• Sonuç bulunamadı

13 numaralı Sivas Şehri Şer`iyye Sicilinin transkripsiyonlu metni ve değerlendirmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "13 numaralı Sivas Şehri Şer`iyye Sicilinin transkripsiyonlu metni ve değerlendirmesi"

Copied!
696
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı

13 NUMARALI SİVAS ŞEHRİ ŞER’İYYE SİCİLİNİN TRANSKRiPSiYONLU METNi VE DEĞERLENDiRMESi

Yüksek Lisans Tezi

Özge ÖZTÜRK

Tez Danışmanı Prof. Dr. Ömer DEMİREL

SİVAS Mayıs 2015

(2)

T.C.CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü

Tarih Anabilim Dalı Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı

13 NUMARALI SİVAS ŞEHRİ ŞER’İYYE SİCİLİNİN TRANSKRiPSiYONLU METNi VE DEĞERLENDiRMESi

Yüksek Lisans Tezi

Özge ÖZTÜRK

Tez Danışmanı Prof. Dr. Ömer DEMİREL

SİVAS Mayıs 2015

(3)
(4)
(5)

i

ÖNSÖZ

Her toplumun ve devletin mutlaka kendine özgü kültürü; tarihi, iktisadî, sosyal vs. yapılarını oluşturan kendine has unsurları vardır. Bu unsurları inceleyebilmek ve etraflı bir şekilde değerlendirebilmek için o toplumun yaşadığı zaman dilimindeki kayıtlarıincelemek şarttır. Şer’iyye sicilleri de Osmanlı Devleti’nin kendine has yapısını ve kültürünü araştırabilmek veayrıca o dönem şehir hayatının tetkik edilip sosyo-ekonomik şartları ve yaşayışı ortaya çıkaran, muhteva bakımından zengin ve birincil kaynaklar olmuştur.

Osmanlı Devleti, “belge devleti” olduğundan bu belgelerin muhafazasına büyük önem göstermiştir. Ancak evrakların muhafazası camii, medrese ve bazen kadıların evlerinde yapılıyordu. Bundan dolayı kadıların görev değişimi esnasında karşılaşılan sorunlar, doğal afetler, işgaller, savaşlar ve ihmalkârlık gibi sebeplere bağlı olarak birçok belge günümüze kadar ulaşamasa da bu kayıtlar için hazırlanan kataloglar kayıp belgelerin eksikliğinin giderilmesini belli bir ölçüde sağlamıştır.

Bizim çalışmamızı oluşturan siciller Sivas şehri 13 numaralı Şer’iyye sicil kaydı olup 1238 H/ 1823 M yılına ait belgeler içermektedir. Defter ağırlıklı olarak tereke, vakfiye, hüccet,i’lam, ferman, buyruldu türünden oluşmaktadır.

Söz konusu bu çalışma giriş bölümü hâricen iki bölümden meydana gelmiştir.

Giriş kısmında Osmanlı hukuk sistemi, Şer’î mahkemelerin işleyişi merkezi emirlerin nasıl uygulandığı, kadıların görevleri ve mahkemelerin önemi anlatılmaya çalışılmıştır. Birinci bölümde tablo yöntemiyle belgelerde ön plana çıkması gereken noktalar ele alınmış ve bu noktalar üzerinden değerlendirme yapılmıştır. İkinci bölümde ise metin transkripsiyonu verilmiştir. Belgede tahrip olan ve okunamayan yerler […], emin olamadığımız yerler ise (?) işaretiyle belirtilmiştir.

(6)

ii

Bu çalışma esnasında manevî desteğini benden esirgemeyen çok değerli sayın hocam Prof. Dr. Ömer DEMİREL’e, çalışmada bana çeşitli yöntemler gösteren Yrd.

Doç. Dr. Zafer KARADEMİR’e, manevî desteğim Araş. Gör. Buket ÇELİK ve Araş.

Gör. İlhan HAÇİN’e, diğer bölüm hocalarıma, son olarak her anımda yanımda olan bana pes etmemeyi öğreten sevgili Annem’e, Babam’a, kardeşlerime sonsuz saygı, sevgi ve teşekkürlerimi sunarım.

Özge ÖZTÜRK Sivas-2015

(7)

iii

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ... i

KISALTMALAR ... iv

ÖZET ... v

ABSTRACT ... vii

1. GİRİŞ ... 1

1.1. Şer’iyye Sicilleri’nin Tanıtımı, İçerik ve Hazırlanmaları ... 1

1.2. Osmanlı’da Şer’i Mahkemelerin İşleyişi ve Mahkemede Görevli Memurlar ... 2

1.3. Şer’iyye Sicillerinin Önemi ve Günümüze Değin Muhafazası ... 5

2. SİVAS 13 NUMARALI SİCİL DEFTERİNİN İNCELENMESİ ... 6

2.1. Defterde Yer Alan Belge Çeşitleri ... 6

2.1.1. Terekeler: ... 6

Tablo 2.1.2. Vakfiyeler ... 15

Tablo 2.1.3.: Hüccetler ... 17

2.1.4. Salyâneler : ... 19

2.1.5. Fermânlar: ... 23

2.1.6. Buyruldular: ... 26

2.1.7. i’lamlar : ... 28

2.1.8. Narhlar ... 30

2.2. Defterdeki İsimlerden Çıkarılan Tablolar ... 38

2.2.1. Sivas’ta Bulunan Mahalle İsimleri ... 38

2.2.2. Belgelerde Yer Alan Karye İsimleri ... 39

2.2.3. Dönemin Gayrimüslim Esnafları ... 41

2.2.4. Kullanılan İsim, Lakap ve Unvanlar ... 44

2.2.5. Menzillerdeki Tatar Kayıtları ... 47

3. 13 NUMARALI ŞER’İYYE SİCİLİ TRANSKRİPSİYON METNİ ... 53

4. BULGULAR ... ..676

4. SONUÇ ... .678

5. KAYNAKÇA ... .679

ÖZ GEÇMİŞ ... 684

(8)

iv

KISALTMALAR

Age:Adı geçen eser Agm: Adı geçen makale

AÜDTCFD: Atatürk Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi Dergisi Ansk: Ansiklopedi

Bkz: Bakınız

BDAGM: Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü C: Cilt

DİA: Diyanet İslam Ansiklopedisi H: Hicrî

HÜTAD: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi İA: İslam Ansiklopedisi

M: Miladî

OTAM: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları

s: Sayfa S: Sayı

Vd.: ve diğerleri

(9)

v

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Tereke Türündeki Belgelerin Konuları Bakımından Tasnifi ... 7

Tablo 2. Vakfiye Türü Belgelerin Tasnifi ... 16

Tablo 3. Hüccet Türündeki Belgelerin Konuları Bakımından Tasnifi ... 18

Tablo 4. Salyane Türündeki belgelerin Konuları Bakımından Tasnifi ... 20

Tablo 5. Ferman Türündeki belgelerin Konuları Bakımından Tasnifi ... 24

Tablo 6. Buyruldu Türündeki belgelerin Konuları Bakımından Tasnifi ... 27

Tablo 7. İ’lam Türündeki belgelerin Konuları Bakımından Tasnifi ... 29

Tablo 8. Bakkal Esnafının Narh Kaydı ... 31

Tablo 9. Haffaf Esnafının Narh Kaydı ... 33

Tablo 10. Çilingir Esnafının Narh Kaydı ... 36

Tablo 11. Tütüncü Esnafının Narh Kaydı ... 36

Tablo 12. Bostancı, Boyacı ve Gazzaz Esnaflarının Narh Kaydı... 37

Tablo 13. Sivas Mahalle İsimleri ... 38

Tablo 14. Belgelerde Yer Alan Karye İsimleri ... 40

Tablo 15. Esnaf Gayrimüslimler ... 41

Tablo 16. Müslüman Halkın Kullandığı İsim, Lakap ve Unvanlar ... 45

Tablo 17. Gayrimüslim Halkın Kullandığı İsim, Lakap ve Unvanlar ... 46

Tablo 18. Menzillerde Konaklayan Ulak ve Tatar Kayıtları ... 47

(10)

vi

ÖZET

Osmanlı Devleti, İslam hukukunu uygulamış; buna sadık kalacak şekilde hukuk kuralları ve şer’i mahkemeler teşkil etmiştir. Bu mahkemeler Osmanlı adlî ve idarî işlerinin yürütüldüğü, beledî işlerin yerine getirildiği, merkezden gelen emirlerin ulaştığı ve uygulandığı kanallar olmuştur.

Söz konusu araştırmamız olan, 1238 H/ 1823 M yılını kapsayan 13 No’lu Sivas Şer’iyye Sicili de bu mahkemelerden ortaya çıkmış kayıtların tutulduğu defterdir.

İncelenen kayıtlarda Sivas ve kazalarının sosyo-iktisadî ve idarî yapısını gösteren unsurlar mevcuttur. Bu sicilde tereke kayıtları, vakfiye, hüccet, buyuruldu, ferman, borç, salyane, tayin, zina suçlaması, izinsiz enfiye üretimi ev satışı, katil vb.

kavramlara dair konular ve hükümler işlenmiştir. Bu bilgiler ışığında Sivas şehri ile ilgili tarihî araştırmalarda şehrin idarî, iktisadî, sosyal alanlara dair pek çok konuya ulaşabilmek mümkündür.

Sivas’ın mühimbir merkez şehri olmasından dolayı, bu çalışma bizim konuya daha ehemmiyetle yaklaşmamızı sağlamıştır. Yapılan çalışmada amacımız Sivas Şer’iyye Sicillerini inceleyerek bizden sonraki çalışmalara bir örnek teşkil edebilmektir.

Anahtar Sözcükler: Sivas, Şer’iyye sicili, tereke, vakfiye, hüccet, ferman, i’lâm.

(11)

vii

ABSTRACT

TheOttomanEmpire, whichapplyIslamiclaw,

sharialawandrulesandtosticktothecourtsconstituted. Thecourts of theOttomanjudicialandadministrativework is beingcarriedout, thefulfillment of Baladjobs has beenreachedandtheordersfromthecentralcanal of thedecree is applied.

Ourresearch is concerned, 1238H / 1823 coveringthe No. 13 M in Sivas Court Recordsarekept of therecordbookthatemergedfromthiscourt. Sivas andaccidentrecordsshowingtheelementsexamined in socio- economicandadministrativestructureareavailable. Probaterecords in thisrecord, vakfiye, hüccet wasdecreed, edict, debt, Salyane, determination, adulterycharges, unauthorizedproduction of snuffhomesales, murderersandso on.

issuesandprovisionsthattheconcept has beenprocessed.

Thisinformationaboutthecityadministrativeinvestigation in thelight of thecity'shistorical, economic, can be reached on manyissuesrelatingtothesocialsphere.

Because of theimportantcenters of Sivas is a city, which has enabled us toapproachourwork in a moresubstantialissues. Inthisstudy, ouraim us to be abletoexaminetherecord of Sivas andShariaconstitute an exampleforfuturestudies.

Keywords: Registry, heritage, foundation, debt, edict, verdict.

(12)
(13)

1

1. GİRİŞ

1.1. Şer’iyye Sicilleri’nin Tanıtımı, İçerik ve Hazırlanmaları

Osmanlı hukuk sistemi İslam hukukuna dayanmaktadır; bu nedenle İslam kuralları Osmanlı hukukunun temelini ve kurallarını teşkil etmiştir. Bu da mahkeme ve davanın seyrini etkilemekle beraber davanın şer’i mahkemelerde kadı önünde çözülmesini karara bağlanmasını sağlamıştır. Şer’î mahkemeler ve şer’iyye sicilleri bu şekilde oluşmuştur. Bu mahkemeler, devletin muhtelif devirlerinde her alanda -adlî, idarî, hukukî, sosyal ve iktisadî- birçok değerli kayıt bırakmıştır. Bu kayıtlar, tebaa kesiminin borç, alacak-verecek, nikâh, vefat, vasiyet, vs. her türlü mahkeme kararlarını ve çeşitli idarî uygulamayı içeren şer’iyye sicilleridir.1 Şer’iyye sicillerine “kadı defterleri, mahkeme defterleri ve zabt-ı vekâyi sicilleri” gibi çeşitli isimler de verilmektedir.2

Şer’iyye sicillerine dair bilinmesi gereken kavramlar; sicil, mahzar ve sakk-ı şer’îdir. Sicil, kelime anlamı olarak “okumak, kaydetmek” manalarına gelmektedir.

Terim olarak ise kadıların kararlarını, hukukî olayları vs. yargıyla alakalı kayıtları içeren defterlerdir. Bunlara kadı defterleri veya mahkeme defterleri de denilmektedir.

Kişilere şer’î mahkemeler tarafından verilen her türlü resmî belge bu defterlere kaydedilirdi. “Mahzar” kelimesi “hazır bulunma, imzalanmış” manalarına gelmektedir.3 Fakat şer’î hukukî anlamları; herhangi bir davada hazırlanan belgenin doğruluğunu onaylamak için mahkemede hazır bulunan muhzır, subaşı, mahkeme çavuşu gibi şahısların yazılı şekilde şahitlik etmeleri ve imza vermelerini ifade eder.

“Sakk-ı şer’î ise şer’î mahkemelerde her türlü belgenin hazırlanmasında uygulanan yazım kurallarını ifade eder.

İlk dönemde şer’iyye sicilleri fazla yer kaplamayacak ve birkaç belge bir arada olacak şekilde yazılmıştır. Fakat en fazla yer kaplayan vakfiyeler olmuştur. Tanzimat sonrası sicil defterleri daha büyük olmuştur. İlk dönem şer’iyye sicilleriyle son dönem

1 Ahmet Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, Mahiyeti, Toplu Kataloğu ve Seçme Hükümler, TDAV Yay.

I, İstanbul 1988, s. 11.

2 Abdülaziz Bayındır, İslâm Muhakeme Hukuku, İslâmi İlimler Araştırma Vakfı Yayını, İstanbul, 1986, s. 1.

3 Ferit Devellioğlu, “Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat”, Yay. Haz. Aydın Sami Güneyçal, Aydın Kitabevi Yayınları, 15. Baskı, Ankara 1998, s. 572.

(14)

2

sicillerinin bir başka farkı da ilk dönemlerde Türkçe ve Arapça belgelerin karışık kullanılmasıdır. Özellikle sakk şekillerinin kalıplaşmasından sonra sonlara doğru sicillerin yazımında ağırlıkla Türkçe kullanılmıştır. Fakat vakfiye belgelerinde çoğunluk Arapça ifadeler, dua ve övgüler yer almıştır. Genel anlamda sicillerde kırma rika, divanî gibi yazı şekilleri kullanılmıştır.4

Kadıların görev gereği tuttuğu “şer’iyye sicili”5denilen bu defterler bünyesinde vakfiye, ferman, hüccet, i’lam, maruz vs. türlerden belgeler de barındırmaktadır.

İçeriğinde ayrı ayrı defterde bulunabildiği gibi çeşitli evrakların bir arada olduğu da görülmüştür.6

1.2. Osmanlı’da Şer’i Mahkemelerin İşleyişi ve Mahkemede Görevli Memurlar

Şer’i mahkemelerin oluşumundan yukarıda tanım kısmında bahsetmiştik.

Osmanlı’da her türlü davanın görüldüğü mahkemeler şer’i mahkemelerdi. Burada görülen çeşitli davalar karara bağlanırdı. Şer’i mahkemelere ait özel bir mekân mevcut olmamakla beraber çoğu zaman kadının kendi evi, camii ve mescidler kullanılmıştır.

Şer’î mahkemeler Tanzimat’a kadar Osmanlı’da her türlü sorunun çözüme kavuştuğu mercîler olmuştur. Kişiler arası anlaşmalarda ve devletle ilgili mukavelelerde resmîleştirme ve onaylama yetkisi Şer’i Mahkeme’de idi. Mülk ve bahçe satışlarını gerçekleştirmek, her türlü vakfiye işlerinin yürütülmesinde, her türlü senet ve mukavele işlemi, boşanma işlemleri vs. Şer’i Mahkeme’de onaylanırdı.7 Bu mahkemelerde adlî işlerin yanı sıra beledî, idarî işler ve noterlik işleri icrâ edilmiştir.

Dolayısıyla mahkemelerde bu görevleri icrâ etmek için muhtelif görevliler bulunmuştur. Şer’î mahkemelerin en önemli görevlisi kadı olmuştur.

Kadı, “kişiler arasında meydana gelen dava ve çekişmeleri şer’î hükümlere göre çözüme kavuşturmak üzere merkezden tayin edilen kişi” demektir. Medreseden

4 Murat Hanilçe, 16 Numaralı Tokat Şer’iyye Sicili’nin Transkripsiyonlu Metni ve Değerlendirilmesi, Tokat, 2009, s. 5.

5 Şer’iyye sicilleriyle ilgili detaylı bilgi için Bkz. Muhammed, Ceyhan, “Tanzimat Dönemi Sonrası Şer’iyye Sicil Defterlerinin Muhteva ve Diplomatik Açıdan Tahlili” , OTAM, S. 29 s. 49-82. ; Fatmagül Demirel, “Osmanlı Hukuk Sisteminde Adli Yardım Kurumu”, OTAM, S. 29 s. 83-92 vd.

6 Bayındır, Abdülaziz, a.g.e., s.1.

7 Ümmiye Atalay, 1871- 1873 Yılları Arası Şer’iyye Sicilleri, Osmanlı Paleografyası ve Arşivcilik Eğitimi Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, 2004, s. 28.

(15)

3

yetişen icâzet belgesi alan kişiler kadı olmak için kazasker divanına başvururlardı.

Buradan atamaları gerçekleşen kadılar görev yerlerinde sürelerini doldurduktan sonra İstanbul’da kazaskerin yanında tecrübe kazanırlardı.8

Kadılar ta’zirî cezalar uygulama yetkisine sahipti. Fakat bu yetki suçun tespitini tamamlayamadığı için eksik kaldığı için suçların artmasına neden oluyordu.

Bu hukukî boşluğu doldurmak ancak Osmanlı hükümdarlarını hukuk sisteminde yenilikler yapmaya yöneltmiştir. Bu örfî hukukun yanında şer’î hukukun da yeni bir hukuk sistemi olarak ortaya çıkmasını sağlamıştır. Üzerinde en çok durulması gereken nokta, İslam hukukunun hakimiyetini korumasıdır. Bundan dolayı kadılar halkın çoğunluğu olan Hanefi mezhebine göre hüküm vermişlerdir. Ancak adil bir karar alabilmek için diğer üç mezhepten birinin ya da herhangi bir İslam hukukçusunun görüşüne de zaman zaman başvurulmuştur.9

Kanunnamelerin yürürlüğe girmesi beraberinde kadılar şer’î hukukun yanında kanunnamelerin de yetkilileri olmuşlardır.10Kurallara göre şeraiti iyi bilmeli ve kendi yöntemleriyle bir davayı çözebilmek için de fıkıh ilminden yararlanabilmekte usta olabilmeliydi.

Osmanlı hukukunda adalet temsilcileri olan kadılar aynı zamanda birer yöneticiydi. Hükümetin emriyle bulundukları bölgelerde işçi ve zahire sağlamak, sefer zamanlarında asker toplamak narhları uygulamak, beledî işleri düzenlemek gibi görevleri de vardı. Davalara gelince, onları da kendi sorumluluğu ile karara bağlardı.

Fakat görevi konusunda herhangi bir suiistimal, rüşvet veya haksızlık söz konusu olursa olay Sancak Bey’ine intikal ettirilir ve istenirse direk Divan’a bildirilebilirdi.11

Mahkemede görev icrâ eden diğer görevlilere bakılacak olursa:

8 Atalay, a.g.e., s. 34.

9 İlhan Bulut, “Osmanlı Devleti’nde Adalet Düzeni”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2000, s. 223.

10 Bekir Kütükoğlu, “Münşeat Mecmualarının Osmanlı Diplomatiği Bakımından Ehemmiyeti” Tarih Boyunca Paleografya ve Diplomatik Semineri- Bildiriler, s. 169-176.

11 Bulut, a.g.e, s. 22.

(16)

4

Naib: Naibler: “Naib” sözcüğünün anlamı “vekildir”.12 Tüm kadılara sultanın vekili oldukları için naib ya da çoğulu olan nüvvâb denilirdi, bazen de kadıların yerine dava görmeye görevlendirilen şahıslar için “naib” unvanı kullanılmıştır.13

Başkâtip ve kâtipler: Başkâtip, kadı veya naiblerin herhangi bir sebepten dolayı görevde olmamaları durumunda mahkemeye vekil olan şahıstır. Başkâtipten sonra mahkemeye ikinci ve üçüncü kâtipler vekillik etmiştir. Kâtipler merkezden gelen hüccet, mürasele, i’lâm vs. belgelerin kayda geçirilmesi gibi işlerle görevlendirilmiştir.

Mukayyid: “Mukayyid” kayıt eden kimse demektir. Şer’i davaları mahkemede kayda geçiren, hüccet, mürasele, defterleri vs. tutan görevlidir.

Mahkeme İmamı: Beratla atanan imamlar, mahkemenin görüldüğü yerin mescidinde namaz kıldırmakla görevli olmuştur.

Ser-muhzır ve Muhzırlar: Bu kişiler mahkemede davalı ve davacı tarafları çağırmak ve adlî polis görevini yapmakla görevlendirilmiştir. Belgelere Ser muhzırân Es-seyyid Mustafa Efendi Muhzırbaşı-zâde Dede Yusuf Ağa 14 , Ser-muhzırân es- Seyyid Mustafa Ağa15, vs. kayıtlı olan muhzır isimlerinden örneklerdir.

Hademeler: Evrak takipleriyle ve mahkemede güvenliği sağlamakla sorumlu olmuş, defter düzenlemeleri yapmış görevlilerdir.

Subaşı: Hakkında tutuklama kararı verilmiş şahısları hapsetmek ve burada nezaret etmek görevleri vardır. Belgelerde Subaşı Receb bin Hasan, ve “…Fahişe avretler için subaşıya verilen…” şeklinde iki kayıt bulunmuştur.16

Çavuşlar: Günümüz icrâ memurlarının görevlerinin yaptığı mahkemeden çıkan i’lam belgelerinin uygulanması, borçlunun mallarının satılıp borcunun ödenmesi gibi görevleri vardır. İncelediğimiz belgelerde birkaç çavuş kaydı bulunmaktadır.

Örneğin Mehmed Paşa efendimizin konakcısı baş çavuş ağa…, Es-seyyid Hacı Mehmed Çavuş..17 şeklinde kayıtlar geçmektedir.

12 Devellioğlu, a.g.e. , 799.

13 Hanilçe, a.g.e. , s. 10.

14 SŞS 13, 476/ 142.

15 SŞS 13, 536/ 162.

16 SŞS 13, 50/1. SŞS 13, 66/7.

17 SŞS 13, 446/109.

(17)

5

Bunların dışında mirası vasilere pay eden kassamlar, kadının belli konularda danıştığı müşavirler de mahkeme görevlilerindendir.18

1.3. Şer’iyye Sicillerinin Önemi ve Günümüze Değin Muhafazası

Şer’iyye sicilleri, Osmanlı tarihinin sosyo-ekonomik, siyasî, ticarî, folklorik vs.

unsurları açısından çok değerli bilgiler içermektedir.19 Şer’iyye sicillerinde bulunan kayıtlar, resmiyete geçirilmesi istenen bir hususu içerir. Bundan dolayı Osmanlı tarihinin özellikle de sosyo-ekonomik, hukukî, idarî yönlerden incelenip bilinmeyen detayların gün yüzüne çıkarılması açısından ehemmiyet arz eder. Özellikle birincil el kaynaklar olması ve merkezî emirler ihtivâ etmesi şer’iyye sicillerinin tarih araştırmalarında önemli bir yer edinmesini sağlamıştır. Mamafih, Osmanlı kültürü ve tarihi için önemi haiz olan şer’iyye sicili tasnifleri üzerinde daha disiplinli çalışmalar yapılmasını, bunun neticesinde de gemişimizin o günkü evraklara dayanarak aydınlatılmasını sağlamaktadır.

Şer’iyye sicillerinin muhafazası konusuna gelince, öncelikle arşiv sistemi bugünkünden daha farklı bir anlayışa sahiptir. Aslında belgelere ihtiyaç duyulduğunda kolaylıkla ulaşılabilecek bir sistem yapılmıştır. Belgeler işi bitince tomarlar halinde torbalara koyulup sandıklara konur ve bu sandukalar üzerine belge bilgileri yazılırdı.20

Osmanlı’da şer’iyye sicillerinin korunmasına dair ilk yönlendirme Sultan II.

Abdülhamid tarafından yapılmıştır. Sicillerin oluşturduğu bu arşiv 1894’te İstanbul’da kurulmuştur.21O tarihten itibaren çeşitli şehirlerde ve Osmanlı hâkimiyetindeki Arap coğrafyasında bulunmuştur. Cumhuriyet dönemine gelindiğinde ise arşivcilik faaliyetleri, 1932-35 yılları arasında Muallim Cevdet başkanlığında “Resmî ve Tarihî Evrak Tasnif Heyeti” adıyla 17 ana konu altında toplam 225 bin belge tasnif edilmesiyle daha da sistemleşmiştir. 1956’dan beri yetiştirilen arşiv personeli teşkilat

18 Hanilçe, a.g.e. , s. 12.

19 Şer’iyye sicillerinin muhtevâsı için bk. Kürşat Çelik; 565 Numaralı Karahisar-ı Sahib Şer’iyye Sicili’nin Tanıtımı ve Fihristi 1839-1840 (H. 1255-1256), Internatıonal Periodical For thr Languages.

Literature and History of Turkısh ot Turkic 2009, s. 551.

20 Uzunçarsılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye Teşkilâtı, Ankara, 1948, s. 76.

21 Hanilçe, a.g.e., s. 6.

(18)

6

tarihi araştırmaları ışığında büyük tasnif sistemiyle çalışmıştır.22 1964 yılından sonra bulundukları çeşitli kütüphanelerden toplatılmış, 1960’ta Başbakanlık Arşiv Genel Müdürlüğü oluşturulmuştur. 1991’de Milli Kütüphane’ye nakilleri gerçekleşmiş ve 2005’te 8934 sicilin orijinal metinleri Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’ne devredilmiştir. Bunun dışında Türkiye Diyanet İslam Araştırmaları Merkezinde 10.369 sicilin kaydı mevcuttur. Türkiye’de çok sayıda farklı şehirlerde o şehre ait belgeler bulunabilmektedir.23

2. SİVAS 13 NUMARALI SİCİL DEFTERİNİN İNCELENMESİ 2.1. Defterde Yer Alan Belge Çeşitleri

2.1.1. Terekeler:

Tereke, ölen kişinin ardından bıraktığı mal manasına gelmektedir.24 Adlî ve idarî işlerle yükümlü kadıların bir başka görevi de mirasçıların başvurmaları halinde vefat eden şahsın mallarını Şer’i kurallara dayanarak varislere paylaştırmak ve eğer kişinin mallarını bırakacak kimsesi yoksa malları hazineye aktarmaktı. Tereke sahibinin malları deftere aktarılırken öncelikle alınacak zorunlu harcamalar ve şahsın borçları çıkarılıp geriye kalan meblağ varislere dağıtılırdı. Kadıların ölenlerin mallarını kayıt ettiği defterlere “Tereke Defterleri” denilmiştir. Bu defterlere

“Metrukât Defterleri” veya “Muhallefât Defterleri ” de denir.25

Tereke defterleri, şer’iyye sicilleri içerisinde yer alan bazen de müstakil olarak yazılabilen defterlerdir. Bu belgeler, Osmanlı Devleti’nin toplumsal ve ekonomik yaşamı hakkında değerli bilgiler içermesi ve Osmanlı ailelerindeki sosyal, iktisadî

22 “Osmanlı Hafızasının Cumhuriyete Taşınması” şeklindeki başlıkla detaylı bir şekilde anlatılan modern arşivciliğin doğuşunu daha detaylı incelemek için bkz. Özhan Aykut , Osmanlı’nın Güvenli Yeri ve Merkezi Konya , haz. Prof. Dr. Mehmet Babaoğlu, KOP, 2006, s.11.

23, Zehra Akbulut, “Sivas Şehri 50 Numaralı Şer’iyye Sicil Defterinde Bulunan Belgelerin Özeti ve Değerlendirmesi” , Yükseklisans Tezi, 2014, s. 2.

24 Asıl söylenişi “terike” olmasına rağmen halk arasında alışılagelen şekli terekedir. M. Zeki Pakalın,

“tereke”yi hububat ve her çeşit toprak mahsulü olarak değerlendirmiştir. M. Zeki Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C.II, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1993, s. 460.

25 Levent Kuru, 29 Numaralı Edirne Şer’iye Sicili , Trakya Üniversitesi, Yükseklisans Tezi, Mart 2006, s.12.

(19)

7

yapıyı etraflıca inceleyebilmek açısından mühim değerdedir.26 Bu açıdan Sivas 13 Numaralı Şer’iyye Sicili’nin tereke kaydını tablolaştırmak Sivas halkının incelediğimiz dönemdeki sosyal ve ekonomik yapısı hakkında yorum yapmak mümkün olacaktır.

Tablo 1. Tereke Türündeki Belgelerin Konuları Bakımından Tasnifi

Tereke

Sahibinin Adı

Tereke Sahibinin Mesleği

Yaşadığı Yer (Mahalle, Nahiye, Karye)

Tereke Yekunu Sayfa No / Belge No

Ali bin Ebûbekr Kahveci Bâb-ı Kayseriyye Mahallesi

1881 86/10

Çulha oğlu Ömer Beğ bin Mehmed

--- Şeyh Çoban

Mahallesi

969,5 113/ 17

Seyyid Hüseyin Alemdâr bin İbrâhîm Ağa

erbâb-ı tîmâr Hamir Kesen Mahallesi

933 guruş 25 para

116/18

Dellâk Receb.. --- Kal’a Ardı

Mahallesi

527,5 123/20

Hasan bin

Ahmed

--- Ece Mahallesi 970 guruş 125/20

Hamos binti Kirkor

--- Akdeğirmen

Mahallesi

330 guruş 128/21

26 Orhan Kılıç, "Harputlu Hacı Osman'ın 1725 Tarihli Terekesi ve Düşündürdükleri", Turkish Studies- Türkoloji Araştırmaları, e-dergi, www.turkishstudies.net, vol. 2/1, Winter 2007, s. 17-28.

(20)

8 İstefân veled-i

Hacok

--- Uryân Müslim

Mahallesi

711 guruş 134/24

Bıyıkoğlu

Mehmed Beğ bin Ahmed Beğ nam

--- Kal’a Ardı

Mahallesi

1152 guruş 139/ 25

Kara Mustafa- zâde Seyyid Mehmed Ağa bin Ömer Ağa

--- Sarı Şeyh

Mahallesi

3805,5 guruş 142/ 27

Tiryâki Nalband Mehmed Ağa bin Ali

--- Hace Ali Çavuş Mahallesi

554 guruş 145/28

El-Hâc Mehmed Emin Efendi bin Hace Hasan Efendi

Müfti Uryân Müslim

Mahallesi

7208,5 guruş 147/28

Ali bin

Abdurrahman

--- Gök Medrese

Mahallesi

1687 guruş 157/ 30

Fâtıma binti Hüseyin

--- Gök Medrese

Mahallesi

166 guruş 133/ 30

Arab Ali --- Arabgîr 175 guruş 32

para

135/31

(21)

9 Es-seyyid

Abdullah Ağa bin Maksud

Harem-i mahrem kethüdâlığı

Cami-i Kebîr Mahallesi

9250 guruş 137/ 31

Emine binti İbrâhîm

--- Sarı Şeyh

Mahallesi

1898 guruş 139/ 32

Raziye binti --- Cami-i Kebîr

Mahallesi

271,5 guruş 143/ 32

Kavâs Ömer bin Mustafa

--- Çavuşbaşı

Mahallesi

421,5 guruş 146/33

Tomas veled --- Bazar Mahallesi 494,5 guruş 148/33

Mahmud --- Şâh Hüseyin

Mahallesi

112 guruş 149/34

Zahide binti İbrâhîm

--- Keçi Bula

Mahallesi

677 guruş 153/35

Senem binti Abdülkerîm

--- Bâb-ı

Kayseriyye Mahallesi

159 guruş 159/36

Ebubekir --- Sarı Şeyh

Mahallesi

1291 guruş 186/42

Mehmed Çavuş bin Abdullah

--- Abdülkerim

Mahallesi

1015 guruş 191/43

(22)

10 Alaaddin

Paşa’nın

Enderun ağası Selim Beğ

Enderun ağalığı An asl-ı Kıbrız adasından (Mahalle yok)

1143 guruş 194/44

Ömer bin

Ebubekir

--- Tokmak

Mahallesi

1781 guruş 197/44

Derviş Ali Ağa bin El-Hâc Mehmed Efendi

--- Gök Hüssâm

Mahallesi

26.042 guruş 213/50

Hüseyin Ağa bin İbrâhîm

--- Küçük Minare

nam mahalle

876 guruş 259/60

Mehmed bin Mehmed Emin

--- Kavak

Mahallesi

1241 guruş 269/ 63

Münteha binti Mustafa

--- Şah Hüseyin

Mahallesi

883 guruş 15 para

271/64

Ali bin Abdullah --- Şems-i Ferraş nam mahalle

298 guruş 16 para

282/66

Hacı Halil bin Hafız Ahmed

Hafız Cami-i Kebîr

Mahallesi

3003 guruş 33 para

285/67

Mehmed --- Horhun karyesi 355,5 guruş 292/68

Ata binti

Karabet

--- Bazar Mahallesi 739 guruş 28 para

308/72

(23)

11

Ahmed Ağa Niksar ayanı --- 10,760 guruş 311/73

Zaganik veled-i Piyas

--- Köse Dere-i

Zimmî Mahallesi

2514 guruş 315/74

Hacı Ali Ağa bin Mustafa

Zümre-yi evliyâdan

Keçi Bula

Mahallesi

1140 guruş 30 para

326/76

Fâtıma binti Cunbûl-zâde Es- seyyid Mustafa

--- Ali Baba

Mahallesi

6646,5 guruş 331/78

Göydinli-zâde Es-seyyid

Mehmed Ağa bin El-Hâc Osmân

--- Ali Baba

Mahallesi

12.690,5 guruş 334/79

Medîne binti Hüseyin

--- Uryân Müslim

Mahallesi

4107 guruş 345/81

Safiye binti Osmân

--- Köse Dere-i

Müslim Mahallesi

70 guruş 353/82

Tahir Ömer Ağa Sadr-ı azam Mehmed Galib Paşa

Hazretleri’nin mühr-darı

Ulu Birdengöz karyesi

3830 guruş 26 para

368/84

(24)

12 Hacı İbrâhîm bin

Ali

--- Bab-ı

Kayseriyye Mahallesi

1226 guruş 430/101

Tavit veled-i Mihâil

--- Kenise

Mahallesi

242 guruş 441/108

Makâl-zâde Es- seyyid El-Hâc Zaim Ahmed

Ağa bin

Mehmed

--- Küçük Minare

Mahallesi

7663 guruş 450/111

Hasan --- Top Osman

Kahvesinde

27 guruş 11 para 459/112

Mehmed bin --- Ak Değirmen

Mahallesi

1212 guruş 35para

464/114

Çorbacı oğlu Seyyid Hüseyin

--- Koçhisâr

karyesi

2972 guruş 468/115

Ahmed Efendi Cizye

muhâsebecisi

Asıtâne-i aliye sükkânından

3143,5 guruş 491/122

Bogos veled-i --- Ağca Bölge

Mahallesi

674,5 guruş 498/123

Kelpetun-zâde Es-seyyid Ömer

Ağa bin

Abdurrahman Ağa

--- Hâcı Zâhid

Mahallesi

2150,5 guruş 512/127

(25)

13 Derviş Ahmed

Ağa

Mehmed Paşa hazretlerinin serdarlarından

Yeni İmâret 6428 guruş 24 para

524/130

Fatıma binti Osman

--- zâviye-i

Abdülvehhâb-ı Gazî’den

--- 554/138

Ali Ağa --- Baldır Bazarı

Mahallesi

2937 guruş 562/141

Mehmed bin İbrâhîm

--- Kal’a-i Atik

Mahallesi

969 guruş

30para

585/146

Mehmed bin İbrâhîm

--- Kömüşlük

karyesi

495 guruş 593/147

Abdullah bin Tüfengcibaşı Ahmed Ağa

Tüfengcibaşı Cami-i Kebîr Mahallesi

9029 guruş 597/148

Hüseyin bin Süleymân

--- Abdülkerim

Mahallesi

1001,5 guruş 607/151

Emir oğlu Ali bin Osman

--- Yahya Beğ

Mahallesi

1916,5 guruş 625/154

Kurt Hüseyin Paşa

Diyarbekir valisi Alacahan nâm mahalle

2840 guruş 632/158

Süleymân Efendi

Mehmed Paşa’nın ketebelerinden

An asl-ı Sofya 3975 guruş 649/160

(26)

14 Kıdemli-zâde

Ebubekr bin İbrâhîm

--- Hamir Kesen

Mahallesi

448,5 guruş 663/163

İncelenen tereke kayıtları Sivas ‘ta sosyal yaşam, aile yapıları, ailelerin ekonomik durumu, giyim tarzı, ziynet eşyaları, ev eşyaları, ev fiyatları, bağ-bahçe satış fiyatları, vs.

hakkında geniş bilgiler içermektedir. Belgeler ışığında anlaşılmıştır ki; Müslim-Gayrimüslim tebaa arasında olumlu yönde ilişkiler mevcuttur. Kayıtlarda birbirlerine şahitlik etme, karşılıklı alış-veriş, borç alıp verme vs. örnekler iki toplum arasındaki karşılıklı güvene dayalı bir barış ortamı olduğunu gösterir niteliktedir. Ayrıca bu iki toplum arasında giyim-kuşam ve ev eşyaları, hatta sosyal yaşam açısından benzerlikler vardır. Ailelerde çocuk sayısı fazla olmamakla birlikte Sivas’ta genellikle çekirdek aile yapısının hâkim olduğu görülmektedir.

Sadece birkaç kayıtta iki eşlilik söz konusudur. İncelenen belgelerden 6‘sının gayrimüslimlere ait olduğu görülmüştür. Bunların ikisi Bazar mahallesinden, diğerleri de Kanise, Kösedere-i Zımmî, Üryan-ı Müslim ve Akdeğirmen mahallelerindendir. İçlerinde en zengini Kösedere-i Zımmî mahallesinde yaşayan Zaganik veled-i Piyas adlı kişiye ait olup 2514 kuruştur.27 Diğerleri 1000 kuruşun altında olduğundan, Müslim tebaanın ekonomik durumuyla hemen hemen aynı durumda olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

En zengin tereke kaydının Gök Hüsam Mahallesi sakinlerinden olan “Derviş Ali Ağa bin El-Hâc Mehmed Efendi” adında bir şahsa ait olduğu görülmektedir. Bir evlilik yapmıştır, dört çocuğu bulunmaktadır. Aynı mahallede 6000 guruş değerinde mülkü bulunmaktadır.

Tereke kaydında pahalı seccadeler, kumaşlar, şallar, piştov silah28, tüfeng, kılıç, cebe kürk, zerdivâ kürk, nâfe kürk, dükkân, vb. gibi kıymetli eşyalar bulunurken ayrıca tereke sahibinin

Toplam 61

27 SŞS 13, 301/74.

28 Kısa namlulu, atış gücü zayıf İspanyol yapımı bir silah olup avcılıkta da tercih edilen ; Osmanlı ordusunda 19. yy başına değin kullanılan ve döner piştov, bel piştovu, kubur piştov, dokuz patlat gibi türleri de bulunan ateşli bir silahtır. ( Necdet Sakaoğlu, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Tarih Sözlüğü (Deyimler-Terimler), 1. Baskı: İletişim Yayınları, İstanbul, 1985, s.105.)

(27)

15

birçok kişiye hatrı sayılır rakamlarda borç verdiği anlaşılmaktadır. Kayda geçen malların toplam yekûnu 26.042 kuruştur.29

En zayıf tereke ise; Köse Dere-i Müslim Mahallesi sakinlerinden Safiye adlı hanımındır. Birkaç değersiz ev eşyasının kayıtlı olduğu tereke kaydının toplam yekûnu 70 kuruştur.30

Tabloda yer alan bir başka mühim tereke ise, İranlı bir tüccar olan Köprübaşı Hacı Baba adlı şahsın katli üzerine çıkarılan emirdir. Tüccar Tokat’tan Sivas’a gelirken Yıldızeli’nde eşkıyalar tarafından katl edilmiş ve mallarının bir kısmı gasp edilmiştir. Bir kısım eşya merkezden gelen emirle vali Mehmed Paşa tarafından korunmuş ve deftere kaydedilmiştir.31Şahsın terekesine bakıldığında ise kumaş, mutfak eşyaları, çeşitli bitkiler vs.

eşyaların bulunması mal almak için Tokat’a gitmiş ya da başka bir yerden mal aldıktan sonra Tokat’a oradan da Sivas’a gelmiş olabileceği sonucu ortaya çıkmaktadır.

Tablo 2.1.2. Vakfiyeler

Vakf Arapça asıllı olup “alıkoymak” , “durdurmak” demektir. Vakfiye ise,

“vakfedilen bir malın hangi hayır işlerinde kullanılacağını, ne şekilde yönetileceğini gösteren senet” manasına gelmektedir.32 İslam’da vakfiyyenin büyük önemi vardır.

Vakıflarda yolsuzlukların engellenmesi amacıyla devlet çeşitli tedbirler almış ve vakıflar özenle Vakfiyye denilen belgelere kayıt edilmiştir.33 Hanedan ailesine ait olan vakfiyelerde “işbu vakfiye-yi ma’mulün bihânın kâffe-i şurut-u kuyudu ilâ mâşâallahi te’ala düstürü’l amel oluna” gibi ifadeler yer alır. Davet bölümünde Cenab’ı Hakk’a hamd-ü sena edildikten sonra Hz. Peygambere (sav), dua ve selât-ü selâmda bulunulur;

bunlar giriş kısmını oluşturur. Sonrasında vakıf sahibinin –vâkıfın- tanımı yapılır.

“İşbu kitab-ı sıhhat-nısâbın tahrir-ü inşâsına bâis-ü bâdi oldur ki , işbu vakfiye-i celilü’ş-şan ve ceride-i bedi-i’l ünvânın tahrir-ü inşâsına bâdi ve tastir ü imlâsına âdi oldur ki” şeklinde bir geçiş yapılır. Önce vâkıfın vazifesi, yaşadığı şehir, mahallesi ve adı zikredilir. Ardından sırasıyla mütevellinin ve mevkufun tanımı, vakıf şartları,

29 SŞS 13, 223/50.

30 SŞS 13, 325/82.

31 SŞS 13, 585/188.

32 Osman Gazi Özgüdenli, “Vakfiye” DİA, C.42, Ankara: 2012, s. 466.

33 Hasan Yüksel, “Vakfiye” DİA, C. 42, Ankara: 2012, s. 469.

(28)

16

mütevellinin itirazı, mahkemenin hükmü belirtilir; vakfı bozacak kişiler için beddua, tarih, şuhud-ü’l hal vakfiyeye kaydedilir.

Tablo 2. Vakfiye Türü Belgelerin Tasnifi

Belgenin Konusu Vakıf Sahibinin Adı Sayfa No/ Belge No

--- Fâtıma Hanım binti

Abdullah

95/13

[…] Vakfının vakıf mütevellilerinin değişmesi

Zeyneb binti Ebubekir nam hatun

381/101

[…] Vakfı için bir bab kış evi, bir miktar havlu bağışı

Mustafa Efendi ve Ümmühani Hâtûn

383/102

Merhum Abdurrahman Ağa Camii Vakfı için 12 guruşluk rugan-ı sade, 12 guruşluk asel-i musaffa, 11 guruşluk dakik-i has, 15 guruşuna mescide şem-i asel vakf eylenmesi

Fâtıma binti Mehmed nam hatûn

385/103

Hacı Veli Mahallesi vakf dükkânına tarîk-i amm ile bir bab derzi dükkânı bir bab bezzaz dükkânı bağışı

… 389/109

Vakfiye Hücceti 3500 guruş

Abide binti Yusuf Efendi nâm hâtûn

400/ 113

[…] Vakfı için 250 guruş Debbâğ-zâde Mustafa Efendi bin İbrâhîm Beğ

410/116

(29)

17

Mevlüde Hatun Vakfiyesi Mevlüde binti Şadi Ahmed Ağa

438/127

[…] Vakfı için eşya bağışı Arifeoğlu Osman Ağa 440/127

Haci Zahid mescid-i şerifine bostan, tarik-i amm, kiracı damı

Kelpetûn-zâde Seyyid Ömer Ağa

490/128

…Cami-i Şerifine bağış ve mütevelli tayini

Ümmühanî bin Mustafa nâm hâtûn

589/146

Tezkirecioğlu mescidine bir bab kış evi, 400 kuruş para Bağış

Hamide binti nâm hâtûn 587/190

Toplam

12

İncelenen defterde belirtilen vakıflardan medrese, cami, mescit vs. ye gerçekleşen tayinler de belirtilmiştir. İsmi okunamayan bir cami ve bir vakfiye yukarıda belirtilmiştir. Bunun haricinde yukarıdaki tabloda (Tablo 2) görülmektedir ki Mevlüde Hatun Vakfiyesi, Hacı Zahid vs. gibi vakıfların gelir-giderleri, vakfa bağlı cami, dükkân, mescit vs.nin tamiri inşası vs. hakkında bilgiler bulunmaktadır. Ayrıca bakıldığında kadın vâkıfların daha fazla olduğu ve daha fazla bağış yaptığı görülmektedir.

Tablo 2.1.3.: Hüccetler

“Hüccet” , Arapça bir kelime olup bir hükme havi olarak mahkemeyi şer’iyye canibinden verilen resmi evraktır.34 Daha geniş bir ifadeyle hüccet belgeleri senet, delil anlamlarına gelir ve şeriat mahkemelerinden verilen hakkı gösteren vesikalardır.35 Hüccetler, hüküm içermediklerinden dolayı ilamlardan ayrılırlar; sadece mahkemede

34 Şemsettin Sami, Kâmus-ı Türkî, Çağrı Yayınları, İstanbul, 2007, s. 541.

35 Ferit Devellioğlu, a.g.e. , s. 388.

(30)

18

tarafların anlaşmaya vardıklarını gösteren resmî evraklardır. Hüccetlerin başlangıç kısımlarında “Sebeb-i tahrir-i kitab oldur ki”, “Sebeb-i tahrir-i huruf budur ki”,

“Sebeb-i tahrir-i kitab-ı sıhhat- nisâb oldur ki” gibi ifadeler bulunur. Hemen ardından tarafların unvan, yaşadığı mevki ve meslekleri kayıt edilir, sonra “Meclis-i şer’i şerifde” , “Meclis-i şer’ de” , “Meclis-i kazada” gibi ifadelerle mahkeme belirtilir.

Hüccetin konusunu oluşturan mal veya hak, bütün ayrıntılarıyla yazılır. Hukuki müdahalenin şekli, varsa- teslim ve tesellüm işlemleri de her iki tarafın da anlaşması ardından ikrar edilen durum sicile kaydedilir. Hüccetlerin alt kısmına mutlaka Şuhudül-hal (durumun şahitleri) ya da şuhud-ı muhzır şeklinde mahkemeye şahitlik edenlerin unvan ve isimleri kaydedilir. Hüccetin ihtivâsı bir satış durumu ise, belgede satış-alış yapan şahıs isimleri, kabul beyanları, vasıfları, teslim ve tesellüm işlemleri zikredilir.36 Hüccetler şer’î açıdan kesin deliller olmakla birlikte taraflar arasında herhangi bir çekişme yaşamaya mahal vermemek açısından önem arz eden kayıtlardır.37

Tablo 3. Hüccet Türündeki Belgelerin Konuları Bakımından Tasnifi

Belgenin Konusu Belge Adedi Sayfa No/Belge No

Alacak-Verecek 2 171/34, 534/162

Menzil Dava Hücceti 2

486/145, 501/150

Miras 1 138/25

Dükkan Satışı 1

112/27

36 Ali Haydar, Dürer-ü’lhükkam Şerh-i Mecelletü’l- Ahkam, IV, İstanbul, 1330, s. 718-719.

37 Ahmet Akgündüz, İslam Hukukunun Osmanlı Devleti’nde Tatbiki: Şer’iyye Mahkemeleri ve Şer’iye Sicilleri, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, S. 14, 2009, s. 29.

(31)

19 Menzil ve

Bağ- Bahçe Satışı

24

50/94, 83/121, 132/23, 133/23, 135/24, 141/26, 109/16, 110/16, 111/17, 171/34, 207/48, 208/48, 223/49, 238/53, 247/57, 257/59, 261/61, 262/61, 461/137, 486/145, 486/145, 501/150, 502/150, 534/162

Menzil ve Dükkan Satışı 1 442/129,

Mülk 1 367/97,

Tamir

1

476/142,

Bağ- Bahçe Satışı

1

178/36,

Eşya Satışı

1

442/129

Toplam 35

Tablodan da (Tablo …) anlaşılacağı üzere hüccet türü belgeler satış, miras, alacak-verecek, menzil davaları vb. konuları ihtivâ eder. Bunların içerisinde en fazla görülen tür ise menzil ve dükkân satışı davalarıdır. İnceleme sonucunda menzil ya da dükkân satışlarında fark edilen, bir şahsın ölümünün ardından şahsın varislerinin, hisselerini hemen satmalarıdır. Alacak-verecek davaları ise zamanı gelen borçların ödeme süresinin dolmasından dolayı görülmüştür. Bütün bu belgelerle birlikte toplamda 35 adet hüccet belgesi bulunmaktadır.

2.1.4. Salyâneler :

1700’lü yıllardan itibaren Osmanlı Devleti’nin siyasî, malî, idarî, askerî alanlarda giderek güç kaybetmeye başlaması “vilâyet masrafı” gibi halka ağır gelen

(32)

20

vergilerin getirdiği olumsuz bir sonuç ortaya çıkarmıştır.38 İçinden çıkılması zor hale gelen bu durumun meydana gelmesine çoğunlukla tımar sisteminin bozulması, savaş tekniklerindeki değişme, Anadolu’da yaygınlaşan isyanlar, devlet hazinesinin daralması vs. nedenler imkân vermiştir. Haksız kazancın ve halka fazladan vergi ödetme durumunun önlenmesi için hem de vergileri daha düzenli toplamak açısından tevzî (salyâne) defteri uygulamasına gidilmiştir. Salyâne “yıllık, yıllık vergi, yıllık vergi hesabı” manasına gelmektedir.39

Salyâne ve mesârifat defterlerinin giriş kısmında “defter oldur ki” kaydından sonra içerdiği dönemin tarihi40ve o dönem masraflarının genel bir özetini içeren bilgi verilmiştir. Bunların ardından masraf kalemleri ve guruş ve para olarak hesabı ayrıntılı olarak listelendirilmiştir. Daha sonra genel toplam merkez kaza ve karyelere (bazen mahallelere)41pay edilip ayrıntılı olarak yazılmıştır.42

İncelenen defterdeki salyâne kayıtlarına bakıldığında halktan sık sık vergi alındığına dair örnekler görülür. Özellikle imdad-ı hazeriyye43 vergisinin toplanması ve Sivas’tan Hafik ve ya Samsun bölgelerine zâhire nakilleri belgelere işlenmiştir.

Tablo 4. Salyane Türündeki belgelerin Konuları Bakımından Tasnifi

Belgenin Konusu Sayfa No/Belge No Yekun

Sivas ve Hafik’e ifraz

olunan imdad-ı

hazeriyyenin taksît-i evvel ve taksît-i sanîsi

228/51 15.889 kuruş

Esnaf tayfasına dağıtılan meblağ (21 Zilkade 1239)

256/59 10.000 kuruş

38 Hanilçe, Murat, a.g.e. , s. 36.

39 Daha detaylı bilgi için bkz. Mehmed Zeki Pakalın, a.g.e., s. 111-112.

40 Örneğin, “…iki yüz otuz dokuz senesi Şaban-ı Şerifi’nin ibtidâsından işbu iki yüz kırk senesi Muharremü’l-Harâm’ının gâyetine değin altı mahda…” (bkz. SŞS 13, 331/84.)

41 SŞC 13, 72/7.

42 Geniş bilgi için bkz. Ali Açıkel, Abdurrahman Sağırlı, Tokat Şer’iyye Sicillerine Göre Salyane Defterleri (1771-1840), Tarih Dergisi, 2005, S. 41, s. 95- 145.

43 Osmanlı vergi sistemi hakkında detaylı bilgi için bkz. Şinasi Altundağ, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Vergi Sistemi Hakkında Kısa Bir Araştırma”, AÜDTCFD, C. 5, S. 2, s. 187-197.

(33)

21 Esnaf tayfasına dağıtılan

meblağ (23 Zilkade 1239)

258/60 15,625 kuruş

(1239 senesi Şaban’ın ilk gününden 1240 senesi Muharrem’in ilk gününe değin)

Sivas’tan Samsun iskelesine naklolunacak zahire ve koyun bedeli için toplanan meblağ

331/84 120.938,5 kuruş

1239 senesi Safer ayının Sivas beldesinde vergi meblağı

338/86 25.113 kuruş

23 Rebiülahire 1239’da Sivas’tan Samsun iskelesine nakl olunacak zahire ve koyun bedeli için toplanan meblağ

359/95 42,620 kuruş 30 para

1240 senesi Şaban ayından Zilhicce sonuna değin Zile ve Koyulhisar’dan isâbet iden ‘asker bedeliyesi ve masraf defteri

508/153 121.740 kuruş

1240 Şaban’ın

başlangıcından Zilhicce

513/154 26.450 kuruş

(34)

22 sonuna değin vilayet

masraf defteri

Hafik nahiyesi

karyelerinden şiar tecemmû kaydı

542/165 500 kîle

1241 senesi Sivas sancağı kazaları koyun bedelleri kaydı

546/166 21.122 kuruş

Sivas’tan Samsun iskelesine nakl olunacak zahire ve koyun bedeli için toplanan meblağ

552/168 18.594 kuruş

(bin iki yüz otuz sekiz senesi Muharremü’l- Harâm’ının gurresinden sene-i merkûme Zi’l- Hiccesi gâyetine değin) masârıfât-ı makbûleleri mal-ı menzilin taksît-i sânisi

64/6 20,869 kuruş

1239 senesi esnafa tevzî defteri

115/18 8600 kuruş

1239 senesi esnafa tevzî defteri

71/7 215.987 kuruş

(35)

23 1239 senesi Zi’l-Hiccei’ş-

Şerîf’in gurresinden itibaren mahallâta tevzî olunan mesarifât

72/7 28,950

1239 senesi Sivas’tan Samsun İskelesi’ne mübaya’ nakli

279/65 496 kîle hınta , kîle 165 Şiar

1240 senesi Sivas’tan Samsun İskelesi’ne zahire nakli

531/161 30.000 kîle hınta, 10.000 kîle şiar

Sîvâs Sancağı’nın Havî Oldığı Kazâların Ağnâm Bedeli Emridir

90/11 21.122 kuruş

1239 senesi esnafa tevzî defteri

136/25 ---

Toplam 19

2.1.5. Fermânlar:44

Fermân; Farsça bir kelime olup emir, irâde ve buyruk anlamlarına gelir.

Osmanlı diplomatikasında ise herhangi bir iş hakkında ısdar olunan, Padişahın alâmet-i şerîfe denilen tuğralı emridir. Ferman kelimesi belgelerde yalın değil, sürekli olarak emrin padişaha ait olduğunu ve uyulması gerektiğini belirten övücü ve yüceltici ifadelerle kullanılmıştır. “Fermân-ı hümâyun, fermân-ı âlişân, fermân-ı şerîf, fermân-

44 Tanımda Tanzimat öncesi dönem temel alınmıştır.

(36)

24

ı beşâret-unvân, fermân-ı cihan-mutâ’, vs.” sıfatlar bunlardan bazılarıdır.45Fermanla eş anlamlı kullanılan emr ve hüküm için benzeri sıfatlar kullanılmıştır.46

Tablo 5. Ferman Türündeki belgelerin Konuları Bakımından Tasnifi

Belgenin Konusu Belge Adedi Sayfa No/Belge No

Afv Fermanı 7

248/57, 266/63, 343/88, 357/94, 408/115, 468/139, 92/12.

Cezaî Fermanlar 6 92/12, 217/47, 270/64, 304/75, 308/76, 519/157

Mürur Fermanı 5 126/21, 350/92, 440/129, 444/130, 484/143

Nefy (Sürgün) Fermanı 8 87/44, 96/13, 199/42, 270/64, 328/81, 416/119, 506/151, 516/ 156

Vergi Fermanları 8

215/46, 311/77, 346/90, 414/118, 422/121, 498/149, 549/167, 589/191

İkaz 2 264/62, 416/119

Tanzim İçin Ferman 5

45 Nejdet Gök, “Osmanlı Diplomatikasında Fermân ve Berât Arasında Benzerlik ve Farklar”, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, S.11, s. 215.

46 Mübahat Kütükoğlu, “Fermân”, DİA, C.12, Ankara: 2012, s. 400.

(37)

25

129/22, 130/22, 196/41, 365/97, 549/167

Acil Emirler 4 452/133, 453/133, 448/132, 459/136

Görevlendirme

10

98/14, 210/45, 221/49, 304/75, 312/77, 378/100, 408/116, 416/119, 419/120, 5

456/135

Nakil Fermanları 5

176/36, 210/45, 270/64, 456/135, 516/156

Bilinmeyen 2 68/33, 519/157

Toplam 62

Tabloda belirtildiği gibi toplam 62 adet ferman kaydı bulunmuştur. Cezaî fermânlar gurubuna aldığımız belgelerin birinde enfiye47Mora ve Yanya bölgelerinde yetkileri olmadığı halde enfiye üretip satışını yapan kimselerin bir an evvel durdurulması için vezirler, mirmirân, zabitler, subaşılar, vs. devlet görevlileri uyarılmış suçluların bulunup mahkemeye sevk edilmesi ve izinsiz piyasaya sürülen enfiyenin toplatılması istenmiştir.48 Diğer bir cezaî fermanda bakıldığında Diyarbakır

47 Enfiye toz haline getirilmiş tütünün burun deliklerine çekilerek tüketicide nefes yoluyla fizyolojik etki yapan bir tütün mamulüdür. Kullanan kişinin burun mukozasından kan dolaşımına geçer ve merkezi sinir sistemini etkileyerek etkisini gösterir. Bu bakımdan, kokain çekme ile benzer bir yol söz konusudur ancak fizyolojik etkisi farklıdır.

48 SŞS 13, 322/75.

(38)

26

valisi olup Kurt Hüseyin Paşa’nın49 vefatının ardından çıkan fermandır. Bu olay Alacahan50 mevkiinde gerçekleşmiştir, gönderilen fermanla Hüseyin Paşa’nın mallarının toplanıp deftere kaydedilmesi ve hazineye devredilmesi istenmiştir.

Farklı bir belge olarak değerlendirebileceğimiz bir başka ferman da Kayseri’nin Tomarza51 mevkii civarında meydana gelen ihtilal hareketidir. Ermeni bir şahıs olan Kalaycı Ohan ihtilal çıkarmak istediğinden bölgede yaşayan Ermeni patriki52 Karabet, bu şahsı merkeze şikâyet etmiş ve şahıs merkezî emirle Sivas kalesine hapsedilmiştir.53 Bu belge aslında bize o dönemlerde de ırkçı politika yapıldığını gösteren güzel bir örnektir. Ayrıca patrikin bu şahsı şikayeti de huzurun bozulmasını engellemekle beraber yüzyıllardır birlikte yaşayan iki toplum arasında herhangi bir sorun yaşanmasına müdahale edebilmek açısından mühimdir. Yine bu konuda merkezin takındığı tavır tedbirli ve acil olmuştur.

2.1.6. Buyruldular:

Buyuruldu, Türkçe “buyurmak” fiilinden türemiştir. Osmanlı diplomatikasında yüksek rütbeli görevlilerin kendilerinden aşağı rütbede olanlara gönderdikleri emir için kullanılır. Merkezden yazılanlar genellikle sadrazam, vezir, defterdar, kazasker gibi yüksek rütbedeki görevlilere aitti. Merkezde ve taşrada yazılan bütün buyruldularda divanî yazı kullanılmakla beraber, taşrada yazılanların büyük bir bölümü beylerbeyine aittir. Bu belgeler şer’iyye sicillerine de kaydedilmekle beraber, vergilerin düzenli toplanması ve padişahın kararlarına birebir uyulması, suçlu şahısların cezalandırılması gibi konular ihtivâ ediyordu.54

49 Daha önceki tereke tablosunda Hüseyin Paşa’nın ölümü ve mal varlığının yekunu belirtilmiştir.

Tereke sahibi Hüseyin Paşa Bursa’ya gidişi sırasında eceliyle vefat etmiş ve mal varlığı deftere kaydedilip hazineye aktarılmıştır. (Bkz. SŞS 13,632/158)

50 Alacahan (ناخ ه جلاآ) ,1865 ve 1924 yıllarında kaynaklara nahiye olarak kaydedilmiş, Kangal (Sivas’a) bağlı olan bir mevkiidir. Bkz. Tahir Sezen, “Osmanlı Yer Adları (Alfabetik Sırayla)” BDAGM, Ankara, 2006, s. 20.

51 Tomarza (هزراموط), 1953’te kaza olmuş bir Kayseri’de bir mevkiidir. Bkz. Tahir Sezen, a.g.e., s. 491.

52 Patrik, Ortodoks Kilisesileri, Oriental Ortodoks Kiliseleri, Süryani Kilisesi ve diğer Doğu Kiliseleri'nde kilisenin başında bulunan en yüksek rütbeli piskopos.

53 SŞS 13, 627/156.

54 Kütükoğlu, Mübahat, “Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik)” , TTK, Ankara, 2013, s. 206.

(39)

27

Tablo 6. Buyruldu Türündeki belgelerin Konuları Bakımından Tasnifi

Belgenin Konusu Belge Adedi Sayfa No/Belge No

Salyane Buyruldusu 3 423/121, 429/124, 432/125

Bedeliye Buyruldusu 2 298/73, 499/149

Tayin Buyruldusu 8 122/20, 216/47, 458/136, 469/139, 470/140, 471/140, 472/140, 477/142

Vali- Mütesellim- Beylerbeyi Buyruldusu

6 239/54, 244/55, 249/57, 477/117, 413/118, 540/164

Askerî Emirler 3 250/57, 308/76, 382/102

Alacak-Verecek Dava 2 358/94, 367/97

Tamirat 1 377/100

(40)

28

Bilinmeyen 1 368/98

Toplam: 25

Tabloda görüldüğü gibi 13 No’lu Şer’iyye Sicili’nde 25 adet buyuruldu kaydı görülmüştür. Bu kayıtların içinde dikkat çekicilerden bir tanesi Sivas valisi Mehmed Paşa’nın Sivas kadısına gönderdiği buyuruldudur. Belgeden anlaşıldığına göre vali Mehmed Paşa, kadıyı Sivas valilerinin konaklarının mefruşâtı için fukaradan fazlaca vergi sağlandığı ve Mehmed Paşa’nın bunun bir an evvel durdurulmasına dair emir verdiği kaydedilmiştir.55 Bu belgeye baktığımızda daha net anlıyoruz ki 1800’lü yıllarda halktan fazla vergi toplama oldukça artmıştır. Yine belgenin devamında

“fukarâya külli masârıfata düçâr olunarak .. perişaniyetlerine bâis olduğundan saray döşemesi masârıfı namıyle fukarâya vâki olan masârıfın men ve def’ine dair ” ifadesinden anlaşıldığına göre Osmanlı Devleti -üst tabaka devlet adamları aracılığıyla- vergi sistemi konusunda adaletli davranılmasını istemiştir.

2.1.7. i’lamlar :

Arapça “ilm” kelimesinden gelen “i’lam” bildirmek, anlatmak demektir.56 Hukuksal bir terim olarak ise “mahkeme tarafından verilen şer’i hükmün kaydedildiği yazılı belge” manasına gelmektedir. İ’lam belgelerini diğerlerinden ayıran en önemli özellik hâkimin verdiği kararı ihtivâ etmesidir. Fakat örfî olarak hüküm içersin içermesin kadının imza ve mührünü taşıdığından dolayı birçok mâruz arşivlerde i’lâm diye bilinir.57

55 SŞC 13, 428/100.

56

57 Akgündüz, “İ’lam Maddesi” DİA, C. 22, s.72.

(41)

29

Tablo 7. İ’lam Türündeki belgelerin Konuları Bakımından Tasnifi

Belgenin Konusu Belge Adedi Sayfa No/Belge No

Arsa 2 492/147, 349/91

Dava Çözümü İçin Emir 1 351/92

Miras Hakkı 3 303/74, 533/161, 537/163

Muhasebe Dava 1 352/93,

Vakıf Davası 1 353/93

Zina 1 235/52

Katil ve Eşya Hıfz 1 585/188

Vefat 1 519/157

Asker Bedeliye Kaydı 2 507/152, 508/152

(42)

30

Toplam 13

İ’lam türü belgelerde genel olarak alacak-verecek/borç davalarından sonra en geniş yeri tutan miras paylaşımı gelmektedir. İncelenen i’lam belgeleri gurubunda ise belirtilen zina ve katil olayları en mühim belgelerden olmuştur. Zina davasını incelediğimizde sirkat amacıyla Kabala Mahallesinden Kömürlüzâde esseyyid Mehmed Ağa nam kimesnenin hanesine girilmiş, 1 çuka biniş(?), 1 zerdeva kürk ve 2 mendilli peşkir çalınmıştır. Sirkat yapanlar evin oğulları tarafından yakalansa da hırsız kendini kurtarmak için evin kızı Zeliha’yı kendisiyle zina etmekle suçlamıştır.58Dikkat çeken evden alınan eşyalardan birinin zerdeva kürk olmasıdır. Bu o zamanlarda değerli bir ürün olduğu için buradan ev sahibinin maddî açıdan durumunun iyi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Diğer mühim kayıtta ise Hacı Baba adlı İran asıllı bir tüccarın Yıldızeli civarında katledildiği belirtilmiştir. Tüccara ait eşyaların bir kısmı saldırganlar tarafından gasp edilmiş ise de bulunan diğer eşyalar Sivas valisi Mehmed Paşa tarafından korunmuş ve Paşa hanında kullanılmayan odalardan birinde itinayla saklanmıştır.59 Bundan başka vakıfla ilgili belge, asker bedeliyeleri, arsa davası vs.

kayıtlar da görülmüştür.

2.1.8. Narhlar

Osmanlı Devleti’nde üreticilerin kaliteli ürünler üretmelerini sağlamak için birtakım tedbirler alınmıştır.60 Bunlardan en önemlilerinden biri de narh sistemidir.

Narh, bir mala resmî makamlarca konulan azami fiyattır. Osmanlı Devleti, halkın refahının sağlanması için narh sistemine büyük önem vermiştir.61

Narh sistemi uygulanırken fiyat tespiti kadı huzurunda yapılır ve halkın menfaati ön planda tutulurdu. Bunun yanı sıra esnafa da belli oranlarda -genellikle %

58 SŞS 13, 230/52.

59 SŞS 13, 585/188.

60 Örneğin kurallara ilişkin ; Kanunname-i İhtisab-ı Bursa, TSE Yay., Ankara, 1995.

61 Ayrıntılı bilgi için bkz. Kütükoğlu, M., a.g.e., s. 562.

(43)

31

10 ila %20 arasında değişirdi- kâr bırakılmaya çalışılırdı. Fakat bu oran sabit olmamakla birlikte, mevsimsel hareketlere, ticâri akışa vs. göre değişiklik gösterirdi.62

Osmanlı Devleti’nin bu uygulamanın yanı sıra bir de ölçü ve tartıların damgalatması ve hilenin önüne geçmesi de tüketiciyi korumak için icra etmiş olduğu görülmektedir.63 Bu bize Osmanlı’nın tam anlamıyla bir sosyal devlet olduğunu göstermektedir. Bu fiyat uygulamalarındaki amaç adil ve karşılıklı rızaya dayalı fiyat ilkesini mevcut tutmaktır.64

Osmanlı Devleti’nin fiyat sistemine “İslam Hukuku” ve “töreler” hâkimdir.

Buna göre Osmanlı’da fiyat politikaları uygulanmıştır.

Narh kayıtlarına baktığımızda; ilk olarak 1239 senesine ait bir narh kaydında belirtildiğine göre 1239 senesi Mayıs’ın 18’inden itibaren koyun eti 18 paraya, diğer yıl yine Mayıs 18’inden itibaren ise 30 para olması istenmiştir. Arada çok bariz bir farkın olması dikkat çekicidir. Ayrıca narhın yanı sıra kasap dükkânlarına bakan denetçi olarak Emir Ahmed-zâde Mehterbaşı Hasan Ağa tayin edilmiştir. Aynı belgede birkaç şahsın birlikte ortak bir kasap dükkânı açacağı kaydedilmiştir. Devamında ise yine birkaç ustanın ortak olarak Sivas valisi seyyid Mehmed Paşa’dan 1500 kuruş aldıkları ve dört yeni dükkân açacakları belirtilmiştir.65

Tablo 8. Bakkal Esnafının Narh Kaydı

Ürün Satıldığı Ölçü Fiyat

Asel-i musaffa 1 kıyye 4 kuruş

Rugan-ı sâde 1 kıyye 4,5 kuruş

Pirinç 1 kıyye 2,5 kuruş

Tut Bekmezi 1 kıyye 40 para

62 Örneğin bkz. Ergenç, Özer, XVI. Yüzyılda Ankara ve Konya: Osmanlı Klasik Dönemi Kent Tarihçiliğine Katkı, Ankara Enstitüsü Vakfı Yay., Ankara, 1995, s. 104. (Burada yer alan kanunnamede fiyat ve kâr farkları açıkça görülmektedir.)

63 Bununla ilgili pek çok ayet bulunmaktadır. Örneğin; “Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyiniz. Ancak, karşılıklı rızaya dayanan ticaret bunun dışındadır.” (Nisâ, 4/29) Yine başka bir ayette ise “Allah alış-verişi helâl, faizi haram kılmıştır.” (Bakara 2/275 ).

64 Tabakoğlu, Ahmet, “Osmanlı Ekonomisinde Fiyat Denetimi” , İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, C. 43, İstanbul, 1987, s. 113.

65 SŞC 13, 728/194.

(44)

32 Cerenguş ve cermefek

üzümü

1 kıyye 2 kuruş

Behisni üzümü 1 kıyye 64 para

Aladağ üzümü 1 kıyye 80 para

Haleb sabunu 1 kıyye 7 kuruş 10 para

Tagar bekmezi 1 kıyye … kuruş

Sabun-i İzmir 1 kıyye 6 kuruş 30 para

İncir 1 kıyye … kuruş

İncaz 1 kıyye 70 para

Kayısı 1 kıyye … kuruş

Kişniç 1 kıyye … kuruş

Hayv armudu 1 kıyye … kuruş

Ürgüb çiri 1 kıyye 72 para

Ceviz içi 1 kıyye 00

Tahin helvâsı 1 kıyye 00

Kızılcık kurusu 1 kıyye 30 para

Besdil 1 kıyye 00

Armud kurusu 1 kıyye 28 para

Tut kurusu 1 kıyye 52 para

Sucuk 1 kıyye 00

Nohud 1 kıyye 00

Kızartma leblebi 1 kıyye 2 kuruş

Leblebi hacri 1 kıyye 00

Rugan-ı zeyt 1 kıyye 1 kuruş

Zeytün 1 kıyye 3 kuruş

Tulum peyniri 1 kıyye 70 para

Kayseri basdırması 1 kıyye 00

Bezir rugan 1 kıyye 4,5 kuruş

Hatamısır 1 kıyye 12 kuruş

Elma kurusu 1 kıyye 00

Şab-ı Karahisar 1 kıyye 68 para

(45)

33

Üzüm besdili 1 kıyye 00

Fasılya 1 kıyye 00

Şem-i rugan 1 kıyye 4 kuruş

Çalma bekmezi 1 kıyye 00

Balbasi bekmezi 1 kıyye 00

Kuşburnu bürürü 1 kıyye 00

Tufalıoğlu 1 kıyye 00

Kuş Ali 1 kıyye 00

Fındık 1 kıyye 80 para

Fındık içi 1 kıyye 4 kuruş

Ayıntab bekmezi 1 kıyye 00

Tablo 9. Haffaf Esnafının Narh Kaydı

Ürün Satıldığı Ölçü Fiyat

Pek ala battal yemeni 1 çift 11 kuruş

Def’a alâ yemeni 1 çift 9 kuruş

Battal fes 1 çift 6,5 kuruş

Ceke battal mes 1 çift 5,5 kuruş

Küçük battâl mes 1 çift 1 kuruş

Ceke battal yemenî 1 çift 8,5 kuruş

Küçük battâl yemenî 1 çift 7,5 kuruş

Uluorta yemenî 1 çift 6,5 kuruş

Zer-gerdân yemenî 1 çift 5,5 kuruş

On iki başırık 1 çift 4 kuruş

Sekiz yaşa yemenî 1 çift 3,5 kuruş

Beş yaşı yemenî 1 çift 2,5 kuruş

Kösele battâl alâ pabuç 1 çift 6,5/7 kuruş Kösele evsat battal pabuç 1 çift 4,5 kuruş Kösele battâl ernasi pabuç 1 çift 4,5 kuruş Sivri battal içi sarılı alâ

pabuç

1 çift 5,5 kuruş

Referanslar

Outline

Benzer Belgeler

177 Medîne-i Rodoscuk‟da Câmi„-i Vusta mahallesi sâkinlerinden Hüseyin BeĢe ibn Mustafa nâm kimesne meclis-i Ģer„-i hatîr-i lâzimi‟t-tevkîrde iĢbu

Osmanlı Devleti, 1517 yılında Hicâz bölgesinin yönetimini Memlükler’den almakla İslâm dünyasında büyük bir üne kavuşmakla beraber İslâm dünyasında önemli bir

…………Mehmed be-medine-i Tokat ene’lfakiru’llah azze Ģanehu ufiyye anhû Husûs- ı atîyyu’z- zikr mahallinde iskâ ve tahrîr içün kıbeli-Ģer‟den bâlâ imâmı mezunen

Ma‘ruz-u dâi‘leridir ki: Gürün kasabasında Abdulfettah ağa mahallesi ahâlîsinden Kocabey oğlu işbu rafi‘ü’l-i‘lam Molla Ahmed bin Mustafa kasaba-i mezbûrenin

Budur ki Yenice Mahalle sâkinelerinden Tayyibe bint-i nâm hâtûn tarafından hîbe ve âtü’l-beyânı ikrâra vekil olub El-Hâc Musa İbn-i Yunus ve El-Hâc Mustafa bin

Eğin kazâsı mahallâtından Bağçe mahallesi sâkinlerinden olup bundan akdem vefât iden Mustafa Efendi ibn-i Mehmed bin Abdullah'ın verâseti zevce-i menkûha-i

Zaferan Borlı kurâsından Çiftlik-i Süfla karyesi ahâlîsinden iken bundan akdem vefât iden Ali Emuca Oğlu İsmâîl bin Ali nâm kimesnenin verâseti Zaferan

takımında iken vefât ettiği veresesi tarafından verilen arzuhalde ifade olunan Aşir oğlu Mehmed bin Osman bin Mehmed’in ber-vech-i âtî vârisi olduklarını iddia iden