• Sonuç bulunamadı

Ütopyalar Toplantısı 14 yıldır Y

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ütopyalar Toplantısı 14 yıldır Y"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Toplantıların en önemli özelliği, imece yöntemi ile gerçekleştiriliyor olması. Bu alışılmadık bir yöntem, ama pek de yabancısı değiliz; dergilerimizi, gazetelerimizi bu şekilde çıkarmıyor muyuz? 'Sponsor' dedikleri bir parasal

destekçiye bağlı kalmadan toplantı yapmanın, gazete çıkarmanın yeryüzünde hâlâ uygulanıyor olmasının kendisi bile 'ütopik' değil mi, yeterince...

Ütopyalar Toplantısı 14 yıldır Y. Savaş Emek'in koordinasyonunda gerçekleştiriliyor. Ekolojistlerle bilimcilerin verimli tartışma konularını yazılı ortamdan sözlü ortama taşımaları ile başlamış. Toplantı mekanı, Datça'dan, Karaburun'a taşınmış; zorlu coğrafyaları aşarak gelen katılımcı topluluğu, sermayesiz bu iş olmaz diyenlere inat 14 yıldır imece usulü kotarmaya devam ediyorlar. Bu yılki Ütopyalar Toplantısı'mnfarklılığı ise Bilim ve Gelecek

dergisinin önderliğinde gerçekleştiriliyor olması. Programı incelediğimizde görüyoruz ki dergi çevresinde bulunan pek çok yazar "Doğu'da da ütopya olur mu?" diyenlere inat ilgi çekici sunuşlarla Ütopyalar Toplantısı'nı zenginleştiriyor.

Kimler yok ki? Muazzez İlmiye çığ, Sait Maden, Aldeddin Şenel, Bilge Umar, Muhsine Helimoğlu Yavuz, Bilgin Saydam, Hasan Aydın, Ömer Tuncer, Onay Sözer, Melih Baş, Metin Kayaoğlu, vd. Savaş Emek'ten bu biricik toplantının çıkış öyküsünü dinledik.

» Ütopyalar Toplantısı fikri nereden çıktı?

Bu toplantıların ilginç bir öyküsü var. Hani derler ya, "Her şey bir sonbahar sabahı başladı" diye, onun gibi.

Gerçekten de her şey 17-20 Eylül 1991 tarihlerinde Ankara'da yapılan I. Çevre Şurası'nda başladı. Hem de nasıl bir mekânda biliyor musun, Hilton Oteli'nin bir odasında. Nasıl ilginç değil mi?

Çevre Şûrası toplanmış; Özal döneminin bir icraatı, lüks oteller, lüks yemekler, o sıralar benim işim gücüm de yok, param da. Neyse. Hilton'da ağırlanıyoruz.. Ekoloji ile ilgilenen arkadaşlar Şura'da birbirimizi arayıp buluyoruz. Melih Baş, beni, çevre konularıyla ilgilenen Ender Helvacıoğlu ile tanıştırdı. Biz hepimiz Ekonomi Komisyonu'nda görev aldık, tek tek edemiz sınırlı olur, topluca olalım dedik. Komisyonda neredeyse çoğunluk bizde; vali muavinleri var, ekonomi hocaları var, ama biz iki günlük toplantının neredeyse tamamını, kendi aramızda yaptığımız tartışmalarla geçirdik. Tartışma konumuz: Endüstriyalizm. Tabii, bütün komisyonların raporları okundu, oylandı Genel Kurul'da, bizimkisi okunmadı...

Tanışıklığımız ve tartışmalarımız böylece başlamış oldu. O tartışmalar sırasında, iki soru çıktı karşımıza:

"Kaldıracımız ne olacak?" ve "Bizim Ütopyamız nedir?"

Özellikle ütopya konusu üzerinde yoğunlaştık, bir dizi ön toplantı gerçekleştirdikten sonra böyle bir toplantı yapmaya karar verdik. İlk toplantımız 1994 yılında Datça'da yapıldı. Dadya Dost diye bir yerde, yaklaşık 200 kişilik bir katılımla toplantılar başladı.

»İlk toplantının konuşmaları istenilen düzeyi tutturabildi mi?

İlk olduğu için, açıkçası biraz da çekindik, insanlar gelip atıp tutmasın diye, ana konumuzu "Verili Ütopyalar" olarak belirledik. Konuşmacılar, daha önceden bilgilenip, hazırlandıkları bir kitabı anlatıyorlar. Tartışmalar bu çerçevede yapılıyor. Mülksüzler, Yarın, Ekotopya, Bolo Bolo... Sonuç, iki yüze yakın insan, ilk kez böyle bir toplantıda bir araya gelip, gece gündüz tartıştılar. Bir gazetecinin, Hürriyet'de toplantıyla ilgili yayınladığı yazı dizisinden başlığı

aktararak özetleyeyim istersen: "Yeşiller çamaşır Makinesini tartıştılar". Evet, bir anlamda, hem biz tartışageldi-ğimiz bir sorunu, konunun tüm taraflarıyla konuşmayı hedeflemiştik, hem de "ütopya"yı yeniden gündeme getiriyorduk.

Toplantı hazırlık metinlerimizde vurguladığımız gibi, insanlarımıza ütopyayı unutturuyorlar, ütopya diye bireysel hayalleri yutturuyorlar. Bugün sokağa çıkıp yoldan geçen az çok okumuş yazmış birine sorsan, "Ütopyan nedir?" diye, sayacağı ev, araba, yazlık, eş, vb'dir. Yine ilk toplantının çağrı metninden: "Ütopyanız yoksa eğer, sabahları erken kalkmanıza da gerek yok".

» Katılımcı kitleyi nasıl tarif edebiliriz? Müdavimleri mi var, yoksa her yıl yenilenen bir topluluk mu?

Her toplantıda ısrarla, ele aldığımız konuya ilişkin olabildiğince tüm tarafların katılımını esas alıyoruz. Sosyalistler,

(2)

yeşiller, ekolojistler, anarşistler, feminisüer, daha sayayım mı? Eko-sosyalisder, eko-feministler...

Öncelikle şunu söyleyeyim, katılım, birçok nedene bağlı olarak değişebiliyor. Tabii ki en önce seçilen konu, konuklara bağlı. Son yıllarda 250 kişinin altına pek düşmedik.

Seçilen konu ve konuşmacılar da çok önemli, çünkü bakıyorsun, hafta arası, normalde o kadar çok katılımcı olmaması gerekir, ama öyle değil, konuşmacıyı biliyorlarsa, katılım da o ölçüde artıyor. Günübirlik katılımlar var, iki üç günlük katılımlar var, hatta, önceki yıl, gazetede okumuşlar, sadece ilk günkü geziye katılmak için gelenler bile oldu.

Her yıl yeni insanlarla tanışıyoruz, bunların bir kısmı kalıcı oluyor ve gelecek yıla ilişkin, yazıyor, çiziyor, öneriler geliştiriyor (ki bunun için bildiğin gibi internet üzerinde iki yazışma grubu var, birisi her yıl adı değişmekte olan toplantı hazırlıklarına yönelik utopya-14@yahoogroups.com, diğeri ise daha geniş katılımlı

utopyacilar@yahoogroups.com) bir de yukarıda da değindiğim gibi seçilen konuyla ilgili olarak değişen her yıl yenilenen bir katılımcı grubu var.

»Toplantı mekânları Datça ve daha sonra Karaburun. Ütopya'ya yakışıyor doğrusu. Yine de neden Karaburun'da diye çok var...

Toplantı yeri ararken, seçeneklerimiz, tabii ki bildiklerimizle sınırlı olarak, Datça, Assos ve Karaburun'du. Hazırlıklar sırasında daha ilginç yerler de gündeme geldi. Ama birinci olarak "ütopya"ya yakışan coğrafyalar arıyorduk; ikinci olarak, gelen katılımcılar açısından "her keseye uygun konaklama ve yeme-içme" imkânlarının olmasına dikkat ediyorduk... Öğrencileri, işsizleri, zar zor geçinenleri düşünmek zorundaydık. Dikkat edersen, hem Datça, hem de Karaburun bu önceliklerimize çok uyuyor. Tek bir yere mahkûm olmadan rahadıkla konaklayabilir, çadır kurabilir, karnını doyurabilirsin buralarda.

Karaburun da tıpkı Datça gibi, geniş bir alana yayılmış, adı üstünde bir yarımadanın burnu. Katılımcılara, eğer biraz çaba gösterir-Ierse, geniş imkânlar sunuyor. Önce temiz bir deniz, bol balık. Dağlar, odar, zeytin... Zeytinyağı, kapari, kekik, kaya koruğu... Saymakla bitmez.. çok büyük oranda bozulmamış bir doğa, genellikle kendi kendine yeten bir toplumsal yapı. Daha ne olsun!

» Sponsorsuz, bunca yıl bu işin nasıl altından kalktınız?

Bizim toplantılarımızın en önemli özelliği, imece yöntemi ile gerçekleştiriliyor olması. Yani herkes elini cebine atıyor, para topluyor, toplantıların masrafları bu şekilde karşılanıyor. Konuşmacı da para veriyor, izleyici de. Bu alışılmadık bir yöntem, ama düşündüğümüzde pek de yabancısı olduğumuz bir yöntem değil, dergilerimizi,

gazetelerimizi de bu yöntemle çıkarmıyor muyuz? Yani gazeteye de hem yazı yazıyor hem de üstüne para vermiyor muyuz? "Sponsor" dedikleri bir parasal destekçiye bağlı kalmadan toplantı yapmanın, dergi çıkarmanın yöntemini yeryüzünde hâlâ uygulayabiliyor olmamızın kendisi bile "ütopik" değil mi, yeterince...

Ütopyalar Toplantısı Gençlik Kampı

Bu yıl Ütopyalar Toplantısı'nda, gençlerin 'daha geniş katılımını sağlamak için bir gençlik kampı da düzenleniyor.

Belediye tarafından tahsis edilmiş kamp alanında gerçekleşecek kamp, etkinliğe katılmak isteyen gençlerin barınma, yemek gibi ihtiyaçlarının mümkün olan en az maliyetle gerçekleştirilmesini ve Ütopyalar Toplantısı'nın genel

programının dışında gençliğe özgü ek bir program düzenlenmesini hedefliyor. Genelde üniversite öğrencilerinin katılacağı kamp süresince toplantı eddnliklerine katılmanın dışında geziler ve film gösterimleri de düzenlenecek.

Kamp organizasyonu ile ilgili bilgi almak için ankara@biIimvegelecek.com.tr adresinden iletişim kurulabilir.

RUKEN KIZIL ER 15/06/2007 Birgün

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Salâh Birsel, sonraki yıllarda Hasan Tanrıkut’un bu düşüncelerinden uzaklaşarak maddeci görüşü benimsediği- ni ve doktora çalışmasını da bu düşünce

Dünyanın hangi ülkesinde bir icat yapılsa ya ilk bu şehirde insanların hizmetine sunulur yahut başka diyarlarda kıymeti bi- linmediği için dönüp dolaşıp bu şehre

Yazar metinlerini çoğunlukla beklenmeyen, şaşırtıcı bir sonla bitir- diği için, okuyucu hemen her metnin bitiminde, bu kendi başına kalaka- lışı yaşıyor.. Her

Her ne kadar evre 1 grubundaki hastalarda etkili bir tedavi olarak görülse de Val30Met mutasyonuna sahip, geç dönem hastaların ağırlıklı olduğu bir çalışmada,

taraf ından sayaç bağlantı yerleri tip projeleri verilecek ve müteahhitler tarafından bina sıhhi tesisat projesi kapsamında idaremize sunulacak projeleri idaremiz

Dolay ısıyla, Türkiye Tohumcular Birliği'ni oluşturan firmalar da ister yerli ister yabancı olsunlar dünya piyasasına egemen olan firmalar ın belirlediği fiyat ve

Anadolu Kardiyoloji Dergisi’nden en büyük flikâyet konusu olan kabul ve bas›m aflamas›ndaki gecikmenin, uygun hakem bulmadaki sorunlar ve editör seviyesindeki a¤›r ifl