• Sonuç bulunamadı

11. HAFTA DİNİ GRUPLAR SOSYOLOJİSİ VE YENİ DİNİ HAREKETLER Toplumsal Gruplar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "11. HAFTA DİNİ GRUPLAR SOSYOLOJİSİ VE YENİ DİNİ HAREKETLER Toplumsal Gruplar"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

11. HAFTA DİNİ GRUPLAR SOSYOLOJİSİ VE YENİ DİNİ HAREKETLER

Toplumsal Gruplar

İnsanlar tarih boyunca bazı ihtiyaçlarını karşılamak için toplum halinde yaşamaktadırlar. Ancak bu şekilde bütün ihtiyaçlarını karşılayamamaktadırlar. Çünkü özellikle nüfusun yoğun olduğu toplumsal kesimlerde insanlar, günlük ihtiyaçlarını ya da uzun vadeli maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kendilerine daha yakın olan ve ilişki kurabilecekleri kişilere veya gruplara ihtiyaç duymaktadırlar.

Toplumsal sistemlerin üç temel unsuru vardır. Bunlar, insanlar, gruplar ve toplumsal ilişkilerdir. Toplumsal ilişki insanların toplum halinde örgütlenmelerini ifade eden önemli bir sosyal unsurdur. Toplumsal ilişki

‘başkası’ düşüncesi etrafında ortaya çıkmaktadır. Bu yüzden insanlar ya da toplumsal grupların, yalnızca kendi varlıklarının farkında olmaları yeterli değildir. Toplumsal ilişkilerin doğal sonucu, bireyin, kendi dışında bulunan kişi ya da toplumsal grupların varlığını dikkate almasıdır. Buna anlamda toplumsal ilişki,

“insanın, kendi dışındaki insanlarla ilişkisinde anlamlı bir hayat alanı yaratma olayıdır”. İşte ortak amaçlarını gerçekleştirmek, ihtiyaçlarını karşılamak, inançlarının gereğini yerine getirmek için birden fazla insanın birbiriyle ilişki kurması, grupların oluşmasına yol açmaktadır. Öyle anlaşılıyor ki grup hem insanın temel ihtiyaçlarını karşılaması hem de kendisini, içinde yaşadığı toplumsal yapıya daha fazla ve farklı açılardan bağlaması bakımından çok önemli bir işlevi yerine getirmektedir.

Grup kelimesi sosyolojik anlamda tanımlanması gereken bir kavramdır. Çünkü günlük dilde bu kelime her türlü topluluğu ifade edebilmektedir. İnsanlar tüm zamanlarda ve mekanlarda aile, eğitim, ekonomi, siyaset, din ve boş zamanlar gibi çeşitli gruplar içinde yaşamışlardır. Bu gruplar, bütün sosyal bilimciler tarafından temel gruplar olarak sayılmaktadırlar. İnsanlar tüm ihtiyaçlarını bu gruplar içinde karşılarlar.

(2)

Toplumsal Grupların Özellikleri

Toplumsal gruplar çeşitli şekillerde sınıflandırılabilir ve nitelendirilebilir. Toplumsal grupların sınıflandırılmasında ölçütlerden biri, karşılıklı ilişki ve iletişimdir. İlişkilerin yoğunluğuna göre gruplar birincil ve ikincil gruplar şeklinde sınıflandırılırlar. Birincil gruplarda ilişkiler daha özel, kişisel, sık ve yoğundur. Yine cemaat ve cemiyet sınıflaması grup üyeleri arasındaki ilişkilerden yola çıkılarak yapılmış bir sınıflamadır.

Toplumsal grupları sınıflandırmaların en kapsamlısı G. Gurvitch’e aittir. O, sınıflamasında, içerik, büyüklük, süre, ritm, fiziksel, yakınlık, kuruluş temeli, giriş kolaylığı, örgütlenme düzeyi, otorite gibi oldukça çok sayıda ölçüt kullanmıştır.

Bununla birlikte sosyal grubun oluşabilmesi için ya da grup olarak nitelendirilebilmesi için bazı özelliklere sahip olması gerekir. Fichter bu özellikleri şöyle sıralar:

1) Grup olarak adlandırılan sosyal birim, hem üyelerin hem de grubun dışındaki gözlemcilerce tanımlanabilmelidir. Bu, her grup üyesi diğer üye ve üye olmayanlar tarafından tanınmalıdır, demek değildir. Gizli dernek, loca, yarenlik gibi grupların üyelerinin adları saklı tutulur, ama bu grupların varlıklarını herkes bilir. Büyük kentlerde çok sayıda gruplar bulunur, hiçbir bireyde bunların hepsini bilmez; fakat bu gruplar yine de bilinebilir, bilimsel araştırmalarda konu edilebilir.

2) Grup bir sosyal yapıya sahiptir. Çünkü gruba katılan her üye, diğer pozisyonlarla ilişkili bir pozisyona sahiptir. Sosyal tabakalaşma ve sosyal statü mevkilenmesi, en küçük gayri resmi gruplaşmada bile bulunur.

3) Gruptaki her üye kendi sosyal rolünü oynar. Üyeler rollerini oynamaktan vazgeçerse grupta

ortadan kalkar.

(3)

4) Grubun sürekliliği için karşılıklı ilişkiler son derece önemlidir. Yani grup üyeleri arasında iletişim ve temas olmalıdır. Tek yönlü bir sosyal süreç olamaz. Sosyal süreç birlikte ya da karşılıklı olmalıdır.

5) Her grupta, içinde rollerin oynandığı yolları etkileyen davranış normlarına sahiptir. Davranış normlarının yazılı olması, yönetmeliklere geçmiş olması zorunlu değildir. Bu normlar grup üyeleri tarafından bilinen, anlaşılan ve uyulan davranış örüntüleridir.

6) Grup üyeleri ortak ilgi ve değerleri paylaşır.Bu ilgi ve değerlere özenle sahip çıkılır. Bazı gruplarda ortak ilgi ve değerler, çıkarlar belirsiz olabilir. Bu durumda ortak ilgi ve çıkarların varlığı, ancak değerlerde bir çatışma çıkması ve bu çatışmanın grubun dağılmasına yol açması halinde anlaşılır.

7) Grup eylemlerinin yöneldiği bazı sosyal hedefler bulunmalıdır. Her grup, farklı derecelerde olsa bile yine de bir veya birkaç amaca sahiptir. Hedef grubun niçin veya hangi sebeplerle var olduğu sorusunun cevabını oluşturur.

8) Bir grubun göreli de olsa sürekliliği olmalıdır. Bir başka deyişle grubun zaman süresi içinde ölçülebilir bir dayanıklılığı olmalıdır. Bu, grubu yığından ayıran önemli bir işarettir. Tüm bu özellikleri dikkate alan bir sosyal grup tanımı şöyle yapılabilir. Grup, ortak sosyal hedefleri izleyen, sosyal normlar, ilgiler ve değerlere göre karşılıklı roller oynayan sosyal kişilerin tanınabilir, yapılaşmış, sürekli birlikteliğidir. Her toplum, toplum içindeki grupların bir bileşimidir. Toplumdaki gruplar bir diğerinden merkezi işlevleri ile ayrılır.

Bu özelliklere göre grup, ortak sosyal hedefleri izleyen, sosyal normlar, ilgiler ve değerlere göre

karşılıklı roller oynayan sosyal aktörlerin, tanınabilir, yapılaşmış ve sürekli birlikteliği şeklinde

tanımlanır.

(4)

Dini Gruplar ve Özellikleri

Dini gruplaşmalar, insanlık tarihinin ilk bilinçli gruplaşmalarından biridir. Bununla beraber bu bilinçli gruplaşmalar, diğer toplumsal organizasyonlarda olduğu gibi dini organizasyon içinde de çıkabilirler. Bu durum insanlık tarihinin doğal süreci içerisinde kolaylıkla görülebilir.

Basit-karmaşık, büyük-küçük bütün toplumlar birçok grubu içinde barındırır. Din de toplum içinde ortaya çıkmış sosyal grup çeşitlerinden biridir. Esasen dini gruplar sosyal grupların özel bir türünü oluşturur. Dini gruplar, Tanrı ve insan arası örüntüleşmiş bir ilişkiyi paylaşan kişilerce oluşturulmuştur. Bireyin dua ve ibadetleri toplumdaki mevcut dinlerden birinin etkisindedir.

Dini grup kavramın iki şekilde ele almak mümkündür.Birinci şekli, din dışında kalan sebeplerle ve dinin ortaya çıkışından önce mevcut olan grupların dinin taşıyıcı olma halidir. Kan birliğine dayalı grupların aynı zamanda ibadet ve inanç birliği haline gelmesi böyle gerçekleşir. Bu durumda mevcut grup bağının din vasıtasıyla daha da güçlenmesi beklenebilir. Kısaca dinin doğal grup içinde ortaya çıkmasıdır. Bunlara doğal dini gruplar diyoruz.

İkinci şekli ise dinin kendiliğinden bazı dini topluluklar ya da yeni gruplaşma prensiplerine dayalı gruplar yaratmasıdır. Böyle grupların birinci durumdaki gruplarla hiçbir benzerlik ve ilgisi yoktur.

Dini tarikatlar kardeşlik cemaatleri, mezhepler ve kilise böyle gruplardandır.

Bunlara da sırf dini gruplar diyoruz.

(5)

1.Doğal Dini Gruplar

Aile: Aile insanlık tarihinin ilk dönemlerinde dini bir cemaat olarak karşımıza çıkmaktadır.

Mesela Cermenlerde aile üyelerini birbirine bağlayan şey, hayatı meydana getiren ve kendilerini bağlı hissettikleri mukkaddes güçlerdir. Yine eski Mısır ve İsrail’de aile bağı kutsal bir temele bağlıydı. Aile grubu, dini önemini, başta İslam olmak üzere bütün semavi ve evrensel dinlerde korumuş, ancak modern dönemde onun dini fonksiyonlarında değişmeler olmuştur.

Klan ve Kabile: Aile gibi üyelerini doğal bağlarla bağlamanın ötesinde tam bir inanç ve ibadet birliği oluşturan doğal dini gruplardan bir diğeri de klan ve kabiledir. Ortak atanın insan dışında bir bitki ya da hayvanın (totem) da olabildiği klanlarda, üyeleri birbirine bağladığına inanılan kutsal güce “mana” denmekteydi. Bu bağlılık klan üyelerini kan bağının ötesinde ortak bir ruhun etrafında birleşmiş kutsal bir cemaat haline getiriyordu. Bu yüzden klandan ayrılmak, ortak kutsal ruhtan ve kurtuluştan uzaklaşmak ve ölmekle eşdeğerdir.

Mahalli Birlikler:Köyler ve Şehirler: Mahalli birlikler, toplumda kan gibi doğal bağlara dayanarak oluşmuş gruplar dışında komşuluk ile oluşmuş gruplardır. Ortak bir toprak parçasında veya köyde yaşamak, bir anlamda bu ortaklığa bağlı özel bir dayanışmayı geliştirmektedir. Çok tanrılı dinlerin belirli bölgelere mahsus mahallî tanrılar içermesi doğal dini gruplara bir örnek oluşturmaktadır.

Mahalli birlikler olarak şehirler ise doğal bağlarla birlikte dini grup bağlarının da genişlemesi

anlamına geliyordu. Böyle bir gelişme genel ekonomik faktörlerin üzerinde durulmuştur. Ancak

din de bu gelişmede önemli bir faktördür. Örneğin Sümerler’de ilk şehirlerin bir mabet etrafında

kurulmuş ‘tapınak şehirler’ olduğu bilinmektedir.

(6)

Milli Din Birlikleri: Din tarihinde ortak bir geçmişe, geleneklere ve kültürel çevreye sahip milli din birlikleri doğal dini gruplar arasında bir kesimi temsil ederler. Millet, ortak bir dil, gelenek ve kültür etrafında bir araya gelen topluluktur. Millî dinler ise bir millete bağlı inanç ve ibadetler eşliğinde gelişirler. Diğer yandan bir milletin oluşumu çoğu zaman dinin yardımıyla gerçekleşmektedir. Milli dinler bir millete bağlı inanç ve tapınmanın tipik örnekleridirler. Yahudilerde olduğu gibi ortak inançlar ve ibadetler sürgünden sonra uzunca bir süre bile bir halkın milli varlığını ayakta tutmaya yardımcı olmuştur.

Kabileler kendi aralarında birleşerek millet haline gelmişlerdir. Bu gelişme çoğunlukla dinin yardımıyla olmuştur. Germen halk toplulukları Hıristiyanlığa giriş süreciyle bir millet durumuna geçmişlerdir.

2. Dinden Doğan Gruplar: Sırf Dini Gruplar:

Sırf dini gruplar, nispeten daha ilerlemiş kültürlerde ortaya çıkarlar. Ancak bu geçişi teşvik eden iki faktör vardır; biri, toplumsal, siyasi ve kültürel yapının daha hızlı farklılaşması, fertlerin veya grupların dini tecrübelerinin zenginleşip çeşitlenmesidir. Diğer faktör ise dinin bağımsız bir şekilde gelişmesidir.

Dinden doğan gruplar ilk defa tek Tanrılı dinlerde ortaya çıkmıştır. Yani sırf dini gruplar sosyolojik olarak farklı yapılarda ortaya çıkmıştır. Bu ilkel topluluklarda doğal grupların içerisinde yaşayan dini grupları değil, yeni bir dini grup tipini temsil etmektedir. Sırf dini gruplarda üyelerin birbirine bağlılığının şiddetini ifade etmek üzere

‘’manevi kardeşlik’’ ve ‘’din kardeşliği’’ gibi bazı tabirler kullanılır.

Bu gruplarda dini ve manevi bağlar doğal bağlardan kuvvetlidir. Bu grup yapılarının en önemli özelliği, grupta bir liderin olması, bu liderin grup üyelerini çeşitli özellikleriyle etkilemesi ve liderin arkasından gitmelerini sağlamasıdır.

Dini gruplarda liderlik; yeni bir dini mesaj ile harekete geçirilen kitleler tarafından kendisine dini bir karizma atfedilen şahıslardır. Bu şahıslar diğer şahıslardan asabi mizaçlarına göre farklılaşır. Ayrıca fizyolojik

özelliklerinin dışında, toplulukların diğer üyelerinde rastlanmayan ve yaşadıkları deruni haller, zihnin olağanüstü durumunun sonucu olması hasebiyle, bu tecrübeyi yaşayan kişiler büyük bir saygıya mazhar olmuşlardır.

(7)

3.Teşkilatlanma Açısından Dinler

Bütün evrensel dinlerde ister gevşek ister sıkı olsun bir dini teşkilatlanma bulunur. Dinin ve dini grubun varlığını sürdürebilmesi mesajını daha geniş kitlelere ulaştırabilmesi için bu şarttır.

Böylece dinin kurumsallaşmasının önü açılmış olur. Dinin grupların yüzyıllarca varlığını sürdürebilmesi, dinin kurumsallaşmasıyla mümkün olur. Dinin kurumsallaşması da onun teşkilatlanmasıyla mümkün olabilmektedir. Dinler söz konusu olduğunda iki tip

teşkilatlanmadan bahsedilir:

Maksimum Teşkilatlanma:Bu tip birinci şekilde geleneğin mutlak kabulü ile karakterize olur.

Bu tip teşkilatlanma, hiyerarşik bir teşkilatlanmaya dayanır. Örneğin, Roma Katolik Kilisesi, Yunan Ortodoks Kilisesi, İngiliz Anglikan Kilisesi sıkı bir teşkilata bağlıdır.

Minimum Teşkilatlanma:bu tip, teşkilat içinde disiplini, kanunu ve kuruluş düzenini reddeden dinleri ifade eder. Bu dinler eşitlik üzerine ısrar ederler. İslam ve Budizm bu tür bir

teşkilatlanmayı içeren dinlerdir.

(8)

Dini Grupların Farklılaşma Sürecinde Dini Gruplara Yöneltilen İtirazlar:

Dini grup içerisinde dini tecrübelere itiraz iki şekilde gerçekleşir:

Kişisel İtirazlar:Dinin bütün emirlerini titizlikle yerine getiren muhafazakar dindarlar, bazı dindaşlarının dini yaşantılarını kendilerininkine göre daha gevşek bulduğu için onları eleştirir. Bu eleştirilerin dikkate alınmaması durumunda bu kişiler, dini gerçek anlamda yaşamanın ancak kendilerini o çevreden uzak tutmakla mümkün olabileceğini iddia ederler. Bu durum itiraz eden kişilerin inzivaya çekilmesine kadar giden bir hareketi başlatır.

Kolektif itirazlar: Bireysel itirazcılara başkalarının katılması ve onların ayrı bir grup oluşturması, kolektif itirazı temsil eder. Genel olarak bütün dinlerde gözlemlenen mistik hareketler gerek bireysel gerekse kolektif itirazın sonucunda ortaya çıkmıştır. Şii ve Harici mezhepler buna örnek olarak gösterilebilir.

Ana dini gruba itirazlar da dört başlık altında toplanabilir.

Din teorisi konusundaki itirazlar: Bu tür itirazlar, din teorisinden sapmalar konusundadır.

Evrensel dinlerde bulunan ve din teşkilatı oluşturmuş büyük cemaatlerde din teorisinin safiyeti konusunda söz sahibi bir otorite vardır. Otoriteyi kullananların, din teorisini yorumlama biçimlerinin, din kurucusunun yorumuna ya da ilahi kelamın varlığına uygun olup olmadığı konusundaki itirazlardır. Bu itirazlar din teorisine yapılan sonradan ilaveleri ve değişiklikleri temizleyerek, onu saf ve ilk haline getirmeyi amaçlamaktadır.

Tören usulleri ve ibadet şekilleri konusundaki itirazlar: Dinlerin daha geniş sahalara, farklı

kültürel çevrelere yayılarak evrensel bir hale gelmesiyle birlikte, tören usullerinin ve ibadet

şekillerinin zenginleştiği, ibadet yerlerinin büyük bir ihtişama büründüğü görülmektedir. Bu

durum bazı dindarların tören usullerinde ve ibadet şekillerindeki farklılıkları ve ibadet yerlerinin

aşırı ihtişamını eleştirmelerine yol açar. Bütün bu unsurlardan din kurucusunun yaşadığı ilk, asli ve

sade şekillerine geri dönülmesini isteyen gruplar ortaya çıkar. İslam’da ibadet şekillerindeki ictihad

ve uygulama farklılıklarının fıkıh ekollerinin doğmasına yol açtığı bilinmektedir.

(9)

Dini teşkilatlanma konusundaki itirazlar:Dinler içerisindeki en şiddetli ve en inatçı mücadelelerin teşkilat konusundaki ihtilaflardan kaynaklandığı görülmektedir. Dinin teşkilatlanmış biçimsel yönlerine itiraz edenler, çoğunlukla her kuruluşu, hiyerarşiyi, konumu, disiplini hem bir hata hem de dinin dışında ve günah olarak telakki etmektedirler. Bu gruplar ana cemaati ilk grupların sadeliğine dönmeye çağırmaktadırlar.

Ahlaki kurallar ve yaşantılar konusundaki itirazlar: Bu itiraz tipi, dinin koyduğu bazı ahlaki kurallar ve yaşantılarla ilgilidir.Dinin farklı ve geniş bölgelere ulaşması, dini yaşantıda bazı gevşekliklerin yaşanmasına neden olmuştur. Bu durum aitiraz edenler, dini emir ve yasaklara tam olarak uyulmasını, dinin prensiplerden taviz verilmemesi gerektiğini savunurlar. İslam’da Muhammed Abduh ve Cemalettin Efgani buna örnek olarak gösterilebilir.

4.Dini Gruba Yöneltilen İtirazların Sosyolojik Sonuçları

Teşkilatlanmış dini bir cemaati çeşitli sebeplerle eleştiren bazı kişilere başkalarının katılması sonucunda itirazlar kolektif bir hale gelebilir. Bu hareketler etrafına birçok kişiyi toplamaya başladığında ana dini grup içinde alt gruplar görülür. Bu durum dini itirazların grup teşkil edici özelliğinden kaynaklanan sosyolojik sonuçtur.

Zühd ve Takvaya Yönelmiş Dindarlık Grupları:Bu tür gruplar,kişisel itirazlar ile tamamen

ayrılma arasındaki ara aşamayı teşkil ederler. Onların hedefi takva yoluyla grubun tamamını

hidayete erdirmektir. Daha üstün bir manevi ve ahlaki mükemmelliğe erişmeye çalışan, sıkı bir

disiplin ve şiddetli bir dindarlık anlayışına sahiptirler. Bu gruplar, dua, tefekkür, kıraat ve

başkalarına örnek olmak için toplanırlar. Bu tür gruplara, Hristiyanlık’ta kendilerine İncilin mayası

diyen ilk Püritenler, Alman Pietizmi örnek verilebilir.

(10)

Manevi Kardeşlik Grupları:bir toplum içindeki fertlerar asındaki ortak idealler, tecrübeler ve tutumlar insanları gruplaşmaya götüren en önemli unsurdur. Bu sürecin başlangıcında insanlara arasındaki din anlayışı paralelliği yeterli olmakla birlikte, mevcut dini sisteme karşı bir protesto ile merkezi dini tecrübeyi yenilemek ve şiddetlendirmek için büyük arzu duyan kişilerin daha samimi bir cemaate doğru yöneldikleri bilinmektedir. Bu grupların mensupları arasında sıkı bağlılık vardır.

Bu gruplar arasındaki üyeler arasındaki mülkiyet farkı önemli değildir. Herkes sahip olduğu şeyi paylaşmak zorundadır. Dinlerin ilk cemaatleri buna örnektir.

Tarikat Grupları:Bu gruplar dinde züht ve takva dindarlığı ve manevi kardeşlik gruplarının ileri bir aşamasını teşkil eder. Bütün evrensel dinlerde bu gruplara rastlamak mümkündür. Bu gruplar ana dini gruptaki bazı gelişmelere karşı, dini daha sıkı ve yoğun yaşama isteğinden kaynaklanan itirazlar sonucunda ortaya çıkmıştır.

Ana gruba karşı ortaya çıkan, dini daha sıkı ve yoğun yaşama ile karakterize edilen bu gruplarda üyeleri birleştiren şeyler, özel kıyafet, özel ibadetler, değişmez ikametgah, birlikte yenen yemek ve faaliyetlerdir.

Tarikat grupları, ana dini kitleden ayrılmayı değil, orada yoğun bir dini hayatı ifade etmektedir.

Tarikatlarda hakim unsur, kutsal dünya ile kutsal olmayan dünyayı birbirinden köklü bir şekilde ayırmaktır. Çünkü orada hayatın ve cemaatin kutsal dışı şekilleri, bizzat kutsaldır.

Tarikatların tamamında ortak olan diğer bir unsur iradi faaliyettir. Bu faaliyetle mürid bir taraftan dünyadan uzaklaşırken, diğer taraftan dünyadan ayrılmayı seçmiş olan bir gruba mensup

olmaktadır. İşte tarikat ile mezhebin ortak noktası bu iradi faaliyettir. Bu faaliyet tamamen kişisel

bir seçime dayalı olarak gerçekleşmektedir. Fakat sonuç olarak her iki grupta da birey kişisel

kutsallığa yönelmektedir. Tarikat hayatı bir murakabe hayatıdır. Budist tarikatlarında insanın

kendinde yok olması uygulaması görülmektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

oluşturan, istismara, kötüye kullanılmaya daha kolay maruz kalabilen, kendini koruyamayan, haklarını korumaya gücü yetmeyen, bu nedenle kolayca örselenebilen,

Hemen hemen her birey, iş yaşamında olsun, iş dışı yaşamında olsun, bir yada birkaç grubun içinde yer alır, bir ya da birkaç grubun üyesidir.. Bir başka deyişle,

– Bilinçli ve planlı bir kararla değil, işletmede kendiliğinden doğal olarak ortaya çıkan gruplardır. Çıkar, arkadaşlık, dostluk grupları

Gruplar, aynı zamanda, alt gruplarla ve spesifik üyelerin bir tür kimlik kartı olan merkezi ya da marjinal grup üyeliğiyle de

Fakat aynı tutumla uyumsuz olarak komünist söylemcilerine karşı ‘demokrasiyi sınırlandırma’ olarak değerlendirecek teşebbüsleri de olmuştur (Kırkpınar, 2018: 355;

Hafta: 2008 Sonrası Toplumsal Hareketler Video ve Tartışma: The Square (Meydan) 3.Hafta: Toplumsal Hareket ve Devrim 4.. Hafta: Toplumsal Hareket

• Dini gruplar toplumsal grupların özel bir türü olarak gösterilir... • Sosyolojide dini gruplar konusunda özellikle şunlar

Tukey ile yapılan çoklu karşılaştırmalara göre; Alzheimer grubunun olayın meydana geldiği saati hatırlama, olayın nerede meydana geldiğini hatırlama, olay meydana