Doğada üstünlük kurmaya yönelen bir arayış, insan ile insanın içinde yaşadığı çevresi arasında var olagelen uyumu bozmuştur.
Bilimin olanaklarına bürünen insan, kendini yeterince güçlü gördüğü zaman, doğayı sınırsızca kullanmaya, hatta sömürmeye başlamıştır.
İnsanoğlu, uzun süre doğaya verdiği zararlardan habersiz yaşamıştır.
20. Yüz Yılın sonunda İnsanoğlu kendini
evrenin sahibi sanırken, günün birinde doğaya
boyun
eğmesinin, doğa ile uzlaşmasının
kaçınılmaz
olduğunu
öğrenmek
zorunda
kalmıştır.
Çevre sorunları,bu çerçeve içinde belirlenen
insan-doğa
ilişkilerinden,
daha
açık
bir
anlatımla, insanın çevresini kendi çıkarlarına
uygun
duruma
dönüştürmesinden
kaynaklanmaktadır.
Çevre sorunları birden bire ortaya
çıkmamış, zaman içinde birikerek varlığın
duyurmuştur.
Çevrenin kirlenmesi ya da bozulması,
çevreyi oluşturan öğelerin bu süreç içinde
giderek niteliğinin değişmesi, değerinin
yitmesidir.
İNSAN- ÇEVRE İLİŞKİSİ
İnsan faaliyetleri sonucunda çevreye verilen
zararlar, doğanın kendini yenileyebilme yeteneği
sayesinde başlangıçta fark edilememiş, hatta
çevrenin zamanla bu kirliliği yok edeceği kanısı
yaygınlaşmıştır.
Çevreye bırakılan kirliliğin nicel ve nitel olarak
artması, çevrenin kendini yenileyebilme
yeteneğinin çok üstüne çıkmış, çevre hızla
bozulmaya başlamıştır.
Hava, su, toprak kirlenmesiyle başlayıp, bitki
örtüsü ve hayvan topluluklarının yok olmasına
kadar uzanan çevre sorunları, en azından
sorunlarla karşılaşanlarda belli bir gelecek
kaygısı uyandırmıştır.
Temel
bilimlerde
kaydedilen
hızlı
gelişmelerden bu yana, insan ilk kez yine
doğadan korkmaya, evrenin sırrını yeterince
çözmediği yada yanlış çözdüğünü anlamaya
başlamıştır.
Çevreden yararlanmanın ekonomik yönü
Doğal kaynakların sınırlı olması
Hızlı nüfus artışı
20.YY da kente göçün hızlanması
Sanayileşme
Entansif tarım
Kaynakların amaç dışı kullanımı
ÇEVRE SORUNLARININ
NEDENLERİ
ÇEVRENİN İLGİ ALANLARI
nüfus,
hammadde kaynakları,
enerji,
toprak,
beslenme,
hava ve
TANIM
İnsan faaliyetleri ve canlı varlıklar üzerinde
hemen yada bir süre içinde
dolaylı yada dolaysız etkide bulunabilecek
fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal
etkenlerin
ÇEVRE KİRLİLİĞİ
Organizmaların yaşayabildiği canlı ve cansız doğa parçası insanın çevresini oluşturmaktadır. Günümüzde çevre kavramının merkezinde insan yer almakta, diğer bir değişle çevre insan biyosferi olarak değerlendirilmektedir.
Bu sistem içinde, herhangi bir etki ile flora ve fauna ile ilgili olarak meydana gelen değişikliklerin tümü sonuçta insanı etkilemektedir.
Çevreyi oluşturan temel unsurlardan hava, su ve topakta doğal koşullarda ekolojik bir denge bulunmaktadır.
Bu denge sonucu canlılar normal gelişim süreçlerini bir aksaklık göstermeden bu ortamlarda devam ettirebilirler.
Bu ortamlar için yabancı olan maddelerle ortamda bulunup ta konsantrasyonları alışılmış değerlerin üzerine çıkan maddeler belirli sınırlardan sonra “kirletici” olarak nitelendirilirler
Çevresi ile ekolojik uyumda bulunmayan tek canlı varlık insandır.
İnsanların ekonomi kavramları çoğu kez doğanın sömürüsüne dayandırılmaktadır.
Bu sömürü zamanla öyle ilerlemektedir ki, doğa regüle edici görevini yapamaz hale gelmektedir.
Sonuçta, ekolojik denge bozulmuş, sorunlu doğa parçaları ortaya çıkmaktadır.
Politika Kavramı
Politika, bir amaca ulaşmak için var olan yollar arasında bir tercih yapmaktır.
Bir diğer tanıma göre de politika bir politik güç tarafından belli alanlarda izlenecek stratejinin seçimidir.
Var olan hukuk düzeni içerisinde belli kurum ve organlara yetki verilmesiyle ortaya çıkan politik güç, belli yetkilerle donatılmıştır
Politika Kavram
Devlet politikası,
devletin aldığı toplumsal yaşamı
düzenleyici, şekillendirici, yada işleyişi
üzerinde herhangi bir değişiklik yaratıcı
önlemlerin, engelleme, kısıtlama ve
Uluslararası politikalar anlaşmalarla oluşturulmuş uluslararası örgütlerce belirlenir.
Uluslararası örgütlerin işlevi,üye devletlerin yerine geçmeden, belirli konularda onların arasında işbirliği sağlamaktır.
Uluslararası örgütlere bir yetki devri sözkonusu olmadığından,
bu örgütlere üye olan devletler bu işbirliği kapsamında politikalarını yönlendirip
yönlendirmemeye kendi ulusal çıkarlarını göz önüne alarak karar verirler
Politika Kavramı
Eğer uluslararası politika kararlarına
uyulmazsa, o üye ülkeye konunun
özelliğine göre yaptırım da uygulandığı
olur. Bu yaptırımlar üye ülkenin kimi
çıkarlarına ters düşse bile, ulusal açıdan
görülen gerek üzerine gene de o
uluslararası politika uygulamalarına
katılmayabilirler.
Uluslarüstü politika kararları ise uluslarüstü örgütlerce alınır.
Uluslarüstü kararlar bu örgütü oluşturan üye ülkelerin uymak zorunda olduğu kararlardır.
Ulusal hükümetler bazı konulardaki karar alma
yetkilerini, üyesi oldukları örgüte devretmektedirler. Bu örgütün yetki devri yapılan konuda aldığı
kararlar hem üye devletleri, hem yurttaşlarını doğrudan bağlamaktadır.
Politika Kavramı
Üye devletler kararların alınmasına
katkıda bulunmakla beraber,
devlet temsilcisi olmayan kişilerin
oluşturduğu organlar da bu karar
sürecine belli aşamalarda katılabilirler
kararlarda her zaman oybirliği
aranmadığı için üye devletler bazen kendi
çıkarlarına ters düşecek kararları da
ÇEVRE POLİTİKASININ AMAÇLARI
Bireylerin
sağlıklı
bir
çevrede
yaşamalarının sağlanması,
Toplumun
sahip
bulunduğu
çevre
değerlerinin korunması ve geliştirilmesi
Çevre
politikalarının
uygulanmasını
gerekli
kılan
yükün
paylaşılmasında
toplumsal adalet ilkesine uygunluğun
sağlanmasıdır.
ÇEVRE POLİTİKASININ AŞAMALARI
1.Teşhis:Çevre politikalarının belirlenmesinin ve uygulanmasının temel koşulu, tanılanma yani teşhistir. Bu aşamada, toplumun çevreye vermekte olduğu değerin ölçülmesi önem taşır. Halkın değer yargıları, politikaların yöneldiği hedeflerin belirlenmesi için birer araçtır.
2.Müdahale Yönteminin Seçimi:Çeşitli müdahale (karışma-düzenleme) yöntemlerinin incelenmesi, karşılaştırılması ve aralarından en uygun görülenlerin seçilmesi gelir.
3.Uygulama: Genel olarak belirlenen politikaların, karar mekanizması içinde uygulanmasının sağlanmasıdır.
YÖNTEM AÇISINDAN ÇP
1. ONARIMCI POLİTİKALAR: Karşılaşılan sorunlara bir tepki olarak ortaya konur.Bunlar, çevre üzerindeki
zararlı sonuçlar ortaya çıktıktan, verilebilecek zararlar verildikten ve çoğu kez de dönülemeyecek noktalara varıldığında, bu etkilerin giderilmesini amaçlayan
politikalardır
2- ÖNLEYİCİ POLİTİKALAR: Çevreye henüz zarar verilmeden, gelecekteki olası gelişmeler hesaba
katılarak, doğal ve insan elinden çıkmış çevrenin ve insan yaşamının zarar görmesini önlemek oluşturur. Bu politikalara önleyici politikalar denmesinin de
nedeni budur. Bu yöntemin topluma maliyeti, onarımcı politikalarda olduğu ölçüde yüksek değildir.