Mastitislerden Korunma Yöntemleri
• Sürüde meme sağlığını sürekli
kontrol etmek , yeni enfeksiyonların önlenmesi ve klinik mastitis vakalarını
tedaviye kalkışmaktan daha etkili ve aynı
zamanda ekonomik bir yoldur.
Korunma mastitislerin kontrolünde anahtar role sahiptir.
• Birçok mastitis vakasında tedavi sonucu hayal kırıklığı ile sonuçlanmakta ve tedavi ekonomik değildir.
• Sürü içinde mastitisli inek oranı yüksek
olduğunda, süt antibiyotik rezidüe problemi
oluşmakta ve bu durum halk sağlığı yönünden
sakıncalar doğurmaktadır.
• Günümüzde mastitis kontrol
programlarında daha çok hijyenik önlemler ön planda tutulmaktadır.
• Bu programlar genelde meme başının
dezenfeksiyonu, kuru dönem tedavisi
ve kronik enfekte ineklerin kesimini
kapsamaktadır.
Mastitislerin Önlenmesi
1.Satın Alınacak İneklere Dikkat Edilmeli
• Sürüye yeni inekler sokulacaksa, inekler sürüye sokulmadan önce meme sağlığı yönünden
muayene edilmeli (bakteriyolojik kültür
yapılmalı) ve kayıtlar incelendikten sonra satın alma kararı verilmelidir.
• Bu işlemler yapılmadan inek ve inekler sürüye
sokulmuşsa, test sonuçları çıkana kadar ayrı
sağılmalıdır.
2. Sağım Hijyeni
• Kontagiyöz etkenlere bağlı mastitislerin kontrol altında tutulmasında ve çevresel kaynaklı
mastitislerin insidensinin azaltılmasında, sağım hijyeni oldukça önemlidir.
• Sağım hijyeni denilince sağım öncesi memelerin sağıma doğru bir şekilde hazırlanması, meme lobları veya başlarının temiz ve kuru olması akla gelmelidir.
• Sağım başlıkları takılmadan önce meme lobları ve
meme başları mutlaka temiz ve kuru olmalıdır.
• Memelerin temizliğinde kullanılan havlular, süngerler, tek kullanımlık olmalı, her meme başı için ayrı bir kağıt peçete kullanılmalıdır.
• Meme başlarının sağım öncesi bir germisid (antiseptik) solüsyona daldırılması, sağıma memelerin doğru bir şekilde hazırlanması açısından önemlidir.
• Bu yöntemle çevresel kaynaklı mastitis
patojenlerinin neden olduğu mastitisler de
önemli oranda önlenmektedir.
Sağıma hazırlık şu şekilde olmalıdır.
1. Ön sütün muayenesi yapılmalıdır.
Ön sütün muayenesi avuç içinde
yapılmamalı, ön süt ya strip kaba ya da
sağımhanenin zeminine sağılmalıdır.
II. Sağım öncesi meme başları bir antiseptik solüsyona daldırılmalı ve asgari 30 sn
kadar beklenilmeli, daha sonra meme
başları tek kullanımlık kağıt peçeteler veya
havlularla silinmeli, kurulanmalıdır.
III.Sağım başlıkları meme başlarına doğru şekilde takılmalı, sağım sonrası otomatik
olarak meme başlarından ayrılmıyorsa sağım
bittikten en kısa sürede çıkartılmalıdır.
IV. Sağım başlıkları çıkartıldıktan sonra meme başları
tekrar bir antiseptik solüsyona daldırılır ve
yemlenerek ayakta kalmaları
sağlanmalıdır.
• Meme başının temizliği yapılırken meme başlarının suyla yıkanmasından
kaçınılmalıdır.
• Çevresel kaynaklı mastitislerin yaygın görüldüğü sürülerde memelerin temiz
olmasını sağlamak için meme üzerindeki uzun tüyler kısaltılmalı veya traş
edilmelidir.
3. Meme Başının Dezenfeksiyonu
• Kontagiyöz mikroorganizmalara bağlı mastitisin kontrol edilmesi veya
önlenmesi için sağım sonrası, çevresel mikroorganizmalara bağlı olanların
önlenmesi için ise sağım sonrası teat dipping oldukça önemlidir.
• Etkili bir teat dipping için meme başlarının en az
%75’i antiseptikle kaplanmalıdır .
• Meme başının dezenfeksiyonu amacı ile
meme başları teat dipping solüsyonuna
daldırılmalıdır.
• Meme başı derisi en 30 sn kadar dezenfektan ile temas etmeli daha sonra dezenfektan silinmelidir.
• Dezenfektan madde silinmez ise sütte rezidüe
problemi olur.
• Bazı teat dipping solüsyonları uygulandıkları bölgede film tabakası oluşturur.
• Bu özellikteki solüsyonlar, meme başına
uygulandıklarında meme başı kanalı deliğini
kapatarak mikroorganizmaların meme içine girmesini
engeller.
• Teat dipping solüsyonlarının içerisine genellikle gliserin, lanolin, propilen glikol ve polivinil prolidon gibi meme başı derisini yumuşatıcı özelliği olan maddeler eklenir.
• Çünkü meme başı derisindeki yağ bezleri, sık yıkama sonucu zarar görmektedir.
• Sık yıkama sonrası meme derisini koruyucu
özelliği olan yağ asitleri de kaybolduğundan
meme derisinde çatlaklar oluşur.
4. Kuru Dönem Tedavisi
• Laktasyon sonunda kuruya çıkartılan ineklerin her meme lobuna kuru dönem preparatı
verilmelidir.
• Kuru dönem tedavisi, laktasyon sonunda meme lobu veya loblarında var olan enfeksiyonları
tedavi eder, kuru dönemin başlangıcında
oluşacak yeni meme içi enfeksiyonları önler.
• Kuru dönem meme içi enfeksiyonların en sık şekillendiği dönemdir.
• Bu dönemin başında çevresel, sonunda ise koliform
patojenlere bağlı mastitise sık rastlanır.
• Kuru dönem tedavisi yapılmasına rağmen bazı
ineklerde bu dönemde yeni meme içi enfeksiyonlar şekillenmektedir.
• Bu durumun başlıca nedeni antibiyotiklerin ancak 5-7 gün sonra MIC değerine ulaşmaları veya bazılarının biyolojik ömrünü beklenenden önce tamamlamasıdır.
• Belirtilen nedenlerden dolayı son yıllarda meme başı kanalının son bölümüne bakteri kolonizasyonunu
engelleyecek önlemlere başvurulur.
• Bu yöntemlerin en önemlilerinden ikisi , meme başı kanalını içeriden ve dışarıdan kapatan kaplayıcı maddelerin (eksternal ve internal teat sealent)
kullanılmasıdır.
5. Sağım Makinalarının Fonksiyonlarının Uygunluğu
• Sağım makinalarının fonksiyonlarındaki
aksaklıklar; kontagiyöz etkenlerin sürü içinde yayılmasında önemli bir faktördür.
• Sağım makinalarının fonksiyon
bozuklukları veya dezenfeksiyonundaki
ihmal, yeni meme içi enfeksiyon oranında
önemli artışa yol açmaktadır.
• Sağım makinaları fonksiyon bozuklukları; meme başının son
bölümünde yıkımlara ve sonucunda da
yeni meme içi enfeksiyon oranında artışa
neden olur.
• Sağım ünitelerinde vakum düzeyi 275
ve 300 mm Hg arasında olmalıdır.
• Vakum dalgalanmaları veya
vakumun düşmesi; sağım başlığının
kaymasına neden olur.
6. Çevre Yönetimi
• Çevresel patojenlerin kaynağı;
ineklerin yaşam alanlarıdır.
• Bu nedenle ineklerin barındığı ortamlar
temiz, kuru, ılık ve konforlu olmalıdır.
• Çevre, kuruya yeni çıkan ve doğum yapacak inekler için önemlidir (çünkü çevresel patojenlere bağlı mastitis kuru dönemin başı ve sonunda sık görülür).
• Altlık materyali çevresel etkenlerin üremelerine katkı yapar.
• Özellikle kum gibi inorganik altlıklar, sap ve saman gibi organik altlıklar ile
kıyaslandığında meme başına çevresel
patojenlerin tutunmalarını azaltır.
• Gram negatif bakteriler, meme başı derisi üzerinde yaşayamaz ve çoğalamazlar.
• Meme başı derisi üzerindeki Gram
negatif bakterin sayısı, ineğin ne şekil
bir çevrede bulunduğu gösterir.
• Gram negatif bakteriler için en yaygın kaynak hayvan gübresi, su ve topraktır.
• Bakteri kontaminasyonunun kaynağı ise altlıktır.
• Altlıklardaki bakteri popülasyonu, klinik mastitis oranı ve meme başındaki bakteri sayısını
etkilemektedir.
• Altlıklardaki bakteri sayısının azaltılması
koliform etkenlere bağlı mastitis oluşum
riskini önemli oranda azaltmaktadır.
• İnekler için ideal altlık, nem oranı düşük ve
içerisinde bakterilerin kullanabileceği besin maddesi miktarı az ve inorganik maddelerden yapılı olandır.
• Çevresel mastitislerden korunma adına en çok önerilen altlık, yıkanmış kumdur .
• Yıkanmış kum talaş, sap ve işlemden geçmiş hayvan gübresi gibi organik altlıklar ile
karşılaştırıldığında, daha az sayıda koliform
grubu patojeni içermektedir .
• Birçok organik altlık materyali, altlık olarak kullanılmadan önce çok az sayıda
mikroorganizma içermesine rağmen,
kullanılmalarını izleyen birkaç saat içinde, patojen sayısı 10.000 kat artabilmektedir.
• Yeni serilmiş organik altlık materyalleri, inek bölmelerindeki nemi emer, dışkı ve toprakta bulunan bakteri sayısını önemli ölçüde azaltır.
• O nedenle altlıkların üst 1/3’lük bölümünün
nemlendikçe değiştirilmelidir.
7. Beslenme
• Beslenme mastitise karşı direnci önemli oranda etkilemektedir.
• Bazı vitamin ve iz mineraller (vitamin E ve selenyum gibi) ineklerde immun sistemi etkiler.
• Özellikle kuru dönemde ki ineklerde ve düvelerde
yemlerdeki vitamin E ve selenyum düzeyi çevresel
patojenlerin kontrolü açısından kritik öneme sahiptir.
8.Klinik Mastitislerin Tedavisi
• Klinik mastitislerin tedavisi, mastitislerin kontrolünde sınırlı bir etkiye sahiptir.
• Klinik mastitislerin tedavisindeki amaç;
meme başına patojenlerin tutunmasını
azaltmak ve meme direncini artırmaktır.
Klinik mastitisler uygun bir tedavi planı
çerçevesinde laktasyon döneminde tedavi edilmelidir.
Laktasyon döneminde tedavi başarı oranı; S. agalactia için %90, S. aureus için
%35, çevresel streptokoklar için %50, koliformlar için %15, Arcanobacter pyogenes, Pseudomonas, Serratia ve Mikoplazma türleri ile küfler için %0’dır.