• Sonuç bulunamadı

— Fakat, burada açıklanmak istenen husus; eskiden farklı, daha önceleri hiç bir örneği bulunmayan türde bir bilgi yü- küdür.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "— Fakat, burada açıklanmak istenen husus; eskiden farklı, daha önceleri hiç bir örneği bulunmayan türde bir bilgi yü- küdür. "

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M i m a r l ı k t a b i l g i l e n m e g e r e ğ i

Doç. Dr. Şevket SUNAR

— Yazımızın adı; yani, «Mimarlıkta bilgilenme gereği» ilk bakışta anlam iti- bariyle bir paradoks'u da beraberinde ge- tirmektedir. Zira, bilgisiz mimarlık olma- yacağına göre; bilgilenme gereği, bir ba- kıma; gereksiz bir koşul gibi geliyor insa- na!

— Fakat, burada açıklanmak istenen husus; eskiden farklı, daha önceleri hiç bir örneği bulunmayan türde bir bilgi yü- küdür.

— Bu bilgi yükü mimarî yaratıcılığın yerini alan değil; başta mimarî tasarım ol- mak üzere bütün mimari uğraş düzeyin- de yetenek ve yaratıcı gücün etkin kulla- nılmasını amaçlayan, o'na dönük bir bilgi türüdür.

— Zira, kanımca; bilgi yetersizliği her devirde mimar için bir engel; bir handikap olmuştur; ve, en yaratıcı olanla- rın dahî başarılarını sınırlamış; tasarımın genel seviyesini düşürmüştür. Fakat bu- nun anlaşılması oldukça yenidir. Zira, Rönesans'tan 18 ci asrın sonuna kadar;

mimar günün kültürüne yakın; ve, müşte- risi ile, tasarım açısından karşılaması ge- reken fonksiyonel ihtiyaçları bilinçsiz ve- ya otomatik bir uyuşum içinde gideren bir meslek adamı idi. Bir villa veya kilise ta- sarlarken bir program veya ek bilgiye ihti- yaçları hemen, hemen hiç yoktu; bu tür binalardan ne istendiğini çok İyi biliyor- lardı.

— 19 cu asrın sonlarında ise «Ecole des Beaux Arts» etrafında toplanan Fran- sız mimarları Vitrivius veya Palladio'dan arta kalan bilgilerin yetersizliğini gördü- ler; ve o zamana kadar, gerek Alberti ve gerekse Leonardo da Vinci'nin simgeledi- ği günün bütün bilgi ve kültürünü taşıyan mimar tipini veya «homme üniverselle»

imajını terkettiler.

— Fakat bu kişiler oluşmağa başla- yan yeni mimarî bilgi selinin mimariye güç katacağını; ona yeni ufuklar açaca- ğını göremediler. Zira, bundan korkuyor- lardı. Bunu bir tehlike gibi, dar görüşlü bir profesyonellik anlayışı ile karşıladı- lar. Bu arada mimarın rolünü yeniden tanımlamağa kalktılar; ve, getirdikleri

«mimarî program» kavramı ile

f

mimar- ların bina fonksiyonlarına dönük araş- tırma sorumluluklarını ve gerekli olan bilgilenme aşamalarını da bir açıdan, ortadan kaldırdılar.

Zira Beaux Arts teorisiyenleri; bina tasarımına giren elemanları kotlamağa, belirli kalıplara sokmağa başladılar.

Bu suretle her bina programının ge- rektirdiği ihtiyaçları değişik biçimde kar- şılayan sınırlı bir form, bir şekil sözcüğü oluşturdular. Bu süreç içinde; mimarlık'- ta bir programı karşılamak üzere seçilmiş uygun bir form boyutu içinde, ve kompo- sizyon kurallarına ters düşmeyecek bi- çimde bina elemanlarının bir manipülas- yonu haline indirgenmiş oldu.

Durum böyle olunca; doğal olarak Ecole de Beaux-Arts'da sürdürülen eği- tim felsefesi de, bunu yansıtmağa başla- dı.

Örneğin Atölye'lerde bir tasarım ko- nusu; yani, bir bina programı verildiğin- de; her öğrenciden önerdikleri çözümün bir eskizini yapması isteniyordu. Bu tür çalışma için verilen süre genellikle bir gün olup; öğrenciler arasında konunun tartışılmasına dahî izin verilmiyordu. Ay- rıca; bundan sonraki çalışmalarda; yani projenin geliştirilme safhasında, ilk eski- zin sınırları veya ana hatları içinde kal- mak zorunlu idi; aksi halde proje başa- rısız addediliyordu.

— Görüldüğü gibi bu öğretim yön- temi Beaux Arts'ın tanımladığı (mimar) konseptini çok açıkça simgelemektedir;

— Toplum ve hayattan uzak, ve ko- puk çalışmak,

— Başkaları tarafından önerilmiş dar program kapsamı içinde kal- mak,

— Sınırlı form sözıcüklerini

1

kullan- mak.

— Bugün, Fransız Beaux.Arts anla- yışını veya onun öğretim yöntemlerini çok az kişi savunmakla beraber; bu fel- sefenin günümüzde dahi halâ yaşadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Zira mimarların pek çoğu; genellikle rolleri hakkında dar bir görüşe sahip ola- rak yetiştikleri için; mimar olmanın ken- dilerine, şayet başı sonu belli bir program verildiğinde her türlü binayı tasarlaya- cak veya gerçekleştirecek güçü verdiği- ne inanmakta; veya bunun böyle oldu- ğunu sanmaktadırlar. Aslında buradaki so- rum çok yönlüdür; kanımca bunun baş- lıca nedeni; mesleğimiz ve hizmet ettiği sosyal topluluk arasındaki kopukluk ve haberleşmenin kötü olmasından ileri gel- mektedir.

Bugün mimarîde modern diyebilece- ğimiz akımın temel amacı da bu tür ko- pukluğun giderilmesi, haberleşmenin ge- reğince tesisidir.

Örneğin, modern mimarinin öncüle- rinden Gropius Bauhaus'da; mimariyi, ge- lişen endüstriyel üretim ile temasa getir-

meğe çaba sarfetmiş; Le Corbusier ise Marsilya'daki apartman, bloğunu planlar, ken; kent hayatını kontrol etmesi muhte- mel sosyo-ekonomik gelişmelere, tahmini veya yordamlı bir yaklaşımla çözüm ar*

mağa çalışmıştır.

Bu açıdan; öncü mimarların eserleri, bir anlamda modern mimarinin o yıllarda, ki hayalci yansımaları olmakla beraber;

bunlar, tasarımın bina ihtiyaçları ve yap yöntemlerinden doğması gerektiğini de büyük bir açıklıkla ortaya koymaktadıı lar

Bu bakımdan, bugün bizler de bilgimi zi sağlam temellere dayamak ve sürekli geliştirmek zorunluluğundayız.

Zira mimar, dünden farklı olarak; bu- gün toplum içinde daha merkezî bir roli oynamak durumundadır.

Günümüzde; hernekadar, mimarın görev ve sorumluluklarının bütününü bl kere de belirlemek, tümünü tarif veya sıralamak zor ve olanak dışı ise de; ka- nımca mimar dediğimiz kişi; öncelikl»

entellektüel bir ürün ortaya koyan, sıra- dan olmayan, namuslu ve dürüst olmas zorunlu olan, bir fikir işçisidir. Başta mi marî nesne olma niteliği ile somutlaşabl len bu ürün; stabilite, sağlamlık, çeşit!

dış etkenlere dayanıklılık gibi temel ka lite pormlarına cevap verme; teknik mü kemmeliyet, kaynaklarda ekonomi ve makşimum etkinliği sağlama yanısıra;

kullanıcı ihtiyaç ve amaçlarına tam uya.

bilme özelliğini de gösterebilme duru.

mundadır.

Bu arada, mimardan eserine bir çeki- cilik, bir ifade zenginliği vermesi; kulla- nıcılarla yarattığı nesne arasında bir dialog kurma; bir iletim olanağı sağlama sı da istenir.

Şu halde mimarî; antropomorflk gö- rünüşü içinde; hem kendini yaratan kişi- nin, hem de devrinin insanının espri ve beyenisini yansıtmalıdır.

Başka bir ifade ile mimarî, yaşamın tüm anlam ve nedenlerini benliğinde ta.

şimalidir. Zira mimari; herşeyden önce;

— «Mevcut bir nesnedir.» Zira; bün- yeye uygun maddi ve fizikî bir varlığa si hiptir.

— «Yararlıdır.» Zira fonksiyona dö.

nük, organik bir tabiatı; faydalı ve sos- yal bir değeri vardır.

— «Bir şey ifade eder.» Zira biçim ve form'la ortaya konulan bir anlam ve ifade gücüne maliktir.

Bu üç görünümden birinci ve ikincisi gerçekten zorunlu olan koşul ve kaçınıl- maz nitelikler ise de mimariyi belirleyen onu karakterize eden, kanımızca sadec üçüncüsüdür. Zira heyecanlandırabiln*

memnun edebilme, belirtebilme, biçimle»

direbilme gücü gibi nitelikler ancak, mt

(2)

atinin üçüncü görünümü ile ortaya çi- zilmektedir.

— Yukarıda anlatmağa çalıştığımız uslardan çıkarılacak sonuç şudur:

Iiarlık öğrenimi kendine özgü, sürekli, ık ve ileriye dönük olma durumunda- ) Keza insanoğlu, mimariyi öğrenmeyi jil; mimar olmayı amaçlamaktadır.

Bu nedenle; genel hatları içinde ele nırsa; mimarî pedagoji bir takım bilgile-

'ermek yerine; kişinin birtakım yete- lerini geliştirmek yolunu tutar. Fakat;

imin giderek her alana el atması; ge.

sinme ve bina fonksiyonlarının her ı biraz daha çok karmaşıklaşması so- u; günümüz mimarları da daha çok gilenme ve yenilikleri takip etme du- nunda kalmaktadırlar. Zira; mimar; her îlek gibi; günün bilgilerini uyguladığı öde topluma uyabilir; toplum içinde İni alabilir.

günümüzde mimarî öğretim biçimi;

farklı şekil ve görünüş içinde oluş- ıktadır. Bunlar kısaca;

|— Didaktik bilgilenme: yani, ilgili Sön disiplinlerin önemli bölümlerinin rir ve anlatılması,

— Uygulama: Yani, edinilen bilgile- pratiğe aktarılması,

— Deneme ve tecrübe kazandnılma- Yani, konu ile direk bilgilenme.

Sözünü ettiğimiz bu eğitim biçimi;

iinkü Amerikan üniversitelerinde; İngi- ,'iskandinav ve Almqn okullarında; uy- ılanan; ve genellikle kabul edilen bir (emi yansıtmaktadır.

— Aktarılacak bilgi ve dersler açı- ıdan; eski tarz öğretimin bugün orta- çıkan boşluklarını dolduracak bir sis- ne gidilmeli; matematik, fizik, tasarı nrnetri, perspektif... vb. klasik bilimsel iplinler yanısıra; başta yapı olmak üze- belirli bir sonuca götürecek ve mesle- anlamı olan bilgi ve dersler öğretilme-

— Ayrıca, bina maliyeti ve organi- syonu konularını içeren ders ve kon- anslar konmalı; yalnızca insanın fizik antısının gereksinmelerini değil; kı- namalarla binanın organik fonksiyonla- n dengesini ortaya koyacak kısa süre- fizyoloji ders veya seminerleri tertip belidir. Bunlara ek olarak mimarlık encilerine, psikoloji ve uygulamalı sos- rfojl derslerini takip etme olanağı sağ-

malıdır.

Fakat, daha önemlisi; günümüzde ha- bir türlü gerçekleştirilemeyen ve boş- ju ortada olan uzaysal veya mekânsal ğerler diyebileceğimiz bilgilerin verile- îceği bir programın, mimarlık okulla-

— Mekân, bildiğiniz gibi mimarî ifa- ain başlıca malzemesi; onu oluşturan

yegane kalıcı unsur olduğundan; mekâ- nın doğru tertip ve şekillenmesinde, mi- marın yeri hem çok önemli, hem de başka bir meslek adamına devredilemeyecek ka- dar ortadadır.

Oysa, bugün gördüğümüz kadarıyla;

mimar en iyi çözümlediği ürünlerde dahi, elinin altındaki bu temel unsurun bilinci- ne tam anlamıyla sahip olamamaktadır.

— Bu nedenle; özellikle, mimarın yaratıcı gücü ve ifade şekli açısından çok önemli olan bu his ve yeteneğin kazandı- rılması için; açık veya kapalı bir diyalek- tik düşünce tarzına dayalı; mekânla duy- gu arasında uygunluk bütününü içeren ve deneysel formasyonla tamamlanmış bir dersin öğretim programlarına konulması gerekli ve şart olmaktadır.

— Yalnız, sözünü ettiğimiz mekânın bilincine erişmek hususu; bütün mimarî alanları kapsayan bir kavramı dile getir- diğinden; bunun şehir ölçeğinden, möble boyutuna; ekonomik mekândan yapısal mekâna dek uzandığına işaret etmek ge- rekir.

— Kısaca; bizlerin ereği sürdürdü- ğümüz veya sürdüreceğimiz mimari eği- tim ile; salt teknisyen veya artist ye- tiştirmek yerine; değişmekte, ileriye git- mekte olan dış dünya ile sürekli ilintili olabilecek ve onun boyutuna kendi bo- yutlarını da uydurabilecek kişileri toplu- ma kazandırmak olmalıdır. Öte yandan gü- nümüz mimarlık okullarında sürdürülecek eğitim programları; hernekadar toplumun üretici kuvvetlerinin gelişme çizgisinden ve üretim biçiminden hiç bir şekilde so- yutlanamaz ise de; «mimarî» kelimesi üzerinde ağırlığını herzaman hissettiren

«kültürel miras» etkilerinden de zorun- lu olarak o ölçüde kurtulamamak duru- mundadır.

Fakat mimarın gerekliliği ve mimar- lık mesleğinin geleceği üzerinde yoğun tartışmaların alıp yürüdüğü günümüzde;

şayet mimarın ürün verme sürecini; inşa edilmiş nesnelerin üretim analizlerini göz.

önünde tutmadan tanımlamağa kalkışır- sak; bizler için akla gelebilecek hertürlü basmakalıpçılık ve şematizm'den uzaklaş- mak maalesef çok güç olur. Yalnız, böyle bir analiz gelişmiş, ileri endüstriyel top- lumlarda kabul gören; binaları da genel üretim sisteminin bir elemanı gibi mü- talâa etme eğilimini doğrulayacağı kadar;

mimarın halâ endüstri - öncesi biçimde sürdürdüğü; büro üretimi ile inşa. edil- miş nesnelerin üretimleri arasındaki mev- cut kopukluk ve farklılığı da gözler önüne serecektir.

— Yine bu tür analizler sayesinde;

bina inşa etme sürecinin ne lineer; ne de homojen olduğu; aksine, bunun kendine özgü bir nitelik taşıdığı; aralıklı ve sürek-

siz faaliyet gruplarını içerdiği görülecek- tir.

— Biçimlendirme olarak ta belirleye- ceğimiz «Mimarî mekânın» üretilmesinde;

bunu meydana getiren kişi ister mimar olsun; isterse mimar titrine sahip bulun- mayan biri olsun; sürdürülecek eylemler için gerekli olan mantık dizisi mimariye özel olma durumundadır.

— Yalnız, mimarlar genellikle iki bü- yük hataya düşerler:

— Bunlardan birincisi; daha çok sos- yal alışkanlıkların oluşturduğu mekânla, mimarî mekân arasındaki ilişki ve içeriliği görmeyip mimarî nesne ile fertlere belli bir yaşama biçimi kabul ettirme isteği sonucu ortaya çıkan yanılgıdır. Le Cor- busier'nin Marsilya'daki yapıtı bunun gü- zel bir örneğidir. Zira mimar, kendisinin nesnel ve ideoloijk uzantisından başka bir şey olmayan sosyal bir modele cevap ararken; yani onu tasarlarken; beşerî or- ganizmaların fonksiyonlarına dair bilgileri- nin yetersizliğini çok kere unutur.

Bu nedenle günümüzde, esas mima- rî temanın, sosyal amacın anlaşılmasın- dan sonra meydana getirildiği modern bir bina, bulmak hemen hemen imkânsızdır.

Bunun tek istisnası yaşamı mimarınkine benzeyen veya uyan bir müşteri için ya- pılacak bir ev olabilir.

— İkinci hata ise; mimarî nesneyi, sosyal yararın zarfı veya kılıfı şeklinde ta- nımlayan; oluşturduğu biçimin de beşerî davranış verilerine mümkün olduğunca

«yapışmasını» veya dayandırılmasını ge- rekli gören eski işlevcilik veya fonksiyo- nalizm anlayışının bir tezahürü olan yanıl- gıda ortaya çıkar.

— Görüleceği üzere; bu hatalardan sıyrıîabilmek için günümüz mimarî göre- nek ve sosyal alışkanlıkların çok az yer aldığı; sahte - işlevci; yani, «pseudo.fonc- tionnel» faaliyet programlarını reddetme- nin dışında; sosyal ütopyanın mimarinin doruğu olduğu efsanesine de inanmamak durumunda kalacaktır. Yalnız bu, hiçbir zaman bir takım temel işlevsel (fonction- nel) verilere sırt çevrilecektir anlamına gelmemelidir.

— Günümüz mimarî öğretim anla- yışı, pedagojik açıdan; meslekî öğreni- min iç bünyesi ve organizasyon biçimini yansıtan ve, kısaca; «pratik . teori + pratik» olarak tanımlayacağımız sürece o derece bağlı ve ilişkili bulunduğundan;

yetişmenin ağırlıklı konuları olarak, önce- likle aşağıdaki hususların geliştirilmesin!

ve öğretim programlarına girmesini arzu ve önermekteyim.

— Bunları kısaca şu şekilde belirle- yebiliriz:

— inşa edilmiş bina veya obje'nin

kesin ve ciddi analizi: ki bu, bir mimarî

(3)

proje metodolojisinin ortaya konmasına sebeb olacaktır.

— Mimarî mekânın araştırılması: ki bu, mimaride bir bilim ve teori kurmaya imkân verecektir.

— Düşünce ve fikrî düzeyde kavram ve anlam genişlemesi: ki bu, mimariye yakın uzmanlık alanlarına geçişi, daha doğrusu yayılmayı sağlayacaktır.

— Araştırma sonuçlarının uygulan, ması: ki bu, araştırıcı, tarihçi, eleştirici ve eğitici mimarların yetiştirilmesine yar- dımcı olacak, olanak tanıyacaktır.

— Yalnız, unutulmamalıdır ki, mesle- kî yeteneğe sahip olmayı gerektiren bü- tün öğrenimlerde olduğu gibi; gerçek ne- denleri; değiştirilemeyecek olan üretim tarzlarına bağlı kaldığı müddetçe mimarî öğrenimde de; çözümü kolay, kolay bulu- namayan çok sayıda problemlerle karşı karşıya kalınacaktır.

— Bu bakımdan, öğrencilerimize, so- runların ne olduğunu; öğrenim hedefleri- nin ne olması gerektiğini anlatmalı ve bu yönde bilinçlenmelerini sağlamalıyız.

— Bu konuda daha katî ve kesin ola- bilmek için; bugün ülkede geçerli olan- dan daha farklı; ondan temelde ayrılan bir yapım tarzı veya mimarî yaratma sev- dasıyla hayaller üzerine kurulmuş bir öğ- retim şeklini kuşkusuz reddetmek zorun- dayız. Benzer şekilde; yalnızca «olumsuz fikrî eleştirici» düzeyinde tutulmuş bir öğretimi de asla kabul etmemeliyiz.

— Mimarî öğretimin gerek ve amaçla- rını daha detaylı olarak ifade etmek ge- rekirse; kanımca ne yalnızca toplumun prospektif ihtiyaçları; ne de müstakbel teknisyenlerin profil ve şekillenişinden hareket edilmeli; fakat, bilinen, önceden saptanmış bir ürünün gereksinmelerini hedef alan bir tutum izlenmelidir.

Kısaca, öğrenci, ne için; kim için;

nasıl bir ürün oluşturulduğunu bilmeli;

doğru bir değer biçmek için de ürünle kendi arasına gerekli mesafeyi koyabil- melidir.

Öte yandan mimarî eğitim kendine özgü bazı nitelikleri taşımalı; spesifik, teknik ve meslekî yönde öğrenciyi yetiş- tirmelidir.

Bu kendine özgü oluş yukarıda açık- lamağa çalıştığımız, mimarın ürününün kendine özgü olma niteliğinden doğmakta- dır.

— Bu nedenle öğrenciye, yalnızca bir «sentez» yeteneği veya birbirine ek- lenmiş bilgiler toplamı vermek yolunu seçmemeliyiz. I * j

— Bu açıdan; mimarî eğitim farklı disipl.nlerin ortak olarak oluşturdukları kendine özgü bir «bilgiye» dayanan bir kuramın belirlediği temel bir eğitim olma durumundadır.

— Ayrıca, farklı disiplinlerin ortak ola- rak oluşturacakları bu tür bilgiler; hem ko- nunun özü ile bağımlı olmak; hem de mi-

marî mekânın sosyal yarar, ekonomik bün- ye, inşa teknikleri... gibi faktörlerle sür- dürdüğü ilişkileri açık, seçik ortaya koy- mağa yardımcı olmak zorundadır.

— Daha açık bir ifade ile; bir mimarî okulda; ders programına giren bütün fark- lı disiplinler kendi özelliklerinin gerektir- diği yaklaşım biçimini terketmemekle be- raber; mimarî mekân, ve mimarın ortaya koyacağı ürünü öğretimlerinin odak nok- tası yapmak durumundadırlar.

— Öğretimin teknik yönüne gelince;

burada amaç yapı konusunda poli-teknis- yenler yetiştirmek yerine; öğrencilere bir mimarî uygulama için gerekli ve kaçınıl- maz olan bilgi ve olanakları kazandırmak olmalıdır. Diğer taraftan; mimarî bilginin bir bölümü veya dalı olarak fonksiyon ile ilgili çalışmalar yanısıra; fizikî çevrenin bilimsel olarak tanımlanmasını da ele al- mak zorundayız. Bu tanımlama aydınlat- ma, ısıtma, havalandırma, akustik güven- lik ve renk gibi konuları da içermek duru- mundadır.

Daha önceleri sübjektif olarak tanım- lanan bazı tasarımla ilgili bilgi alanlarını bugün ölçme, miktar olarak belirleme o- lanaklarına sahibiz ve bunlar giderek art- maktadırlar. Ancak, mimarların konunun ilke ve gereğini kabul ve anladıklar.; bun.

lardan yararlanma olanağını kolaylıkla bul- dukları pek söylenemez.

— Bilgi birikiminin mesleğimiz üze- rindeki etkilerine karşı oluşan bir reak.

siyon mimar, ya da uzman ayrımının or- taya atılmasına sebeb olmuştur.

— Bugün, pek çok kişi mimarların çok geçmeden belli bir bina konusunda veya alanında uzmanlaşacaklarını ya da buna mecbur kalacaklarını iddia etmekte- dirler. Günümüzde; etkin yapıya duyulan ihtiyaç; bu yargıyı doğrulayacak biçimde bir çok mimarin, belli bir ölçüde uzman- laşmasına yol açmıştır.

— Bugün Amerika Birleşik Devletle- rinde ve. Diğer batılı ülkelerde; bir veya birkaç bina türü üzerinde uzmanlaşmış bir çok firma mevcuttur. Dev firmalar her.

nekadar değişik işler binalar yapmakta iseler de kendi iç bünyelerinde; büyük ölçüde uzmanlaşmış kadrolar bulundur- maktadırlar.

— Mimarlıkta; ölçülü bir uzmanlaş mağa karşı olmamakla beraber; bunu, her mimar için düşünmek veya her mimarın yalnız bir veya birkaç bina türü üzerinde uzmanlaşmasını istemek veya beklemenin çeşitli yönden sakıncalar doğuracağına inanıyorum.

— Bunu başlıca iki nedene bağlaya- biliriz:

1 — Mimarın en önemli yetenek ve ma- hareti olan «yaratma gücünü» geliş- tirmek için değişik tecrübe ve giri- şimlere ihtiyacı vardır. Mimar için;

hernekadar detaylı ve spesifik bilgi- ler gerekli bir ihtiyaç ise de dozu

arttırıldığı kere, bunlar tehlikeli maya; özellikle «yaratma gi sından kısıtlayıcı olmaya çaktır.

Zira uzun süre, aynı türdeki ta»

rım sorunları üzerinde defalara lışan mimarların yaratıcılık nin lerini büyük ölçüde yitirdikleri I lerle sabittir.

Öyleyse şöyle diyebiliriz: istedi miz, bize lâzım olacak olan, s fik bilgilerdir; uzmanlaşmış iri 2 — Bilgi de gelişimi sağlamak uı laşmış pratik çalışma yolu ile gı çekleştirilemez. Hemen, hemen) meslek dalında bunun yolu orga edilmiş araştırmalardır. Zira s meslekî uygulama veya araştı lardan ve gelişmelerin diğer kişilere veya meslek kesiminim tününe ulaştırılması, aktarılma!

çoğunlukla mümkün olamamakta!

Hele buna bazı ekonomik çıkar ı nedenler de eklenirse; bazı meslel dallarında görüldüğü gibi; değil A tarılması; bir meslek sırr hassasiyetle saklanılması dahî i konusu olabilir.

— Bu nedenlerle tüm mimarlar değindiğimiz şekilde, belirli konularda!

manlaşmaları; kanımızca arzu bir çözüm tarzı değildir. Aslında I meselenin değişik çözümleri bulunabl Örneğin tip veya inşaat mühendisliği â larında; genellikle teorik gelişmeler versite ve benzeri diğer araştırma rumlarında çalışan uzmanlarca yapılmak- ta veya yürütülmektedir. Bilginin meslek adamlarına iletilmesinde bazı cikme ve aksamalar olmakla beraber; j gün uygulama yapan, meslek ic doktor veya mühendislere yeterince | gi ve yenilikler aktarabilmektedir.

Zira bazı mesleklerde olduğu gibi I»

mesleklerde de uygulama standardı, a tırmaların oldukça yakınında gelişmek dir:

— Yalnız hemen işaret edelim l bütün meslek dallarında, bilgi hacmi her.

nekadar artmış ise de uygulamada | nan kişiler için gerekli olan bilgi st bugün dünkünden, çok daha geniş, ıl ğildir! Aslında, mühim olan husus bl|

nin donmaması ve, bilgi ufkûnun g meşine paralel genişlemesidir. y

— Yazımızı bitirirken, tekrar işaret

etmek isterim ki; kanımca mimi

sen alınmasında payı bulunduğu kararla

rın döküm ve analizi bize, bugün bir n

marın sahip olması gereken nitelik vej

gileri büyük ölçüde verecek ve

gun bir yetişmenin esaslarını; daha dıj

rusu araç-amaç ilişkisini, saptamağa y

dımcı olacaktır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Web sunucusu üzerinden çalışan CBS modeli, birbirinden bağımsız çalışma prensibine sahip altı farklı yazılım teknolojisinin etkileşimli hale getirilmesi ile

Çağrı Başlığı Ulusal Elektronik Kripto Anahtar Dağıtım Sistemi Geliştirilmesi (EKADAS-II) Projesi Çağrı Amacı.. • EKADAS'ın, DEKMS (DACAN Electronic Key

Hayvanın önceden mevcut fakat bilinemeyen hastalığında (örneğin, hayvan hasta ise ve bu hastalık sonucu sakat kalırsa) satıcı bundan sorumlu olmaktadır .Yargıtay da,

Türkçe Adı Bilgi teknolojisi – Güvenlik teknikleri – Bilgi güvenliği yönetim sistemleri – Telekomünikasyon kuruluşları için ISO/IEC 27002 standardını temel alan

burada amaç yapı konusunda poli-teknis- yenler yetiştirmek yerine; öğrencilere bir mimarî uygulama için gerekli ve kaçınıl- maz olan bilgi ve olanakları kazandırmak

Oysa TÜBİTAK'ın alanlarından biri olan bilim tekno- lojileri politikalarına baktığunız za- ma n bu, bütün dünyada çok fak- törlü bir sistemdir.. Bunun içinde

Bu dersin amacı, öğrencilere görsel okuma ve estetik konusunda bilgi vermek, bu kavramların bakış açılarına kazandırdıkları konusunda farkındalık

Bir konu daha var dikkatimizi çeken, “hazine arazisi üzerine kaçak yap ı yapanlara devlet elektrik götürüyormuş, su götürüyormuş…” bu devleti siz temsil etmiyor