• Sonuç bulunamadı

Yeni bir y

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yeni bir y"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yeni bir yılın başlarında, AGOS'daki son yazısında "Muhtemelen 2007 benim açımdan daha da zor bir yıl olacak. Yargılanmalar sürecek, yenileri başlayacak. Kim bilir daha ne gibi haksızlıklarla karşı karşıya kalacağım" demişti Hrant Dink. Kendisine yaşatılan psikolojik işkenceye rağmen, yine de bu ülkede insanların güvercinlere

dokunmayacağını söylerken hâlâ insanlığa inançlı, hâlâ zalime karşı iyimserdi.

Elbette şeytan okuduğumuzdan çok daha hızlı yazdı yine. 19 Ocak 2007 günü vurdular Hrant'ı. Dostumuzu, canımızı, hakikat anlatıcımızı aramızdan aldılar. çoğumuz, onun kendini sabırla insanlara anlatmak için kaleme aldığı bu son haykırışını, ancak katledilişinin hemen sonrasında okuduk. Onu kuşatan cenderenin farkındaydık, asla onuruna yediremediği "Türk düşmanı" yaftasını ona yapıştırmak için gösterilen çabayı an be an izliyorduk, hepimiz bu sürek avının sonucunun ne olacağı konusunda tedirgindik. Fakat tüm bunlara rağmen kendimizi göz göre göre, göstere göstere işlenen bir cinayetin pasif seyircileri olarak bulmaktan şaşkındık.

Tüm bunları yaşayalı tam bir yıl oldu.

Hrant haklı çıktı. 2007 gerçekten çok zor geçti. Hrant sadece bir insana yapılacak en vahşi ve geri döndürülemez haksızlıkla karşı karşıya kalmadı. Ölümünün acısına, bu korkunç hikâyeyi planlayanlardaki, gerçekleştirenlerdeki, alkış tutanlardaki akıl almaz küstahlığın dehşeti karıştı. "Bir insan kaç defa öldürülebilir" sorusunu defalarca kendimize sorduğumuz boğucu bir nefret iklimi içinde nefes almaya çalıştık 2007 boyunca. Bu cinayete giden yolu açan yargılamalar sürdü. Eklenen yeni davalarla, alınan yeni yargı kararlarıyla Hrant'a yaşatılan işkence tüm toplumu hedef alan bir psikolojik harekâta dönüştürüldü.

Bir sene boyunca toplumsal cinnetin boyutu karşısında her defasında yeniden şaşkınlığa düşmemize, utanç ve isyanla sarsılmamıza yol açan neler yaşamadık ki?

Cinayeti önlemekten mesul kişilerin, sorumluluğu milliyetçi duygulara atmasına şahit olduk. Ermeni'yi öldürdüğü için gururlu cinayet zanlısının bu devletin görevlilerince nasıl el üstünde tutulduğunu gördük, arkasında Türk bayrağı ile çekilen fotoğraflarına baktık. Hrant Dink'in kendi cinayetinin içinde olduğuna dair komplo teorilerini, "Hepimiz Hrant'ız, Hepimiz Ermeniyiz" sloganının dile getiriliş nedeninden farklı yüzlerce tuhaf anlamını öğrendik. Bir genç kızın babasının ölümünden sonra ağzından çıkan lafları bile tartışma konusu yapabilen insanlarla karşılaştık. Cenazede kalabalığın çok görünmesi için ne gibi oyunlar çevrildiğine ilişkin dâhiyane açıklamaları duyduk. Beyaz bere satışlarının patladığı haberini aldık. Stadyumlarda açılan pankartları gördük. "Türkiye bir düşmanını kaybetti" başlıklı yazıları okuduk. Cinayeti öven yüzlerce video izledik, Yasinlerin Karadeniz'de bitmeyeceğini müjdeleyen şarkıları dinledik. Sanıkların mahkeme önlerine, üzerlerinde "ya sev ya terk et" yazan araçlarla getirilişine tanıklık ettik.

Her örnekte Hrant Dink'e bir kurşun daha sıkıldığını hissettik. Ölümün zalimlerin nefretini azaltmadığını, aksine toplumsal histerinin katlanarak büyüdüğünü fark ettik. Bunlara sessizce göğüs germeye, acımızı nefrete

dönüştürmemeye çalıştık. Elimizdeki yegâne aracın bebekleri katile dönüştüren karanlık süreci sorgulamak olduğuna inandık.

O yüzden adalete güvenmek istedik. Bu davanın mağduru ve takipçileri olarak inançla ve sabırla adalet talep ettik. Bir sene boyunca soruşturma ile ilgili olarak ortaya çıkan her bilgide mağdurun değil suçlunun tarafında olan, bu karanlığı besleyen bir sistem ile yüzleştik.

Derin karanlık kuyu

Cinayetin işleneceğinin defalarca haber verildiğini, ama kimsenin Hrant Dink'i Valiliğe çağırıp "uyarılması" dışında bir önlem almaya gerek duymadığını öğrendik. Polis tarafından dinlenen, polise ihbar edilen zanlıların eylemini durdurmak için kimsenin kılını kıpırdatmamış olması karşısında ezildik. Zanlılardan biri polis muhbiri çıktı, bir emniyet görevlisi ile bu zanlı arasında cinayetin hemen sonrasında yapılan, suikastin en ince ayrıntısına kadar planlanmış olduğunu kanıtlayan telefon görüşmesinin kayıtları yayınlandı. Zanlılara "yere düşen bayrağı kaldırma

(2)

görevi veren" emniyet görevlilerinin varlığından haberdar olundu. Ortaya çıkan her delil bu karanlık kuyunun ne kadar derin olduğunu bir kez daha kanıtladı.

Davanın aydınlatılması, sağlıklı bir yargılamanın yapılması, azmettiricilerin bulunması mücadelesinde her gün yeni bir engelle karşılaştık. Delillerin işaret ettiği görevlilerin soruşturulmasına gerek dahi olmadığı açıklandı bize. Hatta cinayet içinde adı geçen bazı görevlilerin terfi edildiğini bile duyduk. Geliyorum diyen, herkesin olacağını bildiği bir cinayetin işlenmesinde kimsenin bir ihmali olmadığına ikna edilmek istendik. Adaletin tecelli etmesi, soruşturmanın derinleştirilmesi için devletin en tepedeki kurumlarına yaptığımız başvurulara uzun bir süre sonra, neredeyse

gönülsüzce cevap alabildik. Bu cinayetteki rolü tartışılmaz 301. madde ile ilgili verilen hiçbir sözün tutulmaması karşısında sabırla bekledik.

Bir sene içinde yaşadığımız tüm bu olumsuzluklara rağmen hâlâ sabırla ve inatla adalete güvenmek istiyoruz. İçinde yaşadığımız cehennemin kader olmadığına inanıyoruz. Tıpkı Hrant Dink gibi cehennemi cennete çevirme çabasından vazgeçmiyoruz. 19 Ocak'ın bir ayıbın utanç verici tarihi değil, aydınlık bir Türkiye'nin miladı olmasını istiyoruz. Bunu gerçekleştirmek için ihtiyaç duyulanın, Türkiye'deki suç ortamının işbirlikçisi olmayı reddeden sessiz kitlelerin

kararlılığı olduğunu görüyoruz.

Bizler bu ülkenin yurttaşları olarak, güvercin tedirginliğinde, gerçek failleri bulunmamış suikastlarla birarada yaşamaya alışmayı reddediyoruz. Bu akılalmaz cinayetten nefret üretmeyen onurlu kalabalıklar olarak, bebeklerden katil yaratan karanlığa ışık düşürmek için, ülkemizin aydınlık geleceğine sahip çıkmak için, büyük acımızın yükünü birlikte taşımak için, adalet için, barış için, kardeşlik için, Hrant Dink davasının mağdurları ve takipçileri olarak 19 Ocak Cumartesi günü yeniden buluşuyoruz.

Tam bir yıl sonra bir kez daha vicdanların korku ve nefret ile susturulamayacağını kanıtlamak için din, dil, ırk, cinsiyet, siyasi görüş farkı gözetmeden, halkların kardeşliğine inanan tüm yurttaşlar yanyana geliyoruz.

Bu dava hepimizin davası diyen herkesin 19 Ocak günü AGOS'un önünde olacağını biliyoruz. 14.9.2007 Radikal İki

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu bağlamda Gölcük Yazlık mahallesinde yer alan, Roma dönemine ait olduğu düşünülen tarihsel miras niteliğinde olan Roma Ilıca Yapısı ve Hamamı'nı etkilemeyecek

Yeni medya ortamında nefret söylemi, nefret siteleri, haber siteleri, okur yorumları, elektronik nefret postaları, forumlar, tarayıcı ve dijital oyunlar ve

Maske tasarımlarına yeni yaklaşımlar Bir anda hayatımızın merkezine yerleşen maskeler, ister istemez farklı tasarım okullarında öğrenci projeleri, profesyonel

İç Asya, Anadolu ve Mezopotamya kültür geleneklerinin buluşma noktası, aynı zamanda doğu Hıristiyanlığının ilk büyük merkezlerinden biri olarak, bilim ve kültürel

Söz konusu açıklamada sadece 2012 yılında söz konusu yasan ın çıktığı 18 Mayıs’tan Kasım ayına kadar satılan tarım topraklarının büyüklüğü ise yaklaşık 6 milyon

Köknel, “Böyle bir ödülü Üsküdar Üniversitesi tarafından almış olmam benim için ayrıca bir mutluluk, gurur ve onur kaynağı oluyor çünkü 40 yıldır

Resonant (ahenk yaratan) liderlik; duygusal zeka seviyesi yüksek, çevresiyle uyumlu, güçlü ve güvene dayalı ilişkiler kurabilen, sadece kendi duygularını değil,

Bafllang›çta bu yeni hücreleri de dendritik hücre zanneden araflt›r- mac›lar, sonradan farketmifller ki hücre, yap› ba- k›m›ndan hem öldürücü hem de dendritik hüc-