• Sonuç bulunamadı

YUNUS EMRE CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSTANBUL MİLLETVEKİLİ GENÇLİK RAPORU 15 MAYIS 2020

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "YUNUS EMRE CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSTANBUL MİLLETVEKİLİ GENÇLİK RAPORU 15 MAYIS 2020"

Copied!
23
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YUNUS EMRE

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

GENÇLİK RAPORU

15 MAYIS 2020

(2)
(3)

İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

İÇİNDEKİLER

GİRİŞ ... 1

A) 2020 TÜRKİYESİ’NDE GENÇLİĞİN GENEL DURUMU ... 2

1. GENÇ İŞSİZLİĞİ VE GÜVENCESİZLİK ... 3

2. EĞİTİM ... 7

3. GENÇLERDE SOSYAL DIŞLANMA ... 10

4. GENÇLERİN KAMU HAYATINA VE SİYASETE KATILIMI ... 11

5. CEZAEVİNDEKİ GENÇLER ... 13

6. İNTERNET KULLANIMI VE YASAKLAR ... 15

B) KORONAVİRÜS SALGINI SÜRESİNCE GENÇLERİN DURUMU ... 16

SONUÇ ... 19

(4)

YUNUS EMRE

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

1 GİRİŞ

Çin'in Wuhan eyaletinde ortaya çıkan ve milyonlarca insanın enfekte olmasına, yüz binlercesinin de ölümüne neden olan Covid-19 salgını, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ekonomik ve toplumsal yaşamı derinden etkilemiştir.

Salgın nedeniyle küresel ölçekte yaşanan sorun tüm ülkeleri acil tedbirler almaya zorlamıştır.

Ülkemizde, 11 Mart 2020’de ilk vakanın duyurulmasının ardından, Cumhurbaşkanı tarafından 18 Mart 2020 tarihinde bir ekonomik paket açıklanmıştır. Ancak açıklanan paketin, bütün sektörlerin çok olumsuz etkilendiği böylesi bir kriz karşısında yetersizliği ortadadır. Gençler bu kapsamlı kriz karşısında yalnız bırakılmıştır.

Aslında sorun göründüğünden daha da derindir. Türkiye, 2018 Ağustos’unda patlak veren ekonomik bunalımdan çıkamamışken bir de üzerine küresel salgın krizi gelmiştir. Genç işsizliği 2018 krizinden bugüne düzenli olarak artmaktadır. Hayat pahalılığı ve işsizliğin pençesindeki gençler, pandemi koşullarında çaresizliğe sürüklenmiştir. Pandemi öncesinde gençlerin önemli bir kısmı ne yazık ki anne babalarının ellerine bakar durumdaydı. Pandemi koşullarında anne babalar da işlerini kaybetme ya da dükkânlarını açamama gibi nedenlerle büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı. Özetle hemen her yurttaşın devletin eline baktığı bir dönem başladı ancak 2018 krizi ve kötü yönetimin de etkisiyle hazine tamtakır vaziyetteyken ülkemiz pandeminin yarattığı yıkımla karşılaştı. Bu koşullarda devleti yönetenler vatandaşın sorunlarına odaklanmak yerine ya birbirilerinin ayağını kaydırmaya dönük taht kavgalarına girişti ya da kutuplaşma politikalarıyla halkın derdine derman olmaya çalışan belediyelere karşı engellemelere kalkıştı. Sonuç ise bırakın yurttaşların yaralarına merhem olmayı, beş maskeyi dağıtmayı beceremeyen bir iktidar manzarası oldu.

Açıklanan tedbir paketlerinde en yakıcı eksiklik ise gençlere yer verilmemesidir. Hem Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı pakette hem de “Covid-19 Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Kanun Teklifi”nde yine gençlerimiz görmezden gelinmiştir.

Biçimlendirilmiş: Başlık 1, Sola, Aralık Sonra: 0 nk, Satır aralığı: tek

Biçimlendirilmiş: Yazı tipi: 12 nk, Yazı tipi rengi: Siyah, Türkçe

Biçimlendirilmiş: Varsayılan Paragraf Yazı Tipi, Yazı tipi:

(Varsayılan) Times New Roman, 12 nk, Kalın Değil, Yazı tipi rengi: Otomatik, Türkçe

Biçimlendirilmiş: Türkçe

Biçimlendirilmiş: Satır aralığı: 1,5 satır

Biçimlendirilmiş: Yazı tipi: 12 nk, Kalın Değil, Yazı tipi rengi:

Siyah, Türkçe, Metin Anahattı Biçimlendirilmiş: Türkçe

Biçimlendirilmiş: Türkçe

Biçimlendirilmiş: Türkçe

(5)

İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

2

Sürecin başından beri maalesef “virüs taşıyıcılık” ve “sokağa çıkma yasağı” ile anılmanın ötesinde gençlere yönelik hiçbir düzenleme yapılmamıştır. Risk grubunda görülen gençlerimiz adeta içinde bulundukları çaresizlik, işsizlik ve kötü yaşam koşullarına terk edilmiştir. Üstüne bir de üniversite sınavlarında uzmanları dışlayarak keyfe dayalı bir biçimde zaman ve içerik değişiklikleri yapılmış ve gençlerin değil bazı iş çevrelerinin çıkarlarına öncelik tanınmıştır.

Yıllardır olduğu gibi bu yıl da gençlerimiz gelecek kaygısı, işsizlik korkusu, maddi imkânsızlıklar, tek tipleştirilmiş ve tek adamın insafına terk edilmiş eğitim sistemi, eğitime erişimde karşılaşılan eşitsizlikler, toplum baskısının yanında bir de siyasi otoritenin baskıcı politikaları gibi sorunlarla karşı karşıya.

Unutulan, görmezden gelinen, ikinci plana atılan gençlerimiz daha öğrenim hayatlarında fırsat eşitliğinden yararlanamazken, eğitimlerini tamamlamadan iş bulma kaygısı ile yüzleşmektedir.

Salgın sonrası dönemde tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de işsizliğin artacağını düşünürsek bundan en çok gençlerimizin etkileneceğini de göz önünde bulundurmamız gerekmektedir.

2020 yılında gençlerimizin içinde bulundukları durumu ele alacağımız bu raporda ilk olarak gençlerin genel durumu değerlendirilirken ikinci başlıkta ise küresel salgın süresince gençlerimizin karşılaştıkları sorunlar ele alınacaktır.

A) 2020 TÜRKİYESİ’NDE GENÇLİĞİN GENEL DURUMU

Gençlerin geleceğe umutlu bakabilmesi ancak istihdam, eğitim, katılım gibi meselelerde ciddi iyileşmelerin sağlanmasıyla mümkündür. Ancak iktidarın politikaları bu meseleleri ciddiyetle ele almaktan uzaktır. Sorunlara köklü çözümler getirmek yerine günü kurtarmaya dönük tedbirler ön plandadır. Bunun yanında gençler kendi hayatları üzerinde iktidar sahibi aktif özneler olarak değerlendirilmemekte, tam tersine “koruyup kollama” iddiasıyla gençlerin gelişimi engellenmektedir. Gençlerin eğitim ve iş hayatında sürekli gelişmesi perspektifinin yerini gençlerin “eve kapatılması” ve “itaate zorlanması” anlayışı almıştır. Gençleri toplumdan

Biçimlendirilmiş: Yazı tipi: 12 nk, Yazı tipi rengi: Otomatik, Türkçe

Biçimlendirilmiş: Başlık 2, Sola, Aralık Sonra: 0 nk, Satır aralığı: tek, Numaralı + Düzey: 1 + Numaralandırma Stili: A, B, C, … + Başlangıç: 1 + Hizalama: Soldan + Hizalandığı yer:

0,63 cm + Girinti yeri: 1,27 cm, Sekme durakları: Eskisi 1,27 cm

(6)

YUNUS EMRE

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

3

ve dünyadan izole etme amacındaki bu politikaların geçerliliğinin olmadığı birçok araştırmada ortaya konulmuştur. Ayrıca gençlerin bu politikalardan hoşnut olmadığı da özellikle son yerel seçimlerde açıklıkla görülmüştür. Gençlerin karşı karşıya bulunduğu temel meseleleri incelemeye işsizlik ve güvencesizlikle başlayalım.

1. GENÇ İŞSİZLİĞİ VE GÜVENCESİZLİK

TÜİK’in Şubat 2020’de açıkladığı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre Türkiye’de 15-24 yaş arası genç nüfus 12 milyon 955 bin 672’dir. 25-35 yaş arası gençlerin sayısı ise 12 milyon 730 bin 328’dir. Bu rakamlara göre Türkiye’de 15-24 yaş arası genç nüfusun toplam nüfusa oranı yaklaşık olarak yüzde 15,6 iken 15-35 yaş arası gençlerin toplam nüfusa oranı yüzde 30,8’tir. Ülkemizde medyan (ortanca) yaşın 32,4 olduğu düşünülürse nüfusun neredeyse yarısının çocuk ve gençler olduğu görülür. Her ne kadar ülkemiz nüfusu yaşlanma eğilimindeyse de özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerine kıyasla oldukça genç bir nüfusa sahibiz. Bu genç nüfus iyi bir eğitime erişebilirse, yeteneklerini ortaya koyabileceği insan onuruna yaraşan işlere erişebilirse ülkemizin geleceği parlaktır. Ancak sürmekte olan yanlış eğitim ve istihdam politikaları devam ederse yalnız gençlerimiz değil ülke olarak geleceğimiz de ziyan olacaktır.

TÜİK’in “İstatistiklerle Gençler 2019” raporuna göre 2019 yılı için 15-24 yaş arası gençlerde işsizlik yüzde 25,4’tür. 2018 yılı ile kıyaslandığında artış 5,1 puandır. TÜİK’in 2020 Şubat ayı işsizlik verilerine göre ise, 15-24 yaş arası gençlerde işsizlik oranı yüzde 24,4 olarak ölçülmüştür. Üstelik bu Koronavirüs salgını öncesi dönemi kapsamaktadır. Salgının ülkemizde ilk bulgularını tespiti ve ardından getirilen tedbirler kapsamında kapatılan işyerleri ve sokağa çıkma kısıtlamaları ile bu oranların çok daha yüksek olacağı ortadadır. Ne Eğitimde Ne İstihdamda olan gençlerin oranı ise yüzde 26,7 olarak ölçülmüş ve bu oran geçen yıl Şubat ayına göre 1,9 puan artmıştır.

OECD verilerine göre Türkiye’de 2019 yılı için 15-24 yaş arası genç grupta işsizlik oranı yüzde 25,2 iken OECD ortalaması yüzde 11,2’dir. OECD’nin açıkladığı veriye göre 2019 yılı için AB ülkelerindeki genç işsizlik oranı ise yüzde 14,4’tür.

Biçimlendirilmiş: Başlık 3, Sola, Aralık Sonra: 0 nk, Satır aralığı: tek, Numaralı + Düzey: 1 + Numaralandırma Stili: 1, 2, 3, … + Başlangıç: 1 + Hizalama: Soldan + Hizalandığı yer:

0,63 cm + Girinti yeri: 1,27 cm, Sekme durakları: Eskisi 1,27 cm

(7)

İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

4

Genç işsizliği istatistiklerinde önemli bir veri olarak kabul edilen “Ne Eğitimde Ne İstihdamda Olan” gençlerin oranları ise yine OECD verilerine göre 15-29 yaş grubu için yapılan çalışmada Türkiye için yüzde 26,4 iken OECD ortalaması yüzde 13’tür. Bu oran cinsiyet bazında incelendiğinde 15-29 yaş grubu kadınlar için bu oran yüzde 39,7 ile OECD ülkeleri arasında en kötü oranlardan biridir. Aynı yaş grubu için kadınlarda NEET oranı OECD ortalamasında 15,6 olarak ölçülmüştür.

Tablo 1: OECD Verilerine Göre Eğitimde ve İstihdam Olan Gençler ile NEET Oranları

Ne Eğitimde Ne İstihdamda Olan Gençlerin Oranları

TR OECD

Toplam 26,4 13

15-29 yaş Kadın 39,7 15,6

Erkek 13,8 10,5

Kaynak: OECD, Youth NEET Indicator, 2019.

Avrupa Birliği’nin istatistik ofisi olan Eurostat verileri de Türkiye için iç açıcı bir tablo ortaya koyamamaktadır. Eurostat’ın Nisan 2020’de açıkladığı verilere göre AB üyesi 27 ülkede 15-24 yaş arası genç nüfusta NEET oranı 2019 için yüzde 10,1 iken Türkiye için bu oran yüzde 26’dır.

Türkiye sahip olduğu bu oran ile AB üyesi ülkelerle kıyaslandığında en kötü istatistiki orana sahiptir.

OECD’nin Eylül 2019 verilerine göre 25-34 yaş arası gençlerde istihdam edilenler ile işsizlik oranlarının eğitim seviyelerine göre karşılaştırmalı verileri de ilginç sonuçları ortaya çıkarmaktadır.

Biçimlendirilmiş: İki Yana Yasla, Satır aralığı: 1,5 satır Biçimlendirilmiş: Yazı tipi: (Varsayılan) Times New Roman, Türkçe

Biçimlendirilmiş: Türkçe

Biçimlendirilmiş: İki Yana Yasla, Satır aralığı: 1,5 satır Biçimlendirilmiş: Satır aralığı: 1,5 satır

Biçimlendirilmiş: Yazı tipi: (Varsayılan) Times New Roman, Türkçe

Biçimlendirilmiş: Türkçe

Biçimlendirilmiş: Yazı tipi: (Varsayılan) Times New Roman, Türkçe

Biçimlendirilmiş: Türkçe

Biçimlendirilmiş: İki Yana Yasla, Satır aralığı: 1,5 satır Biçimlendirilmiş: Satır aralığı: 1,5 satır

Biçimlendirilmiş: Yazı tipi: (Varsayılan) Times New Roman, Türkçe

Biçimlendirilmiş: Türkçe

Biçimlendirilmiş: Yazı tipi: (Varsayılan) Times New Roman, Türkçe

Biçimlendirilmiş: Türkçe

Biçimlendirilmiş: Yazı tipi: (Varsayılan) Times New Roman, Türkçe

Biçimlendirilmiş: Türkçe

Biçimlendirilmiş: Satır aralığı: 1,5 satır

Biçimlendirilmiş: Yazı tipi: (Varsayılan) Times New Roman, Türkçe

Biçimlendirilmiş: Türkçe

Biçimlendirilmiş: Yazı tipi: (Varsayılan) Times New Roman, Türkçe

Biçimlendirilmiş: Türkçe

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş: Türkçe

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş: Türkçe

Biçimlendirilmiş: İki Yana Yasla, Satır aralığı: 1,5 satır Biçimlendirilmiş: Satır aralığı: 1,5 satır

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş: Türkçe

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş: Türkçe

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş: Yazı tipi: 11 nk, İtalik, Türkçe Biçimlendirilmiş: Satır aralığı: 1,5 satır Biçimlendirilmiş: Türkçe

(8)

YUNUS EMRE

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

5

Tablo 2: OECD Verilerine Göre İstihdam Edilen Gençlerin Eğitim Seviye Oranları (25-34 yaş)

Türkiye OECD

İstihdam Edilme Oranları

Ortaöğretim seviyesinden mezunu olmayan %54 %60

Ortaöğretim veya ortaöğretim sonrası yükseköğretim seviyesinde olmayan okullardan mezun

%65 %78

Yükseköğretim mezunu %73 %84

İşsizlik Oranları

Ortaöğretim seviyesinden mezunu olmayan %12 %14

Ortaöğretim veya ortaöğretim sonrası yükseköğretim seviyesinde olmayan okullardan mezun

%11 %7

Yükseköğretim mezunu %14 %6

Kaynak: OECD, Education at Glance, 2019

Bu tabloya göre yükseköğretim mezunu gençler arasında işsizlik oranı Türkiye için yüzde 14 ile ortaöğretimden mezun olmayan gençler arasındaki yüzde 12’lik orandan daha yüksek bir düzeydedir. Aynı yaş grubu için OECD ortalamasındaki işsizlik oranı ise yükseköğretim mezunları için yüzde 6’dır ve Türkiye Yunanistan’dan sonra en yüksek oranla sondan ikinci sırada yer almaktadır.

Bir de kayıt dışı olarak çalışan gençlerimiz var. Kayıt dışı istihdam karşımıza birkaç farklı şekilde çıkmaktadır:

• Çalışanların Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) hiç bildirilmemesi,

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

Biçimlendirilmiş ...

(9)

İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

6

• Çalışma gün sayılarının SGK’ya eksik bildirilmesi,

• Sigorta primine esas kazanç tutarlarının SGK’ya eksik bildirilmesi.

TÜİK’in 2019 yılı için kayıt dışı istihdam oranı açıklaması yüzde 34,5’tir. Bu da bize neredeyse her üç kişiden birinin kayıt dışı olarak istihdam edildiğini göstermektedir. Gençlerimiz açısından ise durum daha vahimdir.

ILO’nun “Genç İstihdamında Küresel Trendler 2020” raporuna göre dünyadaki gençlerin yüzde 77’si kayıt dışı olarak istihdam edilmektedir. Türkiye’de ise gençlerimizin neredeyse yüzde 66’sı sigortasız bir şekilde çalıştırılmakta. Hükümetin açıkladığı bütün tedbir paketleri sigortalı çalışan işçileri kapsarken sigortasız bir şekilde kayıt dışı çalıştırılan gençlerimize yönelik herhangi bir yardım ya da tedbir bugüne kadar açıklanmamıştır.

15-19 yaş arası çalışan gençlerimizin yüzde 66’sı, 20-24 yaş arası çalışan gençlerimizin yüzde 33,8’i, 25-29 yaş arası çalışan gençlerimizin de yüzde 21,8’i kayıt dışı olarak istihdam edilmektedir.

Gençlerin güvencesizliği de bir diğer sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Gençler eğitim durumları, istihdamda yer alıp almamaları ve meslekleri fark etmeksizin güvencesizlik ve belirsizlik içinde olduklarını hissetmektedirler. Bu durum gençlerin geleceklerine yönelik kaygı ve streslerini arttırmaktadır. İstanpol ve Friedrich Ebert Stiftung Türkiye Temsilciliği’nin Ocak 2020’de açıkladığı “Türkiye’de Gençlerin Güvencesizliği: Çalışma, Geçim ve Yaşam Algısı“

araştırmasına göre gençlerin eğitim ve istihdam durumları fark etmeksizin geçim sıkıntısı çektikleri ve bu nedenle de aileleri ile birlikte yaşamaya devam ettikleri tespit edilmiştir.

Aynı araştırmaya göre genç kadınlar kendilerini erkeklere göre çalışma hayatında daha güvencesiz hissederken araştırmaya katılanlar yaşadıkları güvencesizlik hissinin sorumlusu olarak siyasileri, halkı ve Suriyeli göçmenleri sorumlu tutmuşlardır.

Gençlerin kendilerini güvencesiz hissetmelerinin bir diğer sebebi de çalışma hayatında yer almanın liyakat değil kayırmacılık ve torpil ile olduğunu düşünmeleridir. Düzenli çalışma

(10)

YUNUS EMRE

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

7

saatleri, düzenli maaş ve düzenli tatil hakkı isteyen gençler kamu sektöründe istihdamı bu talepleri ile daha uyumlu görürken, devlet kadrolarında kayırmacılığın ön planda olduğunu düşünmektedir. İş bulma ve iyi koşullarda çalışabilmenin referans ve kayırmacılıkla mümkün olabildiğini düşünen gençler, yaşadıkları sorunlarının çözümünü de genç nesil ve yeni siyasi aktörlerle gerçekleşebileceğine inanıyor.

İstihdam alanında karşılaşılan bu sorunların eğitim sistemindeki planlama sorununun bir devamı olduğunu ve gençler için esas zorluğun eğitimden işe geçiş olduğunu akılda tutmak gerekiyor. Bu nedenle eğitim konusuna daha yakından bakalım.

1.2.EĞİTİM

YÖK’ün Ocak 2020’de açıkladığı verilere göre 2019-2020 yılı eğitim-öğretim yılı içerisinde yükseköğretime kayıtlı öğrenci sayısı 8 milyon 65 bin 323 iken bu sayının ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora için dağılımı şu şekildedir;

✓ Ön lisans için 3 milyon 43 bin 809,

✓ Lisans için 4 milyon 616 bin 632,

✓ Yüksek lisans için 304 bin 990,

✓ Doktora için 99 bin 892’dir.

Eğitim alanının önemli sorunlardan biri eğitimi tamamlayamama ya da eğitimden erken ayrılma sorunudur. Bu sorun nedeniyle hem gençlerin yılları hem de ailelerin ve devletin kaynakları heba olmaktadır. Gençlerin Eğitimden Erken Ayrılması başlıklı Eurostat istatistikleri 18-24 yaş arası gençleri incelemekte olup, burada 2019 yılı için açıklanmış verilerde Türkiye’de eğitimden erken ayrılma oranı yüzde 28,7 iken AB üyesi ülkeler için bu oran 10,2’dir. 27 AB üyesi arasında en kötü oran yüzde 17,3 ile İspanya’ya aittir. Her ne kadar bu oran Türkiye için yıllar itibariyle düşüş eğilimi gösterse de AB ülkeleri ile kıyaslandığında oldukça yüksektir.

Biçimlendirilmiş: Yazı tipi rengi: Siyah, Türkçe Biçimlendirilmiş: Başlık 3, Sola, Aralık Sonra: 0 nk, Satır aralığı: tek, Numaralı + Düzey: 1 + Numaralandırma Stili: 1, 2, 3, … + Başlangıç: 1 + Hizalama: Soldan + Hizalandığı yer:

0,63 cm + Girinti yeri: 1,27 cm, Sekme durakları: Eskisi 1,27 cm

(11)

İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

8

OECD’nin “Bir Bakışta Eğitim” başlıklı 2019 raporuna göre Türkiye’de 25-34 yaş arası nüfusta yükseköğretim mezuniyeti yıllara göre artış göstermiş olmakla beraber OECD ülkeleri arasında hâlâ düşük seviyededir. Türkiye’de yüzde 33 olan bu veri OECD ortalamasında yüzde 44’tür.

25-34 yaş arası nüfustaki yükseköğretim mezuniyeti istatistiklerinde Türkiye için ortaya çıkan bir diğer ilginç nokta da cinsiyet bazında yükseköğretim mezuniyeti kadınlarda erkeklere göre OECD ortalamasının çok daha altında olmasıdır. OECD ortalamasında kadınların yükseköğretim mezuniyet oranı yüzde 51 iken Türkiye’de bu oran yüzde 34’tür. Erkeklerde ise OECD ortalaması yüzde 38 olarak ölçülmüşken Türkiye’de yüzde 33’tür.

Bu rapora göre 25-34 yaş arası nüfusta lise eğitimi mezuniyeti rakamları da yine Türkiye açısından OECD ortalamasının altında sonuçları ortaya koymaktadır. Türkiye’de 25-34 yaş arasında lise mezunu nüfus yüzde 24 iken OECD ortalamasında bu oran yüzde 41’dir.

Yine aynı rapora göre bir diğer ilginç veri, 18-24 yaş arası gençlerde eğitim yerine işgücü piyasasında yer alanlar için yapılan ölçümlerin sonucudur. OECD ortalamasında 18-24 yaş arası gençlerin yüzde 47’sinin eğitimlerini yarıda bırakıp çalıştığı belirlenirken Türkiye’deki gençler arasında bu oran yüzde 60’tır.

OECD’nin “Bir Bakışta Eğitim” raporunda yer alan bir diğer veri de 15-19 yaş arası genç nüfusun lise eğitimine kayıt oranları ile ilgilidir. Türkiye’de liseden mezuniyet oranları artarken OECD ortalaması hâlâ yakalanabilmiş değildir. Liseden mezun olanlar ülkemizde yüzde 75 iken OECD’de bu ortalama yüzde 86’dır. 15-19 yaş arası nüfusta liseye kayıtlı olanların oranı ise Türkiye’de yüzde 73, OECD’de yüzde 84’tür.

Eğitimin kalitesi ülkenin kalkınması ve ilerlemesi açısından büyük önem taşırken, gençlerimizin kaliteli bir eğitime erişip erişemedikleri de ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu’nun en son 2018 yılında yayınladığı “Eğitimin Kalitesi” raporuna göre Türkiye 137 ülke arasında 99. sırada yer alırken, “Matematik ve Bilim Eğitiminin Kalitesi“ raporunda ise 104. sırada yer almaktadır.

(12)

YUNUS EMRE

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

9

OECD tarafından 3 yılda bir açıklanan ve en son Aralık 2019’da açıklanmış olan PISA 2018 sonuçları da Türkiye’de eğitimin kalitesi açısından iyi bir tabloyu ortaya koymamıştır. Türkiye okuma kategorisinde 466, matematik kategorisinde 454 ve bilim kategorisinde 468 puan almıştır. Üç kategoride de birinci sırada yer alan Çin sırayla 555, 591 ve 590 puana sahiptir. Üç kategori için de OECD ortalaması sırasıyla 487, 489 ve 489 olarak belirlenmiş ve Türkiye sahip olduğu skorlarla üç alanda da OECD ortalamasının altında yer almıştır.

Türkiye’de üniversiteli gençlerin en önemli sorunlarından biri de barınmadır. Yukarıda bahsedildiği gibi 8 milyondan fazla yükseköğretim programlarına kayıtlı gencimiz varken Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlı devlet yurtlarındaki yatak kapasiteleri yükseköğretime kayıtlı öğrencilerin yüzde 10’una bile yetmemektedir. Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nun Kasım 2019’da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda bakanlığının 2020 yılı bütçe görüşmelerinde verdiği verilere göre Türkiye’de 81 il 235 ilçe ve Kuzey Kıbrıs’ta da 5 olmak üzere toplam 774 yurt ve 679 bin 758 yatak kapasitesi söz konusudur.

KYK yurtlarına yerleşemeyen öğrencilerin ise özel yurt ya da ev kiralama seçenekleri de yüksek yurt ücreti veya yüksek kiralarla karşılaştıkları için gençlerimizi ve ailelerini zora sokmaktadır. Özel yurt ücretleri ya da ev kiraları minimum 1000 TL’den başlarken 3000 TL’ye kadar çıkabilmektedir. Dört kişilik ailenin açlık sınırının 3 bin TL ve buna rağmen asgari ücretin 2 bin 324 TL olduğu bir ortamda gençlerimizin söz konusu fiyatlarla barınmaları hem kendileri hem de aileleri için büyük bir maddi yük olmaktadır.

Üniversiteli gençliğin bir diğer sorunu da öğrenim hayatları süresince aldıkları kredileri geri ödemekte yaşadıkları sorunlardır. Yine TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda 11 Kasım 2019 tarihinde görüşülen Gençlik ve Spor Bakanlığı Bütçesi görüşmelerinde bu konuda çok çarpıcı rakamlar ortaya çıkmıştır. Son 10 yılda öğrenim kredisi alan 5 milyon öğrenciden borçlarını ödeyemeyen 279 bin 797 kişi, Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bildirilmiştir. Öğrenim kredisi borcu olan 342 bin 282 öğrencimizin 2 milyar 95 milyon 228 bin lira borcu bulunmaktadır. 2019 yılının Ekim ayında KYK’ya borç taksitlerini ödeyemeyen tam 217 bin kişiye e-haciz uygulanmıştır.

(13)

İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

10

İstihdam ve eğitim sorunlarıyla karşı karşıya olan gençler kendilerini toplumun bir parçası olarak hissedememekte ve bu sorunlar toplumsal yapıyı tahrip etmektedir. Bu manzaranın sonucu da gençlerin sosyal dışlanmaya maruz kalması olmaktadır.

1.3.GENÇLERDE SOSYAL DIŞLANMA

Sosyal dışlanma yeni popüler hale gelen bir terim olmakla birlikte içeriği ve kapsadığı konular itibariyle aslında toplum içerisinde farklı kategorilerde yer alan sorunları bir araya getirmektedir. Sosyal dışlanma; yoksulluk, işsizlik, eşitsizlik ve ayrımcılık gibi temel sosyal politika konularını kapsamakta ve ekonomik, sosyal ve politik tartışmaların merkezinde yer almaktadır.

Bunun yanında etnik ve dini köken, cinsiyet, engellilik ve genç olmak da artık sosyal dışlanma tartışma ve araştırmalarına konu olmaktadır. Burada genç olmanın bir sosyal dışlanma verisi olarak ele alınması gençlerin sosyal, ekonomik ve siyasi hayatta kendilerine bir yer edinememiş olmasındandır. Özellikle gençler arasındaki dışlanma sorununu aşabilmenin yolu ise ekonomik, toplumsal ve siyasal hayata katılımlarının önündeki engellerin kaldırılması ile mümkündür.

Eurostat’ın 2018 yılı için yaptığı çalışmaya göre 16-29 yaş arası genç nüfusta AB geneli yoksulluk ve sosyal dışlanma riski ile karşı karşıya kalan genç oranı yüzde 26,2. Türkiye ile ilgili yapılan araştırma sonuçları 2017 yılı için anılan yaş grubunda yüzde 42,4 olarak karşımıza çıkmaktadır. 2017 yılında AB için ölçülen değer 27,6’dır. Yine bu oran cinsiyet bazında incelendiğinde Türkiye’de genç erkeklerde sosyal dışlanma riski yüzde 41,9 iken genç kadınlarda yüzde 42,9’dur.

İşsizlik ve eğitimde kalite sorunuyla boğuşan gençler bir de sosyal dışlanmayla karşılaşmaktadır. Sosyal dışlanma bilindik sosyal politika sorunlarının yanında zihniyet ve değerler dünyasıyla da ilgilidir. Gençleri dışlayan zihniyet ve değerlerin değişime uğraması ancak gençlerin daha aktif katılımıyla mümkündür. Ne yazık ki ülkemizde manzara bu alanda da oldukça sorunludur.

Biçimlendirilmiş: Yazı tipi: Kalın, Türkçe, Metin Anahattı

(14)

YUNUS EMRE

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

11

2.4.GENÇLERİN KAMU HAYATINA VE SİYASETE KATILIMI

Gençlerin kamu hayatına ve siyasete katılımı hem gençlerin meselelerinin çözüme kavuşturulması hem de ülkemizde demokratik standartların yükseltilmesi bakımından büyük öneme sahiptir. OECD’nin bu konuda hazırladığı 2018 yılı “Gençliğin Durum Değerlendirmesi Raporu”na göre gençler devlet kurumlarında yeterince temsil edilmemekte ve kamusal ve siyasal yaşama katılımları gitgide gerilemektedir. Hükümetler, gençlere yönelik politikaları şekillendirmek için alternatif yolların potansiyelini tam olarak kullanamamıştır. Bunun sebebi ise birlikte hareket etmek ve sorun alanlarını tespit ederek çözüm yolları geliştirmekten kaçınmış olmalarıdır.

Söz konusu rapor, gençlerin ulusal hükümetlerine ne kadar güvendikleri sorusunu araştırarak başlıyor. Bu araştırmaya göre Türkiye’de 15-29 yaş arası gençlerin hükümete güveni 2018 yılı için yüzde 60 olarak saptanmış. Ancak bugün genç işsizliğinin artması, eğitim hayatları boyunca karşılaştıkları artan maddi zorluklar, gençler üzerinde artan baskılar ve hükümetin git gide otoriterleşmesi gibi etmenlerle bu oranın düşüş eğiliminde olduğunu tahmin etmek zor değildir.

Gençliğin Durum Değerlendirmesi Raporu, OECD üyesi ülkelerin ulusal gençlik politikalarına ilişkin belgelerin analizleri yapılarak hazırlanmaktadır. Ancak rapor, Türkiye’nin bugün halen geçerliliğini koruyan bir ulusal gençlik politikasının olmadığını, 2018 yılında “Ulusal Gençlik Stratejisi”nin 4 yıldır halen güncellenmekte olduğunu belirterek ortaya koymuştur. Bu ise bize Türkiye’nin hem ulusal gençlik stratejisinin dünyayı yakalamaktan uzak olduğunu hem de ülkemizdeki gençlerin sorunlarına çözüm üretilemediğini göstermektedir. Rapor, gençlerin toplum ve siyaset alanına katılımı hakkındaki indekslerden yaptığı derlemede Türkiye’nin olumsuz durumunu maalesef diğer uluslararası indekslerden farksız şekilde gözler önüne sermektedir. Freedom House, Economist Intelligence Unit ve Dünya Bankası araştırmalarından elde edilen sonuçlara göre Türkiye;

Biçimlendirilmiş: Yazı tipi: Kalın, Türkçe, Metin Anahattı

(15)

İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

12

 Freedom House’un “politik hak ve insan hakları” indeksine göre 32 puanla OECD ülkeleri arasında sonuncu sırada. Birinci sırada 100 puan ile Finlandiya, Norveç ve İsveç var.

 Economist Intelligence Unit’in “insan hakları” indeksine göre 4.88 puanla OECD ülkeleri arasında sonuncu sırada. Birinci sırada 9.18 puan ile İzlanda var.

 Dünya Bankası’nın sosyal alandaki özgürlükler (ifade özgürlüğü, özgür medya, örgütlenme özgürlüğü) ile ilgili çalışmasında (bu çalışmada puanlama en kötü derece için -2.5, en iyi derece için 2.5 olarak ifade edilmiştir) Türkiye -0.63 ile yine OECD ülkeleri arasında sonuncu sıradadır. Birinci sırada 1.58 puan ile Norveç yer almaktadır.

Bu kuruluşların 2019 yılı için aynı başlıklarda yaptıkları araştırmalar da Türkiye için iyimser bir tablo çizmemektedir.

Freedom House’un “Dünyada Özgürlükler” başlıklı 2020 yılı raporuna göre Türkiye;

 Genel özgürlükler kategorisinde 100 üzerinden 32 puan ile “Özgür Olmayan Ülke”

kategorisinde yer alırken,

 Siyasi haklar kategorisinde 40 üzerinden 16 puana,

 Sivil haklar kategorisinde de yine 60 üzerinden 16 puana sahiptir.

Economist Intelligence Unit’in “Demokrasi İndeksi” başlıklı 2019 yılı raporuna göre ise Türkiye 167 ülke arasında 110. Sırada yer alırken “Hibrid Rejimler” kategorisindedir.

Dünya Bankası’nın “Dünya Çapında Yönetim Göstergeleri” başlıklı 2019 yılı raporuna göre ise Türkiye;

 Hesap verebilirlikte -0,83,

 Siyasi İstikrarda -1,33,

 Hukuk Devletinde -0,32,

(16)

YUNUS EMRE

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

13

 Yolsuzluğun Kontrolünde -0,34’lük skorlara sahiptir.

Türkiye’de gençlerin siyasal katılımı uzun yıllardır çokça araştırılan ve tartışılan bir konu olmuştur. Birçok ülkeye göre gençlerin siyasal katılımının zayıf olduğu Türkiye’de Ocak 2020’de Yaşar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Uğur Oral’ın “Z Kuşağının Siyaset Algısı”

araştırması gençlerin siyasete mesafeli olsa da seçimlere duyarlı olduğunu ve politik gelişmeleri yakından takip ettiklerini ortaya çıkarmıştır.

Çalışma 1997 – 2000 yılları arasında doğmuş ve Z Kuşağı olarak kategorilendirilen gençler üzerinde çıkarımlar yapmıştır. Gençlerin bu çalışmada siyasete mesafeli olduklarına dair kanı bu yaş grubundaki gençlere yöneltilen “siyasi parti üyeliği” sorusuna verilen yanıtla ölçülmüştür. Gençlerin yüzde 29’u bir siyasi partiye üye olabileceğini söylerken yüzde 64’ü

“asla bir siyasi partiye üye olmam” yanıtını vermiştir.

Yine gençlere yöneltilen “Siyasi partilerin kitle iletişim araçlarına verdikleri ilanlardan etkilenip etkilenmedikleri”ne dair soru ise yüzde 62’sinin “kesinlikle etkilenmediği”, yüzde 9’unun “etkilendiği” şeklinde yanıtlanmıştır.

Bu yaş grubundaki gençlerin parti seçimlerini nelerin etkilediğine dair yapılan araştırma ise şu sonuçları ortaya çıkarmış;

• Gençlerin yüzde 65’i partilerin program ve vaatlerine önem veriyor,

• Yüzde 15’i liderleri takip ediyor,

• Yüzde 6’sı adaylara bakarak oy veriyor.

1.5.CEZAEVİNDEKİ GENÇLER

TÜİK’in açıkladığı verilere göre Türkiye’de 2018 yılında cezaevindeki 15-24 yaş arası genç sayısı 84 bin 422’dir ve bugün cezaevinde bulunan toplam hükümlülerin yüzde 31,7’si gençlerdir. TÜİK’in bu istatistiğine göre cezaevindeki 15-24 yaş arası gençlerin sayısı 2012 yılında 29 bin 127 kişi iken 2018 yılındaki artış neredeyse 3 katıdır.

Biçimlendirilmiş: Yazı tipi rengi: Siyah, Türkçe Biçimlendirilmiş: Başlık 3, Sola, Aralık Sonra: 0 nk, Satır aralığı: tek, Numaralı + Düzey: 1 + Numaralandırma Stili: 1, 2, 3, … + Başlangıç: 1 + Hizalama: Soldan + Hizalandığı yer:

0,63 cm + Girinti yeri: 1,27 cm, Sekme durakları: Eskisi 1,27 cm

(17)

İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

14

Açıklanan bu verilere göre Aralık 2018 itibariyle cezaevinde bulunan kişilerden 13 bin 914’ü yükseköğretim mezunu, 57 bin 857’si ise lise ve dengi meslek okulu mezunudur. Bu durumda cezaevindeki yükseköğretim mezunu oranı yüzde 5,21 iken, lise ve dengi meslek okulu mezunu oranı yüzde 21,6’dır.

Cezaevindeki kişilerin eğitim düzeylerine göre sınıflandırması çalışmasında dikkat çeken bir nokta ise şudur: Sayılar her yıl artmakta iken 2017 yılından 2018 yılına gerçekleşen artışların geçmiş yıllara göre daha fazladır. Cezaevindeki kişi sayısı lise ve dengi meslek okulu mezunlarında 1 yıl içerisinde 12 bin 349 kişi artarken, yükseköğretim mezunlarında 4 bin 57 kişi artmıştır.

Cezaevindeki kişilerin işledikleri suçların eğitim durumlarına göre analizinde ise yükseköğretim mezunlarının en çok yaralama suçu işlediği görülürken onu İcra ve İflas Kanununa muhalefet, sahtecilik, dolandırıcılık ve hırsızlık takip etmektedir. Lise ve dengi meslek okulu mezunlarında da yine ilk sırada yaralama suçu gelirken hırsızlık ikinci sırada yer almıştır.

Hırsızlık suçu açısından cezaevinde bulunan kişilerin diğer mezuniyet türlerindeki durum ise şöyledir:

• Okur yazar olup bir okul bitirmeyenlerde yüzde 30,1

• Okuma yazma bilmeyenlerde yüzde 25,6

• İlköğretim mezunlarında yüzde 21,9

• Ortaokul ve dengi meslek okulu mezunlarında yüzde 18,6

• İlkokul mezunlarında yüzde 13,9

(18)

YUNUS EMRE

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

15 1.6.İNTERNET KULLANIMI VE YASAKLAR

TÜİK’in “İstatistiklerle Gençler 2019” raporuna göre Türkiye’de 16-24 yaş arası gençlerde internet kullanım oranı yüzde 92,4’tür. 2018 yılı ile kıyaslandığında 0,6 puan bir azalış söz konusudur. Eurostat verileri de Türkiye’de 16-29 yaş arası gençlerde günlük internet kullanım oranını yüzde 85 olarak vermiştir. AB ülkeleri ortalaması, bu yaş grubu için yüzde 94’tür.

Eurostat’ın “Kamu Otoriteleri ile Etkileşim” çalışmasına göre ise, Türkiye’de 16-29 yaş arası gençlerde internet kullanımı yüzde 69 ile AB ortalaması olan yüzde 57’nin üzerindedir. Ancak bu veri Türkiye’de internet üzerinde bir baskı ve sansür uygulaması olmadığını göstermemektedir. Aksine Türkiye uluslararası endekslerde internet özgürlüğünde son derece kötü bir karneye sahiptir.

Gençler arasında internet kullanımı bu kadar yüksekken Türkiye, internet özgürlüğü açısından uluslararası endekslerde “özgür olmayan” kategorisinde yer almaktadır. Freedom House’un

“İnternet Özgürlüğü 2019” raporuna göre Türkiye 37 puan ile “özgür olmayan” ülke olarak Bahreyn, Mısır, Pakistan gibi ülkelerle aynı kategoridedir. Türkiye sahip olduğu bu skor ile Avrupa ülkeleri arasında da son sıradadır. Raporda Türkiye ile ilgili dikkat çeken cümle ise şu şekildedir: “Türkiye’de polis birçok kişiyi 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri süresince Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sosyal medyada aşağılamaktan tutuklamıştır.”

Ayrıca yine Freedom House’un 2019 raporuna göre Türkiye’de Aralık 2018 itibariyle 240 binden fazla site BTK tarafından engellenmiştir. Engelli Web’e göre ise Türkiye’de Mayıs 2020 itibariyle 415 bin alan adı, 140 bin URL, 42 bin Tweet, 12 bin 450 Youtube içeriği, 7 bin 200 Twitter hesabı 6 bin 500 Facebook içeriği engellenmiştir.

Bu kadar yüksek engellenme rakamları ise özellikle başta gençler olmak üzere genel olarak Türkiye’de sosyal medya kullanımındaki artış, sosyal medyanın adeta “özgür basın” yerine geçmiş olmasındandır. İktidarın yönlendirmesi ile yayın yapan basın-yayın organlarının bağımsızlığı ayrı bir tartışma ve araştırma konusu iken kişilerin kendilerini özgürce ifade

Biçimlendirilmiş: Yazı tipi rengi: Siyah, Türkçe Biçimlendirilmiş: Başlık 3, Sola, Aralık Sonra: 0 nk, Satır aralığı: tek, Numaralı + Düzey: 1 + Numaralandırma Stili: 1, 2, 3, … + Başlangıç: 1 + Hizalama: Soldan + Hizalandığı yer:

0,63 cm + Girinti yeri: 1,27 cm, Sekme durakları: Eskisi 0,04 cm

(19)

İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

16

edebilme platformu haline gelen sosyal medya; fikir, görüş ve sorunların daha fazla kişiye daha hızlı bir şekilde ulaştığı bir alan olmuştur. Çünkü Türkiye maalesef basın özgürlüğünde de

sürekli zemin kaybetmektedir. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün 2020 Basın Özgürlüğü raporuna göre Türkiye 179 ülke arasında 154. sıradadır.

İnternet kullanımının yaygınlaşması kendiliğinden aktif yurttaşlığı teşvik etmemektedir. Aktif yurttaşlık anlayışının internet teknolojilerinin yaygınlaştığı bir ortamda kök salabilmesi ancak siyasal iktidarın yasakçı zihniyeti terk etmesi ve gençlerin internet kullanımı yoluyla siyasete ve kamusal yaşama katılımını teşvik etmesiyle mümkündür. Ancak geleneksel medyanın iktidar tarafından “medya virüsü” olarak tanımlandığı, sosyal medyanın ise “kökünün kazınmasından” bahis olunduğu bir ortamda böylesi bir dönüşüm mümkün görünmemektedir.

A)B) KORONAVİRÜS SALGINI SÜRESİNCE GENÇLERİN DURUMU Koronavirüs salgını nedeniyle küresel ölçekte yaşanan sorun, tüm ülkeleri ulusal ölçekte acil tedbirler almaya ve koruyucu önlem ve uygulamaları hayata geçirmeye itmiştir. Böylesi bir salgının başta sağlık alanı olmak üzere ekonomik ve toplumsal hayattaki olumsuz etkilerini azaltmak iktidarların alacağı hızlı ve doğru karar ve uygulamalarla mümkündür. Ancak Türkiye’de sağlık çalışanlarının başarılı ve özverili çalışmaları dışında hükümetin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini söylemek mümkün değildir.

Açıklanan ekonomik tedbir paketlerinin ne kadar yerinde ya da ne kadar vatandaşa dokunan tedbirler içerdiği başka bir tartışmanın konusu iken bu tedbir paketlerinde dikkat çeken önemli unsurlardan biri de ülkemizdeki gençlerin iktidar tarafından görmezden gelindiğidir. Risk grubunda görülen gençlerimiz, içinde bulundukları çaresizlik, işsizlik ve kötü yaşam koşullarına terk edilmiştir. İktidar, gençleri “potansiyel virüs taşıyıcısı” olmak görmenin ötesinde bir vizyona sahip değildir.

Biçimlendirilmiş: Yazı tipi: 12 nk, Yazı tipi rengi: Siyah, Türkçe

Biçimlendirilmiş: Başlık 2, Sola, Aralık Sonra: 0 nk, Satır aralığı: tek, Numaralı + Düzey: 1 + Numaralandırma Stili: A, B, C, … + Başlangıç: 1 + Hizalama: Soldan + Hizalandığı yer:

0,63 cm + Girinti yeri: 1,27 cm, Sekme durakları: Eskisi 1,27 cm

(20)

YUNUS EMRE

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

17

Yukarıda belirtildiği gibi TÜİK’in açıkladığı Şubat ayı işsizlik verilerine göre, 15-24 yaş arası gençlerimizde işsizlik oranı yüzde 24,4; NEET oranı ise yüzde 26,7’dir. Bu oranların önümüzdeki Mart, Nisan ve takip eden diğer aylarda Koronavirüs salgını nedeniyle daha da artacağı açıktır. Bu süreçte ücretsiz izne çıkarılmış gençlerimiz ile zaten işsiz olan

gençlerimizin hayatın normale dönmeye başlaması ile işlerine geri dönüp dönemeyecekleri ya da iş bulabilecekleri meçhuldür.

“Ne Eğitimde Ne İstihdamda Olan” gençlerimizin sorunları bu dönemde daha da artmıştır.

Evlerinde oturmak zorunda olan, ailelerinin eline bakan bu gençlerimiz anne-babaları da işlerinden çıkarıldıkları ya da kepenk kapattıkları için tam bir çıkmaza düşmüştür.

Bu verilerin kötüye gideceğine dair yorumları sayısal verilerle desteklemek için TÜİK’in Haziran ve Temmuz ayında yapacağı Mart ve Nisan ayı işsizlik rakamları beklenecektir. Ancak açık iş sayısı kısa vadede bize tablonun genelde halkımız özelde ise gençlerimiz açısından kötüye gideceğine bir işarettir. İŞKUR’un Nisan ayında açıkladığı açık iş ilanları verilerine göre Nisan 2019’da 200 bin olan açık iş sayısı Nisan 2020’de 52 bine gerilemiştir. Bu gerileme yaklaşık yüzde 74 oranına denk gelmektedir. BETAM’ın “Korona Salgınının İşgücü Piyasasına Etkisi: Öncü Göstergeler Ne Söylüyor” başlıklı çalışmasına göre “Kariyer.net” sitesinde Şubat 2020’de 60 bin 15 olan toplam iş ilanı sayısı Nisan 2020’de 33 bin 441’e gerilemiş, yeni ilan sayısı da iki ay içerisinde 19 binden 3 bin 96’ya düşmüştür. Bu tabloyu Koronavirüs salgınından ayrı okumak mümkün değildir.

ILO’nun salgın öncesinde yayınladığı “Genç İstihdamında Küresel Trendler 2020: Teknoloji ve İşlerin Geleceği” raporunda otomasyon, mesleki eğitimin çoğunlukla dar bir alana odaklanması ve eğitim ve niteliklerine uygun iş bulamadıkları için gençlerin işgücü piyasasındaki belirsizliğin gelecekte de devam edeceği not edilmişti. Salgın süreci ve sonrası için de tüm dünyada bu belirsizliğin artarak devam edeceği tahmin edilmektedir.

(21)

İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

18

ILO’nun raporuna göre 15-24 yaş arası gençlerin işgücüne katılım oranı genç nüfusun artışıyla ters orantı göstermektedir. Dünyada genç nüfus 1 milyardan 1.3 milyara çıkarken işgücüne katılan genç sayısı 568 milyondan 497 milyona düşmüştür.

Salgın süresince ve sonrasında genç işsizliğinde ortaya çıkacak tablolar artan bir seyir gösterecek gibi dururken genç işsizliğindeki artışı sadece gençlerin sorunu olarak görmek büyük bir hata olacaktır. Bu durum gençlerin yanında ailelerine ve toplumlara da uzun süreli

maliyetler getirecektir. ILO’ya göre gençlere özgü sorunları göz ardı etmek yetenekleri, eğitimleri ve öğretim hayatlarını da heba etme riskini ortaya çıkaracaktır ki bu da salgın döneminin getirdiği maliyetlerle birlikte uzun yıllar olumsuz etkilerin ortadan kaldırılmasını zora sokacaktır.

Salgın nedeniyle okulların ve üniversitelerin kapanmasıyla gençlerimizin büyük bir çoğunluğu ailelerinin yanına dönmüşlerdir ancak okudukları illerde kaldıkları evlerin kira ve fatura giderlerini ödemeye devam etmek zorundadırlar. İktidar açıkladığı paketlerde halkın borçlandırıp ev almaya teşvik etmek, uçak biletlerinde KDV oranını yüzde 1’e düşürmek gibi salgınla ilgisi olmayan yolları tercih etmiştir. Gençlerimizin yaşayacakları mağduriyetleri dikkate bile almamışlardır.

Ayrıca okulların uzaktan eğitime geçmesi ile beraber gençlerimizin bu eğitimleri takip edebilmeleri için bilgisayarlarının olup olmadığı, yeterli internet erişimine sahip olup olmadıkları hiç düşünülmeden adımlar atıldı. Gençlerimiz bu süreçte eğitimleri izlemekte ve takip etmekte güçlüklerle karşılaşırken, bakanlar koltuk kavgasına düşmüşlerdir.

Tüm bunların yanında daha önce alınan tedbirler kapsamında 25-26 Temmuz 2020’ye ertelenen YKS, 4 Mayıs günü Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamada 27-28 Haziran 2020’ye çekildi.

2.5 milyon gencimizi ilgilendiren böylesine önemli bir karar ise eğitim uzmanları, YÖK Başkanı ya da Milli Eğitim Bakanı yerine Turizm Bakanı ve Sağlık Bakanı ile yapılan görüşmeler neticesinde “tek kişi” tarafından alındı.

(22)

YUNUS EMRE

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

19

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adını verdikleri “tek adam düzenine” geçildiği günden beri tek kişinin istekleri ve kararları doğrultusunda yönetilen Türkiye gençlerin kaderini de yine tek adamın insafına ve keyfine bırakmıştır. Sınav tarihi 2 ayda 3 kez değiştirilerek gençlerimizin psikolojileri ile moral ve motivasyonları olumsuz etkilenirken bu kararın altından turizmin canlanması ve ekonominin çıkmış olması ise ülkemiz için büyük bir hayal kırıklığıdır. Adeta turizm kazansın diye bir neslin geleceğinin kaybedilmesi göze alınmıştır.

Saray iktidarı bu salgın süresince de her zaman yaptığı gibi yanlış politikalarının yükünü vatandaşa kesme yoluna gitmiş ve bu süreçte gençlerimizi yine ikinci plana atarak onların sorunlarını halının altına süpürmeyi tercih etmiştir. Ancak iktidar mensuplarının sık sık kullandığı “beka sorunu” ısrarla görmek istemeseler de turizmin canlanması, otellerin dolması değil geleceğimiz olan gençlerdir.

SONUÇ

19 Mayıs hem Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı olduğu hem de Atatürk tarafından kendi doğum günü olarak önerildiği için ulusumuz için çok önemlidir. Bu önemli bayramda gençlerimizin karşı karşıya bulunduğu meseleler üzerine düşünmek de hepimizin görevidir. Tüm dünyada gençlik politikalarının oluşumunda temel yönelim değişmiştir. Siyasilerin kendi önceliklerine göre kararlar alıp, politikalar oluşturması ve hayata geçirmesi gençlik politikaları alanında artık terk edilmiştir. Gençlere alan açarak, onları karar alma süreçlerine dahil ederek bu politikaların oluşturulması ve uygulanması temel yöntem haline gelmiştir. Ancak ülkemizde iktidar partisi bu anlayıştan uzaktır. Ülkemiz için öncelikle gençlerin toplumsal konularda sorun değil sorunların çözümlerinde bir aktör olabilecekleri şeklinde bir zihniyet değişikliği gereklidir.

Çok değil geçtiğimiz aylarda 16 yaşında bir genç kız olan Greta Thunberg tüm dünyanın dikkatini küresel bir sorun olan iklim değişikliğine çekmeyi başardı. Ve tüm dünyaya gençlerin gelecekleriyle ilgili sorunların farkında olduğunu ve söyleyecekleri sözleri, sunacakları çözüm öneri ve fikirleri olduğunu kanıtladı. BM İklim Zirvesi’nde yaptığı konuşmadan sonra tüm Avrupa gazeteleri ondan bahsederken bir Alman gazetesindeki manşet şu şekilde atıldı:

Biçimlendirilmiş: Yazı tipi: Kalın, Türkçe, Metin Anahattı

(23)

İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

20

“Dünyada iklim değişikliği konusundaki düşünce değişikliği bu konudaki gençlik hareketinden kaynaklanıyor”.

Buradan hareketle gençlerimizi bir sorun kaynağı olarak değil de sorunların çözümünde bir aktör olarak benimseyen bir politika değişikliğine ihtiyaç olduğunu tekrar vurgulamak istiyoruz. Çünkü küresel salgın sonrası yeni dünya düzeni tartışmaları devam ediyor ve bu gelişmeler gençlerin sorunlarını da doğrudan etkileyecek. Gençlerin işsizlik, eğitim, sosyal

dışlanma ve katılım gibi kendilerinden değil iktidarların politikalarından kaynaklanan sorunlarını bu tartışmaların dışında tutmak meseleleri halının altına süpürmek anlamına gelecektir. Çünkü gençlerine sahip çıkan, sorunlarını çözen, onların bu süreci en hafif sıkıntılarla atlatmasını sağlayan toplumlar, devletler “salgın sonrası yenidünya düzeninde daha güçlü yer alacak” olanlardır!

Referanslar

Benzer Belgeler

7, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara... 7, Yeni Türkiye

Sonuç olarak, beklenenin aksine gençlerin büyük ço#unlu#unun büyüye inanmadı#ı, büyü ile ilgili deneyimlerinin çok az oldu#u, büyünün hem !slam’a aykırı oldu#u

Bu araştırma sonuçlarına göre; curling sporcuları ile curling sporuna yeni başlayanların esneklik testi, statik ve dinamik denge çift ayak ortalama skor puan

Tablo 4’de gösterildiği gibi ürünlere verilen önem arasındaki farka baktığımızda giyim ve aksesuar ürünlerine, iletişim-eğlence ürünlerine verilen önem

1-) Çalışmanın örneklem grubu çoğunlukla ergen bireylerden oluştuğu için kullanılan Sosyal Görünüş Kaygısı Ölçeği’nin öğrenciler için sorun yaratma ihtimalinden

üyesi Claude Farrere, Istanbul- daki Türkiye Fransa dostluk bir liği tarafından Türkiyeye davet edilmiştir. Bu ayın sonunda hareket edecek olan Fransız muharriri

Asırlardan beri klâsik edebiyatın muhterem dünyasına girmiş olan bu eseri, Vedad Ne­ dim, Burhan Asaî ve Sadri Ertem gibi arkadaşlarımızın idare ettik­ leri bir

Yeni Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Çankaya Köşkü ndeki tö­ renden sonra Meclis Başkanı Yıldırım Akbulut'u Başbakan atayarak merak konusu olan yeni hükümetin Jet hızıyla