye4 110 71.4 1540 5

Mısır 69.1 74 933 96

Kıbrıs 3 0,9 0,950 947 0

İsrail ¹ 2,15 6,1 352 30

Lübnan 5,17 4,5 1148 0

Suriye 19.8 18 1100 50

Ürdün ² 1,7 5.8 293 31

Filistin Gazze

0.06 1.3 46 0

(1) Ürdün’ün tahmin edilen 12 milyar m³ fosil suları hariç (2) İsrail’in tahmin edilen 5 milyar m³ fosil suları hariç.

(3) KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi toplamı (4) Teknik ve ekonomik olarak kullanılabilir miktar

(*) Kaynak:Sustaining Water Population and the Future of Renewable Water Supplies

“Population Action İnternational” http/www.cnie.org/pop/pai/water-31.html

Bazı Doğu Akdeniz ülkelerinin Tablo 2.2’de verilen su tüketimleri ve gelecekteki su ihtiyaçları incelendiğinde Kıbrıs Adası hariç Ürdün,İsrail ve Mısır’ın yenilenebilir yıllık toplam akımlarının hemen hemen tümünü kullandıkları hatta yenilenemeyen su kaynaklarına başvurdukları ortaya çıkmaktadır.Kıbrıs Adasında da bu oranın % 60 civarında olduğu görülmektedir.Doğu Akdeniz’de su sıkıntısı tehditini en çok yaşayan İsrail,,Ürdün ve Filistin’in yenilenebilir su kaynakları gözönüne alınarak,mevcut eğilimlerle ılımlı gelişme senaryosuna göre 2010 yılındaki su açıklarının toplam 1.5 milyar m³,2025 yılında ise 3.3 milyar m³ olacağı tahmin edilmektedir.Mısır’da ise bu açığın 2010 yılında 31 milyar m³,2025 yılında ise 56 milyar m³ civarında olacağı öngörülmektedir ( Margat 2000).

(4)

Tablo 2.2- Bazı Doğu Akdeniz ülkelerinin su tüketimleri ve gelecekteki su ihtiyaçları

Yıllık toplam yenilene- bilir su miktarı

(1) Mevcut Su Kullanımı

Klasik senaryolara göre su ihtiyacı

(km³/yıl)

Ulusal planlarda belirtilen su

ihtiyacı (km³/yıl)

Çekilebilir su kaynakların

daki çekim indeksi

(2) Çeşitli kaynaklardan elde

edilen oranlar

Ülkeler

(km³) (km³) (km³) 2010 2025 2010 % %

İsrail 2,15 0,15

1999 2 (1999) 2,54 2,54 2,24 98 (1996) 8

6 13 8 11

5 92

Kıbrıs

Adası (3) 0,9 0,6

1994 0,300

(1998) 0,593 0,900 0,480 40 (1994) 6

0 50 60 28

Ürdün 1,7 0,8 0,9 2,31 3,17 1,31 95 9

5

95,5

Gazze 0,055 - 0,130 0,47 217 217

Batı Şeria 0,7 (**)

0,53 1994

0,170

0,66 1

0,33 28 24

Mısır 58,8 16

1993 66(*)

(1996) 90 115 58,2 (2020) 88 (1993) 9

7 98 98 91,4 Kaynaklar Yıldız

2000

Margat 2000 PP:55

Margat 2000 Table 7

Margat Table 6

Margat pp .20

Yıldız 2000

1) Ortalama yıllık yenilenebilir akımdan Nihai tüketim çıkartıldıktan sonraki miktar 2) Toplam yıllık çekilen su/ Yenilenebilir yıllık toplam akım

3) KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi Toplamı (*) Drenajdan dönen suların kullanımı dahil.

(**) Filistindeki bu su potansiyeli, İsrail’in yasaklaması nedeniyle yaklaşık 170 milyon m³ olarak kullanabilmektedir.

(km³) = 1 milyar m³

Doğu Akdeniz havzasında mevcut eğilimlerin ve gelişme trendinin ılımlı bir şekilde devam edeceği hipotezleri üzerine kurulan bu senaryoda ulusal kalkınma planlarındaki hedeflerden de yararlanılmıştır.Senaryo hipotezlerinde havzada orta hızda bir bir demografik artış,düzensiz ekonomik büyüme , yaygın ve hızlı bir kentleşme olacağı ve sulu tarımın diğer sektörler karşısında öneminin süreceği kabul edilmiştir(Margat 2000:32).Diğer taraftan Kıbrıs Adası’nın da 15-20 yıl içerisinde yenilenebilir doğal su kaynaklarının tümünü kullanma durumuna geleceği ve mevcut su sıkıntısının kronik boyutlara ulaşacağı ileri sürülmektedir (Correia 1999).

Bu tabloya Ürdün ve İsrail’e göç eden nüfus ile ileriki yıllarda Filistin’e gelebilecek göç dalgası da eklendiğinde bu ülkelerin su bütçelerindeki açıkların daha da artması beklenmektedir.İsrail’e gelen göçmen sayısının 1 milyon ile sınırlı kalacağını ve Batı Şeria’ya göçmen gelmeyeceğini öngören iyimser senaryoya göre (bugünkü kişi başına su kullanımları baz alınarak hesaplandığında),üç ülkedeki toplam su açığının 2020 yılında 850 milyon m³ ile 1.4 milyar m³ arasında olacağı belirlenmiştir(Pamukçu.2000:151). Bu açığın karşılanabilmesi için kişi başına su kullanımını azaltacak tedbirlerin alınması,fosil yer altı suyu,arıtılmış atık su ve arıtılmış deniz suyundan yararlanma veya büyük hacimlerde su ithali gibi alternatif yöntemlere gereksinim duyulacaktır.Bu çerçevede bölge ülkelerinin mevcut ve ilerde artacak

(5)

olan su ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla ”Manavgat Su Temini Projesi”nden su ithali de gündeme gelecektir.

Bunun yanısıra bu ülkelerdeki su kaynakları kirliliği de su sıkıntısını arttıran nedenler arasında yer almaktadır.Dünya Bankası’nın “Ortadoğu ve Kuzey Afrika Çevre Stratejisi:Sürdürülebilir Kalkınmaya Doğru”adlı planında Mısır,Ürdün,Lübnan,Tunus ve Filistin “çok ciddi su kirliliği problemi olan” ülkeler arasında sayılmaktadır(Pamukçu 2000:161).

Su Kullanım İndeksleri

Su kullanım indeksi bir ülkede çekilen toplam su miktarının ülkenin ortalama yenilenebilir toplam su potansiyeline oranı olarak tanımlanmaktadır.Çeşitli kaynaklardan elde edilen su kullanım indeksleri değerlendirildiğinde bölge ülkelerinin su kullanım indekslerinin hemen hemen Şekil 2,1de verildiği gibi olduğu ortaya çıkmaktadır (Yıldız 2000).

Elde edilen tüm veriler incelendiğinde su kullanım indekslerinin 5 Doğu Akdeniz ülkesinde (İsrail, Mısır, Ürdün,Kıbrıs ve Filistin Gazze ) halihazırda %50 oranını aşmış durumda olduğu görülmektedir. Bu durum Benblidia (1997:30) tarafından bu ülkelerde su kaynakları konusunda bölgesel ve ekonomik sıkıntı göstergesi olarak açıklanmaktadır.

Şekil - Doğu Akdeniz Ülkelerinde Su Kullanım İndeksleri (Margat 2000)

(6)

2.2. Manavgat Çayı Su Temin Projesi

Proje Manavgat Barajı’nın yaklaşık 800 m. mansabında yapılan bir su alma yapısı ve pompa istasyonu ,herbiri 900 m. uzunluğunda ve 1200 mm. çapında çelik borulardan oluşan iki adet terfi hattı ,250 000 m3/gün kapasiteli arıtma tesisi,herbiri 10 000 m uzunluğunda 1 600 mm çapında çelik borulardan oluşan iki adet isale hattı,kıyı kontrol tesisleri ve kıyı pompa istasyonlarından oluşan kara yapıları ile 4 adet 1200 mm. çapında çelik borulardan oluşan deniz altı boru hattı ve iki adet açık deniz terminal ve dolum tesislerinden ibaret deniz yapılarından oluşmaktadır. Özellikle Akdeniz ve Ortadoğu ülkelerinin içme ve kullanma suyu ihtiyaçlarının karşılanmasına katkıda bulunmak düşüncesiyle geliştirilen Manavgat Projesi ekonomik olmaktan daha çok hidropolitik ve stratejik açılardan önem taşıyan bir projedir.

Projenin geliştirildiği Manavgat Nehrinin 4.7 milyar m3 olan yıllık ortalama akımı,Türkiye su potansiyelinin %2.5 ine karşılık gelmektedir.Bu proje ile Manavgat Nehrinin yıllık ortalama akımının % 4 ‘üne karşılık gelen 182.5 milyon m3 suyun üretimi ve ihtiyaç bölgelerine gönderilmesi için gerekli kapasite yaratılmıştır.Proje ile; Manavgat Çayından alınacak günde 500 000 m3 suyun 250 000 m3 ünün arıtılıp denizdeki tankerlere yüklenerek taşınmaya hazır hale getirilmiştir.Projenin kara ve denizdeki tüm yapıları tamamlanmış olup su tankerlere yüklenebilecek durumdadır.

Taşıma Bedeli

Manavgat Tesislerinden satılacak suyun Türk gemileriyle veya Türk gemilerinin içinde yer alacağı uluslararası konsorsiyumla taşınmasına yönelik girişimlerde bulunulması ulusal çıkarlarımız açısından önemli bir husus olarak ortaya çıkmaktadır.Suyun fiyatının en az 20 cent/ m3 ,taşıma maliyetinin ise 80 cent/m3 civarında olabileceği ve İsrail’in de 20 yıl süresince yılda 50 milyon m3 su satın alma talebi göz önüne alındığında ,suya ödenecek bedelin yıllık bazda 10 milyon $,taşıma bedelinin ise 40 milyon $ civarında olacağı görülmektedir.Bu süreçte insiyatifin Türkiye’nin elinde olması ulusal çıkarlarımız açısından önem taşımaktadır.Bu çerçevede satılacak suyun taşınmasının Türk gemileriyle veya Türk gemilerinin içinde yer alacağı uluslararası konsorsiyumla yapılması hususu önem taşımaktadır.

Diğer taraftan ülkemizin bölgesel açıdan önemli rekabet ve pazarlık avantajına sahip olduğu suyun tek başına off-set düzenlemesine konu edilmesi çok doğru bir yaklaşım olmayacaktır.

Ancak,suyun taşınması için açılacak ihalenin Türk Denizcilik Firmalarına ve Türk Denizcilik Firmalarının içinde yer alacağı uluslararası konsorsiyuma verilmesi halinde off-set düzenlemesi uygun olabilir.

Kıyı ve Deniz Tesisleri

Manavgat tesisleri kıyı manevra odası 250 000 m3 arıtılmış su 250 000 m3’lük ham suyu veya 500 000 m3 lük ham suyu aynı zamanda iki farklı tankere yükleyecek tüm gerekli donanıma sahiptir.Kıyı kontrol binası ile yaklaşık 80 m. derinlikte bulunan SPM (Single Point Mooring) terminalleri arasında deniz tabanına döşenmiş dört adet boru hattı mevcuttur.Bu dört hat doğu SPM’ine yaklaşık 2400 m. ve batı SPM’ine yaklaşık 3200 m uzunluğunda ve 1200 mm çapında olup çelikten imal edilmiştir.Dubalara tek noktadan demirleyecek tankerlere su sevkiyatı aşağıdaki seçeneklerle yapılacaktır.

a) Bir dubadan 250 000 m3/gün arıtılmış su ,diğer dubadan 250 000 m3/gün ham su temini

(7)

b) Herbir dubadan 250 000 m3/gün ham su (toplam 500 000 m3/gün)

c) Herbir dubadan 125 000 m3/gün arıtılmış su (toplam 250 000 m3/gün)temini

Tankerler SPM terminallerinin etrafında serbestçe dönecek şekilde demirleyeceklerdir.SPM terminalleri 60 000-250 000 dwt kapasitesindeki tankerlerin yanaşıp yükleme yapabileceği şekilde dizayn edilmiştir.Daha büyük kapasiteli tankerlerin terminallere yanaşmasının talep edilmesi durumunda taşıyıcı firmanın mevcut terminallere zarar vermeyecek şekilde gerekli tedbirleri alarak tüm sorumluluğu yüklenmesi gerekmektedir.SPM terminallerinin tankerlere yükleme kapasitesi (Tasarım debisi) 10 500 m3/saat ,tasarım basıncı 7 bar olarak belirlenmiştir.

Manvgat Su Temin Projesinde Suyun Maliyeti

Manavgat tesisinin faydalı ömrünün 20 yıl olarak alınması durumunda; arıtılmış suyun m3 başına maliyetinin: 25-30 cent ,ham su maliyetinin ise; 19-23 cent civarında olacağı tahmin edilmektedir.Tesis düşük kapasiteli çalışırsa işletme ve bakım masraflarının birim su bedeli içindeki oranı artmaktadır.Bu nedenle işletme ve bakım masrafı açısından tesisi % 25 kapasitenin altında çalıştırmak uygun gözükmemektedir.Yatırımın faydalı ömrü süresi içine(

20-35 yıl) geri kazanılması açısından ise tesisin % 75 kapasitenin üstünde çalıştırılması gerekmektedir.

SPM terminallerinin işletme maliyeti suyun birim maliyetine 5-10 cent arasında ilave bir maliyet getirmektedir.

Yıllık tanker işletme maliyetinin:

• %25’i tankerin satın alınması ve su taşımak için modifiye edilmesi (Tankerin en az 10 yıl ve daha fazla bir müddette amortize edileceği kabulü ve yılda %10 kredi faizi oranı ile)

• % 65 ‘i yakıt ve işletme personeli sigorta ,kuru havuz bakım masrafları vb.

• % 10 teslimat limanı rüsum ve harçları

olarak kabul edilmektedir.Yasal olarak kaldırılmadığı takdirde satış limanındaki liman rüsum sağlık vb. harç ve vergilerin de su fiyatı belirlenmesinde taşıma masraflarına ilave edilmesi gereklidir.Bu maliyetlerle birlikte İsrail Aşkelon limanı gibi yaklaşık 800 km lik bir mesafeye birim suyun sadece taşıma maliyetinin 1 $’ın üzerine çıkacağı tahmin edilmektedir.

Deniz Suyu Arıtımı

Manavgat’tan su dış ticaretinin önündeki en önemli engellerden birisi deniz suyu arıtma(desalinasyon) işleminin maliyetinin gelişen teknolojiyle beraber düşmesidir.Arıtmada kullanılan teknoloji ve harcanan enerji miktarına göre değişen birim arıtma maliyetlerinin 1

$/m3 civarında olduğu görülmektedir. Bazı projelerde olduğu gibi deniz suyu arıtma tesisine sağlanacak sübvansiyon miktarına bağlı olarak suyun birim üretim maliyetin düşebilir.,

Birim arıtma maliyetlerindeki düşüşe rağmen deniz suyu arıtma tesislerinde üretilecek suyun kalitesi Manavgat Çayından temin edilecek suyun kalitesinden daha düşük ve insan sağlığı için gerekli doğal minerallerden yoksun olacaktır.

Tüm bunların yanı sıra yapılacak karşılaştırmalı analizlerde deniz suyu arıtım tesislerinin çevresel etkilerinin de çok büyük olduğu dikkate alınmalıdır.Çevreye olan etkisini azaltmak

(8)

için ön arıtma yapılan tesislerde ise maliyet artmaktadır.Nitekim Güney Kıbrıs’ta planlanan deniz suyu arıtımı tesisleri büyük ölçüde çevre kirliliğine yol açacak olması nedeniyle çevrecilerin ve çevre örgütlerinin büyük tepkisine yol açmış,hükümet alternatif yöntem arayışı içine girmiştir.Deniz suyu arıtım tesisleri denizden aldıkları birim suyun ancak % 15-50’sini arıtılmış suya çevirebilmektedir.arta kalan su ağır ve toplam çözülmüş madde miktarı çok yoğun olan atık sudur.

Bu anlamda Doğu Akdeniz’in su ihtiyacı hızla artan ve doğal su kaynakları tükenmiş kesimleri için büyük hacimlerde su ithali ve deniz suyu arıtımı dışında alternatif tatlı su kaynağı geliştirme olanağı olmadığı ortaya çıkmaktadır. Ancak deniz yolu ile taşınacak suyun miktarı da gerek tesis kapasitesi gerekse bağımlılık endişesi nedenleriyle kısıtlı kalacaktır.

2.3. Manavgat Tesislerinden Su Satışı Olasılığını Arttıran ve Engelleyen Koşullar

Su Satışı İçin Alternatif Ülkeler Destekleyen Koşullar

• Bölgenin doğal su kıtlığı

• Hızlı nüfus artışı

• Alternatif su kaynaklarına duyulan ihtiyaç (Deniz suyunun veya derin yer altı suyunun arıtılması,Boru ,Tanker ve Su Torbaları ile diğer ülkelerden su ithali)

1500 km

1000 km

(9)

Engelleyen Koşullar

• Bölgenin stabil olmayan yapısı nedeniyle bir başka ülkeye su konusunda bağımlı olmamak isteği

• Deniz suyu arıtma lobisinin yoğun faaliyetleri

• Deniz suyu arıtımının birim maliyetinde yaşanan düşüş.Teknolojik gelişmelerle bu maliyetin gelecekte çok azalacağının kabul edilmesi

• Deniz suyu arıtma birim maliyeti 1.05 $/m3 alındığı takdirde tankerle (130 000 dwt) taşıma maliyetinin 1500 km ye kadar rekabet edebilmesi

• 1500 km ye kadar taşıma maliyetinin % 36’sını yakıt maliyeti oluşturmaktadır. Yakıt maliyetindeki artışların taşıma maliyetine olabilecek önemli etkisi

• Tankerle Petrol taşınması pazarındaki genişleme ve tankerle su yerine petrol taşıma bedelinin ton başına yaklaşık 2 kat fazla olması nedeniyle petrol taşımacılığının daha fazla ilgi görmesi

Manavgat’tan Su Satış Fiyatının Tespitinde etkili olan Hususlar

Manavgat tesislerinden diğer ülkelere su satışı ticari açıdan suyun üretim maliyetini dikkate alan gerçekçi bir fiyat üzerinden realize edilmelidir. Bu çerçevede

• Bu projeden satılması planlanan su için 20 cent/m3 altındaki bir fiyat ekonomik açıdan kabul edilmesi zor bir fiyat olarak ortaya çıkmaktadır.

• Satılacak suyun fiyatının taşıma fiyatından bağımsız olarak ele alınmasının ticari açıdan daha rasyonel bir yaklaşım olacağı düşünülmektedir.

• Aksi taktirde,taşıma maliyetinin de dahil olduğu bir fiyattan satışın yapılması konusunda anlaşılması halinde,taşıma maliyetlerinde meydana gelecek bir artışın suyun fiyatının düşmesine yol açacağı ve suyun gerçekçi bir fiyattan satılmasına engel olacağı ortaya çıkmaktadır.

Yukarıda yapılan tüm bu tespitler konuyu ekonomik açıdan ele alan bir analizin sonuçlarıdır.Ancak Manavgat Tesislerinden beklenen fayda sadece ekonomik bir fayda değildir.Bu nedenle tesisten bunun dışında beklenen faydalar da dikkate alınarak Manavgat Suyunun gerçekçi (!) bir fiyattan satılması konusu daha detaylı bir şekilde analiz edilmelidir.

Bu gerçekçi fiyat , Türkiye’nin ;

• Bölgedeki etkinliğini arttıracak

• Bölge ülkeleriyle ilişkilerinin gelişmesine katkıda bulunacak

• Bölgede stratejik konum kazanmasına yardımcı olacak şekilde özel ve gerçekçi bir fiyat da olabilir.

(10)

3.SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Doğu Akdeniz havzası,farklı kültür ve uygarlıkların, ticari ilişkilerin ,petrol ve doğalgaz kaynaklarının ve okyanusa açılan bir suyolunun yer aldığı bir havzadır. Bu nedenlerle de stratejik açıdan dikkatleri üzerinde toplamaktadır.

Bu stratejik havzada su kaynaklarının kısıtlı,eşitsiz dağılmış,ve kirlenme tehditi altında bulunduğu ve genelde verimsiz olarak kullanıldığı görülmektedir. Havzada yağışların yıl içi ve yıllar boyunca dağılımının düzensiz oluşu yaşanan su sorununu dönemsel olarak arttırmaktadır.

Diğer taraftan havzadaki kısıtlı su kaynakları özellikle hızlı nüfus artışı,kentleşme,turizm , minimum gıda güvenliğini sağlamaya yönelik tarım politikaları ve çevre kirliliğinin baskısı altında bulunmaktadır. Havzanın yenilenebilir su kaynaklarında miktar olarak yaşanan bu

(11)

sıkıntıya ,su kaynaklarının kirlenmesi ile gelen problemler de eklenince problemin çözümünün daha zor hala geleceği görülmektedir.

Türkiye, Ortadoğu’da artan gerilim, Doğu Akdeniz’e açılan petrol ve doğalgaz boru hatları ile, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz Havzası’nda önemi artan bir ülkedir.

Bu durumda Türkiye doğalgaz yolunun üzerinde olan ve hidropolitik açılımlar yapabilecek bir ülke olarak, hem Ortadoğu’da hem de Doğu Akdeniz Havzası’nda önemli bir konum kazanmaktadır.

Yaşanan gelişmelerle suyun siyasileşmesi,Doğu Akdeniz bölgesinde Türkiye’ye diğer ulusal politikalarını da destekleyecek şekilde, bölge barışı ve istikrarına katkıda bulunma ekseninde bir hidropolitik izleme olanağı sunmaktadır. Türkiye bu olanağı değerlendirerek Manavgat Su Temini ve KKTC’ye su götürme projeleri ile Doğu Akdeniz bölgesi için bazı hidropolitik ve stratejik açılımlar geliştirmeye başlamıştır.

Bütün bu gelişmeler ve kabul edilmiş kıtlık göstergeleri gözönüne alınarak yapılan değer- lendirmeler sonunda Doğu Akdeniz ülkelerinden KKTC,Güney Kıbrıs İsrail,Ürdün ve Filistin su kıtlığı indekslerinin birçoğuna göre su kıtlığı tehditi altındaki ülkeler olarak ortaya çıkmaktadır(Yıldız 2000).

Manavgat Su Temini Projesi hem suyun kıt olduğu bir bölgeye su temin edecek olması ,hem de uzun mesafelere büyük hacimde suyun taşınacağı özgün bir proje olması açısından bir örnek teşkil edecektir.Bunun yanı sıra tesisten su ithalinin önünde teknolojik ve politik bazı eşiklerin mevcut olduğu da gözardı edilmemelidir. Bu nedenle tesisin ulusal bir su politikası çerçevesinde ele alınarak işletilmesi önem taşımaktadır. Bu işletmeden ülkemizin gerek stratejik olarak gerekse ekonomik olarak en büyük faydayı elde edebilmesi için konunun birçok açıdan analiz edilmesi gerekmektedir.

Özet olarak su, Doğu Akdeniz Havzasındaki en değerli doğal kaynaklardan biri olması nedeniyle aynı zamanda anlaşmazlıkların veya işbirliğinin de potansiyel kaynağıdır. Kısıtlı olan su kaynakları konusunda yapılacak işbirliği,ulusal ve bölgesel ölçekte ekonomik ve sosyal gelişmenin yaratılmasına ve güçlendirilmesine olanak sağlayacak yolları açabilir.

Bu sürecin, bölge barışına ve istikrarına katkıda bulunarak Türkiye’nin avantaj sağlayacağı bir süreç olması için kapsamlı teknik,ekonomik ve stratejik araştırmalar temelinde cesur adımlar atılmalıdır

Aslında Manavgat İçme Suyu tesislerinden sağlanabilecek yıllık toplam su miktarı mevcut durumu ile toplam 180 milyon m3’tür. Bu miktar ikinci kademe inşaatı ile artabilecek olmasına rağmen yinede Doğu Akdeniz’de su kıtlığı yaşayan veya yaşayabilecek hiçbir ülkenin su açığını karşılamaya yetmeyecektir.Yapılan bazı projeksiyonlar İsrail,Filistin ve Ürdün’ün toplam su açığının bundan 20 yıl sonra 3.3. milyar m3 olacağını ortaya koymaktadır.Bu miktarın % 20’si içme kullanma suyu ihtiyacı olarak tespit edildiğinde bile bu açığın 660 milyon m3 olacağı görülmektedir.

Manavgat Tesislerinden yurt dışına ihraç edilecek olan su deniz kıyısındaki belirli bir bölgenin veya ada’nın özellikle içme suyu ihtiyacının belirli bir bölümünü karşılayabilecektir.Bunun yanı sıra dönemsel olarak artan su ihtiyaçlarının karşılanması da mümkün olabilir.Bu nedenle tesisten elde edilebilecek stratejik fayda sağlanan su miktarının o ülke için nicel miktarına bağlı

(12)

olarak da artabilecektir.Bu açıdan bakıldığında stratejik fayda ağırlığı çok olacak su temininde Filistin Gazze Şeridi,İsrail ve Ürdün ve Doğu Akdeniz’deki irili ufaklı adalar ön plana çıkmaktadır.Türkiye tesisin tamamlandığı 2001 yılından bu yana tesisten su dışsatımı yapılamamasının basıncını üzerinden atmalıdır.Bunun için tesisten yapılış amacına da uygun olarak çevredeki yerleşim birimlerine ve tatil köylerine su temini yararlı olacaktır. Tesisin hidropolitik amacına yönelik olarak ihraç edilecek suyun bir bölümünün insani yardım amaçlı acil içme suyu olarak Filistin Gazze Şeridine verilmesi de analiz edilebilir. Türkiye Manavgat’tan su stışı ile Akdeniz Havzası’nın hidropolitiğine damgasını vurma hedefini daha gerçekçi boyutlara çekerek Doğu Akdeniz’de suyu bir işbirliği aracı olarak gördüğünü ifade edecek açılımlar gerçekleştirebilir.

KAYNAKLAR

1. BURAK ,S,2000 Water Politics In Mediterranean Countries, Monographs, (Albania- Cyprus-Egypt-Israel-Libya-Malta-Palestinian National Authority, Turkey), Blue Plan Regional Activity Center France: 25 May 2000

2. ÖZAY,M. BROOKS,D.”Water Balances in the Eastern Mediterranean”

Workshop.International Development Research Center(IDRC) & Carleton Üniversity.29- 30 October 1998. Ottowa-Canada

3. YILDIZ ,D 2000 “Akdeniz Havzasının Su Potansiyeli ve Hidropolitiği” Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.Temmuz 2000 Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.Ankara

4. YILDIZ,D 2002 “Doğu Akdeniz Ülkelerinin Su Kaynakları ve Su Sorunları” Türkiye Mühendislik Haberleri Dergisi TMMOB İnş Müh. Odası . Sayı: 420,421,422 .2002 Ankara

5. YILDIZ ,D 2003 “Akdeniz Havzasında Su Sorunları ve Türkiye” Kitabı TMMOB İMO Ankara Şubesi Yayını.Mart 2003 Ankara.

6. Margat,J and Vallee,D.2000 “Mediterranean Vision on Water, Population and Environment for the 21stCentury” Global Water Partnership(GWP/MEDTAC).

January.Stockholm,Sweden

7. Bağış Ali .İ 1994 “Water in the Region: Potential and Prospects- An Overview” Ali İhsan BAĞIŞ (Ed.), Water as an Element of Cooperation and Development in The Middle East, 15-26 .Hacettepe Universty and Friederich-Nauman Foundation. Ankara -Turkey 8. PAMUKÇU, K 2000 Su Politikası Bağlam Yayınları .İstanbul

9. CORREİRA,N,F 1999 “ Water Resources in the Mediterranean Region” WRA Water İnternational,Vol:24 March. No:1.P:22-30.

10. LABRE Jacques 1996 “ Le transport d’eau douce par navires specialises” Simulation Economique. SAFEGE Ingenieurs-Conseils. ATELIER SUR LE “ TRANSPORT D’EAU DOUCE PAR VOIE MARITIME” et Sur d’autres solutions envisageables (transfert,dessalement…) pour resodure les problemes de penurie en Mediterranee CONSEIL REGIONAL PROVENCE-ALPES-COTE D’AZUR .Institut Mediterraneende I’Eau. Marseille,Palais du Pharo. 15 avril 1996

(13)

MANAVGAT STREAM WATER SUPPLY PROJECT AND EASTERN MEDITERRANEAN

Dursun Yıldız

Planning and İnvestigation Department State Hayraulic Works

dy02-k@tr.net

ABSTARCT

The Eastern Mediterranean Region is one of the poorest regions in the world in terms of water resources.Many countries of the Eastern Mediterranean region have very limited water resources. The situation will worsen in the future as populations grow and demands rise, and water/wastewater reuse and bulk water transportation will become imperative.

With withdrawal exceeding the internally renewable water resources, the resulting water pollution and water scarcity are rapidly becoming a major concern in most countries of the Region. The Manavgat Water Supply Project has been completed to produce 500,000 m3 of drinking water for sea transportation to serve Turkey and other countries. Therefore, development of a national policy concerning the project is of crucial importance. This project would set a good cooperation in case of realization .

This paper reviews the current situation in the Region and makes technical,economical and hydropolitical evaluations to be used in analysing the national benefit from the Project.

Referanslar

Benzer Belgeler

oranına sahip ve nüfusu yoğun olan Batılı illerimizin İsatanbul, Tekirdağ, Kocaeli, Bursa sanayi illeri olması sebebiyle, nüfusu yoğun ancak büyüme oranı düşük doğu ve

Dışişleri Bakanlığı, “Kıbrıs Adası’nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türkleri’nin, doğal kaynaklar üzerindeki asli haklarını hiçe sayan GKRY, tüm

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon, Beslenme ve Diyetetik ve Hemşirelik Bölümü yüksek lisans ve doktora programlarında nitelikli tez çalışmalarının yürütülebilmesi için

Bu sınav için sizlere bir SORU KİTAPÇIĞI , bir de CEVAP KAĞIDI dağıtılmıştır. Soru Kitapçığı kapak sayfaları dahil 32 sayfadan oluşmaktadır. Lütfen sayfaların eksik

Tabak Form 4-Hayes Paphos 4-6 Kaide örnekleri (Kat. 1): Dış konturu düz, kare kesitli, yivli kaide örnekler değerlendirilmiştir. Ait olduğu form grubu tespit edilemeyen kaideler,

DAÜ-Kaem ile Gazimagusa Belediye’sinin ortaklaşa 8 Mart Dünya Kadınlar Günü çerçevesinde düzenlenen panele Melek Atabey, Hanife Aliefendioğlu ve Fatma Güven-

Diğer yandan Fâtımîlerin Akdeniz’de hakim olması hem Doğu Roma hem de Endülüs Emevi Devleti için önemli bir tehdit unsuru olması nedeniyle zaman zaman her iki devlet arasında

Bunların yanı sıra, ilgili alanların Türkiye deniz alanlarına girme- yen kısımlarında ise, yine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin söz hakkı bulunmaktadır?. Yani