• Sonuç bulunamadı

Evvelkiler ve bizim kuşak:çektiği hasretler, hicranlar, acılar, sonu gelmez aşklar yüzünden çehresi gülmeye idmanlı değildir:Ümit Yaşar Oğuzcan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Evvelkiler ve bizim kuşak:çektiği hasretler, hicranlar, acılar, sonu gelmez aşklar yüzünden çehresi gülmeye idmanlı değildir:Ümit Yaşar Oğuzcan"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAHİFE DÖRT

31 Ocak 1968

CUMHURİYET

Çektiği hasretler, hicranlar,

acılar, sonu gelmez aşklar

1

8

Bu yazı serisinde şair ve ya­ zarlarımızın önce boylarından boslarından bahsetmek benim i- çin kaçınılmaz bir âdet haline gel diğine göre, şimdi Ümit Yaşar için ne diyeyim? diye bir hayli düşündüm. Onu tarif etmek pes de kolay degü. Çünkü boyu ne kı­ sadır, ne de orta.:. Orta ile kısa a- rasmda bir şey. Kara kaşlı, kaıa gözlü, teni beyaza yakın buğday­ sı. Başı vücudüne nazaran biraz büyükçe. Yüzünde cefa çekmiş, düşünen, çoğu zaman kederli ve yorgun bir ifade var. Fakat göz­ leri canlı, zeki ve alabildiğine se­ vimli... Bana öyle geliyor ki, Ü- mit Yaşar’m artık çizgilerle dol­ maya başlıyan alnından kederli aşk şiirleri, gözlerinden de hiciv­ ler fışkırmaktadır. Çoğu zaman mahzun ye içine kapanık olan şai rimize gülmek pek yakışmaz. Çektiği hasretler, hicranlar, acı­ lar, sonu gelmez aşklar yüzünden çehresi gülmeye idmanlı değildir.

Kekeme olduğu halde, şiir okur ken hiç kekelemez. Ve kendine hâs güzel bir okuma tarzı, daha doğrusu duygulanma ve hissettir­ me gücü vardır. Yazdığı yüzlerce şiirin hemen hepsini azbere oku­ yabilir. Sırası düşünce irticalen şiir söyliyebilir.

Bütün hayatını, bütün gücünü şiire bağlıyan Ümit'in, günlük ha yatta bir çoklarımızı imrendire­ cek bazı yönleri vardır. Bir defa mesleğinde çok muvaffak olmuş bir bankacıdır. Hayret edilecek derecede intizamlı, tertipli ve te­ mizdir. Evinde olsun, iş yerinde olsun masası, dosyaları, notları, kalemleri yerli yerindedir. Ma­ sası üzerinde bir zerre sigara kü­ lü, okunduktan sonra tertipsizce atılmış bir kâğıt parçası göremi- yeceğiniz gibi, iğri duran bir ki­ tap, istifi bozulmuş mektup yığı­ nı —şairimiz okuyucularından çok mektup alır— bulamazsınız. Şimdiye kadar yazdığı bütün şiir­ leri, makaleleri, çektirdiği veya kendisinin çektiği resimleri, hak­ kında yazılanları ayrı ayrı dosya­ larda, zarflarda saklar. Çok gü­ zel olan el yazısı ile bunların ü- zerine gereken notları, tarihleri yazar. Bütün dostlarının, özellik­ le şair ve sanatkâr dostlarının re­ simlerini büyük bir titizlikle sak lar. Doğrusunu isterseniz ben şim diye kadar, bu derecede intizam­ lı, titiz, meraklı bir şaire rastla­ madım.

Ümit Yaşar'm kişüiğine ve ö- zel hayatına ait bu bölüme, kendi kaleminden çıkmış, kendini anla­ tan çok renkli bazı satırları ilâ­ ve etmek istiyorum:

«Önce şunu belirtmek yerinde olur (benim hayatım) roman de­ ğildir. Baştan başa şiirdir benim hayatım, şiirdir ve aşktır. Köhne dünyayı 1926 yılında şereflendir­ dim. Daha doğrusu çilem 1926 yı­ lında Tarsusta başladı. İlk çocuk­ luk yıllarımdan bu yana çeşit.Ji kazalar, hastalıklar, ameliyatlar geçirdim. Üç yaşımda ayağım kı­ rıldı, dört yaşında mangala otur­ dum, beş yaşımda yirmi basamak

yüzünden

çehresi

gülmeye

idmanlı

değildir

taş merdivenden düştüm, yedi ya şımda başıma sandık kapağı düş­ tü, bu arada fazla ateşli olarak ge çirdiğim kızamık sonucu kekeme kaldım, o gündenberi ateşliyim- dir. On dört yaşımda apandisit on dokuz yaşımda böbrek (tek böbrekliyim), otuz yaşımda ba­ demcik ameliyatları geçirdim. Yir mi iki yaşımda evlendim, düşme, boğulma, otomobil kazası nevin­ den geçirdiğim ufak tehlikelerden sonra üç kere de canımdan bez­ dim. Eşimin adı Özhan. Vedat ve Lütfi adlarında iki oğlum var. Babamın memuriyeti dolayısiyle çeşitli illerde, çeşitli okullarda o- kudum. 1946 yılında Eskişehir Ti­ caret Lisesini bitirdim. Aynı yıl Ankarada OsmanlI Bankasına gir dim. Bir yılı doldurmadan ayrıl­ dım. Adanada İş Bankasına gir­ dim. İş Bankasındaki memurlu­ ğum 15 yılı buldu. Adana, Turgut­ lu, Niğde ve Ankarada çeşitli gö­ revlerde çalıştım. Neşriyat Mü­ dür Muavini iken 1961 yılı başın­ da İş Bankasından ve Ankaradan ayrıldım. Altı ay kadar Yapı ve Kredi Bankasında çalıştıktan son ra, adımı taşıyan bir yayınevi kur dum. İki üç yıl yalnız kalemim­ le geçindim. Sonra işlerim bozul­ du, uzun bir süre işsiz kaldım, hayli sıkıntı çektim. Bu arada Ak- bankm İzmir şubesine tâyinim çıktı. Canım İstanbuldan ayrıla- madım. Bir yıl kadar da bir rek­ lâm şirketinde muhasebe müdür­ lüğü yaptım. İki yıldır Akbank U- mum Müdürlüğünde Krediler İ- kinci Müdürü olarak çalışıyorum. Hayatımdaki istifaların yekûnu dokuzdur. Çok güzel İstifa ve aşk mektupları yazdığımı hiç bir te- vazua kapılmadan söylemeliyim. İlk şiir denemelerime 10 -11 yaş­ larında başladım. O zamanki ço­ cuksu denemelerim Eskişehir İn­ kılâp Okulunun Yankı adındaki duvar gazetesinde çıkmıştı. Ba­ sında ilk şiirlerim 1940 -1941 yıl­ ları arasında rahmetli Faruk Şük rü Yersel’in teşvikiyle Eskişehir- de Kocatepe ve Sakarya gazetele­ rinde çıktı. O günden bu yana 26 yıl içinde çeşitli dergi ve gazeteler de yazdım. Çeşitli Antolojilerde şiirlerim çıktı. Bunların bazıları Fransızca, İngilizce, Rusça, Bul­ garca, Lehçe, Rumca, ve Arapça- ya çevrildi. Hiciv şiirlerimi iki

BİZİM KUŞAK

Yazan: BAK! SÜHA EDIB0GLU

Yaşar Oğuzcan

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

buçuk yıldanberi Cumhuriyet ga­ zetesinde yayınlıyorum. Bugüne kadar kesin olarak kaç bin şiir yazdığımı bilmiyorum. Fakat ve­ rimli bir şair olduğum hakkmda- ki yaygın bir kanıya da katılmıyo rum. Duygularımın ve yazmak istediklerimin pek azını yazabil- mişimdir. Şiirin en güç sanat da­ lı olduğuna inanıyorum. Ve ben­ ce şiir duygu ve düşüncelerin, ke limelerle en yoğun, en mükemmel şekilde ifadesidir. Kelimeler mıs­ raları, mısralar da şiiri meydana getirir. Ben mısralar kurarken anlam kadar, ahenge de önem ve­ ririm. Hayatımı şiirlerime koy­ muş bir şairim ben.»

Bugün 41 yaşım tam am lam ış

olan Ümit Yaşar, şimdiye kadar 37 kitap yayınlamış ve eserleri­ nin baskı sayısı - h a y re t etm e­ yiniz - 350 b in ’i bulm u ştu r. Bu kit ap ların 26’sı şiir, 4’ü nesir, 7’si anto loji’dir.

Şairimiz b u n la r ın dışında 5 şiir plâğı dold urmuş, ayrıca Avni A- nıl ve T im u r Selçuk gibi beste­ k â r l a r tarafın d an 50 k ad ar şiiri bestelenmiştir. K itaplarının bir­ çoğu ikinci, üçüncü, hattâ beşin­ ci defa basılmıştır. Tükenenleri de yeniden bastırılm ak tadır.

Hem en kabul etmek lâzımdır ki, Ü m it Yaşar Oğuzcan memle­ ketimizin h e r köşesinde tanınan ve sevilen bir sair haline gelmiş­ tir.

G ünüm üzün en ünlü aşk ve ıs­ tırap şairi olarak ta nınan Oğuz­ can, b ü tü n hayatını şiire ba ğ la ­ mış, şiirsiz teneffüs edemez bir insan haline gelmiştir. Onun, evinde, işyerinde, sokakta, m e y ­ hanede g ünlük işleri ya nısıra şiir düşünmediği b ir an yok gibidir bence. Son on yıl içinde genç şa ­ ir kuşakları arasında onun k a ­ dar yaygın bir isme sahip olan kimse yoktur, dersem mübalağa etmiş olmam. Özellikle, aşk ve ıstırap tem ala rın ı işleyen şair, daha çok gençler tarafından ra ğ ­ bet görmekte, haya tında aşkın ve ıstırabın ilk sillesini yiyen genç kızlar, delikanlılar Ümit Yaşar’ın şiirlerinde kendilerini bulmakta, sızlayan kalb lerini o- nun mısra lariyle avutm aya çalış­ maktadırlar.

Gerçek od u r ki. Ümit Yaşar kendi yaşantılarını, aşklarını, çi­ lelerini dile ge tirm ekte ve tam anlamivle kendini anla tm ak tad ır. Dili sade ve güzel, anlatışı içten gelen ü rp ertilerle doludur. H er­ kesin kolaylıkla anlıyacağı mıs­ ralarında fazla oyun ve siis yok­ tur. Bu yüzden halka malolmuş, bir bakıma şehirde yaşayan bir halk şairi niteliğine yükselmiş­ tir. Onun çok şiir yazmasını, çok kitap çıkarmasını, p lâk lara şiir doldurmasını, bestekârlara g üf­ te yazmasını, şairliği adına k ö tü ­ ye y oranlar da vardır. F a k a t hemen söylemeliyim ki, Ümit Yaşar Oğuzcan hiçbir zaman ba- yağılaşmamıştır. Hele son yaz­ dığı R übai’lerin bazıları, ün y a p ­ mış şairlerimizi kıskandıracak kad ar güzeldir.

İşte bir-iki örnek : Dindar kişiler zannediyor

Hak çağırır Aslında o fanileri toprak çağırır Toprak anamız her zaman

âdil ve büyük Her canlıyı ölmezliğe

mutlak çağırır.

İ S T A N B U L

04 25 A çılış. program 04 30 G ünaydın I 07.00 Köve h ab erler 07.05 G ü n av d m II 07.30 H aberler ve h av a durum u 07.05 Istaııbulda bugün 07.50 İlân lar ve h afif müzik 08 00 Hafif B atı müziği 08.15 B eraber ve solo şa rk ıla r 08.45 F. Eğe ork estrası

06.00 Fatm a T ü rk âııd an tü rk ü le r 09.15 Viyolonsel soloları

09 30 Saz c.içrleâi 09.(0 Ev Iciıı

10.90 Ara h ab e rle r 10.00 H afif B atı m üziği 10.10 R- B itten şa rk ıla r 10.40 A rkası v arın 11.00 Sabah konseri

11.45 M. Y ıld ırım d an şa rk ıla r 12.00 Ara hab erler. İlânlar 12.10 S.Candan tü rk ü le r

Bir başka R übai’si : Yıllar boyu bir puslu

zamandan geçtim Sen nerde isen kırk yıl

o yandan geçtim Can kaldı senin uğruna

tek vermediğim

Al sevgili, artık ben o candan geçtim. Ümit Yasar, aynı zam anda İs­ t a n b u l’u yer yer, semt semt, di­ le getiren ve âd eta İs ta n b u l’dan ayrılmasına im kân olmayan bir şairdir. Aşklarının pek çoğu bu­ ra da doğmuş ve burada gömül­ müştü r. Y aşantılarının çeşitli ürperişleri, dile gelişleri bu bü­ y ük şehirde vü cu t bulm uştur.

«Üstüme V arma İstanbul» ad­ lı şiirini birlikte okuyalım : Sana geldim, içim ümitlerle dolu Beni sarhoş etme İstanbul,

ne olur Bir gün ben de eririm

caddelerinde Çürür kemiklerim, adım unutulur Yine sen kalırsın dipdiri,

sımsıcak Göğün, bulutların, denizlerin

kalır

Oynama İstanbul, benimle oynama Bir gün öldürür beni bu dert,

bu kahır Ezilmiş ellerimin arasında başım Bu yeryüzünde başka çarem

kalmamış İşte gelip kapılarına dayanmışım Karşında yıkılmış bir duvar

gibiyim Beni sarhoş etme, başım dönüyor Üstüme varma İskanbul,

kederliyim. Y a r ı n E D İ P

CANSEVER

I 2 3 4 5 6 7 8 9

YUKARIDAN AŞAĞIYA:

6 — «Telâşlı telâşlı aşağıya doğ­ ru hareket etme ve yürüme» kar­ şılığı iki söz. 2 — «Fazla mahsul sağlamayı kolaylaştırmış durum­ da ve başarılı» anlamına bir söz ve bir takı. 3 — «Pek yakın bir mesafede bulunmıyan duvar ke­ narı tertibatından etajerde» mâ­ nasına iki söz ve bir ek. 4 —

«Hesapla!» mânasına bir emir, çalışırken harcananın dörtte İkisi, erkek veya kadın hayat arkadaşı. 5 — Temsil verilen yer yahut tem silin kendisi. 6 — Erkek hizmet­

çi, bir harfin okunuşunun tersi.

7 _ vaktiyle Ağahanlardan biriy­ le evlenip sonra ayrılan eski bir Amerikalı kadın sinema yıldızının adı (öteki adı

12 3 4 5 6 7 8 9

•'»n» bulm acanın h alledilm iş şek»

Hayworth idi), bir erkek adı. 8 — Çevrilince «dünyada sahip olunması gere­ kenlerden biri belirir, nota. 9 — «Topallıyan başı sarıklı na­ maz kıldırıcut mânasma iki söz SOLDAN SAĞA:

1 — Bu ülkenin veliahdinin Yugoslavyada bir suikasde uğrt- yarak öldürülmesi Birinci Dünya Savaşma yol açmıştı. 2 — «Suçlu­ ya karşı yapılacak muamele me­ selesi» anlamına iki söz. 3 — p Tersi «uçak» mânasına gelir. 4 — I Çevrilince bir toprak cinsi beli- •: rir, bir pamuk çeşidinin adı | | (karma söz). 5 — «Ne söylersen M yaparım ferman senin!» karşılığı

karma bir emir, «böyle akçe ka­ra gün içindir» diye bir atalar sözü vardır. 6 — «Reklâm vergisi» anlamına iki söz. 7 — Batı bölge­ mizde bir kasaba, köylülerin ö küzlere yaptıkları ihtarlardan. 8 j | — Bir harfin okunuşu, herhangi S bir görevi yerine getirme işi. 9 !| — «İlâve olarak yemek ele geçir­ li mek İstemem» mânasına Uç söz- jS lü bir çekim.

DÜNKÜ BULMACANIN HALLEDİLMİŞ ŞEKLİ NASIL HALLEDİLECEK — Yukarıdaki rakamlı bulmacada sa ­ dece 4 tane anahtar (ipucu) ve 8 taııe sonuç vardır. Boş kalan 12 karenin içine 1 den 9 a kadar uygun birer rakam koyarak ve top­ lama. çarpma, çıkartma, bölme işaretlerine dikkat ederek soldan sağa ve yukarıdan aşağıya bulmacada gösterilen som-Har-j bulunuz. Biraz vaktinizi alır ama, boş vaktinizi huşça geçirmiş olursunuz

KSE536M

WILLIAM

SAROYAN

DÜ1iY A D A BÎR GÜN

BU[16LEBEIİ

(eviren:

T A R I K

DURSUN

K.

25

Eve geldiğinde bu hikâyeyi sıcağı sıcağına anlattı bize, hepimiz katıldık. Yalnız babam gülmedi. «Yaz­ madı mı yani?» diye sordu. Annemin bu lâf üzerine dönüp bakışma gerçekten kendini tutamayıp güldü o da. İşte, benim hikâyem bu bay Yep.»

«Doğrusu hârika bir anne ve hârika bir babay­ mış..»

Kadına doğru sokuldu, kollarını sardı N esilir»

«Kjmbilir. O kadar önemsenecek birşey değil her halde. Şimdi yanımda konuşmamızı dinliyor.»

«Onunla da laflayabilir miyim?» «A, tabii.»

«Van?»

«Mcr’aba babacı’m!» «Nas’sm bakalım?»

«Galiba bu benim hastalığım bir parça maç heye­ canından oldu..»

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Olgularımızdan 12 yaşlı kedi de çoğunluğu sol frontal lob üstünde olan ve her iki serebral hemiferi de örten 1.5x2x0.7cm boyutlarında gri renkli yassı

Güneş ve Ay’ın birbirlerine dik doğrultuda olduklarında gelgit genliği azalır, buna da küçük gelgit denir.. Küçük gelgitlerse ilk dördün ve son dördün

Ürün tasarımı, geliştirilmesi ve üretimi için gerekli veri ve bilgi miktarının çok büyük hacimlere ulaşması Kalite ile birlikte üretim maliyetlerinin de artması Kendi

isimlerin semadan nazil olduğuna yerden burhan istenir­ se gerek rahmetli brbası emin paşa, gerek bu mes’ud babanın mahrnud evlâdı kemâl en geniş

Salonun batıya bakan yüzünde değerli eserlerin saklandığı demir kapılı bir kitap deposu var./ To the west side of the reading room, which has space for 42

Orada, büyük idare adamı ve askerin ya­ nında, büyük ilim adamı Türk milletine lâyık şerefli başarılardan sonra, yan yana yatıyor­

tınlar gibi yığdığı küçük pırıltılarla tutuşan; tüten bir yangın gibi tekmil buhurdanlarından günlük, ödağacı, sandal kokuları dağılan; güneşi yer

Çalışanların okullarına göre Farklılıkların Yönetimi ölçeğinin, Yönetsel Uygulamalar ve Politikalar (YUP), Örgütsel Değerler ve Normlar (ÖDN), Bireysel