6 Bilim ve Teknik
Boğa-Arabacı Takımyıldızları yö-nündeki dev moleküler bulut, bize en yakın yıldız oluşum bölgesi. 450 ışıkyı-lı uzakışıkyı-lıktaki bulut, çok sayıda yeni doğmuş ve hayli değişken yıldız içeri-yor. Orta ve küçük boyutlardaki bu yıl-dızlar, Güneşimizin doğduktan birkaç milyon yıl sonraki görünümünü andırı-yorlar: Gaz ve tozdan oluşmuş diskler-le çevrilidiskler-ler. Bunlardan biri, Hyades açık yıldız kümesinin arkasında bulu-nan XZ Tauri (Boğa) adlı 1 milyon ya-şında olan ve parlaklığı 10 ve 12 kadir arasında değişen bir yıldız. Hubble Uzay Teleskopu’nun keskin gözleri, bu yıldızın, aslında birbirlerinden 40 Astronomik Birim (1 AB = Dünya’nın Güneş’ten uzaklığı = 150 milyon km) uzaklıkta iki yıldızdan oluşmuş bir sis-tem olduğunu belirledi. Bu durumda yıldızlar, birbirlerine Dünya’nın Plü-ton’a olan uzaklığı kadar bir
mesafede-ler. Gökbilimcilerin asıl ilgisini çeken-se, ikili sistemdeki yıldızlardan birinin (hangisinin olduğu bilinmiyor) çevre-sindeki diskin iç bölgelerinden kay-naklanan muazzam bir gaz fışkırması. Hızı, saniyede 150 kilometre olan ga-zın oluşturduğu sorguç, yalnızca otuz yaşında ve resimlerden de izlenebile-ceği gibi son beş yıl süresince büyük ölçüde genişlemiş bulunuyor. Gaz bu-lutunun kenarları, 1995’ten 1998’e ka-dar dikkat çekecek ölçüde parlaklaş-mış. Bunun anlamı, bu bölgenin soğu-maya başlaması ve iyonlaşma düzeyi-nin azalması. Azalan iyonlaşma oranıy-sa, daha çok ışığın yayımını sağlıyor. Görüntülerde, dış balonun soğuyup
genişlemeye başlamasının ardından, kaynağa daha yakın bir yerde ikinci bir baloncuğun daha gelişmeye başladığı izlenebiliyor. Bu da yeni oluşan yıldız-larda birbiri peşisıra kütle atımı süreci-nin yaşandığını gösteriyor.
Disklerle çevrili genç yıldızlarda genellikle bu tür balon ya da sütun (jet) biçimli fışkırmalar görülüyor. Gökbilimciler, bunu, diskten içeri doğ-ru düşen maddenin genç yıldızların güçlü manyetik alanınca yakalanıp ku-tuplardan püskürtülmesiyle açıklıyor-lar. Resimlerdeki yapay renkler, hidro-jen ve kükürt atomlarının yaydığı ışığı gösteriyor.
Sky & Telescope, Aralık 2000
Chandra X-Işını Teleskopu, Dün-ya’ya en yakın yıldız oluşum bölgele-rinden biri olan Orion (Avcı) Bulutsu-su’nun merkezindeki genç yıldızların hemen tümünün, sanılandan çok daha sıcak olduğunu ortaya koydu. Orion Bulutsusu, aynı adı taşıyan takımyıl-dızdaki "Avcı"nın belindeki kılıç üze-rinde, çıplak gözle de izlenebilen bir yıldız oluşum bölgesi. Bölgede Orion Bulutsu Kümesi (Orion Nebula Clus-ter – ONC) adlı kümede çok geniş bir yelpazede kütlelerle ortaya çıkan yak-laşık 2000 kadar genç yıldız, 10 ışık yı-lı yarıçapyı-lı bir alanda toplanmış du-rumda. Bir karşılaştırma yapılırsa, bi-zim Güneşimizin bulunduğu aynı bü-yüklükte bölgede yalnızca birkaç yıl-dız bulunuyor. ONC’nin merkezinde dev kütleli 5 yıldızın belirlediği Orion Trapezyum Kümesi diye adlandırılan ve daha genç yıldızlardan oluşmuş bir küme bulunuyor. 1.5 ışıkyılı yarıçaplı bir alana kümelenmiş yıldızların orta-lama yaşı 300 000 yıl. Kümenin merke-zinde bulunan ve kütleleri Güneş’in 15 ile 30 katı arasında değişen dev yıl-dızların ışığı, tüm Orion Bulutsusu’nu aydınlatıyor.
Chandra’nın yüksek çözünürlükte-ki görüntüleri, bazı sürprizleri de bir-likte getirdi. Bunların başında,
yıldız-ların sıcaklığı geliyor. Verilere göre Trapezyum’un dev yıldızları, bilinen en sıcak yıldızlar. Sıcaklıkları 60 mil-yon derece. Oysa şimdiye kadar belir-lenen en parlak dev yıldızların sıcaklı-ğı, 25 milyon dereceyi aşmıyordu. Tra-pezyumun dev beşlisi, yakıtlarını öyle-sine hızlı yakıyorlar ki, çevrelerinde oluşan ve dıştan aydınlanan gaz ve toz diskleriyle çevrili Güneş benzeri ya da daha küçük yıldızlar, daha oluşumları-nı tamamlamadan ömürlerini
tamamla-yıp birer nötron yıldızı ya da karadelik olacaklar. Aşırı sıcaklık, yalnızca Tra-pezyum’un devlerine özgü değil. Chandra’nın X-ışını algılayıcıları, bü-yüklüklerine olursa olsun, bölgede var olan ya da oluşma evresindeki tüm yıl-dızların bu aşırılıktan nasiplerini almış olduğunu belirldi. X-Işını dalga
boyla-rında bu yıldızlar, son derece hareketli. Parlaklıkları sürekli olarak, bazen ya-rım gün içinde, bazen haftalar süren periyodlarla değişiyor.
Güneş gibisinden düşük kütleli yıldızlar, genellikle gençlik dönemle-rinde, olgunluk evrelerine göre 1000 kat daha fazla X-ışını yayıyorlar. Gök-bilimciler bu X-Işını fazlalığını, yıldı-zın ekseni etrafında dönmesiyle ilgili manyetik alan hareketleriyle ilintilen-diriyorlar. Bu nedenle, Güneş ve ben-zeri yıldızların yüzeylerindeki manye-tik fırtınaların oluşturduğu parlamala-rın sıcaklığı çok yüksek oluyor. Ancak Trapezyum bölgesindeki küçük kütle-li yıldızlarda böyle parlamaların görül-memesi ve Chandra’nın belirlediği yıl-dız tayflarındaki sıcaklığın parlama sı-caklıklarının çok üstünde olması, bu X-Işını kaynaklarının ya henüz oluş-malarını tamamlamamış genç "önyıl-dızlar" olduklarını, ya da şimdiye kadar bilinmeyen yeni bir yıldız grubu oluş-turduklarını gösteriyor.
Gökbilimciler, beş dev yıldızdaki aşırı sıcaklık dereceleriniyse, yıldızla-rın hızlı ve güçlü rüzgarlarıyla sürükle-nen maddenin, daha ağır ve yoğun maddeye çarpmasının oluşturduğu şoklara bağlıyorlar.
NASA basın bülteni, 9 Kasım 2000