• Sonuç bulunamadı

Kentsel ya

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kentsel ya"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Kentsel yaşamın kamu yararına korunmasından sorumlu TMMOB Şehir Plancıları Odası’nın Ankara kentinin Ulus merkezinde yürütülmekte olan ve bu alandaki genelev bölgesinin de içine alan yıkımlar üzerine, 28 Temmuz 2010 tarihinde “Kentler İstenmeyen Şeylerin (Genelevin) Halının Altına Süpürüldüğü Yerler Olamamalıdır!başlığıyla yayınlanan basın açıklaması, kente toplum yararı çerçevesinde bakan bizler için, kabul edilmesi mümkün olmayan çağdışı ifadeler ve aşağılayıcı betimlemelerle doludur. İmece Toplumun Şehircilik Hareketi Oda Yönetim Kurulu’na yönelik olarak aşağıdaki mektubu kaleme alma gereğini duymuştur;

12 Eylül 1980 askeri darbesini takip eden aylar: “Yakalanan” travesti, transeksüel ve eşcinseller saçları kazınarak ve trenlere doldurularak, İstanbul’dan başka şehirlere sürgüne gönderildi…. Askeri yönetim, aynı zamanda, sahnede kadın kıyafeti giyen erkeklere yasak getirdi. İlgili Yasa hükmü, “genel ahlâk ve edep kuralları” ile “utanç verici ve toplum düzeni bakımından tasvip edilmeyen tavır ve davranışlar”dan dem vuruyordu…

1996 baharı: İstanbul Habitat-II İnsan Yerleşimleri Zirvesi’ne hazırlanırken, Cihangir Ülker Sokak’ta yaşayan travesti ve transeksüellere yönelik bir “def etme kampanyası” başlatıldı. Sokak başına bir masa kurularak, Türk bayrağı ile örtüldü. Bazı evlerin camları kırıldı, kimileri yakılmak istendi. Kısa bir süre içinde buradan kovulan “ahlâksızlar”dan 13’ü, izleyen bir yıl içinde öldürüldü. İstanbul’un vitrini, bir yandan sokak köpeklerinden ve çocuklarından, bir yandan fuhuş sektörü çalışanlarından böylece arındırıldı… Tertemiz bir evde ağırladığımız Habitat-II konuklarının kendilerini bağlı saydıkları küresel eylem planı ile ulusal eylem planlarının temel hedefi, “sürekli ve dengeli, insanca yaşamaya elverişli ve hakça yerleşimler”di… Pınar Selek, bu süreçte yaşananları tarihe kayıt düşeceği Maskeler, Süvariler, Gacılar (2006) araştırmasında, travesti ve transeksüel kadınları linç etmek için yarışanların bir kısmının, aynı zamanda onların müşterileri olduğunu saptayacaktı…

2006 Nisan ayı: Ankara Eryaman’ın “gönüllü toplum güvenliği ve kamu ahlâkı timleri” burada yaşayan travesti ve transeksüeller kadınların arabalarının önünü kesip fiziksel şiddet uygulama, darp etme, mallarına zarar verme, evlerinin kapısını kırıp içeridekileri kurşunlamaya başladı. Emniyet güçleri olayları seyretmekle yetindi. Yargıya başvuran şikayetçilerin pek çoğu saldırılar sonucu başka şehirlere kaçtı. Bunlardan Dilek İnce, 2008’de öldürüldü… Mahkeme sanıklara ancak “mala zarar vermek” suçundan ceza verdi…

6 Ağustos 2006: “Yasaya ve ahlâka aykırı olduğu” gerekçesiyle kapatılması talebiyle Bursa Valiliği’nin savcılığa başvurmasını ve LGBTT bireylere yönelik ayrımcılığı protesto etmek için, yine Valilik’ten izinli bir yürüyüş

düzenleyen Gökkuşağı Derneği'nin bulunduğu binanın etrafında Bursaspor taraftar formalı yüzlerce kişi toplanarak, gruba taşlarla, sopalarla saldırdı. Bursasporlu Esnaflar Derneği Başkanı Fevzinur Dündar, yürüyüşten önce, hem yerel hem de ulusal basında yer aldığı haliyle şunları söylemişti:

“Bursa evliyalar ve padişahlar şehridir. Böyle toplum dışı insanların yürüyüşlerine sahne olacak kadar adının

kirleneceği ve kirlenmeyi hak ettiği bir şehir değildir. Kesinlikle engel olacağız. Bu yürüyüş için kanuni yönden belki bir şey yapılamamıştır. Ama toplumsal açıdan bizler bunun karşısında olacağız ve gerçekleşmesini engelleyeceğiz. Bursa böyle kimliği belirsiz lanet insanların cirit atacağı bir şehir değildir….”

22 Temmuz 2007 genel seçimleri öncesi: Eski genelev çalışanları Ayşe Tükrükçü ile Saliha Ermez, İstanbul 1. ve 2. bölgelerden bağımsız milletvekilliğine adaylıklarını koyarken, “diptekiler”le hayatlarını çalan “üsttekiler”i

yüzleştirmek için bu girişimde bulunduklarını ifade ediyorlardı birlikte kaleme aldıkları seçim bildirisinde. “... Genelev gibi kölehanelere giden tüm yolların tıkanması, ... genelevdeki ve dışarıdaki tüm cinsel kurbanlardan özür dilenmesi, ... [onlara] tazminat ödenmesi, vesikaların iptali, kötü sicillerin tamamen imha edilmesi, ...”ni talep ediyorlardı. Yetkili makamlar nasıl bir tepki verecekleri konusunda bir süre şaşkınlık yaşadı: Ayşe Tükrükçü'nün adaylık başvurusu YSK tarafından Anayasa’nın 76. maddesindeki “...yüz kızartıcı suçlarla hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler,” hükmüne dayanılarak, önce reddedildiyse de Tükrükçü’nün itirazı, yeni bir Kurul değerlendirmesiyle, kabul edildi. Yine de Tükrükçü ile Ermez’in kampanya süreci, gözaltına alınmalar, seçim standı açmalarının defalarca engellenmesi, üstüne üstlük ziyaret için gittikleri genelevin kapısının bu kez kendilerine açılmamasıyla devam etti… O kapıdan bir kadın olarak girebilmenin koşulu, bedenini erkeklere satılmak üzere devlete teslim etmekti zira…

(2)

yıkım başlatıldı. Kadın Kapısı ve İstanbul LGBTT, düzenledikleri basın açıklamasında, yıkımlarla birlikte

genelevlerde çalışan kadınların katillerin kucağına atıldığına dikkat çektiler… Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu ise, yaptığı basın açıklamasında, “kentlerin karanlık yüzü” olarak çöplük alanları ile hapishanelerin yanı sıra

genelevlere işaret etti, kendiyle çelişkili bir biçimde, buraların “toplumsal ihtiyaçlar sonucunda ortaya çık[tıkları]”nı, üstelik “çok önemli toplumsal dengelerin korunmasına hizmet etmek[te oldukları]”nı iddia etti. Öjeniyle (sağlıksız ceninleri ayırıp, sağlıklı nesiller yetiştirme uğraşı) bir göbek bağı bulunan hijyenizm’den feyz aldığının belki

ayırdında bile olunmayan açıklamada, “denetimsiz kalan fuhuş sektörü[nün] istenmeyen bir şekilde kent içinde artarak yayılabilece[ği] ve fuhuşla ilişkili suç sektörleri[nin] artarak kentteki güvenliğin azalmasına, güvenlik için harcanan kaynakların artmasına neden olaca[ğın]”dan, “Fuhşun kent içinde denetimsiz yayılması[nın] kentin zaten zayıflamış ve çöküntüleşmiş merkez bölgelerinin durumunun daha da kötüleşmesine, kent merkezlerinde güvenlik sorununun hızla büyümesine neden olaca[ğı]”ndan kaygı duyuluyordu. Aynı açıklamayı kaleme alanlara göre, “Konut

bölgelerinde ve mahalle aralarında denetimsiz fuhuş odakları artacak, çözülme noktasında olan mahalle kültürüne bir darbe daha vurulacak, kent içindeki konut bölgelerinden duvarlarla çevrili güvenli uydu kentlere göç hızlanacak[tı]”… İMECE olarak, patriyarkayla kapitalizmin buluştuğu bu modern kamplardaki çalışma koşulları ve seks işçilerinin insan haklarıyla ilgili bir kaygı ifadesini umutla ama ne yazık ki boşuna aradık. Devletin, yalnızca hayat kadınları / iffetli kadınları değil, vesikalı / vesikasız çalışanları da nüfus grupları olarak kategorilendiren, düzenleyip denetleyen bir tahakküm etme tarzı içinde biçimlenen eril cinsel topografyasına dair eleştirel bir sözü görebilmeyi boşuna arzuladık… Tersine, bu talihsiz açıklamayı kaleme alanlarca, modern şehrin, sterilliğin yüzeyde korunmasına hizmet eden, tekinsiz ve tehditkâr alanlardan arındırılmış güvenlik siyasasının, çeperlere ya da merkez içindeki kamplara sevk ettiği mekânsal pratiklerin veri kabul edildiğini üzüntüyle gördük. İnanıyoruz ki, şehrin, içerme / dışlama süreçlerine yaslanan sosyo-mekânsal örgütlenmesinin yapılandırıcı niteliğinin aforoz odaklarının tefriki olduğu bir an için

anımsansaydı, “gayri meşru sektörler”in “meşru sektörler”le nasıl bir ilişkisi olduğuna dair de biraz kafa yorulurdu… Toplumun çekirdeği olması beklenen ailenin, dolayısıyla heteronormativitenin mayasının bozulmaması, bu tefrikatın başlıca gayelerinden biriyken, “kirlenmeyen, güvenli ve çocuklarımıza bırakabileceğimiz bir başkent” hayalinin ne menem bir seçkinci orta sınıf ahlâkçılığına tekabül ettiğini anlamak için, evet, biraz çöplerde dolanmak gerekli, hapishaneleri ziyaret etmek zaman zaman, genelevlerin paralellerinde dolanmak… “Toplum bilimcilerden ve psikologlardan” onaylı bir toplum mühendisliğinden medet ummadan evvel, görüş alanımızın dışında tutmayı yeğlediklerimizin sözlerine kulak vermek biraz… “Halının altına süpürülenler[in] bir gün ortalığa saçılarak her yeri kirlet[mesi]”nden karşılığı olmayan bir korku duymak yerine, aslında bu eşitsizlikler ve ayrışmalar şehrinde, bu distopyada, hâl-i hazırda hiçbirimizin “temiz” ve “masum” olmadığını, “arınma”nın şımarıkça ve ayrıcalıkçı bir

hayalden ibaret olduğunu teslim etmek… çeperleri olmayan bir merkezin mevcûdiyetinin imkânsızlığını akılda tutup, bütün merkezlerin korunaklılığının ne gibi unutkanlıklarla iddia edilebildiğini anımsamak ve anımsatmak... çünkü, o merkez’in ya da merkezlerin tahkimatı yolunda kimi gecekondu bölgelerini ve dahası ülkenin belli bölgelerini kriminalize eden bir söylemle aynı hatta düşmek an meselesi ve ziyadesiyle acıklı. Çünkü, Kurosawa’nın “Kairo” filmini andırırcasına, kimi kapıların kırmızı bantlarla işaretlenmesine dair söyleyecek bir sözümüzün olamaması, o bant bizim kapımızda olmadığı sürece dertlenememek, asıl “kirli” ihtimal…

TMMOB Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu imzasıyla yayınlanan basın ve kamuoyu açıklamasının uyarılara karşın, Oda’nın Web sayfasında tutuluyor olması utanç vericidir. Söz konusu açıklama gericiliğin yükseldiği bu dönemde sıkca karşımıza çıkan benzer sağlıksız düşüncelerin Şehir Plancıları Odası gibi ilerici olarak bilinen kurumlara ne derece sirayet ettiğini göstermesi bakımından üzücüdür.

Buradan TMMOB Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu’na sesleniyoruz eleştiri yöneltmeye çalıştığınız bu açıklamada bile sistemle nasıl örtüştüğünüzü hem biz hem de kamuoyu yeterince gördü. İvedilikle üyelerinizden ve kamuoyundan özür dileyerek web sayfanızda ki duyuruyu kaldırınız.

--İMECE

Toplumun Şehircilik Hareketi www.toplumunsehircilikhareketi.org

Referanslar

Benzer Belgeler

Bütün bunların sonucunda Ankara Kentinde yașa- yanlar üst ölçekli plan yokluğunda ortaya çıkan așırı kentsel yayılma ve bu sebeple ortaya çıkan otomobil

Açıklamada, gerek kent merkezindeki konumu, gerek kent kimliği açısından önemi dikkate alındığında, Emek İşhanı’nın bu iki yaklaşımdan daha duyarlı, bilimsel ve

Anılan yasal düzenleme, tüzel kişiliği sona erdirilen  belediyelerin  büyükşehir  bütününden  bağımsız  ve  kopuk  olarak  birtakım  imar  planı 

Plan inceleme sürecindeki aksaklıklarında'plan- yapım sürecini olumsuz yönde etkilediğini belirten üyelerimiz, bu aksaklıkların.. giderilmesi içir/; plan prensip ve

•Ülkemizdeki başarılı ve örnek uygulamaların uluslararası ortamlarda tanıtılması amacıyla ödül kazanan plan ve projelerin, TMMOB Şehir Plancılar Odası olarak

• ortamlarda tanıtılması amacıyla ödül kazanan plan ve projelerin, TMMOB Şehir Plancıları Odası olarak üyesi olduğumuz Avrupa Şehir Plancıları Konseyi (The European

TMMOB Şehir Plancıları Odası Raci Bademli İyi Uygulamalar Ödülü Yarışması için düzenlenecek olan Ödül Töreninin yeri ve tarihine ilişkin bilgiler, jüri çalışmasının

Söz konusu İlke Kararında koruma amaçlı imar planı onaylanmış kentsel sit alanlarında koruma amaçlı imar planı ve planın tamamlayıcı eklerinde belirtilen