• Sonuç bulunamadı

Lopresor SR 200 mg Divitab

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Lopresor SR 200 mg Divitab"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Lopresor SR 200 mg Divitab

FORMÜLÜ

Bir sürekli salıveren bölünebilir tablet (SR Divitab) 200 mg metoprolol tartarat içerir.

Yardımcı maddeler: sarı demir oksit, titanyum dioksit.

FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ Farmakodinamik özellikleri

Metoprolol kardiyoselektif bir beta-blokerdir, yani başlıca bronşlarda ve periferik damarlarda bulunan β2-reseptörlerini etkilemek için gereken dozdan daha düşük dozlarda, esas olarak kalpte bulunan β1-reseptörlerini etkiler. Metoprololün hem membran stabilize edici etkisi hem de parsiyel agonist etkisi (intrinsik sempatomimetik aktivite) yoktur.

Katekolaminlerin kalp üzerine olan uyarıcı etkilerini metoprolol azaltır veya inhibe eder. Bunun sonucunda kalp atım hızı, kardiyak kontraktilite ve kalp debisi azalır.

Metoprolol hem ayakta, hem de yatar vaziyette iken yükselmiş kan basıncını düşürür.

Kan basıncında egzersize karşı cevap olarak oluşan artışları da azaltır. Metoprolol ile tedavinin başlangıcında periferik damar direncinde bir artış olur; uzun süreli tedavi sırasında bu normale döner veya bazı vakalarda azalır. Diğer tüm beta blokerlerde olduğu gibi, metoprololün antihipertansif etki mekanizması tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak, metoprolol ile kan basıncında uzun süreli görülen azalma total periferal rezistansta bu kademeli azalmayla paralellik göstermektedir.

Angina pektorisli hastalarda, metoprolol iskemik olayların şiddet ve sıklığını azaltır ve fiziksel çalışma kapasitesini artırır. Bu yararlı etkiler kalp atımı veya miyokardiyal kontraktilitede azalma sonucu miyokardiyal oksijen isteğinde azalmaya bağlı olabilir.

Supraventriküler taşikardi veya atriyum fibrilasyonunda, ventriküler ekstrasistollerin veya diğer ventriküler aritmilerin varlığında, metoprololün kalp atım hızı üzerine düzenleyici bir etkisi vardır. Antiaritmik etkisi, başlıca pacemaker hücrelerinin otomatikliğinin inhibisyonuna ve atriyoventriküler kondüksiyon zamanının uzamasına bağlıdır.

Miyokard enfarktüsü olduğu şüphe edilen veya teyid edilen hastalarda, metoprolol mortaliteyi azaltır. Bu etki, infarktın büyüklüğünün sınırlanmasına olduğu kadar, şiddetli ventriküler aritmilerin sıklığının azalmasına da bağlanabilir. Metoprololün fatal olmayan miyokard enfarktüsünün tekrarlama sıklığını da azalttığı gösterilmiştir.

Beta-bloker etkisi sayesinde, metoprolol palpitasyonlu fonksiyonel kalp hastalıklarının tedavisi, migren profilaksisi ve hipertiroidizmde yardımcı bir ilaç olarak kullanım için uygundur.

Metoprolol ile uzun süreli tedavi insülin hassasiyetini azaltabilir. Ancak metoprolol, insülin salınmasını ve karbonhidrat metabolizmasını selektif olmayan beta- blokerlerden daha az etkiler.

Kısa süreli çalışmalarda metoprololün kan lipid profilini değiştirebileceği gösterilmiştir.

Trigliseridlerde bir artışa ve serbest yağ asitlerinde azalmaya neden olabilir ve bazı vakalarda HDL fraksiyonunda selektif olmayan beta-blokerler ile gözlenenden daha

(2)

az olan küçük azalmalar gözlenmiştir. Birkaç yıl süren uzun süreli bir çalışmada, kolesterol düzeylerinin azaldığı görülmüştür.

Farmakokinetik özellikleri

Emilim ve plazma konsantrasyonları

Metoprolol bağırsağın tüm kısımlarından emilir. Lopresor SR tabletlerden emilim Lopresor 100 mg tablete oranla daha yavaştır, ancak metoprololün biyoyararlanımı benzerdir. SR tabletlerin alınmasından yaklaşık 4-5 saat sonra kanda doruk plazma konsantrasyonlarına ulaşılır. Metoprololün plazma konsantrasyonları 50-200 mg doz aralığında hemen hemen dozla orantılı olarak artar. Yoğun ilk geçiş metabolizması nedeniyle metoprololün oral tek dozunun ancak yaklaşık %50’si sistemik dolaşıma ulaşır. Oksidatif metabolizmadaki genetik farklılıktan dolayı presistemik eliminasyonun süresi kişiden kişiye değişiklik gösterir. Plazma profilleri kişiler arasında geniş değişkenlik göstermesine rağmen aynı kişide tekrarlanabilir.

Tekrarlanan uygulamalardan sonra dozun sistemik dolaşıma ulaşan miktarı tek dozdan sonra dolaşıma geçen miktardan % 40 fazladır (bu da yaklaşık %70’dir). Bu, ilk-geçiş metabolizmasının kısmi doygunluğuna veya hepatik kan akışında azalma sonucu azalan klirense bağlıdır. Besinlerle birlikte alınması oral tek dozun sistemik dolaşıma geçen miktarını % 20-40 oranında artırabilir.

Dağılım ve biyotransformasyon

Metoprolol hızla 3.2 ila 5.6 L/kg dağılım hacminde dağılır. Yarı-ömrü doza bağımlı olmayıp tekrarlanan dozla değişmez. Plazmadaki metoprololün yaklaşık %10’u proteinlere bağlanır. Metoprolol plasentayı geçer ve anne sütünde bulunur (bkz. Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanımı). Hipertansiyonu olan hastalarda serebrospinal sıvıdaki metoprolol konsantrasyonları plazmadaki ile benzerdir.

Metoprolol karaciğerde sitokrom P450 sistemi enzimleriyle büyük oranda metabolize olur. Metoprololün oksidatif metabolizması genetik kontrol altındadır. Metoprololün hiçbir metaboliti beta-bloker etkisine anlamlı olarak katkıda bulunmaz.

Eliminasyon ve atılım

Metoprololün ortalama eliminasyon yarı ömrü 3-4 saattir; metabolizması yavaş çalışanlarda yarı ömrü 7-9 saat arasındadır. Dozun yaklaşık %95’i idrardan geri alınır. Çoğu kişide (metabolizması hızlı çalışanlar), oral dozun % 5’inden az kısmı değişmemiş halde atılır. Metabolizması yavaş çalışanlarda, dozun % 30 kadarı değişmemiş halde atılır.

Özel gruplarda farmakokinetik

Metoprololün yaşlı hastalardaki plazma konsantrasyonları, genç hastalara göre önemli bir değişiklik göstermez.

Böbrek fonksiyon bozukluğunun metoprololün biyoyararlanımı veya eliminasyonu üzerine etkisi yoktur. Ancak metabolitlerinin itrahını azaltır. Kreatinin klirensi yaklaşık 5 mL/dak veya daha az olan hastalarda metabolitlerin biriktiği gözlenmiştir. Ancak bu birikme metoprololün beta bloker özelliklerini etkilemez.

Karaciğer sirozu değişmemiş metoprololün biyoyararlanımını artırabilir ve total klirensi azaltabilir.

Enflamatuvar hastalığın metoprololün farmakokinetiği üzerine hiçbir etkisi yoktur.

Hipertiroidizm metoprololün presistemik klirensini artırabilir.

(3)

ENDİKASYONLARI

- Hipertansiyon : Monoterapi şeklinde veya diğer antihipertansifler örn: diüretik, periferik vazodilatör veya ACE inhibitörü ile birlikte kombinasyon halinde.

- Angina pektoris : Uzun süreli profilaksi için. Gerektiğinde akut krizleri yatıştırmak için nitrogliserin kullanılmalıdır.

- Supraventriküler ve ventriküler aritmileri içeren kardiyak ritm bozuklukları

- Miyokard enfarktüsten sonraki sekonder koruma için teyid edilmiş veya şüpheli miyokard enfarktüsü

- Hipertiroidizm (yardımcı tedavi olarak) - Palpitasyonlu fonksiyonel kalp hastalıkları - Migrenin önlenmesi.

KONTRENDİKASYONLARI

Metoprolol ve benzer türevlere veya yardımcı maddelerden herhangi birisine karşı aşırı duyarlık; diğer beta blokerlere karşı aşırı duyarlık (beta blokerler arasında çapraz duyarlık oluşabilir), ikinci veya üçüncü derece atriyoventriküler blok, dekompanse kalp yetmezliği, klinik olarak anlamlı sinüs bradikardisi (kalp atımı dakikada 45-50 atımdan az), hasta sinüs sendromu, şiddetli periferik arteriyel dolaşım bozuklukları, kardiyojenik şok. Tedavi edilmemiş feokromasitoma (bkz:

Uyarılar / Önlemler), hipotansiyon.

Şiddetli bronşiyal astım veya şiddetli bronkospazm hikayesi, Kalp atım hızı dakikada

<45-50, P-R aralığı >0.24 saniye, sistolik kan basıncı <100 mm Hg olan miyokard enfarktüsü olan hastalarda ve/veya şiddetli kalp yetmezliğinde Lopresor kullanımı kontrendikedir.

UYARILAR / ÖNLEMLER

Genel olarak bronkospastik hastalıkları olanlara beta-blokerler verilmemelidir. Ancak, hafif veya orta derecede bronkospastik hastalarda diğer uygun ilaçların tolere edilmediği veya etkisiz oldukları durumlarda, göreceli kardiyoselektif olmasından dolayı Lopresor dikkatle verilebilir. β1 seçiciliği tam olmadığından β2 agonisti birlikte kullanılmalı ve Lopresor’un etkili olan en düşük dozu kullanılmalıdır.

Lopresor, özellikle insülin veya hipoglisemik bileşikleri kullanan diabetes mellituslu hastalarda (bkz. İlaç Etkileşmeleri ve Diğer Etkileşmeler) dikkatle kullanılmalıdır.

Diabetik hastalar, β-blokerlerin hipoglisemi ile oluşan taşikardiyi maskelediğine dair uyarılmalıdır; ancak hipogliseminin baş dönmesi ve terleme gibi diğer belirtileri anlamlı olarak baskılanamaz ve terleme artabilir.

Beta-blokerler tedavi edilmemiş olan konjestif kalp yetmezliğinde kullanılmamalıdır (bkz. Kontrendikasyonları). Bu durum ilk başta tespit edilmelidir.

Atriyoventriküler iletim üzerine negatif etki yapmasından dolayı, β-blokerler 1. derece atriyoventriküler blok olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır (bkz.

Kontrendikasyonları).

Eğer hastada bradikardide bir artış meydana gelirse (kalp atımı dakikada 50-55 atımdan az) dozaj kademeli olarak azaltılmalı veya tedavi kademeli olarak kesilmelidir (bkz. Kontrendikasyonları).

Periferik arteriyel dolaşım bozukluğu olan hastalarda (örn. Raynaud hastalığı veya olgusu, intermittan klaudikasyon), β-bloker tedavisi bu gibi durumları ağırlaştırdığından Lopresor dikkatle kullanılmalıdır (bkz. Kontrendikasyonları).

(4)

Feokromositoma olduğu bilinen veya olmasından şüphe edilen hastalarda, Lopresor alfa blokerle birlikte kombine halde verilmelidir (bkz. Kontrendikasyonları).

Metoprolol güçlü hepatik ilk geçiş metabolizmasına uğrar ve başlıca karaciğerde metabolize olarak elimine edilir (bkz. Farmakokinetik özellikleri). Bu nedenle, karaciğer sirozu metoprololün sistemik biyoyararlanımını artırabilir ve total klirensi azaltabilir; plazma konsantrasyonlarında artışa yol açar.

Yaşlı hastalar dikkatle tedavi edilmelidir. Kan basıncında veya kalp atım hızında çok belirgin bir azalma, hayati organlara giden kanın yetersiz düzeylere düşmesine neden olabilir.

Eğer Lopresor ile tedavi edilen hastada genel anestezi gerekiyorsa, hastanın β- bloker kullandığı anesteziste bildirilmelidir. Kardiyodepresan etkisi az olan anestezik madde kullanılmalıdır (bkz. İlaç Etklileşmeleri ve Diğer Etkileşmeler). Ameliyattan önce β-bloker ile tedavinin kesilmesi gerekliliği düşünülüyorsa, bu kademeli olarak yapılmalı ve genel anesteziden önce 48 saat içinde bu işlem tamamlanmalıdır.

Lopresor tedavisi özellikle iskemik kalp hastalığı olan hastalarda aniden kesilmemelidir. Angina pektorisin ağırlaşmasını önlemek için, dozaj kademeli olarak 1-3 haftada azaltılmalı ve eğer gerekliyse, aynı zamanda replasman tedavisine başlanmalıdır.

Diğer bileşiklerle artan anafilaktik reaksiyonlar özellikle β-blokerleri alan hastalarda şiddetli olabilir ve normal dozlarda adrenaline direnç gösterebilir. Ne zaman olursa, artan anafilaksi riskinde olan hastalarda β-bloker kullanımı engellenmelidir.

Beta-blokerler prinzmetal anginada (değişken angina pektoris) angina ataklarının sayısı ve süresini artırabilir. Bu durumda bu tip hastalarda Lopresor gibi seçici β1-reseptör blokerleri çok dikkatle kullanılabilir.

Beta-blokerler tirotoksikozun bazı klinik belirtilerini maskeleyebilir. Bu nedenle, tirotoksikozu olan veya oluşmasından şüphe edilen hastalarda Lopresor kullanırken tiroid ve kardiyak fonksiyonları yakından izlenmelidir.

Praktolol ile birlikte tanımlanan tam okulomukokutanöz sendromu Lopresor ile birlikte bildirilmemiştir. Ancak, bu sendromun bir kısmı (tek başına veya arasıra ciltte kızarıklıkla birlikte gözlerin kuruması) meydana gelmiştir. Lopresor tedavisine son verildiğinde çoğu zaman bu belirtiler ortadan kalkar. Hastalar potansiyel oküler etkilere karşı dikkatle gözlenmelidir. Eğer bu gibi etkiler oluşursa, Lopresor’ün bırakılması düşünülmelidir.

Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanımı

Genel bir kural olarak, gebeliğin ilk 3 ayında hiçbir ilaç alınmamalı ve tüm gebelik süresince ilaç almanın yararları ve riskleri dikkatle düşünülmelidir.

Gebeliğin ilk trimesterinde metoprolol ile deneyim sınırlıdır, fakat metoprolole özel fetal bir malformasyon bildirilmemiştir. Ancak, β-blokerler plasental perfüzyonu azaltabilir. Artan uterus kasılmalarını ve yeni doğanda β-blokaj etkisini (örn. bradikardi, hipoglisemi) engellemek için olası en düşük doz kullanılmalı ve doğumdan 2-3 gün önce tedavi kesilmelidir.

Küçük miktarlarda metoprolol anne sütüyle salgılanmaktadır: Terapötik dozlarla;

günde 1 L anne sütü alan bebekler 1 mg’dan az metoprolole maruz kalacaktır. Yine

(5)

de, anne sütüyle beslenen bebekler beta-reseptörlerin blokajına ait belirtiler yönünden yakından takip edilmelidir.

Araç ve makine kullanma yeteneği üzerine etkileri

Lopresor; baş dönmesi, bitkinlik veya görsel rahatsızlıklara (bkz. Yan Etkiler) neden olabileceğinden hastanın araç veya makine kullanma yeteneği üzerine advers etki yapabilir.

YAN ETKİLER / ADVERS ETKİLER

Sıklık ölçeği: sık sık ≥ % 10; yaygın ≥ % 1 - < % 10, seyrek ≥ % 0.1 - < % 1, ender ≥ % 0.01 - < % 0.1, çok ender < % 0.01.

Merkezi ve periferik sinir sistemi : Yaygın: Bitkinlik, baş dönmesi, baş ağrısı Ender: Parestezi, kas krampları,

Kardiyovasküler sistem :

Yaygın: Bradikardi, postural hipotansiyon (bazen senkop ile birlikte)

Ender:Kalp yetmezliği, kardiyak aritmiler, ödem, palpitasyon, Raynaud fenomeni Çok ender: Kardiyak iletim bozuklukları, prekordiyal ağrı, önceden şiddetli periferik dolaşım bozukluğu olanlarda gangren.

Psişik :

Ender: Depresyon, mental uyanıklıkta azalma, uyuklama veya uykusuzluk, kabuslar;

Çok ender: Kişilik bozuklukları, hallüsinasyonlar.

Gastrointestinal sistem :

Yaygın: Bulantı ve kusma, karın ağrısı Ender: Diyare veya konstipasyon

Çok ender: Ağız kuruluğu, karaciğer fonksiyon testlerinde anormallik, hepatit.

Deri ve uzantıları :

Ender: Döküntü (ürtiker şeklinde, psoriaziform ve distrofik deri lezyonları)

Çok ender: Fotosensitivite, aşırı terleme, saç dökülmesi, psoriasisin kötüleşmesi.

Solunum sistemi :

Yaygın: Efora bağlı nefes darlığı

Ender: Bronkospazm (obstrüktif akciğer hastalığı geçirmemiş hastalarda olabilir) Çok ender: Rinit.

Ürogenital sistem :

Çok ender: Libido ve potens bozukluğu, Peyroni hastalığı (Lopresor ile ilişkisi tam olarak kanıtlanmamıştır).

Duyu organları :

Çok ender: Görme bozuklukları, kuru ve/veya tahriş olmuş gözler, kulak çınlaması ve tavsiye edilen dozların aşılması halinde işitme güçlükleri.

Endokrin sistem ve metabolizma : Çok ender: Kilo alma.

Kan :

Çok ender: Trombositopeni.

(6)

Diğer organ sistemleri :

Çok ender: Artrit, retroperitoneal fibroz (Lopresor ile ilişkisi tam olarak kanıtlanmamıştır).

BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

İLAÇ ETKİLEŞMELERİ VE DİĞER ETKİLEŞMELER

Lopresor ve diğer antihipertansif ilaçların kan basıncı üzerine aditif etkisi vardır. Aynı zamanda katekolamin tüketen ilaçları, diğer β-blokerleri (göz damlası şekli de dahil) veya MAO inhibitörleri alan hastalar gözetim altında tutulmalıdırlar.

Prazosin:

β-bloker alan hastalarda prazosinin ilk dozu ile birlikte akut postural hipotansiyon artabilir.

Klonidin:

Klonidinle birlikte Lopresor kullanan hastalarda, eğer klonidin tedavisine son verilecekse, Lopresor kullanımına klonidinin kesilmesinden birkaç gün önce son verilmelidir. Bu, β-bloker tedavisiyle birlikte alınan klonidinin kesilmesiyle hipertansiyondaki artış nedeniyle olabilir.

Kalsiyum kanal blokerleri:

Verapamil ve diltiazem gibi kalsiyum kanal blokerleri β-blokerlerin kan basıncı, kalp atımı, kardiyak kasılma ve atriyoventriküler iletim üzerine etkilerini güçlendirebilir.

Kalp durma riski nedeniyle Lopresor kullanan hastalarda intravenöz yoldan verapamil tipinde (fenilalkilamin) kalsiyum kanal blokeri verilmemelidir. Lopresor ile birlikte verapamil tipte oral kalsiyum kanal blokeri kullanan hastalar yakinen takip edilmelidir.

Sınıf 1 anti-aritmik ilaçlar ve amiodaron:

Amiodaron, propafenon, kinidin ve disopiramid gibi diğer sınıf 1 anti-aritmik bileşikler, β-blokerlerin kalp atımı ve atriyoventriküler iletim üzerine etkilerini güçlendirebilir.

Nitrogliserin:

Nitrogliserin Lopresor’un hipotansif etkisini artırabilir.

Dijital glikozitleri:

Dijital glikozitleriyle birlikte kullanımı bradikardide artış ve/veya atriyoventriküler iletim süresinde artmaya neden olabilir.

Sempatomimetikler:

Adrenalin veya diğer sempatomimetik bileşikler (örn: antitüssifler veya kulak ve göz damlaları) β-blokerlerle birlikte kullanıldıklarında hipertansif reaksiyonları uyarabilirler.

Ancak bu, seçici olmayan β-blokerlere oranla terapötik dozlarda β1-seçici ilaçlarla daha az meydana gelmektedir.

İnsülin ve oral hipoglisemik ilaçlar:

İnsülin kullanan diyabetik hastalarda, β-bloker tedavisi artan veya uzun süre devam eden hipoglisemi ile ilişkili olabilir. Beta-blokerler ayrıca sulfonil ürelerin hipoglisemik etkilerini de antagonize edebilir. Seçici olmayan β-blokerlere oranla Lopresor gibi β1- seçici ilaçlarla bu etki riski daha azdır. Ancak; Lopresor kullanan diyabetik hastalar diyabet kontrol altına alınıncaya kadar izlenmelidir (bkz. Uyarılar/Önlemler).

(7)

Non-steroidal antienflamatuvar ilaçlar:

İndometasin gibi non-steroidal antienflamatuvar ilaçlarla birlikte kullanımı metoprololün antihipertansif etkisini azaltabilir.

Lidokain (ksilokain):

Metoprolol lidokainin klirensini azaltarak etkisini artırabilir.

Genel anestezikler:

Bazı inhalasyon anestezikleri β-blokerlerin kardiyodepresan etkilerini artırabilir (bkz. Uyarılar/Önlemler).

Hepatik enzim indükleyiciler / inhibitörleri:

Enzim indükleyici ve enzim inhibe edici ilaçlar metoprololün plazma konsantrasyonlarını etkileyebilir. Örn: metoprololün plazma konsantrasyonları rifampisin tarafından azaltılabilir ve simetidinle artabilir.

Alkol:

Metoprolol alkolün farmakokinetik parametrelerini değiştirebilir.

KULLANIM ŞEKLİ VE DOZU

Tabletler çiğnenmeksizin yutulmalıdır. Dozun kişiye göre ayarlanması önerilir.

Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde aşağıdaki dozlarda kullanılır :

Hipertansiyon :

Sabah erken bir Divitab alınır. Eğer gerekirse ek olarak bir diğer antihipertansif verilebilir (bkz. Endikasyonları). Hafif hipertansiyonda sabah erken alınan 1/2 Divitab yeterli olabilir.

Angina pektoris :

Sabah erken 1/2-1 Divitab alınır, gerekirse bu doz akşamları da tekrarlanabilir.

Palpitasyonlu fonksiyonel kalp hastalıkları; migrenin önlenmesi :

Günlük doz 1/2 Divitab'dır, sabahları alınır. Gerekirse günlük doz sabah tek doz olarak da alınabilen 1 Divitab'a yükseltilebilir.

Çocuklar: Lopresor’un çocuklarda emniyeti ve etkinliği kanıtlanmamıştır.

DOZ AŞIMI VE TEDAVİSİ Belirtiler ve Semptomlar :

Lopresor'un aşırı dozuna bağlı zehirlenme şiddetli hipotansiyon, sinus bradikardisi, atriyoventriküler blok, kalp yetmezliği, kardiyojenik şok, kalp durması, bronkospazm, şuur kaybı (ve hatta koma), konvülsiyonlar, bulantı, kusma ve siyanoza yol açabilir.

Birlikte alkol, antihipertansifler, kinidin veya barbitüratlar alınması belirti ve semptomları ağırlaştırır.

Doz aşımının ilk belirtileri ilaç alındıktan sonra 20 dakika -2 saat içinde görülür.

Kuvvetli doz aşımının etkisi plazma konsantrasyonlarında azalmaya rağmen birkaç gün sürer.

Tedavi :

Hastalar hastaneye yatırılmalı ve genel olarak yoğun bakım ünitesinde sürekli olarak kardiyak fonksiyon, kan gazları ve kan biyokimyası izlenmelidir. Suni solunum veya kalp pili takılması gibi acil destekleyici ölçümler gerekirse yapılmalıdır. Hatta küçük bir doz aşımına uğrayan iyi durumdaki hastalar bile en az 4 saat boyunca zehirlenme

(8)

Potansiyel hayatı tehdit edici aşırı doz alımında, ilacın gastrointestinal kanaldan uzaklaştırılması için kusma uyarılmalı veya mide yıkanmalı (Lopresor alımından sonraki 4 saat içindeyse) ve/veya aktif kömür kullanılmalıdır. Hemodiyaliz metoprolol eliminasyonu için yararlı olmamaktadır.

Bradikardi varlığının kontrolünde intravenöz yolla atropin verilmelidir. Bradikardi veya hipotansiyonun tedavisinde prenalterol veya isoprenalin gibi intravenöz β-agonistleri kullanılmalıdır; β-blokajı önlemek için çok yüksek dozlara gereksinim olabilir. Kan basıncını iyi halde tutabilmek için dopamin, dobutamin veya noradrenalin verilebilir.

β-adrenerjik reseptörlerden bağımsız olarak glukagonun kalp üzerinde pozitif inotropik ve kronotropik etkileri vardır ve β-bloker aşırı dozuyla ilişkili olarak kalp yetmezliğinde ve dirençli hipotansiyon tedavisinde etkili olduğu kanıtlanmıştır.

Diazepam nöbetlerin kontrolünde tercih edilen ilaçtır. β2-agonisti veya aminofilin bronkospazmı engellemek için kullanılabilir; hastalar bronkodilatör uygulaması sırasında ve sonunda kardiyak aritmi olasılığına karşı izlenmelidir.

Aşırı dozajdan sonra β-bloker yoksunluk fenomeni (bkz. Uyarılar/Önlemler) oluşabilir.

SAKLAMA KOŞULLARI

25°C’ nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

TİCARİ TAKDİM ŞEKLİ VE AMBALAJ MUHTEVASI Lopresor SR 200 Divitab, 14 tablet, blisterde.

PİYASADA MEVCUT DİĞER FARMASÖTİK ŞEKİLLERİ Lopresor 100 mg, 20 film kaplı tablet, blisterde

RUHSAT SAHİBİ VE ÜRETİM YERİ:

Novartis Sağlık, Gıda ve Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.

80640 4.Levent - İstanbul

Novartis Pharma AG, Basel - İsviçre lisansı ile üretilmiştir.

RUHSAT TARİHİ VE NO : 27.05.1992 -160/48 Reçete ile satılır.

Orijinal prospektüs: 18.9.1996

Referanslar

Benzer Belgeler

Kanser hastaları ile yürütülen bir başka çalışmada da, düşük öz-duyarlık puanlarının düşük yaşam kalitesi, yüksek depresyon ve stres belirtileri ile ilişkili

Bu sonuçlara paralel olarak Temizel (2014) de algılanan anne baba tutumlarının ve sosyal kaygı üzerinde etkili olduğunu saptamıştır.. Ayrıca Erkan (2002)

bozukluğu (EF &lt;0.40) olan tüm hastalarda kontrendi- kasyon (akut KY, hemodinamik dengesizlik ya da yük- sek derecede AV blok) söz konusu değilse beta bloker

Yapılan çalışmalarda, halka kesme deneyi ile belirlenen kayma mukavemetinin gerçeğinden daha küçük mukavemet değerleri verdiği ve tekrarlı kesme kutusu deneyleriyle

• “Duyarlık eğitimi” kavramı, “İnsanı yaşadığı toplum ve dünyadaki olaylara, olgulara, sorun ve çıkmazlara, yaşama, insana ve doğaya karşı edebiyat

Benzidamin HCI’e veya BENPAİN içeriğindeki yardımcı maddelerden herhangi birisine karşı aşırı duyarlılığı olan hastalarda kontrendikedir.. Öz el kullanım

Geleneksel toplumlar doğal kaynakların aşırı sömürülmesini önlemek için çeşitli önlemler almışlardır... Ekonomik açıdan kamusal bir kaynak erişime açık bir

Ve ben şimdi daha da keskin bir yoksulluk içindeyim Güneşin içinden sana dokuyorum bu yakıcı şiiri Yüzünü bilmem kaç kez sarıp sarmalayan şu kundağı Kalbimin ayin