• Sonuç bulunamadı

İKİ ANONİM BİZANS KAYNAĞINA GÖRE X. YÜZYILDA BİZANS ORDUSU

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "İKİ ANONİM BİZANS KAYNAĞINA GÖRE X. YÜZYILDA BİZANS ORDUSU"

Copied!
286
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARĠH (ORTAÇAĞ TARİHİ) ANABİLİM DALI

İKİ ANONİM BİZANS KAYNAĞINA GÖRE X. YÜZYILDA BİZANS ORDUSU

Doktora Tezi

Tuğçe Müge SAKARYA BOZALĠOĞLU

Ankara-2014

(2)

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH (ORTAÇAĞ TARİHİ) ANABİLİM DALI

İKİ ANONİM BİZANS KAYNAĞINA GÖRE X. YÜZYILDA BİZANS ORDUSU

Doktora Tezi

Tuğçe Müge SAKARYA BOZALĠOĞLU

Tez DanıĢmanı Prof.Dr.Melek DELĠLBAġI

Ankara-2014

(3)
(4)
(5)

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ i

KISALTMALAR iii

GİRİŞ 1

I. BÖLÜM:

BİZANS ORDU TEŞKİLÂTININ GENEL YAPISI VE X. YÜZYILDA BİZANS ORDU TEŞKİLÂTI

A. BĠZANS ORDU TEġKĠLÂTININ GENEL YAPISI 30

1. IV. Yüzyıldan IX. Yüzyılın Sonuna Kadar Bizans Ordusunun

Genel Yapısı 31

2. Askere Alma, Yabancı Askerler ve Askerlere Yapılan Ödemeler 43

3. Donanma 49

4. Teçhizat, Eğitim ve Beslenme 51

B. X. YÜZYILDA BĠZANS ORDU TEġKĠLÂTI 58

1. X. Yüzyılda Bizans Askerî Arazileri 59

2. Strateji ve Taktik 66

3. Sefer Organizasyonu 80

4. Teçhizat, Eğitim ve Malî koĢullar 91

II. BÖLÜM:

ANONİM BİZANS KAYNAKLARININ ÇEVİRİSİ

A. BĠRĠNCĠ ANONĠM BĠZANS KAYNAĞININ ÇEVĠRĠSĠ

(HÜKÜMDAR VASĠLEVS NĠKĠPHOROS’UN VUR-KAÇ TAKTĠĞĠ) 95 B. ĠKĠNCĠ ANONĠM BĠZANS KAYNAĞININ ÇEVĠRĠSĠ

(ANONĠM TAKTĠK KĠTABI) 167

(6)

III.BÖLÜM:

ANONİM KAYNAKLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ 226

SONUÇ 242

KAYNAKÇA 245

ÖZET 258

ABSTRACT 260

EKLER

EK1-HARĠTA 1- VII. YY.’DAN SONRA ANADOLU’DAKĠ THEMALAR 261

EK2-HARĠTA 2- X. YY.’DA THEMALAR 262

EK3-Harita 3- VUR-KAÇ TAKTĠĞĠNĠN UYGULANDIĞI COĞRAFYA 263 EK4-ġEMA 1-SEFERDE KURULAN ORDUGÂHLAR ĠÇĠN GENEL PLAN 264 EK5-ġEMA 2-SEFERDE KURULAN ORDUGÂHLAR ĠÇĠN DETAYLI PLAN 265 EK6-ġEMA 3-GREK ATEġĠNĠN ÇALIġMA PRENSĠBĠ ÜZERĠNE BĠR TEORĠ 266 EK7-ġEMA 4-CODEX SCORIALENSIS GRAECUS 281(Y-III-I I) ÇĠZĠM 267 EK8-ġEMA 5-CODEX BARBERINIANUS GRAECUS II 97 (276) ÇĠZĠM 1 268 EK9-ġEMA 6- CODEX BARBERINIANUS GRAECUS II 97 (276) ÇĠZĠM 2 269 EK10-ġEMA 7- CODEX BARBERINIANUS GRAECUS II 97 (276) ÇĠZĠM 3 270 EK11-ġEMA 8- CODEX BARBERINIANUS GRAECUS II 97 (276) ÇĠZĠM 4 271 EK12-ġEMA 9- CODEX BARBERINIANUS GRAECUS II 97 (276) ÇĠZĠM 5 272 EK13-ġEMA 10-CODEX VATICANUS GRAECUS 1164 ÇĠZĠM 1 273 EK14-ġEMA 11- CODEX VATICANUS GRAECUS 1164 ÇĠZĠM 2 274 EK15-ġEMA 12- CODEX VATICANUS GRAECUS 1164 ÇĠZĠM 3 275 EK16-ġEMA 13- CODEX VATICANUS GRAECUS 1164 ÇĠZĠM 4 276 EK17-ġEMA 14- CODEX VATICANUS GRAECUS 1164 ÇĠZĠM 5 277

(7)

i ÖNSÖZ

“De Velitatone” ve “De Re Militari” olarak da bilinen anonim kaynakların “Hükümdar Vasilevs Nikiphoros’un Vur-kaç Taktiği” ve “Anonim Taktik Kitabı” başlıklarıyla Türkçe’ye tercüme edilmesi; nakledilen olayların dönemin Bizans kaynakları ve diğer tetkik eserler doğrultusunda değerlendirilmesi tez konusunu oluşturmaktadır. Bununla beraber X. yüzyıl toprak ve vergi düzenlemelerine ait yasal düzenlemelere ait kaynaklardan da faydalanılarak diğer Bizans askerî metinleri ile anonim kaynaklar karşılaştırılmış, X. yüzyılda Bizans ordusunun yapısı ile İmparatorluğun doğu ve kuzeybatı sınırında uyguladığı taktik ve stratejiler incelenmiştir.

Bizans askerî metinleri hakkında genel bilgi, strateji ve taktik konularındaki tartışma ve tanımlamalar, X. yüzyılda Bizans İmparatorluğu’nun kuzeybatı ve güneydoğu sınırlarındaki siyasî durumunun özeti ve el yazmaları ile anonim kaynaklar hakkında bilgi tezin giriş kısmında verilmiştir. Tezin birinci bölümünde, Bizans ordu teşkilâtının genel yapısı ile X. yüzyılda Bizans ordu teşkilâtının yapısı, bu dönemde İmparatorluğun kuzeybatı ve doğu sınırlarında uygulanan taktikler, iki anonim kaynağın sunduğu bilgiler ile diğer kaynaklar ışığında “stratiotika ktimata” ile ilgili yasal düzenlemeler ve bu düzenlemelerin sebepleri konu edilmiştir. İkinci bölümde,

“Hükümdar Vasilevs Nikiphoros’un Vur-kaç Taktiği” ve “Anonim Taktik Kitabı”

başlıklarıyla kaynakların Türkçe tercümesi aktarılmıştır. Tezin üçüncü bölümünde ise anonim kaynakların değerlendirmesi verilmiştir.

(8)

ii

Çalışmam süresince desteğini esirgemeyen ve sabırla yol gösteren danışmanım Prof. Dr. Melek Delilbaşı’na minnet ve teşekkürlerimi sunarım.

Çalışmam boyunca kıymetli görüşlerini paylaşan Hocalarım Prof. Dr. İlhan Erdem, Doç. Dr. phil. Gümeç Karamuk ve Prof. Dr. Osman Köksal’a teşekkür borçluyum. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü’nün kıymetli Hocaları’na ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Tarih Bölümü’nün değerli Hocaları’na teşekkür ederim. Yrd. Doç. Dr. Gönül Karasu ve Doç. Dr. Ayhan Bayrak’a yardımları için teşekkür borçlu olduğumu belirtmeliyim. Kaynakların Escorial Manastırı Kütüphanesi’nde bulunan el yazmalarına ulaşmamda büyük yardımı olan Prof. Inmaculada Pérez Martín’e minnet borçluyum. Marciana Kütüphanesi’ndeki çalışmalarım sırasında kıymetli fikirleri ve yardımlarıyla katkıda bulunan Dr. Stefano Trovato’ya teşekkürlerimi sunarım. Kaynak araştırması sürecinde sağladıkları yardımlar ve kolaylıklar dolayısıyla Hellenic Institute for Byzantine and Post-Byzantine Studies Kütüphanesi ve Biblioteca Apostolica Vaticana çalışanlarına teşekkür ederim. Katkılarından dolayı Elif Demirtiken’e teşekkür borçluyum. Her zaman bana yardım eden ve anlayış gösteren tüm aileme, dostlarıma ve eşim Ahmet Sinan Bozalioğlu’na içten teşekkürlerimi sunarım.

(9)

iii

KISALTMALAR

a.g.e. : adı geçen eser

a.g.m. : adı geçen makale

bkz. : bakınız çev. : çeviren

Dop. : Dumbarton Oaks Papers

ed. : editör

Log. : Logothetis

Proto. : Protoasikritis

Odb. : Oxford Dictionary of Byzantium

TTK : Türk Tarihi Kurumu

Yay. : yayıncılık

(10)

1 GĠRĠġ

I. X. Yüzyılda Bizans Ġmparatorluğu’nun Kuzey ve Güneydoğu sınırlarındaki siyasî durumuna genel bakıĢ

Bizans İmparatorluğu denilince, topraklarının büyük bir kısmı Anadolu ile Balkanlar‟da bulunan, bu coğrafyada on bir yüzyıl boyunca hüküm sürmüş, kendilerini Romalı olarak adlandıran Ortodoks Hristiyan halkı Yunanca konuşan1, Roma siyasî ve askerî düzenini miras alıp kendine özgü bir yapı kurmuş olan Doğu Roma İmparatorluğu kastedilmektedir2. Çoğu Batılı tarihçinin uzun yıllar boyunca karamsar yorumlar yaptığı3 Bizans İmparatorluğu‟nu tanımlayabilmek için yukarıdaki açıklamalar yeterli olmayıp bu imparatorluk hakkında sadece bir fikir vermektedir. Çünkü, on bir yüzyıllık süre boyunca Bizans çok büyük değişimlere uğramıştır4. Yunan kültürü geleneklerini temel alan, iyi yetiştirilmiş çok sayıda memurun bulunduğu,

1 Yunanca İmparator Heraklios (610-641) döneminde resmî dil olmuştur. G.Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, çev. F. Işıltan, TTK Yayınları, Ankara, 1999,s. 99.

2 G. Ostrogorsky, a.g.e., s.25; M., Delilbaşı, İki İmparatorluk Tek coğrafya: Bizans’tan Osmanlı’ya Geçişin Anadolu ve Balkanlar’daki İzleri, İthaki Yayınları, İstanbul, 2013, s.45 ; Digenēs Akritēs “Günümüze Ulaşan Tek Bizans Destanı”, haz. R.,C. Dietrich, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2009,s. 9-14.

3 M. Grant, Roma’dan Bizans’a İ.S. Beşinci Yüzyıl, çev. Z.Z. İlkgelen, Homer Kitabevi, İstanbul, 2000, s. 1-2, dipnot1.

4 C. Mango, Bizans Yeni Roma İmparatorluğu, çev. G.Ç.Güven, YKY, İstanbul, 2008, s. 9.

(11)

2

geliştirilmiş hukukî ve malî sistemler ile yüksek bir savaş tekniğine sahip olmuştur5.

Yeni tehditlerle ve alışılmışın dışında yöntemlerle karşılaşılınca, henüz VII. yüzyılda, ordu ve idare düzeninde köklü değişiklikler yapılması zorunlu hale gelmiştir6. İlk olarak VI. yüzyılda İmparator Mavrikios(582-602)7 tarafından askerî ve sivil idare merkezleri olarak Ravenna ve Kartaca eksarhlıkları kuruldu ve bu bölgeler askerî organizasyonla savunma gücüne sahip yerler haline getirildi8. VII. yüzyılda, İmparator Heraklios(610-641) döneminde ise önceleri sadece askerî nitelikli olan ancak daha sonra aynı zamanda sivil idare merkezleri haline gelen thema adındaki daha büyük bölgeler kuruldu9. Stratigos adı verilen generaller de themaların askerî ve sivil idaresinden sorumluydular. Orta Bizans Dönemi‟ne gelindiğinde ise Batı Roma‟nın Cumhuriyet ve Erken İmparatorluk dönemlerindeki profesyonel ordular kaybolmuştu10. Konstantinopolis ve diğer önemli şehirlerde yerleştirilmiş profesyonel birlikler varlığını sürdürse de sefer ordusunun büyük

5 G. Ostrogorsky, 1999, s. 30.

6 G. Ostrogorsky, 1999, s.89; T. Dawson, Bizans Piyadesi Doğu Roma İmparatorluğu 900- 1204, çev. G.Erkin, Türkiye İşbankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2011 s. 9.

7İmparator olmadan önce II. Tiberius‟un(578-582) en başarılı komutanıydı. G.Ostrogorsky, 1999, s.73; T.Dawson, a.g.e., s.151.

8G. Ostrogorsky, 1999,s. 74.

9G. Ostorgorsky, 1999, s. 74 ve 139; T., Gregory, Bizans Tarihi, çev.E. Cömert, YKY, İstanbul,2007,s.178.

10 T. Dawson,a.g.e., s.9.

(12)

3

bölümünü ordu hizmeti karşılığında aileleri toprak işleten askerler oluşturmaktaydı. Bunlarla birlikte geçici askerler ve paralı askerler sayıca artmaktaydı11.

Haçlı seferlerindeki ya da İslamiyetteki gibi bir kutsal savaş anlayışı Bizans Devleti‟nde yerleşmemiş12 olsa da devleti ve kiliseyi yöneten vasilevsler, hem dine aykırı düşünceye karşı hem de Ortodoks inancı yaymak için mücadele etmekle görevliydi13. Bizans ordusu her zaman savaşa hazır bulunmalıydı. Komşularından gelecek saldırılara karşı ya da herhangi bir müdahale durumunda hareket alanı geniş bir ordu teşkilâtı en önemli unsurdu. İmparatorluk topraklarının thema‟lara ayrılması şüphesiz ki, hareketli ordu gereksinimini büyük ölçüde karşılamıştır. Buna ek olarak, IX.

yüzyılda öncelikle Arap sınırındaki dağlık kesimde kleisoura adı verilen;

Kharsianon14, Kappadokia (Kapadokya) ve Selevkeia (Silifke)‟da küçük askerî

11 T. Dawson,2011, s.9.

12C. Giro, “Bizanslılar ve Savaş (10.-13. Yüzyıllar)”, Bizans-Yapılar, Meydanlar, Yaşamlar, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2011,s.377.

13 C. Diehl, “The Government and Administration of the Byzantine Empire”, Cambridge Medieval History, vol. iv, chapter xxiii,1923, s. 727.

14 IX. Yüzyıldan itibaren ayrı bir thema olarak organize edilmiş olan Yozgat civarını içine alan bölge. Daha sonra kleisoura olarak karşımıza çıkmakla beraber Sivas‟ın batısının kastedildiği düşünülmektedir. Bkz. C.F.W. Foss,“Charsianon”, ODB, vol.1,s.415 ve E.

Homigmann, Bizans Devleti’nin Doğu Sınırı, çev. F. Işıltan, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1970,s.46-47.

(13)

4

sınır bölgeleri kurulmuş, daha sonra bu uygulama diğer dağlık bölgelerde de devam etmiştir15.

Ordu teşkilâtında meydana gelen en belirgin değişiklik thema ve kleisouraların kurulması olsa da kullanılan strateji ve taktiklerdeki yenilikler de önemlidir. Bunların yanı sıra çağdaş ihtiyaçların karşılanması için yeni rütbelerin ve birliklerin oluşturulduğu da incelediğimiz anonim kaynaklarda karşımıza çıkan dikkat çekici unsurlardır.

Bizanslılarla Müslümanların ilk kez karşı karşıya gelmesi henüz Hz.

Muhammed hayattayken 629 yılında Mu‟ta şehri yakınlarında gerçekleşmiştir16. Bundan sonraki en önemli gelişmelerden ilki, İmparator IV.

Konstantinos döneminde, İstanbul‟un, Muaviye komutasındaki Arap Ordusu tarafından 674 yılından 678 yılına dek kuşatmasıdır17. İkinci gelişme de Anatolikon themasının eski stratigosu Leon‟un İmparator III. Leon olarak henüz tahta çıktığı sırada 717‟de İstanbul‟un ikinci kez Müslümanlar tarafından kuşatılmasıdır18. 717 yılından sonra Müslümanların bütün Bizans İmparatorluğu‟nu ele geçiremeyecekleri anlaşılmıştır. Ancak, 630 yılında19

15 G. Ostrogorsky, 1999, s.194.

16 W.E Kaegi, Bizans ve İlk İslam Fetihleri, çev. M.Özay, Kaknüs Yay., İstanbul, 2000, s.115.

17 G.Ostrogorsky, 1999,s.115-117.

18 G.Ostrogorsky,1999,s. 145-150.

19 W.E Kaegi,2000, s. 359-360; J. Herrin, Bizans Bir Ortaçağ İmparatorluğu’nun Şaşırtıcı Yaşamı, çev. U. Kocabaşoğlu, İletişim Yayınları, İstanbul, 2010,s. 142.

(14)

5

başlayan Bizans-Arap çarpışmaları Kilikya ve Kapadokya arasında bulunan, Kilikya kapıları olarak adlandırılan ve çok sayıda dağ geçidinin mevcut olduğu Toros dağları‟nın doğal ve zorlu bir sınır oluşturduğu bölgede, vur-kaç taktiğini anlatan kaynaktan da anlaşıldığı kadarıyla X. yüzyılın son çeyreğine dek sürmüştür.

Bizans İmparatorluğu‟nun parlak devri sayılan Makedon Hanedanlığı (867-1056) döneminde X. yüzyıla gelindiğinde, Hamdān b. Hamdūn tarafından 868 yılında kurularak Musul-Halep civarında hüküm süren Hamdânîler, Suriye‟de de hâkimiyet kurdular20. Bu hanedanın Halep kolunun kurucusu Ali b. Abd Allah Abu‟l Haycā b. Hamdān b. Hamdūn‟dur21. Abbasi Halifesi Al-Muttaki tarafından Seyf-ud-devle unvanını almıştır22 ve vur-kaç takitiğinin anlatıldığı kaynakta geçen Hamdânî‟nin oğlu Ali ile aynı kişidir.

Anonim kaynakta da belirtildiği gibi bu dönemde ticarî ve kültürel ilişkiler sürüyor da olsa, yılda bir kez ya da birden fazla kez Torosların bulunduğu sınır bölgesinde Müslümanlar ve Bizanslılar karşı karşıya geliyordu. Zaman zaman Bizanslılar da öc almak için Arap topraklarına giriyorlardı. Edessa

20 M. Sobernheim, “Hamdânîler”, İslam Ansiklopedisi, 1987, 5. Cilt,1. Kısım, s.179;

W.E.Kaegi, “Hamdānids”, ODB, 1991,vol.1, s.900; Three Byzantine Military Treatises, ed.&

trans. G. T. Dennis, Dumbarton Oaks Research Library and Collection, Washington DC, 1985, s.137.

21F. Işıltan, “Seyf-ud-devle”, İslam Ansiklopedisi, 1987, 10. Cilt,s.536.

22 F. Işıltan,a.g.m.,s. 537.

(15)

6

(Urfa)’da kalan kutsal mandilion23 İmparator Romanos Lekapenos (919-944) döneminde, 944‟te Edessa kuşatılınca zaferin bir simgesi olarak geri alınmıştır24. Kutsal mandilion önce burada gezdirilmiş ve büyük bir törenle 944 yılında Konstantinopolis‟e götürülmüştür25. Vur-kaç taktiği konulu kitap;

dağlık, yer yer sık ağaçlık, vadilerin, geçilmesi zor dar boğazların ve dağ geçitlerinin bulunduğu sınır boyunda Bizans- Hamdânî mücadeleleri üzerine kaleme alınmıştır. İmparator II. Romanos (959-963) zamanında henüz domestikos iken Nikiphoros Phokas‟ın önce Halep‟i alarak Seyf-ud-devle‟yi yenilgiye uğratması ve daha sonra İmparator olduğunda 969‟da Antiokheia‟yı ve Suriye‟nin bir kısmını alıp Bizans topraklarına katarak güney kısmını da Bizans kontrolüne alması ile Bizans- Hamdânî çarpışmaları son bulmuştur26. Ancak, İmparator Ioannis Çimiskis (969-976) de İmparator Nikiphoros Phokas‟ın bölgedeki hücuma dayalı siyasetini sürdürmüştür.

X. yüzyılda Bizans İmparatorluğu için önemli olan bölgelerden bir diğeri ise, İmparatorluğun kuzey sınırıdır. Özellikle, 913 yılında Çar Symeon

(893-927) döneminde Konstantinopolis‟e düzenlenen sefer, Bulgar Devleti‟nin

bu coğrafya‟da en büyük tehdit olarak algılanmasının sebebiydi.

23Hz. İsa‟nın yüzünün bir resmini taşıyan ve kutsal sayılan mendil. Kutsal emanetlerden birisidir.

24 T. Gregory, 2011, s.228.

25Bkz. G.T.Dennis,1985 ,s. 138; N.M. ElCheikh, Arapların Gözüyle Bizans, çev. M. Moralı, Alfa Basım Yayım Dağıtım San. Ve Tic. Ltd. Şti., İstanbul, 2012, s. 164.

26 T. Gregory, 2011,s. 230-236.

(16)

7

Konstantinopolis‟e yapılan seferden sonra Symeon‟un oğlu Peter (927-969) ile barış antlaşması yapılmıştı. Ancak, II. Nikiphoros Phokas 966 yılında Rus hükümdarı Svyatoslav‟a Bulgar Devleti‟ni işgal etmek üzere istekte bulundu.

Svyatoslav, 969 yılında Bulgar başkenti Preslav‟ı ele geçirdi ve Bulgar Çarı II.

Boris‟i (969-971) tahtından ederek onun yerine buranın hâkimi oldu, ancak tüm bunları Bizans İmparatorluğu‟na hizmet etmek için yapmadı. Sonuç olarak, Bizans İmparatorluğu‟nun karşısına Bulgarlardan çok daha kuvvetli ve tehlikeli bir düşman çıkmış oldu.

İmparator II. Nikiphoros Phokas‟ın 969 kışında bir komployla öldürülmesinden sonra tahta çıkan Ioannis Çimiskis Svyatoslav‟ın elinde bulunan Bulgar Devleti‟ne hücuma geçti27. 971 yılında başkent Preslav‟ı işgal eden Çimiskis, Svyatoslav‟ı bu topraklardan çıkardı.

Bizans İmparatorluğu tahtında en uzun süre kalan İmparator II.

Basileos (976-1025) döneminde öncelikle iç isyanlarla mücadele etmek gerekmiştir. Bu iç karışıklıklar sırasında imparatorluğun kuzey sınırında Bulgar Çarı Samuel28; Serez, Selanik ve Teselya üzerine seferler düzenledi

27 P. Stephenson, Byzantium’s Balkan Frontier, a political study of the Northern Balkans, 900-1204, Cambridge University Press, Cambridge, 2004, s. 55.

28 Samuel‟in devleti‟nin nasıl meydana geldiği tartışma konusudur, yine de devletin asıl merkezini Makedonya topraklarından oluştuğu düşünülmektedir. Bkz. G. Ostrogorsky, 1999,s. 280 ve s. 280 dipnot 1.

(17)

8

ve 985 ya da 986 yılında Larissa‟yı ele geçirdi. 986 yılında Bizans İmparatoru tarafından Samuel‟e yapılan karşı saldırı da başarısızlıkla sonuçlandı. Bizans İmparatoru II. Basileos, 987 yılında Bardas Phokas tarafından gerçekleştirilen en kuvvetli ayaklanmayı Rusların yardımıyla bastırdıktan sonra İmparatorluğun kuzey sınırıyla ve Samuel ile ilgilenebildi. Samuel ile II.

Basileos arasında neredeyse yirmi beş yıl boyunca süren çarpışmalar nihayet 1018 yılında “Bulgar Kasabı” adıyla da anılan İmparator II.

Basileos‟un üstünlüğü ile sona ermiş ve Balkan yarımadası bütünüyle Bizans hakimyetine girmiştir29.

II. SavaĢ, Taktik ve Stratejiye Genel BakıĢ

X. ve XIII. yüzyıllarda hem Batı‟da hem de Doğu‟da savaşmak zorunda olan Bizans İmparatorluğu yeni savaş koşullarına uyum sağlamak üzere farklı taktik ve stratejilere başvurmak zorundaydı. Bu nedenle, X. yüzyıldan itibaren

29 Makedon Hanedanlığı döneminde imparatorluğun kuzey sınırındaki gelişmelerin özeti için sırayla şu kaynaklardan faydalanılmıştır; G.Ostrogorsky, 1999,s.269-288; T. Gregory,2011, s. 233-242; The History of Leo the Deacon, Byzantine Military Expansions in the Xth Century, introd., transl., and annotations by Alice-Mary Talbot and Denis F. Sullivan, Washington/DC 2005,s. 1-4; W., Treadgold, A History of the Byzantine State and Society, Stanford University Press, Stanford, California, 1997, s. 420-525; D.Sakel, “Bizans Yüzyıl Savaşları‟nın Son Noktası Bağlamında Bazı Muhtemel Askeri Hadiseler”, Eskiçağ’dan Modern Çağ’a Ordular-Oluşum, Teşkilât ve İşlev- ed. F. M. Emecen, Kitabevi, İstanbul, 2008, s.209-218.

(18)

9

Bizans askerî yapılanmasında bu anlamda da değişiklikler oluşmaya başladı.

Bu değişikliklerin, anonim taktik kitaplarındaki yansımalarını ve daha ayrıntılı yorumu tezimizin değerlendirme kısmında vereceğiz. Bu bölümde öncelikle;

savaş, taktik ve strateji konularına yer vermek, özellikle tercüme edeceğimiz metinlerin doğasını anlamak ve bunları nasıl değerlendireceğimiz konusunda fikir vermek açısından önemlidir.

Savaş, en basit anlamıyla bir tarafın diğer tarafa karşı sınırsız bir biçimde kuvvet kullanarak kendi iradesini kabule zorlamasıdır; doğrudan duygulardan kaynaklanmasa dahi az veya çok, duygunun etkisinde kalır30. Karşıt tarafların birbirlerini sürekli olarak etki altında tuttukları savaş31; arazi, günün saati ve hava durumu gibi hâl ve koşulların da etkisi altındadır32. Yapısı gereği savaş âdeta bir olanaklar, olasılıklar, tâlih ve kaza oyunudur33. Kolay değişen ve hareketli yapısı dolayısıyla savaş, tarafların sürekli olarak hazır bulunması, cesaret ve umutlarını kaybetmemelerini gerektirirken, komutanlar da karşı tarafın olası hareketlerini öngörmeye çalışırlar. Ayrıca, politik bir durumdan doğan veya politik bir gerekçeyle başlayan savaş, başladığı andan itibaren politikadan tamamen bağımsız bir hâl alır34. Şu

30 C. V. Clausewitz, Savaş Üzerine, çev. Selma Koçak, Doruk Yayımcılık, İstanbul, 2011, s.

30, 31.

31 C. V. Clausewitz,a.g.e.,s. 111.

32 C. V. Clausewitz,a.g.e.,s. 118,119.

33 C. V. Clausewitz,a.g.e.,s. 43.

34 C. V. Clausewitz, 2011,s. 44, 45.

(19)

10

durumda savaşın, yalın bir politik hareket olmadığı halde politikanın başka araçlarla uygulanması olduğunu söyleyebiliriz35.

Orduların savaşta silâh gibi gerekli teçhizatla ve manevî güçle hazır bulunması sadece ön hazırlık niteliği taşır. Bir savaşta, sevk ve idare son derece önemlidir ve insan gücü ile mevcut araçların hazır bulunması tek başına bir anlam ifade etmez. Kısaca, savaşın sevk ve idaresi olarak tanımlanabilecek savaş sanatı burada devreye girer. Teori ile pratik arasındaki olası farklar, savaşın ve savaşı meydana getiren çarpışmaların36

„hareketli‟ olarak tanımlanmasındaki önemli unsurlardır.

Çarpışmalardan meydana gelen savaş az veya çok sayıda birbirinden bağımsız hareketlerden oluşmasına rağmen yine de bir bütün meydana getirir. Bu durumda da birbirinden farklı iki etkinlik ortaya çıkar:

strateji ve taktik 37. Tarih boyunca taktik ve strateji etkinlikleri farklı kültürler ve toplumlar tarafından incelenmiş ve bu konuda çeşitli eserler kaleme alınmıştır. Tezimizin konusu olan iki anonim kaynak da taktik kitabı olarak adlandırabileceğimiz kitaplardır. Bu iki farklı etkinliği askerî anlamları

35 C. V. Clausewitz, 2011, s. 45.

36 Çarpışma kelimesi; öncü ya da küçük birliklerin yaptıkları küçük vuruşma anlamında kullanılmaktadır. Savaşta yapılan çarpışmalardan herbirinin kastedildiği yerlerde muharebe kelimesi kullanılacaktır.

37 C. V. Clausewitz, 2011, s. 99.

(20)

11

doğrultusunda ayrıntılı bir şekilde incelemek, şüphesiz tezimize konu olan iki anonim kaynağın daha iyi anlaşılmasında faydalı olacaktır.

Taktik kelimesi, Eski Yunanca‟da düzenlemek; şekil vermek; sıraya koymak anlamlarına gelen ηάζζω38 fiilinden türemiş, sıraya koyan;

düzenleyen; düzen ile ilgili anlamındaki ηακηικός39 isminin çoğul hali olan ηά ηακηικά40 kelimesinden gelmektedir. En basit anlamıyla, askerleri sıraya koyma sanatı41 demektir. Bugün de askeri terminoloji de kullanılan taktik kelimesi askeri sözlüklerde daha geniş anlamıyla, savaş ile ilgili operasyonlarda gereken durumlara göre alaya şekil verme, yerleştirme ve düzenleme bilgisi42; düşmanın yakınında veya karşısında bir ordunun tüm hareketleri43 olarak geçmektedir.

38 A Greek-English Lexicon, Compiled by Henry George Liddell and Robert Scott, Revised and Augmented throughout by Sir Henry Stuart Jones with the Assistance of Roderick McKenzie and with the co-operation of many scholars, with a supplement, Clarendon press, Oxford, 1968,s. 793.

39 H. G. Liddell; R., Scott, a.g.e., s.790; G., Çerlik, Eski Yunanca-Türkçe Sözlük, Kabalcı Yayınları, İstanbul, 2011, s.647.

40 H. G. Liddell; R., Scott, a.g.e., s. 790.

41 H. G. Liddell; R., Scott, a.g.e., s.790.

42E. N. S. Campbell, A Dictionary of the Military Science, London, 1830,s.241.

43 A Military Dictionary ,compiled by Voyle, G. E., William Clowes & Sons, 13 Charing Cross, London, 1876, s.420.

(21)

12

Strateji ise, Eski Yunanca‟da komutanlık, kumandanlık 44anlamlarına gelen ζηραηηγία kelimesinden türemiştir. Bu kelime, bir orduya komuta etmek; bir ordunun öncülüğünü yapmak45 gibi anlamları olan ζηραηηγέω fiili ve ordunun komutanı, general anlamındaki ζηραηηγός 46 ismiyle ilişkilidir.

Türkçe anlamı, general ile ilgili; general için olan ζηρᾶηηγικόν 47 kelimesi ise ilerleyen paragraflarda daha ayrıntılı olarak aktaracağımız, bir Bizans askerî yazın türünün de ismidir. En basit sözlük anlamından yola çıkacak olursak, strateji kelimesinin; general ile ilgili ve dolayısıyla orduya komuta etmek ile ilişkili bir eylemler bütünü olduğunu söyleyebiliriz. Kuşkusuz, sadece sözlük anlamlarına yer vermek yeterli olmayacaktır, ancak konunun ayrıntılı olarak ele alınması sırasında sözlük karşılıklarını akılda tutmak da her zaman birbiriyle beraber kullanılan hatta bu nedenle zaman zaman karışıklığa neden olan bu iki etkinliği ayırt etmek hususunda faydalı olacaktır. Strateji kelimesi askerî terminolojide; askerî komuta bilimi ve sanatı; savaştaki tüm operasyonların her anlamıyla idare edilmesi48 anlamında kullanılmaktadır.

44 G. Çerlik, 2011,s.611.

45G. Çerlik, 2011,s. 611; A Patristic Greek Lexicon, ed. G.W.H. Lampe, Clarendon Press, Oxford, 1989,s.1263.

46 H. G. Liddell; R., Scott, 1968,s.1263.

47 H. G. Liddell; R., Scott, 1968,s.749.

48E. S. N. Campbell, a.g.e.,s. 238; J.,H., Stocqueller, The Military Encyclopaedia; a Technical, Biographical, and Historical Dictionary, WM.H. Allen & Co., London,1853,s. 270.

(22)

13

Strateji; bir ordunun düşmanın ulaşamayacağı ya da tanık olamayacağı bütün hareketleri olarak tanımlanırken49, tatktik; bir ordunun düşmanın tanıklığında gerçekleştirdiği tüm hareketleri50 olarak tanımlanmaktadır. İki etkinliğin farklılıklarını daha da açık bir şekilde ortaya koyan bir diğer tanıma göre; strateji, harita üzerinde savaşma sanatıdır ve tüm harekât alanını kapsar; taktik ise, arazinin durumuna, harekete, çarpışmanın yapıldığı yere, haritada yapılan planlardaki karşıtlıklara göre birliklerin çarpışma alanına sevk edilmesi ve bunların idaresidir51 . Strateji ordunun hareket alanını belirlerken, taktik birliklerin sevk ve idare şekillerini belirler52. Strateji, mutlak kanunlara dayanmamakta sadece birtakım ana prensiplerden oluşmaktadır53. Ancak taktik, ordunun hareket kabiliyeti, teşkilâtı, birliklerin durumu, mevsim ve havaya göre toprağın vaziyeti ve özellikleri gibi çeşitli şartları göz önünde bulundurmak zorundadır54. Şu durumda strateji teoriyi, taktik uygulamayı kapsıyor gibi gözükmektedir. Yine de, her iki etkinliğin de kendilerinden bağımsız değişkenlere bağlı olduğunu unutmamak gerekir ki her ikisinin de teoride kaldığı ya da tamamiyle uygulamaya geçirildiği durumlar mevcuttur. Yukarıda bahsettiğimiz koşullar savaşın olasılık hesapları ve tahminler dizisinden oluşan hareketli yapısını meydana getirmekte ve aynı zamanda bu iki etkinliği de gerektirmektedir.

49 G. E. Voyle, 1876,s.411.

50 G. E. Voyle,1876,s.420.

51 A. H. Jomini, Savaş Sanatı’nın Ana Hatları, Doruk yayımcılık, İstanbul, 2002,s.75.

52 A. H. Jomini, a.g.e.,s.75.

53 J. E. A. Whitman, Tarih Boyu Strateji ve Taktik, Q-Mqtris Yayınları, İstanbul,2003, s. 18.

54 J. E. A. Whitman,a.g.e.,s.16.

(23)

14

Taktik, çarpışmaları kendi içinde düzenlemek ve yönetmek55 etkinliği strateji ise bunları savaşın amacına bağımlı kılma etkinliği56 olduğundan stratejinin konusunun daha kapsamlı bir alanı olduğu; taktiğin ise, detaylardan oluşan daha dar bir konusu olduğu söylenebilir. Kısaca, silâhlı kuvvetlerin muharebede kullanılması taktik, muharebelerin savaşın amacına ulaşmak için kullanılması stratejidir57. Örnek verecek olursak; düşmana cepheden veya yandan taarruz etmek üzere binlerce askerin yapacağı manevranın tespiti strateji; bu kuvvetlerin düşman karşısındaki hareketlerini ve yürüyüş kollarının muharebe alanına girerken açılmasına karar vermek taktik58 etkinliğinin işidir. Bununla beraber, aynı bakış açısıyla strateji olarak da taktik olarak da sınıflandırılabilecek farklı hareketlerin59 gerçekleşmesi de mümkündür.

Tezimizin konusu gereği burada taktik konusunu biraz daha açmakta fayda vardır; orduların teşkilâtlandırılması, birliklerin kuruluşu ve aralarındaki ilişkiler, muharebede ordunun alacağı düzen ve bütün bu hususların tâbi bulundukları yöntemler taktik çerçevesine girer 60. Yürüyüşlerin ne şekilde yapılacağı, emniyet düzeni, ordu teçhizâtının kullanılış şekli de taktiği

55 C. V. Clausewitz, 2011.,s.99.

56 C. V. Clausewitz, 2011,s.99.

57 C. V. Clausewitz, 2011,s.99.

58 J. E. A. Whitman, 2003, s.16.

59 C. V. Clausewitz, 2011, s.99.

60 J. E. A. Whitman,2003,s.77.

(24)

15

ilgilendirmektedir61. Bunlara ek olarak, taktiği, büyük ve küçük ölçüde taktik olarak ikiye ayırmak da mümkündür. Birbirine yaklaşan ve temâsa geçen orduların sevk ve idâresi büyük ölçüde taktik; keşif kolları, ileri karakollar gibi küçük birliklerin hareketleri ise küçük ölçüde taktiktir62. Taktik ve strateji etkinliklerinin mutlak birer kuralı olduğunu varsaymak ve yalnızca bundan yola çıkarak teoriler üretmek, savaşın doğasına aykırıdır. Değişken kurallar bütününe sahip taktik ve strateji savaşın özgün birer ögesidir. Savaş teorisi, aynı zamanda amaç ve araçların doğasını da göz önünde bulundurmak durumundadır. Taktikte amaç, zafer; araç ise muharebeyi yapacak olan eğitilmiş silahlı kuvvetlerdir63. Stratejinin aracı, taktik başarı, yani, zaferdir;

son aşama yani doğrudan doğruya barışa götürenler ise amaçtır64. Bununla beraber; taktik ve stratejide tarih boyunca meydana gelen değişikliklerin sadece şeklen olduğunu söyleyen savaş teorisyenleri de vardır65.

61 J. E. A. Whitman,2003,s.77.

62 J. E. A. Whitman,2003,s.77.

63 C. V. Clausewitz, 2011,s.118.

64 C. V. Clausewitz, 2011,s.119.

65 J. E. A. Whitman,2003,s.78.

(25)

16 III. Bizans Askerî Metinleri Hakkında

Bizans Devleti‟nde de Roma Devleti‟nde olduğu gibi askerlik ve ordu son derece önemlidir66. Özellikle coğrafî konumu nedeniyle Bizans Devleti her zaman güvenlik konusuna öncelik vermek durumda kalmıştır. Askerî teknik, strateji ve taktik konularına önem verilmiştir67. Bu nedenlerle, askerî metinler Bizans Yazını içinde önemli bir yer tutmaktadır. Bizans Devleti‟nde kaleme alınan eserler içinde ilk sıralarda; kronikler, genellikle „Historia‟

başlıklı, dönemin tarihçileri tarafından kaleme alınmış yazılı eserler, kilise tarihine dair belgeler ve teoloji ile ilgili metinler gelse de Bizans askerî yazınının geçmişi İ.Ö. IV. yüzyıla dek dayanmakta ve Eski Yunan‟da savaş yazılarının bulunduğu geleneğe dahil edilmektedir68.

Savaş konusunu farklı yönlerden ele alan bu metinler, taktika, strategika, poliorketika, navmakhika ve strategemata olarak

66 Strategikon, haz. G.T. Dennis, çev. V. Atmaca, Kırmızı Kedi Yayınevi, İstanbul, 2010, s.

15.

67 Strategikon, a.g.e., s. 16; C., Giros,”Bizanslılar ve Savaş; 10.-13. yüzyıllar”, Pralong, A.(ed.), çev.B.Kitapçı Bayrı,Bizans:Yapılar,Meydanlar,Yaşamlar, içinde (s.337), Kitap Yayınevi, İstanbul, 2011.

68 E. McGeer,“Military Texts”, E. Jeffreys, J. Haldon, R. Cormack (ed.), The Oxford Handbook of Byzantine Studies içinde (s.907). Oxford University Press, Oxford and New York,2008.

(26)

17

gruplandırılabilir69. Taktika grubundaki metinler, savaş düzeni ve manevranın özetlendiği, taktik terminolojisinin tanımlandığı metinlerdir. Strategika grubundaki metinlerde, komutanlığın prensipleri anlatılır. Poliorketika metinleri, müstahkem yerlere saldırı ve savunma sırasında gerekli olan metodlar ve mekanizmaların listelendiği metinlerdir. Navmakhika, deniz savaşlarıyla ilgili bilgi veren; Strategemata ise hile, kural ve askerî geleneğin aktarıldığı derleme metinlerdir70. Bizans askerî yazını teorik bir bakış açısıyla ve Antik Dönem geleneğinin bir çeşit kopyası olarak ortaya çıkmış olsa da, değişen şartların etkisi askerî metinlerde göze çarpmaktadır71. Antik döneme ve Bizans‟a ait bilgilerin tasnif edildiği eğitici savaş ansiklopedileri olarak tanımlanmalarına rağmen yine de orijinal ve çağdaş malzemeyi barındırırlar72 ve savaş sanatına Bizans bakış açısını yansıtırlar. Bu kitaplarda “eski yöntemlere göre” ya da “eskilerin söylediği gibi” diye başlayan cümlelere sıklıkla rastlansa da herbirinde yazıldıkları dönemin koşullarına kayıtsız kalınmadığı, özellikle X. yüzyılda kaleme alınanlarda eski yöntemlere duyulan saygının yanı sıra mevcut durumlara uyum sağlandığı görülmektedir. Aynı zamanda, Eski Roma ve Yunan‟a dair verilen örneklerin anlatıcının inandırıcılığını artırmak için kullandığı bir vasıta olduğu söylenebilir.

69 E. McGeer, 2008,s.907.

70 E. McGeer, 2008,s.907.

71 E. McGeer, 2008,s.908.

72 E. McGeer, 2008, s.907.

(27)

18

Metinlerde kullanılan dil diğer alanlarda verilen eserlere göre daha sadedir. Yine de Latince, Arapça, Ermenice, Farsça gibi yabancı dillerden kelimeler içermektedirler. Daha ağdalı bir dille ve klasik tarzda kaleme alınmış olanların çoğunlukla ve öncelikle askerlik geçmişi olmayan okuyucu için yazıldığı düşünülmektedir73.

Bizans askerî metinlerinde bulunan bilgilerin uygulanabilirliği ayrı bir tartışma konusu oluştursa da, X. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kaleme alınmış metinlerde ordunun çarpışma kapasitesi, seferlerin niteliği ve düşmanın doğası gibi konularla uyum içinde bir taktik sisteminin şekillendiği görülmektedir74. Güçlü düşmanlarla kuşatılmış coğrafî konumu nedeniyle Bizans Devleti, Roma‟dan aldığı sistematik askerî eğitim geleneğine yeni stratejiler ve taktikler eklemiştir. Roma hukuku, Ortodoks Hristiyanlık75 ve Grek kültürü şüphesiz ki; Bizans Devlet yapısının üzerine inşa edildiği temelleri oluşturmaktadır. Bu üç unsur devletin kurumlarının oluşum sürecinde etkili olmuştur. Ancak devamlılığı sağlayan asıl sebep Bizans Devleti‟nin bu gelenekleri yeni şartlara uygun hale getirerek eşsiz, kendine has bir düzen oluşturmasıdır.

73 E. McGeer, 2008, s.909.

74 E. McGeer, 2008,s. 908.

75 G. Ostrogorsky, 1999,s. 29.

(28)

19

IV. Nüshalar Arasındaki Bağlantı, Nüshaların Muhtevası ve Diğer Kaynaklar

Elimizde bulunan her iki metin de Vatikan Kütüphanesi‟nde bulunan codex Vaticanus graecus 1164, codex Barberinianus graecus II 97 (276) ile Escorial Manastırı Kütüphanesi‟nde bulunan codex Scorialensis graecus 281 (Y-III-I I) numaralı üç nüsha incelenerek oluşturulmuştur. Aynı grupta bulunan bu el yazmalarının XI. yüzyılın başlarında Konstantinopolis‟te bir scriptoriumda üretildiği düşünülmektedir76.

Sefer organizasyonları ile vur-kaç taktiği hakkındaki metinler aynı kodekste birbirini takip eder şekilde bulunan ve birbiriyle neredeyse aynı olan el yazmalarından oluşmaktadır. Bunlar dışındaki nüshaların bu üç nüshanın birinden kopya edildiği, bu nedenle orijinale en yakın olan metinlerin bu üç nüshadan oluşturulabileceği düşünülmektedir77. Vur-kaç taktiğini içeren metnin bunlar dışında XVI. yüzyıla ait olan Paris.gr.2437, suppl.gr.26 ve Vat.

Palat.gr.26 ve Vat.Palat.gr.393 nüshaları da bulunmaktadır78.

76 G. T. Dennis, 1985,s. 141 ve s. 141, dipnot 11.

77 G. T. Dennis, 1985,s. 140, 243.

78 C. B. Hase tarafından 1819‟da yayımlanan metin için bu dört nüsha kullanılmıştır.

G.T.Dennis, 1985,s. 140.

(29)

20

Vur-kaç taktiği ile ilgili metnin tamamı sadece codex Scorialensis graecus 281 (Y-III-I I)‟da bulunurken, codex Vaticanus graecus 1164 ile Codex Barberinianus graecus II 97 (276) nüshalarındaki metinler eksiktir.

Vur-kaç taktiğine ait üç nüsha yine birbirleri ile benzerlik göstermektedir, codex Scorialensis graecus 281 (Y-III-I I) nüshasının codex Vaticanus graecus 1164 nüshasından kopya edildiği düşünülmektedir79. Ancak, Barberinianus graecus II 97 (276) nüshası ile codex Vaticanus graecus 1164 nüshası metnin aynı kısımlarını içermediğinden aralarındaki ilişki hakkında kesin bir fikir söylenememekte, Barberinianus graecus II 97 (276) nüshası ile codex Vaticanus graecus 1164 nüshalarının aynı nüshadan kopya edilmiş oldukları düşünülmektedir80. Bu nüshaların da orijinal nüshaya çok yakın oldukları düşünülmektedir.

Vur-kaç taktiği hakkındaki el yazmaları ilk olarak 1819 yılında C.B.

Hase tarafından düzenlenerek, Leon Diakonos‟un “Historia” adlı eseriyle birlikte Leonis Diaconi Caloensis historiae libri decem et liber de Velitatione bellica Nicephori Augusti81 başlığı ile Paris‟te yayımlanmıştır82. 1828 yılında

79 G. T. Dennis, 1985,s.141.

80 G. T. Dennis,1985,s.141.

81 Leo, D. C., Phocas, N., Foggini, N. M., Cremonensis, L., Hase, C. B., Diaconus, T., &

Jacobs, C. F. W. Leonis Diaconi Caloënsis historiae libri decem: et liber de velitatione bellica Nicephori Augusti , Impensis ed. Weberi, Vol. 11, 1828.

82 G. T. Dennis, 1985, s.141.

(30)

21

Bonn Corpus serisinde tekrar yayımlanmıştır83. Kaynak, E. Honigmann‟ın Bizans Devleti’nin Doğu Sınırı84 adlı eserinde, E. Luttwak‟ın Bizans İmparatorluğu’nun Büyük Stratejisi85 isimli kitabında ve E. McGeer‟in Sowing the Dragon’s Teeth86 başlıklı çalışmasında kullanılmıştır. 1985 yılında George T. Dennis tarafından Three Byzantine Treatises87 başlığıyla İngilizce‟ye tercüme edilmiştir. Dumbarton Oaks tarafından yayımlanan baskıda V. yüzyıla ait başka bir taktik kitabı da bulunmaktadır. Ayrıca, A. M.

Talbot ve D.F. Sullivan tarafından 2005 yılında kaleme alınmış olan The History of Leo the Deacon adlı kitapta da G. T. Dennis‟in anonim kaynakları yayımladığı eserinden faydalanılmıştır88. Bunlar dışında son olarak 2012 yılında; Border Fury!The Muslim campaigning tactics in Asia Minor through the writings of the Byzantine military treatise περί παραδρομής ηοῦ κσροῦ

83 G. T. Dennis, 1985, s.141.

84 E. Honigmann, Bizans Devleti’nin Doğu Sınırı, çev. F. Işıltan, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1970.

85E.Luttwak, Bizans İmparatorluğu’nun Büyük Stratejisi, çev. M.E. Tuzcu, Epsilon Yayıncılık, İstanbul, 2012.

86 E. McGeer, Sowing the Dragon's Teeth: Byzantine Warfare in the Tenth Century, Dumbarton Oaks Studies, Washington, 2008.

87 G. T. Dennis‟in eseri: Three Byzantine Military Treatises, ed.& trans. G. T. Dennis, Dumbarton Oaks Research Library and Collection, Washington DC, 1985.

88 The History of Leo the Deacon, Byzantine Military Expansions in the Xth Century, introd., transl., and annotations by Alice-Mary Talbot and Denis F. Sullivan, Washington/DC 2005.

(31)

22

Νıκηθόροσ ηοῦ βαζıλέως başlıklı makale G. Theotokis tarafından kaleme alınmıştır89.

Codex Barberinianus graecus II 97 (276) ile codex Scorialensis graecus 281 (Y-III-I I) sefer organizasyonları ile ilgili metnin tamamını içermekte, codex Vaticanus graecus 1164 ise metnin sadece yarısını içermektedir. Bu kitaba ait üç nüshadan orijinal metinlere en yakın olanın codex Vaticanus graecus 1164 olduğu, codex Scorialensis graecus 281 (Y- III-I I) nüshasının bu el yazmasından çoğaltıldığı, codex Barberinianus graecus II 97 (276) nüshasının ise kayıp başka bir el yazmasından kopya edildiği düşünülmektedir90. Ayrıca, G.T. Dennis‟e göre, bu üç nüsha birbirine son derece benzerdir ve orijinal nüsha ile ilişkileri de yakındır91.

Sefer organizasyonlarına ait nüshaların arasındaki ilişki; codex Vaticanus graecus 1164 nüshası “V”, codex Barberinianus graecus II 97 (276) nüshası “B” ve codex Scorialensis graecus 281 (Y-III-I I) nüshası “S”, orijinal (varsayımsal) nüshayı “O”, bu nüshalar arasında kopya edilmiş nüshaları da “X”, “Y” ve codex Barberinianus graecus II 97 (276) nüshasının

89G. Theotokis,” Border Fury!The Muslim campaigning tactics in Asia Minor through the writings of the Byzantine military treatise πεξί παξαδξνκήο ηνῦ θπξνῦ Νıθεθόξνπ ηνῦ βαζıιέσο”, Atiner Conference Paper Series No: HIS2012-0308,s. 5-15.

90 G. T. Dennis, 1985, s. 243.

91 G. T. Dennis, 1985, s. 243.

(32)

23

kopya edildiği varsayılan nüshayı da “Z”92 olarak adlandırıldığı şemadaki gibi gösterilebilir:

Sefer organizasyonlarının anlatıldığı metin, Merseus ve Du Cange tarafından ilk bölümün başlığı olan “peri katastaseos apliktou”93 ismiyle zikredilmiştir. 1875 yılında Charles Graux tarafından bulunan XVI. yüzyıla ait el yazmaları düzenlenmiş ve sadece 13., 15., 18. bölümlerin tercümesi

92B ve V nüshalarının kopyalandığı varsayılan Z nüshasının orijinal nüsha ile bağlantısı bilinememektedir.

93 Sefer Organizasyonları Hakkında.

(33)

24

yapılarak yayımlanmıştır94. Metnin tamamının S nüshası ve XVI. yüzyıla ait başka el yazmaları da kullanarak Graux tarafından yapılan çevirisi ölümünden on dört yıl sonra bulunarak 1899 yılında yayımlanmıştır95. Aynı metin Rudolf Vάri‟nin düzenlemesiyle, 1901 yılında Incerti scriptoris Byzantini Liber de re militari96 ismiyle Teubner Greek dizisinde yayımlanmıştır97. Vάri bu baskı için V ve S nüshalarını kullanmıştır98. Son olarak George T.

Dennis‟in 1985 yılında yayımlanan Three Byzantine Treatises99 isimli kitabında yer verilmiştir. Bunların dışında el yazmalarında bulunan sefer kampına ait şemaya T. Dawson‟un Bizans Piyadesi, Doğu Roma İmparatorluğu 900-1204 adlı kitabının 47. sayfasında yer verilmiştir100. Yine de bu el yazmalarındaki şemalarla ilgili G.T. Dennis‟in eserindeki notlar101 dışında ayrıntılı bir inceleme henüz yayımlanmamıştır.

94 G. T. Dennis, 1985,s.243 dipnot 8.

95 G. T. Dennis, 1985,s.243, dipnot 9.

96Incerti scriptoris Byzantini Seculi X, Liber de Re Militari, ed. R. Vάri, Teubner, 1901.

97 G. T. Dennis, 1985,s.243-244.

98 G. T. Dennis, 1985, s244.

99 Three Byzantine Military Treatises, ed.& trans. G. T. Dennis, Dumbarton Oaks Research Library and Collection, Washington DC, 1985.

100 T. Dawson, 2011.

101 G. T. Dennis,1985,s. 329-330.

(34)

25

Vur-kaç taktiğini anlatan; “Περί παραδρομής ηοῦ κσροῦ Νıκηθόροσ ηοῦ βαζıλέως”102 başılığını taşıyan kaynak, Müslümanar ve Bizanslılar arasında zorlu bir sınır teşkil eden Toros dağı geçitlerindeki çarpışmalar için kaleme alınmıştır. Burada gerçekleşen çarpışmalar mevsimlik103 olmasına rağmen son derece önemli ve çetin geçen çarpışmalardır.

Vur-kaç taktiğinin anlatıldığı kaynak, Müslüman saldırılarına karşı etkili savunma yöntemlerinin anlatıldığı bir metindir. Kaynakta, Müslüman-Bizans çarpışmalarının geçtiği bölge; Armeniakon, Kilikia ve Likandos themalarından oluşmaktadır. Kaynakta verilen diğer isimlerle bu themaların bulunduğu bölgeler birleştirildiğinde, mevsimlik Müslüman-Bizans çarpışmalarının geçtiği coğrafya bugün; Beyşehir‟in doğusu, Silifke, Mersin, Adana, Pozantı, Halep, Antakya, Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman (Çakırhöyük), Malatya‟nın doğusu, Kapadokya, Kapadokya‟nın güneydoğusu, Elazığ‟ın güneyi, Hazar Gölü‟nün batısı, Bingöl, Ermenistan‟ın bir kısmı, Toroslar ve Trabzon‟u içine alan bölgeden oluşmaktadır. Hem bölge arazisinin dağlık ve engebeli oluşu hem de Müslüman kuvvetlerinin buradaki çarpışamlardaki tecrübesi Bizans ordusunun yeni taktikler ve dolayısıyla yeni birlikler geliştirmesine sebep olmuştur104.

102Türkçe‟ye“Hükümdar Vasileos Nikiphoros‟un Vur-Kaç Taktiği” olarak tercüme ettik.

103 Kaynağa göre Ağustos ayında başlamaktadır.

104 Yeni birlikler ile ilgili bilgiye tezimizin değerlendirme kısmında yer verilmektedir.

(35)

26

“Anonim Taktik Kitabı” başlıklı diğer kaynak ise, Bizans İmparatorluğu‟nun kuzeyinde bugünkü Bulgaristan‟ın dağlık kısmında gerçekleştirilen sefer organizasyonlarını aktarmaktadır. Vur-kaç taktiği kitabına kıyasla daha genel bir anlatım kullanılmıştır. Ayrıca, vur-kaç taktiği metninin aksine hücum yöntemleri anlatılmaktadır. Bu metinde en çok ağırlık verilen konu sefere çıkan ordunun ordugâh kurması meselesidir, öyle ki konuyla ilgili beş adet çizim bulunmaktadır105. Ayrca, coğrafyayla ilgili ayrıntılı bilgi bulunmamakta, sadece casusların önemi anlatılırken bugünkü Macaristan, Transilvanya ve Kiev‟den oluşan bölge örnek olarak verilmektedir. Sonuç olarak, sefer organizasyonları ile ilgili metnin daha ziyade teorik bilgi içerdiği söylenebilir. Bu kaynakta da yeni birlik isimleri ve rütbeler karşımıza çıkmaktadır.

X. yüzyılda iki farklı coğrafyada farklı güçlere (Müslümanlar ile Ruslar- Bulgarlar ve Peçenekler) karşı uygulanan taktiklerin anlatıldığı kaynaklarda verilen bilgilere dayanarak mukayeseler yapmak mümkündür. İki anonim Bizans Kaynağı‟nın yazarları ile ilgili tartışma tezimizin değerlendirme kısmında verilmiştir.

Her iki metnin çevirisi için de; günümüzde metinlerin XI. yüzyıla ait en eski el yazmaları olarak bilinen V, S ve B nüshalarından G. T. Dennis

105 Çizimlerle ilgili daha ayrıntılı bilgi tezimizin değerlendirme kısmında verilmiştir.

(36)

27

tarafından oluşturulmuş ve Three Byzantine Military Treatises başlığı ile yayımlanmış olan transkripsiyon esas alınmıştır106.

Tezimize konu olan metinlerde geçen kelimelerin bir kısmı, Türkçeye çevrildiği zaman anlam kayması ya da anlam kaybına uğramaktadır. Bu durum, bazı terim ve isimlerin Bizans Yunancası aslına uygun olarak bırakılıp okunuşlarının Türkçe harflerle yazılmasını zorunlu kılmıştır. Terim ve özel isimlerin Türkçe hafrlerle yazılışı Çağdaş Yunanca okunuşlara107 dayanarak, aşağıdaki tablolara108 uygun şekilde yapılmıştır.

106 Three Byzantine Military Treatises, ed.& trans. G. T. Dennis, Dumbarton Oaks Research Library and Collection, Washington DC, 1985.

107 Çağdaş Yunanca‟nın Türkça haflerle yazılışı ile ilgili daha ayrıntılı bilgi için bkz. H.Millas,

“Yunanca‟nın Türkça Harflerle Yazılması”, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Tarih Bölümü, Tarih Araştırmaları Dergisi,16:27, 1992.

108 Üzerinde birkaç değişiklik yapılarak hazırlanmış olan tabloya rehberlik eden tablo için bkz.

M. Delilbaşı, Johannis Anagnostis, “Selanik (Thessaloniki)’in Son Zaptı Hakkında Bir Tarih”(Sultan II. Murad Dönemine Ait Bir Bizans Kaynağı), TTK Basımevi, Ankara, 1989, s.

IX.

(37)

28 Yunanca

Büyük

Harf

Yunanca Küçük

Harf

Türkçe

Transliterasyon

Yunanca Büyük

Harf

Yunanca Küçük

Harf

Türkçe

Transliterasyon

a n

v ks

g o

d p

e r

z s

i t

th i

i ph

k kh

l ps

m o

(38)

29

Sert Nefes İşareti (Dasia- ̔) alan kelimeler, önlerinde “h” harfi varmış gibi okunmuştur. Örnek: ὁπλίηης kelimesi “hoplitis” okunmuştur.

ζ, θ, μ, π, ζ, η, θ, ρ, ς harflerinden önce av

 ζ, θ, μ, π, ζ, η, θ, ρ, ς harflerinden önce ev

Çift Sesliler

Türkçe

Transliterasyon αη Ai

η Ei

νη Oi

πη Ui

νπ Ou

απ af

επ ef

Çift Sessizler

Türkçe

Transliterasyon

γγ Ng

γθ Nk

γρ Ng

ηδ Ç

(39)

30 I. BÖLÜM:

BĠZANS ORDU TEġKĠLÂTININ GENEL YAPISI VE X. YÜZYILDA BĠZANS ORDU TEġKĠLÂTI

A. Bizans Ordu TeĢkilâtı’nın Genel Yapısı

Ordu, teşkilâtlı bir devletin zorunlu bir silâhlı kurumudur. Özellikle, Ortaçağda devletlerin sürekliliği için güçlü orduların varlığı zorunludur. Bizans İmparatorluğu gibi imparator ve elçilerin gösterişli diplomasi hamleleriyle109 siyasî ilişkilerin kurulup sürdürüldüğü bir devlet için ordunun her zaman güçlü olması gereklidir. Hem devlete hem de kiliseye hükmeden Bizans İmparatorları‟nın, VII. yüzyıldan sonraki resmî unvanlarıyla vasilevslerin, ordunun başında olmayıp onların yerine komutanlar olsa da zaferlerin imparatorların namına kazanıldığını ve muazzam bir askerî güce sahip olduklarını görüyoruz110. Her ne kadar IX. yüzyıla gelindiğinde imparatorluk otoritesinin kontrolünde özellikle, kilise ve ordunun devreye girmeye başladığı görülüyorsa da ordunun başarılı, güçlü stratigosları desteklemesi ve X.

yüzyılda Nikiphoros Phokas ve Ioannis Çimiskis gibi eski komutanların tahta geçmesi yine ordunun etkinliğinin bir göstergesi olabilir.

109 I. Heath, 2010, s.5; C. Diehl, “The Government and Administration of the Byzantine Empire”, Cambridge Medieval History, vol. iv, chapter xxiii,1923,s.727.

110 C. Diehl, a.g.e., s.726.

(40)

31

A.1. IV. Yüzyıldan IX. Yüzyılın Sonuna Kadar Bizans Ordusunun Genel Yapısı

Bizans ordusundaki en önemli gelişme, IV. yüzyılda Roma lejyonlarının tekrar düzenlenmesidir111. Geçmişleri İ.Ö. VIII. yüzyıla dayanan lejyonların sayısı Roma İmparatorluğu‟nun cumhuriyet döneminde ikiye katlanmış daimî ve profesyonel askerlerden oluşmaya başlamışlardır. Ancak, hem düşmanı yenecek güçte olan hem de ayaklanmaları destekleyecek veya bastıracak kadar büyük olan ve aslında sınır özelliği taşıyan bu ordu çok geniş bir coğrafyada yerleştirilmişti112. Düşman saldırılarına karşı güçlü, hareketli ve aynı zamanda içerdeki ayaklanmalarla mücadele edebilecek bir ordu gereksinimi doğmuştu. Bu nedenle, Diocletianus (284-305) ve İmparator I. Constantinus (306-337) dönemlerinde ordu exercitus comitatensis ve limitanei olmak üzere ikiye ayrıldı113. Sınır bölgelerini korumakla görevlendirilen limitanei, douksların komuta ettiği, piyade ve süvari birlikleriydi. Bunlar hizmetleri karşılığında hususî arazi mülkiyetine sahip yerleşik köylü milis özelliği taşırdı114. Magistri militum tarafından komuta edilen ve bölükler halinde taksim edilmiş olan comitanses ise hareket

111E. McGeer, A. Kazhdan, “Army”, ODB, Vol 1, s.183.

112 G. Ostrogorsky, 1999, s. 38,39; W.Treadgold, Byzantium and Its Army, 284-1081, Stanford University Press, Stanford, California, 1995, s. 8-9.

113 G. Ostrogorsky,1999, s. 39; A. Louth, “Byzantium Transforming (600-700)”, The Cambridge History of the Byzatine Empire c. 500-1492, Cambridge University Press, Cambridge, 2008, s. 239.

114G.Ostrogorsky, 1999, s.40; A. Kazhdan, “Limitanei”, ODB, Vol 2, s. 1230.

(41)

32

kabiliyetine sahip sahra ordusunu teşkil ediyordu115. Bunların yanı sıra, saray birlikleri ve imparatorluk muhafızları bulunuyordu. İmparator I. Konstantinos, süvari birliklerinden oluşan ve kendisini korumakla görevli skholaoi116 birliklerini kurmuştu117. İmparatorluğun doğusu magistri militum tarafından korunuyordu. İustinianos‟un (527-565) hükümdarlığı döneminde, Bizans‟a ait doğu bölgelerinde ve ikisi Konstantinopolis‟te olmak üzere doğrudan imparatorun emrinde olan beş başkomutan; in praesenti118 adında iki ordu Konstantinopolis‟te, Tuna Nehri boyunca per Illyricum ve per Thracias ve bir tanesi de Fırat Nehri boyunca yerleştirilmiş per Orientum‟dan oluşan ordulara komuta ediyordu119. Bu komutanlar aynı zamanda bulundukları bölgedeki comitanseslerin ve eyaletlerdeki birliklerin komutanları olan douksların da komutanıydı120. VI. yüzyıla gelindiğinde bunlara magister militum per Armenam ve VII. yüzyılda magister per Italiam ve per Africam da eklendi. VII.

yüzyılın sonunda Arapların Kuzey Afrika‟yı ele geçirmesiyle per Africam; VIII.

yüzyılın ortasında ise per Italiam magistri militum’u ortadan kalktı121. Bunlara

115 A. Louth, 2008, s.239; E. McGeer, A. Kazhdan, “Army”, ODB, Vol 1, s. 183; A. Kazhdan,

“Limitanei”, ODB, Vol 2, s.1230.

116 Hassa muhafız birlikleri.Bkz. J. Haldon, 2007, s. 49.

117 W.Treadgold, 1995, s.10.

118 İmparatorun “huzurunda”. J. Haldon, 2007, s. 48.

119 E. McGeer, A. Kazhdan, “Army”, ODB, Vol 1, s.184.

120 G. Ostrogorsky,1999, s. 39-40.

121 J.Haldon, 2007, s. 119.

(42)

33

ek olarak ordunun bir unsuru olarak, simmakhi122 adı verilen yabancı paralı askerler de kendi komutanları emrinde ayrı birlikler halinde bulunuyordu.

VI. ve VII. yüzyıllarda ordudaki asker sayısının giderek düştüğü görülmektedir. Bizans‟ın karanlık çağı olarak adlandırılan VI. ve VII. yüzyıllar, iç siyasetteki ayaklanmalardan kaynaklanan karışıklıklar ve Avarlarla Perslere karşı mücadelelerde Bizans İmparatorluğu‟nun yenik düşmesi sonucu krizlerle geçmiştir123. Yine de İmparator Heraklios124, büyük bir sarsıntı içinde olan orduyu 628 yılından itibaren yeniden yapılandırmak için adım atabilmiştir125. G. Ostrogorsky bu dönemi, Bizans‟ta kendine geliş ve içten sağlamlaşma oluşumunun başlaması olarak tanımlar; Bizans ordu ve idare düzeninin temelden değişikliğe uğramaya başladığını ifade eder126. Bu temel değişikliklerin başında thema düzeninin oluşmaya başlaması gelir. G.

Ostrogorsky gibi bazı araştırmacılar themaların kurulmasını Herakleios döneminde yapılan siyasî bir hamle olarak görürken bazı başka araştırmacılar da themaların Bizans‟ın Müslümanların başarısı karşısındaki düşüşü nedeniyle kademeli olarak gelişen doğal bir tepki olduğunu ve Heraklios döneminden sonra meydana geldiğini savunurlar127. Bu

122Müttefik.

123 E. McGeer, A. Kazhdan, “Army”, ODB, Vol 1, s. 184; T. Gregory, 2011,s.149-176.

124 Herakleios Hanedanının kurucusu, 610-641 yılları rasında hüküm sürmüştür.

125 G. Ostrogorsky, 1999, s. 89; E. McGeer, A. Kazhdan, “Army”, ODB, Vol 1, s. 184.

126 G. Ostrogorsky, 1999, s. 89.

127T. Gregory, 2011, s. 178; A. Louth, 2008,s. 239-240; E. McGeer, A. Kazhdan, “Theme”, ODB, Vol 1,s.2034. Bu konudaki tartışmaların bir özeti çin bkz. J. Haldon, “Military Service,

Referanslar

Benzer Belgeler

Bunlar ve farklı amino asid zincirlerindeki diğer gruplar, diğer gıda bileşenleri ile birçok reaksiyona iştirak edebilirler.... • Yapılan çalışmalarda

Araştırmacıların boy hesaplamalarında kullandıkları başlıca kemikler; femur (uyluk kemiği), tibia (baldır kemiği), fibula (iğne kemiği), humerus (pazu kemiği), radius

• Bağımsız değişkene bağlı olarak değer alan değişkendir – Bir başka değişkene bağlı olan, etkilenen değişken Bağımsız değişken  Bağımlı değişken.. Sigara

 Özellikle ana karakterlerden biri olan Kee’nin siyahi olması ve uzun yıllar sonra dünyada ilk defa bir çocuğu doğuran kadın olması filmin politik altyapısında

7. Mete Han, ordusunu Onluk Sistem adı veriler sisteme göre düzenlemiştir. Bu sistemle orduyu onluk, yüzlük, binlik, on binlik bölümlere ayırmış ve her bölüme

NOT: Yerleştirme Puanının hesaplanmasında kullanılacak formülün, ÖSYM tarafından yeniden düzenlenmesi halinde gerekli olan tüm değişikler aynen yansıtılacaktır.

yüzyıldan itibaren devlet işleri ile ilgili, çeşitli büyüklükteki arşiv odalarında tomarlar halinde, mühürlü çuval ve sandıklar içerisinde saklanan

Orta öğ renimini 2007 yılında Lefke Gazi Lisesinde tamamladıktan sonra, Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde Otomotiv Öğ retmenliğ i lisans eğ itimini 2012