• Sonuç bulunamadı

Ters Miseller : Özellikleri ve ilaç Teknolojisindeki Önemleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ters Miseller : Özellikleri ve ilaç Teknolojisindeki Önemleri "

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

f ABAD F ann. Bil. De, . 13, 470- 479, 1988

FABAD J, Pharm. Sci.

13, 470 - 461, 1988

Ters Miseller : Özellikleri ve ilaç Teknolojisindeki Önemleri

Gönül HAKYEMEZ (*)

Ters miseller, yüzey etken ınaddelerin polar-oln1ayan solvanlarda

oluşturdukları küresel mis.ellerdir. Ters ıniseller moleküler seviyede bir arayüzeye sahip olduklarından, arayüzeylerden geçiş olayı ile il- gilenen bilimciler, ınembranJardan biyolojik moleküllerin geçişi ile il_

gili çalışmalarda nrisellerin ideal modeller olabileceğini düşünmüşler

ve ters rniselleri enzin1atik çalışmalarda ve hidrofilik moleküllerin

taşınması ile Hgili çalışmalarda başarıyla kullanmışlardır. Aynca, ters miseller bugün nanokapsüller şeklinde, ilaçlar için taşıyıcı olarak da

kullanılmaktadırlar. Bu önemleri nedeniyle, n1akalede ters misellerin ba:ll özellikleri ·ve fonksiyonları tanıtılmıştır.

REVERSE MICELLES: THEIR PROPERTIES AND IMPORTANCE IN PHARMACEUTICAL TECHNOLOGY Sphcrical rniceller aggregates of surfactans in nonpofar solv2nts are named of reverse micelles. Sin cc they ha ve an interface on a n10- lecular level, physical chemisis in terested in transport phenon1ena across int.erfaccs have considered that thcy can givc ideal models for the studies deaJing vvith the transport of bfomolecules by the rnem_

branes an<l used theın in enzymatic reactions arı.d to transport of so-

ınc hy<lrophilic n1olecules successively. In addition, reverse n1icelles Yvere also util6zed as carriers for drugs, namely nanocapsules. Beca- use of the inıportance of reverse micelles, their properties and functions are revie·wed in this paper.

(*) Gazi t'rniversit~si Eczacılık Fakültesi.

FarmasC1tik Teknoloji Anabilim Dalı

(2)

GİRİŞ:

Yüzey etken maddelerin polar ortamlarda oluşturdukları normal miseller ve polar olmayan ortam- larda oluşturdukları ters miseller, özellikle biyolojik yapısal düzenle ilgilenen bilimcilerin ilgis·ini çek-

rniş tir. Çünkü miseller, kendiliğin­

den oluşan ve dışkenarından farklı

özelliklerde bir iç kenar tanın1la­

yan n1olckülcr seviyede bir arayü- zey veren yapılardır. Bu nedenle biyoloj-ik moleküllerin ve ilaçların arayüzeylerden geçişi ile ilgilenen

fizikokimyacı lar ıniselleri ideal nıo­

deller olarak kabul etmektedirler (1). Keza, in vitro enzim çalışnıala­

rında şimdiye kadar sulu ortamda

yapılan çalışmaların, gerçeği tam olarak yansıtamayacağı, onun yeri- ne ters misellcr çözeltilerde bu ça-

lışmaların yapıln1asının daha gcr- çck:çi olduğu ifade ediln1ektedir (2, 3). Bu iddiaya gerekçe olarak da bir arayüzey kenarındaki :yüzeye

bağlı suyun özelliklerinin farklı ol-

ması verilmektedir. Bu düşünce­

den hareketle yapılan çalışmalarda

kirnotripsin, tripsin, ribonükleaz, pirofosfataz, peroksidaz vb enzimle- rin ters n1iseller içerisinde aktivi- telerini kaybetmedikleri ve bu ça-

lışmalar için uygun modeller olduk-

ları göıiilıniiştür (l-3). Diğer taraf- tan miseller dinamik özellikleri sa-

yes~inde bazı molekülleri taşıma ve geçirme özelliğine de sahiptirler (1).

Bu nedenle ters miseller ile çeşitli

biyolojik moleküllerin ve ilaçların

taşınmasını konu alan çalışma]ar

da yapılmaktadır (1-4).

Bazı ilaçların hedef organlara

taşınınası için denenen çeşitli kolla- idal ·ilaç taşıyıcı s·istcmlerden olan nanopartiküllerin hazırlama yön-

teınlerinden biri de ters misellerin

polinıcrizasyonu olmuştur (4-7).

1970'li yıllardan bu yana ters

ınisellerin gördüğü bu çok yönlü Hgi nedeniyle, bu yazı kapsamında

ters riıisellerin özellikleri ve onlar- la yapılmış olan bazı çalışmaların tanıtıln1ası am.açlanınıştır. Ancak ters miscllerjn özelliklerini anlaya- bilmek için misellcrin özelliklerinin kJsaca gözden geçirilmesi yararlı

olacaktır.

MİSELLER ve ÖZELLİKLERİ : Moleküllerinde taşıdıkları polar ve polar-olrr;.ayan gruplar nedeniy- le yüzey etken 111addcler, bulunduk-

ları ortamlarda'ki arayüzeylerde özel bir diziliş ile yerleşerek arayüzey gerilimi di..i.şürn1ektedirler. Bu ınad­

dcler çözeltilerinin derişimlerine bağlı olarak farklı şekil ve özellik- lerde rniscllerin oluşmasına neden

olmaktadırlar. Seyreltik yüzey et- ken madde çözeltilerin kritik n11- scl konsantrasyonu elenilen deri-

şimlerinde oluşmaya başlayan mi- seller ·küreseldirler. Ancak derişi­

min daha da artması ile bu mi- sellerin önce silindirik veya çubuk

şokEnde büyüme gösterdikleri, da- da sonra ise hekzagonal veya ta-

bakalı bir dizilişe (sıvı ·kristaller) geçtikleri polarizan mikroskoplar veya X ışınları 'kırınımı yöntem·i ile kanıtlanmıştır (8, 9).

Ters miseller polar - olmayan ..Jrtan1Ia.rdaki küresel rnisellerdir.

(3)

Ortam su olduğunda yüz-ey etken madde molekülleri polar gruplar1 su ile, hidrofobik uçlari ise birbir-

lıeri ile temasta olacak şeldlde kü- melenmektedirler. Bu -küresel yapı­

ya misel (normal misel) (Şekil la) denilmektedir. Ancak çözücü polar

-olmayan bir so!van olduğunda,

moleküllerin hidrofob uçları orta- ma doğru yönelirken hidrofilik ·uç-

ları miselin iç kısmında kümelenir- ler. Bu tip misellere ise ters misel (reverse misel) denmektedir (Şekil

lb) (1, 4).

Şekil 1 a) Normal misel ve b) ters mlsel.

Mis·eller bir çözelti içine, sol- van ile karışmayan az miktarda ikinci bir sıvı ilave edildiğinde, ila ..

ve edilen sıvı miseller içerisinde tu- tulur. Örneğin böyle bir durumda, ters miseller bir sistemde miseile- rin çok 1küçük bir su çekirdeğf ol-

maktadır. Eğer sisteme çok az su ilave edilmişse, surfaktanın hidro- fil başları adeta bir yapıştırıcı gibi görev yapan su molekülleri sayesin- de hidrojen bağlan oluşturarak bir- araya gelmektedir (1). NMR, IR ve

diğer spektroskopik yöntemlerle böyle bir sistemde serbe·st su mole- külü tesbit edilememiştir (11, 12).

Anca:k sistemde daha fazla su solu- bilize edilmişse, surfaktan molekül-

!erinin oluşturduğu kesintisiz bir film tabakası bu su _çekirdeğini kuşatmaktadır. Çekirdek büyüdük- çe serbest su molekülleri de çekir- dek içinde bulunabilmektedir. An, cak bu noktadan sonra siste·m da- ha çok bir emülsiyon olmaktadır.

Bir misel içinde birleşen ·yüzey etken madde moleküllerinin sayısı

\agregasyon sayısı) miselin büyük-

lüğünün ibir ölçümüdür ve bu sayı­

nın 50-100 arasında olabileceği he-

saplanmıştır. MiseIIerin çapı ise 30 -80 A 0 olarak verilmektedir (8, 9).

Misellerin bu kolloidal boyutları ve yüZJey etken madde moleküllerinin

kendiliğinden oluşturdukları çeper- lerinin daha sonra .göreceğimiz özel-

(4)

Iikleri, onların hedeflenebilir ilaç

taşıyıcı olarak kullanılmasını müm- kün kılmıştır (!, 4).

Miseller ·sistemler, bir çok 'ko- nudaki benzerlikleri nedeniyle çoğu

zaman mikroemülsiyonlarla an-

lamlı olarak kul!anılmışlardır (13).

Ancak sınır çok 'kesin olmasa da partikül büyüklüğü yönünden arala-

rında fark olduğu belirtilmektedir.

Bu konu literatürde tartışmalara

neden olmuştur.

EMÜLSİYONLAR VE MİSELLER ÇÖZELTİLER

Makroeınülsiyonlar termodi- namik olarak stabl olmayan sis- temlerdir (14). Bu nedenle ıkısa

ömürlüdürler ve süt beyaz renkli- dirler. Bir rnakroemülsiyon her iki fazın aynı kırma indisine sa- hip olduğu çok özel bir durumda

şeffaf olabilirse de, böyle bir ·sis- tem stabl olmadığından kısa ömür- lü olmaktadır.

M~kroemülsiyonlar ise makro- emülsiyonlara göre daha küçük iç faz küreciklerine sahiptirler. Bir mikroemülsiyonda iç faz kürecik- cikleri 100-1000°A arasında iken ki- netik olarak stabl bir makraemül-

sıiyonda :iç faz partiküllerinin çapı 5000 A0 olarak verilmektedir (13).

Mikroemülsiyonlarda iç faz küre- ciklerinin çaplan beyaz ışığın dal- ga boyunun l/4'ünden (yaklaşrk

1400 A0) daha az olduğundan sis- temden ışık geçebilir, yani bunlar

şeffaf görünmektedirler (15). Mik-

roemülsiyonların 1943'te Schul- man (16) tarafından tanımlanma-

sından sonra, bu alandaki çalış­

malar Schulman ve okulu ile sınır­

lı olmuştur. Schulman'a göre ara- yüzeydeki negatif serbest ienerji nedeniyle, yüzey etken madde mo- leküllerinin tek tabaka halinde bu arayüzeye adsorbe olmaları sonucu

oluşturdukları film kendiliğinden sıfır yüzey gerilimi sağlamakta­

dır. Dolayısıyla mikroemülsiyon- lar kendiliğinden oluşan stabl sis- temler olmaktadırlar. Ancak daha

sonraları yapılan çalışmalarla mik-

roemülsiyonların sta:bili,tesrinin iba- termodinamik faktörlere bağlı olduğu ve termodinamik olarak stabl olmayan mikroemülsiyonla-

rın da olduğu ifade edilmiştir (17).

Ama yine de bu sistemler genellik- le stabl olarak kabul ed1Imektedir- ler. Kolloidcilerin zamanla, edin- dikleri bilgilere daıyanılarak, mik- roernülsiyonun tanımı «bir sıvı­

nın diğerinde kürecikler şeklin~

deki stabl ve şeffaf dağılımları>ı

olarak verilmektedir (18). Bu ta-

nım rniseller çözeltileri de ayn1 kategoriye sokmaktadır. Oysa bazı

yazarlar arada bazı farkların oldu-

ğunu rileri sürmüş ve rnikroemülsi- yonlar için şişmiş (swollen) miseL ler, miseller çözeltiler için ise so- lubilize edici (solubilizing) miseller

adını vermişlerdi'r (11). Miseller çözeltilerin misellerini oluşturan

surfaktan molekül dizilerinin su ve yağ ile şişmesinin % 10 gibi bel- li limitler dçinde kaldığı, oysa mi.k~

roernülsiyonlarda bu oranın ,daha fazla olduğu ifade edilmekte~

dir (14). Ancak bu konuda esas

(5)

kriter kürecik1erin büyüklüğü ile ilgili olmaktadır. İç fazın surfakta- na olan molar oranı faz küre- ciklerinin çapını tayin ettiğinden,

önemli bir parametre olarak kul- lanılmaktadır. Örneğin, ı:izooktan/

su/aerosol OT (AOT) ile hazırla­

nan bir ters misıeller sistemde bu oran W0

=

[H20] / [AOTJ dir. W0

=

6.7 iken ters misellerin iç çapı

18 A0, W0 = 15 iken 30 A0 ve W0 = 40 iken 90 A0 olarak ölçülmüşler­

dir (1, 11). W0

=

JO'a kadar miseller sistemlerin daha çok bir mikro- emülsiyonu tanımladıkları ifade edilmektedir. W0 değeri 60'ın üze- rinde ise sistem transparan değil bulanıktır ve bu değer ma1rroemül- siyonlar için sınır oluşturmakta­

dır (11). W0 = lü'a kadar miseller rijid makromoleküller gibi dav-

ranmaktadırlar. Bunun nedeni ola- rak surfaktan moleküllerinin hid- rofil grupları ile az miktardaki su molekülleri arasında oluşan ,kuv- vetli hidrojen bağları gösterilrn·iŞ­

tir. Böyle bir durum ise miseller bir sistemi tanımlamaktadır (1).

Su içeriği W0 = 10-lS'den daha fazla olduğunda çekirdekte çepere

bağlı olmayan serbest su molekül- leri yer almaya başladığından sis- tem bir mi.kroemülsiyonu tanımla­

maktadır (11).

TERS MİSELLERİN TAŞIYICJ ÖZELLİKLERİ :

Ters misellerin en önemli özel- liklerinden biri de hidrofilik rno~

lekülleri, bu arada biyopolimerleri ve hidrofihk ilaçlan su çekirdek-

leri içinde misafir edebilmeleridir.

Yani polar olmayan bir çözücü içindeki miseller çözeltiye hidrofi- lik moleküller ilave edildiğinde, bu moleküller ters misellerin içindeki su moleküllerince sarılmaktadır Örneğin proteinler, enzimler, nük- leik asitler, plazmidler ve hidrofil ilaçlar bu şekilde ters miseller içinde tutulabilmekt,edirler. Bu çöz,eltiler şeffaf olduğundan, spek- troskopik çalışmalara da olanak vermektedir (1-3). Ayrıca, ters mi- seller dinamik sistemlerdir {1).

Brown hareketleri ile birbirine çarpan miseller geçici dimerler

oluşturabilmekte ve ters mdsellerin surfaktan çeperlerinin esnek -ka...

rakteri nedeniyle çarpışma sıra­

sında oluşan iletişim kanalları aracılığı ile içlerinde alıkoydukları

mol;ekülleri değiştirebilmektedir­

ler (1, 19).

Bu özellikleri nedeniyle ters

ınisellerin makromoleküller ve ilaçlar için taşıyıcı olarak kullanı­

labileceği basit bir sistemle göste-

rilmiştir (1). Şekil 2'de görülen üç

ayrı sistemde A, A1 ve A2 fazlan sulu çözeltileri, B fazı ise AOT ters misellerini taşıyan miseller bir sis- temi rtanımlamaktadır. -Şekil 2a'da

başlangıçta A fazında bulunan ibi- yopolimer1'erin (bazı enzim ve pro- teinler) ya ·da ·İlaçların (pindolol) daha sonra B fazındaki ters misel- lerin içine transfıer edildiği, Şekil

2b'de B fazındaki ters miseller içinde bulunan moleküllerin A su- lu fazına kazanıldığı deneysel ola- rak gösterilmiştir. Keza Şekil 2c'-

(6)

de gösterilen çift yönlü transfer- de, A1 fazında bulunan biyopoli- merlerin B fazındaki ters ·miseller

aracılığı ile A.ı fazına geçirildiği de

gözlenmiştir. Sulu çözeltilerin pH'-

sı, tuz konsantrasyonu ve cinsi, biyopolimerlerin yükleıi gibi bazı

parametreler optimize edıile:r:ek, bu

n -ı

e:. s

A A -

.

.

.i?.1 \

6)

maddelerin hangi koşullarda ve ne oranda transfer edildiği çalışıl~

maktadır (!). Bazı maddelerin (tripsin, ribonükleaz, pindolol) çift yönlü transfer ile A1 ve A2 fazla-

rında eşit konsantrasyonların sağ­

landığı koşullar saptanabilmiş­

tir(!).

ITTl ı ı TI 1 1

B

A,

Aı..

l..\

Şekil 2 : AOT/isooktan ters mlseı çözeltileri ile biyopolimer ve ilaçların a) ileriye doğru, b) geriye doğru ve c) çift yönlü transfer ile ta..

şmması (1).

NANOKAPSÜL

HAZIRLAMADA TERS MİSELLER :

Speiser ve grubu (4) miseller- den hareketle nanopartikül hazır­

layarak organizmada belli hedef_

lere ilaç taşımak için kullanmayı

·dıenemişlerdir. Ters rniselin içine ilaç sokulabildiği gibi, miselin çepe- rini oluşturan surfaktan molekül- leri arasına ·da kolay poHmerize olan olefinik monomerler sokulabil.

mektedir. Daha sonra bu mono- merlerln polimerize edilmesi ile

«nanopartiküller» ya da kısaca na.

nopartlar ·denilen ilaç taşıyıcı sis- temler oluşturulabilmektedir (4).

İlaç taşıyan misel poHmerizasyon ile sertleştirildikten sonra polar olmayan dış faz elimine edilmekte, surfaktan ve monomer fazlası yı­

kanmakta ve küresel, çok dar par- tikül -büyüklüğü dağılımına sahip beyaz bir toz ·elde edilebilm·ekte-

dir. Bu nanopartlar bundan sonra sulu ortamda fonksiyon ,gösterme- ye hazır olmaktadır. Nanopartlann 80 nm' den küçük olanları elektron

(7)

tarama mikroskopu ile ölçülebil- mektedir. Partikül çapı için alt li- mit zo_35 nm arasındadır (l, 4),

Birrenbach ve Speiser (4)'e· gö- re polimerizasyon sırasında reak-

tanların sterik etkisi ve dielektrik

s·abitine göre elde edilen nanopart~

lar ya 'kabuğa benzer bir şekıiJde polin1erleşme sqnucu nanokapsüL leri ya da kütlesel bir polimerleş­

meyle kompakt polimer bir yapı olan ~anopelletleri vermektedir

(Şekil 3).

NANOPARTLAR

' '-lf,.ı~..._;-.r ;

polimerizasyon

LA''"'"~",v- }

NANOPELLET

/' S-

'~

temi

-.-ı

,-m-,---->

8

\

NANOKAPS!JL

' i l aç = mon.omer

Şekil 3 Nanopartikül!erln tors misel!erden hazırlanma yöntemleri (4).

Bu tipteki nanopartları hazır­

layabilmek için suda çözünebilen ve. polimeriz;e olabilir monomerler ve kapsüllenecek olan ıilaç ya da önilaç suda çözülmektedir. Daha sonra küçük hacimdeki bu çözel- ti surfaktanların yardımıyla büyük

hacımdaki hidrofobik bir sıvı (Ör-

neğin n-heksan) içinde disperse edilmektedir. Böylece daha sonra

yapılacak olan polimerizasyon için son derece ufak reaksiyon bölge-

lerıi. oluşturulmaktadır. Polimeri- za·syondan sonra oluşan sertleşti­

rilmiş miseııer çöktürme, ultra-

filtrasyon, dializ veya santrifüj ile

ayrılarak temizlenmektedirler (4).

Ters miseller içinde hidrofilik

ilaçları kapsüllemek için başka bir

çalışma şekli de Luisi ve arkadaş­

ları (1) tarafından gerçekleştiril­

miştir, Bu nanopellet tipinde, jela- tin matriks olarak :kullanılmıştır.

Ters misellerin su çekirdeğinde je- latin ilaç ile birlikte 'misafir. 1edi1- mekte ·ve Jelatin d.iha sonra Gardi ve Nitschmann'ın (20) metoduna göre çapraz bağlanmaktadır. İlaç bu 'jelatin ağının içinde tutulu

kaldığından, surfaktan ve polar

(8)

olmayan solvan uzaklaştırılınca,

ilaç taşıyan globular bir proteine sahip olmaktadır. İlacın in vivo

salımının ya da difüzyon prosesi ile veya ·proteolitiık biyodegredas- yon ile gerçekleştiği düşünülmek­

tedir. Değişik boyutlarda hazırla­

nabilen ibu nanopelletle!1den W 0

=

10-38 arasında olanları birbirine

yakın difüzyon sabitleri (yaklaşık

3 X 10 cm/sn) v,ermişlerdir. Bu

değer, jelatinin çapraz bağlanma~

sından önceki difüzyon sabitinden daha küçük bir değerdir (10 x 10 cm/sn) (!).

Yoshia;ko ve arkadaşları (21) benzer şekilde fakat mi seller çö~

zelti yerine S/Y tipi e'miilsiyondan hareketle, jelatin partiküler sis- temleri hazırlamada partikül bü-

yüklüğünün ıemülsiyon hazırlama tekniğine bağlı olduğunu göster-

mişlerdir. Bu çalışmada S/Y tipi

jıelatin emülsiyonunun sonikasyon- Ia hazırlanması ile nanopartikül- ler (280 nm), kuvvetli çalkalama ile lıa;zırlama da ise daha büyük mikroküreler (14.9 µm) elde edil-

miştir.

Ters mi'Sellerin polimerizasyo- nu ile nanopartikül hazırlama tek-

niğine benz·er b[r teknikle S/Y tipi

ıemülsiyonların polimerizasyonu

yapılarak fibrinojen ve albumin mikroküreleri de hazırlanmıştır

(22-25). Bu şekilde, 5-flurourasii (22) ve adriamisdn (23-24) gibi tok-

sisitıesi yüksek ilaçların [\:anser

kemoterapisindıe hedeflendirilerek

kullanılma çalışmalan da sürdü- rülmektedir.

Albumjn mikrokürelerinin ha-

zırlanmasında, S/Y tipi emülsiyon- larda ilaç ve proteinden oluşan iç faz kürecikleri, ya ısıtılarak ya da formaldehit, glutaraldehit veya 2,3- ibutadion gibi çapraz bağlayıcı

maddeler yardımı ile sertleştiril­

mektedir (7). Suda çözünen ilaçlar için ilacın partiküllere yüklenmesi bu yöntemde oldukça iyj sonuç

vermiştir. Albumin mikroküreleri- ne, taşıyıcının ağırlık olarak o/o 35'i kadar ilaç yüklenebilmekte- dir (26).

SONUÇ:

Ters misellerde nanokapsülleme inflüenza antijeni, tetanus toksoidi ve insan immunoglobulini ıiçin ba-

şarılı ile kullanılmıştır (4). Biyo- moleküller ve ilaçlar için taşıyıcı

olarak misellerin kullanımı ile ilgi- li çalışmalar henüz ıgelişme safha-

sındadır. Ne ilaçların miseller ~Çi­

ne alım mekanıizması iyi anlaşıl­

mıştır, ne de kapsülleme çalışma­

ları rutin çalışma için yetıerince ilerlemiştir. Ancak buna rağmen

nanopartiküller, diğer hedeflendi-

rilmiş kolloidal ilaç şekilleri ara-

sında ilgi çekici bıir alternatif ola- rak kabul edilmektedirler (26-29).

KAYNAKLAR

1. Lissant, P.L., Imre, V.E., Jaeck- le, H., Pande, A., «Microemül- sions : Proteins and Nukleic Acids as ·Guest Moleculesı>,

Breimer, D.D., Speiser, P. (eds.), Topics in Pharmaceutical Sci.

(9)

ences 1983, Elsevier Science Publishers B.V., 423-455, (1983).

2. Barbaric, P.L., Lui-si, P.L., «Mi- cellar Solubilization of Biopo- lymers in -Organic Solvents-5:

Activity and Conformation of -chymotrypsin in-. Isooctane-AOT Reverse Micellesı> J. Am. Chem.

Soc., 103, 4239-4244 (1981).

3. Martinek, K., Levashov, A.V., K:hmelnitsky, Y.L., K'.yachkn, N.L., Berezin, I.V. <(Colloidal Solution of Water in Organic Solvents : A Microheterogene- ous M.edium of Enzymatic Re_

actions» Science, 218 (26) 889- 890 (1982).

4. Birrenbach, G., Speiser, P.P.,

«Polymcrized Micelles and Their Use as Adjuvants in Im- munology» J, Pharm. Sci. 65 (12) 1763-1766 (1976).

5. Marty, J.J., Oppenheim, R.C., Speiser, P., Pharma. Acta. Helv., 53, 17, (1978).

6. Öner, F., «Nanopartiküller : Katı Kollaidal İlaç Taşıyıcı Sis- temler», FABAD Farın. Bil. Der., 8, 250-260, (1983).

7. Kr:euter, J., <(Evaluation of Na- noparticles as Drug Delivery Systerns 1. Preparation Met-

hdıd» Pharm. Acta. Helv., 58, 196 (1983).

8. Shaw, D.J., «Introduction to Colloid and Surface Chemistry», Butterworths and Co. Ltd., London, 71 (1970).

9. Becher, P., «Emulsions : The- ory and Practiceı>, Robert E.

Krieger, Pulbishing Co., Malo- bar, Florida, 32 (1977).

10. Rawlins, E.A., «Bentley's book of Pharmaceut•icsı>,

li::re, Tindall; London, (1982).

Text- Bail- 44-63

11. Zulauf, M., Eicke, H.F., «Inver- ted Micelles and Microeınulsl-

ons in the Tcrnary System I-J O/ Aerosol-OT /Isooctane as Stu- died by Foton Correlatioıı

Spectroscopy», Phys. Chem., 83 (4), 480-486 (1979).

12. Wong, M., Thomas, J.K., No- wak, T., «Structure and State of H O in Reveısed Micell·es-3>>, J. Am. Chem. Soc., 99 : 14 (6), 4730-4736 (1977).

13. Bhargava, H.N., Narurkar, A.,- Lieb, L.M., «Using Microernul- sions for Drug Deliveryı>,

Pharm. Tecbno!ogy, 11 {3), · 46- 54 (1987).

14. Weiner, N., c<Strategies f-or Formulation and EValuation of- Emulsions and Suspe'nsions'---:- Some Thermodynamic Consi- derations», Drug Dev. Ind.

Pharm., 12 (7), 933-951 (1986).

15. Prince, L.M., «M·icroemülsions:

Theory and Practice>>, Acadc- mic Press, Inc., New York, 7 (1977).

16. Hoar, T.P., Schulman, J.H., ((Transparent \ıVater-in-Oil Dis- persions · : The Oleaphathic Hydro-Micelle», Nature, 152 3847), !02-103 (1943).

17. Friber.g, S.E., «Microernulsions», J. Dispersion Scienc~ and Tech- nology, 6 (3), 317-337, (1985).

(10)

18. Prıince, L.M., «Microemulsi- ons», Lissant, K.Y. {ed.), Emul~

sions and Emulsion Techno- Iogy-Part I, Marcel D.e-kker, Inc., New York, 125-177 (1974).

19. Eicke, H.F., Shepherd, J.C.W., Steinemann, A., Exchange of Solubilizcd \ıVater and Aqueous Electrolyie Solu"!.ions Between Micelles in Apolar Media», J, Coll. Interface Sci., 56 (!), 168.

176 (1976).

20. Gardi1 _ı\., Nitschrnann, H.,

«Intracatenare Vernetzung von Gelatin10 mit Carbodiimld», Helv. Chim. Acta, 55 : 7 (n7), 2468-2486 (1972).

21. Yoshrioka, T., Hashida, M., Mu- ranishi, C., Sezaki, H. «Speci- fic Delivery of Mitornycin C to the Liver, Spleen and Lung : Nano-and Microspherical Carri- ers of Gelatin.» Int. J. Phann., 8, 131 (1981).

22. Miyazaki, S., Hashiguchi, N.1 Sugiyama, M., Takada, M., Mo- rimoto, Y. <<Fib:rıinogen Microsp- heres as N.ovel Drug Delivery Systcms for Antitumor Drugsı>

Chem Pharm. Bull. 34, 1370-1375 (1986).

23. Miyazaki, S., Hashiguchi, N., Hou, W., Y okouchi, C., Takada, M., «Antitumor Effe·ct of Fib- rinogen Microparticles Con-

taining Adriamycin on Ehrlich Ascites Caroinoma in Miceıı

Chem. Pharm. Bul!., 34, 2632.

2636 (1986).

24. Miyazaki, S., Hashiguchi, N, Hou, W., Yokouchi, C., Takada, M., «Preparation and Evaluati- on in Vi tro and in Vivo of Fibrinogen Microspheres Con- taining Adriamycin)} Chem.

Pharm. BuU., 34, 3384-3393 (1986).

25. Ishizaka, T., Motojıima, M., Kounosu, S. Koıshi, M., "in Vitro Release of Poly (ethylene oxides) frorn Serum Albumin Microspheres», Chem. Pharm.

Bull. 34, 3341-3347 (1986).

26. Doug!es, S.J., Davis, S.S., Il- lum, L. «Nanoparticles :in Drug Delivery>> CRC Crltical Reviews

~in Therap-eutic Drug Carrler Systems.» 3, 3, 233-261 (1987).

27. Davis, S.S., «Colloids as Dnıg-

Delivery Systems», Pharın.

Technology, 2, 5, 71-88 (1981).

28. Singh, M., Ravıin, L.J., «Paren- teral Emulsions as Drug Carri- cr Systemıs», J. Pharm. Sci.

Tech., 40 (1), 34_39 (1986).

29. Gurny, R., Boye, T., İbrahim,

«Ücular Therapy wit.h Nanopar- ticulate Systems for Control- led Drug Delivery>> J. Control- led Release, 2, 353-361 (1985).

Referanslar

Benzer Belgeler

Ig D’nin görevi lenfosit aktivasyonu veya suppresyonunu (baskılanmasını) kontrol etmektir. Lenfosite bağlı Ig D çok hidrofobik bir CH3 bölgesi ihtiva eder. Ig’nin bu

Bir Sufi olan Safiye Erol’a göre de, bir devrimci olan Alain Badiou’ya göre de sanat ve mimarlık işte böylesi bir benlik yitimi ile ilişkilidir.. Benliğini yitiren

Sulu bir ortama lipofilik maddelerin taşınması veya hidrofilik maddelerin yağlı bir ortama taşınması için “sıvı membranlar” olarak

Küçük çap, yüksek çözünürlük, basit sterilizasyon, kontrollu etken madde salımı gibi özellikleri nedeniyle polimerik misellerin ideal ilaç taşıyıcı sistemler

Bunun nedeni, ısıtılan gaz moleküllerinin daha hızlı hareket etmesi ve kabın duvarlarına daha şiddetli çarpmasıdır. Sabit kanatlar suyun

Soğanlı ve çok yıllık otsu bitkiler olan ağlayan gelinlerin yurtdışına kaçırılma nedeni içerdikleri kimyasal bileşikler ve süs bitkisi olarak ticari değerlerinin

Enzim ve antikorlar gibi do¤al moleküllerin ya- pay olarak elde edilebilmesi fikri, yani biyomimetik molekül (biyolojik mole- küllerin taklidi) sentezi, ilk bafllarda ha-

Tepkimeye giren maddelerin daha fazla enerjiye sahip olması tepkimenin gerçekleşmesi için aşılması ge- reken potansiyel enerji engelinin aşılmasını kolaylaştırıyor..